şeyh Muhammed b. Salih el-useymin

Benzer belgeler
şeyh Muhammed Salih el-muneccid

ON EMİR الوصايا لعرش

تقلقه الوساوس اخلطرات و ر د أن شع ف صلاته. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

هل الا نبياء متساوون. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

şeyh Abdulaziz b. Abdullah b. Baz

حديث توسل آدم نليب وتفس : {وابتغوا يله الوسيلة} şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Borçlunun sadaka vermesinin hükmü

كيفية الوقاية من الع. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

أخوف آية ف القرآن العظيم. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

KÜFÜR (İNKÂR) VE ÇEŞİTLERİ ال فر وأنواعه. şeyh Muhammed Salih el-muneccid. Terceme: IslamQa koordinasyon: Sitesi Islamhouse

هل ي ص ي ب الرجل بالع زوجته جلميلة. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Başörtüsünün üzerini mesh etmede aranan şartlar. Muhammed Salih el-muneccid

Kabirleri ziyaret etmenin, Fatiha sûresi okumanın ve kadınların kabirleri ziyaret etmelerinin hükmü

مقاومة الغر زة جلنسية

Ehl-i Sünnet ve l-cemaat in akîde ve diğer dîni konulardaki esasları

Kâfirleri, bayramlarında kutlamanın hükmü تهني ة نلصارى ف أعيادهم. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

كيفية الصلاة والصوم ف بللاد ليت نهارها داي م أو للها داي م

Kabir azabı kıyâmet kopuncaya kadar devam eder mi?

Ö zürsüz oruç tutmayan kimseye kaza gerekir mi? Muhammed b. Salih el-useymîn

İNSANLARA İLİM ÖĞRETMENİN VE ONLARI İYİLİĞE DÂVET ETMENİN FAZÎLETİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Altı aylık iken anne karnından düşen ceninin cenaze namazını kılmanın hükmü

ORUCA BAŞLAMADA ASTRONOMİK HESABA MI GÜVENİLMELİ YOKSA HİLALİ GÖRMEK Mİ GEREKİR? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

فضل صالة الرتاويح اسم املؤلف حممد صالح املنجد

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Kar veya yağmur sebebiyle Cuma namazını terk etmenin hükmü. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme: Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

الصيام برؤية واحدة اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني

مل اعتقاد أهل السنة ف القضاء والقدر. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Muhammed Salih el-muneccid

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

ح م الاستمناء و يفية علاجه. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Ramazan'ın gündüzünde oruç tutmayanlara ve kâfirlere yemek satmanın hükmü

MUSKA VE NAZARLIK TAKMANIN HÜKMÜ

İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

NEVÂKIDU L-İSLÂM METNİ VE TERCÜMESİ

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu an hayatta ve yeryüzünde hazır mıdır? Abdulkerim el-hudayr

Hâmile kadın için haccın hükmü

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

Her elini uzatana (isteyene) zekât verilir mi?

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

ح م تهني ة غ ملسلم ف مناسبات غ دينية. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Şiddetli soğuk günlerde cünüplükten arınmak için teyemmüm almanın hükmü. Abdulaziz b. Abdullah b. Baz

ما هو الفرق ب عرش ا ل ر ب و رسيه. şeyh Muhammed b. Salih el-useymin الشيخ مد بن صالح العثيم

Ramazan orucu kimlere farzdır?

Muhammed Salih el-muneccid

Terceme : Muhammed Şahin

Kadının abdestte başörtüsünün üzerini mesh etmesinin hükmü. Muhammed b. Salih el-useymîn

Muhammed Salih el-muneccid

Toplu halde duâ etmenin hükmü

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

Abdestte başın bir kısmını mesh etmek yeterli midir? Muhammed b. Salih el-useymîn

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğum gününün müslümanlar için önemi

Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü. Abdulaziz b. Baz

DİLİN TEHLİKESİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

TEVBE ETMİŞ BİRİSİNİN KISSASI

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- nurdan mı yaratılmıştır? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

حقيقة ا ل ع وطرق الوقاية منها وعلاجها. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Haccı mı edâ etmesi yoksa oğlunu mu evlendirmesi gerekir?

Tuvâlet ihtiyacını giderirken önünü veya arkasını kıbleye dönmenin hükmü nedir?

DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua

SELÂMIN ŞEKLİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

Altın takmanın erkeklere haram kılınmasındaki hikmet nedir?

Cidde'de yaşayan ve hac için Mekke'den ihrama giren kimsenin hükmü. Muhammed Salih el-useymîn

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

MÜSLÜMANLAR İÇİN. Muhammed Salih el-muneccid. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ümmü Nebil

Terceme : Muhammed Şahin. Mevlid-i Nebevî'yi kutlamayı müstehap olarak görenlere reddiye. Muhammed Salih el-muneccid. Tetkik : Ali Rıza Şahin

Kur an ın, şerî meseleleri ders verirken aynı anda tevhid dersi vermesi hakkında izahta bulunabilir misiniz?

ICERIK. Din kelimesinin sözlük anlami Din kelimesinin Kur an daki anlamlari Din anlayislari Dinin cesitleri Ayetlerle din

İHLAS VE NİYET. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1

Orucun fazîleti hakkında Selmân'ın rivâyet ettiği zayıf hadis. İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

Münker ve Nekir'in vasfı konusundaki sahih hadisler

Kadir gecesi, her yıl belirli bir gece ile sâbit midir?

EĞER NEBİ MUHAMMED, BENDEN YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEMİ İSTESE; YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEM, MUHAMMED'İ İNKAR EDERİM

Ayetlerin Mealleri: الله لا ا ل ه ا لا ه و ال ح ي ال ق ي وم لا ت ا خ ذ ه س ن ة و لا

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

األصل الجامع لعبادة هللا وحده

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

Îman, Küfür ve Tekfir 2

Arafat'ta vakfenin vakti

İki secde arasında otururken ellerin durumu nasıl olmalıdır?

شاب يعا من الشهوة ف يقظته واحتلامه شقيقته ف منامه! şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Rahmân ve Rahîm olan Allâh ın ismiyle Hamd, - Allâh a mahsustur. O na hamd eder, O ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve

Rahmân ve Rahîm Olan Allah ın Adıyla

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

ALLAH TEÂLÂ'YA ÎMÂN. Muhammed Şahin. ] تر [ Türkçe Turkish. Tetkik : Ümmü Nebil

Fatiha Suresi'nin Tefsiri ve Faydaları

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

Bayramları münâsebetiyle kâfirleri kutlamanın hükmü

Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته. Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî

Cenaze namazının kılınışı

Transkript:

ALLAH TEÂLÂ'NIN İNDİRDİĞİ HÜKÜMLERLE HÜKMETMENİN İSLÂM'DAKİ YERİ م لة حل م بما أنزل االله ف الا سلام ] ريك - Turkish [ Türkçe - şeyh Muhammed b. Salih el-useymin الشيخ مد بن صالح العثيم Terceme: IslamQa koordinasyon: Sitesi Islamhouse رمجة: موقع الا سلام سو ال وجواب تنسيق: موقع IslamHouse.com 2013-1434

ALLAH TEÂLÂ'NIN İNDİRDİĞİ HÜKÜMLERLE HÜKMETMENİN İSLÂM'DAKİ YERİ Allah Teâlâ'nın indirdiği hükümlerle hükmetmenin İslâm'daki yeri ve önemi nedir? Allah Teâlâ'nın indirdiği hükümlerin dışında hükümlerle hükmeden kimse kâfir olur mu? Hamd, yalnızca Allah'adır. Şüphesiz Allah Teâlâ'nın indirdiği hükümlerle hükmetmek, Rubûbiyet tevhîdindendir. Çünkü Allah Teâlâ'nın indirdiği hükümlerle hükmetmek, rubûbiyeti, mülkü ve tasarrufunun kemâli gereği olan Allah Teâlâ'nın hükmünü yerine getirip uygulamaktır. Bunun içindir ki Allah Teâlâ, indirdiği hükümlerin dışında hükümler koyarak kendilerine uyulanlara, uyan kimselerin rableri olarak adlandırmıştır. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur: ذ و ا ع ب د و ا م لا ل (( ت أ ح ب ا ر ه و ر ه ب ا ه م أ ر ا ب ا م ن د و ن الله و ا ل م س ي ح ا ن م ر م و م ا أ م ر و ا إ و س ب ح ا ن ه م ا ر ش و ن )) [سورة تلو ة الا ية: ٣١] ه ا و ا ح د ا لا إ ل إ لا ه إ ل "(Yahûdiler) Allah'ı bırakıp hahamlarını, (hıristiyanlar da) rahiplerini (Allah'ın haram kıldıklarını helal,helal kıldıklarını da haram kıldıkları hükümlerde onlara itaat ederek onları) Rabler edindiler. Meryem oğlu Mesîh'i (İsa'yı) da ilah edinerek ona ibâdet ettiler.oysa onlara tek ilah olan (Allah)a ibâdet etmeleri emrolunmuştu.o'ndan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur. O (Allah), onların ortak koştuklarından münezzehtir." (Tevbe Sûresi: 31). Allah Teâlâ, kendisi ile birlikte hüküm koyan (müşerri') yerine koyduklarından dolayı kendilerine uyulanları rabler olarak adlandırmış, bu kimselere uyanları da, onlara boyun eğdikleri ve Allah Teâlâ'nın hükmüne aykırı hareket etmekte onlara itaat ettikleri için onlara ibâdet edenler (ubbâd/âbidler) olarak adlandırmıştır. 2

Nitekim Adiyy b. Hâtim -Allah ondan râzı olsun- bu âyet nâzil olunca, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e şöyle demişti: - Onlar (Ehl-i Kitab), onlara (hahamlarına ve rahiplerine) ibâdet etmediler. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: - Evet, (ibâdet ettiler).onlar (hahamlar ve rahipler), onlara helali haram, haramı da helal kıldıklarında, onlar onlara (hahamlara ve rahiplere) uydular (tâbi oldular). İşte bu davranış, onların onlara (hahamlara ve rahiplere) ibâdetleridir." Bunu anladığın zaman bilmelisin ki,allah Teâlâ'nın indirdiği hükümlerle hükmetmeyen ve hüküm vermekte Allah Teâlâ'nın kitabından ve elçisi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünnetinden başkasına başvurmak isteyen kimseden îmânı nefyeden, onun kâfir, zâlim ve fâsık olduğunu açıklayan âyetler gelmiştir. Birinci Bölüm: Îmânı ondan nefyeden (reddeden) âyetler Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur: ك ن م آ م ن و ا م ا ز ل ل ل ك ر د و ن أ ه م ت ر ل ي ز م و ن ن ل ل ين و م ا ز ل م ن ب ن ي ب أ إ أ (( أ إ ع ي د ا ن ي ل ه م ض لا لا ب ن ي ف ر و ا ه ر د ل ش ي ط ا ن أ ب م ر و ا أ و ت ح ا ك م و ا إ ل ل ط ا غ و ت و ق د أ ي د و ن ن ك ص د و د ا ن ز ل الله ل ق م ع ا ل و ا ل م ا أ ا ل م ن ا ف ي ت ل ر س و ل ر أ (60) و و ذ ا ي ل ل ه إ ر د ن ا لا م ه م ص ي ب ة م ا ق د م ت أ م ج ا ء و ك ل ف و ن ا الله إ ن أ إ ي د ي ص ا ت ه م ب ك ي ف إ ذ ا أ ب (61) ف و ل ك ل ين ع ل م الله م ا ف ه م ر ض ن ه م و ع ظ ه م و ق ل ل ه م ف ق ف ا ع ل و ح س ا ن ا و ت و ي ق ا (62) أ إ م م ذ ظ ل م و ا أ ن ف س ه ه و م ق و لا ل ي غ ا (63) و م ا أ ر س ل ن ا م ن لا ط ا ع الله و ل إ ن ف س ه ب ر س و ل ل ذ ن إ ب ا أ م ن و ن لا ي و ج ا ء و ك ف ا س ت غ ف ر و ا الله و ا س ت غ ف ر ل ه م ل ر س و ل ل و ج د و ا الله ر و ا ب ا ر ح ي م ا (64) ف لا و ر ك ل ي م ا)) ر ك م و ك ي م ا ش ج ب ي ن ه م م لا د و ا ف أ ن ف س ه م ح ر ج ا م م ا ق ض ي ت و س ل م و ا س ح [سورة النساء الا يات: ٦٠-٦٥] "(Ey Peygamber!) Sana ve senden öncekilere indirilenlere îmân ettiklerini iddiâ edenleri (münâfıkları) görmedin mi? Tâğût'u inkâr etmekle emrolundukları halde, kendi aralarında hüküm vermesi için, Tâğût'a (Allah'ın indirdiğinden başkasına) başvurmak isterler.oysa 3

şeytan onları hak yoldan tamamen saptırmak ister. Onlara: Gelin, Allah'ın indirdiğine ve Rasûlün (sünnetin)e başvuralım, denildiğinde münâfıkların senden tamamen yüz çevirdiklerini görürsün. Onlar, elleriyle işledikleri yüzünden başlarına bir belâ gelince, sonra sana gelip özür dilemeleri ve 'Biz (bu amelimizle) sadece iyilik etmek ve arayı bulmak istedik' diyerek Allah'a yemîn ettiklerinde onların hâli nice olur? İşte onlar, Allah'ın kalplerinde olan (nifâk)ı bildiği kimselerdir.(ey Peygamber! Sen) onlara aldırma, (bulundukları kötü durumdan dolayı) onları uyar ve onlara etkileyici söz söyle. Biz, her elçiyi Allah'ın emriyle ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. (Ey Peygamber! Sen hayatta iken) şayet onlar, (günah işleyerek) nefislerine zulmettikleri zaman tevbe edip Allah'ın kendilerinin günahlarını bağışlamasını isteyip sana gelseler ve Rasûl de onlar için istiğfarda bulunsaydı, mutlaka Allah'ı çok affedici ve merhamet edici bulurlardı.hayır! Rabbine yemîn olsun ki (Ey Peygamber!) Onlar kendi aralarında çıkan anlaşmazlıklarda (hayatta iken) seni, (vefatından sonra da sünnetini) hakem kılıp sonra da senin verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan ve ona tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça îmân etmiş olmazlar." (Nisa Sûresi: 60-65). Allah Teâlâ bu âyetlerde îmân ettiklerini iddiâ edenlerin, münâfıklar olduklarını şu sıfatlarla nitelendirmiştir: Birincisi: Onlar, kendi aralarında hüküm vermesi için Tâğût'a başvurmak isterler. Tâğût ise; Allah Teâlâ ve elçisi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hükmüne aykırı hareket eden herkestir. Çünkü Allah Teâlâ'nın ve elçisi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hükmüne aykırı hareket etmek, hüküm ve dönüş, yalnızca kendisine âit olan Allah Teâlâ'nın hükmüne tuğyan (haddi aşmak) ve ona bir saldırıdır. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: ق ل ر ال م )) [سورة الا عراف من الا ية: ٥٤] (( أ لا ل خ ل و ا لا م ب ا ر ك الله ر ب الع "Biliniz ki yaratma ve emretme (mülk ve tasarruf hakkı), yalnızca O'na aittir. Âlemlerin Rabbi olan Allah, (her türlü noksanlıklardan) münezzehtir." (A'râf Sûresi: 54). 4

İkincisi: Onlara, kendi aralarında hüküm vermesi için Allah Teâlâ'nın indirdiğine ve elçisi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünnetine başvuralım, denildiğinde, bundan yüz çevirirler. Üçüncüsü: Onlar, elleriyle işledikleri yüzünden başlarına bir belâ gelince, yaptıklarının hemen akabinde gelip (bu amelleriyle) sadece iyilik etmek ve arayı bulmak istediklerini ısrarla söylemeleridir. Günümüzde İslâm'ın hükümlerini reddedip İslâm'ın hükümlerine aykırı beşerî kanunlarla hükmeden ve bunun iyilik ve çağın gereklerine en uygun olduğunu iddiâ eden kimseler gibi... Sonra Allah Teâlâ, bu sıfatlara sahip olan ve îmân ettiklerini iddiâ edenleri şiddetle uyarmış ve onların kalplerinde olanı ve söylediklerine aykırı olan şeyleri bildiğini belirtmiş ve Peygamberi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'e de onlara nasihat etmesini ve onlara etkileyici söz söylemesini emretmiştir. Sonra Allah Teâlâ, Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-'i göndermesinin hikmetini açıklamış, onun kendisine itaat edilen ve uyulan kimse olmasını, fikirleri ne kadar güçlü olursa olsun, anlayışları ne kadar geniş olursa olsun, insanlar arasında kendisinden başka hiç kimseye itaat edilmemesini ve hiç kimseye uyulmamasını istemiştir. Ardından Allah Teâlâ rububiyetine yemîn ederek, rubûbiyet çeşitlerinin en has olanı ve Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- 'in elçiliğinin doğru olduğuna işâret eden şeyi içeren, şu üç şey olmadan Rasûlüne îmânın olamayacağının üzerinde durmuştur: Birincisi: Her türlü anlaşmazlıkta hüküm vermesi için, Rasûlullah - sallallahu aleyhi ve sellem-'in hükmüne başvurulmalıdır. İkincisi: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in verdiği hüküm ile gönülleri ferah bulmalı ve içlerinde hiçbir sıkıntı olmamalıdır. Üçüncüsü: 5

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in verdiği hükme tam teslimiyet gösterilmeli ve onun hükmü gecikmeksizin (beklemeksizin) ve ondan sapmaksızın uygulanmalıdır. İkinci Bölüm: Onun kâfir, zâlim ve fâsık olduğuna delâlet eden âyetler ر و ن )) [سورة ملاي دة من الا ية: ٤٤] ن ز ل الله ك م م ا أ م ن ل و ل ه م ح ل ك ف ف ا ب و م )) "... Kim, Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmez (ya da hükümleri değiştirir veya gizlerse veyahut da inkâr eder)se işte onlar, kâfirlerin tâ kendileridir."(mâide Sûresi: 44). م لظ ال م ون )) [سورة ملاي دة من الا ية: 45 ] ن ز ل الله ك ه م م ا أ م ن ل و ل ف ا ب و م )) "... Kim, Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, işte onlar, zâlimlerin tâ kendileridir." (Mâide Sûresi: 45). م س ق و ن )) [سورة ملاي دة من الا ية: 47 ] ن ز ل الله ك ه م م ا أ م ن ل و ل ف ا ا ل ف ا ب و م )) "... Kim, Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, işte onlar, fâsıkların tâ kendileridir." (Mâide Sûresi: 47). Soru: Bu üç vasıf, bir kimsede biraraya gelebilir mi? Yani Allah Teâlâ'nın indirdiği hükümlerle hükmetmeyen herkes, aynı anda hem kâfir, hem zâlim, hem de fâsık olabilir mi? Çünkü Allah Teâlâ aşağıdaki iki âyette kâfirleri zulûm ve fıskla nitelendirerek şöyle buyurmuştur: م لظ ال م ون )) [سورة بلقرة من الا ية: ٢٥٤] (( و ح ل ك ف ر و ن ه "...Kâfirler, zâlimlerin tâ kendileridir." (Bakara Sûresi: 254). Ve Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: س ق و ن )) [سورة تلو ة من الا ية: ٨٤] م ف ر و ا ا الله ه و ر س و ل و م ا ت و ا و ه م ف ا )) إ ب "...Çünkü onlar, Allah'ı ve elçisini inkâr ettiler ve fâsıklar olarak öldüler." (Tevbe Sûresi: 84). Buna göre Allah Teâlâ'nın indirdiği hükümlerle hükmetmeyen herkes, aynı anda hem kâfir, hem zâlim, hem de fâsık olabilir mi? Yoksa bu vasıflarda bulunan kimselerin konumları, Allah Teâlâ'nın indirdiği hükümlerle hükmetmemelerine götüren sebebe göre mi değişir? 6

Bu ikinci görüş, bana göre doğruya en yakın olan görüştür. Yine de en doğrusunu Allah Teâlâ bilir. Buna göre şöyle diyebiliriz: - Her kim, Allah Teâlâ'nın indirdiği hükümleri hafife alarak veya onları hakir görerek veyahut o hükümlerden başkasının insanlar için daha uygun ve daha faydalı olduğuna inanarak Allah Teâlâ'nın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, İslâm dîninden çıkar, kâfir olur. Nitekim bazı kimseler, bir hayat metodu olsun ve o yolda yürüsünler diye insanlar için İslâm hükümlerine aykırı da olsa kanunlar koymaktadırlar. Çünkü bu kimseler, İslâm hükümlerine aykırı bu kanunları koyarlarken onların insanlar için daha uygun ve daha faydalı olduğuna inandıklarından dolayıdır. Akıl ve selim fıtrat ile bilindiği gibi insan, bir metottan ona aykırı olan başka bir metoda geçerken, geçtiği metodun daha üstün olduğuna ve terkettiği metodun da bozuk olduğuna inanır. - Her kim, Allah Teâlâ'nın indirdiği hükümleri hafife almaz, onları hakir görmez ve o hükümlerden başkasının insanlar için daha uygun ve daha faydalı olduğuna inanmazsa, fakat hüküm verdiği kimseden nefsi için intikam almak veya buna benzer amaçla Allah Teâlâ'nın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, bu kimse zâlimdir, fakat kâfir değildir.bu kimsenin yaptığı zulmün mertebesi (derecesi) hakkında hüküm verdiği kimse ve hükmün vesilelerine göre farklılık arzeder. - Her kim de, Allah Teâlâ'nın indirdiği hükümleri hafife almaz, onları hakir görmez ve o hükümlerden başkasının insanlar için daha uygun ve daha faydalı olduğuna inanmazsa, fakat hakkında hüküm verdiği kimseyi kayırmak veya rüşvet almak gibi, dünya malından bir şey karşılığında Allah Teâlâ'nın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, bu kimse fâsıktır, fakat kâfir değildir.bu kimsenin yaptığı fıskın mertebesi (derecesi) hakkında hüküm verdiği kimse ve hükmün vesilelerine göre farklılık arzeder. Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye -Allah ona rahmet etsin- Allah'ı bırakıp hahamlarını ve rahiplerini (Allah'ın haram kıldıklarını helal, helal kıldıklarını da haram kıldıkları hükümlerde onlara itaat ederek 7

onları) Rabler edinen kimselerin iki kısım olduklarını belirterek şöyle demiştir: "Birincisi: Bilmeleri gerekir ki onlar,hahamların ve rahiplerin Allah Teâlâ'nın dînini değiştirmeleri fiilinde onlara uymakta, bildikleri halde, rasûlün (peygamberin) dînine aykırı hareket ettiklerini, başlarında bulunanlara uyarak Allah Teâlâ'nın haram kıldığının helal olduğuna, helal kıldığının da haram olduğuna, inanmaktadırlar. İşte bu, küfürdür. Allah Teâlâ ve elçisi -sallallahu aleyhi ve sellem- bunu şirk saymıştır. İkincisi: Onların, haramı helal saymak ve helalı haram saymaktaki inanç ve îmânlarının sâbit olmasıdır -Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye'den nakledilen ibâre aynen böyledir-. Fakat onlar, Allah Teâlâ'ya isyan etmekte hahamlara ve rahiplere itaat etmişlerdir.müslümanın, onların günah olduğuna inandığı halde günahlar işlemesi gibi. Bunların hükmü ise, günah işleyen kimselerin hükmü gibidir." Bkz: (Değerli âlim Muhammed b. Salih el-useymîn -Allah ona rahmet etsin-'in: "Fetâvâ'l-Akîde"; s: 208-212. 8