EĞİTİMCİ KAMU ÇALIŞANLARI SENDİKASI Yeni YÖK Yasa Tasarısının Değerlendirilmesi 2
EKSEN EĞİTİMCİ KAMU ÇALIŞANLARI SENDİKASI YENİ YÖK YASA TASLAĞI HAKKINDAKİ GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİMİZ A-Yükseköğretim Kurulu Teşkilatı ile İlgili Çekinceler 1. Yeni taslakta üniversitelere mali özerklik verilmesi ve daha rahat mali davranışların sağlanacak olması önemli bir gelişme olacaktır. Her üniversitenin kendi mali kaynaklar ve çeşitliliğin oluşturulmasının önünün açılması olumlu olarak düşünülebilir ancak periferdeki gelişmişlik seviyesi düşük illerde bulunan üniversitelerin kendi mali kaynaklarını oluşturmada güçlük yaşamaları muhakkaktır. 2. Kurumsallaşan üniversitelerde Üniversite Konseylerinin kurulacağı ve bu konseylerin belirli kriterlere göre kurulacağı belirtilmekle birlikte kurumsallaşma kriterleri belirgin değildir. Örneğin üniversitelerin son beş yıl içinde kendi öz gelirlerinin genel bütçenin hangi oranlarda olması gerektiği belirgin olmamakla birlikte, taşradaki üniversitelerin kendi öz gelirlerini sağlayacak çok alternatifleri bulunmamaktadır. 3. Üniversite Konseyinin 11 kişiden oluşacağı ve idari görevi olmayan 5 üyenin nasıl seçileceği, kaç yıllığına seçileceği ve seçilen üyelerin unvanının ne olacağı açık değil. Kaldı ki her üniversitede karar alınması ve uygulanmasında bir konsey işlevi gören senatolar işlevsiz bırakılacaktır. Senatolar zaten bir konsey değil midir? Konsey üyesi olabilmek adına üniversitelerde idari görevler istenilmeyen görevler olacaktır. Pek çok idareci konsey üyesi olmak için görevlerini bırakacaklar. Konseylerin Senatoların veya yönetim kurullarının onayladığı stratejik plan ve programları uygun görmemesi durumunda rektörler nasıl çalışacaktır? 4. Yine konseye ilişkin olarak kurullar tarafından belirlenen 9 kişinin seçeceği 1 ilgili üniversite mezunları ve Üniversitenin bulunduğu ildeki ve /veya Üniversiteye en çok bağış yapan iş adamının üniversiteye nasıl katkı sağlayacağı tartışmaya açıktır. 5. Üniversite Konseyi, Rektör ve Dekanları seçer ve atar maddesi rektör, dekan ve üniversite senatosunun kararlarını onaylayacak olması bunları işlevsiz hale getirebilir. Ya da çıkar ilişkisinin işlerlik kazanmasına yol açabilir. Örneğin Konseyin 3 yıl üst üste rektörlerle 3
uyumlu çalışamaması durumunda fesih edilir ibaresi bulunmaktadır. Yönetimlerle çakışan veya çelişen konseylerin feshi için neden 3 yıl bekleniliyor net anlaşılamamıştır. 6. Kurumsallaşmış ve kurumsallaşmasını henüz tamamlayamamış üniversitelerin rektör atamalarındaki farklılık, rektörler arasında bir statü farklılığı gibi algılanmaya müsait izlenimi vermektedir. 7. Var olan bir kurumun kurumsallaşıp kurumsallaşamadığını vurgulamak / tartışmak ne denli doğru bir terim olur. Bu konu da tartışmalıdır. Kurumsallaşma kriterlerinin hangi ölçeklere bağlı kalınarak yapılacağı net olmak durumundadır. 8. Üniversite konseyleri alınacak öğretim elemanlarının hangi statüde çalışacak olmasına karar vermesi (sözleşmeli veya kadrolu) ve sözleşmeli statüde çalışacaklar için tavan ücretlerinin konsey tarafından belirlenecek olması ve sözleşmelerin 2 yıl sonunda hangi kriterlere göre devam ettirileceği yada sona erdirileceğinin çok anlaşılır olmaması yeni tartışmaları beraberinde getirecektir. Ayrıca üniversite genel sekreterlerinin hem rektöre hem de konseye sekreterlik yapacak olması ayrı bir çelişkidir. B- Yükseköğretim Kurulundaki Ana Organlar Hakkındaki Çekinceler 1. Ana organların oluşmasına ilişkin çelişkiler bulunmasına (rektör seçimi, süresi, aday ölçütleri ile rektörün görevleri vb.) rağmen atama kriterleri belirgin olmakla birlikte nasıl görevden alınacağı /ayrılacağı hususunda hiçbir ibareye rastlanmamıştır. Rektörlerin 5 yıllığına atanması ve aynı Devlet Üniversitesinde 2 defa rektörlük yapamaması ve mevcut rektörlerin durumunun ne olacağı belirlenmemiştir. Mevcut rektörlerin yeni yasadan etkilenmemesi yani görevleri bittiğinde tekrar aday olabilmeleri kazanılmış bir hak olacak mı? Yada 5 yıla tamamlanacak mı? 2. Rektör seçiminde üst üste aynı bilim alanından rektör adayının olamayacağına ilişkin taslak önerisinin yalnızca devlet üniversitelerinde uygulanacak olması, Vakıf ve Özel üniversite ile gelişmekte olan ve ilgili bilim alanlarına sahip olmayan devlet üniversitelerinde nasıl uygulanacağının belirtilmemiş olması önemli bir eksiklik olarak dikkat çekmektedir. 3. Bir yandan tematik üniversiteler oluşturulması planlanırken bir yandan da üç bilim alanından üst üste rektör adayı olunamaması çelişkilidir. Alan yerine belki fakülte kısıtlaması daha uygun olurdu. Üç bilim alanı olmayan veya bir alanda 2-3 profesörü bulunan ve kurulun belirleyeceği kriterleri taşımayan profesör 4
olduğunda hangi yol izlenecek veya başka üniversitelerden bu alanlardan aday nasıl olunacak belirgin değildir. 4. Rektörün görevleri arasında Üniversiteyi yönetmek, kurullara başkanlık etmek ve YÖK ile koordinasyonu sağlamak gibi görevler sıralanırken diğer yandan Üniversite Konseyinin, senato hatta rektörün üzerinde tavsif edilmesi icranın aksamasına yol açacaktır. 5. Her üniversitede konsey oluşturmaktan ziyade YÖK çatısı altında Bölgesel Konseylerin oluşturulması hem YÖK ün işlerini hafifletecek hem de Üniversite içinde konsey ile kurulacak ilişkiler asgariye indirgenecektir. 6. Rektör atamalarında önerilen en çok oy alanın Cumhurbaşkanı tarafından atanması üniversite rektörlerine saygınlık kazandıracağı gibi iç ve dış paydaşlarla daha uyumlu çalışmanın yolunu açacaktır. Ayrıca rektörlük seçiminde Üniversitelere maddi ve manevi herhangi bir katkısı olmayan iç ve dış paydaşların etkin rol oynaması evrensel anlayışı lokalize edecektir. 7. Devlet üniversitelerinde dekanların atanmasının üniversite yönetim kurulunca veya konsey tarafından atanacak olması güzel bir yenilik ancak, görevden alınırken Kurulun uygunluğu sonucunda atayan kurul yada konsey tarafından görevden alınacak olması çelişki doğuracaktır. 8- Yeni YÖK Tasarısında Daire Başkanlarının atanması ve görevden alınma kriterleri ortaya konulmalıdır. Mevcut sistem atanmış olan Daire Başkanlarını aşırı korumakta ve atanmış olan üniversite yönetiminin alacağı kararlarında kısıtlamalara neden olmaktadır. 9. Kurulacak yeni Anabilim dalları veya bölüm ve programların kurulun çerçeve yönetmeliğine bağlı kalınarak üniversitelerin senatosunca açılacak olması bürokrasiyi azaltacaktır. Fakat son dönemlerde açılan yeni anabilim dalları birçok üniversitede çoğalmakla birlikte, istenilen akademik başarı yakalanamadığı gözlemlenmektedir. Yeni bir anabilim dalı açmada Türkiye de ilgili anabilim dalında öncü ve deneyimli Öğretim Elemanlarının bir araya getirilerek ilgili anabilim dalının coğrafi, toplumsal öncelikler göz önünde bulundurularak belirli üniversitelerde açılmalıdır. Böylelikle yeni anabilim dallarının geliştirilmesinde örnek olabilecek çalışma ortamı oluşturulabilecek ve daha sonra aynı anabilim dalından başka üniversitelere açılmasında kılavuzluk yapılabilecektir. Mevcut sistemde ve Yeni YÖK taslağında anabilim dallarının açılması sadece ismen üniversitelere öğrenci arttırılmasına ve öğretim elemanlarına hareket alanı kazandırmakta ve yeni anabilim dalı açmanın asıl amacının dışına çıkmaktadır. 5
C- Öğretim Elemanı Atama ve Yükseltme Süreçlerine İlişkin Çekinceler 1.Yrd. Doç. atamalarında; - Merkezi dil sınavından 100 üzerinden 60 puan almış olmak ve sınav geçerliliğinin 3 yıl ile sınırlandırılmış olması ve yabancı dil alanında doktora yapan adayın kendi alanından 100 üzerinden 90 puan alması halinde atamasının yapılacak olması eşitlik ilkesine aykırı olacaktır. - Doçentlik dili için doktora sonrası alınmış olması ibaresi yer alırken yardımcı doçentlik için son 3 yıl içerisinde alınmış olması ibaresi çelişmektedir. Şöyle ki doktora dönemi veya sonrasında 80-90 alan bir aday doçentliğe başvurabilirken yardımcı doçentliğe başvuruda dilden muaf sayılmaması bir çelişki oluşturacaktır. -Yardımcı doçentlik atamalarında tıpta uzmanlık yapanlar ile doktora yapanların eşit değerlendirilmemesi teklifi olumlu olacaktır. Şöyle ki doktora eğitimi için 2 si profesör en az 5 öğretim üyesi şartı aranırken uzmanlıkta bir profesöre 4 uzman verilmesi yetişme tarzında aksamalara yol açmaktadır. Uzmanlık eğitimi alanların üniversitelerde en az 2 yıl çalıştıktan sonra Yrd. Doç. olabilmeleri değerlendirilebilir. 2- Doçentlik Atamalarında; - Merkezi Yabancı Dil puanının doçentlikte bir ön koşul olmaktan çıkarılması bunun yerine dil puanının avantaja dönüştürülmesi ciddi anlamda rahatlık sağlayacaktır. Gelişen ve yeni kurulan üniversitelerdeki öğretim üyesi ihtiyacının karşılanmasına olduğu gibi yıllardır dil engeline takılan arkadaşların enerjilerini alanları ile ilgili çalışmalarına ayırmalarına da katkı sunacaktır. Bu bağlamda doçentlik için istenen 100 puandan belli bir puanın dile endekslenmesi, dil ile puan tamamlayamayan adayın bilimsel çalışmalarla bu puanı gidermesinin yolunun açılması hem enerjinin bilime yönelmesine hem de ülkemizdeki yayın sayısının artışına önemli ölçüde katkıda bulunacağı açıktır. - Merkezi dil sınavından 100 üzerinden 65 puan almış olmak ve yabancı dil alanında doktora yapan adayın kendi alanından 100 üzerinden 90 puan alması halinde atamasının yapılacak olması yardımcı doçentlik atamasında olduğu gibi doçentlik atamasında da eşitlik ilkesine aykırı olacaktır. - Doçentlik sınavından başarılı olan adayın üniversitelerde ilan edilen doçentlik atamasında tekrar 4 kişilik jüri kurulması hem adaya hem de üniversiteye ek iş gücü 6
getirmektedir. Bunun yerine ilan edilen kadroya başvuran doçent olmuş adayın tek bir dosya ile müracaat edip, üniversite tarafından atanması daha işlevsel olacaktır. - Akademik üniversitelerin üniversitelerdeki norm kadrolara ve boş olan kadrolara göre verilmesi gelişmekte olan üniversiteler için bir handikap olabilir. - Akademik unvanların ilgili üniversite tarafından verilmesi önerisi özellikle doçentlik ünvanının verilmesi bazı sakıncaları beraberinde getirebilir. - Profesörlük atamsında kriterlerin sağlanması ve tek aday olunması halinde jüri kurulmadan yönetim kurulu değerlendirmesi sonucunda rektör tarafından atanması kolaylık sağlayacaktır, ancak aynı uygulamanın neden doçentlik atamasında da düşünülmemiş olması anlaşılamamıştır. Taslak dışı olarak öneriler ve eksiklikler; İdari personellerle ilgili olanlar; 1. Hizmet kalitesini artırmak için idari personelin eğitiminin düzenli hale getirilmesi ve akademik personele sağlanan yurtiçi ve yurtdışı eğitim olanaklarının idari personelde de sağlanması gereklidir. 2. Kurumlar arası geçiş yapmak isteyen idari personele kolaylık sağlanması zorlamalardan kaçınılması ve kurumlarda oluşan açık kadroların öncelikle kurum içinden adil ve objektif kriterlere temin edilmesine yönelik kriterler açık bir şekilde belirlenmelidir. Diğer konularla ilgili olanlar; 1. Lisansüstü eğitimle ilgili olarak özellikle yüksek lisans ve doktora eğitimi için alınan YÖK kurul kararlarının tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir. Yüksek lisans için 2 si doçent 3 öğretim üyesi ve doktora eğiti için en az 2 si profesör veya 1 profesör 2 doçent 5 öğretim üyesi şartı yeniden değerlendirilmelidir. Yüksek lisans için 1 doçent 2 yardımcı doçent 3 öğretim üyesi, doktora için 1 prof 1 doçent 3 yardımcı doçent veya 2 doçent 3 yardımcı doçent şeklinde düzenlenmesi gelişmekte olan üniversitelerin daha iyi gelişmesi ve eğitim öğretimin aksamaması için yerinde olacaktır. Yardımcı doçentlik atamalarında tıpta uzmanlı yapanlar ile doktora yapanların eşit değerlendirilmemesi teklifi olumlu olacaktır. Şöyle ki doktora eğitimi için 2 si profesör en az 5 öğretim üyesi şartı aranırken uzmanlıkta bir profesöre 4 uzman verilmesi yetişme tarzında aksamalara yol açmaktadır. Uzmanlık eğitimi alanların üniversitelerde en az 2 yıl çalıştıktan sonra Yrd. Doç. olabilmeleri değerlendirilebilir. 7
2. Lisansüstü eğitim için alınan YÖK kurul kararında alanında olmak şartıyla aynı üniversitede öğretim üyesi olma şartı daha detaylı açıklanmalıdır. Şöyle ki iktisat fakültelerinde işletme ve iktisat aynı alanda değerlendirilmelidir. 3. Enstitü müdürlerinin özlük hakları bakımından Yüksekokul Müdürleri ve dekan yardımcılarından daha aşağıda bulunmaktadır. Zira enstitü müdürleri lisansüstü diploma vermekte ve bazı enstitülerde birden fazla fakülte ve yüksekokullar bağlı bulunmaktadır. Özellikle kıdemli profesör sayılmaları Enstitü müdürlerine prestij ve maddi katkılar sağlayacaktır. 8