Babaannem Bir Gangster David Walliams Çeviri Deniz Hüsrev
6
1 Lahanalı Su Ama Babaannem çok sıkıcı, dedi Ben. Kasım ayının soğuk bir Cuma akşamıydı ve her zamanki gibi Ben anne ve babasının arabasının arka koltuğuna yığılmıştı. Bir kez daha korkunç Babaannesinin evinde bir gece geçirmek için yoldaydı. Bütün yaşlılar öyle. Babaannen hakkında böyle konuşma, dedi Baba bitkin bir sesle, şişman karnı ile küçük kahverengi aile arabalarının direksiyonunu öne doğru itiyordu. Onunla zaman geçirmekten nefret ediyorum, diye yakındı Ben. Televizyonu çalışmıyor, tek yapmak istediği Scrabble oynamak ve de lahana gibi kokuyor. Çocuğa haksızlık etmemek gerek, gerçekten de lahana gibi kokuyor, diye hemfikir oldu Anne, bu sırada da dudak kalemiyle son dakika rötuşlarını yapıyordu. Hiç yardımcı olmuyorsun karıcım, diye mırıldan- 7
dı Baba. En kötü ihtimalle annemin üzerinde hafif bir kaynamış sebze kokusu olabilir. Ben de sizinle gelebilir miyim? diye yalvardı Ben. Ben Salon adı her ne ise dansına bayılırım, diye yalan söyledi. Adı Salon Dansları, diye düzeltti Baba. Ve sen de bayılmıyorsun. Daha önce demiştin ki: O iğrenç şeyi izlemektense kendi sümüğümü yerim daha iyi. Ben in annesi ve babası salon danslarına bayılıyorlardı. Bazen Ben salon danslarını onu sevdiklerinden daha çok sevdiklerini düşünüyordu. Cumartesi akşamları Anne ve Baba nın asla kaçırmadıkları, Yıldızların Dansı isimli, ünlü kişilerin profesyonel dansçılarla eşleştirildikleri bir televizyon programı vardı. Hatta, eğer evlerinde bir yangın çıksaydı ve Anne nin bir keresinde Flavio Flavoli nun giymiş olduğu (popüler televizyon programının her bölümünde boy gösteren parlak bronz tenli İtalyan dansçı ve gönül avcısı) parlak altın rengi dans ayakkabılarını ya da çocuğunu kurtarması gerekseydi, Ben e göre büyük ihtimalle ayakkabıları kurtarırdı. Bu gece annesi ve babası Yıldızların Dansı nı canlı izlemeye bir sahneye gidiyorlardı. Neden tesisatçı olmak konusundaki boş hayallerini bırakıp da profesyonel dansçı olmayı düşünmüyorsun anlamıyorum Ben, dedi Anne, dudak kalemini araba- 8
nın üzerinden geçtiği yüksek bir hız tümseği nedeniyle yanlışlıkla yanağına sürerken. Anne nin arabada makyaj yapma alışkanlığı vardı ve bu yüzden de çoğunlukla bir yere vardığında palyaçoya benzerdi. Belki, sen de Yıldızların Dansı na katılabilirdin, diye heyecanla ekledi. Çünkü o şekilde kasıla kasıla yürümek çok saçma, dedi Ben. Anne biraz mızıldandı ve mendile uzandı. Anneni üzüyorsun. Şimdi biraz sessiz ol lütfen Ben, hadi uslu oğlum, diye cevap verdi Baba ve müziğin sesini açtı. Kaçınılmaz olarak, bir Yıldızların Dansı CD si 9
çalıyordu. Kapağında da süslü bir şekilde Popüler Programdan 50 Altın Parça yazıyordu. Ben bu CD den nefret ediyordu ve yalnızca milyonlarca kez dinlemiş olduğundan ötürü değildi bu nefreti. Aslında o kadar fazla duymuştu ki, artık bir işkence gibi geliyordu ona. Ben in annesi Gail in Tırnakları isimli mahalle manikürcüsünde çalışıyordu. Çok fazla müşteri olmadığı için Anne ve orada çalışan diğer bayan (ki şaşırtıcı olmayan bir şekilde ismi Gail di) günün çoğunu birbirlerinin tırnaklarını yaparak geçiriyorlardı. Yumuşatıyor, temizliyor, kesiyor, nemlendiriyor, cilalıyor, bir şeyler yapıştırıyor, parlatıyor, törpülüyor, uzatıyor ve boyuyorlardı. Bütün gün birbirlerinin tırnaklarına bunları yapıyorlardı (tabii eğer Flavio Flavioli gündüz programlarında değilse). Bu da Anne nin eve çoğunlukla fazlaca uzun, rengârenk plastik tırnaklarla gelmesi anlamına geliyordu. Ben in babası ise mahalledeki süpermarkette güvenlik görevlisi olarak çalışıyordu. Yirmi yıllık kariyerinin bu zamana kadarki parlak noktası ise pantolonunun içine iki tereyağı paketi saklayan yaşlı bir adamı durdurması olmuştu. Her ne kadar Baba artık hırsızların peşinde koşmak için fazla şişmansa da, kesinlikle onların önlerinde durarak çıkmalarını engelleyebilirdi. Baba. Anne ile onu yanlışlıkla bir cips paketi çalmakla suçladığında tanışmıştı ve bir sene içinde de evlenmişlerdi. Araba, Babaanne nin bungalovunun olduğu Grey 10
Close un köşesinden döndü. Bu, çoğunlukla yaşlı insanların yaşadığı küçük hüzünlü evlerin olduğu bir sıraydı. Araba durdu ve Ben yavaşça kafasını bungalova doğru çevirdi. Salonun penceresinden sabırsızlıkla bakan Babaanne idi. Bekliyordu. Onun gelmesini hep pencerede bekliyordu. Ne kadar zamandır orada kim bilir? diye düşündü Ben. Geçen haftadan beri mi? Ben onun tek torunuydu ve yine Ben in tahminine göre yaşlı kadını başka kimse ziyaret etmiyordu. Babaanne el salladı ve Ben e gülümsedi; Ben in huysuz suratı da isteksiz bir gülümseme ile karşılık verdi. Birimiz seni yarın sabah on bir civarında alacağız, dedi Baba motoru kapatmadan. Onda alabilir misiniz? Ben! diye hırladı Baba. Çocuk kilidini açtı ve Ben kapıyı gönülsüzce açıp dışarı çıktı. Ben in çocuk kilidine ihtiyacı yoktu tabii: o on bir yaşındaydı ve araba yolda giderken kapıyı açmaya pek meyilli değildi. Babasının yalnızca Babaannenin evine giderken onun arabadan atlamasını engellemek için bunu kullandığından şüpheleniyordu. Kapı arkasından kapandı ve motorun hızı tekrar arttı. O daha kapıyı çalmadan Babaanne kapıyı açtı. Ben in suratına kuvvetli bir lahana kokusu çarptı. Sanki büyük bir koku tokadı gibiydi. 11
Babaanne herkesin bildiği babaanneler gibiydi. Anneciğin ve Babacığın içeri gelmeyecekler mi? diye sordu biraz kırgın halde. Bu Ben in dayanamadığı Kalın gözlükler Takma dişler Beyaz saçlar İşitme cihazı Kıllı çene Mor hırka Mendil Lahana kokusu Nane şekeri Çiçek desenli elbise Şarap rengi terlikler 12
şeylerden biriydi: Babaanne onunla her zaman bir bebekmiş gibi konuşuyordu. Vın vınnnn vıııınnnn Babaanne ve Ben birlikte küçük kahverengi arabanın hızla uzaklaşmasını ve hız tümseklerini atlayarak geçmesini izlediler. Anne ve Baba da Babaanne ile vakit geçirmeyi Ben kadar az seviyorlardı. Bu ev yalnızca Ben i Cuma akşamları bırakabilecekleri uygun bir yerdi. Hayır Şey Üzgünüm Babaanne dedi Ben aceleyle. Neyse, gel bakalım içeri, diye homurdandı Babaanne. Scrabble oyununu hazırladım ve senin en sevdiğin yemeği yaptım Lahana çorbası! Ben in suratı daha da düştü. Haaaaaaaaayııııııııııııııııııırrrrrrrr diye düşündü. 13