RABBİN KİMDİR? Allah kullarına karşı çok şefkatlidir. O gün (kıyamet)te herkes, (dünyada) yaptığı her hayrı hazır bulacak, işlediği her türlü kötülüğü de (Ama insan) işlediği (kötülük) ile kendi arasında uzak bir mesafe bulunmasını (onu görmemeyi) arzu edecek. Allah, sizi (azabını hak etmeyesiniz diye) kendisine (karşı gelmekten) sakındırıyor; Allah kullarına karşı çok şefkatlidir. (Al-i İmran/30) KUR'AN'IN ANLAMIYLA BULUŞUYORUZ GIYBET, ÖLMÜŞ KARDEŞİNİN ETİNİ YEMEK GİBİDİR Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla Allah, (insanı incitecek) kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez. Ancak zulmedilenler hariç. Allah her şeyi işiten ve bilendir. Nisa/148 Ey iman edenler! Zandan çok sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli kusurunu (casus gibi) araştırmayın ve biriniz, diğerini çekiştirmesin. Herhangi biriniz (normal insan olarak) ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte bundan iğrendiniz (değil mi?) O halde Allah a saygı duyup emrine uygun yaşayın aykırı davranmaktan sakının. Şüphesiz Allah tevbeleri kabul edendir, çok merhametlidir. Hucurat/12 (İnsanları) arkadan çekiştir(ip küçük düşür)en, (el, kaş ve göz işaretleriyle) alaycı davranışta bulunan her kişinin vay haline! O ki malı toplayıp durmadan sayar. Hümeze/1
FARKINDA MIYIZ? Onlar Kur an( ın söyledikleri) üzerinde düşünmezler mi? Yoksa kalpler(inin) üzerinde kilitler mi var? (Muhammed/24) Hz. Ömer ordu kumandanlarına Kur an okuyucularının isimlerini bana yazın ki, ben onları şeref ve maaş hususunda yükselteyim. Onları etrafa göndereyim ki halka Kur an öğretsinler diye mektup yazdı. Ebu Musa el-eş arî, Hz. Ömer e: Benim yanımda Kur an okuyucularının sayısı 300 kişidir diye yazdı. Bunun üzerine Hz. Ömer onlara şu mektubu yazdı: Rahman ve rahim olan Allah ın adıyla! Allah ın kulu Ömer den, Allah ın kulu Abdullah b. Kays a ve beraberinde bulunan Kur an hafızlarına! Selam sizin üzerinize olsun. Kesinlikle bu Kur an sizin için bir ecirdir, şereftir, azıktır. Ona tâbi olunuz. Sakın o sizi kovalamasın. Çünkü Kur an kimi kovalarsa, onu yüz üstü cehenneme atar. Kim Kur an a tabi olursa, Kur an onu Firdevs cennetlerine götürür. Yapabilirseniz sizin için Kur an şefaatçi olacaktır. Sakın Kur an sizin hasmınız olmasın. Kur an kime şefaat ederse, o cennete girer, kime hasım olursa, o da cehenneme girer. Biliniz ki bu Kur an hidayetin kaynaklarıdır, ilmin çiçeğidir ve Allah katından en son gelen ilahi kitaptır. Allah, onunla kör gözleri, sağır kulakları, kapalı kalpleri açtı. Biliniz ki kul geceleyin kalkar, misvakla abdest alır, sonra tekbir getirir ve Kur an okursa, Allah ın meleği ağzını o kulun ağzı üzerine koyar ve ona Oku! Oku!. Temiz ve güzel kokan ağzınla oku. Sana müba-rek olsun, der Büyüklerimizin Kur an a ve Kur an okuyanlara verdiği değerin, FARKINDA MIYIZ? Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu s-sahabe, 3/511 HADİS-İ ŞERİFLERLE HAFTANIN DUASI
O NUN (sav) AHLAKI KUR AN DI DİN KARDEŞİNİ HOŞLANMADIĞI BİR ŞEYLE ANMAK: GIYBET Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: - "Gıybet nedir, bilir misiniz?" - Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dediler. Hz. Peygamber: - "Gıybet, din kardeşini hoşlanmadığı bir şey ile anmandır" buyurdu. - Söylenen ayıp eğer o kardeşimde varsa, ne dersiniz?" diye soruldu. - "Eğer söylediğin şey onda varsa gıybet ettin; yoksa, o zaman ona iftira ettin demektir," buyurdu. (Müslim, Birr 70. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 35; Tirmizî, Birr 23) Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi: -Ey Allah'ın Resûlü! Safiyye'nin şöyle şöyle oluşu sana yeter, dedim. -Ravilerden biri, bu sözle Hz. Âişe'nin, onun kısa boylu oluşunu kastettiğini söylüyor-. Bunun üzerine Hz. Peygamber: - "Ey Âişe! Öyle bir söz söyledin ki, eğer o söz denize karışsa idi onun suyunu bozardı" buyurdu. Âişe dedi ki, ben bir başka gün de kendisine bir insanın durumunu takliden hikâye etmiştim. Bunun üzerine de Hz. Peygamber: - "Bana dünyanın en kıymetli şeylerini verseler, ben yine de bir insanı hoşlanmayacağı bir şekilde taklid edip anmayı kesinlikle istemem" buyurdu. (Ebû Dâvûd, Edeb 35; Tirmizî, Kıyâmet 51) Ebu'd-Derda (ra)'dan bildirildiğine göre Peygamber(sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyuruyor: "Kim din kardeşinin ırz ve namusunu onu gıybet edene karşı savunursa Allah da kıyamet günü o kimsenin yüzünü cehennemden korur." (Tirmizi, Birr, 20)
GIYBET VE İFTİRA, SÖYLEYENİ HELAK EDER Yüce Rabbımız ın her işinde nice harika hikmetler vardır, her akıl ermez; ama rıza ve teslimiyet göstermeli, olayları ibret gözüyle seyr eylemeli, sonunda, neylerse ne kadar güzel eylediğini görmeli! O, hayatı yaratmış, kim daha güzel kulluk edecek diye imtihan etmek için! Karşımızda renkli ve karmaşık bir alem. Melek de var, şeytan da; salih kulları da var, asi ve zalimler de; sağlık da var, hastalık da; safa da var, cefa da var; iman da küfür de; hayır da var, şer de; akıl da var, delilik, divanelik de; fazilet de var, rezalet de; temizlik de var, pislik de; hüzün de var, kubuh da... O, insanları irşad ve ikaz için sevgili kullar, peygamberler göndermiş, ama onların karşısına da azılı kafirler, muannid münkirler dikilmiş. O mübarek Peygamberlere harkulade mucizeler vermiş, pırıl pırıl vahiyler sahifeler, kitaplar indirmiş; dillerinden hikmet ve hakikat pınarları akıtmış, akli deliller söyletmiş, halkın kimisi anlamış, imana gelmiş, hidayete ermiş; kimisi de küfürde inat etmiş, dalalete saplanmış, körlük, küfür ve nankörlükler içinde mahvolmuş. Hani münkir Ad kavmi, asi Semud kavmi? Nerde Firavunlar, Hamanlar, Nemrud lar, Şeddadlar, Kayzerler, Kisralar, Ebu Lehebler, Ebu Cehiller?!! Böyle cilve-i rabbaniler, zorlu manevi imtihanlar, hikmetli takdir-i ilahiler en sevgili kurallara en çok gelmiş, onun için Hz. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem: Eşedd-ül-belaya alel-enbiya: Bela ve musibetlerin en şiddetlileri peygamberlere gelir buyurmuş. Halkın eza ve cefası, Peygamberler gibi, Tarih boyunca salih kullara da çok olmuş; çünkü onlar, heva ve hevesi önlemeğe, acı da olsa hakkı söylemeğe, hayrı işlemeğe ve işletmeye gayret etmişler. Cenab-ı Hakk ın yolunda kimseye aldırmamış, kimseden perva etmemiş, kınayanın kınamasına aldırmamış, zalimin zulmüne, sömürücü düzenlerin aldatıcı yalanlarına karşı çıkmışlar. Düzenleri tehlikeye düşen ve menfaatleri zedelenenler de onlara karşı çare aramış, bu salih kulları susturmağa çalışmışlar. Önce para, pul, mevki, makam, iltifat, va ad, rüşvet ile; bu sökmeyince dedikodu, karalama, kötüleme, gözden düşürme çalışmaları ile; bu da olmayınca işi daha şiddetlendirip zorbalık, kaba kuvvet, ceza, hapis, hatta idam ile... Allah şerlerinden cümlemizi ve cümle ümmeti Muhammed i sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem korusun! İmam-ı A zam efendimiz bu yüzden hapse atılmış, eza ve cefa ile şehid olmuş; İmam-ı Rabbani hazretleri bu yüzden yöneticilerle ters düşmüş, yıllarca hapiste yatmış, Peygamber efendimizin mübarek sülalesi bu yüzden Emeviler, Abbasiler zamanında baskı ve takibat altında bunaltılmışlar; meşayıh-ı turuk-ı aliyemiz hayatları boyunca nice nice zorluklar, itirazlar, iftiralar ile karşı karşıya kalmışlar. Herhalde bunun için Şemseddin-i Sivasi hazretleri: Bir acep sevdaya düşmüş Şemseddin-i nadanı, gör Hakka makbul olmak ister, halka menfur olmadan buyuruyor. Yunus Emre, kuddise sirruh, cahil halkın anlayışsızlığından ve dedikodusundan bıkmış da: Yunus bu cezbe sözlerin sakın ağyare söyleme! Bilmez misin cahillerin nice geçer zamanesi?! diyor. Ehlullah, evliyaullah, abidler, salihler, aşık-ı sadıklar bu durumdan yılmışlar mı?... Hayır! Hatta: Felek her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin, gene hak yoldan dönmeyiz demişler.
Bir büyük veli kendisini çekiştiren, gıybet eden, aleyhinde atıp tutan birilerine, bir tabak nadide güzel meyve göndermiş ve: Duydum ki bizi gıybet etmek suretiyle, kazandığınız kendi sevaplarınızı bizim tarafa geçirtiyor, yani bize gönderiyormuşsunuz, teşekkür ederim, ben de mukabilinde size bu hediyeyi gönderiyorum buyurmuş. Bir diğer alim de: Gıybet edecek olsam, ana ve babamı gıybet ederdim, çünkü sevaplarımın ancak onlara verilmesine razı olabilirim demiş. Dilimize sahip olacağız. Yalan söylemeyeceğiz, gıybet etmeyeceğiz Bir Hadis-i Şerif; (Ve men celese fi beytihi lem yağteb ehaden bisuin kane daminen alellah) Evinde oturup da kötü sözler söyleyip kimseyi gıybet etmeyen kimse de Allah ın himayesinde olur. Evinde durup, başkasına zarar vermeyen insana da Allah (cc) mükafat veriyor. Evinde duruyor, gıybet de yapmıyor. Hani evde: O geldi, bu gitti, oturalım, sohbet edelim... filan derken işi gıybete dökmüyorlar. Dedikoduya, laf taşımaya, çekiştirmeye dökmüyorlar. Kimseyi gıybet etmiyorlar. O da sevap kazanır, o da Allah ın himayesinde olur. Onun için dilimize sahip olalım. Dilin günahlarından bir kısmı yalandır, dolandır. Bir kısmı karşı tarafın kalbi kırılacak ağır sözlerdir, hakaretlerdir, çirkin sözler, küfür ve sairedir. Bir kısmı da dedikodudur, adam çekiştirmektir, bir insanın kötülüğünü sağa sola söylemektir. Kötülüğü olunca gıybet oluyor. Hakikaten o adamda o kötü sıfat var, söylüyor. --Ne yapayım haklıyım, o adamda bu huy var. Vallahi doğru, billahi doğru; doğru söylüyorum!-- Doğru söylüyorsun ama doğru söylemek bile gıybet olur. Yalan olsa zaten iftira olur. O bakımdan laf taşımak, dedikodu yapmak, çekiştirmek yok! Evinde böyle duran, uslu duran, dilini kullanmasını, günah etmemesini bilen de sevap kazanır Demek ki dilimize de sahip olacağız. Dilimizle günah, çekişme, Allah ın sevmediği şeyler söylemeyeceğiz. Prof. Dr. Mahmud Es ad COŞAN BULMACALARLA KUR AN (A RÂF SÛRESİ 1-64. ÂYETLER)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 EclipseCrossword.com Soldan Sağa 2. "O, rahmetinin önünde müjdeci olarak ları gönderendir." 7/A'râf,57 5. Cennetle cehennem arasında yüksek bir tepe, 6. Takdir edilmiş bir süre, 7. 59-64. âyetler arasında bahsedilen kavmin peygamberi, 8. 11. âyette geçen "(Kudretim için) Âdem'e secde edin." emrine uymayan melek, 10. "Onlar (o küfre sapanlar), dinlerini bir eğlence ve.. yaptılar ve dünya hayatı da kendilerini aldattı." 7/A'râf,51 11. 56. âyette azaptan korkarak ve rahmeti umarak yapılması istenen, 12. Huzeyfe (ra.), İbni Mes'ûd (ra.) ve İbni Abbas'tan gelen rivayetlere göre A'râf ehli, yani yüksek tepelerde oturanlar, sevap ve günahları olan kimselerdir. Yukarıdan Aşağıya 1. " (Allah'ın emrine uygun hareket, haya ve iffetini koruma) elbisesi ise daha hayırlıdır." 7/A'râf,26 3. "Gözleri cehennem ehli tarafına çevrildiği zaman da: 'Ey Rabbimiz! Bizi ler topluluğuyla beraber bulundurma.' derler." 7/A'râf,47 4. Âyetleri yalanlayanların, onlar(ı kabuld)e büyüklük taslayanların ve yüz çevirenlerin ebedi kalacakları ahiret yurdu, 9. "Yiyin, için, fakat etmeyin." 7/A'râf,31 * Bu bulmacanın hazırlanmasında Hasan Tahsin Feyizli'nin Hazırladığı Feyzü'l Furkan Açıklamalı Kur'an-ı Kerim Meali esas alınmıştır.
Bu köşenin içeriği KUR AN IN ANLAMIYLA BULUŞMAK PLATFORMU tarafından hazırlanmıştır. Ayet mealleri Hasan Tahsin Feyizli'nin Hazırladığı Feyzü'l Furkan Açıklamalı Kur'an-ı Kerim Meali nden alınmıştır. Ayet meallerinin tamamına www.kuranimiz.net, ses dosyalarına www.akradyo.net adreslerinden ulaşabilirsiniz. Görüş ve önerileriniz için: bilgi@kuranimiz.net