ilgisiz alakalar TED Alanya Koleji özgün gülmece yayımı Aralık-2010, Alanya kolektif kısa öyküler antolojisi



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Mutlu Haftalar! Mutlu Ramazanlar! ilkokul1.com

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

ISBN :

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır.

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

CİN ALİ İLE BERBER FİL

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır.

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.



HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

tellidetay.wordpress.com

TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu.

Sevda Üzerine Mektup

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

1. Bölüm. Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu.

Kızım, evde köpek. bu köpeği eve? dedi. annesi. Zaten hep beni suçlarsın! dedi Cimcime. Mıyk! diye sızlandı köpek. Hemen gidecek bu köpek!

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

1) O, bu işin. Yukarıdaki cümle aşağıdakilerden hangisi ile tamamlanırsa zor bir işi başarmak anlamına gelir?

Samed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Gülmekten Öldüren Fıkralar - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ 6 (ΕΞΙ) ΣΕΛΙΔΕΣ

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

Veli Mektupları MyLittle Island 1

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI UÇAN BALONLAR VE SİHİRLİ ELLER SINIFLARI NİSAN AYI EĞİTİM PROGRAMIMIZ

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

25. Aşağıdaki deyimlerle anlamca üçlü bir grup oluşturulduğunda hangisi dışta kalır? A) eli bol B) eli açık C) eli geniş D) eli kulağında

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

UFUK GÜRBÜZDAL TURK 102-3

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI. Nİsan AYI BÜLTENİ. Sevgİ Kİlİmlerİmİz

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

2016 Tudem Edebiyat Ödülleri Öykü Yarýþmasý Mansiyon Ödülü

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır?

Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda.

Ördek Davranış - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Herkese Bangkok tan merhabalar,

BAĞLAÇ. Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere "bağlaç" denir.

MATEMATİK ÖYKÜLERİ BİLGİÇ İLE SAYGIÇ NEŞELİ

Kızlarla tanışmak isteyen bir erkeğin bilmesi gereken çok önemli bir kural var:

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

Küçüklerin Büyük Soruları-4

Transkript:

ilgisiz alakalar kolektif kısa öyküler antolojisi TED Alanya Koleji özgün gülmece yayımı Aralık-2010, Alanya

ÖNSÖZ yerine Kolektif öykü yaratımı denemelerine 1994 te, İstanbul da yedek subayken başlamıştım. Dört arkadaş, internet üzerinden yayın yapan bir mizah sitesi kurmuştuk o yıl. Yaptığımız şey aslında tamamen deneysel yazın işiydi. Bu girişim, tüm yenilikçi girişimlerin yazgısına mahkûmdu elbette; yüreklendiren övgülerden çok ürküten şiddetli tepkiler aldı. Yaptığımız işin özüne inemeyenler, bizi öykünün dört temel unsurunu katletmekle suçladılar. Allahtan masumduk ve bu katliamdan ötürü kodese tıkılmadık Askerliği bitirip öğretmenliğe dönünce Ankara da öğrencilerimle -ama bu kez sınıfta ve daha kısa süreler içinde- oynadım bu oyunu. Onlar, bu uygulamada önlerine gelen öykünün muntazam olmayışına takılmak yerine söz oyunlarından keyif almayı seçtiler. Öze inebildiler diye sevindim yani. Üstelik, bu basit araç yardımıyla şiddetli bireyselleşmenin şokunun yaşayan öğrencilerimin yaşamlarına akranlarıyla ortaklaşa bir yapıt yaratmanın coşkusunu ekleyebiliyordum. Girişi verilmiş bir öyküyü çok kısa eklemelerle ilerletip sonuçlandırmak, bu uygulamanın özünü oluşturuyor. Yani hızlı yaratmak, hem de çok hızlı Bu, bir bakıma, edebiyat geleneğimizin başlangıcındaki anonim ürün yaratma eylemini birkaç yüz bin kere hızlandırarak yapmak gibi bir şey... Hem benim için hem de öğrencilerim için yaptığımız işin eğlence tarafı ağır bassın diye bu uygulamalarda doğan kısa kolektif öyküleri genellikle trajedinin sarp yamaçlarından ayırıp gülmecenin geniş düzlüklerine sürerim. Öğrencilerim de -eksik olmasınlar- bu işe harika ayak uydururlar. Onların bu işte ne denli başarılı olduklarını, elinizdeki antolojiyi karıştırdıkça siz de anlayacaksınız. Bu antolojinin size öğretmeyi iddia ettiği bir şey yok; okurken keyif almanız dileğiyle. SAVAŞKAN İLMAK (Rumuz: zeus) TED Alanya Koleji Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni http://edebiyatgezegeni.blogspot.com

Birinci fasikül: Boğaz ın son pehlivanı Behlül Penceremden İstanbul Boğazı gözüküyordu. Kalktım elimdeki fincanı Behlül'e uzattım.

BİR ACAYİP AMCA İLE KARISI Penceremden İstanbul Boğazı gözüküyordu. Kalktım elimdeki fincanı Behlül'e uzattım."ben şimdi Obama'yı arayacağım, o senin sorununu çözer" dedim. Behlül'ü hiç böyle perişan bir halde görmemiştim. Bana baktı, ağlayarak: "Ama amca, benim Ferrarim (zeus) o kadar çok eskidi ki artık beni götürecek gücü bile kalmamış. Ayrıca senin Ferrrarin daha yeni." dedi. Gözlerimi ona dikerek (qüzqülü) baktım. Tamam, amcacığım üzülme sen, ben elimden geleni ardıma (pony) komayacağım. Onların burnundan dinamit dinamit (LOL) getireceğim İntikamını güzel bir şekilde almayacağım (dragon); çünkü (eses26) senden (azad) bir zırnık bile beklemiyorum. dedi ve buna bir cevabı (nevoş) bile yoktu. Mutlu muydu, üzgün müydü, aslında kendisi bile bilmiyordu (şeftali) Anlaşılan benim dediklerimi ciddiye almamıştı. O sırada Nihal içeri girdi ve "Behlül yine ne yaptın?" dedi sıkılmış surat ifadesiyle. Behlül güldü ve oturdu. Bihter'e bir bakış attı ve cebinden bir silah çıkarıp onu, oracıkta gözünü kırpıştırmadan (böyle miydi, yoksa kırpmadan mıydı?) vurdu. O masum bir kızdı; tek suçu sevmekti Bir Ferrari yi sevmek suçsa tabii (qüzqülü)

2010 MODEL FERRARİ Penceremden İstanbul Boğazı gözüküyordu. Kalktım elimdeki fincanı Behlül'e uzattım. ''Ben şimdi Obama'yı arayacağım, O senin sorununu çözer.''dedim. Behlül'ü hiç böyle perişan görmemiştim. Bana baktı: ''Ama amca benim ferrarim (Zeus) seninkinden yavaş, bana bir tane 2010 (Vurucu Reis) model başka bir araba... (Kaptan) al'' dedi. Amcası Behlül'e ''Para benim değil mi oğlum, ister alırım ister almam.'' dedi. Ordan Biter geldi, Adnan'ı yatıştırdı. Bihter (Benn) Ben adımı Fatmagül olarak değiştircem'' dedi. Behlül ''Ben de o zaman (Streetboy) Muz Kafalı yapayım bari bu ne biçim isim.'' dedi. Behlül günümüzde bu moda Behlül sıktı beni ben de Sosgül yapacağım. Sosyetenin Gulü yani '' (Daske). Ne Playboy'u (SqUaReTiLeS) be! Behlül iyi kalsın böyle. Behlül: Hayır, adımı ya Sosgül yaparım ya da Kıvanç Acıtuğ. (Vurucu Reis) SİPEYŞIL ECINT BİHTER Penceremden İstanbul Boğazı gözüküyordu. Kalktım elimdeki fincanı Behlül'e uzattım. ''Ben şimdi Obama'yı arayacağım, o senin sorununu çözer. '' dedim. Behlül'ü hiç böyle perişan bir halde görmemiştim. Bana baktı, ağlayarak: ''Ama amca benim ferrarim (Zeus) daha küçük. '' dedi. Behlül'ün neden bu kadar (şeftali) ağlamaklı konuştuğunu anlayamamıştım. Onu daha önce hiç bu kadar yapmacık görmemiştim. Kapı çalınca arkasını döndü ve yaşlarını (güz gülü) silerek fincandan bir yudum aldı. Kapıyı açmak için koridora gitti ve gelen (Pogi) Bithter idi. Onu görünce her yeri birbirine dolaştı (Lol); çünkü (Dragon) O, gerçekte Obama'nın ajanıydı. Onun gülmediğini görünce üzüldü (Eses26). Sonra ona sordu: ''Bu gün niçin (Azad) bana geldin? Seni hiç beklemiyordum.'' dedi ve Bihter'in cevabı (Nevos) ''Çünkü seni özledim oldu.'' Behlül'ün kafası iyice karışmıştı. Arabasını kaçırmalı mıydı? Bihter'in bir Amerikan ajanı olduğunu biliyordu ve onu sevse de onu öldürmeliydi. ''Behlül kaçar! '' dedi ve Bihter'e iki el ateş etti sonra arabasına binip oradan uzaklaştı. Artık hiçbir güç onu mutsuz edemezdi; çünkü arabasına kavuşmuştu (şeftali)

CADU KADIN Penceremden İstanbul Boğazı gözüküyordu. Kalktım, elimdeki fincanı Behlül'e uzattım. Ben şimdi Obama'yı arayacağım, o senin sorununu çözer. dedim. Behlül'ü hiç böyle perişan bir halde görmemiştim. Bana baktı, ağlayarak: Ama amca, benim Ferrari'm (Zeus) çok güzel ve ona bişey olamaz dedi ve (Azad) çekilip odasına ağlayarak koştu. Odasında yatağının (Nevoş) yanınındaki küçük çekmeceyi açtı. Ferrari sini kaçırmayı planlıyordu. Bihter'in yanına giderek ona son bir veda etmek istedi (Şeftali). Fakat Bihter ortalarda gözükmüyordu. Yatağın üzerinde küçük yeşil bir kağıt vardı. Bu notta Behlül geç kaldın, Ferrari'yi ben çaldım. Yazıyordu (Güzgülü). Sonra Behlül şoka girdi. Nasıl olur da (Pogi) o arabayı çalarsın. Seni hiç (Lol) tanıyamamışım. Ferrari'nin yanındaki Porsche'u daha (dragon) dün bana hediye ettin. Demek ki sen bana oyun oynadın (eses26) ha!' Bekle beni Ferrari'm geliyorum. Seni o cadu kadın Bihter'in elinden kurtaracağım. Seni seviyorum pembe Ferrari'm. Geliyorum. dedim ve koşarak bahçeye indim. Bir de baktım Bihter tam da benim pembe Ferrarimi kaçırmaya hazırlanıyordu. Koşarak Bihter'in yanına gittim: Sen ne yapıyorsun?' diye bağırdım o da Sen Ferrari'ni benden daha çok seviyorsun. dedi ve ben de ona Evet ben onu senden daha çok seviyorum. dedim. Benim biricik pembe Ferrari'me bir tekme attı ve gitti en azından kaçırma planları sona ermişti. (Azad) BEHLÜL İLE ADNAN ARASINDA HUSUSİ BİR MESELE Penceremden İstanbul Boğazı gözüküyordu. Kalktım, elimdeki fincanı Behlül'e uzattım.''ben şimdi Obama'yı arıyacağım, O senin sorununu çözer '' dedim. Belül 'ü hiç böyle perişan bir halde görmemiştim. Bana baktı, ağlayarak. '' Ama amca benim Ferrarim (Zeus) seninkini (Kaptan) ezer geçer dedi. Adnan, Behlül 'e dönüp (Benn) Oğlum, sen bittin! Senin Ferrarini uçuruma atıp, patlatıp, sonra yağmur dansı yapacağım. Arabanı elinden alırım haa dedi. Behlül ise (Poseidon) Amca niye böyle yapıyorsun, ben arabamı herbi şeyden daha çok seviyordum (street boy) Hayatın zorluklarına katlan oğlum; hep beleş (Mernoptah) mal alıyorsun diye kestirip attı yaşlı adam. Behlül de (Daske) Sen benim Ferrari mi atarsan ben de Bihter 'e(sqvaretiles) kötü süz söyler kaçardım ama (Vurucu Reis) sana acıdım. Onun yerine senin Ferrari ni bisikletimle çizcem... diye haykırdı. Bunun üzerine Adnan: ''Durr Yapmaaaaa!!!'' dedi; ama Behlül çoktan kaçmıştı bile (Kaptan)

BEHLÜL Ü BİHTERİYE Penceremden İstanbul Boğazı gözüküyordu. Kalktım elimdeki fincanı Behlül e uzattım: ''Ben şimdi Obama yı arayacağım, O senin sorununu çözer.''dedim. Behlül ü hiç böyle perişan bir halde görmemiştim. Bana baktı, ağlayarak: ''Ama amca, benim ferrarimle (zeus) seni gezdirirsem neşem yerine gelir (merneptah) Ne gezdirmesi sen bana olan lades borcunu ver yeter hala (SqUaRe TiLeS) vermedin, neredeyse Dünya Bankasındaki paralar kadar (Vurucu Reis) para oldu ya şimdi verirsin ya da (kaptan). N olur be vermezsem, adam mısın sen? (Benn). Senin cancağızını yani Bihter i alır hoppaaa (Poseidon) limana kaçırırım, sonra (street boy) sızlanır durursun Sevdiceğimi bana verin abiler! diye Sonraki bölümde görürsün ki Behlül; Kız Bihter yeter, her gün başka biriyle takılıyorsun, ne bu? Benden iyi birini mi bulacaksın? der ve ağlar, ağlar, ağlar (merneptah) BEHLÜL'ÜN KİTABI Penceremden İstanbul Boğazı gözüküyordu. Kalktım, elimdeki fincanı Behlül'e uzattım. ''Ben şimdi Obama yı arayacağım, o senin sorununu çözer.'' dedim. Behlül ü hiç böle perişan bir halde görmemiştim. Bana baktı, ağlayarak: '' Ama amca, benim ferrarimi sen hiç görmedin (zeus) ver ben konuşayım (pogi) şu Obama ile. Gerçekten Obama çok vicdansız bir adam (löl). Kendisini hiç sevmiyorum. (löl) Onun arkasından sövdüm (dragon). Yine sövdüm, yine sövdüm (eses26). Birden onu (eses26) sevdiğimi anladım. Neler oluyordu bana, yoksa aşık mı oluyordum? O da ne, birden (azad) aşık oluyordum galiba. Kendimden geçtim ve içimden (nevoş) Ne oluyor sana kendine gel! dedim. Peki şimdi ne yapmalıydım? (şeftali) O klasik aşklardan birine kapılamazdım. İyice sirkelendim ve yeni aldığım ayakkabıyı (güzgülü) giydim güzelce. Amcamın evinden ayrıldım ve doğru ilk uçak biletini alarak Obama nın yanına gittim. Gizlice Obama nın ferrarisini çaldım. Bütün şehri gezdim sonra da Oba ya bi not bırakıp geri döndüm. Notumda ferrarine iyi bak! yazıyordu. Pek açıklayıcı değildi; ama Obama ferrarisine binince anlamıştı. Behlül, amcasına yeni yazmaya başladığı kitabından bu bölümü okutmuştu. (pogi)

LAHMACUNCUU Penceremden İstanbul Boğazı gözüküyordu. Kalktım elimdeki fincanı Behlül'e uzattım. ''Ben şimdi Obama'yı arayacağım, O senin sorununu çözer.'' dedim. Behlül'ü hiç böyle perişan bir halde görmemiştim. Bana baktı, ağlayarak: ''Ama amca, benim Ferrarim (Zeus) seninkinden (Dragon) daha yakışıklı. ''Napalım?'' dedim. Sonra Obama'ya (Eses26) ''Senin Ferrarin var demek ki. '' dedi ve telefonu (Azad) alarak numaraları çevirdi. Obama telefona bakmıyordu. Sonra ödemeli atarak ''Yeğen, telefona bakmıyor'' dedi. (nevoş) Anlaşılan Obama ailesiyle bisiklet turuna çıkmıştı. Ne yapmalıydı ve (Şeftali) ailesine kimle telefonda konuştuğuna dair ne cevap verecekti? Ailesine söyleyemezdi; ailesi konuşmasını yasaklamıştı; çünkü (Güzgülü) ailesinden (pogi???) hep ceza ala ala konuşmak yasaklanmıştı. O bu duruma çok (LoL) seviniyordu. Çünkü telefonla fazla vakit geçirmediği için onu işletmeye çalışan lahmacuncu ile konuşmak zorunda değildi. Ailesinin cezalarının onun yararı için olduğunu anladı ve artık gece dörtte lahmacuncu aramadığı için mutluydu. Bu yüzden telefonla çok vakit geçirmemeye çalıştı. (Dragon)

İkinci fasikül: Başkan Bey yakinim olur! Uyandıktan sonra sabah kahvemi alıp Boğaz a bakan büyük pencerenin önüne geçtim. Çok zengin, çok ünlü ve inanılmaz başarılı bir insanım. Tabii çok da alçak gönüllüyüm.

VAR MI BENDEN BALSIZI?.. Uyandıktan sonra sabah kahvemi alıp Boğaz a bakan büyük pencerenin önüne geçtim. Çok zengin, çok ünlü ve inanılmaz başarılı bir insanım. Tabii çok da alçak gönüllüyüm. Bunları düşünerek kahvemi yudumlarken telefonum çaldı. Arayan bizim Obama'ydı. Benden acilen (zeus) Japonlar a karşı savaşmak için atom bombası istedi. Aslında Einstein'dan isteyecekmiş; ama o benim kadar yakışıklı ve zeki değilmiş. Ben de: Japonya da bizim kankiler var, etme eyleme! dedim. Bu arada birden (adam gibi adam) önümden bir gemi geçti. Geminin sesiyle birlikte kahvem yere döküldü. O bahane ile telefonu kapattım. Atom (kanoki) bombası patlamadan bizim (mosquito) Murtaza yetişti ve bombayı başparmağındaki şeker silahı ile imha etti (güzel gözlü athena), daha sonra şeker silahı çok hoşuma gidince Murtaza'ya (sugar): "Hacı bu çok şeker ya!" dedim. Bunu bana (hera) verir misin? Hoşlandım bu cihazdan. dedim (megan). Verirdim; ama yaşın tutmaz senin (kratos). dedi ve ben çok sinirlendim. Onu dövdüm ve şeker silahını aldım. Sonra onları (alehanzo) yedim ancak keşke yapmasaymışım; çünkü tüm şekerler pişmiş bomba imha olmadan önce. Şu anda dişçi faturama bakıyorum ve çürüyen 32 dişim için yas tutuyorum. Ancak bu arada faturaya takılıp merdivenlerden yuvarlanan kaynanamın ölmesi iyi oldu ancak keşke karımın üzerine düşmeseydi! (adam gibi adam)

KÜÇÜK OBAMA Uyandıktan sonra sabah kahvemi alıp Boğaz a bakan büyük pencerenin önüne geçtim. Çok zengin, çok ünlü ve inanılmaz başarılı bir insanım.tabii çok da alçak gönüllüyüm. Bunları düşünerek kahvemi yudumlarken telefonum çaldı. Arayan bizim Obama'ydı. Benden acilen (zeus) İki çanta dolusu para istedi. Ben de İstanbul'a Obama'yı çağırdım. Geldiğinde üç çanta dolusu para verdim. Elimi öpüp alnına koydu ve beraber yemek yiyelim dedi (megan). Ben de hayır diyemedim ne de olsa Amerika başkanı (kratos). Yemekte ona kebap yedirdim doymadı, ne mide ama, sonra mantı ikram ettim. Yine doymadı. Sonunda hamburger verdim, direk bitirdi ve (alehanzo) dedi ki ABD'de göbek yapmamalıymış; çünkü (adam gibi adam) Beyaz Saray kapısından geçemiyormuş; ama burada istediği (kanoki) kadar büyük bir kapı yoktu. Tam kapıdan geçecekken bir rakun ona saldırmaya başladı ancak (mosauita) Obama' nın midesinden gelen nükleer patlamasından korktuğu için kaçtı bu durumda Obama. (güzel gözlü athena) Telefonda garip sesler çıkararak Hanım sen mi gaz çıkardın? Ben de yine bomba patlattılar sandım (sugar). dedi. Kadın ona: ''Bana oradan gelirken 2 kilo kaçak çay getir.'' dedi. Obama ne olduğunu anlamadı (hera). Sonradan anlayınca 2 kilo çayı gizlice tarlamdan kopardı ve çantasına gizlice koydu. 100 dk geçmeden Ben Amerika'ya geri dönüyorum. dedi. Ben de Tamam, görüşürüz adamım. dedim. Obama elimi öptü, alnına koydu ve el sallayıp gitti (megan).

LOSTTT!.. Uyandıktan sonra sabah kahvemi alıp Boğaz a bakan büyük pencerenin önüne geçtim. Çok zengin, çok ünlü ve inanılmaz başarılı bir insanım. Tabii çok da alçak gönüllüyüm. Bunları düşünerek kahvemi yudumlarken telefonum çaldı. Arayan bizim Obama'ydı. Benden acilen (zeus) sevgilisi yüzünden bir erkekle kavga edip adam tartakladığı için (melek) kaçmasına yardım etmemi istedi. Nereye kaçacağını bilmediği için benden yardım istiyordu. Nereye götürürsem diye düşünürken cadı karım geldi ve bana (peri): Neler çeviriyorsunuz siz? Burada ne yapmayı düşünüyorsunuz? dedi (chuck). Aklıma bir fikir geldi. Obama'yı aldım ve Alanyum a götürdüm. (XxTurkIsHxX). Başladı (Chuck Norris) bağırmaya ''burası bana çok büyük diye (A. Iverson). Kes artistliğin sırası değil şimdi bir (#10) dakikalığına sessiz ol! (dochent) dedim. Oraya cadı karım gelmişti. Ne yapıyorsunuz siz burada? demişti. Sapık mısın nesin uleynn! Çık dışarı! demiştim. Dışarıda da karımı tersledikten sonra masanın üstüne koyduğum kahvemi gördüm. Bir yudum alırken, buz gibi olmuş kahve peh! Hep o Obama yüzünden. Karnım çok ağrıyordu. Tuvalete gitmem gerekiyordu. En alt kattaydım. Acil o tuvalete Obama'yı soktuğum tuvalete gitmem gerekiyordu. Tuvaletimi rahatlıkça yaparken, Obama bir yandan Hössst! Yapma! Bana bunu sakın yapma! diyordu. Halbuki artık çok geçti, yapmıştım bile Televizyonu kapatmıştım (melek)

TÜRK KALİTE YOLLARI kısaca: teee kaaa yeee Uyandıktan sonra sabah kahvemi alıp Boğaz'a bakan büyük pencerenin önüne geçtim. Çok zengin, çok ünlü ve inanılmaz başarılı bir insanım.tabii çok da alçak gönüllüyüm. Bunları düşünerek kahvemi yudumlarken telefonum çaldı. Arayan bizim Obama'ydı. Benden acilen (zeus) ayakkabı çekiceği istedi. Ayakkabısına parmağı sığamamış. Telefonu kapattığımda kahve birden üstüme (kanoki) düşecekti ki İbrahim Tatlıses onu tuttu. Ona teşekkür edince bana (mosquito) berhudar ol şarkısının türkü versiyonunu gitarda diliyle çaldı. Hayatımda bu kadar (güzel gözlü atena) kaba bir ses duymadım ve pencerenin yanındaki koltuğun üzerindeki yastıkla kendimi boğmaya çalışırken (sugar) Megan FOX'a bunu yapamazdım. Onu bir hiç uğruna bensiz bırakamazdım. Tam bunları düşünürken İbrahim Tatlıses'le Megan'ın (Hera) dudağını öptü. Ben de çok sinirlendim ve İbrahim Tatlıses'i kovdum çok güzel evimden. Megan'la yalnız kaldım (Megan).Sonrasını anlatmıyım isterseniz (Kratos) neler neler oldu. En sonunda kargayla Obama'ya demir bir (Alehanzo) kutu açan demirlerden vardır ya ondan yolladım; ama o bunu da (adam gibi adam) kırık olarak gönderdim. Sonra beni aradı. Dedi ki: Sizin ülkenin çekicekleri çok kaliteli. O kadar yumuşak ki kargodan kırık olarak geldi. Bizim burada hiç kırılmıyor dedi. Telefonu kapatıp ABD'ye attım. Sonra gazetelerde Obama'nın kafası şişti yazıyordu. (kanoki)

İYİ DE BENİM SUÇUM NE ABİ?!? Uyandıktan sonra sabah kahvemi alıp Boğaz a bakan büyük pencerenin önüne geçtim. Çok zengin, çok ünlü ve inanılmaz başarılı bir insanım. Tabii çok da alçakgönüllüyüm. Bunları düşünerek kahvemi yudumlarken telefonum çaldı. Arayan bizim Obama'ydı. Benden acilen (zeus) bir karikatür kitabı istedi. Ona (alehanzo) Benim elimdekiler geçen seneden kalma değil mi? diye sordum. O da: ''İyi de bugünün tarihi 01/01/2011.'' dedi. Öyle değil mi (adam gibi adam)? diyerek konuyu karıştırdım. Sonra (kanoki) birden bir Bentley geldi ve içinde bir (mosquito) kelebek sıkışmıştı. Ondan veterinere gitmesini istedim; ama (güzel gözlü atena) kelebek bana: ''500 çocuğum var, hangisini bırakayım da gideyum da?'' deyince ''Kelebek konuşur mu hiç be?'' dedim. Kelebek bana cevap verdi (sugar): ''Abi bana bir kreş bul da çocukları bırakayım.'' dedi. Ben de bir anda istemsiz olarak (herz) '' Yürü git (megan) kafamın tasını attırma benim.'' dedim. (kratos) Sonra bir karikatür kitabı yapmaya başladım. Karikatürlerin çoğunda o kelebek vardı. Obama'ya bunu gönderince Obama bana nedenini sordu. Ben de anlattım. Obama onunla dalga geçtiğimi düşünüp beni öldüreceğini söyledi. Ben de nereye mi kaçtım. Mezarlığın birindeyim; ama canlı olarak. Yanımdaki yiyecek daha da önemlisi hava biterse ne olur. ''Benim suçum ne?!?!''

OBAMA, BUBAMA, ŞUBAMA Uyandıktan sonra sabah kahvemi alıp Boğaz a bakan büyük pencerenin önüne geçtim. Çok zengin, çok ünlü ve inanılmaz başarılı bir insanım. Tabii çokta alçak gönüllüyüm. Bunları düşünerek kahvemi yudumlarken telefonum çaldı arayan bizim Obama'ydı. Benden acilen (Zeus) para yardımı istedi. Bu paraları kimsesiz çocuklara (Kratos) şeker almak için kullanacaktı. Ben de ona direkt şeker göndermeye karar verdim. Bu yüzden mahalledeki şekerciye gittim. Orada (Alehanzo) şekerlere balıklama dalmış bir maymun gördüm bu maymun (Adam gibi adam) bizim komşunun torunuydu. Komşumuz hayvanat bahçesinden kaçmıştı. Kendileri maymun soyundan geldiği için manavdan hep muz alıyorlardı. Bu sefer neden şeker alıyordular ve (Kanoki) şekerleri benim bisikletimin tekerlerine koydular sonra (Mosquito) frenler tutmadı ve yan taraftaki tekerlek dükkânına tosladım. Onlar da bana (Güzel gözlü Athena) bu tekerlekler güzelmiş karşı marketten mi aldın? Modelleri sevdim dedi. Yan taraftaki iki tekeri göstererek biz de bunu mahallenin kasabından (Sugar) çaldık dedim. Eşek etinden yapılmış bir şey. Benim gibi zenginler (Hera) eşek etinden bu bisikleti görünce ağızları açık kaldı (Megan). Çok garip bir bisikletti bu hem kokuyor hem de bisiklete oturmaktan iğreniyorum. Sonra bu bisikletten sıkıldım. Satmaya karar verdim; ama kimse almadığı için ben de kasaba verdim. En azından kasaptan 50 lira koparabildim. (Kratos).

ÖLÜM, ÖLÜM DEDİĞİN NEDİR Kİ GÜLÜM; BEN SENİN İÇİN OBAMA YI GÖZE ALMIŞIM!.. Uyandıktan sonra sabah kahvemi alıp Boğaz a bakan büyük pencerenin önüne geçtim. Çok zengin, çok ünlü ve inanılmaz başarılı bir insanım. Tabii çok da alçak gönüllüyüm. Bunları düşünerek kahvemi yudumlarken telefonum çaldı. Arayan bizim Obama'ydı. Benden acilen (zeus) 10 TL istedi. Yalvardı; ama azıcık dalga geçeyim diyerek ''Bende de yok ki benimkini de bizim başkan yedi.'' (sugar) demeye karar verdim; ama son anda vazgeçtim. Neden mi? Bir an içim sızladı. Yazık dedim adama. Arabada bir gram benzin kalmamış (hera). Gittim yanına elimi omzuna yerleştirdim ve al dedim (megan). Bu seni ve ülkeni geçindirir diye dalga geçtim (kratos). O da Türkiye'ye savaş açacağını söyledi. Etme eyleme dedim. ama vazgeçmedi. Beni tutsak etti ve (atchanzo) hamburger hapishanesine hapsetti. Onlar hamburger yemeyi yasakladıkları için kaçamayacağımı düşündüler anca (adam gibi adam) patatesleri bir birine bağlayarak bi halat yaptım. Halatı duvara attığımda (kanoti) bir duvar yıkıldı ve duvarın arkasından bi boz ayı çıktı. Patatesleri kemirmeye başladı ve (mosquito) her şeyin suyunu çıkardım ve dedim ki ''Ne gündü be abi, (güzel gözlü athena) bi hamburger yeseydin bari!''(sugar)

FADİME'NİN ENİKLERİ Uyandıktan sonra sabah kahvemi alıp Boğaz'a bakan büyük pencerenin önüne geçtim. Çok zengin, çok ünlü ve inanılmaz başarılı bir insanım. Tabii çok da alçakgönüllüyüm. Bunları düşünerek kahvemi yudumlarken telefonum çaldı. Arayan bizim Obama'ydı. Benden acilen (Zeus) köpeği Sülo'nun aşık olduğu köpeğim Fadime'yi ona getirmemi istedi.ben de onu kırmayıp koydum onu jetime ve (Güzel gözlü Athena) köpeğim onun siyah köpeğinden pek hoşlanmadığını söyledi. Ben de ona ''Ne kadar ırkçısın Fadime'' dedim (Sugar). Buna rağmen beni umursamadı. Ben de ona inat 10:00 civarında gittim ABD (Hera). Fadime'yi Sülo'ya verdim ve evlenmelerini istedim (Megan). Benim kanişim o bulldogu görünce tüyleri diken diken (Kratos) oldu; ama buna rağmen onla evlendi. Obama'ya Yavruları bölüşeceğiz. dedim ve ayrıldım. 5 ay sonra yavru oldu ve sadece bir taneydi. O yüzden (Alehanzo) Onu ortadan bölelim. dedim. Bana yok artık! dedi. Neyse bizde (Adam gibi adam) koliyle köpek var zaten. dedim. Ondan (Kanoki) sonra bizimkiler bir daha yavru yaptı ve çıkan bebekler katır olarak çıktı (mosquito). Ben de: Fadime bunlar senden nasıl çıktı. dedim. O da cevap verdi: ''Sülo'dan gelen genler de bozukluk var.'' demesiyle uyandım ve ne garip rüyaydı diye söylendim (Güzel gözlü Athena).

UNICEF E DE GİTTİK, İSTANBUL DA DA YAŞADIK Uyandıktan sonra sabah kahvemi alıp Boğaz a bakan büyük pencerenin önüne geçtim. Çok zengin, çok ünlü ve inanılmaz başarılı bir insanım. Tabii çokta alçak gönüllüyüm. Bunları düşünüp kahvemi yudumlarken telefon çaldı. Arayan bizim Obama idi. Benden acilen (zeus) Bir olta ve helikopter istedi. Arkadan saçma sapan kahkahalar geliyordu. Bir anda ne olduğumu şaşırdım. Ne desem boştu. (Hera) Hemen uçağa binip Amerka ya gittim. Yanıma Obama yı çağırttım. Obama kardeş gel! dedim. (Megan) Seni Beyaz Saray da dolaştırayım. dedi. Ben de hiç görmemiştim zeten (Kratos). Dolaştık ve bir anda patlama sesi duyduk. Beyaz Saray a bomba atmışlardı. Bunu yapan ülke kesinlikle (Alehanzo) Mor Rusya idi. Mor Rusya SSCB nin dağılmasında 30 sene sonra çıktığı için (adam gibi adam) akılları tam yerinde değildi. Ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Çünkü bombanın yanında terlik ve (kanoki) bir armadillo vardı. Terlik paramparça olmuştu; fakat armadillo yaşıyordu; çünkü (mosquito) O, Zeus un faytonunun baş bineğiydi (güzel gözlü Athena). Üzerine bindim; ama armadillonun kabuğu bir o yana bir bu yana zengin böğrümü zıplatırken kaval kemiğimi kırdım. Karım Senin gibi koca olmaz olsun! diyerek çocukları bana bırakıp başka bir adama kaçtı (sugar). Karım, daha doğrusu eski karım, onun için üzüldüğümü falan sakın düşünmesin. Çünkü ben de onu umursamadım zaten. Çocukları Fatma Gül e bıraktım ve direk Angelina yı buldum. Zaten Brad ten ayrılmıştı. Hemen onunla aramı ayarlayıp evlenme teklifi ettim ve o da kabul etti. Birlikte koşa koşa UNICEF e gittik ve bir çocuk evlat edindik; fakat yine de mutlu olamadık. UNICEF e de gittik beraber Hollywood ta da yaşadık. Sorun yerlerde değildi. Biz tam yalandık (Hera).

TEK PİSTOLLE AMERİKA NIN FETHİ Uyandıktan sonra kahvemi alıp Boğaz a bakan büyük pencerenin önüne geçtim. Çok zengin, çok ünlü ve inanılmaz başarılı bir insanım. Tabi çok da alçak gönüllüyüm. Bunları düşünerek kahvemi yudumlarken telefonum çaldı. Arayan bizim Obama ydı. Benden acilen (zeus) Beyaz Sarayı yeniden inşa etmemi istiyordu. (chuck norris) Ben de olabilir düşünmem lazım. dedim ve Obama'ya (A.Iverson) kararımı söyledim. Leen de get işim gücüm yok senin işlerinle mi uğraşacam. dedim ve telefonu kapattım. (doçhent) Zekası geri olan Obama aklı başınca beni ayartacak (melek) bana kendi yüklerini atacak ben o kadar saf değilim. Galiba Obama beni çok saf zannetmiş ama daha tanımamış ben açık gözlünün birisiyim. Bir an kapı çaldı ve (peri) içeriye (chuck) Obama ve yanındaki FBI ajanı girdi. Beni (xturklsxx) aradılar. Ben de saklanıp takviye kuvveti aradım; ama onlar gelmedi. Ben de elimdeki pistolle çatışmaya başladım. Kurşunlar yağmur gibi yağıyordu. Ne yapacaktım bilmiyordum; ama kanımın son damlasına kadar savaşmaktan başka çare yoktu ve ben de öyle yapacaktım. O kadar kişiye karşı çok çaresizdim; ama Obama nın çağırdığı kovboylar gelince ben de sürpriz bir galibiyet almış oldum (chuck norris)

Üçüncü fasikül: Şöhret olmak zor iş be yav! Sabah kahvemi yudumlarken bir yandan da gazeteleri karıştırdım. Yine bütün gazetelerde ben varım; ünlü olmak gerçekten çok sıkıcı.

KİBAR MAHKÛM Sabah kahvemi yudumlarken bir yandan da gazeteleri karıştırdım. Yine bütün gazetelerde ben varım; ünlü olmak gerçekten çok sıkıcı. Dün Obama, ben 50 Cent Boğaz da balıklı ekmek yemişiz, sanki kıyamet kopmuş. Tam bunları düşünürken telefon çaldı. Arayan Behlül (pardon Kıvanç diyecektim) benden acilen (zeus) gelmemi istedi. Ben de sordum? Neden ki? Bir arkadaşım yaralandı. Ona yardım etmek zorundayım fakat (pool) gemidelermiş. Bana helikopterle gel dedi. Pilotu aradım, geliyordu; fakat pilot geçen helikopterin pervanesini kırdığından dolayı biraz zor gittik (saçaklır). Yolda annem aradı. Sarma, börek ve pasta yapmış. Hemen evin çatısına iniş yaptık (hades). Yemeklere benden önce daldı ama daha çok yiyen ben oldum (anilo). O sırada içimizin de Boğaz ında kaldı (rodos); çünkü kendini Fatih Sultan Mehmet sanan birini jandarma (krotos) kolundan tutup (saçaklı) götürürken peşlerine düştüm ve benden de şüphelendiler (saat); ama benim suçum yoktu. Ben, bir şey yapmamıştım. Sadece yemek yerken Boğaz ımda kalmıştı diye söyledim; ama polisler bana inanmayıp birinden bir şey çalıp kaçtığımı sandılar. Beni Emniyet Müdürlüğü ne götürüp sonra da bir yıl hapiste kalmamı istediler kibarca. Ee, biz de kaldık tabii kibarca (pool). KUZU?!? Sabah kahvemi yudumlarken, bir yandan da gazeteleri karıştırdım. Yine bütün gazetelerde ben varım; ünlü olmak gerçekten çok sıkıcı. Dün Obama, ben ve 50 cent Boğaz da balık ekmek yemişiz sanki kıyamet kopmuş. Tam bunları düşünürken telefonum çaldı. Arayan Behlül (pardon Kıvanç diyecektim) benden acilen (zeus) Ramiz'in yerini ve klozet kapağını (kratos) istiyordu ki şarzım bitti. En yakın telefon kulübesine (saçaklı) gitmek üzere ayaklandım ki kapı çaldı gelen Erman Kuzu'ydu. Benden(saat) yine Kıvanç'ı sordu. Ben de ya Kıvanç şu an meşguldur ya uğraşma sen onla (pool) demeden evin duvarları adamcağızın üstüne yıkılıverdi. Orada öyle kaldım ve (saçaklı2) kimse yardıma gelmedi. Fakat ordan bir anda Abiye Kuzu çıktı (hades). Arkasında da yazan ve yanında her zamanki gibi bir kız (anilo) Erman Kuzuuuu! diye bir bağırdı. Herkesin kulakları çınlıyordu (rodos) ki bir patlama oldu. Herkes öldü. Ben mi? Ben de öldüm (kratos).

RUHUNA FATİHA YANİ... Sabah kahvemi yudumlarken bir yandan da gazeteleri karıştırdım. Yine bütün gazetelerde ben varım; ünlü olmak gerçekten çok sıkıcı. Dün Obama, ben ve 50 Cent Boğaz da, balık ekmek yemişiz, sanki kıyamet kopmuş. Tam bunları düşünürken telefonum çaldı. Arayan Behlül (pardon Kıvanç diyecektim). Benden acilen (zeus) Bihter'i Amerika'ya yollamanı istiyor. Dediğine göre Bihter orada Bitter Çikolata Fabrika'sı açacakmış. Ben de hem Obama'yı arayıp, ona (zeus) Bihter için otel ayarlamasını rica ettim ama hiçbir otel Bihter'i istemiyor (neden acaba.?) Ben de ona bir ev kiraladım. Orada kalacak. Bitter Çikolata Fabrikası için (pasaklı). Birkaç gün sonra eve gittiğimde evi polis basmıştı. Bihter Bu ne hal böyle! diye bağırırken aradan çıkan Hande Ataizi şemsiyelerle kameramanları dövüyordu (fatmagül). Yanlışlıkla kameraya vurdu ve kamera balkondan aşağı uçtu. Sokaktan geçen (Battal Gazi) Bihter'in kafasına düştüğünü ve bayıldığını gördü; ama sonra (zapeloc) sahilde bulduğu (kara murat) suyu kafasından aşağı dökünce ayıldı. Sahilde yürürken karşıdan Efe'nin (Dağhan Külegeç) geldiğini gördü ve ''Amanın, hortlak!'' diye bağırarak koşarken (Pandora) karşısına birden Osman çıktı. ''Lütfen Bihter Abla, korkma o hortlak değil ki sadece sana yardım etmek (tatlı ve sihirli) istiyorum'' dedi. Ama dediğiyle kaldı; çünkü Bihter'e artık kimse yardım edemezdi. Allah rahmet eylesin. Ruhuna Fatiha yani (zeus)

KAMERA ŞAKALARI SAÇMALIĞI Sabah kahvemi yudumlarken, bir yandan da gazeteleri karıştırdım. Yine bütün gazetelerde ben varım; ünlü olmak gerçekten çok sıkıcı. Dün Obama, ben ve 50 Cent Boğaz da, balık ekmek yemişiz, sanki kıyamet kopmuş. Tam bunları düşünürken telefonum çaldı. Arayan Behlül (pardon Kıvanç diyecektim). Benden acilen (zeus) Bihter neden kendine uymayan 'Fatmagül'ün Suçu Ne' dizisine (tatlı ve sihirli) geçti sorusuna yanıtlamamı istiyor. Ne bu, telefon şakası mı? diye sordum. Kıvanç da Abi televizyonda bir yarışmadayım. Metin Uca sordu, bilemedim, sen biliyorsan söyle, kazanacağım paraları kırışalım dedi. Hemen yanıt verdim. Dedim ki (zeus). Bihter'e: (pasaklı) Aşk-ı Memnu dizisi az geldi. Behlül ona az geldi. (fatmagül) Sonra bir şarkı mırıldandım: ''Fatmagül'ün Suçu Neee, biz onu Bihter sanmıştııık..!'' Şarkıyı beğenip klip çektirmeye gittim. Orada (Battal Gazi) çok güzel söyleyemedim, klip yerindekileri kaçırmaya (zopotec) gelen bir çocuk vardı (çinko). Bir de baktık ki, o çocuk Orçun!! Dedim ki: Orçun, bak yapma böyle yoksa vampirler seni ısırır, Edward benim kanka (Pandora), var ya benim kanka ısırmakla da kalmaz, seni sürüsüne bereket bütün vampir ailesiyle deşer ha! Ya da bizim klibimizi çekmemize izin verirsen sana Bihter'i ayarlama gibi bir lüksüm olabilir, yani eğer izin verirsen. Orçun: Bak o olabilir. Zaten, Kıvanç'ın neresini seviyor Bihter anlayamadım gitti. Tabii bana gelince, Bihter elbette beni seçecek, benim gibi beton bir adamı bir daha nerede bulabilir ki.. (tatlı ve sihirli)