İçindekiler Birkaç Söz 2

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "İçindekiler Birkaç Söz 2"

Transkript

1 Türkmen Kardeşlik Ocağı kardeşlik Kültür Edebiyat ve Sanat Dergisi Sayı : Ekim. Kasım. Aralık 2017 Mayıs 1961 yılında yayın hayatına başlayan bu dergi Türk Dünyası Edebiyat Dergileri üyesidir TKO Adına imtiyaz sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Doç. Dr. Necdet Yaşar BAYATLI Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Dr. Sabah Abdullah KERKÜKLÜ Yazı İşleri Kurulu Habib HÜRMÜZLÜ Vahideddin BAHAEDDİN Dr. Ali Hüseyin MÜFTÜ Dr. Ahmet Ferman ÇELEBİ Adnan Ahmet GAİP Temsilciler Gülşen CELAL Bağdat Adnan ASAFOĞLU Tuzhurmatı Dilşat TERZİ Erbil Dergi, Irak Gazeteciler Sendikası Üyesidir Üyelik Numarası : kardeslikdergisi@gmail.com Tasarım Hüseyin Lütfi Avni İçindekiler Birkaç Söz 2 Tu rk Masallarının O zellikleri ve Masalın Dig er So zlu Anlatım Tu rleri ile Benzer ve Farklı Yo nleri Doç. Dr. Necdet Yaşar BAYATLI 3 Alaylı Bakış İdris Halup KASAP 8 C ag ır Diyim Can Tuz um (Tuzhurmatı m) Kevser Saki BAG VAN 8 To vbe Et Gu lşen Hanım a Prof. Dr. Mehmet O mer KAZANCI 9 Tu rk Milletini Dizilerle Sıraya Dizerek Dize Getirmek Prof. Dr. Nurullah C ETİN 10 Ey Go nu l Casım BABAOG LU 13 Kıbrıs Kurt Baba/Kutup Baba Yatırı ve Anadolu Tu rk Halk İnanmalarında İlgili Yeni Bulgular Dr. Yaşar KALAFAT 14 Ahıska Tu rklerinin Folklorunda Ataso zu : Azerbaycan ve Tu rkiye Ataso zleri ile Benzerlik ve Farklılık Dr. C inare RZAYEVA 20 Tu rk Du nyasının İlk Kadın Generali Kurmancan Datka Dr. Shurubu KAYHAN 23 Irak Tu rkmen Ag ızlarının Mu kemmel So zlu g u ne Dog ru O nder SAATC İ 28 Vefatının 7. Yılında Tu rku lerin Efendisi Tu rkmeneli nin Sesi Abdurrahman Kızılay Dr. S emsettin KU ZECİ 32 Tu rk Du nyasında Ko rog lu Tu rku leri U zerine Bir Deg erlendirme Yrd. Doç. Dr. Ali Osman ABDURREZZAK 34 Hac Hatıraları ve Fıkralarında Mizah Unsurları Yrd. Doç. Dr. Dog an KAYA 40 Kerku k ten Geliyorum Hadi O NAL 46 Tu rkmen Kardeşlik Ocag ı Yo netim Kurulu nun 2017 Yılında Du zenledig i, Katıldıg ı ve Ev Sahiplig ini Yaptıg ı Etkinlikler 48

2 Birkaç Söz... Türkmenlerin baba ocağı Türkmen Kardeşlik Ocağı tarafından çıkarılan Kardeşlik Dergisi nin saygıdeğer okurları, dergimizin 2017 yılı Ekim- Kasım-Aralık sayısını sizlere sunmanın onurunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. Bulunduğumuz yılın dördüncü sayısını sizlere sunarken 2018 yılının gelmesi münasebetiyle bütün Türk-İslam alemini içtenlikten kutlar, yeni yıl; Türk dünyası için huzurlu, umutlu, bereketli ve 2017 de yaşanan tüm olumsuzlukların tersinin yaşanacağı bir yıl olmasını dileriz. Bir önceki sayı ile bu sayı arasındaki süreçte Türkmen Kardeşlik Ocağı tarafından birçok etkinlik düzenlenmiştir. Ancak derginin ilerleyen sayfalarında «Türkmen Kardeşlik Ocağı Yönetim Kurulu nun 2017 Yılında Düzenlediği, Katıldığı ve Ev Sahipliğini Yaptığı Etkinlikler» başlığı altında bütün etkinlikler ayrıntılı bir şekilde yer aldığı için burada üzerinde durulmamıştır. Dergimizin bu sayısının Türkçe bölümünde Prof. Dr. Nurullah Çetin, Prof. Dr. Mehmet Ömer Kazancı, Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı, Dr. Yaşar Kalafat, Yrd. Doç. Dr. Dr. Doğan Kaya, Yrd. Doç. Dr. Ali Osman Abdurrezzak, Dr. Shurubu Kayhan, Dr.Çinare Rzayeva, Dr. Şemsettin Küzeci, Önder Saatçi, Hadi Önal, Casım Babaoğlu, Kevser Saki Bağvan ve İdris Halup Kasap; Arapça bölümünde ise Prof. Dr. Mehmet Ömer Kazancı, Dr. Sabah Abdullah Kerküklü, Dr. Orhan Bozkurt, Dr. Suphi Şeyh Hasan, Dr. Orhan Bayatlı, Sanan Ağa, Fazıl El- Hallak, Nusret Merdan, Mikdat Mesut, Mecit Sadun, Yıldırım Hasanzade ve Nermin Tahir Baba tarafından ele alınan inceleme, araştırma ve şiir parçalarına yer verilmiştir. Elinizde bulunan bu sayıda herhangi bir eksiklik varsa hoşgörünüze sığınarak bağışlamanızı diliyor, dergimizin zenginleştirilmesi için notlarınızı ve eleştirilerinizi bekliyoruz. Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı Türkmen Kardeşlik Ocağı Yönetim Kurulu Başkanı 31. Aralık

3 Türk Masallarının Özellikleri ve Masalın Diğer Sözlü Anlatım Türleri ile Benzer ve Farklı Yönleri Günümüzde insanlar teknolojinin yeni ürünlerinden yararlanarak geçmişte icra edilen birçok folklor ürününü ihmal etmişlerdir. Bu folklor ürünlerinden biri de masal türüdür. Teknolojinin gelişmesi her ne kadar insanlığın yararına ise de folklorik ürünlerin unutulmasında önemli bir etken teşkil etmektedir. Örneğin, televizyonlarda güzel programlar varken insanlar artık masal dinlemeye ihtiyaç duymamaktadır. Masallar tıpkı destanlar, efsaneler ve hikâyeler gibi günümüz insanları tarafından ihmal edilmiş, hatta unutulmuştur. Folklorumuzun önemli bir ürünü olan masalların unutulması hepimizi etkileyen üzücü bir durumdur. Otuz kırk yıl öncesinde derlenmiş masallarla bugün derlenmiş olan masallara bakacak olursak ikisi arasında çok büyük farklar olduğunu Doç. Dr. Necdet Yaşar BAYATLI görebiliriz. Bu çalışmamızda genel olarak masalların özelliklerini sıraladıktan masalın diğer sözlü anlatı türleri ile benzer ve farklı yönleri üzerinde durulacaktır. Masalların Şekil Özellikleri 1. Masallar, destan ve halk hikâyeleri kadar olmasa da uzun metinlerdir. Anlatılması birkaç gece süren masallar vardır. Ancak hayvan masalları kısa anlatılardır. 2. Masallar genellikle mensur olurlar, ayrıca manzum masallar da mevcuttur. Ziya Gökalp ın çıkartmış olduğu Kızıl Elma (Gökalp 1976) mecmuasında Küçük Hemşire, Kolsuz Hanım örnekleri gibi. 3. Masallar döşeme (başlangıç formeli), gövde (masal metni), sonuç (dilek, dua, bitiş formeli) olmak üzere üç kısımdan oluşur. 4. Masalların başında, ortasında ve sonunda kalıplaşmış sözler (ifadeler) vardır. Bunlara formel adı verilmiştir. Bu konu üzerinde üçüncü bölümde daha detaylı bir şekilde durulacaktır. 5. Masallarda kahramanların hareketleri, bir yere gidişleri, bir olaydan başka bir olaya geçişleri, uzun zamanı kısa ifade etme yolları vb. aşağıdaki gibi kalıplaşmış sözlerle ifade edilir: Derelerden sel kimi Tepelerden yel kimi Hamza pehlivan kimi Az gittik uz gittik arpa boyu yol gittik. 6. Genellikle her masal bir tip olarak kabul edilir ancak bazen anlatıcı hafıza gücünü ve yeteneğini kullanıp birkaç tipi birleştirerek sanki bir masal metniymiş gibi anlatır. 7. Bütün masallar halkın anlayabileceği sade ve anlaşılır bir dille anlatılır. 3

4 8. Bir masal metni içerisinde halk edebiyatının diğer örneklerine (efsane, atasözü, deyim, türkü, mani, dua, beddua, fıkra, bilmece, ağıt vb) rastlanabilir. 9. Sözlü Türk halk edebiyat mahsulleri oldukları için masallar, sade ve anlaşılır bir dille anlatılırlar. Bu dil masalın anlatıldığı bölgenin ağız özelliklerini yansıtan bir dildir. 2. Muhteva Özellikleri Masallar muhteva bakımından incelendiğinde, onların kendilerine has birtakım özelliklerinin var olduğunu görebiliriz. Bu özellikleri şu şekilde sıralayabiliriz: 1. Masallar, olağanüstü olaylarla, olağanüstü kahramanlarla ve yerlerle örülmüştür. Bunları üç gruba ayırabiliriz: 1.1.Kahramanlar: Olağanüstü özelliklere sahip olan insanlar, hayvanlar ve perilerdir. Örneğin; ufacık, parmak, nohut, kuru fasulye kadar olan insanlar, hayvan şekline girmiş insanlar, konuşan hayvanlar, dev, at, peri kızı, cin, ejderha, Zümrüdüanka gibi doğaüstü yaratıklar, insanları taşıyabilecek kadar güçlü kuş ve benzeri özelliklere sahip olan yaratıklardan oluşmaktadır Masal ülkeleri: Masalın cereyan ettiği yerlerdir. Örneğin; Hint, Yemen, Çin Maçin, Kafdağı, periler ülkesi, devler ülkesi, körler ülkesi ve hayvanlar ülkesidir. Bu ülkeler haritada bulunmaz. Bazen İstanbul, Erzurum, İsfahan, Halep vb. gerçek şehirler masallarda geçerse de bunlar sadece birer isimden ibarettir. Kahramanların yaşadıkları yerlerle ilgili çevre tasvirleri teferruatlı bir şekilde verilmez. Bu tasvirler gözleme değil, hayale dayanmaktadır. Dünyada rastlanması imkânsız, bahçeler, saraylar, ırmaklar vb. anlatılır Masalda, kahramanlar göz açıp kapayıncaya kadar çok uzak ülkelere gidip gelebilirler Şekil değiştirme, hayvanlarla, cinlerle, perilerle, bitkilerle konuşma, beddua ile taş kesilme gibi olaylarla başlayıp biter. 2. Bütün masallarda kahramanlar çok zorluk çekip birkaç tehlikeli imtihandan geçtikten sonra muratlarına ererler. Şöyleki masalın sonunda mükâfatlandırılırlar. Kötülük yapan kişiler ise masalın sonunda muhakkak cezalandırılırlar. 3. Masalın geçtiği zamanı ne kesin, ne de yaklaşık olarak belirleyebiliriz. Zaten masalların Evvel zaman içinde, bir varmış bir yokmuş gibi döşemelerle başlaması bizi hayal atmosferine sokarak geçen zamanı iyice belirsiz kılmak içindir. 4. Her masalın mutlaka eğitici, ibret verici bir yönü vardır. Dinleyicilere her zaman iyilik yapmayı, kötülük yapmamayı telkin eder. 5. Masallarda, anlatıcının hayatından birçok iz bulunur. Anlatıcı, metni anlatırken ister istemez yetiştiği yöreden bazı gelenek görenekleri masalın içerisine katar. 6. Masalda kahramanların dua ve beddualarının kabul olduğu açık bir şekilde görülmektedir. Söz gelişi, ağaçtan yapılan kız veya oğlan kuklası imamın duasıyla canlanır. Çocuğu olmayan bir anne; Allah ım bana bir çocuk ver, isterse koyun, keçi, tavuk vb olsun, yeter ki bir çocuğum olsun. diye dua eder. Sonra onun duası gerçekleşir ve hayvan şeklinde bir çocuğu olur. 7. Masallarda bazı tipler karakteristik özellikleri sembolize eder. Örneğin: A. Keloğlan: Şans, akıl, zekâ, kurnazlık vs. B. Üvey anne: kötülük, zulüm C. Küçük kardeş: akıllılık, doğruluk ve dürüstlük. D. Büyük kardeş: kıskançlık, kötülük. F. Teyze: kötülük, kıskançlık. G. Yaşlı adam: yardımseverlik, iyi öğüt vermek. 8. Masal kahramanları olağanüstü şekilde tedavi edilirler. 9. Masallarda kahramanların yanında olağanüstü yardımcıları vardır. Bunlar ya kendisinindir ya da masal içerisinde birisi tarafından ona hediye edilir. Sözgelişi konuşan at, konuşan kuş vb. 10. Masal kahramanları genellikle zeki ve yetenekli olurlar. Bu zekâ ve yeteneklerini kullanarak kendilerini zor durumlardan kurtarırlar. 11. Türk masallarında İslam dininin etkileri masal içerisinde açıkça görülmektedir. 12. Müslüman olan Türk topluluklarının masallarında ahlakî davranış kalıpları vardır. 4

5 Bu ahlakî davranışla hayat idealleştirilir. Herkesin hakkı olduğu, mutluluğa kavuşması gerektiği savunulur. 13. Masallarda zıtlıklar kombinasyonu mevcuttur. Çirkin-güzel, cimri-cömert, iyi huylu-kötü huylu, becerikli-beceriksiz vb. 14. Olağanüstü ve gerçekçi masalların kuruluşunda 3 lü bakışım kuralı (Achtergewicht) mevcuttur. Masalda olaylar önemlerine göre sıralanarak 3 süreli bir düzen içinde geçerler. Kişiler yine önemlerine göre tasnif edilirler. Örneğin, padişahın 3 oğlu, 3 kızı vardır. Üçlü bakışım kuralına göre 3 çocuğun içinde en önemlisi 3. çocuktur. 15. Olağanüstü ve gerçekçi masallarda ilk olanın vurgulanması (Toppgewicht) özelliği de mevcuttur. Burada da ilk önemlidir: ilk olay, ilk çocuk. Örneğin; kırk haramilerin başkanı, yedi cücelerin en büyüğü. 16. Masallarda metallere ve minerallere de değerli oluşu, renginin parlaklığı vs. yönünden yer verilir. Masallarda varlık ve nesneleri metalleştirme ve mineralleştirme eğilimi vardır. Nesnelerin yanı sıra canlı varlıklar da metalleşir. Masalda sadece ayakkabı, köprü, eşik, baston değil, atlar, kazlar hatta insan vücudunun bazı bölümleri de metalleşebilir. Armut, nar, elma gibi meyveler altın, zümrüt, yakut olarak karşımıza çıkabilir. 17. Masallarda tasvirlere geniş olarak yer verilmez; kişi, nesne, çevre tasvirleri dinleyicinin hayal gücüne bırakılır. Masalın Diğer Türler ile İlişkisi 1. Masal Mit İlişkisi A. Benzer Yönler 1. Masallar ve mitler en yakın türlerdir. 2. Her ikisi de mensurdur. 3. Hem masallarda hem mitlerde olağanüstü olaylar bulunmaktadır. 4. Her iki türün kahramanları tabiatüstü güçlere sahiptirler. B. Farklı Yönler 1. Mitlerin gerçek oldukları kabul edilirken, masallar, uydurma, gerçek olmayan ürünler olarak kabul edilirler. 2. Mitlerin zamanı çok eski bir zaman iken, masalların zamanı ise belirsizdir. 3. Mitlerin yeri ve dünyası çok eskidir; günümüz dünyası değildir. Masallarınki ise günümüz dünyasıdır; ancak yeri belli değildir. 4. Mitler, kutsal anlatılardır; masallarda ise bu kutsallık söz konusu değildir. 5. Mitlerin temel karakteri insan dışı varlıklardır. Masalların ise insan ve diğer canlılardır. 6. Mitler her zaman bir yaratılışın, bir oluşumun hikâyesidir. Aynı şey masallar için söylenemez. 7. Mitler mensur anlatılardır. Masallarda nadir de olsa manzum parçalar bulmak mümkündür. 8. Masallar kadınlar tarafından anlatılırken mitler genellikle yetişkin ve genç erkeklere bir erkek tarafından anlatılır. Kadınlar mitleri kutsal metinler oldukları için anlatamazlar. 9. Masal metinleri mit metinlerine göre daha edebî metinlerdir. 10. Masal metinlerinde kalıplaşmış ifadelere rastlamak mümkünken aynı özellikleri mit metinlerinde görmek mümkün değildir. 11. Mitlerin anlatıcıları genel olarak erkeklerdir, masal anlatıcıları ise hem erkek hem de kadın olabilir. Ancak masallar daha çok kadınlar tarafından anlatılır. 2. Masal Destan İlişkisi A. Benzer Yönler 1. Bazı araştırmacılara göre, hem masalların hem destanların temeli mitolojiye dayanmaktadır. 2. Hem masallarda hem destanlarda, ortak olan motifler vardır; ak saçlı, rüya, ışık, ağaç, su, at, kadın, sayı vb. gibi. 3. Hem masallarda hem de destanlarda ortak motiflere rastlanabilir. Örneğin, şekil değiştirme, pir, ölüp dirilme vb. 4. Her iki türde de olağanüstü hadiselere rastlamak mümkündür. 5

6 5. Her iki türde de kahramanın en büyük yardımcısı at olup, zaman zaman onlarla konuşmakta ve onları çeşitli tehlikelerden kurtarmaktadır. 6. Destanlarda bölgenin hayat tarzına, örf ve âdetlerine, inanışlarına sıkça rastlanır. Masallarda da anlatıcıya bağlı olarak aynı özellikler görülebilir. 7. Destanların özel anlatıcıları vardır. Manas destanının tamamını anlatanlara Manasçı, bir kısmını anlatanlara ise Ircı/ Yırcı denir. Masalların da belirli anlatıcıları vardır. Bunlara masal anası, masal ninesi, masalcı, hikâyeci, vs. gibi adlar verilir (Şimşek 2001:9-10). B. Farklı Yönler 1. Destanların konusu, sadece kahramanlıktır. Masalların konusu ise çeşitli olup ağırlığı aşk teşkil etmektedir. 2. Destanların ilk şeklinin manzum olmasına karşılık, masallar mensurdur. Masallarda nadiren manzum kısımlara rastlanır. 3. Destanlar, uzun metinlerdir. Masallar ise, destana nazaran oldukça kısadır. 4. Destanların, gerçek hayatla ve tarihle yakın bir ilgisi vardır; kahramanları büyük ölçüde yaşamış kimselerdir. Masallar ise genellikle hayal mahsulü olduğu için kahramanları da hayalîdir. 5. Destanlar millîdir, masallar evrenseldir. 6. Her milletin çok sayıda masalı olabilir ama destanlarının sayısı sınırlıdır yahut yoktur (Şimşek 2001:10, Sakaoğlu 2002:10). 7. Destanlar, anlatıcısı ve dinleyicisi tarafından gerçek anlatılar olarak telakki edilirken, masallar için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. 8. Destanlar bazen kutsal olarak telakki edilebilir; ancak masallar hiçbir zaman kutsallık niteliğini taşımazlar. 3. Masal Halk Hikâyesi İlişkisi A. Benzer Yönler 1. Kahramanları benzerdir. Çocuk genellikle her iki türde de ailenin tek çocuğudur; o da yıllar sonra bir dervişin verdiği elma sonucu olmuştur. Kahramanlar güzellik ve yetişme tarzlarıyla birbirlerine benzerler. 2. Kahramanların yaşadıkları çevrelerde benzerlik vardır (Mısır, Yemen, İstanbul, Kars, Halep, Erzincan vb.). 3. Olağanüstü varlıklar yönünden benzerlik vardır (Sihirli elma, uçan atlar, Hızır vs.). 4. Hayvan kahramanlara masallarda olduğu gibi halk hikâyelerinde de rastlanır (Sakaoğlu 2002:9). B. Farklı Yönler 1. Halk hikâyelerinde konunun ağırlığını aşk motifi oluşturur. 2. Masallarda aşk, ikinci, üçüncü plandadır. 3. Masallar kısa, halk hikâyeleri uzundur. 4. Manzum bölümler masalda azdır; halk hikâyelerinin hemen hemen hepsinde vardır. 5. Günlük hayattaki insanlar halk hikâyelerinde görülür; fakat masallarda görülmez (Sakaoğlu 2002:910-). 4. Masal Efsane İlişkisi A. Benzer Yönler 1. Her ikisinde de olağanüstü olaylara rastlanır. 2. Kahramanlarında olağanüstü güçler vardır. 3. İkisi de hayal ürünüdür (Sakaoğlu 2002:1011-). B. Farklı Yönler 1. Efsaneler gerçek olarak kabul edilirler. Buna karşılık masallar, hayalî olarak telakki edilirler. 2. Efsaneler, daha ziyade lokaldirler, yani mahallî ve millîdirler. Buna karşılık masallar, 6

7 masal motifleri beynelmileldir. Bununla birlikte bazı efsanelerde de milletlerarası motif ve tipler bulunabilir. 3. Efsaneler, masallar gibi her zaman, istenildiği zaman söylenmez. Ancak belli bir hadise veya varlığın öğrenilmesi, açıklanması ihtiyacında anlatılırlar. Masallar ise her zaman anlatılabilirler. 4. Efsanenin zamanı bellidir. Hadisenin ne zaman cereyan ettiğini belirlemek mümkündür. Buna karşılık masalların zamanı bilinmez, belirli bir zamanları yoktur. Tarihin bilinmeyen zamanlarında olmuş olayları naklederler. Yer de aynı şekildedir. Birçok efsanede olayın geçtiği yer belli olduğu, bilindiği hâlde bu durum masallarda belirsizdir; bilinmez (Ergun 1997:4748-, Çobanoğlu 2003:25). 5. Masal Memorat İlişkisi A. Benzer Yönler Her iki türde tabiatüstü olaylar yer almakla beraber masallarda yer alan olağanüstü olaylara inanmak söz konusu değildir ve masal türünde anlatılanın hayalî, uydurma, memoratta ise bizzat yaşanmış, gerçek olduğu belirtilir (Çobanoğlu 2003:25). B. Farklı Yönler Masalın zaman ve coğrafî zemini belirsizken, memoratlarda zaman, coğrafî zemin ve anlatılan olay bizzat yaşayan kişi tarafından belirlidir (Çobanoğlu 2003:25). Memorat metinleri masal metinlerine göre daha kısadır. Masallar genellikle bir masal anası tarafından belirli bir grup önünde anlatılırken, memoratlar için aynı şey geçerli değildir. 6. Masal Fıkra İlişkisi A. Benzer Yönler 1. Her iki tür güzel zaman geçirmek ve eğlenmek için anlatılır. 2. Masal metni içerisinde fıkra metinlerine rastlanabilir. 3. Her iki türde de verilmek istenen bir ders vardır. 4. Her iki türün de konuları çeşitlidir. 5. Her iki türün de özel anlatıcıları vardır. Herkes bir masal veya bir fıkrayı profesyonelce anlatamaz. 6. Bazı araştırmacılar her iki türü de aynı grupta değerlendirirler. B. Farklı Yönler 1. Masallar uzun, fıkralar ise kısadır. 2. Masalların hayal mahsulü olmasına karşılık, fıkralar, az çok gerçek hayatla ilgilidir. 3. Masallarda olağanüstü kahraman ve hadiselerle sık sık karşılaşılırken fıkralarda öyle bir durum söz konusu değildir (Şimşek 2001:13). Kaynakça Çobanoğlu, Özkul (2003), Türk Halk Kültüründe Memoratlar ve Halk İnançları, 1.baskı, Akçağ Yay., Ankara. Ergun, Metin (1997) Türk Dünyası Efsanelerinde Taş Kesilme Motifi, C.1, TDK Yay., Ankara. Gökalp Ziya (1976), Kızıl Elma Mecmuası, KB Yay., Ankara. Sakaoğlu, Saim (2002), Gümüşhane ve Bayburt Masalları, Akçağ Yay. Ankara Şimşek, Esma (2001). Yukarıçukurova Masallarında Motif ve Tip İncelemesi I,II, KB Yay. 7

8 Alaylı Bakış Yar alay etme bu aşka hasretin gözyaştadır Daima fikrimde durmuş yediğimde aştadır Görmemiş bilmez nedir aşk haklıdır cahildi yar Nerde bilsin doğru sevda yaşta değil baştadır Ben de senin gibi bilmezdim nedir aşk öncesi Yeni bildim o güzel tuzak gözünde kaştadır Kim derdi ki bir bakışla bir yiğit vurgun olur Ahu zarı aklı fikri meyli bir yoldaştadır Ben ona aşkımı söyler hasretinde yanarım Onun bütün derdi gamı eğlenip oynaştadır Sen de karşılık verirsen çokta makbule geçer Birde gel gör ne çok kadrin bu garip ayyaştadır Aşikar ettim bu aşkı taşıması zordur yar Meylin yoksa sakla gitsin iyilik sırdaştadır İdris Halup KASAP Çağır Diyim Can Tuz um (Tuzhurmatı m) Çağır diyim can Tuz um Yannam desen yan tuzum Yüregimi der sarar Düşsem senden yan Tuz um Çağır quş olum gelim Verim eline elim Aksu dan bir tas su ver Qoyma susuzdan ölüm Çağır gurbetim bitsin Derdim mihnetim bitsin Er bir gençlik istirem Yadı köksünden itsin Çağır uçum olaşım Kes diyim candan başım Aksu nun kenarında Marş oxuyum dolaşım Çağır qadanı alım Derdin canıma salım Senin halin hoş ise Benim de xoştu halim Gurbette yandım qaldım Cannan usandım kaldım Gündüz gam- gecem kabus Nece dayandım qaldım Çağır gönlümün zarı Geim «Küçük Bazarı» Seninledir canımın Mutluluğu, azarı Çağır isteğin yapım Malımsan-- bu da tapum Senden ayrı düşeni Şenlik çalmıyup qapım Kevser Saki Bağvan Qomşusunu Bayat In Memleketlerde xatun Gönlüm çoxtan diliri İmam Ahmet zeyaratın Yaşım altmışı geçti Gurbet burcumu biçti Son meskenim olmaya Gönlüm toprağım seçti Can cananım Tuz du Şöhretim şanım Tuz du Aksu ya xaber verin Bağ bostanım susuzdu. 8

9 Tövbe Et Gülşen Hanım a Nasıl olur sen Bir kadının gönlünü kırarsın Suçlusun Bütün kurallara göre Bir hışım var ağır, Bir hınç var ağdalı İçinden silmediğin Bir çirkinlik var huyunda Bozuyor hislerini Haberin olsun Sen şairsin inanmak mümkün değil Nasıl olur bir kadının gönlünü kırarsın Ya bu işi bırak Ya tövbe et Yeniden bir şiir yazmak isterse canın *** Prof. Dr. Mehmet Ömer KAZANCI Tövbe et, de ki: dilim kesilsin Bir daha dokunursa bir kadına Kılcana Tövbe et, sen bittin, Tövbe et senin için Yeni bir ömür yazılsın *** Sen ne yaptın Evirdin çevirdin Kalktın bir dağı devirdin Kendi başına Altından nasıl çıkarsın Sen ne yaptın Bir kadının gönlünü kırmak ne demek Bilir misin? Kendi kaburganı kırmak demek Haşir günü Rabbine ne dersin *** Nasıl olur sen Bir kadının gönlünü kırarsın Hele o kadın Gülşen se Kadın gibi kadın, Dopdolu şefkat Dopdolu sevgi dopdolu aşk Ki basamaz bastığı yerde Bin bir çiçek açmazsa Ya eğer öfkelense -Ki hiç öfkelenmez bilirsin, hoşgörülüdür- Ya eğer, Beddua ederse hıçkırarak Şimşek mi çakmaz Fırtına mı kopmaz Yer mi yerinden oynamaz Nerede gizlenirsin düşün Kucak mı kalır sana Açılacak Kapı mı kalır Çarene bak Tövbe et, Tövbe et ki senin için Yeni bir ömür yazılsın *** 9

10 Türk Milletini Dizilerle Sıraya Dizerek Dize Getirmek 10 Bir türlü Türk olamayan iri Türkiyeli!... televizyon kanalları, akşamları en verimli izlenme saatlerini dizi filmlerle dolduruyor. Hangi kanalı açsanız dizi film. Bu dizilere şöyle bir göz gezdirince hemen hepsinin tek bir merkezden kaynaklanan bilinçli bir proje ürünü olduklarını anlıyorsunuz. Hepsinin ortak özelliği, çok güzel kadınlarla çok yakışıklı erkeklerin havuzlu, hizmetçili, gösterişli lüks villalarda, pahalı arabalarda, şatafatlı eğlence mekânlarında İslam ahlâkına ve Türk töresine aykırı karmakarışık aşk maceralarına sahne olmaları. Olumlu, iyi, faydalı, güzel hiçbir millî ve İslamî değer telkin etmiyorlar. Yerli, millî ve İslamî bilgi ve bilinç aktarmadıkları gibi; evrensel anlamda insanî değerler de telkin etmiyorlar. Bu diziler, bir taraftan tamamen vakti boş ve anlamsız bir şekilde harcamaya dönük olarak kurgulanmış. Öbür taraftan da alttan alta, Türklük ve Müslümanlık inançlarını, yaşama biçimini, değerler ve kabuller dünyasını yok etmeye dönük sinsi bir kurgusal yapıya sahipler. Bu dizilerde bilinçli, planlı ve programlı bir şekilde izleyici kitlenin duyma, düşünme ve hayal etme biçimleri üzerinde etkili bir yönlendiricilik ve istenilen algıyı oluşturma çabası açıkça görülüyor. Diziler, bir yönüyle kapitalist pazar adına gerekli gereksiz her şeyi satın alma ve bol tüketim beklentisi oluşturma zemini döşüyor. Kapitalizm, kendisi için pazar oluşturmada bu dizileri araç olarak kullanmakta, tüketici kitle oluşturmaktadır. Bu bağlamda diziler, ustaca kullanılan bir reklam çalışmasıdır. Zira dizilerde gösterilen, âdeta gözlere sokulan, kullanılan eşyaların, ürünlerin neredeyse tamamı, emperyalist Batının milletlerüstü soygun çeteleri gibi çalışan haramî şirketlerinin piyasaya sürdüğü ürünler. Dizi izleyen kalabalık izleyici kitlesinin bilinçaltına farkına varmadan gördüğü ürünlere sahip olma arzusu yerleştiriliyor. Böylece kalabalık tüketici Prof. Dr. Nurullah ÇETİN kitleler, gerçek dışı ihtiyaçları doğal bir gereksinim olarak benimseyerek emperyalist pazarın gönüllü kölesi haline getirilmiş oluyor. Akşam saatlerimizi işgal ve istila eden bu sefil dizlerde millî, İslamî, insanî manada hiçbir değer yer almıyor. Tam tersine izleyici üzerinde yıkıcı, tahrip edici etkiler oluşturulmaktadır. Zira dizi izleyen insanların hem ruh sağlığında, hem inançlarında, hem hayat anlayışlarında, hem dünyaya, kendine ve diğer insanlara bakışlarında olumsuz anlamda büyük değişiklikler ortaya çıkmaktadır. Dizilerin telkin ettiği değer, hayatın tamamen hayvanî bir güdüyle, salt madde planında zevk, eğlence, gösteriş, lüks içinde yaşanması gereken bir süreç olduğu inancını aşılamak. Bu da Müslüman Türk ün hayat anlayışına taban tabana zıt bir algıdır. Hedeflenen de Müslüman Türk milletinin inanç, ruh, zihin ve kalp dünyasının iğdiş edilmesidir. Diziler kanalıyla hayat yüce, kutsal, millî, İslamî ve insanî amaçlar uğruna değil; salt hayvanî anlamda bireysel zevkler uğruna ve tamamen tüketime ve eğlenceye dayalı bir zaman geçirme olarak belletiliyor. Dizilerin sanal, parıltılı dünyasıyla özendirilen, önemsetilen, yüceltilen,

11 yükseltilen, öne çıkarılan, kutsanan, kutsallaştırılan temel değerler şunlardır: Güzellik, yakışıklılık, zenginlik, başarı, güç, tüketim, eğlence, gösteriştir. Bunları elde etmek için hak, hukuk, adalet, insanlık, şefkat, merhamet, saygı, sevgi, çalışmak, emek gibi değerler yok sayılabilir, çiğnenebilir, yerle bir edilebilir. Diziler vasıtasıyla izleyici, hayatına anlam yükleme sürecinde çarpık biçimde yönlendirilmektedir. Hayatın anlamı ne sorusu, temel, evrensel, insanî bir sorudur. Bunun doğru cevabı, tek hakikati yani İslam ı bulmak ve ona göre yaşamak iken, diziler hayata bunun tam tersine bir anlam yüklüyorlar. Yani ebedî olanın değil fani olanın, ahiretin değil dünyanın, kutsal değerlerin değil maddenin, menfaatin, zevkin, gösterişin, üretimin değil tüketimin, soyut manevî, ilahî değerlerin değil; somut, maddi, vahşi değerlerin, yani insanlık dışı yöntemlerle rekabet ve mücadele sonucu birbirini ezmenin ve yok etmenin önemli olduğu algısı oluşturuluyor. Dizilerde sanal, gerçek dışı, bizi ilgilendirmeyen sorunlar, dünyalar, yaşantılar, beklentiler, üzüntüler, sevinçler yaşatılmaktadır. Bu da izleyicide kişilik bölünmesine hatta parçalanmasına sebep olmaktadır. Kendi gerçeğimizden kopup dizi kahramanlarının sanal gerçekleriyle özdeşleşmeye ve kendi dünyamızda değil, onların dünyasında yaşamaya başlıyoruz. Bu da aslında kişinin kendi tabiatına bir ihaneti demek olan kişilik bozukluğunu doğurur. Televizyon dizileri, büyük oranda yerleşik, millî, İslamî nitelikli Müslüman Türk hayat tarzını ve değerlerini yerle bir etmeyi, yıkmayı, parçalayıp yok etmeyi hedef almaktadır. Türk-İslam hayat tarzını ve değerlerini itibarsızlaştırarak, değersizleştirerek, anlamsızlaştırarak, yok sayarak saldırgan bir tutum takınmaktadır. Öbür taraftan tamamen batılı bir hayat tarzını özendirmektedir. Dizilerde Türk-İslam kültürünün cinsel ahlâkı ve mahremiyet kavramı hedef alınmaktadır. Buna göre İslam ın haram kıldığı, uygun görmediği cinsel ilişki biçimleri meşrulaştırılmakta, normal ve olağan gösterilmektedir. Nikâhsız birliktelikler, evli insanların eşlerinden habersiz gizli aşk yaşantıları, aile ve akraba içi yasak aşk ilişkileri yaygın biçimde ön plana çıkarılarak bilinçaltımıza bu sapıklık, olağan bir durum olarak telkin edilmektedir. Çocuklar için yapılan dizilerde de özellikle sihir, büyü, esrarengiz gizemli figürler, olaylar, dünyalar yoğun olarak ön plana çıkarılmaktadır. Bu da çocukların ruhsal dünyalarında büyük tahribatlara yol açmaktadır. Gerçeklikle gerçekdışılık arasındaki farkı ortadan kaldırmakta, çocukların gerçeklik algısını yerle bir etmektedir. Dizi esiri edilmiş çocukların sağlıklı ruhsal gelişimleri darmadağın edilmektedir. Dizilerin muhatap kitlesi, genellikle ve çoğunlukla entrik olayları merak etme duygusu tahrik edilmeye en çok müsait olan genç kızlar, hanımlar ve çocuklardır. Türk milletini bilinçli bir millet olmaktan çıkarmanın yolunun, toplumun ana omurgasını oluşturan bu kitleyi bozmaktan, çürütmekten geçtiğini bilen ifsat komiteleri, projelerini akıllıca uyguluyorlar. Dizilerde gerilim motifi, çok kötü bir niyetle ve amaçla kullanılmaktadır. Sert tartışmaların, büyük kavgaların, çıkar çatışmalarının, acımasız mücadelelerin yoğun bir şekilde sergilendiği dramatik ve trajik olayların insan psikolojisini darmadağın ettiği bu dizilerin etkisi, fert ve milet hayatında büyük yıkımlara yol açmaktadır. Gergin, huzursuz, stresli, umutsuz, korkulu, kaygılı, endişeli, tedirgin, güvensiz, sevgisiz bir kalabalık yığın üretilmektedir. Dizilerde sürükleyiciliği, ilgiyle izlenmeyi, ekrana hapsetmeyi sağlamak için yoğun olarak öne çıkarılan unsurlar şunlar: Aile içi şiddet, boşanmalar, kız uğruna cinayetler, çocukların anne babalarına asi olması, mutluluğu uyuşturucuda, içkide, yasak ilişkilerde, sokakların karanlık, izbe köşelerinde arama, lüks yaşama tutkusuyla helal haram demeden, kısa yoldan çok para bulma ve tüketme ihtirası. Bunlar, insanı insan olmaktan çıkaran hallerdir ve diziler, aslında insanımıza bunları telkin ediyor. Tabii dizilerin bir diğer önemli işlevi, Müslüman Türk milletini güncel anlamda siyasi, toplumsal, ekonomik, kültürel sorunlardan uzak tutmaktır. Dizilerin işlevi, Haçlı-Siyonist emperyalizminin Türk millet birliğini paramparça edişini, Türk milletinin tasfiye edilişini, Türk vatanının gâvura 11

12 peşkeş çekilişini, bağımsız millî Türk devlet kurumunun yok edilişini perdelemek ve gizlemektir. Yani altından vatan ve millî kimlik halısı çekilen Türk milletini dizilerle sıraya dizip dize getirme projesi gerçekleştiriliyor. Dizilerle uyutulan, uyuşturulan, mankurtlaştırılan, millet olmaktan çıkarılıp kuru, ruhsuz, şuursuz, milliyetsiz bir kalabalığa dönüştürülen insanlar kolayca sömürülebilir, güdülebilir ve istenilen şekilde kullanılabilir. Haçlı-Siyonist emperyalizminin istediği budur ve bunu da diziler kanalıyla ustalıkla başarıyorlar. Kötü dizi furyasına karşı alınacak tedbir, bu yazıda ortaya konan eleştirilerin içinde gizlidir. Yani eleştirilerle aslında dolaylı olarak bunların tersi teklif edilmektedir. Türk milletinin önüne olumlu, faydalı, iyi, güzel sıfatlarına layık değerleri telkin eden, Türk-İslam hayat tarzına uygun ve bunu özendiren, doğru bilgilere dayalı Türk-İslam tarihini günümüz şartlarında faydalanılacak, örnek alınacak bir zemin olarak sergileyen, eğitici, olumlu anlamda bilgi ve bilinç sunan diziler yapılmalıdır. Bugün televizyon, en etkili kitle eğitim, yönlendirme, şekillendirme kurumu haline gelmiştir. O bakımdan ilgili kişi ve kurumların acilen bu alana el atmaları, yerli, millî, İslamî bir ruhla Türk-İslam değerlerini tahkim edici, sanat ve telkin gücü yüksek, çok kaliteli, ilgi çekici, cazibeli, etkileyici, evrensel nitelikte değere sahip bir dizi çalışmasına vakit geçirmeden başlaması gerekiyor. Yugoslavya parçalanırken halk: Biz evde dizi izliyorduk demişti. Son yıllarda Türkiye de hemen hemen bütün televizyon kanallarında, hergün onlarca dizi seyrettirildi, seyrettiriliyor. Bu diziler, sadece Türkiye de seyrettirilmiyor; bölge ülkelerinde de seyrettiriliyor. Bütün Arap ülkelerinde, Türk cumhuriyetlerinde ve Balkan ülkelerinde bu diziler seyrettiriliyor. Dizi, dev bir sektör olmuş. Halk dizi seyrederken Amerika, İsrail ve Avrupa şeytan üçgeni, alttan alta Büyük Orta Doğu Projesini uyguluyor. Emperyalist Batının yeni taktiği medeniyet (yani İslam) içi çatışma yı devreye koymak. Türk ve diğer İslam ülkelerinde halkı etnik yapılarına, mezhep tercihlerine, hayat tarzlarına ve bölge farklılıklarına göre bölüp parçalıyorlar, bunları birbirine kırdırmanın planlarını yapıp tezgâhlarını kuruyorlar. PKK adında bir eşkıya örgütünü kurup besleyerek silahlandırıyorlar. Bu etnik ırkçı Marksist terör örgütünü Türkiye de, Suriye de, Irak ta ve İran da sokağa salıp millî devletlere ve halka saldırtıyorlar. IŞİD diye bir başka cinayet şebekesi kurup Suriye de ve Irak ta yaşayan masum Türkmenleri katlettiriyorlar, topraklarını, köylerini, şehirlerini, dükkânlarını, evlerini boşalttırıp yerlerine Barzani peşmergelerini yerleştiriyorlar. Bu iki terör örgütü marifetiyle Türkiye yi, Suriye yi, Irak ı Türksüzleştirme projesini adım adım uyguluyorlar. IŞİD marifetiyle Şii Müslüman avına çıkıyorlar. Haçlı Siyonist odaklar, içimizdeki taşeron örgütleri marifetiyle bölgemizi ateşe verdiler, cayır cayır yakıyorlar. Bölgemizde ağıtlar Arapça ve Türkçe yakılıyor, zafer çığlıkları İngilizce, İbranice, PKK ca ve Barzanice atılıyor. Bu vasatta halk, bütün bu olup bitenlerden haberdar olmasın, gerçekleri görmesin, Amerika merkezli şeytan planlarını duymasın, görmesin, bilmesin diye televizyon başına oturtulmuş, çakılmış, sabitlenmiş durumdadır. Bölge Müslüman halkının mıh gibi çakılıp, pür dikkat izlediği televizyon dizileri insanımızı içinde yaşadığı gerçek dünyadan uzaklaştırıp başka sanal dünyalarda gezdiriyor, uyutuyor, uyuşturuyor, beynini yıkıyor, embesilleştiriyor. Aşk meşk merkezli entrika, alavere dalavere, kimin eli kimin cebinde hikâyelerinin anlatıldığı bu dizlerde çok zengin, çok yakışıklı erkeklerin, çok güzel kadınların, lüks villalarda, lüks otomobillerde, çok pahalı elbiseler içinde geçen karmakarışık aşk olayları ile halk uyutuluyor. Milletimiz vatanı, devleti, bayrağı, dili, dini, kültürü, kimliği üzerinde oynanan bu Haçlı Siyonist oyunlarının ne olduğunu öğrenme, bilgilenme ve bilinçlenme çabası içinde olmazsa, kendisini televizyon dizileriyle uyutmaya devam ederse, galiba sonunda Türkiye parçalanırken: Biz evde dizi izliyorduk diyecektir. Türk milleti titreyip kendine dönerse, inşallah böyle deme ihtiyacı duymayacaktır. 12

13 Ey Gönül Ey gönül kimet verme bi haya bi insana Canını kurban edersin gelmez idir imana ***** Kimetsize kimet verdik şişti gör patlayacak Alçaklar kalktı yükseğe bak bu devri zamana ***** Yuh sana ey kahpe dünya yüksekler alçak oldu Aslanlar uykuya dalsa çakal çıkar colane ***** Casım BABAOĞLU Kendin eflatun sanma kimse bilmez kim ariftir Aşkın yolundan çıkarsan atılırsın zindana ***** Bir ağaç yüksek olursa ondan meyve bekleme Yüksek olan bir ağaç asla konulmaz güldana ***** Bir dikenin dört tarafı yeşil çimen olursa Renkli çiçekler açarsa benzemez gülüstana ***** Bir bahçe yeşil olmazsa muhabbeti olmaz ki Gün be gün kurur yaprağı aşık gelmez seyrana ***** Coşarım yazarım sözüm aşıklara dermandır Kalemim yazdı dostlara döndü büyük ummana ***** Babaoğlu bakma böyle herkesin suyu aktı Kurduğun uzun yolların gitmesin o virana ***** 13

14 Kıbrıs Kurt Baba/Kutup Baba Yatırı ve Anadolu Türk Halk İnanmalarında İlgili Yeni Bulgular Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu. Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki Sayak kalpaklı adam, Nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden, Güzel, rahat günlere inanıyordu Ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında, Birden bire beş adım sağında O nu gördü. Paşalar O nun arkasındaydılar. O, saati sordu. Paşalar Üç dediler. Sarışın bir kurda benziyordu. Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı. Yürüdü uçurumun kenarına kadar, Eğildi durdu. Bıraksalar, İnce uzun bacakları üzerinde yaylanarak, Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak, Kocatepe den Afyon Ovası na atlayacaktı. N. H.Ran Giriş Türk kültür coğrafyasında kurt içerikli çalışmalar sürdükçe, kurtun farklı özellikleri ile ilgili derlenilen bilgiler de artmakta ve böylece kurt kültündeki verileri daha sağlıklı anlamlandırmak da mümkün olabilmektedir. Bu konuda alandan derlenilen bilgiler ve takip edilebilen ilgili edebiyatla, her yeni dönemde bu konuda mitolojik katmanları biraz daha derinleştirmek, Türk kültür coğrafyası kesimleri arasında, kurt içerikli inanç ortalıklarının yeni zenginliklerine şahit olmak mümkün olmaktadır. Bu çalışmamızda; Anadolu Türk kültür tarihinin Kayaniler gibi oldukça eski dönemlerinde kurtla ilgili inançlar, bir Dr. Yaşar KALAFAT kısmı müzeler ve bir kısmı hala tarihi eserler üzerinde bulunan Kurt Simgeler, Bu simgelerin el sanatlarına yansımaları, halk tasavvurundaki kurt imacının sözlü kültür verileriyle netleştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu gibi hususlardan hareketle Kıbrıs ta yatmakta olan Kurt Baba/ Kutup Baba üzerinde yoğunlaşılmaktadır. Ata kültünden hareketle Kurt Baba/ Kutup Baba nın konumu incelenmektedir. Böylece kurt merkezli bir ayıştan yola çıkılarak Kıbrıs türk halk kültürünün bazı kodlar ve kültlerden hareketle 14

15 Türk kltür coğrafyasındaki yerine vurgu yapılmaktadır. Metin Anadolu Türk tarihindeki ilk kurt tespiti onların Türklükleri nispetinde Kayanîlerle ilgili olmalı. Bu teşhis Anadolu Türklüğü için kurt bağlantılı yeni tarihî bilgiler edinilinceye kadar geçerli olabilir. Bize göre Kurt un Türk kültür tarihine girişi Türk kozmogonisinin konusudur. ( Türk soyluların millet simgesi olan Kurt her dönemde kullanılmıştır. Bu simgenin en eski kullanımını Kayâni veya Med İmparatorluğunun kuruluş yıllarına kadar götürmek mümkün olmaktadır. İlk Kayanî Kralı kabul edilen Key Kubatd ın bu lakap veya isminin anlamı Kurt demektir Ayrıca Türk soylulara mahsus ay ve yıldız simgeleri, Beyaz Piramitler de de vardır. Teşhisi, Anadolu Türk kültür tarihi bakımından ilginç olmalı.kil tablet üzerine nakşedilmiş British Museum da bulunan tarihi taplonun altında Kurt ile bir Turanî açıklaması bulunmaktadır. 1 Biz böyle bir tabloyu Proto Bulgar Türk coğrafyasında kaya üstü resimlerden resmetmiştik. 2 Çıldır-Ardahan Kurtkale de Taş üzerine işlenmiş kurt silüyeti vardır. 3 Kars dokumaları üzerinde kurt başı motifi ile birlikte Oğuz damgaları vardır. 4 Bizim arşivimize üzerine kurt resimleri işlenilmiş Kıbrıs yapımı yastıklar vardır. Orta Anadolu da Kurt un kutsal kabul edildiği haller de vardır. Kurda Allah tarafından gökten her öğün bir kuş gönderildiğine inanılır. Yitik evcil hayvanlar bulununcaya kadar kurdun ağzının imam tarafından ilgili dualar okunarak çakı bıçağı kullanılarak bağlanması kayıp hayvanlar çiftliklerine dönünce açılması 5 şeklindeki yaygın uygulama Orta Anadolu da da vardır. 6 Kurtların Allah tarafından Kudret helvası ile beslenmesi inancı da bilinmektedir. 7 Orta Anadolu halk inanmalarında Kudret Helvası açlığı giderici, şifa verici ve güçlendirici olarak bilinen özel bir besindir. Bazı yörelerde 7 günde bir özel olarak kurtlar için gökten gönderildiğine inanılır. 8 Ağır kış şartlarında hayırseverlerin kurdun payı olarak uygun yerlere yiyecek bırakmaları da aynı inancın bir parçası olmalı. Kurt adının bazı hallerde canavar olarak geçmesinin yanı sıra halk inançlarında kurdun kutsal hayvan olarak algılanmasının izahı bu ilişkilendirmede aranabilir. Halk tefekküründe tabiat Arzullah tır. Bu noktada Allah bütün sahipsiz bilinenlerinde sahibidir. Halk inanmalarından yola çıkılarak duruma bakılınca kurdun veya bazı kurtların adeta manevi itibar bakımından farklı olabileceği kanaati doğmaktadır. Bazı Allah adamlarının isim veya lakaplarının bu arada Kıbrıs taki Kurt Baba nın Kurt ismini alışı bu şekilde açıklanabilir mi? Kurdun mutlak olana yakarışında özel dili ulumak olmalı 9 Kurt hatta Boz Kurt Hz. Yusuf ile o kuyuda iken uluyarak 1 Mehmet Bayraktar, Bilinmeyen Bir Türk Ulusu Kayanîler, Atatürk Kültür Merkezi, Ankara, 2012, s Mehmet Bayraktar, Bilinmeyen Bir Türk Ulusu Kayanîler, Atatürk Kültür Merkezi, Ankara, 2012, s. 130; YaşarKalafat, Bulgaristan da Türk Halk Folkloru Sempozyumu ve Bulgaristan Gezi Notları, Prof. Dr. Haluk Karamağaralı Armağanı, Ankara 2002 s Kaynak kişi:ali Murat Aktemur, Çıldır Kaleleri, www. yasarkalafat.info 4 Osman Mert, Kars Dokumaları Üzerinde yer alan Kültürel ve Epiğrafik Ögeler, Uluslararası Kaşgar dan Endülüs e Türk İslam Şehirleri Sempozyumları, Gazi Kars Şehrengizi Bildiri Kitabı, Ekim 2011 s Yaşar Kalafat, Türk Halk İrfanında Kurt, Ankara, 2008, Berikan, s ; İsmail Uçakcı, Orta Anadolu Halk Kültürü, Ankara Ticaret Odası yayını, Ankara, 2003, s. 99. İsmail Uçakcı, a. g. e.,s İsmail Uçakcı, a. g. e.,s Yaşar Kalafat, Yozgat Örnekleri İle Anadolu İnanç Coğrafyasında Kurt-Kudret Helvası, Bozok, S.8 9, Mayıs 2011, s Burhanettin Baykurt, Ankara Akıncı Ovası Tarihi ve Kültürü, Ankara, 2003, s Yaşar Kalafat, Türk Halk İrfanında Kurt,Berikan, Ankara, 2008, s

16 anlaşabilmektedir. 10 İnsanattan Salur Kazan Dede Korkut Destanı nda hayvanattan Kurtla konuşurken; Karanlık akşam olunca günü doğan Kar ile yağmur yağınca er gibi duran Kara koç atlar gördüğünde kişnettiren Kızıl deve gördüğünde bağrıştıran Akça koyun gördüğünde kuyruk çarpıp kamçılayan Arkasını vurup berk ağılın ardın söken Yurdumun haberini biliyor musun söyle Karabaşım kurban olsun kurdum sana demekte başının kurdun karşısında kara olduğunu ve kurda kurban edebileceğini açıklamaktadır. Kurt a Türk halk tefekkürü simgesel bir anlam yüklemiştir. Bunu daha ziyade doğal olarak sözlü kültür verilerinden hareketle tanımlayıp, izleyebiliyoruz. Bu simgenin içeriği farklı, Türk toplumlarında ve farklı dönemlerde farklılık göstermekten ziyade, halkın farklı kültür seviye ve zihniyet değişikliği ile izah etmek mümkündür. Kurt, kırsalda canavar olarak bilinse de Anadolu da da Kıbrıs ta da sessizliğin ve atağın sembolidir.(..) Cesaretin, soğukkanlılığın, kurnazlığın, düşmanın zayıf tarafını bilmenin, haberleşmenin, sabrın ve ihtiyatın sembolüdür. 11 Börü, kurt bahadırın müspet sıfatlarından birisidir. 12 Kurdun bu özelliğini, onun yer aldığı bütün Türk destanlarında görmek mümkündür. Alpamış Destanında kurt u kurt-totem bağlantısı bakımından etimolojik olarak inceleyen bir çalışmada ise, Alpamış Destanındaki Baysun kelimesi eski Türk kavimlerinden biri olan Usun mitolojisi vasıtasıyla kurt yavrusu Aşina ile 10 Coşkun Mutlu, Yusuf İle Zileyha (Sen Ettin Aklımı Zail),Ankara, 2012 s İbrahim Kafesoğlu, Eski Türk Dini, Ankara, Mehmet Çeribaş, Kırgız Türklerinin Destancılık Geleneği ve Er Soltanay Destanı, Türk Edebiyat Araştırmaları, Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü Ankara, efsanesine dayanır. Etimolojik açıdan bu kelimenin tarihini şöyle açıklayabiliriz Aşina-Usun-(bay) Usun-Bayan, Özbek halkının terkibini oluşturan Uysunlar da Usun kabilesinin evlatlarıdır ve köken itibarıyla kurt hakkındaki totemistik mitin müellifleri olan aşina kabilesiyle 13 akrabadırlar. Denilmektedir. Kurdun mitolojik boyutuna etimolojiden hareketle uzanan bu çalışma, çalışmamızdaki Kurt Baba nın, ecdat-totem ilişkisine ışık tutacaktır. Atalar miti ve göç mitleri itibariyle 14 ( Kurt Babalara bu arada Kıbrıs taki Kurt Baba/Kutup Baba ya bakılabilir. Kutup, dinî terminolojide, dinî-manevi otorite hiyerarşisinde, zirvede bir statüdür. Döneminin kutbu olmak, dönemindeki doruktaki kimse olmak demektir. Bu bir anlamda yaşayan yol göstericilerin en yükseği demektir. Kurt Baba, zamanla yükselip kutup statüsü mü edinmiştir. Halk muhayyilesi, yol gösterici anlamındaki her iki kelimeyi birleştirip eş anlamda mı kabul etmiştir? Yoksa kutup ismi, halk söyleminde kurt mu oluvermiştir? Bu soruların cevabını, bizim yüzeysel gözlemimizden sonra, Harid Fedai tarafından ulaşması sağlanan Tuncer Bağışkan ın ve Mahmut İslamoğlu nun çalışmalarından öğrenebiliyoruz. Kurt/Kutup Baba Türbesi, Lefkoşa da Asmalı ile Kurt Baba Sokaklarının kesiştiği köşede tek mekânlı bir yapıdır. Yakın zamana kadar Üçler ve Kutup Baba olarak bilinirdi Zamanla Kutup Baba halk ağzında Kurt Baba dönüştü ve öyle bilinmeğe başladı. Türbedeki üç mezarın Lefkoşe nin Osmanlılar tarafından ele geçirilmesi sırasında sokak savaşlarında 13 Eunkyung Oh; MamatgulJoreyev, Alpamış Destanında Baysın Kelimesinden Görünen Kurt Totemi, Türkiyat Araştırmaları, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, S. 11, Güz 2011, s F. SemaBarutcuÖzönder, Türkler Ne zaman Bir Millet idi? Kök Araştırmalar, Cilt 1, S. 2, Güz 1999, s.65 92; Bilent Bayram Oğuz Epik Anlatıları ve Çuvaş Alp Hikâyelerinde Kutsal Kurt ve Tepegöz, Türk Dünyası İncelemeleriDergisi, Yaz,

17 burada şehit düşen Bektaşi Şeyhlerinden Kutup Baba ile iki müridine ait olduğuna inanılmaktadır. 15 Yapının kuzeyindeki kapıdan, demir parmaklıkları bulunan basık kemerli üç pencere ile aydınlanan türbeye girilmektedir. Doğu-batı yönünde uzanan ve üzerleri ahşap sanduka örtülü olan bu mezarlar orijinal özelliklerini yitirmişlerdir. ( ) Yakın geçmişimizde türbenin Kurt Baba Sokağı na bakan pencerelerinin demir parmaklıklarına adak amacıyla yeşil çaput parçaları bağlanmakta ve mum yakılmaktaydı. 16 Mahmut İslamoğlu nun Kurt Baba ile ilgili bir tespitine göre, Yatırın kabrine çok yakın bir yerde içki servisi de yapan bir kebapçı vardır. Kurt Baba birkaç defa kebapçının rüyasına girerek kendisini içki servisi yapmaması konusunda uyarır. Bunu fazla önemsemeyen kebapçı geceleri bütün tabaklarının sistemli bir şekilde kırıldıklarını görür ve içki servisi yapmamak için tövbe edip içki satmayı terk eder. 17 Kıbrıs ta ismi baba lı olan tek yatır şüphesin Kutup Baba değildir. Kara Baba, onun adını taşıyan Kara Baba Sokağı ve Kara Baba Çeşmesi ve benzerleri de vardır. 18 Kurt Baba ile ilgilianlatılarda yer alan rüya motifi, rüyada uyarılma yöntemi, adak bezi asma ve mum yakma geleneği de keza Türk kültürlü halkların halk inançlarındandırlar. Halk inanç muhayyilesi Kurt Baba lara da manevi hiyerarşide bir sıralama yapmıştır. Sivas tan yapılmış bir tespitte 15 Mustafa Haşim Altan, Kültür Mirası Eserlerimiz ve Beklentilerimiz, Birlik Gazetesi, 30 Kasım 1988 zikreden Tuncer Bağışkan, Kıbrıs ta Osmanlı Türk Eserleri, 2005, s Tuncer Bağışkan, Kıbrıs ta Osmanlı Türk Eserleri, 2005, s Mahmut İslamoğlu, Kıbrıs Türk Kültür ve Sanatı, Araştırma- İnceleme Yazıları Tebliğler, s. 148, zikreden Tuncer Bağışkan, Kıbrıs ta Osmanlı Türk Eserleri, 2005, s HizberHikmetağalar, Eski Lefkoşa da Semtler ve Anılar, s Cem anında cemaati rahatsız eden kurdu dede saz çalarak gitmeğe ikna eder. Amasya daki Kurtboğan namıyla bilinen yatır, ziyaretçileri rahatsız eden kurdu mezarından çıkardığı eliyle boğar, Güney Azerbaycan daki bir özlü söze göre, Kurttan kurtulduk gulyabaniye tuş olduk denilmektedir. Halk inançlarında ulu canlar kurt donuna girebilirlerken, farklı örneklerde kurtları uyarabilmektedirler. Gulyabani gibi bazı kara iyeler kurttan daha amansız olabilmektedirler. Bu arada Kurtboğan ismi Doğu Türkistan, Uygur Türk kültür coğrafyasında çok yaygın kullanılan insan isimlerindendir. 19 Nahcıvan Türk kültür coğrafyasından derlenilmiş bir rivayete göre; Nuh Tufanı ndan hılas 0lup/kurtulup kuruya/karaya çıkılması esnasında, Nuh un Yasef ten olan nevesi/ torunu Türk gemiye bir gurdun/kurdun yakınlaştığını/yaklaştığını görür ve orada hayatın olduğunu anlar ve sevinir. Türk, Boz Kurdu güdür/takip edip onun gemideki hayvanların kokusunu alıp yemek için geldiğini düşünür, kurt gemiden suyun derin olmayan kısmını takip ederek ayrılıp karaya çıkar, bir yol bulduğunu anlayan Türk sevinir. 20 Teyidi yapılamamış olan bu tespit de yazara göre, kurt ongunun da hilaskar ve mifik obraz olmasını özünde aksettirir. 21 Kurda canavar da denilebilmesine rağmen onun yabaniliğinde de bir asaletin saklılığına inanılır. Rodop bölgesi Tatar Türklerinde Kaşgırcı dolaştırılır. İçi doldurulmuş Kaşgır/Kurt postu oluşturan alaylarla nağmeler okunarak kapı kapı gezdirilip, dolaşılan kapılardan bahşişler alınır. Bu uygulama, biraz yağmur alaylarını andırır. Kaşgır a sopalarla vurulur gibi yapılır ve yaptıkları fenalıklar dile getirilir. 19 Yaşar Kalafat, Türk Halk Tefekküründe Kurt 2,Berikan, Ankara, 2009, s EsgerQedimov, Şumerlerin Bilqamış, Destanı ve Azerbaycan Türklerinin Folkloru (Ders Vesaiiiti), Bakı, 2011, s EsgerQedimov, a.g.e. 17

18 Bu gelenek yaşatılırken; Qaşgırcı keldi kapığa, burnunu dayadı yapığa Berin şunın bahşışını, ketsin başka dayığa Haydi, gaçın qızganlar, sizge de yarçıq tayar! Paaaaa! Ala dağda buldum izini, gevede çığardım eki gözüni Seni gidi qızıl közlü, seni gidi kâfir nankör! Paaaaa! gibi nameler okunur. 22 Sözlü kültür türlerinden seçilmiş bazı örnekler aralarında çelişki varmış gibi görünse de, kurdun zekice, planlı, sabırlı, zamanlı, kararlı, temkinli, hazırlıklı olmağı simgelediğini gösterir. Kurt puslu/dumanlı havayı sever, Kurt kocasa da avını avlar, Hırsızların piri kurttur, Kurt, kendi işimi kendim gördüğüm için boynun kalındır, demiş, Kurt olmasa çoban seçilmez, Sürüden ayrılanı kurt kapar, Kurtla koyun, kılıçla oyun olmaz, Kurt ölür unutulur fakat kurtluğu unutulmaz, Kurtla görüşürsen köpeğini yanından ayırma, Kurdun kurda zararı dokunmaz, Kurdu kurt ile kuşu kuş ile avlarlar, Kurtla ortak olan tilkinin hissesi, ya tırnaktır ya bağırsak 23 Türk sözlü kültüründe kurtla ilgili tespitler başlı başına bir alandır. 24 Kurdun eniği kurt olur, kurttan köpek olmaz. Kurt kocayınca köpeklerin maskarası olur. Kurdun kocasına koyun güttürürler, adamın kocasına çocuk baktırırlar. Kuzuya giden kurdu görür. Kurttan korkan çoban olmaz. Ölmüş eşek kurttan korkmaz. Kurt kulağından tutulmaz. Gönülsüz it, sürüye getirir kurt. Çoban eksik koyunların hesabını kurda yükler. Atasözleri farklı kelimelerle de anlatılmış 22 Emel Alev, Ayvan AlemindeGaşgır, Kalgay, S. 66, Ekim- Kasım-Aralık 2012, s Burhanettin Baykurt, Ankara Akıncı Ovası Tarihi ve Kültürü, Ankara, 2003, s Yaşar Kalafat, Sözlü Edebiyatımızda Bursa Yöresi Örnekleri İle Kurt I, Bursa II. Halk Kültürü Sempozyumu, Cilt II, Bursa, 2005, s olsalar, Kıbrıs Türk sözlü kültüründe düşünce şekli olarak karşılıkları bulunan sözledir. 25 Kurtla ilgili halk sağaltmacılığındaki bilgiler diğer hayvanlarla ilgili olanlarla kıyaslanmayacak kadar çoktur. Bu inanç içerikli uygulamalar hem halk tababetinin insanlar için olan kesimi için ve hem de hayvanlar için halk baytarlığı/veterinerliği için geçerlidir. 26 Bu konuda yapılmış bir kısım yeni tespitleri de karşılaştırarak irdelemek konuya açıklık getirebilir. Aksamları ile diğer canlılara şifa verdiğine inanılan bir varlık hayırlı bir varlıktır. Onun ismi ile ulu zatların anılması doğal karşılanmalı. Anadolu büyülerinde kurt kanı kullanılır. Hakkâri Türkmenlerinde ve anadili Kürtçe olan Türklerde, Bağlı Damat ın bağının çözülmesi için çiftlerin birleşmeleri kurt postu üzerinde yapılır. Toros Türkmenlerinde kurt kanı bağlı erkeğin ve eşinin cinsel organına sürülür. Gaziantep- Nizip ve Bilecik te bağlı çiftlerin bağının çözülmesi için Kurt Baba Tepesi ne çıkılır ve orada bir gece kalınır. 27 Koyunları sürekli bırakan/düşük yapan çobanlar koyun ağılına kurt ölüsü gömerek bu hastalığın önünün alınacağına inanırlar. Keza kurdun ciğeri kurutulup koyunlara yedirilerek kelebek hastalığının tedavisinde 28 kullanılır. Bu tespitten hareketle Kurt Ongunun halk inançlarında tabu olma özelliğini sürdüğünü söyleyebiliriz. Bir diğer tespite göre, kurt eskiden peygamber Efendimizin çoban köpeği imiş. Bir gün kuzulardan birisini yiyince, 25 Burhanettin Baykurt, a. g. e.,s Yaşar Kalafat, Kurt İle İlgili Türkeçarelerde/Halk Tababetinde İnanç ve Uygulamalar, 1. Uluslararası Türk Tıp Tarihi Kongresi, 10. Ulusal Türk Tıp Tarihi Kongresi Bildiri Kitabı, Uludağ Üniversitesi Deontoloji ve Tıp Tarihi, (20 24 Mayıs 2008) C.I-II, s Uğurol Barlas, Anadolu Düğünlerinde Büyüsel inanmalar, Halk Eğitim Yayınları, Karabük, s. 53, 87, Burhanettin Baykurt, a. g. e.,,s

19 artık rızkını dağlarda ara diyerek, Hz. Muhammed (s.a.v.) onu dağa götürüp azıtmışlar. 29 Kurdun Hz. Ali nin(r.a.) köpeği olduğu şeklinde anlatılar da vardır. 30 Anlatılardaki bu manevi itibar kaç hayvana nasip olmuştur. Öyle olunca da Kurt ismi ulu zatlara bir şekilde isim olması doğaldır. Halk tefekküründe kurdun yerini belirleme adına onunla ilgili özlü sözlerden hareketle bazı irdelemeler yapılabilir. Özlü sözler, onun simgesel kullanımına açıklık getirebilirler. Kurt rızkını aramak için bir gecede 7 dağ gezermiş, Kurt yavruladığı mevkiinin hayvanlarına zarar vermez, Kurdun intikamı yavrularına zarar verilmesi halinde çok çetin olurmuş. Hangi dağın Kurdu öldü mitolojik bulgu arama adına, gibi sözler üzerinde durulabilir. Her dağın bir kurdu olduğu, o kurdun o dağdan sorumlu ve o dağın yetkilisi olduğu ve çevre halkının adeta ongunu olduğu, orman yangını gibi hallerde dağı en son o kurdun terk ettiği gibi inançlar vardır. 31 Bu inançla bir kurdun gecede 7 dağ dolaşması ve Kurt köyünü değiştirir huyunu değiştirmez sözü arasındaki anlam-uyum bağlantısı aranabilir. Bir yere giderken kurt görmenin uğur sayılmasının yanı sıra kurt izine basmanın ise sakıncalı oluşu arasındaki bağıntı da irdelenebilir. At izine basmak uğur alametidir. Buradan hareketle izi takip edilen kurt anlayışı ile tekin olmayan kurt anlayışı tabu anlayışı kapsamında düşünülebilir. Kurdun izi, izlenilerek selamete çıkıldığı inancının 32 varlığı bilinmektedir. Ayrıca; Kurt köpekten burnunu o da kurttan gözünü, Kurt köpekten belini, oda kurttan boynunu istemiş, şeklinde inançlar vardır. Köpek kurdun gelişini kokusundan o da köpeğin iyisini havlayışından anlarmış. Kurt dişinin zehirli olduğuna dair inançlar bize Güney Azerbaycan daki Kurt Baba/Kuduz Ocağını hatırlattı. Kurt ısırdığı insan ve hayvanı kudurturken, kuduran canlının şifası da Kurt Baba kutsal mekânında idi. Sözlü kültürün diğer türlerinde de Kıbrıs ve Anadolu Türklerinde doğal bir aynilik vardır. Kurt insan ismi Türk kültür coğrafyasının 33 her kesiminde gözlenebilirken bu adlandırma bilinen ilk döneme kadar uzanabiliyordu. Kurt adı Azerbaycan Cem Cemaatı ndan Çamur Han ın oğlu Kurt 34 Han da görülebilirken Sarıkamış ın şirin nahiyesi Karakurt, Şehit Halil Karakurt a da soyadı olmuştur. 35 Kıbrıs Kurt Baba Türbesi nin önünden geçen sokak, Kurt Baba Sokağı ve köşe de Kurt Baba köşesi dir. Sonuç Kıbrıs ta yatmakta olan Kurt Baba, esas ismi itibariyle Kutup Baba dır. Baba ve Dede ön eki, Türk kültürlü halkların inanç kültüründe derin ve geniş bir yer tutar. Kutup Baba etrafında oluşan halk inanmaları Türk kültür coğrafyasının ortak inançlarındandır. Bu tespiti mitolojik verilerden de onaylatarak yaşayan halk inançlarıyla örnekleyebiliyoruz. 29 Burhanettin Baykurt, a. g. e.,,s Yaşar Kalafat, Osmanlı dan Günümüze Sivas Alevilerinde Kurt Kültü, Osmanlı Döneminde Sivas Sempozyumu Bildirileri (21 25 Mayıs 2007), Sivas Valiliği İl Kültür Müdürlüğü, Sivas 2007, s Yaşar Kalafat, Yaşayan Eski Türk İnançları İtibariyle Türk Mitolojisi ve Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, S Ergin Ayan, Tarihi Kaynaklar Işığında Börte Çine ve Alan Kuva Efsaneleri 1, Orkun Dergisi, S. 85, Mart 2005, s Yaşar Kalafat, Dedem Korkut Kültür Ellerinde Adlanma, Prof Dr. Ahmet BicanErcilasun Armağanı, Ak Çağ, Ankara 2008, s Hasen Mahmut oğlu Bayati, Cami-Cem Ayin, Bakı, 2011, s Gürsoy Solmaz, Cumhuriyetin 1. Yıl Kutlamalarına Giderken Şehit Edilen Halil Karakurt Bey, Serhat Kültür, Ekim 2003, s. 17. Kaynak kişi: Harid Fedai, Araştırmacı, Yazar, Edebiyatçı. 19

20 Ahıska Türklerinin Folklorunda Atasözü: Azerbaycan ve Türkiye Atasözleri ile Benzerlik ve Farklılık Dr. Çinare RZAYEVA 20 Ahıska Türklerinin folkloru çok zengindir. Ahıska Türklerinin folklorunun epik türler arasında atasözü yaygındır. Atasözü ayrıca Türk halkları arasında da yaygındır. Atasözleri tüm Oğuzların, ulu babalarımızın fikrinden, düşüncesinden, konuşmasından süzülen kelamlardır ve bu sözler halkın hissini, düşüncesini, medeniyyetini içermektedir. Ve bu düşünce, bu kültür, bu bilge sözler Ahıska folklorunda da önemli bir yer kaplıyor. Ahıska türklerinde işlenen öyle atasözleri vardır ki, onlar bu gün gerek Azerbaycan da, gerekse Türkiye de işlenmektedir. Ahıskalıların folklorunu araştırdıkta görüyoruz ki, bazı atasözleri Türk dünyasında olduğu gibi varlığını koruyor, bazıları ise belli değişiklikle kullanılıyor. Ahıska türklerinde işlenen öyle atasözleri de vardır ki, onlar bu gün ümumtürk folkloru için yeni ve orjinaldır. Makalede esas amacımız Ahıska Türklerinin zengin folklorunu Türkiye ve Azerbaycan folkloru ile benzer ve farklı yönlerini ortaya koymaktır. Şunu da belirtelim ki, Ahıska türklerinde işlenen atasözlerinin çoğu türk dünyasında sık-sık kullanılıyor. Türкsоylu halklar uzun asırlar boyu tek bir dile sahip olmuştur. Türk dili, Türk milleti dünyanın en medeni dili ve milletlerinden biridir. Türk halkları dünyanın en zengin kültürüne, folkloruna sahipdi. Bu zenginliği Türkler tarihi geçmişinden, babalarından, dedelerinden alarak bugünedek yaşatmış ve korumuşlar. Türk halkaları arasında işlenen ortak folklor örnekleri çoğunluk oluşturuyor. Bu tür ortak örneklere sahip olmanın sebebi, hiç şüphesiz, Türk halklarının zengin folklora sahip olmasıdır. Bu zenginlik ortak folklorun bir çok türlerinde kendini gösteriyor. Onlardan biri de atasözleridir. Atasözleri görünüşçe küçük ama zengin içerik çalarına sahiptir. Bu türün kendine özgü özellikleri var. Atasözünde hükmlülük kendini gösteriyor. Görkemli bilim adamlarından olan E.Mirehmedov atasözünü şöyle tanımlıyor: «Atasözü-sözlü halk edebiyatına en yaygın biçimlerinden biri; hayatın tüm alanlarını gözlemlemek ve denemek sayesinde oluşturulan, sözlü konuşmada ve yazılı edebiyatta çok kullanılan, bir veya birkaç cümleden oluşan hikmetli sözlerdir» (6, s. 19). Atasözü ve deyimlerin öğretici yükü hakkında Firudin beyköçerlinin fikirleri de oldukça değerlidir. F.Köçerli yazıyor ki, «Türk dilinde birkaç bin hikmetamiz örnekler var ki, tamamisi deneyim yüzü (yolu) ile denilipdir.... Millet çok fazla örnekler, hikmetamiz kelimeler icat etmiştir ki, bunların vasıtasıyla bilgisini, tecrübesini, hikmetini izhar ediyor. Millet her bir ittifakta uygun hal söylemeğini, dünyada geçinmesini, insanlar ile tavrını ve sair mahlukat ilişkisini az sözlü, ama derin anlamlı «müfid-müfteser» sözü ile beyan kılar» (5, s.117). Atasözleri bir halkın ümumileşmiş sonuç taşıyan ve günlük leksikonunda çalıştırdığı kalıba alınmış kelimelerdir. Bu sözleri hiç kimse değiştiremez. Belki de bunun sonucudur ki, atasözleri neredeyse Türk dünyasında da ya aynen ya da önemsiz değişikliklerle kullanılmaktadır. Atasözleri Türk folklorunda, Türklerin sosyal-manevi, ahlaki ve estetik görüşlerinde özel etkiye sahiptir. Neredeyse, Ahıska Türklerinin folklor örnekleri Türk dünyasında geniş işlenmektedir. Folklor örneklerinden olan atasözleri Ahıska folklorunda özel yere ve değere sahiptir. Eski zamanlardan

21 halkımızın, babalarımızın bakış açısının, düşüncesinin tezahür biçimi olan atasözleri yüzyıldan-yüzyıla, dilden-dile geçerek Türklerin ruhunu yaşatarak zemanemize ulaşmıştır. Atasözü ve deyimlerin tarihi eskidir. Atasözü ve örnekler ayrıca Türk halkları arasında da yaygındır. Kaşgarlı Mahmud un «DivanüLugat-it-Türk» - yapı itibarı ile kelime olsa da atasözleri ile de zengindir. Şunu da belirtelim ki, «Divani Lugat-it-Türk» de işlenmiş bazı atasözlerinin diğer seçenekleri atasözü ve örnekler Türk halklarının folklorunun epik türleri arasında yaygındır. Türk halklarının nadir incilerinden olan «Kitab-ı Dede Korkut» gibi değerli dastanlarda da bu türün ilk örneklerine rastlanıyor. Örneğin, Baba malından ne fayda, başta devlet olmasa? (13) Kız anadan görmeyince öğüt almaz (13) Çıkan can geri gelmez (13) Atasözü Koleksiyonu - «Oğuzname» de buna en iyi örnektir. «Oğuzname» büyük «türk ağacı» nın en sağlam «dalı» olan Oğuzların yaşam ve düşünme tarzını ifade eden 2000 den fazla atasözlerinin toplusudur (3, s. 7). Bu atasözlerinin çoğunluğu asıl Azerbaycan-Türk kökenli kelimelerdir. Örneğin, Açık ağız aç kalmaz (9, s. 40). Beş parmak düz değildir (9, s.79). Sözü bişirip söyle (9, s.113). Atasözleri tüm Oğuzların, ulu babalarımızın fikrinden, düşüncesinden, konuşmasından süzülen kelamlardır ve bu sözler halkın hissini, düşüncesini, medeniyyetini içermektedir. Bu düşünce, bu kültür, bu bilge sözler Ahıska folklorunda da özel bir yere sahiptir. Türk halklarında ortaklık birçok türlerde olduğu gibi atasözlerinde de kendini göstermektedir. Bu ortaklık Azerbaycan folklorunda da kendisini geniş şekilde göstermektedir. Eski kültür ve zengin folklor örneklerine sahip olan Azerbaycan türk dünyasında manevi zenginliği ile seçilir. Bu zenginlik Azerbaycan ın her bölgesinde toplanan folklor örneklerinde kendini açıkça gösteriyor. Halkın zengin bakış açısının tezahürü olarak ortaya çıkan örnekler de bu zenginliği yansıtır. «Azerbaycan folklorunun özelliklerinden biri-onun başka Türk halklarının folkloru ile ortak noktalara sahip olmasıdır. Bu halkların sözlü söz sanatında birçok metinlerin denk gelmesi söz konusu örneklerin birim etnocoğrafimekanda oluşumunu gösterir» (15). Ahıska türklerinde işlenen atasözleri bugün Türk halkları içerisinde özel yer almıştır. Ahıskalıların folklorunu araştırdığımızda görüyoruz ki, atasözlerinin bazıları Azerbaycan da ve Türkiye de toplanan atasözleri ile aynıdır, bazıları ise belli değişiklikle kullanılıyor. Aynı olan atasözlerine bakalım: Кendi düşen ağlamaz (1, s. 21) El atına binen çabuk iner (1, s. 18) At olmayan yerde eşek de atdur (1, s.11). Bir günün begliğu de beglukdur (1, s.13) Ağaç dibinden su içer (1, s. 10) Dost başa bakar, düşman ayağa (1, s.17) Azerbaycan: Kendisi yıkılan ağlamaz (12) Özge atına binen tez düşer (12) At olmayan yerde eşek de attır (12) Bir günün beyliği de beylikdir (12) Ağaç dibinden su içer (12) Dost başa bakar, düşman ayağa (12) Azerbaycan da yayılan ortak folklor örneklerinin yayılma sebeplerinden biri de Nahçıvan hem de Türk dünyası ile Azerbaycan ın kapısı, tarihi ipek yolunun üzerinde yerleşmesi ile alakalıdır ki, buradan geçen kervanlar ve diğer Türk halklarının temsilcileri aracılığıyla hem Türk folkloru bu topraklarda yayılmış, hem de burada toplanan örnekler diğer türk halkları arasında da geniş yayılmaya başlanmıştır. Ayrıca yukarıda verdiğimiz atasözüne hem de Türkiye folklorunda da rastlanıyor: Kendi düşen ağlamaz (11) Emanet (Amanat) ata binen, çabuk iner (11) Bir günlük beylik, beyliktir (11) Anlamı aynı, görünüşü kısmen değişik olan diğer atasözleri de çoğunluk oluşturur. Bu da Türk halklarının düşüncesinin, öngörenliğinin aynılığından haber verir. O yüzden her zaman söylenilir ki, Türk düşüncesi, türk tefekkürü dünya halklarının içerisinde seçiliyor. Aynı anlama gelen, fakat görünüşte kısmen değişik olan atasözlerinin bir kaçını örnek gösterelim: Balı parmağı uzun değil, nasibli yer (1, s.12) Balı parmağı uzun olan değil, kısmeti olan yer (11) 21

22 Bal tutan parmağını yalar (12) Veya yahut: Söz var, aş pişirir, söz var baş yitirir (1, s. 25) Söz var iş bitirir, söz var baş yitirir (11) Ahıska türklerinde işlenen öyle atasözleri de vardır ki, onlar bu gün ümumtürk folkloru için yeni ve orjinaldır. Örneğin: Bin kula yalvarmakdan bir kere peygambere salavat getür. (1, s.13) Yazan da Bedel, bozan da Bedel (1, s.19) Yüksek olma, vurarak endürürler, alçak olma, basa-basa yere keçürürler (1, s.21) Ayrıca Türkiye de işlenen öyle değerli atasözleri vardır ki, eskiden günümüze kadar gelmiş, kendi zenginliğini, değerini korumuşdur. Örneğin: Ağaca beşikten mezara kadar muhtacız. (17) Söylenen atasözünün anlamı çok geniş ve derindi. Böyle atasözlerine Azerbaycan folklorunda da çokdur. Örneğin, Ekmeği ver ekmekçiye, bir ekmek de üstelik (16) Ekmek kaybeden, ekmek bulamaz (16) Sabır Allah tan, sabırsızlık şeytandan (18). Araştırma sırasında bir daha emin olduk ki, «Atasözleri insanların yaşam tarzını ve düştüğü durumları ifade etmek açısından evrensel, ayrı-ayrı ulusların hayatını ve yaşamını yansıtmak açısından özeldir» (15). Ortak Türk folklorun en çok rastladığımız örneklerinden olan bu atasözleri özel yere ve değere sahiptir. Adı geçen atasözleri geçmiş zamanlardan halkımızın, babalarımızın hafızasında korunarak yüzyıldan-yüzyıla, dilden dile geçerek günümüze ulaşmıştır. Yukarıda belirttiğimiz atasözleri Türk halkları arasında bile yayılması, ünlüleşmesi Türk dünyasının ne kadar zengin, güçlü ve birlik olmasının sonucudur. İşte bugün de Türk dillerinin entegrasyonu - ortak Türkçe aramalarının faaliyetleri genişlemektedir. Bu bakımdan, böyle ortak folklor örneklerinin yeniden öğrenilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu zaman bir çok alandaki ortaklığını sözlü halk edebiyatı örneklerinin karşılıklı öğrenilmesinde de hayata geçirmelidir. Yaptığımız çalışmalardan açıkça görmek mümkündür ki, birbirinden etkili, rengarenk folklor örnekleri, özellikle atasözleri ile zengin olan Türk folkloru dünya folklorunun zenginleşmesinde özel bir yer kapsıyor. KAYNAKÇA Ahıska Türk Folkloru, (2008), Bakı: Nurlan Aliyev R. (2014), Türk mitolojik düşüncesi ve onun epik transformasiyaları. Bakü: Bilim Esgerova A. (2011), «Oğuzname» nin dili. Bakü: Eğitim NPM, İbrahimov İ. (1961), Atasözü ve örnekler. Azerbaycan sözlü halk edebiyatına dair tetkikler. I. C. Ankara: Köçerli F.. (1963), Seçilmiş eserleri. Azerb. SSR EA Yayın., Ankara: Mirehmedov E. (1998), Edebiyatşünaslık. Ansiklopedik sözlük. Bakü: Azerbaycan ansiklopedisi Nahçıvan folklor antolojisi. (2010), I cild. Nahçıvan: Ajami, Nahçıvan folkloru antolojisi. (2011), II cilt. Nahçıvan: Ajami, «Oğuzname». (1987), Ed: S.Elizade. Bakü: Yazıcı, atalar_s%c3%b6zl%c999%ri T%C3%BCrk%C3%A7e_atas%C3%B6zleri w i k i / A z % C %r b a y c a n _ atalar_s%c3%b6zl%c999%ri kitabi-dede-qorqud-dastanlarinda-islenmisatalar-sozleri.html T % C 3 % B C r k m % C %n _ atalar_s%c3%b6zl%c999%ri wiki/%c387%%c3%b6r%c999%k html w i k i / A z % C %r b a y c a n _ atalar_s%c3%b6zl%c999%ri/s 22

23 Türk Dünyasının İlk Kadın Generali Kurmancan Datka KURMANCAN IN ÇOCUKLUĞU VE GENÇLİĞİ Kurmancan Datka 1811 yılında Kırgızistanın Oş sehri yakınlarında Madı kişlagında varlıklı ve eğitimli bir ailede dünyaya gelir. Babası Mamatbay kendi soyunda sözü geçen akıllı adamlardandı. Küçüklüğünden üstün zekası, yetenekleri, yapıcılığı, kararlılığı ve terbiyeli tavırları ile diğer çocuklardan ayırt ediliyordu. Kendine has duruşu ve tarzı vardı. Kırgız geleneklerine göre onu küçük yaşta zengin bir ailenin yaşça büyük oğlu Kulseyit ile beşik kerterler. Yetişkin yaşa geldiğinde onunla hiç istemeden evlenmek zorunda kalır. Fakat kısa süre sonra onunla anlaşamayacağı ve bir ömür paylaşamayacağını anlayınca baba evine geri döner. Kurmancan ın bu davranışı kırgız geleneğine ters düştüğü için halkından tepki görür. Kurmancan tüm baskılara Dr. Shurubu KAYHAN rağmen kararından vaz geçmez. Kendi ve kendi gibi bu kaderi paylaşan diğer kırgız kadınlarının sözcüsü olarak kadınlara yapılan baskı ve zulme karşı baş kaldırır. Kadınların da seçme ve özgürlük haklarının olması gerekliğini halkına anlatmaya çalışır. Onun bu örnek davranışını esas alan kırgız kadınları özgürlük ve bağımsızlık hakları için harekette geçerler ve başarıya ulaşırlar. Bu olaylardan sonra Kırgızlarda adlarını tarihe yazdıran nice başarılı kadınların sayısı artar. Kurmancan ın bu gibi davranışları tez arada her tarafa duyulur ve büyük yankı uyandırır. O dönemin Alay valisi Alımbek Datka da Kurmancan ın namını duyar ve tanışır. Kısa süre içinde büyük bir tutku ile 1832de nikahlanırlar. Alımbek Datka halk tarafından çok sevilen zeki, dürüst, adil ve çalışkandı. Hokand Hanlığının ünlü komutanıydı. Alımbek o yıllarda Altay Kırgızlarının lideriydi. Kurmancan ın tam kocasının istediği gibi bir kadın olduğu ona hep destek verdiği ve aldığı politik kararlarda adeta akıl hocalığı yaptığı biliniyor. Başlarda Kurmancan eşinin görevini hafifletmek için danışmanlık ve yardımcılık yapar. Bu arada da kendini geliştirir ve siyasette iyice ısınmaya başlar. Bu iki yetenekli insanın bir araya gelmesi ile yıllarında Kırgızistan da yepyeni özgür, bağımsız ve huzurlu bir siyasi dönem başlar. 23

24 24 KIRGIZLAR HAKKINDA KISA BİLGİ Şimdi konumuzu daha iyi anlayabilmemiz için kısa bir Kırgız Tarihine göz atalım. Türk tarihinin en eski boylarından olan Kırgızlar ilk devletlerini Ki-Ku, Kien Kun veya Gengun adıyla bugünkü Kırgızistanın doğusunda ve kuzeydoğusunda, MÖ.II. yüzyılda kurulmuştur. Daha sonra bu devletin yıkılıp Hun İmparatorluğu hakimiyetine,vi. yüzyılda Göktürk Hakanlığı idaresine, Göktürk Hakanlığının ardından ise Uygur Devlet hakimiyetine girdiğini kaynaklardan biliriz. Kırgızlar kendilerini ticarete vererek oldukça zengin bir duruma gelirler. Onların yaşadıkları bölge ticaret kervanının geçtiği bir yerdeydi. Yanı, büyük tarihi İpek Yolu üzerindeydi. Kırgız toplumu İranlı, Çinli hatta Vizanslı tüccarlarla bağlantı kurup, işler yaparak rahat bir hayata kavuşmuşlardır. Bu ticari zenginlikte XVII. asıra kadar huzur içinde yaşayan Kırgızlar; Moğol ve Rus saldırıları sonucunda Hokand Hanlığına dahil olmuşlar. Hokand ülkesi daha önce Özbek yurdu iken zaman içerisinde Kırgız ülkesi haline gelmiştir. Askeri ve idari yönden Hokand Hanlığına büyük güç veren Kırgızların bu başarısı diğer hanlıkları rahatsız edecek duruma getirmiştir. Hatta Buhara Hanlığı ile aralarında rekabet ortamı oluşmuştur. Bu ortamı fırsat bilen Ruslar, Türkistan topraklarındaki yayılışını daha da hızlandırmışlardır. Bu işkal ortamında, Kurmancan Datka nın eşi olarak bildiğimiz Alımbek Datka Kırgızların imdadına yetişmiştir. Kurmancan Datka nın tarih sahnesine çıkışı tam da bu döneme denk gelmiştir. XIX asırda Hokand Hanlığı büyük bir devlet haline gelmiştir. Hanlığın siyasi durumunun güçlenmesi ve topraklarının genişlemesi Alim Han( ),Ömer Han( )ve Madalı Han ın hükümdarlıkları sırasında gerçekleşir. Madalı Hanın hükümdarlığı döneminde Güney Kırgızistan gibi Kuzey Kırgızistan da tamamen işgal edilmişti. Andican Beyliğine Alay ve Özgön bölgelerindeki Kırgızlar da dahil olmuşlardı. Büyük İpek Yol üzerinde oturan ve dağlıklı bölgelerde yaşayan Kırgız kabilelerini etkili denetim altına almak için Kırgızistanın çeşitli önemli yerlerinde Sarbazların askeri güçleri yerleşmiştir. Kırgız kabilelerinin başında kesinlikte Kırgız uyruklu asilzade zengin beyler vardı. Bu sebepten de Kırgızların nispeten küçük bir bağımsız halk olduğu malumdu. Komşu halklar ise Kırgızlarla ilişkilerini sıkı tutmak için hep kız alıp vermeye önem vermişlerdir. Örneğin, Hokand hakemi Narboto da Kırgız kızı ile evliydi. Hokand Hanlığının Datka ünvanın alan Kırgızların arasında Alımbek, Polat, Satıbaldı, Acıbek gibi itibar sahibi beyler vardı. Onlar hanlığın siyasi ve toplumsal hayatında önemli rol oynamışlardır. KURMANCANIN SİYASETTEKİ YÜKSELİŞİ 1842 de beş şehirli( Oş, Alay, Aksı,Anciyan, Hokand) Hokand Hanlığı için zor dönem başlar. Hanlıgın başındaki Madalı han devlet sorunlarıyla ilgileneceği yere kendi menfaati için zaman harcar. Zaten iç sorunları yaşayan ülkenin durumu iyiden iyiye zayıflar. Bukara hanlığı da bunu fırsat bilerek Hokand Hanlığını ele geçirir. Kırgızlar ise Bukara üzerinde baskı uygulayarak söz haklarını artırır. Madalı yı hanlıktan indirip yerine kırgız Şeral ıyı seçerler. Kurmancan ile Alımbek datka da sık sık bu hanlığı ziyaret etmeye başlarlar. Şeral ının eşi Sono ve kız kardeşi Ziynat ile olan arkadaşlığını ilerileten Kurmancan onlardan o bölgelerdeki tüm siyasi olayların detaylarını öğreniyordu. Bu üçlü hem güçlerini, hem de bilgilerini birleştirerek siyasette varlıklarından söz ettirirler. Alımbek Datkanın diplomatik gezileri sıralarında Kurmancan onun yerine Alay daki görevini laikliği ile yürütüyordu. 24 Şubat 1862 de Alımbek Datka, Alımkul Eşik Ağa ve onlara destek veren Kırgızlar Malabek Han ı öldürür ve onun yerine tahta Şerali Hanın torunu Şahmuradı oturturlar. Bu dönemde Alımbek Datka resmi olarak baş vezirlik görevini yürütür ve Şahmurad Hanın adına bütün hanlığı yönetir. Fakat o yıl Alımbek Datka kendi düşmanları tarafından hain bir tuzağa düşürülerek şehit olur. Oş şehrinde onun yerine iktidar dizginini o sırada Alay bölgesini yönetmekte olan

25 eşi, Kurmancan Datka eline alır. Kurmancan o zaman 52 yaşındaydı. Eşinin ölümünden sonra Güneydeki Kırgızların başına geçen Kurmancan en kritik dönemlerde bile dirayetli yönetim tarzıyla saygınlık kazanır. Datka etrafına batur denilen savaşçı gençleri toplamaya başlar. Kısa bir süre içinde yiğit ten oluşan bir orduya kumanda eder hale gelir. Böylece, Güney Kırgızistandaki Alay bölgesinin idaresini eline geçirdiği gibi, otoritesini Bukara ve Hokand Hanlıklarında da kabul ettirtir te Buhara Hanlığı tekrar gücünü toplayıp gelir ve Hokand Hanlığını kendi tarafına geçirir. Bu olaydan etkilenen Kırgızlar önce Oş a sonra da Özgön ve Kara-Kulcaya çekilirler. Kırgızları cezalandırmak için Bukara hanı Oş a gelir.onları orada Kurmancan başlayan kırgız askerleri karşılar. Kurmancan onlarla önce üst düzeyde bir diplomatik görüşme düzenler daha sonra kırgiz geleneklerine göre misafirperverliklerini gösterir. Buhara hanı Seyid Muzzafer Kurmancanın kibar, zeki ve yapıcı davranışlarına hayran kalır. Daha önce de onun hakkında olumlu beyanlar çok duymuştu. Bunların hepsini göz önünde bulundurarak Kurmancan a Datka ( general )unvanını laik görür. Datka unvanı Buhara,Hiva ve Hokand Hanlıklarına ait bir unvandı. Bu unvan hanın duyurusuyla imza ve mühürle tastiklenerek Kurmancan a verilir. Bunun yanı sıra ona ödül olarak yer ve ordu tarafından da 1000 tenge maaş bağlanır. Böylece Kurmancan Buhara emirliği tarafından Datka unvanını alan ilk ve tek kadın olarak tarihe geçer yılında Kurmancan Hokand Hanlığının Datka unvanını da Kudayar hanın üçüncü kez tahta gelişi ile alır. Böylece Kurmancan hem Buhara hem de Hokand Hanlıklarının Datka unvanını almış oluyor. Onun bu başarıları sadece Alay, Oş,Anciyan, Aksı bölgelerinde değil tüm Orta Asya ve Avrupa da da yankı uyandırır yılında Kudayar hanın her zaman akıl aldığı ve danıştığı annesi vefat eder. Kudayar daha sonra bencilleşerek kendi menfaati için daha çok zaman ayırarak devlet sorunlarını boşlar. Bundan dolayı da Kurmancan ile araları açılır.1875 te Kurmancan ve onun beş oğlu halkla birleşip Kudayarı tahtından indirip yerine Polat hanı getirirler. Kurmancanın büyük oğlu Abdıldabek yeni hanlığın hakimi olarak görevlendirilir. Ancak, o yıllar Rus İmparatorluğunun Orta Asya ya yayıldığı ve büyük askeri olanaklarla yerel halkları kendisine bağladığı yıllardı. Üstelik Hokand, Hiva ve Buhara hanlıkları da bir birleri ile anlaşmazlık içindeydi. Böyle bir ortamda, Rus Birliklerinin bölgeye gelmesi tabii ki gecikmemiş ve Hokand Hanlığının işgal edilmesinin ardından 1877 de Ruslar Kurmancanın yönetimindeki Alay vadisine ulaşırlar. Bu noktada Kurmancanın siyasi yetenekleri ön plana çıkar. Çünkü kadın lider, üstün Rus birlikleri ile savaşa girip halkını kırdırmak yerine işgal güçlerinin komutanıyla uzlaşıp, barış içinde yaşama yolunu seçmeyi ve General Skobelev ile bir anlaşma yaparak halkını güvence altına almaya karar verir. KURMANCAN VE KIRGIZİSTANDA RUS DEVRİMİ Kurmancan Datka Rus işgali sırasında Kırgız toplumunun önderliğini üstlenmiş ve halkın bu dönemi en az zararla atlanmasını sağlamıştır da Rus İmparatorluğu Hokand Hanlığını devirip kendi dönemini başlatır. Buradaki tüm şehirleri kendi yönetiminin altına alır. Polat ve Abdildabek in başkanlığındaki güçler Alay dağlarına çekilmek zorunda kalırlar da Abdıldabekın askerleri ile Rus ekibi karşılaşır ve karşılaşma sonunda Ruslar yenilgiye uğrarlar. Olayın ciddiyetini anlayan Ruslar daha sonra ekibi güçlendirip başına da general Skobilevi seçerek gönderirler. Bu sefer de Ruslar yenilgiye uğrarlar. Fakat Kırgızlardan bazı hainler Alay a geçmenin gizli yolunu Ruslara anlatırlar. Ruslar işgal alanını genişletmiş ve hızlandırmıştı. Hokand Hanlığı düşmüş ancak Kurmancanın asıl etkili olduğu Fergana bölgesinin direnişini kıramıyorlardı. 25 Nisandaki çatışmada Kurmancan ın oğlu 25

26 26 Abdullah şehit olur ve kendisi de esir düşer. Kurmancan kendi askerleri ile beraber savaş meydanında çarpışırken rehin alınır. Bu soylu ve cesur hareketi ile herkesi şaşırtır. Tarihte böylesine bir Türk kadınının zekası, manevi gücü, inanç ve değerlerine bağlılığı ve saygısı az görülür. Ancak Kurmancanın kendisinden önce namı Rus komutan Milkail Skobelev in kulağına gelmişti. Skobilev bir an önce direnişin bitmesini ister. Ruslar Kurmancan ın halk arasındaki otorite ve saygınlığını kendi menfaatlerine kullanmayı düşünürler. Rus komutanın karşısına getirildiğinde Kurmancan esir gibi değil saygı ve ikramla karşılanır. Rus ordusu kalabalık ve dolanımlıydı. Kurmancan kıvrak zekasıyla esir olduğu ve kısmen yenildiği halde Skobilev i anlaşma yapmaya ikna eder. Hatta anlaşmanın kendi köyünde yapılmasını sağlar. İlk önce Kurmancan onları kendi çadırında en iyi şekilde misafir eder daha sonra diplomatik anlaşmaya geçerler. KURMANCAN DATKANIN İLE GENERAL SKOBELEV İN İMZALADIĞI ANLAŞMA 1. İki taraf için de uygun olan şekilde ordunun yeniden yapılandırılması şehirli Hokand Hanlığı ile Rus İmparatorluğunun istiklali altında iki tarafın birleştirilmesinin kabulü. 3. Kırgızların hayat tarzına ve dini inançlarına Rus idaresinin karışmaması ve baskı uygulamaması. 4. İsyan durumunda tüm halk değil, sadece isyan edenlerin cezalandırılmaları. Rehin alınanlar suçlarını itiraf ettiği taktirde, onların berat edilmesi, sürgün edilen Kırgızların tekrar vatanına dönmesi, yapılan yanlışlıkların tekrar edilmemesi şartıyla kabul edilmesi. 5. Kendi oğullarının geri döndüklerinde görevlerine kaldığı yerden devam etmeleri. 6. Rus İmparatorluğunun altındaki diğer halkların da bu hanlığın siyasi durumuyla ilgilenme hakkı verilmesi. Sözleşme iki tarafın da imza ve mühürleri ile tastiklenir.(bu belge Özbekistan Devlet Merkez Arşivinde hala bulunmaktadır).sözleşmedeki şartlar yerine getirilir ve Kurmancan a saat ve cephen hediye edilir. Rus ordusu tarafından ona maaş bağlanır. Böylece Kırgızistanın Güney tarafı Rus İmparatorluğunun hakimiyeti altına resmen geçer. Anlaşma dönemi Kurmancan için gül gülistanlık geçmedi. Bu dönemde küçük oğlu Kamçıbek in de karıştığı bir kavgada iki Rus ölür. Kamçıbek haksız yere cinayetten suçlanır ve Ruslar tarafından idamla cezalandırılır. Hem Kurmancan a hem de yetiştirdikleri evlatlarına saygı duyan ve sahiplenen halkı, bu cezayı kabullenmek istemediler. İdama müsaade etmemek için gereken her şeye hazır olduklarını Kurmancan a iletirler. Halkı onun oğlu için tekrar kapışmaya hazırdı. Kurmancan halkına eğer savaşırsak nice erlerimiz şehit olur, nice anneler göz yaşına boğulur. Benim oğulum ölürse bir tek ben ağlarım, halkım sağa olsun der. Halkını seven bu asil ruhlu kadın bir evlat için yüzlerce evlat kaybedemezdi. Verilen karar ne kadar zor ve asil olduğu tartışılamaz. Oğlu idama giderken,son kez ona bakarak; Oğul metin ol, metanetini kaybetme. Sen şehit olursan, bu rütbe herkese nasip olmaz, unutma ki ecdadımızın hiç biri yataklarında öz eceliyle ölmemiştir der. Bir annenin öz oğlunu ölüme hazırlaması çok yüksek maneviyattır. Kurmancan ın bu davranışı hem dostları hem de düşmanları tarafından taktir

27 görmüştür. İlk olarak Buhara Emir i Seyit ten daha sonra Türkistan Hanı tarafından iki kez Datka - General unvanını alan Kurmancan, Ruslar tarafından da Alay Kraliçesi unvanını almıştır. Aldığı unvanlarla tarihteki nadir kadınlardandı. Asil kanı ile yaptıkları ile bir çok yiğit kadınlara örnekti. Bu dönemden ömrünün sonuna kadar Kurmancan Datka Türkistan bölgesinin 9 generalini ( ) Fergana eyaletinin 8 askeri ataşesini ve Avrupadan gelen yüzlerce konukları Oştan ve Alaydan karşılayıp en üst diplomatik seviyede misafir edip kırgız geleneklerini ve kültürünü en iyi şekilde göstermiştir. Bu bilgiler o dönemdeki gazete ve dergilerde sayısız kez yayınlanmıştır. Rus diplomatlarının eşleri ile de iyi anlaşarak diğer kadınlara örnek olmuştur.1904 yılında onlarla birlikte Oş ta kadın kurultayı düzenler. Kurultayda kadın hakları ele alınır. İhtiyacı olan kadınlara maddi ve manevi destek sağlanmıştır(turkıstanskiye Vedomosti,Taşkent;1904.No 40). Kurmancan Datka kendi döneminin en çağdaş ve en bilgili kadınlarındandı. KURMANCAN ÖRNEK EŞ VE ANNEDİR Kurmancan Datka en önemlisi örnek eş ve çok iyi bir anneydi. İnsanları bu yönü ile kendine hayran bırakıyordu. Onun yetiştirdiği çocukları(7 oğlan,2 kızı) kendisi gibi vatan sever, zeki, güçlü, kararlı, dürüst, fedakar bireylerdi. Kurmancan sadece kendi çocukları değil etrafındaki tüm çocuklarla da ilgilenirdi. Anneleri ile konuşup kendi tecrübelerini onlarla paylaşırdı. Datkanın bu yönünü taktir eden halkı onu yücelterek Umay Anne da derlerdi. Datkanın bu özelliğini fark eden Avrupalı seyahatçiler bu konuda geniş araştırmalar yapmışlardır. Bir çok kaynaklarda Kurmancan ın çocukları ve torunları halkına örnek, en iyi insanlar olduğundan bahis ederler. Bir asırı geride bırakan(96 yaş) ömrü boyunca Kurmancan a hem İhtişamlı hem de hüzünlü bir hayat eşlik eder. İyi günlerinde şımarmadı, kötü gününde de çökmedi. Duygularına yenik düşmeden olayları doğru zamanda doğru çözümledi. İlk olarak erken yaşta canından çok sevdiği hayat arkadaşından ayrılır. Datka işine eşinin halkına karşı tüm sorunluluklarını yerine getirmekle başlar. Ömrünün sonuna kadar da bu görevi yerine getirmekle uğraşır. Hemen onun ardından oğlu Carkınbay ı(1866) Taşkent savaşında şehit verir da oğlu Abdildabek in önderliğindeki gazada oğulları ve torunları şehit düşerler.1876 te küçük oğlu Kamçıbek suçsuz olduğu halde gözünün önünde Ruslar tarafından asılır. Oğlu Arstanbek ve torunları İrkutya ya sürülür. Bunların hepsi çok ağır ve üzüntülü olmasına rağmen hiçbir zaman boynun büküp çökmedi. Bir anne için çocuk acısı kadar acı olamazdır. Yine de o bunların hepsini kalbine gömerek dimdik halkı için görevine devam eder. Araştırmacı Yuvaçevin incelemelerine göre, Kurmancan Datka nın yaşarken soyunun 183 kişiye ulaştığı, onların 85 i gözünün önünde vefat ettiği ve kendi elleri ile sonsuzluğa uğurladığı anlatılır. Böylesine ağır bir hayati başından geçiren Kurmancan 1907 senesinin Şubat ayında 96 yaşında hayata veda eder. Ömrünün sonuna kadar tam 30 yıl Alay halkının başında kalan Kurmancan, Alay Kırgızlarının işgalden en az zarar görmelerini, daha kolay ve onurlu bir yaşam sürmelerini sağlayan lider olarak, bugün bile Alay Kraliçesi ve General-Datka olarak tarihe adını yazdırdı. KAYNAKLAR Akmataliyev Abdıldacan, Kırgız Folkloru ve Tarihi Kahramanlar, Ankara; Atatürk Kültür Merkezi Yayımları.2001.s.382. Çağatay Uluçay, Kırgızlar, Tarih Ansiklopedisi, İstanbul; Doğan Kardeş Yayınları,1961, s.257. Çorotegin Tınçtıkbek, Kırgızistan Cumhuriyeti, Genel Türk Tarihi, Ankara; Yeni Türkiye Yayınları, 2002,s.271. Kıyas Moldokasımov, Kılım Karıtkan Kurmancan Datka. Kırgız Tuusu Bişkek; Nerin Köse, Kırgız Tarihinde Bir Kadın General; Kurmancan Datka Milli Folklor,Yıl.14,Sayı 54,Ankara;2002.s.55. Toktomamatov, Egemberdiyev Raimcan, Kurmancan Datka, Akt. Ziyada Mullacanova, İstanbul; Türk Dünyası Tarih ve Kültür Dergisi,Sayı;173, Mayıs 2001,ss Turkistanskiye Vedomosti, Taşkent; No:40 (Özbekistan Devlet Merkez Arşivi). 27

28 Irak Türkmen Ağızlarının Mükemmel Sözlüğüne Doğru Sözlükler milletlerin en önemli hazinesi olan dilin bütün unsurlarını barındırır. Bu yüzdendir ki dilimize Arapçadan alınmış ve dil anlamına gelen lugat aynı zamanda sözlük anlamında da kullanılır. Yazı dilinin söz varlığını içeren sözlükler bulunduğu gibi belli bir dilin ağızlarının da sözlükleri yapılabilir. Nitekim, TDK tarafından düzenlenmiş Derleme Sözlüğü bu alandaki en önemli eserdir, denebilir. Bunun yanında günümüzde artık her bir yörenin sözlükleri de ayrı ayrı ortaya konmakta ve Türk dilinin söz varlığı günden güne iyice ortaya çıkmaktadır. Irak Türkmen ağızlarının zengin söz varlığı da bazı çalışmalarla ortaya konmuştur; bunlardan biri Ata Terzibaşı nın5162 madde başı içeren üç ciltlik Kerkük Ağzı Türkmanca Sözlük (2011, 2013, 2015) çalışmasıdır. 1 Bir diğeri de Habib Hürmüzlü nün7000 civarında madde başı barındıran Irak Türkmen Türkçesi Sözlüğü dür (2013). Ancak Irak Türkmen ağızlarının söz varlığı bu iki değerli çalışmadaki madde başı sayılarının toplamından şüphesiz ki çok daha fazla ve çeşitlidir. Nitekim, bu iki eserin dışında kalan daha başka çalışmalarda da Irak Türkmen ağızlarının söz varlığına dair malzemeyi bulmak mümkündür. Bu malzemelerin başında Irak Türkmen ağızlarıyla ilgili yapılmış tezler gelir ki bunların her birinin sonunda pek çok metin ve indeks bulunmaktadır. Bu malzemeler girişilecek bir sözlük çalışmasında iyi birer başlangıç noktasıdır. Fakat, mükemmel bir sözlük çalışması için her şeyden önce Irak Türkmenlerinin yaşamakta olduğu bütün yörelerin,derlemelere dayalı ağız çalışmalarının tamamlanmış ve söz varlığının ortaya konmuş olması gereklidir. Oysa bugün için böylesine bir çalışmanın yapılabilmesi pek mümkün görünmemektedir. Zira, Irak ta 1 Bu hususta bkz.: Önder Saatçi, Ata Terzibaşı nın Türk Diline Son Armağanı: Kerkük Ağzı Türkmanca Sözlük, Kardaşlık, S: 70, s Önder SAATÇİ yaşanan iç ve dış göçler ağız çalışmalarının sağlıklı bir şekilde yürütülmesi önünde en büyük engeldir. Bu hususta yine de vakit geçmiş sayılmaz. Mesela, NoorBayati nin, Ankara ya sığınmıştelâfer Türkmenlerinden derlediği metinlerden yola çıkarak Gazi Ünversitesinde bir yüksek lisans tezi 2 hazırlamış olması, aynı göçmen kitlesinden Habib Hürmüzlü nün de yeni yeni kelimeler derlemiş olması ümit verici gelişmelerdir. Göç edenlerin, gittikleri yerlerdeki dille henüz temasa geçmemiş olmaları derlemeciler için bulunmaz bir fırsattır. Zira, birkaç sene sonra böylesi çalışmalar dahi yapılamaz hâle gelebilir. Bununla birlikte bugüne kadar gerek Türkiye gerek Irak üniversitelerinde Kerkük, Altunköprü, Erbil, Amirli, Telâfer ve Bayat köylerigibi yörelerimizin ağız özelliklerini ortaya çıkaran akademik tezler de yapılmıştır. 3 Bütün bu tezlerdeki metinlerin söz varlığının dikkatle incelenmesi ve yeni 2 Noor Bayati, Telâer Türkmen Ağzı, Kardaşlık, S: 75 (Temmuz-Eylül 2017), s Önder Saatçi, Irak Türkleri Dil Çalışmaları Bibliyografyası, Diyalektolog, Yaz-2014, s

29 derlemelerin de acilen yapılması gereklidir. Bu arada, daha önce TDK nin Derleme Sözlüğü ne girmiş kelimeler de taranıp onlar da mükemmel sözlüğe alınmalıdır. Yalnız Derleme Sözlüğü ndeki hatalı anlamlandırmalar ve diğer bazı aksaklıklar yeni sözlüğe taşınmamalıdır. Bu hususta, Habib Hürmüzlü nünilgili makalesi 4 doğrultusunda düzeltmeler yapılmalıdır. Ayrıca bugüne dek basılmış yazılı metinlere de başvurulmalı. Bilhassa, Irak Türkmen şairlerinin halk şiiri geleneğiyle yazdıkları ve kayda geçmiş anonim hoyrat malzemesi dikkatle taranarak geniş bir kelime hazinesine ulaşılmalıdır. Bu arada, yaptığımız soruşturmalarla, çeşitli ellerde Irak Türkmen şairlerinin kayda geçirilmemiş mani ve hoyrat örneklerinin bulunduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Bunlara da bir an önce ulaşılarak bu gibi malzemenin kaybolmaktan kurtarılması ve mükemmel sözlüğe malzeme yapılması gerekir. Irak Türkmen ağızlarının söz varlığıyla ilgili çok değerli makale ve tebliğler de vardır. Mesela,Çoban Hıdır Uluhan ın,kerkük Türkçesinin Söz Varlığı 5 ve Irak Türkmen Ağızlarında Birleşik Kelimeler 6, Jale Demirci nin, Kerkük Ağzı Söz Varlığı Üzerine: Kerkük Ağzındaki İngilizce Alıntılar, F. Sibel Bayraktar ın, Irak Türkmen Türkçesinde Uzun Ünlüler 7, Banu Saatçi nin,kerkük Ağzına Yerleşen Yabancı Sözcükler 8,Bülent Hünerli ninkerkük Türkmen Türkçesindeki Eskicil Bitki Adları Üzerine 9 ve Kerkük Türkçesindeki Batı Kaynaklı Alıntı Sözcüklere Eklemeler 10 bu cümledendir. Ayrıca, tarafımızdan kaleme alınan 4 Habib Hürmüzlü, Derleme Sözlüğü ve Kerkük Türkçesi, Kardaşlık, S: 2 (Nisan-Haziran 1999), s Çoban Uluhan, Kerkük Türkçesinin Söz Varlığı, Kardeşlik, S: , s Bu eserde yazar Çoban Hıdır Haydar adını kullanmıştır. Bkz.:Çoban Hıdır Haydar, Irak-Türkmen Ağızlarında Birleşik Kelimeler, Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, Bahar-1996, S: 1, s Fatma Sibel Bayraktar, Irak Türkmen Türkçesinde Uzun Ünlüler,Kardaşlık, S: 14 (Nisan-Haziran 2002), s Banu Saatçi, Kerkük Ağzına Yerleşen Yabancı Sözcükler, Kardaşlık,S: 46 (Nisan- Haziran 2010), s Bülent Hünerli, Kerkük Türkmen Türkçesindeki Eskicil Bitki Adları Üzerine,Irak Coğrafyasında Türk Varlığı ve Kültür Sempozyumu, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi yayınları, Bilecik 2014, s Bülent Hünerli, Kerkük Türkçesindeki Batı Kaynaklı Alıntı Sözcüklere Eklemeler, Kardaşlık, S: 55, s Özbekistan dan Kerkük e Akrabalık ve Hitap Kelimelerimiz 11, Irak Türkmen Folklorundan Kerkük Ağzına 12, Necdet Yaşar Bayatlı nın Araştırmalarında Irak Türkmen Ağızları Dil Malzemesi 13, Şakir SabirZabit in Kerkük te İçtimai Hayat -Folklor- Eserinde Irak Türkmen Türkçesi Dil Malzemesi 14, Nermin Neftçi nin Kerkük te Bulduklarım Eserinde Kerkük Ağzı Dil Malzemesi 15 makaleler de bu kapsamda zikredilebilir. Bu gibi yazılarda yer alan söz varlığının da dikkatle incelenerek mükemmel sözlüğe alınması gereklidir. Bunun dışında Kardaşlık dergisinin, Bağdat ta, yılları arasında yayınlanmış olan sayılarının da taranarak bunların içindeki dil malzemesinin ortaya konması lazımdır ki böyle bir çalışma henüz yapılmamıştır. Söz konusu derginin sayfaları arasında gerek halk edebiyatı metinlerinde gerek folklor köşelerinde ve hatta bazı makalelerde yer alan pek çok söz varlığı mutlak surette taranarak mükemmel sözlüğe alınmalıdır. Böyle bir sözlükte, elbettedeyimlerin, ikilemelerin, yansıma kelimelerin ( ankılda-, ankır-, vb.), kalıp sözlerin (dualar ve beddualar) 16 ve çocuk dilindeki kelimelerinde yer alması gereklidir. Bunun yanında Irak Türkmenlerine ait çeşitli yemek adları (keşşam, tarḫana, lētíke, vb.) ve birtakım folklorik terimlere (yāġışāşı, çerşembesür, vb.) de sözlükte yer verilmelidir. Bu gibi malzemeler bakımından Hürmüzlü nün sözlüğü oldukça zengindir. Bir de Irak Türkmen ağızlarında bugüne kadar gramer bakımından yeterince işlenmemiş; ancak kalıp sözler sınıfına katılabilecek 11 Önder Saatçi, Özbekistan dan Kerkük e Akrabalık ve Hitap Kelimelerimiz, Kardaşlık, S: 48(Ekim-Aralık 2010), s Önder Saatçi, Irak Türkmen Folklorundan Kerkük Ağzına, Kardaşlık, S: 65(Ocak-Mart 2015), s Önder Saatçi, Necdet Yaşar Bayatlı nın Araştırmalarında Irak Türkmen Ağızları Dil Malzemesi, Kardeşlik, S: (Temmuz, Ağustos, Eylül 2017), s Önder Saatçi, Şakir SabirZabit in Kerkük te İçtimai Hayat -Folklor- Eserinde Irak Türkmen Türkçesi Dil Malzemesi, Kardaşlık, S: 71 (Temmuz-Eylül 2016), s Önder Saatçi, Nermin Neftçi nin Kerkük te Bulduklarım Eserinde Kerkük Ağzı Dil Malzemesi,Kardaşlık, S: 72 (Ekim- Aralık 2016), s Bu hususta geniş bilgi için bkz.:mehmet Bayat, Irak Türkmen Ağzında Kalıplaşmış Anlatımlar, Uluslararası VI. Türk Dili Kurultayı Bildirileri Ekim 2008, TDK yayınları, Ankara, s ; Necdet Yaşar Bayartlı-Yaşar Kalafat,Türk Kültürlü Halklarda Alkışlar-Kargışlar, Berikan yayınevi, Ankara 2011, s

30 birtakım vasıflandırma sözleri de vardır ki bunlardan bir kısmına dağınık hâlde çeşitli yayınlarda yer verilmiştir. Mesela, genç kızın güzelliğini anlatırken kullanılan Aya diyri; sen bat, men çıḫım. sözü ay maddesinin altında verilmelidir. Atasözlerininse ayrı bir sözlükte toplanması daha faydalı olacaktır. Aksi takdirde mükemmel sözlük hacimce çok kabaracak ve yararlanılması zor olacaktır. Irak Türkmen ağızlarından derlenmiş pek çok deyim ve atasözlerini içeren eserler de çeşitli tarihlerde ortaya konmuş tur. Bunların dikkatle taranarak hem mükemmel sözlüğe alınacak söz varlığının tespiti hem de bu gibi eserlerdeki atasözleri ile mükemmel sözlüğe alınacak deyimlerin ayrılması lazımdır. Bu arada, söz konusu sözlüklerimize girmemiş pek çok deyim (arvad almak erkeğin evlenmesi, ağaç yemek sopa yemek, dilin almak ağzını aramak, dombalakuç olmak tepetaklak düşmek ) de tarama ve derleme çalışmalarıyla ortaya çıkarılmalı ve mükemmel sözlükte yerini almalıdır. 17 Terzibaşı nın sözlüğünün Arap harfleriyle düzenlenmiş olması kelimelerin gerçek telaffuzlarının anlaşılması önünde bir engeldir. Merhum, her ne kadar bu durumu aşmak için madde başlarını Latin harfleriyle de yazmışsa da eserdeki kelimelerin gerçek telaffuzlarını ancak Irak Türkmeni araştırmacılar kavrayabilir. Diğer Türk topluluklarından gelen araştırmacılar için eski yazı araştırmalarda elverişli bir araç değildir. Mükemmel bir sözlükte Terzibaşı nın sözlüğündeki malzeme de yeni yazı ve transkripsiyonla kayda geçmiş olacaktır. Görüldüğü üzere, Irak Türkmen ağızları için düzenlenecek mükemmel bir sözlüğe kaynaklık edecek malzeme bol olmasına rağmen oldukça dağınık bir vaziyettedir. Ayrıca üzerinde çalışılacak malzemenin önemli bir kısmı eski yazılıdır. Latin harfli olanlar da sağlıklı ve sistemli bir transkripsiyona sahip değildir. Bunun yanı sıra bu çalışmaların birçoğu amatörce yapılmıştır. Sözlük olarak ortaya konanlarda da sözlük düzenleme tekniği bakımından kusurlar vardır.bir sözlükte nelerin madde başı, nelerin alt madde olacağı gibi 17 Bu konuda geniş bilgi için bkz.: Önder Saatçi, Irak Türkmenlerinin Atasözleri ve Deyimleri Üzerine Yazılanlar, Türkmeneli, S: 103, s hususlar birbirine karıştırılmıştır.mesela, Habib Hürmüzlü nün sözlüğünde pek çok birleşik fiil, hatta çekimli fiil madde başı yapılmıştır. Hâlbuki birleşik fiillerin, ilgili kelimelere bağlı olarak birer alt madde olması beklenirdi. 18 Mesela, évdeḳal- birleşik fiili ev maddesinin altında yer alması gerekirken bağımsız bir madde olarakverilmiştir. Yukarıda adı geçen sözlüklerdeki kusurların düzeltilmesi yerine yeni ve mükemmel bir sözlüğün düzenlenmesi dilcilik çalışmaları açısından çok daha sağlıklı ve verimli olacaktır. Irak Türkmen ağızlarının mükemmel sözlüğünün ortaya çıkarılması için bu gibi zorluklarınaşılması gereklidir. Bundan başka, böylesine büyük bir çalışmanın mutlak surette bir ekip tarafından ve bir proje hâlinde yürütülmesi zaruridir. Gerek Türkiye gerek Irak üniversitelerindekilisans üstü çalışmalarında, öğrencilere verilecek tezlerin bu amaç doğrultusunda planlanması gereklidir. Böyle bir çalışmanın bağlantılı yürütülmesi de bir başka zarurettir. Düzenlenmesi mutlak surette gerekeli olan böyle bir sözlüğe Irak Türkmen ağızlarındaki bütün kelimelerin mi yoksa Türkiye Türkçesi yazı diline göre farklılık arz eden kelimelerin mi alınması hususu tartışma konusu olabilir. Yazı diliyle ortak olan kelimelerin telaffuzunda ve anlamlarında birebir uyum varsa bu gibi kelimeler sözlüğe alınmayabilir. Ancak Irak Türkmen ağızlarındaki kelimelerin birçoğunun telaffuzunun yazı diline göre farklılık arz edeceği düşünülürse bu ayrıntıya takılmadan derlenmiş bütün kelimelere sözlükte yer vermek daha uygun bir yol gibi görünmektedir. Mükemmel sözlüğün mutlak surette sağlam bir transkripsiyonla (çeviri yazı) hazırlanması lazımdır. Ayrıca her bir kelimenin, ulaşılabilen bütün varyantlarına (çeşitleme) da Kerkük ağzı esas tutulmak üzere yer verilmelidir. Belli bir kelimenin çeşitli yörelerdeki anlam farklılıkları gözden kaçırılmamalıdır.mesela, ḳaġanaġ Kerkük ağzında yağ, un ve yumurtadan yapılan bir yemek adı iken,altunköprü de sahanda yumurta yemeğinin adıdır. 19 Sıyrınçaġ 18 Ümit Tokatlı, Kerkük Türkçesi Sözlüğü Üzerine Notlar, Türk Dili ve Edebiyatının Yayılma Alanları Sempozyumu bildirileri, Erciyes Üniversitesi, Kayseri, 79- Ekim Habib Hürmüzlü,Irak Türkmen Türkçesi Sözlüğü, Fuzuli 30

31 Kerkük ağzında kaygan anlamına gelirken, Telâfer de pürüzsüz anlamı verir. Üzek farklı Türkmen yörelerinde farklı bir bitkinin bir bölümünün adıdır. Bunun yanı sıra, sesteş kelimelerdeki anlam ayrılıkları da göz önünde bulundurulmalıdır. Mesela, tünník (< tün-lik karanlık ) ve tünník (< tün-lik<tüg-ü-n-lik düğünlük=düğün )ayrı birer madde hâlinde sözlükte yer almalıdır. Düzenlenecek sözlükte tanıklandırmaların da ihmal edilmemesi gerektir. Bilhassa, yukarıda belirttiğimiz türden nüanslı kelimelerin geçtiği cümleler mutlak surette örnek olarak verilmelidir. Mükemmel sözlükte etimolojilere de kısaca yer verilmelidir. Kelimelerin en eski yazılı belgelerdeki şekli, sonradan hangi ses ve yapı değişikliğiyle günümüze ulaştığı bilgisi sembollerle de olsa, böylesi bir çalışmada yer almalıdır. Mesela, yanaşa (<yanaşak< yanaşık); üz (< yüz) vb. Bunun yanı sıra gerek günlük dilde hâlâ kullanılan gerek çeşitli halk edebiyatı ürünlerinde geçen, ancak bugün için kullanımdan düşmüş bazı arkaik (eski) kelimelere de bu sözlükte yer verilmelidir. TDK nin Tarama Sözlüğü de taranarak buradan Kerkük ağzındaki bu gibi arkaik söz varlığı tespit edilebilir. Bir de Irak Türkmen ağızlarındaki asli ve tali (ikinci derece) uzun ünlü taşıyan kelimelerin dikkatle derlenip gerekli transkripsiyon işaretiyle tespit edilmesi bu sözlük çalışmasında büyük önem taşımaktadır. Zira, Talât Tekin in, Türk Dillerinde Birincil Uzun Ünlüler 20 eseri incelendiğinde Kerkük ağzında uzun ünlüyle telaffuz edilen pek çok kelimenin, Türkçenin takip edilebilen en eski devirlerinden bu yana hep uzun ünlülü olduğu görülecektir. Irak Türkmen ağızları üzerinde her ne kadar uzun ünlüler açısından -birkaç makale hariç- yeterli araştırma yapılmamışsa dairak Türkmen ağızlarındaki uzun ünlülerin asliliği ve düzenliği bu ağızlar için karakteristik denebilecek bir durumdadır. Sözlüğe alınacak bu tür kelimeler bu konudaki araştırmalara destek olacaktır. Mükemmel sözlüğün başına Irak Türkmen ağızlarıyla ilgili özet; ama iyi hazırlanmış, kullanışlı bir dil bilgisi de konmalıdır. Ayrıca mükemmel sözlükte edat, bağlaç, Matbaası, Kerkük 2013, s Talât Tekin, Türk Dillerinde Birincil Uzun Ünlüler, TC Kültür Bakanlığı-Simurg Yayınları, Ankara 1995, s ünlem, vb. bütün kelime grupları yer almalı ve her madde başında parantez içinde, kelimelerin bu gruplardan hangisine girdiği kısaltmalarla belirtilmelidir. Mesela, aḫ (ünl.), vb. Mükemmel sözlükte alıntı kelimeler de ihmal edilmemelidir. Alıntıların hangi dillerden geldiği de madde başlarındaki parantezler içinde kısaltmalarla gösterilmelidir. Mesela, serpoş (Frs.), vb. Kelime grubu ve kaynak dil bilgilerinin veriliş tarzı için TDK sözlüğü esas alınabilir. Bunların yanı sıra mükemmel sözlükte Türk dilindeki sert ünsüzlerin ünlü eklerle karşılaştığında yumuşaması özelliği de diğer sözlüklerdeki gibi belirtilmelidir. Mesela, köpek -gi, vb. Irak Türkmen yerleşim yerlerinin (şehir, ilçe, nahiye ve köy) adları da mükemmel sözlükte yer almalıdır. Böylece, Ba s rejimi döneminde Arapçaya çevrilen Türkmen yerleşim yerlerinin adlarının asılları kalıcı hâle gelecektir. Bu hususta Necat Kevseroğlu nun Irak ta Türkçe Yer Adları Kılavuzu 21 çok değerli bir kaynaktır. Kevseroğlu, bu eserde mahalle, bölge, mesirelik vb. yer adlarını da kaydetmiştir. Ancak mükemmel sözlükte yukarıda belirtilenlerin yer alması yeterlidir. Mükemmel sözlüğün baskısının da mükemmel olması çok önemlidir. Böyle bir dev eserin mutlak surette birinci hamur kâğıda basılması, cildinin de sağlam ve kullanışlı olması lazımdır. Her evin kitaplığında bulundurulacak böyle bir mükemmel sözlüğün nesiller boyu kullanılacağı düşünülerek daha önce sözlüğe girmemiş söz varlığı da yeni baskılara eklenmelidir. Irak Türkmenlerinin dili onların en büyük servetidir sonrasında basın yayındaki ve Irak Türkmen edebiyatındaki gelişmeler, Türkmen bölgelerinde kazanılan Türkçeyle eğitim öğretim alma hakkı ve eskisine göre, Türkoloji tahsili için Irak tan Türkiye ye gelen çok sayıda Türkmen öğrencinin bulunması Irak Türkmen ağızları üzerine yapılacak her türlü çalışmanın gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda Irak Türkmen ağızlarının böylesine mükemmel bir sözlüğünün ne kadar önemli bir ihtiyaca cevap vereceği ortadadır. 21 Necat Kevseroğlu, Irak ta Türkçe Yer Adları Kılavuzu, Fuzuli Matbaası, Kerkük

32 32 Vefatının 7. Yılında Türkülerin Efendisi Türkmeneli nin Sesi Abdurrahman Kızılay Türkiye de ve Türk dünyasında gönüllerde taht kuran Kerkük ün duayen ismi, müzik elçisi Abdurrahman Kızılay ın AltunHızmavMülaim Türküsü Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın da ilgisini ve dikkatini çekmiştir. 18 Ekim 2017 tarihinde Cumhurbaşkanının 40. Muhtarlar toplantısında Erdoğan ı bekleyen muhtarlar Kerkük türküsünü dinliyordu, Cumhurbaşkanı salona girince türkünün devam etmesini istedi. AltunHızmavMülaim türküsünün tekrar çalınmasını isteyen Erdoğan Irak Türklerine büyük bir moral vermiştir. Dünya ya da ve ilgili makamlarda önemli bir mesaj gönderdi. Uzun yıllar Türk halkının hafızasından silinmeyecek bu Türkünün kaynak kişisi ve tanıtıcısı Abdurrahman Kızılay vefatının 7.Yılını yaşıyoruz. Bu vesileyle de hem Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan a teşekkür eder, Sanatçımızı Dr. Şemsettin KÜZECİ saygıyla anıyoruz. Abdurrahman Kızılay Kimdi 1940 yılında Kerkük te doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kerkük te tamamladı. Ortaokuldayken Kerkük ün usta sanatçısı Reşit Küle Rıza, Mustafa Kalayı, İzzettin Nimet, Mehmet Gülboy ve Abdülvahit Küzeci ile musiki gecelerini ve eğlenceleri izlerdi. Onlar kendisine Türkmen sanatının, müziğinin ilham kaynağı oldu. Asıl adı Abdurrahman Ömer İbrahim olan Kızılay a, uzun yıllar Kerkük Kızılayı nda gönüllü olarak çalıştığı için Kızılay soyadı önerilmiş, kendisi de bu soyadını kabul etmişti. Türkiye ye Ziyareti 1956 yılında Irak Televizyonun açılışında Abdülvahit Küzeci ile ilk kez canlı olarak düet yapan Abdurrahman Kızılay, Küzeci nin 1958 yılında Türkiye ye ikinci kez geldiğinde Abi beni de yanında götür der ve Küzeci de Kızılay ı ilk kez Türkiye ye getirir. Türkiye de Nida Tüfekçi ve diğer Müzisyenlerle tanıştırır yılında açılan Bağdat Radyosu Türkmence bölümünde Abdülvahit Küzeci den sonra ilk sanatçılardan Kızılay, bazı türküler kayda aldı yılında öğrenim için Türkiye ye gelen Kızılay, Ankara Devlet Konservatuarı Kontrbas bölümüne girdi ve altı yıl eğitim gördü. Ayrıca iki yıl kadar da rahmetli Fahri Kopuz dan klasik Türk Müziği özel dersleri aldı yılında Kerkük e döndü. Kısa bir süre Bağdat güzel

33 sanatlar Akademisi nde müzik tahsiline devam eden Kızılay, 1967 yılında Türkiye ye temelli yerleşerek, hayatını ömrünün sonuna kadar başkent Ankara da sürdürdü. 16 Ekim1970 tarihinde Libya Büyükelçiliğinde tanıştığı Ayla hanımla hayatını birleştirdi te Türk vatandaşlığına kabul edildi. Özbek İle tanışması Urfalı Mehmet Özbek ile tanışan Kızılay kısa sürede gerçek bir dayı yeğen olarak Kerkük türkülerini tüm Türkiye ye tanıtmaya çalıştılar yılında Urfalı türkücü Nuri Sesigüzel tarafında bir siyah beyaz filmde Kızılay ın aynaya bahtım saç beyaz olmuş türküsü seslendirilerek, Türkiye de ön kazandı. Ud aletini ustaca çalan Kızılay, Türkçe nin yanında Arapça şarkılar da icra ederek, başta Türkiye olmak üzere Almanya, ABD, Belçika, Hollanda, Lübnan, Kırım Özerk Cumhuriyeti, Suudi Arabistan gibi ülkelerde de konserler vermiştir. Kerkük Türküleri Kitabı Irak Türkmen türkülerinin160 türküsünü notalarıyla birlikte kapsayan Kerkük Türküleri kitabını Kültür Bakanlığı Sanatçısı Salih Turan ile birlikte hazırlayarak, 1990 yılında Ankara da basıldı.türkiye de Kerkük Türkülerini tanıtan ve kaynak kişisi olan Abdülvahit Küzeci den sonra gelen Kızılay, okuduğu Kerkük türküleri ve hoyratlarını TRT ve özel tv kanallarıyla radyolarda zevkle izlenmektedir. Abdurrahman Kızılay yılları arasında merkezi Ankara da bulunan Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı nda yönetim kurulu üyeliği yaptı yılları arasında Türkmeneli TV nin Ankara stüdyolarından atunhızma ile dost bağın bülbülleri müzik programlarını Mehmet Özbek ile birlikte hazırlayıp sundu. Abdurrahman Kızılay ın olduğu türküler ve Kerkük hoyratları Kerkük e karşı uzun bir hasreti giderir gibiydi. Severleri için, Irak Türklerinin bütün trajedisini taşır gibi hüzünlü, acı dolu bir sitemi seslendirirdi. Kızılay, Kerkük türkülerini tanıtırken Kerkük teki Türk varlığının yaşadığı sıkıntılarını da Türkiye ve Türk dünyasında duyulmasına çalışmıştır. Kerkük teki dramı adeta horyat ve türkülerle tüm dünyaya duyurmaya gayret etmiştir. Türkmen i Sev kucakla Türkmen i Ne sucum ne günahım Anam doğum Türk Meni Allah sevdi yarattı Yeryüzünde Türk Meni TRT Repertuarındaki Türküleri TRT Türk Halk Müziği repertuarında Abdurrahman Kızılay Kaynak kişi olarak adına sekiz adet türkü kayıtlıdır. Altın Hızma Mülayim, Değirmenci, Ağlama Ceylan Balası, Cerrevun Kulpu Burma, Elinde Ayağında Acem Kınası, Dağlar Dağlar gibi türküler ve birçok hoyrat kazandıran Kızılay, bestelediği Aynaya Baktım Saç Beyaz Olmuş, Evlerinin Önü Boyalı Direk, Esmer Güzel Esmer, Aç Aç Kollarını ve Yazmalı Gelin Yaz Mene Türkiye de en çok bilinen türküler arasında yer almaktadır. Çok sayıda taş plak, kaset ve CD albümleri Mehmet Özbek ile birlikte çıkarmıştır. Evli, iki kız çocuk babası olan Kızılay, 72 yaşındayken 12 Ocak 2010 tarihinde Ankara da vefat ederek Cebeci Asri mezarlığında toprağa verildi. Nur içinde yatsın Aldığı Ödüller: Türkiye Yazarlar Birliği Türk Müziğine Hizmet Ödülü Türk Ocakları Kültür Ödülü TRT Müzik Ödülleri Onur Ödülü. 33

34 Türk Dünyasında Köroğlu Türküleri Üzerine Bir Değerlendirme Giriş İrfan Gürdal ın Türk Dünyasında Köroğlu Türküleri adlı çalışmasında yer alan İran, Azerbaycan, Özbekistan, Makedonya, Türkmenistan, Kırım, Kazakistan, Anadolu derlemelerinden on beş Türkünün farklılıkları ve benzerliklerinin tespit edilmeye çalışılmıştır. Türkü temaları açısından kahramanlık, mertlik gibi konuların yanında Kırata duyulan sevgi ve itimat atın zihinsel manada hayvan sıfatından beşer sıfatına dönüşümü kolaylaştırarak insani vasıflara haiz bir varlık olarak algılanmasını sağlamaktadır. Türkülerin melodik yapısı ve icrasına bakıldığında konar-göçerliğin ve yerleşik hayata geçişin etkilerinin yer aldığı görülmektedir. Ses aralıklarının ve müzik Yrd. Doç. Dr. Ali Osman ABDURREZZAK 1 aletlerindeki tel sayılarının az ya da fazla oluşu icra düzenine de etki ettiği ve dar veya geniş vokallerin meydana getirmektedir. Sanatçının bu çalışmasında Köroğlu nun yiğitliği konu edinen türkülerin yanında mitolojik unsurlar ihtiva eden türkülerin de yer aldığı görülmektedir. Türk kültür ve edebiyatında Köroğlu adının özel ve önemli bir yeri vardır. Köroğlu terimi, gücün simgesi, özellikle de düşkünün, çaresizin, mazlumun yanında, zulmün karşısında olan bir gücün temsilcisi olduğu için büyük insan kitlelerinin kabulleri arasında yerini almış, kültür ve edebiyatın birçok alanını, birçok türünü etkilemiştir (Yakıcı, 2007, s.113). Köroğlu destanları üzerine yapılan çalışmalarda da görüldüğü üzere bazı varyantlarında İslamiyet öncesi etkilerin görüldüğü tespit edilmiştir. Bu süreklilik halk şiirinin teganni ile icrasından ortaya çıkan Türkülerimizde de kendini göstermektedir. Özellikle inanç boyutundaki düşünce ve uygulamalar yaşayan toplum tarafından tamamen istense de silinemez sadece şekil değiştirir ya da özelliğinden bazı şeyler kaybederek yeni bir kültürel öğe gibi toplumda yerini alır. Köroğlu destanında kahraman ve at arasındaki iletişim ve bütünlüğe bakıldığında ata beşeri bir özellik atfedilerek anlatılmaktadır. Diğer bir değişle at insan tipolojisi bağlamında öğüt veren, tehlikeleri haber veren, konuşabilen bir işleve büründürülmüş, yiğitliğin, zaferin elde edilmesinde ortak bir rol üstlenmektedir. Köroğlu Destanının Kenan Kolu nda Ayvazın 34 1 Kastamonu Üniversitesi / ali-37@hotmail.com / aabdurrezzak@kastamonu.edu.tr Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğüne bağlı Türk Dünyası Müzik Topluluğunda görev yapan sanatçı birçok albüm, sahne çalışmaları yapmıştır. Güney Sibirya daki Tuva Türklerinin boğaz havaları ile ilgili araştırmalar, TRT tarafından yapılan birçok belgesel filmin müziğini besteledi ve icra etti. TRT televizyonunda GÖNÜL BAĞI isimli müzik programı ile Türk Dünyasının her yöresinden müzik icracılarını izleyici ile buluşturdu. Dört yıl kesintisiz süren bu program bütün Türk Dünyasında büyük ilgi gördü. Türk Dünyasının mistik müziklerinden oluşan ÇERAĞ adlı albümü, ATIN TÜRKÜSÜ adlı albümü büyük ilgi duydu. Geleneksel Türk Müziği çalgı aletlerinin imalatı ile ilgilenen Gürdal, 40 ın üzerinde çalgıyı kendi atölyesinde imal etti. Bunun yanında Türk dünyası üzerine yaptığı çalışmalar ile Türk milli değerlerine sahip çıkması ve milli kimlik ve ruhun canlanmasına, her çalışmasında kültür tarihine ve coğrafyasına bir kez daha bakmamızı sağlayan bu gibi çalışmaların sahibi İrfan Gürdal Türk halk müziğine sunduğu katkılar ile gerçek bir vatan sevdalısıdır.

35 nişanlısı Mine Hanım ı almak için gittiği Kenan diyarında Mine Hanım ın babası Ayvaz ve adamlarını zindana atar (Kaplan ve diğerleri, 1973, s ). Aynı destanda Köroğlu nun atı Kırat ın da yemi suyu bacadan verilmek suretiyle zindana kapatıldığı görülmektedir (Kaplan ve diğerleri, 1973, s.198). Bunun yanında yaşlı, çoban, arkadaş gibi yardımcı tiplerin yanında hayvanlarında yardımcı olma özelliği vardır. Bu yönüyle at yardımcı tip olarak da ele alınabilir. Kırat ve yedi baş koçak derviş kıyafetine giren Köroğlu tarafından Şeyh oğlu Abbas tarafından atıldıkları zindandan kurtarılır (Kaplan ve diğerleri, 1973, s.99, 332). Türkülerde dağ ve su kültüne dair izlerin yer aldığı görülmektedir. Yer-su kültü olan ağaç, dağ ve pınar kültleri kültürel manada derin izler bıraktığından günümüzde de kültürel bir öğe olarak kalmıştır (İnan, 1998, s.259). Özellikle Şamanistlerin inançlara göre kayın ağacı atamız Ülgen den anamız Umay ile gökten indirilmiştir ifadesinin destanlardaki yansıması da farklı kültürlerin ortak motifi olarak karşımıza çıkmaktadır (İnan, 1998, s.254). Altay destanı Maaday Kara daki dağın baba, kayın ağacın ana olması ve Hakas destanı Altın Arığ daki taştan doğma motifine benzer nitelik taşıyan Köroğlu destanının Azerbaycan varyantı hakkında F.Bayat (2003, s.28) Köroğlu nun dağ iyesinin oğlu olması, dolayısı ile dağ kültünün de doğum akdinde önemli rol oynadığını ispat ettiğini ifade eder. Behçet Mahir derlemesinde Kiziroğlu Mustafa Bey in meskeni Akçadağ iken Köroğlu nun mesken tuttuğu yer Çamlıbel olması dağ kültünün uzantısı olarak ifade edilebilir. Türk mitolojisinde ateş, ağaç, maden, toprak nasıl ki önemli bir yere sahiptir su da kutsiyet arz edilen bir başka unsurdur (Esin, 2001, s.24). Mitolojik sistemlerde su, evrenin tüm potansiyelini ve tohumlarını içinde barından bir rahim olarak düşünülmüştür çünkü tabiatı harekete geçiren unsurlardan biri de sudur ve bulunduğu yere hayat vermektedir. Suya dair bir başka inanç ise var olan hastalıkların kaynağının su iyesi tarafından gerçekleştirilmiş olduğudur (Eliade, 2003, s. 201). Bu kısa destan örneklerinden sonra Köroğlu Türkülerinde geçen bazı motiflerin işlevlerini anlamlandırmak daha kolay olacağı kanaatindeyiz. Müzik aletlerinin çeşitliliğine gelince, bu çalışmada yer alan Tar, dutar, dombra gibi müzik aletlerinin yanında yaylı çalgılar arasında özellikle Özbekistan da çalınan rubab, santur olarak bilinen ceng, balaban, ıklığ, vurmalı olarak nağara, goşa, nagara, kengirge gibi çalgılar şekil itibariyle farklılık göstermesinin yanında Anadolu da yer alan telli, yaylı ve vurmalı çalgıların kaynağını oluşturmaktadır. Köroğlu Türküleri Üzerine Yapısal Çözümleme İran, Azerbaycan, Özbekistan, Türkmenistan, Kazakistan, Balkanlar, Kırım, Anadolu Köroğlu nun izlerinin görüldüğü yerler olma özelliğine sahiptir. Ritmik yapı açısından farklılık gözükürken ezginin aynı kalışı dikkati çeken bir özelliktir. 58/10,8/7,8/6,8/ ölçülerin Köroğlu havalarına özgü olduğu söylenebilir. Çünkü yarım ölçülü notalar ile icranın ritmik oluşu bir birini tamamlayıcı özellik taşımaktadır. 58/ lik ya da 78/ her türkü Köroğlu havaları ile aynı tavrı taşımaz. Tavırsal farklılık konuşurken kullanılan üsluba benzemektedir. 23:5+ ya da 32:5+ matematiksel olarak aynı sonucu verir ancak icrada 3 lünün bulunduğu yere göre tavırsal farklılık meydana gelir. 35

36 Türkülerin konusu itibariyle koçaklama, yiğitleme, cengi, mısri havalarına bakıldığında aynı ezgi kalıbı içersinde olduğu görülmektedir. Bu çalışmada yer alan türküler yiğitlik, mertlik, korkusuzluk konularını içermektedir. Telli çalgılar ile gerçekleştirilen icralara konusu itibariyle yapılan mücadeleler, kahramanlıklar, kişilikle ilgili karakteristik özelliklerin yanında motifsel bağlamda kahramanın can yoldaşı öğüt vericisi, yardımcısı konumundaki at ına duyduğu sevgi ve bağlılık da hissedilmektedir. At a kimlik kazandırılarak tipolojik açıdan ideal at tipi ortaya çıkmıştır. Ritmik yapının canlılığı ve söyleyiş şeklinin yüksek perdeden olması at sırtındaki kahramanın varlığını hissettirmektedir. Ezgilerde yer alan müzik aletlerinin bölgesel farklılıkları doğru orantılı olarak çeşitlilik göstermesinin yanında makamsal farklılığı da meydana getirmiştir. 36 Sefer Düştü Gürcistan a ve İgitlerMahnısı adlı Kaşkay Türklerine ait Türkülere bakıldığında 8 li hece ölçüsü ile yazıldığı görülür. 78/ lik ölçüye sahip Sefer Düştü Gürcistan a adlı türkünün ilk kıt a da türkünün temel fikri yer almaktadır. Sefer Düştü Gürcistan a / Bizim ile gelen gelsin / Mert gelsin namert gelmesin dizelerinde Köroğlu nun yiğitliğini bilen ve aynı özelliğe sahip olanların kader birliği yapabileceğini bildirmektedir. Son dizeye bakıldığında her kıtanın dördüncü dizesi ile aynı uyak a sahip olduğu ve sefere geleceklerin nelerden feragat edeceğini söyleyerek onlarda aradığı niteliği açıklamaktadır. İğitlermahnısı adlı türküde Köroğlu nun atı Ayvaz a beşeri özellik yüklenerek han olarak nitelendirildiği görülmektedir. Köroğlu ile birlikte anılan at ve dağ motiflerinin temelinde mitolojik izler yer almaktadır. Kahramandan ayrı düşünülmeyen at ile göğe doğru uzanan gök ile yer arasındaki bağlantıyı sağlayan kutsal mekân olma özelliğine sahip dağ kültü İslami etki ile değişim göstererek Köroğlu türkülerinde devamlılığını korumaktadır. Dağların sarp, zorlu olmasına rağmen Köroğlu nun atının bu dağlarda dolaşabileceği şekilde hazırlanışını Demircioğlu demir Döger/ Genç Köroğlu sene nöker / Atın nalın mıhın töker / Daşdur bu dağın yolları dizelerinden anlaşılmaktadır. Genel itibariyle her türküde bir mekândan ayrılış ve karşılaşılacak zorluklar hakkında bilgi verilmektedir. Bu özelliği ile kahramanlık anlatılarının ezgi ile birlikteliğini de rahat hissedildiği görülür.

37 Görüldüğü üzere kahramanlık motifi ile Koroğlu na özgü ezginin bütünlüğü ile uzun hava, kırık hava gibi Köroğlu havası olma özelliği göstermektedir. Köroğlu dübeytisi (78/li ölçü), Cengi Köroğlu (58/li ölçü) adlı türküler tavır olarak farklılık göstermekle birlikte aldığı isimde değişmektedir. 8 li hece ölçüsüne sahip Azerbaycan koluna ait Türkülerden özellikle Köroğlu dübeytisinde Köroğlu nun Hemze tarafından kaçırılışı ve Köroğlu için atın ne kadar önemli oluşunu atının incitilmemesi için yakarışından anlayabilmekteyiz. Bunun yanında atı olmadan Köroğlu nun statüsünün zayıflaması ve yiğitliğinin zarara uğraması söz konusudur. Anadolu da Canım kırat gözüm kırat ve Benden selam olsun Bolu beyine adlı türküler sırasıyla 8 li ve 11 li hece ölçüsü ile yazılmış olup 58/ lik ölçüye sahiptir. Müzikal anlamda son derece zengin sazlar eşliğinde icra edilen türkülere bakıldığında Orta Asya dan Balkanlara, Kırımdan Ön Asya ya kadar Tüm Trük dünyasının etkisinin varlığı hissedilmektedir. Kullanılan nefesli, vurmalı ve yaylı çalgıların çeşitliliği bu Türkülere duyulan hissiyatı artırdığı söylenebilir. Anadolu da derlenen bu iki türkü arasındaki en büyük farkın Canım Kırat Gözüm Kırat adlı türkünün Kıratın kanatlı oluşuna vurgu yapılması ile olağanüstü özelliğe vurgu yapılması ve Ab-ı Kevser kavramı ile de suya atfedilen ölümsüzlük bağlamında su kültü hakkında bilgi verilmesi motif ve kült açısından mitolojik özellik taşımaktadır. Benden Selam Olsun Bolu Beyine adlı Türkü de dikkati çeken en önemli özelikle ise tüfeğin icadı ile bilek gücünün yerini kalleşçe bir mücadeleye bıraktığı, metliğin ölçüsünün değiştiği kültürel dönüşüme neden olan yeniliklerin getirdiği olumsuzlukları dile getirilmektedir. Buna rağmen Bolu Beyinin zalimliğine karşı verdiği mücadelelerden başarı ile çıktığı hakkında bilgi verilmektedir. Çamlıbel den Gürcistan a Göç Olsa adlı Özbekistan derlemesi 11 li hece ölçüsüne sahip olması ve ezgi açısından ritmik yapıda olması Özbekistan da derlenen Göründü (58/li ölçü) adlı Türküde hissedilmesine rağmen Çamlıbel den Gürcistan a Göç Olsa daha velveleli ve aralarda serbest icraları ile farklılık göstermektedir. Özbek müziğini Azerbaycan ya da Türkmen müziğinden keskin hatlar ile ayırabilmenin mümkün olmadığı görülmektedir. Ancak Köroğlu nun Özbekistan derlemesinde ritmik yapının belli bir seyir halinde olması dikkati çekmektedir. Bu yönü ile koşuk şeklinde icra edilen Türkülerin, Özbekistan sahasında daha çok yer aldığı söylenebilir. Geleneksel müzik aleti dutarın kullanımına karşılık Azerbaycan da tar kullanımı müzikal ve vokal anlamda da müzik aletlerinin hem etimolojisi hem de kullanımı açısından benzerliğin önemli dayanak noktalarını teşkil etmektedir. İki anlamına gelen du ile tel anlamına gelen tar ın birleşimi ile ortaya çıkan dutar şekil itibariyle telli çalgıların atası sayılan kopuzu hatırlatmaktadır. Şelpe tekniği ile çalınan bu müzik aletlerindeki tel sayısı ve nota aralığının azlığı Türkmenistan, Özbekistan ve Azerbaycan sahasında benzer melodik yapıların ortaya çıkması sağlayan önemli faktörler arasındadır. Anadolu sahasında derlenen Köroğlu Türkülerde çalınan bağlamanın ses rengi, aralığı ve tonunun dutar, dombra gibi kopuzun türevleri olan müzik aletlerinden daha farklıdır. Bağlamanın 7 sesli akort düzeni ile Orta Asya telli çalgılarının 4 veya 5 sesli oluşu ve tel sayılarındaki büyük farklar, icranın aynı düzende inişli çıkışlı bir seyir izlemeksizin ortaya konulmasını beraberinde getirmiştir. 37

38 38 Varsağı hece ölçüsü açısından 8 li olmasına rağmen pek az görülen 11 li hece ölçüsüne sahip olduğu bilinmektedir. Özellikle Karacaoğlan varsağıları ile bilinirken Köroğlu türkülerinin Özbekistan daki Çamlıbel den Gürcistan a Göç Olsa adlı Türkü de adi koşma olarak varsağıya örnek olduğu söylenebilir. Söz içerisinde yer almayan hey, bre gibi nidalar icra da esnasında icracı tarafından söylenmekte olması varsağı ya örnek teşkil ettiğini göstermektedir. Ritmin ve ezginin icra ile bütünleşmesi de bu yargıyı kuvvetlendirmektedir. Ben Bir Köroğlu yum (58/li ölçü) adlı Makedonya ya ait türküde karşılıklı konuşma şekliyle âşıklık geleneğinde dedim-dedi tarzı söyleyiş biçimi ile benzerlik gösterse de tam olarak bu özelliği taşıdığı söylenemez. Bu türküyü icra eden tarafından hangi beyit in kime ait olduğu belirtilmez ancak dinleyen tarafından hangi beyit in kim tarafından söylendiğinin bilinmesi açısından türkü sözü içerisinde belirtilmiştir. Diyalog şeklinde geçen bu türkü düşmanın akıttığı kan karşısında alınan intikama karşılık düşmanın çaresizliği ve canının bağışlanması için para talep etmesi şeklinde devam etmektedir. Köroğlu nun kahramanlığı karşısında düşmanın namertliğinin onun vereceği paranın Kırat ın nalı kadar değeri olmadığı ile anlatılmaktadır. Gıratın Girse Meydana (78/li ölçü), Armanın galmadı, Sen getir adlı Türkmenistan derlemeleri 8 li ve 11 li hece ölçüsü ile yazılmış olup ezgi ve icra açısından benzerlikler göstermesi coğrafi açıdan yakınlık açısından bakıldığında Güney Azerbaycan ortak nokta olarak alınabilir. Sen yetir adlı türküde de Köroğlu Kıratına seslenmektedir. Köroğlu nun atına vasiyeti şeklindeki bu türkü atın yardımcı tip özelliğine sahip oluşunu yoğun bir şekilde göstermektedir. Gıratım girse meydana adlı türkü de ana karakterin at olduğu açıkça görülür. Köroğlu kendi zaferini, mertliğini atı ile ilişkilendirerek, at üzerindeki kahramanın yiğitliğini atın yiğitliği ile aynı görerek Kıratın meydana girmesi metaforu ile kendisini açıkça belirtme ihtiyacı duymamıştır. Bu bağlamda göçebe, bozkır kültürünün kazanılan mücadeleler ile varlığını sürekli taze tutan bir toplumun savaşçı, kahraman tipolojisine bakıldığında atın kazandığı değer yadsınamaz ölçüde büyüktür. Türkülerin içerisinde genel itibariyle Kırattan söz edilmesinin yanında doğrudan Kırat hitaben yakılan Türkülerde olayın ehemmiyetini gösterir niteliktedir. Genel itibariyle Orta Asya dan Balkanlara kadar uzanan Köroğlu Türkülerinin sahip olduğu tematik benzerliklerin ötesinde farklı icraların temelinde ses farklılıkları ve çalgı çeşitliliği yer almaktadır. Özellikle Kırım, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, İran gibi Kıpçak sahası dışındaki Türk topluluklarında pentatonik müzik sisteminin etkisinin görüldüğü söylenebilir. Bu çalışmada Kazakistan da derlene Köroğlu türküsünde de pentatonik diğer bir değişle beş sesli yapı hâkim olmasına rağmen doğuya gidildikçe özellikle kuzey-doğu ve kuzey Sibirya sahasında beş sesli etkinin yoğunluğu daha çok hissedilecektir. Anadolu ya gelindikçe yarım ses ve tam ses varlığı ve müzikal zenginlik kendini gösterdiği icranın sürekli çıkışlı olmaktan kurtarıp tavır kullanımı ile ezginin hissiyatını değiştirmektedir. Özellikle Kazakistan sahasına ait Köroğlu Türküsü dinlendiğinde ayinsel bir havanın varlığı hissedilmektedir. Hindistan da yapılan yoga, meditasyonlarda dinlenen müzik, bir şamanın

39 trans halinde çalınan müzik türleri birbirine yakın özellik taşıması hasebiyle Kazakistan da çalınan dombra eşliğinde kendine has gırtlaktan çıkarılan seste değişkenlik göstermeyen nota dizgisine işaret etmektedir. Sonuç İrfan Gürdal ın Türk Dünyasında Köroğlu Türküleri adlı çalışmasında yer alan İran, Azerbaycan, Özbekistan, Makedonya, Türkmenistan, Kırım, Kazakistan, Anadolu derlemelerinden on beş Türkünün konusu itibariyle koçaklama, yiğitleme, cengi, mısri havalarına bakıldığında aynı ezgi kalıbı içerisinde olduğu görülmektedir. Bu çalışmada yer alan türküler yiğitlik, mertlik, korkusuzluk konularını içermektedir. Ritmik yapı açısından farklılık gözükürken ezginin aynı kalışı dikkati çeken bir özellik olduğu tespit edilmiştir. Türkülerin ölçüsü bağlamında kullanılan 58/10,8/7,8/6,8/ ölçülerin Köroğlu havalarına özgü olduğu görülmektedir. Bu çalışmada kullanılan müzik aletleri Anadolu sahası müzik aletlerinin ilk formları olduğu söylenirken, coğrafi farklılıkların, yaşam biçimlerinin farklılığı ve etkileşim sahasının çeşitliliği açısından ses aralıkları ve kullanım alanları bağlamında farklılık olduğu söylenebilir. Bunun yanında mitolojik unsur ihtiva eden türkülerde dağ, su, at motiflerin ve Türk mitolojisi bağlamında bu motifler etrafında oluşan kültlerin yer aldığı görülmüştür. Kaynakça Bayat, F. (2003). Köroğlu-Şamandan Aşığa, Alptan Erene. Ankara: Akçağ Yayınevi. Eliade, M. (2003). Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi 3. A. Berktay (Çev.). İstanbul: Kabalcı Yayınevi. Esin, E. (2001). Türk Kozmogonisine Giriş. İstanbul: Kabalcı Yayınları. İnan, A. (1998b). Makaleler ve İncelemeler II (2.bs.). Ankara: TTK Yayınları. Kaplan, M, Akalın, M. ve Bali, M. (1973). Köroğlu Destanı. Behçet Mahir (Anlatan). Ankara: Sevinç Matbaası. Yakıcı, Ali ( 2007 ). Halk Anlatılarında Yer Alan Köroğlu Tipleri Ve Âşık Köroğlu nun Bu Tipler Arasında 39

40 Hac Hatıraları ve Fıkralarında 1 Mizah Unsurları Hac, hür, akıl-baliğ olan her Müslüman a farzdır. Müslümanları, diğer dinlere mensup olanlardan ayıran önemli bir ibadet olan Hacc ın sözlük anlamı saygı duyulan makamlar ziyaret etmek tir. Hac ibadeti, farklı coğrafyalardan, farklı ırklardan inananların bir yumak olup Yaradan a yöneldiği, duaların, yakarışların, doğruluğa, gerçek insan olmaya yönelikleri faziletli bir ibadettir. Hacca gidişin anlamını idrak etmek ve haccın gayesinden haberdar olmak gerekir. Hac ibadeti ile birlikte kötülükler terk edilir, riyaya, husumete, gıybete, kötü niyete, bühtana nihayet verilir. Allah ın emirlerine ve yasaklarına uyarak, Allah ın istediği insan olma yolunda mesafe alır. Kul, verdiği sağlık ve nimetler için Rabb ine daha fazla yaklaşır, şükreder. Artık imanı kat kat kuvvet kazanmış olan hacıya şeytanın vesvesesi müessir olmaz. Hac ibadeti, birkaç yönden zorlukları ihtiva eden bir ibadettir. Önce hacı adayının sağlık ve maddî durumunun yerinde olması gerekir. Asıl yorgunluk ise, Arafat ta, Müzdelife de ve şeytan taşlama sırasında olur. İnsanlar bir-iki saatlik uyku ile üç gün boyunca enerji tüketir ve güçsüz kalır. İnsanlar bu eziyet ve yorgunluklarla sağlıklarının değerini, mal ve servetin geçici olduğunu öğrenir; hayatımızda çok çok değer ifade eden ana, baba ve evladın geri planda kaldığını idrak eder. Meseleye haccın rükünlerini yerine getirebilme çerçevesinden baktığımızda, aklımıza şu sorular gelmektedir: Hac konusunda ne kadar bilgiliyiz, ne kadar şuurluyuz? Acaba bu ibadeti ne derece hakkıyla yerine getirebiliyoruz. Gerek ibadet sırasında, gerekse Hac ziyaretinden 1 Mizah Sempozyumu, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Mayıs Bildiri Yrd. Doç. Dr. Doğan KAYA sonra haccı layıkıyla yaşayabiliyor muyuz? Saflıklarımızın ve inancımızın boyutları nereye kadar uzanmaktadır? Bu soruları irdelerken biz, meseleye hac fıkraları ve hatıraları açısından bakacağız. Dinlerken veya okurken gülüp geçtiğimiz fıkralar aslında gerçeklere mizah penceresinden ayna tutan ürünlerdir. Biz on beş- on altı yıl içinde toplayabildiğimiz 42 adet örnekten hareketlere Hac ibadeti konusuna insanımızın konumunu belirlemeye çalıştık. Elimizdeki malzemeleri yedi ana başlık altında topladık. Bunlar; A. Hac öncesine ait fıkralar ve hatıralar, B. Mekke de iken cereyan eden fıkralar ve hatıralar, C. Tavafla ilgili fıkralar ve hatıralar, D. Şeytan taşlamayla ilgili fıkralar ve hatıralar, E. Ravza-yı Mutahhara ile ilgili fıkralar ve 40

41 hatıralar, F. Hac dönüşüyle ilgili fıkralar ve hatıralar, G. Haccı yaşayabilmeyle ilgili fıkralar ve hatıralardır. Bunları şöyle irdeleyebiliriz: A. Hac öncesine ait fıkralar ve hatıralar: İmanı zengin her Müslüman Hacca gitmeyi murat eder, ama nasip olur veya olmaz. Sağlığı ve maddi durumu yerinde olan birisinin İslâm ın beş şartından birisi olan Hacca gitmeyi arzu etmemesi iman zayıflığındandır. 2 İslâmiyet in meseleye bakışı bu şekildedir. Hal böyleyken toplumda hacca gitmekten imtina eden kişilerin olduğu da malumdur. Bazıları inanç zayıflığından veya kendini hac için hazır hissedememekten dolayı hacca gitmek konusuna mesafeli dururlar. Kişilerin bilhassa Orta Anadolu da ve Doğu Anadolu bölgesinde hacca gitmek istememesi yadırganacak, ayıplanacak ve hatta alay edilecek bir durumdur. İşte, elimizdeki üç fıkra bunun tezahürü olarak ortaya çıkmıştır. 1. Arzu etmemesine rağmen yaşlı bir Terekeme yi, oğlu Hacca kayıt ettirir. Aslında, Terekeme nin Hacca gitmeye pek gönlü yoktur. Gün olur, hacı adaylarını uğurlama vakti gelir. Oğlu, hanımı, torunları, gelini ve yakınları sarılıp hüngür hüngür ağlarlar. Hacca gönülsüz olan ve bunu kendisinden ayrıldıkları için ağladıklarına hükmeden Terekeme yine de bir ümitle; -Aye! Koyun getmim, koyun getmim, der. 2. Ahmet adında bir Terekeme nin çocukları, babalarını Hacca göndermek isterler. Yolcu etme vakti gelir. Terekeme yi otobüse götürmek isterlerken baştan beri gitmeye gönlü razı olmayan Ahmet başlar yalvarmaya; -Men mala mı bahmıram, goyuna mı? Ahır mı süpürmürem a balalarım! Niye meni hacca yolluyursunuz? 3 3. Sivas ın eski kabadayılarından birisi gün gelmiş hacca gider. Hacdan döndükten sonra arkadaşlarından birisi ile baş başa 2 html 3 Abbas Gökçe-A. Mecit Doğru, Gül Gülebilirsen, Ankara, 1992, s. 39. kalınca ona da hacca gitmesini tavsiye eder. -O mübarek yere doyum olmuyor. Yaşın geçiyor, durumun da iyi. Artık şu haccına gitsen iyi olur, der. O da: -Bir iki pis işim kaldı, benim de aklımda, der. B. Mekke de iken cereyan eden fıkralar ve hatıralar: Hacca giden Türk hacı adaylarının içinde kırsal kesime mensup olanların sayısı azımsanmayacak derecede fazladır. Hac önemli bir ibadettir. Dolayısıyla bu insanların pek çoğu teknolojiden ve gelişmelerden bihaberdir. Bunlara saflıklar, cahillikler ve şuursuzluklar da eklenince ortaya komikliklerçıkabilmektedir. Ayrıca hacı adaylarının inançlarında ne derece samimi oldukları da burada tezahür edebilmektedir. Farklı coğrafya olmaları farklı dillerde insanlarla bir arada olmalarına bağlı olarak birtakım problemler de yine bu ortamda vuku bulmaktadır. 4. Zengin fakat teknolojiyle pek tanışmamış olan hacı, Mekke de modern bir lavaboda abdest alırken, elini musluğa uzatır. O sırada musluk akmaya başlar. Elini geriye çekince su kesilir. Bunu iki-üç kere yapınca kendinde bir keramet hâsıl olduğuna inanır. -Yâ Resulullah! Ümmet gör ümmet, der. 5. Kafile başkanı hacılara ertesi günü Mekke den Medine ye gideceklerini, buna hazırlık yapmalarını söyler. Uzun süredir memleketinden ayrı kalan ve torun hasreti burnunda tüten ve bir an önce evine dönme muradında olan hacı; -Bu da nereden çıktı yahu? İş komayıp çıkarıyorsunuz, der. 6. Mekke de hacıya sorarlar; -Tesbih alacak mısın? -Ya biz buraya ne diye geldik, der. 7. Bir hacı tavafını yaptıktan sonra, huşu ile kendinden geçer. Öyleki; -Ya Rabbi! Benim canımı bu mübarek topraklarda al, der. O sırada vücudunda bir titreme, terleme, bulantı, baş dönmesi olur. Birdenbire ölüm korkusuna kapılan hacı bunu görünce; 41

42 -Ya Rabbi! Durup dururken şimdi başımıza bir iş çıkarma, der. 8. Türkiye den birisi, Hac daki yakınına telefon açar ve Mekke de kaldıkları yerin neresi olduğunu sorar. -Neredesiniz? Hacı cevap verir: -Şeytan a yakınız. 9. Azerbaycan Türk ü Hac dolayısıyla Mekke de iken bir Arap la kavga eder. Ağzına gelen küfürleri savurur. Arap da ona yine küfürle cevap verir. Bu küfürleşme karşılıklı devam ederken Azerbaycanlı sonunda der ki: -Aye buna bak! Men ona söyürem o mene Kur an ohuyur. 10. Mekke de öne çıkan problemlerden birisi de tuvalet problemidir. Tuvalet sayısının çok olmasına rağmen ihtiyaç uyanların çokluğundan önlerinde on beşer, yirmişer insanların oluşturduğu sıralar oluşu. Türk hacılarından birisi midesini bozar ve ishal olur. Apar-topar kendisini tuvalete zor yetiştirir. Ne var ki tuvaletin önünde bir hayli kalabalık vardır. Onlara ilinin döndüğünce meramını anlatır, rızalarını alır ve öne geçer. Acele acele kapıya vurur; Biraz acele eder misin/ İshalim, daha fazla tutamıyorum, diyerek içeridekinin bir an önce dışarı çıkmasını rica eder. Tesadüf bu ya içerideki de Türk tür. Dışarıdakine cevap verir: -Dua et ishalsin, dua et ishalsin! Hacının birisi ibadet sırasında devamlı çalışan klimalardan dolayı yüz felci olmuş, ağzı yüzü kaymış. Tabi canı sıkılmış. Etrafındakiler onu; -Canını sıkma! Bu geçicidir, Bir aya kadar geçer. Hacı: -Ben de biliyorum bunun geçici olduğunu. Benim sıkıntım şimdi memlekete vardığımda Günahlarından dolayı çırpılmış da gelmiş derler. ona üzülüyorum, der. 12. Hacda ihrama girmek önem ve hassasiyet ister. Hatta bu, yaşlı olanlar için başlı başına bir problemdir. Sivaslı yaşlı bir hacı bir türlü ihrama bürünemez ve ihram çıplak vücuda örtüldüğünden hacı beceremez ve avret yerlerini tam gizleyemez. Bu birkaç kere başına gelince sonunda dayanamaz ve -Allah ım bu ihram belâsından ne zaman kurtulacağız, der Bir hacı ihrama girer, ancak başındaki takkeyi çıkarmaz. Grup başkanı olan imam ve kafile başkanı olan müftü, ihrama girilirken takke, çorap ve kilotun vücutta olmaması gerektiğini söyleyip takkeyi çıkarması hususunda ikaz ederlerse de hacıya, bir türlü söz geçiremezler. Bunu, orada bulunan hacının hanımına söylerler. Hanımı; -Çıkar onu başından, diye kocasına kızar. Hacı bunun üzerine süklüm-büklüm olur ve -Peki hanım, deyip takkesini kuşağına sıkıştırır. 5 C. Tavafla ilgili fıkralar ve hatıralar: Malum olduğu üzere Kâbe, ilk olarak Hz. İbrahim tarafından inşa edilmiş, Allah ın yeryüzünde işaret ettiği önemli bir noktadır. Hacı adayları, hac vazifesini yerine getirirken Kâbe-i Muazzama nın etrafında salâvat-ı şerife getirilerek, dualar ederek Kâbe nin etrafında yedi kere dönüp Kâbe yi tavaf ederler. Tavaf, kâinat nizamını sembolize eder. Malum olduğu gibi kâinattaki bütün gezegenler, ezelden ebede kadar bir dönüş içindedirler. Harem in etrafında da dönmekle inananların, asıl merkeze bağlılığı ve aşkı sembolize edilmektedir. İnsanların bu şuurla tavafını idrak etmesi gerekir. Ne var ki üzücü de olsa tavaf sırasında biganelikten, bihaberlikten ve cahillikten dolayı birtakım komik sahneler karşımıza çıkabilmektedir. Tespit edebildiğimiz fıkralar da bunun tezahürü olarak ortaya çıkmıştır. 14. Karı-koca tavaf yaptıktan sonra tavaf namazını da kılar. Ardından adam ellerini kaldırıp dua eder. -Ya Rabbi! Sana kulluk edemiyoruz. Sen günahlarımızı affeyle. Sen ibadetlerimizi kabul eyle. Hacc ımızı kabul eyle... Bunu duyan hanımı: -Tabi kabul edecek; o kadar para harcadık, der. 15. Doğulu vatandaşlardan birisi, tavaf 4 Bu hatıra Kasım Demir den alınmıştır. 5 Bu hatıra Kasım Demir den alınmıştır 42

43 sonrasında dua ederken; -Ya Rabbi! Hasso ya 100 koyun 50 inek ver, der. Yanındaki niye kendisi için değil de komşusu için istekte bulunduğunu sorar. O vakit; -Allah, benim nasıl bir hınzır olduğumu bilir, bana vermez. Hasso, saf adam, ona verir, ben de ondan çalarım, der. 16. Birçok hastalığı olan birisi, tavaftan sonra tavaf namazını kılar, ellerini açıp; -Ya Rabbi! Siyatiklerime derman ver. Kalbimin, midemin, romatizmalarımın, böbreklerimin, başımın ağrısını kaldır, diye sekiz-on hastalığının şifası için Allah a dua eder Bunları duyan yanındaki hacı, elini yumruk yapıp onun omuzuna vurarak; -Allah ı uğraştırıp durma yahu! Senin hastalıklarını düzeltinceye kadar üç adam daha yaratır, der. 17. Gençliği hızlı geçen bir Kâbe de dua ederken, ellerini açıp; -Allah ım! Durum bildiğin gibi değil! Beni affet, der Harem in çok tenha olduğu bir sırada bir hacı adayı, bir yandan tavafını yapar, bir yandan da dua eder. -Ya Rabbi! Kalabalık bastırmadan benim günahlarımı affet Tortumlu tavaf sırasında gökyüzüne bakmış, ayı görür; -Aynı bizim oradaki ay yahu, der. 20. Bir hacı, Hacerü l-esved e dokunmak isterken kalabalık yüzünden bunu başaramaz. İkinci denemesi yine başarısız olur. Üçüncüsünde tam dokunacakken arkasından birisi saçından tutup çeker. O da; -Bırakın lan! Hepinizin geçmişini... diyerek küfreder. 21. Erzurumlu, tavafını yaptıktan sonra mültezemin karşısına geçer; -Hey mübarek! Gözün hacı görsün. der. 22. Gençliği yıllarca hırsızlık yapmakla geçen birisi yaptıklarından pişmanlık duyar ve Hacca gider. Tavafını yaparken yerde kabarık bir cüzdan görür. Alsam mı, almasam mı? diye düşünür. Sonunda eski alışkanlığı nükseder ve -Adaaam! Nasıl olsa bir daha gelirim, diyerek eğilip yerden cüzdanı alır, kuşağının arasına sokar. 23. Bir Anadolu kadını tavaf sırasında yanındakine Peygamberimizi kastederek; -Mübarek burada mı yatıyor, der. D. Şeytan taşlama ile ilgili fıkralar ve hatıralar: Sohbetler sırasında hac söz konusu edildiğinde ilk olarak tavaf, Arafat ve şeytan taşlama akla gelir. Küçük taşlarla sembolik olarak icra edilen Şeytan taşlama ritüelini, reel boyutlara taşımak cahillikten başka bir şey değildir. Hacı adayı bunun; kötülüğe, riyakârlığa, düşmanlığa, buğza ve kine mesafeli durmak anlamına geleceği şuurunda olmalıdır. Hâlbuki durum öyle değildir. Şeytan taşlama hadisesine bağlı olarak anlatılanlarla baktığımızda trajikomik bir tablo ile karşılaşırız. 24. Uyanık, üçkâğıtçı birisi Hacca gider. Dönüşte, -Şaytan da taşladın mı, diye sorarlar. -Tabi taşladım, der. -Adam kardaşını taşlar mı, derler. 25. Şeytani büyük taşlarla taşlayan hacıya; -Niye böyle büyük taşlar atıyorsun, küçük taşlar atacaksın, deyince o da şöyle cevap verir: -Karışma sen. O değil mi beni yoldan çıkaran. 26. Oğlu, Türkiye den cep telefonu ile babasına sorar; -Baba nasılsın? Ne yapıyorsun, der. Babası cevap verir: -Oğlum! Geceyi Mina da geçirdik. Şimdi de mübareği taşlamaya gidiyoruz. 27. Hacılar, şeytan taşlarken küçük taşlar atarken, birisi iri iri taşlar atarlar. Ona niçin iri taşlar attığı sorulduğunda; -Öbür dünyada nere gideceğimiz belli değil! Bakarsın cehenneme gideriz, şeytanı kızdırmayalım, der. 28. Mekke de bir meseleye canı sıkılan hacı, tam küfredeceği zaman karşısında şeytanı görür gibi olur. -Bana bak Şeytan! Elli yıldır bir dediğini iki etmedim. Bırak da şurada Hacı olayım. 29. Bir hacıya; -Milyonlarca adam bir olup şeytanı taşlarken, aklı her şeye yeten şeytan bu kadar adamın 43

44 taşı altında niye durdu acaba, diye sorar. Hacı; -Oğul ben şeytanı yanlış yerde taşlamışım. Bilseydim gelip seni taşlardım, der. E. Ravza-yı Mutahhara ile ilgili fıkralar ve hatıralar: Bahçe, Cennet bahçesi anlamına gelen Ravza Medine dedir ve 200 m2 lik bir alana sahiptir. Peygamberimiz orada metfundur. Hacca gidenler hac ibadetinden önce veya sonra Mescid-i Nebî yi ziyaret ederler ve orada 40 vakit namaz kılarlar. Peygamberimiz; «Evimle minberim arası, Cennet bahçelerinden bir bahçedir» demiş ve Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevî ve Mescid-i Aksâ nın Müslümanlar için en önemli mescitler olduğunu söylemiştir. Benim şu mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram dışında, diğer mescitlerde kılınan bin namazdan (sevap yönüyle) daha hayırlıdır» buyurmuştur. 6 Müminlerdeki Hz. Muhammed sevgisine bağlı olarak ortaya çıkan duygu yoğunluğu Ravza da doruğa çıkar. Peygamber sevgisi yüreklere işler, öyleki insanın aklını başından alır ve buna bağlı olarak da birtakım komik hadiseler vuku bulabilmiştir. 30. Hacı nın birisi, Ravza-yı Mutahhara da bir kişinin öğle, ikindi ve akşam namazı vaktinde aynı yerde oturduğunu fark eder. Saatlerce aynı yeri işgal etmenin kul hakkına girdiğini düşünerek üçüncü gün oturan adamın kıçına bir tekme vurarak; -Kalk lan buradan! Babanın peygamberi mi? Biraz da biz oturalım, demiş. 31. Geçmişte ağzı küfürlü birisi Ravza-yı Mutahhara da, Peygamber sevgisi ile o kadar kendinden geçmiştir ki demir parmaklığa yaslanıp hıçkırır, ağlar. Daha fazla kendisini tutamaz; -Ya Resulullah! Seni de, seni yaratanı da sevmeyenin geçmişini, sülâlesini s... der. F. Hac dönüşü ilgili fıkralar ve hatıralar: Hac yukarıda işaret ettiğimiz gibi yorucu ve zahmeti fazla olan bir ibadettir. Hacdan dönenlerin zayıf, güçsüz ve enerjisi az olmalarının sebebi bundan dolayıdır. 6 M. Asım Köksal, Hz. Muhammed ve İslâmiyet, İstanbul, 1982, C. V, s Hacılar, hacda yaşadıklarını, heyecanla ve coşku ile anlatırlar. Tabi meseleye kendi zaviyelerinden bakarlar. Bu, cahil ve şuursuz olarak hacca gidip dönenlerde daha fazladır. Anlatılara bağlı olarak birtakım tuhaflıklar ve gülünçler ortaya çıkar. 32. XX. Yüzyılın başlarında iken Terekeme nin birisi Hacca gider. Gidip gelmesi beş ay kadar sürer. Kilolu biri iken, kilo ile geri döner. Derler ki; -Ay Lele, n olupsan? Mum kimi incelipsen. -Leleniz bir poktur yedi, der. 33. Doğulu vatandaşlardan birisi Hac ibadetini yapıp geldikten sonra ona ne yaptığını sormuşlar. Hacı da; -Hacılar Arafat ta dua ederken kimi köle, kimi cariye azat etti. Ben de Allah rızası için karım Fatma yı orada boşadım, azat ettim, demiş Sivaslı hacdan gelen bir dededen Haccın nasıl olduğunu anlatmalarını istediklerinde; -Milyonlarca adam. Ben diyeyim 2 milyon, siz deyin 3 milyon. İğne atsanız yere düşmüyor. Hele hep bir ağızdan Lebbeyk Lebbeyk! demiyorlar mı, adamı dinden imandan ediyorlar!.. der. 35. Bir köylü Hac dan döndükten sonra, köy odasında her gün sözü bir şekilde Hicaz konusuna getirir, oradaki bir hatırasını anlatır. Bir, üç, beş derken köylüler bundan usanırlar. -Hacı ağa! Sen münasebetli münasebetsiz durmadan Hicaz lâfı edip duruyorsun. Bizim de kendimize göre lâfımız var, bir daha böyle yapma, derler. Ancak hacı huyundan vazgeçmez. O vakit köylüler buna temiz bir sopa çekerler. Hacı, dayaktan bayılır, yüzüne su serpip ayıktırırlar. Hacı, kendine gelince ; -Böyle, bir de Hicaz yolunda olduydu, diye söze başlar Hiç bir ön bilgi almadan hacca giden birine memleketine döndüğünde; -Orada ne yaptın, derler. -Hamamdaki tellaklar gibi geyindik. Kâbe nin etrafında dolandık durduk. Kalafat a çıktık, Kelebek Kelebek! deyip durduk, der. 7 ait Uğur, İçel Folkloru, Ankara, 1947, Ülkü Basımevi CHP Halkevi Yayımları Millî Kültür Araştırmaları, C. 1, s Sait Uğur, İçel Folkloru, Ankara, 1947, Ülkü Basımevi CHP Halkevi Yayımları Millî Kültür Araştırmaları, C. 1, s

45 37. Türkiye ye gelen hacıya izlenimlerini sorarlar: -Vallahi demiş ezanları tamam, namazları tamam anladık da, konuşurken işi karıştırıyorlar, der. 38. Ağustos ayında Hacca giden Sivaslı bir hacı hatırasını anlatırken; -Bir sıcak bir sıcak ki sormayın gitsin. Adamın ağzı kuruyor damağı damağına yapışıyor. Allah, kanımı içen düşmanımı oraya düşürmesin, der 39. Hac dan gelen kişiye sorarlar; -Orada ne yaptın? -Şeytan taşladık. -Bunun için oraya kadar niye gittin yahu? Burada Reşit Emmi yi taşlasaydınız ya! G. Haccı yaşayabilme ile ilgili fıkralar ve hatıralar: Haccı yaşayabilme, hac ibadetinin göz ardı edilen ancak önemli tarafı olan şeklidir. Hacı olmak, sadece mübarek toprakları görüp gelmek midir, yoksa Allah ın arzu ettiği anlamda yaşayan bir kul olmak mıdır? Allah indinde makbul hacı, ömrünün sonuna kadar sözü ile davranışıyla ve yaşantısıyla örnek bir şekilde yaşayan kişidir. Hac ibadetini yapan binlerce kişi bunun idrakindedir ve hacılığı bihakkın yerine getirir. Bunun aksine davranış sergileyen kişiler de yok değildir. İşin ilginç tarafı da olumlu binlerce örnek bir kenarda tutulur ve olumsuz örnekler ön plana çıkarılır. Aşağıda kaydettiğimiz anlatmalar da bunlardan bazılarıdır. 40. Bir adam bir çocuğu döver. Çocuk; -Hacı baba, beni dövme, merhamet et, der. Adam; -Benim hacı olduğumu nereden bildin, der. Çocuk da; -Merhametsiz olduğundan, diye cevap verir Uzun yıllar içkili âlemlerinde olan iki Abdal, para biriktirip hacca giderler. Döndükten birkaç yıl sonra konuşurlarken biri diğerine; -Sen bir büyük rakı alsan, ben de bir gülük (hindi) alsam. Şöyle Ağbayır a doğru gitsek, iyice bir kafayı bulsak, der. Diğeri; -Kudurdun mu lan sen? Bir de hacısın, der. Önceki hacı; -Hacı olunca ne olmuş, kim görecek sanki, der. Arkadaşı; -Hiç kimse görmese, Allah görür, der. Bunu üzerine içki teklif eden Abdal der ki: -Allah görse ne olur! Gelip de Uzunçarşı da anlatacak değil ya! 42. Alkolik birisi alkolü bırakır, hacca gider. Hacdan döndükten sonra da artık içki içmez. Birgün içki içenlerin masanın kenarına oturur. Eğlencenin zevkin koyulduğu bir sıra iştaha gelir; canı içki içmek ister. Adaaam! Parasıyla değil mi? Hacca bir daha giderim, deyip yeminini ve hacılığını bozar, içmeye başlar SONUÇ Ele alınan başlıklar çerçevesinde kaydedilen fıkra ve hatıralar bizlere bazı mesajlar vermektedir. Doğru, güzel ve mükemmel söz ve davranışlar zaten arzu edilen unsurlardır. Bu bakımdan onlar dikkat çekmez. Komik, saçma ve hatta absürt olan örnekler göze batan unsurlardır ve zaten insanların alması gereken ders de bu çerçevede verilir Onu için fıkralar yaşantımızın vazgeçilmez parçasıdır. Meseleye bu zaviyeden baktığımızda çoğunluğu tarafımızdan derlenen hac hatıraları ve fıkralarının bizlere sundukları fotoğrafı şu şekilde okumamız gerekir: *Türk hacı adaylarında öne çıkan en önemli unsur cahilliklerdir. Neyin, niçin, nasıl yerine getirileceğini, inandıkları değerlerin ne gibi manalar taşıdıklarını bilmemektedirler. *Kimi hacılar yetkili kişilerin ikazlarını kale almayıp alışkanlıklarına devam edebilmektedirler. *Hacca gidenlerin bir kısmının belirgin durumda saflıkları vardır. Bu da sonunda tasvip görmeyen neticelere yol açabilmektedir. *Hacı adayları dini bütün Müslüman olma ve hac ibadeti şuurundan yoksundurlar. Bazıları kötü alışkanlıklarını hacca gidip geldikten sonra terk edememişlerdir. Gerek hac ibadeti sırasında gerekse hac sonrası sosyal hayatlarında haccın anlamına uygun bir hayat tarzı sergileyememişlerdir. *Türkçenin kullanımıyla ilgili birtakım problemler vuku bulabilmiştir. 9 Sait Uğur, a.g.e., s

46 Kerkük ten Geliyorum 27 Ekim 2008 tarihinde ünlü Türk yazarı Cengiz Aytmatov adına ve anısına düzenlenen 15.Uluslararası Hazar Şiir Akşamları na Türkiye den ve Türk dünyasından otuz iki şair katılmıştı. Şairler arasında biri vardı ki diğerlerinden çok farklıydı. Farkı kimliğinden ya da kişiliğinden kaynaklanmıyordu. Farkı geldiği ülkeydi. Farkı; doğduğu, ekmeğisuyu ile büyüdüğü topraklarının işgal altında olmasıydı. Farkı, dünyaya gözlerini açtığı toprağının altından petrol fışkırmasıydı. Toprak altından fışkıran zenginlik ona mutluluk getireceğine, refah getireceğine acı, ıstırap ve gözyaşı getirmişti. Toprağın altındaki zenginlik emperyalist ve işgalci güçlerin iştahlarını kabartmış bin türlü hilye ve desise ile toprakları işgal edilmiş, işgalin sürdürülmesi, sömürünün devamlılığı içinde ülkesinin etnik ve mezhep ayrılıkları körüklenmiş, ülkesi adeta cehenneme çevrilmişti. 15. Uluslararası Hazar Şiir Akşamları na Kerkük ten katılan bu kişi, Dr. Mehmet Ömer Kazancı ydı. Türk dünyasının bu gönül gözlü, yüreği Hazarlar kadar engin bir o kadar da dert yüklü şairini, Hazar Şiir Akşamları Tertip Komitesi unutmamış; ona 15. Uluslar arası Hazar Şiir Akşamlarının Türkiye dışından katılan şairler adına açılış konuşması görevini vermişti. Kerküklü şair Dr. Mehmet Ömer Kazancı nın yaptığı konuşma, törene katılanlara duygulu anlar yaşatmıştı. 27 Mart 2017 tarihinde emperyalist güçlerin taşeronluğuna soyunan, gözü dönmüş, Peşmergelerin bin yıllık Türkmen yurdu Kerkük e bayrak astıklarını görünce Dr. Mehmet Ömer Kazancı yı bir defa daha hatırladım. Arşivimde Dr. Mehmet Ömer Kazancı nın KERKÜK TEN GELİYORUM başlıklı konuşma metnini buldum. Virgülüne dahi dokunmadım yayımlansın istedim. İşte metin: Hazar Şiir Akşamları na davetiyemi aldığım gün, içimde askerliğe çağrılıyorum gibi bir duygu kabardı. Nereden hazırlık görmeli diye bir ara şaşkınlıkla davrandım. Hazar kıyılarını, Elazığ ı Harput u haritalardan tanıyor, biliyordum. Anadolu ile Kerkük Hadi Önal arasında, ikisinin de yıllardır sineye çekerek ilan edemedikleri, ilan etmeye gerek de görmedikleri derin bir sevgi vardı. Kerkük Anadolu nun hem coğrafya hem tarih hem kültür bakımından bir uzantısıydı. Kısacası geldiğim yöre havasıyla, suyuyla, dağıyla, toprağıyla, gelenek ve görenekleri ile beni garipsemeyecekti. Ben de konuk olduğum Hazar da kendimi kendi evimdeymişim gibi hissedeceğim. Ama yine de korku benzeri bir şey yüreğimde hep kıpırdıyordu. Bana bir türlü acı sezdiriyordu. Türk dünyasının her yerinden Kazakistan dan Kırgızistan dan, Türkmenistan dan, Azerbaycan dan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nden, Kosova dan kısaca tüm bildiğim ve bilmediğim Türk dünyasından katılan soydaş şair kardeşlerimle bir araya geleceğim için çok mutluydum. Tamam, tarihte bu soydaşlarımızla yan yana omuz omuza savaştık, soyumuzun bayrağını, ellerimizi birleştirerek gönderlere, göklere kaldırdık. Kanlarımızla zafer destanları yazdık. Üç kıtada devletler kurduk, medeniyetler yaydık. Bunları yaparken hep beraberdik. Kaynaşmıştık. Güzellikleri paylaşıyorduk. Biri birimizi öğretiyor, biri birimizden öğreniyorduk. Fakat bugün aramızda sınırlar var. Biz -özellikle biz- Irak Türkmenleri yıllarca Türk 46

47 dünyasının sınırları dışında yaşadık. Hala da yaşıyoruz. Kollarımızı salayla sallaya değil, dilimizi rahat konuşarak değil, her şeyimize zincirlerin sıkıca vurulduğu buruk bir ortamda yaşadık, yaşıyoruz. Hep korku içinde, hep kuşku içinde hep baskı altında Türk dünyası ile ilişkilerimiz tamamen kesikti. Ülkemizi şu veya bu nedenlerle ziyaret eden Türklerle- soydaşlarımızlagörüşenlerimiz casusluk suçu ile idam sehpalarına gönderildi. Türkçe olarak eğitim-öğretim görmekten mahrum edildik. Dilimizi hükümet dairelerinde konuşmaktan yasaklandık. Yeni doğan çocuklarımıza Türkçe adlar koymaktan yasaklandık. Peşimizde her zaman bizi takip edenler, adım adım izleyenler, hakkımızda rapor yazanlar oldu. Yazılan raporlar gizli istihbarat teşkilatına iletildi. Davamızı sırtına alarak ön sıraya yürüyen insanlarımız içeri atıldılar, sonra da idam edildiler. Soykırımlar uygulandı. Bir değil binlerce defa Tek suçumuz Türk olmaktı. Bu duyguyu onurla yaşatmaktı. Türk dünyası ile herhangi bir biçimde ilişki kurmak idam fermanımızı imzalamakla eş değerdi bizim için. Seksen beş yıl kırılması imkânsız olan bir zincire vurulduk kısacası te sözde demokrasiye kavuşturulduk. Her şeyin iyiye doğru gelişeceğini düşünürken yine yeni bataklara sürüklendik. Mezhep çatışmaları başlatıldı aniden her yerde. Ülke, kan gölüne döndü. Düne kadar mazlum olduklarını söyleyenler zulmün en dile alınmazını uygulamaya başladılar. Bu zulümlerden en çok pay alanlar yine Irak Türkmenleri oldu. Neden mi? İnanın ki birlik ve beraberlik içerisinde olunmasını istediğimiz için. Ülkenin bölünmezliğine karşı çıktığımız için. Ama ne derseniz deyin ülkemizden başlayarak bütün Orta Doğuyu parçalamak, bölmek bölüştürmek planlarını farklı çıkarlardan dolayı üstlenen insanlık düşmanları var ülkemizde. Biz bunların bir bölüğüne karşı Kerkük te kanlı bir savaş veriyoruz. Hazar Şiir Akşamları nda düzenleyen tüm Elazığlı soydaşlarıma sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Beni bu büyük yürüyüşe, bu büyük cepheye bir asker olarak çağırdığınız; bana gurur, onur, şeref verdiğiniz için şükranlarımı bildirmek isterim. Türk dünyasını ortak kültür değerler etrafında buluşturmak, Türk dünyası arasında milli şuuru güçlendirmek amacı ile düzenlediğiniz Hazar Şiir Akşamları nda dertlerimizin bir kısmını şiir ile de olsa anlatmaya çalışacağım. KERKÜK TEN BİR MESAJ Kerkük ten geliyorum Alnı kan şakağı kan, üstü başı kan Sormayın kavim, kardaş Kaç yara taşıyorum Elimden düştü kılıç Elimden düştü kalkan Kollarımla savaştım hala savaşıyorum. Savaşmaya mecburum Yoksa, yok olacağım Yok olacak Kerkük üm Yoksa git gide daha Körleşecek bu düğüm Haritalar üstünde görmediğim- gördüğüm, Bütün Türk ellerine Sıçrayacaktır bu kan Yayılacak bu zulüm Dağılacak Ötüken Silinecek güneşin göbeğinde yazılan Orhun kitabeleri Demeyin kavim, kardaş Demeyin ki Irmaklarımız gazi, dağlarımız kahraman Geçilemez bu vatan Ve bir işaret ile Tüm zaferler koşarak Gelir ayağımıza Demeyin ki Bir adımla binlerce tehlikeler atlatan Bu milletin hakkından Kim gelir, kim gelecek Bu savaş başka savaş Bu düşman farklı düşman Ne dini var, ne ırzı, ne namusu Tüm dillerde konuşan Cin gibi yer değiştiren Kentte dost, dağda pusu Bu düşmanın bir cinsini Kerkük te yakaladık Vuruyoruz ölmüyor Vuruyoruz çoğalıyor Çoğalıyor ot gibi Hâlâ da vuruyoruz, hâlâ savaşıyoruz Savaşmaya mecburuz Kaç yıl daha sürecek bizim için bu kâbus Sizin için bu durum Sormayın kavim, kardaş Sormayın bilmiyorum. 5 Nisan

48 Türkmen Kardeşlik Ocağı Yönetim Kurulu nun 2017 Yılında Düzenlediği, Katıldığı ve Ev Sahipliğini Yaptığı Etkinlikler 2017 yılında Türkmen Kardeşlik Ocağı yönetim kurulunun düznelediği, katıldığı ve evsahipliğini yaptığı etkinliklerin tamamı, tarihine göre sırasıyla aşağıda verilmiştir. 4 Ocak 2017 tarihinde TKO yönetim kurulu üyeleri, Türkiye Cumhuriyeti Bağdat Büyükelçisi Sayın Faruk Kaymakçı için düzenlenen veda resepsiyonuna katılmıştır. Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ve beraberindeki heyet, Kaymakçı ya Türkmen Kardeşlik Ocağı nın onur plaketini takdim etmiş ve beş buçuk yıl boyunca Irak ta görev yaptığı sürece Irak - Türkiye ilişkilerindeki rolünü ve Türkmenlere olan desteğinden dolayı teşekkür etmiştir. 16 Ocak 1980 tarihinde TKO, Türkmen Şehitler Günü münasebetiyle Doç. Dr. Necdet Koçak, Abdullah Abdurrahman ve Rıza Demirci ile birlikte dikte rejim tarafından idam edilen şehit Adil Şerif in mezarı başında bir anma törenini düzenlemiştir. Ölümsüz şehit, 37 yıl önce idam edilmesine rağmen Bağdat Abu Garip semtinde yer alan El-Karh Mezarlığı nda defnedildiği bilinmiyordu. TKO, şehidin ailesine ulaşarak yeğenin yardımı ile mezarı tespit ettikten sonra mezara gereken onarımı yaptırmıştır. Aradan 37 yıl geçtikten sonra TKO, büyük şehide vefa borcunu yerine getirmeye çalışmış ve şehidin mezarı başında Türkmen Şehitler Günü münasebetini ihya etmiştir. TKO nun ihya ettiği Şehitler Günü merasiminde ITC Genel Başkanı Kerkük milletvekili Sayın Erşat Salihi, ITC Genel Başkan Yardımcısı Sayın Hasan Turan, Tuzhurmatı Türkmen miletvekili Sayın Niyazi Mimaroğlu, bir önceki dönem milletvekili Sayın Fevzi Ekrem Terzi, büyük şehidimizin ailesi yanı sıra Bağdat taki Türkmenler katılmıştır. 8 Şubat 2017 tarihinde T.C. Bağdat 48

49 Büyükelçisi Sayın Fatih Yıldız, TKO yönetim kurulu heyetini kabul etmiştir. Ocağ hakkında kendilerine bilgi veren yonetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ya en yakın zamanda ocağı ziyaret edeceklerini söylemişlerdir. 11 Şubat 2017 tarihinde TKO yönetim kurulu, sağlık durumunda sıkıntı yaşayan Sayın Asım Sarıkahya yı evinde ziyaret etmiş ve geçmiş olsun dilkelerinde bulunmuştur. 12 Şubat 2017 tarihinde TKO yönetim kurulu başkanı ve üyeleri ITC Bağdat Temsilciliği nde ITC başkanı Kerkük Milletvekili Sayın Erşat Salihi ile bir araya gelmiştir. Görüşmede son zamanlarda Irak ta Türkmenlerle ilgili yaşanan siyasi gelişmeler ele alınmıştır kurulu Başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ve beraberindeki heyet, Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle Irak Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı tarafından Bağdat ta düzenlenen törene katılmıştır. Törende çok sayıda milletvekili ve Bağdat il meclis üyesi, birçok sivil toplum örgütü temsilcisi hazır bulunmuştur. Törenin düzenlemesinde büyük katkılarda bulunmalarından dolayı Türkmen Kardeşlik Ocağı na Kültür Bakanlığı tarafından takdir belgesi verilmiştir. 21 Şubat 2017 tarihinde Uluslararası Anadil Günü münasebetiyle Irak Kültür Bakanlığı nın, Irak Temsilciler Meclisi binasında düzenlediği etkinliğe TKO yönetim kurulu Başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı katılmış ve Türkmenler adına Türkçe bir konuşma yapmıştır. Etkinliğe ITC başkanı Sayın Erşat Salihi, ITC Başkan Yardımcısı Sayın Hasan Turan, Türkmen Milletvekili Sayın Niyazi Mimaroğlu başta olmak üzere Irak ın diğer oluşumlarını temsilen çok sayıda milletvekili ve sivil toplum örgütü temsilcileri katılmıştır. 8 Mart 2017 tarihinde TKO yönetim 11 Mart 2017 tarihinde bir önceki dönem Türkmen milletvekili Sayın Hasan Özmen, Türkmen Kardeşlik Ocağı nı ziyaret etmiştir. TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ve üyeleri tarafından karşılanan Özmen, ocaktaki Türkmenlerle bir araya gelmiştir. 14 Mart 2017 tarihinde TKO yönetim kurulu başkanı ve üyeleri Bağdat ta yeni açılan Azerbaycan Cumhuriyeti Büyükelçiliği ni ziyaret etmiştir. Elçiliğin Bağdat ta açılışı münasebetiyle tebrikte bulunan heyet, Azerbaycan Büyükelçisi Sayın Razmiz Gafarov tarafından kabul edilmiştir. 18 Mart 2017 tarihinde TKO 49

50 Cumhuriyeti Büyükelçisi Sayın Gazanfer Gafarov, eski Türkmen milletvekilleri Sayın Fevzi Ekrem Terzi ve Feyha Zeynulabidin Bayatlı başta olmak üzere çok sayıda Türkmen ailesi katılmıştır. yönetim kurulu başkanı ve üyeleri, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi nin 102. Yıldönümü münasebetiyle T.C Bağdat Büyükelçiliği tarafından Bağdat ın Babülmuazzam semtinde yer alan Türk Şehitliği nde düzenlenen anma törenine katılmıştır. Aynı günde T.C. Bağdat Büyükelçisi Sayın Fatih Yıldız ve beraberindeki heyet Türkmen Kardeşlik Ocağı nı ziyaret etmiştir. Yıldız ve beraberindeki heyet TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ve üyeleri tarafından karşılanmıştır. 21 Mart 2017 tarihinde Nevruz bayramı münasebetiyle TKO, büyük bir şenlik düzenlemiştir. Şenliğe T.C. Bağdat Büyükelçisi Sayın Fatih Yıldız, Azarbeycan 27 Mart 2017 tarihinde Altunköprü Katliamı nın 28., Kerkük e bağlı Beşir köyünün yıkılıp yerle bir edilmesi; içindeki Türkmenleri göçe zorlanması ve idam edilmesinin 36. yıldönümü münasebetiyle TKO tarafından bir anma töreni düzenlenmiştir. Anma töreninde şehitlerin ruhuna Kuran-ı Kerim ve Fatiha okundu. Ocağın yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ve yönetim kurulu başkan yardımcısı Dr. Sabah Abdullah Kerküklü Türkmenleri yasa boğan bu günün ansısına birer konuşma yaptılar. Türkmenlerin yaşadığı bu acılı ve kanlı günle ilgili Muhammet Kifirli, Kamil Şevket ve Muhsin Hasan Tuzlu tarafından şiir okunmuştur. Törene Bağdat ta yaşayan Türkmenler katılmıştır. 29 Mart 2017 tarihinde TKO, Bağdat ta Türkçe (Türkmence) eğitimi veren okullar için Türkmen Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen etkinliğe evsahipliğini yapmıştır. Etkinliğe eğitim bakanı müsteşarı, T.C. Bağdat Büyüeklçisi Sayın Fatih Yıldız, Bağdat ın El-Karh ve 50

51 El-Rusafa bölgeleri genel müdürüleri ve Türkmen milletvekilleri Sayın Hasan Özmen ve Sayın Fevzi Ekrem Terzi katılmıştır. TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı, ocak adına bir konuşma yapmış ve ocağın Türkmen eğitimine ne kadar önem ve destek verdiğini belirterek Türkmen eğitim Genel Müdürllüğü çalışmalarına destek vermeye devam edeceklerini vurgulamıştır. Terzi, Türkmen Kardeşlik Ocağı onursal başkanı Prof. Dr. Mehmet Ömer Kazancı, ITC Hille il başkanı Sayın Hazim Devle olmak üzere çok sayıda Türkmen katılmıştır. Teleferli halk ozanı Ahmet Rıza nın Telefer yöresinden okudğu güzel türkülerle törene renk katmıştır. Törenin sonunda Türkmen Kardeşlik Ocağı yönetim kurulu başkanı ve üyeleri mezun olan öğencilere çeşitli hediyeler dağıtmıştır. 6 Nisan 2017 tarihinde, TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ve yönetim kurulu üyeleri, başkent Bağdat ta bulunan Aynur Türkmen Anaokulu na bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Ziyaret sırasında okul müdürü ve öğretmenlerle bir araya gelen heyet, çocukların eğitmi durumu ve etkinlikleri ile ilgili bilgi almıştır. Ziyaret sırasında TKO heyeti anaokuldaki çocuklara ve öğretmenlere hediye dağıtmıştır. 8 Nisan 2017 tarihinde Bağdat ın farklı üniversitelerinde eğitim gören Telaferli, Kerküklü, Tuzhurmatılı, Kifrili ve Karatepeli Türkmen öğrencilerinin mezun olması münasebetiyle TKO, bir mezuniyet töreni düzenlemiştir. Törene Telafer Türkmen milletvekili Sayın Sacide Efendioğlu ve eski Türkmen milletvekili Sayın Fevzi Ekrem 13 Nisan 2017 tarihinde TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ve yönetim kurulu üyeleri Sayın Adnan Ahmet Gaip, Asım Hasan ve Gülşen Celal dan oluşan bir heyet Bağdat ta tek Türkmen ilkokulu olan Türkmen Kardeşlik İlkokulu na bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Heyet, okul müdürü sayın Sabah Bardakçı ve diğer öğretmenler tarafından karşılanmıştır. Ziyaret sırasında öğrenciler çeşitli faaliyetlerde bulunmuştur. Heyet, ziyaretin sonunda öğrencilere hediyeler dağıtmıştır. İlkokul müdürü Sayın Sabah Bardakçı okulun plaketini Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ya takdim etmiştir. 27 Nisan 2017 tarihinde Irak Türkmen Cephesi nin 22. yıldönümünü kutlamak 51

52 için Türkmen Kardeşlik Ocağı ndan bir heyet, ITC nin Bağdat Temsilciliği ni ziyaret etmiştir. TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı nın başkanlığındaki heyette ocağın yönetim kurulu üyeleri Sayın Adnan Ahmet Gaip, Sayın Asım Hasan, Sayın Lütfi Avni ve Sayın Gülşen Celal yanı sıra ocağın idari işler sorumlusu Sayın Fazıl Naipoğlu yer almıştır. Heyet, ITC Başkanı Sayın Erşat Salihi tarafından karşılanmıştır. 2 Mayıs 2017 tarihinde Türkmen Aynur Anaokulu ndaki öğrenciler için düzenlenen mezuniyet törenine TKO yöntim kurulu başkanı Doç Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ve yönetim kurulu üyeleri Sayın Adnan Ahmet Gaip, Lütfi Avni ve Gülşen Celal katılmıştır. Törene T.C. Bağdat Büyükelçisi Sayın Fatih Yıldız, bir önceki dönem Türkmen milletvekili Sayın Fevzi Ekrem Terzi, Türkmen Eğitim Genel Müdürü Sayın Çetin Abdulkerim Kölemen de katılmıştır. Önce T.C. Bağdat Büyükelçisi Sayın Fatih Yıldız ve daha sonra TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı bütün öğrencilere çeşitli hediyeler dağıtmışlardır. 27 Nisan 2017 tarihinde TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı başkanlığında Türkmen Kardeşlik Ocağı ndan bir heyet, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı münasebetiyle T.C. Bağdat Büyükelçiliği nde düzenlenen törene katılmıştır. 28 Nisan 2017 tarihinde Türkmen Kardeşlik Ocağı nda Türk Kızılay ından gelen yardımlar 150 Telaferli ve Musullu Türkmen ailesine dağıtılmıştır. Dağıtım, T.C. Bağdat Büyükelçisi Sayın Fatih Yıldız ve TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı tarafından yapılmıştır. Dağıtım sırasında Büyükelçilik müsteşarı Sayın Sinan Zeren ve TKO yönetim kurulu üyeleri de hazır bulunmuştur. 6 Mayıs 2017 tarihinde TKO, 30 Nisan 2017 tarihinde vefat eden eski Musul vali yardımcısı büyük mücadeleci ve dava adamı Dr. İbrahim Mehdi Arafat için bir taziye meclisi düzenlemiştir. Mecliste İmar, İskan ve Belediyeler Bakanı vekili Sayın Yılmaz Naccar, bir önceki dönem milletvekili Sayın Fevzi Ekrem Terzi yanı sıra çok sayıda Türkmen katılmıştır. Mecliste merhumla ilgili ocağın yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı, yönetim kurulu başkan yardımcısı Dr. Sabah Abdullah 52

53 Milletlerin Irak Temsilciliği gözetiminde Bağdat El-Reşit Oteli nde düzenlenen Türkmen Kongresi ne TKO yönetim kurulu başkanı ve üyeleri katılmıştır. Kongreye Türkmen Bakanları, milletvekilleri, bakan müsteşarları, parti ve kuruluş başkanları yanı sıra Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Dr. Selim El-Ceburi ve Irak Ulusal İttifakı Başkanı Sayın Ammar El-Hekim de katılmıştır. Kerküklü ve ocağın onursal başkanı Dr. M. Ömer Kazancı birer konuşma yapmıştır. Taziye meclisinden sonra İmar, İskan ve Belediyeler Bakan vekili Sayın Yılmaz Naccar, Türkmen bölgelerinde yaşanan son gelişmelerle ilgili hazır bulunanlara bilgi vermiştir 13 Mayıs 2017 tarihinde «Türkmen Kardeşlik Ocağı nın kuruluşu, Irak Türkmenlerinin milli mücadele tarihinde parlak bir sayfadır.» şiarı altında Türkmen Kardeşlik Ocağı nın 57. kuruluş yıldönümü münasebetiyle ocakta büyük bir kutlama töreni düzenlenmiştir. Törene T.C. Bağdat Büyükelçisi Sayın Fatih Yıldız, ITC Başkanı Kerkük milletvekili Sayın Erşat Salihi, ITC Başkan Yardımcısı Sayın Hasan Turan, bir önceki dönem Türkmen milletvekilleri Sayın Hasan Özmen ve Fevzi Ekrem Terzi yanı sıra çok sayıda Türkmen ailesi katılmıştır. Tören, Türkmen Kardeşlik Ocağı Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı nın konuşması ile başlamıştır. 17 Mayıs 2017 tarihinde Irak Temsilciler Meclisi himayesinde ve Birleşmiş 18 Mayıs 2017 tarihinde Gençlik ve Spor Bayramı münasebetiyle T.C. Bağdat Büyükelçiliği nde düzenlenen törene TKO yönetim kurulu başkanı ve üyeleri katılmıştır. 20 Mayıs 2017 tarihinde Türkmeneli Partisi Genel Başkanı ve eski Türkmen milletvekili Riyaz Sarıkahya, Türkmen Kardeşlik Ocağı nı ziyaret etmiştir. Sarıkahya, TKO yönetim kurulu başkanı ve üyeleri tarafından karşılanmıştır. Ziyaret sırasında ocağın kültürel, sosyal, edebî ve sanatsal etkinliklerine değinilmiştir. Sarıkahya, düzenledikleri etkinlikler ve sarf ettikleri emeklerinden dolayı TKO yönetim kurulu başkanı ve üyelerine teşekkür etmiştir. 23 Mayıs 2017 tarihinde Dünya Kültürel Çeşitlilik Günü münasebetiyle Irak 53

54 Türkçesi ile mevlüt okutulmuştur. Kültür Bakanlığı na bağlı Kongreler Sarayı ve Kültür İlişkileri Genel Müdürlülüğü, Kongreler Sarayı Salonu nda bir tören düzenlemiştir. Törenin gerçekleştirilmesinde Türkmen Kardeşlik Ocağı büyük katkıda bulunmuş ve Irak Türkmen türkücülerinden Ahmet Rıza Abbo nun salonda hazır bulunanlara saz eşliğinde Türkmen türkülerini dinletmesine vesile olmuştur. Törene TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ve yönetim kurulu üyeleri yanı sıra Irak Temsilciler Meclisi başkanı Dr. Selim El- Ceburi, Irak Kültür, Turizm ve Eski Eserler Bakanı Sayın Feryat Ravanduzi, T.C. Bağdat Büyükelçisi Sayın Fatih Yıldız, Azerbaycan Cumhuriyeti Büyükelçisi Sayın Ramiz Gaffarov, ITC başkanı Türkmen milletvekili Sayın Erşat Salihi, Türkmen milletvekili Sayın Niyazi Mimaroğlu başta olmak üzere çok sayıda bakan müsteşarı ve genel müdür katılmıştır. 9 Haziran 2017 tarihinde Türkmen Kardeşlik Ocağı, Bağdat ta büyük bir iftar sofrası düzenlenmiştir. İftar sofrasına yüzlerce Türkmen ailesi katılmıştır. T.C. Bağdat Büyükelçisi Sayın Fatih Yıldız ın da katıldığı iftardan sonra Irak Türkmen 16 Haziran 2017 tarihinde Bağdat ta Türkmen Kardeşlik Ocağı nda, Türk Kızlayı ndan gelen gıda sepetleri 250 Telaferli, Musullu ve Kızlarbatlı Türkmen ailesine dağıtılmıştır. Dağıtım, T.C. Bağdat Büyükelçisi Sayın Fatih Yıldız ve TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı tarafından yapılmıştır. Dağıtım sırasında Türk Kızılayı Irak İnsanî Yardım Delegasyonu Başkanı Serdar Yılmaz da hazır bulunmuştu 4 Temmuz 2017 tarihinde TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ve yönetim kurulu üyeleri Sayın Adnan Ahmet, Sayın Asım Hasan, Sayın Lütfi Avni, Sayın Nüdret Cemal ve Sayın Gülşen Celal ile birlikte ocağın idarî işler sorumlusu Sayın Fazıl Naipolulu dan oluşan bir heyet, Ankara da cerrahi operasyon geçiren Türkmen milletvekili Sayın Niyazi Mimaroğlu nu evinde ziyaret etmiş ve geçmiş olsun dileklerinde bulunmuştur. 8 Temmuz 2017 tarihinde TKO, kanlı terör örgütü Daeş tarafından hunharca katledilen 200 Teleferli Türkmen için bir taziye meclisi düznelenmiştir. Kanlı terör örgütü Daeş, Telafer den güvenli bölgelere kaçmaya çalışan yaklaşık 200 Türkmeni iki ay boyunca hapishanelerde tuttuktan sonra 4 Temmuz 2017 tarihinde infaz etmiştir. Mecliste çok sayıda Türkmen vatandaşı hazır bulunmuştur. Ocağın yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı olay hakkında bilgi vermiş ve son yüz yılda Irak Türkmenlerinin maruz kaldığı katliamlara değinmiştir. Mecliste şehitlerin ruhuna Fatiha ve Kuran-ı Kerim den ayetler okunmuştur. 54

55 15 Temmuz 2017 tarihinde İnsanlık için utanç verici bir suç sayılan 14 Temmuz 1959 Kerkük katliamı şehitleri için Türkmen Kardeşlik Ocağı nda bir anma töreni düzenlenmiştir. Çok sayıda Bağdat taki Türkmenlerin hazır bulunduğu anma töreninde TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı, son yüzyılda Türkmenlerin maruz kaldığı planlı ve sistematik idam, katliam, tutuklama, 22 Temmuz 2017 tarihinde TKO nın düzenlendiği kültürel, sosyal, edebî ve sanatsal etkinlikler çerçevesinde rap kökenli akademisyen ve araştırıcı Alâ İsmail El-Saffar «Kraliyet Döneminde Irak Türkmenlerinin İdarî ve Sosyal Durumu» başlıklı bir konferans vermiştir. Konferansa çok sayıda Arap ve Türkmen kökenli akademisyen ve araştırıcı katılmıştır. işkence ve asimilasyon politikalarına değinerek, kanlı Kerkük katliamında şahadet şerbetini içen 32 şehitten söz etmiştir. TKO Yönetim kurulu başkan yardımcısı Dr. Sabah Abdullah Kerküklü ise 14 Temmuz 1959 Kerkük Katliamı öncesinde karanlık güçleri tarafından Türkmenleri yok etmek ve korkutmak için hazırlanan sinsi planlardan bahsetmiştir. TKO onursal başkanı Dr. M. Ömer Kazancı ise Kerkük katliamının korkunç ve sinsi boyutlarına değinmiştir. Konuşmacılar şahadet şerbetini içen şehitlerin izinden devam edeceklerini ve onların milli çizgisinden çıkmayacaklarını bir kez daha dile getirip söz vermişlerdir. Törenin sonunda 14 Temmuz 1959 Kerkük Katliamı şehitleri başta olmak üzere bütün Türkmen şehitlerinin ruhuna Fatiha suresi okunmuştur. 16 Temmuz 2017 tarihinde TKO yönetim kurulu başkanı Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ve beraberindeki heyet Türkiye Cumhuriyeti Bağdat Büyükelçiliği müsteşarı Sayın Sinan Zeren i yeni görevine uğurlamak ve yeni Büyükelçilik müsteşarı Sayın Kutluhan Çelik i karşılamak üzere düzenlenen resepsiyona katılmıştır. 5 Ağustos 2017 tarihinde TKO yönetim kurulu, ocaktaki Kitap Köşesi açılışını yapmıştır.. Açılış TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı tarafından yapılmıştır. Açılış sırasında eski Türkmen milletvekili Hasan Özmen ve Belediyeler Bakanı müsteşarı Yılmaz Şahbaz ve İnsan Hakları Komitesi üyesi Dr. Ali Ekrem Bayatlı yanı sıra çok sayıda vatandaş katılmıştır. Açılıştan sonra Türkmen Yüksek Koordinasyon Heyeti üyelerinden Sayın Hasan Özmen ve Sayın Yılmaz Şahbaz ocakta hazır bulunan Türkmen vatandaşlarına Türkmenlerin durumu ile ilgili yaşanan son gelişmelerden bahsettmiş ve vatandaşların sorularına cevap vermişlerdir. Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı nın yönettiği oturumda eski Türkmen milletvekili Fevzi Ekrem Terzi, Bağdat il meclis üyesi Erkan Hasan Aziz, Türkiye de 55

56 Türkmeneli Dernekler Federasyonu Başkanı Dr. Aydın Beyatlı ve Türkmen Kardeşlik Ocağı Kerkük Kol başkanı Sayın Abdulhalik Hürmüzlü ve yönetim kurulu üyelerinden oluşan bir heyet de hazır bulunmuştur. kurban bağışları T.C. Bağdat Büyükelçisi Sayın Fatih Yıldız ve TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı tarafından 160 Telaferli, Musullu ve Kızlarbatlı Türkmen ailesine dağıtılmıştır. 27 Ağustos 2017 tarihinde farklı Türkmen yerleşim birimlerinden onlarca delegenin katılımıyla Kerkük te gerçekleştirilen Irak Türkmen Cephesi nin kuruluş kurultayına Dr. Necdet Yaşar Bayatlı başkanlığında Türkmen Kardeşlik Ocağı ndan bir heyet katılmıştır. 30 Ağustos 2017 tarihinde Zafer Bayramı nın 95. yıldönümü münasebetiyle Türkiye Cumhuriyeti Bağdat Büyükelçiliği nde düzenlenen törene Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı başkanlığında Türkmen Kardeşlik Ocağı ndan bir heyet katılmıştır. Törene çok sayıda parti ve sivil toplum örgütü başkanı yanı sıra yabancı ülke diplomatları ve misyon temsilcileri katılmıştır. 3 Eylül 2017 tarihinde Türkmen Kardeşlik Ocağı nda Kurban Bayramı münasebetiyle T.C. Bağdat Büyükelçiliği nin 8 Eylül 2017 tar h nde Türkmen şehri Telafer in kanlı terör örgütü Daeş ten kurtarılması münasebetiyle Türkmen Kardeşlik Ocağı nda bir kutlama töreni düzenlenmiştir. Çok sayıda Telaferli Türkmen ailesinin katıldığı törene T.C. Bağdat Büyükelçisi Sayın Fatih Yıldız, büyükelçi müsteşarı Sayın Kutluhan Çelik, Telafer Türkmen milletvekili Sayın Sacide Efendioğlu, TİKA Bağdat temsilcisi Sayın Cüneyt Esmer ve Türkmen araştırmacı yazar Sayın Necat Kevseroğlu da katılmıştır. Tören\ TKO başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı nın konuşması ile başlamıştır. Törende Telafer ses sanatçıları Hazim Çolak, Ferit Necim ve Hüseyin Murat, Telafer yöresinden okudukları güzel parçalarla herkesi hayran bırakmıştır. Tören sırasında TKO yönetim kurulu adına Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı, farklı kişilerden (Leyla Hanım, Dr. Reşat Mendan Ömer, Dr. Cüneyt Mengü, 56

57 Sayın Fikret Reşat, Sayın Sabit Abdulgaffur, Sayın Abbas İlyas ve Sayın Mehmet Beg) bağış olarak topladıkları paraları 70 Telaferli Türkmen ailesine dağıtmıştır. 9 Eylül 2017 tarihinde Türkmen şehri Telafer in kanlı terör örgütü Daeş ten kurtarılması münasebetiyle TKO, Irak Yazar ve Edebiyatçılar Birliği ne bağlı Türkmen Kültür Bürosu işbirliğiyle Türkmen Şiir Festivali ni düzenlemiştir. Festivale T.C. Bağdat Büyükelçisi Sayın Fatih Yıldız, yüzden fazla Türkmen şairi ve onlarca Türkmen ailesi katılmıştır. Tören sırasında Irak Türkmen Edebiyatçılar Örgütü, TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ya bir plaket armağan etmiştir. Bununla birlikte Irak Yazar ve Edebiyatçılar Birliği ne bağlı Türkmen Kültür Bürosu da Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ya Irak Yazar ve Edebiyatçılar Birliği nin onur plaketini takdim etmiştir. Hazır bulunanlar, Türkmen Kardeşlik Ocağı nın bütün yönetim kurulu üyelerine teşekkür etmişlerdir. 13 Eylül 2017 tarihinde TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı başkanlığında bir heyet, ITC Bağdat Temsilciliği ni ziyaret etmiştir. TKO yönetim kurulu üyeleri Sn. Adnan Ahmet, Sn. Asım Hasan, Sn. Lütfi Avni, Sn. Nüdret Cemal, Sn. Gülşen Celal ve ocağın İdarî İşler Sorumlusu Sn. Fazıl Naipoğlu nun da yer aldığı heyet, ITC Genel başkanı Kerkük Türkmen Milletvekili Sn. Erşet Salihi ve Tuzhurmatı Türkmen milletvekili Sayın Niyazi Mimaroğlu tarafından kabul edilmiştir. Heyet, 27 Ağustos 2017 tarihinde gerçekleştirilen Irak Türkmen Cephesi nin Kuruluş kurultayının başarı ile geçmesi münasebetiyle Salihi yi tebrik etmiştir Görüşme sırasında bir önceki dönem Diyale Türkmen Milletvekili Sn. Hasan Özmen da hazır bulunmuştur. Görüşmede Türkmenlerle ilgili yaşanan son gelişmelere de ele alınmıştır. 16 Eylül 2017 tarihinde TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı başkanlığında bir heyet, hacdan geri dönen Sayın Kerim Kasım ı evinde ziyaret ederek tebrik etmiştir. Ziyarete TKO yönetim kurulu üyeleri Sn. Asım Hasan, Sn. Lütfi Avni ve Sn. Gülşen Celal da katılmıştır. 7 Ekim 2017 tarihinde TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ve yönetim kurulu üyeleri Sn. Adnan Ahmet, Sn. Asım Hasan, Sn. Nüdret Cemal ve Sn. Gülşen Celal, kaleme aldığı eserleriyle Türkmen davasına büyük emek veren Sn. Ahmet Behçet i evinde ziyaret etmiştir. Ziyaret sırasında Türkmen araştırıcı yazar Sn. Emel Hürümüzlü de hazır bulunmuştur. 11 Ekim 2017 tarihinde TİKA tarafından onarımı ve donatımı yapılan Aynur Türkmen Anaokulu nun açılışına TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı, yönetim kurulu üyeleri Sn. Adnan Ahmet, Sn. Lütfi Avni, Sn. Nüdret Cemal ve Sn. Gülşen Celal katılmıştır. Açılış törenine T.C. Bağdat Büyükelçisi Sn. Fatih Yıldız, büyükelçi müsteşarı Sn. Kutluhan Çelik, TİKA Bağdat temsilcisi Sn. Cüneyt Esmer, Türkmen Eğitim Genel Müdürü Sn. 57

58 Çetin Kölemen, 1. El-Rusafa Eğitim Genel Müdürü Dr. Felah El-Kaysi, eski Türkmen milletvekili Fevzi Ekrem Terzi ve Eğitim Bakanı temsilcisi katılmıştır. 16 Ekim 2017 tarihinde TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ve yönetim kurulu üyeleri Sn. Adnan Ahmet, Sn Lütfi Avni ve Sn. Gülşen Celal, 13 Ekim 2017 tarihinde kız kardeşini kaybeden ocağın idari işler sorumlusu Fazıl Naipolğlu nu evinde ziyaret etmiş ve bağşsağlığı dileklerinde bulunmuştur. 21 Ekim 2017 tarhinde TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ve yönetim kurulu üyeleri Sn. Asım Hasan, Sn Lütfi Avni, Sn. Feridun Cafer ve Sn. Gülşen Celal, 14 Ekim 2017 tarihinde kız kardeşini kaybeden Sn. İsam Muhammet Ali yi evinde ziyaret etmiş ve başsağlığı dileklerinde bulunmuştur. Heyet ayrıca son günlerde Türkmen ilçesi Tuzhurmatı da meydana gelen çatışmalar sırasında yaralanan İsam Muhammet in oğlu Ali nin sağlık durumunu sormuş ve geçmiş olsun dileklerinde bulunmuştur. 24 Ekim 2017 tarihinde Türkmen Kardeşlik Ocağı nda, 22 Ekim 2017 tarihinde hakkın rahmetine kavuşan TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı nın annesi için bir taziye meclisi düzenlenmiştir. Meclise ITC. Başkanı Türkmen milletvekili Sn. Erşat Salihi, Türkmen milletvekili Sn. Niyazi Mimaroğlu, temsilciler meclisi danışmanı Sn. Aydın Aksu, T.C. Bağdat Büyükelçisi müsteşarı Sn. Kutluhan Çelik başkanlığında kalabalik bir heyet, Türkmeneli Partisi genel başkanı Sn. Riyaz Sarıkahya, bir önceki dönem Türkmen milletvekili Sn. Fevzi Ekrem Terzi, Bağdat il meclis üyesi Sn. Erkan Bayatlı, Türkmen Eğitim Genel Müdürü Sn. Çetin Kölemen, Dr. Mustafa Ziya, Dr. Enver Ali, Bayat aşireti başkanı şeyh Visam Bayatlı ve Şeyh Heytem Bayatlı, Irak Tercümanlar Birliği başkanı ve yönetim kurulu üyeleri yanı sıra çok sayıda Türkmen vatandaşı, Bağdat Üniversitesi Diller Fakültesi bölüm başkanları ve öğretim üyeleri katılmıştır. Hazır bulunanlar Bayatlı ya taziye dileklerini iletmiş ve merhumeye Allah tan cennet niyaz etmişlerdir. 10 Kasım 2017 tarihinde Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı başkanlığında Türkmen Kardeşlik Ocağı yönetim ve genel kurulundan bir heyet, T.C. Bağdat Büyükelçiliği nde Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk için düzenlenen anma törenine katılmıştır. 11 Kasım 2017 tarihinde Türkmen Kardeşlik Ocağı nda, Allah ın rahmetine kavuşan TKO yönetim kurulu üyesi eğitim müfettişi Sayın Adnan Ahmet Gaip in babası için bir taziye meclisi düzenlenlenmiştir. Taziye meclisine çok sayıda vatandaş katılmıştır. 11 Kasım 2017 tarihinde TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ve beraberindeki heyet, cerrahi operasyon geçiren Sayın Muhammet Salihi yi evinde ziyaret etmiş ve geçmiş olsun dileklerinde bulunmuştur. 58

59 18 Kasım 2017 tarihinde Bağdat ta yaşayan Türkmenleri bir araya getirmek, tanıştırmak ve sosyal ilişkilerini pekiştirmek amacıyla Türkmen Kardeşlik Ocağı, planladığı aylık buluşmaların ilkini gerçekleştirmiştir. Çok saytıda Türkmen ailesinin katıldığı buluşmaya T.C. Bağdat Büyükelçisi Sayın Fatih Yıldız ve eşi Sayın Nesrin Yıldız katılmıştır. 2 Aralık 2017 tarihinde Türkmen Kardeşlik Ocağı nda Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) in doğum günü münasebetiyle bir kutlama düzenlenmiştir. 10 Aralık 2017 tarihinde kardeş Azerbaycan Cumhuriyeti milletvekili Sayın Ganire Paşayeva ve beraberindeki heyet Türkmen Kardeşlik Ocağı nı ziyaret etmiştir. TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ve yönetim kurulu üyeleri tarafından karşılanan Paşayeva, Irak Türkmenlerinin en büyük evi olan Türkmen Kardeşlik Ocağı nı ziyaret etmekten mutluluk duyduğunu ifade etmiştir. Ziyaret sırasında eski Türkmen milletvekili Sn. Fevzi Ekrem Terzi ve TKO onursal başkanı Dr. M. Ömer Kazancı da hazır bulunmuştur. Paşayeva, TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ya bir hediye takdim etmiştir. Aynı zamanda Bayatlı da TKO nın onur plaketini Paşayeva ya ve beraberindeki heyete takdim etmiştir. Bununla birlikte Kardeşlik Dergisi ve son zamanlarda TKO tarafından yayımlanan kitaplar Paşayeva ve beraberindeki heyete hediye edilmiştir. 14 Aralık 2017 tarihinde Sosyal ve kültürel faaliyetler çerçevesinde Türkmen Kardeşlik Ocağı, gazeteci Ahmet El- İbadi tarafından sunulan ve Dicle Uydu Kanalı nda yayınlanan El-Mizan Programı nı ağırlamıştır. Çocukluk konusunu ele alan programa Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı nda genel müdür görevini yapan Sn. Abir Hanım, Mustakbal Kuruluşu müdürü Sn. Hibe El-Şeyhli ve Irak Çocuklar Evi Sorumlusu Sn. Hişam El-Dahabi konuk olmuştur. Program kadrosu ve konukları, destekleri ve ev sahipliği için Türkmen Kardeşlik Ocağı Başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı ya ve yönetim kurulu üyelerine teşekkür etmişlerdir. 18 Aralık 2017 tarihinde TKO, «Türkmen Çocukları Parmakları ile Irak ın Zafer Gününü Çizmektedirler» şiarı altında Türkmen Eğitim Genel Müdürlüğü nün düzenlendiği Çocukların Resim ve Sanat Çalışmaları Sergisi ne evsahipliğini yapmıştır. Serginin açılışına Türkmen Eğitim Genel Müdürü Sn. Çetin Kölemen, TKO yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı, bir önceki dönem Türkmen milletvekili Hasan Özmen, Bağdat ta Türkçe dersi eğitimi veren okul müdür ve öğretmenleri katılmıştır. 23 Aralık 2017 tarihinde TKO yönetim kurulu, 84. yaşına giren ve ocağa gelen Türkmenler tarafından çok sevilen Sn. Kamil Ali Şevket için küçük bir kutlama töreni düzenlemiştir. 59

KIBRIS KURT BABA/KUTUP BABA YATIRI VE ANADOLU TÜRK HALK İNANMALARINDA YENİ BULGULAR

KIBRIS KURT BABA/KUTUP BABA YATIRI VE ANADOLU TÜRK HALK İNANMALARINDA YENİ BULGULAR Motif Akademi Halkbilimi Dergisi / 2013-1 (Ocak-Haziran) (Kıbrıs Özel Sayısı-I), s.209-218 Kıbrıs Kurt Baba/Kutup Baba Yatırı ve Anadolu Türk Halk İnanmalarında Yeni Bulgular / Y.KALAFAT KIBRIS KURT BABA/KUTUP

Detaylı

Bilimsel Eksen - Scientific Axis - Научный Меридиан BİLİMSEL EKSEN

Bilimsel Eksen - Scientific Axis - Научный Меридиан BİLİMSEL EKSEN BİLİMSEL EKSEN SCIENTIFIC AXIS - НАУЧНЫЙ МЕРИДИАН Kış/ Winter / Зима 2014 Yıl /Year/Год 4 Sayı /Number/Число 11 ÜÇ AYDA BİR YAYIMLANAN ULUSLARARASI HAKEMLİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ QUARTERLY SOCIAL EDUCATION

Detaylı

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır. İçindekiler 1 Efsane Nedir? 2 Efsanenin Genel Özellikleri 3 Efsanelerin Oluşumu 4 Oluşumuyla İlgili Kuramlar 5 Efsanelerin Sınıflandırılması 6 Efsanelerde Konu ve Amaç 7 Efsanelerde Yapı, Dil ve Anlatım

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

Canlı ve cansız varlıklara, çeşitli somut ve soyut kavramlara ad olan sözcük türüdür.

Canlı ve cansız varlıklara, çeşitli somut ve soyut kavramlara ad olan sözcük türüdür. İsimler (Adlar) Canlı ve cansız varlıklara, çeşitli somut ve soyut kavramlara ad olan sözcük türüdür. Özel İsimler Özel adlar, benzerleri bulunmayan, yaratılışta tek olan varlıklara verilen adlardır. Kişi

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I BÖLÜM II. vii GİRİŞ / 1 ÇOCUK VE KİTAPLARI / 17

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I BÖLÜM II. vii GİRİŞ / 1 ÇOCUK VE KİTAPLARI / 17 İÇİNDEKİLER BÖLÜM I GİRİŞ / 1 1. Çocuk Edebiyatının Tanımı, Niteliği ve Önemi / 1 Tanımı / 1 Niteliği / 3 Önemi / 5 / 8 Çocuk ve Kitapları / 8 Çocuk Edebiyatı ve Kitapları / 9 Çocuk ve Kitap / 12 Boş Zamanları

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. 4. Öğrenim Durumu :Üniversite Derece Alan Üniversite Yıl Türk Lisans. Halk Atatürk Üniversitesi 1970. Türk Halk Hacettepe Üniversitesi 1971

ÖZGEÇMİŞ. 4. Öğrenim Durumu :Üniversite Derece Alan Üniversite Yıl Türk Lisans. Halk Atatürk Üniversitesi 1970. Türk Halk Hacettepe Üniversitesi 1971 Resim ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Prof. Dr. Ensar ASLAN İletişim Bilgileri :Ahi Evran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Adres Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanlığı Telefon : Mail : 2. Doğum Tarihi : 3. Unvanı

Detaylı

Mitlerin Sınıflandırılması DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Mitlerin Sınıflandırılması DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Mitlerin Sınıflandırılması DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Mitlerin Sınıflandırılması Mitler ele aldıkları konular bakımından kendi içlerinde çeşitli şekillerde sınıflandırılırlar. Örneğin, İnsanın ve dünyanın geleceğini

Detaylı

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III Bölüm I Çocuk Edebiyatı ve Gelişimle İlgili Temel Kavramlar 15 Fiziksel (Bedensel)Gelişim 20 İlk Çocukluk Döneminde(2-6)Fiziksel Gelişim 21 6-12 Yaş Arası Fiziksel Gelişim 23 12-18

Detaylı

İçindekiler Birkaç Söz 2

İçindekiler Birkaç Söz 2 Türkmen Kardeşlik Ocağı kardeşlik Kültür Edebiyat ve Sanat Dergisi Sayı : 336-337 - 338 Ekim. Kasım. Aralık 2017 Mayıs 1961 yılında yayın hayatına başlayan bu dergi Türk Dünyası Edebiyat Dergileri üyesidir

Detaylı

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler OLAY ÇEVRESINDE GELIŞEN EDEBI METINLER Oğuz Türkçesinin Anadolu daki ilk ürünleri Anadolu Selçuklu Devleti

Detaylı

Eğitim Öğretim Yılı OKUL ÖNCESİ ŞEKERLİK EĞİTİM SETİ YARIM GÜNLÜK PLAN ÇİZELGESİ

Eğitim Öğretim Yılı OKUL ÖNCESİ ŞEKERLİK EĞİTİM SETİ YARIM GÜNLÜK PLAN ÇİZELGESİ 2017-2018 Eğitim Öğretim Yılı OKUL ÖNCESİ ŞEKERLİK EĞİTİM SETİ YARIM GÜNLÜK PLAN ÇİZELGESİ GÜNLER EYLÜL-2017 EKİM-2017 KASIM-2017 ARALIK-2017 Pazartesi 4 11 18 25 2 9 16 23 30 6 13 20 27 4 11 18 25 Salı

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 TARİHİ COĞRAFİ FİN KURAMI UYGULAMALARI DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2 KONULAR Axel Olrik in Epik Yasaları Anti Aarne nin Masal Tipleri Kataloğu Stith Thompson un Halk

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Varlıklar Âlemi Meleklere İman Meleklerin

Detaylı

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ Ron D. BURTON U.R. Başkanı 2013 14 Gürkan OLGUNTÜRK U.R. 2430. Bölge Guvernörü 2013 14 H.Ediz PARLAR 3. Grup Guvernör Yardımcısı Perihan SEFEROĞLU (Başkan) Serkan SOLAK (Asbaşkan) Hüseyin MURSAL (Kulüp

Detaylı

Azrail in Bir Adama Bakması

Azrail in Bir Adama Bakması Mevlâna (1207 1273) Güçlü bir bellek, çağrışım yeteneği, üretkenlik, olağanüstü görüş ve anlatım gücü, derin duygusallık ve hüzün, her yönüyle İslam kültürüne hâkimiyet... İşte Mevlâna deyince akla gelen

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ KURBAN: AYET ve HADİSLER Biz, her ümmet için Allah ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerlerine onun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık. İlahınız,

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 ÖNSÖZ DİL NEDİR? / İsmet EMRE 1.Dil Nedir?... 1 2.Dilin Özellikleri.... 4 3.Günlük Dil ile Edebî Dil Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar... 5 3.1. Benzerlikler... 5 3.2. Farklılıklar...

Detaylı

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti Nisan 20, 2017-11:17:00 Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde, 26 ülkeden, "39. TRT Uluslararası 23 Nisan

Detaylı

İSTİKLÂL MARŞI'MIZ. Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı.

İSTİKLÂL MARŞI'MIZ. Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı. İSTİKLÂL MARŞI'MIZ Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı. Kimisi yazılmış bilmem hangi krala; lorda, barona. Küçümsemem ama, benzetirim

Detaylı

Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar,

Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar, Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar, Anadolu coğrafyasında bazı yerler vardır... O yerler, şehirler, kasabalar, beldeler,

Detaylı

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali Aşağıda verilen isimleri örnekteki gibi tamamlayınız. Örnek: Ayakkabı--------uç : Ayakkabının ucu İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali Kalem sap Çanta renk Araba boya Masa kenar Deniz mavi Rüzgar şiddet

Detaylı

HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 :

HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 : HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 : Temel Bilgiler Hazırlayan : Prof. Dr. Rıza FİLİZOK Bir anlatıyı (récit ), hikâyeyi yazan kişidir. YAZAR = Yazar, yaşayan yahut yaşamış olan gerçek bir şahıstır! Yazarın hitap ettiği

Detaylı

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!.. BABAN GELİRSE ÇAĞIR BENİ OĞUL.. Çanakkale destanının 99. yıl dönümünü yaşadığımız günlere saatler kala yine bir Çanakkale k ahramanının hikayesiyle karşınızdayım.. Değerli okuyucular; Hak için, Hakikat

Detaylı

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA 1. HAFTA TARİH : 01 MART 2016 04 MART 2016 KONU : YEŞİLAY 1- Yeşilay nedir? Ne işe yara? Faaliyetleri nelerdir? Nefes akciğer yapalım. Vücudumuzu 2- Sigara ve alkolün zararlarını hep birlikte öğrenelim

Detaylı

EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ

EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ Kültürü sanatı ve gelenekleriyle çok köklü bir geçmişi olan İran Zerdüşt ve onun öğretisi Zerdüştlük e de ev sahipliği yapmıştır. Zerdüşt

Detaylı

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR 1. İletişim 2. İnsan, İletişim ve Dil 3. Dil Kültür İlişkisi DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI VE TÜRKÇENİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ 1. Dillerin Sınıflandırılması

Detaylı

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 27.03.2017 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Ü N İ T E L E N D İ R İ L M İ Ş Y I L L I K D E R S P L A N I

Ü N İ T E L E N D İ R İ L M İ Ş Y I L L I K D E R S P L A N I Ş U B A T 25.02.203 / 0.03.203 8.02.203 / 22.02.203 Tel : 0 26 39 59 38 Faks : 0 26 334 96 96 http://pamem.meb.k2.tr ÖĞRETİM YILI : 202 / 203 İN ADI : DİN KÜLTÜRÜ VE MESLEK AHLAKI ÖĞRETMENLERİ : YAVUZ

Detaylı

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Sözlü Dönem Yazılı Dönem İslamî Dönem Türk Edebiyatı Geçiş Dönemi Divan Edebiyatı Halk Edebiyatı Batı etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı Tanzimat

Detaylı

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt Önsöz Medeniyet; bir ülke veya toplumun, maddi ve manevi varlıklarının, düşünce, sanat, bilim, teknoloji ürünlerinin tamamını ifade eder. Türk medeniyeti dünyanın en eski medeniyetlerinden biridir. Dünyanın

Detaylı

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ... 15 MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 SAFAHAT TA DEĞERLERİMİZ... 41 Adâlet... 43 Adamlık... 47 Ahlâk... 50 Azim... 42 Birleştiricilik...

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI ÇUKUROVA ANONİM HALK EDEBİYATI VE ÂŞIK EDEBİYATINDA SÖZLÜ TARİH Esra ÖZKAYA YÜKSEK LİSANS TEZİ ADANA

Detaylı

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk - Günaydın Günü parlatan gözler. Havayı yumuşatan nefes. Yüzlere gülücük dağıtan dudaklar. Konuşmadan anlatan kaşlar. Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk - Günaydın Günaydın...

Detaylı

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI HÜRRİYET İLKOKULU 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI 1 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI Sayın Müdürüm, Saygı Değer Öğretmenlerim,Kıymetli

Detaylı

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 8 Ey insanlar! Rabbiniz birdir, atanız (Âdem) da birdir. Hepiniz Âdem densiniz, Âdem ise topraktan yaratılmıştır. Allah katında en değerli olanınız, O na karşı gelmekten

Detaylı

TÜRK MİTOLOJİSİ DR.SÜHEYLA SARITAŞ 1

TÜRK MİTOLOJİSİ DR.SÜHEYLA SARITAŞ 1 TÜRK MİTOLOJİSİ DR.SÜHEYLA SARITAŞ 1 Çeşitli Türk topluluklarının mitolojileriyle ilgili malzemelerin bir çoğunu bilim adamları, misyonerler, seyyahlar ya da bazı yabancı araştırmacılar tarafından derlenmiştir.

Detaylı

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2 DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 ŞAMANİZM Şamanizmin tanımında bilim adamlarının farklı görüşlere sahip olduğu görülmektedir. Kimi bilim adamı şamanizmi bir din olarak kabul etse de, kimisi bir kült olarak kabul

Detaylı

FOLKLOR (ÖRNEK: 2000: 15)

FOLKLOR (ÖRNEK: 2000: 15) FOLKLOR Folklor, bir ülke ya da belirli bir bölge halkına ilişkin maddi ve manevi alandaki kültürel ürünleri konu edinen, bunları kendine özgü yöntemleriyle derleyen, sınıflandıran, çözümleyen, yorumlayan

Detaylı

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE Ekim 2013 Sayı 1 Yazar; HARUN ŞEN 1 İçindekiler KALDIRIMLAR 1... 3 DİYET... 4 ÇOCUKLARINIZA ZAMAN AYIRIN... 5 2 KALDIRIMLAR I Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama

Detaylı

ilkokulu E-DERGi si 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda:

ilkokulu E-DERGi si 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda: ilkokulu E-DERGi si 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda: 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Siir: Dünya Çocuk Bayramı Hikaye: Sagır Kaplumbaga Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur Siir: 23 Nisan Söylediklerimiz

Detaylı

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1. Güzel ahlâk 2. Kötü ahlâk 2 Güzel ahlâk neye denir? Allah ın ve Resulü nün emir ve tavsiye ettiği, diğer

Detaylı

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin Mucizeleri YAYIN NO: 85 genel yay n yönetmeni: Ergün Ür yay nevi editörü: Özkan Öze iç düzen/kapak: Zafer Yay nlar bask, cilt: Vesta Ofset tel:0 212 445 72 52 Birinci bask

Detaylı

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir? Kurban sözlükte yaklaşmak, yakınlaşmak gibi anlamlara gelmektedir. Kurban, Allah a yaklaşmak ve onun hoşnutluğunu kazanmak amacıyla belirli bir zamanda uygun nitelikteki bir hayvanı kesmektir. Kesilen

Detaylı

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi BÝRÝNCÝ BÖLÜM 1 Dünya döndü Son ders zili çalýnca tüm öðrenciler sevinç çýðlýklarý atarak okulu terk etti. Ýkili öðretim yapýlýyordu. Sabahçýlar okulu boþaltýrken, öðleci grup okula girmeye hazýrlanýrdý.

Detaylı

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller yayın no: 117 PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN HİKMETLİ ÖYKÜLER Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi

Detaylı

Mitoloji ve Animizm, Fetişizm. Dr. Süheyla SARITAŞ 1

Mitoloji ve Animizm, Fetişizm. Dr. Süheyla SARITAŞ 1 Mitoloji ve Animizm, Fetişizm Dr. Süheyla SARITAŞ 1 Animizm Canlıcılık olarak da bilinin animizmin mitolojinin gelişmesinde önemli rolü vardır. İlkel devirde, eski insanlar her bir doğa olayının, eşyanın,

Detaylı

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz ANMA PROGRAMI 1. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı 4 2. Çeşitli Yönleriyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk 10 (Yrd. Doç. Dr. Levent KALYON) 1. Resimlerle Atatürk 15 2. Kendi sesiyle Atatürk 18 2 Beni görmek

Detaylı

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır.

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır. BEŞ HECECİLER Milli edebiyattan etkilenen Beş Hececiler, milli kaynaklara dönmeyi ilke edinmişlerdir. Şiire I. Dünya Savaşı Milli Mücadele yıllarında başlayıp Mütareke yıllarında şöhret kazanan edebi topluluktur.

Detaylı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı Atatürk ün Kişisel Özellikleri Atatürk cesur ve iyi bir liderdir Atatürk iyi bir lider olmak için gerekli bütün özelliklere sahiptir. Dürüstlüğü ve davranışları ile her zaman örnek olmuştur. Gerek devlet

Detaylı

Kültür Nedir? Dil - Kültür İlişkisi

Kültür Nedir? Dil - Kültür İlişkisi Dil - Kültür İlişkisi Kültür Nedir? 2 Bir milletin fertlerini ortak bir çatı altında toplayan maddi ve manevi değerler bütünüdür. Örf, âdet, gelenek ve inançlar kültürün manevi kısmına; giyim kuşam, yemek,

Detaylı

Müdafaa-i Hukuk Hareketi bu hakları savunmak ve geliştirmek için kurulmuştur.

Müdafaa-i Hukuk Hareketi bu hakları savunmak ve geliştirmek için kurulmuştur. Parti varlık sebebi, isminden de anlaşılacağı üzere, hakların savunulmasıdır. Müdafaa-i Hukuk düşüncesine göre: 1. İnsanın 2. Toplumun 3. Milletin 4. Devletin 5. Vatanın hakları vardır. Şu anda bu haklar

Detaylı

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Mit, Mitoloji, Ritüel DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Kelime olarak Mit Yunanca myth, epos, logos Osmanlı Türkçesi esâtir, ustûre Türkiye Türkçesi: söylence DR. SÜHEYLA SARITAŞ

Detaylı

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK 3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? 04 22 OCAK TÜRKÇE ÖĞRENME ALANI: DİNLEME 1. Dinleme Kurallarını Uygulama 1. Dinlemeye hazırlık yapar. 2. Dinleme amacını belirler. 3. Dinleme amacına uygun yöntem belirler.

Detaylı

Ziya Gökalp. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ziya Gökalp. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 9.4.2004 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yasal Uyarı: Bu ekitap, bilgisayarınıza indirip kayıt etmeniz ve ticari olmayan kişisel kullanımınız için yayınlanmaktadır. Şiirlerin

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

M14 esnevi den (şirli) r H i k â y ele

M14 esnevi den (şirli) r H i k â y ele 14 Mesnevi den (şiirli) H i k â e y r l e ÖNSÖZ Sevgili Okur, Medeniyetimizin temeli olan değerlerimizi Hz. Mevlâna mızın Mesnevi sinden anlatmaya Adalet kavramıyla devam ediyoruz. Adalet kavramına işaret

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ Öğrenme Alanı: İNANÇ. ÜNİTE: KAZA VE KADER Öğrencilerle Tanışma, Dersin Amacı ve İşleniş Şekli. Öğretmeni tanır ve dersin amacı, derste işlenecek konular ve ders işleme teknikleri hakkında bilgi sahibi

Detaylı

Panelden amaç bir konuda karara varmaktan ziyade sorunu çeşitli yönleriyle aydınlatmak, farklı görüşleri, farklı anlayışları ortaya koymaktır.

Panelden amaç bir konuda karara varmaktan ziyade sorunu çeşitli yönleriyle aydınlatmak, farklı görüşleri, farklı anlayışları ortaya koymaktır. Panel Nedir? Özellikleri Nelerdir? Nasıl Yapılır? Toplumu ilgilendiren bir konunun dinleyiciler önünde, sohbet havası içinde, uzmanları tarafında n tartışıldığı konuşmalara panel denir. Açık oturum ile

Detaylı

Senin bir yaşlı piri fani mi yoksa pırıl pırıl istikbal vadeden bir delikanlı yada erkek mi kadın mı olduğunu bilmiyorum.

Senin bir yaşlı piri fani mi yoksa pırıl pırıl istikbal vadeden bir delikanlı yada erkek mi kadın mı olduğunu bilmiyorum. Sevgili hırsız dostum! Senin bir yaşlı piri fani mi yoksa pırıl pırıl istikbal vadeden bir delikanlı yada erkek mi kadın mı olduğunu bilmiyorum. Bildiğim, kesin ve kat i bir şey var ki, oda senin insan

Detaylı

DİKTE METNİ 1 DİKTE METNİ 2

DİKTE METNİ 1 DİKTE METNİ 2 DİKTE METNİ 1 Toplu olarak eğitim ve öğretim yapılan yerlere okul denir. Okulda okuma yazma ve çeşitli bilgiler öğreniriz. Okulumuzun yerini bilmeli ve tarif edebilmeliyiz. Her okulun bir adı vardır. Okullara

Detaylı

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER YEDİ MEŞALECİLER Cumhuriyet döneminde ortaya çıkan ilk edebi topluluktur. 1928 de Yedi Meşale adıyla ortaklaşa bir kitap çıkarıp bu kitabın ön sözünde şiirle ilgili görüşlerini açıklamışlardır. Beş Hececiler

Detaylı

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ 5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ Allah İnancı Ünite/Öğrenme Konu Kazanım Adı KOD Hafta Tarih KD1 KD2 KD3 KD4 KD5 KD6 Allah Vardır ve Birdir Evrendeki mükemmel düzen ile Allahın (c.c.) varlığı ve birliği

Detaylı

OKULUMUZUN SESİ ***DEĞERLERİMİZ*** Zübeyde Hanım Huzurevi nden Misafirlerimiz Geldi

OKULUMUZUN SESİ ***DEĞERLERİMİZ*** Zübeyde Hanım Huzurevi nden Misafirlerimiz Geldi ***DEĞERLERİMİZ*** Zübeyde Hanım Huzurevi nden Misafirlerimiz Geldi Okulumuza gelen Zübeyde Hanım Huzurevi sakinlerini Şehri SEVER öğretmenimizin 3/G sınıfının Al Yazmalım gösterisi ve Mehmet TÜRKER öğretmenimizin

Detaylı

YAZI TÜRLERİ ŞENDA SOLMAZ KONUSUNU YAŞAMDAN ALAN YAZI TÜRLERİ OLAY YAZILARI

YAZI TÜRLERİ ŞENDA SOLMAZ KONUSUNU YAŞAMDAN ALAN YAZI TÜRLERİ OLAY YAZILARI YAZI TÜRLERİ ŞENDA SOLMAZ KONUSUNU YAŞAMDAN ALAN YAZI TÜRLERİ OLAY YAZILARI 1- MAKALE Herhangi bir konuda öne sürülen bilgi görüş ve düşünceleri kanıtlamaya yönelik yazı türüdür. Yazan öne sürdüğü görüş

Detaylı

HAYAT BİLGİSİ HAFTA SONU ÖDEVİ ADI SOYADI:

HAYAT BİLGİSİ HAFTA SONU ÖDEVİ ADI SOYADI: HAYAT BİLGİSİ HAFTA SONU ÖDEVİ ADI SOYADI: 09.04.2010 1. Vücudumuzdaki şeker oranını aşağıdaki organlarımızdan hangisi ayarlar? A) Kalp B) Böbrek C) Karaciğer 2. Sağlıklı bir yaşam için en önemli seçenek

Detaylı

ÜNİTE:1. Dil Nedir? ÜNİTE:2. Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3. Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4. Ses Bilgisi ÜNİTE:5

ÜNİTE:1. Dil Nedir? ÜNİTE:2. Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3. Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4. Ses Bilgisi ÜNİTE:5 ÜNİTE:1 Dil Nedir? ÜNİTE:2 Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3 Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4 Ses Bilgisi ÜNİTE:5 1 Yapı Bilgisi: Biçim Bilgisi ve Söz Dizimi ÜNİTE:6 Türkçenin Söz Varlığı

Detaylı

Aşk Her Yerde mi? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Aşk Her Yerde mi? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Aşk, üç harften oluşan, ancak herkes için ayrı bir anlam taşıyan dev bir sözcük. Yüzyıllarca şairlerin, filozofların, bilim adamlarının tanımlamaya çalıştığı, herkesin kendince yaşadığı, yaşamak istediği

Detaylı

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz?

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz? DEĞERLER EĞİTİMİ SELAMLAŞMA Selam ne demektir? Selâm, kelime olarak; huzur, barış, sağlık ve iyi dileklerini sunma anlamlarına gelir. Selamlaşmak; insanların karşılıklı olarak birbirlerine sağlık, huzur,

Detaylı

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI TEOG SINAV SORUSU-1 1. Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşı sebebiyle ikramda bulunursa Allah yaşlılığında ona ikram edecek kimseleri mutlaka takdir eder. Bu hadiste verilen mesaj aşağıdaki ayetlerin hangisinde

Detaylı

3. Bölüm: Çocuk Kitaplarında Bulunması Gereken Özellikler / 61

3. Bölüm: Çocuk Kitaplarında Bulunması Gereken Özellikler / 61 İÇİNDEKİLER Ön Söz / 7 1. Bölüm: Çocuk ve Edebiyat / 9 1.1. Çocuk / 9 1.2. Batıda çocukluğa bakış / 10 1.3. Bizde çocukluğa bakış / 11 1.4. Çocukluğun keşfinde masalların rolü / 12 1.5. Çocukta bilişsel/zihinsel

Detaylı

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri :١ mı, mi? baba ( ) uzaklaştım uzaklaştırmak uzaklaştırmak evin kapıları babam yetişiyorum eğitim görüyorum ecdadım, atam saygı otur! seviyorum seni seviyorum

Detaylı

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 1.VE EN YÜCESİ: Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 2.SEVİYE: Allah ın rızasını ve sevgisi kazanmak için 3.SEVİYE: Allah ın verdiği nimetlere(yaşam-akıl-yiyecekler

Detaylı

BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI AZİZ BABUŞCU 4 te AK AK PARTİ İL BAŞKANI 10 da YIL: 2012 SAYI : 169 24-31 ARALIK 2012-7 OCAK 2013 BÜLTEN İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI T E Ş K İ L A T İ Ç İ H A F T A L I K B Ü L T E N İ 3 te 2

Detaylı

TEMALARIMIZ KULELER DÜNYA ÇOCUK GÜNÜ HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ DÜNYA EL YIKAMA GÜNÜ KURBAN BAYRAMI KIRMIZI GÜNÜ

TEMALARIMIZ KULELER DÜNYA ÇOCUK GÜNÜ HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ DÜNYA EL YIKAMA GÜNÜ KURBAN BAYRAMI KIRMIZI GÜNÜ 2013-2014 EĞİTİM DÖNEMİ EKİM AYI KELEBEK GRUBU BÜLTENİ TEMALARIMIZ KULELER DÜNYA ÇOCUK GÜNÜ HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ DÜNYA EL YIKAMA GÜNÜ KURBAN BAYRAMI KIRMIZI GÜNÜ Kule nedir? Kule resimlerini inceleme

Detaylı

4. Demiryolu ile tren arasındaki ilşki vapur ile aşağıdakilerden hangisi arasında vardır? A) Karayolu B) Gökyüzü C) Denizyolu D) Yeraltı

4. Demiryolu ile tren arasındaki ilşki vapur ile aşağıdakilerden hangisi arasında vardır? A) Karayolu B) Gökyüzü C) Denizyolu D) Yeraltı 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisi devrik cümledir? A) Bunu sen mi getirdin bana? B) Bütün olayların sorumlusu kim? C) Dersten önce öğretmeni görecekmişsin. D) Bu çocukların hangisi sizin öğrenciniz? 2. Aşağıdaki

Detaylı

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden Kavrama 1 ECE KAVRAMA 21102516 TURK 101 Ali TURAN GÖRGÜ SEVGİNİN GÜCÜ 1918 yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden biridir. Şiirlerinde genellikle değişim içinde

Detaylı

2015 2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

2015 2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ KONU VE ININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ Öğrenme Alanı: İNANÇ 1. ÜNİTE: KAZA VE KADER EYLÜL Öğrencilerle Tanışma, Dersin Amacı ve İşleniş Şekli. Öğretmeni tanır ve dersin amacı, derste işlenecek

Detaylı

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız Disiplinlerüstü Temalar Kim Olduğumuz Bulunduğumuz mekan ve zaman Kendimizi ifade etme Kendimizi Gezegeni paylaşmak Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel,

Detaylı

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER İnsana eliyle kazandığından başkası yoktur. Simyacılık gafil işidir HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER BU BÖLÜMDE: Kim vardı diyâr-ı kîmyâya (Ayrıca bakınız: Gaflet içinde yaşamak) Allah bes, baki

Detaylı

Türk Mitolojisi ve Türklerde Totemizm DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Türk Mitolojisi ve Türklerde Totemizm DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Türk Mitolojisi ve Türklerde Totemizm DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Totemizm Totemizm totem, mana ve tabu fikirlerine dayanır. Bir klanın n bütün b n fertlerinin kutsal saydıklar kları yaratıklar ve şeyler olan

Detaylı

2014 2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

2014 2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ KONU VE ININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ Öğrenme Alanı: İNANÇ 1. ÜNİTE: KAZA VE KADER EYLÜL Öğrencilerle Tanışma, Dersin Amacı ve İşleniş Şekli. İlk Ders Genelgesi 1. Allah Her Şeyi Bir Ölçüye

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya VAHYE DAYALI DİNLER YAHUDİLİK Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya nispetle verilmiştir. Yahudiler

Detaylı

BİLMEN LAZIM BİTKİLERİN VE HAYVANLARIN DÜNYASINA TEFEKKÜR PENCERESİNDEN BAKALIM

BİLMEN LAZIM BİTKİLERİN VE HAYVANLARIN DÜNYASINA TEFEKKÜR PENCERESİNDEN BAKALIM BİLMEN LAZIM BİTKİLERİN VE HAYVANLARIN DÜNYASINA TEFEKKÜR PENCERESİNDEN BAKALIM 1 Timsahlar dişlerini kendileri temizleyemezler. Timsahlar yemek yedikten sonra dişlerinin temizlenmesi için ağızlarını açarlar.

Detaylı

Kazanım: : Vatanımız için mücadele eden insanların fedakarlıklarını öğrenerek vatanseverlik duygusunu artırır.

Kazanım: : Vatanımız için mücadele eden insanların fedakarlıklarını öğrenerek vatanseverlik duygusunu artırır. MUSTAFA KARAŞAHİN İLKOKULU 4. SINIFLAR DEĞERLER EĞİTİMİ ÇALIŞMASI MART 2016 SINIFI DEĞER ADI.-. BARIŞ VE VATANSEVERLİK Kazanım: : Vatanımız için mücadele eden insanların fedakarlıklarını öğrenerek vatanseverlik

Detaylı

SEVGİ, SAYGI ve YARDIMLAŞMA

SEVGİ, SAYGI ve YARDIMLAŞMA SEVGİ, SAYGI ve YARDIMLAŞMA KAZANIMLAR Birlikte uyumlu yaşam kuralları Büyüklerine saygı, küçüklerine sevgi göstermek Sorun çözme becerileri Yardımlaşma 1 ÇOCUKLARDA ÖZSAYGIYI GELİŞTİRMEK İÇİN TAVSİYELER

Detaylı

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır 1. Bölüm Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır Savaşı nın hikâyesidir. Diğer adıyla ona Akşam Yemeği Savaşları da diyebiliriz. Aslında Hayalet Avcıları III de diyebiliriz, ama açıkçası

Detaylı

HALK EDEBİYTI IV AŞIK EDEBİYATINDA ÜSLUP

HALK EDEBİYTI IV AŞIK EDEBİYATINDA ÜSLUP HALK EDEBİYTI IV AŞIK EDEBİYATINDA ÜSLUP Türk halk şiirinde kullanılan dilin, yalın veya sadece olduğu yönünde yaygın bir kanaat vardır. Divan Şiiri'nde kaleme alınmış şiirler göz önüne alındığında bu

Detaylı

Bilmeceli-Bulmacalı-Oyunlu. Namaz Kitabım. Bilal Yorulmaz

Bilmeceli-Bulmacalı-Oyunlu. Namaz Kitabım. Bilal Yorulmaz Bilmeceli-Bulmacalı-Oyunlu Namaz Kitabım Bilal Yorulmaz İstanbul 2012 DEĞERLER EĞİTİMİ MERKEZİ YAYINLARI Eserin Her Türlü Basım Hakkı Anlaşmalı Olarak Değerler Eğitimi Merkezi Yayınlarına aittir. ISBN

Detaylı

(1) BÜYÜK PEYGAMBER (S.A.A) KONULU, BÜYÜK YARIŞMA

(1) BÜYÜK PEYGAMBER (S.A.A) KONULU, BÜYÜK YARIŞMA (1) BÜYÜK PEYGAMBER (S.A.A) KONULU, BÜYÜK YARIŞMA Birinci Ehlibeyt (a.s) Kültür ve Sanat Festivaline Davet Kısa Filmler ve İngilizce Kitap Yazımı bölümlerinde Büyük Peygamber (s.a.a) konulu ve büyük hediyeli

Detaylı

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ 5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ HAZIRLIK SINIFI EKİM AYI ŞARKILARIMIZ OKULUMA BAŞLADIM BİR DÜNYA BIRAKIN SONBAHARIN SESLERİ SEVİMLİDİR HAYVANLAR HOŞ GELİŞLER OLA Her gün erken kalkarım Önce yüzümü

Detaylı

MALTEPE SİHİRLİ GEMİLER ANAOKULU MAYIS AYI BÜLTENİ 3 YAŞ

MALTEPE SİHİRLİ GEMİLER ANAOKULU MAYIS AYI BÜLTENİ 3 YAŞ MALTEPE SİHİRLİ GEMİLER ANAOKULU MAYIS AYI BÜLTENİ 3 YAŞ MAYIS AYI PSİKOLOJİ BÜLTENİ ÇOCUKLARDA YARDIMSEVERLİK Çocuklar küçük yaşlarda özellikle 3 yaşına kadar oldukça benmerkezci ve kendilerine yönelik

Detaylı

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ BU AY HANGİ KAVRAMLARI ÖĞRENECEĞİZ? Hızlı-Yavaş Ön-Arka Sağ- Sol BEYİN FIRTINASI YAPALIM Büyüdüğünde hangi mesleği seçeceksin ve nasıl bir yerde yaşayacaksın? Bir gemi olsaydın nerelere giderdin? Neler

Detaylı

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 06 07 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ AY EKİM KASIM HAFTA ARALIK DERS KONU ADI SAATİ Allah Her Şeyi Bir Ölçüye Göre Yaratmıştır Kader ve Evrendeki Yasalar İnsan İradesi ve Kader

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATININ OLUŞUMU CUMHURİYET

Detaylı

Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir?

Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir? Tanrı Tasavvuru Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir? Peker e göre: Kişinin bebekliğinden itibaren, zeka gelişimine, edinmiş olduğu bilgi ve yaşantısına göre, Tanrı yı zihninde canlandırması, biçimlendirmesi

Detaylı