ÂDEM KELİMESİNDEKİ İLÂHİY YE HİKMETİ



Benzer belgeler
(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.)

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

zıtları gördüğü zaman birliği idrak eder.)

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu


Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

İSHAK FASSI. İshakî Kelime deki Hakkıyye Hikmetinin Açıklanması

İSmÂİl FASSI. İsmâilî Kelime deki Aliyye (Yücelik) Hikmetinin Açıklanması

_MEYVENIN ÇEKİRDEĞİ AĞACIN ÇEKİRDEĞİN NE AYNDIR NE GAYRDIR..._

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

makamından, hamdın tecellîsinden bahsederek başlamak gerçekten bize bir hediye diye düşünüyorum.

ARALIK 2013 SAYI 2 12/17/2013 1

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Başta bu hadis-i kudsinin kaynağını vereceğiz. Ayrıca bu hadis-i kudsinin manası ve hakikatını vereceğiz. "Levlâke" hadîsinin kaynakları şudur:

Hem cemâl hem celâl Cem makamında, birleme makamında, zat tecellîsine mazhar olan bir kâmilin huzurundayız Ken an er-rifâî Hazretleri yle ilgili bir

Şeyh den meded istemek caizmidir?

Nefsini Bilen Rabbini Bilir

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

Adeta Rabbimiz Efendimizi taltif ve teskin etmek,şevk ve gayretini arttırmak amacıyla huzuruna almıştır.

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- nurdan mı yaratılmıştır? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu büyük şeyhi Muhammedi Bakibillah'a yazmıştır.

Muhammed Salih el-muneccid

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

III. MİLLETLER ARASI TÜRKOLOJİ KONGRESİ Y A Z M A ESERLERDE SERGİSİ. 24 Eylül - 5 Ekim 1979 SÜLEYMANİYE KÜTÜPHANESİ.

Herkes bir arayış içinde

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

İNSANIN YARATILIŞINDA FITRAT- DEĞER İLİŞKİSİ VE FITRATA MÜDÂHALE / DEĞERLERİN AŞINMASI

Asr-ı Saadette İçtihat

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

"Ey insanoğlu, sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun" (Nisa Süresi :1)

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

Bil ki, Muhammed (s.a.s.) kul ile Rabb arasındaki nisbettir. 29

Cenâb-ı Hakkın kudretiyle kesif olarak yaratılan toprak;varlıklara bağrını açmış,analık yapmaktadır.

İBR ÂHİM. Hz. İbrahim (a.s.) ın ateşe atılması, Islam Art and Architecture, s Suad el-hakîm, İbnü l Arabî Sözlüğü, s. 315.

Question. Kur an ın (Defaten Ve Tedricî) İnişi. Dr.İbrahimiyan

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

NOT : ÎMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu Seyyid Nakib Şeyh Ferid Buhari'ye yazmıştır.

İbrahim Hakkı'nın İnsan-i Kâmil Anlayışı

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

Onuncu Söz, Yedinci Hakikat hakkında bilgi verir misiniz?

dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır.

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25


11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

1- İdrîs İDRÎS. Resûlullah ise, İdrîs in (a.s) remil ilmini bildiğini hadislerle. FUSUSU L HİKEM ŞERHİ - Hz.İdris FASSI

DİNLEDİM NEY DEN HASRETİ Pazartesi, 11 Haziran :59

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali

Açılış Konuşmaları 29 Mayıs 2015, Yenikapı Mevlevîhânesi, İstanbul

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

SORU:Ahir zaman alametleri, Ahirzaman alametlerinden abbasi meliki horasana vardığı zaman doğu tarafından iki dişli parlak bir yıldız çıkar.

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder.

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

ALLAH TEÂLÂ'YA ÎMÂN. Muhammed Şahin. ] تر [ Türkçe Turkish. Tetkik : Ümmü Nebil

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31

1. EÛZÜ ÖĞRENELİM ANLAMI. 1. Kovulmuş Şeytan dan Allah a sığınırım.

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

Erzurumlu İbrahim Hakkı (Rahmetullahi Aleyh)

Onuncu Söz, Mukaddime, Birinci İşaret hakkında bilgi verir misiniz?

AYET VE HADİSLERİN NURUYLA TASAVVUFİ YORUMLAR

Allah bizi ve seni te yid etsin, bil ki, Allah Teâlâ ya vâsıl

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)

Kur an ile Var Olmak

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Question NEHC'UL BELAĞA'DA KADIN

Ramazan ve Elest Pazartesi, 31 Temmuz :42

Kur an ın Özellikleri

NÛH FASSI. 1 Muhyiddîn-i Arabî, Fusûsu l-hikem, s. 37

HLM ye göre İÇ HUZURU

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Cenab-ı Hakk neden insanları yarattı, imtihan olmadan cennete gönderseydi olmaz mıydı, insanın Yaratılış Gayesi Nedir?

Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi;

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.

Betül Erdoğan.

İBNÜ L-ARABÎ NİN FUSÛSU L-HİKEM İNDE AYNA METAFORU

Question. Masumların (Allah ın selamı üzerlerine olsun) velayet hakkına sahip olduklarının delili Nedir?

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Üstat Hazretlerinin, çok hakikatleri aydınlatan güneş-ayna misalinden bu konuda da faydalanabiliriz.

Mevlânâ dan Bilgelik Katreleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Dünya: Ilahi bir TV kanalından ibarettir

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

SADREDDÎN KONEVÎ YE GÖRE KELİME/LOGOS DOKTRİNİ ÇERÇEVESİNDE TANRI-İNSAN İLİŞKİSİ (*)

Transkript:

ÂDEM KELİMESİNDEKİ İLÂHİY YE HİKMETİ 1- Âdemî Kelime Allah Teâlâ insanın varlığını en güzel biçimde halketmiş ve onu her türlü yüce vasfı kabul eden, celâl, cemâl ve kemâlin hepsini cem eden, ilâhî isim ve sıfatların mânâsını içeren ve varlıkta ilâhî zâtı izhar eden bir varlık kılmıştır. Eğer durum bu şekilde olmasaydı diğer mahlûkata karşı onun halîfeliği doğru olmaz ve gök cisimlerinin üstündeki meleklerin ona secde etmelerini Hak emretmezdi. Her yönden kuşatıcı ve kapsayıcı bir şekilde isimlerin tamamı kendisine öğretilmezdi. Geçmiş zamanlarda Allah a yakın olan kimse (İblis) bu yüzden makamdan düşürülmezdi. 12 Ken an er-rifâî Âdem kelimesindeki hikmet-i ilâhiyyeyi şöyle anlatır: CEMÂLNUR SARGUT 12 Abdülkerîm Cîlî, Hakîkat-i Muhammediyye, s. 9-10. 39

Âdem (a.s), hilâfet için yaratılmıştır. Âdem mertebesi, âlemde olan bütün mertebeleri kendinde toplamıştır. Âdem den başkasına bu istîdat ve kabiliyet müyesser değildir. Binâenaleyh Âdem, ilâhî mertebelerin aynası ve Hakk ın bütün isimlerinin zuhur ettiği yer olduğu için hikmet-i ilâhiyye ona nispet olunmuştur. Hakk ın küllî isimleri bir bakıma doksan dokuz, bir bakıma binbir isimdir. Cüz î isimleri ise sayıya hesaba gelmez. Zîra cüz î dediğimiz bu isimlerden murat, şu görünen görünmeyen mevcûdat içinde bulunan, ilâhî taayyündür ki nihayetine ermek mümkün değildir. Hâsılı kâmil insan, yeryüzünde, Hakk ın halîfesi ve emânetidir. Allah ona kendi isimlerini ve erişilmez hakîkatleri hediye etti ve beyan etti. Böylece de O, âlemin ruhu, âlem de onun cesedi gibi oldu. Ruh bedende, onda olan kuvvetler sebebiyle, tasarruf edip hâkim olduğu gibi, ilâhî isimler de kâmil insan için sanki bedendeki ruhanî ve cismanî kuvvetlerdir. Bu âlemde kâmil insan, o kuvvetler ile istediği gibi tedbir ve tasarruf eder (yönetir). 13 FUSÛSU L HİKEM ŞERHİ Hz. ÂDEM FASSI Görülüyor ki, Fusûs da Âdem den kasıt hakîkat-i Muhammedî dir. Hakîkat-i Muhammedî ilâhîdir. Zîra, bütün varlıklar ondan yaratılmıştır. Hazreti Peygamber in, Âdem çamurla toprak arasındayken ben vardım sözü, Âdem adı ile tecellî eden varlığın, Hz. Muhammed in hakîkatini taşımasındandır. O halde kâmil insan; amaçta ilk, yaratılışta sondur. Örnek verirsek: Bir şeftali yetiştirmek istediğimizde onun çekirdeğini toprağa gömeriz. Çekirdeği, şeftalinin hakîkati olarak düşünürsek, hakîkat ancak 40 13 Ken an Rifâî, Basılmamış Sohbet Notları, Cemâlnur Sargut arşivi.

toprağa gömüldüğünde yani, tevâzu (yokluk) içinde zuhur eder. Ağaç hâline gelir ve aynı hakîkati taşıyan dallar ve yapraklar ortaya çıkar. Ama kemâlin ortaya çıkışı şeftali iledir ve içinde aynı çekirdek vardır. Görülüyor ki, Âdem adı ile başlayan zuhur, Muhammed adı ile kemâle ermiştir. Sâmiha Ayverdi der ki: Hilkatten maksut insandır. Bütün âlem insandan ibarettir. İnsanın vücûdu hilkatten evvel âlemin gayesi idi. Fakat hilkat binası kemâlini bulduktan sonradır ki insan zuhur etti.... Fakat insanlığının mânâsına varamamış olanlar da lüzumsuz ve faydasız değillerdir. Nitekim yapraklar, çiçekler, dal ve budak meyvenin zuhuruna hizmet ettiği gibi, bunlar da asıl insanın vücûduna yardımcıdır. 14 İki kaşın arasında çekti hatt-ı istivâ Alleme l-esmâ yı ta lim etti ol hattan Hüdâ İki kaşın arasında düz bir hat çekti Allah Teâlâ bütün isimleri öğretti o düz çizgiden. 15 Zât-ı ilme Mustafâ, esmâya Âdem dir emîn İkisinden zâhir olmuştur ulûm-i enbiyâ. Resûlullah (s.a.s) Allah Teâlâ nın zâtî ilmine, Âdem (a.s) isimlerine mazhardır. 14 Sâmiha Ayverdi, Batmayan Gün, s. 99. 15 İhramcızâde Hacı İsmail Hakkı Altuntaş, Niyâzî-i Mısrî Dîvân-i İlâhiyyât ve Açıklaması, c. I, s. 240. CEMÂLNUR SARGUT 41

Enbiyânın (peygamberler) ilmi bu ikisinden meydana gelmiştir. 16 FUSÛSU L HİKEM ŞERHİ Hz. ÂDEM FASSI İlk beyit Âdem de (a.s) olan mazhariyetin ilâhî isimlerin hepsini topladığına işarettir. Bir başka mânâ, iki kaş tan murat celâl ve cemâl sıfatlarıdır. Hatt-ı istivâ, zü l-celâl-i ve l-ikrâmın tam zuhur yeri olan Hakîkati Muhammedî dir. Allah Teâlâ nın zâtının celâl ve cemâline sıfâtına mazhar olan ilâhî isimlerin hepsine kavuşmuş demektir. Ona şekil verdiğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman.... (Hicr, 29) âyetiyle üflenen ruhun izâfeti celâl ve cemâl olan feyz-i Muhammedî dir. Hz. Âdem feyz-i hakîkat-i Muhammedî ye mazhariyet ile mazhar-ı celâl ve cemâl oldu Bir başka mânâ: Âdem de olan akıl ve nefis cüzlerinin bulunması ve imtizaç ve birleşmesinden kalbin doğması ile Hakîkat-i Muhammedî ye istîdat kazanmasıyla Hakîkat-i Muhammedî feyzi ile ilâhî isimlerin hepsine mazhar olup Hakîkat-i Muhammedî ye vekil oldu Zât-ı ilme Mustafâ, esmâya Âdem dir emîn beyti, geçen beyti tefsir ve açıklaması gibidir. Yani Hakîkat-i Muhammedî den ibaret olan hatt-ı istivâdan Âdem e esmâyı tâlim ettiğini bu beyit açıklamaktadır. Çünkü vasıta olmada kalem mesâbesinde olan Hakîkat-i Muhammedî ile zâtî ilmi levh-i mahfuza çıkarıp Âdem e (a.s) hakîkatleri verdi demektir. Hakîkat-i Muhammedî ilm-i zât ile ruhların hakîkatlerini belirsizlik âleminden bilinirliğe vasıta olduğu ve ruhun hakîkat-i Muhammedî den izâfî olmasıyla Resûlullah (s.a.s), ebu l-ervâh (ruhların babası) ve Hz. Âdem (a.s) ebu l-beşer (beşeriyetin babası) olmakla öncekiler 42 16 İhramcızâde Hacı İsmail Hakkı Altuntaş, a.g.e., s. 243.

ve sonrakilere silsile ile enbiyâ (peygamberler) ve evliyâya onlardan intikâl etmiştir demek olur. 17 Esmâ ilminin (ilâhî isimlerin bilgisi) Allah tarafından Âdem e öğretildiği bilinmektedir. Burada öğretmekten maksat Âdem de o isimlerin tek tek tecellî etmesidir. Ama zâtı idrak edip bilmek Hz. Mustafa ya nasip olmuştur. Demek ki bütün nebîler, isim ilminden (Âdem den) zat ilmine geçişte ortaya çıkmıştır. Buradan da anlaşılacağı gibi, Allah ın varlık âleminde kendi hakîkatini görmeyi ve bu görüşle kendi sırrını kendine açıklamayı irâde etmesi yaratılışın sebebidir. Rahmân Kur ân ı tâlim etti, sonra insanı halketti, sonra da bunun beyan ve açıklamasını yaptı. (Rahmân, 1-4) âyetlerinde de buyurulduğu gibi, Allah Âdem de Rahmân sûreti üzere tecellî etti ve Âdem, ve lekad kerramnâ benî âdeme 18... sırrına mazhar oldu. Hz. Mevlânâ der ki: Yaratılmışlar, Yaratan ın, kendi güzelliğini görecek göz ve sevecek gönül aramasıyla zuhura gelmişlerdir. Varlıklarda görünüş hâlinden önce sen, ben yoktuk. Yalnız O vardı. Her şey O ndan ibaretti. Bugün bir ney gibi feryat eden insan da O ndaydı. Zuhura gelen her ruh, o âlemde Allah ın, Ben sizin Rabbiniz değil miyim? hitabına belî=evet demişti. Bu deyiş, ruhun ateş, hava, su, toprak, nebat ve hayvan şeklinde görünüp, insan olma macerasında ilk adımdı. Ruhlar 17 İhramcızâde Hacı İsmail Hakkı Altuntaş, a.g.e., s. 242-243. 18 Biz, hakîkaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları, (çeşitli nakil vasıtaları ile) karada ve denizde taşıdık; kendilerine güzel rızıklar verdik; yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık. (İsrâ, 70). CEMÂLNUR SARGUT 43

FUSÛSU L HİKEM ŞERHİ Hz. ÂDEM FASSI 44 o Elest toplantısından ayrılarak kadın, erkek bu âleme aktılar. Bir yandan da Tanrı güzelliğini görmeye ve sevmeye kabiliyetli gözler ve gönüller oldular. Öte yandan ondan uzak düşmüş olmanın yarattığı en büyük ayrılığın acısına düştüler. Şimdi: Ey bu dünyada bir ney misâli, vücutta mahpus kalanlar! O eski sazlığın birlikte oluş hâlinden mahrum bulunanlar! Ben, sözlerimi duyabilecek bir gönül arıyorum. Bir gönül ki, ayrılık ateşiyle parça parça olmuş bir sînede bulunsun ve bu gönüle ben o yüce Tanrı ya duyduğum bütün özleyişlerimi söyleyeyim. diyen ney, artık o Tanrı katından bu fânî âleme gelmiş ve bir insan vücudunda özleyişlerin en büyüğünü tatmış ve tattırmış bulunmaktadır. İnsan kendi aslından ve hakîkî vatanı olan Tanrı katından uzak kaldıkça, elbette en sahih vatana karşı bir sıla sızısı duyacaktır; bir gün tekrar vatanına kavuşmak için bir imkân ve zaman özleyecektir. İnsan, Allah tan kopan ilâhî cevherin iniş kavsini tamamladıktan ve bu kavsi tamamlamak için ateş, hava, su, toprak, nebat, hayvan merhalelerinden geçtikten sonra, yükseliş kavsine ilk adımı attığı noktada vücûd bulur. İnsan, ilâhî cevherin işte bu noktadaki görünüşüdür. Bu noktaya vardıktan sonra, insanın aslına dönebilmesi, yani Allah a ulaşması iki şekilde olur: Eğer ömrün akışını tamamlayarak, ölümle fânî olursa ömrünün bu şekilde akışından fazla bir şey kazanmış, büyük bir yol kat etmiş olmaz. Kendisinin, bu âlemde ne olduğunu bilmediği için, onun öteki âlemdeki hâli de yine bir bilgisizliktir. Fakat insan, bu dünyada bir üstün insana rastlar, yani bir mürşidin uyandırışı ile kendi cevherinin farkına varırsa, içinde duyduğu derin özleyişin kime ve nereye olduğunu anlamış olur. Allah ı önce dış âlemde sonra içinde bulur. Tanrı

varlığının insan içinde hissedilir hâle gelmesine tecellî denir. Tecellîye eren insan, kâinata Allah ın görüşüyle bakan ve baktığı her yerde yine Allah ı görme sırrına eren insan demektir. Bu hâl, insanın Tanrı sıyla tekrar biliş tutması hâlidir. Fakat yine de tam bir visâl (kavuşma) değildir. O kadar ki, insan, kemâl mertebesine erdiği zamanda bile kendi aslına karşı fakat daha tatlı bir özleyiş içindedir. 19 Hz. Mısrî Niyâzî ise, der ki: Ey bu cümle kâinatın aslını bir cân eden Âdemi kudretle ol cana sevip cânan eden Ey bu cümle kâinatın aslını bir can eden Âdem i kudretle ol cana sevip cânan eden Alleme l-esmâ ile hem tâc-ı kerramnâ ile Arş-ı âlâda melekler cem ine, Sultân eden Alleme l-esmâ (isimleri öğretti) ile hem tâc-ı kerramnâ (biz şerefli kıldık) ile Arş-ı âlâda (Tanrı nın en yüce tahtı) melekler topluluğuna Sultan eden Vech-i Âdemle cihân fânûsunu tenvîr edip Künh-i zâtına o vechi hüccet ü burhân eden Vech-i Âdemle (Âdem in yüzüyle) cihan fenerini nurlandırıp Aslını zâtına o yüzü hüccet ve delil eden Evveli Âdem, sonun hâtem kılup bu âlemin Hâtem-i Mahmûd u Âdemi zübde-i insan eden CEMÂLNUR SARGUT 19 Ken an er-rifâî, Şerhli Mesnevî-i Şerif, s. 3-4. 45

Evveli Âdem, sonun Hatem (peygamberliğin mührü ve sonu) kılıp bu âlemin Resûlullah ı (s.a.s) insanın zübdesi (özeti) eden Nokta-i pergâr-ı âlem Ahmed in zâtın kılup Sırrını kutb-ı hakîkat mazhar-ı Rahmân eden Âlemin pergel noktasını Ahmed in zâtı kılıp Sırrını hakîkat kutbu Rahmân ın zuhuru eden Enbiyâ vü Evliyâ hep mazhar-ı envâr-ı Hakk Mustafâ da her şuûnun cem edüp bir şe n eden Enbiyâ ve evliyâ hep mazhar-ı Hakk (Hakk ın mazharının) nurlarıdır Mustafa da her olayları cem edip bir iş eden FUSÛSU L HİKEM ŞERHİ Hz. ÂDEM FASSI 46 İsmi resmi mahv iken bu âciz ü bî-çârenin Nâmını Mısrî verüp dillerde âd u sân eden İsmi resmi yıkılmış iken bu âciz ve çaresizin Nâmını Mısrî verip dillerde ad ve şöhret eden. 20 Allah hakîkat-i Muhammedî yi zuhura getirerek bütün yaratılışı oradan başlattığından, kâinatın aslı tek bir hakîkattir, Âdem de o hakîkatin aynadaki aksidir. Âdem de Allah ın bütün isim ve sıfatları zuhur etmiş, Âdem bu hâliyle şerefli kılınmıştır. Ve yaratılmış bütün varlıklar ona secde ederek tâbi olmuşlardır. Âdem de tecellî eden nurla dünya aydınlandı. Zîra bu nur, Allah yerlerin ve göklerin nurudur. diyen 20 İhramcızâde Hacı İsmail Hakkı Altuntaş, Niyâzî-î Mısrî Dîvân-ı İlâhiyyat ve Açıklaması, c. III, s. 94.

Allah ın kâmil insanın gönlünde ortaya çıkışıdır. Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nuru, içinde çerağ bulunan bir kandillik gibidir ki o çerağ billur kandildedir, bu billur kandil, sanki parlak bir yıldızdır; doğuda ve batıda bitmeyen mübârek bir zeytin ağacından yakılır. Ona ateş dokunmasa da yağı hemen ışık verecek gibidir. O kat kat Nur dur. Allah Nur u ile dilediğini hidâyete erdirir. Ve insanlara hidâyeti sezmeleri için misâller gösterir. Allah her şeyi hakkı ile bilir. (Nûr, 35) Mânâsı şudur: O mişkât (kandil nişi) velînin vücududur. Zeytinyağı onun temiz olan gönlüdür ve Allah ın bu gönülle alâkası vardır. Çünkü Allah hadîs-i kudsîde: Ben ki Allah ım göklere ve yere sığmadım, ancak mümin kulumun kalbine sığdım buyurmuştur. O kandilin nurunun aksinden, âlemin vücudu nurla dolu, canlı, zinde ve tazedir. O nur hissedilmez, mânevîdir. Benzersiz ve keyfiyetsizdir. Bu nur nefisler ve akıllardan parlar. Nefisler ve akıllardan hayvanata ve hayvanattan namiyattan (bitkiler) cemadat (cansız varlıklar) üzerine bir hayat peydâ etmek için geçer. Bütün bu ışıklar, o nurun eserleri ve akisleridir. Binâenaleyh gerçek hayata, Allah ile kaim ve Allah ın halîfesi olan bir velî mâliktir (sahiptir). Gökte ve yeryüzünde bâkî olan bütün şeyler, onun nurunun aksi ile diridirler. Hayat onlara âriyeten (ödünç olarak) verilmiştir. 21 Dolayısıyla bu gönül, taşıdığı ışığın kaynağına delil olmuştur. CEMÂLNUR SARGUT 21 Cemâlnur Sargut, Ey İnsan, s. 524-525. 47

Bir zeytin ağacından yakılır. (Nûr, 35) Velînin canı, gönlü olan o kandilin zeytinyağı, kutup olmadan ve kemâle ermeden evvel parlaktır. Sevgilisine vâsıl olunca ve cüz külle bağlanınca, damla denize dönünce nur üzerine nur olur. Çünkü eğer o nurun, bir cüz ü ve yakını olmasaydı o nura bağlanamazdı. Cüzlerin hareketi daima kendi küllerine doğrudur. Nurun üzerine nurdan başka bir şey gelmez. 22 Evveli isimlerinin zuhuru, sonunu zâtının mührü kılan yüce Allah, Peygamber de tecellî ederek ummanı katrede gösterdi. Ve bu katrede zuhur eden zâtını âlemin merkezi yapıp bu merkezden rahmetiyle tecellî etti. Enbiyâ ve evliyâ hep o nurdan nurlandılar. Nurun kaynağını ise Hz. Mustafa da tecellî ettirdi. O istediğinden Hz. Niyâzî nin yıkılmış vücûdundan kendi hakîkatini lütfedip Mısrî yi şan ve şöhret sahibi etti. FUSÛSU L HİKEM ŞERHİ Hz. ÂDEM FASSI 48 Âdem Allah mıydı? Hâşâ! Fakat topraktan yaratılmış Âdem e melekler secde ettiler. Zîra Allah orada tecellî etmişti. 23 Sultan Veled Hazretleri buyuruyor ki: Hak Teâlâ yarattığı an yaratıcısını tanıması için insana yetenek verdi. Kendisinde bulunan azıcıktan çok olanı, sayıya gelmez olanı anlayabilmesi için sonsuz ve tükenmez sıfatlarından onun yapısına bir nebze bıraktı. Tıpkı bir avuç buğdayla ambarı, bir testi suyla denizi gösterebilmesi ve bilinir kılması gibi. 24 22 Sultan Veled, Maârif, s. 60. 23 Ken an er-rifâî, Sohbetler, s. 528. 24 Sultan Veled, İbtidâ-nâme, bölüm I, s. 9.