Allah ile O nun en kıymetli yaratığı olan insan arasındaki en büyük ilişki vasıtası duadır.

Benzer belgeler
KENZÜL ARŞ DUASININ FAZİLETİ

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI K. A. ALPER YAZOĞLU ORTAOKULU DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ SURELER, DUALAR VE ANLAMLARI. Adı Soyadı: Numarası:

1-) ("B" işareti kapsamı itibarıyla) Esmâ'sıyla varlığımı yaratan ismi Allah olanın Rahmaniyeti ve Rahîmiyeti ile...

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

Cennâtin tecriy min tahtihe-l-enhâr

Dua ve Sûre Kitapçığı

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

Artus Basım. Baskı. Abdüsselam Ferşatoğlu. Fotoğraf & Renk Ayrım. Fotografika. Tasarım. Ekrem Şahin. Editör ALBARAKA TÜRK

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

Hayali Rabıta ve Hafi Zikir... İntısap, Ders ve Virdler

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

1.Rekat. Kovulmuş şeytanın şerrinden Alemlerin Rabbi Allah'a sığınırım (sadece ilk rekatta okunur)

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

ANKEBUT SÛRESİ Bismillâhirrahmânirrahîm Rahmân ve Rahîm Allah ın adıyla

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İRFAN SOFRASI NECDET ARDIÇ TASAVVUF SERİSİ

Kur ân da Dua Ayetleri

BEYANAT. Ahmed el Hasan (a.s)

En güçlü silah: Zikir! Perşembe, 26 Haziran :40

Hz. Peygamber'in ilk muhatapları olan Mekkelilerle mücadelesini anlatan Kur'ân'da tam

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

İbadetin Manası ve Çeşitleri

Okunuşu: Sübhaneke allahümme ve bihamdike ve tebareke kesmüke ve teala ceddüke vela ilahe gayrük.

Ali imran 139. Gevşemeyin, hüzünlenmeyin! Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz, üstün olan sizlersiniz.

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

و ال ت ق ول وا ل م ن ي ق ت ل ف ي س بيل الل ه أ م و ات ب ل أ ح ي اء و ل ك ن ال ت ش ع ر ون

Rükü, "Sübhane Rabbiyel Azim"

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla;

HAC SURESİ İniş Sırası: 103 Mushaf Sırası: 22 Medeni Sure 78 Ayettir. Rahmân ve Rahîm Allah ın adıyla

Rahmân ve Rahîm Ne Demektir?

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Rahmet Ayı RAMAZAN Pazar, 07 Haziran :17

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları


DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar

ŞİRK VE ÇEŞİTLERİ EBU SEYF

Peygamber Efendimiz (s.a.v), daha önceki peygamberlerin ümmetlerinin ömürlerine kıyasla, kendi ümmetinin ömrünün çok kısa olmasına üzülüyordu:

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

İnsan istemeli,talebde bulunmalı,o nun rahmet kapısını çalmalı,o na yalvarıp yine sebeblerin ötesinde O ndan beklemelidir.

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

Muhammed Salih el-muneccid

RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2)

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak " " dersek h 6. olarak sadaka verme.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu an hayatta ve yeryüzünde hazır mıdır? Abdulkerim el-hudayr

EL HABİYR. Bakara. Bakara. Âl-i İmran. Âl-i İmran. Nisa

Günah Hastalığından Kurtulmanın İlâcı: Tevbe ve İstiğfar

Kavramlar. 1.Mü min. 2. Kafirler. 3.Münafiklar. 1.1 Kur anda Mü min ile ilgili Ayetler 1.2 Kur anda Mü min görevleri ve özellikleri

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

Çanakkele de başta Efendimiz (sav) olmak üzere büyük zatların manevi tasarruf ve yardımları olmuştur.

KEŞKE (ŞAYET/EĞER) KELİMESİNİ KULLANMANIN HÜKMÜ

YASİN SURESİ İniş Sırası: 41 Mushaf Sırası: 36 Mekki Sure 83 Ayettir. Rahmân ve Rahîm Allah ın adıyla

Şeyh den meded istemek caizmidir?

ISLAM Kim, Îslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.

Muhammed Aleyhisselam ın Dilinden Dualar


Sonra onların ardından bir başka kavim (insan kuşağı) yaratıp inşa ettik. 1

Sıra no Sûre Adı. Âyet sayısı O.B.E.B

MUHTASAR KUR AN RİSALESİ


r_bolum_2/mihr_conversation.aspx

Kur ân-ı Kerîm sûrelerinin sondan sayılması 1

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

ALLAH TEÂLÂ'YA ÎMÂN. Muhammed Şahin. ] تر [ Türkçe Turkish. Tetkik : Ümmü Nebil

...ekinleri... yaratan O dur.[2] Ve bunlar belli bir miktar ve ölçü de bitirilmiştir.[3]

Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi;

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Büyü Bozma Yöntemleri

KÛR ÂN-ı KERÎM de YOLCULUK

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Kur an ın Bazı Hikmetleri


ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE DUA

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

HOŞ GELDİN RAHMET AYI RAMAZAN!

Din Ve Ahlak Hakkında Neler Biliyoruz?

Question. Kur an ın (Defaten Ve Tedricî) İnişi. Dr.İbrahimiyan

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

Ashab'ul Uhdud kıssası - Sihirbaz, Rahip Ve Oğlan Çocuğu

1. EÛZÜ ÖĞRENELİM ANLAMI. 1. Kovulmuş Şeytan dan Allah a sığınırım.

Sürekli yeni yaşam boyutlarına dönüştüren! "Her an yeni bir şe'nde" oluşun mekanizması olarak sürekli yeni bir hâl yaşatan.

Teravih 17 Ağustos Yer : Âsitâne-i Hazret-i Pîr Nureddin Cerrâhî İmam Efendi : Muzaffer Ozak

Kırklareli İlahiyat Fakültesi müfredatı oluşturulurken aşağıdaki hususlar göz önünde bulundurulmuştur:

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

Transkript:

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 1. YASİN SURESİ 2. MÜBİN DUASI 3. MÜLK SURESİ 4. NEBE SURESİ 5. VAKIA SURESİ 6. CUMA SURESİ 7. BAKARA-285, 286 8. AL-İ İMRAN-18, 19 9. İSM-İ AZAM DUASI 10. KENZUL ARŞ VE KADEH DUASI 11. SALÂT-I TEFRİCİYE DUASI 12. CİNLERDEN KURTULMAK İÇİN DUA 13. ŞEYTANI KAHREDEN DUA 14. KARINCA DUASI 15. NAZARDAN KORUNMA DUASI 16. GÖZLERİN GÖRMESİ İÇİN DUALAR 17. AİLE GEÇİMSİZLİĞİNE KARŞI DUA 18. SİHİR VE BÜYÜ NASIL ETKİSİZ HALE GETİRİLİR? 19. ÂYETEL KÜRSÎ 20. NAMAZ SURELERİ 21. NAMAZ DUALARI 22. HACET NAMAZI 23. TÖVBE NAMAZI 24. HAMD VE ŞÜKÜR NAMAZI 25. KUŞLUK NAMAZI 26. TEHECCÜD NAMAZI 27. İSTİHARE NAMAZI 28. TÖVBE VE İSTİĞFAR DUASI 29. TASAVVUFA GİRENİN GÜNLÜK GÖREVLERİ 30. VİRD İN AÇILMASI 31. GÖK KATLARINA GÖRE ZİKRİN ÇEKİLMESİ 32. ESMA-ÜL HÜSNA 33. NEFSİN AFETLERİ İÇİN ESMALAR 34. ESMA-ÜL HÜSNA NIN MÂNÂLARI 35. ESMA-ÜL HÜSNA ÂYETLERİ 36. HUTBE DUALARI 37. SOFRA DUALARI 38. HATİM DUASI

ÖNSÖZ Sevgili okuyucular, Allah ile O nun en kıymetli yaratığı olan insan arasındaki en büyük ilişki vasıtası duadır. Allah, Kendisinden talep edilendir. Kul, Allah tan talep edendir. Allah a dua edilir. Dua, Allah ı herhangibir şeyi yerine getirme konusundaki davetin adıdır. Dua ve davet kelimeleri aynı kökten gelir. Dünyaya ait olan duada, kişi ister Allah a ulaşmayı dilesin ister dilemesin Allah o talebi kabul eder. Yeter ki kişinin kalbinde talep olsun. Haksız para kazanma talebi... Ne olursa... Allahû Tealâ onları kabul eder ama o insanlar o kadar da cezayı yüklenerek bu dünyadan ayrılırlar. Kişi, Allah a ulaşmayı dilemezse onun davetine icabet edilmez! Allah a ulaşmayı dilemeyenlerin kurtuluşları mümkün değildir! Onların Allah ın cennetine gitmek, dünya saadetine ulaşmak konusundaki talepleri kabul edilmez! Onların şükürleri de kabul edilmez! Allahû Tealâ nın yolunda eğer Allah a manevî tekâmül konusunda dua edecekseniz, eğer siz, Allah a karşı tevekkül sahibi iseniz o zaman duanız mutlaka kabul edilir. Kesin şekilde inanmak, kalbî talebin sahibi olmak demektir. İnsanlar Allah a ulaşmayı dilemedikçe, talepleri Allahû Tealâ tarafından kabul edilmez! Allahû Tealâ dan kalbinizden bir dilekte bulunmak, kalbinizle bir dilekte bulunmak, duadır. Dua, Allah ı davettir. Allah ı, ruhu Kendisine ulaştırmaya davettir. Allah ı, fizik vücudu teslim almaya davettir. Allah ı, nefsi teslim almaya davettir. Allah ı, bizleri irşada ulaştırmaya davettir. Allah ı, iradeyi teslim almasına davettir. Allah, kalbinde inanç bulunanlara, o talebin sahibi olanlara gerekeni yapar. Allah ile ilişkinizi

sağlayan müessesenin adı, duadır. Ama kalbinizle dua etmediyseniz, sadece söz olarak dua ettiyseniz bu Allah ın katında bir değer ifade etmez. Allah söze bakmaz, kalbe bakar. Kalbinizde ne var? Sevgili okuyucular, Allah a bütün duaları inanarak edin! Kalbinizde ne varsa, kalbiniz aynadır, onu Allah a aksettirir. Diliniz aksettirmeye yeterli değildir. Diliniz sadece kalbinizdekini söylediği taktirde, konuşmanız Allahû Tealâ tarafından dua hüviyetine girer. Öyleyse Allahû Tealâ sizin kalbinizde olan inanç seviyesiyle ilişkilidir. Îmân, duanın temelini teşkil eder. Talep ettiğiniz şeyin Allahû Tealâ tarafından yerine getirileceğine inanın! İnanıyorsanız, bu inancın kalben sahibi iseniz Allahû Tealâ o talebinizi mutlaka yerine getirir. Îmânınız, Allah katındaki miyarınızdır. Allah ın size değer verme ölçüsü, îmânınızdır. Neye ve ne kadar inanıyorsunuz? Allah yolunda hangi güçlükler olursa olsun, hepsine katlanmaya hazır mısınız? Bu îmânı kalbinize yerleştirdiniz mi, o zaman korkmayın! Güçlüklerin mahiyeti ne olursa olsun, hepsinin üstesinden gelirsiniz. Allah razı olsun. Dualarımızla...

1. YASİN SURESİ Yasin Suresi 7 veya 21 defa okunmalıdır. Bütün güçlüklerin hallinde Allah ın yardımı kuvvetle umulur. YASİN SURESİNİN OKUNUŞU Bismillâhirrahmânirrahîm 36 / YÂSÎN - 1: Yâ sîn. Yâ, Sîn. 36 / YÂSÎN - 2: Vel kur ânil hakîm(hakîmi). Hakîm (hüküm ve hikmet sahibi) Kur'ân'a andolsun. 36 / YÂSÎN - 3: İnneke leminel murselîn(murselîne). Muhakkak ki sen, gerçekten gönderilen resûllerdensin. 36 / YÂSÎN - 4: Alâ sırâtın mustekîm(mustekîmin). Sıratı Mustakîm üzerinde(sin). 36 / YÂSÎN - 5: Tenzîlel azîzir rahîm(rahîmi). Azîz ve Rahîm olan Allah tarafından indirilmiştir. 36 / YÂSÎN - 6: Li tunzire kavmen mâ unzire âbâuhum fe hum gâfilûn(gâfilûne). Babaları uyarılmamış bir kavmi, uyarman içindir. Çünkü onlar gâfillerdir. 36 / YÂSÎN - 7: Lekad hakkal kavlu alâ ekserihim fe hum lâ yu minûn(yu minûne). Andolsun ki (Allah'ın) söz(ü) onların çoğunun üzerine hak oldu. Artık onlar âmenû olmazlar (Allah'a ulaşmayı dilemezler). 36 / YÂSÎN - 8: İnnâ cealnâ fî a nâkıhim aglâlen fe hiye ilel ezkâni fe hum mukmehûn(mukmehûne). Muhakkak ki Biz, onların boyunlarına, çenelerine kadar halkalar (zincirler) kıldık (geçirdik). Bu sebeple onlar, başları yukarı kaldırılmış olanlardır. 36 / YÂSÎN - 9: Ve cealnâ min beyni eydîhim sedden ve min halfihim sedden fe agşeynâhum fe hum lâ yubsırûn(yubsırûne). Ve onların önlerine ve arkalarına set kılarak (çekerek) böylece onları perdeledik. Artık onlar görmezler. 36 / YÂSÎN - 10: Ve sevâun aleyhim e enzertehum em lem tunzirhum lâ yu minûn(yu minûne). Ve onları uyarsan da uyarmasan da onlar için eşittir. Onlar âmenû olmazlar (Allah'a ulaşmayı dilemezler).

36 / YÂSÎN - 11: İnnemâ tunziru menittebeaz zikre ve haşiyer rahmâne bil gayb(gaybi), fe beşşirhu bi magfiretin ve ecrin kerîm(kerîmin). Sen sadece zikre tâbî olanı ve gaybte Rahmân'a huşû duyanı uyarırsın. Öyleyse onu mağfiret ile (günahların sevaba çevrilmesiyle) ve "kerim ecir" ile müjdele. 36 / YÂSÎN - 12: İnnâ nahnu nuhyil mevtâ ve nektubu mâ kaddemû ve âsârehum ve kulle şey in ahsaynâhu fî imâmin mubîn(mubînin). Muhakkak ki Biz, ölüleri diriltiriz. Ve takdim ettiklerini ve onların eserlerini yazarız. Ve herşeyi İmam-ı Mübin'de (apaçık bir rehber'de) saydık (tespit ettik). 36 / YÂSÎN - 13: Vadrıb lehum meselen ashâbel karyeh(karyeti), iz câe hel murselûn(murselûne). Ve onlara, o şehrin halkını misal ver. Onlara resûller gelmişti. 36 / YÂSÎN - 14: İz erselnâ ileyhimusneyni fe kezzebûhumâ fe azzeznâ bi sâlisin fe kâlû innâ ileykum murselûn(murselûne). Onlara iki (resûl) göndermiştik. Fakat ikisini de tekzip ettiler (yalanladılar). Bunun üzerine (onları) üçüncü (resûl) ile azîz kıldık (destekledik). O zaman onlar: "Muhakkak ki biz, size gönderilmiş resûlleriz." dediler. 36 / YÂSÎN - 15: Kâlû mâ entum illâ beşerun mislunâ ve mâ enzeler rahmânu min şey in in entum illâ tekzibûn(tekzibûne). Dediler ki: "Siz, bizim gibi beşerden başka bir şey değilsiniz. Ve Rahmân bir şey indirmedi. Siz sadece yalan söylüyorsunuz." 36 / YÂSÎN - 16: Kalû rabbunâ ya lemu innâ ileykum le murselûn(murselûne). (Resûller) dediler ki: "Bizim, gerçekten size gönderilmiş resûller olduğumuzu Rabbimiz biliyor." 36 / YÂSÎN - 17: Ve mâ aleynâ illel belâgul mubîn(mubînu). Ve bizim üzerimizde açıkça tebliğden (bildirmekten) başka bir şey (sorumluluk) yoktur. 36 / YÂSÎN - 18: Kâlû innâ tetayyernâ bi kum, le in lem tentehû le nercumennekum ve le yemessennekum minnâ azâbun elîm(elîmun). "Muhakkak ki biz, sizinle uğursuzluğa uğradık. Eğer siz gerçekten vazgeçmezseniz (son vermezseniz), sizi mutlaka taşlayacağız. Ve mutlaka bizden size elîm bir azap dokunacak." dediler. 36 / YÂSÎN - 19: Kâlû tâirikum meakum, e in zukkirtum, bel entum kavmun musrifûn(musrifûne). "Uğursuzluğunuz sizinle beraberdir (kendinizdendir). Size zikir hatırlatılınca mı (uğursuzluğa uğruyorsunuz)? Hayır, siz müsrif (haddi aşan) bir kavimsiniz." dediler.

36 / YÂSÎN - 20: Ve câe min aksal medîneti raculun yes â kâle yâ kavmittebiûl murselîn(murselîne). Ve şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi. "Ey kavmim, (size) gönderilmiş olan resûllere tâbî olun!" dedi. 36 / YÂSÎN - 21: İttebiû men lâ yes elukum ecren ve hum muhtedûn(muhtedûne). (Tebliğlerine karşılık) sizden ücret istemeyen (bu) kişilere tâbî olun. Ve onlar, mehdilerdir (hidayete ermiş ve hidayete erdirenlerdir). 36 / YÂSÎN - 22: Ve mâ liye lâ a budullezî fataranî ve ileyhi turceûn(turceûne). Ve ben, niçin beni Yaratan'a kul olmayayım ki; siz, O'na döndürüleceksiniz. 36 / YÂSÎN - 23: E ettehızu min dûnihî âliheten in yuridnir rahmânu bi durrin lâ tugni annî şefâatuhum şey en ve lâ yunkızûn(yunkızûni). Ben, O'ndan başka ilâhlar edinir miyim? Eğer Rahmân bana bir zarar dilerse, onların şefaati bana bir (şey) fayda vermez (sağlamaz). Ve onlar beni kurtaramazlar. 36 / YÂSÎN - 24: İnnî izen le fî dalâlin mubîn(mubînin). Eğer öyle olsaydı (putlara tapsaydım) muhakkak ki ben, mutlaka apaçık dalâlette olurdum. 36 / YÂSÎN - 25: İnnî âmentu bi rabbikum fesmeûn(fesmeûni). Muhakkak ki ben, sizin Rabbinize îmân ettim. Öyleyse beni işitin. 36 / YÂSÎN - 26: Kîled hulil cenneh(cennete), kâle yâ leyte kavmî ya lemûn(ya lemûne). (Ona): "Cennete gir!" denildi. "Keşke kavmim bilseydi." dedi. 36 / YÂSÎN - 27: Bimâ gafere lî rabbî ve cealenî minel mukremîn(mukremîne). Bu sebeple, Rabbimin bana mağfiret ettiğini ve ikram edilenlerden kıldığını (bilselerdi). 36 / YÂSÎN - 28: Ve mâ enzelnâ alâ kavmihî min ba dihî min cundin mines semâi ve mâ kunnâ munzilîn(munzilîne). Ve onun arkasından, onun kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik, indiriciler de olmadık. 36 / YÂSÎN - 29: İn kânet illâ sayhaten vâhıdetenfe izâ hum hâmidûn(hâmidûne). (Onların cezası) sadece bir sayha (şiddetli ses dalgası) oldu. O zaman onlar sönenler oldular. 36 / YÂSÎN - 30: Yâ hasreten alel ıbâd(ıbâdi), mâ ye tîhim min resûlin illâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne). O kullara yazıklar olsun! Onlara hiçbir resûl gelmedi ki, onunla alay etmiş olmasınlar (hepsiyle alay ettiler). 36 / YÂSÎN - 31: E lem yerev kem ehleknâ kablehum minel kurûni ennehum ileyhim lâ yerciûn(yerciûne). Ondan önceki nice nesillerden (kimleri) helâk ettiğimizi, onların (helâk edilenlerin)

kendilerine dönmediklerini görmediler mi? 36 / YÂSÎN - 32: Ve in kullun lemmâ cemîun ledeynâ muhdarûn(muhdarûne). Ve ancak herkes toplandığı zaman (onlar da) huzurumuzda hazır bulundurulacak olanlardır. 36 / YÂSÎN - 33: Ve âyetun lehumul ardul meyteh(meytetu), ahyeynâhâ ve ahrecnâ minhâ habben fe minhu ye kulûn(ye kulûne). Ve ölü toprak onlara bir âyettir (mucizedir). Onu dirilttik ve ondan habbeler (taneler) çıkarttık. Böylece ondan yerler. 36 / YÂSÎN - 34: Ve cealnâ fîhâ cennâtin min nahîlin ve a nâbin ve feccernâ fîhâ minel uyûn(uyûni). Ve orada, hurma ve üzüm bahçeleri kıldık (yaptık). Ve orada, pınarlar fışkırttık. 36 / YÂSÎN - 35: Li ye kulû min semerihî ve mâ âmilethu eydîhim, e fe lâ yeşkurûn(yeşkurûne). Onun ürünlerinden (meyvelerinden) ve elleriyle yaptıklarından yesinler diye. Hâlâ şükretmezler mi? 36 / YÂSÎN - 36: Subhânellezî halakal ezvâce kullehâ mimmâ tunbitulardu ve min enfusihim ve mimmâ lâ ya lemûn(ya lemûne). Arzın yetiştirdiği herşeyden, onların nefslerinden ve bilmedikleri şeylerden çiftler (eşler) yaratan, O (Allah), Sübhan'dır (herşeyden münezzeh). 36 / YÂSÎN - 37: Ve âyetun lehumul leyl(leylu), neslehu minhun nehâre fe izâ hum muzlimûn(muzlimûne). Ve gece onlar için bir âyettir (ibrettir). Ondan gündüzü sıyırırız (çekip alırız). O zaman onlar karanlıkta kalanlardır. 36 / YÂSÎN - 38: Veş şemsu tecrî li mustekarrin lehâ, zâlike takdîrul azîzil alîm(alîmi). Ve Güneş, onun için istikrarlı kılınan (yörüngesinde) akar gider. İşte bu azîz ve alîm olan (en iyi bilen) Allah'ın takdiridir. 36 / YÂSÎN - 39: Vel kamere kaddernâhu menâzile hattâ âdekel urcûnil kadîm(kadîmi). Ve Ay, kurumuş hurma salkımı dalı gibi bir şekil (bedir şeklinden hilâl) haline dönünceye kadar ona menziller takdir ettik. 36 / YÂSÎN - 40: Leş şemsu yenbegî lehâ en tudrikel kamere ve lel leylu sâbikun nehâr(nehâri), ve kullun fî felekin yesbehûn(yesbehûne). Güneş'in Ay'a yetişmesi ve gecenin gündüzü geçmesi mümkün olamaz. Ve hepsi feleklerinde (yörüngelerinde) yüzerler (seyrederler). 36 / YÂSÎN - 41: Ve âyetun lehum ennâ hamelnâ zurriyyetehum fîl fulkil meşhûn(meşhûni). Ve onların zürriyetlerini (nesillerini) dolu gemilerde taşımamız onlar için bir âyettir.

36 / YÂSÎN - 42: Ve halaknâ lehum min mislihî mâ yerkebûn(yerkebûne). Ve onlar için, onun gibi (gemiler gibi) binecekleri şeyler yarattık. 36 / YÂSÎN - 43: Ve in neşe nugrıkhum fe lâ sarîha lehum ve lâ hum yunkazûn(yunkazûne). Ve dilersek onları boğarız, o zaman onlara yardım edilmez ve onlar kurtarılmaz. 36 / YÂSÎN - 44: İllâ rahmeten minnâ ve metâan ilâ hîn(hînin). Bizden bir rahmet ve belli bir zamana kadar metalanmaları (faydalanmaları) hariç. 36 / YÂSÎN - 45: Ve izâ kîle lehumuttekû mâ beyne eydîkum ve mâ halfekum leallekum turhamûn(turhamûne). Ve onlara: "Önünüzde ve arkanızda olan şeylerden sakının. Umulur ki böylece rahmet olunursunuz." denilmişti. 36 / YÂSÎN - 46: Ve mâ te tîhim min âyetin min âyâti rabbihim illâ kânû anhâ mu ridîn(mu ridîne). Ve Rab'lerinin âyetlerinden hiçbir âyet gelmez ki, ondan yüz çevirenler olmasınlar. 36 / YÂSÎN - 47: Ve izâ kîle lehum enfikû mimmâ rezakakumullâhu kâlellezîne keferû lillezîne âmenû e nut imu men lev yeşâullâhu at ameh(at amehu), in entum illâ fî dalâlin mubîn(mubînin). Ve onlara "Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden infâk edin (verin)." denildiği zaman kâfirler, âmenû olanlara: "Allah'ın dileseydi, doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz ancak apaçık bir dalâlet içindesiniz." dediler. 36 / YÂSÎN - 48: Ve yekûlûne metâ hâzel va du in kuntum sâdikîn(sâdikîne). "Ve eğer siz doğru söyleyenlerseniz, bu vaad ne zaman?" derler. 36 / YÂSÎN - 49: Mâ yenzurûne illâ sayhaten vâhıdeten te huzuhum ve hum yahıssımûn(yahıssımûne). Onlar tartışırken, onları alacak (yakalayacak) olan tek bir sayhadan (şiddetli ses dalgasından) başka bir şey gözlemiyorlar (beklemiyorlar). 36 / YÂSÎN - 50: Fe lâ yestetîûne tavsiyeten ve lâ ilâ ehlihim yerciûn(yerciûne). Artık vasiyet etmeye güçleri yetmez. Ve ailelerine dönemezler. 36 / YÂSÎN - 51: Ve nufiha fîs sûri fe izâ hum minel ecdâsi ilâ rabbihim yensilûn(yensilûne). Ve sur'a üfürülmüştür. İşte o zaman onlar, mezarlarından Rab'lerine koşarlar (uçarlar, yükselirler). 36 / YÂSÎN - 52: Kâlû yâ veylenâ men beasenâ min merkadinâ, hâzâ mâ vaader rahmânuve sadakal murselûn(murselûne). "Eyvahlar olsun bize, mezarlarımızdan bizi kim beas etti (kaldırdı)? Bu, Rahmân'ın vaadettiği

şeydir. Ve resûller doğru söylemişler." dediler. 36 / YÂSÎN - 53: İn kânet illâ sayhaten vâhıdeten fe izâ hum cemîun ledeynâ muhdarûn(muhdarûne). Sadece tek bir sayha (şiddetli ses dalgası)! İşte o zaman onlar, hepsi huzurumuzda hazır bulunanlardır. 36 / YÂSÎN - 54: Fel yevme lâ tuzlemu nefsun şey en ve lâ tuczevne illâ mâ kuntum ta melûn(ta melûne). İşte o gün (hiç)bir kimseye, (hiç)bir şeyle zulmedilmez. Ve amellerinizden başka bir şey ile cezalandırılmazsınız. 36 / YÂSÎN - 55: İnne ashâbel cennetil yevme fî şugulin fâkihûn(fâkihûne). Muhakkak ki cennet ehli, o gün zevkli bir meşguliyet içinde olanlardır. 36 / YÂSÎN - 56: Hum ve ezvâcuhum fî zılâlin alel erâiki muttekiûn(muttekiûne). Onlar ve eşleri, gölgeliklerde tahtlar üzerinde yaslanmış olanlardır. 36 / YÂSÎN - 57: Lehum fîhâ fâkihetun ve lehum mâ yeddeûn(yeddeûne). Orada onlar için meyveler ve istedikleri (her)şey vardır. 36 / YÂSÎN - 58: Selâmun kavlen min rabbin rahîm(rahîmin). Rahîm olan Rab'ten "selâm" sözü (vardır). 36 / YÂSÎN - 59: Vemtâzûl yevme eyyuhel mucrimûn(mucrimûne). Ve ey mücrimler (suçlular)! Bugün ayrılın (bir kenara çekilin). 36 / YÂSÎN - 60: E lem a had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta budûş şeytân(şeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn(mubinun). Ey Âdemoğulları! Ben, sizlerden şeytana kul olmayacağınıza dair ahd almadım mı? Muhakkak ki o (şeytan), size apaçık bir düşmandır. 36 / YÂSÎN - 61: Ve eni budûnî, hâzâ sırâtun mustekîm(mustekîmun). Ve Ben, sizden Bana kul olmanıza (dair ahd almadım mı?) Bu da Sıratı Mustakîm (üzerinde bulunmak)tır. 36 / YÂSÎN - 62: Ve lekad edalle minkum cibillen kesîrâ(kesîran), e fe lem tekûnû ta kılûn(ta kılûne). Ve andolsun ki sizden birçoklarını dalâlette bıraktı. Hâlâ akıl etmez misiniz? 36 / YÂSÎN - 63: Hâzihî cehennemulletî kuntum tûadûn(tûadûne). Size vaadedilmiş olan cehennem (işte) budur. 36 / YÂSÎN - 64: Islevhel yevme bimâ kuntum tekfurûn(tekfurûne).

İnkâr etmeniz sebebiyle bugün ona (cehenneme) yaslanın (girin). 36 / YÂSÎN - 65: El yevme nahtimu alâ efvâhihim ve tukellimunâ eydîhim ve teşhedu erculuhum bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne). Bugün onların ağızlarını mühürleriz. Kazanmış olduklarını (yaptıklarını) Bize, onların elleri anlatır, ayakları şahitlik eder. 36 / YÂSÎN - 66: Ve lev neşâu le tamesnâ alâ a yunihim festebekûs sırâta fe ennâ yubsırûn(yubsırûne). Ve eğer dileseydik, elbette gözlerini mahvederdik (kör ederdik). O zaman yolda (sağa sola) koşuştururlardı. Bundan sonra nasıl görürler? 36 / YÂSÎN - 67: Ve lev neşâu le mesahnâhum alâ mekânetihim fe mâstetâû mudiyyen ve lâ yerciûn(yerciûne). Ve eğer dileseydik, elbette onları mekânlarında (bulundukları yerde) değiştirirdik. O zaman ileri gitmeye ve geri dönmeye güçleri yetmezdi. 36 / YÂSÎN - 68: Ve men nuammirhu nunekkishu fîl halk(halkı), e fe lâ ya kılûn(ya kılûne). Ve kimin ömrünü uzatırsak, onun yaratılışını tersine çeviririz (kuvvetini gideririz). Hâlâ akıl etmezler mi? 36 / YÂSÎN - 69: Ve mâ allemnâhuş şi re ve mâ yenbagî leh(lehu), in huve illâ zikrun ve kur ânun mubîn(mubînun). Ve Biz, O'na (Peygamber'e) şiir öğretmedik. Ve (bu), O'na yakışmaz. O (O'na indirilen), sadece zikir ve apaçık Kur'ân'dır. 36 / YÂSÎN - 70: Li yunzire men kâne hayyen ve yehıkkal kavlu alel kâfirîn(kâfirîne). (Kur'ân'ın indirilmesi), hayy olanları inzar etmek (uyarmak) ve (azap) sözünün kâfirlerin üzerine hak olması içindir. 36 / YÂSÎN - 71: E ve lem yerev ennâ halaknâ lehum mimmâ amilet eydînâ en âmen fe hum lehâ mâlikûn(mâlikûne). Ellerimizle (kudretimizle) yaptığımız şeylerden onlar için hayvanları nasıl halkettiğimizi görmediler mi? Onlar, böylece onlara (hayvanlara) malik olurlar. 36 / YÂSÎN - 72: Ve zellelnâhâ lehum fe minhâ rakûbuhum ve minhâ ye kulûn(ye kulûne). Ve Biz onları (hayvanları), onlara zelil (itaatkâr) yaptık. Böylece onlardan, kendilerinin binekleri oldu (onlara binerler) ve onlardan (etlerinden) yerler. 36 / YÂSÎN - 73: Ve lehum fîhâ menâfiu ve meşârib(meşâribu), e fe lâ yeşkurûn(yeşkurûne). Ve onlarda, kendileri için (birçok) menfaatler (yararlar) ve içecek şeyler (süt) vardır. Hâlâ şükretmezler mi? 36 / YÂSÎN - 74: Vettehazû min dûnillâhi âliheten leallehum yunsarûn(yunsarûne).

Ve yardım olunacaklarını ümit ederek, Allah'tan başka ilâhlar edindiler. 36 / YÂSÎN - 75: Lâ yestetîûne nasrahum ve hum lehum cundun muhdarûn(muhdarûne). (O ilâhlar), onlara yardım etmeye muktedir değildirler. Ve kendileri, onlar (o ilâhlar) için, (onlara yardıma) hazır askerlerdir. 36 / YÂSÎN - 76: Fe lâ yahzunke kavluhum, innâ na lemu mâ yusirrûne ve mâ yu linûn(yu linûne). Artık onların sözleri seni mahzun etmesin. Muhakkak ki Biz, sakladıklarını da açıkladıklarını da biliriz. 36 / YÂSÎN - 77: E ve lem yerel insânu ennâ halaknâhu min nutfetin fe iza huve hasîmun mubîn(mubînun). İnsan, onu bir nutfeden nasıl yarattığımızı görmedi mi? Sonra da Bize (karşı) apaçık hasım (düşman) oldu. 36 / YÂSÎN - 78: Ve darebe lenâ meselen ve nesiye halkah(halkahu), kâle men yuhyil izâme ve hiye remîm(remîmun). Ve kendi yaratılışını unutup Bize misal getirdi: "Kemiklerimiz çürüyüp dağılmış haldeyken kim onlara can verecek?" dedi. 36 / YÂSÎN - 79: Kul yuhyîhellezî enşeehâ evvele merreh(merretin), ve huve bi kulli halkın alîm(alîmun). De ki: "Onu ilk defa inşa eden (Yaratan), ona hayat verecek. Ve O, bütün yaratışları En İyi Bilen'dir." 36 / YÂSÎN - 80: Ellezî ceale lekum mineş şeceril ahdarinâren fe izâ entum minhu tûkıdûn(tûkıdûne). Yeşil ağaçtan sizin için ateş (oksijen) kılan (çıkaran), O'dur. Böylece siz, ondan yakarsınız. 36 / YÂSÎN - 81: E ve leysellezî halakas semâvâti vel arda bi kâdirin alâ en yahluka mislehum, belâ ve huvel hallâkul alîm(alîmu). Gökleri ve yerleri yaratan, onların bir eşini daha yaratmaya kaadir değil midir? Evet O, (yegâne) Yaratıcı ve En İyi Bilen'dir. 36 / YÂSÎN - 82: İnnemâ emruhû izâ erâde şey en en yekûle lehu kun fe yekûn(yekûnu). O (Allah), bir şey irade ettiği (dilediği) zaman O'nun emri, sadece ona: "Ol!" demektir. O, hemen olur. 36 / YÂSÎN - 83: Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey in ve ileyhi turceûn(turceûne). İşte O, Sübhan'dır. Herşeyin melekûtu (mülkü ve hükümdarlığı) O'nun elindedir. Ve O'na döndürüleceksiniz. YASİN SURESİNDEN ÖNCE ve SONRA OKUNACAK DUA

Yasin Suresini okumaya başlarken ve bitirdikten sonra bu dua okunmalıdır. Allâhumme innî es eluke sabren cemîlen * ve kalben selîmâ * ve lisânen zâkirâ * ve duâen mustecabâ * ve kitâben yemînâ * ve rızkan helâlen * ve nî men mukîmen * ve cenneten ve harîren * ve nadratan ve sururâ * yâ kâdiyel hâcât * yâ mucîbed davât * yâ kâşifed durri vel beliyyât * yâ âlimes sırrı vel hafiyyat * ik di hâcetî fî hâzihis sâatil mubâreketi * bi hurmeti yâsin vel kur ânil kerîm * fe izâ kadâ emren fe innemâ yekûlu lehû kun fe yekûn fe subhânellezî bi yedihi melekûtu kulli şey in ve ileyhi turceûn * ve sallâllâhu alâ âlihi ve sahbihî ecmaîn.

2. MÜBİN DUASI Subhânel muneffisi an kulli medyûn * subhânel muferrici an kulli mahzûn * subhâne men ceale hazâinehu beynel kâfi ven nûn subhâne men izâ erâde şey en en yekûle lehu kun fe yekûn * YÂ MUFERRİCU FERRİC (7defa) ferric annî hemmî ve gammî fercen âcilen gayra âcilin bi rahmetike yâ erhamer râhimîn.

3. MÜLK SURESİ Bismillâhirrahmânirrahîm 67 / MULK - 1: Tebârekellezî bi yedihil mulku ve huve alâ kulli şey in kadîr(kadîrun). Mülk elinde (kudretinde) olan O (Allah) Mübarek'tir. Ve O, herşeye kaadirdir. 67 / MULK - 2: Ellezî halakal mevte vel hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ(amelen), ve huvel azî zul gafûr(gafûru). Sizin hanginizin en güzel ameli yapacağını imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratan O'dur. Ve O; Aziz'dir, Gafûr'dur. 67 / MULK - 3: Ellezî halaka seb'a semâvâtin tibâkâ(tibâkan), mâ terâ fî halkır rahmâni min tefâvut(tefâvutin), ferciıl basara hel terâ min futûr(futûrin). Gökleri yedi tabaka (7 kat) olarak yaratan O'dur. Rahmân'ın yaratmasında bir uyumsuzluk göremezsin. Haydi bakışını çevir (tekrar bak), bir yarık (çatlak) görüyor musun? 67 / MULK - 4: Summerciıl basara kerreteyni yenkalib lieykel basaru hâsien ve huve hasîr(hasîrun). Sonra iki defa daha bakışını çevir (bak). Bakışın aciz ve yorgun olarak sana (geri) döner. 67 / MULK - 5: Ve lekad zeyyennes semâed dunyâ bi mesâbîha ve cealnâhâ rucûmen liş şeyâtîni ve a tednâ lehum azâbes saîr(saîri). Ve andolsun ki, dünyanın semasını kandillerle süsledik. Ve onları, şeytanlar için (atılacak) taşlar kıldık. Ve onlar için alevli ateşin azabını hazırladık. 67 / MULK - 6: Ve lillezîne keferû bi rabbihim azâbu cehennem(cehenneme), ve bi sel masîr(masîru). Ve Rab'lerini inkâr edenler için cehennem azabı vardır. Ve (o), ne kötü varış yeri! 67 / MULK - 7: İzâ ulkû fîhâ semiû lehâ şehîkan ve hiye tefûr(tefûru). Oraya (cehenneme) atıldıkları zaman onun kaynayan korkunç sesini (gürlemesini) işittiler. 67 / MULK - 8: Tekâdu temeyyezu minel gayz(gayzi), kullemâ ulkıye fîhâ fevcun seelehum hazenetuhâ e lem ye tikum nezîr(nezîrun). (Cehennem) nerede ise öfkesinden çatlayacak gibi olur. Oraya herbir grup atılışında onun (cehennemin) bekçileri onlara: Size nezir (uyarıcı) gelmedi mi? diye sordu. 67 / MULK - 9: Kâlû belâ kad câenâ nezîrun fe kezzebnâ ve kulnâ mâ nezzelallâhu min şey'in entum illâ fî dalâlin kebîr(kebîrin). Onlar (cehenneme atılanlar) dediler ki: Evet, bize nezir gelmişti. Fakat biz onu yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz ancak büyük bir dalâlet içindesiniz, dedik.

67 / MULK - 10: Ve kâlû lev kunnâ nesmeu ev na'kılu mâ kunnâ fî ashâbis saîr(saîri). Ve: Eğer biz işitmiş veya akıl etmiş olsaydık, alevli ateş halkı arasında olmazdık. dediler. 67 / MULK - 11: Fa terefû bi zenbihim, fe suhkan li ashâbis saîr(saîri). Böylece günahlarını itiraf ettiler. Artık ateş ehli (Allah'ın rahmetinden) uzak olsun. 67 / MULK - 12: İnnellezîne yahşevne rabbehum bil gaybi lehum magfiretun ve ecrun kebîr(kebîrun). Muhakkak ki onlar, gaybda Rab'lerine huşû duyarlar. Onlar için mağfiret ve büyük ecir vardır. 67 / MULK - 13: Ve esirrû kavlekum evicherû bih(bihî), innehu alîmun bi zâtis sudûr(sudûri). Ve sözünüzü gizleyin veya onu açıklayın. Muhakkak ki O (Allah), gönüllerde olanı en iyi bilendir. 67 / MULK - 14: Elâ ya lemu men halak(halaka), ve huvel latîful habîr(habîru). Yaratan (yarattığını) bilmez mi? Ve O; Lâtif'tir, Habîr'dir (haberdar olandır). 67 / MULK - 15: Huvellezî ceale lekumul arda zelûlen femşû fî menâkibihâ ve kulû min rızkıh(rızkıhî), ve ileyhin nuşûr(nuşûru). Arzı size zelil kılan (boyun eğdiren) O'dur. Artık onun omuzlarında (üzerinde, dağlarda, ovalarda) dönüp dolaşın ve O'nun rızkından yeyin. Ve neşir (yeniden var olup huzurunda toplanma) O'nadır. 67 / MULK - 16: E emintum men fîs semâi en yahsife bikumul arda fe izâ hiye temûr(temûru). Gökyüzündeki Kişinin (Allah'ın), o (yer) sallandığı zaman sizi, yere geçirmesinden (geçirmeyeceğinden) emin mi oldunuz? 67 / MULK - 17: Em emintum men fîs semâi en yursile aleykum hâsıbâ(hâsiben) fe se ta lemûne keyfe nezîr(nezîri). Veya gökyüzünde olan Kişinin (Allah'ın) sizin üzerinize (taş yağdıran) fırtına göndermesinden (göndermeyeceğinden) emin mi oldunuz? O taktirde uyarım nasılmış, yakında öğreneceksiniz (bileceksiniz). 67 / MULK - 18: Ve lekad kezzebellezîne min kablihim fe keyfe kâne nekîr(nekîri). Ve andolsun ki, onlardan öncekiler de yalanladılar. O zaman azabım nasıl oldu? 67 / MULK - 19: E ve lem yerev ilet tayri fevkahum sâffâtin ve yakbıdn(yakbıdne), mâ yumsikuhunne iller rahmân(rahmânu), innehu bi kulli şey in basîr(basîrun). Onlar, üstlerinde sıra sıra süzülerek kanat çırpan kuşları görmüyorlar mı? Onları Rahmân'dan başkası tutmuyor. Muhakkak ki O, herşeyi en iyi görendir. 67 / MULK - 20: Emmen hâzellezî huve cundun lekum yensurukum min dûnir rahmân(rahmâni), inil kâfirûne illâ fî gurûr(gurûrın).

Veya Rahmân'dan başka size yardım edecek olan bu askerler kimdir? Kâfirler sadece gurur (aldanma) içindeler. 67 / MULK - 21: Emmen hâzellezî yerzukukum in emseke rızkah(rızkahu), bel leccû fî utuvvin ve nufûr(nufûrın). Ya da eğer (Allah), onun rızkını tutarsa (keserse), sizi rızıklandıracak olan bu kişiler kimlerdir? Hayır, onlar haddi aşmada ve (haktan) uzak olmakta ısrarla devam ettiler. 67 / MULK - 22: E fe men yemşî mukibben alâ vechihî ehdâ emmen yemşî seviyyen alâ sırâtın mustekîm(mustekîmin). Öyleyse yüzüstü sürünerek yürüyen kimse mi daha çok hidayete ermiştir, yoksa Sıratı Mustakîm üzerinde düzgün (dimdik, seviyeli) yürüyen mi? 67 / MULK - 23: Kul huvellezî enşeekum ve ceale lekumus sem a vel ebsâre vel ef ideh(ef idete), kalîlen mâ teşkurûn(teşkurûne). De ki: Sizi inşa eden (yoktan yaratıp var eden) ve size işitme, görme ve idrak etme hassalarını veren O'dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz? 67 / MULK - 24: Kul huvellezî zereekum fîl ardı ve ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne). De ki: Sizi yeryüzünde çoğaltıp yayan O'dur. Ve O'na haşrolunacaksınız (huzurunda toplanacaksınız). 67 / MULK - 25: Ve yekûlûne metâ hâzel va du in kuntum sâdikîn(sâdikîne). Ve: Eğer siz, (sözünüzde) sadıksanız, bu (azap) vaadiniz ne zaman? derler. 67 / MULK - 26: Kul innemel ilmu indallâhi ve innemâ ene nezîrun mubîn(mubînun). De ki: Bu ilim ancak Allah'ın indindedir. Ve ben sadece (Allah'ın azabını) açıkça bildiren bir nezirim (uyarıcıyım). 67 / MULK - 27: Fe lemmâ reevhu zulfeten sîet vucûhullezîne keferû ve kîle hâzellezî kuntum bihî teddeûn(teddeûne). Fakat onu (azabı), yakın olarak gördükleri zaman inkâr edenlerin yüzleri karardı. Ve onlara: Bu sizin kendisini davet ettiğiniz (ne zaman diye sorduğunuz) azaptır. denildi. 67 / MULK - 28: Kul ereeytum in ehlekeniyallâhu ve men maıye ev rahımenâ fe men yucîrul kâfirîne min azâbin elîm(elîmin). De ki: Gördünüz mü, şâyet Allah, beni ve benimle beraber olanları helâk etse veya bize rahmet etse, bundan sonra kâfirleri elîm azaptan kim kurtarır? 67 / MULK - 29: Kul huver rahmânu âmennâ bihî ve aleyhi tevekkelnâ, fe se ta lemûne men huve fî dalâlin mubîn(mubînin). De ki: O, Rahmân'dır, O'na îmân ettik (âmenû olduk) ve O'na tevekkül ettik. Artık açıkça dalâlette olan kimdir, yakında bileceksiniz.

67 / MULK - 30: Kul e re eytum in asbaha mâukum gavren fe men ye tîkum bi maîn maîn(maînin). De ki: Gördünüz mü, şâyet sizin suyunuz yerin altına geçse, o zaman size akarsuyu kim getirir?

4. NEBE SURESİ NEBE SURESİNİN OKUNUŞU Bismillâhirrahmânirrahîm 78 / NEBE - 1: Amme yetesâelûn(yetesâelûne). Birbirlerine neyi soruyorlar? 78 / NEBE - 2: Anin nebeil azîm(azîmi). Büyük haberden. 78 / NEBE - 3: Ellezî hum fîhi muhtelifûn(muhtelifûne). Ki onlar, onun hakkında ihtilâf içindeler. 78 / NEBE - 4: Kellâ se ya lemûn(ya lemûne). Hayır, yakında bilecekler. 78 / NEBE - 5: Summe kellâ se ya lemûn(ya lemûne). Sonra, hayır yakında bilecekler. 78 / NEBE - 6: E lem nec alil arda mihâdâ(mihâden). Arzı döşek kılmadık mı? 78 / NEBE - 7: Vel cibâle evtâdâ(evtâden). Ve dağları (yeri sabit tutan) kazıklar (yapmadık mı?) 78 / NEBE - 8: Ve halaknâkum ezvâcâ(ezvacen). Ve Biz, sizi çift olarak yarattık. 78 / NEBE - 9: Ve cealnâ nevmekum subâtâ(subâten). Ve uykunuzu dinlenme zamanı kıldık. 78 / NEBE - 10: Ve cealnel leyle libâsâ(libâsen). Ve geceyi libas (örtü) kıldık. 78 / NEBE - 11: Ve cealnen nehâre meâşâ(meaşen). Ve gündüzü maişet (geçim) zamanı kıldık. 78 / NEBE - 12: Ve beneynâ fevkakum seb'an şidâdâ(şidâden). Ve sizin üstünüzde sağlam (kuvvetli) yedi kat bina ettik. 78 / NEBE - 13: Ve cealnâ sirâcen vehhâcâ(vehhâcen). Ve (orada) pırıl pırıl ışık saçan bir kandil yaptık.

78 / NEBE - 14: Ve enzelnâ minel mu sırâti mâen seccâcâ(seccâcen). Ve yağmur bulutlarından şarıl şarıl akan su indirdik. 78 / NEBE - 15: Li nuhrice bihî habben ve nebâtâ(nebâten). Onunla taneler ve nebatlar çıkaralım diye. 78 / NEBE - 16: Ve cennâtin elfâfâ(elfâfen). Sarmaş dolaş olmuş (içiçe) bağlar ve bahçeler (oluşsun diye). 78 / NEBE - 17: İnne yevmel faslı kâne mîkâtâ(mîkâten). Muhakkak ki fasıl (ayrılma) günü, (önceden) tayin edilmiş bir vakitti. 78 / NEBE - 18: Yevme yunfehu fîs sûri fe te tûne efvâcâ(efvâcen). Sur'a üflendiği gün artık siz bölük bölük geleceksiniz. 78 / NEBE - 19: Ve futihatis semâu fe kânet ebvâbâ(ebvâben). Ve sema açılmış, böylece kapılar oluşmuştur. 78 / NEBE - 20: Ve suyyiretil cibâlu fe kânet serâbâ(serâben). Ve dağlar yürütülmüş, böylece serap olmuştur. 78 / NEBE - 21: İnne cehenneme kânet mirsâdâ(mirsâden). Muhakkak ki cehennem mirsad olmuştur. 78 / NEBE - 22: Lit tâgîne meâbâ(meâben). Azgınlar için meab (sığınılacak yer) olarak. 78 / NEBE - 23: Lâbisîne fîhâ ahkâbâ(ahkâben). (Onlar) orada bütün zamanlar boyunca kalacak olanlardır. 78 / NEBE - 24: Lâ yezûkûne fîhâ berden ve lâ şerâbâ(şerâben). Orada bir serinlik ve bir içecek tatmazlar. 78 / NEBE - 25: İllâ hamîmen ve gassâkâ(gassâkan). Gassak (irin) ve hamimden (kaynar su) başka. 78 / NEBE - 26: Cezâen vifâkâ(vifâkan). Uygun bir ceza (karşılık) olarak. 78 / NEBE - 27: İnnehum kânû lâ yercûne hısâbâ(hısâben). Muhakkak ki onlar bir hesap ummuyorlardı. 78 / NEBE - 28: Ve kezzebû bi âyâtinâ kizzâbâ(kizzâben).

Ve âyetlerimizi tekzip ederek yalanladılar. 78 / NEBE - 29: Ve kulle şey in ahsaynâhu kitâbâ(kitâben). Ve Biz, herşeyi yazarak saydık (tespit ettik). 78 / NEBE - 30: Fe zûkû felen nezîdekum illâ azâbâ(azâben). Haydi (azabı) tadın! Size artık azaptan başkasını artırmayacağız. 78 / NEBE - 31: İnne lil muttekîne mefâzâ(mefâzen). Muhakkak ki, muttakiler (takva sahipleri) için kurtuluş (ve kazanç) vardır. 78 / NEBE - 32: Hadâika ve a nâbâ(a nâben). Bahçeler ve üzüm bağları vardır. 78 / NEBE - 33: Ve kevâıbe etrâbâ(etrâben). Ve aynı yaşta, şahane endamlı genç kızlar. 78 / NEBE - 34: Ve ke sen dihâkâ(dihâkan). Ve içi dolu kadehler vardır. 78 / NEBE - 35: Lâ yes meûne fîhâ lagven ve lâ kizzâbâ(kizzâben). Orada boş söz ve yalan işitmezler. 78 / NEBE - 36: Cezâen min rabbike atâen hısâbâ(hısâben). (Bunlar) Rabbin tarafından, hesaba karşılık verilen mükâfattır (ihsanlardır). 78 / NEBE - 37: Rabbis semâvâti vel ardı ve mâ beynehumer rahmâni lâ yemlikûne minhu hitâbâ(hitâben). (Allah) göklerin ve yerin ve onların arasında bulunanların Rahmân olan Rabbidir. (Hiç kimse) ondan bir hitaba mâlik değildir. 78 / NEBE - 38: Yevme yekûmur rûhu vel melâiketu saffâ(saffen), lâ yetekellemûne illâ men ezine lehur rahmânu ve kâle sevâbâ(sevâben). O gün, ruh (devrin imamının ruhu) ve (arşı tutan) melekler, saf saf hazır bulunurlar. Rahmân'ın kendisine izin verdiği kişiden başka kimse konuşamaz. Ve (izin verilen) sadece sevap söylemiştir. 78 / NEBE - 39: Zâlikel yevmul hakk(hakku), femen şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ(meâben). İşte o gün (mürşidin eli Hakk'a ulaşmak üzere öpüldüğü ve ona tâbî olunduğu gün), Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaşmayı dileyen) kişi, kendisine Rabbine ulaştıran (yolu, Sıratı Mustakîm'i) yol ittihaz eder. (Allah'a ulaşan kişiye Allah) meab (sığınak, melce) olur. 78 / NEBE - 40: İnnâ enzernâkum azâben karîbâ(karîben), yevme yenzurul mer u mâ kaddemet yedâhu ve yekûlul kâfiru yâ leytenî kuntu turâbâ(turâben).

Muhakkak ki, sizi yakın bir azapla uyardık. O gün kişi, elleri ile takdim ettiği şeye bakacak. Ve kâfir olan: Keşke ben toprak olsaydım. diyecek.

5. VAKIA SURESİ VAKIA SURESİNİN OKUNUŞU Bismillâhirrahmânirrahîm (1) İzâ vakaatil vâkıatu (2) leyse li vak atihâ kâzibeh(kâzibetun) (3) hâfidatun râfiatun (4) izâ ruccetil ardu reccen (5) ve bussetil cibâlu bessen (6) fe kânet hebâen munbessâ(munbessen) (7) ve kuntum ezvâcen selâse(selâseten) (8) fe ashâbul meymeneti mâ ashâbul meymeneh (meymeneti) (9) ve ashâbul meş emeti mâ ashâbul meş emeh(meş emeti) (10) ves sâbikûnes sâbikûne (11) ulâikel mukarrebûn (mukarrebûne) (12) fî cennâtin na îm(na îmi) (13) sulletun minel evvelîne (14) ve kalîlun minel âhirîn(âhirîne) (15) alâ sururin mevdûnetin (16) muttekiîne aleyhâ mutekâbilîn(mutekâbilîne) (17) yetûfu aleyhim vildânun muhalledûne (18) bi ekvâbin ve ebârîka ve ke sin min maînin (19) lâ yusaddeûne anhâ ve lâ yunzifûn(yunzifûne) (20) ve fâkihetin mimmâ yetehayyerûne (21) ve lahmi tayrin mimmâ yeştehûn(yeştehûne) (22) ve hûrun înun (23) ke emsâlillu luil meknûn(meknûni) (24) cezâen bimâ kânû ya melûn(ya melûne) (25) lâ yesmeûne fîhâ lagven ve lâ te sîmen (26) illâ kıylen selâmen selâmâ(selâmen) (27) ve ashâbul yemîni mâ ashâbul yemîn (28) fî sidrin mahdûdin (29) ve talhın mendûdin (30) ve zıllin memdûdin (31) ve mâin meskûbin (32) ve fâkihetin kesîretin (33) lâ maktûatin ve lâ memnûatin (34) ve furuşin merfû ah(merfû atin) (35) innâ enşe nâhunne inşâen (36) fe cealnâhunne ebkâren (37) uruben etrâben (38) li ashâbil yemîn(yemîni) (39) sulletun minel evvelîne (40) ve sulletun minel âhirîn(âhirîne)(41) ve ashâbuş şimâli mâ ashâbuş şimâl(şimâli) (42) fî semûmin hamîmin (43)ve zillin min yahmûmin (44) lâ bâridin ve lâ kerîmin (45) innehum kânû kable zâlike mutrefîn(mutrefîne) (46) ve kânû yusirrûne alel hınsil azîm (47) ve kânû yekûlûne e izâ mitnâ ve kunnâ turâben ve izâmen e innâ le meb ûsûne (48) e ve âbâunel evvelûn (evvelûne) (49) kul innel evvelîne vel âhirîne (50) le mecmûûne ilâ mîkâti yevmin ma lûm (ma lûmin) (51) summe innekum eyyuhed dâllûnel mukezzibûne (52) le âkilûne min şecerin min zakkûmin (53) fe mâliûne minhel butûn (butûne) (54) fe şâribûne aleyhi minel hamîm (55) fe şâribûne şurbel hîm(hîmi) (56) hâzâ nuzuluhum yevmed dîn(dîne) (57) nahnu halaknâkum fe lev lâ tusaddikûn(tusaddikûne) (58) e fe raeytum mâ tumnûn(tumnûne)(59) e entum tahlukûnehû em nahnul hâlikûn (hâlikûne) (60) nahnu kaddernâ beynekumul mevte ve mâ nahnu bi mesbûkîne (61) alâ en nubeddile emsâlekum ve nunşiekum fî mâ lâ ta lemûn(ta lemûne) (62) ve lekad alimtumun neş etel ûlâ fe lev lâ tezekkerûn(tezekkerûne) (63) e fe raeytum mâ tahrusûn(tahrusûne) (64) e entum tezreûnehû em nahnuz zâriûn(zâriûne) (65) lev neşâu le cealnâhu hutâmen fe zaltum tefekkehûn(tefekkehûne) (66) innâ le mugremûne (67) bel nahnu mahrûmûne (68) e fe raeytumul mâellezî teşrebûn(teşrebûne) (69) e entum enzeltumûhu minel muzni em nahnul munzilûn(munzilûne) (70) lev neşâu cealnâhu ucâcen fe lev lâ teşkurûn(teşkurûne) (71) e fe raeytumun nârelletî tûrûn(tûrûne) (72) e entum enşe tum şeceretehâ em nahnul munşiûn (munşiûne) (73) nahnu cealnâhâ tezkireten ve metâan lil mukvîn(mukvîne) (74) fe sebbih bismi rabbikel azîm(azîmi) (75) fe lâ uksimu bi mevâkıın nucûmi (76) ve innehu le kasemun lev ta lemune azîmun (77) innehu le kur ânun kerîmun (78) fî kitâbin meknûnin (79) lâ yemessuhû illel mutahherûn(mutahherûne) (80) tenzîlun min rabbil âlemîn (81) e fe bi hâzel hadîsi entum mudhinûne (82) ve tec alûne rızkakum ennekum

tukezzibûn (tukezzibûne) (83) fe lev lâ izâ belegatil hulkûme (84) ve entum hîneizin tenzurûne ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lâkin lâ tubsırûn(tubsırûne) (86) fe lev lâ in kuntum gayre medînîne (87) terciûnehâ in kuntum sâdikîn(sâdikîne) (88) fe emmâ in kâne minel mukarrebîne (89) fe revhun ve reyhânun ve cennetu naîm(naîmin) (90) ve emmâ in kâne min ashâbil yemîni (91) fe selâmun leke min ashâbil yemîn(yemîni) (92) ve emmâ in kâne minel mukezzibîned dâllîne (93) fe nuzulun min hamîmin (94) ve tasliyetu cahîm (95) inne hâzâ le huve hakkul yakîn (96) fe sebbih bismi rabbikel azîm(azîmi).

6. CUMA SURESİ CUMA SURESİNİN OKUNUŞU Bismillâhirrahmânirrahîm (1)Yusebbihu lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikilkuddûsil azîzil hakîm(hakîmi) (2)huvellezî bease fîl ummiyîne resûlen minhum yetlû aleyhim âyâtihî ve yuzekkîhim ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmeh(hikmete), ve in kânû min kablu le fî dalâlin mubîn(mubînin). (3) ve âharîne minhum lemmâ yelhakû bi him, ve huvel azîzul hakîm(hakîmu) (4) zâlike fadlullâhi yu tîhi men yeşâ vallâhu zulfadlil azîm (azîmi) (5) meselul lezîne hummilût tevrâte summe lem yahmilûhâ kemese lil hımâri yammilu esfârâ(esfâren), bi se meselul kavmillezîne kezzebû bi âyâtillâh(âyâtillâhi), vallâhu lâ yehdîl kavmez zâlimîn(zâlimîne) (6) kul yâ eyyuhellezîne hâdû in ze amtum ennekum evliyâu lillâhi min dûnin nâsi fetemen nevul mevte in kuntum sâdikîn(sâdikîne) (7) ve lâ yetemen nevnehû ebeden bi mâ kaddemet eydîhim, vallâhu alîmun biz zâlimîn(zâlimîne) (8)kul innel mevtellezî tefirrûne minhu fe innehu mulâkîkum summe tureddûne ilâ âlimil gaybi veş şehâdeti fe yunebbiukum bi mâ kuntum ta melûn(ta melûne) (9) yâ eyyuhellezîne âmenû izâ nûdîe lis salâti min yevmil cumu ati fes av ilâ zikrillâhi ve zerul bey, zâlikum hayrun lekum in kuntum ta lemûn(ta lemûne) (10) fe izâ kudîetıs salâtu fenteşirû fîl ardı vebteguû min fadlillâhi vezkurullâhe kesîren leallekum tuflihûn(tuflihûne) (11) ve izâ re ev ticâreten ev lehveninfeddû ileyhâ ve terekkûke kâimâ(kâimen), kul mâ indallâhi hayrun min ellehvi ve min etticâreh(etticâreti), vallâhu hayrur râzîn(râzîne).

7. 2/BAKARA-285, 286 (okunuşu) Bismillâhirrahmânirrahîm 2 / BAKARA - 285: Âmener resûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu minûn(mu minûne), kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih(rusulihî), lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih(rusulihî), ve kâlû semi nâ ve ata nâ gufrâneke rabbenâ ve ileykel masîr(masîru). Resûl, Rabbinden kendisine indirilene îmân etti ve mü'minler de, hepsi Allah'a, O'nun meleklerine, kitaplarına ve resûllerine îmân etti. Biz, O'nun resûlleri arasından (hiç) birini, diğerinden ayırmayız. Ve ışittik ve itaat ettik! Ve Rabbimiz, Senin mağfiretini (dileriz). Ve masîr (varış) Sana'dır (Sana doğru yola çıkarız ve Sana ulaşırız). dediler. 2 / BAKARA - 286: Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta nâ, rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih(bihî), va fu annâ, vagfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne). Allah kimseyi gücünün yettiğinden başkasıyla mükellef kılmaz (sorumlu tutmaz). Kazandığı (dereceler) onundur ve iktisap ettiği (kazandığı negatif dereceler) de onundur (sorumluluğu onun üzerindedir). Rabbimiz! Şâyet unuttuysak veya hata yaptıysak bizi aheze etme (sorgulama). Rabbimiz, bizden öncekilere yüklediğin gibi bizim üzerimize ağır yük yükleme. Rabbimiz, takat (güç) yetiremeyeceğimiz şeyi bize yükleme. Ve bizi af ve mağfiret et ve bize rahmet et (Rahîm esması ile bize tecelli et, rahmet nurunu gönder). sen bizim Mevlâmız'sın. Artık kâfirler kavmine karşı bize yardım et.

8. 3/AL-İ İMRAN-18, 19 Bismillâhirrahmânirrahîm 3 / ÂLİ İMRÂN - 18: Şehidallâhu ennehû lâ ilâhe illâ huve, vel melâiketu ve ulûl ilmi kâimen bil kıst(kıstı), lâ ilâhe illâ huvel azîzul hakîm(hakîmu). Allah, şehâdet (şahitlik) etti: Muhakkak ki O'ndan başka ilâh yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de adaletle kâim oldular (şahit oldular) ki, O'ndan başka ilâh yoktur, (O) Azîz'dir, Hakîm'dir. 3 / ÂLİ İMRÂN - 19: İnned dîne indâllâhil islâm(islâmu), ve mahtelefellezîne ûtûl kitâbe illâ min ba di mâ câehumulılmu bagyen beynehum, ve men yekfur bi âyâtillâhi fe innallâhe serîul hısâb(hısâbı). Muhakkak ki Allah'ın indinde dîn, İslâm'dır (teslim dînidir). Kendilerine kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki hased sebebiyle ihtilâfa düştüler. Ve kim Allah'ın âyetlerini örterse (inkâr ederse), o taktirde, muhakkak ki Allah, hesabı çabuk görendir.

9. İSM-İ AZAM İSM-İ AZAM Lâ ilâhe illâ ente yâ hannân, yâ mennân, yâ bedias semâvâti vel ardı yâ zel celâli vel ikrâm. Dua kitaplarında Cuma günü hangi vakitte bu dua okunarak duada bulunulursa, maşrıkla mağrib arasında ne istenirse istensin, duası kabul olunur. denilmektedir. DİĞER İSM-İ AZAM DUALARI Bismillâhirrahmânirrahîm Allâhumme innî es eluke bienne lekel hamdu lâ ilâhe illâ entel mennânu yâ hannân * yâ mennân * yâ bedîus semâvâti vel ardi yâ zel celâli vel ikrâm * yâ hayyu yâ kayyûmu, lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu minez zâlimin * allâhumme innî es eluke biennî eşhedu enneke entallâhu lâ ilâhe illâ entel ehadus samedullezî lem yelid ve lem yûled ve lem yekun lehû kufuven ehad * elif lâm mîm * allâhu lâ ilâhe illâ huvel hayyul kayyûm * ve ilâhukum ilâhun vâhidun lâ ilâhe illâ huver rahmânur rahîm * yâ zel celâli vel ikrâm * yâ erhamer râhimîne, allâhumme innî es eluke bienneke entallâhu lâ ilâhe illâ entel vahidul ehadul ferdus samedullezi lem yelid ve lem yuled ve lem yekun lehû kufuven ehad, lâ ilâhe illâhu * vahdehû lâ şerîke lehû * lehul mulku ve lehul hamdu ve huve alâ kulli şey in kadîr * lâ ilâhe illallâhu ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm * es eluke bismikel eazzul ecellul ekrem * rabbî rabbî rabbî yâ rabbî yâ rabbi yâ rabbî lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh * lehul mulku ve lehul hamdu ve huve alâ kulli şey in kadîr * el hamdu lillâhi ve subhânallâhi vel hamdu lillâhi ve lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm.

10. KENZUL ARŞ ve KADEH DUASI Korkuya, hastalığa, cinlere, hırsızlığa karşı bu duanın okunması faydalıdır. Lâ ilâhe illallâhul melikul hakkul mubîn * lâ ilâhe illallâhul hakemul adlul metîn * rabbunâ ve rabbu âbâinel evvelîn * lâ ilâhe illâ ente subhâneke innîkuntu minez zâlimîn * lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâ şerike leh, lehul mulku ve lehul hamdu yuhyî ve yumîtu ve huve hayyul lâ yemûtu ebeden bi yedihil hayru ve ileyhil masîru ve huve alâ kulli şey in kadîr * ve bihî nesteînu ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm * lâ ilâhe illallâhu şukran li ni metih * lâ ilâhe illallâhu ikrâran bi rubûbiyyetih * ve subhânallâhi tenzîhen li azametih * es elukellâhumme bi hakkı ismikel mektûbi alâ cenâhı cibrîle aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikel mektûbi alâ cenâbı mîkâîle aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikel mektûbi alâ cebheti isrâfîle aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikel mektûbi alâ keffi azrâîle aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikellezî semmeyte bihî munkerran ve nekîran aleyke yâ rabb * ve bihakkısmike ve esrârı ibâdike aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikellezî temme bihil islâmu aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikellezî telekkâhu âdemu lemma hebeta minel cenneti fe nâdâke fe lebbeyte duâehu aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî şîtu aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikellezî kavveyte bihî hameletel arşı aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikel mektûbi fit tevrâti vel incîli vez zebûri vel furkâni aleyke yâ rabb * ve bihakkısmike ilâ muntehâ rahmetike alâ ibâdike aleyke yâ rabb * ve bihakkı temâmi kelâmike aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî ibrâhîmu fe cealten nâra aleyhi berden ve selâmen aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî ismâîlu fe necceytehu minez zebhi aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî ishaku fe kadayte hâcetehu aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî hûdu aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikellezî deâke bihî ya kûbu fe radedte aleyhi basarahu ve veledehu yûsufe aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî dâvudu fe cealtehu halîfeten fîl ardı ve elente lehul hadîde fî yedihî aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikellezî deâke bihî suleymânu fe a taytehul mulke fîl ardı aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikellezî nâdâ bihî eyyûbi fe necceytehu minel gammillezî kâne fîhi aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî îsebnu meryeme fe ahyeyte lehul mevtâ aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî mûsâ lemmâ hâtabeke alet tûri aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikellezî nâdetke bihî âsiyetumraetu fir avne fe razaktehel cennete aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî benû isrâîle lemma câvezûl bahra aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikellezî nâdâke bihil hıdıru lemma meşâ alel mâi aleyke yâ rabb * ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî muhammedun sallâllâhu aleyhi ve selleme yevmel gari fe necceytehu aleyke yâ rabb * inneke entel kerîmul kebîr * hasbunallâhu ve ni mel vekîl * ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm * ve sallâllâhu alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihî ve sellem.

11. SALÂTI TEFRİCİYE DUASI Allâhumme salli salâten kâmileten ve sellim selâmen tâmmen alâ seyyidinâ muhammedenillezî tenhallu bihil ukadu ve tenfericu bihil kurebu ve tukdâ bihil havâicu ve tunâlu bihir regâibu ve husnul havâtimi ve yusteskâl gamâmu bi vechihil kerîmi ve alâ âlihî ve sahbihi fî kulli lemhatin ve nefesin bi adedi kulli ma lûmin lek. Bu salâvât-ı şerife nasıl okunmalıdır? 1. Başlamadan önce 21 defa estağfurullâh el azîm ve etûbu ileyh denilmelidir. 2. Bir defa euzu besmele çekilip, 4444 defa okunmalıdır.

12. CİNLERDEN KURTULMAK İÇİN DUA Hâzâ kitâbun min muhammedin resûli rabbil âlemîn * ilâ men tarakad dâre minel ummâri vez zuvvâri ves sâlihîne illâ târikın yatruku bi hayrin yâ rahmânu emmâ ba du fe inne lenâ ve lekum fîl hakkı siaten feinteku âşikan mûlian ev fâciran muktahimen ev râiyen hakkan mubtilen hâzâ kitâbullâhi yentıku aleynâ ve aleykum bil hakkı innâ kunnâ nestensihu mâ kuntum ta melûne ve rusulunâ yektubûne mâ kuntum temkurûne utrukû sâhibe kitâbî hâzâ ventalikû ilâ abedetil esnâmi ve ilâ men yez umu aleyke yâ rabbi * ve hakkısmike ellezî nâdâke bihî mûsa lemma hâtabeke alât tûri aleyke yâ rabbî * ve bi hakkısmikellezî nâdetke bihî âsiyetu enne meallâhi ilâhen âhara lâ ilâhe illâ huve kullu şey in hâlikun illâ vechehû lehul hukmu ve ileyhi turceûne tuglebûne hâ mîm lâ tunsarûne hâ mîm ayn sîn kâf * teferraka a dâullâhi ve belegat huccetullâhi ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi fe se yekfîkehumullâhu ve huves semîul alîm. Yukarıdaki dua yazılır ve gece yatarken baş altına konur. (Yastık altına da konabilir.)

13. ŞEYTANI KAHREDEN DUA (şeytandan korunmak için okunmalıdır) Eûzu bi kelimâtillâhittâmeti min şerri mâ haleka ve zerae ve berae ve min şerri mâ yenzilu minessemâi ve min şerri mâ ya rucu fihâ ve min şerri fitnetilleyli vennehâri ve min şerri kulli târîkin illâ târikan yatruku bihayrin yâ rahmân.

14. KARINCA DUASI Allâhumme yâ rabbi ve cebrâîle ve mikâîle ve isrâfîle ve azrâîle ve ibrâhîme ve ismâile ve ishâka ve yakûbe ve munzilel berekâti vet tevrâti vez zebûri vel incîli vel furkâni ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm * lâ ilâhe illallâhul melikul hakkul mubîn * muhammedun resûlullâhi sâdikul va dil emîn * yâ rabbi yâ rabbi yâ hayyu yâ kayyûmu yâ zel celâli vel ikrâm *es eluke yâ rabbel arşil azîm * en yerzukanî rızkan helâlen tayyiben bi rahmetike yâ erhamer râhimîn. Debernûş, Şâzenûş, Kefeştatiyûş, Kitmîr, Yemlîhâ, Mekselînâ, Mislînâ, Mernûş. Bu dua, bereket için dükkânın 4 duvarına asılır.

15. NAZARDAN KORUNMA DUASI Uîzu bi kelimâtillâhit tâmmâti min kulli şeytânin ve hâmmetin ve min kulli aynin lâmmeh.

16. GÖZLERİN GÖRMESİ İÇİN OKUNACAK ÂYET-İ KERİMELER 57 / HADÎD - 2: Lehu mulkus semâvâti vel ard(ardı), yuhyî ve yumît(yumîtu), ve huve alâ kulli şey in kadîr(kadîrun). Semaların ve arzın (yeryüzünün) mülkü O'nundur. Hayata getirir ve öldürür. Ve O, herşeye kaadirdir. 57 / HADÎD - 3: Huvel evvelu vel âhiru vez zâhiru vel bâtın(bâtınu), ve huve bi kulli şey in alîm(alîmun). O, evveldir (ilktir) ve ahirdir (sondur), zahirdir (alâmetleri tüm varlıklarda görünendir) ve bâtındır (gizli olandır). Ve O, herşeyi en iyi bilendir. 57 / HADÎD - 4: Huvellezî halakas semâvâti vel ardafisitteti eyyâmin summestevâ alel arş(arşi), a lemu mâ yelicu fîl ardı ve mâ yahrucu minhâ ve mâ yenzilu mines semâi ve mâ ya rucu fîhâ, ve huve meakum eyne mâ kuntum, vallâhu bi mâ ta melûne basîr(basîrun). Gökleri ve yeri 6 günde yaratan O'dur. Sonra arşın üzerine istiva etti. Arza gireni ve ondan çıkanı ve semadan ineni ve orada uruç edeni (yükseleni) bilir. Ve siz nerede iseniz O, sizinle beraberdir. Ve Allah, sizin yaptıklarınızı en iyi görendir.

59 / HAŞR - 22: Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, âlimul gaybi veş şehâdeh(şehâdeti), huver rahmânur rahîm(rahîmu). O Allah ki, O'ndan başka İlâh yoktur. Gaybı (görünmeyeni) ve görüneni de O bilir. O; Rahmân'dır, Rahîm'dir. 59 / HAŞR - 23: Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, elmelikul kuddûsus selâmul mû minul muheyminul azîzul cebbârul mutekebbir(mutekebbiru), subhânallâhi ammâ yuşrikûn(yuşrikûne). O Allah ki; O'ndan başka İlâh yoktur, Melik'tir (hükümrandır), Kuddüs'tür (mukaddestir), Selâm'dır (selâmete erdirendir), Mü'mindir (emniyet verendir), Müheymin'dir (koruyup gözetendir), Azîz'dir (yücedir), Cabbar'dır (cebredendir), Mütekebbir'dir (pek büyük olandır). Allah, şirk koşulan şeylerden münezzehtir (uzaktır). 59 / HAŞR - 24: Huvallâhul hâlikul bâriûl musavviru lehul esmâul husnâ, yusebbihu lehu mâ fîs semâvâti vel ard(ardı) ve huvel azîzul hakîm(hakîmu). O Allah ki; Yaratan'dır, Bâri'dir (yokken var eden), Musavvir'dir (şekil verendir), güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nu tespih eder. Ve O;