1. inci TEŞRİN 1936
....* m m «««Direktörümüz A G ÂH SIRRI L EV EN D
Ders yılı sonunda Çocuk Babalarile konuşma Hayatta gençlerle beraber bulunmak kadar insanı hisli, heyecanlı ve hareketli bulunduran bir şey olmıyor. Hususile bu yakınlık, leylî bir mektep içinde geceli ve gündüzlü beraber yaşayacak kadar daimî ve sürekli olursa, insan her dakika teessürî bir âlemin içinde yaşadığını duyuyor. O zaman mürebbi de, kendisinin bazı kere çocuk, bazı kere delikanlı, bazan da olgun bir adam vasfını aldığını ve mütemadiyen vaziyet ve hareketinin değiştiğini görüyor. Yalnız degişmiyen bir hassa kalıyor : his ve heyecan!... Unutmadığı bir nokta kalıyor: vazife ve mesuliyet!.. Ancak itiraf etmek lâzımgelir ki, bu vazifenin icap ettirdiği mesuliyeti yüklenmek çok kolay bir iş değildir. Muhtelif muhitlerden muhtelif hayat şartları içinde yetişerek gelmiş, birbirine zıt terbiye almış çocukları bir arada bulundurmak ve bunları tek bir terbiye prensibi etrafında toplıyarak onlara bu günkü Cümhuriyet Türkiyesinin istediği vasıfları verebilmek zennedildiğinden çok güçtür. Bununla beraber mürebbiye kıymet verdiren de bu güçlük değil midir?.. Fakat güç te olsa, vazifesinin ehemmiyetini bilen bir mürebbi için muvaffakiyet, her zaman kendini takip eden bir kıymet sayılabilir. Genç, onun dikkat ve ihtimamı altında büyüyecek, günden güne gelişecek, kötü temayüllerini birer birer bırakacak, iyi vasıflarını inkişaf ettirerek gelişecek ve nihayet - herkesin kullandığı tabirle adam olacaktır. Buna şahit olmak az zevk mi? Herkes ekdiğini biçer; tabiri, mürebbiler için söylenmiş gibidir. Mürebbinin aldığı netice, yetiştirdiği fidanın mahsulünden başka bir şey değildir. Ne yazık ki çok kere mektep ve muhit değiştirme yüzünden başkasının ekdiğini başkası biçiyor. Onun için çocuk babalarına düşen en önemli vazife, çocuk kadar mürebbiyi de takib etmek, çocuğunu teslim ettiği müessesenin mahiyetini tanımaktır. Ve yine çocuk babalarına yapabileceğim en büyük tavsiyelerden biri de henüz bir ortamektep veya bir lise talebesi olan çocuğunu, onun istediği mektebe değil, kendi araştırması neticesinde tercih ettiği mektebe vermektir. Ancak bu suretle babalık ve velilik vazifesini yapmış sayılabilir. * * * Mektebimiz bu yıl, on beşinci faaliyet yılını tamamlamış bulunuyor. Memleketin kültür hayatında on beş yıllık bir ömür! Bu, bir müessesenin hayatı için önemle kaydedilmesi lâzımgelen bir hâdisedir. On beş yıl, memlekete genç yetiştiren bir müessese! Bundan bize bir ifıihar hissesi çıkabilir. Fakat tununla asıl haklı olarak övünecek olanlar, o gençler ve o gençlerin velileridir. Biz, ömrümüzün geçip gittiğine acınmıyarak, sadece alâkalı bir mürebbi sıfatile o gençlerin istikballerini sevinçle takip ediyor ve bunu kâfi bir saadet biliyoruz. Direktör Agâh Sırrı Levend
I E
Yar Direktörlerimiz
Öğretmenlerimiz Tabiiye FAIIİRE BATTALGİL Kimya REŞAT ALASYA Fransızca VAH AB BERKEN Fizik CELÂL ERKMAN Coğrafya RAUF SEĞMEN Coğrafya NAFİZ DANİŞMEN Riyaziye REFİK URAN
Felsefe H. NİMETULLAH ÖZTÜRK Edebiyat SABRI ESAT SİYAVUŞGİL Kimya SUPHİ IIAHYANCI Felsefe ZİYAEDDİN FAHRİ - FINDIKOĞLU Tabiye ABİDİN ÖZGER İngilizce NEVİN AKMAN
Öğretmenlerimiz Askerlik KEMAL TOK Türkçe MELİHA SARP Coğrafya II. RAİF A YYILDIZ Resim KEMAL' EMİN BARA Jimnastik SAMİ KARAYEL Riyaziye BEYAZ/D GENÇEL Musiki ALİ DİNÇSES Dikiş ADİLE A K BULUT
Tarih Yurdbilgisi RAŞlT ERMAN îlkkısım Fransızca HABİB GERMİYANLIGİL Okul doktoru ADN AN URAZ îlkkısım LEMAN ERKAN îlkkısım MEL AH A T TÜTENER îlkkısım MEVHİBE ŞENDURAN Muallim muavini ALİ NAZIM Muallim muavini İRFAN GÜRGEN Muallim muavini NUZHET ERGİN
Dahiliye şefi A. MUHSİN A K YÜREK Kâtip SAFİYE ULUS A Y Muhasib A. ZEKİ İaşe memuru MAHMUT ÖN DİN Kütüphane memuru SALİH OĞAN Öğretmenlerimiz bir arada
MEZUNLAR 1934-35 İARİK HALİL NUSRET CEMAL Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi