GÜVENCELİ VE SENDİKALI BİR İŞ, ŞİDDETSİZ BİR YAŞAM!



Benzer belgeler
KADINA YÖNELĐK ŞĐDDET EL KĐTABI

İŞGÜCÜ PİYASASINDA TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ EL KİTABI

Türkiye de Kadın İşgücünün Görünümü

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL POLİTİKA FORUMU

ULUSLARARASI ÇALISMA ÖRGÜTÜ AMAÇLARI, İŞLEVLERİ VE POLİTİK ETKİLERİ. Werner Sengenberger

Eşitsizlik çok derin kadınların durumu korkunç

1 MAYIS BİRLİK, MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜNDE ALANLARDAYIZ! İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ DİSK İN ANAYASA YA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ DÜNYADAN EMEK HABERLERİ

KENTLİ KADINLAR VE ÇALIŞMA YAŞAMI

ÖZEL SEKTÖR MADEN İŞÇİLERİNİN SOSYAL VE EKONOMİK HAKLARI ARAŞTIRMASI YAŞAMA DAİR VAKIF DEV MADEN SEN

2015 SEÇİM BİLDİRGESİ

Almanya yı Temizliyorum 1 : Almanya da Göçmen, Kadın ve Temizlikçi Olmak

Ülkelerimiz Hidro Elektrik Santralleri çöplüğüne dönüştürülüyor! Kar uğruna doğanın talanına dur diyelim!

BİR DE BURADAN BAK. Cinsiyet Eşitsizliği Bir Kadın Sorunu Değil, Toplumun Sorunudur SERPİL SANCAR SELMA ACUNER İLKNUR ÜSTÜN AKSU BORA LARA ROMANİUC

YENİ İŞ YASASININ ANLAMI

YAȘLI OLMAK ÖNCE İNSAN ÇOCUKLAR. Yașlılık Bir Varlıktır Bilge Yașlıdan Korunmaya Muhtaç Yașlıya Alzhemier; Öncesiz-Sonrasız. yiz.

TÜRKİYE YE DÜZENSİZ EMEK GÖÇÜ VE GÖÇMENLERİN İŞGÜCÜ PİYASASINDAKİ DURUMLARI

HAKLARIMIZ VAR! Genişletilmiş 15. Basım adet basılmıştır. Aralık Basım, İstanbul, EDİTÖR Deniz Kaynak

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNDE İŞ GÜVENCESİ VE KONUYLA İLGİLİ YAPILAN BİR ARAŞTIRMA

YAPI YOL SEN GENEL KURULU OLAĞAN ÇALIŞMA 5.RAPORU ( ) YOL, YAPI, ALTYAPI, BAYINDIRLIK VE TAPU KADASTRO KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKASI

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNE DA R B R YOL HAR TASI: BÖLGEDEN HÜKÜMETE ÖNER LER

Giriş Metodoloji Ayrımcılığın önlenmemesi: Hükümetin duyarsızlığı ve yasal korumaların eksikliği Hükümetin düşmanca tutumu...

(İLETİŞİM ÖZGÜRLÜĞÜNÜN BİR ÖLÇÜTÜ OLARAK) GAZETECİNİN İŞ GÜVENCESİ. Mustafa ÇAKIR. 19 Mayıs Üniversitesi. Meral ÇAKIR BERZAH

TÜRKİYE DE EN KÖTÜ BİÇİMLERDEKİ ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİN SONLANDIRILMASI: 2014 HEDEFİNE DOĞRU YOL HARİTASI

DOSYA. YUNANİSTAN DA KRİZ ve SENDİKALAR

BELEDİYE KADINLARA DA HİZMET EDER!..

21. yüzyılda Zonguldak maden işletmelerinde çalışma hayatı: Bir kesit-tek gerçek[1]

DÜNDEN BUGÜNE SENDİKA NEDİR? NE DEĞİLDİR?

Transkript:

GÜVENCELİ VE SENDİKALI BİR İŞ, ŞİDDETSİZ BİR YAŞAM! Sendikal Güç Birliği Platformu Kadın Koordinasyonu

www.sendikalgucbirligi.org Hava-İş Sendikası Dergi ekidir - Mart 2012 Baskı: Ümit Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti Hazırlayan: SGBP Kadın Koordinasyonu (Kapak Fotoğrafı: 25 Mart 1911 de ABD nin New York kentinde meydana gelen ve çoğu kadın 146 tekstil işçisinin hayatını kaybettiği Triangle Gömlek Fabrikası yangınından önce fabrikada çekilmiş bir fotoğraf. Arka kapak: 1909 New York Tekstil Grevi nden iki kadın grev gözcüsü)

GÜVENCELİ VE SENDİKALI BİR İŞ, ŞİDDETSİZ BİR YAŞAM İSTİYORUZ! Bizler kadınız. İşçi evlerinin kadınları Yani hem evde, hem işte çalışanlarız Yani yaşamları ve beklentileri benzer olanlar. Tenceremizde kaynayan bir kap yemek de, çocuklarımızı gönderdiğimiz okullar da, kurduğumuz hayaller de benzer birbirine. İşyerinde ucuz işgücü olan, ilk işten atılan bizleriz. Ne de olsa bizler, ev ekonomisine destek için çalışıyoruz. Gün geçtikçe daha fazla, asıl işimizin evdeki işler olduğu söyleniyor bizlere. Ve mesai çıkışı yorgun argın geldiğimiz evlerimizde, aynı yoğunlukta başka bir mesai bekliyor bizleri. Diyorlar ki, evden çalışın o zaman, parça başı iş yapın mesela. Daha da ucuza çalışmamızı, daha da ucuza üretmemizi ve daha da yoksul, daha da kapalı hayatlarımız olmasını dayatıyorlar. Resimleri çıkıyor gazetelerin üçüncü sayfalarında, telefonla uzun konuştuğu için, alışveriş yaptığı için ve daha pek çok anlamsız nedenle, namus belasına katledilen kardeşlerimizin. Alınıp, satılan, tecavüze uğrayan küçük kızlar, bakıyor bizlere gazetelerden kocaman, ürkek gözleriyle, Ve açıklama yapılıyor resmi makamlardan, bu kızların kendi istekleriyle olduğuna dair herşeyin. İçinizde kalmıyor mu sizin de çığlığınız o anlarda? Kurslar açılıyor belediyelerde ve diyorlar ki bizlere, aman ha karşı çıkmayın hiçbirşeye, kocanıza da, bu düzene de. Siz kadınsınız, kadın şefkatlidir, kadın boyun eğer 3

Sonra gazetelerde yazıyor bazıları erkek dört kadınla tabii ki birlikte olabilir, ne var ki bunda diye. Gün geçtikçe yaygınlaşıyor bizi ayaklar altına alan söylemler ve uygulamalar. Deprem olur, savaş olur, açlık olur, yoksulluk olur, Hepimiz yaşarız acısını, erkeğiyle, kadınıyla, Ama kadın daha yoğun taşır o acıları içinde, fatura bize hep daha fazla kesilir bu hayatta. Kriz var derler, zar zor bulduğumuz, üç kuruşa çalıştığımız işimizden de oluruz. Açıklama yapar Başbakan, 3 çocuk doğurun diye, Siz de bağırmak istemiyor musunuz o anda, Asgari ücretin bile altında çalıştırmanız için, 3 er 3 er doğuralım di mi? diye? Bilmiyor muyuz biz, işçi ailesinin çocuğu işçi olur yine, hele de 3 taneyse... 8 Mart geliyor şimdi, televizyonlardan izleyeceğiz, bu tablonun sorumlularının nasıl da utanmazca kutladığını 8 Mart ımızı. Oysa bu gün bizim mücadele günümüz. Geçmişin kadın işçilerinin bize bıraktığı mirası ve çocuklarımıza borcumuzu bir kez daha hatırlatır bize, her gelen 8 Mart. Küçücük dünyalarımızda, kocaman hayallerimiz var bizim. Ama mücadele edersek, kocaman olur dünyamız ve ulaşılabilir hedeflerimiz haline geliverir o hayaller. Biz kadınlar, gericiliğe, savaşa, kadına yönelik şiddete, eşitsizliklere ve bu kirli düzenin ürettiği acılara karşı hep birlikte mücadeleye çağırıyoruz. 4

Giriş Sendikal Güçbirliği Platformu Kadın Koordinasyonu olarak, kadın cinayetlerinin yüzde 1400 arttığı, kadına biçilen rolün ucuz işgücü pazarında değerlendirilecek 3 çocuk doğurmak olduğu, kadınlarla erkeklerin eşit olmadıklarının resmi söylem olarak benimsendiği ve çalışma yaşamındaki dönüşümlerin kadınları daha da güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışmaya mahkum ettiği böylesi bir dönemde, 8 Mart ın bir kutlama değil, bir mücadele günü olarak önümüzde durduğunu görüyoruz. İçinde yaşadığımız toplumda, eşitsizlikler gün geçtikçe artıyor. Özellikle, sosyal devlet ilkelerinin tasfiye edilmeye başlandığı 1980 li yıllardan bu yana, gelir uçurumu daha da derinleşti, sömürünün boyutu gün geçtikçe yoğunlaştı ve işçi sınıfının kazanılmış hakları her gün yenisiyle karşı karşıya kaldığımız saldırılarla geri alınmaya çalışıldı. Son 10 yıllık süreç, işçi sınıfı açısından en ciddi kayıpların yaşandığı dönem oldu. Yeni saldırılar ise kapıda, 2012 yılının kapsamlı saldırı ajandası açıklandı. Önümüzdeki saldırının en önemli örnekleri, kıdem tazminatlarının kaldırılması, daha fazla esnekleştirme, taşeronlaştırmanın yaygınlaştırılması, özel istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisinin verilmesi gibi başlıklarda karşımıza çıkıyor. Çalışma yaşamı sermayenin çıkarları doğrultusunda yeniden yapılandırılırken, işçi sınıfına topyekün geleceksizliği dayatıyorlar. Bu durum tüm işçi sınıfını etkilemekle birlikte, kadınlar, tüm toplumsal olaylarda ve özellikle çalışma yaşamına yönelik müdahalelerde daha yoğun bir saldırıya maruz kalıyor. Kadına yönelik şiddetin ve namus cinayetlerinin arttığı; sosyal güvenliğin tasfiyesiyle birlikte kadının üzerindeki bakım yükünün, 5

kadınları eve kapattığı; güvencesiz ve esnek çalışmanın kadınlar için asıl istihdam biçimi haline getirilmesiyle birlikte, işyerlerinde kadına yönelik şiddet, taciz ve mobbing uygulamalarının yoğunlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Kadınların haklarının yalnız kağıt üzerinde değil, toplumsal yaşamda da karşılık bulduğu, kadınların namus belasına öldürülmediği, eşit, özgür 8 Martları hep bir ağızdan kutlayabileceğimiz günler için, bugün omuz omuza mücadele zamanıdır. 8 Mart'a dair... 1800 lü yıllar, sanayi devriminin gerçekleşmesinin ardından yaşanan hızlı sanayileşme ve işçi sınıfının en yoğun sömürü koşullarına mahkum edildiği dönem. Ağır çalışma koşulları, çok düşük ücretler ve haftalık 75 saate varan çalışma süreleri, çoğu göçmen ve kadın olan işçilerin tepkisiyle karşılaşır. 1900 lü yılların başlarına doğru, Avrupa dan yayılan örgütlenme ve başkaldırı dalgası, göçmen işçilerle birlikte ABD yi de etkisi altına alır. Bu yıllarda, özellikle tekstil sanayiinin gelişmiş olduğu New York kentinde onbinlerin katıldığı büyük grevler örgütlenir. Bunlardan biri de 1909 yılında, yüzde yetmişini kadınların oluşturduğu 20 bin tekstil işçisinin insanca çalışma koşulları, daha iyi ücret ve çalışma saatleri ve kadınlara oy hakkı talepleriyle başlayan büyük New York grevidir. 6

Alman sosyalist ve kadın önderi Klara Zetkin, 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka nın Kopenhag kentinde gerçekleştirilen 2. Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı nda New York lu tekstil işçisi kadınları desteklemek amacıyla bütün ülkelerde ortak belirlenecek bir tarihte Uluslararası Kadınlar Günü kutlanmasını önerir. Kararın 17 ülkeden katılan 100 ün üzerinde delegenin oyu ile kabul edilmesinin ardından birçok ülkede farklı tarihlerde Kadınlar Günü kutlamaları yapılır... 1911 yılında Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre, 19 Mart ı kadınlar günü olarak kutlar. Aynı yılın 25 Mart günü, Triangle Gömlek Fabrikası yangınında çoğu kadın ve yarısından fazlası henüz 20 yaşında bile olmayan 146 işçi hayatını kaybeder. I. Dünya Savaşı nın hemen öncesinde, Rusya da kadınlar ilk kutlamalarını 1913 Şubatı nın son Pazar gününde gerçekleştirirler. Bunu takiben 1914 te Avrupa da savaşa karşı kadın dayanışmasını yükseltmek adına kutlamalar yapılır. 1917 yılına gelindiğinde, Rusya da çarlığa ve savaşa karşı Şubat ın son Pazarı, eski takvime göre 23 Şubat a, bugünkü takvime göre 8 Mart tarihine karşılık gelen günde kadınlar yürüyüşe geçerler. Acımasızca bastırılan yürüyüş büyüyerek Şubat devrimini başlatır. Bu tarihten itibaren, dünyanın birçok yerinde 8 Mart kadınların birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanmaya devam edilir. 1917 Ekim devrimiyle kurulan Sovyet hükümetinin ilk kadın bakanı Aleksandra Kollontay ın önerisiyle 8 Mart resim tatil ilan edilir. Komünist Enternasyonal in 1921 yılı kadın sekretaryasındaki Bulgar kadınların önerisiyle de 8 Mart, özellikle sosyalist ülkelerde Uluslararası Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başlar. Ülkemizde 1921 de gizli koşullarda kutlanmaya başlayan 8 Mart, 1975 yılında Birleşmiş Milletler in kararıyla uluslararası kadınlar günü olarak kabul edilir. 7

Hem evde hem işte çalışıyoruz Çalışma yaşamına ilişkin saldırı başlıkları ve yaşanan toplumsal dönüşümler, kadın erkek tüm işçi sınıfını etkilemekle birlikte, geleneksel toplumsal değerler ve toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle kadınlar, erkek işçilerin yaşadığı sorunlara ek pek çok sorun ve sömürü biçimiyle karşı karşıya kalıyor. Kapitalist toplumda kadının birincil rolü, iyi bir eş, iyi bir anne olmak olarak tanımlanmakta, kadının çalışma yaşamı içinde üstlendiği sorumluluklar ise çoğunlukla destek olarak kabul edilmekte, kadınların çalışıp çalışmama kararı dahi genel olarak kendisine bırakılmamaktadır. Çalışan kadın, bir yandan çalışma yaşamı içerisinde erkek işçilerle arasındaki eşitsizliklerle mücadele ederken, diğer taraftan toplumsal cinsiyet rolleri içerisinde kadına biçilen rolün en önemli unsuru olan ev içi sorumlulukları yerine getirmek durumunda kalıyor. Toplumda ideal kadın tipi gün geçtikçe artan biçimde şefkatli bir anne ve eş olmak, iffetli olmak, hamarat olmak gibi unsurlarla tanımlanıyor. Bu değerleri benimseyen ve asıl sorumluluğunun ev kadınlığı olduğunu içselleştirmiş, buna inandırılmış bir kadın, çalışma yaşamı içinde de sömürülmeye çok daha açık bir hale geliyor. Eşdeğer iş yapan erkek işçiden daha düşük ücret almak, kriz dönemlerinde ilk işten çıkartılan olmak gibi olgular, bu yaklaşım sayesinde meşrulaştırılıp; sömürünün en yoğun yaşandığı esnek çalışma biçimleri ev içi sorumluluklarını da yerine getirebilmek için kadınların kendisi tarafından talep edilebiliyor. Dolayısıyla kadınlar, kayıt dışı ve yoğun emek gerektiren, ücretlerin daha düşük kaldığı, esnek üretim biçimlerinin daha yoğun uygulandığı, parça başı işin evden de yapılabildiği, tekstil, 8

hizmet, gıda gibi sektörlerde özellikle yoğun olarak istihdam ediliyor. SGBP Kadın Koordinasyonu olarak bizler, güvenceli ve eşdeğerde işe eşit ücret aldığımız bir çalışma yaşamı istiyoruz. AKP'nin neoliberal kadın politikaları a- Türkiye de kadın istihdamı geriliyor Türkiye de yapısal işsizlik adım adım daha yüksek bir banda yerleşiyor. Üstelik açıklanan resmi rakamlar, işsizliğin gerçek düzeyini göstermekten çok uzak. Örneğin son açıklanan verilere göre, resmi işsizlik yüzde 9,1. Resmi değil, gerçek rakamlarla bakıldığında ise yüzde 20 lerde seyreden bir işsizlik oranı ile karşı karşıya kalıyoruz, ki kadınların işsizlik oranının erkeklerinkinden daha yüksek gerçekleştiği açık. Örneğin, yine resmi rakamlar kullanılarak elde edilen geniş tanımlı işsizlik oranına göre; yani eksik istihdam, umutsuz işsizler ve mevsimlik işçiler de tanıma dahil edildiğinde, kadınların işsizlik oranı yüzde 23,5 e çı- 9

kıyor. Öte yandan kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 29 da kalmaktadır. Yani ülkemizde çalışma çağında olan kadınların yalnızca yüzde 29 u işgücüne katılıyor. Kadınların işgücüne katılmamasının nedenlerine bakıldığında en önemli başlığın ev işleriyle ilgilenme olduğu görülüyor. Bu durum Başbakan ın en az 3 çocuk tavsiyesiyle uyumludur. Tek problem, Tayyip Erdoğan ın bu 3 çocuğa, hele de çalışma yaşamının dışındayken nasıl bakacağımıza, onları nasıl okutacağımıza, sağlığın paralı hale geldiği ülkemizde hasta olduklarında ne yapacağımıza dair birşey söylemiyor oluşu... b- Esnek çalışma biçimleri dayatılıyor! Türkiye de esnek çalışma ve kayıtdışılık çok uzun süredir gündemde olan sorunlar olmasına karşın, kadının ev ve iş yaşamının uyumlulaştırılması politikaları bir hedef olarak, ilk kez AKP iktidarları döneminde gündeme getirildi. AKP iktidarı, söylemde dahi, kadınlar için güvenceli bir çalışma yaşamını hedefleri arasına dahil etmiyor. Esnek çalışma biçimleri ise, sermaye için ucuz, sosyal güvenlik haklarının sınırlı olduğu ve güvencesiz işgücü olarak elbette tercih ediliyor. Sömürü oranının çok daha yüksek olduğu esnek çalışma, kadınlar için çok farklı sorunları da gündeme getiriyor. Esnek çalışma koşullarında ya da güvencesiz çalışan kadınların işyerlerinde çok daha fazla taciz, mobbing gibi şiddet olayları ile karşı karşıya kaldığı biliniyor. Bizler SGBP Kadın Koordinasyonu olarak, çalışma yaşamının kuralsızlaştırılması anlamına gelen esnek çalışma biçimlerine karşı çıkıyor, kurallı ve güvenceli bir çalışma yaşamı istiyoruz. c- Kadınlar sadece aile içinde konumlandırılıyor... Kadınların yasal düzeyde erkeklerle eşit hakları elde etmeleri oldukça geç bir dönemde gerçekleşti. Yasal 10

düzeyde kazanılan haklar asla önemsizleştirilmemeli; ancak kağıt üzerindeki hakların, toplumda her zaman yeterli ölçüde uygulanamadığı da açıktır. Kadını, erkeğin eşiti olarak görmeyen yaklaşımların toplumda hakim hale geldiği durumda, kağıt üzerinde yazılı olanların toplumsal yaşama yansıması mümkün değil. Kaldı ki, kadını koruma kisvesi altında yapılan yasal düzenlemelerin bir bölümü, kadınların yeni haklara sahip olmasını sağlamıyor ve hatta tam aksine, kadını ikinci sınıf gören anlayışın yeniden üretimine yol açıyor. Örneğin 12 Eylül Referandumu sonucunda yapılan Anayasa değişikliklerinde, engelliler ve çocukların yanında kadınların da korunmasına ilişkin düzenlemeler yapıldı. Bu düzenleme, kadınları korunması gereken varlıklar olarak kabul etmekte, erkeğin eşiti olmadığı anlayışını yansıtmaktadır. Bunun ardından korumak amacıyla, sınırlandırma nın gelmesine kimse şaşırmamalıdır. Kadın Bakanlığı nın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı na dönüştürülmesi de benzer bir zihniyetin ürünüdür. Kadın Koordinasyonu olarak, kadınların aile içinde eritilmesine karşı çıkıyor, kadın kimliği ile haklarının savunulmasını ve düzenlemelerin de bu yönde yapılmasını istiyoruz. 11

d- Kadın cinayetleri artıyor... Mecliste verilen bir soru önergesine Adalet Bakanı nın verdiği yanıttan, kadın cinayetlerinin 7 yılda yüzde 1400 arttığını öğrendik. Ülkemizde hergün 5 kadın namus cinayetlerine kurban ediliyor. Üst satırlarda istatistiklerin arasında yer alan ya da gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinden okuduğumuz kadınların çok büyük çoğunluğu namus belasına katledildi. 7 yılda 4 bin 190 kadın cinayete kurban edildi. AKP tarafından dönüştürülen yargı kurullarında kadınların yargının iş yükünü hafifletmek amacıyla tecavüzcüleriyle evlendirilmeleri konu edilirken; kadınlarla erkeklerin eşit olmadığı bizzat Başbakan tarafından ifade edilirken ve kadının beyaz tayt giymesi, alışveriş yapması, boşanmak istemesi, cinsel ilişkiyi reddetmesi, telefonda uzun konuşması dahi mahkemeler tarafından haksız tahrik olarak nitelendirilirken, Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Taslağı gündeme geliyor. Bu anlayışın, doğrudan iktidar partisiyle eliyle toplumda yaygın hale getirildiği bir süreçte, aile içi şiddetin polisiye tedbirlerle engellenmesi mümkün değildir. Kadınlar olarak bu yasaların takipçisi olmamız gerektiği açık; ancak haklarımızı korumanın olmazsa olmaz yolunun örgütlenmek olduğunu unutmadan. 12

Kadınlar sendikalarda daha etkin olmalı Türkiye de sendikalaşma oranı yüzde 5,9 a düştü, düşürüldü. Kadınların örgütlülüğü ise bu oranın da altında gerçekleşiyor. Örgütlenme önündeki yasal engellerin yanı sıra, işyerlerinde işverenlerin yasadışı olarak uyguladığı pek çok yöntem söz konusu. Bunlar hem kadın, hem de erkek işçiler üzerinde etkili olmakla birlikte, kadın işçiler aynı zamanda aile ve çevrenin baskısı ile de karşı karşıya kalıyor. Sendikaların kadın işçilere yönelik özel bir örgütlenme hamlesinin olmaması, erkek egemen yapılar olması da, kadınların örgütlenmesinde önemli bir dezavantaj yaratıyor. İşçi sendikalarında kadın yönetici sayısı, parmakla gösterilecek kadar az, işçi konfederasyonlarının yönetimlerinde ise bir tek kadın yönetici yer almıyor. Oysa, işe alınma sürecinden başlamak üzere, ücret, terfi, işten çıkartılma gibi çalışma yaşamının tüm alanlarında kadınlar, erkeklere oranla dezavantajlı konumlarını sürdürüyor. Sendikal Güç Birliği Platformu Kadın Koordinasyonu olarak, sendikaların kadın işçilerin örgütlenmesine, aktif hale gelmesine ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik kapsamlı politikaları, hem kadın hem erkek üyelerini harekete geçirecek bir biçimde uygulamaya başlamasını istiyoruz. 13

Taleplerimiz: Kamuya ait, ücretsiz olarak yararlanacağımız ve kaliteli hizmet sunan kreşler, yaşlı ve hastalar için gündüz bakımevleri istiyoruz. Çalışma yaşamındaki kadın erkek ayrımının ortadan kaldırılmasını ve eşdeğerde işe eşit ücret istiyoruz. Örgütlenme hakkımızın güvence altına alınmasını istiyoruz. Sendikal yaşama yönelik kısıtlamaların, örgütlenme önündeki engellerin ve grev yasaklarının kaldırılmasını talep ediyoruz. Kamusal mekanların toplumsal cinsiyetin etkisi gözetilerek düzenlenmesini talep ediyoruz (ulaşım, aydınlatma vb). Hem evde, hem işte çalışıyoruz. Erken emeklilik istiyoruz. 14

Esnek, güvencesiz, düşük ücretle çalışmak istemiyoruz. Şiddetten, tacizden, mobbingden arındırılmış işyerleri istiyoruz. 8 Mart ın resmi tatil olmasını istiyoruz. Sendikalarda kadın yapıları kurulmasını istiyoruz. Sendikalarda her düzeyde daha fazla kadın temsili istiyoruz. Sendikaların karar alma mekanizmalarında, yönetimlerde daha fazla kadın görmek istiyoruz. BİZLER, KADIN KOORDİNASYONU OLARAK, GÜVENCELİ VE SENDİKALI BİR İŞ, ŞİDDETSİZ BİR YAŞAM İSTİYORUZ. 15