TÜRK TOPLUMUNA AİT TÜRBELERİMİZ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "TÜRK TOPLUMUNA AİT TÜRBELERİMİZ"

Transkript

1 - Iunie / Haziran 2003 pagina / sayfa 16 Anul V 2003, Nr. 6 (96) VOCEA AUTENTICĂ IUNIE / HAZİRAN ROMANYA TÜRK DEMOKRAT BİRLİĞİNİN YAYIN ORGANIDIR PERIODIC BILINGV AL UNIUNII DEMOCRATE TURCE DIN ROMÂNIA EDITAT CU SPRIJINUL CONSILIULUI MINORITĂŢILOR NAŢIONALE TÜRK TOPLUMUNA AİT TÜRBELERİMİZ DIRECTOR NUREDIN IBRAM Redactor-şef Abdula gülten Colectiv redacþional: Iomer Subihan, Ervin Ibraim Firdevs Veli Nurcan Ibraim Adresa de corespondenţă: B-dul Tomis nr. 99, bl. S0, ap. 3 Constanţa Tel./Fax: hakses@1a.ro Tehnoredactare computerizată în sediul U.D.T.R. Tehnoredactor: Fârtat Cicero Tiparul executat de: s.c. Xpress Promotion s.r.l. Constanþa I.S.S.N Dobruca topraklarına Türklerin kuzeyden ilk gelişleri, M.Ö.V. yüzyılda başlar. Anadoludan giden Türklerin bölgeye ilk yerleşimleri ise, Selçuklu Sultan II. İzettin Keykavus un Sarı Saltuk u daveti ile 1263/1264 de gerçekleşir. Osmanlılar, Dobruca yı Yıldırım Bayezit zamanında 1393 te ele geçirirler Osmanlı Rus Savaşı sonucunda Berlin Antlaşması ile 1878 de bölge, Romanya ya bırakılır ta Hitler in empoze ettiği Craiova Antlaşması ile Romanya, Kadrilater Bölgesi ni, yani Güney Dobruca yı Bulgaristan a bırakır. Balkanlardaki Türk nüfusunun Osmanlı dönemindeki yoğunluğunu kaybettiğini biliyoruz. Dobruca daki Türk nüfusu da aynı akıbeti paylaşmıştır. Türklerin sayılarının düşüsüyle orantili olarak onların maddi ve manevi kültür varlıkları da giderek azalmış. Bir kısmı tamamen yok olmuştur. Bunların arasında maddi ve manevi kültür kalıntılarından çeşitli camiler, çeşmeler, evler, mezarlıklar ve türbeler bulunmaktadır. Dobruca da bu güne kadar gelebilen türbelerden yedisi şunlardır: Babadağ da: Sarı Saltuk Baba Türbesi, Koyun Baba Türbesi ve Gazi Ali Paşa Türbesi, Maçin de İsak Baba Türbesi, İsakça da İsak Baba Türbesi, Başpınar köyunde Sığırtmaç Evliya Türbesi, Boğazköy de Şehit Baba Türbesi. Türbelerin ortaya çıkarılması ve yapımı üç şekilde karşımıza şöyle çıkmaktadır: a) İkisi rüya sonucunda bulunur (Sarı Saltuk Baba türbesi ve İsakça da İsak Baba türbesi) b) Dördü efsanevi olaylar sonucunda bulunur (Sığırtmaç Evliya Türbesi, Şehit Baba Türbesi, Koyun Baba Türbesi, Maçin de İsak Baba Türbesi) c) Biri de vakıf sahibi tarihi bir şahsiyette aittir, yani Gazi Ali Paşa Türbesi. Bu türbelerin önce bir mezar olarak ortaya çıkarılmaları, bazılarının üzerlerine türbe yapılması, bazılarının devamı 2 ci sayfada da mezar şeklinde etrafı çevrilerek belirlenmesi biçimi ile karşılıyoruz. Üzerine ister sonradan türbe yapılsın yapılmasın, halkın ifadesini göz önüne alarak, türbe denilmiştir. Dobruca daki türbelerde, gelenek üzere Kur an okutan biri, Kur an okuyan kişiye parasını gönderirken yanında, beyaz renkli iki de mum gönderir. Mevlit veya adak kurbanı törenlerde iki mum yakılır. Betonla inşa edilmiş olan türbelerde mum yakmak için, mezar taşının arkasında özel bölmeler yapılmıştır. Bazı türbeler, Tulça da, Hırsava da, Maçin de, Anadolu da olduğu gibi, evlerin içinde kalmıştır. Bu türbelerde, müslümanlar eskiden mum yakardılar. Fırtınada bile, mumlar hiç sönmezler ve bu türbede tüm dileklerin kabul edildiği bir simgesidir, bir işarettir. I. SARI SALTUK BABA TÜRBESİ Sarı Saltuk Baba Türbesi, Babadağ kasabasının merkezinde, Gazi Ali Paşa Camii nin yaklaşık iki yüz metre batısında yer almaktadır de Romen resmi kayıtlarına göre, Babadağ ın toplam nüfusu civarındadır, müslümanların toplam sayısı ise SARI SALTUK BABA NIN TARİHİ ŞAHSİYETİ Sarı Saltuk adı yazar ve felsefeci Yunus Emre nin şiirlerinde g e ç m e k t e d i r. E v l i y a Ç e l e b i Seyahatname sinde Sarı Saltuk Baba nın mezarının bulunması ve türbenin inşası hakkında, geniş bilgi verir ve onun keratmetlerinden bol bol söz eder. Ayrıca asıl adının Mehmet Buharı olduğunu belirtir. Evliya Çelebi ye göre, Hacı Bektaşı Veli, Sarı Saltuk a bir tahta kılıç, bir seccade, davul, dümbelek ve sancak vererek onun Rum erenlerinden olmasına müsaade etmiştir. O da halk içine giderek, postlarını denize sermiştir. Tef ve kudüm (küçük iki davuldan olmuş usul vurma aleti) çalarak bir günde Kırım diyarına, sadan Moskof diyarına ve taifesi ile Değerleyen: Prof. Dr. Nuredin Ibram

2 - Iunie / Haziran 2003 pagina / sayfa 2 pagina / sayfa 3 TÜRK TOPLUMUNA AİT TÜRBELERİMİZ 1 ci sayfa dan devam birlikte deh diyarına gitmiştir. Orada kıyafet değiştirerek Esvet Nikola Sarı Saltuk adında bir rahiple sohbet etmiş, sonra da onu öldürerek yerine geçip senelerce ben Sarı Saltuk um diye diye binlerce adam gizlice İslam dinine davet etmiştir. Uzun zaman Sarı Saltuk adıyla dolaşmıştır. Evliya Çelebi Sarı Saltuk a ait üç yerin Osmanlı topraklarında olduğunu her ülke de birer isimle anıldığını anlatır. Rum da Baba Sultan Sarı Saltuk, Kılgra Sultan olarak anılırken kafir diyarlarında Esved Nikola olarak bilindiğini bütün Hristiyan milletlerin ona hürmet ettiğini belirttir. Sarı Saltuk ayrıca Aziz Spyrdon, Spiridon ile ilişki kabul edip daha sonra Aziz Georges, Aziz Elias, Aziz Simeon ve nihayet Kara Kongolos ile bir tutulmuştur. Sarı Saltuk Baba!nın diğer makam veya türbelerinin Kroja, Korfu, Mostar civarı, Blagoy, Çakova ve Bosna da olduğuna inanılmaktadır. Babadağ a ait Sarı Saltuk türbesi II Beyazit in eserleri ne dahil olmak üzere 18 yüzyıldaki Osmanlı Rus savaşları sırasında yıkılmıştır. Türbe, Batılı araştırmacı Michael Kiel in izlenimlerine göre, 1974 yılında restore edilmiştir yılında bölgede araştırma yapan, Ekrem Hakkı Ayverdi ile Aydın Yüksel, aynı türbe için: Kala kala basit ve garip bir türbe kalmıştır demişler. Avrupa da Osmanlı Mimari Eserleri, Romanya, Macaristan esrelerinde türbenin bir resmine ve planına yer vermişlerdir (1 cilt, 1 kitap, Ankara, 1977, s.14-20). Evliya Çelebi ünlü eseri Seyahatname de Sarı Saltuk un Kerametlerinden de çeşitli örnekler verir. Bunlardan biri, Oğuz Kağan Destanın da, Oğuz la canavarın mücadelesini hatırlatan türden bir vak adır. Sarı Saltuk, Karadeniz in kıyısında cümle halka musallat kesilen bir canavarı öldürür. Kralın kızını ejderhadan kurtarır ve kralı İslama davet eder. Böylece, Dobruca kralı Orhan Gazi ye elçiler göndererek padişaha boyun eğdiğini bildirir. Sarı Saltuk un son kerameti de ölümü ile ilgili olanıdır. Sarı Saltuk: Ölünce beni yıkayıp edi tabut hazırlayın; çünkü benim için yedi kral cenk etse gerek, diye vasiyet eder. Ölümünden sonra cesedini bulunduğu yerin bilinmesi, oraların Müslümanlar tarafından fethedilmesi için, bu yedi tabutu küffar diyarlarındaki şehirlere gönderilir. Moskof diyarından gelenler: Bre medet, bizim tabut imiş, deyip tabutlardan birini alıp Moskof ülkesine götürmüş. İkinci olarak Leh kralı askeri gelip bir tabut aldılar. O mübarek cesedi buldular. Leh diyarına götürüp Danıska iskelesi şehrinde gömdüler. Üçüncü olarak Çek Kralı tabutu görüp alarak Proniçe adlı şehre gömdüler. Dördüncü İsveç kralı Piyvançe adlı şehre gömdü. Beşinci Edirne kralı tabutu aldı Batorya (Babaeski) da manastıra gömdü. Altıncı olarak Boğdan kralı tabutu alarak Bozova yakınlarında sık orman içindeki eski kiliselerine gömdü. Yedinci tabut da Dobruca Krallığında İslam ile şereflenen Ali Muhtar alıp Kelgra kayalarında, ejderha (büyük yılan, korkunç bir masal canavarı) mağarasında toprağa verdi. Kelgra Latincede, yedi başlı ejder anlamına gelmektedir. Onun için yedi kırallıkta gömülü olup yedi mezarı vardır. SARI SALTUK BABA TÜRBESİ NİN BULUNUŞU Sarı Saltuk Baba türbesi rüya sonucu bulunmuş bir türbedir. Rüyayı gören Osmanlı padişahı Sultan II Bayezit tir. Evliya Çelebi ye göre, Bayezid-i Veli, Kili ve Akkirman seferi sırasında Babadağ a gelir. Babadağ halkı Sultan Bayezit e burada Saltuk adına bir türbenin bulunduğu, ama sonradan çöplüğe dönüştürüldüğünü ve zamanla türbenin kaybolduğunu anlatır. Sultan Bayezit ile veziri Kara Şemseddin çöplüğe varıp orada seccade esererek namaz kılırlar. Gece de istihareye yatarlar. Sultan Bayezit rüyasında sarışın sakallı, yeşil sarıklı bir vaziyette Sarı Saltuk u görür. Bayezit e hoş geldin der, ve Kili ile Akkirman ı savaşmadan alacağını söyler. Ardından da, beni bu çöplülükten kurtar, der. Ertesi gün, Sultan Beyazit, kara Şemseddin in gördüğü rüyayı bir kağıda yazmasını ister. Kendisi de yazar ve bunları şeyhülislama gönderir. İkisinin de gördüğü rüya aynıdır. Şeyhülislam cevabında: Padişahım oraya büyük bir asitane yaptırasın der. Bunun üzerinde Sultan Bayezit çöplüğü temizletir. Kazma sonucu üzerinde haza kabri Saltuk Bey Seyyid Mehmed Gazi yazılı mermer bir sanduka (mezarın üstünde yerleştirilmiş, tabut büyüklüğünde tahta veya mermer sandık) çıkar. Sultan Bayezit sandukanın üzerine kubbeli bir türbe inşa ettirir. Ardından, han, medrese, kervansaray, çarşı ve imaret (yoksullara ve öğrencilere iyecek dağıtmak için kurulmuş hayır kurumu) yaptırır. Sultan Bayeziy ve Kara Şamseddin İstanbul a doğru yola çıkacakları gece rüyalarında tekrar Sarı Slatuk u görürler. Sarı Saltuk ikisine de: Üzerimdeki kurşunlu kubbeyi kaldırın, tahta kubbe yapın der. Sabah düşlerini birbirine söylerler ve taş kubbe yerine, göklere yükselen tahta bir kubbe yaptırırlar. II. KOYUN BABA TÜRBESİ Babadağ kasabasının yaklaşık 3 km kadar doğusunda ormanlık bir tepenin üzerinde, dağlık bir arazide, bir mezar şeklinde olan Koyunbaba türbesi bulunmaktadır. Koyun baba türbesinde de, diğer türbeler gibi, çeşitli dualar yapılmakta, dileklerde bulunmaktadır. Yöre halkına göre eskiden mezarın üzerinde bina varmış. Rusların işgali sırasında türbe içinde altın var diye yıkılmış. Daha sonra Müslümanlar mezarın etrafını taşlarla çevirdiler ve etrafındaki ağaçlara çaputlar (bez) bağladılar. Koyun baba nın vaktiyle bir çoban olduğu ve mezarının bulunduğu yerde koyun güttüğü anlatılmaktadır. Koyun baba mezarın bulunması efsanevi bir olaya dayanmaktadır. Bir zamanlarda, dağda çobanın biri çubuğunu bir yere batırmış ve üzerine yaslanmış. Az sonra bir ahh sesi işitmiş. Çoban korkmuş, köye gitmiş ve olanları köylülere anlatmış. Köylüler burada bir evliya vardır diye çobanın bulunduğu yerin etrafına taşlar dizerek orada bir türbe yapmışlar. O günden sonra bu mezarlığın etrafında mum yakmak ve çaputlar bağlamak adet haline gelmiş. III. GAZİ ALİ PAŞA TÜRBESİ Türbe, Babadağ da Gazi Ali Paşa Camii nin bahçesinde yer almaktadır Romen devrimine kadar cami müze olarak korundu ve kullanıldı. Babadağ Cami ve türbesi yöredeki başıbuzuklar tarafından 1990 sonrası talan edildi yılı sonunda, Türkiye nin katkılarıyla cami onarıldı ve Romanya ve Türkiye Cumhurbaşkanları tarafından görkemli bir şekilde ibadete açıldı. Devrimden sonra camideki önemli eşyalar Tulça müzesine götürüldü. Gazi Ali Paşa, 1683 kuşatmasından sonra bir çok yararlıklar gösterdi. Babadağ da cami, çeşme, sekiz bin hectar tarla, orman ve göl, birçok vakfiye bırakmıştır. Ministerul Informaţiilor Publice DEPARTAMENTUL PENTRU RELAŢII INTERETNICE RAPORT DE ACTIVITATE Activităţile desfăşurate în cadrul direcţiei pot fi clasificate pe trei mari grupe, astfel: 1. sprijinirea financiară a organizaţiilor cetăţenilor aparţinând minorităţilor naţionale, altele decât cele care primesc subventii de la bugetul de stat potrivit Legii partidelor politice nr.27/1996; 2. finanţarea unor proiecte şi programe interetnice; 3. finanţarea unor proiecte şi programe în cadrul Campaniei europene pentru combaterea rasismului, xenofobiei, antisemitismului şi a intoleranţei. Sprijinirea financiara a organizaţiilor cetăţenilor aparţinând minorităţilor naţionale s-a realizat în principal prin: primirea fundamentărilor de fonduri solicitate lunar de către organizaţii şi analizarea acestora privind respectarea destinaţiilor legale; întocmirea situaţiei privind sumele aloca-te lunar organizaţiilor de la bugetul statului şi a disponibilului existent până la finele anului în curs; pregătirea desfăşurarii lucrărilor Comisiei pentru probleme financiare a Consiliului pentru Minorităţi Naţionale şi participarea la acestea; elaborarea Protocolului privind alocarea şi justificarea sumelor aprobate şi repartizate prin Legea anuală a bugetului de stat organizaţiilor cetăţenilor aparţinând minorităţilor naţionale; primirea Contului de execuţie privind plăţile şi cheltuielile efectuate de organizaţii din fondurile bugetare la finele primelor trei trimestre ale anului Pentru corecta utilizare a fondurilor bugetare de către organizaţii, Direcţia Asistenţă Programe s-a ocupat de culegerea şi transmiterea permanentă a informaţiilor cu privire la noile reglementari apărute, cu aplicabilitate în activitatea financiar-contabilă a organizaţiilor. În vederea elaborării proiectului de buget pentru anul 2002, au fost solicitate organizaţiilor propunerile acestora, au fost centralizate şi transmise ordonatorului principal de credite pentru a fi incluse în propunerea de buget pentru anul 2002 a instituţiei. În ceea ce priveste finanţarea unor programe şi proiecte interetnice, aceasta s-a realizat prin iniţierea de către Departamentul pentru Relaţii Interetnice a unei serii de Beyaz ölüme ölüm - BUCUREŞTI programe, cât şi prin primirea de solicitări de finanţare de la organizaţii neguvernamentale sau instituţii, cu preocupări în domeniul minorităţilor naţionale. În cadrul Direcţiei Asistenţă Programe, în anul 2001 au fost întocmite devizele de cheltuieli pentru toate proiectele aprobate la nivel de departament. Din fondurile aprobate pentru finanţarea unor programe şi proiecte în cadrul Campaniei europene de combatere a rasismului, xenofobiei, antisemitismului şi intoleranţei, în anul 2001 au fost finanţate 10 acţiuni. Pe lângă activităţile mai sus prezentate, având în vedere că Direcţia Asistenţă Programe este reprezentată în Comisia de jurizare a proiectelor de îmbunătăţire a situaţiei sociomedico-educative în comunităţile de romi, trebuie arătat că DAF a elaborat Actul adiţional la Convenţia nr.nr.23/2767/ekp din , încheiat între Ministerul Informaţiilor Publice Oficiul Naţional pentru Romi şi Ministerul Finanţelor Publice, prin care s-a prelungit termenul de finalizare al acestor proiecte, finanţate din fondul PHARE de contrapartidă, până la 31 decembrie Pentru acelaşi fond PHARE de contrapartidă, Direcţia Asistenţă Programe a elaborat documentaţia privind finanţarea unui proiect, în sumă de 372 milioane lei, în cadrul programului Ameliorarea situaţiei socio-medicalo-educative în comunităţile de romi, urmărind decontarea cheltuielilor. Pentru fondul PHARE de contrapartidă Direcţia Asistenţă Programe a asigurat îndrumarea Oficiului Naţional pentru Romi sub aspectul procedurilor financiare impuse de specific, precum şi colaborarea cu Ministerul Finanţelor Publice pentru perfectarea documentaţiei referitoare la derularea acestui fond. De asemenea, împreuna cu MEDE European Consulting, agenţia de implementare a proiectului PHARE RO , Direcţia Asistenţă Programe a elaborat proiectul de buget pentru activităţile de realizarea cărora răspunde Ministerul Informaţiilor Publice, în vederea aplicării Strategiei Guvernului Romaniei de îmbunătăţire a situaţiei romilor, în anul Material al Ministerului Informaţiilor Publice preluat de pe Internet Şimdiler de gündemde olan konulardan biri de esrardır. Esrar vucüd tarafından emilen bir maddedir. Bu madde fizik ve ruhsal bağımlılık yaratır. Sigara ve kahve de esrarlar kategorisine girerler. Her gün binlerce genç beyaz ölümün penceresine düşüyor. Eskiden Romanya sadece bir transit ulkesiydi ama simdi Esrar kullanan gençlerin yaşı gittikçe düşüyor. Yıllar önce gençlerin esrarla ilk tanışmalar Üniversite de olurdu, halbuki bugun liselerde esrar normal, bir ihtyacımış gibi. Okullarda bile çocuklar sigarayı bırakıp esrar almaya başladılar; bence buna bir son vermenin zamanı geldi de geçiyor gençlerimiz her zaman sosyal, ekonomik politik deyişiklikler içinde olan bir dünyada yaşadıkları icin problemlerden kurtulmak icin başka bir paralel dünyaya kaçmak isterler. Kimisi hayal gücünü kullanıp yeni dunyalar keşf etmeye çalışır, kimisi iyi ya da kötü yeni arkadaşlar edinmeye çaliışır, en zayiflari da esrarın ağına duşerler. Belki başta sadece meraklarindan alırlar ama zamanla yaptıkları şeyin onları ölüme sürüklediğini anlarlar. Gençler arasında yapılan bir araştırmaya göre, gençlerin yüzde dördü esrarı denediklerini, yüzde otuzüç de esrar kullanan arkadasları olduklarını söylediler. Onlara esrarı denemek ihtiyacını neden duygularını sorduğumuzda bazıları meraktan, bazıları yeni arkadaşlar edinmek için bazıları da aile ortamının yüzünden diye cevap verdiler.ondan dolayı anne babalara sesleniyorum; çocuklarınızla ilişkiler kurun, onları anlamaya çalışın ki başka birşeyin ihtiyacını duymasınlar. Gençlerimizi kaybetmek istemiyoruz onun için el ele verip, beyaz ölüme ölüm diyelim. Şeila Iaia Pagină realizată de Ervin Ibraim

3 - Iunie / Haziran 2003 pagina / sayfa 4 pagina / sayfa 5 Çok kıymetli nasihatler 19 Mai - Ziua Tinerilor Turci DİNDE REFORM İnsanların YAPMAK yaratılış gayesi İnsanlar, Allahü Teâlâ ya kulluk, ibadet etmek için yaratılmıştır. Sonsuz saadete kavuşmak için yaratılış gayesine dikkat etmelidir. Dünya nimetleri geçicidir. Dünya ebedi kalınacak bir yer değildir, ahirete gitmek için bir binek gibidir. Sevinç yeri değil, ayrılık yeridir. Akıllı olan bu fâni dünyaya düşkün olmaz, kulluk vazifesini hakkıyla yapar. 19 mai reprezintă o dată foarte importantă intrată în conştiinţa colectivă e etnicilor turci de pretutindeni şi asta datorită faptului că, în fiecare an, pe 19 mai sărbătorim Ziua Tineretului Turc(Atatürk ü Anma ve Gençlik Spor Bayramı). În acest an Comisia de Învăţământ şi Tineret a Uniunii Democrate Turce din România a organizat cu acest prilej un picnic la Hagieni. Au participat la această binemeritată ieşire în aer liber aproape 30 de tineri din diverse localităţi dobrogene unde trăiesc etnici turci. În cadrul activităţii d-nul prof. Ervin Ibraim a arătat participanţilor importanţa acestei zile exprimându-şi speranţa în permanentizarea unor asemenea acţiuni care să ducă la o mai bună cunoaştere reciprocă între tinerii turci din diferite filiale ale U.D.T.R. Programul activităţii a cuprins jocuri, muzică turcească etc. într-un cuvânt buna-dispoziţie. La sfârşitul zilei tinerii au plecat mulţumiţi de rezultatele acţiunii sperând în continuarea unor activităţi de acest gen şi pe mai departe. Ervin Ibraim 1 IUNIE - SÃRBÃTOAREA COPILÃRIEI Cu prilejul zilei de 1 iunie, Ziua Internaţională a Copiilor, Uniunea Democrată Turcă din România a organizat prin Comisia de Învăţământ şi Tineret o acţiune la care au participat 100 de copii din diferite şcoli dobrogene, elevi ce s-au remarcat prin rezultate deosebite la învăţătură şi care au frecventat cursurile de limbă şi literatură turcă ca limbă maternă inclusă în trunchiul comun. Acţiunea a avut loc la Compălexul Muzeal de Ştiinţele Naturii din Constanţa. Elevii au participat la spectacolul special organizat pentru ei la Delfinariu. De a s e m e n e a p a r t c i p a n ţ i i a u v i z i t a t Planetariul, Expoziţia Păsărilor Exotice şi Microrezervaţia. La finalul activităţii fiecare participant a primit un frumos cadou din partea organizatorilor, cadou constând în rechizite, dulciuri, jucării şi un maniu Happy Meal de la Mc Donalds. TÜRK DİLİ MİLLİ OLİMPİYATIYLA İLGİLİ DÜSÜNCELER Nisan günlerinde düzenlenen Türk Dili Milli Olimpiyati ögrenciler için gerçekten önemliydi. Bana göre bu olimpiyat biz Türkler için neslimizin, kültürünün gelişmesinde çok büyük bir katkısı var. Olimpiyata katılmamızın tek sebebi hepimizin damarlarından Türk kanı geçmesindendir tıpkı siz öğretmenlerimizi istediği gibi. Biz öğrencilerde milletimizin, vatanımızın sesini sınırların ötesinde duyulmasını istiyoruz. Hazırlanan sorular bizim bilgilerimizi, fikirlerimizi ölçmeye yönelikti. Sonucu çok önemli olmasa da bu seviyeye yetiştiğimiz icin çok mutluyuz. Önce öğretmenlerimize bize tüm bildiklerimizi öğrettikleri için canı gönülden tesekkürlerimizi iletiyoruz. Başarımızın büyük bir bölümünü onlara borçluyuz. Bu dört günde yaşadıklarımızı hiçbir zaman unutamayacağımızdan eminim; etrafımız güzel insanlarla çevrili, konuştuğumuz dil ise güzel Türkçemiz idi. Dileriz bundan sonraki yıllarda da bu ve bunun gibi etkinliklere devam edilir. Bu organizasyonun gerçekleşmesinde katkılar bulunan müfettişliğimizesayin ENE ULGEAN ve ERVİN İBRAİM beye, Türk ve Tatar birliklerine, Mecidiye Kemal Atatürk Kolejine, ve sayamadığımiz emeği geçen herkese teşekkürü bir borç biliriz. Seila Iaia Pagină realizată de Ervin Ibraim Bu üç kimsenin haline şaşılır: 1 - Ölüm kendisini yakalamak üzere olduğu halde, o dünyalık peşindedir. 2 - Gaflete dalip, kendini unutuşu halde, unutulmamış olup, hesaba çekilecektir. 3 - Rabbinin kendinden razı olup, olmadığını bilmediği halde, rahatça güler.. Ölümden şüphen varsa, yatıp uyuma. Uyumak zorunda kaldığın gibi, ölüme de mahkumsun. Dirilmekten de şüphen varsa, uyanma hiç. Uykudan uyandığın gibi öldükten sonra da dirileceksin.dünya deniz gibidir. Çok kimse boğulmuştur. Gemin takva, yükün iman, hâlin tevekkül olursa kurtulursun. Nasihat ederken kendini unutma! Muma benzeme. Mum aydınlatırken kendini yakıp eritir. Horoz senden daha akıllı olmasın! O, her sabah zikrederken, sen uykuda olma.allahü Teâlâ nın bir kulunu sevmediğinin alameti ne dinine ne de dünyasına faydalı olmayan işlerle vakit geçirmesidir. Allahü Teâlâ nın bir kulunu sevdiğinin alameti ise, onun fıkıh ilmi ile meşgul olmasıdır. İlim çoktur fakat ömür kısadır. O halde önce dinde zaruri lazım olan ilimleri öğren! Allahü Teâlâ iyilik murat ettiği kullarını iyilikte, felaket murat ettiği kullarını felakette kullanır. Müslüman için en büyük felaket, ehli sünnet itikadına sahip olmamak, olunca da bu nimetin kıymetini bilmemek olur. Hep üzüntülü olma, kalbini dertli kılma. İnsanların elinde olana tamah etmekten sakın. Kazaya razı ol ve Allahü Teâlâ n ın sana verdiği rızka kanaat et. Dünya hiçtir, hiç ile ugraşan da hiçtir. Tövbeyi yarına bırakma, ölüm ansızın gelip yakalar. Allah bir kuluna iman vermiş ise, ne vermedi. İman vermedi ise, ne verdi? Her namazı bu son namazım diye kıl. Bu üç şeye sarıl, bunlara mani olan her şeyi terk et. 1 - Namazları vaktinde kıl 2 - Haramlardan sakın 3 - Helal kazanç Allahü Teâlâ nın yasak ettiği şeylerde zerre kadar iyilik yoktur. Dünya hayatı hayâldir. İnsanların çoğu hayâl peşinde koşuyor. Ne ahmaklıktır hayâl peşinde koşmak... Dünya geçici ve kısadır. Dünya hayatı ise azın azıdır. Bunun da çoğu gitti, azı kaldı. Allahü Teâlâ dan ümit kesmek küfürdür. Onun için Rabbimizin mağfiretinden daima ümitli olacağız. Hepimizin günahı çok. Tövbemizi unutuyoruz. Yüz kere tövbeni bozsan ümidini kesme buyuruluyor. İşte bu bizim için büyük müjdedir. Hastalıklar, müminlere, imanı olanlara Allahü Teâlâ nın bir ihsanıdır. Cenab-ı Haktan gelen her şey hayırlıdır. Her ne gelirse yahşidir (güzeldir). Allahü Teâlâ kullarına kötülük yapmaz, zülmetmez. İnsanlar kendi kendilerine kazdığı kuyuya düşüyorlar. Allahü Teâlâ rahimdir, ama aynı zamanda azabı da çok şiddetlidir. Rahmet, karşılıksızdır, azap ise isyanın karşılığıdır, cezasıdır. Azaba maruz kalmamak için itaat şart. İtaat ettin mi korkma. Sevgi ise itaat demektir. Sevginin derecesi de itaatteki sürat ile ölçülür. Firdevs Veli Dinde reformculuk Reform, islah etmek, bozulmuş bir şeyi düzelterek, eski doğru haline getirmek demektir. Hiristiyanlık bozulduğu için reform yapıldı. Dinimiz bozulmadığı için, böyle bir hareket dini bozmak olmaz mı? Evet, müslümanlık bozulmadığı için böyle bir hareket, dini bozmak olur. Zamanın değişmesi ile, örf ve adete dayanan hükümler değişebilir. Nassa, dayanan hükümler zamanla değişilmez. Imam-ı Rabbanî hazretleri de buyuruyorlar ki: Bazı kimseler, yapacakları değişikliklerle dini düzelteceklerini zannediyorlar, ortaya bid at çıkarıyorlar. Bid atlerın zulmetleri ile sünnetin nurunu örtmeye çalışıyorlar. Yaptıkları değişikliklerle dinin noksanlıklarını tamamladıklarını iddia ediyorlar. Bilinmelidir ki din noksan değildir. Kur an-ı Kerim de buyuruluyor ki: Bugün sizin için dininizi ikmal eyledim. Üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâmiyeti vermekle razı oldum. (Maide:3) Reform üçe ayrılır Reform, Fransızca bir kelimedir. Yeniden şekil verme, eski haline döndürme, bozuklukları, kötülükleri düzeltmek için yapılan islahat demektir. Bu manalara göre dinde reform üçe ayrılır: 1- Cahiller ve din düşmanları tarafından müslümanlar arasına sokulmuş olan hurafeleri, bid atları, yanlış inançları düzeltme işidir. Dine birşey ilave etmeden eski haline döndürmek demektir. Bunları yapan büyük âlimlere (Müceddid) denir. Imam-ı Rabbanî, Imam-ı Gazalî ve dört mezhebin imamları birer müceddid âlimdir. Bu âlimlere, reformcu değil, (Müceddid) denir. 2- Dinde reform yapmaya kalkanların ikinci kısmı ise, ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerden, kendi akıllarına göre mana çıkaran ve İslam âlimlerinden ayrılanlardır. 3- Dinde reform yapmak isteyenlerin üçüncü kısmı, sinsi islâm düşmanlarıdır. Bunlar müslüman görünerek, (Dini islah ediyoruz, ana kaynaklara iniyoruz, Kitab ve Sünnete sarılmalıyız) diyerek ayet-i kerimelere ve hadis-i şeriflere kasten yanlış mana veren kimselerdir. İster bunlar gibi kasti olsun, isterse, cehaletleri sebebiyle, Kur an-ı Kerim e yanlış mana veren kimseler dinden çıkar. Hadis-i şerifte, (Kur an-ı Kerim den kendi aklı ile, kendi düşüncesi ve bilgisi ile mana çıkaran kâfirdir) buyuruldu. Bunun için İslam âlimlerinin kitaplarından nakil yapmayan kimselerin yazdığı kitaplar çok zararlıdır. İnsanları felakete sürükler. Yakın tarihimizde camilere müzik aleti sokma ve sıra koyma gibi gayretleri olmuştur. Bir ingiliz uşağı olan Efgani de dinde reform peşindeydi. Efgani, hem Türkçü, hem İslâmcı görünmeyi başarmıştır. İslamın Luther i olarak tanıtılan ve İslâm ile komünizmin arasını bulmaya çalışan Kazanlı Moskof Musa Carullah Beykiyef isimli din yobazı, bu moskof reformcu, geri kalışın sebebini dinde ve din kitaplarında görüyordu. (Fıkıh, kelâm, tefsîr v.s. gibi din kitaplarında akıldan, fikirden, müslümanlıktan birşey var mı? Kur an-ın bazı kuralları eskimiştir. Aklı olan dini esaretten kurtulmalı) diyerek, dine ve dinimizin esası olan kitaplara saldırmıştır. Dinimizi korumaya, anlamaya ve uygulamaya çalışalım. Başkaların moderleşme fikirlerini dinlemeyip onlara Kuran ı Kerim i kaynak olarak gösterelim, dinimizin emirlerini yerine getirmeye çalışalım ve kimsenin İslam hakkında kötü konuşmalarına izin vermeyelim. Firdevs Veli

4 - Iunie / Haziran 2003 pagina / sayfa 6 pagina / sayfa 7 PROBLEMELE COMUNITÃÞII MUSULMANE Necunoaşterea sau proasta interpretare a religiei islamice a făcut să aibă asupra populaţiei cu pregătire medie o imagine confuză despre religia din care atât comunitatea turcă cât şi cea tătară face parte. Pentru a limpezi într-o oarecare măsură unele confuzii ne-am adresat d-nului Muftiu Bagiş Şahingirai personalitate reprezentativă a cultului musulman din România de la care am obţinut acest interviu: R: Cu ce probleme se confruntă în prezent comunitatea musulmană? M: Cele mai importante probleme cu care se confruntă în prezent comunitatea musulmană sunt problemele materiale. Grija zilei de mâine, pensiile mici, lipsa locurilor de muncă, sărăcia din satele Dobromiru, Văleni, Lespezi, Făurei, Hagieni unde majoritatea trăiesc din ajutorul social, sunt problemele de bază ale existenţei comunităţii noastre. Pe lângă toate acestea se mai adaugă şi atacul prin intermediul presei la adresa religiei islamice. Sunt cazuri izolate în care câte un imam sau un musulman greşeşte şi imediat apare fotografia moscheii mari din Constanta ori minaretul acesteia sau una din geamiile din Dobroca de parcă ele ar fi vinovate. Consider că este un atac direcţionat la adresa Islamului. Unele ziare se folosesc de libertatea de exprimare încercând să murdărească imaginea ei. Religia islamică nu este o religie care poate fi uşor pătată, are baze solide şi orice om ce vrea să înveţe câte ceva despre ea este rugat să o studieze dar de la sursele de bază precum Coranul sau hadisurile (spusele profetului). R: Cum promovaţi Islamul în rândul tinerilor? M: După cum se ştie religia este obligatorie în şcoală. Alături de celelelte culte religioase trimitem imamii sau cadre didactice calificate să predea elevilor în forma ei adevărată promovând pacea şi respectul faţă de celelalte religii şi culte. Se organizează olimpiada de religie. Organizăm cursuri de perfecţionare cu cadrele didactice care predau religia islamică. Avem Liceul Kemal Atatürk din Medgidia în care se studiază atât limba turcă cât şi religia islamică, cu profesori foarte bine pregătiţi şi trimiţi de statul turc din Republica Turcia. Cursurile de vară care au loc în majoritatea geamiilor şi în care se predă religia islamică dar şi citirea Coranului vine în sprijinul completării cunoştinţelor şi a dogmelor religioase. Pe lângă toate acestea există Fundaţia Română de Servicii Islamice, Fundaţia Tuna, Liga Islamică şi Culturală din România, Fundaţia Taiba care încearcă să ajute tinerii musulmani din România să-şi cunoască religia, să beneficieze de cazare şi mâncare gratuită oferindu-le îmbrăcăminte şi bani şi să tipărească cărţi..r: Din ceea ce v-aţi propus ce aţi realizat până în prezent? M: Lăcaşurile de cult care până în anul 1990 erau deschise doar din vineri în vineri acum sunt deschise zilnic. Chemarea la rugă care se face de la minaret, traducerea Coranului în limba română, cărţile cu caracter religios traduse în limba română cât şi cele care le mai primim din Turcia sunt distribuite enoriaşilor. Se organizează tabere pentru copii cu sprijinul fundaţiilor religioase arătându-le frumuseţea islamului. Participăm la conferinţe şi simpozioane care au loc atât în ţară cât şi în străinătate şi care au ca temă dialogul dintre religii. R: Cum revolvaţi situaţia locurilor de muncă al tinerilor absolvenţi al Colegiului Kemal Atatürk secţia teologie? M: Tinerii noştrii sunt oglinda viitorului de aceea încercăm să-i angajăm pe noii absolvenţi atât ca imami în posturile vacante şi angajând pe posturi de religie la şcolile unde se predă religie islamică. R: Credeţi că tinerii musulmani au anumită reticenţă faţă de unele percepte ale Islamului? M: Musulmanii din România se situează procentual sub 1% din populţia ţării. Acolo unde majoritatea este creştină copiii, tinerii musulmani sunt în contact cu obiceiurile creştineşti şi aceste influenţe datorează reticenţă la unii dintre tineri. Dorinţa mea este ca aceşti tineri să încerce să cunoască mai bine religia să se pregătească şi să nu uite că sunt trecători prin această lume şi că ne aşteaptă o altă viaţă. Coranul, cartea noastră sfântă, profetul nostru ne-au arătat şi ne-au avertizat despre existenţa vieţii de după moarte. Mă rog bunului Allah ca tinerii noştri să respecte perceptele Islamului şi să cunoscă religia islamică. R: Domnule Muftiu vă mulţumim pentu timpul acordat interviului nostru şi sperăm că toate proiectele pe care vi le-aţi propus le ve-ţi realiza în cel mai scurt timp. M. Şi eu vă mulţumesc de asemeni. Interviu realizat de Firdevs Veli Dini insanlar çıkarmadı ki insanlar değiştirsin Bazıları diyorlar ki: Islam artık toplumun gereklerine göre değişmelidir. Mesela kadınlar daha özgür bırakılmalı. İstedikleri gibi giyinip, istedikleri gibi çıkıp gezebilmeli. Bunlara nasıl cevap vermeli? Verilecek en güzel cevap susmaktır buyuruluyor. Böyle din düşmanları ile münakaşaya girmemelidir. Dini insanlar çıkarmadı ki insanlar değiştirsin. Kadının nasıl giyineceğini insanlar tespit edemez ki. Allah a inanan kimse, O ne demişse ona inanması gerekir, uyarsa daha büyük nimettir. Ben hepsine inanıyorum ama hepsini uygulayamıyorum demeli. Yoksa, günaha alışıp da bu günah mubah olmalıydı demek Allah a inanmamak olur. O kimseler Allah a inanmıyorlar, inansalar böyle demezler. Allah her şeyi bilmez mi bugünkü toplumu bilmiyor muydu? İslamda reform demek ben Allah a inanmıyorum demektir, yahut Allah ı basit bir varlık gibi görüp bu işi iyi yapmamış demektir. Toplumun gereklerine göre dini değiştirmek dini yıkmaktır. Birinin çıkıp (ben İslam dinini yıkacağim) dediğini gördünüz mü hiç?. Görmediniz, demez. Niye desin ki, o zaman onu herkes tanıyacak, gerçek yüzünü herkes görecek. Dini yıkma fırsatını ya bulacak ya bulamayacak. Ama çıkıp tesettür yok diyor, faiz helal diyor, Allah Resulünü kabul etmeyip (Yalniz Kur an) diyor ve daha neler neler. Bunları söyleme fırsatı bulduğu gibi, bazı taraftarlar da bulabiliyor. Peki bu dini yıkmak değil mi? Şaşırtıcı güzellik sırları Daha önce hiç duymadığınız güzellik sırlarıyla teninize, saçınıza, makyajınıza yeni boyutlar kazandırmak ister misiniz? Bu sırlarla birlikte güzellik anlayışınız evrim geçirecek! 1. Parlak farlar gündüzleri de kullanılabilir! Kadınların çoğunun kullandığı mat görünümlü kahve tonlarındaki göz farları, gözlerinizi sandığınız gibi doğal göstermez. Tam aksine gözünüzü iyice çember içine alıp daha ufak gözükmesine yol açar. Son günlerin trendi altın ve gümüş renklerini kullanmakta hala tereddüt mü ediyorsunuz? Onları gündüz kullanmanın abes olduğunu mu düşünüyorsunuz? Çok yanılıyorsunuz! Makyaj uzmanlarına göre; bu renkler gece kullanıldığı gibi gündüz de pekala kullanılabilir, üstelik yüzünüze ışıltı kazandırıp daha güzel görünmesini de sağlar. 2. Açık renkler dudaklarınızı daha güzel gösterir! Tıpkı gözkapaklarında olduğu gibi dudaklar için de koyu ruj kullanmak, onları ince ve doğal olmayan bir görüntü içine sokar. Dudaklarınıza dolgun seksi bir görünüm kazandırmak istiyorsanız, pembemsi, parlak rujlar kullanmanız gerekiyor. Dudaklarınıza en yakınpembe tonunu bulmak için, denediğiniz 2003 te plaj şıklığı ruju elinizin üst kısmına sürün. Böylece teninize uygun olup olmadığını görebilirsiniz. 3. Kaşlarınızı almadan önce onları kısaltın! İşte size güzellik uzmanlarından göz kamaştırıcı kaşların sırrı: İlk aşama kaşlarınızı almanız gereken bölgeyi belirlemek. Dikkat etmeniz gereken, kaşlarınızın her ikisinin de eşit oranda incelmesini sağlamak. Bunun için bir çubuk yardımıyla kaşlarınızın başlangıç ve bitiş noktalarını işaretleyin. Elinize cımbızı almadan önce ufak bir makas kullanın. İlk önce, bir fırça yardımıyla kaşlarınızı yukarı doğru tarayın. Burna yakın olan kılların daha uzun olduklarını göreceksiniz. Makasla bu uzun kılların uçlarından hafifçe alın. Kavisli bir kaş için burnunuza doğru bir eğim olacak şekilde kaşlarınızı alın. Daha sonra, kaşınızı tarayıp uzun olan kılları kısaltın. Son olarak da artık cımbızınızı alıp, fazlalıkları tamamen ortadan kaldırabilirsiniz. 5 kişilik Malzemesi 10 adet tavuk but baget, 1 adet soğan 1 adet domates, 1 diş sarımsak 1 çorba kaşığı domates ve biber salçası 1 tatlı kaşığı kekik, 1 tatlı kaşığı kimyon 1 tatlı kaşığı köri, 1 çay kaşığı muskat 1 çay kaşığı zerdeçal, 1 tatlı kaşığı karabiber 1 tatlı kaşığı kırmızı biber Yarım çay bardağı zeytinyağı Yarım limon suyu, tuz Soğanı piyazalık doğrayın. Sarımsak devamı 8 ci sayfada BAHARATLI TAVUK ve domatesi rendeleyin. Domatesi, yarım limon suyu ve zeytinyağıyla beraber bir tencereye alın. Salçayı ekleyerek iyice ezin. Soğan, sarımsak ve baharatları ekleyin. En son olarak tavuk butlarını tencereye koyun ve bu karışımı tavuklara iyice bulayın. Tencerenin kapağını kapatarak buzdolabına koyun. Birkaç saat bu terbiyede bekletin. En son olarak tavuk butlarını bir fırın tepsisine dizin. Çıtır çıtır olana dek kızartın. Flamboyant, canlı ve parlak renklerle ilgi çekmeyi seven, vücudunu genelde dar kıyafetlerle sergilemeyi seven kiºilere uygun bir tarz. Skin, seksi deri motifleri, vahşi hayvanların baskıları, hafifletilmiş süet kumaşlar gibi ana unsurlara sahip. Linear, doğrular geometrisinden de geldiği gibi hayatımızda düzgün ve doğru olan kavramları simgeliyor. Understated, sadelik ve hafiflik. Renkler ve renklerin tarzına dayanan bir tema. Küçük farklı detaylardan oluşan aksesuarların kullanıldığı, en sofistike tek renk bikiniden en keskin renk bloklama kullanımına kadar bir çizgi bu trendin içinde yer alıyor. Loveheart, gençlere, kendini genç hissedenlere hitap eden bu tarz, kumsal zevkini ve neşesini mayo ve bikinilerdeki canlı, neşeli, bakanlara enerjisini hissettiren görüntüsüyle tamamlıyor. Flower, İngiltere nin muhteşem güzellikteki doğasının izlerini taşıyan şekiller ve baskılarla oluşturulmuş çok özel bir koleksiyon. Bu trendde bayanlar en özel çiçeklerle bezenip, doğanın sunduğu en etkileyici iki güzellik olan kadın ve çiçek bir araya getiriliyor. Roundabout, hareketli cesur bir çizgi, kendinden emin olanlar için. Dairesel geometrik şekillerin kullanıldığı bu desenler hayatı simgeliyor ve özgüveniyle kendini hayatın merkezinde hissedenlerin mesajını kumsallarda rüzgara bırakıyor.

5 - Iunie / Haziran 2003 pagina / sayfa 8 pagina / sayfa 9 Ansamblul Fidanlar a cucerit Marele Premiu al Festivalului de la Orºova În perioada iunie a.c., la Orşova, a avut loc Festivalul Naţional al Minorităţilor Naţionale şi al Românilor din afara Hotarelor. La această acţiune au participat ansambluri diverse aparţinând minorităţilor naţionale din toată ţara. Din partea comunităţii turce a aprticipat ansamblul Fidanlar al Uniunii Democrate Turce din România însoţit de Amet Melek, coordonatoarea grupului, prof. Nurgean Ibraim, redactor U.D.T.R. şi prof. Ervin Ibraim, reprezentant al I.S.J. Constanţa. Precizăm în încheiere că ansamblul nostru a cucerit Marele Premiu al Festivalului. Vom reveni în numărul viitor cu un supliment dedicat în întrgime acestui festival. Ervin Ibraim 7 ci sayfa dan devam 4. Ph konusunda hassas davranın! Ürünlerin etiketlerinde okuduğumuz Ph miktarları o ürünün ne kadar asit veya ne kadar alkalin içerdiğini gösterir. Bu rakamlar 1 le başlar (1=çok asit) ve 14 le biter (14=çok alka-lin). Gündüz kullanımında düşük Ph lı (3.5) alfahidroksit asit ve C vitamini içeren kremleri tercih ediyorsanız, cildinizin kola-jenaz denilen bir madde salgılamasına sebep olursunuz. Kolajenaz enzimi cildi sıkı tutan ve yaşlanmasını önleyen kolajen dokuya zarar veriyor. O yüzden ürün seçiminizde Ph değerlerine dikkat edin. 1. Ansamblul «Fidanlar» împreună cu primarul Orşovei; 2, 3. Imagini din camera Ada Kaleh - Muzeul Porţilor de Fier; 4. Însoţitorii ansamblului la premiere 5. Yüzünüzü fazla yıkamayın! New York Üniversitesi dermatologlarından Jeannette Graf ın açıklamalarına göre; yüzü fazla yıkamakla tenin doğal lipitlerine (yağlara) zarar verip, cildimizin kurumasına neden oluyoruz. Eğer teniniz kuruysa fazla nem kaybetmek cildinizin tahriş olmasına sebep olacaktır. Eğer teniniz yağlıysa, yağ kaybına yağ bezeleri cevap verecek ve daha çok yağ üretecektir. Cildinizin nem dengesini bozmak istemiyorsanız, fazla yüz yıkama huyunuzdan vazgeçin. Yüzünüzü yalnız akşamları sabunla yıkayın. Öğleden sonra yüzünüzü yıkama ihtiyacını duyarsanız, su serpiştirmekle yetinin. Her iki defasında da hafif bir nemlendirici kullanarak su kaybınızı önleyin. 7. ve 8. sayfaları hazırlayan Nurcan İbraim NAZİM HİKMET LE İLGİLİ ANILAR Gazeteci- Spiker- Yazar Erem Melike Roman ın ünlü Şair Nazim Hikmet le ilgili de pek çok anısı bulunuyor. Görüşmeleri, mektuplaşmaları ve Moskova ziyaretleri var. Nazim üstüne Romanya daki tüm belgeleri tarayarak Türk okurları için Nazim Hikmet Romanya da, isimli kitabını yazmış. Romanya nın Nazim için bir uğrak yer olduğunu, 1951, 1957 ve 1962 yıllarında şairin Romanya ya geldiğini ve Romenler tarafından onur konuğu olarak karşılandığını belirtiyor. Eşiyle birlikte Romence ye çevirdiği Şohret isimli piyesin Bükreş, Ulusal Radyosu Radyofonik tiyatro saatinde 10 Ekim 1965 gecesi yayınlandığı açıklıyor. Nazim in kendisine gönderdiği Piyesin Türkçesini eliyle bizzat düzelttiğini vurguluyor. Unutulan Adam yahut Şohret piyesinin bu orijinal metnini bir UNESCO kutlaması olan Nazim Hikmet in 100. doğum yıldönümü münasebetiyle 25 Mart 2002 de İstanbul da gerçekleştirilen seminere kadıldıktan sonra Türk Edebiyat Müzesine armağan ettiğini sevinçle ifade ediyor. Ünlü şair, Melike Roman a gönderdiği bir tebriğin arkasında şöyle yazmış: Canım kızım, çiçekli dalımız, geleceğimizin güzel müjdesi Melike ye Nazim Eşiyle birlikte kendisini 1959 yılında Moskova yakınındaki Peredelkino daki yazarlar köyünde bulunan villasında ziyaret etmiş. Nazim, çok güzel yemek yapardı. Gürcistan dan gelen patlıcanlarla size güzel bir karnıyarık yapacağım Melike derdi. Ancak ünlü şairin Moskova da hayal kırıklığı yaşadığını ve sürekli Anadolu özlemini dile getirdiğini dikkat çekiyor. İvan İvanoviç, putlaşmaya karşı bir çığlıktı. Putlaşma gördüğü için bu oyunu sahneledi. Uğruna bu kadar yılını hasretmiş olduğu rüyanın gerçek olmadığını görünce hayal kırıklığına uğradı ve bunu da eleştirel bir şekilde yazar dostlarıyla hatta herkesle paylaştı. Krediden düşmüş olduğu anları yaşadık. Fakat o zor dönemlerde bile fikirlerini ifade edebildi. Ama daima iyimserdi Yine Eşim Carol un (Karol un) Nazim in dram yazarlığına ait bir röportajı var kendisiyle. O zaman Nazim, piyesler yazdığını ve o piyeslerle yanlış gördüğü hususları dile getirdiğini belirtiyor. Bu röportaj Gazeta Literarã da 1959 da yayınlandı. Daima halkların birbiriyle barış ve kardeşlik içerisinde yaşamasını isterdi. Nazim, şiirleriyle insanlığı barışa çağırmıştır. diyor. Mezarının tekrar Türkiye ye getirilmesi tartışmalarına da dikkat çeken Roman bu konuda hiçbir tartışmaya gerek olmadığını çünkü onun Vasiyet isimli şiirinde nereye gömülmesini istediğini şöyle anlatıyor: Hakiki bir insan, doğduğu yeri, anasını, babasını, evini, suyunu bilen bir insandır. Memleket hasretiyle yandı, bitti. Kanaatime göre Nazim in anavatanına mezarına götürülmesi lazım. Vasiyet şiirinde bu konuda görüşleri var. Bu şiiri okuduktan sonra bence hiçbir tartışmaya gerek yok. Bizim kendi toprağımızda gömülmesi lazım. Nazim in beklentisi de buydu. BABALAR GÜNÜ AVRUPA ÜLKELERİNDE VE ABD de aileye karşı gelişen cereyan büyük problem haline dönüşmüş durumda. Bir yandan çocuk denecek yaştaki kızlar evlilik dışı çocuk sahibi oluyor, diğer yanda evlilik yapanların sayısı oldukça azalmış durumda. Son birkaç yılda dünyaya gelen Danimarka ve İsveç li bebeklerin neredeyse yarısından çoğu evlilik cüzdanı olmayan çiftlerin eseri. Fransa ve İngiltere de her üç çocuktan biri gayrimeşru. İnsanların çocuklarını evlatlık olarak vermek istememeleri de yalnız anne babaların sayısında artışa sebep olmakta. Bu ülkelerde ailenin yapılanması değişmiş gibi. Çocuğuyla yaşayan anne veya baba, özellikle de babasız çocuklar çok artmış. Sadece anne ve çocuktan oluşan ikili, bu yüzden aile kabul edilmeye başlandı. Ancak babasız yetişen bu yeni kuşağı pek çok problem de bekliyor: Uyuşturucu, alkol, işsizlik ve eğitim düşüklüğü bunların başında geliyor. Sadece çocuk mu? Yalnız anneler de çok dertliler, işsizlikten ve daha önemlisi stresten çekiyorlar. Ortak söyledikleri: Çocuklarımıza karşı kendimizi korkunç derecede suçlu ve sorumlu hissediyoruz. Ayrıca bizim tek ihtiyacımız para değil. Arkadaşa, aileye gerek duyuyoruz. Amerika da çocukların yüzde 60 ı babası veya genellikle de annesiyle yalnız yaşıyor. Amerikalı anne-babalar, yıl öncesine kıyasla çocuklarına yüzde 40 daha az zaman ayırdıkları tespit edilmiş; hafta boyunca sadece 17 saat. Ayrıca, çocukların dışarıda gözetim altında olmaksızın oynayabilme şansları yok artık. Suç oranlarının artması ve çalışmak zorunda olan annelerinin ilgisizliği yüzünden güvenli bir ortamda özgürce koşturamayan çocuklar, bunun bedelini büyüyünce topluma ödetiyorlar. Babasız ailelerde büyüyen çocuklarla kurulacak bir toplumun sağlıklı olamayacağında ve bu durumun çocukları olumsuz etkilediğinde bütün uzmanlar görüş birliği içerisindeler. Böyle büyüyen çocuk okulda başarısız, problemlere çabuk bulaşan, hissî olduğu kadar sağlık sorunları olan biri haline geliyor ve Doç. Dr. Sefa Saygılı büyüdüğünde kendisi de evlenmemeyi veya çabuk boşanmayı tercih ediyor. Babanın rolü Çocuk için baba vazgeçilmez önemdedir. Baba, anneden açıkça farklı bir insandır ve bu farklılığın algılanması erkek ve kız çocuğun cinsel kimliklerini kazanmalarına katkıda bulunur. Erkek çocuk babasını örnek alır ve taklit ederek kendi cinsiyetini öğrenir. Kız evlat ise babasının nelere sevindiğini gözleyerek kadın olmanın anlamı konusunda belli bir anlayış edinir. Bütün çocuklar etkili bir babaya muhtaçtırlar. Babanın gücünü, varlığını ve desteğini hissetmek isterler. Çünkü çocuğun uyumlu psikolojik gelişmesinde güçlü ve sevgi dolu bir baba vazgeçilmezdir. Gerek babanın sahip çıkmadığı gerekse ayrılık veya boşanma ile babanın olmadığı ailelerde büyüyen çocukları birçok tehlike beklemektedir: Islah evlerindeki çocukların % 70 i babasızdır. Ailede baba olmadığında çocuk genellikle yoksulluk içinde büyümektedir. Ayrıca çocuk şehrin çeşitli tehlikelerine açıktır. Babalarıyla sevgi dolu ve güçlü ilişkiler yaşamayan çocuklar, eşleriyle sağlıklı ve tatmin edici bir iletişim kurmakta zorlanmaktadırlar. Çocuk ihmali oranı fazladır. Babası dışında hiçkimse bir çocuğa baba olmayı öğretmez. Bu, örnek alınarak öğrenilen bir yetenektir. Bir anne oğluna kibarlığı ve temizliği öğretebilir, fakat sadece bir adam erkekliği öğretebilir. Babalar çocuk büyütmek için gereklidirler: Eğlendirirler, gürültü yaparlar ve anneler dikkatli olmaları konusunda titizlendiklerinde babalar risk almaları için onları cesaretlendirirler. Parkta anneler Tırmanırken dikkatli ol! diye uyarırken babalar, Tepeye kadar çık! diye bağırırlar. Babalar, çocukları sınırlarını zorlamaya iterler. Bir çocuğun, anne ve babasının birlikte sağladığı dengeye ihtiyacı vardır.

6 - Iunie / Haziran 2003 pagina / sayfa 10 pagina / sayfa 11 Mituri Scandinave Vikingii sau norvegienii erau marinari din Scandinavia care au trăit în nordul Europei din secolul al VII-lea până în sec. al IX-lea. Vikingii erau aventurieri curajoşi, luptători puternici şi comercianţi prosperi. Ei aveau o mitologie bogată şi spuneau multe poveşti despre faptele vitejeşti ale zeilor lor. La sfârşitul secolului al XI-lea, majoritatea vikingilor s-au convertit la creştinism. ZEII VECHILOR NORVEGIENI Casa zeilor norvegieni era Asgardhr (Asaheim), regatul care pluteşte în cer, separat de Pământ printr-un râu magic. Asgardh era condus de zeul Odhinn, (primul dintre Aseni; aşa înseamnă în scandinavă veche) care a renunţat la un ochi pentru a deveni atotştiutor şi atotputernic. Thorr, zeul tunetului şi al fulgerului, a călătorit deasupra cerului în carul său de foc purtând ciocanul său măreţ, Mjollnir- Njordhr era zeul mării şi tatăl gemenilor Freyr (zeul fertilităţii) şi a Freyja (zeiţa iubirii şi frumuseţii). Bătălia finală Mulţi zei scandinavi erau condamnaţi să moară întro bătălie sângeroasă numită Ragnarokr. Aceasta ar fi lupta finală între bine şi rău, zeii scandinavi împotriva duşmanilor lor uriaşi care ar vesti sfârşitul lumii. Însâ unii zei vor supravieţui pentru a construi o lume nouă şi paşnică. BUNU BİLİYORMUYDUNUZ? EUROVİSİON (Avrupa Ülkeleri Yayın Birliği) UN KURULUŞU (İlk Eurovision yayını) 6 Haziran 1954 günü Fransa Belçika, Holanda, Almanya, Danimarka, İsveçre ve İngiltere de yayın yapan TV kuruluşları, birbirlerine bağlanarak ortak yayına geçtiler. Sözlük anlamı Avrupa Ülkeleri Yayın Birliği olan Eurovision, böylece kurulmuş oldu. İlk ortak yayında, İsveçre nin Montreux kentinde düzenlenen Çiçek Festivali sunuldu. Aynı günün akşam, Papa Vetikan dan, İtalyanca, Fransızca, Almanca, İngilizce ve Hollandca bir konuşma yapdı. ATLANTİK AŞIRI İLK PROGRAM 14 Haziran 1959 günü, BBC tarafından gerçekleştirildi. Londra dan yapılan yayın, Kraliçe II. Elizabeth ile Prens Philip in St. Lawrence Suyolu nun açılışı için yola çıkışları, Kanada nın Montreal kentindeki TV izleycilerine aktarıldı. Atlantik in öte yakasına aşan program, Kanada nın CBC şirketiyle, ABD nin NBC şirketlerinin işbirliği sonucu, ABD ye aktarıldı, Kraliçe nin açılış törenindeki görünteleri ise, 26 Haziran günü Londra ya iletildi. Doğançay ın tablosu Avrupa Parlamentosu nda Ressam Burhan Doğançay, Homege to Calligraphy adlı tablosunu Avrupa Parlamentosu na hediye etti. Avrupa Parlamentosu milletvekili Ozan Ceyhun, Doğançay ın tablosunu hediye etmesinin modern laik Türkiye nin Avrupa Parlamentosu nda kalıcı bir şekilde temsili anlamına geldiğini belirtti. Doğançay ın hediye tablosu, 19 Haziran da çok sayıda milletvekilinin katıldığı bir kokteylde Avrupa Parlamentosu na teslim edildi. (Hürriyetim) Van Gogh un üç tablosuna 14 milyon dolar Hollandalı ünlü dışavurumcu ressam Van Gogh un 3 tablosu, Londra da düzenlenen bir müzayedede 14 milyon dolara satıldı. Christie s müzayede salonundan yapılan açıklamaya göre, Roman Okuyan Kadın, Vincent ın Arles daki Evi, Natürmort, Karanfilli Vazo adlı üç tablo müzayedeye katılanların büyük ilgisini çekti. Ünlü ressamın bunalıma girip sol kulağını kesmeden bir süre önce 1888 de yaptığı Roman Okuyan Kadın tablosuna 5.61 milyon dolar, arkasında kardeşine yazdığı bir mektup bulunan, dolmakalemle çizilmiş taslak olan Vincent in Arles daki Evi tablosuna 1.41 milyon dolar, 1890 da yaptığı Natürmort, Karanfilli Vazo adlı yağlıboya tablosuna ise 7.09 milyon dolar ödendi. Van Gogh dışında Georges Braque, Pablo Picasso, Claude Monet ve Pierre- Auguste Renoir gibi ünlü ressamların eserlerinin bulunduğu Dışavurumcular ve Modern Sanat Satışı adlı müzayedede toplam milyon dolarlık satış yapıldı. Hollywood da yaşayan Türk reklamcı Emrah Yücel, Frida filmi için hazırladığı u l u s l a r a r a s ı k a m - panyayla film reklamc ı l ı ğ ı d ü n y a s ı n ı n Oscar ı sayılan Key Art ödülünü ikinci kez kazandı. Hollywood daki Uluslararası Kültür Merkezi nde bu yıl 32 ncisi düzenlenen Key Art ödül töreniyle ödüller sahiplerini buldu. Film stüdyoları yöneticileriyle sinema sanayiinin önde gelen firmalarının temsilcilerinin bulunduğu, 1800 kişinin katıldığı törende ödülleri oyuncu Sharon Stone, Tobey McGuire ve Rob Schneider dağıttı. Antik dönemde Yunan uygarlığının her alanında olduğu gibi düşünce ve felsefede de gelişme olmuştur. Yunanlılar Eski Mısır ve Doğu uygarlıklarından etkilenmiş olmalarına rağmen düşünce şeklini oluşturmakta güçlük çekmemişlerdir. Ancak felsefe belli bir kültürün sonucunda ortaya çıkmıştır. Yunanlı filozofların önemli isimleri Batı Anadolu toprakları üzerinde yaşamış ve öğretileri buradan Yunanistan a geçmiştir. İyonya felsefesini Yunanistan da Kolophonlu Ksenofones yaymış ve bir felsefe ekolü kurmuştur. M.Ö 6.yy da İyonya da aydın çevrelerde belli bir düşünce oluşmaya başlamış, çok tanrılı bir dinin kabul edildiği bir ortamda doğa olayları bu tanrıların gücüyle değil doğa kanunlarıyla açıklanmaya çalışılmıştır. İyonya da bilimi ön plana çıkaran doğa filozofları Efesos ve Miletos şehirlerinde yaşamışlardır. Miletoslu matematikçi, astronomi bilgini ve düşünür THALES her şeyin kaynağının su olduğunu ileri sürmüştür. İlk Yunanlı filozof olarak kabul edilen Thales şeylerin gerçeği insan değil sudur demiştir ve dünyayı okyanus üzerinde yüzer olarak düşünmüştür. Ayrıca Anadolu kıyılarından görülen M.Ö 585 yılındaki güneş tutulmasını önceden hesaplayabilmiştir. Yine Miletoslu fizik ve doğa bilimcisi ANAKSİMANDROS (M.Ö ) ise her şeyin kaynağını belirli bir maddeye bağlamayıp sonsuzluk ve sınırsızlıktan söz etmiştir. Belirli özellikleri olan bir varlığın hiçbir şeyin özü olamayacağını anlatmaya çalışmıştır. Sonsuz bir birlikten söz ediliyorsa çokluk niye var? ve neden durmadan yineleme var? gibi sorulara cevap aramıştır. Sonsuzluk belirsizdir ve içinde karşıtlıkları barındırır. M.Ö yılları arasında yaşamış Efesoslu HERAKLİTOS kesin bir gerçeklikten söz edilemeyeceğini ve herşeyin insanın kavrayışına göre olduğunu söylemiştir. Her şey görecedir ve sezgiyle görülebilir. Bir ırmakta iki defa yıkanmak imkansızdır çünkü su akmaktadır. Evrendeki her şey hareket halindedir ve değişmektedir. Çeşitlilik vardır ve bu sonsuza kadar gitmektedir. Her şey kendi karşıtına dönüşmektedir ve ateşten oluşmuştur. Dünya tektir, onu ne bir tanrı, ne de bir insan yaratmıştır. O kendi yasasına göre tutuşan ve sönen sonsuz bir ateştir ve hep öyle kalacaktır. Ölümsüzlüğün ve canlı ateşin oyunundan bahsetmiş ve bu oyunda ateşin kendisi ile oynadığını söylemiştir. Ateş dönüşüm içindedir; buhar olur, su olur, toprak olur. İlginç bir kişilik olan Heraklitos Efesos ta saltanat süren önemli bir Emrah Yücel e KeyArt KEYART ÖDÜLLERİ NEDİR? K e y A r t ö d ü l l e r i h e r y ı l uluslararası alanda sinemanın tanıtımi konusunda çalışan kişilerin yaratıcılıklarını ödüllendirmek amacıyla dağıtılıyor. Filmlerin tanıtımı ve pazarlanması amacıyla yapılan afişler, ilan panoları ve fragmanların yaratıcıları bu yarışmaya katılabiliyor. E m r a h Y ü c e l v e k u r d u ğ u İconisus şirketi de bu kapsamda BeverlyHills deki pek çok uluslararası kampanyaya imza atmış bulunuyor. Frida filminin yanı sıra, Head in the Clouds, Four Feathers, Jersey Girl ve The Hours gibi filmlerin kampanyalarında da başarı sağlayan Emrah Yücel, A.A ya yaptığı açıklamada, Hollywood da Meksikali sanatçı Frida nin hayatını konu alan bir film ile ödül almak beni özellikle sevindirdi. Amerikan sineması kendi kültürünün dışında da kültürler olduğunu anlamaya başlıyor dedi. CEM YILMAZ İLE ORTAK PROJE Yücel, halen üzerinde çalıştığı projeler arasında, Jet Li nin Hero adlı filmi, Tarantino nun Uma Thurman ile çevireceği yeni filmikill Bill in bulunduğunu, ayrıca Cem Yılmaz ile bir Türk kurgubilim filmi olan Gora üzerinde çalıştıklarını da belirtti. Antik Çağda Anadolulu Filozoflar ailenin çocuğu olmasına rağmen dağlarda yalnız yaşamayı seçmiştir. Kendisini aramıştır ve ondan başka bir şey önemli olmamıştır. Bir başka Miletoslu filozof ANAKSİMENOS(M.Ö ) Anaksimandros un öğrencisidir ve her şeyin havadan geldiğini ve havaya döndüğünü, ruhun ise solunan hava olduğunu ileri sürmüştür. Ona göre tek varlık havadır. Klazomenai li sofist düşünürlerden ANAKSAGORAS (M.Ö ) Heraklitos un dediği gibi her şeyin kendi karşıtına dönüşmeyeceğini, bir tek var olanla değişmenin açıklanamayacağını öne sürmüştür. Her şey her şeyden doğar demiştir. Hareketin görünüş değil gerçek olduğunu kanıtlamıştır. Anaksagoras varlıkların belirleyicisinin madde olduğunu söylemiştir. Sonsuz sayıda maddeden söz etmektedir. Zamanın gerilerinde bir ilk hareketi kabul etmektedir. Hareketini kendinden alan zihin evrende egemen tek varlıktır. Zihinden önce kaos vardı, zihin onu keyfince düzenlemiştir. Anaksagoras ın madde ile ilgili düşüncelerini Abdera lı Demokritos benimsemiş ve Atomcular felsefe okulunu kurmuştur. Sokrates öncesi Anadolu lu filozoflar evreni anlamaya çalışmış ve evrenin içinde kendi yerlerini sorgulamaya başlamışlardır. Evreni açıklarken kaynağını araştırmış ve belirli bir şeye bağlamışlardır. Daha geç bir dönemden önemli bir filozof Sinop lu DİOGENES tir (M.Ö ). Diogenes bir düşünürün son derece ilkel bir yaşantı sürmesi gerektiğini savunuyordu. Ona göre en üstün iyi erdemdir. Felsefesinin özü sadelik ve doğadır. Özentiyi, müsrüflüğü kötülemelidir, ihtiyaçları en aza indirgemelidir. Bir fıçı içinde yaşayan Diogenes e bir isteği olup olmadığını soran İskender onun çok meşhur olan şu sözlerine şaşırmıştır Gölge etme başka ihsan istemem. Platon un çılgın Sokrates dediği Diogenes yalınayak dolaşır, tapınak kapılarında yatar ve gündüz elinde bir fenerle dolaşıp soranlara bir insan arıyorum demiştir. Tüm bu filozoflar Sokrates öncesi düşünce dünyasını yansıtırlar. Düşünce üretmekte kendilerine göre bir sistem oluştururlar. Antik dönemde doğa olaylarının kişileştirilip tanrılarla simgelenmesini ve söylencelerle yaygınlaşıp geliştirilmesini, onlara tapınılmasını, kısacası pagan tanrılarını kabul etmeyip bunlara bireysel çıkışlar olarak başkaldırırlar. Nalan Yılmaz

7 INTERVIUL LUNII - Iunie / Haziran 2003 pagina / sayfa 12 pagina / sayfa 13 Prof. univ. dr. Ibram Nuredin la 60 de ani Rep. - În primul rând cine sunteţi? Vă rog să prezentaţi câteva date despre dumneavoastră. I. N. - Sunt profesor universitar doctor Ibram Nuredin, decanul Facultăţii de Arte şi din noiembrie 2001 preşedintele ales al Uniunii Democrate Turce din România. M- am născut în zodia Taur, la 18 mai 1943 în municipiul Constanţa dintr-o familie de oameni modeşti, simpli, dar întotdeauna cu o optică realistă asupra vieţii, care au muncit din greu pentru a-şi întreţine familia, foarte numeroasă, formată din cei 8 copii. Vreau să vă spun că pe mama o chema Cadrie iar pe tata Salim. Tatăl meu s-a prăpădit de la o vârstă foarte fragedă şi greutatea creşterii copiilor şi a educaţiilor sănătoase a revenit mamei care a fost casnică şi care ne-a dat însă foarte multă căldură sufletească, gingăşie, sensibilitate. Ne-a educat în mod corespunzător şi din acest punct de vedere pot să spun că provin dintr-o familie sănătoasă. Tata a fost docher şi sunt primul din familia mea care are o formaţie universitară, având în vedere condiţiile grele în care noi am crescut.. Am 2 copii, o fată care este absolventă a Facultăţii de Drept şi care face un masterat la Universitatea Ovidius, jurist de formaţie iar băiatul este în ultimul an la Facultatea de Ştiinţe Economice şi în acelaşi timp este în anul al doilea la Colegiul Mustafa K. Ataturk la specializarea Turcă-Engleză, el fiind un absolvent de liceu de informatică. Am 2 copii care au simţul responsabilităţii, simţul muncii şi ca toţi tinerii au o serie de preocupări şi mai ales le place foarte mult muzica, literatura şi filmul. Iar eu pentru că lucrez în domeniul artelor sunt conectat la toate valorile artistice muzicale, teatrale sau de artă plastică. Rep. - Care sunt cele 3 lucruri care vă plac şi cele 3 lucruri care nu vă plac? I. N. - Îmi place lucrul bine făcut, tenacitatea, solidaritatea şi omenia şi nu îmi place minciuna, ipocrizia şi egoismul. Rep. - Care a fost evoluţia în profesia pe care a-ţi ales-o? I. N. - Sunt absolventul Liceului Ovidius şi al Facultăţii de Filozofie a Universităţii Bucureşti şi după terminarea facultăţii, datorită rezultatelor foarte bune obţinute în facultate, media 10 la examenul de licenţă şi media 9,74 pe timpul celor 5ani de studii, de fapt a treia medie pe ţară, am fost repartizat în învăţământul superior. Am o vechime de peste 37 de ani în învăţământul superior constănţean şi am parcurs prin concurs toate treptele ierarhiei universitare, adică preparator, asistent, lector, conferenţiar iar actualmente sunt profesor de filozofia culturii şi de filozofia esteticii la Universitatea Ovidius din Constanţa.Sunt doctor în filozofie din 1974 a Universităţii din Bucureşti.Am fost şi sunt lucru cu care mă mândresc în comitetul de iniţiativă pentru crearea Universităţii Ovidius, deci membru fondator al Universităţii Ovidius. Am îndeplinit funcţiile de prodecan, secretar ştiinţific al Facultăţii de Litere, Teologie, Istorie şi Drept din 1998 am fost numit de către senatul universităţii director al Departamentului de Arte,iar din 2002 sunt decanul Facultăţii de Arte, facultate cu 4 specializări: arta actorului, pedagogia artelor plastice şi decorative, interpretare muzicală şi pedagogie muzicală. Trebuie de asemenea, să amintesc faptul că în calitatea de cadru didactic universitar am fost membru în comisiile stabilitede Ministerul Educaţiei şi Cercetării pentru ocuparea prin concurs a unor posturi didactice din învăţământul preuniversitar şi universitar şi a unor posturi de inspector pentru ştiinţele socio-umane din Constanţa şi Tulcea. Rep. - Ce lucrări şi publicaţii aţi scos până acum? I. N. - Ca urmare a unei munci de aproape 40 de ani în învăţământ şi ca om de cultură având preocupări diverse de filozofia culturii, de istoria culturii şi a civilizaţiilor, de relaţii inter-etnice, de analiza problematicii fenomenului valoric, societatea contemporană am 9 cărţi tipărite, 13 lucrări în manuscris, circa 20 de studii publicate în cărţi, volume şi reviste de specialitate, peste 30 de fişe de dicţionar şi referinţe de specialitate, numeroase inserţii culturale publicate în reviste de cultură. Am susţinut peste 40 de comunicări ştiinţifice şi am o bogată activitate publicistică. Trebuie să spun că aceste cărţi ale mele s-au bucurat de un succes apreciabil. Vreau să vă amintesc faptul că în 2001 am primit premiul revistei Tomis şi a filialei Dobrogea a Uniunii Scriitorilor pentru contribuţii deosebite la susţinerea culturii scrise la ediţia a VII a a Colocviilor Tomitane, la Salonul Naţional de Carte ediţia I care s-a desfăşurat în Constanţa în 2001 am primit Premiul Special pentru Cartea de Ştiinţă şi de Filozofie. În calitate de etnic turc am primit cu mândrie pot să spun o diplomă la al III lea Simpozion Internaţional de Literatură de Expresie Turcă care s-a desfăşurat în Sigur că am foarte multe cărţi dacă consideraţi că este necesar aş putea chiar să amintesc aceste cărţi şi studii şi anume aş aminti: - Dicţionarul de Concepte şi Idei Filozofice 1994, Curs de Filozofie, Concepte şi Idei Fundamentale-1996, mult căutata şi apreciata lucrare Comunitatea Musulmană din Dobrogea Repere din viaţa spirituală în limbile română şi turcă-1998, 1999, lucrarea Islamul şi Valenţele lui, Fundamente sle Filozofiei-2000,lucrările Filozofia şi Istoria Religiilor-2001,Filozofia şi Istoria Esteticii. Acestea sunt cărţile care mă reprezintă şi care dau expresie preocupărilor mele legate de problematica socio-umană, filozofică, culturală despre care am amintit inclusiv problemele de reprezentare a etniei turce. Rep. - Ca proiecte editoriale pentru viitor ce ne puteţi spune? I. N. - Sigur că sunt în continuarea activităţii de cunoaştere a fenomenului cultural şi civilizatoriu al etniei turce în Dobrogea, de aceea mi-am propus pentru viitor, într-un viitor foarte apropiat sper şi dacă sănătatea şi timpul îmi va permite să fac o lucrare care este mult aşteptată de comunitatea noastră, respectiv Obiceiuri şi Tradiţii ale Turcilor Dobrogeni, o lucrare pe care am conceput-o ca sintetizând trăirea noastră în comun în acest spaţiu românesc dar şi cu specificul şi particularităţile comunităţii noastre, de altfel în fiecare număr al revistei Hakses al cărei director sunt, lunar, apar câteva din obiceiurile şi tradiţiile din cultura şi civilizaţia turcă. O adoua lucrare pe care doresc să o realizez se referă la aprofundarea unor fenomene de filozofie a religiei islamice continuare în pagina 14 «Pitulicea» (Çalıkuşu) Deşi a creat o operă foarte variată, Reşat Nuri Güntekin a fost cunoscut mai cu seamă ca romancier, fiind un autor foarte citit, ale cărui cărţi au pătruns in straturile populare cele mai largi. Valoarea pe care o au scrierile sale este cu mult mai mare decât se crede. In evoluţia povestirii şi a romnului nostru realist, din nou accelerată în anii celui de-al doilea război mondial, însemnătatea pe care Reşat Nuri o deţine, atât în privinţa noilor orientări, cât şi a formării unei largi pături de cititori, este deosebit de mare. (Tahir Alangu). Conceput iniţial ca o piesă de teatru, romanul Çalıkuşu (Pitulicea) apărut în anul 1922, a cunoscut un mare răsunet, îndată după apariţie. În ciuda prodigioasei şi diversificatei activităţi scriitoriceşti desfăşurate de Reşat Nuri Güntekin timp de apraope patru decenii roman, dramaturgie, povesrire, reportaj, critică teatrală şi literară, adaptări şi traduceri in multe direcţii novatoare, numele său a rămas legat de această carte. Pitulcea beneficiază de o bogăţie ideatică puţin obişnuită până atunci in literatura turcă; ea înmănunchează o multitudine de teme, încadrate toate, în chipul cel mai firesc, în realitatea economică, politică şi socială a vremii, printr-o fuziune intimă dintre idei şi structura artistică. Pluralităţii de teme îi corespunde o pluralitate de tehnici româneşti diverse, utilizate simultan. Într-o ambianţă propice asimilase atât operele reprezentative ale literaturii turce clasice, divanî(divanul lui Fuzulî îi va fi tovarăş nedespărţit în toate călătoriile sale mai tărziu) şi ale scriitorilor turci moderni, de la Ahmet Mithat şi Namik Kemal până la creaţia pe atunci de ultimă oră a lui Halit Ziya Uşaklîgil, Hüseyin Rahmi Gürpýnar, Ahmet Rasim, Mehmet Rauf, cât şi cărţi semnificative pentru literatura franceză, de la opera lui Lamartine şi Alfred de Musset, până la Balzac, Zola, Maupassant, Flaubert şi fraţii Goncourt. La data publicării romanului care avea să electrizeze generaţii întregi de cititori, dar şi de scriitori, Reşat Nuri Gîntekin, printrun concurs de împrejurări nefavorabile, încă nu se afirmase ca romancier. Romanul Pitulicea reuşeşte să realizeze o osmoză între tradiţia literaturii clasice încă destul de puternică, pe de o parte, şi de tehnica literturii occidentale şi elemente ale unor realităţi locale de cea mai mare strigenţă, pe dealtă parte, lucru ce i-a facilitat considerabil infiltrarea ei în conştiinţe. În romanul Pitulicea propulsorul întregii acţiuni este dragostea platonică, de nezdruncinat, menţinută mereu în cadrul discreţiei trăirilor, alui Feride pentru Kâmran. O intervenţie brutală din afară revelaţia unei legături cu promisiunea finalizării ei prin căsătorie, pe care Kâmran o avusese în Elveţia în îndelungatul răstimp al logodnei, cu o tânără femeie bolnavă de plămâni şi Feride, lipsită de orice experienţă a vieţii, îşi reneagă dragostea mai bine zis îşi închipuie că şi-o reneagă şi porneşte temerar la cucerirea unei existenţe independente. Iubirea ei pentru vărul ei Kamrân, mijită încă din copilărie, constituie însă leitmotivul cărţii, elementul ei de unitate, de liant. Güntekin, intelectual cu vederi avansate, pasionat adept al emancipării femeii- una din problemele la ordinea zilei în Turcia de atunci răstoarnăraporturile clasice dintre cei doi îndrăgostiţi, revenindu-i femeii rolul de a reprezenta elementul stabil, de mare nobleţe spirituală, de mare profunzime. Pe această schemă clasică, modificată de Güntekin în spiritul concepţiilor vremii, se inserează firesc, organic, modalitatea sugerată parţial de tehnica romanului picaresc. Feride este constrânsă să cutreiere prin Anatolia, cunoaşte cele mai diferite medi din societatea turcă, variate tipuri de oameni: existenţa ei se întretaie, temporar, cu un şirag de alte existenţe adiacente luminate fugar, fiecare cu povestea, cu destinul ei, se izbeşte de realităţi sociale, economice şi etice dure, care constituie pentru scriitor tot atâtea prilejuri de arealiza un nuanţat tablou realist al societăţii turce din preajama primului război mondial şi inceputul luptei pentru eliberarea naţională, când se petrece acţiunea cărţii. Bir düzyazı türü olan roman, insan ilişkilerini anlatımıdır diyebiliriz. İnsanın yaşadığı Serüvenler, iç dünyasının gerçekliği; insan-insan, insanmekan, insan-doğa ilişkileri yaşadığı ortamın özellikleri toplumsal olay ya da olgular ekseninde belli insanlık durumları öne çıkarılarak işlenir. Romanın burjuva toplumunun bir ürünü olduğu, 18. ve 19. yüzyılda gerçek kimliğine kavuştuğu söylense de; burjuva öncesi dönemde, özellikle Ortaçağ ve Rönesans edebiyatında kimi roman örneklerine rastlamaktayız. Romanın ortaya çıkışında söylenceler, destanlar, Roman nedir? Reşat Nuri Güntekin kahramanlık öyküleri ve masalları ilk kaynak olarak alabiliriz. Roman sanatının günlük yaşama dönük soyutlayıcı bakışı öncesinde ise söylenceler, mitolojik öyküler, şövalye ve kahramanlık öyküleri, anılardır. Romana ilk elden kaynaklık eden Pikaresk roman anlayışıyla yeni bir insan tipi ortaya çıkarılır. Romandaki ana figür olan tip dünyaya ve toplumsal yaşama aşağıdan yukarıya doğru yönelmiş bir bakışla bakar, bu eksende gezgin bir ruhla yaşar. Sürekli bir dönüşüm içindedir Sayfayı hazırlayan Nurcan İbraim

8 - Iunie / Haziran 2003 pagina / sayfa 14 pagina / sayfa 15 INTERVIUL LUNII şi anume sunt în lucru cu o temă interesantă, respectiv este vorba de Islamul reprezentat în datele esenţiale inclusiv cu o chestiune care m-a preocupat, cele 99 de nume ale lui Allah în religia islamică şi de asemenea doresc să vorbesc mai pe larg despre fenomenul cultural al turcilor dobrogeni aducând la zi lucrările care au apărut în limbile română şi turcă referitoare la turcii dobrogeni din Dobrogea şi voi prinde şi activitatea publicistică, nu numai repere de viaţă culturală în sensul religiei, viaţa religioasă, învăţământul în limba maternă ci voi prinde şi celelalte aspecte ale fenomenului cultural iar din punct de vedere al cadrului didactic universitar o lucrare care de asemenea cred că va trezi interes este vorba de Istoria Culturii şi a Civilizaţiilor pe care o gândesc ca un curs universitar care să ajute studenţii în acumularea de cunoştinţe de cultură general filozofică şi umanistă. Rep. - Ce v-a determinat să deveniţi membru al Uniunii Democrate Turce din România? I. N. - Sigur că prin faptul că sunt etnic turc de cetăţenie română, am considerat că este necesar să fiu şi membru al acestei organizaţii nonguvernamentale şi apolitice. Am participat la acţiunile întreprinse de această uniune pentru promovarea imaginii turcilor dobrogeni din România. Am considerat că avem obligaţia morală de a fi cetăţeni români să ne exprimăm identitatea culturală, religioasă şi să lucrăm pentru binele comunităţii de aceea, am intrat deci cum se spune de bună voie şi nesilit de nimeni în U.D.T.R. Rep. - Ce aţi simţit când aţi fost propus şi ales? I. N. - Mi s-a propus de mai mult timp să fiu în structura de conducere a U.D.T.R dar preocupările mele foarte dense şi activitatea mea universitară m-au determinat să fac pasul poate puţin mai târziu. Însă fiind propus de filiala Constanţa a U.D.T.R am fost ales ca preşedinte al U.D.T.R în noiembrie 2001 după ce imaginea uniunii a fost dacă vreţi puţin şifonată de tensiunile interne care au avut loc în cadrul uniunii, mai ales la nivelul structurilor de conducere. De aceea, am considerat că trebuie să mă integrez şi să lupt pentru ca U.D.T.R să fie cel puţin la nivelul celorlalte uniuni ale etniilor din ţara noastră şi am ales să fac acest pas important şi responsabil de a fi preşedintele U.D.T.R şi datorită unei nemulţumiri pe care am avut-o pentru că în conducerea U.D.T.R. din păcate, nu întotdeauna a fost reprezentativă cu oameni clădiţi temeinic profesional şi cu o moralitate corespunzătoare şi mai ales că în funcţiile de conducere erau chiar ca preşedinte sau ca deputaţi oameni fără studii superioare şi care mult timp au demonstrat că au o serie de carenţe morale. Deci prestigiul U.D.T.R. nu mi-a fost indiferent şi am acceptat sigur propus de către filiala Constanţa a U.D.T.R să candidez pentru această funcţie de preşedinte pentru care am fost ales la Conferinţa Naţională din noiembrie Rep. - Ce aţi realizat şi ce v-aţi propus pentru viitor? I. N. - Sigur că aş putea să spun că sunt la un moment de bilanţ provizoriu pentru că munca continuă dar în această scurtă perioadă de când am fost ales preşedinte al U.D.T.R am activat sub aspectul realizării unităţii U.D.T.R. de aceea, o primă schimbare cred eu, radicală a fost aceea ca să fie activizate în primul rând filialele U.D.T.R. pentru că se ştie foarte clar urmare din pagina 12 sau trebuie să se ştie foarte clar că fără activitatea filialelor componente ale uniunii, U.D.T.R nu are şansă de izbândă. În al doilea rând am realizat această coeziune la nivelul Consiliului Naţional al U.D.T.R. deciziile se iau în echipă,în comun, iar fiecare vicepreşedinte sau preşedinte al unei comisii este implicat în realizarea acţiunilor din sectorul lui de activitate. Am plecat de la convingerea că putem să revitalizăm activitatea culturală şi de asemenea să ridicăm calitatea actului de învăţământ prin revitalizarea învăţământului în limba maternă, prin atragerea şi a altor categorii socio-profesionale în acţiunile pozitive ale uniunii. De asemenea, cred că am reuşit să dăm o altă faţă ca să spun aşa celor două publicaţii ale U.D.T. şi anume Hakses Vocea Autentică şi Genc Nesil-Tânăra Generaţie şi se simte un suflu proaspăt prin atragerea şi a altor membri ai uniunii. Vreau să amintesc aici pentru că este o chestiune la care ţin foarte mult, înfiinţarea corului de muzică tradiţională turcă, corului de femei Mehtap Clar de lună şi desfăşurarea în bune condiţii activităţile celeilalte formaţii a uniunii, fiind vorba de formaţia de dansuri tradiţionale Fidanlar-Mlădiţe şi încercăm cu toţii desiguri să ducem tradiţia bună la ea acasă, în casele fiecărui etnic turc. Rep. - V-aţi gândit să vă depuneţi candidatura pentru funcţia de deputat şi ce platformă v-aţi propus? I. N. - Nu ştiu dacă nu este prematur să răspund la această întrebare.sigur că există un gând în legătură cu sugestia ca să fiu şi în perspectivă, evident deputat al U.D.T.R. dar materializarea acestui gând este în funcţie de voinţa comunităţii turce, de decizia Consiliului Naţional al U.D.T.R. şi al membrilor U.D.T.R., oricum cred că dacă voi face acest pas va fi dacă vreţi o premieră pentru comunitatea turcă, pentru că va fi reprezentată în Parlamentul României, fără modestie o spun, de o personalitate marcantă a comunităţii noastre, de un om cu studii superioare care are în spate o activitate de aproape 40 de ani în învăţământul superior, pentru că, până acum, din păcate reprezentarea noastră în Parlament a suferit şi din cauza persoanelor care au fost mandatate cu acest rol. Rep. - Credeţi că veţi îndeplini ce v-aţi propus? I. N. - Eu cred că voi îndeplini ce mi-am propus pentru că nu mi-am propus nişte lucruri irealizabile, propunerile legate de proiectele mele de viitor sunt legate de activitatea mea de profesor universitar, de dascăl, de om de cultură al etniei şi cum zodia Taurului înseamnă tenacitate, înseamnă implementarea în real şi o analiză corectă a posibilităţilor şi a necesităţii, consider că am calităţile profesionale, morale şi de om al etniei reprezentativ pentru ca să-mi realizez aceste proiecte. Repet încă o dată, nu sunt proiecte irealizabile tocmai pentru că nu mi-am propus nimic irealizabil ci am proiectele care să materializeze energia mea, capacitatea mea, munca mea şi din acest punct de vedere nu mă dau în lături de la această muncă şi de la acest efort tenace care m-a caracterizat întotdeauna şi mă caracterizează. Rep. - Şi pentru că aţi împlinit frumoasa vârstă de 60 de ani, vă doresc sănătate, putere de muncă, bucurii şi să realizaţi tot ce v-aţi propus. La mulţi ani! I. N. - Vă mulţumesc pentru urare şi vă doresc şi dumneavoastră o existenţă senină şi împliniri. Interviu realizat de Iomer Subihan Tradiţii dobrogene (Geleneklerimiz) Circumcizia (Sünnet) Operaţia de îndepărtare a prepuţului, respectiv circumcizia copilului de sex masculin, îşi are originea în negura timpului, în riturile de iniţiere din Africa animistă. Ea etse atestată ca tradiţie în Egiptul faraonilor, este perpetuată la copţii şi creştinii din Etiopia şi este practicată în zilele noastre de comunitatea evreilor şi musulmanilor- La evrei circumcizia, obligaţie religioasă, pecetluieşte alianţa lor cu Dumnezeul lor numit Yahve- la musulmani, şcoala juridică şafeită fondată de imamul Al-Şafii cu răspândire în Arabia meridională, în Africa orientală şi în Malaezia, consideră circumcizia obligatorie- celelalte şcoli juridice sunnite, cea hanbalită, hanefită şi malekită consideră circumcizia ca o recomandare insistentă - întrun fel, tot obligatorie. Sfântul Coran nu face referire la practica circumciziei. Dar Profetul Muhammad ale cărei fapte, învăţături şi spuse, deci Sunna, sunt pilde de necontestat şi obligatorii, prin exemplul Său a dat caracter de obligativitate acestei practici. Circumcizia se aşează în linia unui Islam autenric, drept, în tradiţia lui Abraham (Ibrahim), primul profet, dar şi tatăl semiţilor, şi prin Ismael ((Ismail), fiul său, strămoşul, părintele tuturor arabilor. Pediatrii recomandă circumcizia ca fiind act medical benefic pentru înlăturarea infecţiilor urinare şi al bolilor cu transmitere sexuală, chiar dacă intervenţia chirurgicală poate prezenta şi riscuri. Circumcizia băieţilor musulmani la turcii dobrogeni, se face după zone, localităţi şi împrejurări, de regulă între 2 şi 13 ani. Circumcizia confirmă primul pas spre bărbăţie şi intrarea în comunitateas musulmană a băiatului. Circumcizia este efectuată de către un Sünnetçi, care în viaţa particulară socială etse, a fost bărbier, asistent medical sau, în zilele noastre, chirurg. Sünnetçi-ul este ajutat de un om de nădejde, apropiat familiei, care a câştigat bunăvoinţa şi încrederea copilului ce va fi circumcis, numit Kirve. Kirve ţine copilul, îl încurajează în circumcizie, este similar naşului în creştinism, şi în unele regiuni avea drepturi aproape egale cu tatăl copilului în ceea ce priveşte deciziile importante. Cel circumcis, face parte din familia Kirve -ului şi nu se poate căsători cu fata acestuia. Băiatul circumcis, Sünnet çocuğu poartă un costum special din mătase albastră sau albă, cu fire aurii şi argintii, adică un fel de rochie lungă şi largă, o capă, un fes pe a cărui faţă se înscrie cuvântul Maşallah (Cel minunat, protejat de Allah) şi un toiag. Lui i se amenajează o cameră frumos decorată cu perne brodate, batiste de diverse culori, lucruri de artizanat, tradiţionale, obiecte şi jocuri preferate, prosoape şi un pat frumos decorat, aşezat într-unul din colţurile camerei. Băiatul este un fel de prinţ de mic sultan care, după circumcizie va primi onorurile tuturor membrilor comunităţii, fiind persoana cea mai importantă, un învingător. Circumcizia, făcută acasă sau la spital, este precedată de un serviciu religios, mevlid şi de plimbarea copilului ce va fi circumcis într-o trăsură sau căruţă trasă de cai, călare sau, mai nou, într-o maşină. Convoiul, un adevărat alai ce va străbate satul sau zone ale oraşului, este întregit cu alţi copii aflaţi şi ei în căruţe sau automobile, însoţiţi de lăutari ce cântă la instrumente tradiţionale de muzică turcească: gârnata, daul, zurna, akordeon. Zgomotele, veselia, cuvintele de duh înţelepte dau tradiţiei circumciziei un aer festiv, dar şi distractiv, o aură aparte. La ceremonie participă toată suflarea comunităţii mai numeroase sau mai mici, respectiv copii, tineri şi bătrâni, rude, prieteni, vecini, apropiaţi familiri. Musafirii sunt omeniţi, invitaţi la masă. Adus acasă sau în locul unde are loc circumcizia, băiatul i se va oferi un cadou, de regulă bani, după puterea financiară a tatălui. După circumcizie, băiatul va primi bani şi cadouri din partea tuturor. Petrecerea continuă apoi, doar în familie, cu rudele apropiate. Pentru familiile sărace şi pentru orfani,, circumcizia devine o problemă rezolvată de comunitate sau de organizaţii caritabile care se ocupă de toate aspectele: îmbrăcarea şi plimbarea băieţilor, asigurarea de imami, de sünnetçi şi de medicamente necesare înainte şi după intervenţia chirurgicală. Sunt situaţii când circumcizia este finanţată de oameni înstăriţi, de asociaţii şi fundaţii (vakâfuri). Circumcizia este un prilej de întărire a spiritului de frăţie, unitate şi întrajutorare a membrilor comunităţii, de afirmare a identităţii islamice şi a coeziunii sociale. Prof. univ. dr. Nuredin IBRAM

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm: Hatim-i Esam hazretleri, hocası Şakik-i Belhi hazretlerinin yanında 33 sene kalır, ilim tahsil eder. Hocası, bu zaman içinde ne öğrendiğini sorduğu zaman, sekiz şey öğrendiğini söyler ve bunları hocasına

Detaylı

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya 80 Dinlerin Buluşma Noktası Antakya 81 82 Bu ay sizlere Anadolu nun en güzel yerlerinden biri olan Antakya yı tanıtacağız. Antakya Hatay ilimizin şehir merkezi. Hristiyanlığın en eski kiliselerinden biri

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktin soğuk geciktim kış geciktiniz kış mevsiminde uç, sınır, son, limit bulunuyor/bulunur

Detaylı

Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın? www.gerçeksevgibekler.

Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın? www.gerçeksevgibekler. Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın? www.gerçeksevgibekler.de www.wahreliebewartet.de Avrupa ülkelerindeki gençlik denilince

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. İBADET 1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. 2 İslam ın şartı kaçtır? İslam ın şartı beştir.

Detaylı

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1. Güzel ahlâk 2. Kötü ahlâk 2 Güzel ahlâk neye denir? Allah ın ve Resulü nün emir ve tavsiye ettiği, diğer

Detaylı

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular hazır olun düşüyoruz diyor. Düşüyoruz ama ben dâhil

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ Oya Baydar, Mine Söğüt, Özcan Yüksek, Ercan Kesal, Arif Keskiner ve Melih Güneş konuklarla sohbet etti 86. İzmir Enternasyonal Fuarı nda bu yıl ilk

Detaylı

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız 4. SINIFLAR (PROJE ÖDEVLERİ) Öğrenci No 1- Dinimize göre Helal, Haram, Sevap ve Günah kavramlarını açıklayarak ilgili Ayet ve Hadis meallerinden örnekler veriniz. 2- Günlük yaşamda dini ifadeler nelerdir

Detaylı

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları RAPUNZEL Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş. Bir gün pncereden komşu evin bahçesindeki

Detaylı

Azrail in Bir Adama Bakması

Azrail in Bir Adama Bakması Mevlâna (1207 1273) Güçlü bir bellek, çağrışım yeteneği, üretkenlik, olağanüstü görüş ve anlatım gücü, derin duygusallık ve hüzün, her yönüyle İslam kültürüne hâkimiyet... İşte Mevlâna deyince akla gelen

Detaylı

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Veda Hutbesi. Ey insanlar!  Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. Veda Hutbesi Peygamberimiz Vedâ Hutbesinde buyurdular ki: Hamd, Allahü Teâlâya mahsûstur. O'na hamd eder, O'ndan yarlığanmak diler ve O'na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin günahlarından

Detaylı

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan 2010 16:15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4075. 1 / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan 2010 16:15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4075. 1 / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden, Çemberlitaş taki dedesinin konağında büyüyen şair, Amerikan ve Fransız kolejlerinde başladığı ilk ve lise öğrenimini Deniz Lisesi nde tamamladı. İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü nü 1924 te bitirince

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

Yeni Yerler keşfetmek lazım

Yeni Yerler keşfetmek lazım Yeni Yerler keşfetmek lazım Dans, Eğlence Diyorsanız! Rio Sizi Bekliyor Rio Hakkında Rio de Janeiro, Brezilya'nın 26 eyaletinden birisinin başkenti ve Brezilya'nın en büyük ikinci kentidir. Ekvatoral iklimin

Detaylı

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı. MUSA TAKCI KİMDİR? İyi bir öğretmen, koruyucu bir ağabey, saygılı bir evlat, şefkatli bir baba, merhametli bir eş, çok aranan bir kardeş, güçlü bir şair, disiplinli bir yazar, hayırlı bir insan, güzel

Detaylı

TÜRK FİLİMLERİ HAFTASI EMEK ÖDÜLLERİ İLE SONA ERDİ

TÜRK FİLİMLERİ HAFTASI EMEK ÖDÜLLERİ İLE SONA ERDİ TÜRK FİLİMLERİ HAFTASI EMEK ÖDÜLLERİ İLE SONA ERDİ 6. Bodrum Türk Filmleri Haftası, sinema sektörüne emek vermiş usta isimler için düzenlenen ödül töreniyle devam etti. Bodrumda, bu yıl 6 ncısı düzenlenen

Detaylı

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız?

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız? Reşadiye Öğrenci Meclisi Başkanı Yücel Bolat: Asla kin tutamam bana yapılan kötülüğü unutur geleceğe bakarım geçmişe takılmam. Bu davranışlarım da bana çok dost kazandırdı iletişimimi geliştirdi. SORU-

Detaylı

DAMLA PROJESİ HATAY PROGRAMI HAKKINDA BASINDA ÇIKAN HABERLER

DAMLA PROJESİ HATAY PROGRAMI HAKKINDA BASINDA ÇIKAN HABERLER DAMLA PROJESİ HATAY PROGRAMI HAKKINDA BASINDA ÇIKAN HABERLER "DAMLA" HATAY DA GÖNÜLLERE DOLUYOR Gençlik ve Spor Bakanlığı nın sosyal sorumluluk projelerinden "Damla Projesi" kapsamında gönüllü gençler

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt Önsöz Medeniyet; bir ülke veya toplumun, maddi ve manevi varlıklarının, düşünce, sanat, bilim, teknoloji ürünlerinin tamamını ifade eder. Türk medeniyeti dünyanın en eski medeniyetlerinden biridir. Dünyanın

Detaylı

''Hepimiz Atatürk'üz''

''Hepimiz Atatürk'üz'' ''Hepimiz Atatürk'üz'' Mustafa Kemal Atatürk tüm yurtta anıldığı gibi Beşiktaş'ta da törenlerle anıldı. Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal Atatürk'ün 74. ölüm yıldönümünü anma gününde özel bir mesaj

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ REHBERLİK POSTASI 4

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ REHBERLİK POSTASI 4 ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ REHBERLİK POSTASI 4 22 Mart 2013 Sayın Velimiz, Dördüncü rehberlik postamızda sizlerle, Davranış ve Değerler Eğitimi Programı kapsamında

Detaylı

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Kültürümüzden Dua Örnekleri Güzel İş ve Davranış: Salih Amel İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 Kültürümüzde birçok dua örneği

Detaylı

BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM

BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM Prof. Dr. Cazim HADZİMEJLİS* BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM Osmanlıların Balkanlarda çok büyük bir rolü var. Bosna Hersek te Osmanlıların çok büyük mirası

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

Anneler Gününün Tarihçesi ve Ülkemizde Anneler Günü

Anneler Gününün Tarihçesi ve Ülkemizde Anneler Günü Anneler Gününün Tarihçesi ve Ülkemizde Anneler Günü Anneler günü, bizleri dokuz ay karnında taşıyan ve belki de ölene kadar en küçük zor ânımızda bile bizim derdimizle dertlenen kutsal varlıklarımız, yani

Detaylı

TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları...

TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları... TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları... Hatta Tarsuslular. Dünyanın öbür ucundan gelen Japonlar,Koreliler,Almanlar

Detaylı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? - Mutasarrıf demiş adam kabara kabara. - Sonra ne olacaksın? diye

Detaylı

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz ANMA PROGRAMI 1. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı 4 2. Çeşitli Yönleriyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk 10 (Yrd. Doç. Dr. Levent KALYON) 1. Resimlerle Atatürk 15 2. Kendi sesiyle Atatürk 18 2 Beni görmek

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

Siirt'te Örf ve Adetler

Siirt'te Örf ve Adetler Siirt'te Örf ve Adetler Siirt'te diğer folklor grupları gibi örf ve adetlerde ke NİŞAN Küçük muhitlerde görülen erken evlenme adeti Siirt'te de görülür FLÖRT YOK Siirt'te nişanlıların nişandan evvel birbirlerini

Detaylı

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon un davetiyle Bodrum a gelen Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor. Van Mustafa Cengiz Ortaokulu Mor Menekşeler

Detaylı

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi editörü: Özkan Öze iç düzen/kapak: Zafer Yayınları Kapak illustrasyonu: Murat Bingöl isbn: 978 605 5523 16 9 Sertifika

Detaylı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi

Detaylı

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını

Detaylı

EDİRNE ROTARY KULÜBÜ DÖNEM BÜLTENİ

EDİRNE ROTARY KULÜBÜ DÖNEM BÜLTENİ EDİRNE ROTARY KULÜBÜ 2017 2018 DÖNEM BÜLTENİ Ian H.S. RISELEY (UR Bşk.) Mustafa Kaan KOBAKOĞLU (2420. Böl. Guv.) Güzin CİRAVOĞLU (Guv. Yard.) Tarih Bülten No : : 21.11.2017 1533 Kulüp Toplantı No : 2009

Detaylı

Şerif Kocadon için mevlit

Şerif Kocadon için mevlit Şerif Kocadon için mevlit 85 yaşında aramızdan ayrılan Bekir Şerif Kocadon için evinde mevlit okundu. Bodrum eşrafından merhum Mehmet Kocadon un oğlu, Fatma Kocadon un eşi; Bodrum Belediye Başkanı Mehmet

Detaylı

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ Kur an-ı Kerim : Allah tarafından vahiy meleği Cebrail aracılığıyla, son Peygamber Hz. Muhammed e indirilen ilahi bir mesajdır. Kur an kelime olarak okumak, toplamak, bir araya

Detaylı

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri :١ mı, mi? baba ( ) uzaklaştım uzaklaştırmak uzaklaştırmak evin kapıları babam yetişiyorum eğitim görüyorum ecdadım, atam saygı otur! seviyorum seni seviyorum

Detaylı

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR!.. SERIS.INDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR?

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR? Asiye Türkan NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR? İNSAN NEDEN EVLENİR? İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsen Bu nice okumaktır.

Detaylı

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama...24 2. Haftanýn Testi...25

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama...24 2. Haftanýn Testi...25 ÝÇÝNDEKÝLER A. BÝRÝNCÝ TEMA: BÝREY VE TOPLUM Küçük Cemil...11 Bilgi Hazinemiz (Hikâye Yazmaya Ýlk Adým)...14 Güzel Dilimiz (Çaðrýþtýran Kelimeler - Karþýlaþtýrma - Þekil, Sembol ve Ýþaretler - Eþ Anlamlý

Detaylı

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Yalan Söylemeyen Çocuk Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Annesi: Ey benim gözümün nûru ve gönlümün tâcı evladım, Abdülkâdir

Detaylı

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 8 Ey insanlar! Rabbiniz birdir, atanız (Âdem) da birdir. Hepiniz Âdem densiniz, Âdem ise topraktan yaratılmıştır. Allah katında en değerli olanınız, O na karşı gelmekten

Detaylı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı Atatürk ün Kişisel Özellikleri Atatürk cesur ve iyi bir liderdir Atatürk iyi bir lider olmak için gerekli bütün özelliklere sahiptir. Dürüstlüğü ve davranışları ile her zaman örnek olmuştur. Gerek devlet

Detaylı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde

Detaylı

Dünya üzümden sadece şarap yaparken, biz ise üzümden sadece şarap değil, başka neler yapacağımızı göstermeye devam edeceğiz.

Dünya üzümden sadece şarap yaparken, biz ise üzümden sadece şarap değil, başka neler yapacağımızı göstermeye devam edeceğiz. Dünya üzümden sadece şarap yaparken, biz ise üzümden sadece şarap değil, başka neler yapacağımızı göstermeye devam edeceğiz. Festivalin Amacı Gaziantep, yeryüzünde, derin tarihi, çok sesli, çok renkli

Detaylı

Taliban Esaretinden İslam a

Taliban Esaretinden İslam a Taliban Esaretinden İslam a 1958 doğumlu İngiliz gazeteci ve savaş muhabiri Yvonne Ridley, İslam a giriş serüvenini şöyle anlatıyor: Eylül 2001 de, yani Birleşik Devletler e yapılan terörist saldırıdan

Detaylı

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Yusuf Yeşilkaya www.yusufyesilkaya.com yusufyesilkaya@gmail.com 26 Mayıs 1904 tarihinde İstanbul Çemberlitaş ta dünyaya gelen Necip Fazıl, hem kültürlü hem de varlıklı bir ailenin çocuğudur. Dört-beş yaşında

Detaylı

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 35.VELİ BÜLTENİ

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 35.VELİ BÜLTENİ İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 35.VELİ BÜLTENİ 1 Değerli Velimiz, Geçtiğimiz hafta sonunda 2-6.sınıflardaki öğrencilerimizin

Detaylı

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA 1. HAFTA TARİH : 01 MART 2016 04 MART 2016 KONU : YEŞİLAY 1- Yeşilay nedir? Ne işe yara? Faaliyetleri nelerdir? Nefes akciğer yapalım. Vücudumuzu 2- Sigara ve alkolün zararlarını hep birlikte öğrenelim

Detaylı

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Türk toplumlarında ilk kez medrese denen eğitim

Detaylı

BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL

BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL Sana dün bir tepeden baktım Aziz İstanbul Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer Ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfinle kurul Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer

Detaylı

GÜL-AY Basın-Meslek İlkelerine Uyar. Yazı ve ilanlar imza sahiplerine aittir. Köşe yazılarına ücret ödenmez. Makalelerinden kendileri sorumludur.

GÜL-AY Basın-Meslek İlkelerine Uyar. Yazı ve ilanlar imza sahiplerine aittir. Köşe yazılarına ücret ödenmez. Makalelerinden kendileri sorumludur. 06 EKİM 2014 REKLAM HABERLER Gül-Ay - Sayfa 3 06 EKİM 2014 Gül-Ay - Sayfa 5 HABERLER Erdemli de üzüm festivali yapıldı Erdemli'ye bağlı Üzümlü köyünde Üzüm festivali yapıldı. Erdemli Belediyesi tarafından

Detaylı

Agape Kutsal Kitap - God's Love Letter Scriptures

Agape Kutsal Kitap - God's Love Letter Scriptures Agape Kutsal Kitap - God's Love Letter Scriptures Yuhanna 15:9 Baba'nın beni sevdiği gibi, ben de sizi sevdim. Benim sevgimde kalın. Yesaya 43:1 Ey Yakup soyu, seni yaratan, Ey İsrail, sana biçim veren

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar,

Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar, Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar, Anadolu coğrafyasında bazı yerler vardır... O yerler, şehirler, kasabalar, beldeler,

Detaylı

HADDİNİ BİLMEMEK YA DA İSTİDRAC

HADDİNİ BİLMEMEK YA DA İSTİDRAC Niyeti temiz olan ve haddini bilen bir Müslüman, başarıya, nîmete karşı şükrünü edâ edemez ise, Allah (CC) o kişiyi bir mahrûmiyete, bir sıkıntıya mâruz bırakır. Meselâ, dikkat ediniz, bir başarıya imzâ

Detaylı

ANTAKYA SAMANDAĞ GEZİSİ I 25 HAZİRAN 2012 MUSA DAĞI SİMON DAĞI

ANTAKYA SAMANDAĞ GEZİSİ I 25 HAZİRAN 2012 MUSA DAĞI SİMON DAĞI ANTAKYA SAMANDAĞ GEZİSİ I 25 HAZİRAN 2012 MUSA DAĞI SİMON DAĞI Harbiye de kaldığımız Otelde akşam Antakya mezeleri ile özel tavuk yedik, Antakya mezelerini tattık, sabah kahvaltıdan sonra, özel minibüslerle

Detaylı

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller yayın no: 117 PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN HİKMETLİ ÖYKÜLER Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi

Detaylı

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Camileri - Eski Cami Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Eski Cami (Cami-i Atik - Ulu Cami).............. 4 0.1.1 Eski Cami ve Hacı Bayram Veli Söylencesi.......

Detaylı

Yusuf Bulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Yusuf Bulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 2.12.2004 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Hırkatepe Köyü-Beypazarı (30 Kasım 2008) Yazan ve fotoğraflayan: Hüseyin Sarı

Hırkatepe Köyü-Beypazarı (30 Kasım 2008) Yazan ve fotoğraflayan: Hüseyin Sarı Hırkatepe Köyü-Beypazarı (30 Kasım 2008) Yazan ve fotoğraflayan: Hüseyin Sarı 30 Kasım 2008 Pazar günü, Ahmet Bozkurt un öncülüğünde Fotoğraf Sanatı Kurumu nun organize ettiği Beypazarı Köyleri fotoğraf

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK

ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK 5.sınıf öğrencileriyle Karşılıksız İyilik Yapmak ne demektir? sorusu üzerine sınıfta beyin

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ VAKFI ADIGÜZEL ANAOKULU GÖKYÜZÜ SINIFI KASIM AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ VAKFI ADIGÜZEL ANAOKULU GÖKYÜZÜ SINIFI KASIM AYI KAVRAM VE ŞARKILAR RENKLER Ben bir küçük ressamım Pembe sarı boyarım Yeşil yeşil ormanlar Mavi mavi denizler Turuncudur portakal Gökte sarı güneş var Fırça kalem ve kağıt Olmazsa resim olmaz Reklerle oynamaktan Hiç bir çocuk

Detaylı

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem YALNIZ BİR İNSAN Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem öyle sonunda hep iyilerin kazandığı, kötülerin cezalandırıldığı veya bir suçluyu bulmak için

Detaylı

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΕΛΙΚΕ ΕΝΙΑΙΕ ΓΡΑΠΣΕ ΕΞΕΣΑΕΙ ΥΟΛΙΚΗ ΥΡΟΝΙΑ: 2012-2013 Μάθημα: Σοσρκικά

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 162 DÜRÜSTLÜK VE DOĞRULUK ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 5523 99 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın

Detaylı

DOMATESLİ PİRİNÇ PİLAVI

DOMATESLİ PİRİNÇ PİLAVI DOMATESLİ PİRİNÇ PİLAVI Pirinç 2 su bardağı 360 gram Domates 3 küçük boy 300 gram Yağ 1/2 su bardağı 100 gram Tuz 2 tatlı kaşığı 12 gram Su(sıcak) 3 su bardağı 600 gram Pirinci yıkayın, süzün. Domatesi

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ KURBAN: AYET ve HADİSLER Biz, her ümmet için Allah ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerlerine onun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık. İlahınız,

Detaylı

Elişa, Mucizeler Adamı

Elişa, Mucizeler Adamı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Elişa, Mucizeler Adamı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2007 Bible

Detaylı

18-24 Mart Yaşlılar Haftası münasebetiyle Üniversitemiz Tıp Fakültesi ve Karabük Alzheimer Derneği organizasyonluğunda üniversitemiz ev sahipliğinde Yaşlılık-Bunama ve Alzheimer Hastalığı Tanıtım ve Bilinçlendirme

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Acele karar vermeyin Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama kral bile onu kıskanıyormuş. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, kral bu at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını

Detaylı

* Cümle içinde, tırnak içinde verilen cümleler büyük harfle başlar. Tolstoy, Amaç olmayınca hayatın da bitmesi gerekir. demiştir.

* Cümle içinde, tırnak içinde verilen cümleler büyük harfle başlar. Tolstoy, Amaç olmayınca hayatın da bitmesi gerekir. demiştir. YAZIM KURALLARI BÜYÜK HARFLERİN YAZIMI *Bitmiş cümleler büyük harfle başlar. İnanmak, başarmanın yarısıdır. * Cümle içinde, tırnak içinde verilen cümleler büyük harfle başlar. Tolstoy, Amaç olmayınca hayatın

Detaylı

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ (9) Şiir: İsmail Bendiderya Edit: Kadri Çelik - Şaduman Eroğlu Son Okur: Murtaza Turabi Hazırlayan: D.E.K. Kültürel Yardımcılık, Tercüme Bürosu

Detaylı

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz?

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz? DEĞERLER EĞİTİMİ SELAMLAŞMA Selam ne demektir? Selâm, kelime olarak; huzur, barış, sağlık ve iyi dileklerini sunma anlamlarına gelir. Selamlaşmak; insanların karşılıklı olarak birbirlerine sağlık, huzur,

Detaylı

Ü N İ T E L E N D İ R İ L M İ Ş Y I L L I K D E R S P L A N I

Ü N İ T E L E N D İ R İ L M İ Ş Y I L L I K D E R S P L A N I Ş U B A T 25.02.203 / 0.03.203 8.02.203 / 22.02.203 Tel : 0 26 39 59 38 Faks : 0 26 334 96 96 http://pamem.meb.k2.tr ÖĞRETİM YILI : 202 / 203 İN ADI : DİN KÜLTÜRÜ VE MESLEK AHLAKI ÖĞRETMENLERİ : YAVUZ

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Akıllı Kral Süleyman

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Akıllı Kral Süleyman Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Akıllı Kral Süleyman Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2007 Bible for

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016 EN GÜZEL İSİMLER O NUNDUR Aziz Müminler! Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah tır. Güzel isimler O nundur.

Detaylı

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Antik Yerleşimler......................... 4 0.2 Roma - Bizans Dönemi Kalıntıları...............

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

Yeşilcan la. Temiz Hava. İlkokul

Yeşilcan la. Temiz Hava. İlkokul Yeşilcan la Temiz Hava İlkokul SUNUM İÇERİĞİ Bağımlılık Nedir? Tütün Ürünleri Nelerdir? Sigaranın Arttırdığı Riskler Kendimi Nasıl Korurum? Sigara İçmemenin Faydaları 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): da: - Yavrum ne oldu niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Bu soruya karşılık çocuk - Efendim,

Detaylı

Jamie Foxx J

Jamie Foxx J Jamie Foxx J - - - - - - - - - - - - - 62 Corinne Foxx 63 Biz müzik ve sinemayı bir araya getiren bir aileyiz. Babam hem eğitimli bir müzisyen hem de bir oyuncu. Gerçekten çok şanslıyım! Corinne Foxx Jamie

Detaylı

KFAR KAMA -AA- İsrail'in kuzeyinde, Aşağı Celile bölgesindeki köylerden biri olan Kfar Kama'da (Kama Köyü) 3 bin Çerkes yaşıyor.

KFAR KAMA -AA- İsrail'in kuzeyinde, Aşağı Celile bölgesindeki köylerden biri olan Kfar Kama'da (Kama Köyü) 3 bin Çerkes yaşıyor. KFAR KAMA -AA- İsrail'in kuzeyinde, Aşağı Celile bölgesindeki köylerden biri olan Kfar Kama'da (Kama Köyü) 3 bin Çerkes yaşıyor. Çerkes adetlerinin geçerli olduğu ve Çerkescenin konuşulduğu köyde, Türkiye'den

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu Şubat 03, 2017-5:56:00 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi'nin ve yapımı tamamlanan

Detaylı

ilkokul Yeşilcan la Temiz Hava

ilkokul Yeşilcan la Temiz Hava ilkokul Yeşilcan la Temiz Hava SUNUM İÇERİĞİ Bağımlılık Nedir? Tütün Ürünleri Nelerdir? Sigaranın Arttırdığı Riskler Kendimi Nasıl Korurum? Sigara İçmemenin Faydaları 2 3 4 5 Bağımlılık Nedir? Bağımlılık

Detaylı

KASIM AYI VELİ BÜLTENİ

KASIM AYI VELİ BÜLTENİ 2010-2011 KASIM AYI VELİ BÜLTENİ Sevgili ATAM; Minik kalplerimizde çoşku, Gözlerimizde ışıltı, dilimizde verilen içten bir söz; GELECEK BANA EMANET, ATAM SEN RAHAT UYU!... Ekim Ayı nı geride bıraktık.

Detaylı