Köydeki Muhteşem Amcık Bölüm 20

Benzer belgeler
Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Kızlığımı Aşkıma Verdim

SATILMAZ EĞİTİM AMAÇLI KULLANILMAK İÇİN ÇOĞALTILMIŞTIR

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

Söyle, üzmesinler onu. Ele güne muhtaç olmasın. Hâlâ sigara. Çünkü gücüm var biraz daha.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

DEMET İN PAMUK DEDESİ İLE AŞÇI NİNESİ

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Zulu folktale Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 4

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

FAALİYET RAPORU. 2 Murat Yıldırım 6 Günay Aydos. 3 Bora Akdeniz 7 Burcu Karabulut. 4 Mehmet Karaalp 8 Turgay Türkoğlu

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Köydeki Muhteşem Amcık Bölüm 31

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Kızım, evde köpek. bu köpeği eve? dedi. annesi. Zaten hep beni suçlarsın! dedi Cimcime. Mıyk! diye sızlandı köpek. Hemen gidecek bu köpek!

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

Sevda Üzerine Mektup

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

ISBN :

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

Babamın Sihirli Küresi AYTÜL AKAL

Derleyen: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

Violet Otieno Catherine Groenewald Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 4

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi :

CİN ALİ İLE BERBER FİL

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

Bir Ayakkabı Hikayesi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Öğ. Rasim KAYGUSUZ. 19 Mart 1973 Tarihli ve 1738 sayılı Tebliğler Dergisi ile ilk okullara tavsiye edilmiştir

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

2- Takside. Türk kadınla Alman kadın aynı yerden taksiye bindiler aynı mesafeyi gidip aynı yerde indiler.

15 günlük kısa dönem Avrupa gönüllü hizmeti projemi bitirdikten sonra Türkiye ye döndüm ve sizinle oradaki anılarımı bir raporda paylaşmak istedim.

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

ÇANKIRI-ILGAZ (19-20 Şubat 2011)

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

KEREM ASLAN Her Şey Dahil

ÖYKÜ SILA KULAK. Sancektepe Taşdelen Uğur Okulları. Ortaokullar Arası Öykü Yarışması Mansiyon Ödülü

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

9-11 Aralık 2016 Erciyes Dağı Kış Tırmanışı Faaliyeti Raporu Hazırlayan: Katılımcılar: Amaç: Hava Durumu: Ay durumu: Kamp Malzemeleri:

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

Administrator tarafından yazıldı. Çarşamba, 27 Temmuz :46 - Son Güncelleme Cuma, 19 Ağustos :53

Ben daha dokuz yaşında iken,bir gün kötü arkadaşıma kandım.mahallelerinde bulunan bir bahçeye girdik.

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

CAN'IN SESSİZ DÜNYASl

Gece geç saatlere kadar öykü dosyalarımı elden geçirmiş, yorulmuştum. Yattıktan sonra sık sık uyanmıştım.

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

BİRİNCİ BÖLÜM: ΤAZMA. Lütfen aşağıdaki konulardan birini seçerek, aşağı yukarı kelimelik bir kompozisyon yazınız:

Ankilozan Spondilit hastaları için Günlük egzersiz programı

Transkript:

Mürüvet in çocuğunun sabah erkenden ağlaması, Zeynebi de, beni de uyandırdı. Zeynebin bir bacağı benim bacağımın üzerinde, bir eli de omzumdaydı. Dizi ise, sabah sertliğiyle kalkmış yarağıma dokunuyordu. Benim de bir kolum onun boynunun altındaydı. Günaydın aşkım! deyip, dudaklarına bir öpücük kondurdum. Zeynep bana dik dik bakınca doğruldum ve Ne var? Söyle ne söyleyeceksen! dedim. Zeynep de hafif doğruldu ve Sen ne biçim bir erkeksin? Sen Pezevenkmisin de bizi başkasına siktiriyorsun? dedi. Pezevenk lafı sigortamı attırmıştı, o sinirle Zeynebin ümüğünü sıkıp, Senin Ecdadını sikerim orospu, lafını bil de konuş, amına koduğumun sürtüğü! diye bağırdım. O sinirle nerdeyse boğacaktım Zeynebi. Nefessiz kalıp, debelenmeye başlayınca bıraktım gırtlağını. Mürüvet kucağında çocukla koştu geldi, Ne oluyor yaa? Ne bağırıyorsun? dedi telaşla. Sinirim geçmemişti, Orospunun ettiği lafa bak be! Yok Pezevenkmiymişim de, yok sizi niye başkasına siktiriyormuşum da! diye bağırdım. Mürüvet, Harun sakin ol, bağırma! deyince, Sus ulan orospu, şimdi senin de Ecdadını sikecem! dedim. Yataktan kalktım, sinirden elim ayağım titriyordu. Bir sigara yaktım, geçtim koltuğa oturdum. Mürüvet de kucağında çocukla geçti yatağa, Zeynebin yanına oturdu. İkisinin de ağzını bıçak açmıyordu, tek kelime etseler, benim daha da sinirleneceğimin farkındalardı. Sigaramı birkaç fırtta bitirip kalktım, Toparlanın, köye gidiyoruz! dedim ve elbiselerimi giyindim. Mürüvet, Yaa bir duş alsaydık gitmeden? dedi. İyi, alıp inin aşağı! Ben lobide bekliyorum! dedim. Laptopumu ve çantamı alıp çıktım odadan, indim aşağı. Anahtarı vermek için resepsiyona gittiğimde, resepsiyonda Halime denen kız

vardı. Bana, Günaydın! derken yine garip garip bakıyordu. Zeynebe sinirim daha geçmemişti, şimdi bir de bununla uğraşamayacaktım. Günaydın falan demeden, Çıkış yapıyoruz! dedim ve anahtarı bıraktım bankonun üzerine. Tam arkamı dönüp ordan uzaklaşacağımda, Halime, Harun abi! Şeyyy ödenmemiş Extranız var! diye seslendi. Bana Harun abi demesine şaşırmıştım, hemen geri döndüm. Pardon ama, tanışıyormuyuz? diye sordum cüzdanımı çıkarırken. Halime, Yok tanışmıyoruz da, ben Nurcan ın teyzesinin kızıyım! dediğinde, içimden (Hassiktir, bir bu eksikti!) dedim. Şaşkınlıktan birkaç saniye ne diyeceğimi bilemedim. Kendimi toparlayıp, Yaa, öyle mi? Memnun oldum! Nurcan hiç bahsetmedi senden? Nikahımızda da görmedim seni? dedim ve tokalaşmak için elimi uzattım. Halime de elini uzatıp, Şeyy, biz onlarla küsüz. Daha doğrusu annemle teyzem birbirlerine küsler dedi. Hmmm, peki sen görüşüyormusun Nurcan la? diye sordum. Halime, Yok, görüşmüyoruz! Annem bizlerin de görüşmesini istemiyor dediğinde, biraz olsun rahatlamıştım. Küs olmanıza üzüldüm! Peki, beni nasıl tanıdın, daha önce görüştüğümüzü hatırlamıyorum? dedim. Görüşmedik ki, halam nikahınızda çekilen resimlerinizi göstermişti, ordan tanıdım! Zaten Otel kayıtlarında da adın soyadın yazıyor! dedi. Hmm, anladım! dedim. Bu arada farkettim, ikimiz de ellerimizi çekmemiştik. Halime nin eli okadar sıcaktı ki, avucumun içini terletmişti. Sanki kız, vücudunun bütün ateşini eliyle bana aktarıyordu. Ben elimi çekmesem, o da çekmeyecekti. Yarağımın hafiften kıpırdamaya başladığını hissettim ve kızın elini bıraktım, pantolonumun önünde kurulu çadırla rezil olmak istemiyordum. Hayret ettiğim şey ise, Halime nin hiç te öyle ahım şahım bir güzelliği yoktu ve sokakta görsem asla

bakmayacağım, sıradan bir kız tipi idi. Ama onunla sadece tokalaşmak yarağımın kıpırdamasına yetmişti. Sebebini anlamadığım bir şekilde bu kızdan cinsel olarak etkilenmiştim. Ve gördüğüm kadarıyla Halime de benden etkilenmişti, tokalaşırken kız nerdeyse orgazm olacaktı. O anda kararımı verdim, uygun bir zamanda bu kızı sikecektim. Bu arada uzattığı faturaya baktım, 2 Türk kahvesi 18 Lira yazıyordu. Onu da dün gece Atalay la içmiştik. Gerçi kahveleri Atalay ısmarlamıştı, ama yine de çıkarıp 50 Lira verdim ve Böyle tamamdır! dedim. Halime teşekkür edip, paranın üstünü Tip-Box a attı ve gülümseyerek, Harun abi, çay söyleyim mi, içermisin? Ben ısmarlayacağım, personele bedava! dedi. İyi, söyle bakalım. Ama kendine de söyle, birlikte içelim! dedim. Saatine baktı, Tamam! dedi, dahili telefondan restoranı aradı, 2 çay söyledi. Çaylar gelene kadar ayak üstü biraz sohbet ettik, Halime hakkında bazı şeyler öğrendim. Bu Otelde çalışmaya başlayalı bir hafta olmuş Şimdi buraya yakın bir köyde oturuyorlarmış Yıllar önce annesiyle teyzesi küsüştükten sonra bizim köyden taşınmışlar Çaylar gelince, Halime ye lobideki koltuklara oturup içmeyi teklif ettim, ama personelin orda oturması yasakmış. Ben de oturmadım, çayımı resepsiyonun önünde ayakta içmeye karar verdim. Biryandan da sohbete devam ediyorduk. Konuştukça, Halime nin Nurcan la ilişkimi zedeleyecek bir tehdit unsuru olmadığı kanısına vardım. Ama yine de onu sikmek istiyordum ve ufaktan işlemeye başlamıştım, Halime, sen çok hoş bir kızsın, seninle tanıştığıma çok sevindim. Sana kanım kaynadı, seni yakından tanımak isterim! Ben bu Otele pek sık gelmiyorum, ama istersen seninle dışarda görüşebiliriz? Telefon numaram kayıtlarda var, izinli olduğun zaman ararsan, ne bileyim, bir yerlere

gideriz, çay kahve içeriz, sohbet ederiz, gezer eğleniriz! Merak etme, seninle görüştüğümüzü Nurcan a söylemem, aramızda sır olarak kalır! Ne dersin? dedim ve gülümseyerek göz kırptım. Halime heyecanla, Perşembe günü izinliyim, Perşembe buluşalım mı? dedi. Gülümseyerek, Olur tabii! dedim. İçimden de (Keklik kafese girdi!) diye geçirdim. Az sonra bizimkiler indi aşağı. Halime Zeyneple Mürüvet i görünce şaşırdı. Onlar da Halime yi resepsiyonda gördüklerine şaşırmışlardı. Selamlaşıp öpüştüler, birbirilerine hal hatır sordular. Uzun zamandır görüşmedikleri belli oluyordu. Onlar sohbet ederlerken, ben dışarı çıkıp bir sigara içtim. Zeynebe sinirim tam geçmemişti, ama azalmıştı. Ayrıca Mürüvet e de bağırıp küfür ettiğim için pişman olmuştum. O sinirle, kahvaltı falan yapmadan yola çıkmayı düşünmüştüm. Fakat sigaramı bitirip yanlarına gittiğimde, kahvaltı yapıp, köye öyle döneceğimizi söyledim. Zeynep birşey demedi. Mürüvet ise, Tamam Harun abi! dedi, geçtik restoran kısmına. Kahvaltımızı yaparken önce Mürüvet ten özür diledim. Sonra da Zeynebe, Dün gece yaşadıklarımızın senin de hoşuna gideceğini düşünmüştüm! Kusura bakma, yanılmışım! Ama bana Pezevenkmisin demene gerek yoktu! Hoşuna gitmediğini adam gibi söyleyebilirdin! dedim. Zeynep cevap vermeden kafasını öne eğmişti. Mürüvet de ordan, Harun, uzatma artık! deyince, Tamam, konu kapandı, sorun yok! dedim. Kahvaltımızı bitirip kalktık, tekrar Halime nin yanına gittik. Onlar Halime yle vedalaşırken, ben eşyaları arabaya bırakıp geldim. Ben de Halime yle vedalaşıp, Perşembe günü için ara beni! dedim ve ayrıldık Otelden. Atalay henüz kalkmadığı için onunla vedalaşamamıştım.

Arabaya binip, hareket eder etmez, Mürüvet, Oğlum, başını belaya mı sokmak istiyorsun? Ramazan çavuşun kulağına giderse valla kıyamet kopar! Sen olayları bilmiyorsun, aklın varsa görüşme Halime yle! dedi. İki ailenin arasındaki küslük olayını zaten Halime kendisi söylemişti, ama sebebini bilmiyordum. Mürüvet e, Niye ki? Ne olayları? dedim. Ve Mürüvet beni şok eden olayları anlattı. Babamın Ramazan çavuşa neden Dürzü! dediğini şimdi anlıyordum. Meğerse Ramazan çavuş Almanya dayken, kaynanam olacak karı boynuzu takmış Ramazan çavuşa. Hem de Halime nin babasıyla sikişerek yapmış bu işi! Yani kaynanam, öz ablasının kocasıyla sikişmiş! Mürüvet in söylediğine göre, bu olay meydana çıkınca, Ramazan çavuş atlamış gelmiş köye. Ve bacanağından intikam almak için, birkaç arkadaşıyla birlikte, Halime nin annesini zorla evinden alıp dağa götürmüşler ve sikip geri getirmişler kadını. O olaylardan sonra Ramazan çavuş kaynanamı Almanya ya götürmüş, millete de olayı değiştirip, bacanağının ırz düşmanı olduğunu falan anlatmış. Halime nin anne babası da köyde kimsenin yüzüne bakamadıklarından, başka bir köye taşınmışlar. Ben tabii bu bilgiler ışığında, kaynanamın yarak hastası bir kadın olduğu teşhisimi pekiştirmiştim. Kaynanam, öz ablasının kocasıyla sikişecek kadar azgın bir kadındı. Ve biz Nurcan la tanıştıktan sonra da, yakaladığı küçük fırsatları değerlendirip, bana ufaktan iş atmıştı. O zamanlar bundan pek emin değildim, ama şimdi emindim. Kaynanam olacak o orospuyu da kafamdaki sikilecekler listesine kaydettim.

Kafamdan kaynanamı sikme düşüncesi geçerken yarağım kazık gibi olmuştu. Köye de yarım saatlik bir yolmuz kalmıştı. Babamlar bizi normalde akşama doğru bekliyorlardı. Köye bu kadar erken varırsak, babamlara gereksiz yalanlar söylemek zorunda kalacaktım. Onun için bir yerlerde oyalanıp, köye akşama doğru gitmeyi uygun gördüm. İlk önümüze gelen tabelada Baraj a 9 km olduğu yazıyordu. Otoyoldan ayrılıp, Baraj yoluna sürdüm arabayı. Mürüvet, Ne oldu, nereye gidiyoruz? diye sordu. Ben de, Canım sikişmek istiyor! Hem birdaha nezaman fırsat buluruz bilmiyorum! dedim. Mürüvet sevinçle, İyi bir fikir! derken, Zeynep suskunluğunu devam ettirdi. Baraj a varmadan 1-2 kilometre önce ormana saptım ve ıssız bir yere parkettim. Arka koltukta çocuk yattığından, sikişmek için orayı kullanamazdık. Mürüvet le indik arabadan. Zeynep kaldı, ben de birşey demedim. Mürüvet külodunu çıkarıp arka koltuğa attı ve öpüşmeye başladık. Öpüşürken iki elimi de arkadan eteğinin altına soktum, götünü avuçlayıp Mürüvet i kendime çekiyordum. Yarağım çadırı kurmuş, Mürüvet in göbeğine değiyordu. Biraz daha öpüşüp, fermuarımı açtım, yarağımı çıkardım. Mürüvet i omuzlarından bastırıp önümde çömelttim. Yarağımı ağzına verdim ve birkaç dakika sakso çektirdim. Sonra ayağa kaldırıp, arabaya domalttım. Eteğini yukarı toplayıp, yarağımı arkadan amının dudaklarına sürtmeye başladım. Sokacağımda, Mürüvet, Biraz ıslatsana! dedi. Arkasına çömeldim ve amını yalamaya başladım. Götünün yanaklarını iki elimle ayırıp, amıyla birlikte götünün deliğini de yalıyordum. Mürüvet hafiften inlemeye, amı da sulanmaya başlamıştı. Tamam, hadi! deyince, yalamayı bırakıp doğruldum. Yarağımı tutup amının deliğine

yerleştirdim ve yüklendim. Mürüvet, Ohhh! derken dibini bulmuştum. Ve pompalamaya başladım. Mürüvet arabaya tutunduğu için, araba sallanıyordu. Bu da Zeynebin canını sıkmış olmalıydı ki, elinde sigara paketi ve çakmakla indi arabadan. Sigarasını yakıp yanımızdan uzaklaştı. Zeynebin bu tavırlarından, Mürüvet i sikmemi kıskandığını anlıyordum. Mürüvet i sikiyordum, ama gözümün önüne hep kaynanam geliyordu. Kaynanamı siktiğimi farz edip, hırsla pompalıyordum Mürüvet in amına. Mürüvet orgazm olup, Aşkım ben bittim! deyince yavaşladım. Mürüvet in götünü sikerek boşalmayı düşünüyordum ki, o sırada Zeynep de sigarasını bitirmiş gelmişti. Üff be, daha bitmedi mi işiniz? deyip arabaya bineceği zaman, Mürüvet in amından yarağımı çıkarıp, Zeynebe, Gel buraya! dedim. Zeynep yarağıma gözünü dikerek yanıma geldi ve bozuk atar gibi, Ne var? dedi. Ebenin amı var! Gel buraya! dedim ve kolundan çekip, dudaklarına yumuldum. Hepsi bu kadarmış, Zeynepte kapris falan kalmadı, öpüşürken dudaklarımı kemiriyordu adeta. Öpüşme faslını fazla uzatmadan arkasını dönderip, külodunu indirdim dizlerine. Yarağımı önce vıcık vıcık olmuş amına sokup, Zeynep orgazm olana kadar siktim. Sonra da amından çıkarıp götüne soktum yarağımı. Ve götünü sikerek, götüne boşaldım. Zeynebin götünden çıkmadan da Mürüvet e torpidodan ıslak mendil vermesini söyledim. Elbiselerimize döl bulaşmaması için ıslak mendili altına tutarak yarağımı çıkardım götünden. Birkaç ıslak mendille daha iyice silinip temizlendik ve toparlandık. Bindik arabaya ve buraya kadar gelmişken Baraj ı gezmeye karar verdik.

Baraj da gezerken Mürüvet çocuğu kucağıma vermiş, kendisi de koluma girmişti. Zeynep de öbür kolumdaydı, birbirimize sabahki kızgınlığımızdan eser kalmamıştı. Hepimiz de neşeli bir şekilde vakit geçirdik Baraj da. Öğleden sonra acıkınca da, Baraj ın yakınlarında bulunan bakkal dükkanı gibi bir yerden ekmek peynir, yanına da 3 kutu ayran aldık. Gittik manzaralı bir yerde oturduk ve karnımızı doyurduk. Kimsede kalkıp köye gitmeye isteği yoktu. Akşama kadar oturduk orada, sohbet ettik. Akşam köye vardığımızda, önce bizim eve uğradık. Biraz oturup, babamlarla çay kahve içtik, sohbet ettik. Sonra Mürüvet le Zeynebi evlerine bıraktım. Perşembeye kadar evde kalıp, dinlenmeye karar verdim. Almanya ya döndüğünden beri Nurcan la her iki güne bir telefonla görüşüyorduk, evde kaldığım bu süre içerisinde ise onunla bol bol Webcamda görüşme fırsatımız oldu. Köye yaptıracakları apartmanın inşaatına önümüzdeki hafta başlanacağını öğrendim. İnşaat başladıktan sonra, 4 ay gibi kısa bir sürede bitecekmiş. Bu bana biraz imkansız gibi gelse de, birşey demedim. Ramazan çavuş kendisi gelemediği için, inşaatın tüm aşamalarını benim kontrol etmemi istiyordu. Ayrıca temel atıldıktan sonra, Almanya dan projeyi çizen Mimarın da geleceğini, o adamla da benim ilgilenmemi istiyordu. Papazı bulmuştum yani, hiç sevmezdim böyle Angarya işleri Çarşamba akşamı Halime aradı, Perşembe günü buluşacağımız yeri kararlaştırmamız için. Onunla istediği yerde buluşabileceğimi söylediğimde, kasabada bir bilgisayar kursunun adını verdi. Ve yarın saat 13:00 te kursun önünde olacağını söyledi. Fakat hemen ardından, ama fazla kalmayacağını, evden sadece 1 saatliğine izin alabildiğini söyledi. Böylelikle benim yarın onu

sikme planlarım da suya düşmüş oluyordu. Yarın muhtemelen sadece kuru kuru muhabbetle geçecekti buluşmamız ve bu duruma canım sıkılmıştı. Telefonu kapatmadan önce biraz da (Ee, başka ne var ne yok?) muhabbeti ettik ve yarın görüşmek üzere vedalaştık. O gece uyumadan önce epey düşündüm, yarın bu kızı 1 saat gibi kısa bir sürede nereye götürüp de sikebilirim diye. Ama bir çözüm bulamadım