İSTANBUL TİCARET ODASI
|
|
- Pembe Ece
- 8 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1
2 ~Proje Tasorun ve Resiınlen1e"'~ Rıza Himnıeti ~Metin Yazarı ~ Gülçin Tunalı Koç %Pedagojİk İnceleme ve Etkinlikler% Özlem Mumcuoğlu ~Editör'% Dr. Melike Günyüz %Redaksigon~ Sevim Sançam Zeynep Gülsünı Sağlam %Grafik Uygulama% Ayşe Adaş Fcthiye Akgül İSTANBUL TİCARET ODASI YAYlN NO: İSTANBUL, 2011
3 Copyright İTO (İstanbul Ticaret Odası) Tüm haklar saklıdır. Bu yayının hiçbir bölümü, yazarın ve İTO'nun önceden yazılı izni olmaksızın mekanik olarak, fotokopi yoluyla veya herhangi bir şekilde çoğaltılamaz. Eserin bazı bölümleri veya paragrafları, sadece araştırma veya özel çalışmalar amacıyla, yazarın adı ve İTO belirtilmek suretiyle kullanılabilir. ISBN (Basılı) ISBN (Elektronik) İTO ÇAGRI MERKEZi Tel: (212) 444 O 486 İTO yayınları için ayrıntılı bilgi Bilgi ve Doküman Yönetimi Şubesi Dokümantasyon Servisi'nden alınabilir. Tel : (212) Faks : (212) E-posta : ito.yayin@ito.org.tr İnternet : Odamız yayınlarına tam metin ve ücretsiz olarak internetten ulaşabilirsiniz. Baskı- Cilt Altınoluk Yayın Sanayi A.Ş. Tel: (212) Faks: (212) info@erkammatbaasi. com www. erkammatbaasi. com
4 İÇİNDEKİLER TAKDİM... 4 TİCARETİN EFSANESi Yol Arkadaşları Tarihten Gelen Adam O ipeği Keşfeden Prenses Çölde Kavalamaca Rasathanenin Açılışı Hangisi Gerçek Prenses? Gemide Bir Ma9mun Gondolda İki Çocuk Yuva!:Ja Dönüş ETKİNLİKLER r-'\~0?: ; ~~,...:.A v <!-.;i, ~~ } Ir;.:..) -{c; "".;<..t-.j'... ~k.~~ -
5 TAKDİM "Ticaret uçan kuşa ne çok benzer" der İslam bilgini Hariri. Böylece ticaretin, belirli bir yere hapsedilemeyeceğini, tıpkı bir kuş gibi bir yerden diğer yere gitmeye yazgılı olduğunu ve sınır anlatır. H akikaten de öyledir. Ticaret, dinamik tanımayan yapısı ile uzakları yakın eder. Gittiği her yere hareketlilik getirir. Bu hareketlilik sayesinde farklı kültür ve ülkeler birbirine daha da yakınlaşır. barışı tesis eden bir yönü vardır. Dolayısıyla ticaretin Bugünün çocukları, ticaretin gelecekteki aktörleridir. Onlar, ticaretin temel ilkelerini ne kadar doğru bir şekilde hayat Iarına sakariarsa gelecekteki ticareti de o kadar doğru inşa edeceklerdir. Elbette bunu sağlamanın yolu, eğitimdir. Ticareti, çocukların gözünde "para, mal, fiyat, indirim, alışveriş"ten ibaret olmaktan çıkartmaktır. Çocuklarımız "ticaretin nasıl ortaya çıktığını, ticaret ahlakını, dürüstlüğü, tüketici haklarını, kaliteli üretimi" bugünden
6 öğrenip ha9atlarına U!:Jgula!:Jabilmeliler. Yine çocuklarımız günlük ha9atlarında kullandıkları her ürünün bir hikô9esi olduğunu, o nesnelerin bü!:jük bir emek sonucu üretildiğini öğrenmeliler. Bunları öğrendiklerinde, üretmenin ne kadar kutsal, ticaretin de ne kadar zevkli olduğunu fark edeceklerdir. İşte Türki9e'nin en bü!:jük odası olarak biz, bu alanda da bir proje9i ha9ata geçirmek istedik. Hazırladığımız bu resimli kitap, çocukların ticarete bakışını şekillendirecek, onlara geleceğin işadamı ve üreticileri olarak bir viz9on kazandıracak, hepsinden de önemlisi çevrelerine farklı bir gözle bakmalarını sağla!:jacak. Akıcı ö!:jküsü ve zengin görsellerinin 9anı sıra eğlenceli, merak u9andıran karikatür, etkinlik ve bulmacaları ile de kitabın interaktif bir kurgu9a sahip olması gözetildi. A9rıca sorularla başlıklar oluşturulup çocukların konu hakkında düşünmesi ve farklı 9öntemlerle cevaplara ulaşması amaçlandı ılının bü9ük Türk Se99ah Evli9a Çelebi 9ılı olması sebebi9le kitabımızın çocuk kahramanlarının rehberi de Evli!:Ja Çelebi oldu. Bö9lece geçmişten bugüne ticareti ve ticaret tarihini öğrenirken bü!:jük gezgin Evli9a'nın da dene9iminden istifade edildi. Çocuklar kadar bü!:jüklerin de ilgisini çekecek bu resimli kitabın tüm öğrencilerimize ve çocuklarımıza ha9ırlı olmasını, onlara ticareti sevdirmesini dili9orum. Çizerinden metin!:jazarına kadar bu çalışmada emeği geçeniere en samimi teşekkürlerimi sunu9orum. - Saygılarımla Dr. Murat YALÇINTAŞ İTO Yönetim Kurulu Başkanı 1 1
7
8 YOL ARKADAŞLARI YASEMİN Prenses gibidir. İnanma!:Jan Bağdat'taki maceralarını okusun. Can'a hep itiraz eder, akıl küpüdür! Annesini özler. N arin olmasına narindir fakat zorluklarla mücadele etmesini de İ!:Jİ bilir. CAN Rahmetli dedesini çok sever. Onun gibi olmak ister ama aslında bü!:jü!:jünce ne olacağına henüz karar verememiş tir. Hatta Çin' de bir ara zoolog olma!:jı bile düşünmüştür! Y asemin'i istemeden kızdırır. Zekidir ama çalışkan değildir, onca!:]olculuktan sonra çalışkan olması gerektiğini öğrenmiştir bence. Ya sizce? EVLİYA ÇELEBİ ( ) Se!:]ahatname "!:)azarı, Avustur!:ıa'dan lrak'a kadar Osmanlı topraklarında Se"!:)ahat etmiş, gördüklerini ve du!:]duklarını ka"!:]detmiş ünlü se!:]!:]ah. Siz de!:]in çok şakacı ben di!:le!:jim fazla akıllı, tatlı dilli mi tatlı dilli, işte bizim Evli!:]a Çelebi! Bazen çok konuşur, çenesi düşer ama hep fa!:)dalı şe!:]ler sö!:]ler 'in UNESCO Evli!:Ja Çelebi!:]ılı olduğunu du!:]duğunda bildiği bütün dillerde!:]etkililere teşekkür edip durmuştur! ZHENG HE (Cen Hı) ( ) Çinli denizci, amiral. Sumatra, Malaka, Cava adası, Ta!:]van, Güne!:] Afrika'nın kôşifi. Evli!:]a'nın tam zıttıdır. Çok ciddi bir amir al dir. Onca denizler aşmış, gözü pek bir!:]iğittir. Tuktukçularla İ!:Jİ pazarlık eder, karizmatiktir. (*) (*) karizmatik: Etkile~ici. l 1
9 İBN-İ BATUTA ( ) Rıhle adlı Seyahatnamenin yazarı, Kuzey Afrikalı seyyah. Hindistan, Çin, Anadolu, Kuzey Afrika, Hicaz görüp kaydettiği yerlerdendir. Kat ettiği yol 121,000 kın'yi bulur. Çok iyidir, yufka yüreklidir. Ufacık tefecik görünür ama öyle cesurdur, Ö!:Jle cesurdur ki haramilerden hiç korkmaz. İstanbul'u Fatih Sultan Mehmet'ten önce görmüştür. Şampuana alerjisi vardır. Nasir Hüsrev GUBADİYANİ ( ) Sefername'nin yazarı. Gazneli Sultan Mahmut'un sarayında bulundu. Mısır'dan, Kudüs'e birçok!]eri gezdi. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'in hizmetinde çalıştı. Bir kere şairdir, matematikçidir, filozoftur ve daha neler nelerdir! Bizi ilgilendiren yönü, seyyah olmasıdır. İBN-İ FADLAN (10. güzgıl) Abbasi halifesi tarafından Bağdat'tan elçi olarak 921 senesinde Volga Bulgadarına gönderilmiştir. Gördüklerini anlattığı eseri Zeki V elidi Togan tarafından bulunmuştur. Vikinglerin gerçek olduğunu ispatlayan kişidir. Ta nerelerden nerelerden Bağdat illerinden Rusya'ya çıkmıştır. Tonton diye bir fıli, şaşırmayın sakın, bir de piresi vardır! ı \
10 MA GELLAN (MACELLAN) ( ) PortekizE denizci ve kô.şif Atlantik'ten Pasifik Okyanusu'na geçmiştir. Filipinler' de ölmüştür. Gemisi beşiğe benzer. Bizimkileri sallayıp durmuştur. Fırtınalan şıp diye tanır. Ne zaman kopacaklar ne zaman bitecekler hemencecik anlar. Sadece Güney Amerika'nın kô.şifi değil firtınaları tahmin etme konusunda tam bir uzmandır.,. \ MARCO POLO (MARKO POLO) ( ) Venedikli tüccar ve seyyah. Il Milione kitabı A vrupalılara, Orta Asya'yı ve Çin'i tanıtmıştır. Doğuştan tüccardır. Küçüklüğünde ticarete başlamıştır. Kubilay Han'ı görmüştür, kô.ğıt parayı orada öğrenip Avrupa'ya getirmiştir. Memleketi Venedik'i çok sever. Hayatında hiç gondoldan düşmemiştir. I; URAK Evliya Çelebi'nin acayip mi acayip motosikletidir. En maceraperest araç odur! Üzerinde dünyanın her yerinden amblemler vardır. Hemen her şeye dönüşebilir. Eee bizimkileri kurtarmak, onun esaslı vazifesidir! --_"ij /Cr ;
11 "Can! Can! Hey sana sesleniyorum duymuyor musun beni?" Can hiçbir şey duymuyor, büyülenmiş gibi etrafına bakıyordu. Renkler, kokular, şekiller... Çeşit çeşit lo kumlar, tavandan sarkan kurutulmuş sebzeler, keskin kahve kokuları... Mısır Çarşısı'nı küçüklüğünden beri ne kadar çok sevdiğini Yasemin' e şimdi nasıl anlatsın! Hem zaten Yasemin, Can'ın dedesinin burada dükkanının ve onu nasıl da özlediğini çok iyi biliyordu. "Can!" "Y usemin duydum seni, tamam." olduğunu "Nasıl tamam? Çıkıyoruz görmüyor musun? Ne buluyorsun burada bilmiyorum ki! Her hafta, her hafta! Anladık
12 rahmetli dedenin dükkô.nı varmış. Benim dedeminki de Tahtakale' de!:] di ne!:japalım? Hiç kimse kalmadı içeride b aks ana. Kapatılacak az sonra, hadi!" Can tam a!:jaklarını isteme!:je isteme!:je sürükleme!:]e başlamıştı ki birden durdu. Geçen hafta tam burada gördüğü o ilginç adam!:jine karşısında!:jdı işte! Y asemin'i dürttü. "Yasemin bak bak! Şu tarih kitaplarından fırlamış gibi duran adamı gördün mü? Bili!:Jor musun ben onu en son geldiğimde de fark etmiştim. Görevli falan mı acaba?" Yasemin, Can'ın işaret ettiği!:]ere boş boş baktı. İ!:]ice sabırsızlanmıştı. "İ!:Jİ misin Can? Ben gidi!:jorum! O kadar kendinden geçtin ki ha!:jal görıne!:je başladın!" Şaşırma sırası bu defa Can'da!:Jdı: "Ne ha!:jali Yasemin? İşte bak orada..." derken Yasemin'in gerçekten de o gizemli adamı görmediğini anladı. O anda kalbi küt küt atma!:ja başladı. Yasemin hışımla çıkışa doğru!:]önelmişti ki adam gülümse!:jerek Can' a gel işareti "Ben mi?"!:]aptı. Başını sallı!:jordu ha!:jalde!:jmiş Tatlı tatlı ba!:j gizem. Can!:)Utkundu, sanki bir gibi ağır ağır adama doğru ilerleme!:je başladı. gülümsü!:jordu adam. "Ne o bir merhaba!:]ok mu?" Can, şaşırıp kalmıştı. Ne demesi gerektiğini kestiremi!:jordu. Sonunda konuşabildi: "Merhaba! Siz de kimsiniz bö!:jle!" 1
13 Karşısındaki sempatik adam sağ elini göğsüne koyup hafifçe eğilerek karşılık verdi: "Tanıtayım kendimi, bendeniz seyyah-ı fakir(l) Evliya Ç e ı e b.,, ı. "Bizim bildiğimiz Evliya Çelebi mi?" "Tabii ya. Dünyada benden daha ünlü bir Evliya Çelebi mi var?" Can, şaşkınlık içinde elini başına attı. Bir yandan sıcak hava, bir yandan keskin kokular, bir yandan gördüğü hayal. Zihni ile duyulan arasında sıkışıp kaldığını hissediyor, kalbi daralacak gibi oluyordu. "Hey küçük!" dedi Evliya Çelebi. "Bu kadar şaşıracak ne var? Günlerdir ödevin için hazırlanıp karşındayım. Karşısındakinin N e soracaksın bakalım?" duruy ord un. İşte rahat tavn, güven verici konuşması Can'ı bir parça olsun sakinleştirmişti. Ama yine de ağzından tek kelime çıkmıyordu. Başını kaşıyıp duruyordu. "Anlaşılan sen konuşmayacaksın. Dünyayı ne kadar merak ettiğini biliyorum. Ticaretle( 2 ) ilgili kafanda sorulann olduğunu da biliyorum. Şu an sadece sana görünüyorum. Aslında sana, geleceğine yönelik yol gösteren biriyim, geçmişten geleceğe biri." Can nasıl yani der gibi adama bakakalmıştı. İster istemez, "Yok artık!" dedi. Oysa kendini Evliya Çelebi olarak tanıtan değişik adam, gözünde ışıltılada Can'a gülümseyip duruyordu. (l) seyyah-ı fakir: Fakir gezgin. ( 2 ) ticaret: Ürün, mal vb. her şeyin alım satımı.
14 "İ!:]i de... " di!:]e sonunda itiraz etti Can. "Bana nasıl!:]ol ""' göstereceksin ki? Hangi!:]Olu göstereceksin?" "Aaa! Sürpriz!" Can iki arada bir derede kalmıştı. Başını kaşı9or, ellerini ceplerine sokup çıkartı!:]or, anlamsızca saatine bakıp duru!:]ordu. Tam bu sıraday usemin'in başı tekrar göründü. "Can! Otobüs kalkmak üzere!" "Otobüs de ne?" di!:]e geçirdi içinden Can. Unutmuştu bile okuldan bura!::ja, İstanbul ilgili gözlem!:]apma!::jg geldiklerini. dersi için, ticaret ha!:]atı!:]la "Can i!:]i misin?" di!:] erek!:]gnına geldi Yasemin. Endişelenmişti arkadaşı için. Yüzün e dikkatlice baktı. "Gözlerin bir aca!:]ip! Ateşin mi var senin?" Evli!:]a Çelebi, Can'ın alnına elini ko!:]up ateşini kontrol etti bunun üzerine. "Yok ateşin." di!:]e de ekledi. "O kadar çok gezdim ki kendi kendimin doktoru oldum artık. Sen bilmezsin bir keresinde ö!:]le hasta olmuştum ö!:]le hasta olmuştum ki şaşarsın. Uludağ'ın bütün karlannı eritebilirdi ateşim." "Yok canım daha da neler! Abartı!:]orsun!" silkti Can. di!:]e omuz Ama elbette Yasemin, bu sözün kendisine sö!:]lendiğinı sanıp bozuldu. Hem de nasıl bozuldu! Durdu, Can'ın!:]ÜZÜne tam 20 sani!:]e 59 salise kızgın kızgın baktı. tek kelime etmeden arkasını olduğunu anla!::jamadı. Sonra dönüp gitti. Can bir an ne "Y usemin dur, he!:]!:j beni bekle!" derken buldu kendini. O!:JSG Yasemin çoktan dışanda öğrencileri bekle!:) en 1
15 otobüse binmişti. Can'ı soranlara ise "Bilmi!:]orum!" de!:]ip kös kös oturdu. "Nasıl bö!:]le kaba olabilir bir insan?" di!:]e aklından geçiri!:jordu. Öte!:]andan Evli!:]a Çelebi, Can'ı derin şaşkınlığından U!:Jandırdı. "Can, olur bö!:]le bazen, hadi gel biz gidelim." "Ne!:Japtım ki ben şimdi ona?" Can bir!:]andan bunu mırıldanı!:jor bir!:]andan da nere!:je gittiklerini merak edi!:jordu. Bü!:Jük bir tedirginlikle Evli!:]a Çelebi'!:]i takip etti. Dışarı adım attıklarında Evli!:]a Çelebi!Jan sokakta han duvarına da!:jalı, kocaman bir kırmızı motosikleti gösterdi. "Hadi atla arkama bakalım?" "Nasıl!:]ani, sen geçmişten biri değil misin? Bu ne o zaman? Motosiklet ve sen! İnanamı!:Jorum!" "Sonradan göreceklecin!:]anında bu hiç kalır!" dedi Evli!:]a Çelebi kendinden emin bir şekilde. Sonra dönüp ekledi: "Hadi, atla bakalım Burak' a." "Burak mı? Motosikletine insan adı mı verdin?" "Tam olarak değil. Hem o benim!:]oldaşım, üstelik sıradan bir motosiklet değil... Şaşırdın mı!:]oksa oğlum?" "Ha!:Jır da... Biraz şe!:] oldu... Aslına bakarsan şaşırdım evet." Can dikkatle Burak' a bakı!:jordu. Motosİkietin üzerinde onlarca amblem vardı. Kimisinde çift başlı kartallar, kimisinde kılıçlar, kimisinde güneş, kimisinde a!:j, kimisinde!:jıldızlar... Hele ortadaki gümüşten tuğra! Can kendinden geçmişçesine bu süslü püslü kırmızı araca bakı!:jordu. Evli!:]a, çevik bir hareketle motosikleti çalıştırdığında Can gözle-
16
17 rine inanamadı. Evlİ!JO Çelebi belindeki kuşaktan sarkan keseden bir mücevher çıkarmış ve anahtar!]erine takarak aracı çalıştırmıştı. O kadar bütjük bir hatjretle baktı ki bu panlda!jan şetje, Evlİ!JO açıklama!jopmak zorunda kaldı: "Da!Jım, ululann ulusu rahmetli Melek Ahmed Paşa'nın aziz hatırası, tjekpare( 3 )!JOkuttur." Sonra bir koşını kaldınp muzipçe Can' a göz kırptı: "MacerO!JO hazır mısın?" Can, Y asemin'i çoktan unutmuştu. Hetjecandan!JÜZÜne kan gelmişti. Bütjük bir kararlılıkla, "Ha... Hazının evet." de!jince, "Hooppp!" ditje zıpladı Evlitja. "Önce kasklanmız!" Motosikletin üzerinde!jovoş mı hızlı mı gittiklerini bilemedi Can. Sanki kuş olmuşlardı da ötjlece konuvermişlerdi Sületjmanİ!Je Camii'nin bahçesine. Nasıl geldiklerini fark edernemişti bile. "Ne kadar kısa sürdü!" ditje ha!jıflandı. Ardından ofla!ja pufla!jo kaskını çıkarttı. Yolun karşısına geçerken fasultjecilerden gelen nefis kokulan dutjdular. Evlitja neşeyle sötjlendi: "Hmmmm! Makedon!Ja'da bir fasultje tjetişir ki sormal Ah sanırsın Gemlik Zetjtini, İzmit pişmanitjesi, Malat!JO katjısısı, Amas!Ja elması, Niksar cevizi! Hem tatlı hem ınce..." Ceviz kadar fasultje? "Netjse." ditje sötjlenen Can, sessizce se!j!johı( 4 ) takip etti. Çok az gitmişlerdi ki durdu Evlİ!JO. "Bilitjor musun?" dedi Evlitja, hiç ara vermeden ko- ( 3 ) yekpare: Tek parça. ( 4 ) seyyah: Gezgin.
18 nuşu!jordu, "Burada önce tek bir fasul!:]eci vardı. Birkaç!:]Il içinde burası kuru fasul!:]eciler di!:jarı oldu. İnsanlar kuru fasul!:]e pilav!:]emek için Süleymaniye'ye geli!:]odar. Eh işini iyi yaparsan nerede olursa olsun müşteri G!:Jağına gelip seni bulur." Can, kalabalıktan i!:]ice afallamış bir hô.ldeydi. Evliya Çelebi, onun kaskını elinden alıp motosikletin koluna astı. Ardından elini tuttu. "Gel hadi, çekinme!" Doğruca Süleymaniye Kütüphanesine!:Jöneldiler. Can tam "Dur, ne!:jgpi!:jorsun?" di!:]ecekti ki duvarın içinden geçip kendilerini kitaplada dolu bir odada buldular. "Kapıdan girseydik bari, olmaz mıydı?" diye sordu Can arkasına bakarak. Dert etme, der gibi baktı Evliya Çelebi ve sonra ekledi: "Fazla zamanımız yok. Ayrıca daha gidecek çok!:jolumuz var. Bak sana neler göstereceğim." Her taraf koca koca kitaplada doluydu. Fakat bunlar Can'ın daha önce gördüklerinden çok farklı!:jdı. En azından dış görünüşleri farklı!:jdı. Evli!:Ja sürekli bir kitabı açıyor diğerini kapatıyor, bir şeyler arıyordu. Bu arada sanki çok nefis!:jemekleri kokluyormuş gibi kitapların kokusunu içine çekiyordu. Bazı kitapların içieri o kadar yaldızlı!:jdı ki Can bu kitapları kuyumculuklu ilgili sandı! Onun bu!:jorumuna Evli!:Ja Çelebi kahkahalada güldü. Her yer kahkaha sesiyle çın çın çınladı. "Şşştttt! Evli!:Ja amca görevliler gelebilir!" Evliya bunun üzerine daha da sesli güldü. Can da "Ne ı J
19 dedim ki ben şimdi?" deyip saf safbaktı Evliya'nın yüzüne. Evliya Çelebi'yi bir tek kendisinin gördüğünü ve duyduğunu tamamen unutmuştu! Evli ya şimdi ağırbaşlılığını takınmıştı. Can' a elindeki resimleri büyük bir ciddiyede gösterdi. Resimler çok ilginçti. Bir resimde dönme dolapta eğlenen insanlar resmedilmiş, birçok sayfada ellerinde değişik eşyalada yürüyen adamlar çizilmişti. Seyirciler bile vardı bu resimlerin içinde. "Bak bakalım bu resimdeki insanların neler yaptığını bulabilecek misin?" Tekerlekli bir araba üzerinde bir şeyler yapan insanlar gördü Can. Sanki cam üflüyor gibiydiler ama tam da emin olamadı. "Evet." diye onayladı Evli ya Çelebi. "Camcılar. Bak bunlar da ürettiklerinden örnekler.'' Böylece Evliya her bir sayfayı çevirdikçe farklı mesleklerden insanların resimleri çıkıyordu Can'ın karşısına. "Demek Surname minyatürlerini çok sevdin?" dedi Evliya Çelebi. "Surname?" "Yani şöyle anlatayım sana; diyelim sen şehzadesin ve sünnet düğün ün olsun." "Evet." "Sultanahmet'teki At Meydanı'nda senin sünnetin şerefine şenlikler örneklerle ge çit törenine çıksın." "Anlıyorum sanki!" düzenlensin. Bütün esnaf ürettiklerinden "Sonra da bir şair bu sünnet düğünüyle ilgili bir
20
21 şiir yazsın, minyatür ustalan da bu bahsettiğim minyatürleri yani küçük resimleri yapsın. "İlginç! Oldu sana bu kitap işte!" Çok ilginç!" dedi Can. "Matbaanın icadından önce kitaplann elde yazıldığını biliyordum ama hiç yazma bir kitap görmemiştim." diyerek konuşmaya devam etti. Evliya başka bir eserde aradığı şeyi bulmuş olacak ki kuşağından çıkardığı kôğıt ve yazı takımıyla kopyalamaya başladı. Konuşmaya hiç ara vermeden devam ediyordu. "Tabii ya! Bilgisayar çağı çocuğusun sen. Yakında basılı kitabı görünce de böyle şaşarsın!" Bu sırada işini bitirmiş olacak ki elindeki kôğıdı rulo yapıp kuşağının arasına soktu. "Gitmeliyiz artık!" dedi Evliya, bir yandan da kitaplan topluyordu. "Dönüşte yine uğranz. Sana çok şaşıracağın başka reng Cırek resimli kitaplar gösteririm o zaman. Hazır mısın?'' "Neye?" "Daha ilginç ve yeni şeyler görmeye!" "Eh hazır sayılınm, sadece biraz acıktım." "Birazdan çubuklada yersin fakat çok uzak bir yerde." dedi Evliya. "Nasıl yani?" diye sordu Can. Evliya Çelebi'nin ona ipucu verdiğini anlamamıştı. "Sabretmek lazım!" derken gözünü kırptı Evliya Çelebi. Sonra da motosikleti çalıştırmadan önce kuşağımn arasına koyduğu kôğıdı çıkanp bir göz attı ve tekrar kuşağına soktu. Can, elindeki kôğıdın gidecekleri yerleri gösteren bir harita olduğunu o zaman anladı. Evliya haritada bazı yerlere çarpı koymuştu. Bu harita işini daha sonra sormaya
22 karar verdi Can çünkü Evli!:)a Çelebi motosikleti çalıştırmıştı bile. Motosiklet çalışır çalışmaz garip bir şe!:) oldu, etraflarını değişik kokulu aca9ip renkli bir duman kapladı. Hareket etmişlerdi ama duman sebebi!:)le Can, havada mı karada mı gittiklerini anla!:jamı!:jordu. Gözü kararma!:)a başlamıştı ki durdular. Duman dağılma!:)a başladığında Can "imkansız bu!" di!:)e bir çığlık attı. Burası akla ha!:)ale gelme!:)ecek bir!:)erdi! J
23 N erede olduğunu şimdi anlamıştı Can, inanılmazdı ama evet, Çin'de!-]diler! Hatta tam olarak nerede olduğunu da sö!-]le!-]ebilirdi, Çin Seddi'nde!-]di! "Ha!-]al gibi." dedi etrafina bakınırken. Uçsuz bu c aksız Çin topraklan önünde uzanıp duru!-]ordu. Gerçek olup olmadığını anlamak için filmlerdeki gibi tuttu elini cimcikledi. "A!-]!-]!-]!" di!-]e ci!-]ak ci!-]ak bağınnca gördüklerinin ne kadar gerçek olduğunu da anlamış oldu. Evli!-]a Çelebi de etrafina bakı!jordu ama hiç de şaşırmış görünmü!jordu. "Çin! Hep gelmek istediğim harikulade ülke! İşte şimdi burada!jım!" Evli!-]a Çelebi seddin üzerinde kuşağından süslü bir!]azı çıkarttı ve duvara bunu çaktı. Can daha i!-]i görebilmek için!] aklaştı!]ol arkadaşına. Y azı!jı okuma!ja çalıştı ama anla!jamadı. Evli!-]a onun merakını gidermedi bir süre. - t
24 işini bitirdikten sonra "İsmim." dedi hafif gururla. Bu sefer gülme sırası Can'da!:Jdı ama "Gülme!" dedi!:]ol arkadaşı. "Niçin gülü!:jorsun? İnsanın gittiği!:]erlerde isminin olması bence güzel. Eskiden kazı!:jordum duvarlara, artık meşhur hattat(s) Karahisari'!:]e( 6 )!:Japtırdığım ve gümüşe U!:]gulattığım bu plaketi ası!:jorum." "Hmm anladım bö!:]lece tarihi eseriere zarar vermemiş olu!:jorsun!" "Tastamam ö!:jle. Bak önceden şö!:]le kazımıştım bir camii duvarına: Evli!:]a ruhi!:]çün el-fatiha. Nasıl ama?" "Mezar taşı mı bu? Ne şakacısın Evli!:]a amca!" "Latife( 7 )!:Japma!:Jı severim!:)a!" derken elini Can'ın omzuna attı. "Peki bura!:ja ni!:je geldik şimdi?" "Her işi, en İ!:Jİ örneklerini incele!:]erek öğrenmek en doğrusudur da ondan." ''Anla!:J amadım?'' "Şö!:]le ki burası Çin: Çok eskiden beri dün!:] anın başarılı tüccar ve girişimcilerin!:]etiştiği ülkelerin başında geli!:]or di!:]ebiliriz. Sen "Ah ben de dedem gibi başarılı bir tüccar olsam!" di!:] e düşünüp durmu!:jor mu!:]dun? Ya da ha!:) at hikô.!:]elerini dinlediğin girişimcilerin, dün!:janın dört bir!:janını gezdiklerini öğrendikten sonra "Keşke ben de gezip (S) hattat: Güzel el 9azısı 9azan sanatçı. ( 6 ) Karahisari: ılları arasında 9aşarnış Af9on Karahisar doğumlu meşhur hattat. Asıl adı Ahmet Şemsettin Karahisari' dir. ( 7 ) latife: Şaka. i 1
25 görebilse!:)dim?" di!:)e iç geçirmi!:}or mu!:}dun? İşte seni işin en başına getirdim. N e o? Yoksa beğ enmedin mi? İstersen hemen geri dönelim!" Can neler olup bittiğini!:}ovaş!:jovoş anlama!:}o başlı!:)ordu. Süle!:Jmani!:}e Kütüphanesi'nden bir harita kop!:jalamıştı Evli!:}a Çelebi. Şimdi de kendisini bir!:)olculuğa çıkarmıştı. Tam!:)Olculuğun deta!:}lannı sorup öğrenecekti ki bir anda!:jonlannda çekik gözlü,!:)üz hatlan ciddi, garip kı!:)afetli bir adam belirdi. Evli!:}a ile kırk!:)ıllık dostlarmışçasına sanldılar. "Tanıştıra!:Jım dedi Evli!:JO. "Zheng He (Cen Hı), bü!:}ük amiral!" Adam nerede!:}se!:}erlere kadar eğildi. Can da eğilerek selam verdi. "Can da benim dostum Zheng. İstanbullukendisi benim gibi. Ticaretle ilgileni!:}or." Can itiraz etti buna. "Evet ticaretle ilgileni!:}orum ama O!:Jnı zamanda mühendis de olmak isti!:)orum. Tam da karar vermiş değilim." Zheng He'nin!:JÜZÜ i!:)ice ciddileşti. "Kararsızlık normaldir senin!:}aşında ama tüccar olma!:}acaksan İpekYolu'nda ne işin var küçük?" di!:) e sordu. Aslında her şe!:} çok garipti. Bu aca!:}ip kostürnlü adam Türkçe!:}i nereden bili!:}ordu mesela. Hadi di!:jelim ki bir zamanlar öğrenmişti, Evli!:}a Çelebi'!:)i nereden tanı!:jordu? Bu sorulan kafasından kovdu. Topadanarak cevap verdi: "Aslında ben de bilmi!:}orum. Ama sanının hazırla!:jacağım sunum!:jüzünden getirdi Evli!:}a Çelebi beni bura!:ja." Sunum der demez de aklınayusemin düştü. Ne!:JOpı!:Jordu
26 ki acaba şimdi? Bu düşüncesi fazla devam edemedi çünkü - Zheng He kendilerine Xi'an (Şian) şehrini gezmeyi önermişti. değer." "Biraz tersten dolunmış olacağız ama olsun, bence diyordu Evliya Çelebi'ye. "Dostum," diye söze kanştı Evliya. "Xi' an İpek Yolu'nun başladığı eski şehir değil mi?" "Aynen öyle." "O zaman hadi ne duruyoruz gidelim!" "İyi de neyle?" diye sordu Can. "Bir çizgi filmde görmüştüm, hani siz Çiniiierin kullandığı o tuktuklarla mı?" Zheng He "Olur mu öyle şey? Tuktuklan insanlar yürütür ve bulunduğumuz yerden Xi'an şehrinekadar yüzlerce kilometre var." "Kaldık burada desenize ne korkunç!" Zheng He sakince bir el işareti yaptı, yatıştırdı Can'ı. Aynı anda seddin altından bulundukları yere doğru devasa bir ejderha uçurtması belirdi. Bu ejderha uçurtması kırmızı renkli, desenli, gelin kızlar gibi süslü püslü bir şeydi. Buna rağmen yine de korkunç görünüyordu. "Bununla gideceğiz demeyin bana sakın!" dedi Can. Evliya'nın zaten bu ejdere binmesine gerek yoktu, o mutluluktan uçmuş gözüküyordu. Zheng He tekrar bir el işareti verdiğinde birden yanlarında kadar Çinli asker belirdi. Her birinin beline halatları müthiş bir el becerisiyle bağlayıverdiler. Onlar daha ne olduğunu anlayamadan ejderhanın içindeki meşale gibi düzenek alev aldı ve havaya doğru kanatlandı. 1
27
28 "Yine anlamadım?" di9e konuşma9a başladı Can "Nasıl gidi9oruz biz bö9le? Uçan balon olsa!:jdı bu ejderha, sepeti olurdu, bö9le haladada gitmezdik." "Burası Çin, farkı olsun." dedi Evli!:Ja. Yüzünü rüzgô.ra vermiş, bü!:jük bir ke9ifle aşağısını se!:]redi!:jordu. Sonunda Can zihnini çalıştırmaktan vazgeçti. Rüzgô.r ılık ılık esi!:]ordu ki. Gözleri ağırlaştı ağırlaştı ve sonunda kapandı. Tatlı U!:Jkusundan u9andığında küçücük bir el arabasının içinde!:jdi. Araba9ı kısacık bo9lu bir Çinli çeki!:jordu. Koşarak sokaklarda ilerli!:]or, bö9lece onlar da gezmiş olu!:jorlardı. Önce uzun uzun esnedi. Sonra etrafı inceleme!:je ko!:]uldu. Bu U!:Jku ona i9i gelmişti. "Y orulmu9or mu bu bizi götüren adam?" di9e sordu sadece. Çünkü ejderha uçurtmasına bindiklerinde artık almıştı. gördüklerine şaşırmama kararı Niha!:Jet bir maceranın içinde olduğunu anlamış ve hiçbir şe9e ha9ret etme9eceğine dair kendine söz vermişti. O!:Jüzden ne zaman sepetten indiler, ni9e bu tuktuka bindiler di9e hiç sormadı. Artık maceranın tadını çıkarı!:jordu. Kalabalık bir pazar9erinden geçerlerken Can'ın sesi du!:]ulmadı bile. Etrafta horozlar, tavuklar, çeşit çeşit sebzeler, me9veler, kediler, köpekler, balıklar,!:jumurtalar vardı ve en çok da insanlar. İstanbul da kalabalık bir şehirdi ama burası daha da farklı, daha da kalabalık ve gürültülü!:]dü. "Cümbüş, cümbüş!" dedi Evli!:]a. Elindeki kô.ğıtlara bir şe!:jler karala!:jıp duru!:jordu. Ama Osmanlıca!:Jazdığından Can anlamı9ordu. "Öğren sen de." dedi Evli!:]a. Can is!:janla cevap verdi: "Zamanımız var sanki sınavlardan, ödevlerden!" 1
29 Zheng He ne oluyor der gibi Evliya'ya baktı, o da "Boşver zamane çocukları." dedi kendince ama Zheng de onun ne demek istediğini anlamadı gürültüden. "Haklısın bu tuktukçu sanki bizi biraz dolaştırıyor!" diye karşılık verdi bağırarak. Evliyada onun cevabını anlamadığından "Türkiye'de çok test çözmek zorunda kalıyor yavrucaklar!" dedi. Zheng bir tek Türkiye kelimesini yakalayabildiğinden "Evet evet dünyanın her yerinde tuktukçular maalesefböyle. Ben Afrika'ya gittiğimde orada da aynısını yapıyorlardı, çok ayıp." diye cevap verdi. Evliya da tuktukçu sözünü duydu bir tek, ne alakası vardı eğitim sistemiyle tuktuğun. Derken tuktuk pazardan çıktı. Hepsi rahat bir nefes aldı. "Şöyle dürüst, müşterisine, bağışlayın ama kazık atmayan bir tuktukçu bulduğunuzcia kıymetini bilin." dedi Zheng He. "Bizi turist olarak gördüklerinden belki." diye söze karıştı katıldı. Can. Evliya hala konuyu anlamaya çalışıyordu. "Aman boş verin şimdi testleri." diye o da sohbetlerine "Yani bence ticaretin özü müşteriyi ister tanıdık olsun ister yabancı." dedi. aldatmamaktır, "Çok doğrusun dostum." diye onayladı Zheng He. Sonunda galiba anlamışlardı. Büyükçe bir bahçenin kenarında durdurdu sonra tuktukçuyu. Aralarındaki konuşma uzun sürdü. Onların ko-
30
31 nuşmaları Can'ı acayip eğlendirmişti. Çince kulağına çok hoş ve bir o kadar da garip gelmişti. "Ne o? Sevdin bakıyornın Çinceyi!" dedi Evliya Çelebi. "Sevmemem mi gerekiyordu?" Can'ın sorusu gerçekten zekiceydi. Bir an durdu Evliya, sonra topadamak için devam etti: "Haklısın, öyle anlaşıldım. Hô.lbuki bir tüccarın alışveriş için gittiği yerlerin dilini, ô.det ve göreneklerini iyi bilmesi gerektiğini konusunda herkes hemfikirdir. Bu yüzden eskinin tüccarları birkaç dili çok iyi bilir. Hatta se!:)yahların da bö!:]le olması gerektiğini düşündüğümden Seyahatname'mde(S) gezdiğim yerlerin dillerinden örnekler vermişimdir." "Çin'e gelseydin Çince kelimelerden örnekler mi koyacaktın yani?" diye katıldı Can. "Evet evet, kesinlikle!" Nihayet Zheng He yanlarına geldi. "Kusuruma bakmayın, bekletmek zorunda kaldım sizi. Turistleri yolunacak kaz gibi görmenin çok yanlış olduğunu, onların bizim misafirimiz olduğunu anlatmaya çalıştım. Sanırım anladı. Para almak istemedi, bu sefer ben ısrar ettim, neyse ki sonunda anlaştık." dedi. "İki taraf da zarar( 9 ) görmediyse bu güzel bir alışveriş oldu." dedi Evliya. (S) Se!:Jahatname: Evli!:Ja Çelebi'nin 10 ciltten oluşan; İstanbul'dan başla!:jıp Anadolu, Gürcistan, Suri!:Je, Filistin, Bosna, Arnavutluk, Kırım, Yunanistan ve Mısır gibi gezip gördüğü birçok!:jer hakkında gözlemlerini anlattığı meşhur eseri. ( 9 ) zarar: Bir şe!:jin, bir ola!:jın!:jol açtığı çıkar ka!:jbı ve!:ja olumsuz, kötü sonuç, zi!:jan.
32 Can "Tuktukçudan ne aldık ki?" diyerek söze karıştı. "Hizmet tabii ki!" diye cevap verdi kendi sorusuna. Evliya, Can'ın ensesine bir şaplak vurup "Aslanım Can, sen doğuştan tüccarsın!" demesin mi? N ey se bahçenin içine girdiler. Her taraf türlü türlü çiçeklerle ağaçlada kaplıydı, biraz uzakta değişik, süslü binalar vardı. Ama o tarafa gitmediler. Zheng He, "Sizi neden buraya getirdim biliyor musunuz?" diye sordu, yürümeyi kesip. "Yoo." der gibi başlarını salladılar ikisi birden. "İpeğin bulunduğu bahçedeyiz de ondan." dedi Zheng He. İpek gibi yumuşaklık ve parlaklığı temsil eden bir kelime, bu cesur arniralin ağzından nasıl da sert çıkıyordu! "Konfüçyüs'ün anlattığına göre vakti zamanında Xi Ling Shi (Şi Lin Şi) isminde bir prenses varmış. Bir gün bu bahçede dut ağacının altında oturup çayını yudumlarken ağaçtan küçük beyaz bir koza sıcak çayın içine düşmüş. Leizu (Leidzu) diye de anılan prenses bu küçük şeyi çayının içinden çıkarmaya çalışmış. Sıcaktan eriyen kozanın ince parlak ipliklere dönüştüğünü fark etmiş. Sonrasında kaynoyan kazanlara ipek böceği kozalarının atılmasıyla elde edilen ipeğin nasıl dakunacağını da bulmuş bu prenses. İpek o kadar özelmiş ki başlarda sadece imparator ailesi tarafindan kullanılmış. Hatta ülke dışına çıkartılması bile yasaklanmış. Ama işte tüccarlar sağ olsun." diye devam etti Zeng He. Evliya Çelebi araya girip, "Bir girişimci ya da tüccar başarılı olmak isterse yeni bir ürün bulmak, yeni bir sunuş 1
33 yapmak zorunda bence. En iyi tüccarlar hep ilkleriyle başarılı olmuyorlar mı? Çin'de sonraları zarif porselenler de gemilerle ve kervanlarla, tüccarlar aracılığıyla dünyaya ihraç edilmiş, değil mi amiralim?" diye sorunca, Çinli amiral başını evet der gibi salladı. "Can, bilirsin sen de Topkapı Sarayı'nda Çin porselenlerinin özel bir yeri vardır." "?!" diye devam etti Evliya. Can, daha önce Topkapı Sarayı Müzesiniziyaret etmişti ama Çin porselenlerini hatırlayamıyordu. Hemen konuyu değiştirdi: "Hiç deve sırtında porselen mi taşınırmış?" Tam bu sırada Zheng He eğilip Evliya'nın kulağına bir şeyler fisıldadı. Can ise Zheng He'nin girişimcilikle(lo) ilgili söylediklerini düşünüyordu. Sosyal bilgiler dersinde öğretmeni, Türkiye ekonomisinin hızla büyüdüğünü fakat Çin' deki ekonomik büyümenin daha fazla olduğunu söylemişti. O zaman öğretmeninin bu sözü pek ilgilendirmemişti onu. Oysa şimdi anlamaya çalışıyordu. Zheng He'ye sormaya karar verdi: "Zheng He amca! Çin'in bugün dünyanın en büyük ekonomilerinden birine sahip olması sanırım İpek Yolu'nun başlangıcında olmasıyla da ilgili değil mi?" Evliya'nın yüzü birden aydınlandı. Zheng He'nin konuşmasına firsat vermeden atıldı: "İşte şöyle! Ben seni merak ettiklerini öğrenesin diye ta buralara kadar getirdim, yoksa (lo) girişimcilik: Ticaret, sanayi gibi alanlarda bir iş yapmaya girişme, kôr amacıyla riski üzerine alma durumudur. r \
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de
Detaylı> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik
KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...
DetaylıDersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.
Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan
DetaylıO sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç
O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek
DetaylıGünler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin
Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin kökünden kahverengi, pırıl pırıl bir şerit uzanıyordu.
Detaylıde hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu
İgi ve ben Benim adım Flo ve benim küçük bir kız kardeşim var. Küçük kız kardeşim daha da küçükken ismini değiştirdi. Bir sabah kalktı ve artık kendi ismini kullanmıyordu. Bu çok kafa karıştırıcıydı. Yatağımda
Detaylıkanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan
kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan 1996, Uçanbalık Cumhuriyet Bulvarı No: 302/104 35220 Alsancak - İZMİR Yazar: Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan Yayın Yönetmeni: İlke Aykanat
Detaylıþimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.
Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.
DetaylıÖykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:
Hafta Sonu Ev Çalışması BALON Küçük çocuk, baloncuyu büyülenmiş gibi takip ederken, şaşkınlığını izleyemiyordu. Onu hayrete düşüren şey, "Bizim eve bile sığmaz" dediği o güzelim balonların adamı nasıl
DetaylıBir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,
Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, elinde boş bir çuval, alanın ortasında öylece dikiliyordu.
DetaylıGüzel Bir Bahar ve İstanbul
Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.
Detaylı2016 Tudem Edebiyat Ödülleri Öykü Yarýþmasý Mansiyon Ödülü
2016 Tudem Edebiyat Ödülleri Öykü Yarýþmasý Mansiyon Ödülü BAMBAŞKA BİR DÜNYA 2018, Tudem Eğitim Hizmetleri San. Tic. A.Ş. 1476/1 Sok. No:10/51 Alsancak-Konak/İZMİR YAZAR: Koray Avcı Çakman RESİMLER: Lütfü
DetaylıEZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK
Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK Bir çocuk varmış. Eşyalarını toplamaktan hiç hoşlanmazmış. Bir gün yerlerde atılı duran eşyalar, aralarında konuşuyorlarmış. - Sen neden hala buradasın. Bu saatte
DetaylıHazırlayan: Saide Nur Dikmen
Yayın no: 169 VEFA VE CÖMERTLİK ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 5523 15 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu
DetaylıKüçüklerin Büyük Soruları-3
Küçüklerin Büyük Soruları-3 Yayın no: 185 ALLAH IN GÜZEL İSİMLERİNİ NEDEN ÖĞRENMELİYİM? Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen/kapak: Zafer Yayınları Isbn: 978 605 4965 09 0 Sertifika no: 14452 Uğurböceği
DetaylıOkula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama
Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama rağmen sık sık geç kalırım... okul BIZIM (Meşelik) yol.. BIZIM ev Üç Kuruş Sokağı Kale Yolu Dükkan iki dak Meşelik ika Percy Sokağı Okula iki dakika
Detaylıyemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan
Karganın Rengi Siyah! Siyah mı? Evet Emre, siyah. Kara değil mi? Ha kara, ha siyah Cenk, bence kara ile siyah arasında fark var. Arkadaşım Cenk le hâlâ aynı şeyi, kargaların rengini tartışıyoruz. Galiba
DetaylıI. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS
I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara
DetaylıAnne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış
Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman
DetaylıYIL DEDE'NİN DÖRT KIZI
Hafta Sonu Ev Çalışması YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Zaman adlı ölümsüz bir dev vardı. Bir gün Zaman, Yıl Dede'yi dört kızıyla birlikte yeryüzüne indirdi. Kızlar, yeryüzünü çok sevdiler. Hepsi bir yana dağılıp
DetaylıNURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.
Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci
Detaylıhttp://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf
ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar
DetaylıHafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK
Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını
DetaylıBaşarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.
Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Sizi tanıyabilirmiyiz? 1953 Söke doğumluyum. Evli, 2
DetaylıÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır.
ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır. (Şapkasını takar.) Nasıl oldu Mimiciğim? Ay çok hoş! (Saçlarına taktığı çiçekleri gösterir.) Ne
DetaylıKÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU
KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,
DetaylıÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ
ADALET ve CESARET ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 24 3 Sertifika no: 14452 Uğurböceği
DetaylıANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ
ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ www.armtr.org Yazan: Billur Demiroğulları Çizen: Yasemin Erdem Kontrol: Özlem Küçükfırat Bilgi (Çocuk Gelişim Uzmanı) Bu hikaye kitabının her türlü yayın hakkı Anorektal
Detaylızaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,
DetaylıDENEYLERLE BÜYÜYORUZ
BU AY HANGİ KAVRAMLARI ÖĞRENECEĞİZ? Hızlı-Yavaş Ön-Arka Sağ- Sol BEYİN FIRTINASI YAPALIM Büyüdüğünde hangi mesleği seçeceksin ve nasıl bir yerde yaşayacaksın? Bir gemi olsaydın nerelere giderdin? Neler
DetaylıAnneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?
Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil
DetaylıHerkese Bangkok tan merhabalar,
Herkese Bangkok tan merhabalar, Başlangıcı Erasmus stajlarına göre biraz farklı oldu benim yolculuğumun aslında. Dünyada mimarlığın nasıl ilerlediğini öğrenmek için yurtdışında staj yapmak ya da çalışmak
DetaylıHazırlayan: Saide Nur Dikmen
Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu
DetaylıZeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI
Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) İmtiyaz Sahibi Adına Ramazan BALCI Okul Müdürü Fatma BAŞA ( Özel Eğitim Öğretmeni ) Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI ( Görsel Sanatlar Öğretmeni
DetaylıYARATICI OKUMA DOSYASI. En sevdiğiniz tatil kitabını anlatan bir resim çiziniz.
YARATICI OKUMA DOSYASI En sevdiğiniz tatil kitabını anlatan bir resim çiziniz. MAVİŞ Mavişe göre Dünya nın ¾ nün suyla kaplı olmasının nedeni nedir?...... Maviş in gözünün maviden başka renk görmemesinin
Detaylı12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN
12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın
DetaylıA1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:
A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.
DetaylıA2 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO:
A2 DÜZEYİ ADI SOYADI: PASAPORT NO: NOT OKUMA 1 KARADENİZ TURU Metin Bey: Merhaba! Görevli: Merhaba efendim, buyurun! Nasıl yardımcı.(1)? Metin Bey: Ben bu yaz ailem ile bir tura çıkmak istiyorum. Bana
Detaylıedersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları
RAPUNZEL Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş. Bir gün pncereden komşu evin bahçesindeki
DetaylıMERAKLI KİTAPLAR. Alfabe
MERAKLI KİTAPLAR Alfabe Bu kitabın sahibi:... Dinle bir tanem, şimdi sana, bir çocuğun öyküsünü anlatmak istiyorum... Uzun çoooooooook uzun adı olan bir çocuğun öyküsü bu! Aslında her şey onun dünyaya
DetaylıMehmet Yaşar. Resimleyen: Gülşen Arslan. Yayın no: 167 BİR SORUM VAR NEDEN?
Yayın no: 167 BİR SORUM VAR NEDEN? Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları Isbn: 978 605 4965 04 5 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu nun
DetaylıEskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,
Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer, DEŞŞET ORMANI, YARATIKKÖY Anneciğim ve Babacığım, Mektubunuzda sevgili bebeğinizin nasıl olduğunu sormuşsunuz, hımm? Ben gayet iyiyim, sormadığınız için
DetaylıÖzel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi
Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ ARALIK YENİ YIL Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl Bizlere kutlu olsun Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl Sizlere kutlu olsun Eski yıl sona erdi Bu
DetaylıTek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:
EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM EDATLAR Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır: 1-GİBİ Cümleye benzerlik, eşitlik,
DetaylıGülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!
Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,
DetaylıSoðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi
BÝRÝNCÝ BÖLÜM 1 Dünya döndü Son ders zili çalýnca tüm öðrenciler sevinç çýðlýklarý atarak okulu terk etti. Ýkili öðretim yapýlýyordu. Sabahçýlar okulu boþaltýrken, öðleci grup okula girmeye hazýrlanýrdý.
DetaylıBilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.
Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz
DetaylıISBN : 978-605-65564-3-2
ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ
DetaylıLesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5
Magozwe Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5 Kalabalık bir şehir olan Nairobi de, sıcak bir yuvası olmayan bir grup evsiz çocuk yaşıyormuş. Her gün onlar için yeni ve bilinmeyen bir
Detaylı.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.
.com Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır. ilkok 2/... Sınıfı Türkçe Dersi Değerlendirme Sınavı Adı-Soyadı:... Yaşayabilmek için oksijene ihtiyaç vardır. Oksijen sayesinde karadaki
DetaylıHerkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse
Gösterdim Gördü anlamına gelmez Söyledim Duydu anlamına gelmez Duydu Doğru anladı anlamına gelmez Anladı Hak verdi anlamına gelmez Hak verdi İnandı anlamına gelmez İnandı Uyguladı anlamına gelmez Uyguladı
DetaylıSÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam
SÖZCÜKTE ANLAM 1 Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam BADEM AÐACI Ýlkbahar gelmiþti. Hava bazen çok güzel oluyordu. Güneþ
DetaylıYukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?
1. (1) Şair yeni bir şiir kitabı yayınladı.(2) Kitap, şairin geleneksel şiir kalıplarını kullanarak yazdığı şiirlerden oluşuyor.(3) Bu şiirlerde kimi zaman, şairin insanı çok derinden etkileyen sesini
DetaylıEvimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım
Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa
DetaylıKızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri
1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya
DetaylıBenzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.
Edatlar (ilgeçler) Tek başına bir anlam taşımayan, ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir.edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok kullanılan edatlar
DetaylıÖzel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi ARILAR GRUBU
Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi ARILAR GRUBU YENİ YIL Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl Bizlere kutlu olsun Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl Sizlere kutlu olsun Eski yıl sona erdi Bu yıl olsun
DetaylıΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ
ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:
Detaylı"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."
Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir
DetaylıSayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz
Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,
DetaylıBARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe
BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe BARIŞ BIÇAKÇI 1966 da Adana da doğdu. Hüseyin Kıyar ve Yavuz Sarıalioğlu ile birlikte Ocak 1994 ve Ekim 1997 de iki şiir kitabı yayımladı. İletişim Yayınları nca
DetaylıA1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:
A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.
DetaylıHazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan
Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Mart 2009 Kendi Yaşam Öykünüzü Yazın Diyelim ki edebiyatla uğraşmak, yazı yazmak, bir yazar olmak istiyorsunuz. Bu
DetaylıÇok Mikroskobik Bir Hikâye
Çok Mikroskobik Bir Hikâye ÜMMÜŞ PÖRTLEK İlköğretim Okulu nda sıradan bir ders günüydü. Eğer Hademe Kazım, yine bir gölgelikte uyuklamıyorsa, birazdan zil çalmalıydı. Öğretmenimiz, gürültü yapmadan toplanabileceğimiz
DetaylıBu kitabın sahibi:...
Bu kitabın sahibi:... Dinle bir tanem, şimdi sana, bir çocuğun öyküsünü anlatmak istiyorum... Uzun çoooooooook uzun adı olan bir çocuğun öyküsü bu! Aslında her şey onun dünyaya gelmesiyle başladı. Kucakladılar
DetaylıTurkiye' ye dönmeden önce üniversiteyi kazandığımı öğrenmistim. Hayatımın en mutlu haberini de orada almıştım.
Meraba, Ben Asena Ünğan. 19 yaşındayım. 1-22 Eylül 2016 tarihinde Güney Kore'de, Incheon, Seoul,Jeonju,Gyeonju ve Busan da bulundum. Güney Kore topraklarına sevdam 9 yaşında iken, Taekwondo ile başladı.
DetaylıHer hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright
1 LİMONLU KEK Şule: Mutlu günler. Ahmet: Mutlu günler. Şule: Bugün nasılsın? Ahmet: Çok mutluyum. Şule: Bu harika bir haber. Eeee söyle bakalım, bugün hangi yemeği yapalım? Ahmet: Dur biraz düşüneyim Şule:
DetaylıBÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ
BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya
DetaylıABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.
SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç
DetaylıBİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK
BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK Ceylan Işık, Hacettepe Türkçe Öğretmenliği Biliyor musunuz, ben bir çocuğun kalbine dokundum? Hatta bir değil birçok çocuğun kalbine dokundum. Onların sadece ellerine, yüzlerine
DetaylıBen gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz
ÜNİTE 4 Şimdiki Zamanın Rivayeti Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz Siz gid-iyor-muş-sunuz
Detaylıkural tanımayan cafer Adı-Soyadı:...
ilkok Adı-Soyadı:... kural tanımayan cafer Cafer evden çıkmayı pek sevmeyen, gürültücü ve hareketli bir çocuktu. Annesini ve babasını sürekli üzüyordu. Kardeşi Elif ile durmadan kavga ediyorlardı. Elif'in
DetaylıBahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.
1. Bölüm Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. Bütün bu insanın kafasını şişiren karmaşa, çok ama çok masum bir günde başladı. O gün çok şirin, çok masumdu. O gün öyle muhteşem, öyle harika ve öyle
DetaylıJake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır.
İÇ - AĞAÇ EV SALONU - GÜNDÜZ Salon kapısının altından içeri bir mektup süzülür. mektubu almak için koşar. zarfı çevirir, üstünde yazmaktadır. Oo, posta gelmiş! Hey,, bu sana! mektubu omzunun üstünden fırlatır.
DetaylıPirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan
1. Sahne (Koruluk. Uzaktan kuş cıvıltıları duyulmaktadır. Sahnenin solunda birbirine yakın iki ağaç. Ortadaki ağacın hemen yanında, önü sahneye dönük, uzun ayaklık üzerinde bir dürbün. Dürbünün arkasında
DetaylıOKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Aşağıdaki şiiri okuyunuz. Soruları cevaplayınız. OKULUMUZ Her yerden daha güzel, Bizim için burası. Okul, sevgili okul, Neşe, bilgi yuvası. Güzel kitaplar burda, Birçok arkadaş burda, İnsan nasıl sevinmez,
Detaylı5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ
5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ HAZIRLIK SINIFI EKİM AYI ŞARKILARIMIZ OKULUMA BAŞLADIM BİR DÜNYA BIRAKIN SONBAHARIN SESLERİ SEVİMLİDİR HAYVANLAR HOŞ GELİŞLER OLA Her gün erken kalkarım Önce yüzümü
DetaylıSöylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.
Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece
DetaylıHaydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır
1. Bölüm Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır Savaşı nın hikâyesidir. Diğer adıyla ona Akşam Yemeği Savaşları da diyebiliriz. Aslında Hayalet Avcıları III de diyebiliriz, ama açıkçası
DetaylıAteş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular
Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular hazır olun düşüyoruz diyor. Düşüyoruz ama ben dâhil
Detaylı&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ
.... CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor
DetaylıTanşıl Kılıç ŞEKERLİ SİNEK. Resimleyen: Vaghar Aghaei
Tanşıl Kılıç ŞEKERLİ SİNEK Resimleyen: Vaghar Aghaei cancocuk.com cancocuk@cancocuk.com Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Editör: Ebru Akkaş Kuseyri İç ve Kapak Tasarım: Gözde Bitir Tasarım Uygulama: Güldal
DetaylıÇiKOLATAYI KiM YiYECEK
ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK Geçen gün amcam bize koca bir kutu çikolata getirmişti. Kutudaki çikolataların her biri, değişik renklerde parlak çikolata kâğıtlarına sarılıydı. Mmmh, sarı kâğıtlılar muzluydu,
DetaylıCİN ALİ İLE BERBER FİL
....... CiN ALl'NIN HiKAYE KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin To'Ju ' 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula
DetaylıRukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5
Simbegwire Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire annesi öldüğü zaman çok üzüldü. Simbegwire ın babası, kızıyla ilgilenmek için elinden gelenin en iyisini yaptı.
DetaylıΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ
ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΕΛΙΚΕ ΕΝΙΑΙΕ ΓΡΑΠΣΕ ΕΞΕΣΑΕΙ ΥΟΛΙΚΗ ΥΡΟΝΙΑ: 2012-2013 Μάθημα: Σοσρκικά
DetaylıCümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir.
ZAMİR (ADIL) Kitapları dolabın diğer rafına koyalım. Bunları dolabın diğer rafına koyalım. Yukarıdaki cümlelerde koyu yazılmış sözcükleri inceleyelim: ilk cümlede "kitap" sözcüğü bir varlığı kar şıladığından
DetaylıKOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)
KOCAER 1 Tuğba KOCAER 20902063 KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA... Hepsi için teşekkür ederim hanımefendi. Benden korkmadığınız için de. Biz ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya...
Detaylıyeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde
otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktin soğuk geciktim kış geciktiniz kış mevsiminde uç, sınır, son, limit bulunuyor/bulunur
DetaylıBiLMECELER. Allah ı bildiren. C ü n e y d S u a v i. Resimleyen: Sevgi İçigen
BiLMECELER Allah ı bildiren YAYIN NO: 87 genel yay n yönetmeni: Ergün Ür yay nevi editörü: Özkan Öze iç düzen/kapak: Zafer Yay nlar tashih: Ayşe Şumnu bask, cilt: Vesta Ofset tel:0 212 445 72 52 birinci
DetaylıEmine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi
yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi editörü: Özkan Öze iç düzen/kapak: Zafer Yayınları Kapak illustrasyonu: Murat Bingöl isbn: 978 605 5523 16 9 Sertifika
DetaylıSamed Behrengi. Püsküllü Deve. Çeviren: Songül Bakar
Samed Behrengi Püsküllü Deve Çeviren: Songül Bakar Samed BEHRENGİ Azeri asıllı İranlı yazar Samed Behrengi, 1939 da Tebriz de doğdu. Öğretmen okullarında öğrenim gördükten sonra Tebriz Üniversitesi İngiliz
DetaylıAHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE
Portal Adres AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE : www.gorelesol.com İçeriği : Gündem Tarih : 06.10.2014 : http://www.gorelesol.com/haber/haber_detay.asp?haberid=19336 1/3 AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE 2/3 AHMET ÖNERBAY
DetaylıEdwina Howard. Çeviri Elif Dinçer
Edwina Howard Çeviri Elif Dinçer 4 Bölüm Bir Herkes aynı şeyi söyler: Jeremy türünün tek örneğidir. Herkes böyle söyler işte. Şey, öğretmenimiz Bay Buttsworth dışında herkes. Ona göre Jeremy başına bela
DetaylıADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ismin yerini tutan bir sözcük kullanılmıştır? A) Onu bir yerde görmüş gibiyim. B) Bahçede, arkadaşımla birlikte oyun oynadık. C) Güneş gören bitkiler, çabuk büyüyor.
DetaylıUmutla, harabelerde günlük turuna çıkmış olan bekçi Hilmi Efendi yi aramaya koyuldu. Turist kalabalığı Efes sokaklarına çoktan akmaya başlamıştı.
Düş Kırıklığı Karnı iyice acıkmıştı. Harabeler içinde bulunan bekçi kulübesinin ardındaki, begonvil, yasemin ve incir ağaçlarıyla çevrili alana doğru koştu. Leziz yemeğinin tadını uzaktan bile duyumsuyordu.
DetaylıANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.
ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya
DetaylıMACERA AKADEMİSİ. Anneciğim ve Babacığım,
BARBAR YARATIKLAR İÇİN KURNAZLIK OKULU ZOR İŞÇİLER İÇİN BAŞKANLAR: SAYIN BAŞKÖTÜ KURT SAYIN KÜÇÜK KURT VE SAYIN BAĞIRTKAN KURT Lütfen lütfen lütfeeeen gelip buraya taşının, taşınacağınızı söylemiştiniz.
DetaylıTV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR
Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Detaylı