Prof. Dr. Osman HORATA TDE 472 Eski Türk Edebiyatı Ders Notları. ŞEYH GÂLİB Gazel



Benzer belgeler
ATEŞ GAZELİ Şeyh Gâlib'in Bir Gazelinin Şerhi

basılmıştır. XVIII. ASRIN GENEL ÖZELLİKLERİ Bu asrın önde gelen şairleri: Nedim Râgıb Paşa Kânî Seyyid Vehbî Sünbül-zâde Vehbî Fıtnat Hanım Şeyh Gâlib

*Edebi Sanatlar ve Örnekleri Mecaz. Teşbih

DİNLEDİM NEY DEN HASRETİ Pazartesi, 11 Haziran :59

ŞEYH GALİB İN DÜŞTÜ REDİFLİ GAZELİNİN ŞERHİ VE YAPISALCILIK AÇISINDAN İNCELENMESİ

Ömer Turhan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Nedim. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

International Journal of Languages Education and Teaching

International Journal of Languages Education and Teaching

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER

Prof. Dr. Osman HORATA TDE 471 Eski Türk Edebiyatı Ders Notları

temlerini işlediği şiirlerinden bazıları: Yol Düşüncesi, Sessiz Gemi, Rintlerin Akşamı, Ufuklar, Mehlika Sultan.

Insanı başa taç yaptım. Ne eğildim, ne de saptım. Acılardan ilaç yaptım. Aşık Şahturna Hayatı ve Şiirleri

Mehmet Aydın 5. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

mef ûlü / mefâ îlü / mefâ îlü / fa ûlün

ŞİİRDE ÂTEŞ (ŞEYH GALİB VE ŞEYH MUHAMMED ES AD ERBİLÎ NİN ÂTEŞ REDİFLİ GAZELLERİNİN KARŞILAŞTIRMALI TAHLİLİ) Özet

199- Güzellik. Bî-bedel gerçi ki yok hüsn ile senden gayrı Var mıdur hüsnüne de âyîne benden gayrı. Yusuf NÂBİ , Urfa G. 847/1.

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.)

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

Betül Erdoğan.

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır.

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ

Peri Kızıyla Çoban Hikâyesi, Orhan Seyfi Orhon, 1919, (Şiirler 1970)

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Çileler sıkıntı yoldaşın oldu Ömrüne her zaman kahırlar doldu Henüz açan gülün çok çabuk soldu Dört mevsim bitmeyen kış mıydın anne

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi.

Ali MEDET tarafından yazıldı. Cumartesi, 28 Nisan :49 - Son Güncelleme Cumartesi, 28 Nisan :54

Administrator tarafından yazıldı. Çarşamba, 27 Temmuz :46 - Son Güncelleme Cuma, 19 Ağustos :53

ilkokulu E-DERGi si 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda:

Şeb-i Arus İstanbul da: Mevlana nın vuslat gecesi bu yıl yine aşkın başkentinde!

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası

Gel Ey YA AŞK! Cumartesi, 28 Şubat :00

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

HAZÂN GAZELĐ NE FARKLI BĐR BAKIŞ Yavuz BAYRAM * - Avni ERDEMĐR **

Karşındakini Var Etmenin En Zor Yolu: DİNLEMEK - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Azrail in Bir Adama Bakması

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

NÂZIM HİKMETİN BİR YAZISINDAN

KARACAOĞLAN DEYİŞLERİ

Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmış sana Mey süzülmüş şîşeden ruhsâr-ı âl olmuş sana

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

ÄEKİM EKLERİ. Kardeşine kitabın yerini sor. (Senin) kardeşin: Tamlama (iyelik) eki. Kardeşin-e: Kime?: YÅnelme durum eki

1. HAYATI ESERLERİ Divan Vâridât Ankâ-yı Meşrık Devriyye-i Ferşiyye...17

Ana başa taç imiş. Her derde ilâç imiş. Bir evlât pîr olsa da. Anaya muhtaç imiş. seyin Nail Kubalı

Get to know Hodja Dehhânî Through Other Poet s Poems:

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

Mecazlar. mecaz vardır? 1. Benzetme (Teşbih)

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

Aşkın insanlar üzerinde etkin bir gücü, keskin bir egemenliği, yadsınamaz bir hakimiyeti, çürümeyen bir nüfuzu, dayanılmaz bir baskısı vardır.

(d.1286/1869-ö.1319/1902) âşık

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

SEYFETTİN YAZAR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

snevi den ( Me 8şirli) r H i k â y ele

Soner Güncan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Yıl III, Sayı 1/1, Ocak 2011 Kültürümüzde Arıcılık, Editörler: Emine Gürsoy Naskali, Hilal Oytun Altun. Yunus Emre nin Şiirlerinde Arı, Bal ve Kovan

Mevlânâ dan Bilgelik Katreleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Bu bölümde, bir edebî metinde sözlerin gerçek anlamlarıyla ilgili sanatlar yer alır. 1. İham

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.


Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

3 YAŞ EKİM AYI TEMASI

En güzel 'Anneler Günü' şiirleri

II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

Zikir hareketleri, 1 li, 2 li, 3 lü ve 4 lü ritmlerden kuruludur. Bu ritmler, kendi içlerinde değişik hızlarda uygulanır.

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar

Aşkı Yorgunluktan Koruyan ve Taze Tutan 6 Kural - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İblis, kendisine Hazreti Âdem e secde etmesi emredildiğinde ona secde

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

Müslim Uyğun. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 39, Erzurum 2009 Prof. Dr. Hüseyin AYAN Özel Sayısı

İ.Ö 100 Temel Eser. Kategori: Şiir Salı, 11 Ağustos :32 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF. Çanakkale içinde aynalı çarşı

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ I (BEYİTLERLE KURULANLAR)

Murat Çelebi 2. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Bayram namazları bayram günlerine takılmış bir namazdır. Bir salkım ki,ancak o zamanda koparılır ve o zamanda olgunlaştığından,onda derilir.

ALLAH veümit. Selim Gündüzalp

A) Eş anlamlı B) Eş sesli C) Deyim anlamlı D) Mecaz anlamlı. A) Kapıcı,yağmurun dinmesini bekliyordu. B) Uyandığında karşısında babasını gördü.

İSTİKLÂL MARŞI'MIZ. Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı.

KİTABİYAT. Mevlānā Celāleddin-i Rumî, Mesnevî 1-2/3-4/5-6, Nazmen Tercüme: Ahmet Metin Şahin, Kaynak Yayınları, İstanbul 2006.

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum!

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK

YUNUS EMRE LER VAR OLDUKÇA Salı, 09 Temmuz :17

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.

5. SINIF TÜRKÇE KELİME TÜRLERİ TESTİ. A) Ben ise yağmur yağmasını bekliyordum. Cümlesindeki isimlerin hepsi tekildir.

Transkript:

ŞEYH GÂLİB Gazel mefâîlün lü mefâîlün mefâîlün mefâîlün Gül âteş gülbün âteş gülşen âteş cûybâr âteş Semender-tıynetân-ı aşka besdir lâlezâr âteş Semender: Mitolojik, fareden az büyük, kertenkele cinsinden, ateşte yaşayan bir kuş. Ateşten çıktığında öldüğüne, ateşte çıkardığı bir sıvı sayesinde yanmadığına inanılır. tıynet: tabiat, huy; bes: yeter, kâfi Gül âteş, gül fidanı ateş, gül bahçesi ateş, ırmak ateş. Aşk yolunda semendere dönmüş olanlara lâle bahçesi olarak ateş yeter. Gazelde, tasavvufî aşka tutulmuş bir âşığın ruh hâli, dış dünyayı algılayışı tasvir edilmektedir. Herşeyiyle kendisini aşka veren, baştan sona aşk ateşiyle yaaanıp tutuşan aşık, her şeyi ateş olarak görmektedir. O adeta bir semendere dönmüş, her şeyiyle ateşi kendisine mekân tutmuştur (açık istiare). Beyitte baştan sona kırmızı renkler etrafında orijinal bir tablo oluşturulmuştur (tenasüp). Hemân ey sâkî bir sâgâr tutuşdur dest-i dildâra Gazabla bezme geldi şem -i meclisveş yanar âteş Ey sakî! Sevgilinin eline hemen bir kadeh tutuştur. O, meclisin mumu gibi ateş saçarak hışımla meclise geldi. Sevgili, meclisin mumu yani en itibarlı kişisi olarak kabul edilir ve kadeh önce ona takdim edilir.. Şair, onun meclise gelişini de tutuştur, yanar ateş gibi atişle ilgili kelimelerle vermiştir. Sevgili, her zaman hiddetli, acımasızdır. Burada kast edilen ise İlahî aşkt ise, sevgili de Allah tır. Ateş ise onun kahhâr sıfatına işarettir. Sakî ise ilahî aşk şarabını sunan sakîdir. Nesîm âteş çıkardı gonce-i bâğ-ı ümîdimden Bırakdı gülşen-i âmâlime berk-i bahâr âteş âmâl:emeller ; berk: şimşek Tan yeli ümit bahçemin goncasından ateş çıkardı. Bahar şimşeği, emellerimin gülbahçesini ateşe verdi. Âşığın emelleri ve ümidi bir bahçeye benzetilmektedir (tebih-i belîğ). Tan yeli eserek bahçedeki goncaların açılmasını sağlarken, onun ümitlerini ateşe vermiş, emelleri de bahar vakti sık sık karşılaşılan şimşeklerle yanmıştır. Soyut kavramlar somutlaştırılarak anlatılmıştır. Ümit bahçasinin goncası, ateşi, kanı temsil eder. Bunlar tasavvufî olarak kesrettir. Fakat önceki beyitler düşünüldüğünde, ümitlerinin ve

hayallerinin hep aşk ateşi etrafında olduğunu, aşktan başka bir şey düşünmediğini söylediği, anlaşılır. Hayâl-i hasret-i hâlinle âh etdikçe uşşâkın Şeb-i firkatde her dem ahterân eyler nisâr âteş firkat: ayrılık ; ahterân: yıldız Âşıkların, senin benini düşünüp hasretle inledikçe, ayrılık gecesinde her an yıldızlar ateş saçarlar. Âşık için, sevgiliden ayrılmak geceye benzer (t.b.). Bu âşığın ahlarının dumanına da benzer. Yıldızların bile, buna üzülüp ateş saçtıkları söylenerek hüsn-i ta lil yapılmıştır. Sevgilinin beni, maddi güzelliği ve kesreti temsil eder. Şairin, kendisini tam olarak kesretten kurtaramadığı anlaşılmaktadır. Burada kırmızı tabloya siyah da karışır. Bana dûzahdan ey meh dem urur gülzârlar sensiz Dıraht âteş nihâl âteş gül âteş berg ü bâr âteş dûzah: Cehennem ; dıraht: ağaç: berg ü bâr: yaprak ve meyve. Ey ay gibi güzel sevgili! Gül bahçeleri, bana sensiz her nefeste Cehhenne i andırırlar. Sanki ağaç ateş, fidan ateş, gül ateş, yaprak ateş, meyve ateş... Bu beyitte tablo daha da renklenmektedir. Sevgiliden ayrı düşünce de, her taraf, her şey onun için bir Cehennemi, ateşi andırmaktadır. Dem, kelimesinin de bir anlamı kandır. Bu sebeple bu sözcük tercih edilmiştir. Mürekkebdir vücûdu tâ ezel yekpâre sûzişden Anâsırdan meğer uşşâka olmuşdur dûçâr âteş Âşıkların vücutarı, ta ezelden beri yanmaktadır. Dört unsurdan meğer aşıklara ateş düşmüş. Âşıkların ateşe düçar olmaları, sadece bu dünyada değil, ta elest miclisine kadar gitmektedir (telmih). Tasavvufa göre, insan ve tabiat dört unsurun (ateş, hava, su, toprak) birleşmesinden meydana gelmiştir. Şair, hüsn-i talil yaparak insanlara ruhların ilk yaratılmasında ateşin düşmüş olduğunu söylemektedir. Çerâg-ı bezm-i hicri oldugum yapmış yakışdırmış Gönül pervânesine vuslat âteş intizâr âteş Ayrılık meclisinin mumu gibi yanıp tutuştuğum sevgili, her şeyini yapmış yakıştırmış. Gönül pervanesi için, vuslat da ateş, beklemek de ateştir. Âşık, gönlünü bir pervaneye, kendisini de aşk ateşiyle, hasretten eriyen bur muma benzetmiştir. Onun için kavuşmak da, beklemek de ateştir.

Beyân-ı sûziş eyler herkes isti dâd-ı fıtrîden Ede berceste âşık mısra-ı rengîn çenâr âteş Herkes, yaratılış yeteneğine göre yaanıp tutuşmasını beyan eder. Âşık ise, berceste (çok güzel) renkli mısraını, bir ateş gibi yapar. Şair, baştan sona ateş yüklü bu gazelini, berceste olarak nitelemekte ve ezelden aşk ateşine tutulan aşığın da halini bu şekilde ifade edeceğini söylemektedir. Çenar kelimesi, aynı zamanda bir tür ateş oyunu anlamına gelmektedir. Meger kilk-i sebük-cevlânum olmuş germ-rev Gâlib Zemîn âteş zamân âteş bütün nakş u nigâr âteş kilk: kalem ; sebük-cevlân: çabuk hareket eden ; germ-rev: acele giden, hızlı süratli, hararetle giden. Ey Galib! Hızlıca akıp giden kalemim, daha da hararetli, hızlı koşmaya başlamış; çünkü zemin ateş, zaman ateş, bütün süsler, nakışlar (kainat) ateş. Şairin kendisi değil, her şey aşk ateşiyle doludur.

ŞEYH GÂLİB Gazel mütefâilün fe ûlün mütefâilün fe ûlün Yine zevrak-ı derûnum kırılıp kenâra düşdü Dayanır mı şîşedir bu reh-i seng-sâra düşdü zevrak: kayık; ince, küçük zemzem şişesi ; derûn: gönül, iç ; sengsâr: taşlık Kayığa benzeyen gönlüm yine (ayrılık) kıyısına çarpıp parça parça oldu. Bu (gönül) bir şişedir; taşlık bir yola düştü, nasıl dayansın? Âşığın bir kayığa benzetilen gönlü, sevgiliden ayrılınca acı ve kederden parça parça olur. Bu, küçük, ince bir camdan yapılan zemzem şişesinin taşlık bir yer düşmesine benzer. Aşağıdaki beyit göz önüne alındığında, bu beyitte âşığın elest meclisinde İlahî güzelliği gördüğü yerden dünyaya gelmesinin anlatıldığı ortaya çıkmaktadır. Beşeri açıdan, sevgilisinden ayrılan bir âşığın gönlünün çektiği ıstırapla parça parça olması; tasavvufi olarak ise, sevgiliden (vahdetten) ayrılarak kesrete (dünyaya) düşmesinin anlatıldığı söylenebilir. Gönlün bir kayığa benzetilmesinde teşbih-i belîğ, insan gibi nitelendirilmesinde teşhis, aşıktan soyutlanmasında tecrit sanatı vardır. Ayrıca zevrak-ı derûn - şişe; kenâr - sengsâr arasında leff ü neşr vardır. O zamân ki bezm-i cânda bölüşüldü kâle-i kâm Bize hisse-i mahabbet dil-i pâre pâre düşdü kâle: kumaş Ruhlar meclisinde, dilek kumaşları paylaşıldığında bize sevgi hissesi olarak parça parça olmuş bir gönül düştü. Gehî zîr-i serde desti geh ayağı koltuğunda Düşe kalka haste-i gam der-i lütf-ı yâre düşdü zîr: alt; dest: el Çektiği dertlerden hasta (yorgun) düşmüş âşık, bazen eli başının altında bazen de ayağı koltuğunda düşe kalka sevgilinin lütuf kapısına erişti. Dünyaya atılan âşığın, acılar içinde sürünerek sevgilisinin lütfuna sığındığı anlatılmaktadır. Şair, mutlak güzelliğe kavuşmak için sevgiliden (mürşit veya Tanrı) yardım istemektedir. Erişip behâra bülbül yenilendi sohbet-i gül Yine nevbet-i tahammül dil-i bî-karâra düşdü

Bülbül bahara erişti, gül ile yeniden sohbete başladı. Kararsız gönüllü (âşığa) yine tahammül etmek düştü. Meh-i burc-ı ârızında gönül oldu hâle mâil Bana kendi tâli imden bu siyeh sitâre düşdü burc: yıldız kümesi ; tâli : talih ; sitâre: yıldız Gönül, yıldızlar kümesi içindeki bir aya benzeyen yanağındaki bene tutuldu. Bana, kendi talihimden, alın yazımdan kara bir yıldız düştü. İnsanların, doğdukları vakte göre yeryüzüne hakim olan yıldızın tesiri altında kaldığına inanılır. Bu anlayışa göre, yıldızlar kutlu veya kutsuz olabilirler. Beyitte, yanak bir yıldız kümesi içindeki aya, beni de siyah bir yıldıza benzetilmektedir (teşbih-i belîğ). Benin parlak bir yıldıza benzetilmesi bir tezattır ve bu imaj yenidir. Hâle kelimesi, ay geçtiği için ilk anda ayın etrafındaki hâleyi çağrıştırmaktadır. Kastedilen ise ben anlamıdır (tevriye). Hâle nin kullanılmayan anlamıyla meh arasında iham-ı tenasüp vardır. Ben, tasavvufi olarak mecazi aşkı temsil eder. Şair, talihine kara yıldız düştüğünü söyleyerek, mecazi aşk (kesret) yolunda sürekli acı çektiğini anlatmaktadır. Süzülüp o çeşm-i âhû dedi zevk-i vasla yâ hû Bu değildi ne yleyim bu yolum intizâre düşdü Hû: o, Allah : intizâr: bekleme Sevgilinin o âhû gözleri süzülüp, kavuşmanın zevkine yâ Hû dedi. Beklediğim bu değildi, ne yapayım? Yolum yine bekleyişe düştü. Beyitte, dervişlerin mürşidin huzurunda bir toplantıları anlatılmaktadır. Ceylan gözlü, burada mürşittir (açık istiare). Şair (derviş), o ortamın büyüsüne kapılmış, ilahî güzelliği temaşa etmeye hazırlanırken, ya hû sözüyle toplantının bittiğini öğrenir. Bu söz, dervişlerin gülbang denilen dualarının sonunda söylenir ve her şeyin bittiğini, sadece Tanrı nın kaldığını ifade eder. Reh-i Mevlevîde Gâlib bu sıfatla kaldı hayrân Kimi terk-i nâm u şâne kimi i tibâre düşdü Gâlib, Mevlevîlik yolunda, bazen nam ve şanı terk etti, bazen de dünyevi itibar derdine düşerek şaşkın bir hâlde kaldı. Yukarıdaki beyitlerde de anlatıldığı gibi, şair içinde bulunduğu çıkmazı, dünyevî ve manevi aşk arasında bocalayıp kalmasını anlatmaktadır.

ŞEYH GÂLİB Tard u Rekb mef ûlü mefâ ilün fa ûlün 1 Yek nazrada kıldun ey yüzi gül Âyînemi âftâbe-i mül Geçdi bana neş e-i tegâfül Hem eyle hem eyleme tenezzül Dil hânesi cây-ı işretündür âftâbe: kâse; mül: şarap; tegâfül: tanımamazlıktan gelme; işret: içki, içki içme Ey gül yüzlü sevgili! Bir bakışta gönlümü şarap kâsesine döndürdün. Sendeki tanımamazlıktan gelme neşesi bana da geçti. Artık ister tenezzül et ister etme; gönül hanesi senin işret mekânındır. 2 Bir şu lesi var ki şimdi cânun Fânûsına sıgmaz âsmânun Bu sîne-i berk-âşiyânun Sînâ dahi görmemiş nişânın Efruhte-i inayetündür berk: şimşek; efrûhte: yanmış; Sînâ: Sina Dağı; efrûhte: yanmış tutuşmuş; inâyet: yardım, lütuf Canın bir alevi var ki, gök kubbe fanusuna sığmaz. Şimşeklere yuva olan göğsümün bir benzerini Sina Dağı bile görmemiştir. (Çünkü o) senin lütfunla yanmıştır. 3 Şeh-bâz-ı dil oldı evc-pervâz Kim sayd-ı hümâya eyleyüp nâz Zülfünde de olmaz âşiyan-sâz Afv eyle ki ey şeh-i felek-tâz Perverde-i dest-i himmetündür

şeh-bâz: doğan kuşu, yiğit; evc-pervâz: yüksekten uçan; âşiyan-sâz; yuva yapan; -tâz: koşan; himmet: lütuf, yardım, gayret Gönül doğanı, o kadar yükseklerden uçmağa başladı ki, hüma kuşunu avlamaya nazlanıp zülfünde de yuva kurmaz oldu. Ey felek gibi dönen sevgilim, çünkü o senin gayretinle yetişmiştir. 4 Bir aleme olmışam ki vâsıl Şeb-nemleri mihr ile mukabil Yok pertev-i mihre anda hâ il Nezdik ü ba îdi özge menzil Kim fürkatün ayn-ı vuslatundur hâ il: perde; nezdik: yakın ; ba îd: uzak Öyle bir âleme kavuştum ki, çiğ taneleri bile güneş gibidir. O güneşin ışığına perde yok, uzağı da yakını da bir başka âlemdir. Orada senden ayrılmak sana kavuşmakla aynıdır. 5 Açıldı der-i harîm-i ma nâ Bir sûret olup hezâr da vâ Esrâr-ı hafî hep oldı peydâ Bildüm ki bu cümle şûr u gavgâ Gavgayı sever bir âfetündür hafî: gizli ; şûr u gavgâ: kavga, gürültü Mânâ hareminin kapısı açıldığında binlerce dava bir suret olup, gizli sırların hepsi ortaya çıktı. Anladım ki bunca gürültü, bunca çekişme, bu kargaşadan hoşlanan Güzel in (Allah) eseridir. 6 Ey arş-kemâl ü meh-sitâre Olmak n ola düşmen-i nezâre Gâlib sana oldı pâre pâre Bir hâne-harâb imiş ne çâre

Dâm-ı reh-i mihr-i tal atundur kemâl: olgunluk; meh-sitâre: ay talihli; tal at: güzellik Ey arş gibi olgun (yüksek), talihi ay gibi parlak talihli sevgili! Sana bakmaya düşman olmak neye? Gâlib senin için parça parça oldu. O, hanesi harap olmuş bir zavallıdır, ne çare! O, güneş gibi parlak güzelliğinin yolunda bir tuzaktır.