Ş İ İ R L E R II Yazan:Uçar Demirkan K İ Ş İ O Ğ L U



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Söyle, üzmesinler onu. Ele güne muhtaç olmasın. Hâlâ sigara. Çünkü gücüm var biraz daha.

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI. Nİsan AYI BÜLTENİ. Sevgİ Kİlİmlerİmİz

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

ISBN :

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer


Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İsa nın Doğuşu

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İsa nın Doğuşu

TİLKİ İLE AYI Bir varmış bir yokmuş, Allah ın günü çokmuş. Zamanın birinde bir tilki ile bir ayı yaşarmış. Bir gün bunlar ormanda karşılaşmışlar ve ar

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır.

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

gece bana gündüzleri uğramaz gece uykudayken gelir şşşşşşt deyince ağzı şarap tadındadır hatıralarım karışır

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman

Elişa, Mucizeler Adamı

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

Sevilen Oğul bir Köle Oluyor

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

kural tanımayan cafer Adı-Soyadı:...

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Ateş adamı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

-Mutlu/üzgün-kızgın/korkmuş/şaşkın-canlı/cansız-düz/eğri-hızlı/yavaş-sabah/öğlen/akşam-gün-haftaay-yıl

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

1. Aşağıdakilerin hangisi eşsesli bir sözcüktür? A) felaket B) deprem C) biz D) bit

Turkiye' ye dönmeden önce üniversiteyi kazandığımı öğrenmistim. Hayatımın en mutlu haberini de orada almıştım.

Perşembe İzmir Gündemi

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

Murat Çelebi 2. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan

BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık. Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel özelliklerini ifade ettik. Atatürk ün

CÜMLE BİLGİSİ. ( Cümle değildir. Anlamı yok)

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı

Küçüklerin Büyük Soruları-2

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

ZİHİNSEL PROGRAMLAMA - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ZİHİNSEL PROGRAMLAMA

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur.

SÖZCÜKTE YAPI (KÖKLER) 1. Aşağıdaki altı çizili sözcüklerin hangisinin kök ve ek ayrımında yanlışlık yapılmıştır?

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

HAZİRAN 2014/2015 ANASINIFI BÜLTENİ. Haziran 2015 Bülten

Ali VAROL'un Blog Sitesi

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

Umutla, harabelerde günlük turuna çıkmış olan bekçi Hilmi Efendi yi aramaya koyuldu. Turist kalabalığı Efes sokaklarına çoktan akmaya başlamıştı.

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması BEZELYE TANESİ

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Bay Çiklet in Bahçesi

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ ŞUBAT

Adım-Soyadım:... Oku ve renklendir.

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ.

A2 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO:

Transkript:

Ş İ İ R L E R II Yazan:Uçar Demirkan K İ Ş İ O Ğ L U Kişioğlu ay toprağı denli Süzülmüş-arınmış Atmosfersiz-basınçsız-mikropsuz Melek elli Çocuk bakışlı-bilge gülüşlü Kişiliğine susamış Kişioğlu temiz saman yollarınca Kişi ayağı değmemiş Ellenmemiş bir genç kız Yıldız bakışlı-güneş ağlayışlı Mutluluğa bel bağlamış Kişioğlu aramalarla dolu bakışlarında Atılımlar-yıkımlar-ölümler içinde Kirlenmiş-çiğnenmiş Başkalarınca-doğaca-toplumca Örselenmiş Kendi özünü yıkmada kişioğlu Uzayları yeniden kuracak yerde Niye?. D E L İ S E V İ Ve içinde buruk-devinimsiz-ağırlıksız bir acı Ana rahminde bir yavru Büyüyecek Büyüyecek Büyüyecek Ağzına-burnuna-tinine Kumlarca dolacak Nefes alamayacak Uyuyamayacak A-ğ-l-a-y-a-m-a-y-a-c-a-k-s-ı-n Yalnızlığın ağısı Damağına yapışacak-irinmişçesine Uçsuz bir çölde delice Dört bir yana koşacak Koşacak Koşacaksın Fırtınalar içinde Yitik bir gemice 1

Garip değil mi Y-o-r-u-l-m-a-y-a-c-a-k-s-ı-n Ve beynine çakacaklar onu Yüreğin sesinden balyozlarla Dilin ağzının içinde Küçülecek Küçülecek Küçülecek Dua etmeyi D-ü-ş-ü-n-e-c-e-k-s-i-n Ölümü özleyeceksin belki de Deliriyor musun ne İnleyeceksin yaralı bir köpekte Nasıl yaşarlar Sayrılılar-düşkünler-kimsesizler N-a-s-ı-l d-a-y-a-n-ı-r-l-a-r Ne beklerler yaşamdan Ve kişilerden Anlayamayacaksın Ve o gelmeyecek O aranan-o beklenen-o özlenen O bulunamayan-o var olamayan-o T-u-t-u-l-a-m-a-y-a-n Sen Tanrı Değilsin Ki Sevmeyi denemeyi D-ü-ş-l-e-y-e-c-e-k Ve sonunda Evrenin-kişiliğinin-direnmenin sonunda Tükeneceksin Tükeneceksin Tükeneceksin Karanlık ve dipsiz bir denizde Boğulup gideceksin Budalaca Mı Ne? S E V İ Şimdi sen kalk gidelim diyorsun Hep böyle söylüyorsun Olur gidelim ama Kime-nereye-niçin bilmiyorsun 2

Bir şu kesin Bunu tüm acunda algılıyorsun Ulu bir sıkıntısın-tomurcuklanmak istiyorsun Ama gizli eller Gencecik oğlanları öldürüyor bak Bak yeni filiz kızları tutukluyorlar Bunalıyorsun-üzülüyorsun-sürgünsün Belki ağlıyorsun da Sevmek istiyorsun-çağın en zor işi Sevilmek istiyorsun-olacak şey değil Biliyorsun da Başka uzaylıların çöplüğü olan Bir evrende yaşıyoruz belki de En iyisi kalk gidelim diyorsun İyi de yapıyorsun Kalkıp gidiyoruz da Ama kime-nereye-niçin bilmiyoruz Tek sığınak sevişmek Zorunlu durak olmalı Bilgisayar komutu olmadan Bedenini geriyorsun İyi ama ölenleri ne yapmalı? V E G A L I L A R A Biz evrenliler ne çoğuz bilemezsiniz Öldürülmekle tükenmiyoruz Sözgelimi kırgınlar-siz belki bilmiyorsunuz Haydi eski çağların sayrılığı vebayı geçelim Ya kolera-sıçan sayrılığı Çocukları ve yaşlıları kurutan Canını çeşme gibi akıtan Ya verem-ne güzel ad bulmuşuz İnce hastalık-sevdalıları öldüren Ya o sıtma Çalışan çalışmayan işçilerin Irgatların-yarıcıların göz ağrısı Hele kanser-paralıların sayrılığı Uzaylı-belki başka acunlardan gelen Biz evrenliler ne çoğuz bilmezsiniz Öldürülmekle bitmiyoruz Savaşlar İlki-sen çok ürettin-ben çok ürettimden çıkmış İki yalvaç oğlu arasında Sonra din-sonra ırk Para-madenler-toprak-su için en sonunda 3

Küçükten başlamışız işe Becerikliyizdir-işi büyütmüşüz Tank-denizaltı-uçak-füzelerle Yüce bir elektronik beynin Programını uygulamışız sanki Tükenelim diye Ama olmamış En korkuncu ikinci evrensel-atom bombası Belki Venüs ten yollanan Mars tan belki de Biz evrenliler ne çoğuz bilemezsiniz Ama öldürmekle bitiremiyoruz Suyu kirletiyoruz-yaşamın başlangıç ortamı Balıkların-yosunların-yengeçlerin evreni Havayı zehirliyoruz-canımıza kıymak ister gibiyiz Oysa kuşlar ölüyor Çevreyi değiştiriyoruz Hayvanları öldürüyoruz-bitkileri kurutuyoruz-kesiyoruz Güya yaşıyoruz Harika temizleyicilerle dengeyi alt üst ettik Bu cezasız kalmaz Biliyoruz Kurtuluş için sıfır gelişme hızı Silahsızlanma diyoruz Uzayı delmeğe çabalıyoruz Geç kalıyoruz Biz evrenliler ne çoğuz Belki de biliyorsunuz Öldükçe çoğalıyoruz Dev kayalara çivilemişler kollarımızı Uzayların en acılı tutsaklarıyız Durmadan bağırıyoruz-çıldırıyoruz Deviniyoruz bilinçsiz ve amaçsız ya Aldırmıyor tanrılar-paralılar-yönetenler Belki sizler de aldırmıyorsunuz Oysa biz çözümü biliyoruz Verseler-üleşseler-alsak Biz kırgınları-savaşları-düzensizlikleri yeneriz Doğayı dengeler-uzayı avuçlarız Ve çok değil istemlerimiz Eşitlik-özgürlük-toprak-iş-emek Y U N U S B E N Z E R İ Dördüncü boyutu bilenlerdeniz Gönül gözüyle görenlerdeniz 4

İçi dıştan sezenlerdeniz Şükür elhamdülillah Sevgi damlasında yüzenlerdeniz Yaşam dergahında pişenlerdeniz Yokluk katına düşenlerdeniz Şükür elhamdülillah Evreni çözmeğe gelenlerdeniz Geldiğimiz gibi gidenlerdeniz Işık hızına erenlerdeniz Şükür elhamdülillah Altı başlı on iki kollulardanız Kara deliğe yollulardanız Hiçlik katını bulanlardanız Şükür elhamdülillah Adımız garip Uçar dellenenleriz Yedi kat göklerde dillenenleriz Üç yaşından bu yana hallenenleriz Şükür elhamdülillah T A N R I Y A İyi Güzel ama Neden bütün kulların kötü Oysa ne denli güzel yaratmışsın Şu gölü Pekiyi ama neden Bu kardeş boğuşması-didişmesi Vietnam da Türkiye de Gana da Neden kulların ölüşürler Yok yere Yok Sen bu denli kötü olamazsın Kötü olan yaratıkların Pekiyi ama neden kötüler Sen o denli iyisin ki Kötü yaratamazsın Bağışla beni tanrım Öyküler şeytan diyorlar Kötülük yaratıcısına İyi ama Onu da sen yaratmışsın 5

İçimize salmışsın Böyle diyor öyküler Niye? Biliyorum bağışlayansın O nedenle soruyorum bir kez daha Niye Yanıtlamasan da olur Çünkü sen büyüksün O denli ki-seni anlayamıyorum Neyse-neden Ama neden tüm kulların kötü Oysa şu dağı ne güzel yaratmışsın Ayın doğuşunu-güneşin batışını Ne düzenli kılmışsın Tapıyorum sana biliyor musun İlle şu kötülükler Beni kötülüyorlar Başkaldırıyorsam eğer Başkaldırmayı sürdüreceksem eğer Nedeni bu Sen bağışlayansın biliyorum -Kulların hiç bağışlamıyorlar Öldürüyorlar anlamsız- Onun için başkaldırıyorum Yalvaçlarına-yazılarına Gerçeğe varmağa çabalıyorum Bunu yapıyorsam eğer Sen yaptırıyorsun -Ama onlar öldürüyorlar- Bağışlıyorsun Beni kınayacaklar biliyorum Sövecekler bana Sana sen dedim diye Ama ne zarar Ben seni seviyorum ya Tüm yaratılmışları Bu bana yeter Ne denli öldürürlerse öldürsünler Önce mutlak eşitliğe Sonra mutlak gerçeğe ereceğim Seninle birleşeceğim 6

B O Ş Ne denli tıkasanız Oramı buramı boş Özgürlüğüne kavuşacak İçimdeki hava En sonunda Y U N U S B E N Z E R İ II Enerjiyle genleştik Zamanla anlaştık Maddeyle uzlaştık Şükürler olsun Uzaylarda kökleştik Güneşlere yaklaştık Evrenden uzaklaştık Şükürler olsun Çok idik bir leştik Var idik yoklaştık Yar ile koklaştık Şükürler olsun Y U N U S B E N Z E R İ III Sonunda zamana erdim Geçtim O na göğerdim Adına görece dedim Bana seni gerek seni Ay yüzünde dolandım Sonra güneşe yollandım Uzaya ulaklar saldım Bana seni gerek seni Hiç durmadım öğrendim Öğrendikçe dellendim Dellendikçe yüceldim Bana seni gerek seni Gün geldi buluşalım Dilsizce konuşalım Yoklukta varlaşalım Bana seni gerek seni 7

S Ü M E R L İ Bana uştasevi sundun Uştapedi oğluma İkisi yirmi beş kuruşa Günümüzün parasıyla Y A Ş A M Büyük bir deneydi yaşam Bir genç kadının gözlerinden girilip Bir topalın değneğinden çıkılan Bir oyundu yaşam Kuralsız-yasasız Bedenlerin birleşmesi Tinlerin biri birinde erimesidir İşçilerin grevi Köylü kadının çığlığı Ve orospuların gülümsemesidir Yaşam bir şişe şarapta yitmek Ve ne olduğunu Nereye gittiğini bilmemek Bilememektir G E N Ç K I Z Bir fırtınadır yataktaki kız Kendisini bırakırsa Bir uzay çiçeğidir bedeni Gizliyorsa Kopacakmışcasına gerilmiş Bir keman telidir Mutluluk diliyorsa Sonra bağırmak-ağlamak-korkmaktır Büyük bir kaçıştır Yataktaki kız Sonra yeniden açan bir güldür İstiyorsa A Ş K Aşk bir kovulmadır Gerçekler ülkesinden Ve dalmaktır boylu boyunca Yasaklara Yeniden dirilten bir uykudur 8

Aşk bir erkeğin tanrılaşması Kişinin doğaya başkaldırmasıdır Bir tanrı sunusudur aşk İnsanlığa Pallos tanrıdan O L U Ş U M Bir magmayım Patladı patlayacak Ve genç dağlara gebe Şimşeklerce çakacak Yıldırımlarca yıkacağım Mutluluğu buğday gibi saçacağım Evrene Haykıracağım Ve yeni bir tanrı yaratacağım adı zaman Tininde Patladı patlayacak Bir magma yığınıyım S Ö Z L Ü Ğ Ü N İ L K S E S İ Acunun giriş çıkışlarını kapatmış Açkıları tanrılara vermişler Para ve kutsal kılıçlar Nasıl kurtulmalı bu açmazdan Galiba tüm adsızparmakları kesmeli Belki de evrene ağıp gitmeli Samanyollarında ağnamalı Devinim eşittir yaşam Pekiyi akbenekleri ne yapmalı Akıldişinin çıkmasını mı beklemeli Alan taran bir evrendeyiz Kimler kırmış almaçlarımızı Sezgi ve düşünce ve tutku derken Amelimanda olmuş kalmışız Anakaraları tek tek kuşatmalı Yoksa birer andıç mı edinmeli Yorgun uyuz argın mı nasıl bilmeli Koşuşmak ve anı yakalamak ve görecelikle Arkalıçı bırakalım bir yana güzel Bu da bir artam mı yani Ne denli yalnızdır artık gün Yokluğun askatına bağlanmış 9

Gelgitlere kapılamaz üstelik Yıldızlar atlambaç oynuyor bak Son umut-uzaya bir atmık yollamalı Güneşin göbeğindeki ayazmada Ayırtı tartışmaları niye Bu kendi kendinle konuşmalar Garson-bir de aşlanmış bir bardak su Azmakların en temizinden S Ö Z C Ü Ğ Ü N İ K İ N C İ S E S İ Ne zamana dek baç verilecek Tükenmeyen bağnaz yöneticilere Bakaçları ters mi kullanıyoruz ne Aramızdaki bu bakışıklık niye? Tüm balçaklarımızı kırmışlar Balgümeci de işleyemeyiz gayri Neden açmasın bardakerikleri sanki Bengisuyu bulamamak niye? Her neni yeniden berkitmeli mi Sürekli boğaklıktan kurtulmak için Tüm bir budun ezilmiş bak Yeni bulaklar aramak niye? Geçer bu burağanlar da Bu burgaçlardan da kurtulabiliriz Yaşamdaki tüm bügetleri yıkıp Büklerde toplanmamak niye? S Ö Z C Ü Ğ Ü N Ü Ç Ü N C Ü S E S İ V E K A R D E Ş İ Atı tutsak bir arabanın cağına bağlanmış Sen-olgun caneriğim Alıcı kuşlar cırnaklasa neyse Cibreye dönüştürüyorlar seni Can çileğim Çağcıl olmalıyız öyle mi Ya bu çakıldakları ne yapalım? Hangi çalaptan el isteyelim Hangi evrenden çalkarlar getirelim Söyle çavuşüzümüm? Önce çapavullara karşı dursak Artık çarpınmak istemiyoruz Görünmez çaşıtları bir bilsek 10

Görkemli bir çatalağızsın öyle mi Ne dersin çan çiçeğim? Çavlanmaya görsün kötülük Hep çatkılar kurulur Çayırgüzeli tarlalara Cellatlar hep kırık çizgilidir Değil mi çalıkuşum? Oysa bir çepiçsin özgürlük peşinde Oluşun demir çözgüsü Hep çentilmek yazgılı Bir çitmik yaşam sanki Çiğdemim. S Ö Z C Ü Ğ Ü N B E Ş İ N C İ S E S İ Delişmen olmak güzel Acunda ve evrenlerde Dereotu kokusu ve tadında Yaşamak daha da güzel Yaşam küçük bir derslik Bak-herkes öğretici Pekiyi bu denetler neyin nesi Gereksiz ve yitirtici Dün yedik dişbuğdayını ya O erişilmez uygarlığın Dirimini tükettik özgürlüğün Kimin izindeydik ki neyin? Ditiyoruz geleceği Güçleneceğiz sanıyoruz O dönence yasak bizlere Boşuna mı deviniyoruz Bu düzmeciler gitmeli Yeni bir düzence gelmeli O düzenteker kırılmış işte Yenilenmeli O zaman devaynalarına bakmalı S Ö Z L Ü Ğ Ü N A L T I N C I S E S İ Ebembulguru keserse yollarını Ulaşamazsın sevgiline öyle mi Bırakırsın kendini yitmeye 11

Edilgensin Eğinmelisin özgürlük savaşına Eşitlik özgürlüktedir bilesin Daha çaba gerekiyor değil mi Edilgensin Ercikler uzanmış döllemeye Erden bağımsızlık çiçeklerini Sen Kısır da değilsindir ya Edilgensin Ergimelisin tüm kişilerde Bağlanmanın yolu bu bilmelisin Tüm erkleri edinebilirsin Edilgensin Ertemli olmak istiyorsun O zaman bu tutsaklığın sürer Esriklik sana yakışmaz mıymış Edilgensin Etçil kuşlar gibi yiyorlar Tüketiyorlar olgun eşeleğini Sen durmadan evrim diyorsun Edilgensin Nasıl kurtulacaksın bu labirentten Ermişleri nasıl bulacaksın Nasıl ergen olacaksın tez elden Edilgensin ELAZIĞLI FAHRİ TİRYAKİDEN DERLENMİŞTİR Aldı oğlan: Boz öküzü çifte koştum Buğday aldım bir yan saçtım Ben bir helal kar a düştüm Ben gelemem emmim kızı Aldı kız: Öküzünü kurtlar yesin Buğdayını kuşlar yesin Böyle kazanç yere girsin Kalk gidelim emmim oğlu Aldı oğlan: Kır atımın yemi yoktur Üstündeki çulu yoktur 12

Ayağında nalı yoktur Ben gelemem emmim kızı Aldı kız: Saçlarımı yem ederim Entarimi çul ederim Altınımı nal ederim Kalk gidelim emmim oğlu Aldı oğlan: Annen duyar-baban duyar Ardımıza atlı koyar Gelen atlı cana kıyar Ben gelemem emmim kızı Aldı kız: Annem duysun-babam duysun Ardımıza atlı koysun Sen geri dur-beni vursun Kalk gidelim emmim oğlu Ben gezerim gurbet eli Eller sarsın ince beli Sen sarmadın itin dölü Ben giderim emmim oğlu D E S T A N S I K İ Ş İ N İ N D E S T A N I Y A D A K O R K U Ü S T Ü N E Bir görüşe göre sürünüyordun önceleri Su yaşantından yeni çıkmış Giderek iki ayağın üzerine kalkmıştın Anımsıyor musun Maymun olmuştun Bir görüşe göre de ol dedi-oldun Daha ilk günden düşünüyordun Sıkılıyordun da belki Göğüs kafesinden dişiyi yarattı-ol-diyen Yalnızlıktan kurtuldun Mutlu olmalıydın ilk çağlar Sınırsız özgürdün Yalnızdın Zengin -Bu konuda herkes birleşiyor- Giderek bilince erdin 13

İlk kez korkuyu tattın gün batarken Sana ne yaptıysa bu korku yaptı Din yazılarına göre cennetten kovuldun Bilime göre mağarana sığındın Korkun yüzünden Eşin var mıydı-tutkulu muydun Yoksa bir dişiyle yatmadan da Gider miydin evrenden Sevişmeyi bilmezdin-bu gerçek İçgüdünle ürerdin Cennetten kovulunca örtünmüşsün Utancından Böyle diyorlar din yazıları Oysa-korkudan örtünmüştün Ölüm korkusundan Üreyememek korkusundan Sonra Yaşamak için öldürmeyi öğrendin Korkundu bunu sana öğreten Mağara duvarlarına resimler çizdirten Korkundu İlk toplum yaşamını da bu korku kurdurttu Kapkaranlık mağaranda Yalnızlık duygusunu öğrendin Mağara yaşamınla Sana tanrısız denebilir Bugünkü tanrı bilimde Oysa Sayısız tanrın vardı Hepsi korku üstüne En çok da ışığa tapardın bu nedenle Karanlıkları boğan Bir gün İki dalı biri birine sürterken Ateşi buldun Bir başka rastlantı Tekerleği buldurdu sana Artık kişi olmuştun Bilincin de gelişiyordu deneylerinle Ellerin yerine taşı-odunu kullandın Öldürmek için Yaşaman için bu gerekliydi Korkmaman için Düşünmeye başladın böylece 14

Hayvanları evcilleştirdin ilk kez Bitkileri üretmeyi öğrendin Balık tutmayı da biliyordun Bütün bunlar çevreni genişletti Evrenin ilk köylerini kurdun Senin gibilerden bilgisiz Yüzyıllarca yaşadın Toplumsal yaratık oldun Düşünmeyi öğrenmiştin ya Rahat duramıyordun artık Araştırıyordun Madenleri buldun korkun nedeniyle Güzellik duygun da gelişiyordu Karanlıktan korkmuyordun artık Ne yaptınsa bundan sonra yaptın işte Yaşamını kurallarla sınırlamaya koyuldun Bu-yen i yaşamında zorunluydu Böyle diyordun Mutsuzluk duygusunu öğrendin Tedirgin olmuştun bir kez Bitmez tükenmez savaşların başladı Benzerlerinle Ölmemek için Güzellik için Edinmek için Atlantis te uygarlaştın Sodom da tanrılaştın Mısır da ehramlaştın Öldün gittin Dağlarda dolaşıyordun önceleri Akarsulara-göllere-denizlere indin Kentler kurdun-yollar yaptın-gemiler Tanrılar yaptın Güzellik-iyilik-kötülük için Tanrılarla seviştin-yarıştın-savaştın Yenilmeyi öğrendin Kentlerin büyüyordu-gelişiyordu Sana benzeyen Senin gibi olmayanları gördün Savaştın-barıştın onlarla Uluslaştın Bu korkudandı Sonra Musa çıktı karşına Senin bildiğin kuralları 15

Sana tanrı kuralı olarak söyledi İnandın Daha bir tedirgin olmuştun Kişiliğin ikiye bölündü bu yüzden İnanan-deneyci düşünülerin Yüzyıllarca savaştı Bazı kez bir önasyalıydın-savaşçı Bazı kez Afrikalı bir köle Mısır da Kız doğarsan çöle gömülürdün Diri diri Arabistan da Sakat doğarsan uçuruma atılırdın Isparta da Edinmek duygun tutkulaşıyordu İlk devlet deneylerine giriştin Benzerlerini özgürlüklerinden ettin Zayıfları Devletin adına-ulusun adına Daha da tedirgin oldun Korkuyordun Sonra para düzenini kurdun Paralı-parasız diye ayrıldın Toplumsallaştıkça mutsuzlaşıyordun -Bu böyle olmamalıydı oysa- Savaşların da korkunçlaşıyordu Topu buldun-tüfeği Bilim seni mutlu kılmağa çalışıyordu Sen ise kendini öldürmeğe Bilinçli Oysa sen evrenin döndüğünü bulmuştun Kendine karşın Musa yı canlandırmak istemiştin Kendini sevmeliydin Yapmadın Kendini kendine anlattın bazı kez Doğadaki-toplumdaki yerini biliyordun Sen her şeyi yapabilirdin İnanmak istemiyordun Müziğin-gökçeyazının-yontunun yanında Fiziği-kimyayı-toplumbilimi öğrendin Motoru yaptın-elektriği buldun-radyoyu Bunlar iyi şeylerdi Ama bir gün atomu buldun Kalktın-benzerlerinin kentine attın Diğerlerinin esenliği içindi bu-böyle diyordun Oysa gerçek neden korkuydu 16

Biliyordun Yüzyıllardır bu böyle olmuştu Şimdi de başka evrenlere gitmek istiyorsun Gideceksin İstemen yeterli yapman için Yine de sana basit bir soru Sen nesin? Koskocaman bir korku A S K E R İ N B A R I Ş T A Ö L Ü M Ü Yıl bin dokuz yüz altmış beş-aylardan ocak Hava soğuk mu soğuk Yağmurlu mu yağmurlu Cephanelik nöbetine geldi Bin dokuz yüz kırk beş doğumlu Recep Garaj nöbetinden Onbaşının garezi vardı Ondan buradaydı Sıcacık bir cip yerine Nöbeti devraldığında saat sekizdi Güneş yeni yolluyordu ışıklarını Bereketini evrene Hava soğuktu-nemliydi Bu ay bu lodos da amma esmişti hani Taktı Amerikan tüfeğini omzuna Recep Kütüklüklerini-teçhizatını düzeltti Bir sağa-bir sola gitti bir süre Sonra usandı Durdu baktı ağaca Bir sığırcığa-bir karabatağa-bir martıya Sonra omzundan çıkardı tüfeği Mekanizmasını açtı-kapadı Nöbetçi onbaşısına bir kızıyordu ki Sormayın O da ona Önce hafiften başladı yağmur Ahmak ıslatanlaştı sonra Sonra bardaktan boşanırcasına yağdı Başlangıçta hoşlanmıştı Recep yağmurdan İçindeki öfkeyi yatıştırıyordu 17

Ne de olsa Müslüman adamdı Öfkesinin yatışmasına sevinirdi Ahmak ıslatana çevirinde -Ahmak ıslatan-dedi kendince Dayandı İyice kudurmuştu işte hava -Ülen onbaşı yaptığını gördün mü- Bir nöbetçi kulübesi de yoktu ki Sığınacağı Şimdi daha iyi anlıyordu onbaşıyı Kalktı ayağa-sırtını dayadığı sandığı düzeltmek için Ve-gördü Bu sandıklar küçüktü Bilmediğiydi-görmediğiydi Üzerinde gavurca yazılar vardı Çekti-aldı bir sandığı aşağı Diğer sandıklar kaymadı İçinden dürtüyordu birisi Sandığı aç-sandığı aç Bu meraktı-bu meraktı Bir başka ses yanıtlıyordu Açma-açma-açma Bu korkulardı-çok çeşitli Sonra uzattı bin dokuz yüz kırk beş doğumlu Recep elini Sandığın telini-pat-diye kopardı Yirmi ki yaşındaydı-akıllıydı-dindardı Komutanlarını sayardı İlle de şu onbaşıya kızardı Açtı sandığın kapağını Recep İçinde yirminci yüzyılın demir leblebileri El bombaları Acemi yerinde görmüştü bir kez Ne de çok çeşitleri vardı o meretin Taarruz-savunma-sis-eğitim-manevra -İyi bellemişim-afferim bana-dedi Güldü Gülünce insan oluyordu Her işe sağ eliyle başlardı Yine öyle yaptı Uzandı birini aldı bombaların Pimleri üzerindeydi-emniyetteydiler Havaya atıp tuttu Yine güldü Kötüydü bu gülüşü kötü -Amerikan bombası olmalı-diye düşündü 18

Gitti yerine oturdu-ayaklarını uzattı Bomba karnının hizasında-elleri arasındaydı Pimini çekti bombanın-sonra bıraktı Dizlerinden bıçakla gibi kesildi gövdesi Gözleri-beyni uçtu-gitti kafasından Karnı paramparça oldu Elmacık kemikleri görüyordu Dudakları yerindeydi Bir garip kıvrılıp kalmıştı dudakları Kimsenin bilgisi yoktu öldüğünden O yoktu-teçhizatı yoktu-gözleri yoktu Kızan-gülen-donan-ağlayan gözleri -Yine lağım attılar istihkamcılar Ya da dinamit patlattı taş ocakçıları- Diye düşündüler arkadaşları Subayları-astsubayları Taa on nöbetine dek Orada öylece kaldı Saat onda nöbetçi onbaşı ageldi Değiştirmeye Sağa baktı-sola baktı yok Bağırdı Recep-Receep-Receep O sırada barınağa baktı Ve gördü Hemen gitti bölük başçavuşuna Tekmil verdi şaşırmış -Başçavuşum-bizim nöbetçiyi kurtlar yemiş- Başçavuş anlamamıştı ya Yine de kattı onbaşıyı önüne Gitti-o da gördü Bölük komutanına tekmil verdi Bölük komutanı tabur komutanına Tabur komutanı tugaya Tugay tümene tekmil verdi -Bir asker ölmüştü cephanelikte- Ondan sonra rütbe sırsıyla Gidildi-Recep görüldü Tabur komutanı ve karargahı Bölük komutanı Takım komutanları Astsubaylar Öğlene dek nedeni tartışıldı olayın Recep günün adamı olmuştu Tabur çapında üne ermişti Sağlığında sözü bile edilmezdi 19

Çavuşlar-onbaşılar horlardı onu yalnızca Söverdi-döverdi Kurtulmuştu belki de Ama zaten kurtulacaktı İki ayı vardı tezkereye On beş de yol izni verdi mi bölük komutanı Bir buçuk ayı kalıyordu hepi topu Savcı geldi-yargıç geldi-danışmanlar geldi Öğle yemeğinde Oturuldu-yenildi-içildi Sonra kalkıp Recebin başına gittiler Çektiler-çıkardılar yarım bedenini Sedyeye-cankurtarana koydular Yatırdılar götürüp Hastanenin ölü odasına Soğuktu Bölükteki kaydına bir kırmızı çizgi çektiler Yukarıya olayın nedenini yazdılar -Beş ocak bin dokuz yüz altmış beş günü saat dokuzda Bin dokuz yüz kırk beş doğumlu Hasan oğlu Recep Haktanır Cephanelik nöbetindeyken Şiddetli fırtına nedeniyle Cephanenin üzerindeki branda bezi Bir el bombası sandığını aşağı atmıştır Bu nedenle olan patlamada Recep Haktanır ölmüştür Arz olunur- A S K E R İ N B A R I Ş T A Ö L Ü M Ü İ K İ Eleşkirt in Daltaban köyünden Satılmış Çorlu da yapıyordu askerliğini Eleşkirt nere-çorlu nere Nedeceksin hemşerim-askerlik gelir başa Doğduğunda yatırlara satmıştı anası-babası Devlete değil Devlet baba bu-dinler mi -Gel bakalım askere- Kalktı-geldi Satılmış Tek sıkıntısı namazını kılamıyordu düzenli Sık sık abdest tazeliyordu ama Eğitim-karavana-nöbet Askerlik geçiyordu Askere gelmeden evermişlerdi Satılmış ı İki öküz-üç koyuna 20

Halı vaktı yerinde de değildi babasının Yıkılmıştı fukara Ama oğlunu baş göz etmişti ya sonunda Borç gırtlağına kadardı askere gelirken Borcu kim takardı kara Ayşe varken Hem gençti-güçlüydü-ne çıkar -Borç yiğidin kamçısı-der çıkardı işin içinden Evliliğinin devresi sene askere geldi Piyadesin dediler-manisa ya gidecen Manisa ya gitti Kura çekecen dediler-çekti Çorlu ya gidecen dediler-gitti Hiç de kötü geçmiyordu günleri Ekmek elden su gölden Bedava yaşıyordu Bir de küfür yemeseydi Dövsünlerdi-zararı yok İllaki sövmesinlerdi. Mektubu da geliyordu sıladan O da yazıyordu Selam dolu-saygı dolu Asker mektubu -Şimdi selamlara başlıyorum - Diye dolduruyordu mektubu -Yüksek bir Türk gencine takdimdir..- Diye mektuplar geliyordu sıladan Anasından-babasından-kardaşından-bacısından Akrabasından-komşusundan-dostundan Askerlik dediğin nedir ki Gelip geçiyordu işte Geçiyordu ya-deliyor da geçiyordu Son günlerinde İyice canı sıkılıyordu Satılmış ın Avrattan mektup gelmiyordu Anadan-bacıdan Bölük komutanına da bir tutuluyordu ki Sorma gitsin Bırakmıyordu sılaya Öğrensin-dönsün-gelsin Çavuşla da iyi takışmışlardı hani Katil olacaktı şu asker ocağında Ciğeri beş para etmez bir çavuş için Sıkıntıdan Nöbetçi kulübeleri arasında Gidip geliyordu Satılmış 21

Kafasını iki bir yana sallıyordu Boşa koyuyor dolmuyor Doluya koyuyor almıyordu -Kardaşım Satılmış Senin kara Ayşe İyicene yolunu şaşırmış Köyde çay başına çekmediği Delikanlı komadı Derler ki-bir de çocuk aldırdı Allah sonunu hayreylesin Sana da sabır versin Hadi kal sağlıcakla Sadıcın Amet- -Köyde çay başına gitmediği delikanlı kalmamış Irgatların kel Hüso dahil- Anlaşılıyordu şimdi Neden mektup yazmadıkları Bu da başına gelmişti asker ocağında Bir tıkırtı duydu-kulak kabarttı O an aklına düştü işte Tüfeğinde dolu şarjör vardı Bu iş burada bitmeliydi-dahası yoktu Ne ummuş ne bulmuştu şu dünyada Parasız-pulsuz Çulsuz-çomaksız yaşamıştı bugüne dek Sonra iki öküz üç koyuna evlenmişti Sütsüzün biri çıkmıştı gavurun kızı Boynuzlatmıştı işte-ötesi yok Kan temizlerdi artık bunu -Kimin kanı- Aklı bu soruya takıldı kaldı -Kimin kanı- -Köyde çay başına gitmediği delikanlı komamış Borç iki bin beş yüzü buldu İnsanlıktan çıktık ağa yanında İlle de şu çavuşun yaptıkları Ya bölük komutanına ne demeli Nolurdu izne gönderseydi ya- Nizamiyede gidip geliyordu İki nöbetçi kulübesi arasında Saat gece yarısı olmalıydı -Yaşayamam gayri-diyordu -Neden yaşayayım Neyim ben Neye yararım- Durup durup geziniyordu 22

Üşüdü birden US damgalı nöbetçi kaputuna büründü Gitti nöbetçi kulübesine girdi Tüfeği omzundan çıkardı Namlusunu çenesinin altına dayadı Rahat düşünmek için yapmıştı bunu Buz gibiydi tüfeğin çeliği Ürperdi -Yaparım yapacağım- Dedi içinden Tetiği boşluğa getirdi Ölümle yaşamın sınırındaydı -Nasılsa geçecen öbür yana Satılmış Bir ayak önce olsun- Dedi ve asıldı tetiği Kurşun çene altından girdi Üst kafatasından çıktı Nöbetçi kulübesinin tavanına Saplandı Kaldı Uyandı bütün tabur gürültüye Tüm nöbetçiler uyandı Nöbetçi çavuşu-subayı-amiri uyandı Nöbetçi amiri tugaya tekmili verdi -Bir nöbetçi kendini vurmuş Nöbet yerinde Nizamiyede Adı Satılmış-soyadı Cırlak Eleşkirt in Daltaban köyünden Sevkiyatı yerli yapılmış Eleşkirt askerlik şubesinden- Hava sıcaktı-güzeldi Mevsim yazdı Satılmış öldüğünde Bir baykuş ağladı öldüğüne A S K E R İ N S A V A Ş T A Ö L Ü M Ü Doğdu doğalı şanssızdı zaten Bildi bileli ters giderdi işleri Oysa dindar adamdı Beş vakit namazındaydı Niyazındaydı Bunca adam gelip gitmişti askere Burnu bile kanamamıştı birisinin 23

Kör olası savaş bula bula onu bulmuştu Bu sınır taburunda Yaban da amma sert çıkmıştı haa İki piyade-üç tank tümeni geliyordu Üzerlerine Böyle diyordu gözetleme Böyle diyordu bilgi toplama Dün akşam gözünü bile kırpmamıştı Sabaha kadar Uyuyamamıştı korkudan Ölmek korkusu Nöbet de tutmuştu-bir üç nöbeti Gezinmişti aşağı yukarı Devriye defterleri imzalamıştı Bütün bunlar engellemiyordu yaşamını Büyükler savaş istiyorlardı -Bey atları tepişir arada at sinekleri ölüşür- Dedi kendi kendine Güldü Sağındaki solundaki manga erleri güldü Çok sürmedi bu gülüş Yabanın topçu atışı başladı Gömdü başını siperin içerisine İyice büzüldü Önünde doksan santim kalınlığında toprak vardı Şarapneller cıv-cıv ötüyordu İki bir yöresinde Gelmişine geçmişine dua ediyordu Ölmüşüne M-1 tüfeğine daha bir sıkı sarıldı Çavuşun sarsmasıyla uyandı En mutlu uykusundan Şaşırdı kaldı Donuk donuk baktı çavuşuna -İyi ama bu gürültüde neden uyanmadım- Diye düşündü Kafasını salladı iki bir yana Çavuş emri veriyordu- o dinliyordu -Karşı tepede on beş tank Ve bir takım yaban piyadesi var Saat altıda saldıracaklar Hazır olun- -Sen mesafe kartını da hazırla- Kim uğraşacaktı mesafe kartıyla Savaş durumundaydılar artık Bunun ötesi yok 24

Ölümle yaşam arasında Yine güldü-zavallı Zavallılığına Oysa güçlüydü-kuvvetliydi Yalnız işlenmemişti Hamdı Biraz sonra tabur habercisi geldi takıma Takım komutanı çavuşları çağırdı Bağırdı suratlarına Tüm tabur toplandı Tabur komutanı konuştu Vatanlı-milletli-bayraklıydı konuşması Beline mayın bağlayıp Tankın altına yatacaktı -Yapamam-diye düşündü ilk kez Bu bir emirdi-yapmalıydı Karşıt durumda ölüm zaten vardı Oysa bu yeni teklifte kurtuluş vardı Çaresiz uzandı mayına Aldı çavuşundan-beline doladı Şimdi o bir kahramandı Eline ayağına kapandı bölük komutanının Şehit olacak diye -Hakkını helal et-dedi Sabah sekizde sökün etti Gavurun tankları Yanlarında piyadeleri vardı Tanklar yaklaşırken allahına yalvarıyordu -Allahım..Bana da cennetlerinde yer ver- Yaban tankları da pek insafsızdı Tepelerine düşmeğe başladı mermiler Başını kaldıramıyordu siperden Bir ara başını kaldırıp baktı Ve gördü Üzerine geliyordu yabanın Amerikan tankı Büzüldü siperde -Yüz yıl daha yaşarım-diyordu -Bu vartayı atlatırsam eğer- Ama atlatamamıştı işte Gavurun tankı aşıyordu tepesinden Pimi çekti çıkardı Elleri-kolları-parmakları-tırnakları Dört bir yana dağıldı Bir yaban tankı yoktu artık Bir gavur tankı O da yoktu 25

Şehit olmuştu Ama-o sıralar çok şehit oldu Ne borazan öttü baş ucunda ağır ağır Ne tabutunu bayrağa sardılar Hatta elbiseleriyle bile gömemediler Törece Anasına-eşine birer yazı yazıldı Milli Savunma Bakanı imzalı Mektupta bir de madalya vardı Bir maden parçası Kadıların iki gözü iki çeşmeydi Çevrelerinde gerçeği gizleyenler vardı Onun umurunda değildi oysa Savaşmak hele hiç O çekmişti pimi O yoktu-tank yoktu evrende Cennetlik olmuştu asker Sövmeden-dövmeden kurtulmuştu Ağlamaktan gizli gizli H A N İ F E D E S T A N I Doğduğunda-Hanife-diye bağırmışlar Üç kez kulağına Hiç kimse düşüncesini sormamış Karşıt çıkardı oysa Adının Hanife-olmasına Ama bunun önemi yoktu İlle de on sekiz yaşını beklemeliydi Özünü bulması Adını değiştirmesi için Böyle diyordu yasalar Hanife ne desin Oysa on sekizine geldiğinde İş işten geçmişti O korkunç dev Yiyip bitirmişti onu Ne yapsın Hanife kaldı ister istemez İsteyeni de çıktı verdiler O kişi değildi ki verenlerce Maldı Başlangıçta başkaldıramadı Ama-iki yıl dayanabilmişti bay Ahmet e Sonra gerçek kişiliğini buldu 26

Milena oldu sevgilileriyle Oysa kocası istemiyordu Onu başkalarıyla paylaşmak Boşanamazdı da artık Tüm değerlerini yitirmişti Toplum açısından Kız değildi-duldu Buruşturulup sokağa atılmış Boş sigara paketi Sustu çaresiz Kocası da çekilmez adamdı hani Tüm yurttaşlarını aldatırdı Allahın günü Para kazanmak için Sonra gelir evde zıkkımlanırdı Bir kızları vardı Evli kalma nedenleri Susardı İşte-tam karşısındaydı kocası Toplumun kölesi kıldığı adam Ya da kılmak istediği Başkaldırdığı Elinde tabancası vardı Gülüyordu Yaşamın anlamsızlığını yakalamıştı Kocasının tabancasının ucunda -Vur hadi-erkeksen vurursun- Dedi-göğüslerini açtı Hanife Adamın gözleri Göğüslerinde asılı kaldı Gülüyordu Hanife Adam tetiği çekti Vurdu Oysa yaşamalıydı Hanife Daha kaç yıl olmuştu doğduğu Gülüyordu Hanife Ölürken Adam gülüyordu Savcı geldi Avukatlar geldi Sorgu yargıçları Sonunda Hanife suçlu bulundu Beş yılla kurtarıldı adam Geride bir de çocuk vardı Böyle düşünüyordu toplum Ve de yargıçlar 27

Beş yılla kurtuldu adam Hanife-pisi pisine öldüğüne yandı Bu evrende Her şey olurdu Sustu Hanife Tüm evren sustu K U Y U C A K L I Y U S U F U N S O N U Toplumu bıçaklıyordu Yusuf, İki yüzlü Sürmene bıçağıyla Söğüt yaprağı Her toprağa giriş çıkışında Birkaç santim genişliyordu çukur Saatlerce kazıyordu Sonra bıçağını toprağa koyup Kazdığı toprağı avuçluyordu Çekiyordu-çıkarıyordu çukurdan Öldürdüğü toplumun İç organlarını söküyordu, Gün doğmamıştı işe koyulduğunda Kuşlar-kurtlar uyanmamıştı Uyanmamıştı tüm doğa Yöresindeki Muazzez uyanmamıştı Gocuğuna sardığı Bir mızrak boyu yükseldi güneş Kuyucaklı Yusuf durdu Namazın yasak saati-diye düşündü Hiç namaz kılmamıştı Bir kez daha yaşıyordu çocukluğunu Sürmene bıçağı her toprağa batışta Beş yaşındaydı-yarı insandı daha Anasını babasını kestiği Hayvanın birisi -İnsan olamazdı- Anacığını kurtarmak istemişti ama Gücü yetmemişti Parmağı kesilmişti üstelik Yusuf dört parmaklı eline baktı Daha bir derine soktu bıçağı Toplumun karnına sokarcasına Gözlerine sabah çiğleri dolmuştu 28

-Öyle düşünüyordu- Oysa ağlıyordu Durdu bir yol nefes almak için Döndü arkasına baktı Karısı uyuyordu ağacın dibinde Gocuğuna sarılmış Kardeşi Kıpkırmızıydı boynu Kana bulanmış Öğleye dek çalıştı Yusuf Kendinden geçmiş Toprağı kazdı-çukurdan attı Bir mezar boyu Bir mezar genişliği Sonra çıktı mezardan Koşarak karısına gitti Kaldırdı kucağına aldı-gocuğuna sarılı Tahsildar gocuğuna Hala uyuyor olmalıydı Muazzez Neden beyaz atına bindirip gitmiyordu? Tahsildar atına Gocuk kaydı karısının üstünden Açılmıştı Muazzez Boynunda bir çukur Çukurda kan pıhtısı Omuz başlarında kan vardı Ayıplarcasına gülüyordu dudakları Yanakları pürüzsüzdü Düzgünsüzdü Göz pınarlarında iki damla yaş vardı Götürdü çukura karısını Yusuf Gocuğuna yeniden sardı Sarmaladı Sonra üzerine ilk toprağı attı Öğle olmuştu Attı-attı-attı-attı Yusuf Toplumun yüzüne tükürürcesine Karısının mezarına toprak attı Erdemliydi karısı Canlıyı İnsandı On beş yaşındaydı O yoktu artık evrende Karısı Anası-babası yoktu 29