T.C. OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ FEN - EDEBİYAT FAKÜLTESİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ BİTİRME ÖDEVİ. RASİM KÖROĞLU NUN HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ ve ŞİİRLERİ



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Müslim Uyğun. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

Sevgili dostum, Can dostum,

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

TEK TEK TEKERLEME. Havada bulut Sen bunu unut

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

Sevda Üzerine Mektup


KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre

Cümlede Anlam TEST 38

Paragraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir?

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum!

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır.

Insanı başa taç yaptım. Ne eğildim, ne de saptım. Acılardan ilaç yaptım. Aşık Şahturna Hayatı ve Şiirleri

ATATÜRK'Ü ANIŞ. Adım-Soyadım:...

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

İ.Ö 100 Temel Eser. Kategori: Şiir Salı, 11 Ağustos :32 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF. Çanakkale içinde aynalı çarşı

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

BİR SEMPOZYUM HİKAYESİ

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Akıl Fikir yayınlarından yeni kitaplar

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Elişa, Mucizeler Adamı

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

Bayburtlu Âşık Kurbani: Allah için her an Kurban olmalıyız. Çarşamba, 08 Ekim :21

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

2. Sınıf Cümle Oluşturma Cümle Bilgisi

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ VAKFI ADIGÜZEL ANAOKULU GÖKYÜZÜ SINIFI KASIM AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

Şiir Anadan Örnekler. Köyden ayrılalı nice yıl oldu Yıkıldı evimiz selinen doldu Hani bacı kardeş nerede kaldı özlüyorum ben seni güzel Alvar

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü

Dinleme, Okuma, Konuşma, Yazma Kuralları

GÖKYÜZÜ EĞİTİM KURUMLARI

Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU UĞUR BÖCEKLERİ SINIFI KASIM AYI BÜLTENİ

Turkiye' ye dönmeden önce üniversiteyi kazandığımı öğrenmistim. Hayatımın en mutlu haberini de orada almıştım.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

2. Sınıf Bölme İşlemi Problemler

Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

En güzel 'Anneler Günü' şiirleri

GARİP AKIMI (I. YENİ)

TİLKİ İLE AYI Bir varmış bir yokmuş, Allah ın günü çokmuş. Zamanın birinde bir tilki ile bir ayı yaşarmış. Bir gün bunlar ormanda karşılaşmışlar ve ar

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.

Akhisarlı Hakkı Baba, 1934 yılında Akhisar da doğdu. Ailesi Aslen Makedonya nın PİRLEPE şehrinden gelmiş Arnavut kökenli bir ailedir.

Kültür Nedir? Dil - Kültür İlişkisi

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

1. SINIF TÜRKÇE. Copyright YAZAR Ahmet KÜÇÜKAYDIN Hacer KÜÇÜKAYDIN. KAPAK TASARIMI Resul KÖSE. DİZGİ - SAYFA TASARIMI Resul KÖSE

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Transkript:

T.C. OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ FEN - EDEBİYAT FAKÜLTESİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ BİTİRME ÖDEVİ RASİM KÖROĞLU NUN HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ ve ŞİİRLERİ HAZIRLAYAN: Seda BİLGİÇLİ 121820023008 DANIŞMAN: PROF. Halil BUTTANRI ESKİŞEHİR - 2006 0

ÖNSÖZ Bugün birçok il ya da ilçede Şairler Derneği bulunmaktadır. Yöresel şair ve yazarlar Türk Halk Edebiyatının bugünkü mirasçılarıdır. Bizim bu kültür mirasçılarına ulaşmamızda şairler derneğinin önemi çok büyüktür. Köklü bir geçmişe sahip olan bu sanatçılar, yüzyıllardır halkın sesi olmuştur. Halkın acısı, sevinci, mutluluğu, hüznü bu şairlerimizin aracılığıyla dile getirilmiştir. Bu şairlerin değerini, büyüklüğünü anlamak, şairlerimizi hayattayken tanıtmak için üniversitemizin Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde Eskişehir Şair ve Yazarları konulu bitirme tezi ödev olarak verilmektedir. Biz bu çalışmamızda yöresel şairlerden Rasim Köroğlu nun hayatını, edebi kişiliğini ve şiirlerini tanıtmayı amaçladık. Şairimizin şiirleriyle kendini tanıtmasının yanında âşıklık geleneğinin yaşatılması için yaptığı çalışmalar, düzenlediği şölenler de dikkati çekmektedir. Şairimizin taşlamaları onun birçok insan tarafından sevilip ilgiyle okunmasını sağlamıştır. Şiirleriyle herkesi güldüren şairimiz yaşama sevinciyle doludur. İnsanları kırmadan güldürerek onlara yol gösteren Rasim Köroğlu insanların dertlerini kendine dert edinmiş ve şiirlerinde hep bunları dile getirmiştir. Şiirlerinin kaynağı hep toplum olmuştur. Kendini hiçbir zaman halktan uzak görmemiştir. Her insan mutlaka onun her şiirinde kendinden bir parça bulacaktır. Bu çalışmamızda bana göstermiş olduğu içten samimiyeti ve güler yüzünü hiç eksik etmediği için Sayın Rasim Köroğlu na ve zamanını ayırıp çalışmamda bana yol gösteren sayın Prof. Halil Buttanrı ya sonsuz teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum. Seda BİLGİÇLİ 1

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 0 İÇİNDEKİLER... 2 GİRİŞ... 4 1.BÖLÜM... 5 1. RASİM KÖROĞLU İLE KONUŞMA... 5 2.BÖLÜM... 10 2.RASİM KÖROĞLU NUN HAYATI ve EDEBİ KİŞİLİĞİ... 10 2.1. RASİM KÖROĞLU`NUN HAYATI... 10 2.2. EDEBİ KİŞİLİĞİ VE SANATI... 11 2.3. ŞİİRLERİNİN ŞEKİL VE MUHTEVA BAKIMINDAN İNCELENMESİ... 13 2.3.1.MUHTEVA BAKIMINDAN ŞİİRLERİ... 13 2.3.1.1.SEVGİ... 13 2.3.1.2.AŞK... 15 2.3.1.3.ŞİKAYET... 17 2.3.1.4.ÖVGÜ... 20 2.3.1.5.YERGİ... 24 2.3.1.6.ÖLÜM... 30 2.3.2. ŞEKİL BAKIMINDAN ŞİİRLER... 33 2.3.2.1.NAZIM BİÇİMİ... 33 2.3.2.2.NAZIM TÜRÜ... 35 2.3.2.3. NAZIM BİRİMİ... 38 2.3.2.4 ÖLÇÜ... 39 2.3.3. DİL VE USLÜP ÖZELLİKLERİ... 41 3.BÖLÜM... 41 3.BASINDA RASİM KÖROĞLU... 41 3.1. RASİM KÖROĞLU HAKKINDA GAZETELERDE YAYINLANMIŞ YAZILAR... 41 3.2.RASİM KÖROĞLU`NUN ÖDÜLLÜ ŞİİRLERİ... 45 4.BÖLÜM... 56 4. RASİM KÖROĞLUNA YAZILAN ŞİİRLER VE ATIŞMALAR... 56 2

5.BÖLÜM... 67 5.RASİM KÖROĞLU`NUN ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER... 67 SONUÇ... 87 3

GİRİŞ Bugün Şairler Derneği aracılığıyla âşıklık geleneği sürdürülmekte ve burada birçok şair yetişmektedir. Şairlerimiz artık hemen her konuda şiirler yazmaktadırlar. Ancak biçim olarak Halk Edebiyatı geleneğine bağlıdırlar. Biz, bu çalışmamızda âşıklık geleneğini sürdürmekte olan Rasim Köroğlu`nu şair yönüyle tanımaya ve tanıtmaya çalıştık. Bu araştırmamızda en şanslı olduğumuz yön, şairimizin yaşıyor olması ve başka bir şahsa gerek duymadan araştırmamızı yapabilmemizdir. Bu sayede şairin, hayatı, şiir ve sanat hakkındaki görüşlerini birebir yaptığımız görüşmeler sonucunda, kendi ağzından, en güvenilir kaynaktan dinleme imkânı bulduk. Bizim bu çalışmamızda yapmak istediğimiz bir sanatçıyı ayrıntılı bir şekilde incelemek ve onun ileriki yıllarda da tanınmasını sağlamaktır. Çalışmamızda ilk olarak şairimizle yapmış olduğumuz röportaja yer verdik. Daha sonra şairin hayatını inceledik. Şairin edebi kişiliğinin oluşmasına sebep olan etkenler ve sanatı hakkında bilgi verdik. Şiirlerinin, şekil ve muhteva açısından incelenmesine, aynı zamanda şairin dil ve üslubunu da bu bölümde yer verdik. Basında onun şairliği hakkında yayınlanan yazılardan bazı kesitler sunduk. Şairimizin ödüllü şiirlerine ve yine şairimize hitaben başka şairler tarafından yazılmış şiirlere ve atışmalara yer verdik. Son olarak Rasim Köroğlu`nun şiirlerinden seçme örneklerle bir hikâyesi olan şiirini de ayrıca sunduk. Sonuç bölümünde ise, Rasim Köroğlu`nun edebi kişiliği ve sanatı hakkında genel bir değerlendirmeye yer verdik. 4

1.BÖLÜM 1. RASİM KÖROĞLU İLE KONUŞMA Şiire karşı ilk alaka sizde ne zaman başladı? Benim şiire olan ilgim türkülerle oluştu. Türkülere büyük ilgi duydum. Annemim tarlada çalışırken, özellikle mercimek yolarken mırıldandığı türküleri zorla tekrar tekrar söylettiğimi hatırlarım. Yine çocukluk yıllarımda tarlada çalışan genç kızların söyledikleri türküler hala kulağımdadır. Eve radyonun gelmesi benim için türkülerin gelmesinden başka bir anlam taşımıyordu. Türkülerin ezgisi kadar sözleri de ilgimi çekerdi. İşte o türkü sözleri bende şiir sevgisini doğurdu sanıyorum. Bir türküyü ezberleyeyim diye dinlediğimi hiç hatırlamam ama dinlerken ezberlemiş olurdum. Şimdi tam hatırlamıyorum ama kendim de o çocuk halimle söylemeye çalışmış olabilirim. Söylemeye çalıştığımı hatırladığım yıllarda sanıyorum ortaokula gidiyordum. Fakat ilk şiir denemelerimin öğretmen okulu yıllarında olduğunu biliyorum. Yani on altı, on yedi yaşlarında. Fakat ortaokulda hatta ilkokulda bazı şiirleri ezberlemiştim. Burada sözünü ettiğim şiirler ölçülü şiirlerdi. Yani hep halk şiirine bağlı kaldım. Bir gün meşhur bir taşlama şairi olacağınızı çocukluğunuzda tahmin eder miydiniz? Hayır. Çocukluğumda böyle bir düşüncem ve tahminim olmadı. Ama ilk gençlik yıllarımda sanıyorum şair olmak değil ama ben de şiir yazabilirim diye düşündüm. Belki diyeceksiniz ki Şiir yazmak şair olmak değil midir?. Bence hayır. Birkaç şiire benzer şeyler karalamak şair olmak anlamına gelmez. Yani toplum sizi şair olarak görecek, şair olduğunuz toplum kabul edecek. Ben de şiir yazıyorum ve de yazdıklarım çok güzel, ben şairim. demek abeste iştigaldir. Kelimenin bu manasıyla şair olmayı çocukluğumda değil de belki çok sonraki öğretmen olduğum yıllarda düşündüm. Tabi ki, bu düşünce olabilir miyim? şeklinde idi. Kaldı ki o da taşlama şairi, ya da ne biliyim sevda şairi olarak bir alan seçmek anlamında değildi. Ama ne zaman şiire başlasam hep taşlamaya doğru kaydı söylediklerim. İnsanın kendi kendini keşfetmesi çok zordur. Bunda çevrenin tespit ve yönlendirmesi de çok önemli. Bana tanıştığım birçok usta şair, taşlamada başarılı olduğumu ve o 5

yöne ağırlık vermem gerektiğini önerdiler. Bunlar: Feyzi HALICI, Halil SOYUER, Cemal SAFİ, İbrahim SAĞIR, Muharrem KUBAT, Rıza ÖZDEMİR dir. Çalışkan bir öğrenci miydiniz? Hangi dersleri sever, hangilerinden hoşlanmazdınız? Seda, benim gibi tembel bir öğrencilik hayatı olan birisine bu soru sorulur mu? Kesinlikle çalışkan bir öğrenci değildim. Bu yaşta bile korkulu rüyalarımı öğrencilik yıllarım oluşturur. Aynı öğretmenden, aynı dersten(cebir),aynı yılda, hatta aynı dönemin yazılı sınavlarında hem 1,hem de 10 aldığım oldu. Haaa, demek ki 10 da alınıyormuş diyerek tekrar eski tembelliğime döndüğümü hatırlarım. Bu dediğim öğretmen okulunda okurken oldu. Fakat hala hayret ederim bu kadar tembel bir öğrenci sonradan iyi bir öğretmen oldu. İyi bir öğretmen olduğumun kanıtımı mı? Öğrencilerim, müfettiş raporları, öğrenci velileri, çalıştığım öğretmen arkadaşlar bunun şahitleridir. Bu kadar övünmek yeter. Sevdiğim dersler konusuna gelince, desem ki şu dersleri çok severdim, tembelliğime leke gelir. Nota dayalı olan hiçbir dersi sevmedim. Aksilik ya her ders de sonunda bir sınava verilecek ya da alınacak nota bağlıydı. O notlara bağlı olarak sınıfını geçip ya da kalma olunca ben de bol bol sınıfta kalma şansını yakaladım. Buradan her sınıfı iki yıl okuduğum anlaşılmasın. Öğrencilik hayatımda iki sefer sınıfta kaldım. Bu da az değil tabi. Yaklaşık on yıl İngilizce okudum, on kelime öğrenmedim. Sözün kısası başarılı bir öğrenci değildim. Nasıl yazarsınız? Şiiri ilk haliyle söylemek ve o ilk söylenmiş haliyle yazıya geçmek işin kolay tarafı. Esas mesele ondan sonra başlıyor. Genellikle doğmaca olarak söylediğim şiirdeki o dörtlükler kafamda günlerce, hatta aylarca şekilden şekle girer.işte o aşamada en güç beğenen insanlardan biriyimdir.belki bir dörtlüğü yüzlerce şekilde söylerim dersem yalan olmaz.şiir üzerinde çalışmam ya çok sessiz-sineğin dahi uçmadığı- bir ortamda olacak ya da tam tersi çok gürültülü bir ortamda yolda, sokakta gezerken olacak.o gürültüler beni etkilemez artık.çevreden ve dünyadan izin istenip kopulduğu anlardır o anlar.haliyle bir müddet kafa yorduktan sonra bırakırım.daha sonra tekrar üzerinde çalışırım.aynı anda birkaç şiirin çalışması devam eder.başladığım hatta kabaca şekillenmiş şiirlerden yüzlercesini beğenmediğim için çıkarmadım.oldu diye karar verdiğim ve yayınladığım şiirlerim 6

çok azdır. Yılda bir-iki şiir ancak çıkar. Âşıklık geleneğine yatkınlığımdan dolayı doğmaca söyleyebiliyorum. Atışma yapabilirim. Ancak dediğim gibi bu şiirler beni çok fazla tatmin etmiyor. Elimde saz olmadan topluluk karşısında kıtalar arka arkaya gelecek şekilde onlarca kıta söylerim. Birçok şiirim de zaten ilk haliyle bu şekilde oluşur. Ama sonra geri dönüp üzerinde çalışmak çok zor. Fakat o zoru yapmadan canım rahat etmez. Mutlaka üzerinde defalarca çalışırım. Hatta şair arkadaşların çok güzel olmuş dedikleri şiirleri beğenmem. Onların bir kısmından sonra vazgeçerim, unuturum. Beğenmediğim dörtlükleri çıkarırım. Şiirin bir çıkma anı vardır. Yani o ilk geldiği an. Mutlaka bir nedeni vardır. Yaşanmış olay veya ruh halinin arkasından gelir. Hayatımda bugün bir şiir yazayım diye yazdığım tek dize yoktur. Ama geldiği anda da mutlaka söylettirir şiir kendini. Şiir söyleme kavramını özellikle kullanıyorum. Şiir söylenir, yazılmaz. Yazılma sonraki aşamasıdır. Kısacası şiiri ilk geldiği anda kaç kıta söyleyeceksem söyler bitiririm. Daha sonra üzerinde çalışırım. Tabi o haliyle kalan ya da çok az değişikliğe uğrayan şiirlerim de vardır. Ama tekrar üzerinde çalıştıklarımın yanında bunlar çok azdır. En çok hangi şairleri okudunuz? Hangilerinin tesiri altında kaldınız? Okumak anlamında, isim yapmış hemen bilinen bütün şairleri okudum. En azından üç beş tane şiirlerini okudum. Fakat halk şairlerinin büyük bir kısmının hayatlarını ve eserlerini ince eleyip sık dokuyarak okudum. Etkilendiğim şairler arasında halk ozanları önceliklidir; Köroğlu, Erzurumlu Emrah, Âşık Veysel, Aşık Reyhani, Aşık Mahsuni başta gelenleridir. Kalem şairlerinden Şair Eşref, Ömer Hayyam, Neyzen Tevfik ilk sıraları alırlar. En çok Âşık Reyhanî den etkilendim diyebilirim. Onunla defalarca sabahlara kadar sohbet etme, beraber programlar yapma şansımın olması da bunda etkili olmuştur diye düşünüyorum. Ama hiçbir zaman taklide yeltenmedim hiçbir şairi. Sanıyorum kendime has bir üslup oluşturdum. En mutlu olduğum taraf da bu. Bence insan hayatın her alanında kendisi olmalıdır. Buna inandım hep ve bunu yapmaya çalıştım.şairlikte ustalık çıraklık ilişkisinin önemine inananlardanım.ama böyle bir şansım olmadı.yalnız Eskişehir Şairler Derneğinin bu manada çok yararını gördüm. Orada usta kalemlerin hepsi ile bir arada olmak, şiir üzerine konuşmak, çalışmak, eleştiriler yapmak, Rasim KÖROĞLU olarak bana çok büyük katkılar sağladı. 7

Şimdi şiir ile ilgili bir şeyler hazırlıyor musunuz? Yeni projeleriniz var mı? Şiir, hayatımın günlük bir parçası. Hatta yaşama şeklim diyebilirim. Edebiyat ve şiirle ilgili bir şeyler okumadığım gün yoktur. Şiirin bulunduğu, konuşulduğu ortamlarda olmaya çalışırım hep. Orada nefes alabiliyorum. Özellikle halk şiiri ve âşık edebiyatı üzerine çalışmayı, araştırmayı çok seviyorum. Günlük hayatımın bir kısmını hep buna ayırırım. Emekli bir memur olmam nedeniyle buna zamanım da var. Şiir ekonomik getirisi olmayan bir uğraş. Bu zaman aman yılgınlık verse de geçici oluyor. Beş dakika sonra şiiri düşünmeden edemiyorsunuz. Bazı âşıkların hayatlarını incelemeyi ve yazmayı düşünüyorum. Bu amaçla yaptığım çalışmalar da var, ancak sonuçlanır mı bilemiyorum. Şu anda yeni bir şiir kitabı hazırlığımda yok. Bugünkü şiir hakkında düşünceniz nedir? Böyle giderse şiirin geleceği kötü. Şiir çok ciddi ve çok zor bir sanattır. Ama günümüzde maalesef çok hafife alınıyor. Herkes şiir yazıyor. Bu sevinilecek bir olay gibi görünür ilk bakışta fakat işin aslı böyle değil. Kafiyenin, ölçünün, redifin anlamını bile bilmeden şiir yazılır mı? Ama yazıyorlar. Bu iş bu kadar kolay ve basit değil. Şair olmak önce yetenek işi. Sonra. Sonra emek işi. Bunların ikisinden biri yoksa olmaz. Fakat ikisinin de olmasına gerek duymadan eline kalemi alan yazıyor. Yeteneği olmayan insanların şiir yazmayı istemelerini anlayabiliyorum. Ama şiir hakkında hiçbir araştırma yapmadan, öğrenmeden, okumadan yazanlara katlanamıyorum. Şiir ayaklar altına düştü. Popçu, topçu, artist, manken, kim varsa şiir yazıyorum diye ortada. Onlar bir tarafında biz bir tarafımdan şiiri bitirdik Allah a şükür. Ortalık şiir adına toz duman. Şiirde ölçüsüzlüğü kabul etmiyorum. Serbest vezin! Ne demek serbest vezin? Hem serbest hem ölçü olur mu? Oysa şairlerimiz için edebi geleneğimiz ve edebi ruh bir çıkış noktası olmalı. Gelenekten uzaklaşmamız şiirimizin şekil, tema ve sanatsal unsurlar yönünden zayıflamasına neden olmuştur. Şiir dilimiz kısırlaşmıştır. Tutturduğumuz serbest şiir akımı nicelik olarak şairleri arttırmış ama nitelik olarak azaltmıştır. Üstelik dünyanın hiçbir dilinde, hiçbir milletinde bizimki kadar serbest olan bir şiir olduğunu sanmıyorum. Kafiye neredeyse unutulmuş. Kafiye olmayınca redif olur mu? Ortalıkta nazım birimi diye bir şey kalmamış. O batıdan 8

aldığımız triyole ve sone de bentlerin bulunduğunu bile unutmuşuz. Vezin bir kenara itilmiş. Bunlar şekil olarak şiirde kaybettiklerimiz. Peki, muhteva anlamında şiirimiz iç açıcı bir noktada mı? Hayır. Belki de haklı olarak sosyal şartların değişimi şiirimizin konu ve temasını da değiştirmiştir. Peki mazmunlar, mitolojik unsurlar, dini unsurlar, söz sanatları, mecazlar, anlamla ilgili sanatlar yönünden neden zayıflattık şiirimizi? Elbette ki gelenekten hareketle kendi üslubunu ve şiirini yaratan ustaları kastetmiyorum burada. Genel olarak duruyorum bu konu üzerinde. Halk şiirinin içerisinde değerlendirilmesi gereken saz şiirinde de durum aynı. Bunun birçok nedenleri var tabi ki. Ama ustalık çıraklık ilişkisinin bitmiş olması birçok tür ve şeklin terk edilmesine neden olmuştur. Günümüz âşıkları koşmanın ve semainin dışında nerede ise şiir söylemez olmuşlardır. Tekrar belirtelim ki sadece ustalık ve çıraklık ilişkisinin bitmiş olması saz şiirindeki kısırlığın tek nedeni değildir. Bu ayrı bir konu. Fakat, gelinen noktada koşmanın bile sadece düz koşma ve koşma şarkı ya ait örnekleri verilmektedir. Dilerim iyiye gider, ama ben öyle görmüyorum. Şiirimizin gelişmesi için neleri gerekli görüyorsunuz? Elli yıl şiir yazmak yasaklansın. Belki arkadan gelen kuşak bu günkü bozulmuşluğu bilmediği için araştırır, inceler, öyle şiir yazmaya başlar. Toplum meseleleri karşısında sanatçının durumu ve tavrı ne olmalıdır? Sanatçı toplumdan uzak olursa üretemez, ürettim dediği şey de kabul görmez. Toplumun içinde bulunan, ondan kopmayan bir sanatçı da onun meselelerinden uzak kalamaz. Sanatında onları yansıtır. Sanatçı dik durabilen insandır. Kırılmayı göze alabilmelidir. Eğilmek onun işi olamaz. Bunu sanatına mutlaka ideolojik boyut katsın anlamında demiyorum. Tam tersi sanatçı sanatını ideolojilere alet etmemelidir. Bildiklerini ve gördüklerini resmedip bırakmalıdır. Onlara çözüm üretecek siyasi iradeyi halk belirler. Siyasi iradeyi halka göstermek değildir sanatçının görevi. O, toplumu olduğu gibi aslına uygun verebilsin yeter. Toplumda sıradan vatandaşın göremediklerini görebilen, anlatamadıklarını anlatan, duymadıklarını ve duyuramadıklarını duyurabilen kişidir sanatçı. Görevi de budur. 9

Bir diğer nokta, sanatın içine parasal kaygılar girmemeli. Parasal kaygılar sanatı zayıflatır. Ama sanatçı da sanatı ile geçinebilmelidir. 1 2.BÖLÜM 2.RASİM KÖROĞLU NUN HAYATI ve EDEBİ KİŞİLİĞİ 2.1. RASİM KÖROĞLU`NUN HAYATI Mart 1953 tarihinde daha önce Eskişehir ili Sivrihisar ilçesine bağlı olan şimdi ise Eskişehir ili Beylikova ilçesine bağlı Halilbağı köyünde dünyaya gelmiştir. Babasının adı Abbas, Annesinin adı Safiye dir. Üç, dört yaşlarında iken, o zaman nahiye olan Beylikova ya göç etmiştir. Kendisinden iki yaş büyük olan ağabeyi ve bir yaş büyük olan amcası ile ilkokula beraber başlarlar. İlk ve ortaokulu Beylikova da bitirir. Daha sonra öğretmen okulu nu Ankara Erkek İlk Öğretmen Okulu nda- yatılı okuyarak 1974 yılında mezun olur. 1974 te öğretmenlik mesleğine adım atar. 1988 yılında Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Eğitim Önlisans bölümünü bitirir. Mesleğinin yirminci yılında Eskişehir e atanır. 25 yıl sınıf öğretmeni olarak çalıştıktan sonra Şubat 2000 tarihinde kendi isteği ile emekliye ayrılmıştır. İki kızı ve bir oğlu vardır. Eşi Fevziye KÖROĞLU, 2001 yılı Aralık ayında vefat eder. Eşinin vefatı üzerine EŞİME AĞIT adlı şiirini söyler. Köroğlu nun şiirle olan ilişkisi, ilgi düzeyinde ortaokul sıralarında başlar. Genellikle türkülerle beslenir. ( Bu konuya Rasim Köroğlu ile yaptığımız konuşmada yer verdik.) Halk edebiyatının içerisinde yer alan âşıklık geleneğine ilgisi daha fazla artar. Öğretmen Okulu yıllarında şiir yazma çabaları vardır. Ancak öğretmen olarak köylerde çalışmaya başlayınca, şiir ile sadece okuyucu seviyesinde kalır. 1994 yılında Eskişehir merkez ilçeye atanınca Eskişehir Şairler Derneği ile ilişkisi başlar. Küllenen şiir ateşi yeniden alevlenir. 1996 yılında şiir yazmaya yeniden başlamaya karar vermiştir. Kendisi yeniden yazmak yerine ilk başladığım sözünü daha çok seviyor. Yazmaya 1 Rasim Köroğlu ile Eskişehir Şairler Derneği nde 21.10.2005 günü yapılmıştır. 10

başladıktan sonra taşlama tarzında daha başarılı olduğu Eskişehir Şairler Derneği nde arkadaşları tarafından fark edilir. Şairimiz aynı zamanda öğretmen okulu yıllarında güreş yapmış. Öğretmen iken güreş hakemliği lisansı almış ve iyi bir yağlı Pehlivan olmayı çok istemiştir. 1998 yılında Türk Güreş Vakfı Adana şubesinin açtığı Güreş konulu şiir yarışmasında birincilik ödülünü almıştır. 2.2. EDEBİ KİŞİLİĞİ VE SANATI Rasim Köroğlu nun şiire olan ilgisi daha öncede belirttiğimiz gibi türkülerle başlamıştır. Şairimiz şiir yazmaya öğretmen okulu yıllarında başlamıştır. Amatörce yazdığım ve ilk denemelerim olan bu şiirlerimden maalesef bugün hiç elimde yok diyor şairimiz. 25 yıllık öğretmenlik hayatının yaklaşık 20 yılı köylerde geçmiş. Dolayısıyla edebiyat dünyasıyla ve edebiyatçılarla olan ilişkisi sadece okuyucu olarak devam etmiştir. Eskişehir merkezine tayin olduktan sonra Eskişehir de bulunan şairlerle tanışmış, onlarla beraber çeşitli illerde yapılan şiir şölenlerine katılarak günümüzde yaşayan diğer şairleri tanımıştır. Eskişehir şairler derneği ile olan ilişkisinden sonra şiir çalışmalarına hız verir. Şairi daha ziyade felsefi şiirler etkiler. Yapabileceği en güzel şiirin felsefi özellikli olmasını ister. Sevdiği ve etkilendiği şair ve halk ozanları; Şair Eşref, Neyzen Tevfik, Ömer Hayyam, Köroğlu, Erzurumlu Emrah, Aşık Veysel, Aşık Reyhani, Aşık Mahzuni, Şerif in isimlerini verebiliriz. Rasim Köroğlu bugünkü şiirleri için şöyle diyor; Kafamda şöyle bir düşüncem var, bundan 20 yıl önce ne kadarda gayret etsem bugünkü şiirlerimi yazamazdım diye düşünüyorum. Evet, şiir yazmaya 20 yıl ara verdim ancak sanıyorum bu 20 yıl içerisinde bugünkü şairliğimin alt yapısı oluştu. Hayatım boyunca halkın arasından hiç çıkmadım. Halkın her kesiminden insanlarla sohbet etmekten hep zevk aldım. Yeni tanıştığım bir insanla sohbet ederken bile şakayı yapmaktan geri kalmadım. Çok asabi insanlara bile bir yolunu bulup şaka yaptım. Tanıyanların ve arkadaş çevremin benim bu şaka ve mizahlı sohbetimden hoşlandıklarını sürekli gözledim. Bunları yazıya dökmemi söyleyenler çok oldu. Fakat düz yazı olarak böyle bir şeyi hiç denemedim. Toplumda gördüğüm 11

çarpıklıkları, mizahi bir düz yazı ile anlatmaktansa şiirle anlatmak bana daha kolay geliyor. Hicvi veya halk edebiyatındaki söylenişi ile taşlamayı kırmadan dökmeden yapmaya çalışıyorum. Ben şiiri okurken davranışını yerdiğim kimseleri de beni gülerek ve içinden gelerek alkışlamalarını sağlayacak bir şiir yazmayı amaç edindim. Bunu da sanıyorum azda olsa başardım. Bundan sonra da takip edeceğim çizgi bu olacak. Zaten istesem de başka türlüsünü yazamıyorum. Yarışma şiirlerinin dışında güldürüyü şiirde terk etmeyi hiç istemiyorum. Şiirde güldürmeyi amaçlayan şairimiz iç dünyasında, kendi kendine kaldığında mutlaka karamsar oldugunu söyler. Şairimiz, sürekli halkın içinde olduğundan konularını halkın günlük yaşantısındaki olaylardan seçmiştir. Şiirleri toplumsal içeriklidir. Tatlı bir hiciv türündedir. Ona göre eğer şiir taşlama ise mutlaka güldürmelidir. Rasim Köroğlu taşlamalarında asık surat ve küfürbaz değildir. O doğallığı görev sayar. Köroğlu hem aruz hem de hece ile şiirler yazmıştır. Serbest ölçü ile yazılmış hiçbir şiiri yoktur. Hecenin her türlü kalıbı ile yazar, en çok 6+5=11 lik ölçüde başarılı olduğunu görürüz. Kafiyelerini ek ten değil, kök ten yapar. Mısraların birbiri ile olan uyumuna çok dikkat eder. Doç. Dr. Erman Artun un Âşıklık Geleneği ve Aşık Edebiyatı adlı kitabında Televizyon şiiri toplumsal taşlamaya örnek olarak verilmiştir. Yine Ahmet SARACOĞLU nun Dil ve Edebiyat Terimleri Sözlüğü adlı eserinde Futbol şiiri yergiye Sosyete şiiri hicve örnek gösterilmiştir. Ayrıca birçok güldeste ve antolojilerde şiirleri yer almıştır. Küçük yaşlarından itibaren âşık edebiyatına ve aşıklık geleneğine büyük bir ilgi duymuştur. Saz ile hislenmiş, türkü ile beslenmiştir. Âşık edebiyatı üzerine çeşitli araştırma ve incelemelerde bulunmuştur. Türk halk şiirindeki Türklere ait birçok örnekler vermiştir. Bazı şairlerin kitapları ve şiirleri hakkında eleştiri yazıları yazmıştır. Yurdumuzun birçok il ve ilçesinde yapılan âşıklar şölenlerine katılmış ve birçoğunu o yönetmiştir. Yerel bir televizyonda Âşıklar Sohbeti adlı program yapmış, çeşitli ulusal televizyonlarda programlara katılmıştır. Şiirleri birçok kültür ve sanat dergileri ile çeşitli gazetelerde yayınlanmıştır. 12

Kasım 1999 da ilk kitabını çıkarmıştır. Körün Taşı adlı şiir kitabı 64 sayfalık, 30 değerli şiirinin bir araya getirilmesiyle oluşmuştur. 2.3. ŞİİRLERİNİN ŞEKİL VE MUHTEVA BAKIMINDAN İNCELENMESİ 2.3.1.MUHTEVA BAKIMINDAN ŞİİRLERİ Rasim Köroğlu nun şiirlerinde genellikle Anadolu, Anadolu insanı vardır. Onun yazdığı şiirler toplumun her kemsinden insanı ilgilendirir. Bu şiirlerde herkes kendinden bir şeyler bulur. Şairimiz şiirlerini genellikle, hiciv (taşlama) türünde yazmıştır. Aşk, sevgi, yergi, ölüm, övgü, üzerine şiirler yazmıştır. Şairimizin eşine duyduğu sevgi, toplumdaki yozlaşmalar, değişmeler, yaşayanlar, gazeteler, televizyonlar Köroğlu nun şiirlerine konu olmuştur. Şairimiz daha çok taşlama şairi olarak tanınmıştır. Bilindiği üzre taşlama bir kimseyi veya varlığı yermek, kötülemek, hicvetmek için söylenen manzumedir. Şairin şiirlerinde işlediği bu duyguları anlatmak için her temayı ayrı ayrı incelemek gerekmektedir. 2.3.1.1.SEVGİ Rasim Köroğlu nun şiirlerinde sevginin birçok yönden ele alındığını görüyoruz. Onun şiirlerinde eşine duyduğu sevgi ve bayrak sevgisi üzerinde durulmuştur. Rasim Köroğlu, eşine büyük bir sevgi duymaktadır. Eşine duyduğu sevgi çoğu şiirinde görülür. Eşine duyduğu sevgi temasını işleyen en güzel şiirlerinden biri de Deli Gibi Seviyom şiiridir. DELİ GİBİ SEVİYOM Nice şair şiir yazmış eşine, Ben de yazdım gider diye hoşuna, Yazmam herkes gibi boşu boşuna, Dolu gibi seviyom kız ben seni Akılsız başımı salınca aşka, Nasıl da kuruldun kalpteki köşke, Kim sever ki böyle deliden başka, Deli gibi seviyom kız ben seni 13

Bilmem öyle canı nerde bulayım, İstersin ki her gün kurban olayım, Kurban ettin, nasıl canlı kalayım, Ölü gibi seviyom kız ben seni. Vura vura silktin benim tozumu, Sen vurdukça güleç tuttum yüzümü, Bünyan da dokutmuş felek bezimi, Halı gibi seviyom kız ben seni. Serveti yok bende zenginle, şahın, Kesilir yokluktan evde iflahın, Hanı, nasıl derler ya bir Allah ın Kulu gibi seviyom kız ben seni. Yoruldu dillerim, kurudu boğaz, Bağırtma Rasim i gel avaz avaz, Birimiz Köroğlu, birimiz Ayvaz, Bolu gibi seviyom kız ben seni. Rasim Köroğlu, taşlama şairi olarak tanınmıştır. Ancak bu türün dışında yazdığı şiirler de olmuştur. Bu şiir de buna bir örnektir. Ancak yine de bu şiirinde de dilinin taşlamaya kaydığını görüyoruz. Şair, eşine duyduğu sevgiyi benzetmelerle bütünleştirir. Eşine duyduğu sevgiyi anlatmak için mübalağalı bir anlatımla eşini, deli, ölü, halı, Bolu gibi sevdiğini söyler. Eşini boşu boşuna değil, dolu gibi sevdiğini söyleyerek boş ile dolu tezatını kurar. Bir ülkenin özgürlüğünün en büyük kanıtı bayrağıdır. O bayrak uğruna nice kanlar akmış, savaşlar olmuştur. Rasim Köroğlu, Bayrak şiiri ile ona olan sevgisini de dile getirmiştir. 14

BAYRAK Ezelden ebede Türk ün elinde, Tarihe nakıştır, desendir bayrak. Bu cennet vatanın seher yelinde, Gökte dalga dalga esendir bayrak. Girer ise düşman yurdun sathına, Destanlar yazarız bayrak methine, Dönüp İstanbul un baksan fethine, Burçta Ulubatlı Hasan dır bayrak. Senin için çektik nice çileyi, Etten duvar ördük, serden kuleyi, Geçilir mi sandın Çanakkale yi, Düşmanın yolunu kesendir bayrak. Eritip dağları bulunca düzü, Tam on altı devlet gördü yeryüzü, Türklerin nişanı, tarihin sözü, Üç kıtaya mührü basandır bayrak. Sembolü olunca sen hürriyetin, Sonsuza kalmaktır elbet niyetin, Kurduğumuz yüce cumhuriyetin, Adını semaya asandır bayrak. 2.3.1.2.AŞK Köroğlu, nazlı yârini arayışının şiirini yazmıştır. Aradım isimli şiiri aşk üzerine yazdığı bir şiiridir. ARADIM Tükettim ayları, bitirdim günü, 15

Yılarda aradım nazlı yar seni, Kaybettim kendimi, şaşırdım yönü, Yollarda aradım nazlı yar seni. Gözümün yaşını döktüm mendile, Almadı dereler aktı nafile, Dolaştım sahrayı, döküldüm Nil e, Çöllerde aradım nazlı yar seni. Dışıma vurunca aşkın ataşı, Tutuştu dünyanın öteki başı, Isıttım toprağı, erittim taşı, Küllerde aradım nazlı yar seni. Güllerin bülbüle buymuş mirası, Her yanımı sardı diken yarası, Alacakaranlık, seher sırası, Güllerde aradım nazlı yar seni. Kandırdın Rasim i cilve nazınan Anlatılmaz derdim üç beş sözünen Paylaştım hepsini sarı sazınan Tellerde aradım nazlı yar seni Şair, yıllardır sevgiliyi aramaktadır. Gün, ay tükenmiştir. Sevgili ararken kendisini bile kaybetmiş yönünü şaşırmıştır. Yarini yollarda arar. Gözlerindeki yaşı değil mendil, dereler bile almamıştır. Şair burada mübalağa yapmıştır. Şair, kapalı istiare ile kendisini bir su damlasına benzetmiştir. Bu şekilde sahrayı dolaşıp Nil nehrine dökülmüştür. Nazlı yarini çöllerde arar. Ama ona ulaşmak çok zordur. Şair yine bir mübalağa ile aşkın ateşinin çok büyülü olduğunu, bu ateşin dünyanın öbür ucunu bile tutuşturduğunu söyler. Bu ateşle toprağı ısıtmış, 16

taşı eritmiştir. Sonra da bu aşk ateşinin külünde sevgiliyi aramıştır. Şair, gül ve bülbül hikayesine de telmihte bulunur. Diken yarası, şairin çektiği aşk acısıdır. Şair, tıpkı bir bülbül gibi seher vakti güllerde sevgiliyi arar. Sevgiliyi, şairi cilve ve nazıyla kandırmış, onu kendine aşık etmiştir. Şair bu derdini söz ile anlatamadığını, yüreğindeki acıyı sazıyla paylaştığını, böylece sazın tellerinde yine sevgiliyi aradığını söylüyor. Bu şiirde aşk çok büyük olmasına rağmen sevgiliye kavuşmak bir o kadar imkansızdır. 2.3.1.3.ŞİKÂYET Rasim Köroğlu yaşadığı devirden şikâyet eder. İnsanların uydurma ve yapmacık yaşam tarzı, bazı değerlerini kaybetmesinden dolayı üzüntü duymaktadır. Ona göre her şey doğallıktan uzaktır. Kim sarışın, kim esmer bunu bile ayırt etmek artık çok zordur. Şair bu duygularını, Naylon Devri adlı şiirinde en güzel şekilde, mizahi bir tavırla dile getirmiştir. NAYLON DEVRİ Devir, naylon devri oldu gidiyor, İçimiz, dışımız naylona döndü. Naylon olmak şimdi para ediyor, Dolumuz boşumuz naylona döndü. Bizim sosyetenin nice moruğu, Kel başına takar oldu peruğu, Kapatınca boya, yüzde yarığı, Saçımız, başımız naylona döndü. Kontaklensi alıp göze takacak, Sabah ela, akşam yeşil bakacak, Kaş, göz oynatma kız, kirpik çıkacak, Gözümüz, kaşımız naylona döndü. Yama vurduk burun ile yanağa, Benziyordu ağzı toprak çanağa, 17

Diş doldurduk yetmiş yıllık damağa, Ağzımız, dişimiz naylona döndü. Hiç gerek kalmadı çokça ekmeğe, Hep alıştık fabrikasyon yemeğe, Boş verdi Rasim kapkacak yumağa, Çorbamız, aşımız naylona döndü. Şairimiz Bozuldu adlı şirinde eskiye özlem duymakta, eskiden anlamlı olan her şeyin yerini sahteliğin, sevgisizliğin almasından şikayet eder. Bu güzelliklerin artık yaşanmamasından üzüntü duymakta ve eskiye olan özlemini dile getirmektedir. BOZULDU Bütün yollar çıkmaz sokak, Rehber sustu, yol bozuldu. Hanımlardan yedik dayak, Erkek sustu, rol bozuldu. Yumurtada gizli bir can, Canı veren ol Yaradan, Civciv çıktı makinadan, Tavuk sustu, fol bozuldu. Meyve verdi karaçalı, Üzüm döktü kavak dalı, Aşı, hormon bulunalı, Ağaç sustu, dal bozuldu. Yatar oldu yataklarda, Altın tasma sokaklarda, İthal mama tabaklarda, Köpek sustu, yal bozuldu. 18

Yazmaz olduk iki satır, Sormak için gönül hatır, Alo deriz üç beş kontur, Mektup sustu, pul bozuldu. Yapılınca ince ayar, Fala baktı bilgisayar, Nerden çıktı şu medyumlar, Falcı sustu, fal bozuldu. Türlü dedi çeker olduk, Çeke çeke döker olduk, Saçı bile eker olduk, Berber sustu, kel bozuldu. Nerden aldık şu gitarı, Dansa kalktı kocakarı, Unuttuk halayı, barı, Perde sustu, tel bozuldu. Sporlardan topa geçtik, Müziklerden popa geçtik, Sezaryenden tüpe geçtik, Ana sustu, döl bozuldu. Bozdu Rasim pazarını, Mermer örttü üzerini, Kepçe kazdı mezarını, Kazma sustu, bel bozuldu. 19

2.3.1.4.ÖVGÜ Rasim Köroğlu nun bu tarz şiirlerinde bir yeri övdüğü görülür. Bu yerler yaşadığı,gezip gördüğü yerlerdir.eskişehir adlı şiirinde Eskişehir in güzelliklerinden, tarihinden, ikliminden, maden kaynaklarından bahseder. ESKİŞEHİR Milattan önceye uzanır yaşın, Şehirler içinde bir Eskişehir. İşlenmiş toprağın, yontulmuş taşın, Dünyalar durdukça dur Eskişehir. Bağrında yetişmiş binlerce koca, Hortu dan gülümser Nasrettin Hoca, Mizah bayrağını dikerken burca, Dünya nın merkezi yer Eskişehir. Seyit Battal Gazi sır içinde sır, Eylemiş Bizans ı gücüne esir, Yaşayacak daha bilmem kaç asır, Nice yiğitlerin var Eskişehir. Yazılı Kaya da tarihi oku, Fethetmiş burayı atamın oku, Kurşunlu Camii manevi doku, Duyguların coşkun, gür Eskişehir. İnönü de durdu düşman seferi, Düşmandan döner mi Türk ün neferi, Burada kazandık iki zaferi, Geçilmeyen kale, sur Eskişehir. 20