TESLİM ABDAL. Seherde Bir Bağa Girdim Ne Bağ Duydu Ne Bağbancı El Vurup Güllerin Derdim Ne Bağ Duydu Ne Bağbancı



Benzer belgeler
Remzi Kaptan. Cem ve Cemde Okunan Gülbanklar, Deyişler, Mersiyeler, Duazlar

ALEVİ-BEKTAŞİ MİRAÇ SÖYLEMİNDEN CEMİN SİMGESEL TEMSİLLERİNE HAKK'IN BİRLİK BİLİNCİ

İSKENDER PALA İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK

Çukurova Ağıt Söyleme Geleneğinde Ölüm Dışı Söylenen Ağıtlar Prof. Dr. Erman ARTUN

ANADOLU DA NEVRUZ KUTLAMALARI ve EMİRDAĞ-KARACALAR ÖRNEĞİ. Nevruz Celebrations in Anatolia and Emirdağ-Karacalar Sample

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI

ORTAOKUL VE İMAM HATİP ORTAOKULU. Öğretim Materyali KUR AN-I KERİM YAZARLAR. Yrd. Doç. Dr. M. Vehbi DERELİ. Nazif YILMAZ

Eskisehir. Yunus Emre. Sevelim Sevilelim T.C. ESKİŞEHİR VALİLİĞİ İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ

Alevi Gencin Yol Haritası Remzi KAPTAN

Mevlâna ile Şems-i Tebrîzî ye Göre Ebu l-hasan-i Harakanî

CEM DOSYASI HAZIRLAYAN: BAKİ GÜNGÖR (DEDE) SEYİT HARUN NURDEDE OCAĞI KIRKLAR CEMEVİ KIZILPİR SEYİT HARUN NURDEDE OCAĞI

HAMDİ DOĞAN (HAMDOŞ) Türkiye İşçi Partisi ne Âşık Oldum

Isparta İl Merkezi'nde Bulunan Türbeler

BİRLİK ÇADIRI KURULDU

A Ç I L I Ş K O N U Ş M A L A R I

Agop ya da Acar İsmail: Kilis Merkeze Bağlı Acar Köyü nde Bir Ermeni-Fransız Askeri

Ön Söz الباحث : علي حسن حسين

2. Bir berber:1 tane zayıf adamı tıraş etmektense,10 tane şişko adamı tıraş ederim 'demiş. Neden?

MODERN ŞİİRDE HALK EDEBİYATININ ETKİSİNE BİR ÖRNEK: SÜREYYA BERFE-GÜN OLA

Alevilik. > 4pr) UıJİ JlP p H. KİtapYAYINEVİ HAZIRLAYANLAR İSMAİL ENGİN /H AVVA EN G İN

Türk Romanında Yönetici Profili ve Köprü Romanında Yer Alan Vali Örneklemesi


Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanlarının Anıları Bir İnci

DEDE KORKUT HİKÂYELERİ İLE BEOWULF DESTANI NDA YER ALAN TOPLUMSAL HAYATA AİT MOTİFLERİN SAPTANMASI VE KARŞILAŞTIRILMASI

önce, önce, sonra, daha sonra, sonunda, en sonunda ifadelerinden uygun olanlarını kullanmalıyız.

TÜRK MİLLETİNE BORCUMUZ VAR

TUZ KADAR SEVGİ * * Sakaoğlu, Saim; Gümüşhane Bayburt Masalları. Ankara: Akçağ Yayınevi, 2002.

Yaşar Kemal in Dağın Öte Yüzü (Ortadirek, Yer Demir Gök Bakır, Ölmez Otu) Üçlemesinde Yapı, Tema ve Anlatım Özellikleri

----{ kutupyıldızı kitaplığı } OSMANLI DA SEKS. Sarayda Gece Dersleri. Murat Bardakçı

Seçme Dualar ve Sıkıntılardan Kurtuluş

Transkript:

TESLİM ABDAL Seherde Bir Bağa Girdim El Vurup Güllerin Derdim Seherin Bülbülü Öttü Öttü De Murada Yetti Teslim Abdal Yükün Tuttu Teslim Abdal kimdir sorusunu yanıtlamak zor. Çünkü karşımıza dört ayrı yerde ayrı ayrı zamanlarda yaşamış dört Teslim Abdal çıkarılıyor. Bunlar: 1) Teslim Abdal, Onyedinci yüzyılda yaşamış. Asıl adı Mehmed olan, Sultan Dördüncü Murad döneminin bir Bektaşi ulusu. Yeniçeri ocağının Halife Babası, yani Büyük Baba Efendisi. Bağdat seferine katıldığı öne sürülüyor. Bu Teslim Abdal'ın: "Teslim Dede Teslim Baba Ey kahraman Türk Milleti" başlığıyla başlayan bir Mehter marşına konu olduğu iddia ediliyor. Teslim Abdal'ın yurdumuzun üç yerinde türbesi bulunmaktadır. Birincisi Trakya'da Keşan'a bağlı Teslim Abdal köyünde. İkincisi Denizli dolaylarında, üçüncü türbesi ise, Çorum'un Teslim köyünde. 2) Denizli'de tekke ve türbesi olan Teslim Abdal. 3) Denizli'de türbesi bulunandan ayrı bir Teslim Abdal ise Çorum'un Teslim köyünde tekkesi ve mezarı olan Teslim Abdal hakkında daha geniş bilgi için Alevilik Araştırmaları Dergisi, sayı: 1, Mayıs 1998 Can Yoksul, İki Alevi Şairi s: 120-174 bakılabilir. 4) Ankaralı Teslim Abdal. 5) Elazığ'ın Baskil ilçesine bağlı Şeyh Hasan (Şıh Hasan) köyünde olduğu öne sürülen Teslim Abdal. Bunlardan hangisi doğru bilinemiyor. Şimdilik hepside karanlıkta. Biz hepsini birden sunuyoruz. Kesin bilgiler ortaya çıkıncaya değin böyle sürecek. Bunlar ayrı ayrı Teslim Abdal'lar da olabilir, bir Teslim Abdal da. Teslim Abdal şiirlerinde doğru yola girdikten sonra kişinin korkup çekineceği bir engel kalmadığını, Alevi -Bektaşi geleneğinde yol göstericilik duygusunun yoğunluk kazandığını, Kur'an surelerinin kişinin nesnel varlığında görünür duruma geldiğini, kişinin bir tür ''canlı Kur'an'' olduğunu sezer, sezinletir. vurgular ve sergiler. Onda Ali ve On iki imam sevgisi sevgilerin en yücesidir: Teslim Abdal eder Şems'in Çırası Errahmandır iki kaşın arası Güzel Bismillah'la Elham suresi Elif-lam-mim inmiş hattın üstüne 17. yüzyıl Alevi ozanlarının en büyüklerinden biri. Yaşayışı ancak kendisinin ve başka ozanların şiirlerinden çıkarılabiliyor. Buna göre Teslim Abdal, tarikatta yüksek yeri olan bir pirdir. Denizli'de kendi adı ile anılan Bektaşi tekkesinde gömülüdür. Ona göre insan dile gelip konuşan, bütünlüğü içinde Kuranı kendi özünde taşıyan bir varlıktır. Dahası insan Kurandır. İran Safevi Devleti yararına, daha önce kendilerinden söz ettiğimiz Alioğlu, Dedemoğlu, Kul Nesimi gibi ve belki de onlarla birlikte siyasal olaylara karışmış, çabalara girmiştir. Müridi Kul Mustafa'nın bir nefesinden anladığımıza göre Teslim Abdal da Bedreddinli'dir. Tanrı'nın insan varlığında birleştiğini, onunla özdeşleştiğini, insanın tanrının ışığı olduğunu savunur.

Teslim Abdal'ın piri Alioğlu'dur. Bunu bir nefesinde Teslim Abdal kendisi söylemektedir. Pirim Alioğlu'ndan bize gel oldu Mürşid duydu, müşkilimiz halloldu Yardımcımız Şah-ı merdan Ali oldu Urum'a yolladım gönül kuşunu Teslim Abdal yukarıda adı geçen arkadaşları gibi hükümet kovuşturmasına uğramıştır. Çok güçlü ve ülkücü bir ozandır. Ünü yaygındır. Eserleri günümüze dek gelmiştir (C. Öztelli, Bektaşi Gülleri, s: 370). Teslim Abdal Tanrı insanla görünür. İnsan yüzünde yazılı bir Kur'an vardır der. Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün Dünya kadar malın olsa ne fayda Gerçekte yaşamı üzerine ayrıntılı bilgi yok. 11. Mahmut'un emriyle düzenlenen "Bektaşi Tekkelerinin Teftişi" ile ilgili bir defterden o dönemde Sivas'a bağlı Mecitözü ilçesinin kendi adıyla anılan köyünde bir zaviyesi bulunduğu öğreniliyor. Bir şiirinde de pirinin XVII. yüzyıl şairlerinden Alioğlu olduğunu bildirilmekte, bir başka şiirinden ise Dedemoğlu'nun arkadaşı olduğu anlaşılmaktadır. Denizli'de, adıyla anılan tekkede yatan Teslim Sultan Abdal'ın bu şair olup olmadığı da bilinmemektedir. Bir şiirinde "Dördümüzü bir araya sürdüler / Eriş Teslim Abdal gel imdad eyle" diyerek onu yardıma çağıran Kul Mustafa'nın da daha önce sanıldığı gibi Kayıkçı Kul Mustafa olmayıp Teslim Abdal'ın müridi başka bir Kul Mustafa olduğu ortaya çıkarılmıştır. Gel ha gönül havalanma BİR BAŞKA ÖYKÜ -Maarif yayınevi tarafından çıkarılan M. Halit Bayrı'nın Aşık Virani divanında, Teslim Abdal isminde bir aşığın var olduğu, ancak nerede ve ne zaman yaşadığının bilinmediğinden bahsedilmektedir. -Ayrıca, Erman yayınevi tarafından yayınlanmış, İbrahim Aslanoğlu'nun Söz Mülkünün Sultanları adlı eserinde de Teslim Abdal'ın asıl yaşadığı yerin bilinmediği, fakat Çorum'da bir Teslim Abdal köyünün bulunduğundan oralı olduğuna ilişkin tahminler yürütülmüş olduğu görülmektedir. Bu konuda Can Yoksul (A.Haydar Avcı)'nın Alevilik Araştırmaları dergisinin ilk sayısında geniş bir araştırma yer almaktadır. -''Teslim Abdal Elazığ'ın Baskil ilçesine bağlı Şeyh Hasan (Şıh Hasan) köyündendir. Şeyh Ahmet dedenin torunlarından dördüncüsü olan Şeyh Melek kolundan gelen Kalender Abdalın oğludur. Kalender Abdal da bir gerçektir ve nefesleri vardır. Bu köyün Doğu tarafında Şeyh Ahmet dedenin Türbesi ve civarında da köyün mezarlığı vardır. Batı tarafında bir tepenin arka yüzünde de Teslim Abdal'ın türbesi ve onun çevresinde de ondan gelen torunlarının mezarları vardır. Teslim Abdal'ın ikinci oğlu Süleyman'dan doğma Derviş Ali'nin mezarındaki tarih 1172 dir. Bundan anlaşılacağı üzere Rumi 1090 da miladi ise 1670 yıllarında yaşamış olduğu anlaşılır. Teslim Abdal'ın beş oğlu olmuştur. Adları şöyle : İmam, Hüseyin, Süleyman, Bektaş ve Cafer'dir. Bunlardan İmam Teslim Abdal'ın sağlığında öldüğü için, Ceddi Şeyh Ahmet dede mezarlığında gömülüdür. Hüseyin oğlunun mezarı Teslim Abdal'ın türbesi içinde, Süleyman, Bektaş ve Cafer'in mezarları ise Teslim Abdal mezarlığındadır. Süleyman oğlundan gelen derviş Ali'nin türbesi de Şeyh Ahmet dedenin türbesi

bitişiğinde kargir kubbeli bir türbedir. Derviş Ali de bir gerçek Er'dir. Yaygın nefesleri vardır. Teslim Abdal'ın sayısı çok olan nefesleri vardır. Ama elimize ancak yetmiş kadarı geçmiştir. Köyünde onun soyundan gelenler de bir zihniyet vardır ki onun eserlerini kimseye vermeyip sıkı Sıkı saklıyorlar. Bu yüzden fazla elde edemedik. Teslim Abdal ata ve dedelerine saygılı bir kişi idi. Bu yüzden öldüğü zaman kendisine daha fazla ilgi gösterilip, Şeyh Ahmet dedeye daha az ilgi gösterilme ve bu yüzden de saygısızlık etmiş olması ihtimaline karşı, kendi mezarının bugünkü Tepe Düzü mevkiine yapılmasını vasiyet etmişti. Onun için Şeyh Hasan köyünün iki mezarlığı var. Teslim Abdal'dan sonra bu soydan gelen kişiler Teslim Abdal mezarlığına defnedildiler. Yalnız Teslim Abdal'ın oğlu İmam Teslim Abdal hayatta iken vefat ettiği için Şeyh Ahmet Dede mezarlığına defnedildi. Teslim Abdal'ın halk arasında söylenen bir söylencesi şöyledir : Teslim Abdal'ın yaşadığı yıllarda İbrahim Paşa adında, Osmanlı Padişahının seyis başıısı vardır. Bu zat bir gece rüyasında Şeyhhasan köyünü, oradaki Şeyh Ahmet dede yatırını görür. Yatırın üzerine başındaki fesi çıkarıp koyar, daha sonra hiç el değmeden fesin tekrar başına konduğunu görür. Bu rüyanın etkisi ile Şeyhhasan köyünü aramak üzere yola çıkar. Araya araya Fırat nehri kıyısına gelir. Oradan da o zamanın tek nehir nakil aracı olan Kelek ile nehri geçip köye gelir. Köyde başı kavuklu bir çok Dede ve Şeyh vardır. Bunların hepsi kendi çaplarında mucize sahibi kişilerdir. Teslim Abdal ise divana kabul edilmediği için adamdan sayılıp cemaatte yer alamaz. İbrahim Paşa bu kavuklu kişilere rüyasını anlatır. Kavuklular << Peki Paşam, sen kurban kes köylüye yedir, biz gerekeni yaparız>> derler. İbrahim Paşa birinci gün bir kurban keser ve Şeyhin birisi İbrahim Paşanın fesini el değmeden başına giydirmeyi dener, başaramaz. İkinci günü bir kurban daha keser bu defa bir başkası dener, gene fesi Paşaya giydiremez. Böylece kırk gün kurban kesme ve denemeler sürer. Derken İbrahim Paşa hiddetlenir ve : << Benim rüyam yalan değildir. Mutlak içinizden birisi fesi bana giydirecek>> der. << Eğer bunu başaramazsanız hepinizi kılıçtan geçireceğim>> diye bir korku verir. Bunun üzerine herkes telaşlanır, ne yapacaklarını şaşırırlar. Neticede orada bulunanlardan birisinin aklına Teslim Abdal gelir. Belki bunu Teslim Abdal yapar, derler ve hemen denemeye koyulurlar. Teslim Abdal fakir olduğu için civar köylerden olan Boran köyünün sığırlarını otlatmaktadır. Bir kaç kişi hemen yola çıkar, Teslim Abdal'ı bir otlakta bulurlar. <<Aman sen bilirsin, İbrahim Paşa gazaba geldi, bizi kılıçtan geçirecek, bizi kurtar>> diye yalvarırlar. Teslim Abdal <<ya benim bu sığırlarım ne olacak>> der, <<biz senin sığırlarını otlatırız>> deyip, iki kişiyi sığırların yanına bırakırlar, diğerleri de Teslim Abdal'la birlikte Şeyh Ahmet Dede yatırının yanında bekleyen İbrahim Paşaya gelirler. İbrahim Paşa Teslim Abdal'ı görünce, rüyasında gördüğü kişi olduğunu hemen tanır. Çevresindekilere <<işte bu yapar>> der. Yine kurban kesilir, dualar edilir, köylü yer içer, Türbenin içine girerler. İbrahim Paşa fesini çıkarıp yatırın üzerine koyar. Teslim Abdal'ın nazan ile fes Paşanın başına gelir. Üç defa bu tekrarlanır. Paşa kalkıp diğer kavuklulara dönerek : <<Hey Allah'tan korkmazlar, Gerçek kişi ve Gerçek Er bu zat imiş, sizler kendinize boş yere süs veren yalancılarsınız>> diyerek onları kovar. Sonunda Paşa Teslim Abdal'ın dua ve himmetlerini alıp gitmek üzere Fırat Nehri kenarına geldiğinde, Teslim Abdal geri çağırtır ve ona bir delilik yaparak aklını karıştırır. Paşada <<Eyvah iyi bir Er imiş ama deliymiş>> diye ikirciklenir. Teslim Abdal Paşaya <<şimdi gidebilirsin>> deyip gönderir. Orada bulunanlar Teslim Abdal'a merakla neden böyle yaptığını sorarlar. O da: << Böyle yapmasaydım, köyümüzde ne ikrar kalırdı ne iman kalırdı ne de tarikat kalırdı. Hepsini Paşa alıp götürürdü. Şimdi ikirciklendiği için hepsini burada bıraktı>> der. İbrahim Paşa oradan ayrılıp Malatya iline gelir ve bugünkü Paşa Köşkü denilen mevkide ev yaptırıp konaklar.

Seherde bir bağa girdim Ne bağ duydu ne bağbancı El vurdum güllerin derdim Ne bağ duydu ne bağbancı Teslim Abdal'ın torunu Derviş Ali'de dedesi gibi divane ve ermiş bir kişi idi. Şeyhhasan köyünün bir kaç saat batısında Kale köyü var. Bu köyün yamacındaki dağda da, Hz. Muhammed zamanından Battal Gazi zamanına kadar gelip Hz. Muhammed' in verdiği emaneti Battal Gazi'ye getiren Battal Gazi'nin piri Abdulvahab'ın yatırı bulunmaktadır. Kale köyünün bir kaç saat batısında ise Adaf köyü bulunmaktadır. Derviş Ali bir gün Adaf köyünde bir cemde otururken şöyle der: ''Nefestir adamı talar, Adara Elmaya salar, Üç Kürt oğlu suya dalar Battı m'ola çıktı m'ola''. Köylüler Derviş Ali'nin gerçek bir kişi olduğunu bildikleri için hemen adam koştururlar. Fırat Nehri kıyısındaki elma bahçesini kontrol ettirirler. Bakarlar ki kürt çocukları elma çalmaya gelmişler, elma çalarken suya düşmüşler ve boğulmak üzereler. Hemen çocukları kurtarırlar. Derviş Ali ölmeden önce Teslim Abdal'ın yatırı yanında uzanıp yatmasının saygısızlık olacağı gerekçesi ile kendi mezarını başka yere yapmalarını ister. Şimdi yatın Şeyh Ahmet Dede yatın yanında ve ondan biraz daha küçüktür. Şeyh Hasan köyünün kıble yönünde ve köyün hemen önünde Murat suyu akmaktadır. Murat suyunun karşı kıyısında ise Korucuk köyü vardır. Bu köyde Hasan Dede isminde bir de yatır vardır. Bu zata Hasani Basri de derler. Bu zatın Bağdat'tan geldiğini ve sonunda da su ile Bağdat'a gideceği çok önceleri büyüklerimiz tarafından söylenirdi. Bir süre önce Murat taştı. Köylüler yatır gidecek diye telaşlandılar ve çevre köylerden para toplayarak önüne set yaptırdılar. Ne yazık ki, şimdi Atatürk Barajı yapımı nedeniyle bu yatır gene suyun altında kalacak ve söylendiği gibi de Bağdat'a gidecek. Bu yatır, Vakıflar idaresince Eski Malatya (Battal Gazi) ilçesi merkezine nakledilmiştir. Hasani Basri'nin yaşadığı tarih belli değil. Yalnız, çok ağır hasta ve deliler ona büyük bir itikat ile götürüldüğünde şifa bulurlardı. Teslim Abdal bir beytinde bu zatı övmüştür'' (Yusuf Şahin, Kulhak, 1987, İstanbul, s: 250). Teslim Abdal ey der eremediniz Kör idi gözünüz göremediniz Yetmiş yıl dolandım bilemediniz Zöhre yıldızı doğup aştı duydun mu? Teslim Abdal'ın şiirleri öğreticidir, eleştiri öğeleri de taşır. Bu şiirlerin bir kaç Teslim Abdal'a ait oldukları da düşünülebilir. Şiirlerde Şah Hatayi etkileri görülür. Erdebil tekkesiyle ilişkisi olabileceği düşünülse de, şiirlerde daha çok Anadolu Aleviliği görüşleri egemendir. Öztürkçe söyler, dili sade ve akıcıdır, yerel söyleyiş biçimlerine ve adetlerine yer verir. Şiirlerinde Allah-Muhammed-Ali, oniki imam sevgisi egemendir. Menzil almak ister isen Gönül sabreyle sabreyle. Alevi Bektaşi Şiirleri Antolojisi İsmail Özmen Kültür Bakanlığı Yayınları

Eserlerinden bazıları: 1 Gafil durma şaşkın bir gün ölürsün Dünya sana bâki değil ne fayda Ettiğin işlere pişman olursun Pişmanlığın ele girmez ne fayda Bir gün seni iletirler evinden Hak'kın kelâmını kesme dilinden Kurtulmazsın Azrailin elinden Türlü türlü yolun olsa ne fayda Söylersin de sen sözünden şaşmazsın Helâlini haramından seçmezsin Kepeğin tükenir su da içmezsin Hep deryalar senin olsa ne fayda Teslim Abdal der, çöksem otursam Cümle varlığımı ele getürsem Şu yalan dünyayı zapta getürsem Hep dünyalar senin olsa ne fayda 2 Dört duvar içinde olsa mekanım Taşrasından esen yel bana neyler Yanımdaki sudan korku çekerim Uzakta çağlayan sel bana neyler Mekanım balçıktır, üstadım Ali Muhammed nesline demişim beli Çekerim gayreti sererim yolu Ben Hak'tan korkarım el bana ne der Dünyada gerçekler katara uydu Aşk ile muhabbet ikrarın bendi Pirimden almışam hatır gülbengi Haramili olan bey bana neyler Teslim Abdal eder, gözler kanlı yaş Aradım bulamadım bir sevdasız baş Herkesin ameli kendine yoldaş Haramzade olan kul bana neyler 3 Tâ ezelden yârin yüzüne bakıp Cemâli didarı gören ağlar mı Yetişip bir mürşid eteğin tutup Özünden benliği ayran ağlar mı Ali'ye Muhammed geldi bürhana Hatice Fâtıma o ehli câna Birleyip özünü ulu meydana Anlayıp zâtını bilen ağlar mı Sahipzaman yakın yola gelirse Hasan'la Hüseynin âhın alırsa 5 Seherde Bir Bağa Girdim El Vurup Güllerin Derdim Bağın Kapusunu Açtım Sayın Ki Cennete Düştüm Yar İle Tenha Buluştum Seherin Bülbülü Öttü Öttü De Murada Yetti Teslim Abdal Yükün Tuttu 6 Öğmüş te yaratmış kendi nurundan Padişah eylemiş ilin üstüne Cemalini gördüm salâvat verdim Çıkılar sokunmuş serin üstüne Vallahi kur'ân'dır senin sözlerin Yâsin-i şerife benzer yüzlerin İnnâfetahnâ sûresi gözlerin Vedduha inmiştir dilin üstüne Kaşların üstüne benler düzülür İkrarından dönen Hak'tan üzülür Ak göğüsün üstüne Tebbet yazılur Veşşemsi inmiştir kolun üstüne Alnımıza yazıldı böyle yazı Hak içün kılarız biz de niyazı Âyetelkürsile güzel ihlâsı Okudum giderim yolun üstüne Teslim Abdal eder Şemsin çırası Errehmandır iki kaşın arası Güzel Bismillâhla Elham sûresi Elif lâm mîm inmiş hattın üstüne 7 Aşnamdan ayrıldım yamandır halim Adettir aşıkın hali böyle olur Yar aklımı aldı, çevirdi başın Mecnun dedikleri deli böyle olur Şu aşkın ateşi bağrımı yaktı Ah ile feryadım göklere çıktı Gözlerimden yaş yerine kan aktı Yaz bahar ayının seli böyle olur Teslim Abdal ben bu yoldan dönemem Dünyadan piri elimden salmanam

Erenler deminden her ne gelirse Ere erip Hak'kı gören ağlar mı Zeynel'âbidin'in yüzünü görüp Muhammed Bâkır'ın sırrına erip Câ'feri Sadık'ın dârına durup Burada ikrarın veren ağlar mı Mûsâ-yi Kâzım'ın Tûruna uçup İmamı Rızâ'nın yurduna göçüp Küfür köprüsünü ileri geçüp İmam deryasına dalan ağlar mı Takî, Nakî'yi, Askerî'yi bilen Hak Muhammed ile Mehdî'dir gelen Her daim kırkların cem'inde olan Muhabbet tadını duyan ağlar mı Teslim Abdal daim yüksek uçar mı Erenlere teslim olan kaçar mı Dört kapudan kırk makamdan geçer mi Bir olub birliğe yeten ağlar mı 4 Gel ha gönül havalanma Dünya malına güvenme Devlet sofrasına elim sunmanam Saadetli Hünkar kulu böyle olur 8 Arzulamış gelir koca Bağdad'ı Şah Süleyman başı telli geliyor Yardımcısı ola oniki imam Önü sıra serdar Ali geliyor Yüz bini birden der Allahım Allah Yüz bini der Lailahe illallah Yüz bin katarı ver, yüz bin de sipah Yüz bini de darplı sallı geliyor Mümünler Hu çeker, münafık erir Müminin muradın ol Huda verir Yüz bin de zırh geymiş sipahi gelir Yüz bini de bahar ballı geliyor Teslim Abdal der ki hep canlar canı Bunca Süleyman'lar dünyada hani Yüz bin nutku vardır yüz bin de canı Yüz bin de kolu kolçaklı geliyor Şu dünyanın hali böyle Yalan yahşi geçer şöyle Söyledikçe engin söyle Gökte uçar huma kuşu Bilmeyenler atar taşı Enginlik gönülün işi Teslim Abdal özüm haktır Sözümün yalanı yoktur Engin söyle büyüklüktür