Prof. Dr. Yavuz Coşkun, Halep Üniversitesinden Başbakan Tayip Erdoğan a Fahri Doktora Verilecek

Benzer belgeler
PAZARTESİ İZMİR GÜNDEMİ. -Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı - Basın Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü

Bu prosedürün amacı, bölüm içinde yürütülen eğitim ve öğretim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesinde sorumluluk ve esasları belirlemektir.

Aile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr

TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ

SAĞLIK KÜLTÜR ve SPOR DAİRE BAŞKANLIĞININ 2012 YILI SOSYAL FAALİYETLERİNDEN GÖRÜNTÜLER

2. ROBOT YARIŞMASI VE ÖDÜL TÖRENİ YOĞUN KATILIMLA BESYO SPOR SALONUNDA YAPILDI

BAŞKAN : Özcan KALAYCI Bülent YILDIRIM BAŞKAN: SAYMAN : Nesrin FİDAN ÜYE : Figen GÖNEN. info@antalyafalezrotary.org KOMİTELER TOPLANTI BİLGİLERİ

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

SGK Mutfağına Gıda Güvenliği ve Yönetimi Kalite Belgesi

Şanlıurfa Eğitim Seminerine büyük ilgi!

T.C. SAKARYA ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ MATEMATİK BÖLÜMÜ DIŞ PAYDAŞ ANKET FORMU Google Formlar

Bir Kadın 3 Sanat Sergisi açıldı

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

CARROLL ÜNİVERSİTESİNİ KEŞFEDİN 1846 dan beri akademisyenlerde mükemmellik

PERŞEMBE İZMİR GÜNDEMİ

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ 16. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU TEMSİLCİLİKLERİMİZDEN

GEÇMİŞTEN BUGÜNE DOĞUŞ

İş Yerinde Psikolojik Tacizle Mücadele Paneli. (Mobbing)

ODÜ TIP FAKÜLTESİNİN YENİ ÖĞRENCİLERİ BEYAZ ÖNLÜKLERİNİ GİYDİ

TMMOB FİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI 31. DÖNEM ÇALIŞMA PROGRAMI (TASLAK) ( )

Bakanımız, Çocuk Bakım Kuruluşları Öz Değerlendirme Toplantısında


Pazartesi İzmir Basın Gündemi

Türkmenistan ata yurdumuz

İngiltere Kraliyet Tıp Derneği nin. Prof. Dr. Mehmet Haberal a Verildi. Prof. Dr. Babulal Sethia, Prof. Dr. Mehmet Haberal, Prof. Dr.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi

5. KARİYER GÜNLERİ GERÇEKLEŞTİ

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

EVDE ÇOCUK BAKIM PROJESİNİN TANITIMI İZMİR DE GERÇELEŞTİRİLDİ.

Fethiye den 7 Kooperatif Ulaşımda Dönüşüme Katıldı

2014 YILI AİLE VE DİNİ REHBERLİK BÜROSU FAALİYETLERİ ELAZIĞ KADIN KONUK EVLERİ VE SEVGİ EVLERİNDE AİLE SEMİNERLERİ DEVAM EDİYOR

İSTE (Barbaros Hayrettin Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi), DENİZCİLİK EĞİTİM KONSEYİ ile demir aldı!

Kayıt Dışı İstihdamla İlgili Proje Ödülleri Sahiplerine Verildi

TOBB İLKOKULU E-BÜLTEN. Mart TOBB ilkokulu SAYI 3. Telefon: 0 (464) Faks: 0 (464) E-posta: @meb.k12.

ÇALIŞMALARIN DEĞERLENDİRİLECEĞİ FAALİYET ALANLARI. 10.Kurum Kültürünün Geliştirilmesi ile İlgili Çalışmalar

ICMME-2017 Matematik ve Matematik Eğitimi Uluslararası Konferansı Şanlıurfa da Yapıldı

ÖĞRENCİLERİMİZ SİVİL SAVUNMA TATBİKATI İZLEDİLER

PAZARTESİ İZMİR GÜNDEMİ. -Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı - Basın Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Samandağ da İpekböcekçiliğinin Canlandırılması Projesi Sertifika T öreni

İÇİNDEKİLER. Gençlik te İlköğretim Haftası. 1. Sınıf Okula Uyum Haftası. 5. Sınıf Okula Uyum Haftası Gençlik te Veli Toplantısı


Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

BİLİM MERKEZİ GEZİMİZ

2013 Kış Etkinlikleri

KARİYER GÜNLERİ ETKİNLİKLERİ

Bölge Uzmanı Nihai Form

49.Dünya Meteoroloji Günü ĐTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezinde Kutlandı

TOBB, SELİMİYE Yİ KORUYUP YAŞATMAK İÇİN VAKIF KURDU

GAZİANTEP KOLEJ VAKFI ÖZEL OKULLARI

GAZ ANTEP KOLEJ VAKFI ÖZEL OKULLARI

Cuma İzmir Gündemi

Turizm Fakültesi Etkinlik Bülteni / Şubat Sayısı / 2016

ÖZEL ABC İLKOKULU VE ORTAOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI İŞ VE ETKİNLİK TAKVİMİ EYLÜL

Kuzey Kıbrıs ta. Bir Çay Molası. Ekonomik ve Kültürel İşbirliği Buluşması Kasım Lefkoşa - Güzelyurt - Girne - İskele - Gazimağusa

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

ORGANLARI 5 KİŞİYE HAYAT VERDİ

ARALIK E-BÜLTEN YIL:2018 SAYI:12 DÖNEM:1

Malzeme Şenliği' Mart 2018

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

TURKLAB Bülten Ocak-Şubat-Mart. Metot Validasyonu Eğitimi Şubat 2018

YOZGAT TİCARET VE SANAYİ ODASI Yılı Faaliyet Raporu

81 İl Müdürü Ankara da (1)

UFUK ÜNİVERSİTESİ NDE AKADEMİK YIL AÇILIŞI HEYECANI

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ BİYOSİSTEM MÜHENDİSLİĞİ PROGRAMI SON SINIF ÖĞRENCİ ANKET FORMU. Aralık,2013

Uluslararası Buluşma Türkiye Fotohaber, Sayfa 1

RECEP TAYYĠP ERDOĞAN Ü N Ġ V E R S Ġ T E S Ġ

SGK Sağlık Politikaları Bilimsel Danışma Kurulu Açılış Toplantısı

2. AKADEMİK KAMP GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

EKONOMİ KULÜBÜ KENDİNİ KEŞFET GELECEĞİNİ PLANLA KONFERANSLAR SERİSİ

Sosyal Güvenlik Alanındaki Hukuki İhtilafların Azaltılması Çalıştayı

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

MÜHENDİSLİK EĞİTİMLERİNDE ÖLÇÜMBİLİM VE KALİBRASYON KONULARINDAKİ MEVCUT DURUMUN DEĞERLENDİRİLMESİ

E Y L Ü L Ders Yılı nın Başlaması Tören/Program Komisyonu 08:30

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi

BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ KONSEYİ FAALİYET RAPORU

Fulbright Eğitim Komisyonu

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Uluslararası İpek Yolu'nun Yükselişi ve Türk Dünyası Bilgi Şöleni Gerçekleştirildi

BARTIN ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ İSTATİSTİK BÖLÜMÜ. Telefon: M.Bahar BAŞKIR

EYPRO BÜLTENİ. Engelsiz Yaşam Uygulama ve Araştırma Merkezi. Sayı 6, EKİM-KASIM 2017 İçindekiler

DİCLE ÜNİVERSİTESİ PROJE KOORDİNASYON UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Pazartesi İzmir Basın Gündem

EMİN GEÇİN PROJELERİ ANLATTI

AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ SANDIKLI UYGULAMALI BİLİMLER YÜKSEKOKULU

BASKAN TOPRAK ISTANBUL ÜNIVERSITESI REKTÖRÜ PROF. DR. YUNUS SÖ...

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...

Cuma İzmir Basın Gündemi. Edebiyattan sinemaya, sinemadan sosyolojiye Türkiye de sosyal bilimler

EĞİTİM FAKÜLTESİ İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ

Fatih Akbaba, "Kişi bir bütündür. Fakat biz. ailenin, mutlu etme ve Dedi. Aileyi, mutlu etme ve mutlu olma kurumu

Elektronik Mühendisliği Bölümü

Transkript:

Prof. Dr. Yavuz Coşkun, Halep Üniversitesinden Başbakan Tayip Erdoğan a Fahri Doktora Verilecek G aziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, 24 Şubat tarihinde Halep Üniversitesini ziyareti sırasında, Rektör Prof. Dr. Muhammed Nizar Akil tarafından senato toplantısına davet edildiklerini ve toplantı sırasında Başbakan Recep Tayip Erdoğan a fahri doktor unvanı verilmesinin uygun görüldüğü haberini aldıklarını söyledi. ile Halep Üniversitesi arasında yürütülen işbirliği projeleri çerçevesinde, Suriye nin Halep şehrine gittiklerini ve buradaki temasları sırasında Başbakan Recep Tayip Erdoğan ın büyük bir sevgi gördüğünü anlatan Coşkun, alınan kararın kendisini de memnun ettiğini söyledi. Coşkun, Halep Üniversitesi senatosundaki toplantı sırasında Rektör Prof. Dr. Muhammed Nizar Akil bir telefon görüşmesini takiben, Başbakan Recep Tayip Erdoğan a üniversitelerinin fahri doktora verme kararının onaylandığı haberini aldıklarını açıkladı. Bu esnada tüm senato üyeleri kararı ayakta alkışladı. Bizler bu olayı büyük bir gurur ve mutlulukla izledik. Halep Üniversitesinin 50 yıllık geçmişi olduğunu ve tarihinde ilk kez başka bir ülkeden birisine fahri doktora verildiğini belirten Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, Halep te yürüttükleri temaslarda görüştükleri tüm yetkililerin Türkiye nin bu tavrından dolayı duydukları memnuniyeti dile getirdiklerini söyledi. Halep Üniversitesi ile sağlık, eğitim, sanat ve kültür alanlarında yakın işbirliği içerisinde önemli projeler yürüttüklerini kaydeden Prof. Dr. Coşkun, üniversiteler arasında hızla gelişen ilişkilerin iki ülkenin giderek daha çok yakınlaşmasında da önemli rol oynayacağına inandığını belirtti. Coşkun, fahri doktora kararının önümüzdeki aylarda resmi olarak Başbakan Recep Tayip Erdoğan a tebliğ edileceğini ve Başbakanın Halep Üniversitesine davet edileceğini öğrendiklerini kaydetti. Halep Üniversitesi Rektörü ve beraberindeki heyet, Üniversitemiz Rektörünü makamında ziyaret etti Türkiye Suriye Bölgelerarası İşbirliği Programı çerçevesinde, Gaziantep Halep Mutfak Kültürünün Tanınması, Karşılaştırılması ve Tanıtılması Projesi nin tamamlanması nedeniyle, Halep Üniversitesi Rektörü Muhammed Prof. Dr. Nizar Akid, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Semir Saad ve Prof. Dr. Abid Yaken, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Riyad Nurettin Asfari, Edebiyat ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmed Kutup, Mimarlık Fakültesi Dekanı Dr. Abdülkadir Hariri ve Yabancı Diller Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Salih Hatip, üniversitemiz rektörü Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun u makamında ziyaret ettiler. Üniversitemizi ziyaret eden Halep Üniversitesi heyetine, Rektörlük Senato Toplantı Salonunda, ni tanıtan sinevizyon gösterimi yapıldı. Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, Halep Üniversitesi heyetine, ziyaret sırasında üniversitemiz hakkında bilgi vererek, toplantıya katılan üniversitemiz öğretim elamanlarını tanıttı. Halep Üniversitesi Rektörü Muhammed Prof. Dr. Nizar Akid, Halep Üniversitesinde eğitim yapan öğrencilerin nde yüksek lisans yapabilmeleri için Rektör Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun dan destek istedi. Akid, Üniversitenizden, Halep Üniversitesi bünyesinde bulunan Türk Dili ve Eğitim Merkezinde görev yapan öğretim üyelerinin sayısının arttırılmasını istiyoruz. Biz de bünyesinde açılacak Arap Dili ve Edebiyatı öğrencilerinin faydalanması için, Arapça öğretim seti vereceğiz diye konuştu

Gaziantep Halep Mutfak Kültürünün Tanınması, Karşılaştırılması ve Tanıtılması Projesinin finali yapıldı Gaziantep Halep Mutfak Kültürünün Tanınması, Karşılaştırılması ve Tanıtılması Projesi nin Gaziantep tanıtımı, üniversitemiz Seyirtepe Tesislerinde yapılan ve Halep yemeklerinin ikram edildiği törenle yapıldı. Törene, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Gaziantep Valisi Süleyman Kamçı, Rektör Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey, Gaziantep Milletvekilleri Fatma Şahin, Özlem Müftoğlu, Mehmet Erdoğan, Mehmet Sarı, İbrahim Halil Mazıcıoğlu, Halep Vali Yardımcısı Abdulkadir Cezmati, Halep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammed Nizar Akil ve üniversitemizden çok sayıda öğretim elamanı katıldı. Törende açılış konuşması yapan Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, bu projenin dost ve kardeş Sureye ile ilişkilerimizin ilerleme göstergesi olduğunu söyledi. Şimşek, İlişkilerimizin artarak ilerlemesinden çok büyük mutluluk duyuyorum. Özellikle de iki marka şehir olan Halep ve Gaziantep arasında diyalogların artması daha da memnuniyet verici. Bu projede emeği geçen başta rektörlerimiz olmak üzere herkesi tebrik ediyor, teşekkürlerimi sunuyorum dedi. Gaziantep Valisi Süleyman Kamçı; Gaziantep Üniversitesi ve Halep Üniversitesi arasında yapılan bu etkinlikte emeği geçen herkesi kutluyorum. Türkiye ve Suriye iki kardeş ülkedir. İlişkilerin geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu bilinçle, Gaziantep ve Halep gibi aynı havayı teneffüs eden, aynı inancı taşıyan insanların çok daha sıkı ilişkileriçerisinde olması için çalışmalarımız sürüyor diye konuştu. olarak, yakın komşumuz olan Halep le ilişkilerimize çok önem veriyoruz diyen üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, Halep, tarihi, coğrafi ve kültürel yönden Gaziantep e çok yakın bir kent. Türkiye Suriye ilişkileri kapsamında Halep Üniversitesi ile Gaziantep Üniversitesi arasındaki ilişkiyi geliştirmeye çalışıyoruz. Bundan 10 yıl öncesinde eğitime başlayan Halep Üniversitesi içerisindeki Türkçe eğitim merkezi ile başlayan ilişkilerimizi çok daha ileri noktalara getirme çabası içerisindeyiz ifadesinde bulundu. Halep Üniversitesi ile karşılıklı müfredatlar geliştirmeye başladığımızı söyleyen Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, Üniversitemizde Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü açıyoruz, Halep te de, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü var. İlişiklerimizi geliştirmek için her türlü kolaylığı sağlama noktasında anlaştık. Halep Üniversitesi, 25 fakültesi, 10 araştırma enstitüsü ve 120 bin öğrencisi ile Orta Doğu nun en büyük ve prestijli üniversitelerinden birisi olarak biliniyor diyerek, Halep Üniversitesi ile sağlık, eğitim, sanat ve kültür alanlarında yakın işbirliği içerisinde önemli projeler yürüttüklerini kaydetti. Bu proje, sadece yemeklerin yapım tekniklerini derleyip bir kitap haline getirmekten ibaret değildir diyen proje koordinatörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özsabuncuoğlu, Proje, yemeklerin otantik olarak hem Halep te hem de Gaziantep te nasıl yapıldığını bizzat yerinde tespit etmek, fotoğraflamak ve video çekimlerini yapmak aşamalarını da içeriyordu. Aslında bu proje, bu gün bana göre bitmiş değildir. Mutfakların tanıtılması işi, bir tek günlük bir etkinlikle mümkün olmaz. Benim ilk tasarım, Halep yemekleri yapan bir lokantayı Gaziantep te, Gaziantep yemekleri yapan bir lokantayı da Halep te açarak, bu işi en az bir yıl süre ile devam ettirmekti diye konuştu.

Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, 8 Mart tarihi kadınların saygınlığını ve toplumlar için olmazsa olmazı sembolize eden çağdaş bir kavramdır 8 Mart Dünya kadın hakları günü, tarihi çok acı bir olayın neticesidir aslında. Tekstil fabrikasında ağır iş koşullarında çalışan elliden fazla kadının bir yangın neticesi ölmesini vesile bilerek kapitalizmin kadın emeğini sömürüsüne bir isyan olayı olarak ortaya çıkmıştır. Pek çok önemli ve anlamlı günlerin aslında çıkış hikâyelerinde dramlar vardır ama zamanla ilgili olayın tarihi, toplumların hafızasına kazınarak yeni anlamlar üretmiştir. 8 Mart ta böyle bir tarihtir. Başlangıcında dram vardır, acı vardır, istismar vardır. Ama artık çağdaş dünyada 8 Mart tarihi kadınların saygınlığını ve toplumlar için olmazsa olmazı sembolize eden çağdaş bir kavram ve anlamlı bir güne dönüşmüştür. İnsanlığın yeryüzü serüveni kadınla başlar ve kadının gelişmesi ve evrilmesiyle insanlık gelişir ve dönüşür aslında. Batı toplumu kadını gerek kapitalizim öncesi ortaçağ skolastik felsefesinde inancı gereği, gerekse kapitalizmin ilk emarelerinde kadının iş gücüne duyulan ihtiyaçtan hareketle sürekli istismar ettiği için bu günkü modern Batı adeta günah çıkartırcasına kadını yücelten, girişimlerde bulunup kadınları ön planda tutmaya çalışıyor. Bu davranış da geçmişte kadına karşı uygulanan zulmün özrü mahiyetinde algılanabilir. Toplumların kadın algısı birbirinden farklı olabilir. Elbette olmalıdır da. Zira her toplum farklı kültürel bağlamların tezahürüdür. Yeryüzünde her şey zıddıyla birlikte var olur. Gece gündüzle, ateş suyla, erkek kadınla, kadın erkekle var olmuştur. Dünyadaki bütün topluluklar kadın ve erkekten oluşur. Lakin her toplumda kadının statüsü aynı değildir. Bu statüyü anlamak için toplumun genetik şifreleri olan destanlara bakmak gerekir. Destanlar, sistematik tarih yazımıyla oluşturulan tarihten daha gerçekçidir. Çünkü sistematik tarih yazımında tarih bir kişi tarafından yazılır, destanlar ise toplumun büyük bir bölümü tarafından oluşturulur. Kişilerin yazdığı tarih kitaplarında, tarihçinin bilinçaltı varken, destanlarda toplumun bilinçaltı vardır. Destanlarda Türk kadını mert, cesur duruşuyla eşini ve ailesini her türlü tehlikeden korur. Bu yönleriyle erkekten bağımsız birer karakterdir. Göçebe Türk toplumunda kadının fizikî yapısıyla güçlü olması, ruhen de güçlü olmasını getirmiştir. Ama bu güçlülük hiçbir zaman erkekleşme anlamına gelmemiş, toplum içerisindeki saygınlıklarını ve haklarını artırmıştır. İbni Batuta, Seyahatname sinde Kırım da yaşadıklarını anlatırken şöyle der: Burada tuhaf bir hale şahit oldum ki o da Türklerin kadınlarına gösterdiği hürmetti. Burada kadınların kıymeti ve derecesi erkeklerinden daha üstündür. Bu destanlara bakarak eski Türk toplumlarının kadına bakışı bugünkü Batılı anlayıştan daha ilerideydi diyebiliriz. Çünkü kadın bugün birçok yerde dişiliğiyle var olabilirken, o dönemde kişiliğiyle insan olarak varlığını ispat edip, yüceltmiştir. Türklerin ilk yazılı belgelerinden olan Bilge Kağan Yazıtı, Kağan ın Sizler annem, hatun, büyük annelerim, hala ve teyzelerim, prenseslerim sözleriyle başlar. Göktürk Yazıtları nda İlteriş Kağan ile annesi İlbilge Hatun un tahta birlikte çıktıkları anlatılır. Eski Türkler, Han ile Hatun un gök ve yerin evlatları olduğuna inanırdı. Büyük Hun İmparatorluğu adına, Çin ile ilk barış antlaşmasını Mete nin eşi imzalamıştır. Fermanların Hakan ile Hatun buyurur ki diye başlaması gereklidir. Hakan buyurur ki diye başlayan fermanların hükümleri geçerli sayılamayabilirdi. Savaşlarda zaferin tam olarak kazanılması için Hatun un ele geçirilmesi gerekirdi. Bu da onun siyasi ve sosyal önemini göstermektedir. Kadınlar doğrudan vali, kale muhafızı, sefir olabilirlerdi. Türk kadınının bu durumu İslamiyet ten sonra da devam etmiştir. Büyük Selçuklu hükümdarı Sultan Melikşah, Diyarbakır Beyi Mervani Nasırrudevle yi huzuruna kabul etmeyince; Nasırudevle, Sultan ın eşi Terken Hatun un himayesine sığınarak Hatun un desteğiyle istediği anlaşmayı elde etmiştir. Osmanlı Devleti nin ilk dönemlerinde dünyadaki ilk kadın teşkilatlarından olan Bacıyan-ı Rum a (Anadolu Bacıları) rastlamaktayız. Bu kadınlar üretimin her alanında yer aldıkları gibi, Moğol istilası esnasında da Moğollara karşı savaşmışlardır. İslam dininde kadın-erkek eşitliği söz konusudur. Ahzâb Sûresi nin 35. ayetinde Bütün Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, inanan erkekler ve inanan kadınlar, itaat eden erkekler ve itaat eden kadınlar, sadık erkekler ve sadık kadınlar, sabırlı erkekler ve sabırlı kadınlar, tevazu sahibi erkekler ve tevazulu kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve kadınlar, Allah ı çok anan erkekler ve kadınlar, işte bunların hepsine Allah, bir bağışlama ve büyük bir mükafat hazırlamıştır. denilerek kadınınla erkeğin sorumlulukta ve mükafatta eşit olduğu açıkça anlatılmıştır. Bazı tarihçilerin yazdığının aksine Osmanlı da çok eşlilik yaygın değildir. Kuran-ı Kerim de birden fazla evlilik adalet şartına bağlanmaktadır. Nisâ Sûresi nin 129. ayetinde de kadınlar arasında adaleti sağlamanın mümkün olmadığı dile getirilmektedir. 17. yy. İstanbul una ait Şeriyye sicillerinde yapılan araştırmalarda birden fazla evliliğin oranı % 7.65 olarak tespit edilmiştir. Anadolu da ise bu oran şehirlerde % 9.27, köylerde % 0.3 tür. Osmanlı da kadın faal olarak üretimin içerisindeydi. Ekonomi toprağa dayalı olduğu için, kadın-erkek birlikte çalışmaktaydı. Bu döneme ait fermanlara bakıldığında kadınların dükkan açtığı, ticaretle uğraştığı, kocaları hakkında dava açabildikleri görülmektedir. 1678 yılında Bursa daki 387 mancınık tezgahının 157 sinin kadınlara ait olması iş hayatında faal olduklarını, İstanbul daki 1533 adet vakfın kadınlara ait olması da hayır işlerinde faal olduklarını göstermektedir. Tanzimat la birlikte kadınlar için birçok yenilik getirilmiştir. 1881 Nüfus Nizamnamesi ile imam nikahından resmî nikaha geçilmiştir. Kadınlar 1842 de hemşirelik eğitimi almaya başlamışlar; 1869 dan itibaren Sanayi Mekteblerinde eğitim görmeye başlamışlar; 1869 da ilk Kız Sanat Okulu açılmış; 1874 te Kız Öğretmen Okulu açılmış; 1876 daki Kanun-ı Esasi ile kız çocuklarının ilkokul eğitimi almaları zorunlu kılınmıştır. Emperyalist güçlere karşı yapılan Kurtuluş Savaşı nda büyük fedakarlıklar göstermiş olan Türk kadını, Türkiye Cumhuriyeti nin kurulmasıyla birçok hakkını dünyadaki hemcinslerinden önce elde etmiştir. 4 Ekim 1926 da kabul edilen Medenî Kanun ile tek eşlilik getirilmiştir. Bu kanuna göre kadın evlenme ve boşanma hususlarında erkekle eşit haklara sahiptir. Kadınlar 3 Nisan 1930 da belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkına, 5 Aralık 1934 te de milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkına sahip olmuşlardır. 1935 seçimlerinde 18 kadın milletvekili Meclis e girmiştir. Türk kadını bugün hayatın her alanında kendine yer bulmaktadır. Türk kadını Cumhuriyetin kendisine getirdiği haklar ve geçmişten gelen özellikleriyle hak ettiği büyük konumu her zaman muhafaza edecektir.

HALEP ÜNİVERSİTESİ HEYETİ ARAPÇA ÖĞRETİM MERKEZİNİ ZİYARET ETTİ Halep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammed Nizar Akil, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Semir Saad ve Prof. Dr. Abid Yaken, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Riyad Nurettin Asfari, Edebiyat ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmed Kutup, Mimarlık Fakültesi Dekanı Dr. Abdülkadir Hariri ve Yabancı Diller Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Salih Hatip, Suriye Arap Cumhuriyeti Gaziantep Başkonsolosu Heysem Saad, Türkiye Suriye Bölgelerarası İşbirliği Programı çerçevesinde, rektörlüğü tarafından yürütülen Arapça Öğretim Merkezini ziyaret ettiler. Arapça derslerinin verildiği Uygulama Otelinde gerçekleşen ziyarette Rektörü Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, Arapça öğretim merkezi hakkında heyete bilgi verdi. Halep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammed Nizar Akil, bünyesinde faaliyetlere devam eden ADÖM ün kurulmasından ve devam etmesinden çok memnuniyet duymaktayız. Çağdaş dil öğretim metotlarıyla donatılmış sınıflarda ve şehrin uzağında tabiat içinde kurulmuş bu mekânlarda Arapçanın öğretilmesi iki üniversite arasındaki işbirliğinin devamında bizleri heyecanlandırmıştır. Yakında bünyesinde Arap Dili ve Edebiyatı Bölümünün açılacak olması akademik olarak da işbirliğimize katkı sağlayacaktır. Arapça kursuna devam eden kursiyerler yaz tatilinde pratik yapmak üzere Halep Üniversitesindeki Arapça kursuna devam edebilirler. Biz sizlere her türlü kolaylığı sağlarız. Gerekli Arapça kitap ve CD lerle sizlere destek vereceğiz dedi. Suriye Arap Cumhuriyeti Gaziantep Başkonsolosu Heysem Saad da İki ülke arasındaki ilişkiler son zamanlarda çok güzel devam etmektedir. Arapça öğrenen kişiler sayesinde bu ilişkiler daha güzelleşecektir. Her iki halkın tarihten gelen birlikteliği, son zamanlarda çok üst seviyelere ulaşmıştır. Ticaret ve kültürel ilişkiler her iki dilin de öğrenilmesiyle daha da zenginleşecektir dedi M.Akif Ersoy un hiçbir maddi gelir elde etmeksizin yazdığı İstiklal Marşı ismi açısından da çok önemli Üniversitemiz Atatürkçü Düşünce Kulübü tarafından, İstiklal Marşı nın kabulünün 88. yıl dönümü çerçevesinde, Gaziantep Üniversitesi Atatürk Anıtı önünde gerçekleştirilen törende, Külüp Yönetim Kurulu adına Murat Karadaş tarafından basın duyurusu okundu. Kurtuluş Savaşı nın en çetin dönemlerinde cephedeki askerlerimizi heyecanlandıran, onların morallerini yükseltip, milli duygularını güçlendirecek bir ulusal marşın hazırlanması düşüncesi ile yazılan İstiklal Marşımız dönemi ve anlamı açısından çok manalıdır diyen Karadaş, Mehmet Akif Ersoy un hiçbir maddi gelir elde etmeksizin yazdığı İstiklal Marşı ismi açısından da çok önemli olduğunu söyledi. İstiklal, Türk milletinin çok önemli ve olmazsa olmaz karakterini yansıtmaktadır diyen Karadaş, İstiklal Marşımızın henüz istiklal ile sonuçlanmamış savaşın sürdüğü bir dönemde yazılması kurtuluşumuzun rehberi ve müjdecisi olmuştur. Bu destanın her satırı inançla, kanla, sabır ve dirençle kaleme alınmış ve gerçek bir dirilişin bağımsızlık, özgürlük aşkının ve hürriyet mücadelesinin tezahürü olmuştur. Bu yüzden Mehmet Akif Ersoy un milli mücadele döneminde ayrı bir önemi ve değeri vardır. O içtenlikle istiklal mücadelesine inanmış, padişahın fetvalarını reddeden, İstanbul un işgalinin ardından da Ankara ya gelip mücadeleye katılan milli şairimizdir. Milli mücadele döneminde cepheleri dolaşan askerlerimizin moralini yükselten Mehmet Akif Ersoy, camilerde, kürsülerde de heyecanlı konuşmaları, coşkulu şiirleriyle halkımızı milli birlik ve bütünlüğe çağırmış istiklal mücadelemizin zafer ile noktalanmasına katkıda bulunmuştur diye konuştu. Mehmet Akif Ersoy u iyi anlamak ve iyi tahlil etmemiz gerekir diyen Karadaş, onu anlayamayan ve ondan büyük rahatsızlık duyan modern yobazlar onu geri kafalı olarak görüyor ve Mısır a gitmesini şapka devriminin yol açtığını söylüyorlar. Ancak Mehmet Akif in şapka devriminden önce Mısır a gittiği ve şapka devriminin yalnızca devlet memurlarına mecbur olduğu unutuluyor. Mehmet Akif in 1936 yılında ülkemize döndüğü zaman söylediği Mısır da 11 yıl kaldım 11 gün daha kalsam çıldıracaktım sözü ülkesine ne büyük özlem duyduğunun da işaretidir diye konuştu.

Üniversitemizde Tevhid i Tedrisat konulu konferans verildi Bilişim Kulübü tarafından İnşaat Mühendisliği Konferans Salonunda Tevhid-i Tedrisat adlı konferans düzenlendi. Konferansa konuşmacı olarak katılan Eski Atatürk, Kültür Dil ve Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Reşat Genç, Tevhid-i Tedrisat ın öğretimlerin birleştirilmesi yasası olduğunu söyledi. Genç, Genel olarak laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması dediğimiz kural basit olarak tanımlanırken, işte ilk ayrılma bu yasa ile gerçekleşmiştir Devlet adamlarının söylediği bir söze dikkat çeken Genç, Devlet adamları devlet işlerinin iki yere girmemesi gerektiğini söylüyorlar. Bu iki yerden birisi cami diğeri ise askeriyedir. Buralar günlük politikalarla yıpratılmamalıdır. Politika ne yazık ki her iki kapıyı da zorluyor. Askeriye bu zorlamaya bir nokta da direniyor fakat camilerimiz buna kapılarını ardına kadar açıyor diye konuştu. Hukuki açıdan Türk toplumunun çağdaş, uygar değerlere kavuşturmak yolunda II. Meşrutiyet döneminde pek çok sayıda dergi, mecmua gibi yayınların basıldığını söyleyen Genç, Türk toplumunun geleceğinin aydınlanması için bunların yayınlandığını kaydetti. Mecelle ile gelen kuralı anımsatan Genç, Mecelle de zaman değiştikçe ahkâm dediğimiz kuralların değişikliği inkâr edilemez bir şeydir diye bir kural vardı. Daha sonra Osmanlı fıkıhçıları, İslam hukukçuları da çağlar değiştikçe, hükümler de değişecektir diye bir şey ortaya koymuşlardır ifadesinde bulundu. Halifelik konusuna değinen Genç, kutsallık diye bir şeyin olmadığını İslam dininin Hz. Muhammed e bile kutsallık vermediğini söyleyerek, insanların halifeliği yüzlerce sene bir dini fonksiyonmuş gibi algıladığını belirtti. Genç, Dinimiz İslam da ruhbanlık yoktur. Çünkü ruhbanlık Hristiyanlıkta var. Ruhbanlar kendilerini yeryüzünde Allah ın vekili olarak görürler. Bu batıl bir inançtır. Peygambere bile kutsallık vermeyen dinimizde, ruhbanlık olması mümkün değildir. İslam dini, tüm insanları hakkı hürriyet, hakkı ismet ve hakkı mülkiyet olmak üzere üç temel hakka sahip olduğunu söyler diye konuştu. Her insanın hür doğup, hür yaşadığını vurgulayan Genç, bir kimsenin başka bir kimseye emretmek gibi bir hakka sahip olmadığını söyledi. Cehaletin çok kötü bir şey olduğunu belirten Genç, Bütün kötülüklerin anası cehalettir. İnsanlara bilgiler vereceksiniz ki insanlarda bu bilgilere göre bir şeyleri belirleyecekler. Eğitimin ana taşıyıcısı felsefe ve matematiktir. Tarih, din ve edebiyatta kişileri kültürel açılardan besler. Toplumları örflere göre yönetmek gerekir. Örf ortak değer yargılarıdır ve her millete göre değişir diye konuştu. Konferans sonunda Eski Atatürk, Kültür Dil ve Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Reşat Genç e Üniversitemiz Rektör Danışmanı Prof. Dr. Cahit Bağcı tarafından hediye takdim edildi. Üniversitemizde Kâğıt Uçak Yarışması Düzenlendi Üniversitemiz Havacılık Kulübü ve Red Bull işbirliğiyle, Yurt Kur Spor Salonunda, Kâğıt Uçak Yarışması düzenlendi. Mart ayı içerisinde Türkiye deki çeşitli üniversitelerde gerçekleşecek olan Red Bull Paper Wings in herkesin katılımına açık olduğunu söyleyen Red Bull Türkiye Üniversite Pazarlama Süpervizörü Çağdaş Yaltı, 85 ülkeden binlerce kâğıt uçak pilotunu bir araya getirmeye hazırlandıklarını söyledi. Yatlı, Üniversitelerde gerçekleşecek Türkiye elemelerinde başarılı olanlar hem Türkiye yi dünya finallerinde temsil edecek, hem de Pegasustan hediye uçak bileti kazanacak. Bir parça kâğıt, yaratıcı bir fikir, güçlü becerikli kollar ve biraz da idealist bir hevesle, büyük bir başarıyı yakalamak mümkün. Yarışmacılar, Avusturya nın Salzburg kentindeki 1 2 Mayıs tarihleri arasında Hangar 7 de düzenlenecek dünya finaline katılmak için, önce kendi ülkelerindeki rakiplerini elemeleri gerekiyor Dünyanın her köşesinden kâğıt uçaklara meraklı birçok kişinin Red Bull Paper Wings dünya finali galibi olmak için hazırlandığını belirten Yaltı, Yarışma en uzun mesafe, en uzun havada kalma süresi ve akrobasi olmak üzere üç kategoriden oluşuyor. Türkiye elemelerinde bu 3 kategoride en iyi derece yapanlar, Pegasus Havayolları ile Avusturya daki Dünya Finaline uçacak ve Avrupa uçak bileti kazanacak. Aynı zamanda okullardaki elemelerde kategori birincisi olan pilotlar Pegasus Havayollarından yurt içi gidiş dönüş bileti kazanacak dedi. Yarışma sonunda En Uzak Mesafe kategorisinde 31 metre 67 santimetre mesafeyle, Rahmi Tekiner, En Uzun Havada Kalma Süresi kategorisinde 8.85 sn ile Emre Acar, En Akrobatik Uçuş kategorisinde ise Hakan Elmas birinci oldu. En Uzun Havada Kalma Süresi ve En Uzak Mesafe atışlarında şu an için Türkiye nin en iyi derecelerinin üniversitemizden çıktığı belirtildi.

İstiklal Marşı ve Mehmet Akif Ersoy G aziantep Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Ömer Asım Aksoy Konferans Salonunda, üniversitemiz Edebiyat ve Kitap Kulübü tarafından, İstiklal Marşı nın kabulünün 88. yıl dönümü nedeniyle; İstiklal Marşı nın Yazım Aşamaları ve Kabulü, Mehmet Akif in Hayatı, Şahsiyeti, Şiiri, Akif in şiirinde Muhteva ve Safahat ın Felsefesi konularının ele alındığı panel düzenlendi. Panelde, İstiklal Marşı nın Yazım Aşamaları ve Kabulü konusunda konuşan Betül Hastaoğlu, 1 Mart 1921 (1337) de meclisin ikinci toplantı döneminde tüm mebusların hazır ve dinleyiciler locaları doldurmuştur. Mustafa Kemal başbakanlık kürsüsünde oturmaktadır. Açış konuşmasıyla oturumu başlatır. Mütarekeden sonraki vahim vaziyeti anlattıktan sonra İsmet Paşa kürsüye çıkar. İnönü Zaferi nden dolayı hararetle tebrik edilir. İsmet Paşa cephelerden hayırlı haberler getirdiğini söyleyerek başlayan konuşmasından sonra birkaç milletvekili daha konuşur ve nihayet Hasan Bahri Bey le, Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey in İstiklâl Marşı yla ilgili olarak verdikleri karara geçiler. Hamdullah Suphi Bey müsabaka ile ilgili kısa bir açıklama yaptıktan sonra seçilen yedi şiir arasından istediği bir tanesini okur. Bu şiir, Akif in şiiridir. Hamdullah Suphi, Mehmet Akif in İstiklâl Marşı nı kürsüden ahenkli sesiyle ve büyük bir heyecanla okur. Mecliste her kıta okundukça şiddetli alkışlar kopmaktadır diyerek, O gün meclis bir alkış tufanına boğulmuştu. Fakat İstiklâl Marşı nın resmen kabulü, 12 Mart 1921 (1337) tarihinde yapılan oturumda gerçekleşti diye konuştu. Mehmet Akif Ersoy un hem fikir, hem de cemiyet adamı olduğunu söyleyen Sakine Tatlıbadem, Akif, müthiş bir karakter ve inanç sahibiydi. Gelişigüzel hadiselerin arkasından sürüklenmezdi. Sadece bir köşeye çekilip düşündüklerini ve duyduklarını yazmakla kalan bir şair de değildi. Aynı zamanda doğru bildiği şeyleri yapmaya çalışan, hareketlerini, samimi duygularına uygun düşürmeye uğraşan, bir cemiyet adamıydı Ersoy un çok azimli bir insan olduğunu söylen Tatlıbadem, Bir kere bir şeye azmetti mi, artık onu yapmak mesele değildi. Vefakârlığı müstesna derecedeydi. O, yalnız insanlarına karşı değil, Allah ına, Peygamber ine, milletine, vatanına karşı da vefakârdı. Çok mütevaziydi. Gösterişi hiç sevmezdi. Çok büyük izzet-i nefis sahibiydi. Bütün hayatında bir defa olsun bir kimseye karşı en ufak bir zillet göstermemişti. Şeref ve haysiyetine bütün hayatı boyunca hiçbir toz kondurmamıştı dedi. Mehmet Akif Ersoy un devrin sosyal ve kültürel olayları içinde aktif olduğunu söyleyen Suat Hayri Sezer, İkinci Meşrutiyet in ilanından sonra şairin, sosyal, kültürel ve edebi hayatının daha kuvvetli ve canlı olduğu ve giderek ivme kazandığı görülür. Bunda esas görevi olan baytarlığın yanında 4 Eylül 1906 da Halkalı Ziraat Mektebi kitabet muallimliği vazifesinin payının bulunduğunu söylemek yanlış olmaz. Böylece Akif pek seveceği hocalık mesleğine geçmiş, kendisinin felsefesini, fikirlerini anlatabileceği bir mecra içinde yer almıştır. Bunun yanında Ebulula Mardin ile Eşref Edip in 14 Ağustos 1908 de ilk sayılarını çıkardığı Sırat-ı Müstakim dergisinin başmuharriri olarak görev yapmaya başlamıştır diye konuştu. Panelde, Akif in şiirinde Muhteva konusunda konuşan Şükran Atalay, İlk şiirler tabiriyle, Mehmet Akif in 1908 de Meşrutiyet in ilanından sonra Sırat-ı Müstakim de yayımlamaya başladığını ve daha sonra Safahat genel başlığıyla yedi kitap halinde neşrettiği kitaplara girmeyen, gençliğinde yazdığı, kimi çeşitli dergilerde kimi de parça parça çeşitli kaynaklarda bulunan şiirleri bulunduğunu söyledi. Atalay, Mehmet Akif ciddi olarak şiirle uğraşmaya başladığında sınırlı bir çevrede de olsa tanınmaya başlamıştır. Bu yıllarda yazmış olduğunu tahmin ettiğimiz bazı gazelleri ve bir terkib-i bendi bulunmaktadır dedi.

Üniversitemizde Şark Meselesi konulu konferans verildi Bilişim Kulübü tarafından, Fen Edebiyat Fakültesi Ömer Asım Aksoy Konferans Salonunda Şark Meselesi konulu konferans düzenlendi. Konferansa konuşmacı olarak katılan Gazi Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nuri Yavuz, dünyada hiçbir topluluğun doğduğu yerde ömrünü tamamlamadığına dikkat çekerek, Türklerin de bazı sebeplerden ötürü Orta Asya dan Anadolu ya göç ettiklerini söyledi. Batı dünyasının Türklerin Anadolu ya girmesini engellemek için ciddi tedbirler aldığını vurgulayan Yavuz, şark meselesinin ilk olarak 1815 Viyana Kongresi nde ortaya çıktığını kaydetti. Yavuz, Şark meselesi, Batı Hıristiyan dünyasının Türk - İslam dünyasına uyguladığı top yekûn mücadelenin adıdır. Batı Hıristiyan dünyasının Türk - İslam dünyasına yaptığı her şey şark meselesi altındadır. Bütün politikaları bu açıdan değerlendirmek mümkündür. Şark meselesi bitmemiştir ve bitmeyecektir Batı dünyasının şark meselesini genellikle Malazgirt Savaşıyla başlattığını ve bugüne kadar getirdiğini belirten Yavuz, Batılılar, Türkleri Anadolu ya sokmamak, Anadolu ya giren Türkleri Anadolu da tutmak, boğazları geçmemek, Balkanlara geçişi engellemek, İstanbul u Türklere kaptırmamak ve Bizans Devleti ni orada yaşatmak gibi konularda çok tedirgin olmuşlardır diye konuştu. Batı dünyası Türklerin Anadolu ya girmesini bir türlü hazmedememiştir diyen Yavuz, Şark meselesinin temelinde emperyalizm vardır. Bunun ise maddi, strateji ve psikolojik açılardan üç sebebi vardır. Osmanlı Devleti emperyalizme, şark meselesi adı altında değişik şekillerde girmiştir. Batı dünyası, sömürgelerine ve kendilerine giden yolları güven altına almak için önemli stratejilere başvurmuştur ifadesinde bulundu. Konferansın açılışın- Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nuri Yavuz a, hediye takdim eden Üniversitemiz Rektör Danışmanı Prof. Dr. Mehmet Özaslan, Öğretim üyeleri da konuşan Bilişim Kulübü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Yunus Emre Tansü, Doç. Dr. Nuri Yavuz hocamıza bizi kırmayıp buraya geldiği için çok teşekkür ediyoruz. Bilişim Kulübü olarak etkinliklerimiz devam edecektir Konferansın sonunda Gazi kandil gibidir, çevrelerine ışık yayarlar. Fakat kendileri bu ışıktan faydalanamazlar. Bizleri bu konuda bilgilendiren, bizlere ışığından faydalanmamızı sağlayan çok değerli hocamıza hepinizin adına teşekkür ederim diye konuştu.

Üniversitemizde Radyasyon Konusunda Bilgilendirme Semineri Düzenlendi ve Fizik Mühendisleri Odası tarafından Radyasyon Konusunda Bilgilendirme adlı seminer düzenlendi. Makine Mühendisliği Bölümü Konferans Salonunda gerçekleştirilen kursa Fizik Mühendisliği öğrencileri ve personelinin yanı sıra Tıp Fakültesinden de ilgi büyüktü. Radyasyon güvenliği mevzuatları ve radyasyonun kullanım alanlarının ele alındığı kursta, katılımcılara Fizik Mühendisleri Odası tarafından katılım belgesi verileceği belirtildi. Seminer konusunda bilgi veren Fizik Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ramazan Koç Daha önce de Fizik Mühendisliği Bölümü öğrencilerine yönelik TSE ile bir program yapmıştık. 2009 yılı içerisinde bu ikinci programımız. Öğrencilerimizin ilgisi beni heyecanlandırdı. Benzeri programları yapmaya devam edeceğiz. Öğrencilerimize mezuniyet sonrası iyi bir kariyer elde etme fırsatını vermek istiyoruz. Bu programları sürekli hale getirebilirsek mezunlarımız daha kolay iş bulabilir ve kariyer yapabilir. Fizik Mühendisliğini tercih eden öğrenciler hayatlarının en isabetli kararlarından birini vermenin mutluluğunu yaşamalarını istiyoruz Prof. Dr. Ramazan Koç, toplumda radyasyon bilincinin oluşmasına önem verdiklerini bu kapsamda, Doç. Dr. Necmettin Yazıcı öncülüğünde Fen Bilimleri Enstitüsü bünyesinde ülke Radyasyon çapında radyasyon güvenliği uzmanları yetiştirecek olan Radyasyon Fiziği Uygulamaları Lisansüstü programının açılması konusunda çalışmaların sonuna gelindiğini belirtti. Fizik Mühendisleri Odası II. Başkanı Burçin Okyar İyonlaştırıcı radyasyon kaynağı kullanımının modern yaşamın ayrılmaz bir parçası olduğu vurguladı. Radyasyon ölçümünün teknik altyapısı ile radyasyon ölçüm cihazları ve kullanım teknikleri konusunda bilgi veren Okyar, alınan radyasyon dozlarının insan sağlığı üzerine etkisini bilimsel çalışmaları kaynak göstererek anlattı. kazalarının nedenleri ve sonuçları ile kazaların olması durumunda etkilerinin bilimsel verilerle anlatıldığı seminerde, FMO bünyesinde Radyasyondan Korunma İhtisas Komisyonu bulunduğunu kaydeden Okyar, Komisyonun konu ile ilgili görüşünün, Soyut mevzuat hükümlerinin günlük yaşamda somutlaştırılması toplumsal bilinçle ilişkilidir.teknolojik gelişmelerin kolaylıkla uygulama alanı bulabildiği tıp, endüstri, eğitim, araştırma gibi alanlarda olası kazaların önlenmesi ancak sorumluluk anlayışının her bir bireyde ve ilgili tüm kurum ve kuruluşların uygulamalarındaki standardizasyonla mümkün olabileceği düşünülmektedir. şeklinde olduğunu ifade etti. Radyasyon Kaynakları ve Kullanım Alanları konusunda kursiyerleri bilgilendiren Fizik Mühendisleri Odası yönetim kurulu üyesi Sinan Özgür, zamanın başlangıcından itibaren doğal radyoaktif maddelerin soluduğumuz havada ve yediğimiz yiyeceklerde her zaman bulunduğunu kaydetti. Gelişen teknoloji ile beraber yapay radyasyon kaynaklarının da yaşamımızın bir parçası olduğunu vurgulayan Özgür, tıptan tarıma, araştırmadan endüstriye, eğitimden güvenliğe kadar pek çok alanda radyasyonun kullanıldığını belirtti. Kursla ilgili görüşlerini paylaşan Fizik Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Abdullah Zararsız şunları söyledi: Bilindiği gibi ülkemizde endüstriyel radyografi uygulamalarında, gıda ışınlamasında, araştırma amacıyla birçok laboratuarda radyoaktif kaynaklı cihazlar ve x-ışını cihazı yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunların yanı sıra hastanelerde ve çeşitli kliniklerde çok sayıda radyoaktif kaynaklı cihaz bulunmaktadır. Bu cihazların kontrol edilmesi ve denetlenmesi önemli olduğu gibi toplumunda radyasyon konusunda bilinçlendirilmesi önemlidir. Böyle bir organizasyonu yaparak bize bu imkânı veren ne teşekkür ediyorum.