1
2 Bu kitabı Sanat Kitabevi nden edinebilirsiniz.
Doç. Dr. Orhan YILMAZ 1962 doğumlu. 1984 yılında Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü nü bitirdi. 1997 yılında University of Aberdeen de yüksek lisans, 2007 yılında Ankara Üniversitesi nde doktora çalışmasını tamamladı. Halen öğretim üyesi olarak görevine devam etmektedir. Yayımlanmış Kitapları 1. Kangal Köpeği (2003, 2004, 2005, 2008) 2. Her Yönüyle Tokat Zile Küçüközlü Köyü (2004) 3. Zile İsyanı (2005, 2014) 4. Şair Esi Köylü Ürfet Pehlivan (2005) 5. Turkish Kangal (Karabash) Shepherd Dog (2007) 6. Zileli Halil Yalçınkaya (2008) 7. Le Chien Karabash (2008) 8. Sıraçlar (Beydili Alevi Türkmenleri) (2009) 9. Sünni Gözüyle Alevilik-Kızılbaşlık-Bektaşilik (2009) 10. Kellekesen Efo (2009) 11. Sezar ile Farnake nin Zile Savaşı (2010) 12. Çakır (Bir Hain! Çerkez Ethem Analizi) (2010) 13. Türkisscher Kangal (Karabasch) Hirtenhund (2010) 14. Kangal (Karabash) Cane Da Pastore Turco (2011) 15. Tek Tırnaklı Terminolojisi (2011) 16. 100 Soruda Köpek Yetiştiriciliği (2011) 17. Domesticated Donkey (2012) 18. Güvercin Yetiştiriciliği (2012) 19. Atçılık (Irk, Don, Nişane ve Yürüyüş Çeşitleri) (2012) 20. Güvercin Terimleri Sözlüğü (2012) 20. Güvercin Terimleri Sözlüğü (2012) 21. Zileliyiz Dediler (2013) 22. Kafesteki Çocuk (2013) 3
Veni Vidi Vici Yayınları: 15 Zileliyiz Dediler (Bu Toprağın Çocukları) Doç. Dr. Orhan YILMAZ zileliorhan@gmail.com ANAHTAR SÖZCÜKLER - Key Words Ermeni, Zile, halkbilim Armenian, Zile, folklor Bu kitabın yayın hakkı Veni Vidi Vici Yayınevi ne aittir. İzinsiz kopye edilemez ve kullanılmaz. Kaynak göstermek şartıyla alıntı yapılabilir. 1. Baskı: 2013 ISBN: 978-9944-5040-5-8 Kapak fotoğrafı: Bedros Üşenmez, Toros Apik, Yekvart Harput Baskı: Dijital Baskı (Konak Kırtasiye, Ankara) Veni Vidi Vici Yayınevi ZİLE 4
ZİLELİYİZ DEDİLER (Bu Toprağın Çocukları) Doç. Dr. Orhan YILMAZ Veni Vidi Vici Yayınevi ZİLE 5
Senin topuğunda bir diken var kardeşim, benim yüreğimde... Sana da bana da zorlaştırıyor işleri. Gülün dikeni vardır, kollamazsan Bir damla kan çıkıverir parmağının ucuna, Ama bilirsen kıymetini, Günümüzü güzelleştirir. Gülü severim, dikenine bir şey diyemem, böyledir kardeşim... Sen benim kalbimdeki dikeni bir çeksen çıkarsan Seninki de yok olacak kendiliğinden... İşte o zaman sen ve ben, gerçekten Özgür olacağız, kardeş olacağız! Charles Aznavour 1 1 Star Gazetesi nin 12 Ekim 2009 tarihli baskısında, Engin Ardıç ın köşesinden alınmıştır. 6
İÇİNDEKİLER (Alfabetik sırayla) Önsöz... 9 Bedros Üşenmez Anlatıyor... 19 Kevork Aşınmaz Anlatıyor... 35 Toros Apik Anlatıyor... 45 7
8 Şekil. 1860 lı yıllarda Osmanlı İmparatorluğu da bir Ermeni erkeğinin kıyafeti
Şekil. 1860 lı yıllarda Osmanlı İmparatorluğu da bir Ermeni bayanın kıyafeti 9
ÖNSÖZ Zile de ilkokul çağındaki çocukluk yıllarımı hatırlarlıyorum. Camcı Veli Çeltekgil in dükkanının çapraz karşısında bir küpçü dükkanı vardı. Annemle küpçü dükkanına birkaç kez gittiğimi hatırladığım gibi, sık sık önünden de geçerdim. Kapının üstündeki tabelada Leon Pürtü yazardı. Leon adını Zile de başka bir kimsenin kullandığına şahit olmamıştım. Henüz yeni okumayı öğrendiğim kitaplarda da bu ad geçmiyordu. Bu isimde bir tuhaflık olduğunu seziyordum, ancak pek üstünde de durmuyordum. İlkokul a Altınyurt İlkokulu nda başladım. Okumayı öğrendikten sonra, birgün bir ödev yapmak için Zile Kütüphanesi ne gittim. O zamanlar kütüphane,... Camiisinin arkasında idi. Müdür Cemallettin Kazez ve görevli Tahsin Kılıç ın sıcak ilgileri, beni artık kütüphanenin birmüdavimi durumuna getirmişti. Okuldan çıkınca, doğru kütüphaneye koşuyordum. Zamanla Cemallettin bey ve Tahsin Abi ile samimiyeti bayağı ilerlettim. İtimatlarını kazandım. Önceleri Tahsin abi depodan kitap getirmek için depoya girince, ben de peşinden gitmeye başladım. Zamanla Tahsin abi depodan kitap getirtmek için beni yollamaya da 10 10
başlamıştı. Depodaki o kendine has kitap kokusu beni cezbettiği için, depoya gitmek için can atıyordum. Bu depoya gidiş gelişlerimde, raflarda lazım olan kitabı ararken, mecburen diğer kitaplara da göz atıyordum. Birgün gördüğüm bir kitabın adından önce, yazarı dikkatimi çekti. Kitabın yazarı Leon Kahun idi. Yani kitabı yazan kişi, bizim Zile deki küpçü Leon amca ile adaştı. Hemen kitabın adına baktım, Gökbayrak 2 idi. Kitabı aldım ve okumaya başladım. Kitap, Anadolu ya gelmeden önce Orta Asya da yaşayan Türkler hakkında idi. Kitap çok hoşuma gitmişti. Bu vesile ile, bu kitabı yazan yazara ve Leon adına çok ısındım. Zaten kitabın yazarı, bizim Zileli küpçü Leon amcanın da adaşı değil mi idi? İlerleyen yıllarda, Leon adının Türkiye de Ermeniler tarafından kullanıldığını öğrenecektim. Ancak Leon adı ile bu şekilde olumlu yönde bir tanışıklığımın olması, çocukluk yıllarında Ermenilere karşı da olumlu düşüncelere sahip olmama, en azından olumsuz düşüncelere sahip olmamama yol açmıştı. Aradan uzun yıllar geçti. Kırklı yaşlarıma girdim. Birgün İstanbul da yaşayan bir hemşerim ile konuşuyordum. Laf döndü dolandı, küpçü Leon amcaya geldi. Zileli hemşerim, Leon amcanın hanımını birkaç yıl önce İstanbul da tesadüfen gördüğünü söyledi. Kendisinin Zileli olduğunu duyunca, Leon amcanın 2 Baskısı çoktan bitmiş bu Gökbayrak kitabını tekrar okumak ve satın almak için, 2007 yılında İstanbul Cağaloğlu ndaki kitapçıları epeyce dolaştıktan sonra, bir yayınevinin tozlu deposunda bulacaktım. 11 11
hanımı sarılıp ağladığını anlattı. Leon amcanın hanımı o kadar Zile özlemi duyuyorduki, yeni tanıştığı birisine, sırf Zileli olduğu için sarılıp, ağlayabiliyordu. İşte gerçek Zilelilik duygusu budur. Bu yüzden kitabın adını Zileliyiz Dediler koydum. Leon Pürtü vasıtası ile, daha önce Zile de Ermenilerin yaşadığını öğrenmiştim. 2007 yılında Bedros Üşenmez in adı ve adresine ulaştım. Artık işim kolaylaşmıştı. İstanbul a gittim ve kendisini işyerinde ziyaret ettim. Bedros bey vasıtası ile önce Balıklı Rum Hastanesi nde üroloji doktoru olarak çalışan Yekvart Harput a, peşinden de Toros Apik e ulaştım. Hepsi de beni çok sıcak bir şekilde karşıladılar. Toros abi ile zaman zaman görüştük, zaman zaman da uzun telefon görüşmeleri yaptık. Toros abi birkaç kere beni kandil gibi kutsal gecelerde aradı ve kandilimi kutladı. Ayrı dinlerden olsak bile, aynı Allah a inanan iki hemşeri olarak, Toros abinin bu jesti beni hem çok mutlu etti, hem de Ben niçin Toros abinin kutsal bir günümü kutlamıyorum düşüncesi ile bir eksiklik duymama yol açtı. İçimdeki bu eksikliği gidermek için, Aras Yayınları nda çalışan ve Tokatlı bir Ermeni hemşerimiz bayana derdimi anlattım. Kendisi Toros abiyi tanıyordu. Toros abinin beni böyle kandillerde aradığını, benim de Toros abiyi kutsal bir gününde aramak istediğimi anlattım. Tokatlı hemşerimiz bayan da, yaklaşan Ocak Ayı ndaki Yeniden Doğuş (Dzununt) Bayramı nı işaret 12 12
etti ve 6 Ocak da Toros abiyi arayarak, bu dini bayramını kutlayabileceğimi söyledi. O gün geldiğinde sevinçle Toros abiye telefon ettim. Gün içinde değişik zamanlarda birkaç kere aramama ve her aramamda uzun uzun çaldırmama rağmen, Toros abinin telefonu açılmadı. Meğer Toros abi, ABD ye oğlunun yanına gitmiş. Cep telefonunu da İstanbul daki evde şarjda bırakmış ki, ABD den döndüğünde kendisini kimlerin aradığını görsün ve geri dönebilsin diye. Bu kitabı hazırlamamamın tek sebebi, sizin bizim gibi gerçek birer Zileli olan, ancak Zile den uzakta İstanbul da yaşayan bu hemşerilerimizi sizlere tanıtmaktır. Hepsi de Zile yi, Zilelileri çok seviyor. Zile de geçen günlerini, arkadaşlarını, komşularını özlemle anlatıyorlar. Doç. Dr. Orhan Yılmaz 13 13
BEDROS ÜŞENMEZ anlatıyor Semerci Haçar (Haçadur) Usta nın oğluyum. Babam, çok iyi bir sxemer ustası idi. Ayrıca eşeğe fazla yük vurana çok kızardı. Eskiden Cumhuriyet Bayramı nda çeşitli esnaflar kortej halinde bayram törenlerine katılır ve geçit yaparlardı. Babam da at arabası üstünde semer yaparken geçit yapardı. Annemden kesin doğum tarihini öğrenemedim. Annem Oğlum, seni panayır zamanı doğurdum derdi. Buradan anladığıma göre Ekim Ayı nda doğmuşum. Yıl olarak da 1946 veya 47 olması lazım. Toros Apik benden bir-iki ay ufak, Zadik Acıkabak ise bir-iki ay büyüktür. İlkokulu Altınyurt İlkokulun nda okudum. Daha sonra 1960 yılında ihtilalden sonra İstanbul a gittim. Orada Üsküdar Bağlarbaşı nda Ermeni Ruhban Okulu nda okumaya başladım. Ortaokul ve liseyi orada okudum. 1966 yılında İstanbul Hukuk Fakültesi ne girdim. Orada yarım dönem okuduktan sonra, 1967 yılında İktisat Fakültesi ne girdim. 1968 yılında ise ailem de İstanbul a geldiler. 1970 yılında yüksek hemşire olan, Erzincanlı eşimle evlendim. Evlendiğimde öğrenci idim. Maddi sıkıntı yüzünden büyük bir firmada işe girdim. 14 14
Bu kitabı Sanat Kitabevi nden edinebilirsiniz. 15
16