HAKÎKAT ÜZER NE. J. Krishnamurti. Çeviren: Deniz Demirdöven



Benzer belgeler
DR S KÜÇÜKÖMER N ASAF SAVA AKAT. Makaleler (Sanal Kitap) Sanal Baskıya Önsöz 2

Sayın Bakan, Çok De erli Ba kanlar, Hanımefendiler, Beyefendiler, Basınımızın De erli Temsilcileri,

Nilgün, Ne Kadar Yerli?

Yaz Kur an Kurslarının, çocuklarımızın Kur an e itimi almaları ve dini. Verimli Bir Yaz Kur an Kursu çin Nitelikli E itim ve Ö retim GÜNDEM

Alkol ya da Madde Kullananlara Psikiyatrik Yaklaşım: Temel İlkeler

GA_KAPAK_39 9/28/13 9:25 PM Page 2 EK M 2013 GÜRKAN KUMBAROĞLU Enerji ticareti ve Türkiye nin bölgesel avantajları ENERJİ BORSASI NE GETİRECEK?

Kültür tarihi boyunca dil ve ö retiminden çok söz edilmi, farkl dikkatlarlerleh dilin varl, olu mas n ve geli mesi ifadeye çal m t r.

CHANGE AND LEADERSHIP IN INFORMATION AGE

Ana hatlar ile ABD DEVLET YAPISI

YORGO SEFERİS BİR ŞAİRİN GÜNLÜĞÜ GÜNLERİ

AVRUPA B RL NE ADAYLIK SÜREC NDE SAYI TAY

E-Ö RENME PAZARLAMA E T M NE YEN YAKLA IM. Ö r.gör. Dr. Erdo an TA KIN Kadir Has Üniversitesi

ÖZEL SEKTÖR BORÇLANMA ARAÇLARI SADIK ÇULCUOĞLU. Yapılandırılmış sermaye piyasası araçları Rekorla kapanan 2012 nin ardından tahvil bono ihraçları

Yarat dü ünme tekniklerinden sinektik uygulamas na örnek bir ara rma: çocu un gözünde yarat k 1

SÖZ VARLI ININ OLU UMU VE GEL M NDE ÇOCUK EDEB YATININ ROLÜ

f ö retmenlerinin yönetici olma e ilimleri: stanbul Esenyurt ilçesi örne i *

NASIL B R BÜTÇE POL T KASI? Ara. Gör. Burcu GED Z Celal Bayar Üniversitesi..B.F. ktisat Bölümü, Manisa

Ö retim Üyesi ya da Bilim nsan Kimdir?

sunar. Tüm kitap severleri Saklı Kütüphane ye bekliyoruz. Kâhin & Orodruin

Sayı: BİRLİK BİLİNCİ

UYGULAMA EL K TABI. [OMCT LOGO] OMCT El Kitapları Dizisi Cilt: 1 Dizi Editörü: Boris Wijkström. Avrupa nsan Hakları Sözle mesi nin 3.

BİRLİK BİLİNCİ. Sayı

KAG DER Merkez: Mecidiye Mah. Dereboyu Cad. No: 41 Kat: 3 Ortaköy Be ikta / stanbul Tel: Faks:

KÜÇÜK VE ORTA BOY LETME YÖNET C LER N N STRES KAYNAKLARINI TESP T ETMEYE YÖNEL K KAYSER L NDE B R ARA TIRMA

M E R Y E M UZERLİ ÜNLÜ OLMAK BENİM İÇİN ÖNEMLİ DEĞİL

YOLSUZLUK VE BU ALANDA MÜCADELE EDEN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER VE B R MLER

D L B LG S Ö RET M N N AMACI VE ÖNEM

Bu kitap Global Diyalog Vakf taraf ndan finansal olarak desteklenen ve Siyah Pembe Üçgen zmir Derne i taraf ndan yürütülen LGBT Sözlü Tarih projesi

Transkript:

HAKÎKAT ÜZER NE

HAKÎKAT ÜZER NE J. Krishnamurti Çeviren: Deniz Demirdöven

ayna yayınevi: 20 felsefe dizisi: 14 ISBN 975 8297 10 4 Sertifika No: 14748 ocak 2003, istanbul/1. basım nisan 2007, istanbul/2. basım ocak 2012, stanbul/3. basım Kitâbın Özgün Adı: On Truth/J. Krishnamurti Çeviren: Deniz Demirdöven Copyright Krishnamurti Foundation Trust Limited and Krishnamurti Foundation of America, 1992. Brockwood Park, Bramdean, Hampshire SO24 0lQ, England. Brockwood Park School, Krishnamurti Study Centre ve di er yayınlar hakkında Krishnamurti Foundation Trust Ltd. ne yazarak bilgi edinebilirsiniz. Bu kitâbın Türkçe yayın hakları Ayna Yayınevi ne âittir. Yayınevimizden yazılı izin alınmadan tamâmen veyâ kısmen alıntı yapıla maz, hiçbir ekilde kopya edilemez, ço altılamaz ve yayınlanamaz. Yayına Hazırlayan: Ahmet Y. Özbilen ç Düzen: Ahmet Y. Özbilen Kapak Tasarım: Murat Efe Baskı ve Cilt: Güven Mücellit ve Matbaacılık San. Tic. Ltd. ti. Deve Kaldırım Cd. Gelincik Sk. No: 6 Ba cılar stanbul Tel: 212 445 00 04 Ayna Yayınevi Ca alo lu Yoku u Edes Han No: 40 Kat: 2 Ca alo lu stanbul Tel: 212 513 80 19 ahmet@aynayayinevi.com

Hakîkat uzakta de il, yakında; hakîkat her yapra ın altında, her gülü te, her gözya ında, ki inin sözcüklerinde, duygularında, dü üncelerinde. Ama öylesine gizlenmi ki, onu görmek için örtüsünü kaldırmak zorundayız. Örtüyü kaldırmak sahte olanı ke fetmektir. Sahte olanı tanıdı ınız ân, o ortadan kalkar, hakîkat açı a çıkar. Rajghat, 23 Ocak 1949 5

çindekiler 9 Önsöz 11 Poona, 3 Ekim 1948 21 Rajghat, 23 Ocak 1949 28 Rajahmundry, 20 Kasım 1949 32 Bombay, 12 Mart 1950 37 Londra, 23 Nisan 1952 49 Rajghat ta Ö renciler ile Sohbet, 31 Aralık 1952 51 Bombay, 8 ubat 1953 54 Poona, 10 Eylül 1958 69 Hakîkat ve Edimsellik ten, Brockwood Parkı, 18 Mayıs 1975 84 Saanen, 1 A ustos 1975 93 Hakîkat ve Edimsellik ten, Saanen, 25 Temmuz 1976 95 Brockwood Parkı nda Sohbet, 28 Haziran 1979 135 Ojai, Kaliforniya, 8 Mayıs 1980 138 Bombay, 3 ubat 1985 145 Bombay, 7 ubat 1985 147 Bombay, 9 ubat 1985 155 Saanen de Son Sohbetler den, Saanen, 21 Temmuz 1985

157 Saanen de Son Sohbetler den, Saanen, 25 Temmuz 1985 161 Brockwood Parkı, 29 A ustos 1985

Önsöz 1895 yılında Hindistan da do an Jiddu Krishnamurti, on üç ya ındayken Theosophical Society tarafından gelece i ilân edilen dünyâ ö retmeni olarak seçildi. Krishnamurti kısa zamân içinde güçlü, ödün vermeyen ve sınıflandırılamayan bir ö retmen olarak ortaya çıktı. Sohbet ve yazıları herhangi bir özel dîn ile ba ıntılı de ildi. Ne Do u ya ne de Batı ya, ama bütün dünyâya âitti. 1929 yılında kendisine yakı tırılan mesihlik imgesini büyük bir kararlılıkla yadsıdı. Çevresinde olu turulmu geni ve zengin örgütü açık bir biçimde da ıttı. Hakîkatin, yolları olmayan bir ülke oldu unu ve ona her hangi bir biçimsel dîn, felsefe ya da tarîkat aracılı ıyla yakla ılamayaca ını açıkladı. Ya amının kalan bölümünde Krishnamurti, ba kalarının kendisine kabûl ettirme e çalı tıkları guru statüsüne ısrarlı bir biçimde kar ı çıktı. Bütün dünyâda geni dinleyici top luluklarını cezbetme i sürdürdü. Fakat hiçbir yetke iddiâ et medi, kimse mürîdi olsun diye ârzûlamadı ve her zamân bir birey ile bir ba ka birey olarak konu ma ı ye ledi. Ö retisinin kalbinde bulunan ey ise, toplumda gerçekle ecek bir köklü de i imin ancak bireysel bilinçlilikte bir dönü üm ile olanaklı oldu uydu. Kendini bilme e duyulan gereksinim ile dînsel ve milliyetçi ko ullanı ların sınırlayıcı, ayırıcı etkilerini anla ılsın diye vurguladı. Krishnamurti her zamân, içinde hayâl bile edilemeyecek kadar büyük bir enerji barındıran beynin içindeki 9

HAKÎKAT ÜZER NE geni uzay için açıklı ın ivedi gereksinimini gösterdi. Bu ise insânın kendisindeki yaratıcılı ın birdenbire bir yay gibi fır layarak ortaya çıkı ının ve yava yava etki eden bir ilâç gibi halkın geni bir bölümünü etkileyi inin anahtarıydı. Krishnamurti, 1986 da doksan ya ında ölene kadar dünyânın her yerinde sohbetlerini sürdürdü. Sohbetleri, söyle ileri, gazete yazıları ve mektûpları altmı ın üzerinde kitâpta ve yüzlerce kayıtta toplandı. Ö retilerinin bu geni bedenin den, konularına göre sınıflandırılmı bu kitâplar düzenlendi. Her kitâp bizim günlük ya amımız içindeki önceli ine göre odaklanarak olu turuldu. 10

Poona, 3 Ekim 1948 Soran: Anı nın eksik deneyim oldu unu söylüyorsunuz. Ön ceki sohbetlerinizin sonucunda, bende bir anı ve canlı bir izlenim olu tu. Bu hangi anlamda eksik bir deneyimdir? Lütfen ayrıntısına girer misiniz? Krishnamurti: Anı ile ne demek istiyoruz? Okula gidiyorsu nuz, olgular ile ve teknik bilgi ile yüklüsünüz. E er mühen dis iseniz, bir köprü yapmak için teknik bilgi belle inizi kullanırsınız. Bu olgusal bellektir. Bir de psi ik bellek vardır. Bana ho uma giden ya da gitmeyen bir ey söylemi seniz, bunu saklarım; bir kez daha kar ıla tı ımızda, sizi bu bellek ile, söylemi ya da söylememi oldu unuz eye ili kin anı ile kar ılarım. Dolayısıyla belle in iki yüzü vardır: psi ik yüzü ve olgusal yüzü. Bunlar her zamân birbiriyle ba ıntılıdır, bu sebeple aralarında keskin bir çizgi yoktur. Ya amımızı sürdürü aracı olarak olgusal belle in gerekli oldu unu biliyoruz. Ama psi ik bellek gerekli midir? Psi ik belle i alıkoyan etken nedir? nsâna bir övgüyü ya da sövgüyü anımsatan ey nedir? nsân neden kimi anıları tutar ve neden kimilerini de atar? Açık çası, insân ho anıları tutar, ho olmayanlardan ise kaçınır. E er gözlemlerseniz, acı dolu anıların ho olanlardan daha çabuk bir yana atıldı ını görürsünüz. Zihin bellektir, hangi düzeyde olursa olsun, onu nasıl adlandırırsanız adlandırın; 11

HAKÎKAT ÜZER NE zihin geçmi in ürünüdür, anı ve ko ullanmı bir hâl olan geç mi in üzerine kurulmu tur. Ya amı, yeni zorlukları bu bellek ile kar ılarız. Kar ıla ılan zorluk her zamân yenidir, bizim tepkimiz ise eskidir, çünkü geçmi in sonucudur. Dolayısıyla bellek olmaksızın deneyim lemek bir hâldir, bellek ile deneyimlemek ise bir ba ka hâl dir. Ba ka bir deyi le, her zamân yeni olan bir zorluk kar ıma çıkar, buna tepkiyle ve eski ko ullanı la kar ılık ve ririm. Peki o zamân ne olur? Yeniyi anlamadan özümserim; yeni olanın deneyimleni i geçmi ile ko ullanır. Bu sebeple yeni, eksik olarak anla ılır, aslâ tam olarak anla ılmaz. Bir ey, ancak tam olarak anla ıldı ında, bellekte derin bir iz bı rakmaz. Her yeni durum a eskisine gösterdi iniz tepkiyle kar ılık ve rirsiniz. Eski tepki yeniyi ko ullandırır, böylece onu çarpıtır ve ona önyargı yükler. Bundan dolayı yeni, tam olarak anla ılmaz; dolayısıyla yeni eskinin içine çekilir ve eskiyi güç lendirir. Bu size soyut görünebilir, ama e er konuya biraz daha yakından ve dikkatli bir biçimde girerseniz, çok da zor de ildir. Dünyâda u ânki durum, her zamân yeni olan dünyâ sorununu çözmek için yeni bir yol, yeni bir yakla ım gerektiriyor. Ona yakla ma a yetkin de iliz, çünkü ko ul lanmı zihnimiz ile, ulusal, yerel, âilesel ve dînsel önyargı larla yakla ıyoruz. Ba ka bir deyi le, önceki deneyimlerimiz yeni durumun anla ılı ına engel olu turuyor, dolayısıyla bel le imizi geli tirme e ve güçlendirme e devâm ediyoruz; ye niyi aslâ anlamıyoruz, yeni durum ile hiçbir zamân tam anlamıyla kar ıla mıyoruz. nsân yeni bir durum ile ancak yepyeni bir biçimde, geçmi olmaksızın kar ıla abildi inde, söz konusu durum meyvesini ve zenginli ini sunabilir. 12

HAKÎKAT ÜZER NE Bende önceki sohbetlerimizin sonucunda bir anı ve canlı bir izlenim olu tu. Bu hangi anlamda eksik bir deneyimdir? diye soruluyor. Açıkçası, o deneyim yalnızca bir izlenimse, bir anıysa, eksik bir deneyimdir. E er söyleneni anlarsanız, hakîkatini görürseniz, o hakîkat bir anı de ildir. Hakîkat bir anı de ildir, çünkü hakîkat her zamân yenidir, kendini sürekli dönü türür. Önceki sohbete ili kin bir anınız var. Neden? Çünkü önceki sohbeti bir rehber olarak kullanıyor sunuz, onu tam olarak anlamamı sınız. Önceki sohbete gir mek istiyorsunuz; bilinçli ya da bilinçsiz olarak bu sohbet sürüyor. Ama e er bir eyi eksiksiz olarak anlarsanız, ba ka bir deyi le, bir eyin hakîkatini bütünüyle görürseniz, hiçbir anının olmadı ını da görürsünüz. E itimimiz, belle in geli tirili ine ve güçlendirili ine yöne lik. Dînsel ibâdetleriniz ve törenleriniz, okuduklarınız ve bilginiz belle i güçlendirir. Bununla ne demek istiyoruz? Neden anıya, belle e tutunuruz? Ya landıkça geçmi e, geç mi teki sevinçlere, acılara, hazlara baktı ınıza, genç bir in sânın ise gelece e baktı ına dikkat ettiniz mi bilmiyorum. Bunu neden yapıyoruz? Neden bellek bu kadar önemli? Çok basit ve açık; imdide bütünsel, eksiksiz olarak nasıl ya a yaca ımızı bilmedi imiz için. imdiyi gelecek için bir araç olarak kullanıyoruz, bu sebeple imdinin hiçbir önemi yok. imdiyi gelece e geçi aracı olarak kullandı ımız için im dide ya ayamıyoruz. Bir eye dönü ece im için hiçbir zamân kendimi tam olarak anlayamıyorum. Kendimi anla mak imdi tam da neysem öyle anlamak belle i geli tir me i gerektirmez; tam tersine bellek, olan ı anlama a engeldir. Yeni bir dü üncenin, yeni bir duygunun ancak zihin belle in a ına yakalanmadı ı zamân geldi ine dikkat ettiniz mi bil 13

HAKÎKAT ÜZER NE miyorum. ki dü ünce, iki anı arasında bir aralık vardır; ko runabildi inde, bu aralıktan artık bellek olmayan yeni bir varlık hâli açı a çıkar. Anılarımız var, bu anıların süreklili inin tek çaresi belle in geli tirili idir. Ba ka bir deyi le, bel lek geli tirildi i sürece, ben me ve benim mine son derece önem kazanır; pek ço umuz ben den ibâret oldu u muz için, bellek ya amımızda önemli bir rol oynar. Belle i niz olmasaydı, malınızın, âilenizin, fikirlerinizin böylesi bir önemi olmazdı. Öyleyse, ben ve benim i güçlendirerek bel le i geli tirirsiniz. Ama e er gözlemlerseniz, iki dü ünce, iki duygu arasında bir aralı ın oldu unu görürsünüz. Belle in ürünü olmayan bu aralıkta, ben den ve benim den ola an üstü bir özgürlük vardır ve bu aralık zamândan ba ımsızdır. Soruna farklı bir biçimde bakalım. Ku kusuz, bellek zamân dır, öyle de il mi? Ba ka bir deyi le, bellek dünü, bugünü ve yarını yaratır. Dünün belle i bugünü ko ullar ve böylece ya rını biçimlendirir. Ba ka deyi le, geçmi imdi aracılı ıyla gelece i yaratır. Sürüp giden bir zamân süreci vardır ve bu olmak iste idir. Bellek zamândır; zamân içinde bir sonuca varma ı umarız. Bugün için bir sekreterim, ama zamân ve olanak tanınırsa, yönetici ya da i veren olurum. Zamâna ihtiyâç duyarız; aynı mantıkla Gerçekli e ula mak zorun dayım, Tanrı ya yakla mak zorundayım deriz. Bu sebeple, gerçekle tirmek için zamâna ihtiyâç duyarım; bir ey olmak için, ba armak, kazanç elde etmek için, belle i uygulamlarla, disiplin ile geli tirmek ve güçlendirmek zorundayımdır; bu da zamânda süreklilik anlamına gelir. Zamân içinde zamân sızlı a ula ma ı, sonsuz olanı elde etme i umarız. Bunu ya pabilir misiniz? Sonsuz olanı, zamâna ba lı olan bellek yoluyla zamân a ı içinde yakalayabilir misiniz? Ancak ben ve benim olan bellek sona erdi inde zamânsız 14