MISIR IN İMPARATORLUĞU İSTİLA EMELİ, OSMANLI DONANMASI NIN KAÇIRILIŞI III. Selim devrinde, Napolyon kuvvetlerini Mısır dan atmak üzere, Derya Kaptanı Küçük Hüseyin Paşa komutasında donanma ile gönderilen askerler arasında Kavalalı birkaç yüz gönüllüyü etrafına toplamış olan, Kavala çorbacısı Hüseyin Ağa nın yeğeni Mehmet Ali Ağa isminde biri de Mısır a ayak basmıştı. Bu şekilde, Mısır a girmiş olan Mehmet Ali Ağa düzen ve zorbalıkla birkaç sene içinde vezir rütbesine ulaşarak, Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa olarak ortaya çıkmıştı. Mehmet Ali Paşa ümmi idi. Fakat son derece zeki, idareci, teşkilatçı yapıcı ve kararlarında pek cesur bir insandı. Fransa dan uzmanlar getirerek ordusunu yetiştirdi, savaş ve ticaret gemileri yaptırdı. Avrupa ya öğrenciler gönderdi; bu arada memleketi imar ettiği gibi Mısır ın gelirini 13 bin keseden, 400 bin keseye çıkardı. Nihayet Mısır ı kendisine dar görerek özerk bir devlet kurmak, hatta Osmanlı Devleti ni yutmak sevdasına kapıldı. İlk hareket olarak, Osmanlı donanmasını ele geçirmeğe uğraştı. Oğlu İbrahim Paşa nın Derya Kaptanı yapılmasını hükümete teklif etti, fakat başarılı olamadı. Amacına basamak yapmak üzere bu sefer de; Girit Adası ile Şam ve Halep şehirlerinin kendisine bağlanmasını istedi. Hükümetin buna da yanaşmaması üzerine 1831 de isyan bayrağını kaldırdı. Kara ve deniz kuvvetleriyle Mısır sınırlarını aşarak Akka yöneticisi Apdullah Paşa nın üzerine yürüdü ve Akka Kalesi ni zapt ederek, aslında zorluk içinde bocalayan devletin önüne bir Mısır Meselesi koydu. Hükümet bu isyancı valiyi cezalandırmak üzere, Ağa Küçük Hüseyin Paşa yı serdar atayarak bir ordu ile isyancı valinin üzerine gönderdi. Mısır ve Osmanlı orduları Humus da karşılaştılar. Fakat Mısır ordusunun başında bulunan, Mehmet Ali Paşa nın oğlu İbrahim Paşa Osmanlı serdarını yenerek, Konya ya doğru yürümeye başladı. Bu sefer Sadrazam Mehmet Reşit Paşa (Büyük Reşit Paşa ile karıştırılmamalıdır). Diğer bir ordu ile Konya dan Mısır ordusunu karşıladı. Mısır ordusu bu Osmanlı ordusunu da yenerek dağıttı; Sadrazam da, İbrahim Paşa nın eline esir düştü. Artık İstanbul yolu Mısır ordusuna açılmıştı. İbrahim Paşa, Mısır ordusunu peşine takarak, bu amaçla Anadolu da ilerlerken; önemli bir konunun görüşüleceğini bildirerek, Anadolu daki valileri İstanbul a çağırdı. Görüşülecek önemli konu Osmanlı tahtına Mehmet Ali Paşa nın miras olacağı idi. Padişah ve etrafındakiler telaşlanarak Rusya dan yardım istediler. Bu fırsattan faydalanmak isteyen Rusya, Padişaha; kara ve deniz kuvvetleriyle yardım sözü verdi ve hemen Morayıf ismindeki bir generalini Mehmet Ali Paşa ya yollayarak Mısır ordusunun Kütahya dan ileri geçmesini önledi. Saltanatının yıkılacağından korkan Sultan Mahmut; Girit, Sayda, Trablusşam ve Kudüs şehirlerini Mehmet Ali Paşa nın kendisine vermeye razı olarak bu amaçla Halil Paşa ile Reşit Bey i Mısır a yolladı (1832). Mehmet Ali Paşa, devletin bu cömertliğini yeterli bulmadı; konu kaz boğma şekline getirilmiş; Şam, Halep şehirleriyle Adana ve Alaiye (Alanya) sancaklarının da bana bağlanmasını isterim. Dedi. Reşit Bey; Mehmet Ali Paşa yı korkutmak için; 1
Paşam Devlet yine ordular gönderme gücüne sahiptir. Rusyalı da, İranlılar da devlete yardım edeceklerdir. Dedi, Mehmet Ali Paşa güldü: Sadrazamınız elimdedir. Anadolu da oğlum İbrahim Paşa ve adamlarım bulunduğu gibi, bütün Rumeli ahalisi, Arnavutları, Boşnakları ayaklandırmam mümkündür. Avrupalılardan korkum yoktur. Benim askerlerim İstanbul a yakındır. Rusyalının asker göndermesine zaman bırakmam. İranlıyı ise hiçbir şeye saymam. Benim gibi gayretli bir adamınız olmadığından, istediğim yerlerin bana verilmesi zorunludur. Hatta padişah bana Han rütbesi verirse yeridir. Hele siz benim istediklerimi padişaha bildirin, başka bir diyeceğim yoktur. Diyerek kestirip attı. Bunun üzerine padişah Şam şehrinin de verilmesini kabul etti ise de, Mehmet Ali Paşa Adana şehrinden vazgeçmem diye diretti. Bu sırada kara askerleriyle beraber Rus donanması İstanbul a geldiğinden bundan cesaretlenen Osmanlı Hükümeti biraz setleşmek istedi ise de Mehmet Ali Paşa yumuşamadı. Rus kuvvetlerinin İstanbul a gelişinden kuşkulanan Fransa ile İngiltere devletleri; Rus donanmasının bir an önce gönderilmesi için, Osmanlı Hükümeti ni Mehmet Ali Paşa ile anlaşmaya zorladılar. Böylece Mehmet Ali Paşa, bağışlanarak istediği yerlerin çoğu idaresine verildi. Mehmet Ali Paşa; Suriye yi, Filistin i ve Anadolu dan koca bir şehri idaresine geçirmiş olmasına rağmen memnun değildi. Çünkü onun amacı; Osmanlı Devleti ne mirasçı olmaktı. Şimdilik anlaşmış gözüktü. Fakat ileride yeniden hareket etmek üzere, ordu ve donanmasını kuvvetlendirmeye koyuldu. Osmanlı Devleti ne mirasçı olmaktı. Şimdilik anlaşmış gözüktü. Fakat ileride yeler saldı. Mehmet Ali Paşa, zemin ve zamanı uygun gördüğü bir sırada, devlet ile olan bağlarını tamamen kopararak bağımsızlığını ilan etti ve keyfiyeti yabancı devletlere duyurmak üzere Mısır daki konsoloslara bildirdi. Sultan Mahmut tahtının sallandığını anlayarak, Mehmet Ali Paşa nın üzerine hemen bir ordu gönderdi. Bu ordu da, Halep civarında Mehmet Ali Paşa nın ordusuna yenildi (1839). Yenilgi haberinin İstanbul da duyulduğundan bir gün önce Sultan Mahmut ölmüştü. Mehmet Ali Paşa ya karşı duramayacaklarını anlayan devlet adamları; tahta yeni oturan Abdülmecit i ikna ederek, Mehmet Ali Paşa nın bağışladığına dair bir irade çıkardılar ve bu iradeyi Mehmet Ali Paşa ya tebliğ etmek üzere Bab-ı Ali Katibi Akif Efendi yi Peykinusret vapuru ile İskenderiye ye yolladılar. Halbuki Mehmet Ali Paşa, bağışlanmasını istemiyordu. O; Osmanlı Devleti ni yutmak yolundaki sevdasını, özlemini arıyoruz, fakat bulamıyoruz diye ifadelendiriyordu. Derya Kaptanı Ahmet Fevzi Paşa, Abdülmecit in tahta oturduğunu ve Hüsrev Paşa nın Sadrazam olduğunu, Akif Efendi nin Çanakkale den geçişi sırasında öğrenmişti. Derya Kaptanı ile Hüsrev Paşa nın araları açıktı; bu bakımdan Hüsrev 2
Paşa nın intikam almasından korkan derya kaptanı ihanet yoluna saptı. O, aynı zamanda Mehmet Ali Paşa nın eninde sonunda Osmanlı Devleti ni yutacağına inanıyordu. Hem Hüsrev Paşa nın intikam alma ihtimalinden kurtulmak, hem de post kapmak düşüncesiyle donanmayı kaçırmaya kalktı. Donanma Müsteşarı Muhsin Efendi yi Padişahın tahta çıkışını tebrik bahanesiyle İstanbul a göndererek donanmadan uzaklaştırdı. Ferit Mustafa Paşa yı ve donanmanın diğer ileri gelenlerini gemilerine hapsetti ve hükümetten emir almış gibi görünerek, donanmayı İskenderiye ye götürdü, Mehmet Ali Paşa ya teslim etti. İskenderiye ye demirledikten sonra, Derya Kaptanının ihanetini öğrenen subay ve erlerin önemli kısmı, gemilerin filikalarına atlayarak İskenderiye den ayrıldılar ve peşlerine düşen Mısır gemilerine karşı filikalarına koymuş oldukları küçük toplarla savaşarak Rodos a ve Kıbrıs a kaçtılar. Donanmasını kaptıran Osmanlı Devleti için; artık isyancı valinin karşısında dize gelmekten başka yapacak bir şey kalmamıştı ve öyle de oluyordu. Fakat Avusturya, Fransa, İngiltere, Prusya, Rusya devletleri buna meydan bırakmadılar. Mısır Meselesi hakkında 5 devlet tarafından bir karara varılacağını bir nota ile Osmanlı Hükümeti ne bildirdiler. Fransa, Mehmet Ali Paşa yı kontrolüne almak istediği için Rusya da başka açıdan düşündüğünden Mehmet Ali Paşa yı fazla çıkarcı gösterilmesinde ısrar ediyorlardı. Bu bakımdan Avusturya, İngiltere, Prusya elçilerinin aralarında anlaşarak, Mehmet Ali Paşa nın işgali altındaki yerlerin devlete terki, Osmanlı donanmasının geri verilmesi, yalnız Mısır ın kendisine bırakılması kararı alınarak, keyfiyeti Mısır daki konsolosları aracılığıyla Mehmet Ali Paşa ya tebliğ ettiler. Fakat Mehmet Ali Paşa konsolosları kovmaktan beter etti. İşgalim altında bulunan yerlerden başka, Girit ile Adana miras kalmak şekliyle bana verilmedikten sonra işin başka yolu yoktur. Dedi. Bu durum karşısında Mısır Meselesi ni kökünden çözmek üzere Londra da elçilerden oluşan bir konferans kuruldu. 15 Temmuz 1840 tarihinde imzalanan anlaşma gereğince; Girit Adası ile Adana şehrinin ve Suriye nin kuzey kısmının Osmanlı Devleti ne terki, Mısır ın miras yolu ile Akka ile Şam ın güney kısmının hayatta olduğu sürece Mehmet Ali Paşa ya bırakılması kararı alındı. Mehmet Ali Paşa, bu anlaşmaya 10 gün içinde uymadığı taktirde diğer ayrıcalıklar geri alınarak yalnız Mısır miras yoluyla kendisine veriliyor; ikinci 10 gün içinde bunu da kabul etmezse, miras yoluyla Mehmet Ali Paşa ya bırakılmasına dair olan maddeyi hükümsüz saymakta Osmanlı Hükümeti ni serbest bırakıyordu. Dışişleri Müsteşarı Rifat Bey ile Mısır daki müttefik devletlerin konsolosları bu anlaşmayı Mehmet Ali Paşa ya tebliğ için görevlendirildiler. Rifat Bey önce özel olarak Mehmet Ali Paşa yı yalnız ziyaret etti. Mehmet Ali Paşa, Rifat Bey i dinledikten sonra; Bana bu şekilde davranılması haksızlık ve doğru değildir. Sorun düğün evinde kestane kabuğu soymak şekline sokulmuştur. Benim isteğim ne sizin söylediğiniz ne? Bir çocuk bulun da bunları ona söyleyin. Yetmiş iki yaşında Mehmet Ali bunları dinlemez. Amacınız Mehmet Ali yi yoketmek ise ben böyle hareketlere dayanamam, yok oluncaya kadar çalışırım. İster cevabı şimdi alın, ister cevabını sonra alın. 3
Dedi. Sonradan Rifat Bey konsoloslarla resmen geldiği zaman da, Mehmet Ali Paşa; eline tutuşturulan sözleşmeyi konsoloslara göstererek: Bunun cevabını Osmanlı Devleti nin memuruna bildirdim. Dedi. Mehmet Ali Paşa yı, Rifat Bey, bir defa daha özel olarak ziyaret edip; - Paşam ısrarınız aleyhinize sonuç verecektir. Dedi. Mehmet Ali Paşa buna kızarak; Benim iki yüz bin askerim var, dedi. Devletler benim kuvvetime karşı koymak üzere dört yüz bin asker göndermeye zorunludurlar. Hâlbuki onlar en fazla yüz bin asker getirebilirler. O kadar askere karşı duramazsam kendime Mehmet Ali diyemem. Aslında en zenginleri Fransalıdır, o da dışarıda kalıyor. Eğer Mısır a abluka koyarlarsa ben de İbrahimi (oğlunu) yürütüp Anadolu yu, Acemi ve Dağıstanı ayağa kaldırırım. Çerkez de hazır ayakta duruyor. Dedikten sonra, elindeki enfiye kutusunu Rifat Bey e doğru uzattı ve kutuyu parmaklarıyla darbeleyerek; Buna söz etki ederse bana da eder. Mehmet Ali, böyle şeylere kulak vermez. Diye ekledi. Konsoloslar da, bir defa daha şanslarını denemek için Mehmet Ali Paşa yı ziyaret ettiler; Mehmet Ali Paşa onlara da; Devletleriniz aralarında anlaşmaya varırken bana sordular mı? Ben bu maddelerin hiçbirini kabul etmiyorum. Böyle olunca anlaşma hükmündeki 20 gün sürenin sonuna kadar sizlerin burada kalmanızın anlamı ortadan kalkmış oluyor, sizler de İskenderiye yi terk ediniz... Diye cevap verdi ve Rifat Bey i de çağırarak ona da Mısır dan uzaklaşmasını söyledi. Fakat Rifat Bey de, konsoloslar da buna aldırmadılar. Yirmi günlük sürenin sonunda konsoloslar, Mehmet Ali Paşa yı görmeye geldikleri zaman, Mehmet Ali Paşa, rahatsızlığını ileri sürerek gözükmedi. Artık Mısır Meselesi silahla çözülmek yönüne girmişti. Kıbrıs ta toplanan ordu; İngiltere ve Avusturya donanmalarıyla Beyrut taraflarında karaya çıkarıldı. Mısır ordusu müthiş bir yenilgiye uğratıldı. İngiltere ve Avusturya donanmaları da, Mehmet Ali Paşa nın elinde bulunan kıyı boylarını ve kaleleri sıkıştırmaya başladı. Mehmet Ali Paşa için artık ümit kalmamıştı. Fakat İngiltere ile Avusturya; Mehmet Ali Paşa hakkında ağır davranılmasının Fransa yı harbe sürükleyeceğini ileri sürerek, Mısır ın miras yolu ile Mehmet Ali Paşa ya bırakılmasını ve Mısır Meselesi nin böyle çözülmesi için, Osmanlı Hükümeti ni ikna ettiler. Osmanlı Hükümeti de, ister istemez, isyancı valiyi bağışlayarak, miras yolu ile Mısır ı kendi kontrolüne vermeye razı oldu (30 Aralık 1841). Aslında bu sırada Mehmet Ali Paşa da ne istenirse boyun eğeceğini hükümete bildirmişti. İşte Mısır hanedanının temeli böyle kuruldu. Birkaç sene sonra, Mehmet Ali Paşa, Sultan Abdülmecit e saygılarını sunmak üzere, 1845 yılında İstanbul a geldi. Sadrazamlığa istekte bulundu. Kendisine verilen cevapta; istirhamınız bağlılığınıza delil olduğundan buna sevinilmiştir. Ancak Mısır a dönüşünüzden sonra sorun halledilecektir, denildi. 4
Bu zeki ve yaman adam atlatıldığını anlamıştı. 1 1 Tevfik İnci tarafından hazırlanan Deniz Tarihimizin Şeref Sayfaları adlı kitaptan alınmıştır. 5