RÛSTEMHAN. (Söyleyen: Fazıl Yoldaşoğlı, Kaydedip hazırlayan: Hadi Zarif) Destandan Parça



Benzer belgeler
"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

ALTIN BEŞİK / ALTIN BEŞİK

tellidetay.wordpress.com

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ÜÇYALGANDAKIRKYALĞAN / ÜÇ YALANDA KIRK YALAN

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

Ana yurtın aman bolsa, Rengi-royin saman bolmas. Sıgırnifi süti - tilide, Emin qutı - elide. Suvnı bersefi elge, Yaşnarsen mifi yılge. Tuqqan yerde tu

Samed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

, ERZİNCAN, TÜRKİYE.

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

Öteþ Alþýnbay Ulý* Þiirler ( )

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

Tam Ekran İçin f5 basınız.

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Insanı başa taç yaptım. Ne eğildim, ne de saptım. Acılardan ilaç yaptım. Aşık Şahturna Hayatı ve Şiirleri

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

bez gez sez tez biz çiz diz giz boz roz koz poz toz yoz çöz göz köz söz buz muz tuz büz düz güz

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

, ERZİNCAN, TÜRKİYE.

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

Çileler sıkıntı yoldaşın oldu Ömrüne her zaman kahırlar doldu Henüz açan gülün çok çabuk soldu Dört mevsim bitmeyen kış mıydın anne

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

GÜZEL SÖZLER. (Derleyen; Veyis Susam) * Ne kadar çok olsa koyunun sürüsü, Ona yeter imiş kasabın birisi. * Alçak, ölmeden önce, birkaç kere ölür.

BENDEN SELAM OLSUN BOLU BEYİ'NE

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

Paragraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir?

Şimşon, Tanrı nın Güçlü Adamı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Bir Açık Kaynak Masalı Bölüm 1: Kasabanın Dışında Bir Meyve Ağacı

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır.

Hilton Garden Inn Istanbul Golden Horn

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Şimşon, Tanrı nın Güçlü Adamı

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

9-11 Aralık 2016 Erciyes Dağı Kış Tırmanışı Faaliyeti Raporu Hazırlayan: Katılımcılar: Amaç: Hava Durumu: Ay durumu: Kamp Malzemeleri:

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına.

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

KALIPLAŞMIŞ KELİME ÖBEKLERİNDE ANLAM

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

KARACAOĞLAN DEYİŞLERİ

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

Agape Kutsal Kitap - God's Love Letter Scriptures

ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK

İ.Ö 100 Temel Eser. Kategori: Şiir Salı, 11 Ağustos :32 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF. Çanakkale içinde aynalı çarşı

œ œ œ. œ œ œ œ œ œ œ œ

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

Firuze Keleş. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı'yla birlikteydi ve Söz Tanrı'ydı.

Sevda Üzerine Mektup

Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir.

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması BEZELYE TANESİ

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

Derleyen: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

Derleyen: Yücel Feyzioğlu. Resimleyen: Serap Deliorman

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

Transkript:

RÛSTEMHAN (Söyleyen: Fazıl Yoldaşoğlı, Kaydedip hazırlayan: Hadi Zarif) "Rüstemhan" beşten fazla (bazı âlimlere göre ondan da fazla) müstakil destandan meydana gelen destanlar arasında yer alan meşhur eserdir. "Rüstem" serisindeki destanlar, özellikle 16-18. asırlarda Türkistan'da büyük şöhret kazanmış. Destanın beşten çok nüshası asrımızın otuzlu yıllarında bahşıların ağzından kayda geçirilmiş. Bunlar içinde 1937 yılında Fazıl Yoldaşoğlu'ndan kayda geçirilen nüsha, epikliği, mükemmelliği ile diğerlerinden ayrılır. Onu meşhur folklorcu âlim Hadi Zarif neşre hazırlamıştır. Bu nüsha Özbek ve Rus dillerinde bir çok kez basılmış. Son olarak "Rüstemhan" destanının 1972 yılında Özbek destanları arasında ilk defa Moskova'da akademik neşri gerçekleştirildi. Destanda kahramanlık, efsanevî ve tarihî yönelişleri birbirini tamamlamakta. Onda, Aktaş yurdundaki padişah Sultanhan ve oğlu Rüstemhan'm münasebetleri, hizmetkârları, mollalar, halk vekillerinin tipleri çok güzel halk diliyle tasvir edilmiş. Rüstem mert, kahraman, âdil bir yiğit sıfatında ibretli karakterdir. O, okuyucunun yâdında kalacak kahramandır. Destandan Parça Zamaninde Aktaş vilayetide Sultanhan değen ötdi. Sultanhannifi üç zaifi bar edi, tuğmeydigen eybi bar edi. Nece vakt Aktaş memleketide padşalik kildi; yaşi kaytib, sakali akarib kaldi. Öyleb: "Endi mende ferzend bolmasa, ölsem bu mülkü maller beege kalsa, özim ölgen küni menden heç bir nişan bolmay, padşalik devletimge bölek kişi ege bolsa mene faydasi yok. Endigi padşalikni nime kılayin. Emeldarlernift hemmesini yığib alayin, ular bilen bir maslahat kılayin, padşalik bilen yurtini özige bereyin; padşalikde arttirgen malu mülkimni hatinlerge tapşırib, terki dünya kılayin" deb, emeldar ciğadar, serdar beklerige haber kildi. "Sultanhan çakırdi" deb hemmesi yığılib, hannift hizmetide bolib turdi. Bunde bulerge karab, Sultanhan bir söz aytib turgen eken. Emeldarler, kulak salgin dadime, Men küyib yanamen öz ötime, Mende endi birar ferzend bolmadi, Endi ege bolin Aktaş yurtime... Öylesem, kuriydi tenden kuvvetim, Yokdir bu dünyade körgen rahatim, Menden nişan bolmadi bir ferzendim, Öylesem, beege menin devletim. Sene kalsin Aktaşdey memleketim. Mene derkar emes şahlık şevketin, Nime kılay bu padşalik devletin; Öyleb tursem, ötib ketdi nevbetim, Yokdir menin oğil-kızden ferzendim. Ege bolsafi, mene bu memleketin... Zamanında Aktaş vilayetinde Sultanhan yaşamış. Sultanhan'ın üç hanımı vardı, doğurmama aybı vardı. Uzun süre Aktaş memleketinde padişahlık etti; yaşı ilerleyip, sakalı ağarıp gitti. O, "Şimdi benim çocuğum olmasa, ölürsem mal mülk sahipsiz kalsa, öldüğüm gün benden hiçbir nişan olmayıp devletimin başına başka biri geçse bana faydası yok. Böyle padişahlığı ne yapayım. Adamlarımın hepsini toplayayım, onlar ile danışayım, padişahlık ile yurdu onlara vereyim. Padişahlıkta biriktirdiğim malı mülkü hanımlara bırakıp inzivaya çekileyim." diye düşünüp söz sahibi, rütbeli, komutan beylerine haber etti. "Sultanhan çağırttı" diye hepsi toplanıp, hanın huzuruna geldiler. O zaman bunlara bakarak, Sultanhan şöyle söylemiş: Hizmetkârlar, kulak verin sözüme Ben yanıp gidiyorum kendi oduma Benim bir çocuğum olmadı Şimdi sahip olun, Aktaş yurduma. Baksam, kuruyor tende kuvvetim Yoktur bu dünyada benim rahatım Benden nişan olmadı bir evladım Düşünüyorum sahipsiz benim devletim Sana kalsın Aktaş gibi memleketim. Bana lazım değil şahlık şevketin Ne yapayım bu padişahlık devletin Düşünsem, geçip gitti nöbetim Yoktur benim erkek, kız evladım Sahip olursan, işte bu memleketin... * "Rüstemhan" destanından seçilen bu parça "Alpamış, Rüstemhan" (G.Gulam Edebiyat ve Sanat Neşriyatı, Taşkent 1985, s.349-445) kitabının 351-366. sayfalarından alındı.

Öyleb tursem, ciger-bağrım ezildi, Keçeler köz yaşi m menin tizildi, Padşa bolib menin bağrim ezildi. Derkari yok bizge bepayan eldi. Kündüz men turamen şahlik şevketde, Akşam gam tartamen, başim külfetde. Vefasi yok bunday şahlik devletden Başim alib ketey bundan, elbette. Kümüşdendir kerçiğenin çegesi, Altın bolar kirevke ton yakası. Öylesem, yok devletimnin eğesi. Gah keçeler özim yığlab muğayib, Men kimge gepirey derdimni yarib, Padşamen deb, men hem lafni urmaymen, Aidinde şu zaman bolgenmen garib, Kanı, ege bolgin memleketime. Könlimdegi kılgen işim bitkerib; Men keteyin bundan Ka'be ahtarıb, Endi ömrim gariblikde ötkerib; Ege bolgin bunda memleketinge. Bu sözni Sultanhanden eşitib, emeldarler öylenib, bir neçesi hayran bolib, nime cevab aytarini bilmey, neri-beri surilib, maslahat kılib, "bune bir gepirib köreyik" deb aytdi: - Ey padşahi alem, meçitge sofi-derviş adamler yığıledi. Sellenizni boynifiize salib tursefiiz. Der vişlerden fatihani alseniz... Bu söz Sultanhane ma'kul tüşdi. /Beççeğar, padşalikden ümidini uzgisi kelmeyatir-de/. Hedemey Hürayim digenortançe ha tini hamiledar bolib kaldi. Ayden ay, künden kün ötib, Hürayimnin ayiküni yakin yetib keleberdi. Sultanhan Hürayim yarige aytdi: - "Dünyade bir körkkan yaman, bir kuvanen yaman" değen gep bar. Menin karıgende körgen ferzendim. Men şu yerde yürsem, sen bir küni toğib salarsen. Men kuvanenimden yüreğim yarilib ölib kalarmen. Kurudim memleketige sefer kılayin. On tört yılde barib kelermen. Aldimge süyünçi deb çıkkan kişige eyemesden tille-tene berermen, kulağiden dünyage komermen, belki körğanbegi kılarmen. Şunda ketmakke ihtiyar kılib, taht-bahtini kimge tapşırernin hisabini tapmay, emelini, devletini heç kimge ışanmey, hayran boib, kazikalanlerden soradi. Kazikalanler turib aytdi: -1 iürayimnin boyide bir hamile-gümani bolsa, oğil hem bolsa - oğil, kız hem bolsa - oğil, şeriat oğilge hükm kıladi. Gümanenin tufeyliden memleketni Hürayim soramaği toğn keledi. Düşündükçe, ciğerim bağrım ezildi Geceleri gözyaşım benim dizildi Padişah olarak benim bağrım ezildi Gereği yok bize temelsiz elin. Gündüz dururum şahlıkta şevkette Akşam gam çekerim başım külfette Vefası olmayan böyle padişahlıktan Başımı alıp gideyim, elbette. Gümüştendir ala doğanın pençesi Altın olur yeleğin yakası Düşününce, yok devletimin sahibi Geceleri ağlayıp bunalıp Ben kime diyeyim derdimi açıp Padişahım diye, ben lafı vurmuyorum Yanında bunca zaman olmuşum garip Haydi, sahip ol memleketime. Gönlümden geçirdiğim işimi bitirip Ben gideyim buradan Kabe 'ye dönüp, Şimdi ömrümü gariplikle geçirip Sahip ol bu zamanda memleketine. Bu sözü Sultanhan'dan işitince, adamlar dü şünceye dalmış; bazıları şaşırıp, ne cevap vereceğini bil meden öteye beriye varıp gelip danışıp "Bununla bir ko nuşalım görelim" dedi: - Ey âlemin padişahı, mescite sufiler dervişleri toplanır. Torbanızı boynunuza assanız. Dervişlerden dua alsanız... Bu söz Sultanhan 'a makul geldi. (Alçak herif, padişahlıkta ümidini kesesi gelmiyor.*) Çok geçmeden Hürayim isimli ortanca hatunu hamile kaldı. Aydan ay, günden gün geçip, Hürayim 'in ayı günü yakınlaştı. Sultanhan Hürayim hanımına dedi: "Dünyada bir korkan yaman, bir kıvanan yaman" diye bir söz var. Benim yaşlılığımda gördüğüm yavrum. Ben buradan gitsem, sen bir gün doğurursun. Ben kıvancımdan yüreğim yarılıp ölürüm. Kurudum memleketine sefer edeyim. Karşıma müjdeci çıkan kişiye esirgemeden altın akçe veririm. Dünyalığa gark ederim, belki kale beyi ederim. Sonra gitmeye niyetlenip, tahtını devletini kime bırakacağının hesabını yapmadan, işini, devletini hiç kimseye güvenmeyip, şaşırıp baş kadılardan sorar. Baş kadılar düşünüp derler: "Hürayim 'in boynunda bir yükü, evladı var. Oğlan da olsa evlat, kız da olsa evlat. Şeriat evlada hükmeder. Evladın yüzünden memleketi Hürayim 'in idaresi doğru olur.

Şunda Sultanhan dimaği çağ bolib, taht-bahtini Hürayimge tapşırib, kemey-surney koydirib, adamlerni yiğdirib cönemak hareketide boldi. Padşalik Hürayimge ötib, Hürayim Sultanhane karab bir söz ay tib turgen eken, deydi: Hanim, eşit mendey ayim arzini, Soldırmagin bunda güldey tarzini, Mergen atar deyrabatnifi gazini, Hanim, anla Hürayimnifi sözini. El köçirib Alatağden aşırdin, Uluğ bilen neçavlerge baş urdin. Bir nece düşmanden sırin yaşırdin, Tacu devletinni mene tapşırdin. Nece vakt Aktaşde tenha töresen, Takdirinde nime barin köreşen, Nece yıller sürib bu elde devran, Kurucum deb, hanim, ketib barasen. Devletim bar panze romal öreyin, Sarğayib tarzinge, hanim, karayin, Keler mölcelinni, törem, sorayin: Nece vaktde Aktaş kaytib kelesen? Bizge taşlab ketib memleketinni, Abad kılib soray turay yurtifmi, Men bilmeymen senin kaytar vaktinni, Aytgin, törem, nece vaktde kelesen? Sen ketgen sofi men hem hafe bolarmen, Köz tutib yolinge karab yürermen, Keler mölcelinni aytseft, hanzade, Men yolinge peşvaz çıkib turarmen. Açılar baharde, bilsefi, gül gonçe, Yurt eğesi boldim özifi kılgunçe, Sendey hizmet kılar mene hem nece,, Yurtge padşa boldi mendey ayimçe, Halin bilmey ne iş kılar bir nece, Bir keler mölcelifi aytgin, hanzade. Bu sözni eşitib, Sultanhan dimaği çağ bolib atlanib, Hürayimge karab, murtini burab, Üzenige ayağini tireb, bir söz aytib turgen eken: Men ketgen sofi üyden çıkib ötırme, Dost yığlatib, düşmaninni küldirme, Bir yeter-yetmesge sırim bildirme, Abad kılib sora memleketimni, Tacu devlet, mülkü malim tapşırdim. Men kanday sorasem şundayin bolgin, Aktaşge ege bop padşalik kılgin, Abad kılib endi yurtimni sorab, Padşa bolib sen Aktaşde otırgin. O zaman Sultanhan'ın keyfi yerine gelip, tahtı devletini Hürayim'e bırakıp, borular zurnalar çaldırıp, adamlarını toplayıp yola çıkma hazırlığına girişti. Padişahlık Hürayim'e geçince; Hürayim, Sultanhan 'a bakarak bir söz söylemiş: Hanım, işit ben gibi ayın arzını Soldurma burada gül gibi yüzünü Okçu vurur Deyrabat 'm kazını Hanım anla Hürayim 'in sözünü. Eli göçürüp Aladağ 'dan aşırdın Ululukla nicelerine baş vurdun Bir çok düşmandan sırrını gizledin Tacu devletini bana bıraktın. Nice vakit Aktaş 'ta yalnız durursun Takdirinde ne varsa görürsün Nice yıllar sürüp bu elde devran Kurudum diye, hanım gider varırsın. Devletim var ipek baş örtüsü örteyim Sararıp yüzüne hanım, bakayım Gelecek tasarını beyzadem, sorayım Ne zamana Aktaş 'a dönüp gelirsin? Bize bı rakip gidip mem leketini Abat etmeyi isterim yurdunu Ben bilmem senin dönüş vaktini Söyle, beyzadem, ne zaman gelirsin? Sen gidince ben de üzülürüm Göz tutup yolunu gözler dururum Gelecek tasarını söylesen, hanoğlu Ben yoluna öncü çıkıp beklerim. Açılır baharda, bilsen, gül gonca, Yurt sahibi oldum, sen gelinceye kadar Senin gibi hizmet ederim ben de öyle, 5 Yurda padişah oldu benim gibi asil kız Hâlini bilmeden ne iş yapar böyle Bir gelecek tasarını söyle, hanoğlu. Bu sözü işitince, Sultanhan'ın keyfi yerine gelip ata bindi. Hürayim 'e bakarak bıyığını burup, üzengiye ayağını direyip şöyle demiş: Ben gidince evden çıkıp oturma Dost ağlatıp, düşmanını güldürme Bir bilir bilmeze sırrımı bildirme Abat ederek memleketimi Tac u devlet, mal u mülkümü bıraktım. Ben nasıl idare ettiysem öyle ol Aktaş 'a sahip olup padişahlık et Abat ederekyurdumu idare edip Padişah olarak sen Aktaş 'ta otur.

Men tapşırdim katardegi narimni - Endi sene gaznedegi zarimni, Ege kılib tacu devletlerimni, Bilgin heme mafilayimde barimni, Tacdar padşa kildim sendey yarimni. Men ketgen sofi nadan könlifi bölmeğin, Köp yaşagin, köp yılgeçe ölümegin, Yahşilik köp, yamanlikni körmegin, Nadanlermen asla sırdaş bolmagin. ayallik kıp nadan sözleb turmegin, Tacu devletimni sene tapşırdim. Bu sözni Sultanhanden eşitib, Hürayim yari Sultanhane karab, taği bir-ikki ağiz seval sorab turgen eken: Tağ-tağnin başini çelgen tuman-e, Herkim yığlab turse ahir zenan-e, Boyimde kalgandir birar gümane, Bizlerge tapşırseft Aktaş yurtini, Koyib ketgin ferzendinnin atini, Sorab tursa bunda memleketini, Padşa bolib sizdey hannifi hatini. Hizmet kılsa bunda nece sipayi, Abad bolar sizdey hanimnin cayi. Mene, elden özifi ketib barasen. Bir mölcelin on tört yılde kelesen, On tört yılni mene mühlet beresen, Balannin atini nime koyasen? Eşitgin dilbernin aytgen dadini, Özifi koysefi ferzendinnin atini. Nime deb emr etsen anı kılarmen, Aytsen ferzendinge atın koyarmen, Nime desen hizmetinge tayyarmen, Ul sebebden könlindegin sorarmen. Koyib ketgin ferzendinnin atini. Bu sözni Hürayimden eşitib, Sultanhan bir söz aytib turgen eken: Copu hasden köpdir kılgen günahim, Sen özifiden gep kalarmi, Hürayim, Oğil toğsefi atin koygin Rüstemhan, Men köreyin Kurudimnin yurtini, Çoli, deşti, nece memleketini. Sen sorab tur bunda Aktaş yurtini, Yahşi kılgın beknifi memleketini. Şunday deb atin koy u ferzendini, Kulakde tut hannifi nasihetini, Nime desem aytgenimni kılasen, İhtiyar özifide, dilber, bileşen. Ben bıraktım katardaki devemi Şimdi sana hazinedeki altınımı Sahip olup tac u devletlerimi Bil bütün elimdeki varımı Taçlı padişah ettim sen dostumu. Ben gidince deli gönlünü üzme Çok yaşa, yıllarca ölme İyilik gör, kötülük görme Akılsızlardan asla sırdaş tutma Karı ağzına uyup söyleme Tacu devletimi sana bıraktım. Bu sözü Sultanhan'dan işitince, Hürayim dostu ona bakıp bir iki soru sorup söylemiş: Dağ dağın başını alan duman Her kim ağlıyorsa ahir zaman Boynuma kalmıştır bir güman Bizlere bırakırsan Aktaş yurdunu Koy da git çocuğunun adını Sorarsa burda memleketini Padişah olup sencileyin hanın hatunu Hizmet etse burda nice kemleri Abat olur sencileyin hanın yeri. Şimdi, elden sen gidiyorsun Fikrince on dört yılda gelirsin On dörtyılt bana mühlek veriyorsun Çocuğunun adını ne koyuyorsun? İşit dilberin dediği mededini Sen koysan çocuğunun adını Ne emretsen onu yaparım Söylesen çocuğuna adını koyarım Ne dersen hizmetine hazırım. O sebepten gönlümdekini derim Koy git çocuğunun adını. Bu sözü Hürayim'den işitince, Sultanhan bir söz söylemiş: Çer çöpten çoktur işlediğim günahım İnsan kendinden laf gizler mi, Hürayim Oğlan doğurursan atını koy Rüstemhan, Ben göreyim Kurudum 'un yurdunu Çölü, ovayı, nice memleketi. Sen idare et burada Aktaş yurdunu İyi eyle beyin memleketini Böyle deyip adını koy o çocuğun Kulakta tut hanın nasihatini Ne desem dediğimi yaparsın Yetki sende, dilber, bilirsin..

Men tapşırdim katardegi narimni - Endi sene gaznedegi zarimni, Ege kılib tacu devletlerimni, Bilgin heme mafilayimde barimni, Tacdar padşa kildim sendey yarimni. Men ketgen sofi nadan könlifi bölmeğin, Köp yaşagin, köp yılgeçe ölümegin, Yahşilik köp, yamanlikni körmegin, Nadanlermen asla sırdaş bolmagin. ayallik kıp nadan sözleb turmegin, Tacu devletimni sene tapşırdim. Bu sözni Sultanhanden eşitib, Hürayim yari Sultanhane karab, taği bir-ikki ağiz seval sorab turgen eken: Tağ-tağnin başini çelgen tuman-e, Herkim yığlab turse ahir zenan-e, Boyimde kalgandir birar gümane, Bizlerge tapşırseft Aktaş yurtini, Koyib ketgin ferzendinnin atini, Sorab tursa bunda memleketini, Padşa bolib sizdey hannifi hatini. Hizmet kılsa bunda nece sipayi, Abad bolar sizdey hanimnin cayi. Mene, elden özifi ketib barasen. Bir mölcelin on tört yılde kelesen, On tört yılni mene mühlet beresen, Balannin atini nime koyasen? Eşitgin dilbernin aytgen dadini, Özifi koysefi ferzendinnin atini. Nime deb emr etsen anı kılarmen, Aytsen ferzendinge atın koyarmen, Nime desen hizmetinge tayyarmen, Ul sebebden könlindegin sorarmen. Koyib ketgin ferzendinnin atini. Bu sözni Hürayimden eşitib, Sultanhan bir söz aytib turgen eken: Copu hasden köpdir kılgen günahim, Sen özifiden gep kalarmi, Hürayim, Oğil toğsefi atin koygin Rüstemhan, Men köreyin Kurudimnin yurtini, Çoli, deşti, nece memleketini. Sen sorab tur bunda Aktaş yurtini, Yahşi kılgın beknifi memleketini. Şunday deb atin koy u ferzendini, Kulakde tut hannifi nasihetini, Nime desem aytgenimni kılasen, İhtiyar özifide, dilber, bileşen. Ben bıraktım katardaki devemi Şimdi sana hazinedeki altınımı Sahip olup tac u devletlerimi Bil bütün elimdeki varımı Taçlı padişah ettim sen dostumu. Ben gidince deli gönlünü üzme Çok yaşa, yıllarca ölme İyilik gör, kötülük görme Akılsızlardan asla sırdaş tutma Karı ağzına uyup söyleme Tacu devletimi sana bıraktım. Bu sözü Sultanhan'dan işitince, Hürayim dostu ona bakıp bir iki soru sorup söylemiş: Dağ dağın başını alan duman Her kim ağlıyorsa ahir zaman Boynuma kalmıştır bir güman Bizlere bırakırsan Aktaş yurdunu Koy da git çocuğunun adını Sorarsa burda memleketini Padişah olup sencileyin hanın hatunu Hizmet etse burda nice kemleri Abat olur sencileyin hanın yeri. Şimdi, elden sen gidiyorsun Fikrince on dört yılda gelirsin On dörtyılt bana mühlek veriyorsun Çocuğunun adını ne koyuyorsun? İşit dilberin dediği mededini Sen koysan çocuğunun adını Ne emretsen onu yaparım Söylesen çocuğuna adını koyarım Ne dersen hizmetine hazırım. O sebepten gönlümdekini derim Koy git çocuğunun adını. Bu sözü Hürayim'den işitince, Sultanhan bir söz söylemiş: Çer çöpten çoktur işlediğim günahım İnsan kendinden laf gizler mi, Hürayim Oğlan doğurursan atını koy Rüstemhan, Ben göreyim Kurudum 'un yurdunu Çölü, ovayı, nice memleketi. Sen idare et burada Aktaş yurdunu İyi eyle beyin memleketini Böyle deyip adını koy o çocuğun Kulakta tut hanın nasihatini Ne desem dediğimi yaparsın Yetki sende, dilber, bilirsin.

Bu sözlerni endi Sultanhan aytdi, Hoşlaşib Hürayim bunda kalibdi, Sultanni uzatib yolge salibdi, Padşa bolib Hürayim turibdi. Sultanhan cönedi seherden çıkib, Kanca adam mahremleri cem bolib, Kurudim deb, memleketni ahtarıb... Şunday kılib ketdi körmegen yurtge, Kamçi basib heyder çöllerde atge, Gahde top-top bolar, gahlerde yekke, Çöllernin tozani ketib felekke... Topu tophanemen leşkerin alib, Barayatir Kurudimni ahtanb, "Seyr etib men nece vaktler yürsem, deb, Elu halkni şunday kılib korsem, deb, Aktaşnin yurtimen birge kılsem, deb, Elni körib, yurtge kette bolsam", deb; Akşam yatib, kündüz cöneb baradi, Dünyanin ayşini şunday sorsem, deb, Çöllerde astige mineni tulpar, Hizmetide altı yüz mahremi tayyar, Kanca sipahi hem ededsiz leşker, Şevketi alemni basib baradi. : Şunday bolib, yol yürib, Kurudim memleketini yakaleb, çadir-çemen tikib kondi. Bu yerler, teveregidegi eller, nece körğan sorab turgen bekler ilgeriden hem bir-birige ma'lum. Gah Sultanhane bac berib, gah bermey kaytib turar edi. Bular Urgenç,Harezm, Heve bekleri, dinkemen hanleri edi. Bular Sultanhannifî kelişini körib, şunday maslahatde boldi: "Biz gah bunifı ihtiyarige kirib, gah kirmey kalgene, yaman hayalde kelgen. Bu, ededsiz leşker, kençe topu encamdir. Bölek öyde kelse, bunday şevket bilen çıkmas edi. Bizde köp leşker yok. Biz herkaysimiz bitte-bitte körğannifi egesimiz. Halkden yiğılğen töset-töset, deste-deste leşker terkeb ketgen. Elu halk aç-yalanğaç, beri tentireb kalgan. Bu hizmetkar, fukara - halk kasd kılgende keltegini südreb çıkib urişib, berabar bolalmes. Bularni atlüntirib Sultanhannin üstige basib barmak biznifi kolimizden kelmes. Ustimizge keldi, endi biz kençe söyiş, malhal alib barib körmağimiz derkar". Memleketde emeldarler bu maslahatni kılib, Sultanhafie barişli-kelişli bolib yatdi. Endi Aktaş memleketide Hürayim padşalik kılib, içkeride arz soraydi. Himçe değen kenizi bar. Himçe: tilleri bülbülce, kemni yahşi dese şunca, ikki yüzi açilgen gülce, belleri hipçe, özi suluv ayimçe. Himçe ayim taşkaride arz soraydi, nevbet tegmegen teleşib yatadi, ta hüsnini körgünçe. Hürayim Aktaş memleketide memleketni zerten-zeberten kılib, Sultanhanden ziyade iş tutib Bu sözleri şimdi Sultanhan dedi Hoşlaşıp Hürayim burada kaldı Sultanı uğurlaytp yola saldı Padişah olup Hürayim oturdu. Sultanhan yönelir şehirden çıkıp Birkaç adam mahremleri olup i Kumdum diye, memleketi bırakıp Böyle yapıp gitti görmediği yurda Kamçı vurup sürer çöllere atı Bazen grup olur, bazen tek. Çöllerin tozu gitmiş feleğe Top ve cephaneyle askeri alıp Gider Kurudum 'u alt üst edip "Seyredip ben nice vakit yürüsem, diye Eli halkı böyle edip görsem, diye Aktaş 'in yurduyla beraber kılsam, diye Halkı görüp, yurda büyük olsam " diye Akşam yatıp, gündüz yürür gider Dünyanın sefasını böyle sürsem, diye. Kırlarda üstüne bindiği küheylan Hizmetinde altı yüz mahremi hazır Nice sipahi ile sayısız asker Şevketi âlemi basıp gider. Böylece yol yürüyüp Kurudum memleketine yaklaşınca çadır kurup yerleşti. Buranın etrafındaki halk, kale bekleyen beyler birbirini hep bilirler. Gah Sultanhan'a bac verip, gah vermeyip yaşarlar idi. Bunlar Ürgenç, Harezm, Hive beyleri, Dinkemen hanları idi. Bunlar Sultanhan'in geldiğini görünce, şöyle düşündüler: "Biz gah bunun hakimiyetinde bulunup, gah bulunmadığımız için kötü niyetle geldi. Bu sayısız asker, sayısız cephanedir. Başka düşüncede olsa, böyle tantana ile çıkmazdı. Biz de çok asker yok. Bizim herbirimiz bir kalenin sahibiyiz. Halktan toplanan deste deste asker dağılıp gitti. Ahali aç çıplak, hepsi kendi beşinin derdinde. Bu hizmetkâr, fukara halk, ha deyince eyerini koşup, beraber alamaz. Bunları atlandırıp Sultanhan'ın üstüne baskın vermek bizim elimizden gelmez. Üstümüze geldi, şimdi biz pek çok hediye, mal alıp görmeye gitmeliyiz." Memlekette ileri gelenler böyle karar verip, Sultanhan 'a gidip geldiler. Aktaş memleketinde Hürayim padişahlık edip, içeride arz dinliyordu. Himçe isimli prensi vardı. Himçe: Dili bülbül gibi, iki yüzü açılmış gül gibi, kime iyi dersen onun gibi, beli ip gibi, kendisi güzel asil kız idi. Himçe kız dışarıda arz için bekliyordu, vakti yetmediği için didişip dururdu, ta güzelliğini görünceye kadar. Hürayim Aktaş memleketini zengin mamur edip, Sultanhan'dan daha iyi yönetiyordu. Hürayim'in yö-

tura berdi. Hürayimnin iş tutuvige ikki kündaş bezavtelik kılaberdi. Şo vaktide vakti yetib, ayı bitib, Hürayim oğil toğdi; atini Rüstem koydi. Rüstem birge, ikkige, üçge kirdi. Tilge enenden medreseden bir mollani alib keldi, molla bilen Rüstemhanni tegizemine salib, okitib yataberdi. Bir biyesi bar edi. Rüstem peyda bölgen küni bu hem bir erkek kulun tukken edi. "Bu balamnifi ati" deb tablege tarttirib, bir seyis salib baktirib yatdi. Ferzendge tenkis adim: "Balam kemalge kirşe, at beliğe minse, ikki tazini iyertib sehralerde geşt kılib yürse", deb ikkite tazini hem tepgige salib bakib yatar edi. "Zaman Hürayimniki boldi", deb ikki kündaş mine kılarini bilmey oy oyler edi. Aktaş vilayetinde defteri mestanden üç yüz aitmiş mestan bar edi. Üç yüz aitmiş mestennin başliğini Mamagul mestan der edi. Mezgili seherden taşkaride bir gardc edi. Garde yatar edi, hürrekni belend tartar edi, batman nasvayni tört bolib atar edi, yüriş-turişi adamlerge hatar edi, ne er yigitlerni ikki pulge satar edi, yahşilkni üç pulge almay, kayerde yamanlik bolsa izleb yeter edi. Kandey adam korse, bu kempirden hezer kılib, uzakke keter edi, yamanlik izleb bargen adamnin işi şu mestanden biter edi. İkki ayim Mamagulni köfilige alib, "Şune barayik, bir arz kılib köreyik" deb, körmese hem, körağleb barib kaldi. "mamamız gardemiken, ya bir elle gordemiken", deb bereyatib edi, şu vakti mamasi garden çıkib keleyatib edi. Mamasinin afticesedini kördi, şunday: manlayleri çötdey, közleri otdey, cağinin göşti kaçgen, yan yağiden terlan açgen, yahşilikden müdam kaçgen. Ayimler aytdi: "Halknifi gepirib yürgeniden ziyad eken". Ayimler mamasige arz kılib, Hürayimnin üstiden bir söz aytib turgen eken: Ah tartgende menin solgen tarzim bar, Canim mama, sene aytar arzim bar. Sen eşitgin ayimlernin sözini, Ayimlernin sene kılgen arzini. Oynab-ösgen mekanimni sel aidi, Menzil-mekanimde, bilsen, ot yandi, Altın tahtli kulbelerrim veyrandi /r/, Ayimlernin hasta könli hayrandi /r/. Eşit, mama, ayimlernin tilini, Veyran kılsafi bunda aktaş elini, Hazan kılgin ter açilgen gülini, Olsin deymiz Hürayim hem ulini. netimine iki kuma rahatsızlık veriyordu. Sonunda vakti yetip, ayı bitirip Hürayim oğlan doğurdu, adını Rüstem koydu. Rüstem bire, ikiye, üçe girdi. Konuşmaya başlayınca medreseden bir mollayı getirdi. Molla ile Rüs-, temhan'ı bir araya getirip, okutturur. Bir atı vardı. Rüstem doğduğu gün bu da, bir erkek kulun doğurmuş idi. "Bu yavrumun atı" diye tavlaya çektirip bir seyise teslim eder. Çocuğu olmayan adam: "Yavrum büyüse, at beline binse, iki tazıyı peşinden getirip sahralarda eğlense" diye iki tane tazıyı da besleyip bakardı. "Devran Hürayim'in oldu" diye iki kuma ne yapacağım bilmeden düşünüyordu. Aktaş vilayetinde büyücülerden üç yüz altmış büyücü var idi. Üç yüz altmış büyücünün başına, Mamagül büyücü derler idi. Bulunduğu yer şehirden dışarıda bir mağara idi. Mağarada yatardı. Yüksek sesle horlardı. Bir batman enfiyeyi dörde bölüp çekerdi. Yürümesi durması insanlar için tehlikeli idi, ne er yiğitleri iki pula satardı. İyiliği üç pula almaz, nerde kötülük olsa arayıp bulur idi. Bir kişi görse, bu ihtiyardan çekinip, uzağa giderdi; kötülük peşinde olan adamın işi bu büyücüden biderdi. İki hatun Mamagül'ü niyete alıp, "Şuna varalım, bir halimizi arz edelim" diye, bilmeseler de sora sora giderlerdi. "Ninemiz mağarada mı, yoksa bir mezarda mı ki" diye gidiyarlarken, ninesi mağaradan çıkıp gelir. Ninesinin kuru bedenini gördü. Alnı kat kat, gözleri ateş gibi, çenesinin eti sarkmış, etrafında aldıklar oluşmuş, iyilikten hep kaçmış. Hatunlar dedi: "Halkın anlattığından fazla imiş." Hatunlar arz edip, Hürayim 'in üstünden bir söz söylemişler: Ah edince benim solmuş yüzüm var Canım nine, sana diyecek arzım var. Sen işit, hatunların sözünü Hatunların sana ettiği arzını. Oynayıp büyüdüğüm mekânı sel aldı Yerimde mekânımda bilsen od yandı Altın tahttı köşklerim virandır Hatunların hasta gönlü şaşkındır. İşit nine, hatunların dilini Viran etsen şimdi Aktaş elini Soldur taze açılmış gülünü Ölsün diyoruz Hürayim'le oğlunu.

Yana bahar bolsa, açılar güller, Gülni korse, mest bop seyrer bülbüller, Bulutler mest bolsa, çalkıydi köller, Otge yansin Aktaş elde kirdikar. Dünyani soraseîi, bizde köp bolar, Canim mama, bölekörgin hizmetkar. Derdlimen, derdimni kimge yaremen, Hasretiden elden el ahtaramen. Özgelerden sizni yahşi bilemen, Hizmetinge bir kap tille beremen. Veyran kılgin Aktaş memleketin, Nime desen, hizmetkarin bolamen. Köp yığlaymen men hem saçimni yayib, Bolib kalsin Aktaş şehri besahib, Mama, sizge söz sözledik munğayib, Erz aytamiz endi sizge sarğayib. Bizge düşman bilmegenin bildirgin, Hançer urme, bağrin kane toldirgin, Memleketden buni benasib kılib, Hürayim hem yalğız oğlin öldirgin. Canim mama, endi şu işni kılgin! Kempir ayimlerden bu sözni eşitib, karadi, dünyadar. Bir kap tillege könli tolmay, Ayimlerge karab bir-ikki ağiz söz aytib turgen eken: Açılar baharde bağlernin güli, Abad bopdi devletmendnin menzili, Bir kap tillen bizge bolmas çay puli, Oynab-kulib yürsin Hürayim uli, Kete ber, ayimler, karin kılmaymen. Ah urgende hasta könlim huşledim, Burunidey yaman sevdam taşladim, Üç kün boldi, yeni namaz başladim, Yahşilik yollerni mahkem uşledim, Keteber, ayimler, karin kılmaymen. Meni sen hem burunidey bileşen, Helak bolib menzilimge kelesen, Meni yolden urib nime kılasen, ; M ' Babannin adatin özin bileşen, Kete ber, ayimler, yolden kal magin, Kurğur çalge duçar bolib yürmegin. Körib kalsa seni, kayiş kıladi, Kılma deydi, sonra meni uradi, Hemmenizge kettik azab beredi, Kızlerim, könlinni kara kıladi. Baban kursin, bilgin, adati yaman, Yürgen yeri hemişe kayğuli tuman, Tenrim uni tilazar kıp yaratgan. Hayallemey kayta bergin bu zaman. Yine bahar olsa, açılır güller Gülü görse, mest olup öter bülbüller Bulutlar mest olsa, dağılır küller Oda yansın Aktaş elinde fenalık. Dünyalık istersen bizde çok var, Canım nine, oluver hizmetkâr. Pcrtliyim derdimi kime açayım Hasretinden elden ele giderim Başkalarından sizi iyi bilirim Hizmetine bir küp altın veririm Vîran eyle Aktaş memleketini Ne dersen, hizmetkârın olurum. Çok ağlarım ben saçımı yolup Olup kalsın Aktaş şehri sahipsiz Nine, size söz söyledik bunalıp Arz ederiz şimdi size sararıp. Bizi düşmanın bilmediğini bildir Hançer vurma, bağrını kanla doldur Memleketten bunu nasipsiz edip Sadece Hürayim 'le oğlunu öldür Canını nine, bu işi yap. Yaşlı kadın, hatunlardan bu sözü işitince, baktı dünyalık çok. Bir küp altına gönlü kanaat etmeyip, hatunlara bakarak bir iki ağız söz söylemiş: Açılır baharda bağların gülü Abat oldu devletlinin menzili Bir küp altının olmaz bize çay pulu Gidiverin hatunlar, işinizi yapmam. Ah ettikçe hasta gönlüm yandım Önceki gibi yaman sevdamı attım Üç gün oldu yeni namaz başladım İyilik yollarını iyice yakaladım Gidiverin hatunlar, işinizi yapmam. Beni sen de önceki gibi bilirsin Perişan olup yurduma gelirsin Beni yoldan çıkarıp ne edersin Gidiverin hatunlar, yoldan kalmayın Aciz ihtiyara muhtaç olup kalmayın. Bir görse seni sitem eder Yapma der, sonra bana vurur Hepinize katı azap eder Kızlarım, gönlünüzü karartır Deden etsin bil, âdeti yaman Yaşadığı yer daima kaygı duman Tanrım onu cadı yapıp yaratmış Düşünmeden dönüverin hemen.

"Padşa Hürayimge düşman boldin" deb, Korse ikkavinni kayiş kıladi, "Tilazarler kaysı gorden keldin, deb, Kempirimni eldeb yolden urdift" deb. Bu sözni eşitib ayimler öylenib: "Tağı bir gepirib köreyik, bir kap tilleft çay puli bolmaydi, değen yeri bar edi, piçe aşib köreyik", deb yana birikki ağiz söz aytib turgen eken: Canim mama, menin bağrim ezildi, Hafe kıp kaytarme ikki kızindi, Kulak salib yahşi tinle arzimdi, Kanca bolsa dünya bermak lazimdi /r/, Halim körib ahvalime yiğlayin. Küygenimden gepni gepge uleyin, Mama, senin hizmetifini bileyin, Bir kap emes, tört kap tüle bereyin. Namifmi eşitdim keşmiri - ayyar, Şunday hizmet bolsa, sen müdam tayyar, Ketmesin naümidler bundan ayimler. Özin bolgin endi hizmetge tayyar. Bilgenimni, mama, sene aytamen, Ehvalime ahu figan etemen, Bunde sözleb, endi sene dad etib, Yahşi cevab bersen, endi kaytamen. Hedden aşib ketdi körgen mehnetim, Bar, kolimden ketdi şahlik devletim, Öylesem köp boldi menin hasretim. Hürayim bizlerden kette-galibdi /r/, U bizlerni kayğu gamge duç etib, Hürayim Aktaşge ege bolibdi, Cefa körib ikki ayim kelibdi, Ümid tartib arzin kılib yüribdi. Yolifi bolmasinde bu yerde hatar, Söylegin, ayimler sene köz tutar, Köp işden, mamacan, özin haberdar, İkki ayim boldi sizge intizar. Bu sözni ayimlerden eşitib, "Birdenige üç kap tille koşildi, endi iş piçe öflleney dedi", deb mestan kempir ayimlerge karab bir-ikki ağiz söz aytib turgen eken: Sen yığladin, menin könlim büzildi, Hafe kildim sendey ikki kızimdi, Yığlamenler, menin bağrim ezildi, Sene aytsem men söz bilen cevabdi, Biravnin könlini almak sevabdi /r/, Köp yığlama, köz yaşehgden, ayimler,, Bir hizmetni maman kılmay ne bopdi. "Padişah Hürayim'e düşman oldu" diye Görse ikinizi sitem eder. "Cadılar hangi mezardan geldin" diye Yaşlı kadını aldatıp yoldan çıkardın" diye. Bu sözü işitince hatunlar düşünüp: "Bir daha ko nuşalım. Bir küp altının çay pulu olmaz, dediğinin yeri var, biraz fazla verelim " diye yine bir iki ağız söz söy lemişler: Canım nine, benim bağrım ezildi Üzüp dönderme iki kızını Kulak verip iyi dinle arzımı Ne kadar dünyalık vermek lâzımdı. Hâlimi görüp ahvalime ağlayın Yandığımdan lafı lafa ulayayım Nine, senin hizmetini bileyim Bir küp değil, dört küp altın vereyim. Namını işittim yaşlı hilekâr Böyle hizmete sen her zaman hazır Gitmesin ümitsiz buradan hatunlar Sen ol şimdi hizmete hazır Nine, bildiğim i sana söyleyeyim Ahvalime ahu figan eyleyeyim. Burda söyleyip, sizden yardım isteyip Olumlu cevap verirsen, hemen döneyim. Hadden aşıp gitti gördüğüm mihnetim Var, elimden gitti şahlığım devletim Düşünsem çok oldu benim hasretim. Hürayim bizlerden büyük üstündür O bizleri kaygıya gama düşürmüştür Hürayim Aktaş 'a sahip olmuştur Üzülüp iki hatun gelmiştir Ümit edip meramını anlatıyor. Yolun ayrımında burada tehlike var Söyle, hatunlar sana bakar Pek çok işten, ninecan haberdar İki hatun sizden oldu ümitvar. Bu sözü hatunlardan işitince, hemen üç küp altın geldi, şimdi işi biraz kolaylayayım, dedi" deyip büyücü yaşlı ihtiyar hatunlara bakıp bir iki ağız söz söylemiş: Sen ağladın, benim gönlüm üzüldü Üzdüm sizin gibi iki kızımı Ağlamayın, benim bağrım ezildi Sana söylesem ben söz ile cevabı Birinin gönlünü almak sevaptır - Çok ağlama gözyaşıyla, hatunlar Bir hizmeti ninen etmez miymiş.

Yaman adam kanu zerdab içirer, Bir günahni yaratgan hak keçirer; İkkavin hem hafe bolma, senemler, Hizmetinni maman beca keltirer. Cire namerdlerge könil bermegin, Mamanni namerdge hemrah bilmeğin, Sen yamanden behude seval sorab. Menzilge yetalmay yolde kalmagin. Balam, kulak salgin aytgen sözime, Köp kayişdim sendey ikki kızime, Sen bergen dünyafini köp ulgu kılma, Dünya üçün köndirdim deb gepirme, Könlin üçün hizmetinni kılamen; Endi bildim, balam, hizmetin şulmi-e? Düşmanifi yübarey bağrını ezib, Öz başige ketsin yurtini buzib, Sendeyin kızımni bunda kuldirib, Düşmanifige ayyarligim bildirib, Nime desen, aytgeninni kondirıb, Hafe bolib gam yemeğin, ferzendim. Kayta başden sizni tahtge mindirey, Sene taze şadmanlikni bildirib, Bu sözni kempirden eşitib ayimler: - Biz bilen birge yürişift, tenge-tilleni hakifüzni alib kelisin, dedi. Kempiraytdi: - E balam, falançi kempir saçi akargende Sultanhannig gaznesige oğirlikke kelib, yüribdi, değen atni. Hem eşiteyinmi?! Şu yerge alib kelib bersen, öz taş-terazim bilen tartib alamen, ziyad çıksa, hakinni beremen, öz hakimni alemen, dedi. Ayimler aytdi: - Ese, bizge kap bilen ulav tapib berin. Kempir tört eşeknifi üstige tört kapni salib, ayimlerge koşib haydetib yübardi. Bular gaznehanege yetdi. Şasupenin pestige eşeklerni koyib şasupenin üstide kaplernin agzini açib, beli ağrimey tapgen pul tene-tilleni kapge saldi. Gaznehaneden haber alib turgenlernin işi bolmadi: "Hürayim hem padşanin hatini, bir gep aytib günahkar bolmayik, nime cevab aytse özleri aytar", deb indemedi. Ayimler eşekni şasupege cipsletib, kaplerni arttirib, mestannikige alib bardi. Kempir dünyani eşekden tüşirib kördi. Ayimler aytdi: - Kanı, mama, taş-terazinizni kurin, hakifüzni tartib alin! Kempir çötleb kördi. Eğer tartse, her kapi batman dehseri, batman panseri çikeberedigendey. Ziyad çıkışni bilib, kempir aytdi: - Balam, tartib, terazini şakilletib, galvedi köpeytib yüremizmi, çöt, çötden ziyad ketermi?! Ya panseri bizden keter, ya dehseri sözden keter, ağdarib alib koyekaleyik. Kötü adam kan ve irin içirir Bir günahı yaratan hak bağışlar ikiniz de üzülmeyin güzeller Hizmetinizi nineniz yerine getirir Asla namertlere gönül vermeyin Ninenizi namertlere yoldaş bilmeyin Sen boşuna karamsar soru sorup Menzile yetemeyip yolda kalmayın. Yavrum kulak ver dediğim sözüme Çok meyillendim siz iki kızıma Senin verdiğin dünyalığı çok sayma Dünyalık için kandırdım diye söyleme Gönlünüz için hizmetinizi ederim Şimdi bildim, yavrum, hizmetiniz bu muydu? Düşmanımın bağrını ezip göndereyim Kendi başına düşsün yurdunu bozup Sencileyin kızımı burada güldürüp Düşmanına hilekârlığımı bildirip Ne dersen, dediğini oldurup Üzülme, gam yeme, evladım Yeni baştan sizi tahta çıkarayım Sana yeni padişahlık bildirip. Bu sözü yaşlı kadından işitince hatunlar: "Bizimle birlikte gidin, altınınızı hakkınızı alıp gelin " dediler. Yaşlı kadın dedi: "Ey kuzum, filanca yaşlı kadın, saçı ağardığı zaman Sultanhan'ın hazinesine uğruluğa gelmiş" lafını da duyayım mı? Buraya getirip verseniz, ben taş terazim ile tartıp alırım. Fazla çıksa hakkınızı veririm, kendi hakkımı alırım dedi. Hatunlar söyledi: "Öyleyse, bize küp ile hayvan verin. Yaşlı kadın dört eşeğin üstüne dört küp yükleyip, hatunların yanına katıp gönderdi. Bunlar hazineye vardı. Sofanın aşağısına eşekleri koyup sofanın üstünde küplerin ağzını açıp, kaldırabileceği kadar altın akçeyi küpe koydu. Hazine muhafızlarının haberi olmadı. "Hürayim de padişahın hanımı, bir şey söyleyip günahım almayalım, ne cevap verirlerse kendileri söyler" diye seslenmedi. Hatunlar eşeği sofaya yanaştırıp, küpleri yükleyip büyücüye götürdü. Yaşlı kadın dünyalığı eşekten indirdi. Hatunlar söyledi. "Haydi nine, taş terazini getir, hakkımızı tartıp al. Yaşlı kadın plan kurdu. Eğer tartsa, her küpü fazlasıyla batman batman çıkıverecekmiş gibi. Fazla çıkacağını bilip, yaşlı kadın dedi, "Yavrum, tartıp teraziyi şakıldatıp, kederi çoğaltmaz mıyız. Azdan az olur mu? Ya fazlası bizden gider, ya birazı sözden gider, aktarıp koyalım.

Ayimler nime deydi, ışkılib işi bitse boladi. "Meyliniz mama," dedi. Kempir dimaği çağ boldi. "Sevdamiz tört kap edi, altı kapge tüşirdim-de," deb kaldi. Tene-tilleni ağdarib alib, serencam kılib, ayimlerge cevab berib cönetdi. Kempir bu dünyaden tört yüz teneni alib, yanige salib, Aktaş şehrini araleb çıkib ketdi, Bir restede barayatib edi, bir supede törtte molla reni öçib, hayali kaçib otıribdi. Bular mollalik, imamgerçilik kılib pul tapmakka Köhistan memleketiden kelgen mollaler edi. Tört yüz teneni tört mollage berdi kempir. Mollaler vakti huş bolib, kempirden soradi: - Mama, bu pulni nimege berdiniz bizge? İlmnin hürmetige berdinizmi, ya zekat canibiden berdinizmi, ya hayru hüdayi deb berdinizmi, ya sevab üçün berdinizmi? dedi. Kempir aytdi: - Menin zekatge yetgen devletim yok. Menin aşe sevab bilen hem işim, balam, menin sevab aladigen idişim hem yok. Men sizlerge tört yüz teneni berdim, menin, nime degenimnihatde salasen, gepirgenimni arze kılasen, şunday kılib yazasen: okise, hatifi doğilib, bir-birige toğrı kelgüdey, okigen adam ma'nisini bilgüdey, bitgen arzefi Sultanhanin kaside mu'teber bolgudey. Kempir mollalerge şunday bit deyeyatir: Nime deb emr etsem, suni kılinler, Hürayim üstiden dadka bolinler, Şunday kılib, balam, hatde salinler: Aktaş elde Hürayimi kurısın, Tul bedeni kara yerde çınsın, Ergeştirdi yaşi bilen karısın, Yığıb aidi yigitlemin berisin. Köçelerde kulaç urib yüredi, Aktaşnin şehrini şunday bulğadi; Mehmanhanelerde bezm beredi, Çirak öçirib, hemişe oynab-kuledi. Aktaş elde Hürayimi kurısın Sultanhannin yüzin tuben kıladi. Padşa kılgen hatinifi şunday kildi, Kay betimen Sultan elge keledi?! Körinen yigitni kaytarib alib, Kim bolsa boynige kolini salib, Padşayim, Hürayim yarin kurısın, Aktaş şehrin ketdi beri bulğanib. Sultanhan, bu işden özifi behaber, Hürayim könlide buzukçilik bar; Kette-kiçik şahnin halige küler, Hürayimnin elde nime işi bar?! Etraf ide elvan-elvan yiğitler, Şunday kılib elde devranin sürer. Nime kilse Hürayimde ihtiyar. Yurt bolğandi, şahim, kanday gep bolar! Hatunlar ne diyecek, verip işi bitirmesi gerek. "Nasıl isterseniz nine" dedi. Yaşlı kadının keyfi yerine geldi. İsteğimiz dört küp idi, altı küpe indirdim" dedi. Altın akçeyi boşaltıp yerleştirip, hatunlarla konuşup yolladı. Yaşlı kadın dünyalıktan dört yüz altını yanma alıp, Aktaş şehrine gitti. Bir çarşıda giderken, bir sofada dört molla rengi uçup, beti benzi solup oturmuşlar. Bunlar mollalık, imamlık yapıp para kazanmak için Kuhistan memleketinden gelen mollalar idi. Dört yüz altını dört mollaya verdi yaşlı kadın. Mollalar keyfe gelip, kadından sorarlar: "Nine, bu parayı bize niçin verdin; ilmin hürmetine mi verdiniz, zekat olarak mı verdiniz, sevap olsun diye mi verdiniz? dediler. Yaşlı kadın dedi: Benim zekata yetecek zenginliğim yok. Benim sevap iledir işim. Yavrum benim sevap alacak hâlim de yok. Ben sizlere dört yüz altını verdim. Benim dediklerimi yazıp dilekçe hâline getirirsiniz. Öyle yazın ki, okununca yazdıklarınız birbirine uygun gelecek, okuyan adam manasınıbilecek ve dilekçe Sultanhan'ın nezdinde muteber olacak. Yaşlı kadın mollalara şöyle der: Ne diye emretsem, onu yapınız. Hürayim'in üstünden feryat edin Bu şekilde, yavrum, mektuba yazınız. Aktaş ilinde Hürayim kurusun Dul bedeni kara yerde çürüsün Ardınca yürüttü oğlu ile karısını Topladı yiğitlerin hepsini Sokaklarda dolaşıp durdu Aktaş ilini öyle karıştırdı Konaklarda meclis kurar Fener söndürüp, hep gülüp oynar. Aktaş ilinde Hürayim kurusun Sultanhan 'in yüzünü yere geçirdi. Padişah eylediğin hatunun böyle etti Hangi yüzle Sultan yurduna gelecek. Gördüğü yiğidi dönderip Kim olsa koynuna alıp Padişahım, Hürayim dostun kurusun Aktaş ilin gitti büsbütün karışıp. Sultanhan sen bu işten habersizsin Hürayim 'in gönlünde bozukluk var Büyük küçük şahın haline güler Hürayim 'in ilde ne işi var. Etrafında elvan elvan yiğitler Bu şekilde ilde devranını sürer Ne yaparsa Hürayim 'de yetki Yurt bulandı, şahım, ne demeli.

Hürayimnifi "yamanligin" körsetib, Bu arzege biteyatir mollaler. Nece sözni ünde kempir emr etdi, Kol basdirn kip nece halki eletni, Bu işlerden halknin haberi yokdi /r/, Şunday kılib molla arze hat bitdi. Biteyatir tört yüz tene hürmeti, E'tikadmen mollalemin hizmeti. Mollaler hatni bitib tamam kılibdi. Aktaşde kalgan kette-kiçjk emeldarler kalmay Aktaş şehridegi aitmiş yaşarden altı yaşargeçe, yetti yaşarden yetmiş yaşargeçe adamnin atini yazib, heç kimin haberi yok, köl basdim, deb ulernin kolini koyibdi. Kempir bu hatni okitib eşitib, dimaği çağ bolib, romalinin uçige tugib aidi. Yağaçden kildi atni, kağazden kildi kanatni, polatden kildi mürvetni, endi kempir kılib turibdi gayretni. Kempir mindi yağaç atdi, Büredi polat mürvetdi, Hevage kempirnin ati - Şu zamande çıkib ketdi. Baradi bu kempir ayyar, Bolib bulutge beraber, Bu asmande yarkılleydi, Felekde uçib yol alar, Cönedi kempiri ayyar. Könlide ence gepi bar, Bu asmafie çıkib ketgen, Buni körmes turgen eller. Barayatir pestge karab, Hürayimrnen bolib taraf, Tez yürsin deb, barar kökde, Atinin mürvetin büreb. "Sultanhane barsem, deydi. Erzi dadim kılsem, deydi. Aktaş değen memleketni Bunde veyran kılsem", deydi. Kökde barar atin tezleb, Mudam yamanlikni izleb. Pestge taşleb üçgen vaktde Bu asmande yürib karar, Közge köriner eller, Yarkılleşib kete köller. Şunday bolib barayatir, Buzuklikke kempir - batir, Kurudimni bu yakaleb, Çadır tikib padşa yatir. Hürayinı 'in "kötülüğünü" gösterip Bu mektuba yazar mollalar Nice sözü orada yaşlı kadın emretti İmza attı gösterip nice halkı ahaliyi Bu işlerden halkın haberi yoktu Böyle yapıp molla mektup yazdı Yazdı dört yüz altın hürmetine İnandırıcıydı mollaların hizmeti. Mollalar mektubu yazıp tamamlamış. Aktaş 'ta bulunan büyük küçük kimse bırakmaksızın Aktaş şehrindeki altmış yaşındakinden altı yaşındakine kadar, yedi yaşındakinden yetmiş yaşındakine kadar herkesin adını yazıp, onların haberi olmadan imzalarını atmış. Yaşlı kadın bu mektubu okutup dinlemiş. Keyfi yerine gelip, yazmasının ucuna düğümledi. Ağaçtan at, kağıttan kanat, demirden kol kılıp, yaşlı kadın gayrete geldi. Yaşlı kadın bindi ağaç ata Burar demir kolu Havaya kadının atı O zaman çıkıp gitti. Varır bu yaşlı hilekâr Olup bulutla beraber Bu gökte parlar Gökyüzünde uçup yol alır Yollanır yaşlı hilekâr Gönlünde dolu lafı var Gökyüzüne çıkıp gittiğini Görmemiş ahali. Gider aşağıya bakıp Hürayim'den uzaklaşıp Tez varsın diye gider gökte Atının demir kolunu burup. "Sultanhan'a varsam" der Şikayette bulunsam, der Aktaş denen memleketi O zaman viran kılsam" der Gökte varır atını dehleyip Devamlı kötülük düşünüp Yükselip uçarken Gökte giderken bakar Göze görünür iller Panldaşır göller. Bu şekilde varır Kötülüğe yaşlı kadın- bahadı r Kurudum 'a bu yaklaşıp Çadır dikip durmuş padişah.

Şu zamande körib kaldi, Sultanhan yatgen yemi, Murvetini çepge büreb, Eylenib bir yerge kondi. Yamanlikni mahkem uşleb, Cirendege atni taşlab, Kempir yayav-piyadedir, Köp alemi ziyadedir. Köziden tökib yasini, "Dad!" deb çıkarib davşini, Heçkim buni bilmes endi, Eyyar kempirnifi işini. Saçin yayib, betin yulib, Yolge kirdi çakkan bolib, Köp kayğuli, gamge tolib, Barayatir kurğur kempir, Tikilgen çadirni körib. Kempir baradi yol yürib, Kerer yolige termülib, Barayatir yeyav yörtib. Sultanhan çadirde otırib edi. Dest yer, pena kıladigen nerse yok. Karadi. Aktaş tarafden bir kara mildireb keleyapti, körib on tört mahremini buyurdi: - Aldige peşvaz çıkıfiler, mebada bizge hüda oğilmi, kızmi berib, süyünçige keleyatgen karamiken! On tört mahrem aldige çıkib ketdi. Kerese, bir kempir heçkim bilen işi yok, saçini yayib, betini yulib keleyapti. Mahremler aytdi: "E etten, bunin yürişi yahşilik haber emes. Oğilmi-kızımi - hannin ferzendi ölibdi-de, Aktaş mülki yana besahib bolibdi-de; padşamiznin hayalide yurt egeli bolgendey bolib kalib edi. Endi kanday bolsa söznifi anığini bileyik", deb mahremler kempirden söz sorab turibdi: Canim mama, hizmet etey bir elvan, Almaş polat belde, eğnimde kalkan, Saçin yayib sen yığlaysen, mehriban, Mahrem seval sorar, kelgin mamacan. Bir cerahat ciger-bağrinni tuzleb, Yığlaysen çöllerde bötedey bözleb, İşin bolmay yığlab ketib barasen, Sen barasen, mamacan, kemni izleb? Felek urib bağde güller soldimi, Hüda bergen şah ferzendi öldimi, Aktaş mülki baz besahib kaldimi? Tohtab turib, bizge bergin haberni, Mama, hafe kılma bu mahremlerni. O zaman gördü Sultanhan'ın durduğu yeri Demir kolu sola burup Dönüp bir yere kondu. Kötülüğe sıkı sarılıp Kuytuya atı bırakıp Yaşlı kadın yayan piyade Çok elemi ziyade Gözünden döküp yaşını "İmdat" diye çıkarıp sesini Hiç kimse bunu bilmez şimdi Hilekâr kadının işini. Saçını dağıtıp, yüzünü yolup Yola girdi acele edip Çok kaygılı, gamla dolu Varır cadı ihtiyar Dikilmiş çadırı görüp Yaşlı kadın varır yürüyüp Bakar yoluna ümitle Varır yayan yürüyüp. Sultanhan çadırında oturmuştu. Düzlük yer, gizlenecek nesne yok. Bakar, Aktaş tarafından bir karaltı titreyerek geliyor. On dört adamına buyurdu: "Karşılayıcı çıkın. Allah bize oğlan mı, kız mı vermiş; müjdeye mi geliyorlar ki." On dört adam karşılamaya gitti. Baksalar ki, bir yaşlı kadın. Hiç kimseyle işi yok, saçını dağıtıp, yü zünü yolup geliyor. Adamlar, "Eyvah, bunun gelişi iyilik haberi değil. Oğlan mı, kız mı hanın çocuğu ölmüş olmalı. Aktaş mülkü yine sahipsiz kalmış. Pa dişahımızın hayalinde yurt varisini bulmuş gibi ol muştu. Şimdi işin aslı ne ise açıkça bilelim" diye yaşlı kadından sorarlar: Canım nine, hizmet edeyim elvan elvan Elmas polat belde, sırtımda kalkan Saçını dağıtıp ağlıyorsun, mihriban Yoldaş sual sorar, gel ninecan. Bir cerahat ciğerini bağrını ezip Ağlıyorsun kırlarda deve yavrusu gibi zırlayıp İşin güçsüz ağlar gezersin Ninecan kimi arayıp gidersin. Felek vurdu da bağda güller soldu mu, Allah'ın verdiği şah oğlu öldü mü, Aktaş mülkü boş sahipsiz kaldı mı Dur bekle, bize ver haberi Nine, üzme sen bizleri.

Devletim bar, şeli-şaldem öreymen, Gül tarzim sarğayib sene karaymen, Men bilemen Aktaş elden kelesen, Oğılmi, kız Hürayimnin tukkani? Rastin aytgin, mama, senden soraymen. Bizler hafe boldik senin halinge, Piyadeleb yol tartgen ahvalinge. Ya bir gep boldimi Aktaş elinge, Haber bergin, kanday boldi memleket? Padşamiz Aktaşden bu çıkib kitdi. Nece yıl, nece ay arade ötdi, Bir hil adam memleketni unitdi, Bilmeydi eletde ne bölgen gepdi, Biz soraymiz ünde kalgan eletni. Abgar bolib yığlayberme, uyatdi 1x1. Seni adam bilib mahrem söz atdi. Mahremnin sözige kulak salmadi, Kempir, mahremlerni pisend kılmadi, Barayatgen kempir yolden kalmadi. Kempirnin hayalin mahrem bilmedi, Mahremler keyniden ergeşib ketdi, Bu kempirnin "U kayerge barar, deb Çadır köpdir, kaysısige kirer", deb. Nece gadirlerden araleb ötdi, Sultanhan kaşige bu kempir yetdi. Şunday bölak yakka bürilmey, kimde işi bar ekenini heçkim bilmey, mahremler hem ergeşib kelib atiden tüşdi, heç gepnin tayinini bilmedi. Çadırde kempir Sultanhane ropare boldi. Bu padşa deb, irkilmey turdi. Mahremler ropare kelib: "Eşiteyik, keni, yahşilikmi, yamanlikmi, bizge aytmadi. Nime haber alib keldi eken" dedi. Şunda kempir Sultanhane karab bir söz aytib turgen eken: Ey şahim, sizge aytar arzim bar, Senin üçün güldey solgen tarzim bar, Aktaş elden mehnet tartib kalemen, Sebil boldi Aktaş elde kirdikar. Küygenden yetkezdim men sizge haber, Veyran bolib ketdi Aktaşdey seher Bölgen işden sendey şahim behaber. Yurt tapşırib kelgen Hürayim yarin, Nece yıller ötdi, yokdir haberin, Köçelerden oyin-külgi kıladi. Yigitlerge hemişe bezm beredi. Adem iyeredi unift ketiden, Yaşu kan kalmay birdey yüredi, Hemme körib, şahim, sizge küledi. Devletim var, pirinç çeltik biçerim Gül gibi saranp sana bakarım Ben bilirim Aktaş elinden gelirsin Oğlan mı, kız mı Hürayim 'in çocuğu Doğruyu söyle nine, sana sorarım. Bizler üzüldük senin hâline Yayan yürüdüğün ahvaline Yoksa bir laf mı oldu Aktaş elinde Haber ver, nasıl oldu memleket Padişahımız Aktaş'tan çıkıp gitti Aradan nice yıl, nice ay geçti O adam memleketini unuttu Bilmez halk arasındaki lafı Biz soruyoruz ordaki ahaliyi Acz içinde ağlayıp durma ayıp Seni adam bilip söz söyledik. Adamın sözüne kulak vermedi Yaşlı kadın, adamları kaale almadı Yürüdü yaşlı kadın yoldan kalmadı Yaşlı kadının fikrini adamlar bilmedi Adamlar ardından yürüdü geldi Bu yaşlı kadın "Nereye varır" diye. Çadır çok, hangisine girer" diye Pek çok çadırın arasından geçti Sultanhan'in huzur una kadın ulaştı. Böylece başka bir yana sapmadan, kimde işi olduğuna kimse bilmeden, adamlar da peşinden gelip atından indiler, işin aslını öğrenemediler. Çadırda yaşlı kadın Sultanhan'a rastladı. Bu padişah, diye irkilmedi. Adamlar huzura gelip: "İşitelim haydi; iyilik mi, kötülük mü bize söylemedi, ne haber getirdi acaba?" dediler. O zaman yaşlı kadın Sultanhan a bakıp şöyle söylemiş: Ey şahım, size söylenecek arzım var Senin için gül gibi solmuşluğum var Aktaş ilinden mihnet çekip gelirim Sebil oldu Aktaş ilinde fenalık Yandığımdan getirdim size haber Viran olup gitti Aktaş gibi şehir Olan işten sen şahım bihaber. Yurda sahiplenen Hürayim yârin Nice yıllar geçti, yoktur haberin Sokaklarda oyun eğlence eder Yiğitlere her zaman meclis kurar Adam gönderir onun ardından Genç ihtiyar hepsi beraber yürür Herkes görüp şahım, size güler.

Küyib-yandik sıre kalmadi takat, Öylegende elge boldi kıyamet, Bu sözimge işanmesen, begizad, Kette-kiçik kalmay köl basdi kılgen, Men, şahim, okib körin arze hat. Bu sözni aytib kempir közin yaşladi, Padşanin kaşige hatni taşladi. Kempirnin arzasin alib Sultanhan, Hatge karab bildi, cüda hem yaman. Söz sözleb heçkimge cariy kılmadi. Ne hat ekenin halayik bilmedi, Özi okib, özi bildi padşanin, Ah urib, tenide takat kalmadi, Kördi sebil bopti Aktaşdey yurti, Şunday bopdi bu kempirnin mehneti. Okib padşa, her tarafge karadi, Közleriden öti çıkib baradi, "Cellad!" deb şu zaman davuş kıladi. Cellad kulak saldi bu nalişige, Sultanhannin davuşini eşitib, Üç yüz aitmiş cellad keldi kaşige: "Kandeyin adamnin küni bitdi, deb, Kanı hizmet, kimge ecel yetdi?" deb İşni ma'kul kildim deydi bu ayyar, Celladler hizmetge bolgendi tayyar, Hahi Aktaş, hahi özge memleket, Adem nesli bunday gepden behaber. Celladlerge söz aytadi padşasi: Atleninler, bundan sefer kılinler, At-encamin bilen Aktaş barinler, Günahkarni men aytamen sizlerge, Hayallemey tenden başin yulifiler! Bu sözni Sultanhanden eşitib, celladler "Günahkarni özi gepirer" deb tayyar bolib turdi. Şunda Sultanhan: - Biz Aktaşden çıkib ketgenimizge nece zaman ötdi, belki on tört yılge yakınleb yetdi. Hürayimge memleketni tapşırib çıkib edik. Hürayim Aktaşni bulğatdi. Men Aktaş şehrege barmay, közini közime tüşirmey, yüzini yüzime tüşirmey, siynesini dağlab, ikki kolini arkasige bağlab, Aktaş şehriden haydeb çıkarifuer! Çartutde kurilgen Mensurnin dari bar. Haydeb, Hürayimnin başini kesib, pad şanin hatini, deb endişe kılmanler! dedi. Şunda padşanin emri bilen üç yüz aitmiş cellad cöneyberdi. Nece yılden beri elni sağınib kalgan bir neçeler: "Biz hem baramiz, bir çetde turamiz, Hürayimnin asilgenini köremiz" deb ergeşeergeşe beş yüz kişi bolib cönedi. Bular Aktaş karab keleyapti... Yandık yakıldık hiç kalmadı takat Düşünürsek elde koptu kıyamet Bu sözüme inanmazsan, beyzade Küçük büyük eksiksiz imzaladı İşte şahım okuyun maruzatı. Bu sözü söyleyip yaşlı kadı n ağladı Padişahın karşısına mektubu bıraktı Kadının mektubunu alıp Sultanhan Bakınca bildi pek çok yaman. Konuşup hiç kimseye haber vermedi Ne mektubu olduğunu kulları bilmedi Kendi okuyup, kendi bildi padişahın Ah çekip, vücudunda takat kalmadı Gördü elden gitmiş Aktaş gibi yurdu Bunun içinmiş bu yaşlı kadının mihneti Okuyunca padişah her tarafa baktı. Gözlerinden ateş çıkıp gider "Cellat" diye o an bir ses gelir Cellat kulak verdi bu feryada Sultanhan 'in sesini işitip Üç yüz altmış cellat geldi huzura: "Hangi adamın günü bitti, Hizmet ne, kime ecel yetti" diye. İşi hallettim der bu hilekâr Cellatlar hizmete olmuştu hazır Gerek Aktaş, gerekse başka yer İnsanoğlu böyle sözden bihaber. Cellatlara söz söyler padişahları: - Atlanın, buradan yola çıkın At, silah ile Aktaş 'a varın Suçluyu ben söyleyeceğim sizlere Tereddütsüz gövdesinden başını ayırın. Bu sözü Sultanhan'dan işitip, cellatlar "Suçluyu kendi söyleyecek" diye hazır olurlar. Sultanhan: "Biz Aktaş 'tan çıkıp gideli nice zaman geçti, belki on dört yıla yaklaştı. Hürayim'e memleketi bırakmıştık. Hürayim Aktaş'ı karıştırdı. Ben Aktaş şehrine varmadan, gözünü gözüme, yüzünü yüzüme getirmeden, sinesini dağlayıp iki elini arkasından bağlayıp Aktaş şehrinden sürüp çıkarın. Çartut'ta kurulan Mansur'un darağacı var. Götürüp, Hürayim 'in başını kesin padişahın hatunu diye endişe etmeyin" dedi. Padişahın emri ile üç yüz altmış cellat yola düştü. Nice yıldan beri yurdu özleyip kalan bazıları da: "Biz de varalım, bir kenarda duralım, Hürayim 'in asılısını görelim " diye peşlerine takılıp beş yüz kişi oldular. Bunlar Aktaş 'a doğru gelirler...