Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 31 Rifâîlik Serisi: 7

Transkript

1

2

3

4 Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 31 Rifâîlik Serisi: 7 Kisvenâme Ali Sâbit el-maârifî Yayına Hazırlayan: Kahraman Özkök ISBN: Baskı: Ekim, 2015 Kapak Tasarımı: Togay Kazım Ataç Sayfa Düzeni: Revak Kitabevi Baskı & Cilt: Step Ajans Matbaacılık Ltd. Şti. Göztepe Mah. Bosna Cd. No:11 Mahmutbey-Bağcılar, İstanbul Tel: stepajans@stepajans.com Matbaa Sertifika No: Besmele: Bismillâhirrahmânirrahîm Seri Levhası: Yâ Hazret-i Ebu l-alemeyn eş-şeyh es-seyyid es-sultân Ahmed er-rifâî Ön kapakta: Maârifî şeyh gülü. Arka kapakta: Fethü l-maârif hazretlerinin mühürü. (Hattat Mahmud Şahin) Adres: Aziz Mahmut Hüdayi Mahallesi Tepsi Fırın Sokak. Şifa Apt. 12/3 Üsküdar, İstanbul Tel: Fax: info@revakkitabevi.com

5 KİSVENÂME Ali Sâbit el-maârifî Yayına Hazırlayan Kahraman Özkök Revak Kitabevi İstanbul, 2015

6 İçindekiler Takdim / i I. Sadeleştirilmiş Metin Giriş / 3 1. Tâc-ı Şerîf / 7 2. Gül Mühürü / Saç / Hırka / Destegül / Tennûre / Şed / 33 II. Fethü l-maârif Hazretlerinin Daha Önce Yayınlanmamış Nutukları {1} Arz-ı hâl eyleyüp âlem tesellî alur gider / 45 {2} Şimdi ben bir aşka düşdüm çağırıram dos[t] dos[t] / 46 {3} Allâh diyelim kardaş Mevlâ diyelim pîrdaş / 47 {4} Bugün ben Hakk la oldum gayrısına elvedâ / 48 {5} Gel ey kardaş-ı tarîkat-i Hakk olasın nefsinden halâs / 49 {6} Gel tâlib olan Hakk a nedir bu nutk anı anla / 50 {7} Gel berû bir haber söyle irdin mi azîz Mevlâ ya / 51 {8} Çün benimle sevdicegim ahd [ü] mîsâk eyledin / 52 III. Orijinal Metin (Transkripsiyon) / 53 Ekler (Fotoğraflar) Rifâî Maârifî Tâc-ı Şerîfi / 93 Maârifî Tâcının Üstten Görünümü / 94

7 Maârifî Tâcının Destarsız Görünümü /94 Şeyh Gülü /95 Maârifî Maârifî Derviş Gülü /95 Şeyh Hırkası / 96 Destegül / 96 Şedler / 96 Önü Açık Tennûre / 97 Entari Tarzında Tennûre / 97 Hz. Fethü l-maârif e Ait İntisap Sancağı / 98 Hz. Fethü l-maârif e Ait Mihrap Sancakları / 99 Hz. Fethü l-maârif in Sandukasının Eski Hâli / 100 Hz. Fethü l-maârif ve Hz. Ali Sâbit in Sandukaları / 100 Hz. Sâbit in Hanımı Enîse Hanım, Oğlu Ahmed Sayyâd Efendi, torunu Hasan Tâsin Efendi nin Sandukaları / 101 Türbedeki Sandukaların Bugünkü Hâlinden Kesit / 101 Kartal Maârifî Âsitânesi Cumhuriyet in İlk Yıllarında / 102 Hz. Fethü l-maârif Türbesi Önünde / 103 Kartal Maârifî Âsitânesi nin Türbe Kısmı Eski Hâli / 104 Kartal Maârifî Âsitânesi ne Ait bir Levha / 104 Hz. Fethü l-maârif in Sanduka Levhası / 105 Hz. Ali Sâbit in Sanduka Levhası / 105 Hz. Maârif-i Sânî nin Sanduka Levhası / 106 Hz. Ahmed Sayyâd ın Sanduka Levhası / 106 Enîse Hanım Hazretlerinin Sanduka Levhası / 107 Hâdiye Hanım Hazretlerinin Sanduka Levhası / 107 Hz. Tâsin in Sanduka Levhası / 107 Kartal Maârifî Âsitânesi ne Ait Bir Levha / 108

8 Takdim Allah a hamd, Cenâb-ı Muhammed, Ali, Fâtime, Hasen, Hüseyn ve Mehdî ye kadar olan Mâsum İmâmlara salât ve tâzim, Pîrâna arz-ı ubudiyet ederim. Şeriatin hükümlerinin, Sahib-i Şeriat hazretlerine Hakk tarafından vahyolunması gibi, tarikatin hükümleri de, mutlak müçtehit olan Pîr in veya Pîr içtihadı üzerine içtihat yapmaya mezun Pîr-i Sâni nin gönlüne, Hakk tarafından ilham olunur. Tarikatin aslı Muhammed-Ali, Muhammed-Ali nin ruh-ı revânının sahibi de Pîr olduğu için; tarikata ait bir erkânı, tarikatin sahibinden başka bir kimsenin değiştirmesi mümkün değildir. Ehlullah bu inceliği ihtar sadedinde, Kan et, kanun etme. buyurmuşlar. Pîrân, içtihatlarının esasını ve füruâtını, âyet veya sahih hadisler ile senetlendirmiştir. Binâenaleyh, tarikat erkânında dışardan bakan biri için folklorik görülebilecek unsurlar, aslında manevî bir sebebe dayanmaktadır. Başa giyilen tâcın veya arâkiyyenin renginden, dikişinden şekline, ayaktaki kamarçinin rengine kadar, her derviş cihazı veya kıyafeti, bir kitap gibi okunabilecek semboller içermektedir. Dervişler, yaşadıkları maneviyatı, giydikleri eşyalara, kullandıkları objelere nakış nakış işleyerek, kıyafetleri ile imanlarını ve aşklarını konuşturmuşlardır. Şeyhler ise, bellerine şed veya elifnemed bağlayarak, hayatlarındaki önceliğin Hakk a ve halka hizmet olduğunu dervişlerine tâlim edip, kisveler giydirerek, böylesi bir şuurun zinde tutulmasını sağlamışlardır. Bugün ne yazık ki mensubu olduğu tarikin usûlünü, erkânını, füruâtını ve hurdesini bilen çok az kimse kalmıştır. i

9 I. Bölüm Sadeleştirilmiş Metin

10 Kisvenâme Giriş Göklerin ve yerin nurunu yaratan Allah a hamd olsun. Allah dilediğine hidayet eder. O, latîf ve habîr (her şeyden haberdar olan)dır. Cenâb-ı Hakk, on sekiz bin âlemi yaratıp, haber verdi: Sen olmasaydın, sen olmasaydın felekleri yaratmazdım. Yani, Habîbim Muhammed, sen olmasaydın bu âlem olmaz idi, onu yaratmazdım. buyurdu. Gökleri ve yeri, Muhammed aleyhi s-selâmın nuru ile nurlandırıp, yeryüzünü Âdem ile şereflendirdi. Bu çaresiz ve hakîr Sâbit de, baba sulbünden anne rahmine ve anne rahminden dünya âlemine ayak bastım. Çocukluktan büluğa erdim. Gördüm ki, binlerce kimse bu dünya âlemine gelip gidiyor, kimse bakî kalmıyor. Hazret-i Âdem yaratıldığından beri, her gelenin gitmekte, her konanın göçmekte olduğu ve bu dünyanın kimseye kalmadığı hususunu çok kimseye sordum ve cevap aldım. Acaba bunun aslı nedir? Bir aslı var mıdır? diye merak ederken, bir âyet okudum: Ey iman edenler! Allah tan sakının ve O na ulaşmaya vesile arayın. 2 Nice âlim ve fâzıl olduğunu söyleyen kimseye sordum. Çoğu kimse dedikoduda kalmış. Hakk a giden bir doğru yol haberini isterken, bir âyet daha okudum: Sadıklara sıdklarını sormak için... 3 Ayrıca Muhakkak ki Allah sadıkları sever. buyurulmuştur. Acaba 2 Mâide Sûresi, 35. âyet. 3 Ahzâb Sûresi, 8. âyet. 3

11 Kisvenâme 1. Tâc-ı Şerîf Ey derviş! İlk kisvemiz olan tâc-ı şerîf, büyük bir şeydir. Bunun kıymetini yine ehli bilir. Zâhiren tâc ve sikke demek, padişahların altına, gümüşe ve bakıra isimlerini damgalatmaları gibidir. Bu damga sayesinde, akçenin hangi padişaha ait olduğu bilinir. Bunun gibi, mânâ padişahı olan ehlullah ve mürşid-i kâmiller de, kendi bendelerinin tanınması için, başlarına bir alâmet verirler ve buna tâc veya sikke derler. Ey derviş, Altına ve gümüşe vurdukları gibi bakıra da damga vurmuşlar. Ne güzel değil mi? dersen; evet, güzeldir. Ama dervişin vücudu bir ağaç, doğru yol bir bahçe ve mürşid-i kâmiller o bahçenin bahçıvanıdırlar. Dervişleri bahçeye dikip aşılarlar. Aşı tutarsa, güzel bir ağaç (şecere-i tayyibe) olup meyve verirler. Aşı tutmazsa, meyvasız ağaç olup, yakmaktan gayrı bir işe yaramazlar. Damga da, altına, gümüşe ve bakıra vurulur. Her birinin kıymetine göre değeri olur. Bazısı bakırlığı kabul etmez ve bu sebeple de tarikatten kovulur. Ey derviş, Ehlullah ve ârif-i billah mürşid-i kâmil olan zât-ı şerîf, tâlibi dervişliğe kabul etmeden önce mihenge vursa, imtihan etse ve sonra ona nispet damgası vurarak, izin ve icazet verdim dese, daha güzel olmaz mı? dersen; elbette güzel olur. Peki Hakk, şeytanı kovmasaydı, hatta hiç yaratmasaydı daha güzel olmaz mıydı?! Demek ki, her şeyde gizli bir hikmet vardır. Yücenin kadrinin bilinmesi, aşağılık olanın varlığı iledir. Allah ım, bizi kovulmuş olanın şerrinden koru. Tâc-ı şerîf hakkında suâl ve cevap çoksa da, biz kısaca izah edelim. Maârifî yolunda bizlere lâzım olan kisvelerin ilki, tâc-ı şerîftir. Bu tâc, on sekiz turuk ve bir düğme üzerine içtihat edilmiştir: 7

12 II. Bölüm Fethü l-maârif Hazretlerinin Daha Önce Yayınlanmamış Nutukları 38 eş-şeyh Seyyid eş-şerîf el-hasîb en-nesîb Irku t-tâhir Fethü l-maârif Ebû Sâbit Muhammed Mehdiyy-i Âl-i Rasûlillâh Süleymaniye Kütüphanesi, C. S. Revnakoğlu Arşivi, Hazret-i Maârif in mihrap sancağı kenarına nakşettirdiği künyesi.

13 {1} Arz-ı hâl eyleyüp âlem tesellî alur gider Ben tesellîm almışımdır her işim Şâh dan biter Tesellîm ol Şâh iken ben yine niye idem keder O Şâh ı bir zikr idince bin işim birden biter Dimedi mi zikr ideni zikr iderim Zü l-celâl İns cinnî her melâik kul olur anlar biter Ma rifî bilmişdir anı kime dil ölmez gider Şâh-ı Âlem cevâbıdır anla doğru bil haber 45

14 III. Bölüm Orijinal Metin (Transkripsiyon)

15 [1b] Risâle-i Kisve-i Ma rifî 40 El-hamdü li l-lâhi llezî halaka nûra s-semâvâti ve l-ard. Vallâhu yehdî men yeşâ ve hüve l-latîfu l-habîr. Ma lûm ola ki Hakk Subhânehu ve Te âlâ on sekiz bin âlemi halk eyleyüp haber virdi: Levlâke levlâk le-mâ halaktu l-eflâk. Habîbim Muhammed, sen olmasa idin bu cümle âlem olmaz idi ve halk itmez idim. buyurdu. Ve semâvât ve l-ardı Muhammed aleyhi s-selâmın nûru ile münevverlendirüp ve yeryüzünü Âdem ile şereflendirdi. Ve bu hakîr-i bî-çâre Sâbit dahi sulb-i ebbden rahm-i ümme ve rahm-i ümmden [2a] dünyâ âlemine kadem basdım. Hâl-i sabâvetimden kemâl-i bülûğa irdim. Gördüm ki hezâr kimesneler bu dünyâ âlemine gelüp giderler. Aslâ bir kimesne bâkî kalmaz. Hezâr kimesneden suâl itdim. Âdem aleyhi s-selâm yaradılalı gelen gitmekde, konan göcmekde, bu dünyâ kimseye bâkî degil. Cevâb eylediler. Acabâ bunun aslı nedir? Bir aslı var mı? deyüp tecessüs üzere iken, bir âyet-i kerîme okudum. Kavluhu Te âlâ: Yâ eyyühe llezîne âmenu tteku l-lâhe ve bteğû ileyhi l-vesîlete. Nice ulemâ ve fuzalâyım diyenlerden suâl eyledim. Çok kimesne kîl u kâlde kalmışlar. Hakk a gider bir doğru yol haberin ister iken bir âyet-i kerîme dahi okudum. Kavluhu Te âlâ: [2b] Li-yes ele s-sâdıkîne an sıdkıhim. ve kavluhu Te âlâ: İnne l-lâhe yuhibbu s-sâdıkîn. Acabâ Hakk ın muhabbet itdiği sâdıklar kimdir ve bunlar Hakk ı bilmeseler ve tasdîk itmeseler Hakk Te âlâ bunlara muhabbet itmez idi. deyu suâl üzere iken, bir âyet-i kerîme dahi okudum. Kavluhu Te âlâ: Fe s elû ehle z-zikri in küntüm lâta lemûn. Ehle z-zikr kime dirler? 40 Milli Ktp., Yz A

16 EKLER

17 Rifâî Maârifî Tâc-ı Şerîfi 93

18