Da Yayıncılık: Edebiyat dizisi: İstanbul KANKALAR Pavlo Volvaç. Ukraynacadan çeviren: Ömer Dermenci. Kapak tasarımı Sergey Tarasenko

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Da Yayıncılık: Edebiyat dizisi: İstanbul 2011. KANKALAR Pavlo Volvaç. Ukraynacadan çeviren: Ömer Dermenci. Kapak tasarımı Sergey Tarasenko"

Transkript

1

2 Da Yayıncılık: Edebiyat dizisi: İstanbul 2011 KANKALAR Pavlo Volvaç Ukraynacadan çeviren: Ömer Dermenci Kapak tasarımı Sergey Tarasenko İç Düzen Da Yayıncılık Mustafa Ametov Baskı ve cilt ISBN: Pavlo Volvaç 2011 Bu kitabın yayım hakları saklıdır Yayıncıdan izin alınmadan kısmen veya tamamen yeniden yayınlanamaz 1. Baskı: Da Yayıncılık Da Yayıncılık Adres: Tophanelioğlu Cad. Aygün Sok. Altunizade Plaza, No: 4 Altunizade-Üsküdar/İstanbul-Türkiye Tel: (0216) Faks: (0216)

3 K A N K A L A R roman Pavlo Volvaç Ukraynacadan çeviren Ömer Dermenci

4 Pavlo VOLVAÇ Ukraynalı yazar, şair, gazeteci. 9 Ekim 1963 Zaporijya (Güney Ukrayna) doğumlu. Sovyetlerin hem ikbal hem de idbar devirlerini görmeye fırsat bulmuş, farklı mesleklerde doğduğu kentteki dev fabrikalarda çalışmıştır. Şimdiki seçkin mesleğinden önce tornacılık, boyacılık, serigraficilik mesleklerinin yanında ülkesindeki pek çok insan gibi pazarlarda satıcılık yapmış, işsiz kalmıştır. Kankalar romanı ile ünü yurt dışına da çıkan Volvaç 2011 yılında ülkesinin en önemli edebiyat ödülü Taras Şevçenko edebiyat ödülüne aday gösterilmiştir. Volvaç Ukrayna Yazarlar Birliği üyesidir. Ülkenin otorite eleştirmenleri Andriy Kurkov ve İvan Dzüba tarafından övgüyle anılmıştır. 4

5 KANKALAR Ukraynalı tanınmış yazar Pavlo VOLVAÇ ın romanı Kankalar (Ukraynaca orijinal adı Klyasa) ülkesi insanının, belki de benzer tarihi geçmişe sahip birçok Post Sovyet ülkesi insanlarının yaklaşık yirmi sene öncesi bizzat yaşadığı bir hayatın kendisidir. Romandaki olaylar, Ukrayna daki tipik bir Sovyet ağır sanayi kenti olan Zaporijya da, motor ve demir-çelik fabrikalarına bağlı uydu semtlerde geçmektedir. Sovyet ülkesinin dev teknolojik gücüne inat büyük şehirleri oluşturan emekçi yığınlar maddi ve manevi çöküntü yumağından kurtulamamaktadırlar. Ayrıca halkların eşitliğini savunan komünizm ideolojisinin, merkezi sistem tarafından halkları sömüren, ezen bir derin yapı olarak tezahürü de romanın içinde kaybolmayan bir hikaye çizgisi olarak sonuna kadar devam etmektedir. Kankalar ın okuyucusu Post Sovyet toplumlarının günümüzde pek anlaşılmaz sosyolojik hususiyetleri dahil demir perdenin ardında kalan tarihine gerçekçi yolla tanık olacaktır. 5

6 6

7 Önsöz Kankalar bir iradedir. Yalnız övünülecek tarih sayfalarını anlatmaktan başka, bugünün bir öncesinde, bir milletin topyekûn yaşadığı karanlık geceyi anlatma gücüne sahip Ukrayna edebiyatçısının iradesidir. Kankalar üniversite kürsüsünden anlatılmış bir derstir li yıllarda Ukrayna yı da içine aldıktan sonra 1991 yılında, bütün dünyanın gördüklerine inanan, inanamayan, sevinen, üzülen gözleri önünde yıkılan bir devletin insanlarını, tarihini anlatan bir ders. Kankalar bir toplumsal analizdir. Sovyet sonrası toplumlarının bugün var olan her türlü sosyolojik özelliklerinin sebeplerini, sonuçlarını analiz etmektedir. Kankalar bir toplumsal kesittir. Maktaından seyredilmesi mümkün üç katlı ahşap ev dir. Kankalar realist bir tablodur. Gerçekte var olup ışığı yansıtan eşyaya, saklama kompleksine kapılmadan yer veren bir tablo. 7

8 Kankalar ülkesi insanının, belki de benzer tarihi geçmişe sahip birçok Post Sovyet ülkesi insanlarının yaklaşık yirmi sene öncesi bizzat yaşadığı bir hayatın kendisidir. Kankalar romanındaki olaylar, Ukrayna daki tipik bir Sovyet ağır sanayi kenti olan Zaporijya da, motor ve demir-çelik fabrikalarına bağlı uydu semtlerde geçmektedir. Roman, dev teknolojik güç ülkesinin büyük şehirlerinde yaşayan, maddi ve manevi çöküntü yumağında eriyen emekçi yığınları anlatır. Kankalar, halkların eşitliğini savunan komünizm ideolojisinin, merkezi sistem tarafından halkları sömüren, ezen bir derin yapı olarak tezahürünü ifşa eder. Kankalar ın okuyucusu Post Sovyet toplumlarının günümüzde pek anlaşılmaz sosyolojik hususiyetleri dahil, demir perdenin ardında kalan tarihine gerçekçi yolla tanık olacaktır. Ömer Dermenci Kiev 8

9 9

10 K A N K A L A R Aslında anahtar kilidin içinde tam iki kez tek ses bile çıkarmadan dönmüştü ama terslik ya, kapı pek gıcırdadı. Bu arada komşu dairenin derinliklerinde kapı açıldı; bir kaç mütecessis adımın kalıntısı olan ayak seslerinin ardından kapı dürbününde bir karartı beliriverdi. Pavlo bir eliyle anahtarı kilitten yavaş yavaş çekerken öteki eliyle, kendisini izlediğinden emin olduğu komşusu Zinayida Hnativna nın kapısına dönerek dürbüne doğru ne düşündüğünü ifade etti. Pavlo ile komşusu Zinayida Hnativna nın aralarında ne zamandan beri devam ettiği bilinmeyen bu tür âdetleri vardı. Hatta bazı günler Pavlo yine takıldığı yerlerden dönerken komşusu, tesadüfen duymuş gibi davranarak köşeli çenesini kapı aralığından sürer, hoşnutsuzluk yayan dudaklarını ışıldatarak, Sen misin oğlum? diye seslenirdi. O zaman Pavlo Bela! Saat gecenin biri! diye aklından geçirirdi. Tam o sırada sunî deriyle kaplanmış kapının ardındaki karartı, bir şeyler mırıldanarak gözden kaybolurdu. Unutmadan söyleyelim, Zinayida nın kapısındaki sunî derinin rengi kahverengidir. Paşok, aynada yüzünü biraz şiş, bedenini de hafif titrer buldu. Hep böyle olurdu zaten, zıkkımın onun bedenine kalan mirası. Öyle ya, kendisi de dün Kozak ve Yegor ile Bela ya takılmıştı. Paşok ara sıra bu mekâna uğrardı. Dün gece boyunca o mekânın her köşesinde pek belli bir nedeni de olmayan, bazen yatışan, sonra tekrar şiddetlenen bir arbededir sürüp gitmişti. Pavlo da gece boyunca bir o köşede bir bu köşede yuvarlanan zilzurna insan yumağının içinde yer almıştı. Hatta Yegor ile kondüktör adını taktıkları 1. mahalleden bir tipi bizzat marizlemişti bile. Dünkü olan bitenlerin arasında Mıkola Kuhut un kafasında kırılan şişeyi ve kan revan içinde kalan seyrek saçlı başını hatırlayınca içi ürperdi. Hâlâ titreyen parmaklarını birbirine kilitleyerek avuçlarını sıkıştıran Pavlo İyi ki Bela da postu deldirmemişiz diye tısladı. Pazartesiden itibaren de bu ma- 10 1

11 P A V L O V O L V A Ç ceralara bir son vermeliyim diyordu. Bu maceralardan hazzetmemeye başlamıştı. Öyle ama bu tür ortamlarda yıllardır yer alıyordu; nedeni de içkiydi. Bu tip maceraların sonuncusunu Simon la yaşamışlardı. Simon O henüz hayattaydı ve evlendikten sonra Yegor un sarhoş evinde kalıyordu. Orada Pavlo, Yegor ile onu temiz bir sopadan geçirmişti. Simon orada incir çekirdeğini doldurmayacak sebepten gereksiz bir laf etmişti. Ancak daha sonra ellerinde kürekten bisiklet zincirine kadar çeşitli alet bulunan kırk yaş altı bir mahalle heyeti, rövanş için Yegor un fakirhanesini basmış, neyse ki onu bulamamışlardı. Simon un kankaları Pavlo yu da sigaya çekmişlerdi, neyse ki ellerinden kurtulmayı zor da olsa başarmıştı. Simon u ise daha geçenlerde kavga sırasında nodullamışlardı. Pavlo nun umursamaz bakışları, üzeri hafifçe karalanmaya çalışılmış beton panel duvardaki Enayi Skorik yazısının üzerinden kayarak posta kutularının bulunduğu meydanlıkta donup kalmıştı. Tek arzusu komşulardan kimseyle karşılaşmamaktı. Gece olsaydı, o zaman kapısını gıcırdatır, Zinayida nın iğneleyici muhabbetini hissederdi. Zinayida, Pavlo geçtikten sonra istisnasız biçimde kapı eşiğinde belirirdi. Oysa henüz sabah sularıydı; bu yüzden de ortalık tenhaydı. Pavlo nun bulunduğu binanın girişini örten koyu yeşil beton saçağın altına açılan tozlu pencerede kimsecikler görünmüyordu. Ancak binanın girişindeki, yaşlılardan oluşan ahbap çavuşlar meclisinin varlığını hissediyordu. Tam bir dedikodu meclisiydi: Sabah bir kalktım da, ayaklarım yürümedi de, hava basıktı da Aslında Pavlo buna bir çözüm bulmuştu. Konuyu, bir şişe karşılığında komşunun yeni yetme oğluna havale etmiş, o da geceleyin meclisin oturum yaptığı iki bankı bir güzel kırmıştı. Gerçi kırılan bankın yerine yenisi çabuk gelmişti: Birinci katta oturan becerikli Pavlik Dayı omuzlarını çeke çeke bütün sorunu halletmişti akıllı! Bu rıhtım babasına benzeyen Pavlik denen adama binadaki 11

12 K A N K A L A R herkes Pavlik der, Pavlo diyene pek rastlanmazdı. Kendisine ne diye seslendikleri umurunda değildi. Zemin katta oturan Lönya Bratko Dayı kendisine rastlayınca yapmacıktan şaşırarak, Merhaba Pavlik diye selamlaşır, sonra da sanki vals yaparmış gibi ayaklarıyla yerde yarım daireler çizerek acele adımlarla dökümhanesine giderdi. Arkadaşları ise ona Paşa ya da Paşok derlerdi. Hatta yetenekli arkadaşı Yegor, ona bazen Pavliçko 1 bile derdi. Paşok, kapının yarıklarından süzülen ışık huzmelerinin içinde yüzen altuni zerreciklere bakarken aklından Dün Bela da işin sonu nereye vardı acaba? diye geçiyordu. Dün yine, Bela nın antresinde tanıştığı bir kızı evine uğurlamış dönüyordu ki, kaldığı apartmanın önündeki aydınlık meydanlıkta bir polis bobisi 2 gördü. Pavlo nun öyle hapishane efsaneleri yoktur, hatta içeri hiç girmemiştir. Yine de bu çöplerle 3 bütün mahalledeki kankaları gibi onlarla gereksiz yere muhatap olmak istemezdi. Bu yüzden karanlıkta hemen yolunu değiştirerek Mesken İdaresi binasını ve anaokulunu dolaşıp büyük bir daire çizerek mahallenin öbür ucundan çıktı. Tüyleri diken dikendi; nefesi kabarmış bir halde evine döndü. Kozak orada neler olup bittiğini anlatabilirdi. Ancak o da eşi Marina nın sabahleyin telefonda söylediğine göre şu an iş göremez durumdaymış. Şu sıralar dünkü Bela arbedesi hararetle tartışılıyor olmalıydı. Kozak ın oraya gitmek istememesinin sebebi, yalnız hareketli bir akşam geçirmiş olması değildi. Orası için Kozak Bataklığın dik âlâsı yer. Duvarların kulakları var etrafta, ha oraya girmişsin, ha merkezde ötmüşsün, aynı derdi. Onun Bela ya takılması zaten riskliydi. Mekân akşamüzeri faaliyete başlardı. Gündüz kapısı kilit olur, sadece emekliler kapı önünden kefir ve hazır mantı alırlardı. Ayrıca Kozak işkilli olduğundan akşamları sekizden sonra devriye gelecek korkusu taşırdı. 1) Pavlik, Paşa, Pavliçko, Paşok: Bunlar Pavlo isminin Ukraynaca da kullanılan kısaltmalarıdır 2) Bobik: Ukrayna da (genelde post Sovyet ülkelerinde) polisin devriye aracı ve ekip otosu olarak kullandığı, UAZ marka jip. 3) Çöp: Rusçası musor olan kelime romandaki çevrelerde polis anlamında kullanılır. 12

13 P A V L O V O L V A Ç Kozak genelde akşamdan kalma durumunu ağır atlatırdı ama Yegor artık Mangal Bar da olmalıydı. Pavlo da yavaş yavaş oraya gitse iyi olurdu. Kendisini kötü hissetmiyordu fakat biraz tedirginlik vardı üzerinde. Aslında yakın zamana kadar sağlığından şikâyeti yoktu. İçkiyi fazla yuvarladığı zamanlarda bile tansiyonu yükselmezdi. Üstelik Pavlo her kan bağışı gününde çalıştığı fabrikada Yegor gibi muhakkak kan verirdi. İkisinin de kırmızı Kan Veren kimlikleri vardı. Kanınızda alkole rastlanmamıştır! diye zevklenip yine kafaları çekmeye giderlerdi. Kimi kan verir, kimi vermezdi. Kim arar, kim sorar? Kime ne? Paşko nun tansiyonu kendisinden daha yaşlı akranlarınınki gibi yükselmiyordu. Ama mayısta olacak, Şayba Kafe de sıra beklerken bayılmıştı. Bir anda olmuştu. İyi ki yanında Serhiy Baturin vardı. Ona yardımcı olmuştu. Bileğinde de beyaz sargısı hâlâ duruyordu. Bu onun kan verdiğini gösteriyordu; rezil olmaktan son anda kurtulmuştu. Şu sıralar Paşko işe gitmiyordu. Çalışıyor mu çalışmıyor mu henüz kendisi de anlamış değildi. İki haftadır işler kesattı. En son fabrikanın önündeki dev abideyi yenilemişlerdi. Paşok bu abidedeki demir çelik işçisinin baretini ve kolhoz çiftçisi kadının eşarbını zımparalamıştı. Rüzgâr boya parçalarını pantolonuna ve botlarına olduğu gibi yapıştırmıştı. Paşok bir yandan da morali bozulmuş şekilde, kimin umurunda Mir, Trud, May 4 şimdi diye aklından geçiriyordu. Fakat iş güç derdi sadece o heykellerden ibaret değildi. Geçenlerde işletmede toplantılar olmuş; insanlar, SSCB yi yıkmamak gerekiyor diyen fabrika sahibine bağırıp çağırmışlardı. Öte yandan Kovbasa Usta ayak uçlarına basarak Onu yıkan kimmiş acaba?! diye haykırdı. Aslında Paşok için ne kadar hızlı yıkılırsa o kadar iyiydi. Gerçi toplantılarda aklından geçenleri söylememişti. Zaten öyle yerlerde genellikle susardı. İş yok ama evde de duramazsın. Evde olsa olsa divana uza- 4) Mir, trud, may: Komünist sistemde, özellikle resmi kutlamalarda ve propaganda içeren tabelalarda kullanılan, Türkçe karşılığı barış, emek, mayıs olan slogan. 13

14 K A N K A L A R nıp, 2.30 m yükseklikteki alçak tavan sathında, sorti anında isabet alan sivrisineklerin arta kalanlarına bakarsın. Paşok biraz parmak uçlarına kalkınca oraya elleriyle kolayca ulaşıyordu. Bir de vitrinin arka cephesindeki aynada eski moda, mor yaldızlı kadehler arasından kendi yansımanı seyredip, mobilyanın tozunda parmağınla yollar çizebilirsin. Can sıkıntısı işte böyle bir şeydir. Kadehler, birkaç tabak ve birkaç bardak Evlerindeki bütün zücaciye işte bundan ibaretti. Galiba burada, vitrin camının arkasında çok olan bir tek şey vardı: Kitap Gıcırdayan kapaklarıyla kitaplık da yine diğerleri gibi eskimiş heyecanların mirasıydı. Şu büyük, katlanabilir sandalye de öyle Bir ayağı kırıldıktan sonra altına babası nedense URE nin (Ukrayna Sovyet Ansiklopedisi) 17. cildini koyuyordu. Kitaplar eskiydi. Babası çok önceleri almıştı. Şimdilerde kitap filan almazdı. Pavlo bu kitapların büyük kısmını -okumayı dört yaşlarında öğrendiği hesaba katılırsa- daha çocukluk yıllarında okuyup bitirmişti. Okunmamışlarına el atmak artık içinden gelmiyordu. Bazen de, özellikle akşamları, kitap dolabının kapılarını gıcırdatarak açar, içinden bir şiir kitabı alıp okurdu. Yoktu ki başka yapacak iş. Okumayı sevdiği Yesenin bile Pavlo ya gittikçe ağır geliyordu. Hele de kafa biraz dumanlıyken... Sanki okuduğu şiirin satırları üzerinde biraz daha yoğunlaşırsa bayılacakmış gibi gelirdi ona. Damarlarını mı keser, hapse mi vurur kendini? Nedir bilinmez. Ah hisli Pavlo! Ara sıra şiirin birkaç kıtasını yüksek sesle okuduğu olurdu. Ama ardından gözleri halının bir yerinde takılır ve derin bir sessizliğe gömülürdü. Duvarda çivili bir halı, halının arkasında ince, tek sıra tuğladan bir duvar ve duvarın ardında Zinayida Hnativna Orada, odasında sürekli bir şeylerle meşgul; takırdatıyor, gıcırdatıyor Fakat Pavlo nun odasından biraz yüksek ses çıksa o taraf hemen suspus. Pavlo, o vakit duvardaki halıya bakıp arka tarafta Zinayida Hnativna nın pancarımsı kulağını duvara yaklaştırdığını tahayyül ediyordu. Babası, Zinayida Hnativna için ısrarla ajan demekte haklı mıydı? Babası, onun bel- 14

15 P A V L O V O L V A Ç li bir şahsın - yani kendisinin, İvan Vasilyeviç in- peşine takılmış ispiyoncu, muhbir olduğunu söylerdi. Ancak Paşok bir yandan babasının takıntılarıyla alay ederken, öte yandan kendisini zavallı bir yalnızlığın kucağında hissedip de Beni böyle bırak git diyerek bir şarkıya başlasa Zinayida duvarın arkasından hemen... git gidebilirsen diye devam ederdi. İlerlemiş yaşına rağmen sahip olduğu müzik kulağı ve sesiyle Pavlo yu utandırırdı. Soprano muydu yoksa? Pavlo nun müzik kulağı yoktu. Askerlikten önce, Skorik ile iddialaşarak ortak kankaları, birinci blokta oturan Şarkıcı Vasya dan 5 müzik dersi almışlardı. Merdivenlerde veya kalorifer boşluklarında bir yerde konuşlanıp, parmak uçları kabarıncaya kadar bare basma ve akort öğrenmişlerdi. Vasya, Kültür Evi ndeki 6 çalgıcı arkadaşları ona böyle derlerdi, bıktığı zaman Ahali, tamam, benden bu kadar! Haydi, şimdi mola parçasını çalacağız! der, uzun parmaklarıyla tuttuğu sigarayı ta kaşına kadar götürerek gerinirdi. Ama bu günlerde Pavlo nun gözü gitar mitar görmüyordu. Geçenlerde olduğu gibi, Valyoha Derevyanenko ya rastlarsa belki o zaman olurdu. Bir keresinde Ben ile karşılaşmışlar; Valyoha ve Ben, garajların arkasındaki küçük pazar yerinin yanında çekirge sesleri eşliğinde bir gece konseri vermişlerdi. Pavlo nun hiç bir parçayı tam olarak çalmasını öğrenemediği gitarı dolabın üzerinde tozlanmıştı. Nadiren beşinci kattan Pavlo ya kadar dalgalanan ses, Skorik e aittir. Ta Vasya dan ders aldıkları zamanlarda öğrendikleri blat denen arabeskvâri, acıyla yoğrulmuş şarkıyı iki parmağıyla çalmayı deniyordur mutlaka. Fakat ses git gide daha nadir duyuluyor. Çünkü evlendi ve Krasna da bir yerlerde oturuyor. Vasya da taşındı. Bu tip şarkılar Bratko nun kapısından da sık sık süzülür. Kendisi Odesit, yani Odesalıdır. Onlara Odesit ismini takan kişi aslında Lyonya Dayı dır. İnce kaytan bıyıkları, esmerleş- 5) Vasya: Vasili adının kısa söylenişi. 6) SSCB ülkelerinde Halk Eğitim Merkezi işlevindeki yer. 15

16 K A N K A L A R miş kel kafası ile kendisi de bir Odesit tir: Adiesalıyım, merhaba, pa-ra-ru taç-taç!. Lyonya Bratko, İskra Fabrikası nın dökümhanesindeki işine giderken onu gören biri, orada kalın iş tulumu değil de hasır şapka ve çizgili ince pantolon giyildiğini sanır. Lyonya Dayı blokta oturanların en neşelisidir. Son zamanlara kadar Pavlo da İskra ya aceleyle giderdi. Altı yılı geride bırakmıştı. Altı yıl o fabrikanın kol duvarlarının içinde kalmıştı. Bu ise ona göre kafayı oynatmak için yeterli bir sebepti. Artık bir değişiklik yapması gerekiyordu ama nasıl? Kim bilir, belki de mahallenin öteki ucundaki eğri binadan, ya da arkadaş çevresindeki adıyla sarhoş binadan Yegor aceleyle işe gidiyordur. Aslında Yegor, onun adı değil, lakabı. Adı Oleg dir. Soyadı Yegorov olduğundan Yegor diyorlar. Pavlo onunla fabrikada tanışmıştı. Okulda yan sınıflarda okumuş olsalar da nedense yolları kesişmemişti. Bir Yegorov daha vardı; adı Joga ydı. Baturinli ydi. Yaşı onlardan biraz daha büyüktü. O da buralarda, Zeleniy Yar civarında oturuyordu. Evi, araba garajının gri çitlerinin hemen yakınındaydı, bahçesi ise Botanik Bahçesi nin duvarına kadar dayanırdı. Paşok ve Yegor daha geçenlerde Joga ya gitmişlerdi. Vagonka mahallesinden komşusu Maliy, Yegor u kafaya alır, ona Kadavra! diye bağırarak göğüs kafesinin altına ufaktan yumruk vururdu. Yegor gerçekten de çelimsiz, yeni yetme görünümlüydü. Aynı zamanda esprilidir de. Maliy den farklı olarak kitap okumayı sever. Ödlek ya da kalıpsız da denemez. Dün Kohut a şişeyle görünüveren o değil miydi? Hatta Pavlo yu bile şaşırtırdı zaman zaman. Mesela, Harizont un yanında, Supinniy in bir kankasının kafasına şöyle dirseğiyle gerisin geri öyle bir patlatmıştı ki, Pavlo nun tokadı tamamlamasına bile lüzum kalmamıştı. Çocuk, Garik in giriş kapısının önüne öyle bir serilmişti ki, sanki ezelden beri orada yatıyordu. Halkın Garik dediği yer, Harizon adlı yazlık sinemadır ve tam bir taşra usûlü oluşturmacı sanat örneğidir. Sıcak yaz gecelerinde burası çığlıklarla, küfürlerle inler; karanlıkta ışıldayan polis kokartları in- 16

17 P A V L O V O L V A Ç sanı ürpertirdi. Boş şişeler, Garik in arka sıralardan ön sıralarına, oradan da hoparlörlerin dibine kadar yuvarlanırdı. Şimdi buralar sessiz Burada ve yandaki futbol sahasının çimenlerinde Zeleniy Yarlı keçiler otluyor. Sinema ise birkaç yıldır âtıl Pavlo ya sorarsan, en son ne zaman sinemaya gittiğini hatırlamaz. Yegor ile genelde Mangal Bar da buluşurlar. Yegor un külahı, kış gelince kuruyup kalmış sapsarı bir ot demetine benzer. Şimdi oralarda dolanmaya başlamıştır bile. Pavlo da oraya gidecek gitmesine ama tereddüt ediyor. Sövüp sayıyor. Yapacağı huruç hareketine hazırlanırken seslere kulak veriyor. Bina girişi Paşok a işten daha fazla gına getirmeye başladı. Lyonya Dayı nın keli seyrek de olsa parlıyor; bayramın geldiği anlaşılıyor. Diğerleri yukarıdan aşağı, sağdan sola her zaman aynı, hayatları da aynı; çoğunlukla sıkıcı insanlar Emekli olana kadar yüksek fırınların dumanları altında hep aynı viteste çalışıp duruyorlar. Kaynaşıyorlar, bir yerlere sıvışıyorlar. Akşam olunca da evlere çekilip tabak, çanak raflarına yaslanırlar; tavalara, margarinlere yanaşırlar. Geceleri nereye baksan, pencerelerdeki perdeler margarin rengindedir. Gece biraz daha ilerlediğinde ise açık televizyonların mavimtırak ölüm loşluğu rengindedir. Evet, aynen böyledir. Orta sınıf işte! diye söyleniyor Paşok kendi kendine. Bu insanlar yıllardır kapıdan gri tavana bakarak çıkarlar, yine oraya bakarak girerler. Merdivenden yukarı çıkarlarken düşünceleri daha kasvetli, inerlerken daha neşelidir. Orta kesim Hâlbuki onun ilgisini hep başka türlü insanlar çekmiştir. Paşok un güzüne, son anda köşede asılı duran Yaşamak ne güzel! yazısı takıldı. Daha askere gitmeden önce Skorik in bir dostu olan Zahoda kazımıştı onu oraya. Paşok çıkıştaki aydınlığa doğru hareket etti. Gerçekten de yaşamak güzeldi, evet 17

18 K A N K A L A R Pavlo kendisinin hayallere ve hayalperestliğe yatkınlığını ne zaman keşfettiğini anımsamıyordu artık. Bir hayli zaman geçmiş olmalıydı. Galiba onun Yegor ile müşterek noktası da buydu. Açıkçası son zamanlarda hayalleri Pavlo nun sinirini bozmaya başlamıştı. Sebebi ise bütün bunların hayattaki belirsizliğin bir sonucu olmasıydı. Sanki hayalperestliğe müptela olmuşlardı. Talim alanındayken, ranzadayken askerlikten sonrası ona hep bir başka görünürdü. Askerlik sonrasına ait hayaller bir yumak olup güneşten bir parça gibi pırıl pırıl uzakta öylece dururdu. Ya şimdi? Altı yıldır binanın üçüncü katındaki babasının dairesinde yaşamaktaydı. Nedense o güneş pırıltısından eser yoktu. Doğrusunu söylemek gerekirse anne babasıyla bir çatı altında yaşamıyor, sadece geceliyordu. Bazı geceler eve bile gelmiyordu. Geçen hafta mesela Dmitrivskiy de bir kız arkadaşına gitmişti. Üzerinde ev kıyafeti vardı. Ertesi gün terliklerle işe gitmek zorunda kalmıştı. Hadiseler dersen, Paşok un hayatında pek çoktu ama onun yaşam içindeki konumunu etkileyen tek bir hadise yoktu. Ne yapsan, nereye varsan her sabah gideceğin yer aynı: Kereste biçen elektrikli bıçkı makinelerinin sürekli zırıldadığı ve hoparlörlerden Sergovanstsev in anonslarının duyulduğu İskra Fabrikası nın nizamiye kapısı Paşok un üzerindeki ordu malı pantolon ve botlar zamanla sıçrayan boyalardan tanınamıyordu artık. Nasıl boya sıçramasın? Paşok boyacıydı. Bir elemanı olarak çalıştığı sanat tasarım takımı, fabrikanın her yerinde, hatta dışında bile çalışıyordu. Gerçi burada sanat kelimesi biraz üst perdeden söylenmiş bir sözdü. Mesela, Valik Karpov Dayı kaç kuruş eder acaba? He-he! derdi Karpov Dayı, 1 Mayıs sembolünün güvercinini yaparlarken. Urrupinsk liyiz oğlum ne de olsa! diyerek kendini gaza getirse de güvercinin kanatlarını asimetrik çıkarmıştı. Karpov un ucubesini sonradan diğer elemanlardan İgor düzeltmek zorunda kalmıştı. 18 2

19 P A V L O V O L V A Ç Paşok baharın tezkeresini alıp dönerdi. Yegor da öyle Kazakistan steplerinde geçen uzun askerlik yıllarını kısaca şu sözcüklerle özetliyordu: Jopa! Allahümme ente Rabbi, La ilaha illa Bismillahi Yegor bu sözlerle askerdeki aşçı Çeçen Hasan ı taklit ediyordu. Yine daha geçenlerde mahallelerinde âniden ortaya çıkan Cebrail e de bunları anlattı. Cebrail, arkadaşının matraklıklarına gülüyordu. Bu adam, 54. Market civarında oturan eski eşinin elinden küçük oğlunun kaçırılması konusunda yardım etmeleri için kendilerini ikna etmeye çalışıyordu. Kendilerine iyi para ödeyeceğini vaat ediyor; silah, limon 7 ya da Dağlık Karabağ dan getirdiği başka bir şeyi verebileceğini söylüyordu. Paşok Düşüneceğim dedi. Gitsin kendine daha acemi bir zenci bulsun diye geçirdi içinden. O zaman Cebrail ile dostça birer içki yuvarlamışlardı. Birbirlerini gördüklerinde yine aynıdır muhabbetleri. Paşok askerlikten kalan tören elbisesinin pantolonunu işte giymişti. Kep ve yakalarında muhabereci olduğunu belirten yıldırım işaretli ceket ise babasının naftalin kokulu eski moda elbiselerinin arasında duruyordu. İşte, hayat böyle; naftaline karışıp gidiyor. Baba evi de binanın girişi gibi, avlu gibi, iş gibi Paşok u sıkıyordu. Gırtlağını sıkıyordu. Ancak en sıkıcı olanı, kendisinin yaşam şekliydi. Paşok ara sıra bir yerlere gitmenin, bir şeyler öğrenmenin olanları daha cazip hale getireceğini düşünüyordu. Ama nereye gidebilirdi? Sanat okuluna girememişti, ancak şimdi buna şükrediyordu. Kendisinin sanatçılık hayatına hevesi yavaş yavaş sönmüştü. Paşok un tarihçe-i hayatının o sayfalarını, olsa olsa aynı lebalep kitaplık gibi komodinin üzerindeki bir demet fırça ve kuruyup taşlaşmış guvaj boyalar hatırlatabilirdi. Fena da çizmezdi hani. Yürüyen bir pergeli hatırlatan resim ve çizim öğretmeni, uzun boylu, dik Vitaliy Tarasoviç ile binanın önünde her karşılaştıklarında, sorgulayan bakışlarını gözlerine dikerdi: Sulu boya sağlam karakalem ister, diye dokundururdu sehpaların arasında salınırken. 7) Limon: Ukrayna nın 1990 lı yılların başlarında SSCB den sonraki ilk yıllarda yaşadığı ağır ekonomik sıkıntıları hatırlatan para kupürü 1 Milyon Kupon un halk arasındaki adı. 19

20 K A N K A L A R Sanat okulu o kadar eskilerde kalmış ki, inanası gelmiyordu. Aslında Tarasoviç hiç de kötü biri değildi ama Paşok onu her gördüğünde tedirgin olup çarçabuk oradan uzaklaşırdı. Hem ne konuşacaktı onunla; sulu boya mı? Onun artık bu konulara karnı toktu. Paşok un müspet ilimlere de muhabbeti yoktu. Tarih Fakültesi ni seçen çoktu. Hem elindeki 5 Numaralı Gece Okulu ndan aldığı motor diplomasıyla Paşok un orada işi neydi? Geriye dil bölümü kalmıştı. O da Paşok için pek cazip değildi. Bir yandan balkonda sigarasını tellendirirken, bir yandan da Zeleniy Yar daki, zirvesindeki paratoner kuleden, İvanov a kadar ufuklarda gözlerini gezdirerek, burgu burgu öbeklenen bulutların ve baca dumanlarının kapladığı gökyüzünün altındaki şehri hayal etti. Hey gidi yıllar Aslında hayale lüzum yok. İvanov un arkasında Jılmasiv 8, Krasna ve Paşok un askerlikten önce, lise ikiyi bitirip okulu bırakma kararını almasının ardından nizamiyesinden iki yıl girip çıktığı motor sanayi fabrikası var. Zeleniy Yar dan sonra Zeleniy ilçesi vardır. Çok büyüktür. Zeleniy Yar sırtlarından başlar ve ta Zaporijstal Demir Çelik Fabrikası nın fırınlarına ve uzaktan yere kapatılmış kovaları andıran pembe soğutma kulelerine kadar uzanır. Daha da ileride merkez cadde, tabii ki Lenin Caddesi var. Bu cadde -Paşok un da ilkokul sıralarında iyi bellediği için bundan emindir- Avrupa nın en uzun caddesidir. Bu caddenin iki tarafındaki meskûn kısma ise Tsentr 9, ya da çevre köylerin tabiriyle şehir denir. Zeleniy Yar da özel mülk niteliğinde evler ve bahçeler vardır. Bahar şehre sanki buradan gelir. Sanki hiç beklenmedik bir anda dallar vişneye durur, tepeler ve yamaçlar bulutları üzerlerine örtünmüşlercesine beyazlara bürünürler. Paşok un Zeleniy de işi olmaz. Olsa olsa Yegor ile kankalarla felekten bir gece çalmak için ot bulma amacıyla buralara takılırlar. Paşok kendisini hiçbir şekilde ot müptelası saymıyor 8) Jılmasiv: Toplukonutlar. 9) Tsentr: Merkez, şehir merkezi. 20

21 P A V L O V O L V A Ç ama yine de bazı akşamlar ağzı içtikleri otlardan çatır çatır kurumuş halde eve döndüğü oluyordu. İşte böyle, boş işler... Geçenlerde Hans ile birer ot sarıp içmişlerdi. Paşok ısmarlamıştı. Hans ın gülme krizi tutmuştu. İneceği durağa varıncaya kadar gülmüştü, eve varınca da gülmeye devam etmişti. Zavallı anne babası korkudan ambulans bile çağırmışlardı. Yegor ile Paşok bu gülüş şeklini ironiyle kan damarlarda sıkışıyor şeklinde tabir ederlerdi. İroniyle, çünkü buralarda kan kelimesinin n si ince söylenmez. Yegor ve Paşok bunu söylerken -Krıviy Rih te miydi- bir yerde okudukları uyuşturucu bağımlılığı konulu bir yazıdan alıntı yaparak alay ediyorlardı. 10 Paşok odasını iyi ki zamanında havalandırmıştı. Zaten babasının kızması için yeterli sebebi vardı. Akşam eve geç gelmişti. Odasında sabah bile alkol kokuyordu. İyi ki kankalarından gelen olmamıştı o sırada. Zaten anne babası, özellikle de kendisinin bu kopuşlarından sonra arkadaşları hakkında iyi düşünmüyorlardı. Onları maganda olarak kabul ediyorlardı. Hatta kendisini diğerlerinden farklı tutuyorlar ve Paşok un kapısını çalarsa hemen kulak kesiliyorlar ve havayı kokluyorlardı. Yegor un her ziyaretinden sonra annesi iç geçirerek Ne yazık ki iyilerle arkadaşlık etmiyor diye hayıflanırdı. Bunları söylerken burnunun delikleri küçülürdü. Arkadaşlık edeceği iyi çocukların anneleri de kendisini güvenilmez bulabileceklerini aklından geçirse de bu konuda annesine bir şey diyemezdi. Annesi bugün gece vardiyasından dönüyordu. Babası ise öğleyin nöbete çıkacak olmalıydı. Bastonu yerinde olduğuna göre demek ki babası evdeydi. Baston koridorda dururdu. Paşok bazen ayakkabılarını giyerken ona takılır ve siyah baston gürültülü bir sesle yere düşerdi. İçinden fırlatıp atmak geçerdi onu. Babası, bastonuyla gerçekten bir bekçiye benziyordu. Ancak onun bekçiliği, şartların zorlaması sebebiyleydi. Babası hastalığına kadar meslek 10) Kan sözcüğünün Ukraynacadaki karşılığı krov, Rusçası ise yine krov dur ve v sesinden sonra gelen inceltme işaretiyle ses ince seslendirilir. Romanın kahramanları gazetecinin Rusça telaffuzu ile alay etmektedirler. 21

22 K A N K A L A R yüksek okulunda baş ustaymış. Zaten fotoğraflardaki o adamın, bir entelektüeli, hatta bir yazarı andıran aydın bir siması vardı. Yazar olmak da istemişti gençliğinde. Hristya Nine ve dayıları anlatırlardı bunu. Ama Paşok babasının bu haline yetişememişti. Babasını, ya işini kaybetmiş, ya hastanelerde, ya da bekçiyken hatırlıyordu. Bundan dolayı babasının şimdiki durumu, biteviye hoşnutsuz görünüşü ve bastonu Paşok un içini kasvetle dolduruyordu. Pavlo ya göre onun bu hali babasına hiç yakışmıyordu. Aralarında maganda olmayan biri varsa o da Yura Boyko ydu. Onunla çocukluktan beri arkadaşlardı. Kendi ailesinin oturduğu Çarivniy köyündendir. Yura birkaç yıl önce, başını dondurucudan çıkmış tavuk misali yana atarak Şiir yazıyorum demişti belli belirsiz. Dalgalar vuruyor, bronzlaşmış bedenleriyle voleybol oynayan grubun topundan tok sesler geliyordu. O zamandan bu yana Yura, Pavlo nun gözünde istisnai bir statüye bürünmüştü. Çünkü Pavlo, mıntıkalarında Yura nınki gibi bir merak sahibine henüz rastlamış değildi. Gerçi Pavlo askerlik zamanlarında, sıcak bir Kırım yazında canlı bir şaire rastlamıştı. Ancak o Kiev liydi. O favorileri kazınmış esrarengiz adam masadaki mezeler ve votka tekleri kadar hızlı bir şekilde binlerce yıl diliminde seyahat ediyordu. Anlattıklarına göre Ori-Greçko ekenler, tekerleği yeryüzünde ilk kullananlarmış. Hatta Haliliyeli Hz. İsa Galiçya lıdır. İspanya daki Hatka kenti de bir rastlantı olmasa gerek. 11 Paşok yarı açık, ağır göz kapaklarıyla bir karşısında duran ikonavâri portreye bakıyor, bir İspanya daki kenti düşünüyordu. Ancak en çok da ne kıyakmış şu akortculuk 12 diye düşünüyordu. Meğer bizim şair karateci, yazları Moldova da bağ bekçiliği yapar, kışları Yalta nın en güzel otellerine postu serip, nefis istavrit eşliğinde sisli denize bakarak şiirler yazarmış. 11) Ukrayna dünyanın merkezidir babındaki Ukrayna nın hamasi muhabbetleri anlatılmaktadır: Ukraynacada toprağı işleyen anlamındaki Ori adı Ari ırkına, karabuğday anlamındaki greçko Antik Yunan a, Haliliye adı Ukrayna topraklarındaki Galiçya ya işaret etmektedir. Yine Ukraynacadaki ev anlamındaki hatka kelimesi de İspanya daki kent ismi ile ilişkilendirilmeye çalışılır. 12) Şairin hayat şekli 22

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN MUTLU HAFTALAR Emrah&Elvan PEKŞEN ilkok BÜYÜK HARFLERIN KULLANIMI Emir Defne Özel isimlerin ilk harfleri büyük yazılır. Cesur Yumak Nevşehir Japon Azerbaycan Ağrı Dağı Anıtkabir Cümleler her zaman büyük

Detaylı

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN MUTLU HAFTALAR Emrah&Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok BÜYÜK HARFLERIN KULLANIMI Emir Defne Özel isimlerin ilk harfleri

Detaylı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı AÇIKLAMALAR 1. Soruların cevaplarını kitapçıkla birlikte verilecek optik forma işaretleyiniz. 2. Cevaplarınızı koyu siyah ve yumuşak bir kurşun kalemle

Detaylı

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK Bir çocuk varmış. Eşyalarını toplamaktan hiç hoşlanmazmış. Bir gün yerlerde atılı duran eşyalar, aralarında konuşuyorlarmış. - Sen neden hala buradasın. Bu saatte

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN .com Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok benim kahraman dedem Kelimeleri zıt

Detaylı

Samed Behrengi. Püsküllü Deve. Çeviren: Songül Bakar

Samed Behrengi. Püsküllü Deve. Çeviren: Songül Bakar Samed Behrengi Püsküllü Deve Çeviren: Songül Bakar Samed BEHRENGİ Azeri asıllı İranlı yazar Samed Behrengi, 1939 da Tebriz de doğdu. Öğretmen okullarında öğrenim gördükten sonra Tebriz Üniversitesi İngiliz

Detaylı

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam VARLIKLARIN ÖZELLİKLERİNİ BELİRTEN KELİMELER yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam şu otobüs birkaç portakal Yuvarlak masa : Yuvarlak sözcüğü varlığın biçimini bildiriyor. Yeşil erik : Yeşil sözcüğü

Detaylı

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. 1. Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. Sence, farklı insanların, farklı tanımlar yapmasına

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI T105004 ADI SOYADI NOSU UYRUĞU SINAV TARİHİ ÖĞRENCİNİN BÖLÜM Okuma Dinleme Yazma Karşılıklı Konuşma Sözlü Anlatım TOPLAM

Detaylı

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Aşağıdaki şiiri okuyunuz. Soruları cevaplayınız. OKULUMUZ Her yerden daha güzel, Bizim için burası. Okul, sevgili okul, Neşe, bilgi yuvası. Güzel kitaplar burda, Birçok arkadaş burda, İnsan nasıl sevinmez,

Detaylı

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN .com Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Adı-Soyadı:... Önce kelimeleri tek

Detaylı

* Balede, ayak parmakları ucunda dans etmek. [Ç.N.] ** Balede, ayaklarını birbirine vurarak zıplamak; antrşa şeklinde okunur. [Ç.N.

* Balede, ayak parmakları ucunda dans etmek. [Ç.N.] ** Balede, ayaklarını birbirine vurarak zıplamak; antrşa şeklinde okunur. [Ç.N. New York ta bugün kar yağıyor. 59. Cadde deki evimin penceresinden, yönetmekte olduğum dans okuluna bakıyorum. Bale kıyafetlerinin içindeki öğrenciler, camlı kapının ardında, puante * ve entrechats **

Detaylı

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 27.03.2017 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu.

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu. İÇİNDEKİLER Yine Yeni Komşular 7 Korsanlar Ninjalara Karşı 11 Akari 21 Tükürme Yarışı 31 Mahallede Huzursuzluk 39 Korsanların Yasaları 49 Yemek Çubukları ve Terli Ayaklar 56 Korsan Atlet 68 Titanların

Detaylı

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan Karganın Rengi Siyah! Siyah mı? Evet Emre, siyah. Kara değil mi? Ha kara, ha siyah Cenk, bence kara ile siyah arasında fark var. Arkadaşım Cenk le hâlâ aynı şeyi, kargaların rengini tartışıyoruz. Galiba

Detaylı

Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.

Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir. A.SÖZCÜKTE ANLAM GERÇEK (TEMEL) ANLAM Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.

Detaylı

Administrator tarafından yazıldı. Çarşamba, 27 Temmuz :46 - Son Güncelleme Cuma, 19 Ağustos :53

Administrator tarafından yazıldı. Çarşamba, 27 Temmuz :46 - Son Güncelleme Cuma, 19 Ağustos :53 Selim Çürükkaya / Yeni yazdığım kitaba bir isim arıyordum. Gece uyumadan önce düşünüyordum. Susmak kelimesi üzerinde yoğunlaşıyordum. Dalmışım Kendimi bir bahçede buldum. Hava sıcaktı; çiçekler açmış,

Detaylı

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları RAPUNZEL Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş. Bir gün pncereden komşu evin bahçesindeki

Detaylı

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR 4-10 Nisan: Polis Haftası 7-13 Nisan: Dünya Sağlık Günü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 23 Nisan'ı içine alan hafta: Dünya Kitap Günü T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM

Detaylı

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67) KOCAER 1 Tuğba KOCAER 20902063 KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA... Hepsi için teşekkür ederim hanımefendi. Benden korkmadığınız için de. Biz ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya...

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir.

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir. ZAMİR (ADIL) Kitapları dolabın diğer rafına koyalım. Bunları dolabın diğer rafına koyalım. Yukarıdaki cümlelerde koyu yazılmış sözcükleri inceleyelim: ilk cümlede "kitap" sözcüğü bir varlığı kar şıladığından

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir. SIFATLAR 1.NİTELEME SIFATLARI 2.BELİRTME SIFATLARI a)işaret Sıfatları b)sayı Sıfatları * Asıl Sayı Sıfatları *Sıra Sayı Sıfatları *Üleştirme Sayı Sıfatları *Kesir Sayı Sıfatları c)belgisizsıfatlar d)soru

Detaylı

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir. Çeviri Deniz Hüsrev Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir. 5 6 BİRİNCİ BÖLÜM Hayatınızı elinizden alınıp klozete atılmış, ardından da üzerine

Detaylı

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin kökünden kahverengi, pırıl pırıl bir şerit uzanıyordu.

Detaylı

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK Betül Tarıman UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK YARATICI OKUMA DİZİSİ Şiir Resimleyen: Yasemin Ezberci Yaratıcı Okuma Dosyası: Nilser Utku 2 BASIM Betül Tarıman UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK Resimleyen: Yasemin Ezberci

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir? ALTIN BALIK Bir zamanlar iki balıkçı varmış. Biri yaşlı, diğeriyse gençmiş. İki balıkçı avladıkları balıkları satarak geçinirlermiş. Bir gün yine denize açılmışlar. Ağı denize atıp beklemeye başlamışlar.

Detaylı

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

C A NAVA R I N Ç AGR ISI C A NAVA R I N Ç AGR ISI Canavar, canavarların hep yaptığı gibi, gece yarısından hemen sonra çıktı ortaya. Geldiğinde Conor uyanıktı. Kısa süre önce bir kâbus görmüştü. Herhangi bir kâbus değil- di bu;

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK Geçen gün amcam bize koca bir kutu çikolata getirmişti. Kutudaki çikolataların her biri, değişik renklerde parlak çikolata kâğıtlarına sarılıydı. Mmmh, sarı kâğıtlılar muzluydu,

Detaylı

MATBAACILIK OYUNCAĞI

MATBAACILIK OYUNCAĞI Resimleyen: Özlem Isıyel Yiğit Bener MATBAACILIK OYUNCAĞI ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Roman 1. basım Yiğit Bener MATBAACILIK OYUNCAĞI Resimleyen: Özlem Isıyel cancocuk.com cancocuk@cancocuk.com Yayın Koordinatörü:

Detaylı

Bir Ayakkabı Hikayesi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Bir Ayakkabı Hikayesi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Bir ayakkabıyım ben, küçük kırmızı ve oldukça şirin. Gülmeyin gerçekten şirinim, inanmazsanız resmime bakın. Dün usta parmaklar son şeklimi verdi bana. Her şeyimle mükemmel olduğumu da konuştu ustalar

Detaylı

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar. Edatlar (ilgeçler) Tek başına bir anlam taşımayan, ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir.edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok kullanılan edatlar

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN 2011 PAZARTESĐ SAAT- 07:42 Sahne - 1 OTOBÜS DURAĞI Otobüs durağında bekleyen birkaç kişi ve elinde defter, kitap olan genç bir üniversite öğrencisi göze çarpar. Otobüs gelir

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır 1. Bölüm Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır Savaşı nın hikâyesidir. Diğer adıyla ona Akşam Yemeği Savaşları da diyebiliriz. Aslında Hayalet Avcıları III de diyebiliriz, ama açıkçası

Detaylı

TEK TEK TEKERLEME. Havada bulut Sen bunu unut

TEK TEK TEKERLEME. Havada bulut Sen bunu unut Havada bulut Sen bunu unut 8 TEK TEK TEKERLEME Öğrendiğim ilk tekerlemeyi hatırlamıyorum ama; çocukluğuma dönüp, baktığımda onlarca tekerleme arasından ikisinin öne çıktığını çok net görüyorum. Bir tanesi,

Detaylı

NİŞANTAŞI AKADEMİ MART AYI AYLIK BÜLTENİ YILDIZLAR SINIFI

NİŞANTAŞI AKADEMİ MART AYI AYLIK BÜLTENİ YILDIZLAR SINIFI NİŞANTAŞI AKADEMİ MART AYI AYLIK BÜLTENİ YILDIZLAR SINIFI GÜNLERİMİZ PAZARTESİ (OYUNCAK GÜNÜMÜZ) SALI (KİTAP GÜNÜMÜZ) ÇARŞAMBA (PAYLAŞIM GÜNÜMÜZ) PERŞEMBE (GÖSTER ANLAT GÜNÜMÜZ) CUMA (GEZİ GÜNÜMÜZ) BELIRLI

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu İgi ve ben Benim adım Flo ve benim küçük bir kız kardeşim var. Küçük kız kardeşim daha da küçükken ismini değiştirdi. Bir sabah kalktı ve artık kendi ismini kullanmıyordu. Bu çok kafa karıştırıcıydı. Yatağımda

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

ANLATIM BOZUKLUKLARI

ANLATIM BOZUKLUKLARI ANLATIM BOZUKLUKLARI 1. Dün beklenmedik bir sürprizle karşılaştık. Gereksiz Sözcük Kullanımı 2. Yoğun sis sayesinde kaza yapmışlar. Sözcüğü Yanlış Anlamda Kullanma 3. Trafik kazasında yaralananlara başınız

Detaylı

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır. .com Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır. ilkok 2/... Sınıfı Türkçe Dersi Değerlendirme Sınavı Adı-Soyadı:... Yaşayabilmek için oksijene ihtiyaç vardır. Oksijen sayesinde karadaki

Detaylı

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır.

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır. İÇ - AĞAÇ EV SALONU - GÜNDÜZ Salon kapısının altından içeri bir mektup süzülür. mektubu almak için koşar. zarfı çevirir, üstünde yazmaktadır. Oo, posta gelmiş! Hey,, bu sana! mektubu omzunun üstünden fırlatır.

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

Dekorasyona dair Küçük Sırlar

Dekorasyona dair Küçük Sırlar Dekorasyona dair Küçük Sırlar Sanat yönetmeni Pelin Aksu ile Küçük Sırlar dizisi için yaratılan evlerden birinde buluştuk. Çoğu zaman özenerek izlediğimiz yaşam alanlarının hikâyelerini öğrendik ve kendi

Detaylı

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY Dan Gutman Resimleyen Jim Paillot Emma ya Öğle Yemeği Balık Pizza Browni Süt 6 7 8 İçindekiler 1. Ben Bir Dahiydim!... 11 2. Bayan Cooney Şahane Biri... 18 3. Büyük Kararım...

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer Edwina Howard Çeviri Elif Dinçer 4 Bölüm Bir Herkes aynı şeyi söyler: Jeremy türünün tek örneğidir. Herkes böyle söyler işte. Şey, öğretmenimiz Bay Buttsworth dışında herkes. Ona göre Jeremy başına bela

Detaylı

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi BÝRÝNCÝ BÖLÜM 1 Dünya döndü Son ders zili çalýnca tüm öðrenciler sevinç çýðlýklarý atarak okulu terk etti. Ýkili öðretim yapýlýyordu. Sabahçýlar okulu boþaltýrken, öðleci grup okula girmeye hazýrlanýrdý.

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

Çok Mikroskobik Bir Hikâye Çok Mikroskobik Bir Hikâye ÜMMÜŞ PÖRTLEK İlköğretim Okulu nda sıradan bir ders günüydü. Eğer Hademe Kazım, yine bir gölgelikte uyuklamıyorsa, birazdan zil çalmalıydı. Öğretmenimiz, gürültü yapmadan toplanabileceğimiz

Detaylı

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN .com Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN ilkok Adı-Soyadı:... Yukarıdaki resmi inceleyelim. Sonrasında aşağıdaki yönergelere göre, çocukları numaralandıralım ve soruları cevaplayalım. Deniz

Detaylı

Ali VAROL'un Blog Sitesi

Ali VAROL'un Blog Sitesi Ali VAROL'un Blog Sitesi Ali Varol, farklı alanlara ilgi duyan, becerileri ve çalışkanlığıyla kendine daima yeni uğraşılar edinen farklı bir kişilik. Onun uğraşı alanlarından biri de arıcılık. Bu yazıda

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΕΘΝΙΚΗΣ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM

Detaylı

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem YALNIZ BİR İNSAN Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem öyle sonunda hep iyilerin kazandığı, kötülerin cezalandırıldığı veya bir suçluyu bulmak için

Detaylı

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken Engin Deniz İpek 21301292 Üniversite Üzerine Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken formüllerden ya da analitik zekayı çalıştırma bahanesiyle öğrencilerin önüne

Detaylı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz PROF. DR. 133 Prof. Dr. Alaattin AKÖZ SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Hiç unutmadım ki! Akademik olarak hem yüksek lisans, hem de doktora

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır: EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM EDATLAR Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır: 1-GİBİ Cümleye benzerlik, eşitlik,

Detaylı

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή: ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΓΙΔΤΘΤΝΗ ΜΔΗ ΔΚΠΑΙΓΔΤΗ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ ΜΑΘΗΜΑ: ΣΟΤΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: A ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011

Detaylı

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe BARIŞ BIÇAKÇI 1966 da Adana da doğdu. Hüseyin Kıyar ve Yavuz Sarıalioğlu ile birlikte Ocak 1994 ve Ekim 1997 de iki şiir kitabı yayımladı. İletişim Yayınları nca

Detaylı

Ö. Ç. BİLFEN ANAOKULU 6 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI

Ö. Ç. BİLFEN ANAOKULU 6 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI 03.11.2014 PAZARTESİ Ö. Ç. BİLFEN ANAOKULU 6 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI SERBEST ZAMAN ETKİNLİĞİ: Çocuklarla selamlaşıldı. Müzik eşliğinde öğretmenin yönergelerine uygun ısınma hareketleri yapıldı.

Detaylı

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire annesi öldüğü zaman çok üzüldü. Simbegwire ın babası, kızıyla ilgilenmek için elinden gelenin en iyisini yaptı.

Detaylı

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Sizi tanıyabilirmiyiz? 1953 Söke doğumluyum. Evli, 2

Detaylı

Murat Çelebi 2. - şiirler - Yayın Tarihi: 28.5.2015. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Murat Çelebi 2. - şiirler - Yayın Tarihi: 28.5.2015. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 28.5.2015 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Doğukan Türkekul Akgün TURK 102-1. Seda Uyanık. Tarih: 25.09.2014. Başlık: Budapeşte Gezi Notlarım. Budapeşte Gezi Notlarım

Doğukan Türkekul Akgün TURK 102-1. Seda Uyanık. Tarih: 25.09.2014. Başlık: Budapeşte Gezi Notlarım. Budapeşte Gezi Notlarım Doğukan Türkekul Akgün 21302032 TURK 102-1 Seda Uyanık Tarih: 25.09.2014 Başlık: Budapeşte Gezi Notlarım Budapeşte Gezi Notlarım Lise yıllarımdan beri arkadaşımla her yaz beraber tatile gitme planı yapar

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak) ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak) Enerji Tasarrufu Haftası (Ocak ayının ikinci haftası) GÜNE BAŞLAMA ETKİNLİKLERİ Oyun

Detaylı

Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci

Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci Bir Kız Bara Girer Ve... Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci 4 Bir Kız Bara Girer Ve... Bütün kadınlar bir iç çamaşırından çok fazla şey beklememeleri gerektiğini bilirler. Çok seksi olmak istiyorsanız,

Detaylı

1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır.

1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır. 1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır. Cümlesinde altı çizili kelimenin zıt anlamlısı hangi cümlede vardır? 1. A. Bugün çok çalıştım. 2. B. Akşamları az yemek yemeliyiz. 3.

Detaylı

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer, Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer, DEŞŞET ORMANI, YARATIKKÖY Anneciğim ve Babacığım, Mektubunuzda sevgili bebeğinizin nasıl olduğunu sormuşsunuz, hımm? Ben gayet iyiyim, sormadığınız için

Detaylı

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ ADALET ve CESARET ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 24 3 Sertifika no: 14452 Uğurböceği

Detaylı

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış; Yemek Temel, Almanya'dan gelen arkadaşı Dursun'u lokantaya götürür. Garsona: - Baa bi kuru fasulye, pilav, üstüne de et! der. Dursun: - Baa da aynısından... Ama üstüne etme!.. Ölçüm Bir asker herkesin

Detaylı

Söyle, üzmesinler onu. Ele güne muhtaç olmasın. Hâlâ sigara. Çünkü gücüm var biraz daha.

Söyle, üzmesinler onu. Ele güne muhtaç olmasın. Hâlâ sigara. Çünkü gücüm var biraz daha. BULUŞMA Deniz kenarında bir lokantadayız. Görüşmeyeli uzun zaman oldu. İnternetten birkaç fotoğraf. Hepsi bu. Seni buraya çağırmakla iyi mi ettim? Galiba bundan hiçbir zaman emin olamayacağım. Karşımda

Detaylı

Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi

Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi Yüksekova ve Cizre nin il yapılacağı duyuldu, 70 küsur ilçe Ben de istiyorum diye ayağa kalktı. Akhisar, Tarsus, Nazilli, Alanya,

Detaylı

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK? DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER SERBEST ZAMAN YAPTIK? Çocuklara sporun önemi anlatıldı ve her sabah spor yaptırıldı. Çocuklar ilgi köşelerinde öğretmen rehberliğinde serbest oyun

Detaylı

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Hafta Sonu Ev Çalışması YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Zaman adlı ölümsüz bir dev vardı. Bir gün Zaman, Yıl Dede'yi dört kızıyla birlikte yeryüzüne indirdi. Kızlar, yeryüzünü çok sevdiler. Hepsi bir yana dağılıp

Detaylı

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ BU AY HANGİ KAVRAMLARI ÖĞRENECEĞİZ? Hızlı-Yavaş Ön-Arka Sağ- Sol BEYİN FIRTINASI YAPALIM Büyüdüğünde hangi mesleği seçeceksin ve nasıl bir yerde yaşayacaksın? Bir gemi olsaydın nerelere giderdin? Neler

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 162 DÜRÜSTLÜK VE DOĞRULUK ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 5523 99 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın

Detaylı

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamını sağlayan kelime sıfat değildir? A) Kaç liralık fatura kesilecek? B) Oraya gidip de ne iş yapacaksın? C) Ne kadar güzel konuşuyor

Detaylı

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını

Detaylı

Aşşk Kahve ve Laduree

Aşşk Kahve ve Laduree Aşşk Kahve ve Laduree Daha önce adını çok duyduğum; ama bir türlü gidemediğim Aşşk Kahve ye nihayet gitmeyi kafaya koydum. Hafta sonları sahil yolu çok kalabalık olduğundan eşimi ikna edip o yola sokamıyordum.

Detaylı

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI TEMEL EĞİTİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMI - 2012. PAMUK ŞEKERİM I (Kavram Eğitimi Kitabı)

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI TEMEL EĞİTİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMI - 2012. PAMUK ŞEKERİM I (Kavram Eğitimi Kitabı) T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI TEMEL EĞİTİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMI - 2012 PAMUK ŞEKERİM I (Kavram Eğitimi Kitabı) ANKARA 2012 BAŞLARKEN Okul öncesi yıllar çocukların örgün eğitime başlamadan

Detaylı