ondan haber sormak için bir kaç kelime söz dedi. Aşık Ahmet de cevap verdi: ondan habar soran, birneçe keleme söz diydi. Aşık Ahmet hem coğap berdi:



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Şiir Anadan Örnekler. Köyden ayrılalı nice yıl oldu Yıkıldı evimiz selinen doldu Hani bacı kardeş nerede kaldı özlüyorum ben seni güzel Alvar

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

KARACAOĞLAN DEYİŞLERİ

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

Maniler. Yazan: Bedriye Aksakal. Giden oğlan dursana Saatini kursana Madem beni istiyon Babama duyursana.

, ERZİNCAN, TÜRKİYE.

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Peri Kızıyla Çoban Hikâyesi, Orhan Seyfi Orhon, 1919, (Şiirler 1970)

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

bez gez sez tez biz çiz diz giz boz roz koz poz toz yoz çöz göz köz söz buz muz tuz büz düz güz

Çileler sıkıntı yoldaşın oldu Ömrüne her zaman kahırlar doldu Henüz açan gülün çok çabuk soldu Dört mevsim bitmeyen kış mıydın anne

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

œ œ œ. œ œ œ œ œ œ œ œ

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Insanı başa taç yaptım. Ne eğildim, ne de saptım. Acılardan ilaç yaptım. Aşık Şahturna Hayatı ve Şiirleri

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU UĞUR BÖCEKLERİ SINIFI KASIM AYI BÜLTENİ

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

kural tanımayan cafer Adı-Soyadı:...

Topluluk Zorlukla Kar ıla ıyor

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

OYUNCAK AYI. ayının adını Yumoş koydu. Halasına oturmaya. giderken Yumoş uda götürdü. Halasının kızı. Sorular: 1- Annesi Elvan a hangi hediyeyi aldı?

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Nedim. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

tellidetay.wordpress.com

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

Derleyen: Yücel Feyzioğlu. Resimleyen: Serap Deliorman

OYUNCAK AYI. Aysel çok mutluydu. Çünkü bugün doğum. Annesi Elvan a oyuncak bir ayı aldı. Elvan. günüydü. Babası Aysel e hediye aldı.

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

GÜZEL SÖZLER. (Derleyen; Veyis Susam) * Ne kadar çok olsa koyunun sürüsü, Ona yeter imiş kasabın birisi. * Alçak, ölmeden önce, birkaç kere ölür.

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar

Vakti zamanında bir padişahın üç kızı varmış. Padişah bir gün vezirini -anma alarak geziye çıkmış.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

YAPACAĞIMIZ SANAT ETKİNLİKLERİ

Nakarat Alnımızın aklığı kafire kabus olur. Mazlumun canı yansa ahı bize dokunur. 2. Nakarat

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Şasenem-garıp / Şahsenem

Bugün mihman gördüm gönlüm saz oldu. Mihman canlar bize safâ geldiniz. Kalktı gam kasavet bahar yaz oldu. Mihman canlar bize safâ geldiniz

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ

Paragraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir?

5 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, fiziksel özelliklerim nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar?

5. Et et içinde, et fit içinde Dünya dümeni, onun içinde.

Erotik Şiirler Atlasım. Serkan Engin. (Derleme)

İ.Ö 100 Temel Eser. Kategori: Şiir Salı, 11 Ağustos :32 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF. Çanakkale içinde aynalı çarşı

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.

Samed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar

Gök ler. Uçak lar la gi di lir an cak ora la ra. İn san gök ler de do la şa bil se. Bir ak şa müs tü, ar ka daş la rıyla. Bel ki ora la ra uçak lar

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

ÄEKİM EKLERİ. Kardeşine kitabın yerini sor. (Senin) kardeşin: Tamlama (iyelik) eki. Kardeşin-e: Kime?: YÅnelme durum eki


Gülmekten Öldüren Fıkralar - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

TÜRK MÜZİĞİ PROGRAMI TÜRK HALK MÜZİĞİ SOLFEJ VE NAZARİYATI DERS MÜFREDATI HAZIRLIK SINIFI

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Müslim Uyğun. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi 2018 ARALIK AYI EĞİTİM BÜLTENİ

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

TC Kimlik Numarasi Öğrenci No Adı Soyadı Kampüs Ad Bina Ad Sinav Yeri 16337***274 o FET*** ÇEL*** Göztepe GZNS - Nihat Sayar Binası GZNS.

MATEMATİK ÖYKÜLERİ BİLGİÇ İLE SAYGIÇ NEŞELİ

İLKÖĞRETİM OKULU 2-/A SINIFI TÜRKÇE DERSİ İLKOKUMA YAZMA ÖĞRETİMİ KURSU PLANI

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

BENDEN SELAM OLSUN BOLU BEYİ'NE

Derleyen: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen

Okudum harfini zihnim dolandı Yaralarım göz göz oldu sulandı Baktım çar köşede kadeh dolandı Nüş ettim pirlerin badesin tek tek

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

Hayatta gerek yaşayarak,gerek duyarak veya görerek,hiç kimse yoktur ki,etti de bulmadı,desin ve de denilsin.

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ya kın ol ma yı is ter dim. Gü neş le ısı nan top rak üze rinde ki çat lak la rı da ha net gö rür düm o za man. Bel ki de ka rın ca la rı hat ta yağ

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

Halk Aydımları / Halk Türküleri (Şarkıları)

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI. Nİsan AYI BÜLTENİ. Sevgİ Kİlİmlerİmİz

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

AYLIK BÜLTEN NİSAN 2012 OKUL ÖNCESİ EĞİTİM SINIFI

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

ÖZEL NİLÜFER ANAOKULU MELİKE DAĞ

Hikaye uzak bir Arap Alevi köyünde geçer. Ararsanız bambaşka versiyonlarını da bulabilirsiniz, hem Arapça hem Türkçe.

tellidetay.wordpres.com

ÖZEL NİLÜFER ANAOKULU BUKET SARICA

Murat Çelebi 2. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Transkript:

İndi sözi Memmet Han patışanm gizi Sayat Handan eşidin. Gün guşluk galanda, Sayat Han bağa tomaşa edip yörcr erdi. Nece nazarı bağa düşdi. Görse, bir garrı baba almaların yarısını iyip, yarısını taşlap, darağtları hem yıkıp, yumrup yörüpdir. Bu bir musapır kişidir diyip, Sayat Hanın kofilünc geldi. Ol kenizlcrc garap: "Ol babağa barıp aydın, doyan bolsa, bağdan çıksın. Eğer çıkmasa, urup kovun." diydi. Kenizler gelip: "Ey baba, bu bağ patışanın bağıdır. Heli bağban görse, derini soyar." diydiler. Onda Aşık Ahmet: "Ey köşeklerim, bu bağın menden başga bağbanı bar mı?" diyip, yene sahaları urup-dövüp başladı. Kenizler hem Aşık Ahmedi urup başladılar. Onda Aşık Ahmet: "Ey köşeklerim, sol elime urun, sağ elimde sazım bardır, sınmasın." diydi. Kenizler munı eşidip: "Bu garrı baba sazanda eken." diyip, "Sayat Hana barıp aydalı" diyip, barıp Sayat Hana habar herdiler. Onda "Ondag bolsa, babanı munda alıp gelin, sazını göreli." diydi. Kenizler babanın gohmdan tutup, alıp geldiler. Aşık Ahmedin gözi Sayat Hana düşdi: Tüla tağt üstünde, başı tılla cıgalı bir giz, ay diysen ağzı bar, gün diyse gözi bar. Siya saçlı, hünci dişli, galam gaşlı, gara gözli, şirin sozli, güler yüzli, bilbil ovazlı, zöhre yıldızlı. Boyları uzm, İdilleri inçe. Badam gabak, yuka dodak. Pissc dahan, şirin suhan, nezleri ganhor, gamzasi cellat, kirpiği polat, lebleri nabat, kamatı arar, sağrısı mermer, boyı servi- senevber. Mahbubılkulub, müşteri sa~ ğadat, hoş katdı-kamat. Bir katdı mövzun, gözleri meftun, aşikı-ciğerhun, bir apati-can, gudratısubhan, ondag yaratgan; kirpiği peykan, lebleri handan, çekgesi alma zenehdan, yüzleri göy e mahi-taban, zan-hayran, bağrı büryan, sına suzan, gözi giryan, akılı hayran edip, tağta çıkıp, gaşm kakıp, zülpün döküp, yolga bakıp, gözün süzüp, sülmürcp oltunpdır. Sayat Hanın cemalini görüp, Aşık Ahmedin hıtışı başından gidip, ona özi aşık boldı. Öz könlünde, Hemra bolsa heniz başı yaşdır, yene tapar. Bolmasa ona Selbinıyaz hcnı bolar. Sayat Hanga gol govşurıp, salam berdi. Sayat Han aleyik alıp, dutarını belent-belent gurup, siya zulpun tar-tar döküp, tahyanı manlayma gevip, Sayatlı-Hemra Şimdi sözü Mehmet Han Padişah'ın kızı Sayat Han'dan işitin. Gün, kuşluk vaktindeyken Sayat Han bağda gezinip dolaşıyordu. Birden gözü bağa düştü. Gördü ki, bir yaşlı dede elmaların yarısını yemiş, yarısını taşlamakta; ağaçlan da yıkmış sinirlenmiş gidiyor. "Bu bir misafir kişidir" deyip Sayat Han kendi kendine düşündü. Hizmetçilere dönüp: - Şu dedeye varıp söyleyin, doyduysa bağ dan çıksın. Eğer çıkmazsa vurup kovalayın, dedi. Hizmetçiler gelip: - Ey dede, bu bağ padişahın bağıdır. Eğer bahçıvan görürse derini yüzer, dediler. O zaman - Ey çocuklarım, bu bağın benden başka bah çıvanı var mı? deyip yine dallan vurup döğmeye başladı. Hizmetçiler de Aşık Ahmet'e vurmaya başladılar. O zaman - Ey çocuklarım, sol elime vurun, sağ elimde sazım var, kırılmasın, dedi. Hizmetçiler bunları işitip: - Bu yaşlı dede âşık imiş, diyerek Sayat Han'a varıp söyleyelim deyip Sayat Han'a haber ver diler. O zaman - Öyleyse dedeyi buraya alıp gelin, sazını gö relim, dedi. Hizmetçiler dedenin kolundan tutarak alıp getirdiler. Âşık Ahmet'in gözü Sayat Han'a düştü. Altın taht üstünde, başı altın taçlı bir kız, ay desen ağzı var, gün desen gözü var. Siyah saçlı, inci dişli, kalem kaşlı. Kara gözlü, şirin sözlü, güler yüzlü, bülbül sesli, Zühre yıldızlı. Boyu uzun, beli ince. Badem gözlü, ince dudaklı. Fıstık ağız, şirin dil, kirpikleri kan dökücü, gamzesi cellat, kirpiği çelik, dudakları şerbet, boyu servi, sinesi mermer, boyu servi-senevber. Kalplerin sevgilisi, Müşteri-i Saadet*, boyu endamı hoş. Bir boyu ölçülü, gözleri meftun, âşıkvnm ciğerini kana bulayan, bir cana afet getiren, Allah'ın kudretiyle yaratılmış, kirpiği ok ucu, dudakları gülen, şakağı elma yanaklı, yüzü gökyüzüne parlayan ay; âşığı şaşkın, gözüyaşli, bağrı kebap, sinesi ateş, gözü yaşlı, aklı hayran eder, tahta çıkmış, kaşını yıkmış, zülfünü dökmüş, yola bakmış, gözünü süzmüş yayılıp duruyor. Sayat Han'ın yüzünü gören Âşık Ahmet'in aklı başından gitti, ona âşık oldu. Kendi gönlünden Hemra daha gençtir, başkasını da bulur. Olmazsa ona Selbiniyaz da olur, dedi. Sayat Han'a karşı kollarını kavuşturup selâm verdi. Sayat Han selâmı aldı, dütannı** yavaş yavaş kurup, siyah zülfünü tel tel döküp, başlığını giyip H Sa;ıdct; Müşteri gezegeni (Mars) gibi parlak. **DiÜar ; Saz, iki telli Türkmen sazı

ondan habar soran, birneçe keleme söz diydi. Aşık Ahmet hem coğap berdi: Savat Han: Goca kişi, günehine kayıl sen, Neçün tirdin almaları bağımda?! Güzellerin cemahna mayii sen, Neçün tirdin almaları bağımda?! Aşık Ahmet: Peri-peyker, uîuğ güne kılmıştım, Tirmişem birniçe alma bağında, Günekerem, günehimni bilmişem, Tirmişem birniçe alma bağında. Muhubbet yolundan güzer etmedin, Bakıp öz-özüne, nazar etmedin, Menin gazabımdan hezer etmedin. Neçün tirdin almaları bağımdan?! Aşık Ahmet: Senin adı-avazana gelmişem, Her ne diyseii mana, kabul kümışam, Bir gülün men, hızmatmda bolmuşam, Gahr edip zındanga salma bağında. Bağbanlanm gol uzatmaz bağıma, Binalar saltnışam soh-sağıma, Biruğsat girip sen menin bağıma, Neçün tir din cumaları bağımda?! Aşık Ahmet: Bakışın menzetdim algır laçına, Her halın bennenem Çını-Maçına, Mıradım bar girsem, goynun içine, Bu garip canımnı alma bağında. Sayat Han diyir, gızlar şahı hubandır, Gülüp, oynaşmağa şirin zıbandır, Urar men, söğer men, hökmüm rovandır, Neçün tirdin almaları bağımda?! Aşık Ahmet: Aşık Ahmet diyer, köpdür günehim, Yazığım geçirgey kadir ilahım, İltimasım budur, periler şahım, Pervana dek oda salma bağında. Elgaraz, bu sözlerini tamam etdiler. Sayat Han aytdı: "Ey kenizler, bu goca kişinin sözünin manısına düşündiniz mi?" Onda kenizler: "Düşgenimizyok" diydîler. Sayat Han aytdı: "Bu goca aydar: 'Mıradım bar girsem goynun içine' diyip, meni özüne layık görüp, mana aşık bolupdır." diydi. Sayat Hanın gaharı gelip: ondan haber sormak için bir kaç kelime söz dedi. Aşık Ahmet de cevap verdi: Koca kişi, günahına razısın, Niçin topladm elmaları bağımda? Güzellerin cemâline mayilsin, Niçin topladm elmaları bağımda? Peri yüzlü, büyük günah işlemişim, Toplamışım bir çok elma bağında, Günahkârım, günahımı bilmişini 1 Toplamışım bir çok elma bağında 2 Muhabbet, yolundan geçmedin, Kendi kendine bakıp nazar etmedin, Benim gazabımdan çckinmcdin, Neden topladın elmaları bağımdan? Senin meşhur olan adına gelmişim, Bana her ne demişsen, kabul etmişim, Ben bir kulunum,hizmetine gelmişim, Kahır edip zindana koyma bağında? Bahçıvanlarım kol uzatmaz bağıma, Binalar kurmuşum soluma sağıma, izinsiz girmişsin sen benim bağıma, Niçin topladın elmaları bağımdan? Bakışını benzettim şahin, doğana, Bir benini vermem Çin-i Maçin'e Muradım var, girsem koynunun içine, Şu garip canımı alma, bağında. Sayat Han der, kızlar güzeller şahıdır, Gülüp oynamakta şirin dillidir, Vururum, azarlarım, hükmüm geçerlidir, Niçin topladm elmaları bağımdan? Aşık Ahmet der, çoktur günahım, Günahımı affet. Kadir Allah'ım, İsteğim budur, periler şahım, Pervane gibi ateşe salma bağında. Velhasıl bunlar sözlerini tamamladılar. Sayat Han dedi: - Ey cariyeler! Bu ihtiyar adamın sözünün mânâsını anladınız mı? O zaman cariyeler: - Anlamadık, dediler: Sayat Han dedi: Bu yaşlı adam "Muradım var, girsem koynunun içine" diyerek beni kendisine lâyık görüyor, bana âşık olmuş, dedi. Sayat Han öfkelenerek: 1 Bağın sahibiyim, bahçıvan değilim"şeklindc varyantı da vardır. 2 Busebeptcn topladım cima bağında" şeklinde varyantı da 3-7» vardır. Öldürüp kanıma girme bağında" şeklinde de söylenir.

"Bu gocağa kırk tayak urun!" diyeli. Onda Banu diyen bir akıllı, zirek keniz bar erdi. O! aytdı: "Ey Sayat Han, kırk tayak ursak, bu baba tiketike bolar. Onun goluna sazını berin, yene biraz saz çalsın, bu gezek manısına yagşı pehim ederis, eğer manısız aytsa, urarıs." diydi. Sayat Han bu sözge razı bolup, Aşık Ahmedin sazını goluna berip, "çal" diydi. Aşık Ahmet yene sazını goluna alıp, Sayat Hana garap: "Başına döneyin, men sana çın aşık men" diyip, dutarm belent-belent gurup, şıparmam aşak basıp, "gulak goyun, dgiler!" diyip, bir beş keleme aydar boldı. Perim şeyle çıkmış bağ arasına, Arayış eylemiş pudağı alma. Bağın eyesiyem, bağban değilem, îstesem berer sen pudağı alma. Gunçanın sövdüği pudağı güldür, Lelenin sövdüği budağı güldür. Sınama çekilen bu dağı güldür, Leleni söver sen budağı alma. Meni kıtmır edip, goynuna salgıl, Keyge yoldaş edip, goynuna salgıl, Goşa narın kibi goynuna salgıl, Göçer sen goynuna pudağı alma. Akdırma gözünden yaşın Ahmedin, Arıp bolan biler yaşın Ahmedin, Sayat Han, sılaver yasın Ahmedin, Döküler sil kibi pudağı alma. Elgaraz, Aşık Ahmet sözüni tamam etdi. "Ey Banu keniz, bu gocanıfi sözüne indi düşündin mi?" diydi. Onda Banu: "Düşünmedik" diy'di. "Men yagşı düşündüm, 'meni kıtmır edip goynuna sa'gil!' diyeni meni nika edip, goynuna salgıl diygeni bolar. İndi bu gocağa kırk tayak urup, garnmı yarın, gücüklere berin." diydi. Onda Banu keniz: "Entek sabır edin. Ol bir sözünde: 'Arıp bolan biler yaşın Ahmedin diyer. Meğer bu goca kişinin bir yaş oğlı bardır. Yene bir sözünde 'Sayat Han sılaver yaşın Ahmedin 1 diyer. Bu sana gayın ata bolsa bildin mi?" diydi. Bu söz han Sayada makul boldı. - Bu yaşlıya kırk sopa vurun, dedi. Orada Banu adında akıllı ve zeki bir cariye vardı. O: - Ey Sayat Han, kırk sopa vursak bu baba parça parça olur. Onun eline sazını verin. Biraz daha saz çalsın, bu defa mânâsını iyi anlarız, eğer mânâsız söylerse vururuz, dedi. Sayat Han bu sözlere razı olup Âşık Ahmet'in sazını eline verdi, "çal!" dedi. Âşık Ahmet yine sazını eline alıp Sayat Han'a dönerek: - Başına kurban olayım, ben sana gerçekten âşığım, dedi. Sazını akort ederek kalpağını yer leştirdi, "Dinleyin, kardeşler" dedi. Birkaç kelime söz söylemek için aldı: Perim gezmeye çıkmış bağ arasına, Süs bezek eylemiş elma budağı Bağın sahibiyim, bahçıvan değilim, îstesem verirsin elma budağı. Goncanın sevdiği gül budağıdır, Lâlenin sevdiği bu gül dağıdır, Sineme açılan bu gül renkli yaradır, Lâleyi seversen budağı alma. Bana lâtife edip koynuna al, Keyge yoldaş edip koynuna al, Çifte nar memelerin gibi koynuna al, Göçersin koynuna budağı alma. Akıtma gözünden yaşını Ahtned 'in, Arif olan bilir yaşını Ahmed'in, Sayat Han, hürmet et yaşına Ahmed 'in, Dökülür sel gibi elma budağı. Böylece Âşık Ahmet sözlerini tamamladı. - Ey Banu Cariye, bu ihtiyarın sözlerini şimdi anladın mı? dedi. Bunun üzerine Banu: - Anlamadım, dedi. - Ben iyi anladım. "Bana lâtife edip koynuna al" diyerek, "Beni nikahlayıp da koynuna al" demek istiyor. Şimdi bu ihtiyara kırk sopa vurun, karnını yarın, köpek eniklerine atın, dedi. O zaman cariye Banu: - Az daha sabredin. O, bir sözünde "Arif olanbilir yaşını Ahmed'in" diyor. Demek ki bu yaşlı adamın genç bir oğlu var. Yine başka sözünde "Sayat Han hürmet et yaşma Ahmet'in" diyor. Bu sana kaynata olmak istiyor, anladın mı? dedi. Bu sözler Sayat Han'a mâkul geldi. 'Yaş : Getir, taze anlamında olup Ahmet'in oğlu Hemra'yı işaret etmektedir.

Şoî vagt Aşık Ahmet Han Sayadın, gaharı gelenini bilip, Hemranı beyan edip, bir söz diydi: Negehandan gelip, bağban olmuşam, Gözlerim sataşdı yar almasına, Günekerem, günehimni bilmiştin, Gerden uzatmtşam nar almasına. Bağbamn mesgeni bar yagşı gerek, Yar könlün almana yar yagşı gerek, Pıgan bağrım yaşı r yar yagşı gerek, Yar könlün yıkıpdır yar almasına. Men söymüşem perilerin binsin, Biri "lam"dır, biri "cim"dir, biri "sin", Biri avdır, biri "avcı", biri "sin" Biri av ganhdır yar almasına. Geldi gara bulut, bir yağın eyler, Tutdı gök yüzüni bir yağın eyler, Müşgil hal balanda bir yağı neyler, Sayaî Han mıradı yar almasına. Bir canım bar, pelek sana bermenem, Men sınmnı hiç kişiğe bermenem, Gözettik husnunı saiia bermenem, Hemrahım gi-ç bakdı yar almasına. Elgaraz, Aşık Ahmet sözüni tamam eldi. Saya t Han: "Ey kenizler, bu goca kişinin sözüni anladınız mı?" diydi. Onda yene Banu keniz turup: "Bağbanm mesgeni yagşı bar gerek" diyer. Bu söze garanda "Men bağban del men" diyer. Yene hem "Yar könlün almana yagşı yar gerek" diyr. Bu hem "Senin özüne mmasıp yar gerek" diydigidir." diydi. "Geldi gara bulut, bir yağın eyler", bu "özüni bulut hasap eyler, üstüne üstüne yağar men" diyer. Emma "Müşgil hal olanda, bir yağı neyler" diyer. Onun manisi nemedir?" diydi. Onda Banu keniz: "Meğer munufî bir yaş oğlı bar bolsa gerek." diydi. Ondan son Sayat Han ondan: "Ey baba, hemranız bar mı?" diyip soradı. Aşık Ahmet: "Menin bir oğlum bar, safia aşık bolup; munda geldi, adı hem Hemradır." diydi. Onda "Ey baba, neçün munça azap gördün? Bu sözi ovaldan aytsan bolmaz mı? Hanı, eyle bolsa oğlumu alıp gel." diydi. O zaman Âşık Ahmet Sayat Han'ın öfkelendiğini anlayıp Hemra'yi tanıtmak için bir şiir söyledi: Ansızın gelip bahçıvan olmuşum, Gözlerim düştü yâr elmasına, Günahkârım, günahımı bilmişim, Boynumu uzatmışım nar 1 almaya. Bahçıvan meskeni oldukça güzel olmalı, Yâr gönlünü almak için yâr güzel olmalı, Figan bağrımın yaşı, yâr güzel olmalı, Yâr gönül vermiştir yâr elmasına. Ben sevmişim perilerin birisini, Biri "lâm"dır, biri "cimedir, bir isen, Biri avdır, biri avcı, biri "sin 3 " Biri av kanlıdır yar elmasına. Geldi kara bulut yağış eyler, Tuttu gök yüzünü bir yağış eyler, Müşkül hâl olduğunda bir düşman neyleri Sayat Han'ın muradı yâr elmayadır. Bir canım var, felek, sana vermem, Ben sırrımı hiç bir kişiye vermem, Güzellik kalesini sana vermem, Hemra'm ters baktı yâr elmasına. Velhasıl Âşık Ahmet sözlerini tamamladı. - Ey cariyeler, bu ihtiyar adamın sözlerini an ladınız mı? dedi. O zaman yine Banu Cariye kalkarak: - "Bahçıvanın meskeni oldukça güzel olmalı" diyor. Bu söze bakınca "Ben bahçıvan değilim" demek istiyor. Buna karşılık "Yâr gönlünü almak için güzel yâr gerek" diyor. Bu da "Sana kendine münasip yâr gerek" demektir, dedi. - "Geldi kara bulut bir yağış eyler" diyor, bu "kendini bulut hesap ediyor, üstüne yağarım" diyor. Ama "müşkül hâl olduğunda bir düşman neyler?" diyor. Bunun mânâsı nedir? dedi. O zaman cariye Banu: - Herhalde bunun genç bir oğlu var, dedi. Ondan sonra Sayat Han, ihtiyara: - Ey baba, "Hemra'Yuz var mı? diye sordu. - Benim bir oğlum var, sana âşık olmuş. Bu raya geldi, adı da Hemra'dır, dedi. O zaman - Ey baba, niçin bu kadar azap gördün? Bu sözleri Önceden söylesen olmaz mıydı? Haydi, öyleyse oğlunu alıp gel, dedi. : Sevgilinin göğüsleri anlamında -Lâm, cim : Arap harfleri Sin : Mc/ar, Arap alfabesinde bir harf

Aşık Ahmet: "Ey köşeğim, hiç vagtda nta-oğla çakıhkçi bolmaz? Her zat bolsa senin sözün sınmasın." diyip, Hcmranı çağırıp,, golığa sazını alıp, duran yerinden bir söz diydi. Gel balam isterler seni, îstîeğin bağdadır bağda; Herne bela men düzeyin, îstegin bağdadır bağda. Garadır Selbinin gözi, Görmeğe Soyadın yüzi, Mehmet han patışan gizi, Sayat Han bağdadır bağda. Stnast dağların gart, Memesi Gürcüstan narı, Kırkıncı gizin serdarı, Bal Sayat bağdadır bağda. Sohbetin bar sazlar bile, Ördeği bar gazlar bile, On üç, on dört gızlar bile, Sayat Han bağdadır bağda. Yar bağına girer bolsan, Gizil gülün ürer bolsan, Sayat Hanı görer bolsan, Sayat Han bağdadır bağda. Gel, Ahmet, uygun Aliağa, Yüzün dönder kıblageğe, Diyd iler; gelsin Hemrağa, Sayat Han bağdadır bağda. Elkıssa Aşık Ahmet sözüni tamam etdi. Aradan bir nice vagt gcçdi, emma Hemra gelmedi. Onda "Ey baba, Hemra gelmedi. Senin sözün hemişo hile, mekir, hemmesi yalan çıkar, işin aldamadır." diydi. Aşık Ahmet: "Menin oğlum ziyada akıllıdır. Ol ata çakılığı bilen gelmez. Son özün bir kişi iber, alıp gelsin." diydi. Ondan son Sayat Han iki kenize: "Barıp görün, eğer bar bolsa, alıp geliri." diyip buyurdı. Kenizler barıp, bağın gapismı açıp görseler, bir nezenin oğlan olturup erdi. Cara gözli, zerefşan kckilli, kenizler om görüp, akıl-huşdan ayrıldılar. Olar: - Ey yavrum, hiçbir zaman baba oğula ha berci, çağına olmaz, ne olursa olsun senin sözün kırılmasın, deyip Hemra'yı çağırdı. Eline sazını alıp durduğu yerde bir söz söyledi: Gel yavrum, isterler seni, istediğin bağdadır, bağda, Her türlü belâya ben dayanayım, İstediğin bağdadır, bağda. Karadır Selbi'nin gözü, Görmeye değer Say ad 'in yüzü, Mehmet Han Padişah 'in kızı, Sayat Han bağdadır, bağda. Sinesi dağların kan, Memesi Gürcistan narı, Kırk kızın başkanı, Bal Sayat bağdadır, bağda. Sohbetin var sazlar ile, Ördeği var kazlar ile, On üç, on dört kızlar ile, Sayat Han bağdadır bağda. Yâr bağına girer isen, Kızıl gülünü derer isen, Sayat Han'ı görür isen, Sayat Han bağdadır bağda. Gel, Ahmet, Allah 'a itaat et, Yüzünü döndür kıblegâha, Dediler: Gelsin Hemra, Sayat Han bağdadır bağda. Neticede Âşık Ahmet sözlerini tamamladı. Aradan bir süre geçti, ancak Hemra gelmedi. O zaman - Ey baba, Hemra gelmedi. Senin sözlerinin hepsi hileli, tuzaklı; hepsi yalan çıkıyor, işin adam aldatmaktır, dedi. - Benim oğlum çok akıllıdır. O, babasının ça ğırmasıyla gelmez. Sen kendin bir adam gönder, alıp gelsin, dedi. Ondan sonra Sayat Han, iki cariyeye: - Varıp bakın, eğer varsa alın gelin, diye bu yurdu. Cariyeler gidip bağın kapısını açınca baktılar ki, bir nazenin oğlan duruyor. Kara gözlü, altın saçan saçlıydı. Cariyeler onu görüp kendilerini kaybettiler. Onlar:

"Ey Hcmra can, her haysımizga bir posa bcrgil, ya bir posa algıl." diydiler. Onda Hcmra aytdı: "Men sizlcrge posa bermez men. Men uzak yoldan Savat Han üçin geldim. Posa bersem Sayat Hana berermen, posa alsam Sayafc Handan alar men." Onda kenizler aytdılar; "Sayat Han hem bizlerden ziyada deldir." Hemra: "Birniçe yoldan men sizin üçin gelmedim." diydi. Onda kenizler: "Onun yalı bolsa, bizlerin şammızga bir söz aytgıl." diydiler. Hemra eline sazını alıp, kenizlerim tarıp edip, bir söz diydi. Ağalar, bir peri gördüm, Saçı ayağına düşmüş, Dakınıpdır heykel, tımar, Her dem gucağına düşmüş. Golları çıkmaz hınadan, Parh edip bohnaz softadan, Ayrılıp ata-cneden, Cennetin bağına düşmüş. Bu bağların gül lâlesi, Çöl'deştlerin gandalası, Perhatnın ahı-nalası Şirinin dağına düşmüş. Geldi yene seyil çağı, Piyatam getir sağı, iki zülpün bolup yağı, Her dem yanağına düşmüş. Ol perini gören çağda, Lâleler açılar bağda, Uzm boylı, g'in gucagda, Hövcsim ağına düşmüş. Yalnız başım galdı derde, Akıl-huş galmadı serde, Mihman bölman özge yerde, Yarın otağına düşmüş. Könül her dem gaynap coşmaz. Işkın oduna tutuşmaz, Hemra özge yerde düşmez, Yarın gucağına düşmüş. - Ey Hcmra can, her birimize bir öpücük ver, ya da öpücük al, dediler. Bunun üzerine Hemra konuştu: - Ben sizlere öpücük vermem. Ben uzak yol dan Sayat Han için geldim, öpücük verirsem Sayat Han'a veririm, öpücük alırsam Sayat Han'dan alırım. O zaman cariyeler şöyle dediler: - Sayat Han bizlerden daha üstün değildir. Hcmra: - Şu kadar yoldan ben sizin için gelmedim, dedi. Bu söz üzerine cariyeler: - öyle ise, bizim adımıza bir söz söyle, de diler. Hemra eline sazını alıp cariyeleri tarif ederek bir söz söyledi. Ağalar! Bir peri gördüm, Saçı ayağına düşmüş, Takınmıştır heykel 1, muska Her zaman kucağına düşmüş. Elleri çıkmaz kınadan, Fark edilmez ördekten, Ayrılmış anasından babasından. Cennet bahçelerine düşmüş. Şu bahçelerin gülü, lâlesi, Çöllerin ovaların dikenleri, Ferhat'ın âh edip inleyişi, Şirinin dağına düşmüş. Geldi yine seyir çağı, Kadehi getir saki, iki zülfün olmuş düşman, Her zaman yanağına düşmüş. O periyi gördüğü zaman, Lâleler açılır bahçede, Uzun boylu, geniş kucakta Hevesimin ağına düşmüş. Yalnız başım kaldı dertte, Akıl-fİkir kalmadı başta, Misafir olmaz başka yere, Yârin odasına düşmüş. Gönül her zaman kaynayıp coşmaz, Aşkın ateşiyle tutuşmaz, Hemra başka yere düşmez, Yârin kucağına düşmüş. * Heykel : Kadınların boyunlarından aşırarak yanlarına astıkları dori cüzdan.

Elgaraz, Hemra sözüni tamam etdi. Erse, kenizler Hemranm golundan tutup, Sayat Haran yanığa alıp geldiler. Hemra Sayat Hanı görgeç, iki golün govşurip salam berdi. Sayat Han yerinden turup, aleyik aldı. Emma Sayat Han Hemramn gara gözüne, güler yüzüne, şirin sözüne, galam gaşına, hünci dişine, tılla suvı berlen kekiline gözi düşüp, hayran galdı. Bir tarapdan Hemra hem gordi kim; tılla tağt üstünde, totı bakışlı, aşıklar canın yakışlı, boz tarlan sıpat bir giz oturıpdır. Yüzünin şuğlası köşge bark uradır. Hemra can-dili bilen aşık-ı şeyda boldı. Aşık Ahmet: "Ey Sayat Han, oğlumnm hey bir kemi bar mı?" diydi. "Oğlunnın hiç bir kemi yok. Emma bir kemi bar eken. Yiğidin saz-söhbetden habarı bolmasa, şol ulı aypdır." diydi. Aşık Ahmet aytdı: "Ey Sayat Han, sözünni bilip sözle. Menin oğlumnın pekizelikten başga aybı yokdur. Dünyede göreni saz bilen sohbetdir." Sayat Han aytdı: "Ondag bolsa, Hemranın sazını getirip berin." Kenizler getirip berdiler. Hemra bir pasıl saz çaldı. Onun sazı Sayat Hana köp hoş yakdı. "Ey oğlan, berekella sazına, saz çalsın yagşı eken, sözünni hem bir eşitsek." diydi. Hemra Sayat Hana garadı. Görse yüpek köyneğin astından Sayat Hanın memeleri melim bolup durupdır. Hemranın huşi gidip, bir söz diydi: Garşıdan rakıplar ne diyrler bize, Aşık mağşuğımn cebrine döze, Seherin çağında görüner göze, Goyupdır sınamga dağ memelerin, Cızların elinde altın piyata Deli könlürn görüp, gitdi hıyala, Yuka köynek geyip, çıksan şemala, Yörende titreşer ak memelerin. Kadir Mevtam göz üstüne gaş bermiş, Lağhdan, mercenden, dürden diş bermiş, Ak gövsünde yumarlanıp baş bermiş, Gülende titreşer çağ memelerin. Gizil güli desselemiş yarma, Her kim arzuv çeker Öz âilâanna, Boyı menzer Gürcüstanın narına, Beyazhkda gardan ak memelerin. Böylece Hemra sözünü tamamladı. Bu sırada cariyeler Hemra'yi kolundan tutup Sayat Han'ın yanma alıp geldiler. Hemra, Sayat Han'ı görünce iki elini kavuşturup selam verdi. Sayat Han, yerinden kalkıp selâmı aldı. Ancak Sayat Han; Hemra'nın kara gözlerine, güler yüzüne, şirin sözüne, kalem kaşlarına, inci dişlerine, altın suyu verilmiş saçlarına bakıp hayran kaldı. Diğer taraftan Hemra da gördü ki; altın taht üstünde, papağan bakışlı, âşıkların canını yakan, bozdoğan kuşu gibi bir kız oturuyor. Yüzünün ışığı köşke yansıyordu. Hemra can ü gönülden âşık ve tutkun oldu. - Ey Sayat Han, oğlumun-hiçbir eksiği var mı? dedi. Oğlunun hiçbir eksiği yok. Ama bir eksiği varmış. Yiğidin saz ve sohbetten haberi olmazsa bu büyük bir ayıptır, dedi. - Ey Sayat Han, sözünü bil de söyle. Benim oğlumun temizlikten, saflıktan başka bir ayıbı yok tur. Dünyada gördüğü şey saz ile sohbettir, dedi. - Öyle ise, Hemra'nın sazını getirip verin, dedi. Cariyeler getirip verdiler. Hemra bir müddet saz çaldı. Onun sazı Sayat Han'a çok hoş geldi. - Ey oğlan, sazına maşallah, saz çalışın gü zelmiş. Bir de sözünü işitsek, dedi. Hemra, Sayat Han'a baktı. Gördü ki, ipek gömleğinin altından Sayat Han'ın memeleri ortaya çıkmış, görünüyor. Hemra'nın aklı başından gitti, bir söz söyledi: Karşıdan rakipler ne derler bize? Âşık, sevgilisinin dertlerine dayanmalıdır. Seherin vaktinde göze görünür, Sineme açmıştır yara, memelerin. Kızların elinde altın kadeh, Deli gönlüm görüp daldı hayâle, İnce gömlek giyip, çıksan rüzgâra, Yürüyünce titreşir ak memelerin. Kadir Mevlâm göz üstüne kaş vermiş, Lâl, mercan ve İnciden diş vermiş, Ak göğsünde yuvarlanıp baş vermiş, Gülünce titreşir güzel memelerin. Kızıl gülü destelemiş yârine, Herkes arzu duyar kendi sevgilisine, Boyu benzer Gürcistan 'in narına, Beyazlıkta kardan ak memelerin.

Yüzünni menzetdim ay bile güne, Bir tersi gizidir, hiç gelmez dine, Aşık Hemra ağlap bakar yüzüne, Bal bile yuğrulan yağ memelerin. El kıssa, Hemra sözüni tamam etdi. "Bu köpek oğlı tersa gizi, diyer. Atası oğlundan beter, oğlı atasından. Ey Banu keniz bularru darağtdan asıp, ö'linçe urun!" diydi. Hemra mum eşidip: "Sayat Hanın elinden dat" diyip, bir söz diydi. Bu gözi, gaşt garanın, Dağ elinden, dat elinden, Sın zülpi çar paranın, Dağ elinden, dat elinden. Gıya-gıya bakışlının, Canım oda yahşimin, Aç garçgay bakışlının, Dağ elinden, dat elinden. Gözi, gaşı binalının, On burmağı kınalının, Bizden kö'nli kimlinin, Dağ elinden, dat elinden. Goh dutarlı, sazlının, Külleri ördek-gazhnın, Seher bilbil ovazlının, Dağ elinden, dat elinden. Gözi-gaşı süzüklinin, On barmağı yüzüklinin, Ak goh bileziklinin, Dağ elinden, dat elinden. Güli açılmış bağının, Meyi tükentm'ş sağının, Hemra diyer, şu yağının, Dağ elinden, dat elinden. El kıssa, Hemra sözini tamam etdi. Kenizler goca pakımı oğlı bilen ağaçdan asıp urup başladılar. Hemra yene Sayat Handan aman dilep, bir söz diydi. Gurbanın bolayın senin, Sayat Hanım, aman-amanl Köp intizar etme meni, Bal Sayadım, aman-amanl Akıl-huşum gitdi serden, Oda düşdüm bal u perden, Yüzünü benzettim ay ile güne, Bir hristiyan kızıdır, gelmez dine, Âşık Hemra ağlayarak bakar yüzüne, Bal ile yoğrulmuş yağdır memelerin. Neticede Hemra sözünü tamamladı. - Bu köpek oğlu, hristiyan kızı diyor. Babası oğlundan beter, oğlu babasından. Ey Banu cariye! Bunları ağaca asıp elinizle vurun, dedi. Hemra bunları işitip: - Sayat Han'ın elinden imdat! deyip bir söz söyledi. Şu gözü, başı karanın, Yaralandım elinden, İmdat elinden, Siyah zülfü dört parçanın, Yaralandım elinden, imdat elinden. Yan yan bakışlının, Canımı ateşte yakanın, Aç aha kuş bakışlının, Yaralandım elinden, imdat elinden. Gözü, kaşı binalının, On parmağı kınalının, Gönlü bize kinlinin. Yaralandım elinden, imdat elinden. Kolu dutarlı ve sazlının, Gölleri ördek ve kazhmn, Seherde bülbül seslinin^, Yaralandım elinden, imdat elinden. Gözü, kaşı süzgülünün, On parmağı yüzüklünün, Ak kolu bileziklinin. Yaralandım elinden, imdat elinden. Gülü açılmış bağının, içkisi tükenmiş sakinin, Hemra der şu düşmanın, Yaralandım elinden, imdat elinden. Sonuçta Hemra sözünü tamamladı.cariyeler, zavallı ihtiyarı oğlu ile birlikte ağaca asıp vurmaya başladılar. Hemra, yine Sayat Han'dan aman dileyerek bir söz söyledi: Kurbanın olayım senin, Sayat Han'ım, aman aman! Çok bekletme beni, Bal Sayat 'im, aman aman! Aklım fikrim gitti başımdan, Ayrı düştüm koldan kanattan, Bîr saatta yüz nazlının" şeklinde bir nüshası vardır.

Senin üçin ırak yerden, Men gebnişem aman-amant Gahr etmegil, söver yarım, Bağ içinde alma, narım, Sana diyrem ahı-zanm, Han Sayadım, aman-amanl Hemra diyer, yandım oda, Gollarında gülgün bada, Arz eylerem perizada, Bal Sayadım, aman-aman! Elgaraz, Homra sözüni tamam ctdi. Saya t Han: "Hemra can, bizin elimizden aman diledi. Munda alıp gelin!" diydi. Elgaraz, kenizler Aşık Ahmedi goyup, Hemranı Sayat Hanın aldına alıp geldiler. Hemra atasının asılıp duranına gözi düşüp, otu Sayat Handan dilep, zar-zar ağlap, bir söz diydi: Bir arzım bar gazellerin hanına, Aydayın mı, ayhtıaym mı, ne diyr sen? Aslı gövher ken gelipdir sayıma, Aydayın mı, aytmaym mı, ne diyr sen? Oval başda han tağhna han çıkar, Ağlap gözden yaş omuna gan çıkar, Nezli yara arz edince can çıkar, Aydayın mı, aytmaym mı, ne diyr sen? Men ncylcyin ada düşdiim gülümden, Ayrahknı beter bildim ölümden, Gorkım köpdür, hata çıkar illimden, Aydayın mı, aytmaym mı, ne diyr sen? Garip bilb'd gona bilmez gülşene, Yardan bize habar geldi, nişana, Bİr sözüm bar, diyebilmen üyşenc, Aydayın mı, aytmayın mı, ne diyr sen? Hemra diycr, içim derde dolupdır, Gizil yüzüm sargartban solupdır, Nezlim senden bir dileğim galıpdır, Aydayın mı, aytmaym mı, ne diyr sen? Elgaraz, Hemra sözüni tamam etdi. Sayat Han görse, Hemranın atası heniz hem asılıp duru pdır. "Ey bimsap kenizler, ol goca kızını tizden-tiz düşürüp, hücreğe eltin." diydi. Kenizler Aşık Ahmedi düşürüp hücreğe elt- Senin için ırak yerlerden, Ben gelmişim, aman aman! Kahretme, sevdiğim yârim, Bağ içinde elmam, narım, Sana derim âh ü zarım, Han Sayat'ım, aman aman! Hemra der, yandım ateşe, Ellerinde gül renkli içki, Arz ederim peri kızına, Kanat, Sayat'ım aman aman. Bu şekilde Hemra sözlerini tamamladı. - Hemra can, bizden aman diledi. Buraya alıp gelin, dedi. Böylece cariyeler Âşık Ahmcd'i bırakıp Hcmra'yı Sayat Han'ın yanma alıp geldiler. Hemra, babasının asılıp kaldığını görerek Sayat Han'dan diledi. Zâr zâr ağlayarak bir söz söyledi: Bir arzum var güzellerin hanından, Söyleyeyim mi, söylemeyeyim mi, ne dersin? Cevher kaynağı çok gelmiştir şanına, Söyleyeyim mi, söylemeyiyim mi, ne dersin? İlk başta han tahtına han çıkar, Ağlayıp gözden yaş yerine kan çıkar, Nazlı yâre arz edene kadar can çıkar, Söyleyeyim mi, söylemeyeyim mi, ne dersin? Ben neyleyeyim, ayrı düştüm gülümden, Ayrılığı beter bildim ölümden, Korkum çoktur, hata çıkarsa dilimden, Söyleyeyim mi, söylemeyeyim mi, ne dersin? Garip bülbül konamaz gül bahçesine, Yârden bize haber geldi, işaret olarak. Bir sözüm var, diyemem çekinirim, Söyleyeyim mi, söylemeyeyim mi, ne dersin? Hemra der, içim dertle dolmuştur, Kızıl yüzüm sarararak solmuştur, Nazilin, senden bir dileğim kalmıştır, Söyleyeyim mi, söylemeyeyim mi, ne dersin? Bu şekilde Hemra sözünü tamamladı. Sayat Han baktı ki, Hcmra'nın babası hâlâ asılı duruyor. - Ey insafsız cariyeler, şu ihtiyar adamı çabuk indirip odaya götürün, dedi. Cariyeler Âşık Ahmet'i indirip odaya go-

diler. Emma Hemranı bir munakgaş öyge salıp, yagşı, gırmızı libaslar geydirip, ayşı-eşrete meşgul boldüar. Günlerde bir gün, bir giz bilen bir gelin gözellikleri doğrusmda besleşdiîer. Giz aytdı: "Men yagşı" Gelin aytdı: "Men yagşı" Onda Banu İteniz olara: "İkiniz Sayat Hanın yanığa barın. Ol sizin haysımz yagşılığımz doğrusında höküm eder." diydi. Ondan son olar Sayat Hanın yanığa bardılar. "Ey Sayat Han, bizin ikimizin haysımız yagşıdırmiz?" diydiler. Onda "Ey Hcmra can, bu gelin bilen gizin haysısmın gözclliği doğrusmda sen Öz pikirini ayt." diydi. Erse Hemra, Sayat Hanın sözüm can-diî bilen kabul kılıp, goluna sazın alıp, bir sözüni giz tilinde, bir sözüni gelin tilinden aydıp, ikisini hem tağrıp edip, hersine mınasıp söz tapıp, bir söz diydi: Bir giz bilen gelinin besi bar, Gelin aydar yaşıl, gizil, alım bar, Tilim oynar gandı, nabat içinde, Leblerimde emmelice balım bar. Giz hem aydar ogşamışam eneme, 'Lağh-mercen dakınmışam sınama, înadar sen, gol yetirme mememe, Yanağımda desse-desse gülüm bar. Gelin aydar diydiceğim diyer men, Gandı, asal, şeker, nabat iyer men, Sakalsız, murtsuz, oğlan söyer men, Her gicede yün m ün tümen nazım bar. Giz hem aydar elem bize bakılî, Üstünüze köşki-eyvan yapılı, Bir galam bar ağzı kümüş gapılı, Şa aldında hünkarım bar, gulum bar. Hemra diyer sizler kimler bolar siz, ikiniz hem gol boytmunıga salar siz, Men ölemson sizler kimge galar sız, Ahır bir gün ayralık bar, Ölüm bar. Elgaraz, Hemra sözüni tamam etdi. Sayat Han, bularm munça tarıp edip, 'İkiniz hem gol boynuma safar siz' diyen sözlerine gahan gelip Hemranı zindana buyurdı. tirdiler. Ancak Hcmra'yı süslü bir odaya koyarak güzel, kırmızı elbiseler giydirip eğlenceyle meşgul oldular. Günlerden bir gün bir kız ile bir gelin, güzellikleri konusunda iddialaştılar. Kız: - Ben güzelim, dedi. Gelin de: - Ben güzelim, dedi. O sırada Banu adlı cariye onlara: - İkiniz de Sayat Han'ın yanına varın. O, sizin han ginizin güzel olduğu hakkında bir hüküm verir, dedi. Ondan sonra bunlar Sayat Han'ın yanma vardılar: - Ey Sayat Han, bizim ikimizden hangimiz gü zeldir, dediler. Bunun üzerine - Ey Hcmra can! Şu gelin ile kızdan hangisinin güzel olduğu hususunda sen kendi fikrini söyle, dedi. Hcmra, Sayat Han'ın bu sözlerini can ve gönülden kabul ederek eline sazını aldı. Bir sözünü kızın dilinden, bir sözünü de gelinin dilinden söyledi. İkisini de tarif etti. Her birine münasip bir söz bulup söyledi: Bir kız ile bir gelinin bahsi var, Gelin der; yeşil, kırmızı, alım var. Dilim oynar şeker şerbet içinde, Dudaklarımda emmek için balım var. Kız da der, benzemişim anama, Lal ve mercan takınmışım sineme, incitirsin, el sürme mememe, Yanağımda deste deste gülüm var. Gelin der, diyeceklerimi derim, Şeker, bal, şerbet, kaymak yerim, Sakalsız, bıyıksız oğlan severim, Her gecede yüz binlerce nazım var, Kız da der, âlem bize bakar, Üstümüze köşk, saray yapılır, Bir kalem var, ağız gümüş kapılı, $ah altında hünkârım var, kulum var. Hemra der, sizler kim olursunuz? ikiniz de kollarınızı boynuma dolarsınız, Ben öldüktensonra sizler kime kalırsınız? Sonunda bir gün ayrılık var, ölüm var. Böylece Hcmra sözlerini bitirdi. Bunları bu kadar tarif ederek "İkiniz de kollarınızı boynuma dolarsınız" şeklindeki sözlerine

Üç günden sofi Sayat Han bağ seyline çıkdı. Bağa tomaşa edip yörende, Hemra yadına düşdi. Ol Banu kcnizdcn soraşdı: "Ey Banu, Hemradan habarm bar mı?" diydi. Onda Banu: "Habarım yok." diydi. Sayat Han, Banu kenizni habar alıp gelmeğe buyurdı. Banu, Hemranın yanığa barıp: "Ey Hemra, halın niçikdir?" diydi. Onda Hemra aytdi: "Heniz-e canım çıkanı yok." diyip garipliği yadına düşüp, bir söz diydi: Garip olup, gam öyünde galmışam, Bizeçoh-çoh bolarah Sayadın. Galat eylep, bu ülkeye gelmişem, Yandırdı cammm tili Sayadın. Tarlan alıp bile şeyle çıkanda, Dolup gözden ganh yaşım dökende, haçın salıp, tebli-bazın kakanda, Avlağı, çeşmesi, koli Sayadın. Pikir eylep, könlüm gitdi gümana, Yar hancarı bu gün yetişdi cana, Meni kovmak üçin eylep hakana, Üsîümizden düşdi yolı Sayadın. Memmet Şanın gizi özün mest eyler, Gamzaları can almağa kast eyler, Bizi düşman bilip, kimi dost eyler, Men bilmenem yeğdir ili Sayadın. Bakcasında alma ola, nar ola, Men bilmenem seçerlerde bar ola, Biz gidende Özge bile yar ola, Hemranın keç bağtt, goh Sayadm. Elgaraz, Hemra sözüni tamam etdi. Banu keniz bu sözi eşidip, Sayat Hana halyağdayım habar berdi. "Ondag bolsa barıp göreli." diyip, yolga rovana boldılar. Hemra Sayat Hanın gelyenini görüp, bir söz diydi. Ağa-beğler, bir gözele mayılam, Dile düşmez Ermenidir Ermeni; Agşam, saba yar cebrine kayılam, Neçağhkda yaman etdi yar meni. Üstümizde Gürcüstanın dağıdır, Dört tarapı alma, enar bağıdır, öfkelenip Hemra'yi zindana attırdı. Üç gün sonra Sayat Han, bahçeyi dolaşmaya çıktı. Bağı seyrederek yürürken Hemra'yı hatırladı. Banu adındaki cariyesine sordu: - Ey Banu, Hemra'dan haberin var mı? dedi. O zaman Banu: - Haberim yok, dedi. Sayat Han, cariyesi Banu'yu haber almaya gönderdi. Banu, Hemra'nm yanına varıp: - Ey Hemra, hâlin nasıldır? dedi. Bunun üzerine Hemra: - Ey cariye, canımın çıktığı yok, dedi. Garipliği aklına gelince bir şiir söyledi: Garip olup gam evinde kalmışım, Bize çok çok olur hilesi Sayat 'in, Yanlış yapıp bu ülkeye gelmişim, Yandırdı canımı dili Sayat'tn. Şahin alıp birlikte seyre çıkınca. Dolu gözlerimden kanlı yaşımı dökünce, Doğan salıp alıcı kuş davulunu çalınca, Avlağı, çeşmesi, gölü Sayat'ın. Fikre dalıp gönlüm düştü şüpheye, Yâr hançeri bu gün yetti cana, Beni kovmak için bulur bahane, Üstümüzden geçti yolu Sayat'ın. Mehmet Şah 'in kızı kendini mest eyler, Gamzeleri can almaya kast eyler, Bizi düşman bilip kimi dost eyler? Ben bilmem iyidir ili Sayat'tn. Bahçesinde elma olsun, nar olsun, Ben bilmem ağaçlarda meyva olsun, Biz gidince başkalarına yâr olsun, Hemra'nm aksi talihi, eli Sayat'tn. Böylece Hemra sözlerini tamamladı. Banu adlı cariye bu sözleri işitip Sayat Han'a durumu haber verdi. - öyleyse gidip görelim, dedi. Yola çıktılar. Hemra, Sayat Han'ın geldiğini görüp bir şiir söyledi: Ağalar, beyler! Bir güzele düşkünüm, Dİle düşmez Ermeni'dir, Ermeni. Akşam sabah yâr derdine teslim olmuşum, Üzüntüden yaman etdi yâr beni. Üstümdeki Gürcüstan dağıdır, Dört tarafı elma, nar bağıdır,

Şu gözeîin guçmahca çağıdır, Gizil gülün harmanıdır harmanı. Ahsdan gelende gördüm göçünü, Tora düşen algır gözli laçını, Gapıl ak yüzünden aldım maçını, Yüz müh" derdin dermanıdır dermanı. Messan nerkesdir, garadır gözi, Örteyir aşığı, şirindir sözi, Aslını sorasan, ter sanın gizi, Dile düşmez Ermenidir Ermeni. Gizil güli desse-desse ürerler, Her dessesin sınam üzre goyarlar, Gapıl bolma, pencireden gararlar, Hemra diyer, göre geldi yar meni. Elgaraz, Hemra sözüni tamam etdi. Garasa, Sayat Han pencireden garap dur. Hemra Sayat Hanın gözlcp duranın bilip, bir söz diydi: Pencireden mayıl-mayıl bakan yar, Yar, gara gözlerin ne tiler menden? Şirin canım ışk oduna yakan yar, Yar, gara sözlerin ne tiler menden? Şol gara gözüne bende bolayın, Men senden ayrılıp, kanda bolayın, Men bir tılla yüzük, sende bolayın, Yar, gara gözlerin ne tiler menden? Seherler İr turup, bakam her yana, Men yarı görmesem galam armana, Nege gözüm düşdi, galdım hayrana, Yar, gara sözlerin ne tiler menden? Gözlerin cellatdır, alar canınım, Kirpiğin neşterdir, döker ganımm, Sen dilesen men bereyin canınım, Yar, gara gözlerin ne tiler menden? Münkürin könlünden gitmez gümanı, Bilbilin desdinde gülün dumanı, Sayat Han, Hemranın dini, imanı, Yar, gara gözlerin ne tiler menden? Elkıssa, Hemra sözüni tamam etdi. Sayat Hanıiİ geleniğe hoş vagt bolup, onun.könlün avlap, bir söz diydi: Negehandan sövda düşdi serime, Dcğse, mana değsin, yara değmesin. Gahba felek, değme menin perime, Değse, mana değsin, yara değmesin. Şu güzelin kucaklanacağı çağıdır, Kızıl gölün harmanıdır, harmanı. Uzaktan gelirken gördüm göçünü, Tuzağa düşen vahşi gözlü şahini, Habersiz ak yüzünden aldım öpücüğü, Yüz bin derdin dermanıdır, dermanı. Mahmur nergisdir, karadır gözü, Üzüyor âşığı, şirindir sözü, Aslını sorarsan hristiyan kızı, Dile düşmez Ermeni 'dir, Ermeni. Kızıl gülü destedeste dererler, Her destesini sinemin üstüne koyarlar, Gafil olma, pencereden görürler, Hemra der, görmeye geldi yâr beni. Böylece Hemra sözlerini tamamladı. Baktı ki Sayat Han pencereden bakıp duruyor. Hemra, Sayat Han'ın kendisini gözlediğini anlayıp bir şiir daha söyledi: Pencereden mâyil mâyil bakan yâr! Yâr, kara gözlerin ne diler benden? Şirin canımı aşk ateşiyle yakan yâr! Yâr, kara gözlerin ne diler benden? Şu kara gözüne köle olayım, Ben senden ayrılıp nereye gideyim? Ben bir altın yüzüğüm sende kalayım, Yâr, kara gözlerin ne diler benden? Sabahları erken kalkıp bakayım her yana, Ben yâri görmezsem olayım pişman, Birden gözüm düştü, kaldım hayran, Yâr, kara sözlerin ne diler benden? Gözlerin cellâttır, alır canımı, Kirpiğin neşterdir, döker kanımı, Sen dilersen beti vereyim canımı, Şu kara gözlerin ne diler benden? İnkarcının gönlünden gitmez şüphesi, Bülbülün elindedir gülün eteği, Sayat Han, Hemra 'nın dini, imanı, Yâr, kara gözlerin ne diler benden? Sonunda Hemra sözlerini tamamladı. Sayat Han'ın gelişine memnun olup onun gönlünü avlamak için bir şiir söyledi: Birden bire sevda düştü başıma, Değcrse bana değsin, yâre değmesin. Kahpe felek, değme benim perime, Değerse bana değsm, yâre değmesin.

Güzeller içinde sen gözel hası, Bir zaman görmesem, bolar men ası, Gışıiİ sovgı bardır, yazın hovası, Değse, mana değsin, yara değmesin. Gözetler içinde sen gözel şovkı, Güzelden akdırdm gan birlen kokı, Kaza elindedir acalnın oh, Değse, mana değsin, yara değmesin. Eğnine geyipdir akdan alalar, Anı görüp, şeyda bilbiî nalalar, Gökden yere inen mün bir belalar, Değse, mana değsin, yara değmesin. Bağında açılmış renbe-ren güller, Dcgresinde sayrar şeyda bilbiller, Aşık hemra diyer, ayralık günler, Değse, mana değsin, yara değmesin. Elgaraz, Hemra sözüni tamam etdî. Sayat Han hoş vagt bolup, köşgüne gaytdi. Barıp iki sanı kenizini iberdi: "Hemra canı mcıtman alıp gelin!" diydi. Kcnizlcr Hemranı alıp gaytdılar. Yolda Hemra olardan rugsat alıp, serhavuzda suva düşüp duran vagtda, gözi bağlara düşdi. Arguvan ve dürli güller açılıp, bilbiller çah-çah urup, sayrar erdi. Hcmranın ol yerde vagtı hoş bolup, bir söz diydi: Bendivam bolup galdım, Bir katdı dalı nezlinin. Yüzi gül, gözleri nerkes, Ruğsan lağh nezlinin. Ayrahk ölümden beter, Mücgenlerin candan öter, Düzülipdir hatar-hatar, Ak yüzde hah nezlinin. Gupbalan oymak-oymak, Galat sözdür, yardan doymak, Ağzı süytdür, lebi gaymak, Bulaştır balı nezlinin. Boyı buharı gamtşdtr, Dişi Ürgenci kiimüşdir, Bahar bolsa, göz gamaşdır, Açılan güli nezlinin. Ballan bardır halutça, Seyrana çıksam dalınca, Her zülpünin tan ince, öl kadâı dalı nezlinin. Güzeller içinde sensin güzellerin hası, Bir an görmesem olurum asi, Kışın soğuğu vardır,yazın havası Değerse bana değsin, yâre değmesin. Güzeller içinde sensin güzeller ışığı, Gözümden akıttın kan ile kötü kokuyu, Kaderin elindedir ecelin oku, Değerse bana değsin, yâre değmesin. Sırtına giymiştir aklar, alacalar, Onu görüp çılgın bülbül ağlar, Gökten yere inen binbir belâlar, Değerse bana değsin, yâre değmesin. Bağında açılmış rengârenk güller, Etrafında ötüşür çılgın bülbüller, Aşık Hemra der, ayrıldığımız günler, Değerse bana değsin, yâre değmesin. Sonuçta Hemra sözlerini bitirdi. Sayat Han memnun olarak köşküne döndü. Sonra iki cariyesini gönderdi: - Hemra canı incitmeden alıp gelin, dedi. Cariyeler, Hcmra'yi alıp geldiler. Yolda Hemra onlardan izin alarak büyük havuzda suya girdiğinde gözü bahçeye düştü. Erguvan ve çeşitli güller açılmış, bülbüller cik cik ötüşüyordu. Hemra burada mutlu oldu ve bir şiir söyledi: Tutsak olup kaldım, Bir fidan boylu, nazlının. Yüzü gül, gözlen nergis, Yanağı lal renkli, nazlının. Ayrılık ölümden beter, Kirpiklerin canımı deler, Dizilmiştir katar katar, Ak yüzünde benleri, nazlının. Gupbast 1 oymak oymak, Yanlış sözdür yâre doymak, Ağzı süttür, dudağı kaymak, Bulaşır balı nazlının. Boyu Buhara kamışıdır, Dişi Ürgenç gümüşüdür, Bahar olsa göz kamaştırır, Açılan gülü nazlının. Benleri vardır hah gibi, Seyrana çıksam peşince, Her zülfünün teli ince, O fidan boylu nazlının. : Kızların giydiği başlıkların üzerindeki süs.

Gül ürerler deste-deste, Arguvan gönderin dosta, Hemra diycr, boldum hasta, Köyünde guh nezlinin. Elgaraz, Hemra sözüni tamam etdi. Kenizler Hemranı Sayat Hanın yanığa alıp bardılar. Hemra baş eğip, salam berdi. Bir sağat edep saklap, ayak üstünde durdı. Sayat Han hiç gep urmadı. Hemra eline sazını alıp, yene bir söz diydi. Köp bilbiî kim gülge çün nika holdı, Bilbil desse oynar gönderdiğini Hicran çeken könlüm bu gün şat boldı, Lele dey bağrıma gönderdiğini. Yar bizi eyledi bir imla bilen, Genç Üstün Örtüpdir bir imla bilen, Şahmerdan özî bir imla bilen, Gün orta yerine gönderdiğini. Çıhpdır erkine, bir özi bilmez, Haközi kılamn bendesi bilmez, Köp cepa çekdiğin bendesi bilmez, Hicranın oduna gönderdiğini. Gülşenin oduna köp yandı bende, Meğer tersa diyip, köp yandı betide, Bivepa yar üçin, köp yandı bende, Pmhan ilcisini gönderdiğini. Aşık Hcmra diyer, men Özüm diyem, Erenler sırım men özüm diyem, Ne hacat derdimni men özüm diyem, Yar özi bilmese gönderdiğini. Eigara, Hemra sözüni tamam etdi. Sayat Han, yerinden tutup salam berdi, ol hem aleyik aldı. Sonra Hemranı tağt üstüne çıkarıp öz yanından çay berip, Hemranın boynığa gol sardı. Hemra hem Sayadın boynığa gol sardı, îkisi ayşı-eşrete meşgul boldılar. Gül dererler deste deste, Erguvan gönderin dosta, Hemra der oldumhasta, Köyünde kulu nazlının. Böylelikle Hcmra sözlerini tamamladı. Cariyeler Hemra'yı Sayat Han'ın yanına alıp getirdiler. Hemra baş eğip selâm verdi. Bir müddet edep gösterip ayak üzerinde durdu. Sayat Han hiç söz söylemedi. Hcmra eline sazını alıp tekrar bir söz söyledi: Çok bülbül ki madem güle nikâh oldu, Bülbül demet edip oynar gönderdiğini, Hicran çeken gönlüm bugün şâd oldu, Lâle gibi bağrıma gönderdiğin ile. Yâr bizi eyledi bir imlâ ile, Hazine üstünü örtmüştür bir imlâ ile, Şahımdan kendisi bir imlâ ile Güney yönüne gönderdiğini. Çıkmış ortaya bir kendini bilmez Hakk'ın kendisini yarattığım kulu bilmez, Çok cefa çektiğini kölesi bilmez, Ayrılığın ateşine gönderdiğini. Gülşenin ateşiyle çok yandı kul, Oysa hristiyandeyip çok yandı kul, Vefasız yâr için çok yandı kul, Gizli elçisini gönderinceyc kadar. Âşık Hcmra der, ben kendim diyeyim, Erenler sırrım ben kendim diyeyim, Ne hacet, derdimi beyi kendim diyeyim, Yâr kendisi bilmezse gönderdiğini!.. Sonunda Hemra sözlerini bitirdi. Sayat Han, yerinden kalkıp selâm verdi, o da selâmı aldı. Sonra Hemra'yı tahtın üzerine çıkarıp kendi yanında yer verdi. Kolllarını Hcmra'nm boynuna doladı. Hcmra da kollarını Sayat'm boynuna doladı. İkisi birlikte yiyip içmeye, eğlenceye daldılar.