1. Bölüm Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. Bütün bu insanın kafasını şişiren karmaşa, çok ama çok masum bir günde başladı. O gün çok şirin, çok masumdu. O gün öyle muhteşem, öyle harika ve öyle şapşahane bir gündü ki, ancak ve ancak ilkbaharın ilk günü olabilirdi. Ah, ilkbahar! Ya da Fransa da söylendiği gibi diyelim, Le Sıkıcı. Nefis bir mevsimdi, kesinlikle ilk beşe girerdi. 13
' Kadim Zaman Ve Limonlu Bayır kasabası için ne kadar körpecik, özelcik bir bahar sabahıydı, dostlarım! Güneş parlıyordu, kuşlar ağaçların tepelerinde Quidditch oynuyordu ve toprak sanki insanlar gelsinler de üzerinde yürüsünler diye orada öylece uzanmış duruyordu. Yani nasıl da olağanüstü, olanlar üstü, hikâyelerin başlangıcının hemen üstü bir bahar sabahıydı. Tabii ki o minik, minicik beyinlerinizle tahmin edebileceğiniz gibi, herkes bu günü görmek için deli danalar gibi bekliyordu. Kasabanın en şişman adamı Jonathan Şapırtı, Deli dana gibi bekliyorum, dedi. Sanırım bunu bir tane değil, iki tane değil, tam sekiz tane çörek yiyerek kutlayacağım. Kasabanın çamaşırhanesini çalıştıran Martin Çamaşırhane de, Deli danalar gibi bekliyorum, 14
l a r geri geldi! dedi. Sanırım bunu Jonathan Şapırtı nın bir değil, iki değil, sekiz çöreğinin üzerine tükürerek kutlayacağım. Peter isminde küçük bir kız, Bir deli dana gibi bekliyorum, dedi. Sanırım en çok sevdiğim çocuk kitabını okuyacağım: Biffy, Kanada daki Herkesi Yanlışlıkla Öldürdüğü İçin Tutuklanan Solucan. Kitabı okumaya başlayınca elinden bırakamazsın, o kadar yani. Tam da herkesler yiyerek, tükürerek ve okuyarak bu güzel Bahar Sabahı na başlayacakken, korkunç bir çığlık duyuldu. Bu Yaşlı Nine ydi, Limonlu Bayır daki en yaşlı kadın. Ana caddede koşuyor ve en yüksek sesiyle çığlık atıyordu. Kadim Zamanlar geri geldi! 15
Yaşlı Nine caddede salınırken, eteğinin altına giydiği jüponu da yelken gibi kabarıyordu. Kadim Zamanlar geri geldi! 16 Aman yarabbi, dedi Jonathan Şapırtı, kocaman şişko kafasını kocaman şişko bir üzüntüyle salladı. Gene şerinin içine düşmüş! Yaşlı Nine, her zaman çantasında sakladığı şeri şişesinden hızlı bir fırt alarak, YALAN! diye itiraz etti. Öyle şeylere elimi bile sürmem. Ama dinle! Kadim Zamanlar geri geldi, sana diyorum! Şey, tam da o sırada gerçekten kalabalık bir grup oraya toplandı ve aralarında sizlerin de pek iyi tanıdığı iki kahraman vardı. Biri Friday O Bilir di, hani zaman ve uzayın sırlarını bilen harika yaşlı adam. Ve diğeri de tanışabileceğiniz en
mutlu dokuz yaşındaki kişi olan Polly di. Polly cesur ve doğrucuydu, ay nasılsınız der gibi mutluydu ve hayatta ihtiyacı olan her şeye sahipti. Bir yüz, bir çift kaş ve bir cep dolusu keçeli kalem. Ve onlardan birinin bitmesi bile mümkün değildi. Bazen yapmayı sevdiği gibi, GERÇEK LİMON- LU BİR PASTADIR! diye bağırdı Friday O Bilir. Bu ne şimdi? Şşşt, dedi Polly. Yaşlı Nine konuşmak üzre. Yaşlı Nine onlara gizemli bir bakış atınca bütün kasaba halkı sessizleşti. Sonra Yaşlı Nine pat diye uyudu. Sonra uyandı ve tekrar gizemli bir bakış attı. Sonra tekrar pat diye uyudu. Size sarhoş olduğunu söyledim, diye fısıldadı Jonathan Şapırtı. YALAN! diye bağırdı Yaşlı Nine, sonra da gözlerinde şimdiye kadar görülmemiş en gizemli bakış belirdi. Şimdi, inanılmaz bir haberim var. Kadim Zamanlar, Bilim günlerinden önce geri geldi! Eski ruhlar uyandı! Aklınıza bile getiremeyeceğiniz işler ve olaylar başladı! Bu gerçek, 17
bu gerçek, birazdan size söyleyeceğim şey gerçek işte, şimdi benimle gelin de size göstereyim! Ooooohhh, dedi Peter denilen kız. Ahhhh, dedi Jonathan Şapırtı. Cik cik, diye devam etti Çılgın Mantar Barry. Çünkü Çılgın Mantar Barry, kendini ispinoz kuşu sanıyordu. Kadim Zamanlar geri geldi! diye bağırdı kalabalık. Hepsi de Yaşlı Nine nin arkasından yola dizildi, kendilerinden geçercesine alkışlayıp şarkılar söylüyorlardı. Sen ne düşünüyon, Fridayciğim? dedi Polly. Onları takip edelim mi? Bence etsek iyi olur, diye cevapladı Friday, ayakparmaklarına düşünceli düşünceli vurarak. Biraz kafayı çizmiş gibi görünüyorlar, işte tam da bu Bahar Ateşi dedikleri şey. Ya da Fransa da söylendiği gibi, Les Çatlak de la Kafalar de la Doing Doing. 18