Gezdikçe Gördükçe İzlen Şen Toker Itria vadisindeki yuvarlak loca: 104
Y uvarlak adı verilen bir yer... ve içinde San Giorgio Kilisesi... İtalya nın güneydoğusunda Puglia bölgesindeki Locorotondo kasabasının adının geçtiği Mayıs 1195 tarihli ilk yazılı belgede bu ifadeler yer alıyor. O dönemde zeytinlikler ve üzüm bağları ile dolu olduğu belirtilen kasaba Itria Vadisi ndeki 400 metre yükseklikteki bir tepenin üzerinde, daire şeklindeki bir alanda kurulmuş. Birbirine bitişik, üçgen çatılı, beyaza boyalı evleriyle vadiye bakan dev, yuvarlak bir locayı andırıyor. İtalya nın en güzel köyleri (Borghi piu belli d Italia) listesinde yer alan Locorotondo nun adı Latince Locus (yer) ve Rotundus (yuvarlak) kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuş. Kasabanın tarihi merkezi çok büyük olmadığı için yürüyerek rahatça gezilebiliyor. 105
Locorotondo kasabası 400 metre yükseklikteki bir tepenin üzerinde, daire şeklindeki bir alanda kurulmuş. Ben de yürüyüşüme bu bölgedeki Vittorio Emanuele meydanına açılan Porta Napoli kapısından girerek başlıyorum. Bu küçük ve sevimli meydandaki turizm danışma ofisinden bir harita alıyorum. Ofisin yanındaki kafenin önünden ilerleyince karşıma çıkan tarihi duvarın ardında buraya özgü bir mimariye sahip ikiz evleri görüyorum. Daha sonra başka benzerlerini de göreceğim Cummerse denilen beyaz renkli evlerin üçgen şeklindeki eğimli çatıları gri taş kiremitlerle kap- Vittorio Emanuele meydanına açılan Porta Napoli kapısı 106 lanmış. Daire şeklindeki bu tarihi bölge, birbirine geçmiş sokaklar, geçitler, küçük meydanlar ve yapılarla oluşturulmuş bir labirent gibi... Taş parkeli dar sokakların bir kısmı çok sade, bir kısmı da büyük görkemli kemerler ve farklı mimari detaylara sahip binalarla çevrili. Yapıları birleştiren
kemerlerin, evlerin önündeki hasır sandalyelerin, dantellerle süslü pencerelerin yanından geçiyorum. Sakin ve sessiz sokaklarda, balkonların arasına gerilmiş iplere asılı, doldurulmuş bez bebek gibi yapılmış cadı kuklalarının altından yürüyorum. Bulunduğu dar sokakta zarif Barok tarzı cephesi ve balkonları ile dikkatimi çeken Morelli Sarayı nın fotoğrafını çekmeye çalışıyorum. Giriş kapısındaki taşların arasından çıkan yabani çiçekleri farkediyorum. Evlerin balkonları ve dışarıdaki taş merdivenleri de çiçeklerle süslü; sokaklardaki saksılardaki sardunya, ortanca, fesleğen gibi çiçek ve bitki kümeleri sanki yalnızca arkalarındaki evlerde yaşayanlara değil, sokaktan geçenler de dahil olmak üzere herkese ait gibi... Bazı binaların üzerindeki Latince yazıtları okuyorum: Küçük ama bana uygun., Hasetlik kıskanana zarar verir., Kapıyı çalın, açılacaktır. Tarihi bölümde evlere ek olarak az sayıda lokanta, kafe ve dükkan var. Merkezde yer alan ve farklı mimari tarzları birleştiren S.Giorgio Kilisesi nin yanısıra S.Nicola, Madonna della Greca, Madonna del Soccorso, S. Rocco ve Annunziata gibi kiliseler de ziyaret ediliyor. Eskiden belediye şimdi ise halk kütüphanesi olan saat kuleli yapının önünden geçerek diğer sokakları dolaşıyorum. Tarihi merkezin öbür tarafında kalan Porta Lecce (Porta Nuova) kapısından çıkıp Nardelli caddesinden Porta Napoli ye doğru yürüyorum. Bir yay şeklinde tarihi bölümü kucaklayan bu cadde Itria vadisinden eşsiz manzaralar 107
ve aşağıdaki vadi manzarasının fotoğraflarını çekenlerin etrafında uçuşuyor. Biraz ilerideki merdivenlerden aşağıda görünen bahçelere doğru iniyor, kısa bir yürüyüşle kendimi tarlaların arasında buluyorum. Tavuk kümesleri, meyve ağaçları, güller, baklalar, gelincikler, kır çiçekleri, leylaklar... Büyük ihtimalle, geçmişi 1930 lara dayanan ve farklı şarapları tadarak satın alabileceğiniz şarap kooperatifi Cantina Sociale del Locoro- tondo da tattığım şaraplarda da bulunan üzümlerin bağları arasında dolaşıyorum. Ağaçların ardından yukarıya doğru bakınca, vadiye tepeden bakan Locorotondo yeşil vadiyi taçlandıran görkemli, inci bir taç gibi duruyor... izlensentokerbd@gmail.com sunuyor. Aşağıdaki huni çatılı trulli evleri, çiftlikler, üzüm bağları, meyve ve zeytin ağaçlarının olduğu, bakla gibi sebzelerin ekildiği tarlalar büyük bir mozaik gibi seriliyor önüme. Bu caddenin sonunda yer alan kasaba parkındaki bir banka oturup dinleniyorum. Sarı-siyah renkli çizgili bir kelebek, parkta kitap okuyan, uyuklayan 108