Eksik olan, yanlış olan neydi? Atleti dışarıda mı? Yokladı; hayır, yerinde. Pantolonu da ayağında. Bir defasında formanın altına pantolon giymeden

Benzer belgeler
HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

OYUNCAK AYI. Aysel çok mutluydu. Çünkü bugün doğum. Annesi Elvan a oyuncak bir ayı aldı. Elvan. günüydü. Babası Aysel e hediye aldı.

OYUNCAK AYI. ayının adını Yumoş koydu. Halasına oturmaya. giderken Yumoş uda götürdü. Halasının kızı. Sorular: 1- Annesi Elvan a hangi hediyeyi aldı?

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

Bu kitabın sahibi:...

MERAKLI KİTAPLAR. Alfabe

Tomurcuk neşeyle kediyi alkışladı. Kıkır kıkır gülmeye başladı. İçerden babası homurdanıp şöyle bağırdı: Neresi komik bunun?

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu.

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

ADSIZ BİR ÖYKÜ. Aşağıdaki boşlukları yukarıdaki öykü metnine göre tamamlayınız. Öykünün Adı: Ana Karakter: Olay : Yer : Zaman :

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

YE İL EKİRGELER ZAMANI

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

MATEMATİK ÖYKÜLERİ BİLGİÇ İLE SAYGIÇ NEŞELİ

İÇİNDEKİLER FARE İLE KIZI 5 YUMURTALAR 9 DÜNYANIN EN AĞIR ŞEYİ 13 DEĞİRMEN 23 GÜNEŞ İLE AY 29 YILAN 35 ÇINGIRAK 43 YENGEÇ İLE YILAN 47

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

MÜSLÜM ERDOĞAN İLKOKULU 1B SINIFI

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

DDD. m . HiKAYE. KiTAPLAR! . CİN. ALİ'NİN. SERiSiNDEN BAZILARI. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

ISBN :

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

DOSTLAR beni tanıdınız değil mi? Ben HACĐVAT.

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor?

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut GÜNAYDIN! GÜNAYDIN! Resimleyen: Burcu Yılmaz

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

tellidetay.wordpress.com

Aşağıdaki parçayı okuyalım. Ardından soruları yanıtlayalım.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Anne Ben Nerden Geldim?


BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret

AVUKAT Skeç-Komedi Tiyatro Metni

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen

Umutla, harabelerde günlük turuna çıkmış olan bekçi Hilmi Efendi yi aramaya koyuldu. Turist kalabalığı Efes sokaklarına çoktan akmaya başlamıştı.

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Adım-Soyadım:... Oku ve renklendir.

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

MACERA AKADEMİSİ. Anneciğim ve Babacığım,

Cem Akaş BUMBA İLE BİBU. Resimleyen: Reha Barış

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

SINIRLARIMIZ SINIRLARINIZ SERT Mİ, YUMUŞAK MI?

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

Esrarengiz Olaylar. Dangg Dongg Dangg

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde büyük harflerin kullanılışı ile ilgili yanlış yapılmıştır?

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

ŞEHRİBAN : Şeyy, bilmem ki. ABUZİTTİN : Neresinden bilecekler, tabi ki çenelerinden. ŞEHRİBAN : Çenelerinden mi? Nasıl yani?

2. SINIF TÜRKÇE. YAZAR Fatih KÜÇÜKAYDIN Ahmet KÜÇÜKAYDIN. KAPAK TASARIMI Resul KÖSE. DİZGİ - SAYFA TASARIMI Resul KÖSE. BASKI Aydan Yayıncılık A.Ş.

Serbest Yazma Konuları. Yrd. Doç. Dr. Aysegul Bayraktar

Ördek Davranış - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

Elişa, Mucizeler Adamı

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

İnsan Okur. Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

Şehirdeki Yeni Hayatımız Başlıyor

Kahraman Kit Misafirlikte

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Transkript:

İNCİ Mutlu okula gidiyordu. Kıvırcık, kara saçlı kafası öne eğik, iri kahverengi gözleri kaldırımlardaydı. Her sabah okula giderken ayakları geri geri giderdi Mutlu nun. Keşke evleri okula uzak olsaydı. Mutlu da diğer arkadaşları gibi şen şakrak servise binseydi. Böyle yalnız başına, sersem sepelek sürüklenmeseydi. Arkadaşlarını düşününce içi sevinçle doldu. Birden, Hey Mutlu! Yerde para mı arıyorsun? diye bir ses duydu. Kasabın çırağı Mehmet abiydi. Ne parası? dedi Mutlu şaşırarak. Onu sen söyle. Avro mu, dolar mı? Güldü Mutlu. Kafasını salladı ve hızlandı. Bu kez yere değil, havaya baktı. Gökte tek bulut bile yoktu. Olsaydı belki Mutlu aradığını bulurdu. Neydi aradığı? 7

Eksik olan, yanlış olan neydi? Atleti dışarıda mı? Yokladı; hayır, yerinde. Pantolonu da ayağında. Bir defasında formanın altına pantolon giymeden gitmiş, alay konusu olmuştu. Uydurukçu Mutlu nun yanına bir de Dalgın Mutlu yu eklemişti arkadaşları. Olsun. Gülümsedi. Uydurukçu, dalgın Mutlu komik biriydi. Sevildiğini de bilirdi. Peki, eksik olan ne? Akşamki şamata arasında yapamadığı matematik ödevi mi acaba? Dile kolay, tam on altı kazık mı kazık problem. Mutlu kalemi saçına dolayıp, o çözülmez problemlere kafa patlatırken annesiyle babası kapıdan çıkıyorlardı. Tam o sırada annesinin incileri yere saçılmıştı. 8

Eyvah! Biri bile kaybolursa mahvolurum. Çocuklar, lütfen hepsini bulun, diye bağırmıştı annesi. Hadi canım. Geciktik yemeğe, demişti babası. Çocuklara göz kulak olmaya gelen babaanne dişlerini takırdatıp, gözlerini devirmişti. Beceriksiz, dediğini sadece Mutlu duymuştu besbelli. Anne babası evden çıkınca ablasıyla birlikte incileri toplama işine girişmişti. Kulakları ağır işiten dedeye ne aradıklarını bağıra bağıra anlatmak, yine Mutlu ya düşmüştü. O güzeller güzeli, ailenin övünç kaynağı ablası çınçınlı sesiyle, İncisi kaç taneydi ki! Eksik olup olmadığını nasıl anlayacağız, diye söylenmişti. Gerçekten çok akıllıydı ablası. Her karne getirişte, Dizi dizi inciyim. Sınıfta birinciyim, demesi sinir bozucuydu ama hakkını teslim etmek gerek, çok başarılıydı. Mutlu nun yerinde olsa şıp diye ne aradığını, nasıl arayacağını bilirdi. O incileri tamam bir kolye gibiydi. Belki de Mutlu bir incisi eksik doğmuştu da onu arıyordu. 9

Köşeyi döner dönmez, arayacağı en son şey, o koca yapı, okul dikiliverdi karşısına. Zavallı Mutlu, merdivenleri bir kuş gibi uçarak değil, binbir zorlukla tırmandı. Çocuklar koridorlarda koşuyordu. Çınlayan seslerin müziği yankılanıp Mutlu nun yüreğine doluyordu. Bir anda içi sevinçle doldu. Eksik olan inciyi, her şeyi unuttu çocuk. O da koşmaya başladı. Sınıf, her zamanki sınıftı. Nesi değişecek! En ön sırada Ahmet kasıla kasıla oturuyor. Belli ki ödevleri tamam. Mutlu, göz ucuyla bakıp arkaya yöneldi: Öğretmenin bakışlarının erişemeyeceği en arka sıraya. Sıra arkadaşı sırık İbrahim, oturduğu halde ayakta duruyormuş gibi uzun boylu İbo, onu görünce sırıttı. Sürprizi duydun mu? dedi. Ne sürprizi? Öğretmen yarın velileri çağırmış. Sürpriz varmış. Ahmet e söylemiş. Bu mu sürpriz, dedi Mutlu. Notları söyleyecek besbelli. Yandım. Yok oğlum, öyle değil. Bir konuk mu ne gelecekmiş. Konuğun yanında söyleyecek herhalde. Daha kötü! Neden seviniyorsun ki? 10

Sana da yaranılmaz be! dedi İbo. Zaten canım sıkkın. Dün gece babam kızdı. Yine kitap mı kaybettin? diye sordu Mutlu. Hayır, o pahalı silgiyi. Bu kaçıncı? diye sordu Mutlu. Kaybetmek dedin de aklıma geldi. Bak şimdi sana komik bir şey anlatayım. Geçen yaz, dedemlerle tekne gezisine katıldık. Babam dedemin takma dişini biraz bol yapmış. Konuşurken ikide bir itekler. Tam mis gibi kızarmış balıkları yiyecekken dedem güldü. En uçta oturuyordu. Üst dişi fırlayıp denize uçtu. Ben o kadar çok güldüm ki burnum tabağa girmiş. Sıcak balıktan burnum yandı. Dedem bağırmaya başladı. Ortalık birbirine girdi. Tekne kıyıdaydı o sırada. Yanımızda oturanlar, hatta üst kattakiler bile meraktan çevremize toplandı. Kaptan geldi. Dedem üst dişi olmadığı için Pe-pepe diye tuhaf sesler çıkarıyordu. Ne olup bittiğini babaannem anlattı kaptana, biz gülmekten bir şey söyleyemedik. Dedem çok kızmıştı. O pepeledikçe, 11

babaannem dedemin sözlerini bağıra bağıra çevirdi kaptana: Dişimi bulmadan bir yere gidemezsiniz. Aç mı kalacağım! Bu gezi için dünyanın parasını verdim. Balıkları yemeden inmem. Hemen onu bulun, diyor. Nasıl bulacağız dede? Koca denizde senin dişini nasıl bulalım? Balıkları nasıl yakalıyorsanız, dişimi de öyle yakalayın diyor, diye çevirdi babaannem yine. Biliyor musun, babaannem çok akıllıdır. Biz ablamla, o anlamasın diye aramızda İngilizce konuşsak bile anlar. Anladım. Beni çekiştiriyorsunuz, der. Dedemin dişleri olmadan da ne dediğini anlaması normal, çünkü dedem geceleri evde dişini çıkarıyormuş. Eeee! Buldular mı dişi? diye sordu İbo merakla. Buldular. O da çok komikti. Millet toplanıp gürültü şamata kopunca, kıyıda bir balıkçı duymuş. Dalmış denize. Eliyle koymuş gibi bulmuş. Teknede aşağıdan bağırdı: Buyur dede, seninki bu mu? Atma Mutlu.

Vallahi atmıyorum. Başkasının dişi değil, dedemin kendi dişiydi. Sabunladı, yıkadı defalarca. Sonra soğumuş balıkları afiyetle yedi. Çok komiksin, dedi İbo gülerek. Sanki herkes takma dişini denize düşürürmüş gibi, dedemin dişiymiş diyor. Ayağa kalksana. Öğretmen geldi. Mutlu da İbo gibi ayaklanıp öğretmeni selamladı. Bu arada, her zamanki gibi, İbo nun yanında ne denli kısa kaldığını düşündü. İbo nun arka sırada oturmasının nedeni tembelliği değil, uzun boyuydu. Çok da akıllıydı İbo. Şimdi nedense inanmadı Mutlu ya. Yine uyduruyor sandı. Vallahi doğru söylüyorum, dedi Mutlu. Babam dedemin üst takma dişini on altı yerine on yedi tane yapmış, yanlışlıkla. Kaç? On yedi. Bol olması bu yüzden. Yeniden yapılacak. Kaç? Kızmıştı Mutlu. Kulakları duymuyor mu bu oğlanın. Öfkeyle, Sağır mısın, on yedi dedik, diye bağırdıktan 13

sonra tanıdı öğretmenin sesini. Birinci sorunun yanıtını soruyordu. Mutlu ayağa kalktığında suratı pancar gibi kızarmıştı. Özür dilerim. Size demedim efendim, diye mırıldandı. Ah! Yer yarılsa da içine girseydi Mutlu. Öğretmen yüzüne vurmasa da suçunu biliyordu. Suç bir değil ki: Ders sırasında konuşmak yanlış. Ödev yapmamak başka bir yanlış. Hele o bağırması Öğretmene bağırmadı, ama kendini kaybetti Mutlu. Tahtanın yanında başı öne eğik, utançtan kıpkırmızı, tahtaya çivilenmiş bir korkuluk gibi sallanıp duruyordu. Bu teşhir edilen Mutlu değildi. Evet, evet Bir korkuluktu bu. Herkes bakıp onunla alay ediyordu: Şuna bakın! Şu korkuluğa bakın! Boynundaki korkuluk yaftasıyla sus pus oturması yüzyıllarca sürdü Mutlu nun. Ahmet onun bilemediği soruları tahtada yanıtlayıp öğretmen gülümseyerek Ahmet i onaylarken kendini çok kötü duyumsadı. Aklından, bir mucize gerçekleşse, diye geçiyordu. Her şey bir anda değişse Olmadı. Önüne bakıp ders boyu oturdu öylece. Dersi de dinleyemedi. Zil çalıp öğretmen dışarı çıkınca şamata başladı. İbo bıkıp usanmadan önüne gelene anlatıyordu. Mutlu nun dedesinin takma dişi ciklet gibi çiğnenip dilden dile dolaştı durdu. Mutlu, İbo ya da güvenemezse kime 14