- şiirler - Yayın Tarihi: 24.07.2017 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin kopyalanması gerçek veya elektronik ortamlarda yayınlanması, dağıtılması Türkiye Cumhuriyeti yasaları ve uluslararası yasalarla korunmaktadır ve telif hakları temsilcisinin önceden yazılı iznini gerektirir. Bu doküman, şairin kendisi veya temsil hakkı verdiği kişinin isteği üzerine Antoloji.Com tarafından, şairin veya temsilcisinin beyanları doğrultusunda yayınlanmıştır. Bu dokümanın yayınlanması kullanılması dağıtılması kopyalanması ile ilgili husularda ve şiir içerikleri ile ilgili anlaşmazlıklarda Antoloji.Com hiç bir şekilde sorumlu ve taraf değildir.
Bir Paralel Evrende Belki bir paralel evrende, Severiz birbirimizi. Akşamüstü bir deniz kıyısında Bisiklet süreriz yarışırken martılarla Özgürlüğe süreriz pedallarımızı Gün batımının kızıllığına doğru Buluruz belki bir özgürlük yolunu Bırakabilir misin ellerini sürerken? Rüzgarı kucaklayabilir misin? Kıskanıyorum yüzündeki kızıl güneşi Seni öpüyor gibi Kıskanıyorum rüzgarı Saçını okşuyor sanki Kokun... Denizinkiyle karışmış Hangisi güzel dersin Hüzün denizinin mi, Yoksa yosun kokan o mavi denizin mi? Öylesine sordum Yoksa bilirsin Hüzün denizini ne kadar sevdiğimi Kayıp sandalalı bulmak uğruna Nasıl boğulduğumu da Gülüşün... Güzel bir sahnesin sen Martı sesleri eşliğinde, Deniz kokusuyla birlikte, Aklımdan çıkmayan Güzel bir sahnesin sen İşte böyle Uzaklarda bir yerlerde yaşıyoruz seninle Özgürüz ve mutluyuz En güzeli de Beni orada gerçekten seviyorsun
Biraz Eksik, Biraz Huzursuz Gözaltlarım hep çöküktür benim Ve göz kapaklarım hep biraz şiş. Soğuk dururum genelde dışarıdan Aldırma, Suratsız da diyen olur arada Hep biraz eksiğimdir, Hep biraz mutsuz; Hep biraz hüzünlü, Hep biraz huzursuz Hiç ait hiseddemem bir yere Hiç de susamam, Saygıda kusur gördüğümde. Yani böyleyim Biraz eksik, biraz huzursuz
Bugün Senin Doğum Günün Rose Söyle Rose, Biz de sevilir miyiz? Şu güzelim şehir ışıklarını görüyor musun, Var mıdır oralarda beni bekleyen? Söyle Rose, Yoksa beni bekleyen yalnızlık mı? Yoksa o mu bana aşık? Söyle Rose, Neden seviyorum artık geceleri, Ve o korktuğum ölümleri? Üşüyorum, Hava soğuk ama içim yanıyor Garibim Rose... Vermem gereken kararlar var Pişman olmaktan korkuyorum Rose Şehrin ışıkları beni sarhoşlaştırıyor Rose Lazer tutan çocuklar bana birini hatırlatıyor Neyse sinir bozucu bi durum bu Sen de bana hep onu hatırlatacaksın Rose Acı veren anılara aracı olacaksın sen de Boşver Rose Bugün senin doğum günün İyi ki doğdun Rose 17 Temmuz 22:30
Bütün Cevaplar Neden sevdim geceleri, Ve korktuğum o ölümleri? Haberin yoktu, Bütün cevaplar sendin oysaki...
Düşüyorum Gök'yüzünden Düşüyorum, Düşüyorum gök'yüzünden. Tutunuyorum maskelerine Taşıyamıyorlar beni. Düşüyorum, Düşüyorum seninkilerden. Kaybediyorum, Bir aşkı daha tutarsızca kaybediyorum Ağlıyorum Savruluyor gözyaşlarım Bir kırbaç gibi çarpıyor yüzlere bu düşüşte Sonra yağmur olup yağıyorlar yeryüzüne Hüzün denizine doğru düşüyorum. Yalnızlıkla buğulanmış bedenim, Hüzün suyunda yıkanmak üzere düşüyor Uyanıyorum, Bir rüyadan düşerek uyanıyorum. Devamını getirmek istediğin rüyalar olur ya Tekrar görmek üzere Uyumaya çalışıyorum...
Gece ve Fani Bir kararın arifesinde Kafası karışık bir gece Yeni doğum yapmış bir fani Ve yeni doğmuş düşünceler, Doğar doğmaz emeklemekteler Her an koşacak gibiler Kendini bulmakta olan, Benliğini kaybetmiş bir fani. Gece ilerledikçe, Doğumlar artıyor Ve fani benliğini, Gece ilerledikçe buluyor Fani kendini buluyor, Gece de buna tanıklık yapıyor. Fani doğum yapıyor, Ve gece de buna yardım ediyor. Faninin kalbi ağrıyor, Gece ona merhem taşıyor. Faninin gözleri yaşarıyor, Gece onu güldürecek şeyler buluyor Fani kendini buluyor, Gece de buna yardım ediyor. Çünkü artık fani geceyi seviyor.
Gitme Hayali Hayallerin en güzeli Gideceğin günü düşlemektir. Tebessümlerin tek sebebi Bir gün gideceğini bilmektir İnsanı ayakta nefreti tutar mı? İliklerine kadar bezmiş, yorgunken Bu şehre olan nefretin Seni hayata bağlar mı? Önceleri ceset dolmuştu kalbim Birer birer boğmuştum hüzün denizimde hepsini. Sonrasında kaptırdım hüzün denizime kendi benliğimi En sonunda buldum ruhsuz bir bedeni
Gök'yüzünden Çekilirken Anılarım var benim Acı veren. Hele senle olanları var ya Katlanılmaz şekilde gerçekten. Sevilmeyen biriyimdir zaten Sevme beni. Çok da güzel değilim Hoş görme beni. Zaten öyle yapıyorsun da, Hatırlatayım dedim bi Kalbin ağrıyor mu hiç? Öyle laf olsun diye değil Kalbinden ğöğüs kafesine Bir yangın salıyor mu içini? Renklerim sana kutsamıştı ya kendini Artık siyah beyaz olacağım Belki de gride kalacağım Ama renklerimi bırakacağım Mecalim kalmadı Çekiyorum gök'yüzünden gökkuşağımı Artık geceleri seven bu faniye Karanlığı armağan ediyorum Ve seni de bu karanlığa gömüyorum Ateş söner mi karanlıkta Sönecek... Yavaş yavaş belki ama İçimdeki bu yangın bitecek...
Hala Varlar Hala yaşamaya değer şeyler var bu hayatta Gerçek sevgi, sıcak dostluklar Gerçek bir aşk. En güzeli de Hala iyi insanlar var. Belki senin gibi, Belki de sana benzeyen karakterleri Yada aynı kaderi paylaştıklarımız Hala varlar. Sadece o günü bekliyorlar Bir yerdeler Ve hayatına girecekleri o günü bekliyorlar.
Masa Lambası Masa lambasının ışığında yazdım En acılı satırlarımı. Bu lambanın altında bıraktım En sıcak gözyaşlarımı. Bu loş ışıkta vazgeçtim sevdiğimden Ve bu loş ışıkta öldü ruhum Tekrar doğmak üzere Ölüp ölüp dirildi her seferinde
Maskeler Oyunu Ne güzel oyun oynuyoruz seninle Bu oyunun ismi maskeler oyunu Oysa ikimizde biliyoruz neyin doğru oldugunu Kafası karışık oyun arkadaşım Söyle, sen de hala bir şeyler hissediyor musun?
Misafir Misafirdik bu bedene Geri vermek için belki de ecele Ve misafirdi mutluluklar Kısa sürdü, Tutamadık gitti onlar Misafir hissettik oldukça bu şehirde Ama en çok da burada misafir olmayı seçtik Çünkü ait hissetseydik severdik bilirdik En çok da sevdiğin acı verirdi Bu sebepten misafir hissetmekle yetindik
Nasıl Susturulurdu Vicdan? Nasıl susturulurdu vicdan? Hiç yaşanmamış gibi mi yapmak gerekiyor? Yoksa her şeyi unutmak mı? Herkesi geçtim Sen nasıl susturdun vicdanını?
Yaralı Mazi Kızgın güneşten kaçtık Sığındık gölgelere. Meğer hepsi bir tuzakmış Yaralandık her seferinde Bu şehrin her köşesinde ayrı bir acı Her yerinde ayrı bir zorbalığı Kaç cehennem barındırır burası, Söyle, kaçında kül olduk be yaralı?
Yaşlı Bir Sarhoş Tozlu ve eski bir plağı dinleyen, Yaşlı bir sarhoş gibiyim. Titreyen ellerimle yudumluyorum, Gözyaşlarımla karışmış şarabımı. İçtiğim her kadeh, Sensizliğimin sarhoşluğuyla savaşıyor Üzülüyorum, Ezbere bildiğim mısralarında Kendimi bulamamaktan. Üşüyorum, Yalnızığım soğuk bir karanlık adeta Seheri görür mü sence içimdeki bu karanlıklarda? Düşünüyorum, Bunca şeye rağmen, Nasıl seni hala seviyorum? Söylediğin şarkılar çalıyor sürekli beynimde Yazdığın satırlar hep gözlerimin önünde Bozuk bir film şeridi geçmekte sürekli gözlerimden Kimisinde nefessiz kalıyorum, Kimsin de ağlıyorum Uyku bir kaçış değil, rüyalarım da hep böyle Nasıl iyileşir ruhum, sen söyle?