RABBİMİZDEN ÇAĞRI Ey iman edenler! Allah'ın emrine uygun yaşayın, O'na (yakın olmaya) vesile/imkan arayın. O'nun yolunda (malınızla, canınızla) cihad edin ki kurtuluşa eresiniz. (Maide Suresi /35) OKUNMAMIŞ ÜÇ MESAJINIZ VAR Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla Ey iman edenler! Allah a ve Peygamber e hainlik etmeyin, (emirlerinin aksini yapmayın; yoksa) siz, bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmiş olursunuz. (Enfal Suresi, 27) Allah ın lütfu ile kendilerine bol bol verdiği şeyde (infak etmeyip) cimrilik yapanlar, asla bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Aksine bu onlar için bir şerdir. (Allah ın verdiğini Allah için verme konusunda) cimrilik ettikleri şeyler, kıyâmet gününde boyunlarına (ateşten halka halinde) geçirilir. Göklerin ve yerin mirası Allah ındır, (bütün mülk O nundur; her şey, yine O na kalacaktır). Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır. (Ali İmran Suresi, 180) Doğrusu biz emaneti (emir ve yasakları) yerine getirme sorumluluğunu göklere, yere ve dağlara arz (ve teklif) ettik de (onlar) bunu yüklenmekten kaçındılar ve on(un getireceği sorumluluk)tan korktular da onu insan yüklendi. (Eğer bunun gereğini yapmaktan kaçınırsa) cidden o çok zalim, çok cahil (demek)tir. (Ahzab Suresi, 72)
YOLUMUZU AYDINLATANLAR Eğer yerdeki ağaçlar (birer) kalem olsa, deniz de (mürekkep olsa), ardından yedi deniz ona (katılıp) yardım etse yine (bunlar tükenir de) Allah ın kelimeleri tükenmez. Şüphesiz Allah mutlak galip, mutlak hüküm ve hikmet sahibidir. ( Lokman /27) HZ. CAFER SADIK (R.A.) BUYURDULAR Kİ: Beş kimsenin sohbetinden yani beş kimse ile beraber bulunmaktan sakın; Birincisi; Yalan söyleyenden sakın. Çünkü ona daima aldanırsın. Sana iyilik yapayım derken kötülük yapar. İkincisi; Cimriden sakın. Üçüncüsü; Ahmaktan yani aklı az olandan sakın. Çünkü en çok işine yarayacağı zaman seni bırakır. Dördüncüsü; Kötü kalpli kimseden sakın. Çünkü işi bozulunca seni harcar. Beşincisi; Fasıktan, yani günah işlemekten utanmayan kimseden sakın. Çünkü seni bir lokma ekmeğe satar.
YAŞAYAN KUR AN: Hz. MUHAMMED(SAV) O NDAN (SAV) BİZE Ebu Hüreyre (Ra) den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Münafığın alameti üçtür: Konuştuğunda yalan söyler, söz verince sözünden cayar, kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder. (Buhari, İman 24, Müslim, İman 107) Müslim in değişik bir rivayetinde: Oruç tutsa, namaz kılsa ve kendini mü min zannetse bile buyurulmuştur. (Müslim, İman 109) Peygamber Efendimiz(sav) şöyle buyurmuşlar: Emaneti olmayanın, imanı da yoktur (Ahmed İbni Hanbel, Müsned, III, 135) Hz. Enes (r.a.) den rivayetle Rasulullah(sav) şöyle buyurmuşlar: Benim için şu altı şeyi deruhde edin, Bende size Cenneti deruhde edeyim: Sizden biri konuşursa yalan söylemesin. Vaad ettiğini yapsın. Emanet edildiğinde ona hiyanet etmesin. Gözüne sahip olsun. Eline sahip olsun ve bacak arasına hakim olsun. (Ramuz-el Ehadis,257,7)
EMANETE RİAYET İMANIN KEMALİNE İŞARETTİR. Emanet; korumak ve saklamak için insana verilen maddi ve manevi şeyler demektir. Allah-u Teala Ayet-i kerime sinde: Eğer yolculukta olup da bir kâtip bulamazsanız (borçludan) alınan rehinler de yeter. Eğer birbirinizden eminseniz, (o zaman kendisine güvenilen borçlu) kimse Rabbi olan Allah tan korksun da emaneti tastamam ödesin. Bir de şahitliği gizlemeyin. Kim onu gizlerse hakikaten o kimsenin kalbi günahkâr olur. Allah her ne yaparsanız hakkıyla bilir. buyuruyor. (Bakara Suresi, 283) Hadis-i şerif te ise: Emanet izzettir. buyruluyor. (Münavi) Diğer Hadis-i şerif lerde ise şöyle buyruluyor: Nezdinde emanet bırakılan eşyayı sahibine iade et. Sana hıyanet eden kimseye de hıyanet etme! (Tirmizi) Güvene layık olmak bir bakıma zenginliktir. (Camius-sağir) Yani başkalarının güvenine layık olan zat, itibarın sağladığı bir zenginliğe sahiptir. Halkın malında ve ırzında emanete malik olmak rızık bolluğunu, hiyanet ise bil akis fakr ve ihtiyacı celbeder. (Camius-sağir) Emanete riayet imanın kemaline işarettir. Allah-u Teala emaneti müslümanların sıfatı olarak beyan buyurmuştur: Onlar (o mü minler) ki emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler. (Mü minun Suresi, 8) Allah-u Teala emaneti insana yüklediğini ve bunun çok büyük bir şey olduğunu Ayet-i kerime sinde beyan buyuruyor: Doğrusu biz emaneti (emir ve yasakları) yerine getirme sorumluluğunu göklere, yere ve dağlara arz (ve teklif) ettik de (onlar) bunu yüklenmekten kaçındılar ve on(un getireceği sorumluluk)tan korktular da onu insan yüklendi. (Eğer bunun gereğini yapmaktan kaçınırsa) cidden o çok zalim, çok cahil (demek)tir. (Ahzab Suresi, 72) Binaenaleyh emanet sahibi olan Allah-u Teala nın hakkını eda etmek insanlar üzerine farzdır. Emanetin çok geniş manası vardır. Dini, dünyevi, ahlaki her şey emanet dairesine girer. İslam dini emirleri ve yasakları ile bütün olarak ilahi bir emanettir. Hükümlerine kamil bir şekilde uymak farzdır, uymayanlar emanete hıyanet etmiş olurlar. Kişiye bütün vücudu ve azaları, her şeyi birer emanettir. Maddi ve manevi sıhhat ve afiyetini koruması, emanete hıyanet etmemesi, aklını iyiye ve doğruya kullanması, mesuliyetini idrak etmesi gerekir. Anne baba, evlat kardeş, karı koca, akrabalar hısımlar, komşular arkadaşlar, yoksul dul ve yetimler, her çeşit insan sınıfları ile her hususta ahkam ölçüleri çerçevesinde adaletle ve iyilikle hareket etmek vazifesi bir emanettir. Birinin diğerine geri almak üzere bıraktığı mal veya ödünç bir şey emanet olduğu gibi, bir toplulukta konuşulup da dışarıya sızmaması icabeden sözleri ve sırları saklamak da emanettir. Bir Hadis-i şerif te şöyle buyrulmaktadır: Toplantılarda cereyan eden sözler gizli tutulmalıdır. (Tirmizi) İstişare yapıldığında, konuşulanların sağa sola yayılmaması emanettir. Akıl danışan kimseye doğru bilgi vermek, hakikati anlatmak da emaneti yerine getirmektir. Ücret veya maaş karşılığında çalışan kimsenin yapacağı işi hakkıyla yapması, mesuliyetini bilmesi emanettir. Yanında çalıştığı kimsenin izni olmaksızın işi gevşek tutarsa, işe geç gelir veya erken paydos ederse, emanetin hilafına hareket etmiş olur. Aynı şekilde çalışanlar da çalıştıranlara bir emanettir. Bütün bu hak ve hukuklara riayet edilmesi zaruridir. Gerek dini ve gerekse dünyevi vazifeler de birer emanettir. Bu vazifelerin ehil olan kimselere, layık olanlara verilmesi lazımdır. Nitekim Allah-u Teala Ayet-i kerime sinde şöyle buyurmaktadır: Şu bir gerçek ki Allah, size emanet (ve iş)leri mutlaka ehline vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Gerçekten Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz Allah, (her şeyi) işiten ve görendir. (Nisa Suresi, 58) Kıyamet ne zamandır? diye soran bir zata Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurdular: Emanet yitirildiği zaman kıyameti bekle! İşler ehil olmayanlara verilince kıyameti bekle! (Buhari. Tecrid-i sarih: 54) Kur an ın Anlamıyla Buluşmak Platformu
Bu köşenin içeriği KUR AN IN ANLAMIYLA BULUŞMAK PLATFORMU tarafından hazırlanmıştır. Ayet mealleri Hasan Tahsin Feyizli'nin Hazırladığı Feyzü'l Furkan Açıklamalı Kur'an-ı Kerim Meali nden alınmıştır. Ayet meallerinin tamamına www.kuranimiz.net, ses dosyalarına www.akradyo.net adreslerinden ulaşabilirsiniz. Görüş ve önerileriniz için: bilgi@kuranimiz.net