Ehl-i Sünnet Yolu nda (Orta Yol da) MADALYONUN İKİ YÜZÜ MEĞER BEN BİR ECÜNNÜ İMİŞİM. Bir Hayat Da Böyle Geçti



Benzer belgeler
BİR HAYAT DA BÖYLE GEÇTİ MEĞER BEN DE BİR ECÜNNÜ İMİŞİM ÖYLE Mİ? Ehl-i Sünnet Yolu nda (Orta Yol da) Madalyonun İki Yüzü

Ehl-i Sünnet Yolu nda (Orta Yol da) MADALYONUN İKİ YÜZÜ MEĞER BEN BİR ECÜNNÜ İMİŞİM. Bir Hayat Da Böyle Geçti

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ARTI VE EKSİLERİYLE HAYÂTIMIN BİRİNCİ SINIF VATANDAŞLIK DÖNEMİ VE ORTA YOL. Bunun Kararını Ancak Okuyucu Verebilir. Prof. Dr.

Sevgili dostum, Can dostum,

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

Okul Başarısı Anne Babalardan Dualar İster (2) Perşembe, 06 Aralık :11. Dualar Beddualar

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

Anlamı. Temel Bilgiler 1

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım.

İkinci B ö l üm KİŞİLİK VE KARAKTER GELİŞİM SÜRECİ

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler

AŞKIN ACABA HÂLİ. belki de tek şeydir insan ilişkileri. İki ayrı beynin, ruhun, fikrin arasındaki bu bağ, keskin

Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe?

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

İnanıyorum ki biraz daha gayret ederek planlı ve düzenli bir çalışmayla çok daha başarılı olacaksın

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Sevgili Kişisel gelişim Yolcusu,

HADDİNİ BİLMEMEK YA DA İSTİDRAC

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Duanın psikolojik faydaları, sıkıntılı zamanlarda olduğu kadar günlük hayatta da çoktur.

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül :14

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi.

Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın?

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

1. Çağımızda, toplumların mutluluk ve. refahlarının hatta bağımsızlıklarının; bilimin. ışığında sürdürülen araştırma ve geliştirme

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Cumhuriyet Halk Partisi

Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur.

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Azrail in Bir Adama Bakması


Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

II. başarıya III. çalışmıyorsanız IV. ulaşmanız

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir.

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Şöyle ki ; Etnik köken olsaydı Bir şiir yüzünden yere düşen yiğidi %85 oy ve Üç Millet Vekili ile Parlamentoya gönderilmezdi,

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor?

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

Şırnak-Silopi-Cizre. Cizre-Dicle Nehri

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI


HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

Ben Allah ın (cc) kitabıyla kendini keşfeden ve O nunla bir anlam ifade eden her insan gibi, Eşref-i Mahlukat bir varlığım.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

Soyut Zekâsı Gelişmemiş Çocuklarda Allah Korkusu Perşembe, 13 Ocak :55

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

AHMETLER İLKOKULU. Okul Binası

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama:

Transkript:

Ehl-i Sünnet Yolu nda (Orta Yol da) MADALYONUN İKİ YÜZÜ MEĞER BEN BİR ECÜNNÜ İMİŞİM Bir Hayat Da Böyle Geçti Uzun ve İnce Bir Yolda Dünyâdaki milyonlarca köylü çocuğundan birisi de aşağıdaki resimde görüldüğü gibi bendim. Bu resim, ilkokula yazılırken çektirmiş olduğum ilk resmim idi. Bir köylü çocuğu Gençlik yıllarımın çeşitli hırslı, kaprisli akışlarıyla, aşağıdaki resimlerin görünümlerindeki umutları arzeden, hayâlî hamleler içinde yıllarca döndüm dolaştım

2

3

4 Ve nihâyet, yılların zorlu yokuşlarında yorulmuş, yaşlanmış, aşağıdaki resimde görüldüğü gibi, hantal bir günah yığınına dönmüştüm.

5 Günah yığını Derken, ürküp temizlenme ve saflaşma çâreleri ararken, aşağıdaki resimde görüldüğü gibi, havf ve ümit heyecanı içinde bir zavallıya dönüp hiçliğe doğru hızla yaklaştığım sonsuzluk kapısı önünde artık şimdi bocalıyor, bocalıyor ve bocalıyorum

6 Bir hiçliğe bürünen bir zavallı Hiçliğin başlangıcında vücûdum, elbet toprak olacak Ümit buya, bu toprak olaki bir gülde, güzel bir renk içinde belki bir işe yaracaktır. Hayâtımın uzun ve ince yollarında güç belâ kazanabildiğim CEN- NET ya da CEHENNEM in, sırasıyla, YEŞİL ya da KIRMIZI rengine bürünmüş katmadeğerin yoldaşlığı içindeki sitresli hâlimi ister istemez daha şimdiden düşünerek ürpermeye çoktan başlamış bulunuyorum.

7 HAYÂTIM "Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, sizler îman etmedikçe Cennet e giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de îman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız!" Hadîs-i Şerif Ameller, niyete bağlıdır. Hadîs-i Şerif Arkadaş Sevgisi İnanmış insanlar olarak hiç birimizin Cennet e gitme arzûsunda olmadığını söylemek mümkün değildir. Bu Dünyâ da ebedî olarak kalmak mümkün olmadığına göre; maddî ve mânevî bir hastalığı olmayan normal her bir Müslüman ın; niyet, davranış, iş ve meşguliyetlerini, elden geldiğince, bu çerçevede düzenleyeceğine Bir insanın kendini beğenmesinin bir fazîleti yoktur, tersine bu çok tehlikelidir, şeytanın karakterine yaklaşır. Bir insanın iyi ya da kötü oluşunun karârını, Mümin ve Müslümanlar belirlerse önem kazanır. Benzer biçimde, hayâtımda izlediğim Orta Yol da hatâlarım var mı, yok mu bilmiyorrum? Bunun kararını ancak okuyucu verebilir. Onun için okuycuların düzeltici îkazlarına çok ihtiyâcım var. Aknef adlı bir filozof, Ben başkalarının hatâlarını görüp onları yapmamak sûretiyle bu makâma ulaştım. diyor. Yaşamımı bu kadar uzun yazarak geleceğe not düşmemin bir sebebi de budur. Hatâlarımla başkaları için ibretli bir ders ve gelişmeye sebep olursam, ne mutlu bana! Selâm: 1) Ayıplardan, âfetten sâlim oluş. Selâmet, emniyet. Sulh. Asâyiş. Bütün korktuklarından emin olma. 2) Allah'ın (CC) rızâsına erişmek için mü'minlerin birbirlerine yaptığı duâ Mü'minler birbirleriyle karşılaştıklarında büyük küçüğe; yürüyen durana; azlık çokluğa; hayvan veyâ vâsıta üzerinde olan yerde yürüyene; yüksekteki aşağıdakine "Selâmün aleyküm" der. Selâmı alan "Ve Aleykümüsselâm ve Rahmetullâhi ve Berekâtühu" diyerek cevap verir. Evvelâ selâm veren daha çok sevap kazanır. Selâm vermek sünnet, almak ise farzdır. İki cemaat birbiri ile karşılaşırsa; onlardan birisinin selâm vermesi sünnet-i kifâye, selâm alacak taraftan birisinin selâm alması farz-ı kifâyedir.

8 inanıyorum. Cennet e gitmenin gerek ve yeter şartının ise, îman 1 olduğunu biliyoruz 2. Hâl böyle olunca, yukarıdaki ilk hadîs-i şerif ışığında görülüyor ki, îmanın olgunlaşması, ancak Müslümanların birbirlerini sevmeleriyle mümkün olmaktadır. Şimdiye kadar çeşitli hayat mücâdelesi içinde bu gerçekleri görme fırsatına kavuşamamış ya da es geçmiş olduğumu düşünüyorum. Bu yüzden açıkçası şimdi biraz da üzgünüm. Bir ayağımın mezar çukurluğuna daha da yaklaştığı şu sıralarda, ne yazık ki, aklım başıma yeni yeni gelmeye başlamış bulunuyor. Annemiz, babamız ve çevremizdekileri çoğunlukla hepimiz severiz. İş bu kadarla bitiyor mu? Bitmediğini zannediyorum. Çünkü hadîs-i şerifteki, birbirinizi sözünün, mü min kardeşlerimizi, özel olarak ilişki kurduğumuz insanlarla yakın, uzak bütün arkadaşlarımızı ve de bütün insanları kapsadığını düşünüyorum. Dolayısıyla, Şimdi, geriye kalan süre içinde ne yapmalıyım ki, mânevî açıdan bütün eksik ve gediklerim, elden geldiğince, tamamlansın... diye kendi kendime düşündüm. Onun için, geriye doğru giderek önce, Canciğer arkadaşlarımı, a- yırım yapmadan, hatırladıklarım kadarıyla, gıyaplarında olsa bile anarak, Allâhü Teâlâ nın huzûrunda yazılı bir belge bırakmalıyım. dedim, kendi kendime... Bu niyetimin içine öğrencilerimi sokmadan etmem mümkün mü? Ebette onlar da var. Bu niyetlerle, başladım çalakalem yazmaya... Çünkü Ameller (Mesleklerimiz dâhil, yapılan maddî ve mânevî işlerin hepsi), (özgür irâde ile oluşturulan) niyete bağlıdır. hadîsi şerifini bili- 1 Temiz, M., Madde ve Gayb Âlemlerine âit Haberlerdeki Söz, Yazı ve Mânanın İlimdeki Yeri, İnancın (Îman ın) Nesnel ve Öznel Yapısı, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/madde- MÂNA%20İLİŞKİLERİNDE%20CEREYAN%20EDEN%20BÂZI%20OLAYLARDAKİ%20İLMÎ%20YORUMLAR A%20GİRİŞ%20Madde%20ve%20Gayb%20Âlemlerine%20âit%20Haberlerdeki%20Söz,%20Yazı%20ve%20Mâ nanın%20ilimdeki%20yeri.htm, En Son Erişim Târihi: 30.05.2014. 2 Temiz, M., Îman ın Bilimsel Yorumu, Pozitif Düşünce Ya Da Pozitif Dalgalar, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/îman IN%20BİLİMSEL%20YORUMU.pdf YA DA http://mtemiz.com/bilim/îman IN%20BİLİMSEL%20YORUMU.doc, En Son Erişim Târihi: 23.04.2014.

9 yordum. Başardığım takdirde şüphesiz bunun daha çok ilâve faydaları da olmayacak değildi, şüphesiz... İlişkiler arasında insanın en çok haz aldıklarından biri de kendi arkadaşlarıyla dertleşip sohbet etmektir. Niyet edip bu işe koyulduktan sonra, sırf yazı ile bile olsa, başka hiçbir şeyin bunun hazzını veremiyeceğini bizzat hissettim ve yaşadım. Bu nedenle okul ve sınıf arkadaşlığını şimdi daha iyi anlamış bulunuyorum. Ardından insanları, diğer yaratıkları da, elbette Arkadaş ve arkadaşlığın kıymetini Allah ın (CC ), babanın dostlarını ziyâret edenlere, verdiği sevaptan kestirebilirsiniz. Bir hadiste bildirildiğine göre, bir kimse, "Yâ Resûlallah, anam-babam öldükten sonra onlara yapacağım bir iyilik var mıdır?" diye sorduğunda, Peygamber (SA- V ) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: Evet, onlar için duâ ve istigfâr etmek, borçlarını ödemek, dostlarına ikrâm etmek, onların yakınlarını ziyâret etmek sûretiyle onlara ikrâmda bulunulur. Müslim kaynaklı hadislerde ise, Babası öldükten sonra, onun dostlarını ziyâret etmek, iyiliklerin en iyisidir. ve İyiliklerin en mükemmeli, baba dostunu görüp gözetmektir. denmektedir. Sonra, iyi arkadaşların kıymetine diyecek yoktur. Arkadaşını bana söyle! Sana, senin kim olduğunu söyleyeyim. sözünü hepiniz bilirsiniz. Peygamber (SAV) Efendimiz in şu sözü de bugün tecrübelerle sâbit olmuştur: Kişi arkadaşının dini üzerinedir. Bunları bilip uygulayanların çocuklarının, hayırsız birer insan olup, kötü alışkanlıklara sapmaları mümkün değildir. Günümüzdeki suça bulaşmış çocuk ve insanların çoğunun arkadaş kurbanı olduğunu bilmiyor muyuz? Bütün sevgilerde olduğu gibi, arkadaş sevgisi de insanoğlunun tabiatına (fıtratına) konmuş ilâhî bir özelliktir. CC kısaltması, Celle Celâlühû - O nun şânı çok yücedir. demektir. SAV kısaltması, Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem - Allah O na salât etsin. demektir.

10 Allâhü Teâlâ Âdem (AS) a: İstersen senin ömrünü Kıyâmet e kadar uzatayım. der. Âdem (A- S), bu teklif karşısında önce şu sorunun cevâbını öğrenmek ister: Benimle berâber arkadaşlarımın ömürlerini de uzatacak mısın? Allâhü Teâlâ, hayır cevâbını verince, Âdem (AS) da bu teklifi hayır diyerek kabul etmez. Bütün bu gerçekler, insanın yaratılışına (fıtratına) en uygun olan, güzel Kültürümüz ün µ inceliklerindendir. Kültür Noksanlığı Gençliğimizde Kültürel câhilliğimizin farkında değilmişiz. Zamanla incelemelerim sırasında Kültürümüz ün inceliklerini öğrenme fırsatını yakalayabildiğim anlarda heyecan ve huzûrum eskisine oranla daha da artmıştır. En son, halkımız arasında eskiden beri bilinen ve en güzel bir yaşam tarzı olarak saydığım, Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol! sözünün, Mevlânâ nın bir eğitim düstürü olduğunu da görmüş ve öğrenmiş bulunuyorum. Bana burada huzur veren asıl nokta, modern dünyânın henüz yeni yeni tartıştığı ve günümüzde şeffaflık adı verilen bu tarzın, Milletimiz tarafından yüzyıllardan beri, bir hayat tarzı olarak, yaşanıyor olmasıydı. Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, Amerika da Gazâli nin Kimyâyı Saadet adlı e- serinin tam orijinalini incelediği zaman, Gördüm ki bu eserini yazdığı zaman Gazâli, Batı dan 600 sene öndeymiş Ω demiştir. AS kısaltması, Aleyhisselâm - Allah ın selâmı üzerine olsun. demektir. µ Kültürün Din, Dil, Târih başta olmak üzere, Bilim, Sanat, Edebiyat, Örf, Âdet ve Gelenekler olarak bir milleti meydana getiren değerler yığını olduğunu biliyoruz. Kültürümüz de baskın olan Din ve Dil dir. Foullie şöyle diyor: Her büyük milletin bir dehâsı vardır. Onun birliğini ve kuvvetini teşkil eden de budur. Bu dehâ çökerse, yıkılırsa millet mahvolur. Kendini bulur canlanırsa, millet ilerler, yükselir. Bu dehâ ise din ve dildir. (Baştürk, R., Sessiz Savaş, Sayfa 53, Kum Saati Yayınları, 2005, İstanbul). Yazılarımda, Kültürümüz dendiğinde özellikle baskınlığı nedeniyle, daha çok Din, Dil ve Târihî Değerlerimiz kastedilmektedir. Ω Kimyâ-ı Saâdet: Batasıca Batı Güneş bile Batı'da batar, Doğu dan doğar. Gene bir gün Güneş doğacak. Hiç merak etmeyin. Batı'da 1600, 1700'e kadar tıp mı vardı? Vebâ salgını olduğu zaman Londra'da Osmanlı dan (son zamanlarda çamur atılan) hekimler çağrılıyordu ki, vebâ salgınını durdursunlar diye 1000 sene önce Bağdat, Selçuklular devrinde bilim merkezi idi, herkes bilim öğrenmeye oraya gidiyordu. Baş müderris Nizamülmülk'ün kurduğu dünyâca ünlü Nizamiye Medreseleri (Tarzanca dershânesi değil.) Gazâli, 20 cilt Kimyâ-ı Saâdet isimli kitabını burda yazıyor. Mutluluğun Kimyâsı... Yurtdışında bu kitabı herkes biliyor. Birçok dile çevrilmiş Türkiye'de okutmazlar. Gazâli, herkes 20 cildini birden okuyamaz diye, l cilt özetini yazmış... Çocuklara da bâzı anafıkirleri vermek için çocukların anlayacağı biçimde el kitabı şeklinde yazmış Kimyâ-ı

11 Bu, Yurdumuz da 1940 lı yıllarda temelleri atılan ne müthiş bir kültür düşmanlığıymış ki, bize öğretilmemiş, onun yerine Orta Öğretim de Yunan Kültürü öğretilmiş, böylece Kültürümüz açısından câhil bırakılmışız. Bugün âcizâne olarak şu sonuca varmış bulunuyorum ki, Kültürümüz, insan tabiatına (fıtratına) en uygun olarak gönderilen İslâm ın yaşanmasıyla ortaya çıkmış bulunuyor. Çocukluk, sınıf ve okul arkadaşlıkları ve hâtıraları, çocukluğun bütün sâf ve temizliği ile benliğimize (ruh ve hâfızalarımıza) işlenmiş olduğu için, her an hatırlandığında insan, bütün varlığıyla o günlerine yolculuk yapmaktadır. Bu sâyede içinde bulunduğu zamandan, mekândan, daha çok yorulmuş, yaşlanmış maddî ve mânevî varlığından, gerilim (stres) ve meşgalelerinden bir an olsun kurtulmaktadır. Bu durum, sanki geçmişe tatlı ve canlı bir yolculuk yapmak gibidir. Zamanda yolculuğun insanı gençleştirdiğini teorik olarak biliyordum 3. Şimdi ise, bu gençleşmenin verdiği mânevî hazzı da ayrıca tatmış bulunuyorum. Onun için hayâtımda en fazla rahatlık, haz ve huzur duyduğum anlar, yaşamımı kaleme alırken geçirdiğim şu anlar olmuştur. Saâdet, o gün bilinen kimyânın elementlerinden başlıyor. Kimyâ lâfı bile "ehemi" bizden gitti batıya. Bilimde ilk bakışta en az 400 terim batıya bizden gitmiştir. Gazâli hayâtın kimyâsını anlatıyor. Kan dolaşımı, bir takım salgıların kana karışıp insanın ruh hâlini etkilediğinden bahsediyor. Bunları okurken birden aklıma geldi ki, Gazâli kan dolaşımı vs. 1000 yıl önce bulup yazmış "Batı da kan dolaşımı ne zaman keşfedildi?" 1670'de Harby, kurbağada kan dolaşımını keşfetmiş 1000 sene evvel Gazâli bunların daha ayrıntılısını anlatıyor Kimyâı Saâdet te Gazâli Selçuk Türkü'dür Arap değil Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, Büyük Uyanış, Ekim 2002, Otopsi Yayınevi. "Gazetelerinizin son günlerdeki neşriyatı arasında dinden bahis bazı yazı, mütalaa, ima ve temsillere rastlanmaktadır. Bundan sonra din mevzuu üzerinde gerek tarihi, gerek temsili ve gerek mütalaa kabilinden olan her türlü makale ve fıkra ve tefrikaların neşrinden tevakki edilmesi (sakınılması) ve başlanmış bu gibi tefrikaların en son on gün zarfında nihayetlendirilmesi." (T.C. Başvekâlet - Matbuat Umum Müdürlüğü, İç Matbuat Dairesi, 1945) "Biz her ne şekil ve surette olursa olsun, memleket dâhilinde dini neşriyat yapılarak dini bir atmosfer yaratılmasına ve gençlik için dini bir zihniyet fideliği vücuda getirilmesine taraftar değiliz." (T.C. Dâhiliye Vekâleti-Matbuat Umum Müdürlüğü Sayı:658 17.Mayıs.l942 ) (KAYNAK. Eşref EDİP-KARA KİTAP. Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://reddulmuhtar.com/index.php/160-ilahiyat-fakultelerinde-yetisen-belamlar.html, En Son Erişim Târihi: 23.04.2014. 3 Temiz, M., Bilimsel ve Dinî Açıdan Zaman ve Tayyimekân, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/bilimsel%20ve%20dinî%20açıdan-zaman%20ve%20tayyimekân.doc YA DA http://gayalo.net/dosyalar/bilimsel%20ve%20dinî%20açıdan%20zaman%20ve%20tayyimekân.doc YA DA http://gayalo.net/dosyalar/bilimsel%20ve%20dinî%20açıdan%20zaman%20ve%20tayyimekân.pdf, En Son Erişim Târihi: 30.05.2012.

12 Ama Milletimiz, yıllarca süren çabalarla Kültürümüz den soğutulmuştur 4. Kültürümüz önemsiz, değersiz hattâ tehlikeli bile gösterilmiştir 5. Ne yazık ki günümüz insanları arasında, şu anda bile bunların kalıcı etkileri nedeniyle gerçek ve güzel Kültürümüz e henüz güven duyamayacak kadar ürkek davrananlara rastlanabilmektedir. Bâzıları ise, çocukları için Kültürümüz ü sakıncalı, başka kültürleri ise daha güvenli görme eğilimi i- çinde bulunuyor. Bunlara bugün en belirgin olarak Memleketimiz de yıllarca sürdürülen İmam Hatip Karşıtlığı örnek olarak verilebilir 6. Yıllarca sürdürülen mâneviyat karşıtlığı, Din ve Kürt Düşmanlığı 7 gibi politikalar 8, en acı meyvelerini yeni yeni vermeye vermeye başlamış bulunuyor 9. 2014 târihi îtibârıyla son 7 yılda kadın cinâyetleri sayısı %1400 4 Anonim, Bizim İktidarımızda Dini Neşriyat Olmayacak!, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://hakaretyokhakikatvar.wordpress.com/2012/10/04/bizim-iktidarimizda-dini-nesriyat-olmayacak/, En Son Erişim Târihi: 03.01.2013. 5 Temiz, M., Cumûriyet Dönemi nde Nerden Nereye-Bu Aziz Millet Allah kelimesinin Yasaklandığı Dönemleri bile Yaşamıştır, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://gayalo.net/dosyalar/cumhûriyet%20döneminde%20nerden%20nereye.pdf YA DA http://gayalo.net/dosyalar/cumhûriyet%20döneminde%20nerden%20nereye.doc YA DA DA http://mtemiz.com/bilim/cumûriyet%20döneminde%20%20nerden%20nereye...pdf, YA DA http://mtemiz.com/bilim/cumûriyet%20döneminde%20%20nerden%20nereye...doc, En Son Erişim Târihi: 30.05.2012. 6 Temiz, M., İlim, İnsan, İmam Hatipli Kafası, Kültür Fukâralığı ve Ümit, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://gayalo.net/dosyalar/ilim,%20insan,%20imam%20hatipli%20kafası,%20kültür%20fukâralığı%20ve% 20Ümit.pdf YA DA http://mtemiz.com/bilim/ilim,%20insan,%20imam%20hatipli%20kafası,%20kültür%20fukâralığı%20ve%20ü mit.doc YA DA http://gayalo.net/dosyalar/ilim,%20insan,%20imam%20hatipli%20kafası,%20kültür%20fukâralığı%20ve%20 Ümit.doc, En Son Erişim Târihi: 2.01.2013. "Gazetelerinizin son günlerdeki neşriyatı arasında dinden bahis bazı yazı, mütalaa, ima ve temsillere rastlanmaktadır. Bundan sonra din mevzuu üzerinde gerek tarihi, gerek temsili ve gerek mütalaa kabilinden olan her türlü makale ve fıkra ve tefrikaların neşrinden tevakki edilmesi (sakınılması) ve başlanmış bu gibi tefrikaların en son on gün zarfında nihayetlendirilmesi." (T.C. Başvekâlet - Matbuat Umum Müdürlüğü, İç Matbuat Dairesi, 1945) "Biz her ne şekil ve surette olursa olsun, memleket dâhilinde dini neşriyat yapılarak dini bir atmosfer yaratılmasına ve gençlik için dini bir zihniyet fideliği vücuda getirilmesine taraftar değiliz." (T.C. Dâhiliye Vekâleti-Matbuat Umum Müdürlüğü Sayı:658 17.Mayıs.l942 ) (KAYNAK. Eşref EDİP-KARA KİTAP. Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://reddulmuhtar.com/index.php/160-ilahiyat-fakultelerinde-yetisen-belamlar.html, En Son Erişim Târihi: 23.04.2014. 7 Temiz, M., Zulüm!, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/zul%c3%9cm.pdf, En Son Erişim Târihi: 23.04.2014. 8 Anonim, Bizim İktidarımızda Dini Neşriyat Olmayacak!, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://hakaretyokhakikatvar.wordpress.com/2012/10/04/bizim-iktidarimizda-dini-nesriyat-olmayacak/, En Son Erişim Târihi: 03.01.2013. 9 Temiz, M., Cumûriyet Dönemi nde Nerden Nereye-Bu Aziz Millet Allah kelimesinin Yasaklandığı Dönemleri bile Yaşamıştır, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://gayalo.net/dosyalar/cumhûriyet%20döneminde%20nerden%20nereye.pdf YA DA http://gayalo.net/dosyalar/cumhûriyet%20döneminde%20nerden%20nereye.doc YA DA http://mtemiz.com/bilim/cumûriyet%20döneminde%20%20nerden%20nereye...pdf, YA DA http://mtemiz.com/bilim/cumûriyet%20döneminde%20%20nerden%20nereye...doc, En Son Erişim Târihi: 30.05.2012.

13 artmış bulunuyor. PKK sından tutun da günümüzde geçmişe göre daha fazla bir oranda, insanlarımız arasında her düzeyde yaşanılan çeşitli şiddet olaylarının, kadınlarımızın çektiği şiddet ve ıstırapların, insanlarımız arasında birbirlerini öldürme olaylarının, kânunsuzlukların ve polisiye olaylarının gittikçe artma eğilimi göstermesinin, temel nedenlerinden en önemlisi, işte insanlarımızda oluşturulan bu mâneviyat boşluğu ve ırk düşmanlığıdır. Yıllarca uygulanan İslâm karşılığı nedeniyle din kavramlarının yasaklanması, bu kutsal ihtiyâcın yetersiz ve câhil kişilerin ellerine geçmesine sebep olmuştur. Bunlar, rejime dinsiz rejim ve îdârecilerine kâfir damgasının vurup, bu nedenlerle devlete karşı yeraltı metotlarıyla içten içe kirli bir din savaşı yürütmüşlerdir. Bu bahâneyle din kavramları, yozlaştırılarak CIA gibi uluslararası ajanların kontrollerine teslim edilmiş, gerek îtikâdî ve gerekse ahlâkî açıdan gerçek İslâm ile uzaktan yakından hiç ilgisi olmayan akımlar doğmuştur. 50 yıla yakın bu faaliyetler sonunda yetiştirlen kadrolar, Devlet in her yerine sızmış bulunmaktadır 10. Bütün bu olumsuz gelişmelerin asıl nedeni, Memleketimiz de yıllarca sürdürülen din karşıtlığı nedeniyle, insanlarımıza Gerçek İslâm ın öğretilmemesidir. Bu mâneviyat ve Kültür boşluğu, bir kısım insanlarımızı da gittikçe yabancı ajanlarla iş birliğine uzanacak kadar değiştirmiş bulunmaktadır 11. Hayret edilecek nokta, bir kısım uyanık Müslümanlar hâriç, kimsenin bu eksikliği dile getirememesidir. Bu husus, insanlarımızın yıllarca süren çabalarla Kültürümüz den soğutulma ve sindirme gayretlerinin çok şiddetli bir şekilde uygulanmış olduğunun bir ölçüsü olsa gerektir. Bu Millet, ne kadar yıl Kültürümüz den ve mânevî eğitimden alıkonulmuşsa, şu anda hemen tedbirler alınmaya başlansa bile, Memleketimiz - de Kültürüne bağlı yeni nesillerin çoğunluğa geçebilmesi için, en az o kadar süren bir zamânın geçmesi gerektiği de bilimsel bir gerçek olarak ortadadır. Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği, Kadın Cinayetleri Sayısı Son 7 Yılda %1400 Artmıştır, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://www.tukd.org.tr/basinhaber07.asp, En Son Erişim Târihi: 23.04.2014.. 10 Edmond, S., CIA Erdoan ı Neden Hedef Aldı!, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://www.turkishnews.com/content/2014/03/09/cia-erdogani-neden-hedef-aldi/ YA DA http://www.aksam.com.tr/siyaset/ciae-gulen-adam/haber-292688, En Son Erişim Târihi: 31.05.2014. 11 Temiz, M., Taksim Gezi Parkı Olaylarının Düşündürdükleri-Olayların Mânevî Boyutu, Siz Aklınızı mı Oynattınız? Oyuna Geliyorsunuz! Memleketimiz Adına Bir Düşününüz: Önce Vatan ve Milletimiz, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/taksim%20gezi%20parki%20olaylarinin%20düşündürdükleri- OLAYLARIN%20MÂNEVÎ%20BOYUTU.pdf YA DA http://mtemiz.com/bilim/taksim%20gezi%20parki%20olaylarinin%20düşündürdükleri- OLAYLARIN%20MÂNEVÎ%20BOYUTU.doc, En Son Erişim Târihi: 17.10.2013.

14 Onun için şimdi bu yaşlarda çocukluğumu, sâf çocukluk günlerimi, çocukluk, sınıf ve okul arkadaşlarımı, günümüzdekilere göre nispeten daha karakterli olan, çocukluk yıllarımdaki insanları şiddetle ve özlemle arıyorum. Eskiden Ne İdik Şimdi ne Olduk Sizin en hayırlınız, başkalarına daha fazla faydalı olanınızdır. Hadîs-i Şerif 2000 li yıllarda, sırasıyla, günümüzdeki Atatürkçüleri, rütbeli askerleri, öğretmenleri, öğrencileri, hattâ ayrıca dindar ve gayrı müslim bütün vatandaşlarımızı ayrı ayrı düşünmüştüm. Bütün bu kesimlerin her biri, çocukluğum dönemindekilere göre kıyaslandığında büyük bir gurur duyacakken, ne yazık ki, bu kesimlerin her birinde daha fazla yozlaşma, disiplinsizlik, ölçüsüzlük, ciddiyetsizlik, çekişmeli politik ya da şiddete dayalı ruh yapısını gördükçe kahrolmuştum. Târih teki asîl atalarımızın torunları olan bizlere bunlar, hiç yakışmıyordu. Düşününüz! Eskiden neydik Ω, ne hâle düşmüştük 12 Gücüm, imkânım olsaydı, yetmiş milyonda bir kişi olarak, bırakınız 1000 yıl öncesini, önce şu yakın târihimizdeki o Atatürkçüleri, rütbeli askerleri, öğretmenleri, öğrencileri ve topyekûn insanlarımızı üstün meziyetleri ile birlikte ortaya döker, sonra da o günküler için, Geçmişinize bakın da utanın! diyeceğim gelirdi. Neden bu hâllere düşmüştük? Çünkü o günlerin Atatürkçülerinin, rütbeli askerlerinin, öğretmenlerinin, öğrencilerinin ve bir kısım insanlarının, kısacası, her bir kesimin büyük çoğunluğunun ana meşgûliyetlerinin, asıl görevleriyle hiç uyuşmadığını gördmüştük / görüyorduk. O günlerde bunların kendi görevlerinin dışındaki bütün işlerle, sanki esas görevleriymiş gibi, uğraşmakta oldukları Ω Meşhur Arap İlim Adamı İbni Haldun diyor ki, Ben bütün Milletleri inceledim. Bunların en üstünü Türk lerdir. Bunu böyle bil ha! Gazâli ise, Bir iş yaptıracağın zaman bu işi Türk lere ver. Çünkü onlar hile yapmazlar. diyor. Ner d e e e n nereye! 12 Temiz, M., Konuşa Konuşa Elde Var Sıfır, Düşünme Zamanı, Cumhûriyetimiz in 78. Yılında Bir Değerlendirme, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://gayalo.net/dosyalar/konuşa%20konuşa%20elde%20var%20sıfır.pdf YA DA http://gayalo.net/dosyalar/konuşa%20konuşa%20elde%20var%20sıfır.doc YA DA http://mtemiz.com/bilim/konuşa%20konuşa%20elde%20var%20sıfır.htm En Son Erişim Târihi: 5.01.2013. O zaman dilim varır mı, varmaz mı bilmiyorum...

15 ve durumlardan vazîfe çıkardıkları ve bu sapmaları, en basit bir deyimle, büyük mârifet (vatan borcu?) saydıkları, çok acı ve esef verici bir gerçek olarak ortaya dökülmüştü. O yıllar hep üzüntülü yıllarımdı bu yüzden Bence, bütün bu sapmaların temelinde kendi esas Kültürümüz ün câhili oluşumuzun gerçekliği yatmaktaydı. Kültürümüz de ümitsizliğe düşmenin büyük günah olduğunu bilmesem köşeme çekilir, öyle beklerdim. Ama Allah tan (CC) ümit kesilmez ya! Bu nedenle, herkesin karınca karârınca bir şeyler yapması gene Kültürümüz ün bir emri gereği olmalıydı. Hayâtımın anlatılmasını bir sebep addederek ilişkili olduğum kadarıyla o eski Atatürkçüleri, askerleri, öğretmenleri, öğrencileri ve kısacası, çocukluğumdaki her bir kesimi, elimden geldiğince, yaşadığım o günlere aktararak târihe bir kayıt düşmeyi sorumluluktan bir kurtuluş çâresi olarak düşünmüş bulunmaktayım. Bu nedenle, amacım, karınca kararınca, kendime düşen vicdanî sorumluluktan kurtulmaktı. Bu ana sebebin dışında bu eser, ayrıca, okuyucunun algısına göre i- lâve faydalara ya da akla gelmeyen başka ibretli durumlara da elbette işâret edebilir; yeter ki ve temennim odur ki, zararlı yönlenmelere sebep olmasın! Allah (CC), Peygamber (SAV) Efendimiz e ne diyor? Diyor ki, Sen doğru yola getiremezsin! Sen sâdece bildir (tebliğ et) ama doğru yola getirici olan sâdece benim. Bu kadîm kurala göre boş durmayıp hayırlı olduğuna inandıklarımızı kardeşlerimize anlatmakla görevliyiz. Bu görev terk edilemez. Çünkü görevi terk etmenin uhrevî sonucu ağırdır: Topyekün felâketlerin en önemli nedenlerinden biri, bu tür görevlerin çoğunluk tarafından ihmal edilmesidir. O zaman kurunun yanında yaş da yanmaktadır. Bu husus Dinimiz in temel esaslarından olup adına, Emr-i Bil Ma ruf Nehy-i Anil Münker-İyiliği tavsiye etmek, kötülükten kaçındırmak deniyor. Lut Kavmi nin yerin dibine batırılmasının esas sebebi bu kuralın Müslümanlar tarafında ihmal edilmesiydi. Bu yüzden felâket toptan gelmiş, kötülükler karşısında, İyiliği emredip kötülükten sakındırmadıkları, yâni sanki, Bana dokunmayan yılan bin yaşasın. dedikleri için, o gece teheccüt namazı kılan 80 000 Müslüman da, suçlularla birlikte yerin dibine batırılmıştır. Bu işlere hayâtımı karıştırmamın sebebi olarak kendimi bir örnekmiş gibi düşündüğüm, aslâ akla gelmemelidir! Yoksa sû-i zan ederek (kötü düşünerek), bana yalnızca sevap kazandırmış olursunuz! Hakkımdaki böyle sû-i zanlar, benim için elbette faydalıdır. Ama yapanlar için iyi olmadığını söylememek, benim için bencillik olacağından, onları uyarmak da benim için bir vicdan borcu oluyor.

16 KÜLTÜRÜMÜZ Giriş Meğer gençliğimde câhillikler içinde yüzüyormuşum. Üstelik câhilliğimin karabasanı da kendimi gözlemlememe engel teşkil ediyormuş, bütün bunlardan heberim bile yokmuş Geriye dönüp baktığımda, Eşsiz ve Yüce Kültürümüz ü öğrendikçe gerek davranış ve gerekse iç huzûru bakımından gittikçe normalleştiğimi görmüş bulunuyorum. Onun için bizim Kültürümüz, Maddî ve Mânevî Enerji ve Ölçü Kaynağımız dır. Bunu hiç unutma; bir levhaya yaz da hep gözünün önünde bulunsun! Çünkü Kültürümüz ü bilmeyen ve ona yabancı olan bir kişinin, benliğe, ardından çok kötü aşırılıklara düşmesi ihtimâli çok büyüktür. Böyle birini düşününüz! Bir bakarsınız farkında olmadan, kin, kibir haset ve ucub içine yuvarlanmış olduğu hâlde, onu idârecilerine 13 sövüyor 14, emperyalist güçlerle iş birliği içinde kolayca çalışıyor görebilirsin 15. 13 Temiz, M. Kültürümüzde (Dinimiz de) İdârecilere Îtaat Kavramı, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/kültürümüzde%20idârecilere%20îtaat%20kavrami.pdf YA DA http://mtemiz.com/bilim/kültürümüzde%20idârecilere%20îtaat%20kavrami.doc, En Son Erişim Târihi, 13.05.2014. 14 Temiz, M. Kin, Kibir Ve Haset Zemîninde (Derùnunda) Yeni Türkiye ye Doğru: Türkiye Cumhùriyeti Başbakanı nın Aleyhinde Yürütülerek Vatan Ve Milletimiz Aleyhine Dönüşen Kin Ve Kibrin Günümüzdeki Açınımları, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/kin%20ve%20kibir%20zemîninde%20(derùnunda)%20yeni%20türki YE YE%20DOĞRU.pdf YA DA http://mtemiz.com/bilim/kin%20ve%20kibir%20zemîninde%20(derùnunda)%20yeni%20türkiye Y E%20DOĞRU.doc, En Son Erişim Târihi, 23.04.2014. 15 Temiz, M., Taksim Gezi Parkı Olaylarının Düşündürdükleri-Olayların Mânevî Boyutu, Siz Aklınızı mı Oynattınız? Oyuna Geliyorsunuz! Memleketimiz Adına Bir Düşününüz: Önce Vatan ve Milletimiz, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/taksim%20gezi%20parki%20olaylarinin%20düşündürdükleri- OLAYLARIN%20MÂNEVÎ%20BOYUTU.pdf YA DA http://mtemiz.com/bilim/taksim%20gezi%20parki%20olaylarinin%20düşündürdükleri- OLAYLARIN%20MÂNEVÎ%20BOYUTU.doc, En Son Erişim Târihi: 19.04.2014.

17 Benlik (ucub) deyip geçmeyiniz! Kendini beğenmişlik (Arapçası u- cub), özellikle her bir insanda, Kültür Câhilliği üzerinde yükselir. Şu andaki kötülerimiz arasında en zararsızı gibi görünen bu câhilliğin insanlarımız üzerindeki olgunlaşmış olumsuz meyvelerini, daha çok son yıllarda olmak üzere, yaklaşık 200 yıldır görüyoruz. Daha açıkçası, bunların diğer kötü huylarla karmaşıklaşmış binlercesini de artık her gün ortalıkta görüyor ve biliyoruz. Kendini beğenmişliğin müşahhas görüntüsü, başkalarını aşağı ve değersiz görmekle başlar. Bu hastalık, her kesimde görülmektedir. En az görüldüğü kesim, tasavvufu yaşayan hâl ehli ile olgun mü minlerdir. Huzur yollarını mensuplarına, başka kültürler daha çok kendi menfaatlerini düşünerek; Kültürümüz ise, başkalarının menfaatlerini düşünerek bulmayı gösteriyor. Bu nedenle, başka kültürlerin özünde benlik ve bireysellik kavramı varken, bizim Kültürümüz ün özünde biz kavramı bulunmaktadır. Başka bir ifâdeyle, başka kültürlerin esâsında ego-benlik 16, bizim Kültürümüz ün esâsında biz ve paylaşma kavramı bulunuyor. Ama ne yazık ki, günümüzde insanlarımızın bir kısmı, Kültürümüz den haberleri olmadığı ya da ondan soğutulduğu veyâ başka kültürlere özendirildiği için, gün geçtikçe başka kültürleri yaşama gayretine girmekte, bu nedenle bencillikleri giderek artmaktadır. Artan bencilliklerin sonucunda da toplumumuz ayrışmaya 17, yalnızlaşmaya doğru hızla yol almaktadır. 1990 lı yıllarda bir gazete, Almanya da Müslüman olan bir gençten bahsediyordu. Gencin, Müslüman olunca, duygularını şöyle ifâde etmiş olduğunu okumuştum: Müslüman olmadan önce sâdece kendimden sorumlu olduğumu, şimdi ise bütün insanlardan sorumlu olduğumu hissediyorum. Bu nedir biliyor musunuz? Bu, bakış açısının îman nûru ile fıtrî (yaratılış) mecrâsına girmesidir. 16 Temiz, M., Bencillik, Ben! Ben! Ben!, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/bencillik%20ben%20%20ben%20ben.pdf YA DA http://mtemiz.com/bilim/bencillik%20ben%20%20ben%20ben.doc, En Son Erişim Târihi: 19.10.2013. 17 Temiz, M., AMA BİZLERİ AYRIŞTIRDILAR, Bir Facebook Diyaloğu Ve Sonrası, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/ama%20bizleri%20ayrıştırdılar.pdf YA DA http://mtemiz.com/bilim/ama%20bizleri%20ayrıştırdılar.doc, En Son Erişim Târihi: 23.04.2014.

18 Gerçekten, Kültürümüz ü inceledikçe zamanla insanlara ve yaratılmışlara karşı şartsız katıksız ve karşılıksız olarak daha çok sevgi duymaya, Yunus un dediği, Yaratılanı hoş gör, Yaratan dan ötürü felsefesine daha çok yaklaşmaya başladığımı ben de hissettim, hissediyorum. Hattâ şu sıralarda, kim olursa olsun, günah işleyen insanları gördükçe onlara durmadan duâ etmeden geçemediğimi îtiraf etmek zorundayım. İnsanları, insanlık fıtratı doğrultusunda geliştiren Kültürümüz ün bu özelliğini aman göz ardı etmeyiniz! Yüksek Lisans ta danışmanlığını yaptığım bir araştırma görevlimiz, Boğaziçi Üniversitesi nde Doktora sını yaparak Bölümümüz e geri döndüğünde, orada iken bir yaşlı hocanın, birçok başarılara imzâ atan bir öğrencisini şiddetli bir şekilde kıskandığını, onun başarılarını gölgelemeye çalıştığını söyleyince, buna önce hayret etmiştim. Ama şimdi, inandığı ve özlemi içinde yetiştiği başka kültürler açısından, bu hocanın bu kıskanç-lığını kolayca îzah edebiliyorum. Sünnet Kelimesi Meğer Sünnet in anlamı ne imiş, bir bilseniz... İnsanın küçüklüğünde duydukları hiç unutulmuyor. Bunlardan biri de küçük iken çok sık duymuş olduğum, Ehli Sünnet tenim sözü idi. Dinî temel bir eğitimim olmadığı için bunun ne anlama geldiğini son yıllara ka- Bu dönüşümümde, elime sıçrayan kaynamış çay suyunun ıstırâbını yaşayınca, Cehennem in dehşetini kavradığımda, buna kimsenin dayanamayacağını hissedişimin büyük etkisi olmuştur. Bu gerçekleri bilmeyenlere ancak en etkili olarak duânın fayda verebileceğini düşünüyorum. Çünkü Müslümanların birbirlerine yaptıkları duâlarla anne ve babanın çocukları için yaptıkları duâların reddedilmediğini biliyoruz. Allah ın (CC) sevgili bir kulu, deniz kenârında eğlenen coşkulu genç kızların yanından geçiyormuş Kızlar, ondan bize duâ et dediklerinde, Allah ın (CC) sevgili kulunun nasıl davrandığını bir düşününüz! Onun, Allâhü Teâlâ sizleri Cennet te de böyle sevinçli etsin! şeklinde yaptığı duâ, beni müthiş bir şekilde etkilemiştir. Çocukların okuduğu kitaplar husûsunda seçici olmalıdır. Gençliğimde bozuk kitaplar okumuş olsaydım, böyle güzel davranışlardan hiç haberim olur muydu? Düşününüz! Marksist kitapları okuyanların Marksist, Leninist olduklarını; sağcı Masonik kitapları okuyan çocukların kapitalist olduklarını; halkçı kitapları okuyanların, kültürlerinden bihaber oldukları ve aşırıya saplandıkları için militarist solcu ve anarşist olduklarını; kültürel ve dinî ölçüleri zorlayarak aşırılığa kaçmış bâzı Müslüman yazarların kitaplarını okuyanların şiddet yanlısı gruplara karıştıklarını bilmelisin! Atatürkçü kesilenlerin önemli bir kısmının İslâm a karşı tavır aldıklarını, Müslümanları Cumhûriyet düşmanı olarak vasıflandırdıklarını görmüyor muyuz? Cumhûriyet in ilk yıllarında ödenek çıkartılarak, sırf Medrese de yetişmiş, yurt dışına hiç gitmemiş, Sunî İslâm âlimlerinden Elmalılı Hamdi Yazır a Kur an ın tercüme ettirildiğini bilmeyen var mı? Günümüzdeki Atatürkçülerin, Müslümanları Cumhûriyet düşmanı saymaları, apaçık Kültür câhili olduklarının bir örneği değil mi? Bütün bu sapmaların temelinde ya kendi Kültürümüz ün temel esaslarını yeteri kadar bilmemek ya da bilinçli bir hâinlik yatmaktadır. Daha çok rejim kurbanları oldukları için Kültür câhili olanları hepimiz affedebiliyoruz. Çünkü onlar bilmediklerinden ya da yanıltıldıklarından dolayı bir derceye kadar mâsum sayılabilirler ama hâinleri aslâ Bu nedenle, okutulsunokutulmasın kavgaları nedeniyle yıllarca okullarımızda bu zehirlere karşı okutulamayan, kendi Kültürümüz ün temel esaslarının, kestirme bir panzehir olarak, okullarımızda yeni nesillere olsun bir an evvel doğru-dürüst öğretilmesi gerekmektedir. 18 Temiz, M., Kültürümüz ün Koruyuculuğu Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/kültürümüzün%20koruyuculuğu.pdf YA DA http://mtemiz.com/bilim/kültürümüzün%20koruyuculuğu.doc, En Son Erişim Târihi, 11.04.2014.

19 dar bilmiyordum. 2000 li yılların başlarında sınıfta bir öğrencimin bir münâsebetle sünnet kelimesinin orta yol anlamına geldiğini söylediğinde önce şaşırmış, sonra da son derece sevinmiştim. Şaşırmıştım! Çünkü o ana kadar Kültürümüz ün temel kırıntılarından saydığım bu sözün bu kadar zengin bir kavramı ifâde ediyor olmasına ve de yıllarca günlük yaşantımızın hemen her ânında kullandığımız bu kelimenin, anlamını öğrenmek için yarım saatlik bir araştırma ve öğrenme çabası göstermeyişime şaşırmıştım. Hâlbuki yaşayışımda, her türlü iş ve davranışlarımda aşırılıktan kaçmak, orta bir yolu ve ölçüyü izlemek âdetâ benim karakterim gibiydi. Daha doğrusu, Kültürümüz ü bütün yönleriyle öğrendikçe, farkında olmadan, bu ölçülerin benim karakterimle çakıştığını görüyordum. Bu yönümle şimdi daha mutluyum, daha sevinçliyim. Böyle bir birikim içinde iken anlamını hiç de merak etmediğim, Ehli Sünnet tenim sözcüğünün ne önemli ve ne de büyük bir prensibi içerdiğini görmekle, Kültürümüz ün önemsiz gibi görülebilen her mütevazı söz ve kavramının bile büyük zenginlikleri içinde barındırdığını anlamıştım. Aslında bu örnek, Kültürümüz ün ne derece mükemmel ve kusursuz tabiatının eşsiz olduğunun bir delîliydi. İşte, bu basit gibi görünen sözcüğün, son derece içerikli ve hârikulâde anlamlı oluşununu, şimdiye kadar öğrenmeyişime şaşırmıştım. Sevinmiştim! Yukarıda da söylediğim gibi, her hususta orta bir yolu 19 izlemek â- detâ benim bir hedefimdi. Bu nedenle, hayat ve yaşayışımın Kültürümüz e Çünkü bu küçük, basit fakat o kadar önemli olan anlamıyla Kültürümüz ün karşısında câhilliğim biraz daha azalmış, biraz daha aydınlanmıştım. Kültürünü bilmeyen bir Müslüman ın aşırılığa kaçması çok kolaydır [Bu karara ancak yaşadığım tecrübelerimle ulaşmış bulunuyorum. Bir Müslüman dememin sebebi şudur: Diğer milletlerin kültürleri insan tabiatına (fıtratına) uymamaktadır. İnsanın yaratılışına (fıtratına) en uygun kültür sâdece bizim kültürümüzdür]. 19 Temiz, M., Ehli-Sünnet (Orta Yol Ehli) ve Aşırı Uçlar, Alındığı İnternet Elektronik Adresi: http://mtemiz.com/bilim/ehli- SÜNNET%20(ORTA%20YOL DAN%20GİDENLER)%20VE%20AŞIRI%20UÇLAR.pdf YA DA http://mtemiz.com/bilim/ehli-

20 yaklaşımını kaleme alma ve gelecekle paylaşma heyecanımı yenemedim, bağışlayınız! Çünkü Türkiyemiz de aklıselîm istikâmetinde, orta ölçüleri izleyenler çok azalmıştır. Zannediyorum, günümüzde yalnızlık çekenlerin çoğu da bu gibi insanlar içinden çıkıyordur. Günümüzdeki çoğu kimselerin her biri, aşırı bir uca bağlı durumda, âdetâ abone... Bunun, en basitinden, bir Kültürel (Dinî) câhillik alâmeti olduğunu kolayca görebiliyorum, şimdi Neden mi? Çünkü ilk tecrübeyi görmüş olarak kendimden biliyorum: İnsanların doğru ya da yanlış bir takım fikir blokları tarafından parsellendiği yüzyılımızda hiçbir kesime ve hiçbir hizip ya da politik gruba dâhil olmadığım, her yerde, her hususta ve herkese karşı mâkul ve iyi niyetli olduğum halde, kimseye yaranamadım da ondan! Sâdece aklıselîmim sâyesinde izlediğim ölçülü davranışlarım (Orta Yol 20 ), beni yönlendirmiştir de ondan! Bu ölçülü davranışlarımın farkına varan, Rektör Yardımclığına kadar yükselmişi bir öğretim üyesi arkadaş yakın bir geçmişte bu özelliğimden dolayı bana, Sen hiç kimseye kendini kullandırmamışsın! demişti de, yaranamadım sözünün üzerimdeki olumsuz psikolojik baskısı bu sözle biraz hafiflemişti: Çünkü kimseye yaranamadım sözünün rahatlatıcı bir yorumunu duymuştum da onun için... Demek ki, Mustafa! kullandırmamışsın kelimesinden anlaşıldığına göre, sen şu ana kadar hep özgür kalmışsın! Yolun Doğru Yol dur. Bu Yol dan ayrılma! demiştim o zaman, kendi kendime Bu yüzdendir ki, ben aslında beni kendilerinden saymayanların hepsindendim, hepsindenim. Ama bu çılgınlıklar dünyâsında akıldışı olaylar o SÜNNET%20(ORTA%20YOL DAN%20GİDENLER)%20VE%20AŞIRI%20UÇLAR.doc, En Son Erişim Târihi: 04.01.2014. Bir gruba yaslanmış olsaydım, benim için, o grubun baş tacı olabilmek de elbette zor değildi. 20 Temiz, M., Ehli-Sünnet (Orta Yol Ehli) ve Aşırı Uçlar, Alındığı İnternet Elektronik Adresi: http://mtemiz.com/bilim/ehli- SÜNNET%20(ORTA%20YOL DAN%20GİDENLER)%20VE%20AŞIRI%20UÇLAR.pdf, En Son Erişim Târihi: 04.01.2014.

21 kadar çoğaldı ki, ölçülü davranışın (Orta Yol un) bilim ve teknolojik araştırmaları dışında kullanılması çoktan unutulmuştu. Öyle bir devirde yaşıyoruz ki, bir kimse kendisini bir gruba illâ girmek zorunda hissediyor ya da hissettiriliyor. Günümüzdeki mevcut havanın yanlış olan tarafı burasıdır. Özgürlük diye bağırıyorlar ya Bunlara inanmayınız! Bilerek ya da bilmeyerek en başta özgürlüklerini kaybederek bir yerlerin maşaları olmuş olanlar, bu özgürlük çığlığı atanlar arsında bulunuyor Şeksiz şüphesiz, bunu böyle bilmeli! Bir Müslüman insan, Kültüründen habersiz olursa, esen rüzgâra kolayca kapılabildiği için Kültürün verdiği inanç ve kuvvet kararlılığı enerjisinden mahrum olduğundan, bu hava nedeniyle, bir gruba katılmayı zorunlu imiş gibi bir zayıflığa düşüyor / düşmektedir. Hattâ günümüzde, sağcısı, solcusu, Müslümanı, Gayrimüslimi, hemen herkes bu hava nedeniyle bilimsel olarak tanımlanan bir Mahalle Bakısı altında olduğunun farkında bile değildir. İşin enteresan tarafı, bunların hemen hepsi, özgür olduklarını haykırmaktan da geri kalmazlar / kalmıyorlar. Bu baskının çekirdeğinde, insanlar ne der, komşular ne der, arkadaşlar ne der, çevreden ne derler gibi düşünce kırıntıları vardır. Bu düşünce kırıntılarının en salgın hastalığının adı, desinler dir. Sırf bu gibi baskılar ve hastalıklar sebebiyle, bir gruba ya da bir cemaate mensup olan bir kişi geçekten özgür davranamıyor: Böyle bir kişi, diğer bir grup ya da cemaatten biriyle, gerçekten istese bile, açıktan açığa samîmiyet kıramıyor; tarafsız bir hizmet yapmak istese yapamıyor. Ve de tarafsız görünmeye çalışsa, kendi yandaşları tarafından önce îkaz ediliyor, sonrası, cezâlandırmaya kadar gidiyor. Hâlbuki sorsanız, kendisinden özgür kimse yoktur. Herkes özgür olduğunu söyler ama ben yalnızca gözlemlerime inanıyorum: Sonuç cümlesini baştan söylersek, Arkadaşlar! Allâhü Teâlâ ya tam teslim olmadan hiçbir Müslüman, gerçekten özgür olamaz. Bunun yolu Kültürümüz ü özümlemekten geçiyor, o kadar 21 Özümlediğin oranda özgür olabilirsin! 21 Temiz, M., Sonsuz Özgürlük Ve Özentinin Kozak Ve Acı Meyveleri, Mânevî Bunalım Ortamında Sağcı Ve Solcu Kutuplaşması, http://mtemiz.com/bilim/sonsuz%20özgürlük%20ve%20özentinin%20kozak%20ve%20aci%20 MEYVELERİ.pdf YA DA

22 Ondan sonra ölçüsüz davranışların insanı bir bir ayrıştırdığını 22 görürsünüz! Artık ölçülü davranışların yerlerinde nefis, hırs, ihtiras, şiddet ve zevkü sefâ, gibi, mânevî hastalıklar yerleşmiş olan bir yaşam... Şimdiye kadar, benlikten korktuğum için, tarafsız davranışımın reklâmını hiç yapmamıştım. Bu yüzden de tanınmıyor; böylece kimse beni kendinden sayamıyor ve çoğunlukla da insanlar bana hep mesâfeli davranıyorlardı. Sürüp giden bu çoğu soğuk bakışlar üzerine aklıma gelmişti. Kendi kendime demiştim ki: Mustafa! Kendinden bahsetmeyi sevmediğini biliyorum ama ne kadar çok sevmiyorsan da kendinden biraz olsun bahsetsen, ne olur? Herkes seni şöyle iyice bir tanısa, bundan ne zarar gelir? Belki bunun da bir faydaları vardır. Birkaç ay evvel bir münâsebetle bir okul arkadaşıma biraz açılmıştım da cevap olarak bana, Şimdi seni biraz daha iyi tanıdım... diye yazmıştı. Demek ki, bu tutumum yüzünden arkadaşım bile zamanında beni tam olarak tanıyamamış Biraz daha tanınmanın faydası olmuş olacak ki, arkadaş böyle yazıyordu. Kendimi o an, geçmiş adına biraz ilgisiz ve suçlu hissetmiştim doğrusu! Arkadaşın bu sözü beni biraz yumuşatmış olacak ki sonunda aşağıdaki kanaate varmak benim için zor olmamıştı. İnsanlar birbirlerini ne kadar iyi tanırlarsa, memleket sathındaki çekişmeler, sen-ben kavgaları belki daha az olur, insanlar birbirlerine daha çok güvenirler... Bunu, aslında, genel bir kâide olarak biliyordum. Fakat başka baskın kanaatlerim olmuş olacak ki, ihmal etmişim / etmiştim. Anca uyanmıştım. Okul arkadaşım tarafından tetiklenen bu kararım beni hem şaşırttı, hem de rahatlattı desem yerinde olur. http://mtemiz.com/bilim/sonsuz%20özgürlük%20ve%20özentinin%20kozak%20ve%20aci%20me YVELERİ.doc, En Son Erişim Târihi: 25.03.2014. 22 Temiz, M., Ama Bizleri Ayrıştırdılar, Bir Facebook Diyaloğu Ve Sonrası, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, http://mtemiz.com/bilim/ama%20bizleri%20ayrıştırdılar.pdf YA DA http://mtemiz.com/bilim/ama%20bizleri%20ayrıştırdılar.doc, En Son Erişim Târihi: 23.04.2014. Şu yazıda zorunlu olarak kullandığım ben leri telaffuz ederken bile o kadar zorlanıyorum ki Konfüçyüs, İnsanlar birbirlerini ne kadar fazla anlarlarsa çözümsüzlükler o kadar az olur. diyor.

23 O âna kadar kendimden bahsedeceğim hiç aklımdan geçmiyordu. En yakınımda bulunan arkadaşım da, Şimdi seni biraz daha iyi tanıdım. Diyorsa, her halde bu tavrımdan vaz geçerek, birkaç kelime ile de olsa, kendimi şimdi biraz daha açmam gerekiyor, diye düşünmüştüm. Binbir etki içindeki gençlik yıllarında çok açılmak, dallanmak belki daha zararlı ve kontrolsüz olabilirdi ama bu yaşa gelmiş birisinin bu benlik açılımının eskisi kadar zararlı olamayacağı da bir gerçekti. Cesâretim belki bu son teşhisten geliyordu. Emekliliğime yakın seminer şeklindeki bir toplantıya katılmıştım. Toplantıda öğrendiklerimden çok memnun kalmıştım: Meğer insanın kendini tanıtması, Kalite Yönetimi nde Yaygın Etki sınıfındanmış Bunu da duyunca yukarıda bahsettiğim kararımdan biraz daha memnun olmuştum. Ama tecrübelerime göre, aşağıdaki husûsu da peşin olarak söyleyebilirim. Sakın alınmayınız! Ne yaparsan(ız) yap(ınız), ideolojinin kurbanı olanlarla uç fikirlere sâhip olanlarda akıl ile sağlıklı düşünce ve fikirler kısa devre edilir. Bu nedenle bu sözler, dünyânın en akıllı, en faydalı, en meşhur ve en ölçülü bir insanı tarafından dahî söylenmiş olsa bile bunun, ideolojik gruplarla aşırılığı benimseyenler üzerinde, hiç bir etkisinin olamayacağı artık herkes tarafından bilimsel olarak biliniyor. Bir de: Her insanın en sevmediği bir şey vardır. Benim de karakter olarak en sevmediğim insan tipleri var: Aşırı uçlara ifrat ve tefrit diyorlar (İfrat ortalamanın üstündeki maksimum; tefrit ise ortalamanın altındaki maksimumdur). İdeoloji, öfke, cezbe (trans hâli), aşırı sevgi, aşk gibi durumlarda akıl, bunların dereceleri nispetinde kısa devre olur (işlemez), bu yüzden kişi sağlıklı karar veremez. Meselâ, William Shakespeare, İnsan sevdiğinin aptallıklarını ağıbaşlılığına yorumlar. diyor. İnsan bünyesindeki dengenin dışında kalan bu uç durumlar, devamlı olursa bunlar birer psikolojik hastalık olur. Geçmişte, kısa süre de olsa, ben de bu psikolojik hastalıkların bir kısmına farkında olmadan yakalanmıştım. Din ve Kültürümüz ü tanıdıkça normalleştim. Şimdi kesin olarak inanıyorum ki bugünkü Yeryüzü nde insanın yaratılışına en uygun din ve kültür, sırasıyla, bizim Dinimiz ve Kültürümüz dür.

24 En sevmediğim insan tiplerinden biri, kendisi beş para etmediği hâlde, karşısındaki insana insan olarak değer vermeyen, karşısındakine yukarıdan bakan kibirli kimselerdir Ω. Bu eser, mütevazılığı bir davranış biçimi kabul edip her zaman olgun davranan çoğu saygın insanlar karşısında, günümüz dünyâsında sayıları oldukça artmış bulunan, Ne oldum delisi olup da elifi mertek zanneden tipler için faydalı bir uyarma işâreti de olabilir. Öyle ki bu eser, çevresine her zaman tepeden bakarak bir istihzâ tavrı sergileyenleri kendi kapasite ve yeteneklerini gözden geçirerek seviyelerini tesbite de yarayabilir. Ve de böylece bu tiplerin belki bâzıları, insanlık seviyelerine dönerek insanî değerlerini kazanmış olabilirler. Bu da herhâlde bir hizmet olabilir, kafaları havada olup istihzâ ile bakanların çoğunun gerçek seviyelerini bulmaları sâyesinde Peki! Kendini duyurmanın başka ne faydaları olacak? derseniz, benim gibi aşırılıklardan kaçanların sayısını da, ayrıca, 1 artırmış oluruz, o kadar +1 de az değil Hak bildiğin yolda 1 artmak Bu da bir fayda değil mi? Üniversitede ateist bir hocam vardı. O derdi ki, Hak bildiğin yolda tek de olsa gideceksin! Şimdiye kadar benlik konusunda hocamın bu prensibini uyguladım. Gördüm ki bu mütevazılık, şimdiye kadar bana sâdece tepeden ve yan bakışları artırmış... Mütevazılığın iyi bir davranış olduğunu zannediyordum. Ama ne gariptir ki ben de bu hususta aşırı gitmişim, tâ ki yakın bir zamanda: Ω Sevmediğim diğer bir tipi de şu sıralarda (2012 Eylül) yeni keşfetmiş bulunuyorum: Sana dost görünüp de senin kuyunu kazmaya çalışan fakat bu niyet içinde bile, gerektiğinde yüzüne gülerek senden faydalanmaktan da vaz geçmeyen kimse Ne kötü bir kişilik Günümüzde bâzı parası bol fakat câhil olan ya da birkaç şey öğrenip, hele bir de bir makam ya da makamcık yakalamış ise, bu yüzden kafaları havada olanların da yanlarına yaklaşılmıyor. Aslında çok şey bildiklerini zanneden bu insanlar, kendilerini aşacak seviyede olamadıkları için, hadlerini de bilemezler. Bunlar, Bütün bildiğim, hiçbir şey bilmediğimdir. diyen Aristo nun mütevazılığından çok uzak olup dalında olgunlaşamayarak kozak kalmış, Güneş ışığı ile kıvamına gelememiş, dalında sipsivri dik duran acı meyveler gibidirler. Yeteri kadar bilgi ve beceriye sâhip olanlar ise, olgunlaşmış oldukları için, dallarında başını aşağıya doğru çevirmiş tatlı meyveleri hatırlatırlar. Elifi mertek zanneder. Sözü, çoğu kere bu gibi kozak ları tasvir edebilmek için kullanılır. Vefât etmiş olabilir düşüncesiyle adını söylemeyeyim.

25 Aşırı derecede mütevazı görünmeyiniz! Çünkü yetersiz ve kapasitesiz kimseler, bu davranışınızı sizin âcizliğinize yorumlarlar anlamına gelen bir veciz sözü görüp bunu tecrübelerimle karşılaştırmama kadar Ama şuna seviniyorum: Şimdi fazlasını bir hatâ olarak değerlendirebileceğim bu aşırı mütevazılığımın, bereket versin ki, çoğu hususlarda Orta Yol dan uzaklaşmama pek fazla yol açmamış Orta Yol da tek olduğumu zannetmiyorum. Sayılarımızı 1 artırdığım için de şimdi daha da mutluyum. Haa! Az kalsın unutuyordum. Peygamberimiz (SAV) demiş ki: Sizin en hayırlınız, başkalarına daha fazla faydalı olanınızdır. Bu nedenle bir insan, çoğu insanların yaptıkları gibi, hayat ve tecrübelerini aynı zamanda târihe not düşmeli ki, kendisi ile birlikte yok olmaktan kurtulan bu notlardan birileri belki faydalanabilir µ, tıpkı Aknef adlı filosofun dediğine benzer olarak Aknef: Ben bu mertebeye insanların hatâlarını görüp onlardan dersler çıkararak o hatâları yapmamak sûretiyle geldim. demiş İnsanların güzel davranışlarından faydalanıldığı gibi, hatâlarından da dersler alınabilir. Güzel davranışlarımı bilmiyorum ama hatâlarımı sergileyerek böylece ben de başkalarına ibretlik olabilirsem, ne mutlu bana! Bu da insan için güzel bir azık olmalı, her hâlde Kendimden bahsetmem için sizce de bunlar yetmiyor mu? Buna benzer bir söz de aşırı merhâmet için söylenir: Fazla merhâmetten maraz doğar. derler. µ Bendeniz de geçmişte hayatlarını okuduğum kimselerden çok şeyler öğrenmiştim. Bu eseri okuduğunuzda eleştirilerinizi bildirirseniz bu daha iyi bir insan olmam için etkin bir sebep olabilir (mustafatemiz@pau.edu.tr ya da mustafatemiz@yahoo.com).

26 ÇOCUKLUK GÜNLERİM Atalarım Atalarımın, Gümüşâne nin Torul civârına Tokat tarafından, Tokat a ise, Orta Asya dan gelmiş olmaları kuvvetle muhtemeldir. Babamın lakâbı Gayaloğlu idi. Bunun, Kayıoğlu ndan geldiğini zannediyorum. Ama Soyadı Kânunu çıkınca soyadı olarak âilemiz, Temiz i seçmiş Annem tarafının lakâbı ise Bediroğlu ydu. Bu yüzden olmalı ki, dayımın soyadı Bedir idi. Geçmişimizin lâkaplarından anlaşıldığına göre, baba tarafından Türkler in Kayı Boyu na âit olduğumuzu zannediyorum. Babam, sık sık dedemin Balkan Savaşı nda kaldığını söylerdi. Çocukluklarında Ruslar ın tâ Memleket e kadar her yeri işgal ettiklerini, yol açmak için, onları işçi olarak çalıştırdıklarını, sonra 1917 de Rusya da Çarlık idâresinin yıkılmasından sonra kendiliklerinden geri çekildiklerini, ardından çok büyük bir kıtlık ve yoksulluk çektiklerini uzun uzun anlatırdı. Öyle ki, o kıtlık ve yoksulluk günlerinde ekmek bile yokmuş Ormanlardan, meselâ, kızılcık meyvesini toplayıp kuruttuktan sonra değirmende öğütüp un hâline getirerek ekmek yapıp yerlermiş Yerlermiş ama bu da onları kabız yaparmış Benzer şekilde kırlarda başka ot ve yemişleri de toplar, kurutur ve bunlardan gıda olarak faydalanırlarmış Askerliğini Sarıkamış ta yapan babam, bâzen uzun kış gecelerinde, arkadaşları bize geldiğinde, askerlik hâtıralarını, katıldığı savaşları, uzun uzun anlatırdı. Ben doğmadan önce muhtarlık da yapmış... Çevresinde sevilir, sayılır, sözü dinlenir bir kimseymiş

27 Çocukluğum Ben, 5 erkek, 4 kız olmak üzere, 9 kardeşin sondan ikincisi olarak doğmuşum. İsmimi Mehmet koymuşlar. Doğum yılım, kesin olarak bilinmiyor. Eskiden çeşitli imkânsızlıklar sebebiyle birkaç çocuk doğduktan sonra, dağlar, taş ve kayalıklar arasındaki keçi yollarından, günlerce süren yaya yolculuktan sonra, Gümüşâne nin Torul nahiyesine gidilir, nüfus idâresine çocukların hepsi birden bir defâda toplu olarak yazılırmış Ben de toplu yazılanlar arasında olanlardan biriyim. Bu yüzden yaşım, kesin olarak bilinmiyor. Memleketteki evimiz, Tirebolu da Karadeniz e kavuşan Harşıt Çayı nın Uluköy ile Harşıt arasındaki bir yamacındaydı. Eğimi yaklaşık 25 o - 30 o bulunan Toluş Tamı adı verilen yerde evimizden başka iki akraba evi daha vardı. Evlerin bulunduğu yerden uzaklıkları yer yer 200-300 m aşağısından başlayan ağaçlı ya ya sarp kayalıklar, 300-400 m ye varan mesâfelerle Harşıt Çayı na kadar inmektedir. Sarp kayalıklar, Harşıt Çayı nın karşı kenârından tekrar yükselmeye başlamakta vâdinin bu yamaçları Tönnük, Şıflı ve Taşlıca köylerine kadar yükselmektedir. Toluş Tamı na yaklaşık 1-2 km uzaklıkta ve Harşıt Çayı çevresinde Bük adı verilen ve 3-5 evin bulunduğu bir yerleşim yeri daha vardır. Toluş Tamı ndan Tünnük e gitmek için bu Bük ten geçilimektedir. İnsanlar paçalarını yukarı çekerek gerektiğinde Harşıt Çayı nın belli sığ yerlerinden karşı tarafa geçebilmektedirler. Böyle durumlarda derenin suyu, diz-bel arasına, bâzen bele kadar, yükselmektedir. Ama bu geçiş belli cesâretli insanlar içindir, herkes geçemez. Halkın birleşerek topluca yaptıkları köprülerle bu geçişler bâzen kolaylaşsa bile, büyük bir taşkın ânında bu köprülerin dere tarafından yıkılarak götürüldüğü sık sık olan bir durumdur. Köprüsüz durumlarda geçişlerin yine eski usulde olduğunu tahmin edebilirsinz. Böyle durumlarda çok can kaybının olduğunu sık sık duymak da mümkündü. Harşıt Çayı, bâzen mahalle göre Harşıt Deresi ya da Harşıt Nehri diye de anılabiliyor.