Mehmed Uzun ( )

Benzer belgeler
Mehmed Uzun ( )

Mehmed Uzun ( )

Mehmed Uzun ( )

Meh med Uzun ( ) Meh med Uzun un Ya pıt la rı:

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Öykü KURABİYE EV. Resimleyen: Burcu Yılmaz

KIRMIZI KANATLI KARTAL

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

Özdemir Asaf Yapıtları: Şiir: Etika: Öykü: Otokopi, Deneme: Çeviri:

2016 Tudem Edebiyat Ödülleri Öykü Yarýþmasý Mansiyon Ödülü

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Tanşıl Kılıç. Roman ŞEKERLİ SİNEK. 12. basım. Resimleyen: Vaqar Aqaei

Kuğu Gecesi. Ferda İzbudak Akıncı

Bilgin Adalı HEYECANLI KİTAPLAR. Serüven. Resimleyen: Mustafa Delioğlu SÜMBÜLLÜ KÖŞK

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut GÜNAYDIN! GÜNAYDIN! Resimleyen: Burcu Yılmaz

MATBAACILIK OYUNCAĞI

HAYAT BENİM BİLDİĞİM KADAR MI?

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Yapı Kredi Yayınları Canlar Ölesi Değil / Demet Taner. Kitap editörü: Murat Yalçın. Düzelti: Filiz Özkan. Tasarım: Nahide Dikel

KÜÇÜK UYKULAR BAHÇESİ

AĞAÇLARIMIZA NE OLDU?

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Sarmaşık

Birbirimize anlatacağımız ne çok şey var; düşündünüz mü? İşte bu yazma nedenlerimden biri. İlki...

MİRKET NİNELER. Parti Veriyor

Küçük Yaşar ın Öyküsü. Alucura Çayevi

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

Deneyler ve Hayaletler

Mehmet Akif Ersoy; Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın! Mısralarını şehitlerimize, gazilerimize, en

Tanşıl Kılıç ŞEKERLİ SİNEK. Resimleyen: Vaghar Aghaei


SAFTİRİK Greg in Günlüğü HEY GİDİ GÜNLER!

Ece Ayhan. Kardeşim Akif. Akif Kurtuluş'a Mektuplar. Hazırlayan Eren Barış. "dipnot

Belmin Dumlu SAVAŞKAN,

Arda Alyanak Daniela Palumbo Filiz Özdem Carla Manea

Cem Akaş BUMBA İLE BİBU. Resimleyen: Reha Barış

"ben sana mecburum, sen yoksun."

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

Söyle, üzmesinler onu. Ele güne muhtaç olmasın. Hâlâ sigara. Çünkü gücüm var biraz daha.

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Öykü ASLAN KRAL KORK. Resimleyen: Sedat Girgin

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

Yalvaç Ural Ödülleri: Buket Topakoğlu

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

Nihat Ziyalan Kitapları: Şiir: Öykü: Roman:

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Akhisarlı Hakkı Baba, 1934 yılında Akhisar da doğdu. Ailesi Aslen Makedonya nın PİRLEPE şehrinden gelmiş Arnavut kökenli bir ailedir.

küçük İskender THE GOD JR

Gültekin Emre nin YKY deki kitapları:

Çağdaş Türk Edebiyatı Araştırmaları. Songül Taş

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süreyya Berfe. Şiir ÇOCUKÇA. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

BAKIŞ PORTRE FOTOĞRAFININ DEĞİŞEN YÜZÜ BANK OF AMERICA KOLEKSİYONUNDAN 3 EKİM OCAK 2013 SORULAR:

Hans Christian Andersen Tahsin Yücel ( Ayşın Delibaş Eroğlu (

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cihan Demirci. Şiir ŞİİR KÜÇÜĞÜN. 2. basım. Resimleyen: Cihan Demirci

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Sergi açılış kokteylini onurlandırmanızı dileriz.

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Bilmece ŞİPŞAK BİLMECELER DEYİM VE ATASÖZLERİ. 2. basım. Resimleyen: Ferit Avcı

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

KEREM ASLAN Her Şey Dahil

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Koray Avcı Çakman. Öykü FLAMİNGO GÜNLÜĞÜ. 1. basım. Resimleyen: Reha Barış

SERVET-İ FÜNÛN EDEBİYATI (ŞİİR ROMAN)

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

Uluslararası Pablo Neruda Barış Şiirleri yarışmasında Bir Sohbetin Özeti adlı şiiriyle ödül aldı.

Arkadaşınız Kutsal Ruh

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

Mehmet Aydın 5. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi.

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

Sem Okulu Sevmiyor. Sophie Martel. Christine Battuz. Yalçın Varnalı. Resimleyen. Çeviren

GERARD VAN GEMERT YENİ TAKIM RESİMLEYEN MARK JANSSEN. Türkçesi: Gizem Kara Öz

TÜLİN KOZİKOĞLU - UĞUR ALTUN Mıstık, seni anlamıyoruz! Noktalama İşaretlerinin Öyküsü

DESTANLAR VE MASALLAR. Samed Behrengi KÜÇÜK KARA BALIK. Masal. Çeviren: Haşim Hüsrevşahi resimleyen: Mehmet Sönmez

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Mayıs 2010 DİKKAT

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ

timasokul.com / bilgi@timasokul.com

helikopter degil Şebnem Güler Karacan Resimleyen: Ahmet Demirtaş Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 266 Ali Kopter-5 TATİLDE HAYAT NE GÜZEL

Faydalı Olması Dileklerimizle...

Faydalı Olması Dileklerimizle...

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Eski Dostum Kertenkele

Yeni Osmanlılar Cemiyeti Kurucularından Mehmed Âyetullah Bey Dönem-İnsan-Eser

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$

Editör Salih Gülerer. Çocuk Edebiyatı. Yazarlar Fatma Şükran Elgeren Hülya Yolasığmazoğlu Mustafa Bilgen Orhan Özdemir Safiye Akdeniz

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

DELİ KIZIN TÜRKÜSÜ Seçme Şiirler. Gülten Akın

Mehmet Can Doğan Kitapları Şiir Araştırma, inceleme, eleştiri ve söyleşi

2015, Tudem Eğitim Hizmetleri San. Tic. A. Ş. 1476/1 Sok. No:10/51 Alsancak-Konak/İZMİR

Geçmiş Dönem Başkanı : Ercan Zorlu BÖLGE İSTANBUL MASLAK ROTARY KULÜBÜ DERNEĞİ

Transkript:

Mehmed Uzun (1953-2007) MODERN Kürt edebiyatının yaratıcılarından Mehmed Uzun, 1953 yılında Siverek te doğdu. 1977 yılından ülkeye döndüğü 2006 Temmuz una dek Avrupa da, İsveç te yaşadı. Kürtçe, Türkçe ve İsveççe edebi çalışmalarıyla çokdilli, çokkültürlü bir yazar olan Mehmed Uzun, uzun yıllar İsveç Yazarlar Birliği yönetim kurulu üyeliği yaptı. Ayrıca İsveç ve Uluslararası PEN kulüplerinde aktif olarak çalıştı. İsveç ve Dünya Gazeteciler Birliği üyesiydi. Kürtçe yedi roman yazan Mehmed Uzun un romanları başta Türkçe olmak üzere birçok dile çevrildi, halen çevriliyor. Denemeleri de çeşitli dergi ve gazetelerde yirmiye yakın dilde yayınlandı. Mehmed Uzun, Aşk Gibi Aydınlık-Ölüm Gibi Karanlık romanı ve Nar Çiçekleri adlı deneme kitabı ile ilgili olarak 2001 baharında yargılandı ve beraat etti. Aynı yıl Türkiye Yayıncılar Birliği nin her yıl verdiği Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü nü; roman sanatına ilişkin belirleyici katkılarından dolayı Berlin Kürt Enstitüsü nün Edebiyat Ödülü nü; yarattığı edebiyat ve sözün özgürlüğüne ilişkin duruşundan dolayı İskandinavya nın en önemli ödüllerinden Torgny Segerstedt Özgürlük Kalemi Ödülü nü; 2002 de İsveç kültür yaşamına sunduğu değerli katkılarından dolayı İsveç Akademisi nin Stina-Erik Lundeberg Ödülü nü; 2005 yılında ise Irak Kürdistan Bölgesi Onur Ödülü nü ve Diyarbakır Belediyeleri Onur Ödülü nü aldı. 11 Ekim 2007 tarihinde, uzun süreden beri mücadele ettiği mide kanserine yenik düşerek, yaşama veda etti. Yaşar Kemal in Kürt romanının dilinin dikenli yolunu açmıştır dediği Mehmed Uzun, sanatıyla ölümsüzlüğe erişebilen ender sanatçılardan biridir. Mehmed Uzun un Yapıtları: Tu (Sen), Roman, 1985; Mirina Kalekî Rind (Yaşlı Rind in Ölümü), Roman, 1987; Siya Evîne (Yitik Bir Aşkın Gölgesinde), Roman, 1989; Rojek Ji Rojên Evdalê Zeynikê (Abdal ın Bir Günü), Roman, 1991; Destpêka Edebiyata Kurdî (Kürt Edebiyatına Giriş), İnceleme, 1992; Hêz û Bedewiya Pênûsê (Kalemin Gücü ve Görkemi), Denemeler, 1993; Mirina Egîdekî (Bir Yiğidin Destanı), Destan-Ağıt, 1993; Världen i Sverige (Tüm Dünya İsveç te), Edebiyat Antolojisi, M. Grive ile Birlikte, 1995; Antolojiya Edebiyata Kurdî (Kürt Edebiyatı Antolojisi), Antoloji, iki cilt, 1995; Bîra Qederê (Kader Kuyusu), Roman, 1995; Nar Çiçekleri, Deneme, 1996; Ziman û Roman (Dil ve Roman), Söyleşiler, 1997; Bir Dil Yaratmak, Söyleşiler, 1997; Dengbêjlerim, Deneme, 1998; Ronî Mîna Evînê-Tarî Mîna Mirinê (Aşk Gibi Aydınlık-Ölüm Gibi Karanlık), Roman, 1998; Zincirlenmiş Zamanlar Zincirlenmiş Sözcükler, Deneme, 2002; Dicle nin Sesi I - Hawara Dîcleyê (Dicle nin Yakarışı), Roman, 2002; Dicle nin Sesi II - (Dicle nin Sürgünleri), Roman, 2003; Ruhun Gökkuşağı, Anlatı, 2005; Küllerinden Doğan Dil Ve Roman, Söyleşi, 2005; Bir Romanın Hatıra Defteri, Günlük, 2007.

Kader Kuyusu Mehmed Uzun Özgün Adı: Bîra Qederê İthaki Yayınları: 429 Genel Koordinatör: Tuğçe Nida Sevin Yayına Hazırlayan: Abidin Parıltı Grafik Uygulama: İthaki Yayınları 12. Baskı, Ekim 2017, İstanbul ISBN: 978-605-273-226-1 Sertifika No: 11407 Türkçe Çeviri: Muhsin Kızılkaya, 2006 Mehmed Uzun, 1995 İthaki, 2006 Yayıncının yazılı izni olmaksızın alıntı yapılamaz. İthaki TM Penguen Kitap-Kaset Bas. Yay. Paz. Tic. Ltd. Şti. nin yan kuruluşudur. Caferağa Mah. Neşe Sok. 1907 Apt. No: 31 Moda, Kadıköy - İstanbul Tel: (0216) 348 36 97 Faks: (0216) 449 98 34 editor@ithaki.com.tr www.ithaki.com.tr www.ilknokta.com Kapak, İç Baskı: Deniz Ofset Matbaacılık Gümüşsuyu Cad. Topkapı Center, Odin İş Merkezi No: 403/2 Topkapı-İstanbul Tel: (0212) 613 30 06 - Faks: (0212) 613 51 97 Sertifika No: 29652

Mehmed Uzun KADER KUYUSU Kürtçeden Çeviren: Muhsin Kızılkaya

Kitapta yer alan dipnotların (yhn) ile gösterilenleri yayıma hazırlayan kişiye diğerleri çevirmene aittir.

Ruşen Bedirhan ın anısına...

.

Mehr Licht (Biraz Daha Işık)... GOETHE 7

.

Artık Fotoğraflar Konuşacak... Adı: Kader Kuyusu Türü: Roman Başlama tarihi: 15 Temmuz 1951 Giriş: Herkes ölüyor, kardeş bacı, sevgili âşık, arkadaş dost, sırdaş yoldaş, tanıdık tanımadık... herkes ölüyor. Benim de sıram geldi, şimdi sıra bende. Küçük bir defterin ilk sayfasında, yatık bir el yazısıyla düşülmüş, bu satırlar, hüzün dolu bu gecede, küçük bir çıranın solgun ışığında şimdi güçlükle seçiliyor. Bir hafta önce yazılmış bu satırlar, Cizîra Botan Beyi Mir Bedirhan ın torunu, 9

10 Mehmed Uzun Emin Ali Bedirhan ın oğlu Celadet Ali Bedirhan ın son satırları. Gece. Temmuz un 22 si, yıl 1951. Kader Kuyusu romanını sarıp sarmalayan ilk satırların yazıldığı bu meşum gece, bütün ağırlığıyla hükmünü kurmuş. Sıcak; yapış yapış bir sıcak. Sürgün kenti, hüzün ve keder diyarı, Bedirhan sülalesinin mezarlığı, Celadet Ali Bedirhan ın ölüm şahidi Şam kenti yorgun, uykuya yenik düşmüş. Ağır ve yorgun gece, Şam sakinlerini uykunun derin dalgalarının içine gömmüş. Bir yıldız kümesi, yukarılarda, gökyüzünde, doğunun kendine özgü renkleriyle, sanki Şam kentinin uykusuna nöbet durmuş. Müslümanların kutsal kenti Şam-ı Şerif te orta yaşlı bir kadın hâlâ uyanık: Ruşen Bedirhan, Salih Bedirhan ın kızı, Celadet Bedirhan ın eşi, üç çocuk annesi, Huseyma nın, Sinemhan ın ve Cemşid in... Uyku ondan çok uzak. Bir haftadan beri gözüne bir damla uyku girmemiş. Evet, tam bir haftadan beri... Oysa nasıl da uykuyu özlüyor, nasıl da uyumayı istiyor. Her şeyi unuttuğu, seslerden, duygulardan uzaklaştığı sonsuz bir uykuya dalmak istiyor, onu alıp hayat arkadaşı Celadet Bedirhan ın diyarına götürecek bir uykuya... Olmuyor, hani en ufak bir şeyde bile hemen teslim olduğu o derin uyku, şimdi kaybolmuş, uzaklaşmış. Damarları çekilmiş, ruhu alıp başını gitmiş, kanı durmuş, ağzı kilitlenmiş, hareketsiz, bir haftadan beri, gözleri faltaşı gibi açık duruyor. Beyni ve anılarından başka her yanı, her şeyi ölmüş, yitmiş; ancak bilinci ve duyguları her zamankinden daha uyanık: Geçmiş, anılar, yaşadıkları, uzakta kalmış güzel günler, gülüşler, unutulmuş kelimeler, anılarında kalan tat ve kokular, şimdi bir bir yamacına geliyor. Her şey, her yer, her söz, her an, Celadet Bey in hayatına ait her satır ve sayfa, olanca gerginliğine rağmen, şimdi belli bir düzen içinde gelip Ruşen Hanım ın belleğini yokluyor.

Kader Kuyusu 11 Bu sıcaktan yapış yapış gecede Ruşen Hanım, Celadet Bedirhan ın ardından gitmek, onun daldığı sonsuz uykuya dalıp ona ulaşmak istiyor. Ama nasıl? Celadet Bey yok şimdi, artık bir kayıp o. Şimdi bu yokluk duygusuna nasıl alışılır? Nasıl alışılacak? Her zaman oturduğu koltuğu şimdi sahipsiz. Her zaman evin içini dolduran sesi ve gülüşü şimdi ancak duvarlara sinmiş. Seçerek kullandığı kelimeleri artık duyulmuyor. Çalışma masası dilsiz, onu bekliyor... Kalem, defter ve kitapları, topluca raflarda onu bekliyor. Sigara tabakası, plakları onu bekliyor. Elbiseleri dolaplarda onu bekliyor, çocukları babalarını bekliyor. Dengbêji Ehmedê Fermanê Kiki hasta yatağında onu bekliyor. Kafeslerin içinde keklikleri hasta, onları çağıracak ıslığını bekliyor. Ancak o gelmiyor, o artık yok. Ne bu odada, ne yatak odasında, ne avluda, ne kuyu başında, ne şehirdeki matbaada, ne tüccarlar kulübünde, ne de Muhacir Mahallesindeki kahvede; hiçbir yerde yok. Şimdi sadece yok olmanın ve kaybetmenin dayanılmaz duygusu hakim. Bu duyguya nasıl alışılır? Ölüm geldi, Celadet Bey i kollarına aldı ve evin içine sadece bu katlanılması zor duyguyu bırakıp gitti. Bu duygu şimdi eve sinmiş. Ev, karaları bağlamış; taziye var. Ölüm gününden bugüne, Ruşen Hanım, çocuklar, hısım akraba, arkadaş dost yasa bürünmüş. Günler taziye ile başlayıp sona eriyor. Ağlama yeni bir hayat biçimi olmuş evde. Evi günde yüzlerce kişi ziyaret ediyor. Ruşen Hanım ise sessizliğe bürünmüş, sessizliğin sessiz esiri haline gelmiş. Evin içindeki eşyalara, odalara, birlikte bir ömür geçirdikleri mekana, yerlere, duvarlara bakıp sessizce düşüncelere dalıyor. Çocuklar uyumuş. En azından sesleri kesilmiş. Taziyeye gelmiş misafirler, bazıları misafir odasında, bazıları akrabalara dağılmış. Ruşen Hanım, çoğu zaman Celadet Bey in de yaptığı

12 Mehmed Uzun gibi, koltuğa değil, yere bağdaş kurmuş. Hayır bağdaş kurmamış, yere uzanmış. Yanında dolu kül tablası, yarısına kadar içilmiş çay bardağı ve Celadet Bey in ölümünden önce yazdığı Yavrum Ruşen... diye başlayan mektubu... Celadet Bey in romanını yazmak için aldığı defter de önünde. Celadet Bey den geriye kalan eşyalar odanın içine dağılmış, kağıt, defter, kitap, dergi, gazete, mektup, kalem ve fotoğraflar... Özellikle de fotoğraflar... Çileli bir hayatın tanığı ve Kader Kuyusu romanının dili fotoğraflar. Her biri bir yerde değişik zamanlarda çekilmiş fotoğraflar... Şimdi bu gece rengine bürünmüş taziye anında fotoğraflar kendi diliyle konuşmaya başlıyor. Peki Celadet Bey in hayatı, adeta bir roman olan hayatı, onunla birlikte yok mu olacak? Onun yokluğuyla birlikte, eserleri, mücadelesi, yaptıkları da mı hiçliğe karışacak? O binbir zahmetlerle hayat verdiği dergileri Hawar 1, Ronahi 2, onun yokluğunda tozlu raflarda çürümeye mi yüz tutacak? Acımasız zaman, her şeyi unutturacak mı? İzleri, yaptıkları güneşteki kar gibi veya kuma yazılmış yazı gibi eriyip yok mu olacak? Bir Allah, bir de Ruşen Hanım bilir onun hangi acılarla bütün bunları vücuda getirdiğini... O çaba, o çaresizlikler, o anlatılması güç imkansızlıklar, o eziyet, o yoksulluk... Bütün bunlar şimdi yok mu olacak? Bütün bunları düşünürken, Ruşen Hanım ın göz pınarları yine doluyor. Tutamadığı gözyaşları, fotoğraf tomarının en üstünde duran, İstanbul da fotoğrafçı Abdullah Freres in atölyesinde çekilen bir fotoğrafın üzerine dökülüyor. Elinde bitmiş sigaranın ateşiyle yeni bir sigara yakıyor, etrafına bakıyor ve dalıyor. Duygular, karışık düşünceler, anılar, sorular, yaşanmışlıklar, solgun çıranın ışığında uçuşuyor. 1 Çağrı. 2 Aydınlık.

Kader Kuyusu 13 Kelimelerin hükmü geçmiyor. Yazık, çok yazık ki, önündeki fotoğraf tomarı, dergi ve mektuplar konuşmuyor. Niçin, Celadet Bey in her birinin üzerinde uzun uzun düşünerek kağıtlara geçirdiği kelimeleri, satırları yerlerinden fırlayıp konuşmuyorlar? Bu hikayeler, şiirler, anılar, bu yazılar... Niçin, bunlar da Ruşen Hanım gibi derin bir sessizliğe gömülmüşler? Ya bu fotoğraflar? Sanki onlar, bütün bir ömrün tanıkları değil. O eza ve çile dolu ömrün tanıkları olan bu fotoğraflar, hiç konuşmadan, bırakıldıkları yerde çürüyüp gidecekler mi? Öyle dilsiz, bırakıldıkları yerde, bir sonbahar yaprağı gibi sararıp solacaklar mı? Sadece geçmişe ait birer anı, birer düş olarak mı kalacaklar? Onlar konuşup, kendilerini zamana karşı kollamayacaklar mı? Ruşen Hanım, bir fotoğrafa bakıyor. Yere bağdaş kurup, fotoğrafı eline alıyor, düşünceli, büyük bir dikkatle fotoğrafı inceliyor. Yıl 1926 olmalı. Celadet Bey in alnı açık, açık gözleri bir kartalınki kadar kendinden emin ve güvenli, arkaya taradığı saçları simsiyah, parlıyor. Burnu, Bedirhan sülalesinin tanıdık burnu, uzun ve biçimli. Üzerinde iyi bir terzinin elinden çıktığı belli olan siyah bir takım elbise var. Puanlı ipek kıravatı, her zamanki gibi siyah elbisesi ve beyaz gömleğine çok yakışmış. Elbisenin önemli bir tamamlayıcısı olan yeleği altı düğmeli ve bütün düğmeleri kapalı. Sanki hafif eğri durmuş, elleri cebinde. Azıcık yuvarlak sayılabilecek yüzü tıraşlı, bıyıksız ve sakalsız. Belki de bu yüzden yüzü ve yanakları olduğundan daha büyük ve yuvarlak görünüyor. Alnı oldukça açık. Birbirinden ayrık kaşları simsiyah, uzun. Kirpikleri, siyah ve gür kaşlarının altında kaybolmuş gibi. Gözbebekleri iki siyah sedef tanesi adeta, parlıyor. Şimdi? O, şimdi sadece bu fotoğraflarda mı yaşayacak? Kaderi bu muydu? Ruşen Hanım ayağa kalkıyor, dört yana

14 Mehmed Uzun dağılmış fotoğrafları, teker teker topluyor, tekrar yerine geçip oturuyor. Kırktan fazla fotoğraf... Kırktan fazla resmedilmiş kısa zaman parçası, bölünmüş anı... Orada, burada... Bazıları usta fotoğrafçılar tarafından çekilmiş. Bazılarında ise ne bir hüner, ne de ustalık var; sadece geçmiş yaşamın, zamanın ve günün anısına saklanıyor. Hepsi siyah beyaz. Bazıları karakalem portre, bazıları çeşitli kalemlerle renklendirilmiş, Celadet Bey in hayatının tanığı. Bazılarında kalabalık, birliğin, birlikteliğin, dostluğun, akrabalığın ve kardeşliğin kanıtı. Bazıları da manzara fotoğrafları, bir hayatın geçtiği yerlere, mekanlara ait. Ruşen Hanım, fotoğraflardakilerin yüzlerine, boylarına, duruşlarına bakıyor. Bazıları tanıdık, bazıları değil. Bazıları bıyıklı, sakallı. Bazılarının yüzünde gülümseme, bazılarında sert bir ifade, bazılarında yorgunluk, bazıları da şaşkın, öylesine objektife bakmış. Bazılarının yüzü genç, bazıları da yaşlı, yüzleri pörsümüş. Bazıları gözlerini kapatmış, uykudaymış gibi. Bazıları ise uzaklara bakıyor. Bazıları asabi, bazıları huzurlu. Birbirinden farklı bir sürü yüz, ilginç ve birbirinden farklı kaderleri taşıyan yüzler. Ya gözler? Kara gözler, ala gözler, gülen gözler, hüzünlü gözler, yaşlı gözler, masum gözler, çocuk gözler. Derin gözler... Gözlerde okunanlar, kaderleri sanki... Şimdi artık her şey bu fotoğraflarda gizli. Zaman, mekan, devran, yaşam, yaşanmışlıklar, anılar, ilişkiler, sevda, kavga, devrim, hastalık, hüzün, özlem, duygu, sessizlik... Her şey bu fotoğraflara sinmiş, kendine yer edinmiş. Her şey bu fotoğraflarla Ruşen Hanım ın zihninde canlanıyor. Celadet Bey böyle aniden hiçliğe karışmasaydı, romanı Kader Kuyusu nu yazmaya vakit bulsaydı, kuşkusuz uzun dönemlerin ve bahtsız hayatların tanığı bu fotoğraflara da uzun uzun bakacaktı. Fakat hayatta her istediği, her arzuladığı şey gibi yazmak istediği romanı da yarım kaldı, soldu.

Kader Kuyusu 15 Bundan sonra bu fotoğraflara kim bakacak ve onları kim konuşturacak? Ne zaman bu fotoğraflar konuşmaya başlayacak? Ruşen Hanım fotoğraflara ve Celadet Bey in sadece ilk satırlarını yazdığı Kader Kuyusu romanının defterine bakıyor ve bunları düşünüyor.