ŞİA HAKKINDA BİR KİTAP

Benzer belgeler
HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

MUHAMMED BAKIR EL-MECLİSÎ NİN VE BAZI ŞİÎ ÂLİMLERİN HZ. AİŞE HAKKINDAKİ BAZI SÖZLERİ

بسم هللا الرحمن الرحيم DAR'UL HARP NEDİR VE DAR'UL HARP HALKINA NASIL MUAMELE EDİLİR?/HAMD BİN ATİK (RH.A) ed-durar us seniyye, 9/

MEKKE-İ MÜKERREME MEKKE-İ MÜKERREME'NİN BİR KÜFÜR BELDESİ OLUP OLMADIĞI HAKKINDA. Müellif: Şeyh Hamad İbni Atik en-necdi (H1227-H1301)


İmam Şafii nin Vefat Ederken. Üzerinde Bulunduğu İ tikad.

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

Mekke-i Mükerreme'nin bir Küfür Beldesi Olup Olmadığı Hususunda Bir Münazara

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğum yıldönümünü türkü-şarkı söylemeden ve haramlar işlemeden kutlamanın hükmü

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

Birden fazla umre yapmanın hükmü ve iki umre arasındaki süre ne kadar olmalıdır? Muhammed Salih el-muneccid

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

NEDEN BU TOPLUM ASLİ KAFİR? EBU SEYF

İSLAM DA RESMİN HÜKMÜ... 2 Müsavvir (Şekillendiren) Allah tır... 2 Kur an-ı Kerim de Heykel, Put Ve Resimlerin Hükmü... 2 Resim Konusunda Varid Olan

Question. Masumların (Allah ın selamı üzerlerine olsun) velayet hakkına sahip olduklarının delili Nedir?

ح م تهني ة غ ملسلم ف مناسبات غ دينية. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Abdest alırken kep ve şapka veya kufiyenin üzerini mesh etmenin hükmü. Muhammed Salih el-muneccid

Question. Muhammed b. el-hasan el-saffar, müfevvizenin temsilcilerinden miydi?

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

Teravih Namazı - Gizli ilimler Sitesi

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İMAMİYYE NİN İMAMET NAZARİYESİNİN TEŞEKKÜL SÜRECİ Metin BOZAN İSAM Yayınları, İstanbul 2009, 272 s. Harun TÜRKOĞLU

ŞİRK VE ÇEŞİTLERİ EBU SEYF

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Faiz Parasıyla Yapılan Evde Namazın Hükmü

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?

Fırka-i Naciyye. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül :27

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir?

HAC BÖLÜMÜ. 233) Hac İle İlgili Hadisler

Terceme : Muhammed Şahin

DİYOBENDİYE FIRKASI طاي فة دليو ندية

Arefe günü ile ilgili meseleler ve hükümleri مساي ل وأح م تتعلق بيوم عرفة. Bir Grup Âlim

Teşrik günlerinde zevâlden önce cemreleri taşlamanın hükmü

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ. Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid. Terceme edenler. Muhammed Şahin. Tetkik edenler Ümmü Nebil

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

Gençlik Eğitim Programları 7. SINIF SİYER-İ NEBİ

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

ﺐ ﺋﻟﺬﺮﻟ ﻼﺻ ﺔﻋﺪ ﺑ «ﺔﻴ ﻟ ﺘﺮ ﺔﻐﻠﻟﺎ ﺑ» ﺪﺠﻨﻟﻤ ﺢﻟﺎﺻ ﺪﻤﻣﺤ ﺪﻤﻣﺤ ﻴﻦﻫﺎﺷ ﻢﻠﺴﻣ ﺔ : ﺟﻤﺮﺗ ﻞﻴﺒﻧ 1 2 ﺔ:ﻌﺟ ﺮﻣ

Hadisleri Anlama Yöntemi The Method Of Understanding Of Hadith

ARAFAT DAĞI. Hazırlayan: Heyet. Terceme: Muhammed Şahin Tetkik: Ali Rıza Şahin

ORUCA BAŞLAMADA ASTRONOMİK HESABA MI GÜVENİLMELİ YOKSA HİLALİ GÖRMEK Mİ GEREKİR? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

Muhammed Bin Abdulvehhab'ın Akidesi

Türkçeye Tercüme Edilen Hadis Kitaplarında Geçen Zayıf Hadislerin Numaraları

KENDİ KAYNAKLARINDAN ŞİA NIN İNANÇ ESASLARI

Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü. Abdulaziz b. Baz

EBU HANZALA VE BENZERİ KURTULUŞ SAVAŞÇISI DAVETÇİLERİ HAKKINDA DEĞERLENDİRME.

Kadının abdestte başörtüsünün üzerini mesh etmesinin hükmü. Muhammed b. Salih el-useymîn

Altın takmanın erkeklere haram kılınmasındaki hikmet nedir?

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Hz. Mehdinin (A.S.) geleceği ile ilgili olarak üzerinde durmamız gereken bir konu daha vardır.

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

KÂFİRLERİN BAYRAMLARINA KATILMANIN HÜKMÜ

Hoşafçı, galiba aramızdaki ihtilafın, Allah tan başka hiç kimsenin adı önüne ya nida edatının konulmayacağıyla ilgili olduğunu zannetmektedir.

MEVLİD KANDİLİNİ KUTLAMAK CAİZ MİDİR?

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Haydin Câmiye Pazartesi, 31 Ekim :26

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Bid'at münasebetlerde verilen ödüllerin hükmü

KADINA ARKADAN YANAŞMANIN HÜKMÜ

KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR. Adem Sezgin UZUN 1

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

Caferî, Şiî ve Râfızîlerin İNANÇ ESASLARI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

İslam İtikadında Sünnet: Hamdi GÜNDOĞAR /

Revak Kitabevi, 2018 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 42 Âl-i Beyt Serisi: 7

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

İSLAM DÜŞÜNCESİNDE ÇOCUKLARIN DİNİ KONUMU. Mustafa AKÇAY, İzmir, Işık Akademi Yayınları, Ocak, 2012, s. 214.

فضل صالة الرتاويح اسم املؤلف حممد صالح املنجد

Yazar Ali Kara Cumartesi, 11 Temmuz :29 - Son Güncelleme Pazar, 12 Temmuz :33

Hadis Istılahları. ADL: Râvînin hadîsi bozmadan rivâyet eden dürüst bir müslüman olması. AHZ: Bir şeyhden hadîs almak.

EFENDİ BABASI BÜTÜN MÜRİDLERİNDEN HABERDAR İMİŞ!

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-2 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER KAYNUKAOĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

وجوب معرفة العقيدة الا سلامية

Sünnet inkarcılarının dayandıkları en bariz şüphelerinden birisi, hadis yazılması ve buna has sahifelerde toplanılmasını nehyeden nebevi yasaklamadır.

EY HAMANEY! ŞEBBİHALARIN HAK SANCAĞI İLE NE ALAKASI VAR?

Şirk İşleyen Bir İnsanın Müslüman Olması İmkansızdır

İbn Teymiyye nin Bir Sözü Üzerine Değerlendirme

BU RİSALE VE DİĞERLERİNDE ZİKREDİLEN EHLİ SÜNNET VE ŞII İNANCI ARASINDAKİ FARKLARIN ÖZETİ

Acaba hali hazırda elimizdeki Kur an Peygamber (s.a.a) e nazil edildiği suretteki Kur an mıdır?

sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 19 / 2009, s tanıtım-değerlendirme

HİZİPÇİLİK VE ALLAH A DAVETTE OLUMSUZ ETKİLERİ... 2 Hizipçilik:... 3 Hizip Bağları:... 3 Hizipçiliğin Müslüman Cemaat Üzerindeki Zararları:...

İlim öğrenmek kadın ve erkek her müslümânâ farzdır", (1)

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu an hayatta ve yeryüzünde hazır mıdır? Abdulkerim el-hudayr

RECEP AYINDA ORUÇ TUTMANIN HÜKMÜ

Metin Bozan İmâmiyye nin İmâmet Nazariyesinin Teşekkül Süreci

Transkript:

ŞİA HAKKINDA BİR KİTAP www.at-tawhid.org 1

Kitap Adı: Caferi, Şii ve Rafızilerin inanç esasları -Senin Ağzından Senin Dinin Ey Şii- (Orjinal adı:min Akaid'iş-Şia) Müellif: Abdullah b.muhammed es-salih Bismillahirrahmanirrahim, Kitap tanıtımına geçmeden önce bir hususu belirtmek istiyorum. Bu kitap bu konudaki bir çok eser gibi suudlular tarafından hazırlanıp basılmış ve suud selefisi dediğimiz tarzda düşünen yayıncılar tarafından türkçeye tercüme edilmiştir. Bu ve benzeri kitaplar gerçekten önemli ve güzel bilgiler ihtiva etmekle beraber Suud tağutları ve güdümlerindeki alim görünümlü belamların bu tarz ilmi konularda konuşmaya ne hakları ne yetkileri yoktur. Çünkü bu ilim dindir ve ancak bu dine hakkıyla iman edenler din ilmi konusunda kalem oynatma hakkına sahiptirler. Suud ailesi ise İslam dinine, tevhid akidesine, selefi davete ve bu davetin tarihteki öncülerinden Muhammed bin Abdulvehhab (rahimehullah)'ın misyonuna hatta geçmişte bu akideye hizmetleri dokunmuş olan kendi ecdadına dahi ihanet etmiş; selef akidesini emperyalizm ve siyonizmin emellerine alet etmeye çalışmışlardır. Kafir Suud yönetimi bu doğrultuda özellikle İran devriminden sonra Şia aleyhtarı neşriyata ağırlık vermiştir. Halbuki -diğer konulardaki küfür ve şirkleri bir tarafa- bu konuda dahi yüzlerce çelişki içersindedirler. Yazdırdıkları kitaplarda Şiiler hakkında kafir, müşrik diye atıp tutmalarına rağmen hacc mevsiminde iran ve diğer ülkelerden gelen şiilerin mescidi harama girmesine musade etmekte, hatta yaptıkları şirk ve bidatlara göz yummaktalar ve diğer ülkelerden gelen müşriklere müslüman muamelesi yapıp haccetmelerine izin verdikleri gibi şiilere de hac izni verip diğer konularda da onlara müslüman muamelesi yapmaktalar. Bunu yapmalarının nedeni gelecek tepkilerden çekinmeleri ve haccın sağladığı muazzam ekonomik getiriden mahrum kalma endişesidir. Halbuki şiayı, mutasavvıfları ve diğerlerini tekfir etme hususunda samimi olsalardı neye mal olursa olsun bunu yapmamaları gerekirdi. Zira Allahu teala şöyle buyurmaktadır: Ey iman edenler, müşrikler ancak bir pisliktirler; öyleyse bu yıllarından sonra artık Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer ihtiyaç içinde 2

kalmaktan korkarsanız, Allah dilerse sizi kendi fazlından zengin kılar. Şüphesiz Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe 28) Bundan öte Suudi Arabistan sınırları içersinde halen şii azınlık mevcuttur ve müslüman muamelesi görmektedirler. Ayrıca emperyalist sistemin musade ettiği sınırlar içerisinde Suud rejimi yerine göre İranla ilişkilerini sürdürmekte ve iki ülke arasındaki dostluk ve kardeşliğe dayalı munasebetlerin sürdürülmesine atıf yapılmaktadır! Bunları anlatmaktan gayemiz bu mevzuların tafsilatına girmek değildir. Sadece Suud hükümeti ve ulemasının bu konudaki ikiyüzlülüğünü ve samimiyetsizliğini vurgulamak için bunları anlatıyoruz. Biz hak nerden gelirse gelsin kabul ederiz. Dolayısıyla bu ve benzeri kitaplardan istifade etmemiz, yazarlarının diğer konulardaki görüşlerine katılmamız anlamına gelmez. Biz o kitaplardaki ilmi alır geri kalanını bırakırız. Bu girişten sonra kitap hakkında genel bir değerlendirme yapmak istiyoruz. Kitabın amacı Şia akidesini tenkid ederken özellikle doğrudan Şii kaynaklarına dayanarak bunu yapmaktır ve bunu da büyük oranda başarmıştır. Şia'nın görüşlerini naklederken mutlaka Şia'nın itibar ettiği kaynaklardan cilt ve sayfa numarasıyla birlikte nakletmiştir. Yazar, kitabın girişinde günümüz şiasının mutlaka tekfir edilmesini vurgular ve geçmişteki alimlerden rafızileri tekfir etmeyenlerin sözlerinin imamiye dışındaki fırkalara (zeydiyye vb) hamledilmesi gerektiğini söyler. Ayrıca alimlerden Şiayı kafir değil de sadece bidatçi olarak görenlerin kendi devirlerinde Şia'nın gerçek yüzünün tam olarak ortaya çıkmamasından dolayı bu kanaate sahip olduklarını, günümüzdeyse gerek şiilerin kendi devletlerine sahip olmaları gerekse de matbaa vb imkanların yayılmasıyla birlikte şia kitaplarının ve fikirlerinin artık her tarafta yayıldığını, gerçek akidelerinin ortaya çıktığını söylüyor. "Rafıza fırkası ne zaman ortaya çıktı" başlığı altında Şiiliğin ilk kurucusunun Yahudi dönmesi Abdullah bin sebe olduğunu anlatıyor. Her ne kadar günümüzdeki bazı şii müellifler İbni sebe kıssasının uydurma olduğunu iddia etseler de yazar Kummi, Nevbahti gibi birtakım Şia ulemasının da bu gerçeği kabul ettiğini bizzat kendi kitaplarından naklederek isbat ediyor. "Şia neden rafıza diye isimlendirildi" başlıklı bölümde Şiilerin rafızi ismini kendileri için kabul ettiklerini kendi kaynaklarından aktararak "rafızi" isminin Şia'ya ehli sünnet tarafından takılmış bir lakap olduğu iddiasını çürütüyor. "Rafızilerin inandığı beda akidesi nedir?" başlıklı kısımda Şia'nın Allahın -haşa- fikir değiştirmesi anlamına gelen beda akidesini 3

savunduğunu kendi kaynaklarından naklederek isbat ediyor ve böylece Şia'ya beda akidesinin nisbet edilmesinin bazılarının iddia ettiği gibi ehli sünnetin iftirası olmadığını ortaya koymuş oluyor. Yazar Şia'nın Allahın sıfatları hakkındaki düşüncelerine kısaca değindikten sonra günümüzde büyük tartışmalara neden olan Şia'nın Kur'ana bakış açısı konusuna giriyor. Yazar Şia'ya mensup bir çok alimin (!) Kur'an'ın tahrif edildiği itikadına sahip olduğunu bizzat kendi kaynaklarından aktararak isbat ediyor. Bu kaynakların başında ise şüphesiz Kuleyni'nin el- Kafi adlı hadis mecmuası geliyor. Bu kitap ehli sünnet nezdinde Buhari ne ise şia nezdinde odur; yani en sahih hadis kitabı olarak görülmektedir. Bu kitapta Kur'an'ın tahrif edildiğini iddia eden sayısız rivayet yer almaktadır. Ayrıca Şia'nın yakın tarihteki en meşhur alimlerinden Tabersi Kuranın haşa tahrif edildiğini isbat etmek amacıyla müstakil bir kitap kaleme almış ve Geçmişteki şia imamlarının Kuranın tahrif edildiğini iddia eden çeşitli sözlerini bu kitapta derlemiştir. Tabersi bu açık küfür olan görüşüne rağmen tekfir edilmek bir yana halen rahmet ve saygıyla anılmakta ve türbesi ziyaretçi akınına uğramaktadır. Ancak günümüzde şiilere sorulduğu zaman tahrif inancını reddettiklerini söylüyorlar ve delil olarak da iran başta olmak üzere şii memleketlerinde bizdeki kuranın aynısının okunduğunu ve namazda da aynı surelerin tilavet edildiğini gösterirler. Halbuki yazarın şia kitaplarından naklettiği rivayetlerde Kuranın aslında tahrif edildiği fakat orjinal Kuranı mehdinin ortaya çıkaracağı, o zamana kadar mevcut Kur'an'la amel edilmesi gerektiği şiilere tavsiye edilmektedir. Ayrıca günümüzdeki şia uleması görünüşte Kur'anın tahrif edilmediğine inansalar bile kendi alimlerinden tahrif görüşünü savunanları tekfir etmemektedirler. eğer bu bir takiyye değilse en azından şiilerin bu meseleyi imanın temel meselelerinden değil de ihtilafa medar olabilecek teferruat bir mesele olarak gördüklerini gösterir. "Rafızilerin Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) ashabına bakış açısı nedir?" başlıklı bölümde Şia'nın sahabeyi tekfir ettiği hatta bir kaç kişi haricinde Rasulullahın vefatından sonra herkesin irtidad ettiğine dair inançları başta el-kafi olmak üzere kendi kaynaklarından verilmektedir. Rafızilerin sahabeye olan kinleri öyle bir raddeye varmıştır ki Ebubekir ve Ömere (r.anhuma) cibt ve tağut ismini verirler. ayrıca Ömer (ra)'ı şehid eden Ebu lülü'ye mecusi olmasına rağmen "baba şucauddin" ismini verirler ve bu şahsı tazim ederler. (hatta bu mel'un adına bir türbe yaptırıp orayı ziyaretgah edinmişlerdir) "Yahudilerle Rafızilerin Benzer Yönleri Nelerdir?" adlı bölümde şiilerle yahudilerin arasındaki bazı çarpıcı benzerliklere dikkat çekilmektedir. Bana kalırsa yazar bu konuda biraz kısır kalmıştır zira bu konudaki misaller sayılamayacak kadar çoktur, bir kaç sayfa ona yetmez. Ve kanaatimizce şia akidesiyle yahudilik arasındaki bu ilişki benzerlikten 4

öte bir etkileşimden kaynaklanmaktadır; yani yahudilerin şia'nın içine sızması hatta bizzat bu mezhebin kurucuları olması sözkonusudur. "Rafızilerin İmamları Hakkında İnançları Nedir?" bölümünde İmamiye Şiasının 12 imamı adeta peygamber seviyesinde gördükleri hatta aslında bazı peygamberlerden dahi üstün gördükleri ve daha da ileri gidip onları ilahlık mertebesine çıkardıklarını yinekendi kaynaklarından nakletmektedir. Şiiler İmamet inancında o kadar ileri gitmişlerdir ki sadece imamlara isim olarak ilah dememişlerdir onun haricinde uluhiyetin neredeyse bütün vasıflarını (gaybı bilmek, dualara icabet etmek vs) imamlarına vermişlerdir. Hatta şiilerden bazıları hızını alamayıp imamlara haşa Allahın çocuğu hatta ilah, rasul gibi isimler vermiştir. Bunun isbatı kitapta mevcuttur. Bu konuda değinilmesi gereken konulardan biri de Şia'nın nezdinde bu imamet inancının usulu dinden sayılması yani iman esasları arasında yer almasıdır. Bunun tabii neticesi de imamete inanmayanların yani şiiler dışındaki herkesin kafir sayılmasıdır. bu konuda yani imameti reddenlerin kafir olduğu ve arkasında namaz kılınmayacağı vb hususlar Sistani gibi günümüz Şia ulemasının fetvalarında dahi yer almıştır. Bu da Şiilerin özellikle İran devriminden sonra sık sık gündeme getirdikleri "vahdet, şii-sünni kardeşliği" vb söylemlerin tamamen takiyye ve siyasi propagandadan ibaret olduğunu gösteren bir çok delilden sadece bir tanesidir. "Rafızilerin inandığı ricat akidesi nedir" isimli bölümde ise Şia akaidinde önemli bir yeri olan "ricat" yani Ebubekir, ömer, aişe (r. anhum) gibi sahabelerin sözde mehdi tarafından diriltilerek onlardan intikam alınacağı görüşü şii kaynaklarından aktarılmaktadır. bu ise hem şii sapkınlığının hem de sahabelere ve ehli sünnete olan nefretlerinin ulaştığı boyutu göstermektedir. "Rafızilerin inandığı takiyye nedir" başlığı altında takiyye yani inancı gizleme konusunda Şia rivayetlerine yer veriliyor. Netice olarak şiilerin kendilerinden olmayanlara gösterdikleri bazı dostane davranışların hatta sünnilerin arkasında namaz kılmalarının dahi kimseyi aldatmaması gerektiği, bunun takiyeden ibaret olduğu vurgulanıyor. "Rafızilerin iman ettiği çamur akidesi nedir?" adlı bölümde ilginç bir konuya değiniliyor ve şiilerin Hz.Hüseyn (ra)'ın kabrinin çamurunu nasıl kutsallaştırdıkları misallerle anlatılıyor. "Rafızilerin ehli sünnet hakkında inançları nedir?" başlıklı bölümde Şiilerin "nasıbe" adını verdikleri ehli sünneti tekfir ettikleri, mallarını canlarını helal saydıkları kendi ağızlarından anlatılmaktadır. bundan dolayıdır ki onlar tarih boyunca ehli sünnete karşı hep yabancı işgalcilerle ittifak yapmışlardır. kah haçlılarla kah moğollarla; motamot uymasa da 5

günümüzde ırakta abd ile kurdukları dostluğun mantığı da buraya dayanır. onlar ayrıca kendilerinden olmayan herkesi veledi zina ve fahişe çocuğu sayarlar. Bundan Allaha sığınırız. "Rafızilerin muta hakkındaki akideleri ve bunun onlar nezdindeki fazileti nedir" bölümünde şia'nın mutayı basit bir ruhsattan öte adeta dinlerinin bir şiarı olarak benimsedikleri anlatıldıktan sonra mutayla ilgili getirdikleri delillere kısaca cevap verilmektedir. bu bölümde ayrıca bazı şia kaynaklarında geçen kadınla ters ilişkiye cevaz verilmesi hatta emzikli çocuğun şehvetle okşanmasına dahi izin verilmesi gibi cinsel sapkınlıklara da kısaca temas edilmektedir. "Rafızilerin Necef ve Kerbela hakkındaki inançları..." adlı bölümde Şia'nın bu bölgeleri Kabeden dahi üstün gördükleri, buraları ziyaret etmeyi hacdan dahi daha efdal gördükleri gibi sapık inançları kendi kaynaklarından nakledilmektedir. Ayrıca buralarda yaptıkları taşkınlıkların, şirk ve bidatların bizzat kendi alimleri tarafından tavsiye edildiği anlatılmaktadır. mesela şeyh müfid Huseyn (ra)'ın kabrine gidenlere Huseyn (ra)'dan mağfiret dilemelerini ona yönelmelerini salık vermektedir. Subhanallahu amma yuşrikun... "Şia ile ehli sünnet arasındaki ihtilaf hangi yöndedir" başlığı altında şii-sünni ihtilafının sadece muta gibi fıkhi meselelerde olmadığı bilakis dinin temelinde bir ihtilaf olduğu söyleniyor ve bu konuda üç misal üzerinden-yani Kuran, sahabeye bakış ve 12 imama bakış- açıklama yapılıyor. "Rafızilerin Aşura günü hakkındaki inançları nedir? bölümünde ise şiilerin aşura günü yaptıkları çılgınlık ve taşkınlıklara değinilmekte ve zannedilenin aksine bunun sadece halkın bir tasarrufu olmadığı alimlerinin de bu işe destek verdikleri kaşiful gıta'nın bir fetvası nakledilerek izah edilmektedir. "Rafızilerin beyat hakkındaki inançları nedir?" bu başlıkta da rafızilerin başta hulefai raşidin olmak üzere bütün sünni yönetimleri hatta mehdi gelene kadarki bütün hükümetleri tağut ve kafir olarak gördükleri, bunların mahkemelerine başvurmayı dahi küfür saydıkları anlatılmaktadır. (fakat her nedense sünni idarelere gösterdikleri bu kini açıktan kafir olan laik ve demokratik yönetimlere karşı göstermezler. onların mahkemelerine de başvururlar seçimlerine de iştirak ederler. onlar müminlere karşı şiddetli, kafirlere karşı ise son derece merhametlidirler!) "Muvahhid ehli sünnet ile müşrik rafızilerin yakınlaşmasının hükmü nedir?" bu bölümde Şiilerin ve bazı sünni geçinen safdillerin gündeme getirdiği "takrib" yani mezheplerin yaklaştırılması meselesine 6

değinilmekte ve Şia'nın küfür ve şirk niteliğindeki bazı görüşleri hatırlatılarak bu görüşlere sahip oldukları muddetçe bu taifeyle vahdet teşkil etmenin imkansızlığı izah edilmektedir. "Önceki ve sonraki imamlar rafıziler hakkında ne diyor?" bölümünde seleften ve haleften ehli sünnet alimlerinin Şia'ya bakış açıları ve onları reddettikleri açıkça ortaya konulmaktadır. ta ki kimsenin bu konuda bir şüphesi kalmasın. (sonlara doğru bazı suud ulemasının fetvalarına da yer verilmiş ki buna yorumumuzu yukarda giriş kısmında okuyabilirsiniz) Kitabın son bölümünde de Şiilerin Kur'an'dan çıkartıldığını iddia ettikleri sözde "velayet suresi" ve Rasulullahın vefatından sonra Fatıma (r.anha)'ya nazil olduğunu iddia ettikleri "Fatıma levhası" ve son olarak da "Kureyşin iki putuna beddua" adında şeyhayn-yani Ebubekir ve Mmer (r.anhuma)-'a lanet okudukları bir dua; arapça metinleri ve tercümeleriyle -ve tabi ki şia kaynaklarında geçtiği yerler de belirtilerek- yer almıştır. Vallahu a'lem. 7