TBMM BAŞKANI CEMİL ÇİÇEK İN ANAYASA DİLİ SEMPOZYUMU KONUŞMA METNİ Değerli misafirler, Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Evvela bu toplantıyı tertip edenlere hassaten teşekkür ediyorum. 19 Ekim den bugüne Mecliste oluşan uzlaşma Komisyonu ile birlikte Türkiye nin muhtelif bölgelerinde Anayasa hazırlık çalışmalarına katılıyoruz. Halkın görüşlerini, düşüncelerini, devletinden beklentilerini ve yeni Anayasada neyi görmek istiyorlarsa bunları birinci elden öğrenmeye çalışıyoruz. Bu toplantıların bir kısmını çatı örgütleri dediğimiz konfederasyonlar tertipliyor. Ayrıca vakıflarımızın, derneklerimizin tertiplediği toplantılar da bulunmaktadır. Bu süre içerisinde konulu iki toplantıya katıldık. Bunlardan biri geçtiğimiz hafta Abant ta yapılan haberleşme, bilişim gibi hak ve özgürlükleri doğrudan ilgilendiren konulu bir toplantı. İkincisi de bugünkü toplantıdır. Bu toplantı gerçekten çok önemlidir. Evvela konusu itibariyle önemlidir. Dil meselesi sadece Anayasa bakımından değil, başka sebeplerden de önemlidir. Bu toplantının zamanlaması da çok uygundur. Bu ayın sonu itibariyle halkın katılımıyla ilgili dönemi kapatmış oluyoruz. Sonradan görüşler gelirse memnuniyetle bunları da dinleyeceğizama ikinci safhaya geçmiş olacağız. Bugünkü toplantı Anayasanın dili bakımından daha sınırlı bir alanla ilgilidir. Değerli Konuklar Şunu kabul etmemiz lazım ki Türkiye nin birçok sorununun yanında bir de dil meselesi bulunmaktadır. O bütünlük içerisinde ele alınmadığı takdirde Anayasada düzgün bir dil kullanmak ne kadar mümkün olur bunu takdirlerinize bırakıyorum. Türkiye nin bunca derdi arasında belki en başta gelen konu dil konusudur ve dil politikasına ihtiyaç olduğu da ortadadır. 1
Aynı dili konuşuyoruz fakat anlaşamıyoruz. Aynı dili çok farklı konuşuyoruz. Aynı kelimeleri kavramları farklı anlamlarda kullanıyoruz. Aynı kelimeleri kullanırken iltifat mı yapıyoruz, hakaret mi yapıyoruz bilmiyoruz! Resmi kullanımda bile çok farklı kulllanışlar var. Mesela ben Adalet Bakanıyken gittiğim yerlerde,-sayın Mehmet Ali Şahin de belki farketmiş olabilir -bazı yerlerde Adliye, bazı yerlerde Adliye Sarayı, bazı yerlerde de Adalet sarayı diye yazardı. O zaman bununla ilgili Türk dil Kurumuna yazı yazdım. Bunlardan hangisi doğrudur diye sordum? Bana gelen cevapta Eğer tek kullanacaksanız Adliye, birlikte kullanacaksanız Adalet Sarayı demek gerekir, Adliye sarayı ifadesi olmaz denildi. Biz de buna dikkat etmeye çalıştık. Önceki gün haber kanallarının birinde haber izliyorum. Bir kişiyle ilgili suçu sübut oldu diye ifade edildi.ben ilgili arkadaşı aradım. Zaman zaman böyle lüzumsuzluklar yapıyorum. İlgili kanalı arayıp, şurada şu yanlışlık oldu diye uyarıyorum. Özellikle atlyazılarda bu hatalar daha çok oluyor, tasarı yerine teklif deniliyor, hatta meclis kararı tasarı diye yazılıyor. Sübut lafı doğru değil, isterseniz bir sorun, acaba yazılı metinde mi bir yanlışlık var, yoksa okuyan arkadaşımız mı yanlış kullandı diye uyardım. Anlaşıldı ki yazılı metinde suçu sübut oldu şeklinde yazılmış. Bu şunu gösteriyor ki Türkiye de bir dil problemi gerçekten var. Bu yeni bir olay da değil. Saygıdeğer Misafirler Türkçe aynı zamanda bir resmi dil, devlet dilidir. Devlet dili olmak kolay değildir. Dünyada 6912 yaşayan dil vardır. Ama bunların hepsi resmi dil değildir. İki yüz civarında resmi dil vardır. Devlet dili olmak da sıradan dil için söylenebilecek sıfat değildir. Devlet dili olabilmesi için belli zenginliği ihtiva etmesi lazım. Türkçe aynı zamanda bir medeniyet dilidir. Bu dil sayesinde birçok şaheser ortaya konabilmiştir. Haddimi aşmıyorsam şunu da ifade edeyim ki, son dönemdeki kadar, (3-5 yılı kastedemiyorum) Türk dilinin bu kadar perişan, bu kadar güçsüz kullanıldığı bir dönem tarihimizde var mıdır bilmiyorum! 2
O zaman konuyu sadece anayasa dili olarak değil, Anayasanın dili kötü de kanunlarımızın dili çok mu iyi. Şimdi bütün sınavlar test yapılıyor. Kimse Türkçe kullanmıyor ki, çarpı işareti kullanıyor. 68 li yıllarda üniversitelerde işgal ve boykotlar başladığında rahmetli Mümtaz Turhan Maarifimizin Ana Davaları diye bir broşür yazdı. Orada dil konusuna özel bir atfı vardır. Seneler evvel FuzilininKasidesi ni belki ilkokul mezunu olmayan bile anlıyordu. Aradan zaman geçti, ilkokul mezunları değil, ortaokul mezunları bile anlamaz oldu. Aradan zaman geçti lise mezunları anlamaz oldu. Aradan zaman geçti üniversite mezunları anlamaz oldu. İyileri tenzih ederim ama bu ilim adamlarımızın çoğunun bile Su Kasidesi ni doğru dürüst anladığı kanaatinde değilim. Dolayısıyla biz Türkçeyi sadece Anayasada doğru kullanmış değiliz. Yapmakta olduğumuz kanunlarda da çok kötü kullandığımız ortadadır. Hem gramer itibariyle, hem anlam itibariyle. Onun için de zaman zaman ihtilaflar yaşıyoruz. Aynı metnin farklı yorumlanmasından kaynaklanan siyasi sıkıntıları ve kargaşaları da yaşıyoruz. Bunu hesaba katarak Meclis Başkanı olduktan sonra şöyle bir çalışma yapmaya başladık; O zamanki Türk dil başkanı arkadaşımızla da konuşarak, Meclisimizdekiler başta olmak üzere kanun yapıcıları bir eğitimden geçirsek dedik. O güne kadar Türkçeyi kötü kullanan biri onbeşgünlük seminerde dilini ne kadar düzeltir bilemem ama biryerden başlamak için böyle bir çalışmayı yaptık. Sadece Meclisteki kanunlar kısmında çalışan arkadaşlarımız açısından bu çalışma yetmiyor. Kaynaktan kötü geliyorsa ne kadar düzeltirseniz düzeltinyetmiyor. Belki bu eğitimleri devamlı hale getirmek gerekmektedir. Türkiye de dört yerde kanunlar genel müdürlüğü bulunmaktadır. Adalet bakanlığında, Başbakanlıkta, Meclis başkanlığında bir de Cumhurbaşkanlığında var. Dördü de aynı telden çalmazsa, bozukluğu gidermekte zorluk çekeriz. Birisi uydurukça, diğeri eski Türkçe kullanıyorsa, ne kadar düzelteceğiz. Onun için bir bütünlük içerisinde bunun ele alınması gerekiyor ve bu bir maarif, Milli eğitim meselesidir. Belki yeniden teşkilatlanmaya ve yeni bir kısım kararların alınmasına ihtiyaç vardır. İkinci çalışma şudur;hem Türkçe kullanımı açısından hem de sair sebeplerle Türkiye de bu işin eğitimini veren kurum yok gibi. Mecliste bir yasama akademisi kuralım istedik. Meclisin işleyişini dikkate alarak, Meclis bünyesinde bir yasama akademisi kurulmasını doğru bulmadım.onun için bunu bir üniversite bünyesinde gerçekleştirelim dedik. Gazi Üniversitesi ile işbirliği yaparak bir yasama entitüsü kuralım dedik. Bunun protokolünü yaptık, YÖK ten de iznini çıkardıktan sonra, enstitü faaliyete geçecektir. Yasama faaliyetine katılanların, yasama nasıl yapılır ve dil meselesine de çözümler getirelim diye bu adımı attık. Doğrudur yanlıştır bilmiyorum ama bir adım atmış olduk. Dolayısıyla dil meselesiyle ilgili olarak biryerden başlamamış gerekiyor. 3
Herkesin Türkçeyi kötü kullandığı bir noktada Anayasa komisyonundakilerin bu zaafları, eksiklikleri gidermesi kolay olmaz. Kıymetli Konuklar, Anayasanın dilinin ne kadar kötü olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu kadar zamandır Meclisteyiz ama yemin metnini düzgün okuyanımız çok azdır. Bunu yapan da çok büyük başarı elde etmiş olur. O kadar kötü yazılmış bir metni hatasız okumak kolay değildir. Hepimizin bildiği şudur ki: Anayasalar ve yasalar o dilin mükemmel örnekleridir. Bir dilin en güzel metinleri denildiğinde, Anayasalar gösterilir. Hem kelime zenginliği hem de sair yönleri itibariyle. Bu dönem geçmiş dönemdeki hataları asgariye indirerek bir anayasa yapma imkanını inşallah bulacağız. Taslak bir metin yazdıktan sonra üçüncü safhada herkesin bilgisine sunacağız. Diyeceğiz ki; biz sizlerden gelen görüşler çerçevesinde bir taslak metin hazırladık ne diyorsunuz? Sadece içerik itibariyle değil, aynı zamanda dil açısından da herkes bakabilirse eksiklikleri o safhada giderme imkanımız olur. Onda sonra meclisin ilgili komisyonlarında görüşülecek. O safhada da azami gayret göstererek, hatasız diyemeyeceğim ama en az hatayla inşallah bir anayasa yaparız. Saygıdeğer Konuklar Bu toplantı bizim için sorumluluk yükleyen bir toplantı oldu. Burada Türk Dil Kurumu başkanımızın da bulunması önemlidir. Türkiye de dille ilgili çok tartışma yapılıyor. Özellikle resmi dil, anadil, devlet dili vs. Bu konuları bilmeden tartışıyoruz. Bilmeden tartışıldığı için de kutuplaşmalara, kavgalara sebebiyet vermektedir. Bu işin doğrusunu öncelikle sizler kamuoyuna açıklarsanız, ondan sonra biz neyi tartıştığımızı bilmiş oluruz. Anayasa yapım sürecinde resmi dil, ana dil konusu da önemli bir tartışma alanıdır. Anayasanın kolay yazılacak maddeleri olduğu kadar üzerinde müzakere yapılacak konuları da bulunmaktadır. Yaşayan her dil resmi dil değildir. Bir tartşma başlatmak anlamında söylemiyorum; Bazı ülkeler var ki altmıştan, yetmişten fazla dil kullanılıyor. Brezilya da 500 dil kullanıyor ama resmi dil bir tanedir. Nijerdya da altmıştan fazla aşiret dili kullanılıyor ama herkes İngilizce üzerinden anlaşıyor. 4
Onun için dil meselesi anayasanın sadece yazımı açısından değil, önemli maddelerinin düzenlenmesi açısından da önem arz etmektedir. Bundan dolayı da içe dönük bir çalışma yerine, kamuoyunun bu konularda bilgilendirilmesine ihtiyaç olduğunu düşünerek, kurumlarımızın bu tür tartışmaları tribünlerden seyretmek yerine, bilimin ortaya koyduğu dünyadaki gerçek neyse, onu ortaya koymalılar ki abes tartışmalar yapmış olmayalım. O yüzden bu toplantıyı çok önemsiyor, toplantının gerçekleşmesinde emeği geçenleri kutluyorum. 5