Sayı: Aralık 2007 Özel Sayı 2007

Benzer belgeler
TÜİK VERİLERİNE GÖRE ESKİŞEHİR'İN SON 5 YILDA YAPTIĞI İHRACATIN ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI (ABD DOLARI) Ülke

Kaba doğum hızı (%) Kaba ölüm hızı (%)

Vize Rejim Tablosu YEŞİL (HUSUSİ) PASAPORT. Vize Yok (90 gün) Vize Yok (90 gün) Vize Yok (90 gün) Vize Yok (90 gün) Vize Yok (90 gün)

İthalat Miktar Kg. İthalat Miktar m2

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ VERİ TABANI Rapor tarihi:11/02/2016 Yıl 2015 YILI (OCAK-ARALIK) HS6 ve Ülkeye göre dış ticaret

UMUMA HUSUSİ HİZMET DİPLOMATİK A.B.D Vize Var Vize Var Vize Var Vize Var. AFGANİSTAN Vize Var Vize Var Vize Var Vize Var

UFRS 16 KİRALAMA STANDARDI, ŞİRKETİNİZE ETKİSİ

Çocukların emzirilme durumuna göre dağılımı ( *) Ek besinlerle birlikte anne sütü alanlar

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ VERİ TABANI. İthalat Miktar Kg. İthalat Miktar m2

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ VERİ TABANI

İlkokul kayıt oranı. 100 kiși bașına (2001) telefonu internet olanlar kullananlar

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ VERİ TABANI

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ VERİ TABANI. İthalat İthalat Ulke adı

Günde 1 dolardan az kazanan nüfus % si Yıllık enflasyon. oranı (%)

2017 YILI İLK İKİ ÇEYREK İŞLENMİŞ MERMER VE TRAVERTEN DIŞ TİCARET VERİLERİ

A.ERDAL SARGUTAN EK TABLOLAR. Ek 1. Ek 1: Ek Tablolar 3123

TÜRKİYE DEKİ YABANCI ÜLKE TEMSİLCİLİKLERİ

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, DÜNYADA VE TÜRKİYE DE İNSANİ YOKSULLUK

MÜCEVHER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ MAL GRUBU ÜLKE RAPORU (TÜRKİYE GENELİ) - (KÜMÜLATİF)

2015 YILI OCAK EYLÜL DÖNEMİ EV TEKSTİLİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ VERİ TABANI

TABLO 1. TEMEL GÖSTERGELER

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, DÜNYADA VE TÜRKİYE DE İNSANİ GELİŞME

İÇİNDEKİLER GİRİŞ... 1

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ VERİ TABANI

Uludağ Hazır Giyim Ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği İhracat Raporu (Ağustos / Ocak-Ağustos 2017)

MÜCEVHER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ MAL GRUBU ÜLKE RAPORU (TÜRKİYE GENELİ) - (KÜMÜLATİF)

ÜLKE NORMAL PASAPORT HUSUSİ VE HİZMET PASAPORTU DİPLOMATİK PASAPORT ABD Vize gerekiyor Vize gerekiyor Vize gerekiyor Afganistan Vize gerekiyor Vize

Rapor tarihi:13/06/ HS6 ve Ülkeye göre dış ticaret. İhracat Miktar 1. İhracat Miktar 2. Yıl HS6 HS6 adı Ulke Ulke adı Ölçü adı

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU

1/11. TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ VERİ TABANI Rapor tarih 30/03/2018 Yıl 01 Ocak - 28 Subat 2018

Bilgi için: Güloya SEVİNÇ Unvanı: Bilgisayar İşletmeni Tel No: 0(322) /2

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ Mevlana Değişim Programı Birimi HUKUK FAKÜLTESİ DEKANLIĞINA

İÇİNDEKİLER Yılları Yassı Ürünler İthalat Rakamları Yılları Yassı Ürünler İhracat Rakamları

EK Bromoklorodiflorometan Bromotriflorometan Dibromotetrafloroetanlar EK 2

İSTANBUL MADEN İHRACATÇILARI BİRLİĞİ MAL GRUBU ÜLKE RAPORU (TÜRKİYE GENELİ)

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU

C.Can Aktan (Ed.), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

2013-Aralık Un İhracat Rakamları

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

2017 YILI İLK İKİ ÇEYREK BLOK MERMER TRAVERTEN DIŞ TİCARET VERİLERİ

KURU MEYVE RAPOR (EGE)

Yetișkinler arası prevalansın % 1 den fazla olduğu ülkelerde gebe kadınlar (15-24 yaș) arasındaki medyan HIV prevalansı. diğer

ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

2013-Haziran Un İhracat Rakamları

TOPLAM

TOPLAM

TOPLAM

Türkiye den Vize İstemeyen Ülkeler - Vizesiz Ülkeler Haritası 2017

TOPLAM

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

TOPLAM

TOPLAM

TOPLAM

TR33 Bölgesi nin Üretim Yapısının ve Düzeyinin Tespiti ve Analizi. Ek 5: Uluslararası Koşulların Analizi

Dünya ekmek, makarna ve bisküvi sanayi ile bu sanayiye hizmet veren makine sanayinin güvenilir bilgi kaynağı ve iletişim mecrası olmayı hedefleyen

TOPLAM

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI TÜRK TEKNİK MÜŞAVİRLİK HİZMETLERİ SEKTÖRÜ

2013-Aralık Un İhracat Rakamları

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

Yurtdışı temsilciliklerimiz - AVUSTURYA

TOPLAM

İSTATİSTİK TABLOLAR. Veriler üzerine genel not. Sembollerin açıklanması 104 İSTATİSTİK TABLOLAR. kayıttan devamlılığa kayması anlamına gelmektedir.

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

TOPLAM

TOPLAM

TOPLAM

TOPLAM

Türk vatandaşlarının tabi olduğu vize uygulamaları

Yurtdışı temsilciliklerimiz - RUSYA. Seyahat Rehberi. Son güncelleme: esky.com.tr 2. Guide_homepage

MERNİS KODU ADI AKTİF 9775 KORE DEMOKRATİK HALK CUMHURİYETİ Aktif 9776 RUSYA FED. / ALTAY CUMHURİYETİ Aktif 9777 RUSYA FED. / ADIGE CUMHURİYETİ Aktif

Uluslararası Kredi Hareketliliği Kapsamında Hareketlilik Gerçekleştirilebilecek Ülkeler:

Yurtdışı temsilciliklerimiz - İRAN. Seyahat Rehberi. Son güncelleme: esky.com.tr 2. Guide_homepage

DEĞERLENDİRME NOTU: İsmail ÜNVER Mevlana Kalkınma Ajansı, Konya Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü

2019 MART DIŞ TİCARET RAPORU

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

Yurtdışı temsilciliklerimiz - HOLLANDA

ZİYARETÇİ ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI

İSTANBUL A GELEN YABANCI SAYILARI

İSTATİSTİK TABLOLAR. Veriler üzerine genel not. Sembollerin açıklanması 104 İSTATİSTİK TABLOLAR. kayıttan devamlılığa kayması anlamına gelmektedir.

Yurtdışı temsilciliklerimiz - AZERBAYCAN

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

2019 ŞUBAT DIŞ TİCARET RAPORU

Türkiye den Vize İstemeyen Ülkeler - Vizesiz Ülkeler Haritası 2017

24 Ocak 2014 CUMA. Resmî Gazete. Sayı : TEBLİĞ. Ekonomi Bakanlığından: OZON TABAKASINI İNCELTEN MADDELERİN İHRACINA

TEBLİĞ OZON TABAKASINI İNCELTEN MADDELERİN İHRACINA İLİŞKİN TEBLİĞ (İHRACAT: 2014/1)

İnsani Gelişme Endeksi bir ülkedeki ortalama başarıları ölçüyor ancak bu başarılardaki cinsiyet UNDP Başkanı Kemal

İSTATİSTİK TABLOLAR. Veriler üzerine genel not. Sembollerin açıklanması 104 İSTATİSTİK TABLOLAR. kayıttan devamlılığa kayması anlamına gelmektedir.

2018 EYÜL DIŞ TİCARET RAPORU

HALI SEKTÖRÜ. Nisan Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

HALI SEKTÖRÜ. Mart Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

2016 HAZİRAN DIŞ TİCARET RAPORU

9. Dubai Uluslararası Gayrimenkul ve Emlak Fuarı (İPS) en yeni projemiz olan Dubai Sustainable City yi duyurmak için mükkemmel ve en doğru ortamdi.

HALI SEKTÖRÜ. Ocak Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

Transkript:

Sayı: Aralık 2007 Özel Sayı 2007 Küresel İnsani Gelişme raporu açıklandı İzlanda, Norveç'i Geride Bıraktı İklim Raporunda Türkiye Ülkeler gaz salınımını azaltmalı Günümüzün en önemli mücadelesi

Ankara, Aralık 2007 Küresel İnsani Gelişme Raporu 2007/2008 UNDP'nin hazırladığı 2007/2008 Küresel İnsani Gelişme Raporu, ülkelerin, yoksulluğu azaltma, gıda, sağlık ve eğitimde benzersiz gerilemelere yolaçabilecek olan iklim değişikliğinin kalkınma üzerindeki etkilerine odaklanması gerektiği konusunda uyarıda bulundu. Rapor, 27 Kasım 2007 tarihinde Brezilya da UNDP Başkanı Kemal Derviş tarafından açıklandı. Raporun tanıtımı İstanbul dahil olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde aynı anda yapıldı. İklim değişikliği her ne kadar tüm insanlığa karşı bir tehdit oluşturuyor olsa da, ilk ve en ağır bedelleri ödeyecek olanlar, bugünkü ekolojik borçta hiçbir suçu bulunmayan yoksullar olacaktır diyor UNDP Başkanı Kemal Derviş. İklim Değişikliğiyle Mücadele: Bölünmüş bir Dünyada İnsani Dayanışma başlıklı rapor, dünya yoksulluğu azaltma, gıda, sağlık ve eğitimde benzersiz gerilemelere yol açabilecek olan iklim değişikliğinin kalkınma üzerindeki etkilerilerine odaklanması gerektiği konusunda uyarıda bulundu. Rapor ayrıca küresel ısınma tehdidinin katî bir hesabını ortaya koyuyor. Rapor, dünyanın en yoksul ülkeleri ve onların en yoksul vatandaşları başta olmak üzere dünyayı aşağıya doğru bir sarmalın içine hapsedebilecek, yüzlerce milyon insanı yetersiz beslenmeyle, su eksikliğiyle, ekolojik tehditlerle ve geçim kaynaklarının yok olmasıyla karşı karşıya bırakabilecek bir kırılma noktası na doğru sürüklendiğini savunuyor. Rapor, 2012 yılından Kyoto Protokol ünün taahhütlerinin bitiş süresi - sonra çok taraflı bir anlaşma imzalanmasıyla ilgili görüşmelerinin kilit bir döneminde yayınlanıyor. Rapor, adaptasyon (uyum) üzerine güçlendirilmiş uluslararası işbirliği yoluyla 21. yüzyılda ısınmayı iki derecenin altına (3.6F) zorunlu indirmeyi öngören bir çift izleme yaklaşımı

sunuyor. Azaltma konusunda, raporun yazarları, gelişmiş ülkeleri liderlik göstererek 2050 yılına kadar sera gazlarını 1990 lı yıllardaki düzeyden %80 oranında azaltmaları için çağrıda bulunuyor. Rapor ayrıca bir çeşit karbon vergilendirmesi, daha sıkı bir permi ticareti programı, enerji düzenlemeleri ve düşük karbonlu teknoloji transferinin finansmanı için uluslararası işbirliğinin savunuculuğunu yapıyor. Uyum konusunda, rapor, iklim değişikliğiyle mücadelede ortaya çıkan eşitsizliklerin, ülke bazında ve ülkeler arasında daha da geniş eşitsizliklere yolaçan güçlü bir unsur olduğu konusunda uyarıda bulunuyor ve zengin ülkelere, iklim değişikliği uyumunu yoksulluğun azaltılması ile ilgili uluslararası ortaklıklarının merkezine yerleştirme çağrısında bulunuyor. Eylem için çağrıda bulunuyoruz, umutsuz olanı teselliye çalışmıyoruz. diyen başyazar Kevin Watkins ekliyor Kararlılıkla çalışırsak, iklim değişikliğine karşı bu savaşı kazanabiliriz. Fırsat penceresinin kapanmasına göz yummak, insan tarihinde eşi görülmemiş ahlaki ve siyasi bir başarısızlık olur. Watkins, Bali deki görüşmeleri, dünyanın yoksullarının çıkarlarını, iklim değişikliği görüşmelerinin merkezine yerleştirmek için benzersiz bir fırsat olarak tanımlıyor. Rapor, iklim değişikliğinin yoksulları etkileyeceğinin kanıtını sunuyor. Günde 2 doların altına geçinen 2.6 milyar kişiye dikkat çekilen raporda, küresel ısınma yüzünden serbest kalan güçlerin nesiller boyu süren ilerlemeleri durdurabileceği hatta geriletebileceği konusunda uyarılarda bulunuluyor. İklim Değişikliğiyle Mücadele raporunda insani gelişmeye tehdit olarak şunlar gösteriliyor: Aşırı kuraklık, yükselen ısılar ve düzensiz yağışların sebep olduğu tarımsal sistemlerin çökmesi sonucu 600 milyon insanın yetersiz beslenmeyle karşı karşıya kalması. Dünyadaki yoksulluğun en yoğun olduğu Afrika nın güneyindeki yarı kurak bölgelerde 2060 yılına kadar tarımsal ürünlerde potansiyel %26 kayıpların olması 2080 yılına kadar 1.8 milyar insanın su sıkıntısı çekmesi. Buzulların erimesi ve yağışların düzeninin değişmesi sonucu Güney Asya ve Kuzey Çin de ciddi ekolojik krizlerin yaşanması Sel baskınları ve tropikal fırtınalar nedeniyle kıyı şeridinde ve deniz seviyesine yakın bölgelerde yaşayan 332 milyon insanın yerinden olması. 70 milyon Bangladeşli, 22 milyon Vietnamlı ve 6 milyon Mısırlı, küresel ısınmanın sebep olduğu sel baskınlarından etkilenebilir. Ortaya çıkan yeni sağlık risklerinin yanısıra, fazladan 400 milyon kişinin sıtma riskiyle karşı karşıya kalması Yeni bir araştırmanın kanıtlarını ortaya koyan İnsani Gelişme Raporu yazarları, iklim değişikliğinin insana çıkacak faturasının küçümsendiği görüşünde. Yazarlar, iklim değişikliği ile beraber daha sık ve yoğun yaşanacak olan kuraklık, seller ve fırtınalar gibi iklim olaylarının, yoksulluk ve eşitsizliğin şimdiden en önemli faktörleri olduğunu belirtiyorlar ve küresel ısınma bu etkileri güçlendirecek. Milyonlarca insan için bu, yoksulluğa tek yönlü bir bilet ve uzun dönemli dezavantajlar sunan olaylar diyor rapor. Hayatları tehdit etmek ve acıya sebep vermek dışında bu gibi doğal afetler, tüm varlıkları yokediyor, yetersiz beslenmeye sebep oluyor ve çocukların okuldan alınmasına yolaçıyor. Rapor, Etiyopya da çocukluğunun ilk dönemleri kuraklığa rastlayan bir çocuğun %36 daha yetersiz besleneceğini ortaya koyuyor ve bu, iki milyon çucuğun yetersiz beslenmesi anlamına geliyor. Rapor, tehditlerin, yoksullar üzerindeki ilk etkilerine odaklanırken, iklim değişikliğiyle mücadele etmedeki başarısızlığın gelecek nesilleri ekolojik bir felakete sürükleyebileceği konusunda da uyarıda bulunuyor ve Batı Antartika daki buz tabakalarının kırılabileceğini, buzulların eriyebileceğini ve insanlığa sistematik tehditler olarak denizlerdeki ekosistemin bozulabileceğini belirtiyor. Elbette belirsizlikler var ama bu büyüklükteki risklerle karşılaştığınız zaman belirsizlikler eyleme geçmemek için bir sebep olamaz. Isınmayı kendi isteğimizle azaltma, bunun gibi olası çok büyük risklere karşı satın aldığımız bir sigorta gibidir. İklim Değişikliğiyle Mücadele bugün insani gelişmeye olan bağlılığımız ve çocuklarımız ve torunlarımız için ekolojik güvenlik sağlayacak olan bir dünya yaratmak ile ilgilidir diyor Derviş. Tehlikeli İklim Değişikliğinden Kaçınmak İnsani Gelişme Raporu nun yazarları, hükümetleri tehlikeli iklim değişikliklerinden kaçınmak için toplu hedefler

koymaya çağırıyor ve sanayi öncesi düzeyin 2 derecelik (3.6F) üstünün eşik olarak hedeflenmesini savunuyor (şu andaki düzey 0.7 derece, 1.3F). Yeni bir iklim modelinden esin alan rapor bu sınırlar içinde kalmak için bir 21. yüzyıl karbon bütçesi/kotası koymayı öneriyor. Kota, bu hedefe uyumlu sera gazı salımlarının (emisyonlarının) toplam seviyesini sayılara döküyor. Önümüzdeki mücadelenin boyutunu ölçmeyi amaçlayan bir egzersizde, rapor, mevcut eğilimlerin devam etmesi durumunda 21. yüzyıl için hesaplanan karbon bütçesinin 2032 yılına kadar tükeneceğini tahmin ediyor. Yazarlar, mevcut eğilimler devam ettiği takdirde 2 derecelik (3.6F) sınırda kalmak yerine 4 derecelik bir kota ihlalinin olabileceği konusunda uyarıda bulunuyor. İnsani Gelişme Raporu, Bali de görüşülen bazı çok önemli konulara ışık tutuyor. Gelişmekte olan önemli ülkelerin salımlarının oluşturduğu tehditlerin gerçekliğini onaylayan yazarlar, gelişmiş ülkelerin hükümetlerinin en derin ve en acil kısıntıları yapmaları gerektiği görüşünde... Yazarlar, zengin ülkelerin, bu problemin ortaya çıkışında tarihi sorumluluk taşıdıklarının, görece daha fazla karbon salımı yaptıklarının ve eyleme geçmek için gerekli finansal ve teknolojik kapasiteleri olduğunun altını çiziyor. Gelişmekte olan dünyadaki insanlar, Kuzey Amerika da olduğu kadar karbon salımında bulunsalardı, sonuçlarına katlanmak için dokuz gezegenin atmosferine ihtiyaç duyardık diyor Watkins. İklim değişikliğinden kaçınmaya uyumlu bir salım yolu için örnek bir çerçeve kullanan İnsani Gelişme Raporu şu önerilerde bulunuyor: Gelişmiş ülkeler sera gazı salımlarını 2050 yılına kadar 1990 lı seviyelerin %80 i kadar ve 2020 ye kadar da %30 kadar azaltmalı. Gelişmekte olan ülkeler, salımlarını 2050 yılına kadar 1990 lı seviyelerin %20 si kadar azaltmalı. Ancak, bu kısıntılar 2020 den sonra yapılmaya başlanmalı ve finans ve düşük karbon transferi yollarıyla uluslararası işbirliği tarafından desteklenmeli. Bu ölçeğe göre hesaplandığında, yazarlar, gelişmiş ülke hükümetleri tarafından belirlenen hedeflerin gerekenin altında kaldığını görüyor. Rapor ayrıca, en gelişmiş ülkelerin en mütevazi ve iddiasız kısıtlamaları yapmakta bile başarısızlığa uğradığını belirtiyor (bu oran Kyoto Protokol ünde anlaşmaya varıldığı üzere salımları 1990 lı yılların seviyesinden %5 oranında azaltmayı öngörüyor). Rapor, iddialı hedeflerin konmuş olduğu durumlarda bile gelişmiş ülkelerden çok azının belirtilen iklim güvenlik hedeflerini somut enerji politikalarıyla uyumlu hale getirdiğini belirtiyor. Gelecekteki salımlar için yazılan senaryolar, bizi bekleyen mücadelenin boyutunu destekliyor. Mevcut eğilimlerle karbon salımlarının 2030 yılına kadar %50 artacağı öngörülüyor. Böyle bir sonuç tehlikeli iklim değişikliğini kaçınılmaz kılacaktır. Sonuç olarak, küresel enerji sisteminin gezegenimizin sürdürülebilirliğini sağlayan ekolojik sistemle uyumlu olmadığı aşikardır diyor Watkins ve ekliyor bu iki sistemi birbirine uyumlu hale getirmek, düzenlemelerde önemli değişimleri, pazar teşviklerini ve uluslararası işbirliği gerektirecektir. İklim Değişikliğiyle Mücadele, tehlikeli iklim değişikliğinden kaçınmak amacıyla iklim güvenliği ile enerji politikaları arasındaki uçurumu kapatmak için gereken bir dizi politikayı belirliyor. Bunlardan en önemlileri:

Karbonu fiyatlandırmak. Rapor, hem karbon vergilendirmesinin hem de permi ticaretinin önemli rol oynayacağı görüşünde. Karbon vergilerini giderek arttırmak yatırımcıların önündeki teşvik yapılarını değiştirmede güçlü bir araç olacaktır. Rapor ayrıca karbon vergilerinin ekstra bir vergi yükü oluşturmak zorunda olmadığı ve bunun, iş vergilerinin düşürülmesiyle dengelenebileceğinin altını çiziyor. Daha güçlü denetim standartları. Rapor, hükümetleri araç salımları ve bina ve elektrikli aletlerin yaydığı salımlar konusunda daha sıkı standartlar uygulamaya çağırıyor. Düşük karbon enerji tedarikinin gelişmesini desteklemek. Rapor, kullanılan yenilenebilir enerji payında kullanılmamış bir potansiyelin ve karbon yakalama ve tutma gibi teknoloji devrimlerinin öneminin altını çiziyor. Finans ve teknoloji transferi üzerine uluslararası işbirliği. Yazarlar, giriş için hiçbir teşvik sağlamayan ve enerji maliyetlerini arttırmayı öngören anlaşmalara gelişmekte olan ülkelerin katılmayacağını belirtiyor. Rapor, bir İklim Değişikliği Azaltma Tesisinin kurulmasını ve bu tesisin gelişmekte olan ülkelerdeki aşamalı düşük-karbonlu enerji yatırımlarını ortak iklim değişikliği hedeflerini finanse etmede yıllık 25-50 milyar dolar sağlamasını istiyor. Ekonomik modelleme çalışmasından yola çıkarak, İnsani Gelişme Raporu, sera gazlarını 450 ppm de dengelemenin maliyetinin 2030 a kadar dünya gayrı safi yurtiçi hasılasının ortalama %1.6 lık bir orana sınırlandırılabileceğini öngörüyor. Derviş Bunlar gerçek maliyetlerken, eyleme geçmemenin maliyeti gerek ekonomik, gerek sosyal, gerekse insani bakımdan çok daha fazla olacaktır diye uyarıyor. Rapor tehlikeli iklim değişikliğinden kaçınmanın maliyetini, dünyanın orduya yaptığı mevcut harcamaların üçte ikisinden daha az olacağına dikkat çekiyor. Adaptasyon çabalarının dikkate alınmaması İklim Değişikliğiyle Mücadele azaltmanın orta-vadeli rolünün altını çizerken, uyum mücadelesinin ihmal edilmesine karşı da uyarıda bulunuyor ve sıkı bir azaltmayla bile dünyanın yirmi birinci yüzyılın ilk yarısına kadar devam eden bir ısınmanın olacağına dikkat çekiyor. Rapor, insani gelişmede gerilemelere neden olan iklim değişikliğini önlemek ve yetersiz azaltma tehlikesine karşı korunmak için uyumun öneminin altını çiziyor. Rapor ayrıca uyum kapasitesindeki aşırı eşitsizliğe de değiniyor. Zengin ülkeler, hükümetler başrolde olacak şekilde iklim değişikliği savunma sistemlerine büyük yatırımlar yapıyor. Bunun tersine, gelişmekte olan ülkelerde insanlar batmaya veya kendi kaynaklarıyla yüzmeye bırakılıyorlar diyor Cape Town Başkiposu Profesor Desmond Tutu, raporda ve bunun adaptasyon ayrımcılığının yaşandığı bir dünyaya yolaçtığını vurguluyor. Watkins ise kimse iklim değişikliğinin zengin ülkelere getireceği uzun dönemli ekolojik zorlukları olduğundan az göstermek istemiyor diyor. Ancak yakın dönemde hassas durumda olan Manhattan ya da Londra, Bangladeş in sel tehlikesinin olduğu bölgeler ve Afrika nın güneyinde kuraklık tehlikesinin olduğu bölgeler. İnsani Gelişme Raporu, uluslararası işbirliğinin uyum sürecinde yavaş kaldığını gösteriyor. Rapora göre, uyuma çok taraflı sistemler tarafından yapılan toplam mevcut harcama 26 milyon dolara ulaştı. Bu sayı Birleşik Krallık ın bir haftalık sel savunma harcamasına hemen hemen denk. Mevcut sistemler, yüksek işlem maliyetleriyle küçük

finansmanlar sağlıyor diyor raporun yazarları. Yazarlar şu reformların gerekliliğini savunuyorlar: İklim denetleme altyapısı için ekstra finansman ve esneklik sağlayacak şekilde gelişmiş ülkelerin hükümetlerinin 2015 yılına kadar yılda en az 86 milyar dolar sağlaması (tahmini gayrısafi yurtiçi hasılasının %0.2 si oranında). Sahra altı Afrikası nın iklim denetleme kapasitesini geliştirmek ve halkın meteorolojik bilgiye erişimini sağlamak için arttırılmış uluslararası destek. Uyum planlamalarını yoksulluğu azaltma strateji belgeleri dahil olmak üzere yoksulluğu ve aşırı eşitsizlikleri azaltma için daha geniş stratejilere entegre etmek İklim Değişikliğiyle Mücadele raporu iklim değişikliğinin bize öğrettiği en zor dersin tarihi karbon yüklü büyümenin ve zengin ülkelerdeki aşırı tüketimlerin ekolojik olarak sürdürülebilir olmadığıdır diyerek bitiriyor. Ama yazarlar, doğru reformlarla, sera gazı salımlarını, ekonomik büyümeyi feda etmeden (artan zenginlik ve iklim güvenliği birbirleriyle çelişen amaçlar değildir) sürdürülebilir düzeylerde azaltmak için çok geç kalınmadığını vurguluyor. RAPOR HAKKINDA: İnsani Gelişme Raporu insanlığın yüzleştiği en zorlu mücadeleler üzerinde tartışmaları sunmaya devam ediyor. Bu rapor, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yazılan bağımsız bir rapordur. BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon un, Brezilya Cumhurbaşkanı Luiz Inacio Lula da Silva nın, New York Belediye Başkanı Michael R. Bloomberg ün, Arktik iklim değişikliği savunucusu Sheila Watt-Coultier in, Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Komisyonu Başkanı ve eski Norveç Başbakanı Gro Harlem Brundtland ın, Cape Town Başkiposu Profesor Desmond Tutu nun ve Bilim ve Çevre Merkezi Başkanı Sunita Narain in katkılarını içeren 2007/2008 raporunun baş yazarıdır Kevin Watkins dir. Rapor bir düzineden fazla dile çevrildi ve yıllık 100 den fazla ülkede tanıtıldı. Daha detaylı bilgi http:hdr.undp.org/en/reports/global/hdr2007-2008/ adresinden edinilebilir. 2007/2008 İnsani Gelişme Raporu Palgrave Macmillan tarafından İngilizce olarak basıldı.

Ülkeler Salımları Azaltmalı Zengin ülkelerin karbon salımları Afrika daki ilerlemeyi tehdit ediyor ama 2007/2008 İnsani Gelişme Raporu bir çıkış öneriyor Ankara, Aralık 2007 İklim değişikliği üzerine 27 Kasım 2007 tarihinde açıklanan 2007/2008 İnsani Gelişme Raporu na göre, gelişmiş ülkelerin karbon izleri, bu salımları kısıtlamak ve yoksulların geçim kaynaklarını iklim değişikliğinden korumak için yatırım yapılmadıkça, Afrika nın güneyinde sağlık, eğitim ve yoksulluğu azaltma alanlarında yapılan ilerlemeleri durduracak hatta geriletecek. Yakın zamanda yayınlanan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli raporundan yola çıkan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı nın İklim Değişikliğiyle Mücadele: Bölünmüş bir Dünyada İnsani Dayanışma başlıklı İnsani Gelişme Raporu, Endonezya nın Bali adasındaki iklim değişikliği görüşmelerinin yolunu aydınlatıyor ve 10 yıllık fırsat penceresinin hala uygulamaya konulabileceğinin altını çiziyor. Bu fırsat penceresi kaçırılırsa, iki derecenin üstündeki ısı artışları Afrika nın güneyinde fazladan 600 milyon insanın aç kalmasına, Rift Valley gribi ve sıtma gibi sivrisinek kaynaklı hastalık salgınlarının yaygınlaşmasına ve bölgede 2060 yılına kadar 26 milyar dolarlık zirai kayıpların yaşanmasına sebep olabilir 2005 yılında Afrika nın güneyine giden toplam ikili yardımdan daha fazla.

Yirmibirinci yüzyılın karbon bütçesi ısının iki derecenin üstüne çıkmamaması olasılığında emilecek karbon miktarı şimdiden harcanmış durumda; 2032 yılına kadar tükenme tehdidi altında diyor raporun baş yazarı ve UNDP nin İnsani Gelişme Raporu Ofisi Direktörü Kevin Watkins. yoksullar, en az karbon salımı yapan ve kendilerini korumak için en az araca sahip olanlar, gelişmiş ülkelerin enerji-zengini hayat tarzlarının ilk kurbanları diye de ekliyor. Dokuz gezegenlik yaşam biçimi Afrika nın güneyinde yaklaşık 550 milyon kişinin enerjiye erişimi yok. Aileler dumanlı taşlar üzerinde bitki ve hayvan gübresiyle yemek yapmaya terkedilirken, gelişmiş ülkelerdeki zenginler enerji faturalarını şişirmekle meşgul. Solunum yolları hastalıklarının bir bölümüne neden olan bu duman, günümüzde çocukların en büyük katili. İklim Değişikliğiyle Mücadele raporu gezegendeki her yoksulun, bir Amerikalı ya da bir Kanadalı kadar enerji zengini yaşam biçimleri yaşıyor olsalardı, ortaya çıkan kirlilikle 9 gezegene ihtiyaç duyulacağını ortaya koyuyor. Gerçekte, 23 milyon vatandaşıyla Amerika nın Teksas eyaleti, Afrika nın güneyinde 750 milyon kişinin toplamının salacağı karbondiyoksitten daha fazla karbondiyoksit salıyor, diyor rapor. Bu kesin farklılıklar karşılaştırıldığında, yazarlar, önemli küresel salım kısıntılarının, yoksullara temel enerji hizmetleri götürme çabalarını zayıflatmaması gerektiğini vurguluyor. Dünyanın en zengin ülkeleri 2050 yılına kadar salımları en az %80 azaltarak karbon bütçesini dengelemede öncülük etmek için tarihi bir sorumluluğa sahipler, diyor rapor ve dünyanın yoksullarını korumak için uluslararası uyum çabalarına yıllık 86 milyar dolar küresel yatırım yapmaları gerektiğini ekliyor. UNDP Başkanı Kemal Derviş Afrika yeni bir yüzyıla adım atıyor. Umut var. Büyüme ve kalkınma hızlanıyor ve barış, kıtanın birçok bölgesinde pekişiyor diyor ve ekliyor iklim değişikliğiyle mücadelede doğru yolda olmak, önemli insani gelişme ilerlemelerine de katalizör etkisi yapar ama iklim değişikliğiyle ilgili herhangi bir faaliyete geçmezsek en az karbon izi olan Afrika nın umudu bastırılmış olur. İnsani Gelişme Tuzakları Mevcut deliller iklim değişikliği ile seller, kuraklık gibi iklimsel afetlerin arttırılmış risklere ve bunlardan etkilenen birçok insanın gelişmekte olan ülkelerde yaşadıkları bağlantısına işaret ediyor, İklim Değişikliğiyle Mücadele raporu... Yazarlar 2000-2004 yılları arasında Ekonomi İşbirliği ve Kalkınma Örgütü ne üye ülkelerdeki her 1500 kişiden bir kişiye oranla, gelişmekte olan ülkelerde yaşayan her 19 kişiden birinin, her yıl iklim felaketlerinden etkilendiğini ortaya koyuyor. Bir sel veya kuraklık felaketi sonrasında Afrika daki yoksul insanların uğradığı zararların boyutunu resmetmek imkansızdır. Sigortaya, birikmiş paraya ve varlıklara sınırlı erişimi olan yoksul evler, ekinleri yokeden, iş fırsatlarını azaltan, gıda fiyatlarını arttıran ve mülkleri harap eden iklim felaketleri sonrasında zorlu seçeneklerle karşı karşıya kalıyor. 1999 yılında Malawi de yaşanan kuraklık sonrasında, birçok insan daha az yiyerek hayatta kaldı diyor İklim Değişikliğiyle Mücadele raporu. Bu insanlar ayrıca tüm birikimlerini kullandılar ya da para ödünç aldılar, geçim kaynaklarını, kümes hayvanlarını ve ev eşyalarını sattılar. Daha sonra 2002 yılında, kuraklık yeniden başladığında

neredeyse 5 milyon insanın acil yemek yardımına ihtiyacı vardı. Bu yardım hemen gelmedi, diyor rapor ve ailelerin, hırsızlık ve fuhuş gibi aşırı hayatta kalma yöntemlerine başvurduğunu belirtiyor. Rapor, iklim felaketlerinin insanları nasıl yokuş aşağı bir yoksulluk döngüsünde hapsedebileceğini gösteriyor. Örneğin yazarlar kuraklık sırasında doğmuş çocukların yetersiz beslendiklerini ve sağlıklı büyüyemediklerini ortaya koyuyor. Dünyanın en çok kuraklık çeken iki ülkesi olan Etiyopya ve Kenya da kuraklık sırasında doğan beş yaş ve altı çocuklar kuraklık sırasında doğmamış çocuklara oranla sırayla %36 ve %50 daha yetersiz beslenmiş oluyor. Rapora göre bu, Etiyopya için 2005 yılında fazladan 2 milyon çocuğun yetersiz beslenmesi anlamına geliyor. Nijerya da kuraklık esnasında doğmuş iki yaş ve altı çocukların sağlıklı büyüyememeleri %72 daha olası. Adaptasyon Ayrımclığı yla Mücadele Yazarlar, karbondiyoksit salımlarının sınır tanımadığını belirtirken Texas tan yapılan 1 tonluk salım, Niamey, Nijerya dan yapılacak 1 tonluk salımla aynı zararı verir, bu bölgelerde oturanların iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele etme kapasiteleri önemli ölçülerde farklılık gösteriyor. Küresel ısınma, Afrika nın geniş bölgelerinde hava düzenini değiştirdikçe, ekinler tahrip oluyor ve insanlar aç kalıyor diyor İklim Değişikliğiyle Mücadele raporu. Bunun tersine, zengin ülkelerde iklim değişikliğiyle mücadele bugüne kadar termostatı ayarlama, daha uzun ve daha sıcak yazlarla başa çıkma ve mevsimsel geçişler yaşamaktan ibaretti. Örneğin Kaliforniya da, yükselen ısıların Sierra Nevada dağ sıralarındaki - burası Eyalet in su depolama sistemi niteliğinde - kar yağışını azaltması bekleniyor. Bu yıl boyunca mevcut olan suyun miktarını tehdit ederken, Kaliforniya kuru bölgelere su akışını devam ettirmek için geniş rezervuar sistemleri ve su kanalları geliştirirken su geri dönüşüm çalışmalarına da büyük yatırımlar yapıyor. Buna karşılık Kuzey Kenya da, artan sıklıkta görülen kuraklık, kadınların su bulmak için daha uzun mesafeler yürümeleri anlamına geliyor bu mesafe günde genel olarak 10 ile 15 kilometre arasında değişiyor diyor rapor. Bu durum kadınları kişisel güvenlik riskleriyle karşı karşıya getiriyor, genç kızların okula gitmesini engelliyor; son derece büyük fiziksel bir sıkıntı oluşturuyor 20 litre su barındıran plastik bir taşıma kabı yaklaşık 20 kilo ağırlığında. Cape Town, Güney Afrika Başkiposu Profesor Desmond Tutu iklim değişikliğinin oluşturduğu tehditlerde, dünyanın yoksullarının batmaya veya kendi yetersiz kaynaklarıyla yüzmeye bırakılmaları ahlaki açıdan yanlıştır diyor. ama bu tam da şu an olan şey. Dünya, bir adaptasyon ayrımcılığına doğru sürükleniyor. Gelişmekte olan ülkelerde, çok taraflı uyum sistemlerine yapılan mevcut harcamalar bugüne kadar 26 milyon doları buldu. Bu sayı Birleşik Krallık ın sel savunma sistemlerine harcadığı haftalık paraya eşdeğer. Bu miktar, yeterli olmaktan çok uzak diyor rapor ve iklim altyapı çalışmalarına uyum çabaları ve yoksulların iklim değişikliklerine uyumunu sağlamak için, gelişmiş ülkeleri yıllık en az 86 milyar dolar ya da Ekonomi ve İşbirliği Örgütü ne üye ülkelerin toplam gayrısafi yurtiçi hasılanın %0.2 si kadar yeni küresel yatırımları desteklemeleri için çağrıda bulunuyor. Bali için bir yol haritası İklim Değişikliğiyle Mücadele raporu hem ulusal hem de uluslararası seviyelerde çok büyük değişiklikler yapılmadığı

takdirde, iklim değişikliğinin Afrika da Binyıl Kalkınma Hedefler ine ulaşma çabalarını durduracağının ya da gerileteceğinin altını çiziyor. Mevcut yardım yatırımları, iklime bağlı olaylar yüzünden risk altına girmiş olacak ve kalkınma parasının büyük bir bölümü uzun-vadeli kalkınma yerine, iklim değişikliğinin acil etkileriyle mücadeleye aktarılacak. Bu zorlukları akılda tutmak kaydıyla, rapor, iki set öneride bulunuyor. İlk set, başarılı bir uyum planlamasının temelleriyle ilgili: Kıtanın meteorolojik izleme ağını genişletmek: Böylece çiftçiler bölgedeki iklim şekilleri hakkında daha iyi bilgiye daha hızlı ulaşabilirler. Şu anda kıtada her 25,460 metrekarelik alan için bir tane meteoroloji istasyonu var. Buna karşılık Hollanda da her 716 metre karelik alan için bir istasyon var. Su-depolama ya da su-toplama tesisleri gibi iklime uyum altyapılarına yatırım yapmak: Bu tesisler, Etiyopya, Kenya ve Tanzanya gibi yılın birkaç haftası şiddetli yağmur alan ülkeler için özel önem taşıyor. Ulusal sosyal sigorta programlarını geliştirmek: İklim değişikliğine bağlı felaketlerden çiftçileri ve yoksul kentlileri korurken esneklik sağlamak. Ekonominin en alt yüzde 10 luk bölümünde yeralan ailelere ayda 6 dolar vermeyi öngören Zambiya daki Kaloma pilot projesi bu gibi programlar için bir örnek teşkil edebilir. Erken-uyarı sistemlerine yatırım yapmak: 2000 yılının büyük tahripli sellerini takiben Mozambik te oluşturulan erken uyarı ve erken-cevap sistemleri raporun yazarları tarafından verilen iyi bir örnek. İkinci set öneriler, Aralık ayında Bali de biraraya gelen tüm liderler için kesin bir yapılacaklar listesi oluşturuyor. bu liste, raporun yazarlarının gezegenimizi ve içinde yaşayan yoksulları, iklim değişikliğinin en kötü etkilerine karşı korumak için gerekli gördüğü, 2012 yılı çok-taraflı anlaşma sonrası bağlayıcı ve uygulanabilir olan bir yol haritası niteliğinde. Salımları kısıtlamak: Gelişmekte olan ülkeler için 2050 ye kadar 1990 lı seviyelerden en az %20 ve gelişmiş ülkeler için 2020 ye kadar 1990 lı seviyelerden en az %30 ve 2050 ye kadar ise en az %80 kesinti yapmak İklim Değişikliği Etkilerini Azaltma Tesisi kurmak: bu tesis, gelişmekte olan ülkelerdeki giderek artan düşük-karbonlu enerji yatırımlarını finanse etmek ve gelişmekte olan ülkelere hem düşük salımlı yollar sağlamak hem de bağlayıcı uluslararası salım kesintileri teşvik etmek için kurulmalı. Bu yıllık 25-50 milyar dolar yatırımı gerektiriyor. Karbonu fiyatlandırmak: bir dizi karbon vergilendirmesi ve permi ticareti sistemlerinin küresel anlamda genişletilmesi yollarıyla karbon vergilendirilmeli. Karbon pazarına katılmalarını sağlamak amacıyla gelişmekte olan ülkelerin kapasitelerini arttırmak Düzenleyici standartları güçlendirmek: Araç, bina ve elektrikli aletlerin salımları üzerinde daha sıkı verimlilik standartları uygulama yoluyla düzenleyici standartları güçlendirmek. Düşük karbonlu enerji geliştirilmesini desteklemek: yenilenebilir enerji payındaki kullanılmamış potansiyelin ve karbon tutma ve saklama gibi devrimsel teknolojik atılımlara yatırım yapma ihtiyacının farkına varırken, büyümeyi ve enerjiye erişimi de teşvik etmek. Adaptasyon için yıllık 86 milyar dolar ya da kuzey ülkelerinin gayrısafi yurtiçi hasılalarının toplamının yüzde 0.2sini ayırmak: bu, iklim koşullarından etkilenmeyen altyapılar ve iklim değişikliğinin etkilerine yoksulun esnekliğini ve uyumunu sağlamak için gerekli. Adaptasyonu, yoksulluğu ve aşırı eşitsizliği azaltma gibi tüm planların bir parçası yapmak: yoksulluğu azaltma strateji belgeleri dahil olmak üzere.

İzlanda, Norveç'i Geride Bıraktı 2007 İnsani Gelişme Raporu, Birleşmiş Milletler Yıllık Endeksi nde artık İzlanda nın Başı Çektiğini Belirtiyor Ankara, Aralık 2007 Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı nın 27 Kasım 2007 tarihinde yayımladığı 2007/2008 İnsani Gelişme Raporu na göre İzlanda, Norveç i küçük bir farkla geride bırakarak İnsani Gelişme Endeksi nin (HDI) en üst sırasına yerleşti. Norveç, son altı yıldır listenin başında yeralıyordu. Raporun yazarları, sıralamadaki bu değişikliğin, yeni ortalama yaşam süresi ve kişi başına düşen gayrısafi yurtiçi hasıla tahminlerinden kaynaklandığını belirtiyor. İlk kez 1990 yılının İnsani Gelişme Raporu nda tanıtılan İnsani Gelişme Endeksi, BM ortaklarından ve diğer resmi kaynaklardan edinilen en son verilere dayanılarak, ortalama yaşam süresi, yetişkinlerde okur-yazarlık, ilköğretim, ortaöğretim ve üst öğretime kayıt ve gelir düzeyleri incelenerek hazırlanıyor. Ölçümler, ülkelerin sunduğu verilere dayanıyor ve Endeks düzenli olarak yeniden uyarlanıyor. 2007 İnsani Gelişme Endeksi, Çin in özel yönetim bölgesi olan Hong Kong ve işgal altındaki Filistin toprakları dahil olmak üzere 175 BM üye ülkesinin 2005 istatistiklerini değerlendiriyor. Bu yılki İnsani Gelişme Endeksi sıralaması, aralarında Afganistan, Irak ve Somali gibi 17 BM üyesi ülkeyi yetersiz güvenilir veri eksikliği sebebiyle içermiyor. Tümü Afrika nın güneyinde bulunan yirmi iki ülke düşük insani gelişme kategorisinde yeralıyor. Bu ülkelerin onunda, her beş çocuktan ikisi 40 yaşına kadar yaşayamayacak. Bu oran Zambiya da her iki çocuktan bir çocuğa denk geliyor. Buna karşılık sıralamada yeralan ilk 20 ülkeden sadece Danimarka ve Amerika Birleşik Devletleri nde çocukların yüzde onundan azı 60 yaşına kadar yaşayamayacak. Brezilya, Çin ve Hindistan dahil olmak üzere birçok ülkede, insani gelişme son 30 yılda arttı ancak bazı ülkelerde ise gerileme görülüyor. Toplamda 16 ülkenin insani gelişme endeksi 1990 yılına oranla daha düşük. Bu ülkelerden üçü olan Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Zambiya ve Zimbabve 1975 yılındaki insani gelişme sıralamalarının da altına düştü. Ne Kadar Kalkınma, O Kadar Salım İklim değişikliğinin, dünyanın yoksulları ve savunmasızları üzerindeki etkilerini ele alan İklim Değişikliğiyle Mücadele: Bölünmüş bir Dünyada İnsani Dayanışma başlıklı bu seneki İnsani Gelişme Raporu, enerjinin insani gelişmedeki rolünün, o ülkenin karbondiyoksit salımlarına yansıdığını belirtiyor.

22 Almanya 92 Fiji 177 Sierra Leone Rapora göre, İnsani Gelişme Endeksi sıralamasında ilk 20 de yeralan ülkeler 2004 yılında, orta ve düşük insani gelişme kategorisinde yeralan tüm ülkelerden daha fazla karbondiyoksit salımı yaptı. Diğer yandan Çin ve Hindistan gelişmekte olan ülkeler arasında en çok karbondiyoksit salımı yapan ülkeler ancak yine de bu iki ülke 2004 yılında İnsani Gelişme Endeksi nde en üst sırada yeralan 32 ülkeden Amerika Birleşik Devletleri hariç daha az salım yaptılar. Amerika Birleşik Devletleri tek başına Çin ve Hindistan ın 2004 yılında beraber yaptığı salım kadar çok salım yaptı. Ülkelerin İnsani Gelişme Endeksi değerlerine göre sıralamaları aşağıdaki listede mevcuttur: İnsani Gelişme Endeksi İnsani Gelişme Endeksi (HDI), ortalama ömür, eğitim ve ayarlanmış gerçek gelir alanlarındaki seviyeleri ölçer. HDI Seviyesi HDI Seviyesi HDI Seviyesi Yüksek insani gelişme Orta insani gelime Düşük insani gelişme 1 İzlanda 71 Dominika 156 Senegal 2 Norveç 72 Saint Lucia 157 Eritrea 3 Avustralya 73 Kazakistan 158 Nijerya 4 Kanada 74 Venezüla 159 Tanzanya 5 İrlanda 75 Kolombiya 160 Gine 6 İsveç 76 Ukrayna 161 Ruanda 7 İsviçre 77 Samoa 162 Angola 8 Japonya 78 Tayland 163 Benin 9 Hollanda 79 Dominik Cumhuriyeti 164 Malawi 10 Fransa 80 Beliz 165 Zambiya 11 Finlandiya 81 Çin 166 Cote d Ivoire 12 Birleşik Devletler 82 Gırnata 167 Burundi 13 İspanya 83 Ermenistan 168 Kongo 14 Danimarla 84 Türkiye 169 Etiyopya 15 Avusturya 85 Surinam 170 Çad 16 Birleşik Krallık 86 Ürdün 171 Merkezi Afrika Cumhuriyeti 17 Belçika 87 Peru 172 Mozambik 18 Lüksemburg 88 Lübnan 173 Mali 19 Yeni Zelanda 89 Ekvator 174 Nijer 20 Italya 90 Filipinler 175 Gine-Bissau 21 Hong Kong, Çin (SAR) 91 Tunus 176 Burkina Faso

22 Almanya 92 Fiji 177 Sierra Leone 23 Israil 93 Saint Vincent ve Grenadinler 24 Yunanistan 94 Iran 25 Singapur 95 Paraguay 26 Kore Cumhuriyeti 96 Gürcistan 27 Slovenya 97 Guyana 28 Kıbrıs 98 Azerbaycan 29 Portekiz 99 Sri Lanka 30 Brunei Darussalam 100 Maldivler 31 Barbados 101 Jameika 32 Çek Cumhuriyeti 102 Cape Verde 33 Kuveyt 103 El Salvador 34 Malta 104 Cezayir 35 Katar 105 Viet nam 36 Macaristan 106 İşgal altındaki Filistin toprakları 37 Polonya 107 Endonezya 38 Arjantin 108 Suriye 39 Birleşik Arap Emirlikleri 109 Türkmenistan 40 Şili 110 Nikaragua 41 Bahreyn 111 Moldova 42 Slovakya 112 Mısır 43 Litvanya 113 Özbekistan 44 Estonya 114 Moğolistan 45 Letonya 115 Honduras 46 Uruguay 116 Kırgızistan 47 Hırvatistan 117 Bolivya 48 Kosta Rika 118 Guatamala 49 Bahamalar 119 Gabon 50 Seyşeller 120 Vanuatu 51 Küba 121 Güney Afrika 52 Meksika 122 Tajikistan 53 Bulgaristan 123 Sao Tome ve Principe

54 Saint Kitts ve Neviler 124 Botsvana 55 Tonga 125 Namibya 56 Libya Arap Cumhuriyeti 126 Fas 57 Antigua ve Barbuda 127 Ekvotoral Gine 58 Oman 128 Hindistan 59 Trinidad ve Tobago 129 Solomon Adaları 60 Romanya 130 Lao Demokratik Cumhuriyeti 61 Suudi Arabistan 131 Kamboçya 62 Panama 132 Myanmar 63 Malezya 133 Butan 64 Beyaz Rusya 134 Komoros 65 Morityus 135 Gana 66 Bosna Hersek 136 Pakistan 67 Rusya Federasyonu 137 Moritanya 68 Arnavutluk 138 Lesoto 69 Makedonya 139 Kongo 70 Brezilya 140 Bangladeş 141 Swaziland 142 Nepal 143 Madagaskar 144 Kamerun 145 Papua Yeni Gine 146 Haiti 147 Sudan 148 Kenya 149 Djibouti 150 Timor-Leste 151 Zimbabve 152 Togo 153 Yemen 154 Uganda 155 Gambiya

Günümüzün en önemli mücadelesi UNDP Başkanı Kemal Derviş, iklim değişikliği ve kalkınma konusunda yazdığı makalede, iklim değişikiğiyle mücadelenin, günümüzün en önemli mücadelelerinden olduğunu ve ülkelerin bununla mücadele için gerekli mali ve teknolojik kaynaklara sahip olduğunu vurguluyor. Ankara, Aralık 2007 Bir meteor taşının Dünya ya doğru hızla gelmekte olduğunu düşünün. Bilimadamları çarpma riskinin yüzde 10 olduğunu ve bunun da 10 yıl sonra olacağını söylüyor ve çarpmanın sonuçları bir felaket olacak. Hükümetiniz size paniklememenizi ve meteor taşının yüzde 90 ihtimalle Dünya yı esgeçeceğini söylüyor. Bunun için kaygılanmamayı mı seçersiniz yoksa hükümetinize tüm riskleri ortadan kaldırması için elinde olan tüm kaynakları seferber etmesini mi talep edersiniz? Küresel konular üzerine Scott Barrett ın yazdığı bu muhteşem kitabın girişini oluşturan yazının bir benzeri olan bu hayali ama imkansız olmayan senaryo karşısında dünyanın bir çözüm bulmak için 2 saniye düşünmeden çalışmaya başlayacağını biliyoruz. Hükümetler, meteor taşının öngörülmüş rotasını değiştirmek için ellerinden gelen tüm yatırımı yapacaklardır. Meteor taşının iklim değişikliğinin etkileriyle yapılan bu benzetme mükemmel değil. İklim değişikliğinin dünya üzerindeki potansiyel felaketi daha uzun vadeli bir risk içeriyor. Diğer yandan, iklim değişikliğini bir yerine bir dizi meteor taşıyla kıyaslamak daha doğru olacaktır. Diğer bir deyişle bir büyük meteor taşının hepimizi tehdit ettiği ama daha uzak bir gelecek olan ve daha kısa bir zaman içinde orta büyüklükteki meteor taşlarının dünyanın daha düşük enlemlerinde bulunan yoksul ülkeleri büyük bir ihtimalle vuracağı benzetmesi gibi. Orta büyüklükteki bu taşların dünyayı vurması büyük meteor taşının ilerideki bir zamanda vurmasından daha olası... BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli nin son raporundan da çıkan sonuç gibi, iklim değişikliği artık kanıtlanmış bir gerçek. Birçok belirsizlik hala varlığını sürdürüyor ama Grönland ve Batı Antartika daki buz katmanlarının erimesi, biyoçeşitliliğin büyük ölçeklerde yokolması, ve hava şekillerini ciddi şekilde değiştirebilecek ve insanlık için genel anlamda risk oluşturacak Körfez Akıntısı nın yönünün değişmesi dahil birçok uzun vadeli riskin olacağını biliyoruz. Brezilya da bu hafta Cumhurbaşkanı Lila nın ev sahipliğini yaptığı bir etkinlikle açıklanan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı 2007/2008 İnsani Gelime Raporu olan İklim Değişikliğiyle Mücadele: Bölünmüş bir Dünyada İnsani Dayanışma iklim değişikliğinin kalkınma üzerinde oluşturduğu zorluklara odaklanıyor. Mevcut ısıların iki ya da üç derece kadar daha artmasına izin verilirse, Afrika nın güneyinde fazladan 600 milyon insan daha aç kalabilir, 300 milyondan fazla yoksul insan seller yüzünden evinden olabilir ve fazladan 400 milyon insan sıtma, menenjit ve dang hastalığı risklerine daha açık hale gelebilir. Diğer bir deyişle, iklim

değişikliğiyle mücadele edilmezse, sonuçları dünyanın en yoksul yerlerinde yaşayan toplumların insani gelişmesi açısından çok ağır olacak ve yoksulluğu ortadan kaldırmak için şu ana kadar verilmiş çabaları tehlikeye düşürecek. İklim değişikliğinin kısa vadeli etkilerinin sıkıntısını en çok çekecek olanlar, aynı zamanda atmosferdeki ısı-tutucu gazları salmakta en az rolü olan en yoksul ülkeler olacak. Bu etik bir mücadeleyi de beraberinde getiriyor: zengin ülkelerin geçmişte ve şu anda yaptığı faaliyetler, dünyanın en savunmasız insanları tehdit ediyor. İklim değişikliğiyle mücadele, küresel katılımla toplu bir çabayı gerektirecek, ama adalet ve siyasi imkanlar zengin ülkelerin öncülük göstermesi gerektiğini ve ilk hareket etmesi gerekenler olduğunu belirtiyor. Düşünün ki gelişmekte olan dünyada herkes, Kanada veya Amerika Birleşik Devletleri nde yaşayan sıradan bir insanın karbon izine sahip olsaydı, tüm kirliliği emmesi için dokuz gezegene ihtiyaç duyardık. Ancak sadece bir gezegenimiz var. Zengin ülkeler, derin ve erken salım kesintileri başlatmak için gerekli mali kaynaklara ve teknolojik yeteneklere sahipler. İnsani Gelime Raporu, karbonu fiyatlandırmanın en gerekli politika olduğunu vurguluyor. Düşük karbona geçiş için acilen güçlü fiyatlandırma işaretlerine ihtiyacımız var. Dünyanın büyümesini ve dünya çapında çocuklarımız için iş yaratmaya destek vermeye devam etmek için gereken enerjiyi sağlamak amacıyla büyük yatırımlar gerekecek. Bu yatırımların, iklimimizi koruyacak şekilde olmaları çok önemli. Etkin bir azaltmaya şimdiden başlansa bile, geçmişte yapılan salımların Afrika nın çoğu üzerinde, birçok küçük ada ülkesi ve büyük Asya Nehri deltaları üzerinde kaçınılmaz ve ciddi iklim değişikliği etkileri var. Kullandığımız enerjinin yapısını değiştirmek ve iklim değişikliğini kısıtlamanın diğer yolları üzerinde çalışırken, en çok etkilenen ülkelerin daha fazla gecikmeden kaçınılmaz olanla mücadele etmesine yardımcı olmalıyız. Raporun da sonunda belirtildiği gibi, gelecek nesiller, iklim değişikliğinin kanıtını bulan, sonuçlarını bilen ama sonra dünyanın en savunmasız milyonlarca insanını yoksulluğa ve gelecek kuşakları ekolojik bir felakete iten faaliyetlerde bulunmaya devam eden bir kuşağı ağır bir şekilde yargılayacak. İnsanların refah, fırsatlar ve ulusal sınırlar gibi derin uçurumlarla birbirinden ayrıldığı bir dünyada yaşamamıza rağmen, kaderlerimiz, paylaştığımız tek ortak şeyle ayrılmaz bir şekilde birbirine örülü. Bu ortak şey: gezegenimiz Dünya.

Kıbrıs 4.6 6.7 3.2 0.0 0.0 0.0 6.8 9.2 Ankara, Aralık 2007 İklim Raporunda Türkiye Dünya nüfusunun %1.1 ini oluşturan Türkiye nüfusu, küresel emisyonların %0.8 ini oluşturuyor kişi başına ortalama 3.2 tonluk karbondiyoksit emisyonu. Dünyadaki tüm ülkeler Türkiye ye benzer seviyelerde karbondiyoksit emisyonu yapsalardı, sürdürülebilir karbon kotamızı ortalama %44 oranında aşmış olurduk. Bu, iklim değişikliği üzerine yazılmış 2007/2008 Küresel İnsani Gelişme Raporu nun bulgularından bir tanesi. Diğer yandan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü ne (OECD) üye yüksek gelirli ülkeler de karbondiyoksit aşımı yapan ülkelerin başında geliyor. Dünya nüfusunun %15 ini oluşturan bu ülkeler neredeyse tüm emisyonların yarısından sorumlu... Eğer tüm dünya bu yüksek gelirli OECD ülkeleri gibi emisyon yapsalardı kişi başına ortalama 13.2 ton karbondiyoksit emisyonu olurdu sürdürülebilir karbon kotamızın altı katı emisyon yapıyor olurduk. Tablo 4: Karbondiyoksit emisyonları Bütün salımlar (MtCO2) CO2 salımı yıllık farklılıklar (%) CO2 salımı toplam dünya payı (%) Nüfus payı (%) Kişi başı CO2 salımı (tco2) CO2 Üreticileri 1990 2004 1990 2004 1990 2004 2004 1990 2004 Birleşik Devletler 4,818.3 6,045.8 1.8 21.2 20.9 4.6 19.3 20.6 Çin 2,398.9 5,007.1 7.8 10.6 17.3 20.2 2.1 3.8 Rusya Federasyonu 1,984.1 1,524.1-1.9 8.8 5.3 2.2 13.4 10.6 Türkiye 146.2 226.0 3.9 0.6 0.8 1.1 2.6 3.2

Küresel bütün yüksek gelirli ülkeleri Orta Gelişme OECD İnsani 10,055.4 12,137.5 1.5 44.3 41.9 14.3 12.0 13.2 5,944.4 10,215.2 5.1 26.2 35.2 65.1 1.8 2.5 Dünya 22,702.5 28,982.7 100.0 100.0 100.0 100.0 4.3 4.5 Son zamanlardaki karbondiyoksit (CO2) ve diğer sera gazları(ghgs) emisyonlarının bir sonucu olarak, dünya artık gelecekte yaşanacak bir iklim değişikliğine doğru seyrediyor. Bu seneki İnsani Gelişme Raporu, ısıdaki 2 derecelik bir artışı, tersine çevrilemez ve tehlikeli iklim değişiklerinin kaçınılmaz olacağı bir başlangıç noktası olarak belirliyor. Rapor aynı zamanda yaşam tarzımızın seyrini değiştirerek yirmibirinci yüzyılın sonuna kadar yıllık 14.5 gigaton olarak belirlenen bir küresel karbon kotasında yaşamaya başlamamız için neden on yıldan az bir süremiz olduğunu da anlatıyor. Şu anda, emisyonlar bu seviyenin iki katı... Bu eğilimler devam ederse, karbon kotasının bitiş tarihi 2030lu yıllar olarak aşağı çekilmek durumunda olacak ve bu da yüzyılın sonuna kadar 5 ya da daha fazla derecelik bir ısı artışına sebep olacak bir süreci başlatmış olacak bunlar hemen hemen, 10 bin yıl önce yaşanan Buzul Çağı ndaki ısı değişikliklerine benzer değişiklikler. Türkiye nin adı 2007/2008 İnsani Gelişme Raporu nda diğer birkaç ülkeyle birlikte geçiyor. Türkiye nin 1990 yılında toplam karbondiyoksit salımı 146Mt ydi Bu oran 2004 yılında 226Mt ye yükseldi. Bu sayılara göre 2004 yılında Türkiye nin dünyadaki tüm salımlardaki katkısı yüzde 0.8 kadardı. Türkiye nin kişi başına düşen karbondiyoksit salımı ise 1990 yılında 2.6 tonken 2004 yılında 3.2 tona çıktı.

Türkiye, 177 ülke arasında 84. sırada Türkiye nin insani gelişme endeksi 0.775 ve bu endeks ülkeyi, verisi mevcut olan 177 ülke arasında 84. sıraya koyuyor. Geçen senenin İnsani Gelişme Raporu nda ise, Türkiye nin insani gelişme endeksi 0.757 ydi ve bu endeks ülkeyi 177 ülke arasında 92. sıraya koyuyordu. Dolayısıyla Türkiye geçen senenin raporu ile bu senenin raporu arasında sıralamada 8 basamak yükseldi. Ankara, Aralık 2007 İnsani Gelişme Endeksi (HDI), insani gelişmenin üç boyuttaki ortalama seviyesini uzun dönemde gözlemlemek için kullanılan özet bir ölçüttür. Bu boyutlar: uzun ve sağlıklı bir yaşam, bilgiye erişim ve iyi bir yaşam standardı. Bu temel boyutlar; doğumdan sonra ortalama ömür, yetişkinlerde okur-yazarlık oranı, ilköğretim, ikinci öğretim ve üçüncü öğretime brüt kayıt olma oranı ve alım gücü paritesinin 1 dolarla ölçülen kişi başına düşen gayrısafi milli hasıla ile ölçülür (PPP US$). 2005 yılı verilerine göre Türkiye nin İnsani Gelişme Endeksi değeri 0.775 tir. İnsani Gelişme Raporu nda (HDR) yayınlanan İnsani Gelişme Endeksi, uluslararası veri örgütlerinden 2 her yıl alınan mevcut verilerle hesaplanıyor. Verinin elde edildiği zaman ile İnsani Gelişme Raporu nun yayınladığı zaman arasında genelde iki yıl oluyor. Bu nedenle, 2007/2008 İnsani Gelişme Raporu ndaki değerler ve sıralamalar 2005 yılının verilerine göre yapıldı. Bu bilgi notu, hem geçen senenin İnsani Gelişme Raporu (HDR 2006) ile bu seneki rapor (HDR 2007/2008) arasındaki gözle görülür değişiklikleri inceliyor hem de en son elde edilen tutarlı verilere dayanan gerçek değişiklikleri ele alıyor. Raporlar arasında gözle görülür HDI değişiklikleri İki rapor arasındaki İnsani Gelişme Endeksi değerleri ve sıralamalarındaki değişiklikler, HDI nin üç öğesinde yapılan güncellemelerin ve düzeltmelerin bir sonucu olmasının yanısıra farklı ülkelerde insani gelişmenin seviyesindeki gerçek değişikliklerin de sonucudur. Bu sebeplerden dolayı HDI değer ve sıralamaları HDR ler arasında karşılaştırılabilir değildir. Her yıl ilgili uluslararası örgütlerden alınan veriler, mümkün olan en yakın yılların değerlerini içermenin yanısıra önceden basılan verileri etkileyecek güncellemeleri ve yöntemsel düzenlemeleri de içerir. Dolayısıyla, farklı yıllarda yayınlanmış İnsani Gelişme Endekslerindeki değer ve sıralamalar, bileşen göstergelerdeki gerçek değişiklikleri yansıtmayabilir, bunun yerine hesaplamalarda kullanılan verilerdeki düzenlemeleri yansıtır hem ülkeye özgü hem de diğer ülkelere dair. 2006 İnsani Gelişme Raporu nda Türkiye, 0.757 HDI değeriyle 177 ülke ve bölge arasında 92 inci sırada yeralıyordu. Bu değer, rapor hazırlanırken, 2004 yılına ait veriler kullanılarak hesaplandı. Bu verilere dayanarak, Türkiye nin geçen

seneki rapor ile bu seneki rapor arasında 8 basamak atlayarak 0.018 lik bir değer kazandığı görülüyor (tablo A ya bakınız). Tablo A: (2006 HDR'sindeki) 2004 HDI'sinin Türkiye için güncellenmiş verilerle karşılaştırılması İlköğretim, HDI değeri HDI sıralaması Doğum sonrası ortalama ömür (yaş) Yetişkinlerde okur-yazarlık oranı (%) ortaöğretim ve üçüncü kaydolma Kişi öğretime brüt başıgsyih oranı(%) 2004* Önceki verilere dayanarak 0.757 92 68.9 87.4 69.1 7,753 Şu anki verilere dayanarak 2004 0.771 83 71.2 87.4 69.1 7,930 2005* 0.775 84 71.4 87.4 68.7 8,407 * 2006 HDR sindeki HDI ** 2007/2008 HDR sindeki HDI Ancak, uluslararası veri örgütlerinden alınmış en güncel veri dizileri kullanılmış olsaydı, Türkiye nin 2004 yılı için HDI değerinin 0.771 olması gerekirdi, güncellemeler mevcut olsaydı ve son raporda kullanılmış olsalardı, bu, ülkeyi 83 üncü sıraya yerleştirirdi. Bu bilgilerin ışığında Türkiye 8 basamak yükselmek yerinde 1 basamak düştü ve HDI değeri 0.018 lik bir artış yerine 0.004 lük bir artış gösterdi. HDI değerindeki değişiklik, kişi başı GSYİH daki güncellemeler (2005 e sabit PPP US$) ve doğumdan itibaren ortalama ömürdeki yeni tahminler sonucu oluştu bu değerler geçen senenin raporundaki değerlerden daha yüksek ve iki rapor arasında HDI değerindeki gözle görülür artışı açıklıyor. Türkiye nin insani gelişme endeksi 0.775 ve bu endeks ülkeyi, verisi mevcut olan 177 ülke arasında 84. sıraya koyuyor (Tablo 1). Tablo 1: Türkiye nin insani gelişim endeksi 2005 İlköğretim, Doğumdan Yetişkin okur- ortaöğretim ve Kişi başına HDI Değeri itibaren ortalama yazarlık oranı (% yükseköğretim GSYİH (PPP, ömür (yaş olarak) 15 ve üstü yaş) brüt kayıt oranı US$) (%) 1.İzlanda (0.968) 1.Japonya (82.3) 1.Gürcistan (100.0) 1.Avustralya (113.0) 1.Lüksemburg (60,228) 82.Gırnata (0.777) 83.Dominik Cumhuriyeti (71.5) 67.Peru (87.9) 106.Bosna Hersek64.Bulgaristan (69.0) (9,032) 83.Ermenistan (0.775) 84.Lübnan (71.5) 68.Malta (87.9) 107.Saint Vincent ve65.tayland (8,677) Grenadinler (68.9) 84.Türkiye (0.775) 85.Türkiye (71.4) 69.Türkiye (87.4) 108.Türkiye (68.7) 66.Türkiye (8,407)

85.Surinam (0.774) 86.El Salvador (71.3) 70.Dominik Cumhuriyeti (87.0) 109.Arnavutluk (68.6) 67.Brezilya (8,402) 86.Ürdün (0.773) 87.Paraguay (71.3) 71.Ekvatoral Gine110.Endonezya (68.2) 68.Tunus (8,371) (87.0) 177.Sierra (0.336) Leone177.Zambia (40.5) 139.Burkina Faso172.Nijerya (22.7) 174.Malawi (667) (23.6) Şekil 1: İnsani gelişme endeksi gelirden daha bütüncül bir resim ortaya koyuyor 2005 yılına atıfta bulunan bu senenin insani gelişme endeksi, birbirine bağlı dünyamızı bölmeye devam eden refah ve yaşam fırsatları arasındaki uçurumun altını çiziyor. İnsanların hayatlarının ve fırsatlarının en temel unsurlarını inceleyerek bir ülkenin gelişimini GSYİH gibi endekslerden çok daha eksiksiz bir şekilde resmediyor. Şekil 2, Türkiye ile aynı insani gelişme endeksi seviyesinde olan Arnavutluk gibi ülkelerin nasıl çok farklı gelir düzeyleri olabileceğini gösteriyor. İnsani gelişme endeksinin öğelerinden sadece gelir ve brüt kayıt kısa dönem politika değişikliklerine göre değişiklik gösterebiliyor. Bu sebeple, insani gelişme endeksinde zaman içinde oluşan değişiklikleri incelemek önemlidir. İnsani Gelişme Endeksindeki eğilimler bu yönden önemli bir şey anlatıyor. 1970 lerin ortalarından beri hemen hemen tüm bölgeler insani gelişme endeksi puanını kademeli olarak yükseltiyor. Doğu Asya ve Güney Asya 1990 yılından beri ilerlemelerini hızlandırdılar. Orta Avrupa, Doğu Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu da, 1990 ların ilk yarısının katastrofik düşüşünden sonra, düşüş öncesi seviyelerine yeniden yükseldiler. En önemli istisna Afrika nın güneyi... 1990 yılından bu yana bir bakıma ekonomik gerileme yüzünden ama daha da önemlisi HIV/AIDS in ortalama ömür üzerinde oluşturduğu etkiden dolayı ilerleme duraklamaya girdi. Şekil 2: İnsani Gelişme Endeksi Eğilimleri

İnsani Gelimede uzun vadeli eğilimler İnsani Gelişme Endeksi, insani gelişmedeki kısa vadeli ilerlemeleri ölçmek üzere tasarlanmadı çünkü endeksin bazı öğeleri kısa vadeli politika değişikliklerinden etkilenmiyor. Bu özellikle yetişkinlerde okur-yazarlık oranı ve doğumdan itibaren ortalama ömür için geçerli. Durum böyle olduğu için, insani gelişmedeki gerçek değişiklikleri tespit etmek için orta ve uzun vadede karşılaştırılması öneriliyor. Örneğin, Türkiye için temel insani gelişme göstergelerindeki ilerleme, son 15 yıldır tutarlı. Ülke, 1990 ve 2005 yılları arasında tüm göstergelerde ilerleme kaydetti. Bu süre zarfında, doğumdan itibaren ortalama ömür yaklaşık 7 yaş kadar arttı, kişi başına düşen gayrısafi yurtiçi hasıla üçte bir oranında arttı ve yetişkinlerde okur-yazarlık oranı yüzde 10 ilköğretim, ortaöğretim ve üçüncü öğretime brüt kayıt oranı ise yüzde 14 puan kadar artış gösterdi. Bu değişikliklerin toplam sonucu İnsani Gelime Endeksi değerindeki bir gelişmedir (tablo B ye bakınız). Tablo B: Türkiye'nin HDI eğilimleri (son veri dizisine dayanarak) Doğum itibariyle ortalama ömür (yaş) Yetişkinlerde okur-yazarlık oranı (15 yaş ve üstü %) İlköğretim, ortaöğretim ve üçüncü öğretime brüt kaydolma oranı (%) Kişi başı GSYİH (2005 PPP US$) HDI 1990* 64.6 77.9 55.2 6,144 0.683 1995* 67.6 81.8 59.3 6,545 0.717 2000* 70.0 85.0 68.1 7,273 0.753 2004* 71.2 87.4 69.1 7,930 0.771 2005 71.4 87.4 68.7 8,407 0.775 * Bu yıllara denk gelen rakamlar HDRO tarafından daha önceden yayınlanan rakamlarla aynı olamayabilir. İnsani Gelişme Endeksi hesaplanmadan önce, öğelerin göstergeleri, her gösterge için seçilmiş minimum ve maksimum değerler kullanılarak endekslere çevriliyor (HDI nin hesaplanmasıyla ilgili daha detaylı bilgi için 2007/2008

İnsani Gelişme Raporu ndaki Teknik not 1 e bakınız). Şekil 1 Türkiye nin 1975 yılından beri her öğe endeksinin katkısını gösteriyor. Şekil 1: Türkiye nin HDI öğe göstergelerindeki eğilimler 1975-2005 Türkiye nin HDI ilerlemesininin başka ülkelerle karşılaştırılmasının değerlendirilmesi Ülkelerin uzun vadeli ilerlemelerini coğrafi açıdan yakın olan komşu ülkelerin ve benzer değerleri olan diğer ülkelerin HDI değerleriyle karşılaştırmak yararlıdır. Örneğin 1990 da, Türkiye, Ürdün ve Lübnan benzer HDI değerlerine sahipti. Tüm bu ülkeler 1990 ve 2005 yılları arasında HDI değerlerinde ilerlemeler gösterse de Türkiye bu iki ülkeye oranla daha fazla ilerleme gösterdi (şekil 2 ye bakınız). Türkiye nin HDI değerindeki gelişme, tüm HDI öğelerindeki artışın bir sonucudur ki bu insani gelişmede gerçek ve düzenli bir ilerlemenin işaretidir. Şu anda, Türkiye nin 0.775 lik HDI değeri Ekonomi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı na (OECD) üye ülkelerin bölgesel ortalaması olan 0.916 nın çok altında... Ama gelişmekte olan tüm ülkelerin değeri olan 0.691 in ve orta derecede insani gelişme gösteren ülkelerin 0.698 lik değerinin üstünde. Türkiye OECD bölgesindeki sıralamada sonuncu ve en yakın HDI komşuları Slovakya (42 inci sırada) ve Meksika (52 inci sırada) (tablo C ye bakınız). Tablo C: Türkiye'nin OECD Bölgesi ve diğer bölgelere oranla 2005 HDI göstergeleri Yetişkin İlköğretim, ortaöğretim