AL BİRİNİ VUR ÖTEKİNE. KAYIKÇI KAVGASINDA TARAF OLMAYALIM!

Benzer belgeler
TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

HAZİRAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Temmuz 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

MART 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

7. dönem çalışma raporu TMOOB KOCAELİ İKK ÇALIŞMALARI. EMO Kocaeli Şubesi 146

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

MART 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 37. Dönem Çalışma Raporu. YÜRÜYÜġ ve MĠTĠNGLER

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ. İnternet Haber Sitesi : Tarih:

SENDİKALAR VE DİĞER DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİYLE İLİŞKİLER EYLEM VE ETKİNLİKLER

İŞÇİLERİN 3 ACİL TALEBİ VAR!

Kasım 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Erkek egemenliğine, sömürüye, şiddete ve cinsel ayrımcılığa hayır demek için

SAĞLIKLI ŞEHİR HAREKETİ KADIN ÇALIŞMALARI Kasım Eylül 2011

MAYIS 2010 YAŞASIN 1 MAYIS ALANLARDAYIZ!

Direnişteki Trakya Otocam işçileriyle söyleşi

Asgari ücret 1900 net! DİSK ten basın açıklaması

EKONOMİK, DEMOKRATİK ÖZLÜK HAKLARIMIZ; EMPERYALİZME, GERİCİLİĞE VE ÖZELLEŞTİRMELERE KARŞI MÜCADELEDE ŞUBEMİZ

KASIM 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Trans Terapi ve Dayanışma Grubu Toplantılarının Yedincisi Gerçekleşti. SPoD CHP Beyoğlu Belediyesi Başkan Aday Adayı Gülseren Onanç ile görüştü

NİSAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

EYLÜL 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

MUĞLA DA ÇEVRE TALANINA TEPKİ

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

TMMOB TEMSİLCİLERİNE AÇILAN DAVALAR

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI

Cumhuriyet Halk Partisi

Hava-İş: İşten atılanlar işe alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız!

TEMMUZ 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ NEDİR? GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN

Gezi Parkı Araştırması. GEZİ PARKI ARAŞTIRMASI Kimler, neden oradalar ve ne istiyorlar?

ACR Group. NEDEN? neden?

Saðlýk çalýþanlarý GöREV'de

MAYIS 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Cumhuriyet Halk Partisi

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Kapitalist Sömürü Sistemini Yıkmak için Örgütlenme ve Mücadelenin adıdır!

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ 17. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU PANEL, ÇALIŞTAY, FORUM, SEMPOZYUM, KURULTAY, KONFERANS, KONGRE

Bölüm 18. Demokrasi Mücadelesinde Odamız

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

SPoD İnsan Hakları Örgütlerinin Kasım Ayı Buluşmasına Katıldı. SPoD Nefret Suçları Yasa Kampanyası Platformu nun Basın Açıklamasındaydı

GENÇLİK KOLLARI YÖNETMELİĞİ

22. Çalışma Dönemi II. Danışma Kurulu Toplantısı Gerçekleştirildi

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ. İnternet Haber Sitesi:

Cumhuriyet Halk Partisi

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 37. Dönem Çalışma Raporu. BASIN ÇALIġMALARI

Genel Başkanımız Haydar Arslan ın okuduğu basın açıklaması metni aşağıdadır. KGM Önünde Basın Açıklaması Yaptık

KASIM 2011 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

BODRUM DA SAĞLIK ÇALIŞANLARI GREVDE

KASIM 2015 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Ağustos 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

MART 2015 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Ocak 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

YAZILI VE GÖRSEL BASINA YANSIYANLARDAN ÖRNEKLER

AĞUSTOS 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

1 MAYIS 2013 BİRLİK MÜCADELE DAYANIŞMA!

Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız

Meclis'te sık sık. Babası yoksa

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ 1 MAYIS 10 KASIM ATATÜRK Ü ANMA ETKİNLİĞİ SANATSAL ETKİNLİKLER

MİLAS TA, BELEDİYE İŞÇİLERİNE YÜZDE ZAM

7. dönem çalışma raporu NÜKLEER KARŞITI PLATFORM. EMO Kocaeli Şubesi 160

ŞUBAT 2015 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

EKİM 2017 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

OCAK 2012 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

İslam Dünyasından Darbe Girişimine Tepkiler

SPoD, Dünya Seks İşçileri Günü Etkinliğine Katıldı. Türkiye'de LGBT Bireylerin Sosyal ve Ekonomik Sorunları Araştırması Devam Ediyor

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Cumhuriyet Halk Partisi

21.DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU

ŞUBAT 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI

Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini Özel Tarhan Koleji'nde tamamladı,

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

ORHANGAZİ TİCARET VE SANAYİ ODASI E-BÜLTEN

Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek

MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi A.Ş. Cinnah Caddesi No: 67/ Çankaya/ANKARA Tel: (312) Faks: (312)

Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti

TKP-1920 nin 1 Mayıs 2015 Mitinglerine ve 7 Haziran Seçimlerine Çağrısı

Cumhuriyet Halk Partisi

Metodoloji Türkiye Ne Diyor?

Türkiye Siyasi Gündem Araştırması

10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin Değerlendirilmesi

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ. İnternet Haber Sitesi : Tarih:

Polis Taksim Meydanı'na girdi

Eylül 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş, Altınordu İlçesi nde bulunan 92 Mahalle nin muhtarlarıyla ile bir araya geldi.

TÜRKİYE NİN NABZI AĞUSTOS 2015 ERKEN SEÇİM ÖNCESİ SİYASAL DURUM DEĞERLENDİRMESİ

EMRE KÖROĞLU BAŞKANLIK İÇİN ADAYLIĞINI AÇIKLADI

HAZİRAN 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

ALİ ÇAVUŞ: KİMİN IRKÇI OLDUĞUNU HEPBİRLİKTE GÖRDÜK Salı, 13 Aralık :23

SUNUŞ. Birleşik Metal İşçileri Sendikası Genel Yönetim Kurulu

Transkript:

Yeni Dünya İçin ÇAĞRI Özel Sayı Aralık 2013 Fiyatı: 1,00 TL KAVGA GÜLEN/MİLLİ GÖRÜŞ KOALİSYONUNUN KENDİ İÇİNDEKİ İKTİDAR KAVGASIDIR. AL BİRİNİ VUR ÖTEKİNE. KAYIKÇI KAVGASINDA TARAF OLMAYALIM! PUNTO DERİ: DİRENİŞE 25 KASIMDA KADINLAR DEVAM! DÖNEM MEYDANLARDAYDI YEREL SEÇİMLER VE TAVRIMIZ HAVA İŞ SENDİKASINDA YENİ Tunus Dersleri Güvercin Anıldı Emekçiler Torba'ya Girmeyecek!

DERSHANELER KAVGASI VE TAVRIMIZ: NE DERSHANELER, NE ÖZEL OKULLAR, DEMOKRATİK, BİLİMSEL ANA DİLDE EĞİTİM! 2 Bir süreden beri Gülen cemaati ile Hükümet arasında bir dershaneler kavgasıdır sürüp gidiyor. AKP hükümetinin önemli ayaklarından biri olan Gülen cemaati, hükümetin dershaneleri dönüştürme planına karşı gürültülü bir kampanya yürütüyor. Hükümeti darbecilikle, insafsızlıkla, izansızlıkla suçluyor. AKP içinden de bu konuda cılız da olsa sesler yükseliyor; hükümet, en başta da Recep Tayyip Erdoğan bu sevdadan vaz geçmeye çağrılıyor. RTE ise bu konuda adeta cemaatin gerçek gücünü ölçmeyi de göze alan bir tavırla, dönüştürme ısrarını sürdürüyor. Dershaneleri dönüştürme planının nasıl olacağı somut olarak tam belli değil; ama dershane sahipleri bu adımın dershaneleri kapatma anlamına geldiğini savunuyorlar. Bu kavga hükümet içindeki Gülen/Milli Görüş koalisyonunun kendi içindeki iktidar kavgasıdır. Bu iktidar savaşı, genç dimağlara kimin egemen olacağı, o dimağlara yüklenen bilgilerin nasıl ve kimin tarafından belirleneceği savaşıdır. Bu savaşın bu ittifakı bütünüyle sonlandırması az ihtimaldir. Çünkü her iki kesim de özünde ideolojik olarak ılımlı Müslüman bir eğitiminden yanadır. Ve her iki kesimin de birbirine ihtiyacı vardır. Bölünüp iktidarı kaybetmektense, iktidarı paylaşmayı yeğlerler. Gerek dershaneler, gerekse hükümetin dönüştürme planı sonucu öngördüğü özel okullar, özünde: *Bütün çocuklarına 12 yıllık zorunlu; ücretsiz, tüm masrafları devlet tarafından karşılanan, içerik olarak gerçek anlamda laik ve demokratik eğitim vermeye, -*Eğitimde her türlü ataerkil ideoloji kalıntılarına karşı mücadele etmeye; eğitim kurum ve araçlarındaki her türlü cinsiyetçiliği bertaraf etmeye, *Tüm vatandaşlarına anadilde eğitim imkanı sunmaya, *Eğitimde politeknik eğitim ilkesini temel almaya, *12 Yıl temel eğitim almış her gence yüksek öğrenim, yüksek meslek eğitimi ve akademik eğitim imkanını sunmaya, kısaca demokratik eğitim siyasetine karşıdır. Gülen cemaati ile Milli Görüşün birbirlerinden farkları yoktur. Al birini vur ötekine. Bu kayıkçı kavgasında taraf olmamalıyız. Bizim istediğimiz eğitim; gerçek anlamda laik, demokratik, bilimsel, ana dilde eğitimdir. RTE açısından ise bu savaş kararlılık gösterisi, onun gerekirse cemaatin oy gücünü cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce test etmeyi göze aldığını gösteriyor. *** Gülen cemaati ile Milli Görüş arasındaki kavga, iktidar savaşı; savaşa yeni boyutlar eklenerek sürüyor. Mehmet Baransu imzalı Taraf gazetesinde yer alan bir haberde, 25 Ağustos 2004 tarihli MGK toplantısında alınan tavsiye kararına yer verildi. MGK toplantısında şu karar alınmış: Kurulun bu toplantısında; MGK toplantısının gündem maddelerinden biri olan Türkiye deki Nurculuk faaliyetleri ve Fethullah Gülen konusu gündeme gelmiş, yurtiçi ve yurtdışı faaliyetlerine karşı bir eylem planı hazırlanması uygun görülmüş ve bu konudaki tavsiye kararının hükümete bildirilmesine karar verilmiştir. Karar altında RTE başta olmak üzere, hükümet üyelerinin imzası var. Metinde adına paraf açılmasına rağmen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin in imzası yer almıyor. Şahin in parafının yanına bulunmadı notu düşülmüş. Taraf gazetesi haberine göre MGK Gülen cemaati hakkında 15 ayrı karar almış: Toplantıda, Gülen Grubu nun faaliyetlerinin tasfiye edilmesine ilişkin 15 ayrı karar alınıyor. Karar, iki sayfa hâlinde getirilip, bir üst yazıyla ilgili kişilere veriliyor. 25 Ağustos 2004 te de tüm kurul üyeleri tarafından imzalanıp, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer e sunuluyor. (www.taraf. com.tr) Taraf gazetesinin haberine AKP cephesinden tepkiler gecikmedi. Verilen tepkilerin özü şu: 2004 teki MGK kararı hükümet tarafından yok hükmünde kabul edilmiş, hiç bir Bakanlar Kurulu kararı alınmamış, hiçbir işlem yapılmamıştır. Görünen odur ki; Gülen cemaati ile Milli Görüş/Hükümet arasındaki iktidar savaşı, bu savaşa yeni unsurlar eklenerek sürecektir. Bu savaşta ilginç olan, düne kadar Gülen cemaatini baş düşman ilan eden Kemalist burjuva muhalefetin bir bölümünün umudunu şimdi de bu kavgada cemaate bağlamış olmasıdır. Bu umutsuzluğun geldiği noktayı gösterme açısından ilginçtir. Gülen cemaatinin AKP ye karşı tavır alması, oylarını bir başka partiye kaydırması veya kendisinin bir parti kurması vs. cemaatin AKP ne, AKP nin cemaate ihtiyacı olduğu gerçeği dikkate alındığında; ikisinin de ılımlı Müslüman olduğu dikkate alındığında gerçekçi görünmüyor. 29.11.2013

YEREL SEÇİMLER VE TAVRIMIZ Yerel seçimlere start verildi. Çalışmalar başladı. Seçim atmosferine yavaş yavaş giriyoruz. Yerel seçimler de, bütün seçimlerde olduğu gibi, halk kendi yöneticilerini seçmesi için sandık başına çağrılacak. Kapitalizmde seçimler gerçekte sömürü sisteminin sürdürülmesinin halkoyuna dayandırılarak demokratik meşruiyet inin sağlanması için vardır. Seçimler yoluyla sömürü düzeninin özünde hiç bir değişiklik yapmak mümkün değildir. Burjuvazi eğer böyle bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığını görürse, seçimler yoluyla iktidarını gerçekten kaybetme tehlikesini görürse zaten seçim yapmaz. Burjuvazinin iktidarı şartlarında yapılan seçimler işçilerin emekçilerin temel sorunlarını çözemez. Seçimlerde işçi sınıfı ve emekçilere yönelik propagandamızda; Burjuvazinin egemen olduğu şartlarda seçimler özde bir şey değiştirecek olsaydı, yapılmazlardı düşüncesini, özde değişikliklerin ancak işçi ve emekçi yığınların kendi iktidarları şartlarında olacağını, bunun devrim gerektirdiğini merkeze koymalıyız. Burjuvazinin iktidarda olduğu şartlarda komünistler açısından seçimler, eğer bu seçimlere işçilerin-emekçilerin katılması, oy kullanması yönünde çağrı yapılıyorsa, sonuçta işçi sınıfı ve emekçi yığınlar arasında komünist, sosyalist, devrimci düşüncelerin etki alanını ölçmek için, işçi ve emekçilerin siyasi olgunluk derecesini ölçmek için bir araçtır. Daha fazlası değil. Komünistler seçimleri, komünist faaliyet açısından dikkate almalı, her seçimi içinde bulunulan somut şartlara göre değerlendirmeli, seçimlere katılınıp katılınmayacağı, katılanacaksa nasıl katılanacağını değerlendirerek uygun taktiği belirlemelidir. Seçim ortamları halkın burjuvazi tarafından -kendi çıkarları bunu gerektirdiği için- en fazla siyaset içine çekildiği, işçi sınıfı ve emekçi yığınlar içinde ve arasında da siyaset üzerine en yoğun konuşulduğu ortamlardır. Bu ortam komünist düşüncelerin işçi sınıfı ve emekçiler içinde propagandası için, aydınlatma ve örgütlenme faaliyeti için fırsatlar sunar. Bu fırsatlardan maksimum yararlanmak komünistlerin görevidir. Hangi taktik kullanılırsa bu ortamda komünist düşünceler daha yoğun bir biçimde halk içine taşınabilir? Bütün komünist faaliyette temel sorun, işçi sınıfı ve emekçiler içine komünist düşünceleri, alternatifi, burjuva düşüncelerle çatışma içinde taşımak, işçi sınıfının ve emekçi yığınların bilinç ve örgütlenme seviyesini yükseltmektir. Hangi taktik bunun için daha elverişli şartlar yaratır? *Burjuvazinin iktidarı şartlarında da yapılan seçimlerin mümkün olan en demokratik biçimde, temsiliyette adaleti sağlayan, mümkün olduğunca verilen hiç bir geçerli oyun, verildiği amaç dışında kullanılmasını engelleyen bir seçim sistemi temelinde yapılmasının mücadelesini vermeliyiz. Bu şu demektir: Her şart altında, 18 yaşını doldurmuş her vatandaşın seçme ve seçilme hakkına sahip olduğu, serbest, genel, eşit oydan; gizli oyaçık seçim ilkesinden yanayız. Her türlü baraja karşıyız. Seçilenlerin, seçenlere seçimler arasındaki dönemde de hesap verme yükümlülüğü olduğu ve seçmenlerin seçtiklerini iki seçim arasındaki dönemde de geri çağrılabilecekleri, yerine yeni birini seçebilecekleri bir sistemden yanayız. Bunun için seçmenlerle adayları mümkün olan en sıkı bağ içinde olabilecekleri dar bölgelerden yanayız. Bunun ötesinde, seçmenlerin siyasi iradelerini tespit edilen bir süre için (dört yıl/beş yıl) bütünüyle seçtiklerine devrettikleri sistemlere karşıyız. Seçimler arasındaki dönemlerde de bütün önemli projelerde doğrudan ve tam bilgilendirme temelinde seçmenlerin oyuna başvurulduğu, referandumlar sisteminden, doğrudan demokrasi unsurlarının sistem içine en geniş biçimde yerleştirilmesinden yanayız. Bu temel düşüncelerden yola çıkarak Mart 2014 de yapılacak yerel seçimler konusunda değerlendirmelerimiz ve bu değerlendirmeler temelinde izleyeceğimiz taktik şöyle olmalıdır: *Mart 2014 deki yerel seçimler, yalnızca yerel yönetimler açısından değil; yerel seçimlerin hemen ardından gelecek olan iki seçim için de bir test olarak -hakim sınıfların kendi içlerindeki iktidar mücadelesi açısından- belirleyici önemdedir. *AKP yaptığı bir yasal değişiklikle esasında merkezi yönetimden yerel yönetimlere geçişte bir adım attı. Hükümet henüz Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartını imzalamadı. Fakat yapılan yasal değişiklikle sayısı 16 dan 29 a çıkarılan Büyükşehir lere, merkezden bağımsız olarak kendi topladığı vergileri kullanma hakkı verildi. Bu Büyükşehirler açısından esasında özerk yönetim yönünde atılmış bir adımdır. Gidiş bu yöndedir. Bu çok önemlidir. Türkiye de esasında bugüne kadar ki aşırı merkeziyetçi sistemin çözülmesi yönünde atılan bir adımdır bu. Büyük şehirlerde yaşayan nüfus Türkiye nüfusunun çoğunluğudur. Bu yüzden bu yerel seçimlerde Büyük şehirlerin yönetimini kimin alacağı daha fazla önem kazanmıştır. *Yerel seçimlerde % 10 barajı yoktur. Anda geçerli olan yasaya göre: İl genel meclisi ve belediye meclisi üyelikleri için yapılan seçimlerde %1 baraj uygulamalı nispi temsil sistemi, belediye başkanlığı seçiminde ise çoğunluk sistemi geçerlidir. İl genel meclisi seçimleri için her ilçe bir seçim çevresidir. Belediye başkanı ve belediye meclisi üyeleri seçimleri için her belde bir seçim çevresidir. Büyükşehir belediye başkanının seçiminde seçim çevresi Büyükşehir belediye sınırlarından oluşur. Yerel seçimlerde kullanılan sistem, anda genel seçimlerdeki sistemle karşılaştırıldığında temsiliyette adaleti sağlama açısından biraz daha iyidir, fakat yine de bu yeterli değildir. Yerel seçimlerde seçim sistemi konusunda somut taleplerimiz şunlardır: -İl genel meclisi ve belediye meclisi için yapılan seçimlerde var olan % 1 barajı kaldırılmalı, hiçbir baraj olmaksızın nispi temsil sistemi geçerli olmalıdır. -Belediye Başkanlığı seçimlerinde ise, çoğunluk sistemi iki turlu çoğunluk sistemi olarak işletilmelidir. Birinci turda % 50+1 i hiçbir adayın kazanamaması halinde, en çok oy alan iki adayın katıldığı ikinci tur yapılmalıdır. -Bu talepler bu Mart taki seçimlerde pratik olarak gerçekleştirilme imkanı olmasa bile, seçimlerde bu düşüncelerin yaygınlaşması için propagandası yapılmalıdır. *Yerel Seçimler bugünkü güç dengesinde egemen sınıfların kendi aralarındaki iktidar dalaşı olarak geçecek; esas olarak AKP ile AKP karşıtları cepheleri arasında bir yarış yaşanacaktır. Burjuva muhalefet partileri kendi cephelerini genişletip, karşı 3

cepheyi daraltmak için daha çok bir Anti Tayyip cephesi ile seçimlere girmek istemektedir. Fakat AKP yi bölme çabalarının bir ürün vermesi bir umut ve hayalin ötesine geçmemektedir. AKP de önemli bir kopma, bölünme beklentisi boş hayal olarak görünmektedir. Biz egemenlerin bu cepheleşmesinde cephelerin birini diğerine tercih etmeyiz. Biz ne Anti Tayyip, ne de Tayyip cephesinin hiçbir biçimde parçası, payandası, dayanağı olma anlamına gelen bir tavır içine girmeyiz. Hiçbir egemen sınıf partisine ve onun adayına oy verme çağrısı yapmayız. Hepsini somut teşhir eder, bunlara oy verilmemesi çağrısı yaparız. *BDP/HDP diğer burjuva partilerinden farklı olmasına, burjuva demokrasisini savunma adına onların hepsinden ileri olmasına, Türkiye/Kuzey Kürdistan da gerici burjuva demokrasisine geçişte olumlu bir rol oynamasına rağmen, sistemi devrimle yıkma hedefi olmadığı için sonuçta sistem partisi durumundadır. Onları da parti olarak destekleme durumumuz yoktur. Ancak tek tek belediyelerde gösterdikleri şu veya bu aday, somut olarak parti programı dışında da daha ileri demokrasi talepleri savunuyorsa, ona destek çağrısı yapabiliriz. Doğrudan aday çıkarmadığımız durumda, devrimci gruplarlarla ortak aday ve HDP adaylarını desteklemenin bizim için önkoşulu, ortak demokratik devrimci bir platform, devrimci demokrat bir belediyecilik anlayışıdır; bunun yanında her örgütün ajitasyon propaganda özgürlüğüdür. Bu temelde bir eylem birliğine, devrimci pozisyonlar savunan bir BDP/HDP belediye başkan adayını da desteklemeye hazırız. Demokrat/Devrimci belediyecilik: *Siyasette katılımcılığı temel alır. Açıklık ve halkın denetimi belirleyici önemdedir. Belediyenin bütün işleri tüm halka açık toplantılarda görüşülür. Belediye Meclis toplantıları halka açık olur, doğrudan canlı olarak yayınlanır vs. Bütün önemli projeler halkoyuna sunulur. *Sağlık hizmetlerini ve kültür hizmetlerini en önemli görevlerinden biri olarak kavrar; ona uygun davranır. Bu hizmetlerin ödenebilir olmasına dikkat eder. Yoksullara bu hizmetleri ücretsiz sunmayı hedefler. *Trafik siyasetinde toplu taşımacılığı ilerletmeyi; kişisel özel araba trafiğini azaltmayı hedefleyen bir siyaset izler. * Her türlü ayrımcılığı kendi siyasetinde dışlar; bunun için en başta kadın erkek eşitliğine yönelik somut pozitif ayrımcılık tedbirleri alır. Belediye işlerine işçi almada % 50 lik kadın kotası vb. uygular. Tek dilde değil, belediye sınırları içinde konuşulan bütün dillerde imkanlar ölçüsünde belediye hizmeti sunar; Tüm ötekileştirilen ler lehine pozitif ayrımcılık tedbirleri alır. *Belediye hizmetlerini sunarken, dayanışmacılık ruhunu, gönüllü hizmet ruhunu geliştirir, teşvik eder. * Çevrenin korunmasını, yaşanabilir bir çevre yaratılmasını en önemli işlerinden biri olarak kavrar. Bütün projelerinde bu meseleyi çıkış noktası olarak alır. Kısa süreli başarı değil, kalıcılık, gelecek kuşaklara yaşanabilir bir çevre bırakmak belirleyici önemdedir. Seçim propagandamızda, bu propagandanın merkezinde, şu veya bu somutta aday da göstersek, bir adaya oy vermeye çağrı da yapsak, seçimlerle temel sorunların çözülmesinin mümkün olmadığı, esas meselenin halkın iktidarını kurmak olduğu düşüncesi durmak zorundadır. Seçim dönemi yığınların siyasete en açık olduğu dönemlerden biridir. Bizim seçim çalışmamızın merkezinde, şu veya bu adaya oy verme çağrısı yaptığımız durumlarda da, her zaman demokratik devrim propagandasını yaygınlaştırmak, gerçek demokrasi konusunda görüşlerimizi yaygınlaştırmak durmalıdır. Bir devrimci insanın belediye başkanlığına veya belediye meclisine aday olması, onun seçim kürsüsünü- seçilmesi halinde içinde yer alacağı kurumu- örneğin demokratik belediyecilik nasıl olabilir, nasıl olmalıdır düşüncesini savunmak; yaygınlaştırmak için kullanmanın bir aracı olabilir. Daha fazlası değil. 05.12.2013 PUNTO DERİ: DİRENİŞE DEVAM! 4 Zeytinburnu nda faaliyet gösteren Punto Deri de çalışan işçiler Deri İş Sendikasına üye oldular. Bugüne kadar patron 28 işçiyi işten çıkardı. İşten çıkarılan işçiler Punto Deri önünde direnişlerini sürdürüyorlar. Direnişi 108. günde ziyaret ettik. Direniş hakkında işçilerle sohbet ettik. 108 gün önce işten çıkarılan iki işçi gelişmeler hakkında şunları anlattılar: Ramazan Aygün: 10 yıldır Punto Deri de çalışıyorum. 2013 un Haziran ayında işveren sendikalaşma faaliyetini öğrendi. Ramazan ayının ortasında çalışmalara başladık. Patron işveren sendikası genel sekreterini danışman olarak yanına aldı. O nun da desteği ile beraber işçilerle mücadeleye başladı. 2 Ağustos Cuma günü bayram adı altında tatile çıkarılırken biri ben, biri de Hülya Alptekin iş akdimizi sona erdirdi. Haklarımızı biraz bildiğimiz için imza atmadık. Bugün 108. gün. 28 arkadaşımızın iş akdi feshedildi. İş akdini sona erdiren kağıdı hiçbiri imza atmadı. 2009 yılında işveren kardeşi adına taşeron bir firma kurdurdu. Orada 61 kişi çalışıyordu. 36 kişi sendikaya üye oldu. Çalışma Bakanlığından yetki istendi. Devletin çarkı geç döndüğü için yetki gelmedi. O firmayı kurarken Punto diye kurdurdu. İçerideki arkadaşları oraya devrederken, girişi çıkışı 4,5 ay sonra yaptı. İçeriye onların yerine aldığı insanlardan hukuka aykırı bir şekilde açık senet aldılar. Bunların ses ve görüntülü kayıtları elimizde mevcut. Mahkemede ilk duruşmada beyan ettik. Hakime ibraz edersiniz dedi. Bu açık senetleri Ramazan ayında içeride ikna odaları yaptılar. Herkesi oraya tek tek çektiler. Baktılar insanlar dik duruyor, yaptıkları ilk iş senetleri dağıttılar. Alan personel müdürümüz, alan şirket. Patronla beraber dağıttılar. Punto da yıllık izin diye bir şey yoktu. Şimdi zorla insanları izine gönderiyorlar. Sendika üyesi olan işçiyi işten çıkarmadan önce yıllık iznini kullanmasını istiyorlar. Bugün üç arkadaş iş başı yaptı. İzinden döndü. Yasal izin diye bir şey yoktu. İşsizlik parası yoktu. Sendikayı duyunca bunları da oluşturmaya başladılar. 28 işçi olarak direnişe devam ediyoruz. Sendika ile işveren arasında protokol olacağına inanıyoruz. Yapmak zorundalar. Avrupa nın 14 yerinde sendikalar eylem yaptı. Avrupa ya mal satmazsa Punto ayakta duramaz. Sadece Rusya ve iç piyasa Punto yu taşımaz. Punto da sendika duyulana kadar sabah 08 de geliyorduk, akşam eve gidiş belli değildi. Akşam standart 2009 a kadar paydos saati 23.00 idi. Fuar ve defile zamanında 02, 03 ü de buluyordu. Sendikadan sonra şimdi 19.00 da paydos ettiriyorlar. İşlerini dışarıda fasona yaptırıyor. İşverenler örgütlü. İşveren işverene sahip çıkıyor. Aman sendika gelmesin buraya diyerek siparişlerini yerine getirip teslim ediyorlar. İşçilere insanca davranmıyorlardı. Arkadaşımızın hanımı doğum yapacak, sen mi doğum yapacaksın, senin sülalende adam yok mu götürecek? İmalat müdürü bunu söyleyebiliyordu. Adamın hanımını kim götüre-

cek? Sülaledeki adam boş mu bekliyor? Eşi gitmiyorsa kim gidecek? Cenazeye gitmek mümkün değildi. Patronun babası öldü. Cenazeye giden işçiden para kestiler. İmalat müdürü hep siz Punto ya uyacaksınız, Punto size uymaz diyordu. Patron Biz sizinle büyüdük. Çok çalıştınız. Sendikayı bırakın, sizinle yine yola devam edelim diyor. Daha önceleri de verdiği sözlerde durmadı. Bordolarımız açlık sınırının altındaydı. 2009 da 45 mesaiyi satını bordroya yansıtacağım sözü verdi yerine getirmedi. Mesai ücretlerini ödemiyordu. Resmi tatillerde, bayram tatillerinde yüzde yüz mesai farkı vermesi gerekiyordu. Vermiyordu. Hukuki açıdan bunun davalarını açtık. Direnişe verilen desteği yeterli bulmuyorum. Ekonomik sıkıntımız var. Desteğe gelen sendikalar, kurumlar oluyor. Direnişinizi destekliyoruz diyorlar. Fakat zorlanıyoruz. Patronlar toplantı yapıyor. Patrona Her türlü zararını karşılayalım, sendikayı sokma diyorlar. 1991 yılında sendikalar bu havzadan gitmiş. Sendikal çalışmanın başarıya ulaşması için maddi destek çok önemli. Ben beş nüfusa bakıyorum. Üç çocuk da okuyor. Birçok arkadaşın çocuğu okuyor, kira ödüyor. Sendikamızın da maddi desteği olmadı. Maddi olarak sendikamızın imkanı yok. Dayanışma gecesi düzenledik. Birçok yerden bilet iade edildi. Beklediğimiz gibi olmadı. Direnmenin, sendikalaşmanın bir okul olduğunu gördük. Punto ya sendika girene kadar direnişimize devam edeceğiz. Bizi ziyaret eden tüm dostlarımıza teşekkür ediyoruz. Hülya Alptekin: Ben tek kadın direnişçiyim. Erkek arkadaşlarımla beraber direniyorum. İçeride beraber çalışıyordum, burada da beraber direniyorum. Fark eden bir şey yok. Direnişin kadın erkeği olmaz. Bu emek mücadelesi. Emek mücadelesinde kadın erkek fark etmez. İçeride çalışan arkadaşlarımızın çoğu erkek. Kadın arkadaşlar çok kötü şartlarda çalışıyorlar. Arkadaşlar anlattılar. Şu anda en büyük sıkıntımız maddi sıkıntı. Sonuçta ailemize bakıyoruz. Ev geçindiriyoruz. Elektrik, su borcu ödenmeyince, direnişe bakmıyorlar, kesiyorlar. Evle olmadığım için evli olan arkadaşlara göre biraz daha rahatım. Az da olsa ailemin desteği var. Diğer arkadaşların üniversitelerde okuyan gençler var. Kiraları var. Faturaları var. İşçilerin anlattığı gibi direnişin başarıya ulaşmasının temel koşulu, işçilere maddi destekte bulunmaktan geçiyor. Buradan okurlarımıza çağrı yapıyoruz. Punto Deri işçilerinin haklı mücadelesini destekleyelim! Ziyaretimiz sırasında işçiler Yeni İşçi Dünyası Kasım sayısı dağıtıldı. Grup Munzur da işçileri ziyaret ederek, kısa bir dinleti sundu. Dinleri sırasında: Direne direne kazanacağız!, Punto ya sendika girecek, başka yolu yok!, Yaşasın sınıf dayanışması!, Sendika hakkımız söke söke alırız! sloganları atıldı. 28.11.2013 ENERJİ VE MADEN İŞÇİLERİNE MÜDAHALE 1 yıldır Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallerinin özelleştirilmek istenmesine karşı işçilerin verdiği mücadele sürüyor. Türkiye Maden İşçileri Sendikası Yatağan ve Havalisi Şubesi ile Tes-İş Sendikası Yatağan Şubesi tarafından, 23 Kasım Cumartesi sabahı saat 08 de Yatağan ve Yeniköy Termik Santralleri önünde ortak kitlesel basın açıklamaları yapıldı. Özelleştirme İdaresi tarafından 22 Kasım Cuma günü, Kemerköy ve Yeniköy Termik Santralleri ile Kemerköy Liman Sahası özelleştirmesinde ön yeterlilik ve son teklif verme tarihi 24 Ocak 2014, Çatalağzı Termik Santrali için 5 Şubat, Yatağan Termik Santrali içinse 10 Şubat 2014 olarak açıklanmıştı. Bu duruma tepki gösteren işçiler 23 Kasım Cumartesi günü Yatağan ve Milas taki termik santralleri önünde toplandı. Enerji ve maden işçileri, konuyla ilgili ilanın Özelleştirme İdaresinin internet sayfasından kaldırıldığına dikkat çekerek, bunun kendilerinde herhangi bir gevşeklik oluşturmayacağını vurguladı ve mücadeleye devam çağrısı yaptı. Enerji ve maden işçileri 25 Kasım günü de Muğla da eylem yaptı. Otobüslerle Muğla ya gelen yaklaşık 500 işçi AK Parti il binasına yürüdü. Yürüyüşü engellemek isteyen polisle işçiler arasında arbede yaşandı, polis işçilere biber gazı ve Toma dan sıkılan tazyikli suyla müdahale etti. Yaşanan arbedede 8 işçi biber gazı ve cop darbeleri ile yaralandı. 24 Kasım günü Muğla Valiliği önündeki Cumhuriyet Meydanında toplanan enerji ve maden işçileri Marmaris Bulvarı üzerinden yürüyüşe geçerek Zihni Derin Caddesi üzerindeki AK Parti Muğla İl Binasına yürüdü. Bu sırada İl Binasına yaklaşık 100 metre kala Toma ve çevik kuvvet ekibiyle barikat kuran polis ekipleri işçilerin yürüyüşüne izin vermedi. Polis barikatına yüklenen enerji ve maden işçilerine polis biber gazı, cop ve tazyikli suyla müdahale etti. Polis barikatını aşan işçiler AK Parti İl binası önüne kadar gelerek basın açıklamalarını gerçekleştirirken 5

burada kısa sureli bir arbede daha yaşandı ve polis işçilerin basın açıklaması yapmasına izin verdi. Burada Tes-İş Şube Başkanı Fatih Erçelik bir konuşma yaptı. Erçelik şunları söyledi: Bildiğiniz gibi işyerlerimizin özelleştirme adı altında peşkeş çekilmesine karşı yaklaşık 1 yıldır sürekli eylemdeyiz.71 gündür de direniş çadırındayız. Siyasi iktidarın bizi görmesi ve duyması için bugüne kadar her türlü demokratik ve meşru eylemler gerçekleştirdik. 50 bin imza topladık, tabutlara yattık, dağlara çıktık, Ankara ya yürüdük, halkımızdan ve yerel siyasilerden destek istedik. Haklı olduğumuz ve mücadeleye devam etmemiz konusunda Yatağan da, Milas ta, Muğla da, tüm ülke sathında çığ gibi büyüyen bir destek aldık. Bunlardan sadece AKP Muğla İl Başkanı bizi muhatap almadı. Enerji ve Maden İşçileri adına, yani sizler adına sıkıntılarımızı, sorunlarımızı dile getirmek ve Hükümete iletmesi için görüşme talep ettik. Ancak bu talebimize yanıt bile verilmedi. Maden ve Enerji işçilerinin siyasi polemik yaratmamak adına bu tavırlara sessiz kalmasını acizlik olarak algılayanlar var ise önümüzdeki süreçte bunun böyle olmadığını göreceklerdir. Bizler Maden ve Enerji işçileri olarak sadece kendimiz ve çocuklarımızın geleceği için kavga vermiyoruz. Termik Santral ve kömür işletmeleri nedeniyle tarımdan uzaklaşan ve ölümcül hastalıklara yakalanan bölge halkı hangi siyasi partiye oy verirse versin yediden yetmişe özelleştirmeye karşıdır. Özelleştirme idaresi Yatağan, Yeniköy, Kemerköy ve Çatalağzı Santralleriyle Maden sahalarının özelleştirme ihalesi ilanını 22 Kasım Cuma günü akşam saatlerinde yangından mal kaçırırcasına çıkardılar. Ertesi gün Özelleştirme idaresinin internet sayfasından ilanı kaldırdılar. Bu bizi asla gevşetmesin. Daha diri, daha canlı olalım. Demek ki ilan kaldırılabiliyormuş onu gördük. Şimdiye kadar biz düşünüyorduk, şimdiden sonra siyasi iktidar ve özelleştirmeciler düşünecek...artık kendi hukukumuzu yaratacağız. Bu saatten sonra üretimden gelen gücümüz de dahil ne yaparsak yapalım haklıyız ve meşruyuz.. Uyarılarımız dikkate alınmadı. Onlara bu ihaleyi yaptırmayacağız. Yaptıran namertti. Asıl savaş şimdi başladı. Emeğimize, geleceğimize, halkın malına pervasızca saldıranlara bu dünyayı dar edeceğiz. (Yatağan Demeç Gazetesi) Enerji ve maden işçilerinin özelleştirmeye karşı verdikleri mücadele haklı bir mücadeledir. Bu haklı mücadelenin egemenler arasındaki iktidar dalaşında, Kemalist ulusalcı kanadın yedeğine düşmemesine dikkat edilmelidir. 26.11.2013 DİSK İN #DİRENİŞÇİ KAMPANYASI SÜRÜYOR 6 Gazetemizin geçen sayısında, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) in Kıdem tazminatımız iş güvencemizdir, yok edilemez! sloganı ile başlattığı köleliğe karşı direnişçi kampanyası hakkında bilgi vermiştik. Ekim ayı sonunda başlatılan kampanya Kasım ayı boyunca da devam etti. 11 Kasım da, Bursa da Birleşik Metal İşçileri Sendikasına bağlı Prysmian ve SCM işyerlerinin önünde toplanan metal işçileri, civardaki fabrikalardan işçilerle birlikte Mudanya'da yürüdüler. 14 Kasım'da Kocaeli'de merkez bankasından Cumhuriyet parkına yürüyen işçiler kıdem tazminatında yapılmak istenen değişikliklere karşı basın açıklaması gerçekleştirdiler. 19 Kasım da Eskişehir de, 21 Kasım'da Bursa da, 22 Kasım'da Bilecik te ve 26 Kasım da Çanakkale de işçiler "kölelik düzenine hayır" demek için yürüdüler. 27 Kasım'da İzmir de yapılan yürüyüşe ise Birleşik Metal İşçileri Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu ve Genel Sekreter Selçuk Göktaş katıldı. Kayseri, Konya, Diyarbakır, Antalya ve Adana illeri #direnişçi kampanyası çerçevesinde etkinliklerin yapıldığı diğer iller oldu. 21 Kasım da Bursa da yapılan eyleme DİSK Genel Başkanı Kani Beko, DİSK Marmara Bölge Temsilcisi Ayhan Ekinci, DİSK/Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, Birleşik Metal-İş Genel Sekreteri Selçuk Göktaş, DİSK/Genel-İş Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Yaman da katıldı. Gerçekleştirilen yürüyüşün sonunda basın açıklamasını DİSK Genel Başkanı Kani Beko yaptı. Beko, yaklaşık bir aydır sokaklarda kıdem tazminatı hakkı için eylemler yapan DİSK li işçilerin birer #direnişçi olduğunu söyleyerek kıdem tazminatının fona devredilmesinin, bu hakkın yok edilmesi demek olduğunu belirtti. Kıdem tazminatı hakkının gasp edilemeyeceğini belirten Beko, ucuz, güvencesiz, kölece bir düzende çalışmak istemediklerini belirterek herkesin onurlu bir yaşam için mücadele etmesini istedi. (kaynak: İnternet) 02.12.2013

KIDEM TAZMİNATIMA DOKUNMA EYLEMİ Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu, Hükümetin kıdem tazminatının fona devredilmesi planını protesto etti. Kıdem tazminatıma dokunma talebi ile Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu, 9 Kasım Cumartesi günü Beyoğlu Tünel den Galatasaray Lisesine yürümek istedi. Tünel de toplanan yaklaşık 200 civarında olan kitlenin önü polis barikatıyla kesildi. Toplananlar arasında sendikalardan Belediye İş, TÜMTİS, Deri İş, Yol İş, Punto Deri işçileri ve flamalarıyla BDSP, DDSB vardı. Kitlenin yürümesine polis izin vermedi. Yürüyüşe izin verilmemesi oturma eylemi ile protesto edildi. Oturma eyleminin ardından Yol-İş 1 No lu Şube Başkanı Erdem Arcan platform adına bir açıklama yaptı. Arcan, Hükümetin amacının, patronları kıdem tazminatı yükünden kurtarmak, esnek ve güvencesiz çalışmanın kurallarını yerleştirmek olduğunu söyledi. Eylem sırasında: Her yer Taksim, her yer direniş!, Hükümet istifa!, Suskun Türk İş istemiyoruz!, Tazminata uzanan eller kırılsın!,taksim bizimdir, bizim kalacak!, Faşizme karşı omuz omuza! sloganları atıldı. Basın açıklamasından sonra kitle dağıldı. Kıdem tazminatının fona devredilmesi planına karşı sendikaların karşı çıkışı bu eylem somutunda olduğu gibi yeterli değildir. Kıdem Tazminatı Fonunu Genel grev nedeni sayanların gücü gerçekte yoktur! 11.11.2013 8 Kasım akşamı Adana Kadın Platformu bileşenleri Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan ın Suriye sınırına örülen duvara karşı başlattığı ölüm orucu eylemine destek olmak için bir eylem örgütledi. 8 Kasım Cuma akşamı 3 saatlik bir oturma eylemi yapılması planlanmıştı. Sonrasında duvar yapımının durdurulması ve bunun üzerine Ayşe Gökkan ın eylemini bitirmesiyle bu plandan vazgeçilerek bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamada duvarların, sınırların ne anlama geldiğini en iyi kadınların bildiği, en çok kadınların mağdur olduğu vurgulandı. Bölgede yaşayanların sorumsuzca huzursuz edildiği ve bunun hesabının hükümet tarafından verilmesi gerektiği söylendi. Nusaybin de DUVARA KARŞI EYLEM KADIKÖY DE ROJAVA MİTİNGİ 24 Kasım Pazar günü BDP İl örgütünün Rojava devrimini selamlıyoruz. Diren Rojava İstanbul seninle. Şiarıyla düzenlediği miting için binlerce kişi Kadıköy meydanında buluştu. Haydarpaşa Numune Hastanesi önünde toplanıldı. Yürüyüşe BDP il ve ilçe örgütleri, HDP, UİD- DER, Partizan, Mücadele Birliği, Kaldıraç, Köz, SDP, SYKP, ESP gibi kurumlar katıldı. Mitinge BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak, DTK Eş başkanları Aysel Tuğluk ve Ahmet Türk, HDP Eş başkanları Sebahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü ile HDP milletvekili Levent Tüzel, BDP Milletvekilleri Demir Çelik ve Sırrı Sakık, KESK Genel Başkanı Lami Özgen in de içinde olduğu çok sayıda temsilci katıldı. Kitlelerin miting alanına girmesiyle birlikte, miting bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. Mitingde ilk olarak BDP yapımından şimdilik vazgeçilmiş olsa da başka bölgelerde de sınıra duvar örüldüğünün bilindiği ve bu uygulamalara bütünüyle karşı çıkılması gerektiği ifade edildi. Basın açıklaması şu çağrı ile sonlandı: tüm partilerden kadın milletvekillerini Ayşe Gökkan a destek İstanbul İl Örgütü adına Erkan Karabayır söz aldı. Daha sonra söz alan HDK Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü şunları söyledi: Her gün kendini yeniden yaratan Rojava devrimini selamlıyoruz. Kürdistan dörtte bölündüğü günden beri devrim için, özgürlük için mücadele etme inancıyla yaşadı. 21. yüzyılda bunlar teker teker gerçekleşiyor. Buradaki devrim, bizim için de devrimdir. TC hükümetleri El-Kaide yi yolladı, olmaya, sınırlara örülmesi planlanan duvarlara karşı durmaya çağırıyoruz. Herkesi canını ortaya koyarak devlete dur diyen; barıştan ve yaşamdan yana durarak da eylemini sonlandıran Ayşe Gökkan ve onunla birlikte direnen Kürt halkı ile dayanışmaya çağırıyoruz. Biz de Ayşe Gökkan ın eylemini destekliyor ve sınırlara örülmek istenen duvarlara karşı çıkıyoruz. Sınırları duvarlarla, mayınlı alanlarla vs. kapatmak, egemenlerin halkları birbirinden koparmak için hayata geçirdikleri bir uygulamadır. Sınırların olmadığı, kardeşin kardeşten mayınlı alanlarla koparılmadığı bir dünya ancak halkların iktidarı şartlarında gerçekleşebilir. YDİ ÇAĞRI/Adana 10.11.2013 Rojava onları tekmeleyerek geri yolladı. Rojava bütün halklar için bir sığınaktır. Ortadoğu bizimdir. Rojava devrimlere bir örnektir. Rojava bizim de devrimimizdir. Kürkçü nün ardından sahneye çıkan HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Bugün Ortadoğu daki devrimi selamlamak için buluşmuş halklarız. Rojava Ortadoğu nun devrimidir. Oradaki halkların da kaderini belirleyecektir. Rojava tüm halk- 7

ların kendi kaderini tayin edebileceğinin kanıtıdır. Bu bir kadın devrimidir. Bu devrim Türkiye Cumhuriyeti nde ki Kürtlerin hakları için de bir çözümdür. dedi. BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak ise konuşmasında şunları söyledi: Rojava da bir halk kendisini yeniden yaratıyor. Kürdistan ve Kürt gerçeği tüm dünyaya gösteriliyor. 20. yüzyıl başında Kürdistan ı böldüler, hakları inkâr ettiler. Kürt halkı yüzyıl boyunca direndi. Şimdi 21. yüzyılın şafağındayız ve güneş Rojava da doğuyor. Kürtler 20. yüzyılın rövanşını alıyor. Bizi yok sayanlar bugün Rojava dan korkuyorlar. Kürtlere politik bir değeri yok dediler. Ama bugün Kürdistan Ortadoğu nun en büyük politik gücüdür. Rojava devriminin önderi Abdullah Öcalan dır. Bugün Rojava ya sahip çıkmayanların yarın halkların kardeşliği ve kadın özgürlüğünden bahsetmeye yüzü olmayacaktır. Bu bir kadın devrimidir. Başbakan ın Kürdistan demesi önemlidir. Rojava bizim kırmızı çizgimizdir. Kimseye peşkeş çektirmeyeceğiz, yedirmeyeceğiz. dedi. Gülten Kışanak tan sonra sahneye çıkan DTK Eş başkanı Ahmet Türk ise şunları söyledi: Bugün Rojava devrimini boğmak isteyenleri tanıyoruz. Bunlara karşı Rojava tüm devrimci gücüyle savaşmaktadır. Bugün görüyoruz ki Ortadoğu nun en kadim halkından korkuyorlar. Ama Kürtler 21. yüzyılda küllerinden yeniden doğdular. Bugün demokratım diyenler, açık bir şekilde çeteleri destekliyorlar. Yarın aynı çeteler, onlarında başına dert olacak. Kürtsüz bir Ortadoğu düşünülemez. Eğer özgürlükçü, demokratsanız bu devrimi tanımamız gerekir. Biz halkların düşmanı değil, dostuyuz. Biz kendi toprağımızda kendimizi yönetmek istiyoruz. Biz modası geçmiş bir ulus devlet derdinde değil, demokratik konfederalizm derdindeyiz. Tüm devrimcilere, özgürlükçülere birlikte özgürlük mücadelesi vermeye çağırıyoruz. Bütün konuşmaların ortak noktası, Rojava daki mücadelenin bir devrim mücadelesi olduğu yönündeydi. Miting alanı girişinde arama noktasında, polisin saldırgan tutum ve tavırları nedeni ile Partizan kitlesi polis arasında arbede yaşandı. Görevlilerin araya girmesi üzerine olay büyümeden sonlandı. Bununla birlikte yer yer küçük gerginlikler yaşandı, fakat olayların büyümemesi için hazırlık komitesi sıkça müdahale etti, polisin provokasyonuna gelinmemesi çağrısı yaptı. Biz YDİ Çağrı okurları olarak ajitasyon propaganda için mitinge katılıp, YDİ Çağrı sayı 166 nın satışını yaptık. Miting, değişik sanatçı ve grupların Grup Abdal, Haluk Tolga İlhan ve Erol Berxwedan ın dinletileri ardından sona erdi. 25.11.2013 TEZ KOOP İŞ SENDİKASI NA KAYYUM ATANDI 8 Tez Koop-İş Sendikası Eski Genel başkanı Gürsel Doğru ile sendikanın bazı eski yöneticileri, 26-27 Mart 2011 yılında yapılan 9. Olağan Genel Kurulun iptali istemiyle Ankara 10. İş Mahkemesine dava açtı. Ankara 10. İş Mahkemesi, 30 Nisan 2013 tarihinde Tez-Koop-İş Sendikası nın 9. Olağan Genel Kurulu ve Genel Kurulda alınan kararları tüm sonuçlarıyla birlikte iptal etme, karar kesinleştiğinde 3 kişilik Kayyum Heyeti atanmasına karar verdi. Ankara 10. İş Mahkemesi nin 10 Nisan 3013 tarihli kararı, 12 Temmuz 2013 tarihinde Yargıtay 22. Hukuk Dairesi tarafından onandı. Sendika genel merkezi, mahkeme kararının maddi hataya dayandığı gerekçesiyle ortadan kaldırılması nı talep ederek karara itiraz etti. Dosya tekrar Yargıtay 22. Hukuk Dairesine gitti. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi maddi hata itirazını reddederek, sendikaya kayyum atanması kararını 20.11.2013 tarihinde tekrar onadı. Bu karar ardından sendikaya 3 kişilik kayyum heyeti atandı. Sendikaya kayyum atanması, sendika içinde iktidar mücadelesi yürüten taşeron Gürsel Doğru ve taraftarları tarafından sevinçle karşılandı. İşçi sendikasına kayyum atanması sevinçle karşılanacak, alkışlanacak, desteklenecek bir durum değildir. Türk İş içinde, diğer sendikalarla karşılaştırıldığında işçilerin sendikal örgütlenmesinde ve hak mücadelesinde en aktif konumda olan sendikalardan biri olan Tez Koop İş e kayyum atanması, mücadele ve örgütlenmeye geçici olarak da olsa darbe vuran, sendikayı zayıflatan olumsuz bir durumdur. Bu durum sendikanın bir süre işlevsiz hale gelmesine neden olmuştur. Kayyum atanması sendikaya üye olan işçilere, işçi sınıfına zarar vermektedir. İşçi sınıfı içinde sendikalara var olan güvensizliği artıracaktır. 9. Olağan Genel Kural da taşeron sendika ağası Gürsel Doğru nun seçimi kaybetmesi, ardından mahkemeye gitmesi, kayyum talebinde bulunması, mahkemeyi kazanması ile tekrar genel başkanlığa gelmek istemesi; Tez Koop İş Sendikası üyesi işçiler izin vermemelidir. Taşeron genel başkanı olan bir sendika, gerçek anlamda işçilerin haklarının savunulduğu, mücadelesinin yürütüldüğü bir sendika olmayacaktır. Biz sendika içi iktidar mücadelelerinde çıkan sorunların tabanda sendikalı işçiler kazanılarak değil, yargı yoluyla çözülmeye kalkılmasını sendikanın faaliyetlerini zayıflatan yanlış bir yol olarak görüyoruz. Yapılması gereken şudur: sendika içinde demokrasiyi savunmak, bunu egemen kılmanın mücadelesini vermek, bunun için tabanı harekete geçirmektir. Kendi içinde demokrasiyi işletmeyen bir kurumun, işçi haklarını, toplum için genel demokrasiyi savunması mümkün değildir. 05.12.2013

KADIKÖY DE ŞİDDETE KARŞI KADIN YÜRÜYÜŞÜ 25 Kasım; Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Gününde, içerisinde çok sayıda kadın kurumunun yer aldığı İstanbul Kadın Dayanışması Platformu, 24 Kasım Pazar günü Kadıköy boğa heykelinden iskeleye kadar bir yürüyüş gerçekleştirdi. Büyük kadın yürüyüşü adı altında yaklaşık 1500 kadın toplandı. Saat 13.00 de başlatılan yürüyüşte kadına yönelik şiddetin protesto edildiği, AKP nin kadın politikalarının teşhir edildiği, kadın dayanışmasına ve mücadelesine vurgu yapıldığı çok sayıda döviz ve pankart taşındı. Yürüyüş boyunca oldukça coşkulu olan kadınların sık sık attığı sloganlar şunlardı: Tayyip kaç kaç kaç kadınlar geliyor!, Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa!, Cinsel, ulusal, sınıfsal sömürüye son!, Erkek vuruyor devlet koruyor!, Cinsel tacize tecavüze son!, Gelsin baba, gelsin koca, gelsin devlet, gelsin cop. İnadına isyan, inadına özgürlük!, Yaşasın kadın dayanışması! Mersin de Kadına Yönelik Şiddette Karşı Mücadele Günü etkinlikleri kapsamında, kadınlar Tren İstasyonu meydanında bir araya geldi. Eyleme bazı erkekler de etek giyerek destek verdi. BDP li kadınların yoğun katılım sağladığı yürüyüşe, kadın dernekleri ve Lezbiyen Gey Biseksüel ve Transgender (LGBT) üyeleri olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu mensubu yaklaşık 500 kadın katıldı. Tren Garı önünde toplandı. Renkli görüntüler sergileyen kadınlar, davul zurna eşliğinde halay çekip, sloganlar attı. Etkinliğe katılan bazı erkekler de etek giyerek kadınlara destek verdi. Kadınlar, Devlet elini bedenimden çek!, Kadına şiddete hayır!, Çocuk gelinlere hayır!, Erkek vuruyor, devlet koruyor!, İnadına isyan, Yürüyüşün ardından platform adına yapılan basın açıklamasında; son dönemde yaşanan kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıklara değinilerek, yetkililerin buna karşı doğru dürüst bir önlem almadığı, kadına yönelik 25 KASIMDA KADINLAR MEYDANLARDAYDI inadına özgürlük!, Bana bak Başbakan kendin yat kuluçkaya; 1 Türkçük, 2 Türkçük, 3 Türkçük doğurmaya! sloganları atarak yürüyüşe geçti. Polisin geniş güvenlik önlemleri aldığı yürüyüşte kadınlar, Atatürk Caddesi'ne kadar yürüdü. Burada Mersin Kadın Platformu adına açıklama yapan Günebakan Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Zübeyde Akpınar, "Toplumsal cinsiyet eşitsizliği olmak üzere her türlü eşitsizliğe, ayrımcılığa, ataerkil toplumsal şiddete, aile içi şiddete, savaşa, ırkçılığa, milliyetçiliğe, inkar ve asimilasyona karşı yaşamımıza yöneltilmiş tüm tehdit ve saldırılar karşısında biz kadınların mücadelesi devam edecektir" dedi. Kadınlar, konuşmaların ardından dağıldı. 25.11.2013 şiddeti adeta teşvik ettiği belirtilerek kadınlar erkek egemen sisteme karşı mücadele etmeye çağırıldı. Basın açıklamasının ardından müzik eşliğinde çekilen halaylarla yürüyüş sona erdirildi. Bizlerin de katıldığı eylemde, yürüyüş boyunca ve eylem alanında 25 Kasım ile ilgili çıkardığımız bildiriden dağıtıldı. Kadın broşürümüz Dört Duvar ın satışı yapıldı. 27.11.2013 9

KADINLAR VE LGBT BİREYLER 25 KASIM DA ALANLARDAYDI 25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Gününde Adana da çeşitli partilerden ve kadın örgütlerinden kadınlar ve bir LGBT örgütü üyeleri şiddete dur demek için alana çıktılar. Cinsiyetimiz ya da cinsel yönelim ve tercihlerimiz yüzünden şiddete maruz kalmak istemiyoruz diye haykıran bireyler 5 Ocak Meydanı ndan Atatürk Parkı na kadar yürüdüler. Kadınların her gün çeşitli şekillerde şiddete maruz kaldığı, LGBTT bireylerin nefret cinayetlerine kurban gittikleri ülkelerimizde şiddete karşı sesimizi yükseltmemiz bugün her zamankinden daha önemli ve acil. Bu bilinçle mücadele yürüten örgütler her yıl olduğu gibi bu yıl da 25 Kasım da çeşitli eylem ve etkinliklerle şiddeti protesto ettiler. Devletin ve hükümetin kadını ikinci sınıf gören erkek egemen söylemleri biz kadınlara her alanda şiddet olarak geri dönüyor. Kürtaj tartışmaları, kızlı erkekli aynı yurtlarda kalınması tartışması uygulamada hep kadınları vuruyor. Biz kadınların şiddete maruz bırakıldığımız durumlardan biri de savaşlar ve buna bağlı olarak zorunlu göçlerdir. Nitekim yanı başımızda, Suriye de süren bir savaş ve göç olgusu var. Bu savaştan en çok mağdur olan kadınlar oldu ve oluyor. Bu şiddet olaylarına sessiz kalmamak ve mücadele etmek kendisine devrimci diyen her örgütün, her bireyin sorumluluğudur. Yürüyüş sonrasında bir basın açıklaması okundu. Açıklama şu çağrıyla bitirildi: Biz kadınlar bu 25 Kasım da da taleplerimizin yerine getirilmesi için dayanışmaya ve örgütlenmeye devam edeceğiz. Kapitalizme ve erkek egemenliğine karşı; cinsiyetçiliğin, şiddetin, sömürünün, tacizin, tecavüzün tüm izlerini yeryüzünden silmek için tüm kadınları mücadeleye çağırıyoruz. Biz de Yeni Dünya İçin Çağrı okurları olarak bu eylemde yerimizi aldık. Alanda bildirilerimizi dağıttık ve Dört Duvar kadın bültenimizin satışını yaptık 26.11.2013 25 KASIM DA SGBP DAN PANEL 10 Sendikal Güç Birliği Platformu Kadın Koordinasyonu, Kadınlara Yönelen Şiddete Karşı Mücadele Günü 25 Kasım da Kadınız, sendikalıyız, şiddete karşı isyandayız şiarıyla, Petrol İş Sendikası Genel Merkezinde bir panel düzenledi. Panele direnişte olan Standart Profil, Punto Deri ve Türk Hava Yolları işçisi kadınlar da katıldı. Panelin açılış konuşmasını Deri-İş Sendikasından Tülin Çelik yaptı. Panelde, Kadına yönelik şiddet, iş yerinde fiziksel şiddet, mobbing, cinsel taciz, iş yerleri ve direnişlerden tanıklıklar başlıklı 3 oturum yapıldı. Kadına yönelik şiddet oturumunda konuşan Mor Çatı Gönüllüsü Gülsun Kanat, kadınların birlikte mücadele ederek çok şey elde ettiğini anlattı. Şiddet denilince ilk akla gelenin fiziksel taciz olduğunu söyleyen Psikolog Feride Yıldırım Güneri ise, şiddetin çok yönlü olduğunu ve kadınların en çok yaşadığı şiddet türlerinden birinin de psikolojik şiddet olduğunu söyledi. İş yerinde fiziksel şiddet, mobbing, cinsel taciz başlıklı oturumda konuşan Tek Gıda-İş Sendikasından Neslihan Taş Oluk Nakaş ve TÜMTİS ten Göknur Marş, kadınların fabrikalarda yaşadığı şiddet karşısında yasal durum ve baş etme yollarından bahsetti. İş yerleri ve direnişlerden tanıklıklar başlıklı 3. oturumda, kadınların iş yerlerinde yaşadığı şiddet örnekleri paylaşıldı. Kadına yönelik şiddete karşı çözüm yolları arandı. Panel atılan sloganlarla sona erdi. 26.11.2013 MERSİN'DE DERSİM KATLİAMI PROTESTO EDİLDİ Mersin de Dersimliler, Seyit Rıza nın idamının 76. yıldönümünde Dersim katliamını protesto etmek için sokağa çıktı. Dersim Dernekler Federasyonu, Mersin Dersimliler Kültür ve Dayanışma Derneği ve Dersimli Gençlerin çağrısıyla bir araya gelen kitle Özgür Çocuk Parkı nda toplanarak Taş Bina ya doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş boyunca Dersim şehitleri ölümsüzdür!, Arşivler açılsın hesap verilsin!, Dersim, Sivas, Koçgiri, unutulmaz hiç biri!, Munzur özgür akacak! sloganları atıldı, dövizler taşındı. Taş Bina önünde yapılan basın açıklamasını okuyan Caner Çetintaş İttihat ve Terakki döneminden başlayarak, Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte daha da belirginleşen ve 1924 Anayasasına ruhunu veren Tek devlet, tek inanç, tek ulus eksenli tekçi ve Türkçü faşist devlet anlayışının sonucu olarak öncesinde; Ermeniler, Rumlar, Asuri-Süryani, Keldaniler, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra ise, Kürtler, Aleviler katliamlara uğratılıp soykırımdan geçirildiler.

Cumhuriyet tarihinin en son ve en kanlı halkası 1937-1938 Dersim soykırımı ve katliamıdır. Resmi verilere göre 13.000 kişi katledilmiştir. Ancak yaşayanların beyanlarına göre bu rakam 80 bin kişidir. Katliamın ardından hukuksuz, uydurma bir mahkeme ile Seyit Rıza ve yedi arkadaşı idam edilmiştir» dedi. Çetintaş Cami Cemevi projesini de vurgulayarak Gülen cemaati ve İzzettin Doğan ittifakıyla gerçekleştirilmek istenen Cami Cemevi projesi inançlarımızı asimile etmeye yönelik yeni bir devlet konseptidir ifadelerini kullandı. Ayrıca Dersim adının geri verilmesi, katliamın devlet tarafından kabul edilmesi, Seyit Rıza nın ve arkadaşlarının mezarlarının yerinin açıklanması gibi talepler vurgulandı. Basın açıklamasında Dersim de hayata geçirilmek istenen barajlara Hes lere ve bütün yozlaştırma çabalarına karşı en güçlü şekilde mücadele edileceğinin vurgusu yapılarak eylem sonlandırıldı. 17.11.2013 HAVA İŞ SENDİKASINDA YENİ DÖNEM Hava-İş Sendikası 27. Olağan Genel Kurulu, 7-8 Aralık tarihinde Topkapı Holiday Inn Otelinin konferans salonunda yapıldı. Yaşasın onurlu THY grevimiz!, Yaşasın onurlu 305 direnişimiz!, Kıdem tazminatıma dokunma!, Grev kırıcı işverenden hesap soracağız!, İşçi kıyımına son! vb. pankartlarıyla süslenen salona, delege, basın, konuk kartı olmayan kimse alınmadı. Delege seçimleri sürecinde üç ayrı liste oluştu. Mevcut Başkan Atilay Ayçin i destekleyen liste, Reform Hareketi ve Gökkuşağı Hareketi. Bu üç listenin yarışacağı genel kurula, Gökkuşağı Hareketinin delegeleri işverenin Genel kurula katılmayın işten atılırsınız baskıları nedeniyle kongreye gelemediği iddia edildi. Genel Kurulu yönetmek üzere divan oluşumu için iki önerge verildi. Mevcut yönetim Divan Başkanlığına Petrol-İş Genel Başkanı, Sendikal Güç Birliği Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Öztaşkın ı aday gösterdi. Reform Hareketi Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak ı aday gösterdi. Oy çokluğu ile Faruk Büyükkucak Divan Başkanlığına seçildi. Genel Kurulun açılış konuşmasını yapmak üzerine kürsüye çağrılan Genel Başkan Atilay Ayçin bir süre sloganlar nedeniyle konuşmasına başlayamadı. Yer gök direniş, onurlu Hava İş!, AKP elini sendikadan çek!, Zafer direnen emekçinin olacak!, Hak verilmez alınır, zafer sokakta kazanılır!, Faşizme karşı omuz omuza!, Direne direne kazanacağız! Atilay Ayçin konuşmasına başladığı sırada Reform Hareketi delegeleri salonu terk etmeye başladı. Bu sırada zaman zaman gerginlikler ve itiş kakışlar yaşandı. Atilay Ayçin şunları söyledi: Onlar böyle talimat aldılar. Onların dik durması kimlikleriyle örtüşmez. Onlar adam gibi adam olsalardı Tayyip Erdoğan ın talimatıyla oluşturulan bir genel kurulun delegesi olurlar mıydı? Buraya Reform Hareketi adıyla gelirler miydi? Gökkuşağı adıyla ortaya çıkıp, genel merkezin önünü kesip, böylesine işverenden talimat alan insanları bu sendikayı alıp onlara teslim etmek için alıp onlarla birlikte hareket ederler miydi? Gökkuşağı, İşçi Meclisi, Emek Meclisinden arkadaşlarım keşke burada olsaydınız da talimatla delege olanların, talimatla sendikayı teslim alıp kimlere teslim edeceklerini keşke görseydiniz. Biz 557 gündür direniyoruz. Her türlü baskılara rağmen kimseye teslim olmadık. Türk-İş kıdem tazminatına karşı mücadele etmesi gerekirken, kiralık işçi bürolarına, bölgesel asgari ücrete, taşerona karşı müdahale etmesi gerekirken, Kürt sorununun demokratik yollardan çözümü için çaba sarf etmesi gerekirken, emekçilerin birliğini sağlamaya çalışması gerekirken, ülkenin emperyalistlere peşkeş çekilmesine ses çıkartması gerekirken bunları yapmayıp, 557 gündür direnen üyesi işçilere nezaket ziyareti yapmayıp Hava-İş in iç işlerine karışmaya utanmıyor mu? Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak Hava-İş Ankara Şube Başkanını arayıp Reform hareketini destekleyin diyor. Gökkuşağı Hareketi Sözcüsü Bahadır Altan ı arayıp Reform hareketi ile beraber hareket etmeyi düşünüyor musunuz? diye soruyor. Bunu yapmak senin ne haddine, utanmıyor musunuz? Genel kurula memur göndermeye utanmıyor musunuz? 7 ay önce Gökkuşağı Sözcüsü Bahadır Altan ile görüştüm. Gelin bu işi bitirelim. Grev ve direnişi başarıyla sonuçlandıralım sonra içimizde hesaplaşırız dedim. Bizler kendi içimizde birliğimizi sağlayamadığımız için kaybediyoruz. Pilotlar Derneği, pilotların greve katılmaması için çaba sarf etti. Neden? Çünkü grevden önce Başbakanın oğlu milyon dolarlar vererek ABD de THY hisselerini aldı. Eğer greve çıkılsaydı milyonlarca lira kaybedecekti. Pilotlar Derneği, Başbakan ile hangi pazarlığı yaptı? Başkana ne verildi? Bunları herkesin bilmesi lazım. THY de greve katılım zayıflığının nedenini herkesin bilmesi lazım. Konukların konuşması bölümünde; DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, Petrol İş Genel Başkanı SGBP Dönem Sözcüsü Mustafa Öztaşkın, Kristal İş Genel Başkanı Bilal Çetintaş, CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, THY işçileri adına Sevda Bozbey Yılmaz, 305 işçi adına Deniz Eralp, İSG işçileri adına, eski İSG işçisi Reyhan Kadirhan konuştu. Verilen öğle arasından sonra Genel Kurul devam etti. Reform Hareketi delegeleri salonda yerlerini aldı. Seçimlerin nasıl yapılacağına dair bir süre usul tartışması yaşandı. Reform Hareketi seçimlerin iki ayrı renkte liste ile yapılması için önerge verdi. 6356 sayılı yasa ile seçimlerin çarşaf liste ile yapılması gerektiği yapılan konuşmalarda dile getirildi. Tartışmalar sonucunda Reform Hareketinin ısrarını sürdürmesine rağmen Divan önergeyi oylatmadı. Seçimlerin yasaya uygun şekilde tek liste ile yapılacağı ka- 11

rarını verdi. Reform Hareketinin çarşaf listeyi istememe ısrarı ise anlaşılamadı. Tüzük Tadil Komisyonu, Hesap Tetkik Komisyonu, yönetim organlarının çalışmaları oylandı. Kabul edildi. Oylamanın sonunda tüm kurulların ibra edilmesi oylamasında Reform Hareketi delegeleri kurulları ibra etmedi. Bu tavrı Reform Hareketi nin Divan başkanı seçtiği Faruk Büyükkucak bile şaşkınlıkla karşıladı!! Genel Kurulun kapanış konuşmasını Atilay Ayçin yaptı. Ayçin konuşmasında genel başkanlığa aday olduğunu açıkladı. Ali Kemal Tatlıbal ın 305 kişi aleyhine mahkemelerde şahitlik yapan kişi olduğunu, işverenin görevlendirdiği gözlemci olduğunu, Genel Kurulun dışarıdan telefonla yönlendirildiğini, ha Hamdi Topçu, ha Ali Kemal Tatlıbal fark etmediğini, Emek Meclisi, Gökkuşağı Hareketinin sendikayı kimlere teslim ettiğini görmesi gerektiğini ifade etti. 8 Aralık Pazar günü seçimler yapıldı. İki listenin yarıştığı seçim sonucunda Ali Kemal Bal ın listesi seçimi kazandı. 300 delegeden 211 delege oy kullandı. Atilay Ayçin 73, Ali Kemal Bal 133 oy aldı. Gökkuşağı hareketi ise seçimlere katılmadı. Genel Kuruldan notlar: *Otelin önünde Çevik Kuvvet yığınak yapmıştı. Otel ve salon içinde sivil polisler bekledi. *Reform Hareketi nin lideri Ömer Önder Haberdar ın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ın yeğeni olduğu iddia ediliyor. Bu grubun başkan adayı Ali Kemal Tatlıbal ise işten çıkarılan 305 kişi aleyhine mahkemelerde şahitlik yapan kişi. Reform Hareketi delegeleri genel kurulun hiçbir safhasında konuşma yapmadı. *Genel Kurulda Kemalizm havası esti. CHP Milletvekili Musa Çam ın konuşması coşkulu alkışlarla karşılandı. Eski İSG işçisi Atilay Ayçin in kendisi için 21.yüzyılın Atatürk ü olduğunu söyledi. *Hava İş Genel Kurulu da gösteriyor ki işçilerin sendika üyesi olması yetmiyor. İşçilerin politik olarak bilinçlenmeleri, örgütlenmeleri gerekiyor. Bu sağlanmadan işçiler sendika içinde iktidar mücadelesinin payandaları olmaya devam edecekler. * Hava İş içinde Atilay Ayçin yönetimine muhalif olan Gökkuşağı Hareketi Genel Kurula katılmadı. Gökkuşağı Hareketi seçimde oy kullanmayarak dengelerin Reform Hareketi lehine değişmesine neden oldu. Gökkuşağı Hareketinin Genel Kurula katılmaması, salonda sendikanın Reform Hareketi ne ve dolayısıyla AKP ve THY yönetimine teslim edilmesi anlamına geldiği şeklinde yorumlandı ve eleştirildi. Türk İş, THY yönetimi, hükümetin istediği yönetimin Hava İş te oluşmasına, yönetimi ele geçirmesinde; ne gibi hataların yapıldığı sorgulanmak zorundadır. 08.12.2013 Kısa... Kısa... 12 PATRONLAR OYUNLAR AYNI FARKLI Kocaeli Taysad Organize Sanayi Bölgesinde faaliyette bulunan Cavo Otomotiv fabrikası patronu 27 Kasım günü 7 işçiyi sendikalı oldukları için işten çıkardı. İşçiler, DİSK e bağlı Birleşik Metal-İş sendikasına üye olup çoğunluğu sağlayınca bakanlığa yetki müracaatında bulunuldu. Bunun ardından durumu öğrenen patron, öncelikle işçilerin sendikadan istifa etmeleri yönünde baskı yapmaya başladı. Bu baskılar karşısında işçilerin yılmadığını görünce de bilindik bir senaryoyu tekrar etti ve işçilerin bir kısmını işten çıkartarak diğerlerine gözdağı verme çabasına girişti. Patron, işçileri işten çıkarma gerekçesi olarak iş azlığından dolayı küçülmeye gitmeyi gösterdi. Oysaki işçilerin beyanlarına göre işlerin azalması bir yana işleri yetiştirmek için neredeyse her gün fazla mesai yapıyorlar. İşten atılan 7 işçi, işten çıkarıldıkları günden başlayarak işyeri önünde direnişe geçtiler. Talepleri işlerine sendikalı olarak geri dönmek. Çalışan işçiler de işten çıkartılan arkadaşlarına, mesai sonlarında, molalarda direniş yerine gelerek destek veriyorlar. İşçilerin direnişi devam ediyor. SANPA DA DA BİLDİK OYUN Manisa Organize Sanayi Bölgesinde faaliyette bulunan Sanpa Isı Sistemleri fabrikasında da patron, örgütlenen işçilere karşı aynı oyunu oynadı. İşçilerin Türk Metal Sendikası'nda örgütlendikleri haberini alır almaz önce işçilere sendikadan istifa etmeleri için baskı uyguladı. Bu baskı işe yaramayınca bu sefer uydurma bahanelerle 23 işçiyi işten çıkardı. İşten çıkarılan işçiler, aynı gün fabrika önünde direnişe geçtiler. İşçiler işe iade davası açtılar. TAŞERON BELEDİYE İŞÇİLERİ İŞ BIRAKTI Antalya Büyükşehir Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren taşeron firmaya bağlı çalışan güvenlik işçileri 20 Kasım günü iş bırakma eylemi yaptılar. Güvenlik-İş sendikasında örgütlü olan ve 3 aydır ücretlerini alamayan işçiler artık daha fazla dayanamayarak iş bıraktılar. Belediye binası önünde toplanan işçiler burada bir basın açıklaması yaptılar. Belediyede çalışan temizlik, park ve bahçe işçilerinin de destek verdikleri eylemde okunan basın açıklamasında işçiler 3 aydır ücretlerini alamadıkları için evlerine ekmek götüremediklerini, çocuklarına harçlık bile veremediklerini ifade ettiler. Yanı sıra çoğu işçinin ücretini almadığı için bir borç batağına saplandığını söylediler. İşçiler alacaklarının bir an önce ve tamamıyla ödenmesini talep ettiler. BEDAŞ TA DİRENİŞ.. BEDAŞ ta sendikal faaliyeti engellemek amacıyla işten çıkartılan 5 Enerji-Sen üyesi işçinin İstanbul Taksim deki BEDAŞ Genel Müdürlüğü önündeki direnişi sürüyor. BEDAŞ ta 1 Ağustos ta yüzlerce işçi işten çıkartılmış, Enerji-Sen öncülüğünde direnişe geçen enerji işçilerinin büyük kısmı işbaşı yapmıştı. Bu gelişmenin ardından BEDAŞ ta işçiler Enerji-Sen de örgütlenmeye başladı. Örgütlenme sürecinin başlamasıyla BEDAŞ yönetimi hukuksuz tutanaklar tutmaya başladı. İşten çıkarmalar, işçilerin Enerji-Sen e üye olduğunu duyurmalarının ardından gerçekleşti. 5 İşçi işten çıkarıldı.