- şiirler - Yayın Tarihi: 3.9.2004 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin kopyalanması gerçek veya elektronik ortamlarda yayınlanması, dağıtılması Türkiye Cumhuriyeti yasaları ve uluslararası yasalarla korunmaktadır ve telif hakları temsilcisinin önceden yazılı iznini gerektirir. Bu doküman, şairin kendisi veya temsil hakkı verdiği kişinin isteği üzerine Antoloji.Com tarafından, şairin veya temsilcisinin beyanları doğrultusunda yayınlanmıştır. Bu dokümanın yayınlanması kullanılması dağıtılması kopyalanması ile ilgili husularda ve şiir içerikleri ile ilgili anlaşmazlıklarda Antoloji.Com hiç bir şekilde sorumlu ve taraf değildir.
(1968 -) ZEKÂYİ ŞAHİN 1968 yılında Kırşehir in Kaman ilçesinde doğdu. İlk, Orta ve Lise tahsilini memleketinde tamamladı. 1989 yılında Trakya Üniversitesi Edirne Eğitim Yüksek Okulu ndan mezun oldu. 1999 yılında Anadolu Üniversitesi 2+2 Lisans Tamamlama Programı nı bitirdi. Halen, Celâl Bayar Üniversitesi Manisa İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü öğrencisi. İlk görev yeri olan Erzurum da 4 yıl, daha sonra Kırşehir de 5 yıl çalışan Zekâyi ŞAHİN; şu an Manisa Merkez Akşemseddin Pansiyonlu İlköğretim Okulu nda 5 yıldır görev yapmaktadır. 14 yıllık Eğitim hizmeti boyunca; köy okullarında 7 yıl Müdür Yetkili Öğretmenlik ve bir kasabada yaklaşık 1,5 yıl Okul Müdürü Vekilliği görevlerini de yürütmüştür. Özel zevkleri ve hobileri arasında; sportif faaliyetler, satranç, izcilik, şiir yazmak, kitap okumak, yürüyüş yapmak, bilgisayar kullanmak, koleksiyonculuk, köşe yazarlığı, fahri spor muhabirliği ve sinema başta yer alır. Şiirlerinde, genelde Yunus KAMANİ mahlasını kullanmaktadır. Çeşitli gazete ve dergilerde; fahri spor haberi muhabirliği, köşe yazısı ve şiir çalışmalarına devam etmektedir. Yabancı dili İngilizce olan ŞAHİN, evli ve 3 çocuk babasıdır. Eserleri: Kitaplaşmış eserleri yoktur. Gazete ve dergilerde yayınlanmış şiir çalışmaları ve köşe yazıları mevcuttur.
Allah'ım Islah Et 'Bunalıp da, çıkış yolu nerede diyenlere! ' Nefsim yine bulandı, Günah ile sulandı, Allah ım ıslah et! Ellerim duaya uzandı. Nimetlerine şükredemedim, Seni hakkıyla bilemedim, Allah ım ıslah et! Tövbe etmeye geldim. Nefsim galip geldi, Şeytan yolumu çeldi, Allah ım ıslah et! Kulun Sana yöneldi. İlimde geri kaldım, Gençliğimi harcadım, Allah ım ıslah et! Rahmetine susadım. (Nisan 1991-Erzurum)
Bizim Atatürk 'Ata'nın aziz hatırasına' Yıl 1881 Mustafa Kemâl doğdu, Doğum ışıkları karanlığı boğdu, Selânik te yetişti küçük Mustafa, Ümit ve geleceği aynı safta. Devrinin en iyi eğitimini aldı, Düşmanlara hep korku saldı, Ölüm çanları işgalciler için çaldı, Vatanı kurtarmaya yürekten inandı. Yüce Türk Milleti ne ümit saçtı, Düşman arkasına bakmadan kaçtı, Bizi kurtaran cesaret ve inançtı, Şehit mezarları nice çiçekler açtı. Yüce Meclis i açtı, Cumhuriyet i kurdu, Genç Türkiye ye yenilikler sundu, Türk ün şanlı tarihi yeniden okundu, Dünya ya Türk ün mührünü vurdu. Millete oldu, önder Atatürk, İşte kahraman, işte dahi Türk, Her Türk sanki bir Atatürk, İşte, Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK... (10 Kasım 2001 - MANİSA
Eyvah 'Dünya'nın çirkin yüzünü gözler önüne seren bir beyan' Aldandım; dünyanın sahtekâr yüzüne, İnandım; nefsimin şaşkın sözüne, Eremedim; nice hakikatlerin özüne, Çok şeyler kaybettim eyvah... Ağlayamadım günahların kirine, Birinden kaçarken yakalandım diğerine Uçurum büyüdü, indi derine, Çok şeyler kaybettim eyvah... Fazilet düşüncesi; uçtu, yok oldu, Maneviyat eridi, kayıp çok oldu, Bu haller; fikrime, ruhuma şok oldu, Çok şeyler kaybettim eyvah... Yunus Emre gibi olana müjdeler vardır, Zararın neresinden dönersen kârdır, Yüce Rab bimiz, en büyük yardır, Çok şeyler kaybettim eyvah... (1991-Erzurum)
Fedakar Kahramanlar 'Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır! ' K. ATATÜRK Ne yüce varlıksın sen, ışık misâli! Bastığın yeri hemen aydınlatan, Cahilliğin ağzına gem vuran, Fedakâr insan öğretmenim... Baktım; kara tahta, dizilmiş sıralar, Öğrenci dolu, cıvıl cıvıl sınıflar, Hayatın rengarenk her köşesi, Senin gül mekânın öğretmenim... Bilginle, sevginle bizi yoğurursun, Aşk ve şevkle her gün doyurursun, Beynimize, kalbimize ne hoş konuşursun! Kahraman yürek, can öğretmenim... Çiçekleri sevgiyle sulayan bir bahçıvan, Boş petekleri bala kavuşturan bir arı, Aklın, vicdanın ve bu hayatın ilâcı, Hepsinin sanatkârı sensin öğretmenim... Her sabah aynı azimle koşarak gelirsin, Sana ihtiyacımız var, iyi bilirsin, Okutur, öğretir, gözyaşlarını silersin, İnsanlık âbidesi, güler yüzlü öğretmenim... Evrende, senin için ne yazılsa, ne çizilse, Ufkun ötesinde, peşinden ne türküler söylense, O güzide değerini asla ifade edemez, Gönüllerin sultanı, coşkulu öğretmenim... Yüce Everest gibi daima zirvelerdesin, Hiç üzülme boş ver, kıymetini bilmeyenleri! İçi cevher dolu, o nurlu kalbini sezmeyenleri, O geniş ufkunla hoş görüver öğretmenim... Akıl ve bilimi sunmuş, vatan evlâdına yol göstermiş, Gelecek nesil, sizin eserinizdir! demiş BAŞÖĞRETMEN; Ulu öndere, Tamam! deyip, hiç yılmadan yola koyulmuş, Benim, ATATÜRK bakışlı öğretmenim... Asırlar, çağlar aşık olmuş gibi hep seni konuşacak, Gökteki yıldızlar, gezegenler, melekler selâm duracak, İnan bana! Gelecek günler şöyle haykıracak: SAĞOLUN; GÖNÜL DOSTU, FEDAKÂR KAHRAMANLAR!... (24 Kasım 2004 - MANİSA)
Hayallerim Konuşuyor İdrak ile pençeleşen nefsim, Tefekkürle inleyen kalbim, Veciz sözlere hasret dilim, Vicdanımın dar sokaklarındayım... Kalbe açılan karanlık dehlizler, Başı boş dolaşan perişan hücreler, Diz boyunu aşan cürümler, Gönlümün derinliklerine indim... Ben ne kadar boşa kürek çekmişim, Gülistana giderken dikenli yola girmişim, Heyhat! Kendimi kaptan zannetmişim, Şaştım kaldım kendi kendime... Günahına ağlayan göz yaşları, İçini döken ak satırları, Hizmete koşan dinç ayakları, Şimdi yeniden karar kıldım... (Nisan 1991-Erzurum)
Nefs İle Muhabbet 'Doymak bilmeyen nefislere ince mesajlar' Nefsim! Hayatından memnun musun? Acı da olsa beni dinle? Büyük hakikatleri biliyor musun? Bu gençlik elbet bir gün gidecek, Ruhumuz terhis olup kabre girecek, Etimiz, derimiz toprağa dökülecek, Hesap sorulacak, berzahta başlayıp, Açığa dökülecek etti isek ne ayıp, Vücudumuz titreyip, gözlerimiz ağlayıp, Amel defterleri havada uçuşacak, Herkes şaşkın, heyecanlı bakışacak, Hak ettiğine mutlaka kavuşacak, Hu sesleri dinince, İsrafil, Sur u üfürünce Âlem, kıyameti görünce, Amelimiz mizana vurulacak, Tek tek hepimize sunulacak, Kaybedende, kazananda bulunacak, Sırat; kıldan ince, kılıçtan keskin, Mümin isen geçersin sakin, Talihsiz isen perişan halin, Yükselirsen belki; Adn, Firdevs Cenneti ne, Düşersin belki; cehennem ateşine, Kulak ver, artık vicdanının sesine, (Nisan 1991-Erzurum)
Nurlu Peygamberimiz 'İnsanlığın son kurtarıcısı efendimizin doğum günü anısına' Senin için yaratıldı bu kâinat, Selâm verdi; melekler, semâvat, Şefâat eyle ümmetine ey Resûl! Dökülüyor dudaklarımızdan salâvat... Hep ümmetine rehberlik ettin, Yüce Allah ın yoluna sevk ettin Şefâat eyle ümmetine ey Resûl! Kalbimizi, ruhumuzu sen serinlettin... Cennet ile müjdeledin müminleri Ateş ile korkuttun münkirleri, Şefâat eyle ümmetine ey Resûl! Seni arzular hakikat erleri... Mübarek dilinden okudun Yüce Kur ân ı, Aydınlattın; ufukları, bütün cihanı, Şefâat eyle ümmetine ey Resûl! Senin yoluna verelim bu canı... (Nisan 1991-Erzurum)
Sızıntı 'Hakiki ilim deryasının incisine' Ruhumuza kanat taktın, Kalbimizi aydınlattın, Seni seviyorum Sızıntı, İman meşâlesini yaktın. İlmi, hakikâti bize sundun, Gönlümüze taht kurdun, Seni seviyorum Sızıntı, İnançsızlığı kalbinden vurdun. Sayfalarında kendimi buldum, Anladım, ben bir kuldum, Seni seviyorum Sızıntı, Senimle vicdanımı okudum. (Nisan 1991-Erzurum)