Ba yazı. One will be with those whom he loves. Sebahaddin ATE



Benzer belgeler
İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Anlamı. Temel Bilgiler 1

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

Ye aya Gelece i Görüyor

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. 60. Hikayenin 22.si.

3 Her çocuk Müslüman do ar.

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Kur an ın Bazı Hikmetleri

Topluluk Zorlukla Kar ıla ıyor

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Bir Prens Çoban Oluyor

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. 60. Hikayenin 21.si.

Petrus ve Duanın Gücü

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

Eziyet Eden Birinden Vaaz Eden Birine

ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET HÜKMÜ ŞARTI NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Düzelti Ömer ÇETİNKAYA 1. Baskı, Haziran Baskı:... Ofset Tel: Y0003- ISBN: Diyanet İşleri Başkanlığı

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

Hz Âmine, kocası Abdullah ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları ndan.

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Samuel, Tanrı Çocu u Hizmetkarı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İbadetin Manası ve Çeşitleri

Bilmeceli-Bulmacalı-Oyunlu. Namaz Kitabım. Bilal Yorulmaz

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. 60. Hikayenin 30.si.

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

Tanrı nın Güçlü Adamı

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

Gençlik Eğitim Programları 7. SINIF SİYER-İ NEBİ

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)


Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ

ilkokulu E-DERGi si 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda:

Tanrı nın brahim e Vaadi

Üç kişi vardır ki, Allah kıyamet gününde onlarla ne konuşur, ne onlara nazar eder, ne de onları günahlarından arındırır, onlara elim bir azap vardır:

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

T.C. BAŞBAKANLIK Diyanet İşleri Başkanlığı. (İl Müftülüğü)

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak " " dersek h 6. olarak sadaka verme.

Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir.

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

Peygamberimizin (sav) Ramazan Ayı nı İhya Edişleri

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. 60. Hikayenin 6.si.

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK

İÇİNDEKİLER İTİKAD ÜNİTESİ. Sorular

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Kur ân ın Ticârî Yol Haritası Cuma, 06 Ekim :47

MERSİN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAİZİN

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun.

ÜMMETİN GELECEK NESLİ ÇOCUKLARIMIZA NAMAZ EĞİTİMİ NASIL VERİLEBİLİR? Gelecek Nesle Doğru

AİLE: HAYATA AÇILAN PENCERE

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. 60. Hikayenin 25.si.

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Tanrı Köle Yusuf u Onurlandırıyor

TEVRAT VE İNCİL DE İSLÂM A UYGUN ABDEST, NAMAZ, ORUÇ, HAC, ZEKAT, KURBAN İBÂDETİ VE ÎMAN ESASLARI

İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ BAYAN VAAZ ÇİZELGESİ ( 2014 YILI 2. DÖNEM )

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN

Herkes bir arayış içinde

SEYİTGAZİ İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ KONULARI

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim.

Ü N İ T E L E N D İ R İ L M İ Ş Y I L L I K D E R S P L A N I

Rahmân ve Rahîm Ne Demektir?

HZ.EBUBEKİR C. DARÜSSELAM C. HZ.ALİ C. KULEDİBİ MEVLANA C. SEFAKÖY SİTELER C. YILDIZ C. İNÖNÜ MH. YEŞİL C. YEŞİLOVA MERKEZ C. SEFAKÖY GÜLTEPE C.

Şerif Mardin in tespitiyle bu coğrafyada en etkili faktör : Din

M. Sinan Adalı. İllustrasyonlar: Sevgi İçigen. yayın no: 114 NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR? / 2

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

Transkript:

Ba yazı Sebahaddin ATE K SEVD LE BERABERD R nançlı bir gönüle Allah (c.c) sevgisi dü er de onu gaflet içinde bırakır mı? Yüce Allah (c.c) ın kullarından istedi i, kulun gidi atında iyi, güzel bir sonucu olmayan bo, anlamsız bir iman de ildir. te bu anlam u ilahi buyrukta açık olarak görülüyor: De ki: E er babalarınız, o ullarınız, karde leriniz, e leriniz, a iretiniz, kazandı ınız mallar, kesata u ramasından korktu unuz bir ticaret ve be endi iniz meskenler size Allah tan, peygamberinden ve onun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah fasık toplulu u do ru yola erdirmez. (9/Tevbe, 24). Bu ayet-i kerimede görüldü ü gibi Yüce Allah, önce insan gönlünün ho gördü ü, candan sevdi i bütün eyleri, de erleri sayıyor, insanların zaaf noktalarını bir araya topluyor, bütün bunların hepsini terazinin bir kefesine, Allah ve peygamber sevgisini de di er kefesine koyuyor. Sonra sevgisini belirtmek isteyenlere soruyor; unları mı, yoksa Beni ve Rasulümü mü? Gayrın sevgisinden kurtulanlar, en büyük tadı O nun sevgisinde bulanlar, nefislerinde sevginin yapıcı, ho halini görürler. te slâm ın istedi i fedakâr nefis... Di er bir ayet-i kerime de, Yüce Allah, sevdi i sadık kullarını öyle tanıtıyor: Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah ı severler. Onlar mü minlere kar ı alçak gönüllü, kâfirlere kar ı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. te bu, Allah ın bir lütfudur. Onu diledi ine verir. Allah lütfu geni olandır, hakkıyla bilendir. (5/Maide, 54) Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) sevgi ehlinin erdikleri tadı, mutlulu u öyle anlatıyor : u üç ey kendisinde bulunan kimse imanın tadına ermi olur: Allah ve Peygamberi her eyden sevgili olmak, sevdi i kimseyi yalnız Allah için sevmek, Allah, onu küfürden kurtardıktan sonra yine küfre dönmekten ate e atılacakmı çasına nefret etmek (Buhari, man: 9-14). Bu konuda Peygamberimiz di er bir hadisinde de öyle buyuruyor: Nefsin kudret elinde olan Allah a yemin ederim ki, hiçbiriniz ben ona babasından ve çocuklarından daha sevgili olmadıkça tam iman etmi olmaz. (Buhari, man,2) Hz. Ömer in u sözü içten gelen peygamber sevgisini gösteriyor: Ey Allah ın elçisi! Sen bana nefsimden ve her eyden daha sevgilisin. Bu hakikatleri bilerek, dü ünmek, inanmak, bu yolla Allah sevgisine ermek yolumuzdur. Bir gün sevgili Peygamberimizin huzuruna bir bedevi gelir. Kıyametin ne zaman kopaca ını sorar. Peygamberimiz: O güne ne hazırladın buyurur. Bedevi de: Allah ve Rasulünün sevgisini cevabını verir. Bunun üzerine Peygamberimiz: Ki i sevdi i ile beraberdir buyurur. nsan olarak insanların en güzeli, Peygamber olarak bütün peygamberlerin önderi, mü minlerin ba tacı, iki cihan güne i Muhammed Mustafa (s.a.v) sevgililer sevgilisidir. Bizim için en güzel örnektir Sevelim, sevilelim One will be with those whom he loves If a believer s heart is full with the love of Allah, could he ever be in heedlessness? He wants us to be real believers and says in His Holy Quran: Say: If it be that your fathers, your sons, your brothers, your mates, or your kindred; the wealth that ye have gained; the commerce in which ye fear a decline: or the dwellings in which ye delight - are dearer to you than Allah, or His Apostle, or the striving in His cause;- then wait until Allah brings about His decision: and Allah guides not the rebellious. (9/24) As is seen in this verse Allah mentions all the things that man loves in one hand, and then mentions the love of Prophet and Allah in another hand by directing the difficult question to man which one to prefer. For the sincere believers nothing is more important than His and his prophet s love. Muhammad the prophet (pbuh) is the most beloved on efor all the believers and unless we love him more than anything in the world, even our parents and children, our faith is not perfectly completed. He is the best example for all of us. Let s love and be loved.

Dergisi Hediyesi... AYLIK L M KÜLTÜR VE EDEB YAT DERG S Fiyat : 7 TL N SAN 2010 114 22 Yak nlar n n Diliyle Hac Valide 52 Rasûlullah (s.a.v) Sevmek mandand r SOMUNCU BABA / AYLIK L M - KÜLTÜR VE EDEB YAT DERG S Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı nın Yayın Organıdır Kurucusu A. emsettin ATE Yaygın Süreli - ISSN: 1302-0803 YIL: 16 SAYI: 114 Nisan 2010 Basım Tarihi: 01 Nisan 2010 Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı Adına mtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Sebahaddin ATE Yazı leri Müdürü Hulûsi YAYLA Yayın Editörü Musa TEKTA Kapak Ahmet EFE Ar ivi Yapım ARTWORKS www.artworks-tr.com Genel Sanat Yönetmeni lhan SOYLU Sanat Yönetmeni enol GÜRSOY Tashih Ali YILMAZ - Vedat Ali TOK - Yusuf HALICI Ar iv Muharrem AKIN Abone Bekir Sıtkı CANPOLAT Reklam Yusuf YILMAZ Basım-Yayım-Da ıtım-pazarlama V SAN ktisadi letmesi Zaviye Mah. Hacı Hulûsi Efendi Cad. No:71 44700 Darende / MALATYA Tel: (422) 615 15 00 Faks: (422) 615 28 79 www.somuncubaba.net - bilgi@somuncubaba.net Da ıtım Kültür Dergi Da ıtım CTP - Kalıp Çıkı Bizim Repro: (312) 341 10 20 Baskı & Üretim Kozan Ofset Büyük Sanayi 1. Cadde Arpacıo lu 2 hanı 95/11 skitler / ANKARA Tel: (312) 384 20 03 Tek Sayı : 7 TL - Kurum Abone : 120 TL 1 Yıllık (12 Sayı) Abone : 70 TL Avrupa 1 Yıllık Abone : 72 EURO Avrupa Tek Sayı Fiyat : 6 EURO Avrupa Harici Yurtdı ı Abone : 102 USD Posta Çeki (Darende Postanesi) : 1361068 Ziraat Bankası (Darende ubesi): 26798480-5001 IBAN TR 56 0001 0003 2026 7984 8050 01 Vakıf Bank (Darende ubesi): TR 47 00015 00 1580 0728 678 4111 Gönderileri abone adına yatırılması germektedir. ADANA 0 322 457 66 54 ALANYA 0 242 518 26 18 AMASYA 0 533 681 33 82 ANKARA 0 312 324 40 75 ANTALYA 0 530 328 82 86 BARTIN 0 378 227 30 64 BOLU 0 374 217 42 02 BURSA 0 532 766 92 56 ÇAYCUMA 0 372 615 19 21 ELB STAN 0 344 415 01 88 G.ANTEP 0342 321 43 34 GEREDE 0 530 512 33 10 GÖLCÜK 0 216 344 45 30 SKENDERUN 0 326 615 73 56 STANBUL 0 216 472 08 92 ZM R 0 232 435 90 91 K.MARA 0 544 690 45 67 KARABÜK 0 370 418 28 90 KAYSER 0 352 336 03 29 KONYA 0 332 233 38 74 MALATYA 0 533 331 88 13 MERS N 0 324 336 31 09 OSMAN YE 0 328 846 2139 SAKARYA 0 264 339 2365 SAMSUN 0 362 238 79 79 S VAS 0 346 222 08 46 TOKAT 0 356 212 24 63 TURHAL 0 356 275 86 00 TÜRKEL 0 368 671 24 50 ZONGULDAK 0 372 253 24 74 ÜÇ ÎKAZ ÜÇ MÜJDE Abdullah KAHRAMAN Hz. Peygamber (s.a.v) in o toplumda yaptı ı i, gerçekten bir temizleme ve tam anlamıyla bir arındırmaydı. Hz. Peygamber (s.a.v) onların vicdanlarını ve dü üncelerini arındırıyor, içlerini ve ahlâklarını temizliyordu. 06 48 HZ. PEYGAMBERLE BERABER YA AMAK Ali AKPINAR Peygamber (s.a.v) le beraber olmak, onun hatırını her eyden üstün tutmaktır, zira Peygamber (s.a.v) in hatırını gözetmek Allah ın hatırını gözetmektir, ona itaat etmek Allah a itatattir, onu incitmek Allah a eziyettir. DERV - Mehmet AKKU (10) EL-VEHHÂB - Ramazan ALTINTA (12) GÜLLER GÜLÜNE - Ahmet Süreyya DURNA (15) BARI VE ESENL K YURDUNA DAVET - Kadir ÖZKÖSE (16) MEHMED M!. - Hayati OTYAKMAZ (21) A LE RE S OLARAK PEYGAMBER M Z (S.A.V) - Mehmet Zeki AYDIN (26) G D N DÜ LER - Ayhan B NGÖL (35) TASAVVUFUN KAYNA I - Halil brahim M EK (36) YAKARI - M.Nihat MALKOÇ (39) HZ. PEYGAMBER (S.A.V.) VE SADE HAYAT - Ahmet YILDIRIM (40) NA LEYN- SAADET - Resul KESENCEL (44) VAK TLER - Fazıl Ahmet BAHADIR (51) RASÛLULLAH (S.A.V) I SEVMEK MANDANDIR - Mahmut YE L (52) A KA YOLCULUK - Muhsin lyas SUBA I (55)

YAKINLARININ D L YLE HACI VAL DE 22 Musa TEKTA 30 Hacı Valide hayatımızın her safhasında bize örneklik te kil edecek bir terbiye ile günümüzü, gecemizi ekillendirmemiz için gayret ederdi. HU Û Mehmet SOYSALDI Namaz kılmak için Allah ın huzurunda duran ki i, Allah ile güçlü bir mânevî ba lantı kurar. DOSTLUK BA I VE KOM ULARIMIZ Enbiya YILDIRIM ZAMAN VE NSAN 60 Recep SARIHAN 74 nsanın mü min karde ini sevdi inin alametlerinden birisi de, arayıp halini hatırını sorması, ziyaretine gitmesi, derdiyle ilgilenmesi, mutlu ânında yanında olmasıdır. Tarih, Batı da ve Eski Yunan da Historia kelimesiyle adlandırılan bir bilim dalıdır. MENSUR NA T - Vedat Ali TOK (56) K TAPLIK (59) ÂM R B. FÜHEYRE - Bünyamin ERUL (64) KIRK HAD S (65) D Nî GEL M ve ERGENL K - Mustafa Do an KARACO KUN (66) NC NSEN DE NC TME SEN... - Rıfat ARAZ (69) STANBUL DA BULUNAN SAHABÎLER - Yusuf HALICI (70) HAYATIN R - Mustafa ÖZÇEL K (76) ÇOCUKLARDA ALLAH KORKUSU - M. Emin KARABACAK (78) A LEDE BABA - Kevser BAK (80) SÛFÎ - Olcay YAZICI (83) HAYATIMIZ VE OMURGA- Akın D NDAR (84) HURMA - ifalı Bitkiler (86) BISKÜVILI FINDIKLI KROKAN - Mesude SARI (87)

Gönüller Sultanı Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s) 4 Nisan 2010

Yâ Rabb ne olur derd-i dili yâra ula dır Bu bülbül-i nâlânı o gül-zâra ula dır Hasreti anın açdı nice yâre bu dilde Bîmâre dili sen ana tîmâra ula dır Bu â ık-ı bî-çâreye kılsın meded artık Gû etdir ana nâlemi bu zâra ula dır Gurbete dü üp oldum esîr-i gam-ı hicrân Bu gamlıyı lutf ile o gam-hâra ula dır Firkat oduna yakma bu cânımı efendim Ol vâris-i yektâ Ahmed-i Muhtâr a ula dır Kıtmîrli e âyeste kıl anın kapısına Rahm eyleyüben ol der-i dil-dâra ula dır Matlûbunu ver hürmetine mâmü l-harameyn in Hulûsî yi ol yâr-ı vefâdâra ula dır Dîvân-ı Hulûsî-i Dârendevî 5

lim ve Hayat Ali AKPINAR* HZ. PEYGAMBERLE BERABER YA AMAK 6 Nisan 2010

Kutsal Kitabımız Kur ân, pek çok âyetinde bizlere en güzel örnek olarak Peygamberimiz (s.a.v) i takdim eder. Onun gibi iman edelim, onun gibi ahlaklı olalım, onun gibi ibadet edelim, onun gibi salih amellerin adamı olalım, hayatı onun gibi ya ayalım ve âhirete onun gibi hazırlanalım diye. Andolsun ki, Rasûlullah, sizin için; Allah a ve âhiret gününe kavu mayı umanlar ve Allah ı çok zikredenler için güzel bir örnektir. 1 üphesiz ki sen, muhte em bir ahlak üzeresin! 2 Hz. Âi e annemiz, Onun ahlakı bütünüyle Kur ân dı. 3 diyerek Peygamberimizin ahlakını tanımak için Kur ân okumamızı tavsiye eder. Kur ân-ı Kerîm de i lenen konulara baktı ımızda, onda insanın birey olarak ve toplum içerisinde bir üye olarak kar ıla abilece i hemen her konuyla ilgili açıklamalar vardır. Demek ki ahlak, dürüstlük, çalı kanlık, cömertlik gibi birkaç kalemde özetlenebilecek bir kavram de ildir. Ahlak, insanın hayat tarzı, onun do umundan ölümüne kadarki sürede, Yüce Allah a ve di er varlıklara kar ı görev ve sorumluluklarını içerisine alan kapsamlı bir kavramdır. te Peygamberimizin ahlakı, bütünüyle Kur ân ın açılımı ve yorumu idi. Dolayısıyla Kur ân ı do ru anlayabilmemiz için, Peygamberimizin ya ayan Kur ân olan hayatına bakmamız gerekmektedir. Evet, Peygamberimiz örnek ahlakı/hayat tarzı ile mücessem, eti kemi e bürünmü Kur ân dı. Ondan bahseden âyetlerin bir kısmında Peygamberimizin aramızda oldu u söz konusu edilir: Hem bilin ki, aranızda Allah ın elçisi vardır. 4 Amelinizi Allah da görecektir, Rasûlü de. 5 De ki: (Yapaca ınızı) yapın! Amelinizi Allah da Rasûlü de mü minler de görecektir. Sonra görüleni ve görülmeyeni bilen Allah a döndürüleceksiniz de O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir. 6 Hâlbuki sen onların arasında iken Allah, onlara azap edecek de ildir. Ve onlar ma firet dilerlerken de Allah onlara azap edici de ildir. 7 Evet, bu âyetler, öncelikle Peygamber (s.a.v) in fizikî olarak hayatta oldu u dönem insanlarına, yani saadet ça ı insanına hitap eder. Bu ekilde onlar Peygamber (s.a.v) kar ısındaki duru ları konusunda e itilirler. Ne var ki âyetlerin mesajı evrenseldir, bizlere de hitap eder. Bizim de Peygamber (s.a.v) kar ısındaki duru umuzu hatırlatır. Son âyette, Peygamber onların arasında iken, onlar isti far edip dururken, Allah onlara azap edecek de ildir. ifadesi; Peygamber (s.a.v) in, iki büyük emaneti olan Kitap ve Sünneti ile ya atılması ve isti - 7

fara devam edilmesi durumunda Allah ın azabına kar ı koruma altında olaca ına i aret eder. Çünkü Peygamberimiz, âlemlere rahmet olarak gönderilmi tir. Onun varlı ı herkes için rahmet vesîlesidir. Onun varlı ı herkesin hayrınadır. Ama önemli olan bu rahmeti fark etmek ve ondan nasiplenebilmektir. Yüce Rabbimiz, aralarında Peygamber (s.a.v) bulunurken, ona kar ı dü manlık edenleri toptan helak etmeyece ini söylüyor. Yine yanlı yapanlar günahlarından vazgeçip Allah tan af dilerlerse onları da azap etmeyece ini bildiriyor. Evet, Peygamberimiz (s.a.v) fizikî olarak bu dünyadan ayrılmı tır. Ama o, bize bıraktı- ı Kur ân ve Sünnet emaneti ile aramızdadır ve ya amaktadır. airin dedi i gibi, O hâlâ peygamber olarak görevlendirildi i gün gibi kırk ya ında ve ümmetinin ba ındadır. Ümmetine dü en ise, ona kar ı görev ve sorumluluklarını yerine getirmesidir. Onun sevilmesi, onu saygıyla anarak, ona salât ve selâm göndererek, onu do ru bir ekilde tanıyarak, bireysel ve sosyal hayatta onun gibi ya ayarak ve onun güzelliklerini ba kalarına ta ıyarak gerçekle ir. Buna göre bugün bizler, Peygamber (s.a.v) aramızdaymı gibi ya amalıyız. Yine bir Kur ân âyeti Peygamberle beraber olanlardan bahseder ve onların tanımını yapar: Muhammed Allah ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere kar ı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rukûya varırken, secde ederken görürsün. Allah tan lütuf ve rıza isterler. Onların ni anları yüzlerindeki secde izidir. 8 Evet, Peygamber (s.a.v) le beraber olanlar öncelikle onun ashâbıdır. Elbette onlar, bu ümmetin öncüleri, örnekleri ve yıldızlarıdır. Ancak Peygamber (s.a.v) le beraber olmak ille de onun zamanında ya amak demek de ildir. Nitekim onun zamanında ya adı ı halde, onunla beraber olamayan, hatta ona kar ı gelen nice insan vardır. Aynı ekilde onun döneminde ya amadı ı halde, âyette sayılan bu özelliklere sahip nice inanmı insan vardır. Zaten âyet, Hz. Peygamber (s.a.v) in elinde yeti mi saâdet ça ının güzel insanlarını örnek olarak takdim ederek, bütün Muhammed Ümmetinin onlar gibi olmasını istemektedir. Âyete göre Peygamber (s.a.v) le beraber olmanın yolu, önce ona ve getirdiklerine inanmakla ba lar, inananlar ve inanmayanlara kar ı mü mince bir duru sergilemekle, Yüce Allah ın rızası yolunda Yaratıcımıza kar ı görevlerimizi aksatmadan yapma ve bütün varlıklara kar ı sorumluluklarımızı yerine getirmekle devam eder gider. Bunun için diyoruz ki Peygamber (s.a.v) le beraber olmak, gün boyu/ömür boyu Peygamber (s.a.v) le ya amaktır Peygamber (s.a.v) le beraber olmak, günahsız bir gün geçirmektir, çünkü onun günleri günahsızdı. Bizleri sürekli hayırlı i lere yönlendirirken bir hadislerinde Peygamberimiz öyle buyurmu tur: Benim hayatım, sizin için pek hayırlıdır. Sa lı ımda siz benimle konu- ursunuz, ben de sizinle konu- urum. (Sorularınız olursa onları cevaplar, sorunlarınız için çözümler öneririm.) Ve ben öldü ümde, vefâtım da sizin için hayırlı olur. Sizin amelleriniz bana arz olunur. Sizin hayırlı bir i yaptı ınızı gördü ümde bundan dolayı sevinir ve Allah a hamd ederim. Kötü bir i yaptı ınızda ise üzülür ve sizin için ma firet dilerim. 9 Peygamber (s.a.v) le beraber olmak, onun sevgisini ya- atmaktır, zira o, her eyi sevgi temelli yapan bir insandı. Kur ân da onu sevmek ve ona uymak, Allah ı sevmenin temel artı sayılmı tır. Peygamber (s.a.v) le beraber olmak, onu do ru tanımaktır, onu bütün yönleriyle ve bütün güzellikleriyle tanımaktır. Peygamber (s.a.v) le beraber olmak, onun hatırını her eyden üstün tutmaktır, zira Peygamber (s.a.v) in hatırını gözetmek Allah ın hatırını gözetmektir, ona itaat etmek Allah a itatattir, onu incitmek Allah a eziyettir. Peygamber (s.a.v) le beraber olmak, onun izinde gitmektir, 8 Nisan 2010

çünkü onun ümmeti, onun izini izleyenlerdir. Peygamber (s.a.v) le beraber olmak, ona benzemektir, zira o okuyan bir peygamberimiz var. Onun duaları, hikmet incilerinden olu an makbul dualardır. Ve son olarak Peygamber (s.a.v) le beraber olmak, ona dil ile salât ve selâm göndermektir. Zira ona Yüce Allah selâm etmekte, onu övgüyle anmaktadır. Ona melekler selâm etmekte, onu övgü ve dua ile anmaktadırlar. Bizler de onu içtenlikle anmalı, ona dua etmeli, ona ba lılı ımızı sözlerimizle de beyan etmeliyiz. Bu konuda Peygamberimiz öyle buyururlar: her konuda herkes için en güzel örnektir. Peygamber (s.a.v) le beraber olmak, onu do ru bir ekilde tanıtmaktır. Hz. Peygamber son peygamberdir ve evrensel elçidir. O, bütün zamanların ve bütün insanların peygamberidir. Bu nedenle onun güzelliklerini ba kalarıyla payla mak gerekir. Onun ashâbı bu duyarlılıkla dünyanın dört bir yanına ula mı lar ve onun mesajını cihana yaymı lardır. imdi aynı görev bizleri beklemektedir. Onu do ru bir ekilde bütün dünya insanına tanıtmak bizim ümmetlik borcumuzdur. Peygamber (s.a.v) le beraber olmak, sözlerini ezberlemektir, kavramaktır; onun sözleriyle dü ünce dünyamızı donatmaktır. Çünkü onun sözleri, hayatımızı cennete çevirecek ve bize âhiret cennetini kazandıracak reçeteler, hikmet hazineleridir. Peygamber (s.a.v) le beraber olmak, onun dualarıyla Allah a dua etmektir. Zira Peygamberimiz, günlük hayatta kar ıla tı ı bütün olayları dua fırsatı olarak de erlendiren a zı dualı bir insandı. Sabah uyandı ında, tuvalete girmeden önce, tuvaletten çıkınca, abdest alırken, yemekten önce ve sonra, evden çıkarken, evine girerken, camiye girerken ve camiden çıkarken, çar ıda pazarda, sohbet/ toplantıdan ayrılırken, tabiat olaylarının kar ısında hep dua Yüce Allah ın yeryüzünde gezgin melekleri vardır. Onlar ümmetimin selâmını anında bana ula tırırlar. 10, Bir kimse bana selâm salât edince, Allah ruhumu bana iade eder ben de onun selâmına kar ılık veririm. 11 Demek ki ona salât ve selâmı, onunla canlı ba lantı yapıyormu gibi içten, saygı, sevgi ve özlem dolu bir halde yapmalıyız. Tıpkı namazda okudu umuz tahıyyat duasında dedi imiz gibi: Esselâmü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullahi ve berakâtüh/ Ey Nebi! Allah ın selâmı, rahmet ve bereketi sana olsun! Dipnot * Prof. Dr. 1 33/Ahzâb, 21. 2 68/Kalem, 4. 3 Ahmed b. Hanbel, VI, 91. 4 49/Hucurât, 7. 5 9/Tevbe, 94. 6 9/Tevbe, 105. 7 8/Enfâl, 33. 8 48/Fetih, 29. 9 Münâvî, Feyzu l-kadîr, III, 401. 10 Nesâî, Sehv 46. 11 Suyûtû, Camiu s-sa îr, II, 148 (Ebû Davûd). 9

Hulûsi Kalb den Mehmet AKKU * DERV Tasavvuf ve tarikat denilince, mür- id ve dervi kelimeleri de hemen akla gelen kavramlardır. slâm ı daha iyi ya amak, maddenin esiri olmaktan kurtulup, elde etti imiz dünyevî varlıklarımızı Hak yolunda ve me ru alanlarda sarf edebilmek, ailemiz ba ta olmak üzere, kom ularımızla, dostlarımızla, i ortaklarımızla, mesâî arkada larımızla iyi ve ho geçinebilmek, velhâsıl Rabbimizin ho nûd olaca ı bir Müslüman olmak hemen herkesin arzu etti i bir hayat tarzıdır. Bunun için ilmiyle âmil, hâliyle müessir olan büyüklerimiz, kendisine intisap edenleri, muhiblerini, sevenlerini böyle bir hayata yönlendirmek için nasîhatlar etmektedirler. Sözle, kisveyle, malla mülkle de- il, amelle, gönülle, aza kanâatle belki de yoklukla bile iyi bir Müslüman olunaca ını söylemekte; özlerimizin ve özlerimizin do ru ve dürüst, amellerimizin ve faâliyetlerimizin makbûl olmasını salık vermektedirler. Kısacası mür idler, müridlerine, dervi lerine böyle bir hayat tarzını ö ütlerler. Tabiidir ki bu durum dünyadan tamamen el etek çekmeyi, fakr u zarûret içinde pejmürde bir hayat ya amayı gerektirmez. Bu tavsiyeler sûreten de il, sîreten; eklen de il, ahlak ve edebiyle güzel olmayı, me ru yollardan elde etmeyi, güzel ya amayı özen- 10 Nisan 2010

dirmektir; dünyaya ve düyalıklara esir olmamayı tavsiye ettmektedir. Es-Seyyid Osman Hulûsî Efendi, bu sayıdaki iki kısa iirinde dervi in nasıl olması gerekti- ini ifade etmektedir. Gayet sâde bir dille yazılmı olan bu iirlerde o, bir dervi in nelere dikkat etmesi gerekti ini belirtmektedir. Bu manzumeler, dervi in yatıp-kalkmasının, yiyip-içmesinin, yürüyüp-gezmesinin, gönül âleminin, hayatta kar ıla tı ı sıkıntı ve elemlere tahammülünün nasıl olaca ının en veciz ekilde ifadesidir. O halde daha fazla söze hâcet yok. Onun sözlerini okuyup kendimize bir nazar eyleyelim: Dervi in yastı ı katı ta gerek Yedi i eleksiz arpa a gerek Yolda yalın ayak açık ba gerek Menzil-i maksûda erem der ise Yoklukta yürüyüp yüzü hâk ola Su gibi eriyip özü pâk ola Derd ile sînesi çâk ü çâk ola Cemâl-i dil-beri görem der ise Boyun vere her zahmete katlana Sabır ede her acıya tatlana Mihnet çeke yaya iken atlana Hakîkat güllerin derem der ise Dervi olan ki iler e er arzu ettikleri mânevî makamlara ula mak, Cenâb-ı Hakk ın rızâsına kavu mak istiyorlarsa bazı sıkıntılara katlanmalıdırlar. Hatta bunların yastı ı sert ta, yedikleri de elenmemi arpa unundan ekmek ve a olabilir. Hayatta yalın ayak, ba açık bile kalsalar ikâyet etmemelidirler. Dervi olanlar sevgilinin güzelli ini, yani cemâlullâhı görmeyi diliyorlarsa, yokluk içinde ya asalar da özleri su gibi temiz, yüzleri de toprak gibi yumu ak, özü de tertemiz olmalıdır. Gönülleri de Allah a kıyla yanıp onun derdi ile dopdolu ve bu dert ile pâre pâre olmalıdır. Hakikat güllerini dev irmek isteyen dervi ler ayrıca her sıkıntıya gö üs gerip, her zahmete katlanmalı; sabr ederek her acıyı bal eylemelidirler. Ola ki çekti i sıkıntılara sabr ede ede bir gün olur da yaya iken ata kavu ur, rahata erer. Soyun varından dervi ol dervi Sıyrıl ârından dervi ol dervi A ka yan tutu deme düz yoku Yâra var kavu dervi ol dervi Terk-i kâl ile kesb-i hâl ile Ya u bâl ile dervi ol dervi Hulûsî özüm sanadır sözüm Ey iki gözüm dervi ol dervi Ey Hulûsî eyleme gel cedel Gelmeden ecel dervi ol dervi Ey dervi im diyen! Elinde bulunan dünya varlı ıyla övünmeyi, onlara güvenip Allah ı ve âhireti unutmayı terk et. Varlık elbisesinden soyun utanma. Zengin olsan da fakirli e dü sen de dervi li- i elden bırakma. Sakın dervi li i terk eyleme. Sıkıntı çeksen de rahata ersen de her zaman ilâhî a k ile yan tutu. Böylece olursa ancak Allâh a, O nun rızasına kavu ursun. Ey dervi, gerçekten dervi li i istiyorsan: Sözü çok söylemeyi terk eederek, hâl ehli olarak, ya ayı ına dikkat ederek; kâl ehli de il hâl ehli olarak; sadece konu an de il, yapan olarak. te böyle yaparsan hayat senin için ya lı ballı olur. Hulusî bu sözleri önce kendi özüne nefsine söylemektedir. Sonra ey iki gözüm gibi kıymetli olan dervi lerim! Nasîhatlarım sizleredir. Gerçek dervi ol ve dervi li i terk eylemeyin. Ey Hulûsî! Sen kendin de dervi im diyorsan sakın kavga etme. Kimseyle cedelle me. Ömür sona erip ecel gelmeden dervi ol da kendini ahirete hazırla. * Prof. Dr. 11

Güzel simler Ramazan ALTINTA * KAR ILIK BEKLEMEDEN BOL BOL VEREN EL-VEHHÂB O, diledi i kimselere nimetlerini bolca hibe edebilir. Bu konuda yaptıklarından O nu sorumlu tutacak hiçbir makam yoktur. Nimetin sahibi de O dur, da ıtıcısı da O dur. 12 Nisan 2010

Arapça da el- Vehhâb, ivazsız ba- ı, bah i, kar ılıksız hediye anlamına gelen hibe isminden türemi tir. Hibe, bedelsiz ve kar ılıksız olarak verilen temlikten ibarettir. Bu i i yapan zata Cevvâd-Vehhâb denilir. te bu anlamda Allah ın en güzel isimlerinden birisi olan el-vehhâb, sebepsiz olarak kullarına bol bol in amda ve kar ılıksız hibede bulunan anlamına gelir. 1 Bundan dolayı el-vehhâb ismine; hiçbir maksat olmadan hayatı sonlandıran ve hiçbir bedel olmaksızın veren denilmi tir. Çünkü hayatı ve mülkü bize hibe eden O dur. Bu anlamdaki gerçek hibe, ancak cömertli- i nihâyetsiz olan Allah tan elde edilir. Hibenin temel iki rüknünden birisi temlik, di eri ise bedel/kar ılık ödememektir. Dolayısıyla, mânevî boyut açısından temli e kullar güç yetiremez. Kulların bütün fiillerini yaratan Allah tır. Bu fiillerin içerisine kalb ve bedenle yapılan fiiller de girer. nsanın iki tip fiili vardır. Bunlardan birisi insanın irade ve ihtiyarına ba lı olarak gerçekle en fiiller, di eri ise, irade ve ihtiyarının dı ında meydana gelen zorunlu fiillerdir. Biz, irade ve ihtiyarımıza ba lı olan fiillerden sorumlu tutulaca ız. nsanın bütün fillerini yaratan Yüce Allah, bu fiilleri meydana getiren, yapıp eden de insandır. u âyetlerde açıkça bu durum ortaya konmu tur: Allah, her eyin yaratıcısıdır. Her ey üzerine vekil de O dur. 2 Hiç yaratan (Allah), yaratmayan (putlar) gibi olur mu? Artık siz dü ünmez misiniz? 3 Hâlbuki sizi de yaptıklarınızı da Allah yaratmı tır. 4 nsanlar özgür iradeye dayalı olarak yaptıkları eylemlerin ço u defa içyüzünü bilemezler. Herhangi bir eyleminde tam bir bilgiye sahip olmayan kimse, onu var kıldı ını nasıl iddia edebilir? slâm dü ünce tarihinde bir takım dinî anlayı ların ifade etti i gibi, insan, kendi eylemlerinin mutlak anlamda yaratıcısı de ildir. nsanın bütün eylemlerini yaratan Allah tır. te en güzel isimleri arasında yer alan el-vehhab, Allah ın kullarına yönelik sayısız lütuflarla i levsel mânâda yaratıcılı ını gösterdi i niteliklerden birisidir. nsanın ba kalarına ba ı ta bulunmasıyla Allah ın bütün bir varlı a ba ı ta bulunması aslâ mukayese kabul etmez. Çünkü insanların ba ı larına, desinler ya da bir kar ılık beklemek gibi niyetler ve süflî arzular karı abilir. Gerçek hasbîlik ise, ancak yüce ruhlara özgüdür. Bu sebeple ivazsız ve garazsız hakîkî ba ı ta bulunan sadece ve sadece Allah tır. Kur an-ı Kerim de hibe, iki âyette sebeplilik yönüyle insana, di er âyetlerde de fâil olarak Allah a nispet edilmi tir. u âyette hibe, sebeplilik yönünden mele e izafe edilmi tir: Melek: Ben, yalnızca, sana tertemiz bir erkek çocuk ba ı lamam için Rabbinin bir elçisiyim, dedi. 5 u âyette ise hibe, sebebiyet yoluyla insana izafe dilmi tir: Ey Peygamber! Mehirlerini verdi in hanımlarını, Allah ın sana ganimet olarak verdi- i ve elinin altında bulunan câriyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helâl kıldık. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istedi i takdirde, kendisini peygambere hibe eden mü min kadını, di- er mü minlere de il, sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık). Ku kusuz biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan câriyeleri hakkında mü minlere neyi farz kıldı ımızı biliriz. (Bu hususta ne yapmaları lâzım geldi ini onlara açıkladık) ki, sana bir zorluk olmasın. Allah ba ı layandır, merhamet edendir. 6 A a ıdaki âyetler grubunda el-vehhâb do rudan do ruya Yüce Allah ı tavsif için gelmi tir: Süleyman: Rabbim! Beni ba ı la; bana, benden sonra kimsenin ula amayaca ı bir hükümranlık ver. üphesiz sen, daima ba ı ta bulunansın, dedi. 7 Orada Zekeriyyâ, Rabbine dua etti: Rabbim! Bana tara- 13

fından hayırlı bir nesil ba ı la. üphesiz sen duayı hakkıyla i itensin, dedi. 8 (Onlar öyle yakarırlar:) Rabbimiz! Bizi do ru yola ilettikten sonra kalplerimizi e riltme. Bize tarafından rahmet ba- ı la. Lütfu en bol olan sensin. 9 Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet bah etti ve beni peygamberlerden kıldı. 10 Görüldü ü gibi bu âyetler grubundan birisinde Hz. Süleyman (a.s) ın hükümranlık; di er bir âyette Hz. Zekeriya (a.s) ın hayırlı nesil; bir ba kasında rahmet ve peygamberli in hibe edilmesinin istendi i anla- ılmaktadır. Dolayısıyla bizler de Allah elçilerinin ve sâlih kulların yaptı ı gibi, Yüce Allah ın el-vehhâb isimini vesile ittihaz ederek me ru isteklerimizi O na arz edebiliriz. Yüce Allah ın el-vehhab ismi, O nun zatıyla kâim olan ilâhî bir sıfatıdır. E er O, ezelî ilminde ba ı ta bulunmaya hükmetmemi olsaydı, bu ba ı ın meydana gelmesi mümkün olmazdı. Burada O nun el-âlim ve el-vehhâb isimleri arasında yakın bir ili ki vardır. Allah ın her eyi önceden bildi i ilkesinden hareket edilirse, O nun kime neyi, nasıl ve hangi miktarda hibe edece ini de yine kendisinin uhdesinde tuttu unu söyleyebiliriz. O, diledi i kimselere nimetlerini bolca hibe edebilir. Bu konuda yaptıklarından O nu sorumlu tutacak hiçbir makam yoktur. Nimetin sahibi de O dur, da ıtıcısı da O dur. Çünkü varlık alanında, sonradan yaratılan bir eyin Allah ın iradesine, hükmüne ve ilmine aykırı olması imkânsızdır. Yüce Allah ın sonsuz nimetine mazhar olan insan, O nun yarattı ı âciz ve nâkıs bir kuldur. Dolayısıyla, e er O vermezse insan hiçbir eye mâlik olamaz. Nitekim bu durum Kur an da köleeli açık efendi misaliyle öyle anlatılmı tır: Allah, hiçbir eye gücü yetmeyen ve ba kasının malı olan bir köle ile, kendisine verdi imiz güzel rızktan gizli ve açık olarak Allah yolunda harcayan kimseyi misal verir. Bunlar hiç e it olur mu? Hamd Allah a mahsustur, fakat onların ço u bilmezler. 11 slâm a göre, mülk Allah ın oldu una göre, mükemmel ölçüde temlîk görevi de O na aittir. Aslında her insan, Allah ın sayısız nimetlerine mazhar olmu tur. Dünyaya geli imiz ba lı ba ına bir hibe örne idir. Biz seçilerek gelmi- izdir. Bu âlemde her bir varlı- ın kendisine yüklenen bir sorumlulu u vardır. Âzâlarımızın sa lam olu u, sâlih bir çevrede yeti memiz, sâlih e ve evlatlarımızın olu u, ya amak için su, hava, toprak, ate gibi nimetlerin sunulmu olması vb. gibi sayısız nimetler, bizim açımızdan büyük bir de er ifadesidir. Ya adı ımız imtihan dünyasında her insan, varlı ın tekâmüle eri tirilmesinde bir parça görev yapmaktadır. Parçalar ise, bütünü olu turur. Allah ın sonsuz nimetlerine mazhar olan insanın da, sahip oldu u nimetleri me rû bir çerçevede ihtiyaç sahipleriyle payla mak gibi ahlâkî bir sorumlulu u vardır. Bunun ba ında da önceli i, kendisine sayısız nimet veren Yüce Varlı- ı takdir etmek gelir. Bu takdir duygusu, hem dil ve hem de fiilî planda gerçekle tirilmelidir. 12 Çünkü bize olan hibenin süreklili i ükür denilen takdir duygusuyla artma kaydeder. E er biz, Allah ın hibesi olan malımızın bir kısmını yoksullarla payla- ırsak, malımız artacak; e er biz, hibe olarak bize verilen ilmimizi toplumla payla ırsak, ilmimiz artacak; e er biz, hibe olarak bize verilen zamanımızı faydalı i lerle de erlendirirsek, zamanımıza bereket gelecektir. Sonuç olarak söylemek gerekirse, insan da hibe olarak sahip oldu u nimetleri, nimet sahibinin beyan etti i kimselerle payla malıdır. Her ne kadar mutlak anlamda herhangi bir hastaya ifa, bir kısıra çocuk, bir sapı- a hidâyet, bir mübtelâya âfiyet veremesek de -ki bütün bunları Yüce Allah vermeye kâdir ve mâliktir- sebeplilik yoluyla katkıda bulunma gibi bir imkânımız her zaman olabilir. te ancak o zaman Yüce Allah ın el-vehhab ismiyle ahlâklanmı oluruz. Dipnot *. Prof. Dr. 1 Râzî, Fahreddîn, erhu Esmâillahi l-husnâ, Beyrut, 1984, s. 233. 2 39/Zümer, 62 3 16/Nahl, 17. 4 37/Sâffât, 96. 5 19/Meryem, 19. 6 33/Ahzâb, 50. 7 38/Sâd, 35. 8 3/Âl-i mrân, 38. 9 3/Âl-i mrân, 8. 10 26/ uarâ, 21. 11 16/Nahl, 75. 12 Bkz. 2/Bakara, 152. 14 Nisan 2010

GÜLLER GÜLÜNE ol âlem-i bekâ ya göçtü ün günden beri, Gül ene çevirdi in çöller huzursuz imdi. Ey âlemlere rahmet, ey ufuk Peygamberi! Bülbüller figandadır, güller huzursuz imdi. ol âlem-i bekâ ya göçtü ün günden beri Sen gidince zamanın külliyen kaçtı tadı, A ıkların ya Nebî sînesini da ladı! Giran geldi yoklu un, akan sular a ladı, Ah! Dicleler, Fıratlar, Niller huzursuz imdi. ol âlem-i bekâ ya göçtü ün günden beri Heyhat ki ehl-i fitne kıtaları dola tı, Heyhat ki karde li e, barı a kan bula tı. Firkatinle ya Resûl! mevsimler ba kala tı, Günler, haftalar, aylar, yıllar huzursuz imdi. ol âlem-i bekâ ya göçtü ün günden beri Ümmetin darmada ın, hâl-i peri andadır, Gâyeden uzakla mı, her biri bir yandadır. Ba sız slam âlemi, en kritik andadır Feth-i mübin e mazhar eller huzursuz imdi. ol âlem-i bekâ ya göçtü ün günden beri Nice sır saklı idi nübüvvet pâyenizde, Saadet asrı vücut bulmu tu sâyenizde. Lâkin u an hüzün var karada ve denizde, Sükûnuna ay dü en göller huzursuz imdi. ol âlem-i bekâ ya göçtü ün günden beri Öksüz Mescid-i Aksa, ba ını ok ayan yok! Temeli oyulsa da, hâlâ bir ta koyan yok! Yüre i yananların feryadını duyan yok! mdat! diye ça ıran diller huzursuz imdi. ol âlem-i bekâ ya göçtü ün günden beri Ey gönüller sultanı! Ey server-i kâinat! Do u un bir mesajdı karanlık ça a inat. Kimsesiz mazlumlara, her dem, açtın kol kanat, Aynı ilgiye muhtaç kullar huzursuz imdi. ol âlem-i bekâ ya göçtü ün günden beri Savruldu yele gitti zor kazanılmı haklar, Yadların tekelinde mahzun, kutsal topraklar. Durum bu Güller Gülü! soldu ye il yapraklar, Gövdeye kurt girince dallar huzursuz imdi. ol âlem-i bekâ ya göçtü ün günden beri Ahmet Süreyya DURNA 15

Sûfî Perspektif Kadir ÖZKÖSE* BARI VE ESENL K YURDUNA DAVET 16 Nisan 2010

slâm a göre ilk peygamber ile son peygamberin mesajları arasında, temel ve özde, inanç ilkeleri açısından hiç fark yoktur. Buna göre dinlerin özü Hz. brahim de de, Hz. Musa da da, Hz. sa da da aynıdır. Hz. Musa, kendisinin getirdi i erîatı tasdîk edecek peygamberlerin gelece ini müjdelemi tir. Hz. sa, Tevrat ı tasdîk etmi ve onu tamamlamaya gönderildi ini bildirmi, daha sonradan da kendisini tasdîk edecek ve görevi tamamlayacak birinin gelece ini müjdelemi, Hz. Muhammed (s.a.v) geldi inde de hem Hz. Musa yı hem Hz. sa yı hem de onlara gönderilenleri tasdîk etmi ve din, onunla kemâle ermi tir. Müslüman olmak demek aynı zamanda Hz. Musa ya, Hz. sa ya ve insanlı ın yaratılı ından bu yana gelmi geçmi bütün peygamberlere ve teblî ettikleri erîatlara, aralarında herhangi bir ayırım yapmaksızın iman etmek demektir. Daha do rusu Allah a teslim olmak ve peygamberlerinin birbiri ardından teblî ettikleri ilâhî iradeye tâbi olmaktır. 1 Peygamberler, dünyayı esenlik ve barı yurdu hâline getirmek için görevlendirilmi kimselerdir. Onlar, insanlı a barı ve esenlik anlamına gelen slâm dinini ula tırmak için gönderilmi lerdir. Bir hadislerinde Peygamberimiz (s.a.v.), Biz peygamberler baba bir karde leriz, hepimizin dini birdir. 2 buyurmu tur. Yüce Allah da Kur ân da, Allah katında yegâne (geçerli) din slâm dır. 3 buyurur ve bütün peygamberlerin bu dini insanlara tanıtmak için geldi ini ve bu konuda peygamberlerin ilk örnekleri insanlara sundu- unu haber verir. Tarih boyu Müslümanlar, fethettikleri yerlerde yerli ahâlîyi slâm ı kabule zorlamamı lardır. Hatta bazı ngiliz müellifleri, slâm ın bu yönüne dikkat çektikten sonra u ibretli itirafta bulunur: Asya ya Araplar ve Türkler yerine Batı Hıristiyanları hâkim olsalardı, bugün, Yunan kilisesinden hiç bir iz kalmazdı. Ve bu kâfirlerin orada Hıristiyanlı a gösterdi i müsamahayı bunlar Müslümanlı a asla göstermezlerdi. (Buradaki kâfirler sözü ile Müslümanları kasdetmektedir) Müslümanlar, gittikleri yerlerin mahallî de erlerine hiç ili memi ler, bilakis onları bir etnografya müzesi gibi korumu lardır. Sözgelimi Osmanlılar; Do u Avrupa, Kuzey Afrika ve Ortado u dan çekildikleri zaman dini, dili, kıyafeti farklı pek çok milletin mevcut oldu u ortaya çıkmı tır. Hz. Ömer (r.a.) Kudüs e geldi i zaman Kıyamet Kilisesi ni de ziyaret etmi tir. Bu geni kiliseyi gezerken ikindi namazı olmu... Hz. Ömer namaz için dı arı çıkmak isteyince Patrik Safaryanus kendisine kilisede namaz kılmasını teklif etmi tir. Hz. Ömer bu teklife te ekkür etmi, ancak namazını dı arıda kılmak hususunda da ısrar etmi tir. Bu tavrının sebebini ö renmek isteyen ve Burası da bir mâbeddir, içinde namaz kılınamaz mı? deyince u harika kar ılı ı vermi tir: Evet, burada da namaz kılabilirim, ama 17

benden sonra burada namaz kılmak gelenek hâline gelebilir. Hatta bu münasebetle kiliseyi elinizden alıp cami yapmak isteyenler bulunabilir. Bu sebeple ben dı arı çıkıp namazımı eda edeyim! Nihayet dı arı çıkıp kiliseye çok yakın bir yerde namazını kılmı tır. Hz. Ömer in namaz kıldı ı yere daha sonra teberrüken bir cami yapılmı tır. 4 Müslümanlar, idareleri altındaki ba ka din mensuplarının dinlerini ya amalarına müsâade ettikleri gibi, cami, kilise ve havranın yan yana bulunmasında, hattâ aynı mâbedin bir bölümünde Müslümanlar ibadet ederken, di er bir bölümünde Hıristiyanların ibadet etmelerinde bir beis görmemi lerdir. Hz. Peygamber in Necranlı Hıristiyan heyetine bir Pazar günü ibadet yapmaları için Mescid-i Nebevî yi tahsis etmesiyle ba layan bu anlayı, ilk halifelerle devam etmi tir. Keza Kurtuba da, yani Endülüs Emevîleri idaresinde de benzer uygulamalar söz konusudur. 5 stanbul un bir kısım semtlerinde hâlen yan yana görülen cami, kilise ve havranın varlı ında tezahür eden ba ka inançlara saygı ve ho görü esprisi, kökünü slâm ın özünden, Aleyhissalâtü Vesselâm ın getirdi i müsamahadan almaktadır. ayet zamanla bu, bazı slâm beldelerinde veya bazı Müslüman fertlerde kaybolduysa, bunun slâm la bir ilgisi yoktur; bunda ba ka sosyolojik ve psikolojik veya mahallî ve ferdî sebepler aramak daha uygun olur. Yakından bakıldı ında slâmiyet in öngördü ü çerçeveye göre dinler arasındaki ili kinin temelini ihtiram, yani kar ılıklı saygı ve her dinin di er dinlerin kutsal alanını, inanı- ını, ibadet hakkını her türlü tecavüz ve saldırıdan uzak görmesi ve öyle kabul etmesi te kil etmektedir. Kar ılıklı ihtiram ilkesi, dinler arasında hayırlarda yarı ı te vik eder. Allah, Peygamber Efendimizin muhataplarına mülâyemetle muamele etmesini Allah tan bir rahmet olarak ifade buyurur ve sert davrandı ı takdirde çevresindekilerin bile kendisini terk edip gidebileceklerine dikkat çeker. 6 Hz. Peygamber (s.a.v.), insanları slâm ın güzelli i hususunda ikna ve slâm ı bizzat temsil etmeye çok ehemmiyet atfederdi. 18 Nisan 2010

slâm da Allah ın belirledi i hedeflerin dı- ında yapılan sava lar yasaklanmı tır. Hz, Peygamber (s.a.v) in sava ları da tamamen müdafaa, cezalandırma ve vatanın korunması amacına yöneliktir. 7 Bu nedenle slâm fetihlerinin gayesi, hiçbir zaman için saldırı, soygun ve talan olmamı tır. Herkesin kendi hür iradesiyle istedi i inancı seçmesine imkân sa layacak ortamın hazırlanması hedeflenmi tir. Dolayısıyla Müslümanlar, fethettikleri ülkelerde ya ayan insanları, Müslüman olmak, ya da Müslümanların egemenliklerini kabul ederek onların verdikleri zekât ve sadakaya mukabil olarak cizye vermek alternatifi arasında serbest bırakmı lardı. slâm ın insana tanıdı ı üstünlük ve kerametten dolayıdır ki, tarihlerinde Müslümanlar, ula tıkları yerlere adalet götürmü, hürriyet götürmü, insanlık götürmü tür. Peygamberimiz, hiçbir mü rik kavme sırf mü rik oldukları için saldırmamı tır. Yaptı- ı bütün sava lar ya ba lamı bir saldırıyı def etmek, ya da bir saldırı hazırlı ını ba langıç a amasında sonuçsuz bırakmak amacına yöneliktir. Hayber Gazvesi, Benû Müstalik Gazvesi, Mûte Seferi, Tebük Seferi vs. gibi ciddi gazveler ile Bedir, Uhud, Hendek sava ları sözünü etti imiz iki türden birine dâhil gazvelerdir. En mühim gazvelerden olan Mekke nin fethi ise, insanlık tarihinde e ine rastlanmayan bir sulh hareketi ve fethidir. Çünkü Peygamber (s.a.v) fetâneti ile ve sulh yoluyla fethedilen Mekke ehri, ne ya ma edildi, ne insanları öldürüldü veya sürgün edildi, ne intikam alındı, ne kan davası icrâ edildi. lk slâm halifesi Hz. Ebubekir in komutanını sava a u urlarken yaptı ı hatırlatmaları u ekilde sıralayabiliriz: - Ya lılara, gözleri görmeyenlere, zayıflara, felçlilere dokunmayın. - Kiliselerde ibadetle me gul olan din adamlarına dokunmayın. - Çocukları asla öldürmeyin. - Kadınları katletmeyin, namus ve iffetlerine dokunmayın. - Yaralı dü manı kovalamayın, kaçanı öldürmeyin. - Asla zina fiilini irtikab etmeyin. - A açlara, ekinlere, ye illi e dokunmayın, yakıp kesmeyin. - Esirleri asla katletmeyin... 8. Peygamberimiz gerçek yi it olarak öfkesini yutan adam ı göstermi tir. Hayvana a ırı yük yüklenmesini, hayvanın dövülmesini yasaklamı tır. Peygamberimizin Kur ân a göre en belirgin vasıflarından birisi rahmet peygamberi olu udur ve Müslümanın ana amacı, Peygamber (s.a.v) in ahlâkı ile ahlâklanmak, onun boyası ile boyanmaktır. u bir gerçek ki, Peygamber Efendimiz mü minlere kendi öz canlarından daha önceliklidir. Ancak içinde yakınlık bulunmayan bir sevgi, uzak bir sevgidir, uzaktan sevmektir, bedava sevmektir. Aslında sevgi hayatın en soylu, en mübarek tohumudur. Bire sonsuz verir. te o, sevgi yuma ı, güven ve dürüstlük âbidesi seçilmi, gaye insanı anlamak, her eyden önce onu tanımak, onun gibi olmakla ve onu sevmekle mümkündür. Peygamber Efendimizin en güzel medhiyeleri olan mevlidler, kaside ve na tlar ve di er iirler, bizim edebiyatımızda büyük bir yer tutar. Onun adı anılınca, kalbimizdesin anlamına ellerimizi gö sümüze götürürüz. Adını saygı ve salâvatlarla anarız. Mübarek gün ve geceler, dü ün, cenaze, asker u urlama gibi pek çok özel gün, onun mevlidi okunarak kutlanır. Mevlidde onun do umunu anlatan dizeler okunurken, sanki o kar ımızdaymı gibi aya a kalkarız. Mescidlerimiz, evlerimiz onun 19

adı, emâili yazılı levhalarla süslüdür. airlerimiz saba rüzgârlarıyla, akan sularla, hacca giden insanlarla, çocuklarımız hacı leyleklerle hep ona selâm göndermi lerdir. Ama o sevgi oda ına kar ı sorumluluklarımız bunlarla sınırlı kalmamalıdır. Onu bütünüyle ve sa lıklı bir biçimde tanıyarak, onu izlemeli ve ona yara ır Müslümanlar olmaya gayret etmeliyiz. Yavuz Sultan Selim Han, Mısır ı fethedip, hilafeti esâretten kurtarınca, alı kanlıkla kendisine de Sultânü l-haremeyn deyen hatibi susturup, Benim için, o mübarek makamların hizmetçisi olmaktan daha büyük eref olamaz. Bana Hâdimül- Haremeyn deyin. buyurmu tur. stanbul da Sultan Ahmed Camii ni yaptıran, Sultan I. Ahmed, slâmiyet e ve Rasûlullah Efendimize gönülden ba lı idi. Sultan Ahmed, Beytullah ın ve Hücre-i saâdetin önceleri Mısır da dokunan perdelerini stanbul da dokutup saygı ile göndermi tir. Bahtî mahlasıyla iir de yazan Ahmed Han, Nak -ı kadem-i erîf (Peygamber Efendimizin mübarek ayak izi) eklinde murassâ bir sorguç yaptırmı, ortasına da mavi mine üzerine, altınla kendisine ait u mısraları yazdırmı tı: N ola tâcım gibi ba ımda götürsem dâim Kadem-i resmini ol hazret-i âh-ı Rusülün Gül-i gülzâr-ı nübüvvet o kadem sâhibidir. Ahmedâ durma yüzün sür kademine o gülün. Sultan Ahmed Han, Cuma ve Bayram günlerinde ve di er mübarek günlerde ba ına bu sorgucu takardı. Sultan II. Mahmud Han ın, Hücre-i saâdete hediye etti i amdanla birlikte gönderdi i a a ıdaki yazı, Osmanlı sultanlarının Rasulullah Efendimize olan hürmet ve muhabbetlerinin ba ka bir vesikasıdır: am dân ihdâya eyledim cür et yâ Rasûlallâh! Murâdım der-i ulyâya hizmet, yâ Rasûlallâh! De ildir ravdâya âyeste, destâv3iz-i nâçîzim, Kabûlünle kıl ihsân u inâyet, yâ Rasûlallâh! Kimim var hazretinden gayrı, hâlim eyleyem i lâm, Cenâbındandır ihsân u mürüvvet, yâ Rasûlallâh! Dahîlek, el-emân, sad el-emân, dergâhına dü tüm, Terahhüm kıl, bana eyle efâat yâ Rasûlallâh! Dü-âlemde kıl istishâb bu Hân Mahmûd-i Adlî yi, Senindir evvel ü âhırda devlet yâ Rasûlallâh! Sultan Abdülmecid Han son hastalı ında, yatakta oturamıyor, hep yatıyordu. Yalnız, mühim eyler okunup irâde-i âhâne alınıyordu. Sıradaki bir yazı için, Medine halkının bir dilekçesi okunacak denildi. Durun, okumayın, beni oturtun. buyurdu. Arkasına yastık konup, oturtuldu. Onlar, Rasulullah Efendimizin kom ularıdır. O mübarek insanların dilekçesini yatarak dinlemekten hayâ ederim. Ne istiyorlarsa, hemen yapınız! Fakat okuyunuz da, kulaklarım bereketlensin! buyurdu. Ertesi gün vefat etti. Sultan II. Abdülhamid Han, Peygamber Efendimize olan ta zîm ve muhabbetini, onun kutsal beldesine hizmetler götürerek ve slâm Birli i gayesini gerçekle tirmeye çalı arak göstermi tir. Hicaz bölgesiyle münasebetleri kuvvetlendirmek ve mukaddes topraklarla aradaki mesâfeyi kaldırmak niyetiyle yaptırdı ı Hicaz ve Ba dat Demiryolu, bunun en güzel örne i olmu tur. Demiryolu yapımının Medine ye ula tı ı esnada, Sultanın verdi i u çok özel talimat; onun, Ehl-i Beyt in ahsında Peygamber Efendimize olan sevgi, saygı ve ba lılıktaki hassasiyetini göstermesi açısından, e ine az rastlanır müthi bir misaldir: Mümkün olan aletlerin üzerine keçeler sarınız ki, fazla gürültü olmasın ve Ehl-i Beyt in ve burada yatanların mübarek ruhları rahatsız olmasın!.. Dipnot *. Doc. Dr. 1 2/Bakara, 133, 135; 3/Âl-i mrân, 84. 2 Buhârî, Enbiyâ, 48. 3 3/Âl-i mrân 19. 4 Vehbi Vakkaso lu, Dünyada ve Türkiye de Neler Oluyor?, E itim Bilim, Yıl:2, Sayı:13, Ekim 1999, s.66. 5 Mehmet Özdemir, Endülüs Müslümanları-1, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1994, s. 68. 6 3/Âl-i mrân 159. 7 Muhammed Hamidullah, slâm Anayasa Hukuku, stanbul 1995, s. 222-223 8 Ahmet, Ta getiren, Hayır, asla, bu bizim sava ımız de il, Yeni afak Gazetesi, 03.11.2001, s.11. 20 Nisan 2010

MEHMED M!.. Kahraman Mehmetçi e thaf!.. Ezan Bayrak dedin ça layıp co tun Vatan Millet için cepheye ko tun Hudut boylarında sen nöbet tuttun Milletimin gururu yi it Mehmed im ehit yazılıdır mezar ta ında Yurda kurban oldun u genç ya ında Fatiha okunur her gün ba ında Seni unutmayız yi it Mehmed im Ayrılı ın Allah için yarı tı Göz ya larım duâlara karı tı Son dura ın cennetlere varı tı Gönlümüzün tâcı yi it Mehmed im Adın kazılıdır Çanakkale de Kafkasya, Galiçya ya da Yemen de Hâtıran var Kudüs de, Medine de Peygamber â ı ı yi it Mehmed im!.. Hayati OTYAKMAZ 21

Edebiyat Musa TEKTA YAKINLARININ D L YLE HACI VAL DE Hacı Validem bahar gibiydi. Yumu acıktı, tatlı rüzgârlarla bizlere yön verirdi. Hayatımızın her safhasında bize örneklik te kil edecek bir terbiye ile günümüzü, gecemizi ekillendirmemiz için gayret ederdi. 22 Nisan 2010

Yıl 1400 Asr-ı Saadetten sekiz asır sonra Gül kokulu Peygamberimiz, Allah ın izniyle mânevî eliyle bir gülfidanı diker Darende ye man suyuyla beslenen, güzel yapraklarla süslenen bir gül a acı olur zamanla Adına Somuncu Baba denir. Bir di er ismi eyh Hamid-i Veli. O bir gül, nesl-i Peygamber, evlad-ı Ali Güller etrafa güzel kokular saçar, yeni yeni yapraklar dallar açar. Olur, bir rem bahçesi. Her seher o nadide mekânı inletir bülbül sesi... Zaviye, hayatın en serin barına ı, gül kokulu eyvanı. Asırlar asırları devirdikçe, gül kokuları daha da ço alır, dallar çiçekler renklenir. Ku- aktan ku a a devredilir güzellikler. Bu kutlu mekânda sevgilinin a kına kabul olur dilekler Kimin yolu buraya dü erse, gülün kokusunu alır, aradı ını bulur, tüm zorlu yolları a ar. Tüm karanlık geceler, burada bir yıldız ölenine dönü ür. Buranın efsunlu kokusu ölgün yürekleri diriltir. Somuncu Baba dan sonra gül kokulu evlatları onun adını ya- atır. Darende öyle bir sevdanın adıdır ki, seven bütün yürekleri ku atır Somuncu Baba nın evlatları kalbin hüznüne derman olur. Ya mur olur dökülür, rahmet damlaları gibi yanık ba ırlara Hizmet olup ya ar bu topraklara Gül Hanesinden Gül Sîmâ Yıl 1914 olunca Kutlu vakit gelince Bu gül a acından bir gül açar Adına Osman Hulûsi Efendi denilir smiyle hayat bulur da lar ta lar. Bahçeler eme iyle yeniden can bulmaya ba lar. Her geçen yıl onun kokusu sarar etrafı. Güzel mi güzel Özel mi özel Nice ürkek ve çekingen ku lar gelir konar dallarına, çiçeklerine. Artık öyle olmu tur ki hangi i yapılacaksa önder olarak onun ismi söylenir. Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi nin asildir soyu Sırmadan hizmet ipli i dokur geceler boyu. Çünkü Âlemlerin Efendisinin renginden almı rengini. Kur an dır onun huyu. Yeti tirir evlatlarını erbab-ı hizmet olarak, asildir neciptir onun soyu Hacı Naciye Hanım la izdivacından gül yaprakları açılır âdetâ O bir gül gibiydi. Gül neslindendi, gül hanesine gelin gelmi ti. Gül gibi ya adı, gül kokulu yapraklar açtı. Etrafına gül güzellikleri saçtı; gönül güzelli- i güllere e ti Adı: Hacı Naciye Ate ti Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretlerinin muhtereme zevceleri, gönül dostlarının Hacı Validesi Hacı Naciye Ate Hanımefendi yi dua ve minnetle irtihalinin 5. yılında anıyoruz. Vakfımız yayanları arasında ne redilen Gülnâme adlı eserde evlatları ve yakınlarının hatıralarına geni yer vermi tik. imdi sizlere bu hatıralardan bir gül demeti sunaca ız H. Hamidettin ATE Efendi O Benim Annemdi, Hacı Validemdi Bütün sıcaklı ını hâlâ yüre imde hissetti im bir sevgi ku atmasının adıydı o. Çünkü ba rına basınca, damarlarımıza kadar anne efkatini hissetti- imiz bir hâlet-i rûhiye kaplardı içimizi. Sevginin, efkatin, asaletin, gönülden kar ılıksız sevmenin, hizmetin, cömertli in ve dahası bütün güzelliklerin 23

dal dal filiz verdi i bir ulu çınardı benim annem. O bir gülfidanı gibi nazik, bir ulu çınar gibi dimdikti. Gönül tarlalarımıza muhabbet tohumu ekti. Sabahın seherinde uyanır, ibadetini, hizmetini tarifsiz bir hazla ve evkle yapardı gün boyunca. Sözünde sohbetinde tatlı bir gül kokusu vardı sanki. Hacı Validem bahar gibiydi. Yumu acıktı, tatlı rüzgârlarla bizlere yön verirdi. Hayatımızın her safhasında bize örneklik te kil edecek bir terbiye ile günümüzü, gecemizi ekillendirmemiz için gayret ederdi. Yüre i çok yufkaydı. Herkesin derdiyle dertlenirdi. Büyük bir ailenin gelini olmakla birlikte, Hulûsi Efendi nin hanımı olması hasebiyle evlatlarını, akrabalarını, kom ularını dü ündü ü kadar, garipleri yetimleri ve kimsesizleri de dü ünürdü. Çorbanın suyunu, ya ını, her zaman fazla koyardı. Nasiplisi gelir yer o ul derdi. Fatıma AKGÜL Çiçekleri Çok Severdi Annem çiçekleri çok severdi. Evimizin içi, balkonlar, merdiven ba ları, evimizin önündeki büyük balkonun ön tarafı çe it çe it rengârenk çiçeklerle dolu olurdu. Onları kendi eliyle sular, bakımlarını kendi yapar, gelen misafirler hayran kalırdı. Anneme aka yollu Anne çiçeklerini sevdi- in kadar bizi sevmiyorsun. diye aka yapardık. Annem de, Olur mu kızım sizin yeriniz ba ka, ama çiçekler de çocuklar kadar sevecendir. derdi. Gelen misafirlerin çocuklarının çiçekleri koparmaması için annelerini tembih ederdi. 10-11 ya larındaydım. Annem mutfakta misafirlere hazırlık yapıyordu. Hatice ablamla mutfa a anneme yardıma gittik. Anne bu yemek az, misafire yetecek mi? diye sordum. Annem, Kızım sen merak etme Allah onun bereketini verir. Cenabı Allah bu kapıya bereket ihsan etti. Bu yemek bol bol yeter ve artar sen endi elenme dedi. Gerçekten de yemek, gelen misafirleri a ırladı hatta arttı bile. efika GÜLSEREN Hayatı Örnekti Hacı Valide, Müslüman kadına ve slâmî bir aileye, örnek ya antısının dı ında, Piri hramcızâde smail Hakkı Toprak Efendi Hazretlerine sadakati ile edebi ile hürmeti ile ve bilhassa hizmeti ile örnek bir ihvan, örnek bir dervi, örnek bir salik olmu tur. Yine, hramcızade Hazretlerinden sonra, Peygamber (s.a.v.) in Sanca ını alıp, kendisine verilen mânevî görevi yaptı ı sürece Yüce Seyyid, Büyük Veli, e i Hacı Hulûsi Efendi Hazretleri ne de evlendi i ilk günden, son nefesine kadar insanüstü, muhabbet üstü, sevgi üstü, a k üstü anlatımı zor kutlu duygularla zevkle, evkle büyük bir arzu ve i tiyakla gece-gündüz hem kendisine hem çocuklarına hem ihvan-ı yârâna ve bu kapıya gelen her insana bitmeyen enerjisi ile hizmet etmi tir. Pir Efendimiz Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri binlerce defa, Hacı Valide ye dua ve güzel temennilerde bulunarak Allah seni cennet hatunu etsin. buyurmu tur. Ayrıca Hacı Hatun bu hizmetler sana ve evlatlarına Allah tan bir lütuftur, bir emanettir, bunu en iyi ekilde yapıyorsunuz ve Cenab-ı Allah size bunun kar ılı ını, hem dünyada (bu sevdi imiz insanların sevgi-saygı muhabbetleri ile ) hem de ukbada Peygamberimiz (s.a.v.) in sanca ı altında verecektir. Allah sana görüyor musun kaç defa hac ve kaç defa umre nasip etti, bu da sana bu lütuf kapısının ihsanıdır. buyurmu tur. Mesude SARI O Benim Babaannemdi O benim babaannemdi Hanımefendi bir hanımdı, elleri pamuk gibiydi, yumu acıktı ve her zaman sıcaktı, aydınlık ve güzel bir yüzü vardı. Gözleri elâydı, gözlü ünün arkasından çok güzel görünürdü. Gözlerine sünnet diye sürme çekerdi. Ba ına beyaz örtü örttü ü zaman çok yakı ırdı. Her zaman tertemiz giyinirdi, dedemin ona verdi i güzel kokuları sürerdi. Herkese güzel sözlerle nasihat ederdi, tatlı dilli, ho sohbetti. Allah için herkese hürmet et de sev sevil sözünü tam anlamıyla yerine getirir; ba ta ailesi ve yakınları, sonra çevresindeki insanlar için elinden 24 Nisan 2010