Fatih ve Patrik (1993) Sohbetler Serisi 3.Kitap. Timurtaş Uçar Hoca



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Herkes bir arayış içinde

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

Muhterem Hayrettin Karaman Hocam,evvela selam eder,saygılar sunarım yılı İmam-Hatib talebeliğimden beri sizleri duyduk ve istifade ettik.

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı

Azrail in Bir Adama Bakması

Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım.

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

Bilmeceli-Bulmacalı-Oyunlu. Namaz Kitabım. Bilal Yorulmaz

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Siirt'te Örf ve Adetler

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

Peki, bu bayramın bizlere nasıl hediye edildiğini biliyor musunuz? Dilerseniz bu kıssayı hep birlikte hatırlayalım.

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim.

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda.

20 Derste Eski Türkçe

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi.

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Küçüklerin Büyük Soruları-4

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Sultanım, müsaade buyurun, ben İstanbul'un çevresini dolaşıp, mevcut suları bir inceleyeyim!.

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ.

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz

tellidetay.wordpress.com

RUMELİ DEN GELEN SON MÜBADİL KAFİLESİ

Haydin Câmiye Pazartesi, 31 Ekim :26

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ANTİKA SANDALYE

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Biz yeni anayasa diyoruz

NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ. Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid. Terceme edenler. Muhammed Şahin. Tetkik edenler Ümmü Nebil

3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

Nasıl? Fark etmez! Ne kadar? Sonsuza kadar! Niçin? Çünkü böyle mutlu olabilirsin!

5. SINIF TÜRKÇE KELİME TÜRLERİ TESTİ. A) Ben ise yağmur yağmasını bekliyordum. Cümlesindeki isimlerin hepsi tekildir.

Batıda yayılan milliyetçilik akımı bizde olduğu gibi İslâm dünyasını da etkisi altına almıştır.

Vatan istilacılarına isyan edenlerin kırık utangaç hali, benim için, ibadetle olanların sert ve dik tavırlarından iyidir.

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama:

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

tellidetay.wordpress.com

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Eziyet Eden Birinden Vaaz Eden Birine

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

Ortodoks kilisesinin elinde Muhammed in resmi var mı?

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

SAYILI ADIMLARLA ELDE EDİLEN MİLYONLARCA SEVAPLAR


Transkript:

Fatih ve Patrik (1993) Sohbetler Serisi 3.Kitap Timurtaş Uçar Hoca

Önsöz Allahu Teâlâ'ya hamd-ü senâlar olsun. Resulüne de nihayetsiz salât-ü selâmlar olsun. Timurtaş Uçar Hocaefendi'nin ümmet-i Muhammed'in şuurlanması için vermiş olduğu yüzlerce vaaz var. Bu vaazların yazılı olarak da istifadeye sunulmasını gerekli gördük ve böyle bir çalışmaya başladık. Bu çalışmamızdan maddi hiçbir çıkar talep etmiyoruz. Allah rızası için hazırladık. Sohbetlerin yazıya çevrilmesinde, metnin tashih edilmesinde, e-kitap haline getirilmesinde, Arapça metinlerin yazılışında bir çok kişinin hakkı var. İnşaallah bu emekleri ahrette onlara hasene olarak verilecektir niyetlerine göre Allahu Teâlâ tarafından. Hocamızın sohbet üslubunu yazıya çevirirken mevzuun aslına sâdık kalarak tashihler yaptık. Kolayca anlayabilmeniz için uğraştık. İstifade ediyorsanız; tanıdıklarınıza da ulaştırın. Hizmete ortak olun. Allah bil cümle Müslümanlardan razı olsun.

Fatih ve Patrik (31-12-1993) ا س ت غ ف ر هللا الع ظ يم الك ر يم ال ذ ي ل ا ل ه ا ل هو الح ي الق يوم و ا توب ا ل ي ه. الح م د هلل ر ب الع ال م ين. ر ب اش ر ح ل ي والص ال ت و الس ال م ع ل ى ر سول ن ا مح م د و ع ل ى آل ه و ا ص ح اب ه ا ج م ع ين. ا عوذ ب اهلل م ن الش ي ط ان الر ج يم.ب س م هللا الر ح م ان الر ح يم. ص د ر ي و ي سر ل ي أ م ر ي و اح ل ل عق د ة من لس ان ي ي ف ق هوا ق و ل ي. Muhterem mü'minler; آمين ب هرم ة ح ب يب ك األم ين Bugünkü dersimizi de ezân-ı Muhammedîye kadar inşaallah, yine günümüzün konularından, Müslüman olmayanların ortaya attığı fakat tamamen Müslümanları alakadar eden meselelerden birisi olan bir konuyu, meseleyi, inşaallah huzurunuza getireceğiz. Lakin, ne kadar ciddi davransak da ne kadar ciddiyetle meseleleri ele almak istesek de istediğimiz olmuyor çünkü cemaat-i müslimîni ezâ-ı Muhammedîye bir saat kala bir araya getirmek belki mümkün ama şuanda mümkün olmuyor. Evvelce böyle değildi. Evvelce dediğim yani 1980'den önce şahsen cuma günleri Eminönü'nde Yeni Camii'de vaaz ediyordum. Değil bir saat, o zamanlar ne idiydi de öyle oluyordu bilemiyorum. Değil bir saat, ezana bir buçuk saat kala Yeni Camii doluyordu. Ben cemaati yara yara kürsüye gelmek zorunda kalıyordum bir buçuk saat kala ezana. O günlük Müslümanlar bir buçuk saat vaaz-ü nasihate zaman ayırabiliyordu da bugünküler niye bir saat ayıramıyor? Beni şahsen çok düşündürüyor bu. Yani bir saatlik fedakarlık acaba ne sebep oluyor da yapılamıyor? Engel nedir? Muhakkak ki bazı sıkıntılar var. Maddi, manevi sıkıntılar var ama bir cuma günü cuma namazından önce bir saat vaaz-ü nasihate zaman ayıramadığımızın sebepleri beni çok düşündürüyor. Çok düşündürüyor. Camilerde hareket olmazsa, camilerde cemaat-i müsliminin cereyanı, girişi-çıkışı devir daimi, hareketi olmazsa o ülke

korkunç belalara maruz kalır. Büyük belalara maruz kalır. Camiler Müslüman memleketlerde Müslüman beldelerde, bölgeler, ülkelerde adeta bir insanın kalbinin mesabesindedir. Kalp mesabesindedir. Vücudunuzda kalbin yeri ve önemi neyse, kabin ne önemi var? Her tarafa kanı gönderen nedir vücudunuzda siz söyleyin? Kalptir, deniyor. Kalp durdu mu hayat bitmiştir. Parmaklarınızın ucuna kadar kanı pompalayan nedir vücudunuzda kardeşler? Kalbinizdir. Yani vücudunuzun her noktasına can koşturan, hayat koşturan kan dağıtan kalbinizdir. Kalbiniz durdu mu hayatınız gitti. Sekte-i kalp. Müslüman memleketlerde de - vallahi bütün ulemamız böyle izah ediyor- camiler o beldenin, ülkenin kalbidir. Hayır, hasenat camiden dağılacak en tenha köşelere kadar. Selam, merhamet, muhabbet camiden dağılacak. Camileri boş olan bir memleket, kalbi ölmüş ölü gibidir. Bu camileri nasıl canlandıracağız? İşte en azından hiç olmazsa bir cuma günü yani her gün de istemiyoruz. Bakın, elimizde ciddi belgeler var. Bosna Hersek'de malumunuz artık dünyada duymayan kalmadı, Bosna. Orada, yemin ediyor yaşlı doksan küsur yaşında Boşnaklar var. Oradan gelmişler. İstanbul'da Küçükköy'de sık sık görüşüyoruz. Beni sohbete çağırıyorlar, evlerine gidiyorum. Hemen hemen haftada evlerde ve muhtelif yerlerde, camilerde düğünlerde yaptığım sohbetleri, konuşmaları o gün hesapladım. Haftada 28 saat tutuyor. Gidiyoruz yani çağırıyorlar sohbete, açıyoruz Kur'an-ı Kerim'i konuşuyoruz. Oradan alıyorum malumatımı yani havadan değil bizzat kaynağından alıyorum. Yaşlı Boşnaklar diyorlar ki, Hocam bu savaş başlamadan evvel, canlı bir belge olarak söylüyorum. İki sene evvel biliyorsunuz savaş başladı ve iki yıldır devam ediyor. Savaştan evvel diyorlar, öyle bir gevşeklik vardı ki, beş vakit namazı adeta tamamen kaldırmıştık. Beş vakit namaz falan diye bir şey yok unutmuşlar. Cuma günleri diyor, cuma günleri hemen hemen büyük çoğunlukta bazı beldelerde, karyelerde, nahiyelerde insan nüfusunun kalabalık olduğu yerlerde, hanefi mezhebine göre imamdan ayrı olarak üç kişi daha bulunması lazım biliyorsunuz cuma namazı için. İmam dahil dört kişiyi toplayamıyorduk ki cuma namazı kılınsın. Vallahi

cuma kılınmıyordu diyorlar yahu. Bakın başlarına ne geldi? Ama şimdi sokaklara kadar diyor cemaat taşıyor. Anladılar. Korkuyorum ki bizim burası da böyle olacak. Camiler çok boş. Haftada iki gün İmes Sanayi Sitesinde, öğle namazına kırk beş dakika kala ders başlattım. Günümüzün çok meseleleri var. Müslümanların dünyada en çok problemi var. En çok problemi ve meselesi olan insanların başında kim geliyor bugün? Müslümanlar geliyor. Bizim meselelerimiz çok. Anlatılması ve anlaşılması lazım. Müslümanlar yetmiş yıldır cumhuriyet kurulduğu günden bugüne kadar dini eğitimden İslam eğitiminden mahrum mu değil mi? Vallahi mahrum. Bunu herkes kabul ediyor. Bu mahrumiyet şimdi çok kötü sonuçlar meydana çıkardı. Din eğitiminden, din ve ahlak eğitiminden mahrum olan nesil bugün bankaları, devlet hazinesini soyuyor mu soymuyor mu? Vallahi budur bunun sebebi. Bak, dinsizliğin, din eğitiminden mahrumiyetin neticesini gördünüz mü görmediniz mi? Anlatıyoruz cemaate yahu din olmadan hayat olmaz. Din eğitimi olmadan insan olmaz. Genel müdür olmaz, müsteşar olmaz başbakan olmaz. Satarlar memleketi vallahi, satarlar. Bunlara iki gün ders koydum. Dedim ki salı günü öğle namazından kırk beş dakika evvel gelin dedim. Yahu, perşembe günü de yine öğle namazından kırk beş dakika evvel gelin size aklınıza, hayalinize gelmeyen meseleler anlatacağım, dedim. On kişiyi toplayamadım. Gelmiyorlar, gelemiyorlar. E ne olacak peki bu? Yani illa başımıza bir Sırp, Rum, Rus savaşı mı gelsin yahu? Mağazamızdan bir saat ayrılamıyoruz. O zaman kökten ayrılacaksınız. Bak, iki sene evvel Boşnakların, Bosnalıların hepinizin olduğu gibi mağazaları vardı. Şimdi sığınacakları bir delik yok. Niye ders almıyoruz bilmiyorum. Niye ders almaz hale geldik? İki sene evvel Boşnakların, Bosnalıların hepsinin bağları bahçeleri vardı. Görüyorsunuz, cennet gibi bir memleketmiş. Şimdi dikili bir tek ağaçları kalmadı. Yani böyle olalım mı ki aklımızı başımıza alalım? Yani çarşının ortasında şu Ihlamurkuyu Camii, ezân-ı Muhammedîye bir saat kala niçin dolmuyor

niye dolduramıyoruz yani ne oldu bu Müslümanlara yahu? Bu Müslümanlara ne oldu ben bunu anlayamıyorum. Ne bekliyor bu Müslümanlar? Yani camilere dolmamız için camilerden sokaklara taşmamız için bir Sırp savaşı mı lazım? Yapmayın Müslümanlar. Bana öyle geliyor ki kusurlardan, eksiklerden bir kısmı da size ait. Niye vaaza gelirken peşinize beş kişiyi de takamıyorsunuz? Elin gayr-i müslimi, elin sapığı, çarpığı sinemaya, tiyatroya bilmem ne gazinosuna giderken bütün mahalleyi ayağa kaldırıp gelin, gelin paranızı ben vereceğim diye götürüyor da sen niye vaaza üç kişiyi beraber getiremiyorsun? Ne oldu size yahu anlayamıyorum. Bu gevşeklik, esneklik, başıboşluk vallahi başımıza büyük belalar getirecek, korkuyorum. Şuanda içinde bulunduğumuz şartlar, hadiseler çok kötü. Karanlık tablo çizmek istemiyorum. Moralinizi bozmak istemiyorum, onun için konuşmayacağım ama çok mühim gerçekleri bilmemiz lazım. Düşünün ki daha cinleri, şu cemaatimizin içinde yani sizi kast ediyorum. Caminin dışını kast etmiyorum. Cinler ile şeytanlar, cinler, cin tayfası ile alakalı ne bildiğinizi sorsam bir sayfalık kağıdı dolduramazsınız. Cinler nedir? Şeytan nedir? Şeytanın, cinlerin, iblisin Müslümanlarla olan münasebeti nedir? Neden her meseleye ve hayırlı işe başlarken "euzu billahimineşşeytanirracim" niye bunu Allah bize çektiriyor? Bu da yetmiyor. Hayatında zengin Müslümanları bir sefer en azından Arafat'a, oradan Müzdelife'ye, oradan da Mina'ya çağırıp niçin üç gün peş peşe şeytanı bize taşlattırıyor? Şeytan taşlama var orada. Soruyorum hacı efendiye vallahi manasını bilmiyor. Şeytan taşlamak nedir? Nasıl olur? Gözle görülmeyen bir şeyi taşlayabilir misiniz taşlayamaz mısınız? Siz söyleyin. Taşlayamazsınız. O halde bunun manası ne? Gözle görülmeyen şeyi taşlamak aptallık olur. Karanlığa taş atabilir misiniz? Daha niye orada büyük şeytan orta şeytan küçük şeytan nedir bu? Bunlarla alakalı bir konferans verilmesi gerekse tam sekiz saat sürüyor. Sekiz saat. Cemaat Allah'ı doğru dürüst tanımadığı gibi vallahi şeytanı da tanımıyor. Buyurun size anlatalım bunların ne olduğunu diyoruz

kimse gelmiyor. Yarın mahşer günü yakanıza yapıştığım zaman utanmayasınız. Kusura bakmayın. Şu camiye gelen bir Müslüman niye peşinde üç tane yahu, bir horoz bile peşinde üç tane tavuğu gezdiriyor be. Horoz bile olamazını siz yahu.! Ne olur çekin, kandırın, evet kandırın! Camiye getirmek için bir adamı kandırmak nedir siz söyleyin? Caizdir. Elin adamı cehenneme götürmek için kandırıyor. Sen cennete götürmek için kandırıyorsun, kandır ne olur? Yani bizde bir gayretsizlik var. Cemaati müsliminde müthiş bir gevşeklik görüyorum. Bazı böyle müstesna arkadaşlarımız var. Allah onlardan razı olsun. Gayret içindeler, çırpınıyorlar, koşuyorlar, düşüyorlar. Oraya koş buraya koş bir şey yapayım diyor ama cemaatin çoğunluğunda gevşeklik var. Esneklik var. Eksiklik var. Başımıza gelecek bir beladan korkuyorum. O zaman da istediğimiz dersi yapamıyoruz. Bakın öyle bir ders hazırlamıştım ki bugün iştahla, istekle ama gelip de cemaati caminin yarısı bile dolmamış görünce vallahi iştahım kesiliyor. Samimi söylüyorum yani. Niye eğitim sisteminde bir düzen var? Eğitim-öğretim sisteminde talebeler sınıfta yerini alacak en son kim gelecek? Hoca gelecek. Ama bizim tam aksine. Hoca geliyor cemaat yok. Eğitim olmaz. Vaiz olmaz, nasihat olmaz. Anlattığım dersin başını dinlemeyen sonundan vallahi bir ey anlamaz. Eğitime aykırıdır. Eğitim sistemine kanunlara aykırıdır. Ders bir bütündür. Başını dinlemeyenin sonundan alacağı bir şey yoktur. Bunu bir türlü başaramıyoruz. Ezan okunduktan sonra üç dakika da uzatamıyoruz. Vaazdan sıkıntı başlıyor. Efendim çekim var, senedim var müşterim var. Git bakalım nereye kadar gideceksin? Peşinde koştuğumuz bir dünya var. Bizi en çok yanıltan budur. Efendiler, bir insan bütün bir ömrü boyunca koşsun, koşsun, koşsun en son nereye kadar koşarsınız? Mezarlığa kadar, ötesi yok. Ne yaparsanız yapın. Sizin hayatınız, Müslümanlara göre Müslümanlığa, Kur'an'a, sünnete göre hayatınız, dünyanız size emanet olarak verilmiştir. Bir kere bunu kabul etmek zorundayız. Yahu desen ki kardeş, Müslüman, şu teybimi şu cihazımı sana emanet ediyorum. Bir müddet sonra gelip alacağım desem bunu satabilir misiniz? Senin değil ki

yahu bunu kullanamazsın bunu çalamazsın bile emanettir bu. Gelip alacağım diyorum. Sonunda tekrar gelip alacağım. Cenab-ı Hak da ben size كل ن ف س ذ ائ ق ة ال م و ت ثم إ ل ي ن ا ( verdim. bu hayatı, dünyayı, eşyayı emanet olarak Sonunda hayatınızı alacağım diyor mu demiyor mu? Öyleyse bu (تر ج عون emanet. Nasıl har vurup harman savurursun? Müslüman'ın hayat anlayışı, gayr-i müslimin anlayışı gibi olmaması lazım. Gayr-i müslim öldükten sonra dirileceğine inanmıyor. Hesap gününe inanmıyor, ahrete inanmıyor. Onun için dünyaya sınırsız sarılmış. Sen böyle olamazsın. ( كل ن ف س ذ ائ ق ة ال م و ت ) ayetini göz ardı edemezsin. Onun için bütün Müslümanların geleneğinde tabutun üstüne örtülen yeşil bir örtü var. Siz de biliyorsunuz. Yeşil örtü, onun bir ucunda boydan boya hangi ) تر ج ع ون ( ) كل ن ف س ذ ائ ق ة ال م و ت ثم إ ل ي ن ا تر ج عون ( orada? ayet yazılı daima bu bezin ne demek? Rücu etmek yani müracaat etmek. Sonunda müracaat ediyor. Gelip senin canını alıyor. Demek bu can senin emanetindir mülkün değil. Yerinde kullanman lazım. Atamazsın, satamazsın. Bildiğin gibi kullanamazsın, emanettir bu. Ama bizim hayat anlayışımız tamamen İslâmî anlayıştan uzaklaştı. Olmaz. Bu çark böyle dönmeyecek sonunda bırakıp gitmek zorundayız. Ne olur Allah'ın evine biraz zaman ayırın. Ne olur Allah'ın dinine biraz zaman ayırın. Oğlunuza, kızınıza ayırdığınız zamanın yüzde birini Allah'ın dinine ayırsanız evliya olursunuz. Elimizden alınacak şey için fazla debelenmenin bir manası yok. Elimizden alınacak. Yeryüzünde kalmış, kalabilmiş kimse yok kainatta. Eğer yeryüzünü verseydi, verseydi, sizin çok kıymetli bir şeyiniz olsa bunu kime verirsiniz? En sevdiğiniz adama verirsiniz. Eğer dünyada da çok mühim çok kalıcı çok cazip bir şey olsaydı Allah dünyayı herkesten önce kimse vermesi lazımdı? Muhammed Mustafa aleyhisselam'a vermesi lazımdı. Onu da almış dünyadan bak. Yapmayın Allah aşkına Müslümanlar. Çok kötü gidişimiz var. Çok kötü gidiyoruz. Çok yanlış gidiyoruz. Bu sessizliğimiz, tembelliğimiz, miskinliğimiz, pişkinliğimiz, gevşekliğimiz başımızdaki insanları da

azdırıyor. Azdırıyor, görüyorsunuz. Suiistimaller almış başını gidiyor. Hale bakın yani bir Türkiye elektrik kurumunun başındaki genel müdüre. TEK, TEK diyorlar. T, Türk, E, Elektrik, K de Kurumu. Bunun başındaki genel müdür işte bak geçen gün pat diye adamı görevinden aldılar. Niye? 350 milyar vatandaşların, tüyü bitmemiş yetimlerin, gecekonduda yaşayanların, aman elektriğimizi kesmesinler diye ekmeğinden ayırdığı elektrik paralarını 350 milyarı kendi parasıymış gibi kimseye çaktırmadan Marmara Bank battı geçen gün görüyorsunuz, oraya faize yatırmak suretiyle aylardır bunun faizini topluyormuş herif yahu. Yetimlerin parası bu! Bu banka batmasaydı kimsenin ruhu duymayacaktı. Düşünebiliyor musun? Sizin sessizliğiniz, hareketsizliğiniz, gevşekliğiniz baştaki adamları daha da azdırıyor, kudurtuyor. Bizim gevşekliğimizdir bu. Dünyanın neresinde böyle bir genel müdür, böyle bir iş yapsa o adamı görevinden almak değil o ülkede yaşatmazlar bile. Türkiye'de bulunması mümkün değil bu adamların. Ama Müslümanlar gevşek. Ne gelirse çekiyor, ne gelirse sineye çekiyor. Gevşeklik yani, böyle gitmez. Böyle gideceğini sananlar işte etrafımızda olan, görülen, patlayan olaylara baksınlar ve lütfen kanaatlerini değiştirsinler. Mümkün değil bitmez. Bir zamanlar görüyorsunuz, devlet malı deniz yemeyen domuz diyorlardı bak. Devlet malı diye bir şey kalmadı, çöktü, bitti, gitti. Bitmeyecek bir şey yoktur. Denizler de biter. Nitekim bitmiş denizler eskiden denizken kurumuş yerler yok mu? Çekilmiş yerler yok mu? Var. Bakın şu İstanbul'da, barajlar var. Su toplayan barajlar. Eğer yağmur yağmazsa 10 gün sonra bu barajlar kuruyor mu kurumuyor mu? Demek bitiyormuş bak, demek bitiyor. Bundan dolayıdır, kainatın efendisi hazreti Muhammed'ül Emin, Rahmetenlil Alemin, (sallallahu aleyhi ve sellem) ne diyor? Denizin ortasında yahut akan bir nehrin kıyısında abdest alsanız dahi sanki çölün ortasında çok sınırlı bir suyunuz varmış da öyle abdest alıyormuş gibi davranmanız lazım diyor. Sen bakma arttığına kuruyabilir. Terbiyeyi görüyor musun?

Denizin ortasında bile abdest alırken, çölde abdest alan bir Müslüman'ın harcadığı sudan fazla harcayan cehennemliktir diyor. Denizin ortasında, deniz. Devlet malı denizmiş yemeyen domuzmuş. Bundan daha şerefsiz bir söz olur mu dünyada? Bak, bitti işte. Hazine tam takır. Yemeğe dayanır mı devlet bütçesi? Demek ki çok kötü bir gidiş var. Bunun çaresi, çözümü Allah'ın dinine dönmektir. Belki gayr-i müslimler, Hıristiyanlar, Yahudiler laikliği dinsizlik olarak uygulayanlar öyle zannediyorlardı ki yetmiş sene sonra Türkiye'de bir tek Müslüman kalmayacak. Fakat Allah onları yanılttı. Şimdi bütün senaryolar, bütün tuzaklar, hileler, oyunlar kimin üzerine yapılıyor dünyada? Müslümanların. E, sen bunun farkına varmadıysan bunun farkına varıp camileri tekrar doldurmaya koşmuyorsan korkarım ki büyük tehlikelere çok sıkıntılara maruz kalacağız. Çok sıkıntılara maruz kalacağız. Bakın Hıristiyan dünya yatıp kalkıp Müslümanların beldelerini, şehirlerini, topraklarını nasıl ellerinden alabiliriz diye vallahi hesap yapıyorlar. Yatıp kalkıp hesap yapıyorlar. Bütün dünyadaki kavgaya bakın, Müslümanlar üzerinedir. E, Müslüman da böyle pısırık, çekingen camiden cemaatten uzak, işine gücüne dalmış, davay-i din-i İslâm'ın dışında kalırsa ne olur bizim halimiz? Ki aksine tam tersine, Cenab-ı Hak Müslüman Türkleri diyorum bakın Arapları demiyorum. Şuanda dünyada Müslüman Araplar var. Müslüman İranlılar var. Bir de Müslüman Türkler var. Yani çoğunlukta yani gözle görülen, öbürleri kısmî olarak Pakistanlılar var, Afganlılar var ama en fazla dünyada sözü edilen Müslüman, üç mühim millet var. Müslüman Araplar, siz söyleyin, Müslüman İranlılar, Müslüman Türkler. Bu üç Müslüman milletin içinde Hıristiyan dünyasının asıl hedef aldığı millet hangisidir siz söyleyin? Müslüman Türklerdir. Niye? Müslüman Türkleri, Cenab-ı Hak getirmiş, getirmiş evvelce Hıristiyan olan insanların vatanına bizi oturtmuş mu oturtmamış mı? İşte mesele buradan kaynaklanıyor. Şuanda bizim üzerinde oturduğumuz İstanbul, 541 sene evvel kimin elindeydi? Kim burada oturuyordu? Hıristiyanlar yahu bırakın Rum'u mumu, Hıristiyanlar. Yani biz şuanda İstanbul'da oturan bir

Müslüman'ı, ben şuna benzetiyorum. Şimdi bütün Hıristiyanlar şaha kalktı, atağa kalktı. Silah ellerinde, teknoloji ellerinde, imkan ellerinde. Birleşmiş milletlerin tamamı değilse de büyük çoğunluğu Hıristiyan. NATO'nun tamamı Hıristiyan. Avrupa topluluğunun tamamı Hıristiyan. Birleştiler, bütünleştiler. Birleşmiş milletleri elde ettiler. Daimi üyeler onlardan, NATO onlardan, Avrupa Birliği onlardan. Tam birlikteliği sağladılar şimdi topraklarını bizden almak istiyorlar mı istemiyorlar mı? Ha, gelin şöyle, gel bakayım böyle, daha sana rahat yok. İstanbul Müslümanları şuanda Hıristiyanların öyle gözlerini dikip baktıkları bir zeminde, adeta mayın tarlasında oturuyorsunuz. Vallahi rahatınız kaçacak yakınlarda, birkaç ay sonra. Huzurunuz kaçacak. Dükkanınızda, bu enflasyonun getirdiği sıkıntıdan yüz bin beter bir sıkıntı gelecek. Savaş tehlikesi var. Mayın tarlasında oturuyorsunuz. 541 sene geçti ama Hıristiyanlar unutamadı. Fatih Sultan'ı affetmediler. Yani Hıristiyan dünya Fatih Sultan Muhammed Han'ı affettiler mi affetmediler mi? Sizi de affetmediler, bizi de affetmezler. Hazmedemediler. Fatih Sultan'ın İstanbul'u fethetmesini hiçbir Hıristiyan hazmedememiştir. İçine sindirememiştir ve Fatih Sultan Muhammed Han 15 kere zehirlenmiş. On beşincisinde ciğerleri paramparça olarak şehit olmuştur. Tarihten okuyayım, akşam belgeyi aldım. Büyük Türkiye Tarihi diye bir kitap var. 14 cilt. Büyük Türkiye Tarihi. Çok ciddi bir eser, araştırma eseri, tarih kitabı 14 cilt böyle yığarsınız. O 14 ciltlik büyük Türkiye tarihinin üçüncü cildinin 126. sayfasından almışım. Mühim bir vesika. Büyük Türkiye tarihi, cilt 3 sayfa 126, şu bilgiyi veriyor. Hıristiyan Venedikliler, Fatih Sultan Muhammed Han'ı 15 kere zehirlediler. Tam 15 kere suikast yapmışlar. Muvaffak olamamışlar. On beşincisinde bakınız, Venedikli bir Yahudi olan, aslen Venedikli bir Yahudi olan ismi de Maestro Lacopo. Lacopu adında Müslüman olduğu görülen ve yani sonradan Müslüman olmuş, dinini bırakmış, İslam olmuş tam Müslümanlar gibi yaşayan bir adam şeklinde saraya girmiş ve sarayda, sarayın hekimi makamına kadar yükselmiş. Saray hekimi. Hekim malum bugün doktor diyorlar. Tabip, hekim ve Fatih

Sultan'ın rahatsızlıklarını tedavi eden baş hekim mertebesine gelmiş Lacopo. Venedikli bir Yahudi. İtibar görmüş, itimat kazanmış. Kendisini öyle muazzam kabul ettirmiş öyle Müslüman görünüyor öyle muhteşem görünüyor ki sonunda Fatih Sultan biliyorsunuz İstanbul'u fethettikten sonra ikinci bir proje daha hazırladı, bu proje Roma'yı fethetmekti. Roma, Roma. Roma'da kim var ne var Roma'da? Papa var papa. Batı Roma imparatorluğunun başı işte orası bak. İstanbul doğu Roma merkeziydi. Efendim, İtalya'daki Roma, batı Roma'nın merkezi yani orada papa var. Orayı da fethetme hazırlığına başlamıştı ikinci proje. Birinci proje Kostantin'i yani İstanbul'u fethetmek. Hemen arkasından hazırlık yapmış Fatih, Roma'yı fethetmek. Bu hazırlıklar içerisindeyken bu Venedik Yahudi'si ama Müslüman olmuş şekliyle, şemailiyle, yaşayışıyla, namazıyla, abdestiyle mühtedi yani Müslüman olmuş bir kimse olan bu Maestro Lacopo namındaki ama ismini değiştirmiş tabii Yakup Paşa adını almış. Yakup Paşa diye geçiyor, gayet çok korkunç bir zehir kullanarak, Fatih Sultan Üsküdar'a geçip de Anadolu yakasından sonra Roma'nın fethinin hazırlıklarını yapmaya başladığı sırada tedavi ediyorum diye dozunu arttıra, arttıra zehri arttırmış ve bir gecede birden bire Sultan Fatih kıvranmaya başlamış. Şafaktan sonra ciğerleri parçalanmış, ağzından gelmiş, kan kusmuştur. Anında tabii meseleyi kavramışlar ve bu Venedik Yahudi'si Lacopo, Yakup Paşa namındaki bu baş hekimi sarayın hekimini yakalayarak paramparça etmişler sarayda ama ne çare. Fatih Sultan gitti. Kırk dokuz yaşını bir ay beş gün geçmişti öldüğü zaman şehit olduğu zaman. Çok genç, 49 yaşında. Cihan fatihi, cihan hükümdarı. Aşık Paşazâde diye ünlü bir tarihçimiz var. Osmanlı tarihçisi. Diyor ki topladığım malumata göre diyor Sultan Fatih'in ciğerleri doğranmış vaziyette kan kusarak akşama kadar parçalandı diyor. Adamlar nasıl çalışmışlar? Affetmediler, hazmetmediler. Her kötülüğü yaparlar. Nasıl emin olabilirsiniz? Ve Fatih ölür ölmez Hıristiyan dünyasında şenlik başladı diyor tarihçi, okuyorum orada. "La grande aquila e morta" Yeryüzünün en

büyük kartalı öldü diye gazeteler manşet attı diyor. Yeryüzünün en büyük kartalı öldü. Fatih Sultan, kartal bakışlı bir adammış. Burnu vesairesine bakarsanız hakikaten doğru ve Roma'da toplar atılmaya başlanıyor. Papanın emriyle bütün Avrupa'nın kiliselerinde üç gün üç gece vallahi çanlar çalınıyor, bayram yapılıyor. Fatih öldü diye. Neden haberimiz var bizim? Ve üç gün üç gece bütün Avrupa'nın kiliselerinde şükür ayinleri yapıldı diyor yani şükür ayinleri. Şükür Fatih'ten kurtulduk diye ayin yapıyorlar. Üç gün üç gece. Bunu bütün kitaplar yazıyor bu hadiseleri ama bizim haberimiz yok. Biz zannediyoruz ki, hoo laikliği benimsedik, çağdaş olduk, Avrupalı, Avrupalı kadınlar gibi, dudaklarımızı boyaladık, tırnaklarımızı cilaladık, oh ne ala olduk, Avrupalı da bizi affetti. Nerede affetti? Hani göster bakayım? elli bin sene laikliği benimsesen vallahi Avrupalı Hıristiyanlar seni affetmeyecekler. Nerede seni affetti hani niye kabul etmiyor? Yirmi senedir Avrupa topluluğuna müracaat etmişler. Kabul ediyorlar mı etmiyorlar mı siz söyleyin? Etmiyorlar. Ama geçen gün evvelsi gün dört tane Hıristiyan ülkeyi Avrupa topluluğuna bir dakikada aldılar mı almadılar mı? Hemen aldılar. Niye? Hıristiyan onlar. Kim bunlar? Finlandiya, Norveç, İsveç, Avusturya, hemen aldılar. Yahu Allah haşa ben şuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Şu Müslüman millet Allah'ın kitabına Allah'ın ayetlerine kitaptan maksat ayetler yani, amenna iman ediyoruz itikat ediyoruz. Bana öyle geliyor ki itikat ediyorlar ama itimat etmiyorlar. Bak, itikat başka şey itimat başka şey. Neye itimat? Allahu Teala, çok açık ) و ل ن ت ر ض ى ( yani. ) Bak Yahudi, ayet و ل ن ت ر ض ى ع نك ال ي هود ( veriyor. haber tenkid-i nefyi istikbal. Nefiy demek yani olmayacak, nefyediyor. Menfi, olumsuz. Ne şimdi ne de gelecekte. ( و ل ن ت ر ض ى ) sizi kabul etmeyecekler. Bu ayettir. Sizden hoşnut olmayacaklar. Size rıza göstermeyecekler, sizi aralarına almayacaklar. Siz hoşlanmadığınız adamı aranıza almak ister misiniz? Ayet bunu söylüyor. Sizi aralarına almayacaklar. Kim ya rabbi kim? ), hiçbir Hıristiyan. Hıristiyan و ل الن ص ار ى ( başka? Yahudiler. Daha (ال ي هود ) olduğu müddetçe Yahudi olduğu müddetçe ey Muhammed Mustafa'nın ümmetleri, bakın peygambere ve ümmet-i Muhammed'e hitap ediyor. Sizi

aralarına almayacaklar. Sizi kabul etmeyecekler Hıristiyanlar. Ne zamana kadar? Onun da sınırını Allahu Teala bildiriyor, sınırı. Nereye kadar almayacaklar? ( ح ت ى ت ت ب ع م ل ت هم ) Hazreti Muhammed Mustafa'yı bırakıp Allah'ın oğlu dedikleri İsa'ya inanınca ve kiliselere bütün camilerinizi yıkıp, tarumar edip kiliseye kayıtlanıncaya kadar sizi aralarına almayacaklar diye bu ayeti gönderen Allah mı başkası mı? Allah. Niye peki itimat etmiyorlar? Niye Allah'a itimat edilmiyor? Bakın Allah aşkına bu çok mühim bir hadisedir. Kur'an'a inanan Müslümanların, Amerika'ya sığınması vallahi zillettir billah zillettir. Kur'an'a inanan Müslümanların cebinde Türk parası değil de Amerikan doları taşımaları vallahi zillettir billahi zillettir. Amerika Hıristiyan'dır. Bunu hepiniz biliyorsunuz. Hatta işte şu günlerde hac kafileleri, kafile, kafile hacca gitmeye başladılar. Hepsinin cebinde hacca gitmeden evvel döviz olarak ne var şuanda ceplerinde? dolar var, dolar, dolar! Müslüman, Beytullah'a bile dolarla gidiyor. Yahu bu, bu sizi rahatsız etmiyor mu Müslümanlar? Eğer sizi rahatsız etmiyorsa ben sizi gerçek Müslüman kabul etmiyorum. Müslüman kabul etmiyorum demiyorum dikkat edin, gerçek Müslüman kabul etmiyorum. Müslüman başka, gerçek Müslüman başka. Beytullah'a bile Hıristiyan Amerika'nın dolarıyla, Hıristiyan Almanya'nın markıyla gidiyorsan bu zillet sana yeter. Bu kepazelik sana yeter. Ne Müslümanlığı be? Külahıma anlatın Müslümanlığınızı, hacı efendi cebindeki paraya bak bakalım ne kadar Müslümansın? Ne ölçüde Müslümansın? Cebinizdeki Amerikan doları hasbelkader cebinize giren akrep gibi sizi rahatsız etmiyorsa kamil Müslüman değilsiniz. Kusura bakmayın. Hepimizi kast ediyorum ben de öyleyim sen de öylesin. و ل ن ت ر ض ى ( diyor? Bu hale getirilmişsek, bu hale devam edemeyiz. Allah ne Muhammedürrasülüllah" ) Kalbinizde "Lâ ilâhe illallah ع نك ال ي هود و ل الن ص ار ى kalbinizde, cebinizde Amerikan doları. Hani vicdanınızda kelime-i tevhid, cüzdanınızda Amerikan doları. Yakışıyor mu yakışmıyor mu siz söyleyin? Yakışmıyor, yakışmıyor! Yapmayın Müslümanlar, sakallılar, yakışmıyor.

Ben bunu söylemek zorundayım. Vicdanlarımızda kelime-i şehadet, cüzdanlarımızda pis Amerikalıların doları. Elimizi açıyor. Ya rabbi, bak elimizi, şu ellerimizi dua ederken açıyoruz, ya rabbi Amerika'yı Müslümanların başından def et ya rabbi diyoruz. Hani Müslümanları ezmesin şu Amerika. Müslüman ülkeleri sömürmesin bu zalim, kafir Amerika, diyoruz. Aynı dua ettiğimiz elimize para geçince götürüp Amerikan doları yatırırken Amerika'yı kuvvetlendir ya rabbi demiş olmuyor muyuz? Oluyoruz. Bakın ne çelişkiye düşmüşüz. Elimizi açıp Amerika'nın zulmünden alem-i İslam'ı kurtar derken elimize geçen parayı aynı dua ettiğimiz el ile götürüp kendi elimizle Amerikan dolarına yatırmakla Amerika'yı kuvvetlendirmiş, dolaylı olarak desteklemiş oluyor musun olmuyor musun? Gayet tabii. Amerika şuanda kağıt basarak dünyayı sömürüyor, dolar, bakın hiç Amerikan malı yok Türkiye'de. Hiç Amerikan malı var mı? Alman malı kadar, Japon malı kadar ama Amerikan doları var. Dolar kağıttır, adam üç kağıtçı. Üç kağıtçılık yapıyor Amerika, kağıt basıp satıyor ve seni sömürüyor. Sen de çantana Kur'an-ı Kerim'i koyuyorsun, cüzdanına da Amerikan dolarını koyup böyle gidiyorsun Beytullah'a. Böyle gidiyorsun Ravza-i Mutahhare'ye. Kainatın efendisi Muhammed Mustafa'ya (aleyhisselam). Demeyecek mi? Hıristiyanların dolarıyla, Hıristiyanların markıyla benim huzuruma niçin geldin? Git evvela bunu temizle demeyecek mi? Çok üzülüyorum, vallahi uykularımızı kaybetmişiz, huzursuzuz, rahatsızız. Beni rahatsız ediyor. %99'u Müslüman olan ülkede ve Türkiye'deki devlet bütçesinin %50'sini devletin bütçesine giden vergilerin %50'sini hangi vilayet karşılıyor siz söyleyin? İstanbul yahu ne susuyorsun? Her gün konuşuyorlar. Devlet hazinesine giden, toplanan vergilerin %50'sini İstanbul karşılıyor. Peki %99'u Müslüman bu ülkenin. İstanbul'da ve bütün Türkiye'de vergi rekortmeni olarak ilan edilen kimdir Türkiye'de?Ermeni, Ermeni, namustan mahrum, ahlaktan, imandan mahrum Ermeni kızı Ermeni Manukyan'ın Türkiye'de vergi rekortmeni olması sizi rahatsız etmiyor mu Müslümanlar? Utanmıyor musunuz yahu? Müslümanların kızlarını ve karılarını para ile satarak vergi rekortmeni olması bugünkü Müslümanları

rahatsız etmiyorsa o Müslümanlar vallahi gerçek Müslüman değildir. Dikkat edin, vicdanımızda azap duymamız lazım. Azap, azap! Başınıza Cenab-ı Hak ateş yağdırmıyorsa demek ki bazı sabiler bazı mazlumlar var aranızda. Ne konuşalım yani bakın ben hazırladığım konuya daha giremedim. Şu cemaat daha camiyi doldurmadı. Böyle cemaate vaaz mı edersiniz sitem mi edersiniz sopa mı savurursunuz ne yaparsınız bilmiyorum ki kusura bakmayın yani. Bak, koca bak şu kadar ders hazırlamışım ben. 30 tane kitap karıştırdım size konuşayım diye ama başlayamadım. Cemaat gelmedi vaktinde ne yapayım? Ne konuşayım yani? Bak ezana işte 5-6 dakika bir şey kaldı. Ezandan sonra ağzımla kuş tutsam sizi burada rahat tutturamam. Herkes saatine bakıyor, eyvah mağazaya gelen mi oldu çıkan mı oldu? Maliye müfettişleri mi geliyor? Hiç kimse de Azrail mi geliyor diyen yok yahu! Böyle Müslüman olunmaz arkadaşlar, kardeşler, hacılar, efendiler, dervişler, şeyhler. Böyle Müslüman olunmaz, kusura bakmayın. Affetmiyorlar Hıristiyanlar bakın 541 senedir Sultan Fatih'i affetmemişlerdir. Biliyor musunuz arz edeyim yine tarihten arz edeyim kitaptan aldım burada var notlarımda. Fatih Sultan, bakınız Allah aşkına dinleyin. İstanbul'u fethettiği tarihten sonra kaç sene geçmiş? Tam 541 sene, dikkat edin. 1453'den bugüne. Bir tane patriği Osmanlı padişahı, patrikhanenin orta kapısında asarak öldürmüş. Osmanlı Sultanı'nın astığı efendim Fener Rum patriğinin adı patrik Gregorius. Rus casusu olarak çalışmış, Moskova'nın casusu olarak Osmanlı'ya ihanet ettiği sabit olmuş, padişah asmış. Hain, vatan haini. O patrik Gregorius'un asılmasının üzerinden 173 sene geçmiş. O patriğin asıldığı orta kapı o günden bugüne vallahi kapalı billahi kapalı açmamışlar. O kapının arka yüzünde bir yazı var biz gittik, gördük Yunanca bir yazı var. Diyor ki, aynen bu orta kapıda bir Müslüman Türk devlet başkanı asılmadıkça bu kapı açılmayacaktır, yazıyor. Gidin okuyun, hepinizi davet ediyorum. Hani sizi affetmişlerdi? Laikliği kabul etmiştiniz, medeniyetçilik, halkçılık, inkılapçılık, cılık, cılık, cılık! Bak nerede hani seni kabul etmişti? Hani niye

kapıyı açmadı? Yahu bu Müslümanlar ne olacak? Allah aşkına hiçbir şeyin farkında değiller. Fatih'in İstanbul'u fethetmesinden sonra Hıristiyanlar bir karar alıyor. Bak kararı yine kitaptan okuyorum aynı okuduğum tarih kitabından okuyorum. Karar alıyor, o günden sonra ölen patrikler yani eceliyle ölen patrikler değişik olarak mezara gömülüyorlar. O günden sonra mezarları değişiyor. Mezarlar nasıl kazılır siz söyleyin? Enine, enine. O günden sonra patriklerin mezarını dikine kazıyorlar. Dikine, dikine! Aynen su kuyusu gibi. Vallahi böyle, açın okuyun. Halen böyledir yani ve o patriği anlı şanlı şekilde bezedikleri kefenle ne ise artık ne yapıyorlarsa bilemiyoruz, o şekilde dikine mezara gömüyorlar ve bir inançları var. İstanbul Müslümanların elinden alındığı gün bu patrikler dikine ayağa kalkıp dirilecekler, İstanbul'a sahip olacaklar. Bu inancı taşıyorlar, vallahi böyle! Bizim neden haberimiz var? Bizimkiler zannediyorlar ki oo tiyatroyu aldık, sinemayı aldık, NATO'ya bizi aldılar. Eh tamam daha Hıristiyanlar bize bir şey demez. Nah demez! Gel de gör bakayım. Nerede seni affetmişler? Nerede seni kabul etmişler ey Türkiye cumhuriyeti, nerede kabul etmişler? Efendiler, Allah aşkına dikkatli, uyanık olalım. Çok vahim günlerdeyiz. Bakın işte dünyanın bakın yani bir çok bölgesinde kan akıyor. İşte Bosna'yı görüyorsunuz. Harıl harıl kan akıyor korkunç artık bir takım Avrupalı yazarlar bile tahammül edemiyorlar bu akan kana. Öteden işte, Filistin'de bakın tam 45 senedir kan akıyor. Tam 45 senedir Filistin'de kan akıyor! İşte Afganistan'da, işte bakın Keşmir'de! Keşmir, Pakistan'ındır. Hindistan, benimdir diyerek 15 senedir kıtır kıtır Keşmir'de Müslüman kesiyor. Birleşmiş milletlerin gözünün önünde bu işler oluyor. Bu kadar kan akarken bu kadar dehşet, vahşet uygulanırken birleşmiş milletler, Amerika buralara müdahale etmiyor da niye hiçbir gürültü patırtı olmayan, kan akmayan, kimsenin kanı akmayan neden Kıbrıs' şimdi pat diye gündeme getirdi siz söyleyin niye gündeme getirdi? Kavga yok bir şey yok yahu ne var bu Kıbrıs'ta? Niye bütün bu akan kanları bıraktınız da Kıbrıs'ın başına toplandınız? Çünkü hedef İstanbul'dur. Yahu anlayın artık Müslümanlar yahu anlayın be! Anlayın Allah aşkına yahu! Çünkü Hazreti

Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi vesellem) biliyorsunuz İstanbul'un fethini Medine-i Münevvere'de işaret buyurdular, hadisi biliyorsunuz. (Letüftehannel Kostantıniyye) bilmeyen yok zannediyorum içinizde. Ey Ümmet-i Muhammed diyor. Mutlaka İstanbul'u fethetmeniz lazım çok mühim ama bu hadisten evvel Peygamberimizin (Aleyhisselam) bu işaretinden evvel bundan evvel Kostantin'den, İstanbul'dan evvel işaret parmağıyla daha önce nereyi işaret etmiş siz söyleyin? Kıbrıs'ı yahu Kıbrıs'ı. Kıbrıs'ı işaret etmiştir. Bu işaretten sonradır ki Hazreti Osman (radıyallahu anh) efendimiz zamanında Müslüman sahabeler Kıbrıs'a çıkartma yapmışlardır. Peygamberimizin (aleyhisselam) mübarek vücudunun dünyadan değişmesini yani vefatını müteakip 16 sene sonra Kıbrıs'a çıkmışlar. Bak ne kadar kısa ne kadar çabuk. Peygamberimiz (aleyhisselam) dünyadan ahrete intikal ettikten 16 sene sonra Kıbrıs'a çıkmışlar. Çünkü Kıbrıs'a çıkmadan İstanbul'a çıkamazsınız. Bunu ben hadisten söylüyorum. Bunu Rumlar iyi biliyor, bunu Hıristiyanlar senden benden iyi biliyorlar. Onun için Kıbrıs'tan başladılar hemen İstanbul'dan başlasalar olmaz çünkü oradan gelecekler. Allah'ım ne olacak şu Müslümanların hali? Ne olacak daha camilerde bile toplanamıyoruz. Nasıl meydanlarda toplanacağız? Daha camilerdeki vaaz-ü nasihate sahip çıkamıyoruz nasıl memlekete sahip çıkacağız? Daha sabah namazına, sırtınızdaki beş kiloluk altı kiloluk yorganı kaldırıp atamıyorsunuz sırtınızdan, yorganı kaldırıp atıp da camiye gelemiyorsunuz. Yarın nasıl onları bu vatan düşmanlarını, İslam düşmanlarını nasıl vatanınızdan atacaksınız? Nasıl mücahit olacaksınız? Sabah ezanıyla birlikte üzerinizden yorganı kaldırıp atamıyorsunuz. Nasıl Hıristiyanları atacaksınız? Yapmayın Müslümanlar, hazır değilsiniz, hiçbir şeye. Cuma günü ezân-ı Muhammedîye bir saat kala vaaz dinlemeye bile hazır değilsiniz. Hangi cenge hazırlanacaksınız? Hangi savaşa? Hangi İslâm'ı müdafaaya? Hangi vatanı müdafaaya hazırlanacaksınız bakayım? Bu gafletinizle, bu tembelliğinizle, bir saat kala ezân-ı Muhammedîye camiye bile

gelemiyorsunuz. Hangi cihada geleceksiniz? Ben şüpheleniyorum, endişe ediyorum. Bakın dünyamız gittikçe daralıyor. Eskiden bir çok şeylerin satıldığı dükkanların önünde kuyruk olurdu. Kuyruklara alışmışız, kuyruk. Bu adamlar niye kuyruğa girmişler, işte şunu alacaklar vesaire. Ama hiç gördünüz mü şimdiye kadar ucuz ekmek satan bir fırının önünde kuyruğa girenleri daha evvel hiç görmüş müydünüz? Bak başladınız görmeye bu tehlikedir bu! Ekmeğe geldi dayandı, bakın enflasyon. Yahu düşünün dört milyon bile maaş almayan bir işçi ben her gün onlarla beraberim İmes'te, her tarafta. Dört milyon ile maaşı yok. Günde, beş nüfuslu adam en azından on tane ekmek yiyor. On tane ekmek ne ki yahu? Üç kilo etmez. Hani üç yüz gram sayın bir ekmeği on tane ne yapar? Üç kilo ekmek bir şey midir yani? On tane ekmek aldığı zaman 6000 liradan ne tutar? 60.000 lira tutar. Ayda ne kadar tutar sadece kuru ekmek parası? 1 milyon 800.000 lira ekmek parası tutar. İşte bakın adamın maaşının yarısı kup kuru ekmeğe gitti. Bu adam çamaşır almayacak, ayakkabı almayacak, elektrik yakmayacak, su kullanmayacak, af edersin ayağına çorap giymeyecek, çocuklarına bir şey almayacak, çay içmeyecek! Kup kuru para ayda iki milyon. Bu ne yahu bu! Bu ne ulan bu! Böyle gidemezsiniz. Allah ekmeğinizi elinizden almayı başlattı. Kuyruklar başladı, tehlike çanları çalıyor. Öyleyse dönün dininize Müslümanlar! Gelin şu camilere yahu! itibar edin şunlara, Allah'a koşun. Allah'tan başka kime koşacaksınız? Her gün beş vakit namazda her rekatta okuduğumuz sure-i Fatiha'da ne diyoruz? ( إ ي اك ن ع بد وإ ي اك ن س ت ع ين ) diyor musun demiyor musun? Ya rabbi ancak sana kulluk ederiz, yardımı ancak senden bekleriz diyoruz. Yardımı Amerika'dan bekliyoruz! Biz ne saçma Müslümanlarız yahu? Ne hale gelmişiz! Aman Amerika yardım et, aman İMF yardım et, aman dünya bankası yardım et ama ya rabbi sen yardım et diyen yok! Yardım alamazsın. Hıristiyanlar kepçe ile almadan kaşıkla vermezler! Gavurdan dost, ayıdan -siz söyleyin- post olmaz! Yahu bunu ecdadımız söylemiş vallahi bu değişmez yahu olmaz! Amerika dost olmaz. Fransa dost olmaz. Bakın Fransa cumhur başkanının karısı duydunuz mu kime sahip çıkıyor? Senin değil başkalarının dostu

onlar. Akıllı olun yapmayın Müslümanlar yahu! Kur'an-ı Kerim feryat ediyor! ( و ل ن ت ر ض ى ع نك ال ي هود ) hiçbir Hıristiyan hiçbir Yahudi sizin dostunuz değildir diye Kur'an, Kur'an-ı Kerim feryat ediyor. İşte ezan okundu, zaman doldu. Bundan sonra ağzımdan cevher döksem toplayamazsınız. Kiminiz saate bakıyorsunuz biliyorum. Cenab-ı Hak cümlemizi affetsin. Ne olur Allah aşkına önümüzdeki cuma günü bir saat kala gelin de şu notları size aktarayım. Korkunç bilgiler var yahu müthiş meseleler var. Müslümanlar korkulacak adamlar mıdır değil midir? Müslümanlıkta insanların haklar nedir ne değildir? Çok mühim meseleler var konuşamıyoruz ki. Geç geliyorsunuz ve böylece hac mevsimi de zaten başladı. Hızla bakınız bayrama kaç gün var siz söyleyin? On beş gün yahu bak kimse dikkat etmemiş, on beş gün var bayrama. On beş gün kaldı bayrama düşünebiliyor musunuz? Bir şey kalmadı. Kurbanı alacaksınız, nasıl alacaksanız tabii. En küçük öküz yirmi milyon lira! Hadi al bakayım. Bak Allah öküzü bile elimizden almaya başladı öküzü! En basit dört bacaklı koyun dört milyona, gidin bakın! Yani gittikçe ibadetleriniz de zorlaşacak. Yani kurban kesmeniz bile. Bakın şuanda bir hac bugünkü Amerikan doları ile bir hac normal yani gideyim, yiyeyim, içeyim, hediyelerimi alayım diyenlere, tam 200 milyona mal oluyor. Yanlış duymadınız 200 milyon! Seneye hac 400 milyon olacak kim gidecek içinizden? Durum ağırlaşıyor, durum kötüleşiyor kendinize gelin! Ve böylece kürsüye çıkmadan evvel bu bölgemizden, beldemizden cami cemaatimizden hacca giden, hazırlanan ve hafta içinde kafilelerle gidecek olan kardeşlerimiz sizden helallik istediler. Onlar adına, haklarınızı helal ediyor musunuz? (Helal olsun) Allah razı olsun. Cenab-ı Hak onların da yolunu açık etsin. Oradan bize Allah Rasulü'nün selamını getirsinler inşaallah. Hak Teala cümlemize meded-ü inayet eylesin. Müslümanlar üzerinde tuzaklar hazırlayan küfür dünyasını, Hıristiyan dünyasını Cenab-ı Hak onlara hidayet nasip etsin. Hidayet nasip olmayacaksa bütün dünya kafirlerini hidayet nasip olmayacaksa bakın şartıma iyi bakın yani ben beddua ederek söylemiyorum. Hidayet nasip olmayacaksa, alem-i İslam'ın başına bela olmaya devam edeceklerse yeryüzündeki kafirleri Hazreti Nuh

(Aleyhisselam) gibi söylüyorum, altlarını üstlerine getirsin inşaallah. Amin. Haftaya cumaya bir saat kala Allah aşkına sizi beklemek niyetiyle, lillahi teâlel-fatiha!