Biz Apaçık Yazılar İndirmişizdir! dininizi dışa vurmayın diye... Kıymet Nadir Bindebir



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

ilkokulu E-DERGi si 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda:

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Cumhuriyet Halk Partisi

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

Cumhuriyet Halk Partisi

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama:

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Sevda Üzerine Mektup

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ.

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

CÜMLE BİLGİSİ. ( Cümle değildir. Anlamı yok)

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar,

2- Takside. Türk kadınla Alman kadın aynı yerden taksiye bindiler aynı mesafeyi gidip aynı yerde indiler.

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

AKP ye Soruyoruz CHP EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

ISBN :

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına.

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Meclis'te sık sık. Babası yoksa

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur.

Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti

"medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar" vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu

Senin bir yaşlı piri fani mi yoksa pırıl pırıl istikbal vadeden bir delikanlı yada erkek mi kadın mı olduğunu bilmiyorum.

10SORUDA AİLE SİGORTASI

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

Paragraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir?

Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

MHP Çamlık Mahallesinde düzenlediği mitingle adeta zaferini ilan etti.

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

İlk 4 soruyu metne göre cevaplayınız. 1 Metinde geçen aşağıdaki cümlelerden hangisi metnin ana fikridir?

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

MİLLİ İTTİFAK BASIN'LA BİR ARAYA GELDİ

Üç nesil Anneler Günü

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Soner Güncan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

Eğitim Öğretim Yılı OKUL ÖNCESİ ŞEKERLİK EĞİTİM SETİ YARIM GÜNLÜK PLAN ÇİZELGESİ

DALKARA'DAN PAZARCIK TA GÖVDE GÖSTERİSİ

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül :14

Gülmekten Öldüren Fıkralar - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

özlü bir medya kazası işledi. Yıldırı m

MİT'ten yurt dışındaki FETÖ'cülere 3 aşamalı operasyon

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Yargıdaki skandallar Kollama-filmindeki Yiğit-in durumunu cazib hale getirmekte, Kurtlar Vadisi Pusu-daki Polat-ın durumuna özendirmektedir.

HAZİRAN 2014/2015 ANASINIFI BÜLTENİ. Haziran 2015 Bülten

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Transkript:

Biz Apaçık Yazılar İndirmişizdir! dininizi dışa vurmayın diye... Kıymet Nadir Bindebir

... b a k i s e l â m l a r. K N B (imza gününde ıslak imza buraya atılacak)

İndeks Birinci Bölüm: Hamdullah lı yazılar Hamdullah Efendi'nin Amerika Sergüzeşti Zevk almaya başla Hamdullah sonuna geldin! Darbe Dürrükleri Acı var mı acı Hamdullah? Kız kıza başbaşa kalınca İkinci Bölüm: Ergenekon lu ve yazanı Ergenekonluk edecek yazılar Dumlupınar denizaltısında olmak SIGINT istihbarat örgütleri ve ulusal güvenliğimiz Keser döner sap döner' demeyin sakın bana! Recep Şaban Ramazan Sığoğlanlar ve bir Phoenix Operasyonu olarak Ergenekon Ergenekon üstü geciktirici sprey Rabbi'min hikmeti ve Cesurkürek Haydi de ülen kör Arabım sen oyna! Fâni dünyanın Merkez Efendi maymunları Yıkıldı beyler paşalar kellere kaldı köşeler Üçüncü Bölüm: Din-Diyanet, cin-cinayet yazıları Ehl-i tarîk ya da erbâb-ı sülük Ramadhana-sudra Biz apaçık yazılar indirmişizdir dininizi dışa vurmayın diye Orucu sakatlayan ve bozan haller Allah kabul etsin. Amenofis! Hayratı yıkacaksın yetimi öpeceksin Parçalanmış Cesetler Dosyası Diyacahsan Cem Garipoğlu niya 16 Eylül'de teslim oldu! Alevi Marksizmi AKP Pragmatizmi Kucağında ölü çocuk, gözünde gurur, aklında cennet Life is good elhamdüllillah! İrticayla mücadelenin suç olmasına dair Şuur benem nur benem! 'Böyle köklü gelen birşey...' Pasif Laiklik, Fatih Ürek ve Seren Serengil Nekrofil zamanlarda laf ola beri come back konuşmalar Dördüncü Bölüm: Pakistan lı yazılar Batı'nın 'müttefik'i yoktur 'müşterisi' vardır Paranın Dini İmanı Olmaz' Tanrıçası Laksmi Paralel evrenlerin sahipsiz köleleri Yoksulluk endikatörü olarak çadır Asteriks'in Köyü Galya'nın 'fakellaki' mezesi

Beşinci Bölüm: Kadın yazıları Sen bittin Hanım! Ülkeyi de bitirdin... Hepsi de okumuş kızlar! Binnaz Seni Cesur Kadın Gördüler! Kurutulmuş biber, dantel ve kanaviçe kırlentlere dair Doğrasam Akdeniz i cacık etsem Altıncı Bölüm: Kürt açılımı yazıları Kürt Kadınlarında Stockholm Sendromu 'Keser döner sap döner' demeyin sakın Açmam açamam! Söyleyemem açılımımı hiç kimseye Mahmur'dan abim gelmiş! Terörist Rehabilitasyon Porocesi Açılımlarınızı ailecek severek izliyoruz PKK dan Obama ya kutlama mektubu Koyun-kuzu-kelle ve ÇÖZÜM Yedinci Bölüm: Van Minüt! ve Sütte leke var bizde yok! yazıları Dik duruşuna kurban olduğumunun... Mardin-Bilge Köyü katliamının haklı nedenleri Neredesin eyy insanlık! Gazze'ye plaza dikemiyoruz! AKP paniklediğinde Hepimiz Arabız birimiz Kaddafi Herşeyin 'altın'a bakacaksınız! Genç tapucular huzursuz Dükkân senin! Shop is yours! Neo-Osmanlıyla bostan ekenin kıçı hıyardan kurtulmaz Rabbime sordum...'de get la!' dedi Dereyi ıhtırdın mı çöküp alacan intikamını muhterem! Muvazzaf subaylar yağmur duasına çıkmış! Beygir üstünde Hayrünnisa Hanım Yine sazan mevsimi geldi! Zincir, takoz ve çekme halatı AK şirketler aydınlık amblemler Gaza gelince çekidüzen verilen mekânlar Kippa düştü kel göründü Ulu Tanrım ölü müsün diri mi?.. Ya al Allah kulunu ya zapteyle delini! Recep Bey'e 'Recep Bey' denilebilir mi? Sekizinci Bölüm: Nostalcik ve depresif yazılar Merkez beni seviyor musun? Buyur burdan yak Recep! Bozacının noteri şıracı Ş'oraları hep dutluktu!

Hayatta hiçbir şey tesadüf değildir KÜFÜR yaz boşluk bırak AMATÖR KÖŞECİ yaz 7777'ye gönder! Ebemizin sünnetsiz yerine kadar açılım Dokuzuncu Bölüm: İleri (AK) demokrasiden seçim manzaraları Seçmen sanal seçim gerçek Seçmenin nabzı atanı var nabzı olmayanı var! Arsızın yüzüne tükürmüşler 'Kapsama alanı dışındayım' demiş Allahın dediği değil bankanın dediği olur! Thomas Hobson ölmedi! Kalbimizde yaşıyor... Son yazı Ben hep isyandan yanayım!

Hamdullah yazıları

Hamdullah Efendi'nin Amerika Sergüzeşti Gördüm. Arabasını beyaz bir brandanın içine saklamışlardı. Etraftaki Siykrıt Sörvis elemanlarına aldırış etmedim. Yürümeye devam ettim. Onunla başbaşa görüşmeden, eli elime değmeden, kendimi o kalabalıkta bîçâre ve müdâfaasız hissedecektim. Bir kelime İngilizce bilmiyordum, lâkin lisan uzmanım yanımdaydı ben hâlimi Osmanlıca arz edecektim, o İngilizce diline tercüme edecekti. Başkanla sevişirdik, ama bugün ön sevişmeyi kısa tutmak niyetindeydim. Toplantıdan evvel ikindiye yetişmekliğim lâzımdı. Lakin ne olduysa o dakikada oldu. İzbandut cüsseli korumalar yolumuzu kesti. Bizim âdemleri itip kakmaya başladılar. Bir tanesinin elini tutup arkaya büktüm; "Van minüt lann!" dedim "Van minüt!". "Şunun şurasında iki kelâm edip, bi resim çektirip gideceğiz." Kısmetten çıkmış göte uçkur neylesin! Nasip, kısmet değilmiş, Başkanla toplantıdan önce muhavere edemedik. Toplantıda, orada bulunmaktan bahtiyarlığımı beyân eden bir nutuk irâd eyledim. Lâkin havuç suyunu fazla kaçırmışım, üzerinize afiyet bağırsaklarım mülâyemet çayı içmiş gibi idi. Nutkumu kısa kestim. Neyse ki toplantıdan sonra O... O... bana el etti, "Yaklaş" dedi, "Whatz your problem buddy?" Başbaşa görüşmemiz kısa sürdü, lâkin verimkârdı. Sırasıyla; Kürt Açılımı>Demokratik Açılım>Ulusal Birlik Projesi>Kardeşlik Projesi dediğimiz poroceyi sordu. Dedim "Adını 'Biz Varken Son Osmanlı Ölmez ve Amerika Kanka Porocesi' olarak değiştirirsek, kapsama alanı genişler." Başkan "Münâsiptir" dedi. Geçende yaptığım hissî, ahâlinin gönül tellerini titreten konuşmamdan bir pasaj arzettim. Heyecandan ezberim şaştı, bazı hatâlar yapmışım. Şöyle demişim; "Biz artık Botan Çayı'nı da satmak, Zap suyunu kurutmak, Dicle, Fırat gibi barışa kalleşliğe akmak istiyoruz. İstiyoruz ki Munzur dağlarında hep birlikte altın çıkaralım. Cudi Dağı'nda yedi cüceleri, Ağrı Dağı'nda Ermeni çiğdemleri dermek istiyoruz. Ülkemin yedi coğrafyasından derilmiş çiçekleri" derken "Okey..okey!" dedi, susturdu. Dedi "İmralı Kuşcusu'nun bile şüpheleri var. Açılım mı satış mı tuzak mı sahtekârlık mı emin değilim diyor. Ne iş?"

"Merak buyurmayınız" dedim. "Ona da, herkese de hazmettiririz. Siz Güneydoğu'ya 100 bin, Sabiha Gökçen Havaalanına da 42 bin Amerikan askerini yığdınız mı kimsenin gıkı çıkamaz." Dedi ki "Nasıl hazmettireceksin 142 bin Amerikan askerini?" Dedim "Telâşa mahal yok. Ahaliye; Askerlerin psikolojisi bozulmuş. Tatile gönderileceklermiş. Nereye gitmek istersiniz diye oylama yapılmış, Türkiye çıkmış dedik." O mübârek Başkan "Aferim" dedi, bâşımı okşadı. Adana Havaalanını 'Kentsel Dönüşüm' numarasıyla nasıl genişlettiğimizi, tapulu evleri bile yıktığımızı anlattım. "Güzeeel" dedi, "İncirlik'e 13 kilometre o havaalanı." Dedim "Medeniyetinizin âşık ve hayrânıyım. Osmanlı'ya sadrâzam olacağıma şurada keten helva, mesir macunu satsam razıyım." Dedi "O da olur, sabret." "Bir manzûme okuyayım, çok güzel okurum" dedim. "Kısa olsun" dedi. Vakti yokmuş. Bir kıta okudum; Bu kârhanede bir nebze itibârım yok benim Ne varsa cümlesi senindir bu Gülistan'da Ne kudret-i iktidâr, ne ilâhî şefaat Bu kârhânede senden başka hâmim yok benim Bizim tercüman (maaşallah) manzûmeyi pek güzel tercüme etti. Sanırsın lisân-ı mâderzâdı İngilizcedir. Başkan önce mütebessimâne, efsûnlanmış dinledi, sonra oturduğu yerde büküldü, katıla katıla gülmeye başladı, gözlerinden inci dânesi yaşlar döküldü. Hislendi vesselâm. Akşam yemekte, perhizkârlığımızı bildiklerinden, şarap kadehim leb â leb elma suyu doluydu. Lâkin, ihtiyâtı elden bırakmayıp kadehe ağzımı değdirmedim. O kalabalıkta alkol değmemiş bardak istemek münasip olmazdı. "Hey yavrum Hamdullah!" dedim kendi kendime, "Sen ki tarhananı içip, delik pabuçları sürüyerek mektebe giderdin, şimdi altınların, elmasların üzerinde kuluçkaya yatmaktasın. Kimlere neleri hazmettirdin yedi yılda. Şu oturduğun sofralara bak, gidinin Hamdullahı! Nerdeeen nereye!" Memlekete avdet edince, Amerika seyahatinin sûretlerini (görsel mi diyorsunuz?) getirdiler. Rûhevâz eşim; Misis Obama, Madam Bıruni ve sâir eşlerin yanında Kafkas folklor ekibinden fırlamış gibiydi. Entarisinden kumaş esirgenmemişti. Diğer hatunlardan

farklıydı. Farklılığımız zenginliğimizdi nihâyetinde. Hiç bir siyasetçi, şahsi servet konusunda elimize su dökemezdi nitekim. Yalnız, bugünlerde birşey nazar-ı dikkatimi celbetmeye başladı. Yurtdışında "Acaba burada da bir Türk var mı?" diye düşündüğüm zaman, bir anda bir vatandaşımız karşıma çıkıyor. Lâkin, insan Türkiye'deyken bu kadar çok Türk'e rastlamıyor. Laz var, Boşnak var, Arnavut var, Kürt var, Ermeni var... Türk yok! Acaba diyorum, olmayan bir halkın adını şeytsek mi yani... Hani yeni bir açılım, devletin adından Türk kelimesinin şeydilmesi felân... Erken mi olur? Tuh! Oradayken aklıma geleydi sorardım Başkana. 27 Eylül 2009 ya da 7 Şevval 1430

Zevk almaya başla Hamdullah sonuna geldin! Anladım Hamdullah! Osmanlı Viyana kapılarına koçbaşıyla dayanmıştı, sen Osmanlı'nın 'neo'su (nasırsurat'ın N'si, ebleh'in E'si, orman çocuğunun O'su) olarak, 'AB'ye girmek' derken, boş Nabucco gaz borusunun içinden sürünerek Avusturya'ya pasaportsuz gitmekten bahsediyordun. Şimdi anladım! Lakin Hamdullah; AB, kendisi için bunca önemli enerji hattını senin belkemiğine döşemişken, binlerce noktaya kompresörler falan kurmuşken, Şirket, 'Nabucco GmbH, taraf ülkelerde malın güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunur' demişken, Ve AB, 'Atalanta Deniz Harekatı' (EU NAV-FOR ATALANTA) adı altında, kırık dökük teknelerle deniz ulaşımını tehlikeye düşüren (!) Somalili korsanlarla mücadele bahanesiyle 112 gemilik deniz filosunu Hint Okyanusu'na, Aden Körfezine, Somali sahillerine indirmiş iken, Yani Hamdullah; -Nabucco'nun diğer yarısı-, Trans-Sahara Projesi dediği Nijer Deltası'nın doğal kaynaklarını sömürme, Avrupa'ya aktarma projesi gözünün önündeyken, Avrupa, Trans-Sahara'nın, yani enerji nakil yollarınının güvenliğini üfürükten korsan hikayeleriyle AB standardına göre havadan, karadan, denizden militarize etmiş iken, Avrupa bir yandan Afrika'da askeri istihbarat üsleri açar bir yandan "Afrika'daki açlara yaptığım yiyecek yardımının kargosunu koruyorum" diye kıvırtırken, Sen AB'nin döşediği boruyu koruma bahanesiyle Türkiye'ye AB askeri göndermesine karşı bir nasıl bir önlem aldın Hamdullah? TSK'yı itibar infazlarına maruz bırakıp tel tel çözmeye çalışman AB-ABD militarizasyonuna yol vermek için midir Hamdullah? Sahi kimsin sen Hamdullah? Nasıl bir kafadır, nasıl bir dindir, nasıl bir ahlaktır seninki? Nasıl bir 'vatan' kavramı vardır senin kafanda Hamdullah? Ve nasıl bir Allah'tır bu seninki Hamdullah, vatana ihanetini, insana ihanetini, doğaya ihanetini sırf müslüman doğduğun için affeder de sana cennette 70 bin bakire gelinli köşkler hazırlar, nasıl bir Allah bu seninki Hamdullah? Sen Hamdullah islamiyetten başka kimlere, neye 'hizmet' için buradasın? Nasıl bir adamsın, kimsin nesin sen Hamdullah?

Hani seninle (Ravalpindi) havaalanından İslamabad'a gidiyorduk, hatırlıyor musun Hamdullah? O onbeş kilometrede gördüğün fukaralıktan, ölüm tehlikesinin her an, her yerde, hepimiz için mevcut olmasından duyduğun dehşeti hatırlıyor musun? Hani sen "Buralar Türkiye'nin 80 sene evvelki hali" demiştin de, ben de "Hayır" demiştim, "Buralar sizin iktidarınızda Türkiye'nin beş yıl sonraki hali." Daha beş yıl dolmadan falım çıktı Hamdullah. Önüm arkam fukaralık, açlık, sağım solum ölüm oldu sayende. Sen Hamdullah "Suriye'ye bugünden itibaren istediği kadar su verilsin" talimatınla Suriye'nin su sorununu bir kalemde çözdün de, barajlar yüzde 90 doluyken bile neden hergün 'suyu kesilecek semtler' listesi yayınlıyorsun? O nasıl bir öncelik listesidir senin kafandaki Hamdullah, Suriye'nin sorunları Türkiye'den önce gelir!? Sahi nasıl bir adamsın sen Hamdullah? Bu ülkenin adaleti sana emanet edilmişti, Bakan olarak altına imza attığın yasanın şerrinden korumak için çocuklarını bir günlüğüne çalışmış gösterip sigortalattın. Ana-babaları, altı aylık bebeklerini sigortalama sahtekarlığına mecbur ettin, sonra da 'Yakaladım' diyerek sigortalanmış 50 bin çocuğun kaydını sildin. AK'ın A'sı adalettir dedin, hapiste yatanların yüzde 54'ü suçsuz. Oysa senin vekillerinin, belediyecilerinin yüzde 90'ı sabıkalı Hamdullah. Nasıl bir adalet, nasıl bir ahlak bu seninki Hamdullah? Mevcut azınlıklar yetmedi sana, Ermenistan'dan 50 bin Ermeni ithal ettin, Alman dahil 50 azınlık icat ettin başımıza. Yedi sene evvel dedem de anam da ben de çocuğum da hepimiz 'Türk'tük. Sayende bugün hepimiz başka azınlık mensubuyuz Hamdullah. Kusura bakma senin gibi 'hamdolsun' diyemiyorum, içim yanıyor Hamdullah. Azınlık listende bana en uyanı 'sünni Türk' idi. İslamiyetle ilişiği keseli çok olduğundan o da uymadı. Sünni'yi silip geriye 'Türk' kalınca benim de Türkiye'de azınlık olduğum (!) gerçeği kafama dank etti. Memlekette 'çoğunluk' bırakmadığının farkında mısın, kendinle gurur duyuyor musun Hamdullah? Hangi Hamdullahdı o, Dalaksızgillerin Ağmet mi? O muydu literatüre CEMAAT kelimesini sokup da TARİKAT oluşumlarını sevimli, insani ve kanuni göstermeyi başlatan? Yoksa 70 yaşına kadar eline kadın eli değmemiş, 40 erkekle yaşayan, üzerine kayıtlı bir kuruşluk mal yokken 50 milyar doları yöneten Ebu Dallama Hazretleri mi?

Genç kızları ailesinden kopartıp tarikat yalılarında seks kölesi ettin Hamdullah. Evladı anaya düşman edip utanmadan sevgiden, hoşgörüden, 'sarsılmaz Türk aile yapısı'ndan bahsettin. Sen nasıl bir adamsın, nasıl böyle krematoryum kapağı kadar pişkin olabiliyorsun Hamdullah? Ya sen köşe kadısı Hamdullah! Sen hamsi mi yedin de zihnin açıldı? İnandığın dinin temel ritüellerinin Şamanizm'den geldiğine uyanınca 'Kurban kesmesek de olur, mezartaşı dikmesek de olur' sahtekarlığıyla aba altından Vahabi islamın ucunu gösteriyorsun. 'Ata'ya tapınmak Şamanizmde vardı' derken sen neyi, kimi, hangi Ata'yı ima ediyorsun Hamdullah? Nasıl bir Allah bu senin Allahın Hamdullah? Kadını kaburgandan yaratıp sonra ona her türlü ezaya seni yetkili kılıyor. Seni eksik akılla, bozuk ahlakla yaratıp sonra sırf müslüman doğduğun için cehennem azabından muaf kılıyor. Ne yanlış yaparsan yap gözetliyor, biliyor ama seni durdurmuyor. Nasıl bir allah, nasıl bir peygamber, nasıl bir din, nasıl bir vicdan bu seninkisi Hamdullah? Bebeğe acımıyor dövüyor, öldürüyor, çöpe atıyor, tecavüz ediyorsun. Gence acımıyorsun, kadına -kendi imanınca- Havva'dan itibaren düşmansın zaten. Yaşlıya hiç merhametin yok, zam yaptığın bakımevlerinden bavulu alıp çıkan, gidecek yeri olmayan yaşlılar ne oldu belli değil. Kediyi köpeği döve döve öldürüyor, ineği vince asıp (İran'dan mı öğrendin?) kesiyor, tavukları canlı canlı toprağa gömüyorsun. Tarım arazisine diktiğin villandan akan bokunla toprağımı zehirledin, soyumu, suyumu kuruttun. Ruhumu çürüttün Hamdullah! Farkında mısın Hamdullah, sana kişibaşına 5 villa düşerken bize kişibaşına 50 cehennem düşer oldu. Giderayak bir düşün, bokundan başka ne bıraktın bu memlekete? Sigarayı yasaklıyor, içkili restoranları kapatıyorsun. Ama Hamdullah, bir yandan da Afganistan'daki üretim fazlası eroini rahat nakledebilmesi için Amerikalıya havaalanları, limanlar veriyor, teröristin eroini ptt kolileriyle postalamasına göz yumuyorsun. Kendi baronlarının tırlarla uyuşturucu sevkıyatı yapmasını hangi ahlaka, hangi yasaya, hangi vicdana sığdırıyorsun sen Hamdullah? Sen nasıl aşağılık bir adamsın? Daha doğrusu adam mısın, insan mısın sen Hamdullah? Her işin gizli kapaklı, her işinin altında manipüle edilmiş bilgisayar, sahte evrak, sahte tanık, naylon darbe guruları var. Her işin saman altından, her ihalen sakat, her seçimin şaibeli. Her tanığın çift uyruklu, çift cinsiyetli, çift dinli. Yazarlarının hepsi Amerika'dan oturma müsaadeli. Oysa şüphelin, tutuklun, sanığın Türkiye'de yaşama müsaadesiz. Sağlam girdiği hapisten ya sakat çıkıyor ya ölü.

Senin dürüstlükle, namusla, açıklıkla yaptığın bir iş yok mudur şu güneşin altında Hamdullah? Nasıl bir Allah nasıl bir peygamber bu seninkisi? Bulutların arkasında emekliye ayrılmış gibi sanki. Sen emekliden de nefret edersin, bilirim Hamdullah. Emekli sussun, bildiğini anlatmasın istersin. Senin emekliye ayrılmış Tanrın ondan mı bu kadar sessiz yaptığın kıyımlara Hamdullah? Senin Allah'ına, peygamberine inanan boşanma davası açmıyor. Kadının ya gırtlağını kesiyor ya sokak ortasında kurşunluyor. Nasıl bir din-iman, nasıl bir namustur bu kafanın içindeki Hamdullah? Nasıl bir yaratıksın sen? Nasıl bir tıp doktorusun sen Hamdullah? Doğum kontrolundan habersiz, altı çocuklu. Sen dün'ün merdivenaltı işportacısı Hamdullah! Şimdi milyon dolarlara hükmediyor kanal üstüne kanal satın alıyorsun. Nasıl doymaz bir adamsın sen? Medya yetmiyor, su, toprak, enerji gasp edebildiğin herşeyi gasp ediyorsun. Kim için, kimin adına, kimin malını gasp ediyorsun ve bunu nohut beyninde nasıl 'helalize' ediyorsun Hamdullah? Sen Hamdullah! Çokuluslu şirketlere 'anahtar teslim' sattığın bu ülkede çocuğunun, torununun genetiği değiştirilmiş tohumla, arsenikli suyla kanser yiyip kanser içeceğini bilmiyor musun? Kendi evlatlarına nasıl kıyabiliyorsun, kaç paraya sattın gelecek kuşakları? Ne komisyon alıyorsun o Cargill'lerden Monsanto'lardan da geceyarısı şirkete özel yasa çıkartıyorsun Hamdullah? Üstelik çökerttiğin sağlık sistemiyle hastaların bakımını bile üstlenmiyorsun. Sen hangi devletin adamısın Hamdullah? Bilim adamını, doktoru, bu ülkeyi ülke yapan herkesi dışarı kaçmaya mecbur ettin. Kaçamayanı açlığa, onursuzluğa, üç kuruşa sözleşmeli köleliğe mahkum ettin. Sen nasıl bir yamyam, nasıl bir vicdansızsın? Sen Hamdullah, bu ülkenin taşını, toprağını, limanını, karayolunu, tren hattını, toprağın altındakini, üstündekini, telekomünikasyonunu sata sata bitiremedin. Nehirleri, gölleri, denizin yüzeyini satacaksın yakında. Satışı sen yaparken 'ekonomi taş gibiydi' de (!) sen koltuktan düştüğün gün ne değişti de "Kriz Başbakanı teğet geçmiş, halkı değil" diye zırlamaya başladın Hamdullah? Peki sen! Parti dediğin menfaat çetesinin ciğerini biliyorsun da, ayrılıp kendi partini kurduktan sonra neden bildiklerini belgelerle açıklamıyorsun Hamdullah? Altı yıl her suça ortak-destek olup yedinci yıl istifa edince "Ak değildir" demekle gusül abdesti mi almış oluyorsun? Vitrin görüntün kadar dürüstsen belgelerle döksene ortaya

menfaat çetesinin icraatını...yoksa tuğlaya oturup tuğlayı eritene kadar yıkanıp arınmış mıydın Hamdullah? Sen Hamdullah, doğaya, bilime, hayata, insana düşmansın. Teknolojiyi de fena halde düşmansın da kendi propagandanı yapmak, en gizli işimizi AB-D'ye açık etmen için lazım sana o teknoloji. O yüzden toptan yasaklayamıyorsun. Sana kalsa telefonu bile haram ilan edersin ya... Sanata düşmansın, dansa, müziğe, kültüre, bilgiye düşmansın. İnsanı insan yapan, ulusu ulus yapan herşeye düşmansın sen Hamdullah. Ama sanki Allahı'nla aranızda bir anlaşma var gibi. Tüm ihanetlerin, ahlaksızlıkların 'öte tarafta' sana ödül olarak dönecek gibi. Nasıl bir dindir bu seninki Hamdullah? Sen dini, sen Allah'ı da tükettin Hamdullah! Rahatsın ama, ettiğin ibadet huzur veriyor sana. Oysa benim günahlarımı affedecek bir papazım, başımı okşayacak hahamım, 'Allah affeder kızım' diyecek bir imamım yok... Beni yönlendiren Allah'ım, peygamberim, cinim, şeytanım yok. Söylediğim, yazdığım her kelimenin, her davranışımın sorumluluğunu tek başıma taşıyorum. Yanlış yaptığımda şeytanın üzerine atmayıp, insandan, hayvandan, doğadan özürümü kendim diliyorum. Bunun nasıl ağır bir sorumluluk, nasıl bir huzursuzluk olduğunu sen anlayabilir misin Hamdullah? Senin asit döküp soyunu tükettiğin bitten küçük parazitin, üstüne asfalt döküp yeryüzünden sonuncusunu yok ettiğin bitkinin, bokunu akıttığın su havzasının sorumluluğunu hissetmek çok ağır Hamdullah. Benden sonraki kuşağa senin ırzına geçtiğin bir ülke, bokunla kirlenmiş bir eko-sistem bırakmaya içim elvermiyor. Gelecek kuşakların 'kendisini bu ülkeye ait hissetme hakkı'nı gasp etmeni hazmedemiyorum muhterem! Senin ahlakın öyle ahlaksız ki; bebeklere, çocuklara tecavüz ediyor, sonra da mağduru cezalandırıyorsun. Irzına geçtiğin çocukların yüzde 70'i oğlan, nasıl bir manyaksın sen Hamdullah? Plastik bebekten, saçtan, kıldan, tüyden bile tahrik oluyorsun. Kafan karışık senin. Çocuklara plastik seks oyuncağı, el kadar oyuncaklara kadın muamelesi yaptığının farkında değilsin Hamdullah. Hırsızlık konsepti öyle gelişti ki senin döneminde; ekili buğday tarladan çalınıyor artık. Nasıl bir adam, nasıl bir insansın sen Hamdullah? Hiç kimseden ve hiçbir şeyden kendini sorumlu hissetmeden nasıl yaşayabiliyorsun? Oysa demokratik sistemi birarada tutan zamk 'sorumluluk' tur muhterem. Sana demokrasiden bahsediyorum, kime ne diyorum ben yahu!

Avrupa'daki işçinin parasını Keriz Feneri üzerinden kasana aktarman, gemiler alman yetmedi, şimdi daha fazlası için ikna turlarına çıkıyorsun. Ar damarın Nabucco borusu gibi midir senin Hamdullah? Nasıl bir yamyamsın sen Hamdullah, anlat bana! Kıvırmadan anlat ama! Senin Teslime Bacı'larına benzemem, yalanı saniyesinde görürüm gözünün bebeğinde. Evde dantele, örgüye teşvik edip, kapıcılıkla, bakıcılıkla yüksek maaşa bağladığın Bağkur'lu kadınlaran değilim. Peki ya sen liboş Hamdullah! Sen de nasıl bir işbirlikçi Hamdullahsın ki, Birinci Dünya Savaşında, Kurtuluş Savaşında, askerden kaçanların çoğunun tekkelerde, dergahlarda saklanan tarikat ehli Hamdullahlar olduğunu bile bile tutup 'Asker zorla savaşa sürdü, yoksa millet savaşmak istemedi' yazabiliyorsun. Vatan savunmasından kaçan 'millet' değil, şimdi yalakalığını yaptığın, paranı ödeyen Hamdullahlardı liboş muhterem. Bilmiyor musun? Donguz gibi biliyorsun. Sen bu ülkeyi sömürgeciye anahtar teslim veren Hamdullah'dan da betersin işbirlikçi liboş Hamdullah. Bazılarının 'ahirette hesabını veremezsem' korkusundan uykuları bari kaçtı. Oysa senin dinle imanla da işin yoktur. Şarabı çektin mi havada uyuyup yastığa düşersin sen. Anlat hele, sen kaç paraya Hamdullahlaştın? Çoluk çocuğun da yok bildiğim kadarıyla, kime bırakacaksın o dünyalığı, Keriz Fenerine mi liboş Hamdullah? Senin her cinsinin gözünün bir zaman paraya doyması ihtimali var mıdır Hamdullah? Hakikaten soruyorum, paraya, mala mülke doyma ihtimalin var mı senin? Kıvırtmadan söyle. Ben Teslime Bacı değilim. Yalanı gözünün bebeğinde görürüm. Böyle bir özgürlük varsa eğer Hamdullah, sen yedi yıldır vatana ihanet özgürlüğünü tepe tepe kullandın muhterem. Dur bak sana bir anekdot anlatayım; Jinekolog vajinal ultrasonu biten kadının evrak işlemlerini yaparken sormuş: "Sevk aldınız mı?" Kadın utana sıkıla cevap vermiş: "Sonuna doğru biraz." Sen de zevk almaya başlasan iyi olur Hamdullah! Sonuna yaklaştın. Sıkma kendini yiğidim gevşe!! Bitmek üzeresin!. 16-17 Temmuz 2009

Darbe Dürrükleri Tarih: 25 Rebiülahir 1430 Sevgili Dürrük, "Artislik yapmayın lan bana! Yannış davulu zurnayı çalıp durmayın laynn!!" dedim. Biz burda rakamlarla cambazlık yapmıyoz. Bişey biliyoz ki rakam veriyoz. Davula darppıdı darppıdı darppıdı darbe vurmakla olmaz aga!! Bunlar, bakkal dükkanı idare etmenin zorluklarını gözleri var görmezler kulakları var duymazlar. Cırtım cırtım konuşurlar böyle. Vatandaş bakkalımızdan aldığı maldan memnun diyoruz, anketlerde yüzde 86'sı 'hayatından memnun' çıkıyor diyoruz, "Sen bakkalda anti depresan hap satışını patlattın, vatandaş o ankete cevap verirkene kafası kıyaktı " diyolar. Oyacam allahıma kitabıma! Bennn delikanlılığın kitabını yazmış adamım hacı! Bizde yamuk olmaz! Mercimekten taş çıktı, sattığın makarna pişmiyo, vatandaş haplandı, tartıdan çalıyosun diyen çamur siyaseti yapıyo. Koyacam kafayı alayına, darp edecem, darbeleyecem... Bu mahallenin bir numaralı bakkalı benim aga! Adımı aptessiz anmayacan, Van Minüt deyip önce aptesini alacan. Mahallede her iki vatandaştan biri alışverişini bu bakkaldan yapıyo. Yapıyodu yani. Mart sonunda işi kesata bağladık ama dıngırıma kadar...bakkal batarsa gider pırlanta işine, altın işine takılırız, kabuğumuz kalın bizim aga! Bundan kelli kolayına batmayız. Teslime'nin boynunu, kollarını pırlantaya garkettim, Arap şeyhi karıları gibi dekore ettim kadınımı. Delikanlılığın raconu budur hacım! Kadınına sahip çıkacan. Evinin kadını çocuklarının anası ne de olsa, yamuk yapmayacan, harama uçkur çözmeyecen. Çözsen de çaktırmayacan. Takıcak yeri kalmayınca kadınının ayakkabısına yapıştıracan pırlantayı. Çorbasına altın tozu dökecen... Neyse... hani şu Birinci Noter var yukarı mahallede, Hamdullah lavuğu...geçende gelmiş afra tafra yapıyo. Diyo "Abi" diyo "Bi damar yakaladık dehşet...enerji işine girelim, gaz işine, tuz işine, buz işine girelim senle." Elini uzatmış tokalaşıp barışacak aklınca. "Get la işine" dedim. "İndir lan o elini, kırarım sokarım bi tarafına...taka tuka yapma bana!" Sıkı ayar verdim gavata. Ona mı kaldık lan! Kendi akrabalarım var benim iş yapmaya kalksam... kendi osuruğu bile insana ciğer tava gibi gelir! Benim için Hamdullah bitmiştir. Daha da üstüne işemem o lavuğun. Çırak da dükkana alırsa, çırağı da kulağından tuttuğum gibi koyarım kapının önüne. Bu bakkal gücünü halktan alıyo, noter moter tanımam dürerim kitabını.

Bu gavatı görünce sinirden şekerim düşüyo. Baktım el ayak zangır zangır, dedim "Tayyar ölüyon...delikanlı aleminin kutup yıldızı kayıyo..." Daldırdım elimi leblebi şekeri kavanozuna, kavanozu yarılayınca kendime geldim. Vurmuşuz glükoz darbesini pankreasa, ciğere, dalağa... İki gözüm önüme aksın çırak zor yetiştirdi hastaneye. Sebep olan kebap olsun anasını satıym. Sinirden çırağın ağzının ortasına da koymuşum bi tane. "Al ananı da git Almanya'ya. Alman vatandaşı ol" demişim. Hiç hatırlamıyorum. Bu alemde bize yamuk olmaz aga! Biz bu mahalleye hizmet için geldik, hizmet edecek tek vatandaş kalmayana kadar alayının anasına avradına hizmet edecez. Gerekirse kafa kol demeden girişecez, son darbeyi en hassas yerlerine vuracaz. Yastık altına! Ordaki serveti de bu dükkanın kasasına akıtacaz. Ortada t.aşağı kıllı adam mı kaldı ki hizmetimizin hesabını sorsun! Delikanlı aleminin sınır tanımaz, vatandaşın hizmetkarı bakkalı olmak zor be Sevgili Dürrük! Ama durmak yok, yolmaya devam!! Müfettişe yakalanmadan. Şimdi diyorum ki depoya bi miktar 'beyaz' çeksem. El altından ufak ufak poşetlerde piyasaya kaktırsam... 23 Nisan'da çocukların bayramı var, onları sevabına bi 'uçursam'. " Bi kilo toz bi otobos" diyolar. Bunun on yirmi kilosu bi uzun menzilli uçak aldırır icabında. Burdan bindin mi vıııın Los Encılıs...vınnn Yeni Zelanda... Kurarız orda da tezgahı annadın mı...açarız bi Törkiş Bakkal. Olmadı s.ç hıyarın köküne, yan yatar zulaladığımız paranın faizini yeriz. 5 Mayıs'ı da dünyada Ebeler Günü ilan etmişler. Diyorum yapayım bi güzellik şu mahalleliye. Asayım camekana bi yazı: ANANIZI AVRADINIZI EBENİZİ GETİRİN...HER 100 YTL'LİK ALIŞVERİŞTE 50 KONTÖR, BEDAVA 5 METRE KEFEN GÖTÜRÜN DELİKANLI BAKKAL INIZ HAMDULLAH TAYYAR EBENİZİN GÜNÜNÜ KUTLAR! 21 Nisan 2009

Acı var mı acı Hamdullah? 'Takva' filminde, tarikatın kasası Muharrem'e teslim edilirken söylenen bir cümle vardır: "Şimdi ona sıradanlığının ne kadar sıradışı olduğunu öğretmek lazım." AKP tarafından siyasi, ticari, hatta tıbbi ahlâkın bile (tıp fakültelerinde Tıp Etiği derslerini kaldırdılar) çökertildiği dönemde, 'sıradan', 'dürüst' bir adam çıkıyor ve çoğumuz "Ne sıradışı bir lider" diyerek Sayın Kılıçdaroğlu'nun etrafında safları sıklaştırıyoruz. Hırsızlık, yolsuzluk, kalpazanlık, hukuksuzluk 'sıradan' ya sekiz yıldır, hepimizin gönlünden geçen 'hesap sorma'yı vaad eden, kendisi için hiçbir şey beklemeden ülkeye hizmete talip olan adamı 'sıradışı'laştırıyoruz. Değil aslında!' Şimdi hepimize, dürüstlüğün aslında ne kadar 'sıradan', 'olması gereken' olduğunu yeniden öğretmek-hatırlatmak lazım. Şimdi hepimize, etrafında kümelendiğimiz lidere, yürümesini engelleyecek şekilde yolunu daraltmadan destek olmayı da öğretmek lazım. Kılıçdaroğlu yürümek değil koşmak istiyor. Yanında olmayı ama yolunu da açık bırakmayı bize öğretmek lazım. Sayın Kılıçdaroğlu'nun adaylığını açıkladığı gün beynimde bir endorfin patlaması olmuştu. Hani bebeğin yanağını yanağınıza dayarsınız da... öyle şeftali tüyü bir mutluluk... Geleceğe dair, yumuşak, umut dolu, her sorunu unutturan bir mutluluk... Meditasyon sonrası yerden yükselmişlik hissi gibi bir his... Kurultay konuşmasını izlerken hak verdim kendime. Her konuşmasında "Şavaklar, Mıhullular, Kürtler, Ubıhlar" diyerek etnisiteyi kaşıyan adam ve çetesinin sonunun nihayet geldiğine inandım. Belli, bundan sonrası "bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine" yaşanacak ki, bu hasret bencileyin 'fena halde sıradan', paraya ya da güce (iktidara) tapınmayan bütün Türk vatandaşlarınındır. Kurultay'ı takip eden medyanın yorumcuları hep aynı yorumu yaptılar. Hepsi, o kalabalığın iktidara susamışlıktan orada olduğundan bahsetti. Hiç sanmıyorum! Özlenen gücü/iktidarı ele geçirmek, iktidarın olanaklarından nemalanmak falan değil!

Özlenen; dürüstlüğün, üretmenin, çalışmanın, emeğin saygınlığının yeniden teslim edilmesidir. Özlenen; kalpazandan, hırsızdan, ahlâksızdan Yüce Mahkeme karşısında çatır çatır hesap sorulmasıdır. Özlenen; 'ulusal çıkar'ların yeniden korunmaya başlanmasıdır. Ve en önemlisi de; Türkiye'nin korkulan 'son'dan, köprüden önceki son çıkışta kurtulacak olmasıdır. AKP'nin ahlâkı külliyen yıktığı bu dönem; 'sıradışılık' sandığımızın aslında 'sıradan', 'sıradan' sandığımızın ne kadar 'sıradışı' olduğunu görme zamanıdır. AKP'nin durumuna gelince, onu şöyle anlatayım: Şimdi AKP'li 'sonuna yaklaşan' Hamdullahlar da vajinal ultrasona giren Teslime gibi sıkmasınlar kendilerini! Gevşesinler! Zevk almanın birinci şartı 'teslimiyet.' Hamdullahların önünde iki seçenek var: Ya burada görecekleri muameleden zevk alacaklar, ya da emekli vaizin yaptığı gibi ABD'ye 'sağlık nedeniyle' sevk. Seçim onların. Ha! Öbür seçim mi? Onun galibi şimdiden belli. 24 Mayıs 2010

Kız kıza başbaşa kalınca Sifonu yok bu dünyanın. Çekemiyorsun. Doğayla, gezegenle çelişkiye düştün mü tokatı sert oluyor (Bkz. Derenin İntikamı). Bilim insanları diyesilermiş ki; "Çevre kirliliği, kimyasallar, genetiğiyle oynanmış tohumla tarım, insanlar da dahil, omurgalıların her türünde erkekleri feminenleştirdi, üreme organlarıyla dölleme kabiliyetlerine zarar verdi." Ekmek buğday çarpsın ki erkeklik ölüyor beyler, haberiniz ola! Memeli-memesiz, omurgalı-omurgasız, insan, hayvan demeden erkeklik gidiyor elden... Okur Zekî Bey ve Zekîye Hanım, kusura bakmasınlar. Çevre konularına ampul kafaların dikkatini çekebilmek için onların dilinden konuşmak gerekiyor. O yüzden konuya uçkur taktık, oradan çekiştiriyoruz. Florida'da, tarım ilaçları yüzünden erkek timsahlarda testosteron düşmüş, östrojen yükselmiş. Testislerine bi haller olmuş, 'lilibum'ları ufalmış, üreyemiyorlarmış. Florida'nın kaplumbağa cinsinin erkekleri de dişil özellikler gösteriyormuş. Alaska'daki erkek geyiklerin üçte ikisinde inmemiş testis vakası, Kuzey Kutbu'nda hermafrodit balıklar, efemine kutup ayıları görülür olmuş (çöldekine benzemiyor yani!). Güney Afrika'da kimyasallara maruz kalan erkek geyiklerin testislerinde de hasar varmış. Erkek fareler sperm üretemez hale gelmiş. Çevre kirliliği olan bölgelerde su samurlarının da testisleri küçülüyor, poliklorlu bifenillere (PCB) maruz kalan vizonların 'lilibum'ları kısalıyormuş. Kirli sularda yaşayan kurbağalar da dişiye dönüşüyormuş. Anladınız (Hamdullah bey), durum hakikaten ciddi! Gebelikte, plastikte kullanılan bir kimyasala maruz kalan annelerin erkek çocukları, çay setleriyle, bebeklerle oynamaya teşne oluyorlarmış. Dünyanın kimyasallarla, soyu kesik tohumla kirlenen bölgelerinde erkeklerden iki kat fazla kız çocuğu doğmaktaymış. Lami cimi yok, Kuzey Kutbu'ndan Güney Kutbu'na erkek cinsi mutasyon geçirmekteymiş. Yakında hepiniz 'memeli' olacaksınız beyler. Erkeklik gidecek elden! (Yazarın iç konuşması: Yoksa bu mutasyonun bir sonucu mudur artan sübyan merakı? Kadınla başa çıkamama korkusu? Meclis berberinde kulak ağdası yaptırma merakı?)