Ortak Roman Son Bölüm Biliyor musun Erol, ben seni hiçbir zaman unutmayacağım Ölene kadar Erol koltuğuna külçe gibi çökmüş, sessizliğe gömülmüştü. Yüzü tuhaf bir duygu karmaşasından tanınmaz haldeydi. Böyle bir finali sezinlemekle birlikte, Leana nın son sözleri Profesörü yine de duygulandırmıştı. Kim bilir belki Bruno Moretti nin geçmişinde de gönül yaraları, ayrılıklar pişmanlıklar vardı. Tik. Tak. Tik. Tak. Salondaki saatin sarkacı zamanın amansızca akıp gittiğini ilan etse de, dönüp bakan yoktu ona. Tam o sırada evin telefonu çaldı. Moretti ürktü. Bu tür beklenmedik uyarıcılar hipnoz sürecini olumsuz etkileyebilirdi. Andreana açmış olmalıydı, telefon sustu. Profesör bakışlarını Erol un yüzüne dikti. Hayır, dünyadan habersiz, kendi geçmişine dalıp gitmişti o. Erol un dramının üstündeki sır perdesi aralanmaya başlamıştı. Ama bir anda zamanı yirmi yıl ileriye sarıp Erol u daha da hırpalamayı göze alamadı Moretti. O geceden sonra neler yaptın? Lisansüstü programının sonuna gelmiştin, öyle değil mi? Erol un kaşları çatık da kalsa, nabzı az çok normale dönmüş, sımsıkı kilitlenen dudakları aralanmış, birbirine kenetlenen parmakları hafifçe gevşemişti. Oradan nasıl çıktım, eve nasıl gittim, bilemiyorum Yatağa yatıyorum Dünya etrafımda dönüyor dönüyor Karanlık, kapkaranlık Birden omzumu sıkıyor bir el. Sarsalıyor, sarsalıyor beni. Uyan Erol uyan, yeter artık! Off Lanet Dimitri, ev arkadaşım Eğilmiş bana bakıyor Dobra utra sultanım, Bu ne uyku! Tam 36 saat. Otuz altı saat ha? Keşke bir ömür boyu uyusam, uyusam uyusam Yine sarsalıyor Defol git başımdan Kör müsün, uyumak istiyorum. Suratıma dökülen su Buzz gibi Tamam Dima, yeter, çek git başımdan Kapı kapanıyor ayak sesleri Gitti... Doğruluyorum. Göğsümdeki acı beynime sıçrıyor Ne halt ettim ben? Tanrım Tanrım Robot gibi kalkıyorum yataktan. Robot gibi giyiniyorum Eşyalarımı topluyorum. Soğukkanlı bir katil gibi Ne yapıyorum ben? Neyim varsa odada, iki bavula tıkıyorum. Kitaplarımı, disklerimi, notlarımı kutulara koyuyorum... En üste bir not: Desvidanya, yoldaş, hoşça kal Kutular sana emanet
Sonra tek başıma bekliyorum evde. Hava kararsın, kimseye görünmeden kaçıp gideyim buradan ama duramıyorum içerde. Nefes alamıyorum Bavullar elimde, çıkıyorum odamdan evimden şehrimden hayatımdan Erol konuştukça temposu artmış, en sonunda sözcükler birbirine karışır olmuştu. Her birini tek tek seçemese de neler olup bittiğini anlamıştı Moretti. Üzerinde durmadı fazla. Ya sonra Erol, nereye gittin öyle apar topar? İstanbul a mı döndün? Ahhh İstanbul Hayır, dönemem oraya bir daha, asla. Mümkün değil. Asla Nereye mi gidiyorum? Ben de bilmiyorum. Önce gara... Bir bilet Bir trene atlıyorum. Üzerinde New York yazıyor. New York Neden? Moretti, Erol a yardımcı olmaya çalışıyordu. Neden New York, Erol? Bir arkadaşın mı var orada? Cana yakın bir dost? Orası tam bana göre galiba kalabalık çok kalabalık kalabalığa karışmak yok olmak istiyorum. Kimse tanımasın beni, bilmesin nereden gelip nereye gittiğimi Moretti ayrıntılarla zaman kaybettiklerini fark etmişti. Hem Erol u sakinleştirmeye, hem de olan biteni bir an evvel öğrenmeye çalışmalıydı. Demek New York Peki, bir yıl sonra? Yine orada mısın? Erol duraladı. Sonra o monoton sesle konuşmaya devam etti. Evet, New York tayım. Master bitti. Columbia Üniversitesi Tarih ve Edebiyat bölümü... MacMillan yayınevindeyim Yalnızım, çok yalnızım Durmadan çalışıyorum çok çalışıyorum Leana hep içimde. Son sözleri her daim beynimde çınlıyor Keşke o beni terk etseydi Çekip gitseydi Daha mı az olurdu acım? Korkaklığımın, bencilliğimin cezası bu Ya o neler yaşadı yaşıyor kim bilir... Durakladı. İçini çekti. Her şeyi unutmak ister gibi elini savurdu havaya. Lisa yı arıyorum birkaç ayda bir İlk defasında çok kızdı, bağırdı, sövdü, ama kapatmadı telefonu. Eski dostluğumuzun hatırına belki Adını anmadan soruyorum her defasında O nu. Susuyor Bazen, ne hakkın var diyor sormaya Bazen bana acıyor O da olmasa, yapayalnızım bu dünyada Tik. Tak. Tik. Tak. Sarkacın o meşum sesi olmasa her anlatılanı dinlemek, her kelimesini duymak istiyordu Moretti, ama zaman daralıyordu. 11 Kasım 2012. O güne gelmeleri gerekiyor işler daha da karışmadan.
Hiç dönmedin mi İstanbul a? Erol un yüzü yine kaskatı kesildi. Hiç. Ne Silvia, ne babam. Bir tek Selin ile telefonlaşıyorum ara sıra. Birkaç kere New York a geldi. Sarıldık Dertleştik Dön artık, yeter diyor bana hep. Susuyorum. Sonra bir gün sabaha karşı aradı. Sesi boğuk. Zor konuşuyor Erol, Erol, babam babam Ağlamaya başladı Ben de tutamıyorum kendimi Nasıl, neden, ne zaman? Hıçkırıklar arasında Aniden diyor. Kalp krizi Sonra ekliyor, hemen buraya gel, ilk uçakla Hem acılı, hem öfkeli sesi. Babamı ben öldürmüşüm gibi Babam yok artık suçlayacak Ben sorumluyum her şeyden O şehirden bu şehre. O işten bu işe Özgür müyüm sanki? Ahh Döndün mü peki İstanbul a? Evet döndüm, ilk uçakla Yetiştim babamın cenazesine. Aşkenaz Sinagogu na gelmişti tüm yakınlarım, tanıdıklarım Daraldım Çok daraldım Herkes ağlıyor Ben taş gibi Ben kaçmak istiyorum Moretti araya girdi. O halde New York a geri döndün hemen, öyle mi? Erol bir eliyle yüzünü okşadı sanki. Çenesini sıvazladı. Yüzü aydınlanır gibi oldu yavaştan. Dönerim sanıyordum ama hayır... Annem yalnız. Selin evli ama düğününe bile gitmemişim. İki yeğenim olmuş, görmemişim. Çocukluk arkadaşlarım, dostlarım. Bırakmadılar beni New York a gittim, ama kalmaya değil işimden ayrılıp, eşyalarımı toparlamaya Selin eski evimizde kalıyor Moda da, annem de üst kata yerleşmiş Ben de oraya yakın bir daire tuttum. Babamdan kalan parayla yavaştan yeni bir hayat Tik. Tak. Tik. Tak. Moretti acele ediyordu, bitmeliydi artık bu seans. Peki sonra? Evlendin mi İstanbul da? Gözleri parladı Erol un. Sanki gülümsüyordu koltuğunda. Bir gün Corbus Coffe de gördüm onu Berivan ı Önce arkadaş olduk, sonra sevgili Sevdim onu. Bana iyi geldi Bu kez dik duracaktım Lisa yı arıyorum yine arada bir, konuşuyoruz, ama söyleyemedim ona Berivan la evlendiğimi, bir çocuk beklediğimizi Moretti sırtını koltuğa yavaşça yasladı. Anlaşıldı, diye söylendi kendi kendine. Erol sevdiği biriyle evlenmişti sonunda. Ve şimdi bir de çocuk bekliyorlardı. Ne yazık, diye geçirdi içinden. Şimdi her şey bir şekilde yoluna girmişken 11 Kasım a gelmek zorundaydılar. Erol un bilinçaltına gömdüğü gerçeği, o gece yaşadığı travmayı gün ışığına çıkarmak zorundaydı Profesör. Kendini bir cerrah gibi hissediyordu. Habis bir tümörü, çok kritik bir
ameliyatla temizlemek zorunda kalan bir operatör gibi O riski almasa hasta zaten ölecek. Peki, ya hastasını ameliyat masasında kaybederse? Şimdi rahatla rahatla son bir şey anlatmanı istiyorum. Sonra seni uyandıracağım İyi olacaksın Her şey iyi olacak Erol a baktı. Hiçbir şeyden habersiz bekliyordu o Derinlerde sakladığı o uğursuz gerçek her neyse, birazdan açık edeceğinden, çırılçıplak kalacağından bihaber Şimdi Erol, bir gece öncesine gitmeni istiyorum. Dün geceye. 11 Kasım 2012 gecesine Bana otele yerleştikten sonra neler olduğunu anlatmanı istiyorum. O kitaba neler yazdığını, neden yazdığını anlatmanı istiyorum. Sakin ol, seni dinliyorum. Unutma, her şey iyi olacak Sakin ol. Erol başını hafifçe öne eğdi. Daha önce hiç böyle yapmamıştı. Evet, otele geldim. Resepsiyondaki kızla konuştuk. Ona arabamın anahtarlarını verdim O da bana odamın anahtarlarını Odama çıkıyorum. Yorgunum Soyunuyorum Eşyalarımı yerleştiriyorum dolaba Laptopumu açıyorum. Yeni mesaj yok. Sonra o kitabı alıyorum elime. Alıp da iki yıldır kapağını açamadığım o kitabı Kraliçe Loana nın Gizemli Alevi. Leana m Prensesim Kızıl saçlım Gizemli alevim Bugün tam yirmi yıl oldu. Leana Leana Kötü bir insanım ben. Bencil. Korkak. Hak etmiyorum seni zaten Veda etme vakti geldi. Elime kalemi alıyorum kapağı kaldırıp içine yazıyorum. Kızıl saçlı prensesim, bugün tam yirmi yıl doldu. Ayrı yürüdüğümüz yolun sonuna geldik. Elveda Derin bir nefes alıyorum Ve başlıyorum kitabı okumaya Adınız ne peki? Bir dakika, dilimin ucunda. Okumaya devam ediyorum Her kelime zihnime kazılıyor. Erol adeta ezberden okur gibiydi satırları. Her şey böyle başlamıştı. Sanki derin bir uykudan uyanmıştım, ama hâlâ sütümsü bir grilikte salınıyordum. Ya da henüz uyanmamış, rüya görüyordum. Tuhaf bir rüyaydı, görüntü yok, ama ses vardı. Tam o anda telefonum çalıyor. Herhalde Berivan Hayır, o değil Selin Sesi telaşlı Öfkeli Lanet olsun Erol, Berivan hastanede Hemen atla gel diye bağırıyor. Neler söylüyorsun sen? Duydun işte, hastanedeyiz hepimiz.
Berivan ı ameliyata aldılar. Hemen buraya gel Dimağım uyuşuyor, ellerim buz kesiyor Ne demek ameliyat, Selin? Ne ameliyatı bu? Doğum mu? Keşke öyle olsa Kanama geçirmiş, bayılmış Evde yalnızken. Annem tesadüfen telefonla aramasa... Neyse aldık getirdik işte hastaneye Doktoru geldi çok kan kaybetmiş nabzı zayıf offff Umudunuzu kaybetmeyin, şimdi ameliyata alıyoruz dedi ve gitti! Bekliyoruz Erol, bekliyoruz Başım dönüyor Midem bulanıyor Peki, nasıl olmuş Selin, neden? Neden? diye bağırıyorum telefona Şimdi olmaz diyor buraya gel sonra anlatırım. Şimdi söyle Selin! Yalvarırım söyle bana Önce buraya gel diyor yine Moretti, Erol un iyice kontrolden çıktığını hissediyordu. Bu trajediyi bir an evvel sonlandırmalı, Erol u uyandırmalıydı. Erol, her şeyi anladım. Zorlama kendini Rahatlamaya çalış, şimdi seni uyandıracağım son bir soru. Selin anlattı mı sana neler olduğunu? Evet sonunda Tanrım Ölüp kurtulayım bu acıdan Bir mesaj gelmiş çalışma odamdaki faks makinesine. Lisa dan. Ne bilsin evlendiğimi, karımın çocuk beklediğini? Berivan almış o faksı. Bulduklarında o kağıt varmış elinde... Bana yazmış Lisa Leana Leana m bir araba kazası geçirmiş. Ölmüş prensesim. Bir de bir kızım varmış benim On dokuz yaşında Lisa söyleyememiş. Bir türlü söyleyememiş bana... Leana m yemin ettirmiş. Şimdi Boston daymışlar Kızım beni oraya çağırıyormuş Annemin cenazesine gelsin babam Moretti bile sükûnetini kaybetmiş gibiydi. Bir süre ne diyeceğini, ne yapacağını bilemedi. Acaba bu hipnozu hemen bitirmeli miydi? Bırakmalı mıydı Erol u kendi haline? Yoksa ilk başta planladığı gibi ona her şeyi hatırlamasını mı söyleseydi? Erol a baktı, kamburu çıkmış, gözleri kapalı, yüzü bembeyaz. İstanbul daki doktor o riski alıp ameliyata girmemiş miydi? Şimdi cesur olma zamanıydı. O da öyle yapacaktı. Sakin ol Erol. Sakin ol. Derin nefes al, kaslarını gevşet. Rahatla rahatla hepsi geçti Şimdi seni uyandıracağım. Beşten geriye sayacağım. Bir dediğimde gözlerini açacaksın. Uyandığında anlattıklarının tümünü hatırlamanı istiyorum. Unuttuğun her şeyi hatırlayacaksın. Üzgünsün, biliyorum! Her şeye rağmen yaşamaya değer hayat. Her şeyin üstesinden geleceksin. İyi olacak her şey Şimdi rahatla Uyanacaksın Güçlü olacaksın Hazır ol, başlıyorum Beş, dört, üç, iki
SON Ortak Roman hakkındaki düşüncelerinizi, önerilerinizi yorum bölümünde Hasan Saraç la ve diğer okurlarla paylaşabilirsiniz. Son bölüme katkı sağlayan okurlar: Can Yıldırım, Gizem Sakallı, Ece Korkmaz, Nurdan Çakır Tezgin, Sebahat Kurtöz, Ayşe Bahşi, Rosetta, Zeynep A., Erte Oyar, Başak Kırmacı, Nergiz Yanmaz, Melek Diker Yücel, Hülya Arıcı, Gülin Demirok, Lale Bollukçu Özker, Semin Özkan, Doğancan Bedir, Nesrin Naz Serdaroğlu, Semih Savuran, Hale Nur Durmuş, Aysun Aksel 6 Ocak İstanbul ve 20 Ocak Ankara toplantılarına katılmak isteyen tüm yorumcuların adlarını yazdırması rica olunur. Katılımcılarımıza değerli yorumları, eleştirileri ve önerileri için teşekkür ediyoruz