A. Ü. İletişim Fakültesi İletişim Yıllığı 1999, (2001) s TELEVİZYON: DÜNYAYA AÇILAN PENCERE? İrfan Erdoğan- Korkmaz Alemdar

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "A. Ü. İletişim Fakültesi İletişim Yıllığı 1999, (2001) s. 169-197 TELEVİZYON: DÜNYAYA AÇILAN PENCERE? İrfan Erdoğan- Korkmaz Alemdar"

Transkript

1 A. Ü. İletişim Fakültesi İletişim Yıllığı 1999, (2001) s TELEVİZYON: DÜNYAYA AÇILAN PENCERE? İrfan Erdoğan- Korkmaz Alemdar Hocam Mahmut Tali Öngören anısına bu makaleyi oluşturururken kitaplığımda Televizyona Açılan Pencere yapıtını buldum. Yapıtı bana 2 Ağustos 1972 tarihinde hocamız imzalamış, fakat ben hatırlamıyorum nerede ve nasıl kitabı imzalatmıştım. Hocamızı vefatından çok kısa bir zaman önce en son gördüğümde Ankara televizyonunda canlı yayın yaptığımız sırada başımıza gelen bir olayı hatırlatmış ve gülmüştük. Televizyon hocamızın dünyasında Atatürk devrimlerinin gerçekleşmesi için gerekli çok ciddi bir araçtı. Ne yazık ki, M. T. Öngören ve bir çok kişinin çabasına rağmen, televizyon bu tür beklentilerin aksine uluslararası ve işbirlikçi sermayenin mal ve ideoloji pazarlama makinesi durumuna dönüştürüldü. Televizyona açılan pencere, belli güç yapısının egemenliğini televizyonla dünyaya açılan pencereden geçerek sağlama işlevini yapmaya başladı. İrfan Erdoğan Giriş Televizyon belli bir toplumsal yapının, ekonomik, siyasal, teknolojik ve kültürel ürünüdür. Televizyonun ortaya çıkması ve gelişmesi ait olduğu yapının gereksinimlerine olduğu kadar çıkışıyla birlikte oluşturulan veya örneğin kullanımlar ve doyumlar yaklaşımının araştırmalarla desteklediği kişisel gereksinimlerin giderilmesine bir yanıttır. Türkiye gibi ülkelere televizyonun gelişi, daha doğrusu sokulması, bu ülkelerin kendisi olma çabasının (günümüzde moda olan deyimle, kimliğini arama, bulma, biçimlendirme ve geliştirme çabasının) bir sonucu değil, aksine egemen dış güçlerin ve içteki işbirlikçilerinin, özellikle ekonomik ve siyasal alanda yönetimsel gereksinimlerin bir sonucudur. Dolayısıyla, ister ABD de isterse Türkiye de olsun, televizyonun çıkışı, öncelikle denetim amaçlı yönetimsel gereksinim temelini taşır. Bu denetim gereksinimi askeri amaçlı istihbaratla başlayıp sivil alana yayılmış olabilir. Nitekim internet dahil haberleşme ile ilgili hemen her gelişme daima savaş iletişimi alanından çıkıp gelmiştir. Türkiye gibi ülkelere iletişim teknolojileri sokulduğunda bunlara öncelikle devletin organları sahip olmuşlar, sivil alandaki kullanım devletin denetimi altında gelişmiştir. Televizyon teknolojisi yayın için oldukça karmaşık bir teknolojik ürünler ağı gerektirdiği için, yaygın kullanımı ancak, bağlantı ve yükseltme, uydu, uzaydan görüntüleme, uzaktan hissetme (remote sensing) ve coğrafik enformasyon sistemi (gis), VCR teknolojilerin gelişmesiyle birlikte olmuştur. Televizyon, etkinlikleri ve ortaya koyduğu ürünlerle, hem soğuk hem de sıcak savaşta belli amaçlar çerçevesinde enformasyon toplayıp yaymaya (ve saklayıp yaymamaya), Körfez Savaşı nda yapıldığı gibi sivil iletişimde belli önemli öğelerden arındırılmış görüntülerle haberlerde gündemi ve içeriğini etkilemeye, eğlence ve dinlenme adı altında bilinç yönetiminden geçerek iş dışı boş zamanın kolonileştirilmesine kadar çeşitlenen görevler yapar. Bu görevler dördüncü güç, demokrasi, enformasyonun serbest akımı, iletişim özgürlugü gibi kavramlarla

2 idealleştirilerek sunulur. Böylece televizyon dünyaya açılan pencere yapılır. Bu pencereye, globalleşme, demokratikleşme, özelleştirme, deregulasyon, karşılıklı bağımlılık, global köy, global kent iddialarından geçerek global bir pencere görünümü verilir. Bu görünüm oldukça aldatıcıdır, çünkü televizyonun penceresi evimizin penceresinden çok daha sistemli bir şekilde örgütlenmiş bir yapının izleyicilere hazırlayıp sunduğu gerçekler dünyasıdır. Televizyonun dünyaya açılan pencere olduğu sürekli tekrarlanır. Televizyonun aslında dünya açılan bir pencere olup olmadığı, kimin penceresi, kimin dünyasına, kimin dünyasını, ne için ve nasıl açtığını anlamak için bu dünyaya açılan pencereden içeri bakmak gerekir. M. T. Öngören (1971) Televizyona Açılan Pencere yapıtında bu bağlamda sınırlı da olsa bir giriş yapmıştır. Evimizin penceresinden dışarı baktığımızda, gözle gördüğümüz yakın bizim kendi yaşamımızı, durumumuzu ve koşullarımızı anlatan, kendi gerçeğimizin, içinde yaşadığımız ve bizim kimliğimizle ilgili bizim yakın dünyamızı görürüz. Eğer evimizdeki pencere bizden ayrı ve farklı yaşayan bir dünya ve dünyaları da gösterecek kadar yüksekteyse, o zaman gözle görünür uzaktakilerin dünyasına uzaktan bir bakışı ve bu bakışla birlikte bu uzaktakilerle ilgili bilgi, tutum ve duygularımızın harekete geçişini sağlar. Evin penceresinden dışarı bakış, aslında kişinin kendi hücresinden (kişisel alan denilen yerden) kendi hapishanesine (kamusal alana) bakışıdır. O evin penceresinin içi ve dışı benzer yaşam koşulları ve çevresini anlatır. O evin penceresi insanın yer ve zaman içindeki örgütlenmişlikteki hapsedilmişliğini anlatır. Televizyonun penceresi bu örgütlü yer ve zaman içindeki hapsedilmişliği aracılanmamış duyuların sınırlamasından kurtarmış, dünyaya pencere açarak, dünyayı McLuhancı ve postmodern globalcilik anlamına, birbiriyle karşılıklı bağımlılıkta olan global köy veya global kent mi yapar? Evinin penceresinden dışarı bakan insan televizyonu açıp televizyonun penceresinden baktığında gördükleriyle, global dünyanın bilgilenmiş ve bilinçlenmiş ve enformasyonla zenginleşmiş özgür, demokratik, karşılıklı bağımlılığı deneyimleyen post modern global bir insan mı olur? Bu insan bu pencereden baktığında, o evindeki ve mahallesindeki ve de iş yerindeki koşullardan kopup, özgür bir ruh veya bilinç olarak uçup, elinde cep telefonu ve yudumladığı colasıyla Anadolu bozkırları ve çöllerinde dolaşanın ben özgürüm türküsünü dinleyerek, bu özgürlüğe kimin ve neyin özgürlüğü olduğunu bilmeden sanal olarak katılarak, Huysuz Virgin ile gülüp, ağırlığınca altınla iştahlanarak, ismi bile Türkçe olmayan merkezileşmiş örgütlü öykü sisteminin kanallarından haber denilen dedikoduları alarak, Meclis start aldı diliyle yeni post modern koşullara mı sahip olur? Maaşı mı artar? İş koşulları mı değişir? Yitirilen insanlığı mı bulur? Bu sırada, sanal dünyanın, sanal özgürlüğün ve internetin kullanılımıyla sağlandığı söylenen sanal katılımcı demokrasinin egemenliğinden geçerek, örneğin, polis devletinin yerini polisin bale gösterisi yaptığı ve protesto eden öğrencilere gül demetleri dağıttığı bir devlet mi alır? Evinin penceresinin yerini televizyonun penceresi aldığında insan evden, mahalleden ve çevreden nereye ve nasıl gider? Fiziksel ve örgütlü koşullar içinde yaşayanın bu gidişi ne tür bir gidiştir? Bu gidiş o insana neler getirir ve neler götürür? Bu gidişle televizyonun penceresinin sahipleri ve onların sahipleri ve ortakları ve de destekledikleri ne kazanır ve bunun sonuçları nedir? 1 Dünyaya açılan pencereden -evimizdeki ekrandan baktığımızda- gördüklerimiz 1 Sanalı anlayalım, bırakalım ve saadete gelelim. Yukarıdaki eleştiri, aynı zamanda, kişisel alan ve kamusal alan ayırımını özgür özneler iddiasını geçerli kılmak amacıyla yapan yaklaşımlar için de geçerlidir.

3 neyin görülmesi gerektiği önceden belirlenmiş denetim amaçlı bir pencerenin görüntüleri mi? Dünyaya açılan televizyon penceresinde gördüklerimiz bizim kendi seçeneklerimizi ve kendimize uygun bir şekilde mi anlatıyor? Bu pencere Anadolu insanı için Truva atının penceresi mi? Bir dostluğu, anlayışı, paylaşmayı, karşılıklı bağımlılık ve desteği mi ifade ediyor? Yoksa ekonomik, siyasal ve kültürel egemenliklerin satışını yapmak için biçimlendirilmiş ve kullanılan bir pencere mi? Yukarıda sunulan kuramsal tartışma 2 ve sorular bağlamında, dünyaya açılan televizyonun penceresi, Mahmut Tali Öngören hocamızın da çoğu kez kendi yaklaşımıyla ele aldığı bu pencereyi biçimlendiren şu öğeler üzerinde durularak incelenecektir 3 : 1. Pencereye gereksinim ve televizyonun teknolojik biçimlenişi: iletişim teknolojisi, araç üretimi, biçimi ve teknoloji ve araç transferi ilişkileri, 2. Pencerenin televizyon sistemi olarak toplumsal örgütlenmesi: örgütsel ve finans yapıları ve yapı değişimleri, 3. Pencerede örgütsel ilişkiler, 4. Penceredekilerin biçimlenişi: profesyonellik, pratikler ve ideolojiler, 5. Pencerenin sunduğu ürün üretimi, biçimleri ve pazar ilişkileri. Uluslararası televizyon düzenindeki ilişkiler, teknolojinin örgütlenmesi, teknolojik ürün ve örgüt yapıları, örgüt ve profesyonel pratik ve ideolojilerin transferini içeren temel faaliyetler alanında olur. Ülkeler arası ilişkilerde, özellikle tüketici durumdaki ülkenin gelişme karakterine ve durumuna göre, bunlardan bir veya ikisinin büyük ağırlık kazandığını görürüz. Örneğin Avrupa'da gelişmiş kapitalistler arasındaki ilişkilerde ağırlık program (software) biçimlerinin akışındadır, çünkü bu ülkeler iletişim araçlarını (hardware) kendileri üretirler ve bu bakımdan dünya pazarında rekabet halindedirler. İletişim sisteminin biçimlenme safhasında olan yerlerde ise, teknoloji, örgütlenme ve profesyonel ideolojinin dışarıdan transferi ön plandadır. Endüstrileşmiş kapitalist ülkelerde alt yapı oluşmuştur, ilişkiler ve hatta tartışmalar üretilenin tüketimi ve içeriği üzerinde olur. Diğer ülkelerde ise, tartışmalar, eğer varsa, öncelikle sistem tartışmasıdır. Hatta programlar ve içerik üzerindeki tartışmalar bile meşruluk ve ideoloji çatışmasıdır. Televizyona Gereksinim: Kimin gereksinimi? İnsan belirli koşullar içine doğar ve kendini bu koşullara uydurarak yaşamını sürdürmeye çalışır. Toplumsal yaşamdaki örgütlü koşullar, insanların geliştirdiği üretim biçimi ve ilişkileriyle yaratılmış koşullardır. Bu koşullara insan bir çok mekanizmalar aracılığıyla uymayı öğrenir. Bunlar arasında toplumsallaşma, çocuk yetiştirme, eğitim, öğretim, gibi süreçler vardır. Insan aynı zamanda içinde bulduğu koşulları daha iyiye 2 Bilimsel araştırmada kavramsal çerçeve kurulmaz; kavramların tanımlamalarından (conceptual definitions) ve eleştirel değerlendirilmelerinden ve kavramlarla sistemli bir şekilde oluşturulan varsayımlardan geçerek kurulan kuramsal çerçeve vardır (theoretical framwork). Bilimsel inceleme tasarımında, kavramın çerçevesi tanımından geçerek oluşturulan ideolojik biçimlendirme, kuramsal destek, kuramsal ve işlevsel tanımlamadır. Bu yolla kuramsal yapı kurulur veya kurulu bir kuramsal yapı sunulur; buna kavramsal çerçeve denilmez, kuramsal çerçeve oluşturma veya sunma denir. (A. Ü. Sosyal Bilimler Akademisinin tez kılavuzunda da sunulan bu tür sunum yanlıştır.) Bu yapının varsayımlarından geçerek test edilmesi için araştırma soruları veya hipotezler oluşturulur ve incelemeye başlanır. 3 Elbette, bu çok kapsamlı bir inceleme gerektirir. Bizim burada sunduğumuzun, aynı zamanda, bu yönde incelemelere önem verilmesi ve yönelmenin gerekliliğini vurgulamak olacaktır.

4 dönüştürmeye çalışır. Bunun için de kendi koşullarını değiştirmek istemesi gerekir. İletişim araçlarının genel olarak bu değiştirme çabası ile, olumlu anlamda, bir ilişkisi yoktur. İnsanın yaşamını sürdürebilmek için iletişime gereksinim duyduğu ve onu çeşitli yöntemler kullanarak geliştirdiği bilinir. Ama çağdaş iletişim araçları bu masum gereksinimin ötesinde güç elde etmek, bu gücü korumak ve onu başka güç arayışlarının temeline koymak biçiminde kendini gösterdiği için televizyon da insanın kendi koşullarını değiştirme gereksinimden çıkmamıştır. Televizyon günümüzde kilisenin, tanrının, destanların ve destan anlatıcılarının, büyücülerin, palyaçonun, binbir ürün satan gezgin tüccarın ve ekmek ve sirk politikalarındaki sirkin yerini almıştır (veya onların amaçlarına yardım eden araç durumundadır). Televizyon insanları eğlendirmek ya da onlarda hoş vakit geçirildiği duygusunu yaratmak, başka bir deyişle oyalamak için vardır. Gücü de büyük ölçüde insanlarda gerçekten böyle bir duygu yaratabilmesinden gelmektedir. Televizyon önünde vakit öldüren insan kendisine dayatılan yaşam koşullarını sorgulamak yerine sunulan seçenekler arasından biri ile gerçekten iyi zaman geçirdiğine inanabilmektedir. Toplumlar insanı ücretli/ücretsiz/düşük ücretli köle haline getiren bir düzeni yaratıyorlarsa onun bekçi köpeğini ya da köpeklerini de yaratmak zorundadırlar. Televizyon bu nedenle ABD de en başından beri özel teşebbüş çıkarlarına ve pazar denetimi gereksinimlerine göre olmuştur. Türkiye gibi ülkelerde ise ABD nin ekonomik sömürü ve siyasal denetim gereksinimleri ve içteki egemen güçlerin bilinçli veya bilinçsiz olarak emperyalizme sarılışıyla beyin yönetimi gereksinimine bağlı olarak kurulmuş ve geliştirilmiştir. Televizyon toplumdaki geniş kitlelerin kendi ekonomik, kültürel ve siyasal gereksinimlerini karşılamak için icat ettiği bir araç değildir; aksine geniş kitleler üzerindeki egemenliğin sürdürülmesinin aracıdır. Pencere: Kimin Teknolojisi? Televizyon elektriğin ve elektroniğin üretildiği bir teknolojik yapı gerektirir. Televizyon penceresinin teknolojik yapısı, kapitalist batının mülkiyet mührünü taşır. Yeni teknolojilerin gelişimi, biçimlenmesi gelişmiş kapitalist ülkelerde, genellikle ABD pazarında, oluşmaktadır. ABD'nin en büyük rakibi Japonya'dır, ardından da Avrupa ülkeleri gelir. Bu pazarlarda oluşup geliştikten ve biçimlendikten sonra, dünya pazarına yayılma başlar ve dünya bunu kopya etmeye itilir. Bu yayılma gerçekte, teknolojinin yayılması olarak anlatılan ama aslında ürünün yayılmasıdır. İletişim teknolojisi iletişim üretmek için üretilen radyo, televizyon, telefon, kamera gibi teknolojik araçlardır. Televizyon veya radyo teknolojinin bir ürünüdür, ifadesidir, teknolojinin kendisi değildir. Teknoloji bu araçları üreten makine, emek, bilgi ve ilişki düzenidir. Televizyon araçlarını transfer etmekle iletişim teknolojisini transfer etmiş olmayız. İletişim teknolojisinin maddi bir ürününü transfer etmiş oluruz. Radyotelevizyon vericisinin verdiği ve alıcısının aldığı, bu teknolojide ayrı bir evreyi anlatır. Transfer edilen teknolojinin kendisi değil, teknolojinin ürünüdür. Televizyon bir teknoloji değil bir teknolojinin maddi ürünüdür, belli biçimdeki maddi ifadesidir. İletişim teknolojisinin toplumsal kaynağı kapitalist yapıların bir ifadesinden başka birşey değildir. Özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra geliştirilen teknoloji ve bu teknolojinin ürünlerinin transferi, örgütlenmesi ve kurulup yürütülmesi, iki temel amaca sahiptir: (1) Düzenin sağladığı ekonomik imtiyazları korumak ve sürdürmek, (2) Bu imtiyazları sınırlayacak veya ortadan kaldıracak toplumsal değişimi engellemek.

5 Teknolojinin gelişmesi kapitalist ekonomik güç merkezlerinin kararları, teşvikleri ve kabullerine bağlıdır. Bu teknolojiler belli amaç ve pratiklere göre geliştirilirler. Bu pratik ve amaçlar da teknolojinin merkezi olarak yer aldığı toplumsal ihtiyaçlar, amaçlar ve pratikler olarak genel bilince kendini saplar. Teknolojik İlişki: Egemenliğe Katılma ve Mücadele Teknolojinin kökeni ve gelişmesi gibi, teknolojinin nerede ve nasıl uygulanacağı da öyle kendiliğinden ve istatistiksel olasılığa bağlı olarak ortaya çıkmaz. Hem toplumsal köken hem geliştirilmesi ve hem de uygulanması bakımlarından teknoloji yansız değildir. Teknoloji toplumsal bir yapıdır ve bu yapı halkın ihtiyacına göre değil, toplumsal güç ilişkileri tarafından saptanır. Teknoloji toplumsal çıkarların ifadesidir ve denetleyenlere hizmet eder. Teknolojinin kullanımı (profesyonalizm veya tüketici olarak kullanma) ile teknolojinin denetimi genellikle karıştırılır. Profesyonalizm ve tüketim, makine ile insan arasındaki ilişkide, insanın kendini makineye uyarlamasını (nasıl kullanılacağını ve uygulanacağını öğrenmesini) sağlar. Bu teknolojinin denetimi değildir. Teknolojiyi bilme ile anlama arasında büyük fark vardır. Çocuk bile televizyonu açıp kapamayı, uzaktan-kumandayı kullanmayı öğrenir. Ama bu teknolojiyi (televizyonu, fotoğraf makinesini, uzaktan kumanda aletini) anlamak demek değildir. Teknolojiyi, teknolojinin çerçevelediği kullanma sınırları dışında denetleme olanağı güç ilişkileri içınde ortadan kaldırılmıştır. Teknoloji transferi sadece iletişim üretmede kullanılacak bir makinenin bir yerden alınıp diğer bir yere götürülmesi gibi basit bir olay değildir. Transfer çeşitli soru ve sorunları beraberinde getirir: Fiziki çevredeki etkileri, finansmanı, yönetim ve idaresi, toplumdaki yerinin ve görevinin yasal düzenlemesi, kullanılmasındaki profesyonelleşme, teknik eğitimi, bakımı, geliştirme olanakları gibi... Teknoloji transferinde "tercihler" çok nadiren nesnel toplumsal ölçütlere göre yapılır. Teknoloji transferi siyasal ve ekonomik politikalara ve bunların ardındaki özel çıkarlara göre gerçekleşir. Pencerenin Örgütsel Yapısı 4 Televizyon teknolojisinin işlemesi için televizyonu üreten aletlere sahip olan gönderici kanal gerekir. Bu gönderici, televizyon şirketi veya kurumu şeklinde örgütlenen gücün mülkiyeti altında toplanır. Televizyonda makineler arasındaki iletişim, sistemin gönderici araçlarından alıcı aracına doğru akan tek yönlü bir şekilde biçimlenmiştir. Amaç bir teknolojik araçlar silsilesinden geçerek gönderilen sinyalin alıcı araca gürültüden arınmış bir şekilde ulaşmasıdır. Alıcının rolü, sinyali aynen çözümleyerek denetim amacına uygun davranışta bulunmaktır. Bu sistemde teknolojik geri besleme sistemi kurulmamıştır. Geri besleme, özellikle araştırma ve şirketler arasındaki pazar ilişkisini düzenleyen rating yoluyla, fonksiyonel durumu belirlemek için kurulan denetim mekanizmasından geçerek elde edilen denetim bilgisidir. Bu bilgiyle, örneğin gürültü ve sinyalin doğru çözülme oranı hesaplanabilir. Televizyon teknolojik sisteminin bu tür yapılandırılması nedeniyle, gönderici, aletler sistemini 4 Ayrıntıl tartışmalar için bknz: Mattelart, Lamb, La Mona, Schiller, Boyt-Barrett, Ferriere, Smith, Tunstall, Schiller, Smythe; Golding.

6 denetleyen bir sinyali biçimlendirenlerdir. Alıcı alete sahip olmak, paketlenmiş sinyali almak demektir. Televizyon teknolojisinde mülkiyet düzeni ve denetim, aslında birbirine bağlı iki kademede oluşur. Birinci kademe, televizyon yayını için gerekli bütün araçları üreten teknolojilerdir. Bu teknolojilerle televizyon yayını için gerekli araçlar üretilir. İkinci kademe, teknolojilerin ürettiği son, bitmiş, kullanıma hazır ürünlerdir. İşte teknoloji transferi denildiğinde, transfer edilen ürünler bu ürünlerdir; üreten teknolojiler değil. Üretim teknolojilerine sahiplik teknolojik üstünlüğü sağlar. Bu üstünlükle ürün biçimlendirilmesi ve bu teknolojik biçime bağımlılık gelir. Dolayısıyla, dünyaya açılan pencereyi teknik olarak biçimlendirenler, bu teknolojik süreçle olan ve bu sürecin desteklediği ilişkilerde büyük avantaja sahiptirler. Evlerimizin genellikle baş köşesinde oturan televizyon aleti bizim yapmadığımız, yapamadığımız, biçimlendirmediğimiz, /biçimlendiremediğimiz bir penceredir. Bizim ve bizimle sandığımız bizden olmayanların kendi amaçlarını gerçekleştirme penceresidir. Bu amaçların başında elbette teknolojik üstünlüğü sürdürerek, son ürün satışıyla ekonomik kazanç ve avantajı sağlama ve sürdürme gelir. Teknolojik üstünlükle saptanan ürün biçimlendirmede, standart belirleme, biçimin sürekliliğini ve avantajın korunmasını sağlamaya yardım eder. Teknolojik üstünlük, teknolojik pratikler, geriye teknolojik üstünlüğü destekleyen kültür ve ideolojideki üstünlüğün sağlanmasında ön koşul olarak durur. Teknolojik ürünün biçimlenişiyle birlikte bu biçimin bazen tümüyle ve bazen de önemli ölçüde belirlediği veya desteklediği örgütlenme biçimi ve bu biçimin transferi gelir. Televizyonda örgüt yapıları ya ABD ya da Avrupa benzeri olmuştur. Bu farklılığı belirleyen de ülkeler arasındaki ilişkilerin doğasıdır. Eski İngiliz sömürgelerinde televizyon Ingiliz televizyonunun örgüt yapısını alırken; ABD nin egemenliğindeki Kuzey ve Güney Amerika da televizyon özel teşebbüs sistemi biçiminde örgütlenmiştir. Türkiye de 1990 a kadar kamu kuruluşu biçiminde örgütlenen televizyona, ABD nin özelleştirme fırtınası altında özel televizyon örgütlenmesi eklenerek egemen olmaya başladı. Televizyon sisteminin örgütlenişi böylece devlet tekeli ve özel teşebbüs çıkarı çerçeveleri içinde olmuştur. Dolayısıyla, televizyon sisteminin penceresi özgürlüğün, demokrasinin, barışın, anlayışın, insanlığın değil, devlet ve özel teşebbüs çıkarlarının örgütlediği bir penceredir. Bu pencerenin sahipliği böylece teknolojiyi kullanma veya teknolojiden yararlanmada, toplumda egemen güçlerin elindedir. Televizyonun dünyaya açılan penceresi bu güçlerin açtığı, açılmasına izin verdiği bir penceredir. Kapitalist üretimde nitelik ve özellikle nicelik büyümesi (a) artan kapitalist ürünlerin pazarlanıp satılması için toplumsal iletişim sektörünün ekonomik sömürüsünü, (b) farklı toplumsal sınıfların oluşturduğu kitlelere ulaşacak bir ideolojik çerçeveyi gerektirir. Bu çerçeve kapitalist toplumsal gerçeğin kapitalist sınıfın çıkarları yönünde yorumlanmasını sağlar. Bu da televizyonun bu amaçla kullanılmasını zorunlu kılar. Dolayısıyla televizyonun yapısı ve kullanılışı sermayenin hareketine göre şekillenmiştir. Örgüt, sahiplik, denetim, finans ve transfer biçimleri kapitalist iletişim araçlarının biçim ve çalışma tarzını gösterir. Kapitalist ülkelerde iletişim örgütlerinin belli bir biçimde şekillenmesinin nedeni, kapitalist sistemin üretimi kendi çıkarları, değerleri ve pratikleri paralelinde biçimlendirmesindendir. Kabaca kapitalist dünyada iki tür örgütlenme biçimi görürürüz. Özel teşebbüsün egemen olduğu ve kamu sistemlerinin egemen olduğu sistemler. Özel teşebbüsün egemen olduğu sistemde kamu hizmeti sistemin güçsüz ve önemsiz bir parçasıdır. Kamu hizmetinin egemen olduğu sistemlerde

7 bu egemenlik sadece yayın (radyo-televizyon) sistemini kapsar, diğer araçlar özel teşebbüsün elindedir. Televizyon özellikle 1980 lerden beri bir zamanlar kamu hizmeti tekelinde olan sisteme karşı girişilen özelleştirme saldırısı sonucu bütün dünyada özel şirket biçiminde örgütlenmektedir. Kapitalist (veya o yoldaki) devlet (a) iletişim kapitalistleri (reklamcılar dahil) ve (b)kapitalist sınıfın tümünün çıkarları arasında arabuluculuk yapar. Bu arabuluculuk genellikle teknik sorunların ve çatışmaların halledilmesinde, iletişim üretiminin yasal düzenlenmesinde kendini gösterir. Kapitalist sınıf için medya stratejik bir öneme sahiptir. Burjuvazi ve burjuva devleti iletişim sektörünün iki ana yanında (dalında) görev yapar: (a) Mal olması yanı ve (b) ideolojik aygıt/araç olması yanı. Kapitalist düzenlerde (ve doğal olarak kopyacılarında), iletişim sektörünün yüksek maloluş ve işleyiş fiyatları yoluyla kitleler iletişim araçlarının dışında tutulmuşlardır. Halk bu araçlara sahip olamaz, denetleyemez. Yasalar bu durumu giderecek uygulanabilir yolları hiç bir zaman yüreklendirmez. Ama ticari sermaye medya sahipliğine ve kullanımına teşvik edilmiştir. 1980'den beri Avrupalı kapitalistler ABD nin örgütlenme biçimini kopya ederek ABD ile mücadeleye girdiler. Avrupa ve diğer kıtaların iletişim grupları (Fransız Hachette, Alman Bertelsmann, Avusturalya'lı Murdoch'un News Corp., Italyan Berlusconi imparatorluğunun Fininvest, Ingiliz Maxwell ve Saatchi&Saatchi, Japonların Asahi, Nippon, Fuji Telecasting gibi), dünya pazarında ABD nin payına ortak olmaya başladılar. Bu şirketlerin bazıları iletişimin her alanında iş gören concentric conglomerate (Thomson, Colombia/Sony, Fuji, Ingiliz BT, Alman Beta-Taurus) yapısındadırlar ve diğerleri çeşitli alanlarda iş yapan şirketler (Siemens, Hitachi, ve Hong Kong Tycoon Li Ka Shing ailesinin sahip olduğu Star-Tv, Finninvest) biçimindedirler. Hong Hong'da Li Ka Shing ailesi, İngilizlerin ticaretteki egemenliğini kıran yerli Tycoon'dur. Star-Tv (Satellite Tv Asian Region Television) uluslararası beş kanala sahiptir; 40 ülkeye, dünya nüfusunun yarısından çoğuna ulaşır. Bütün Güney Doğu Asya, Orta Doğu ülkelerine kadar ulaşmaktadır. Gerçi Star program politikasını 1/3 Asya, 1/3 Avrupa ve 1/3 ABD olarak saptamaya çalışmaktadır, fakat eğlence ve müzikte MTV ve ABD ürünleri, haberde BBC World News hakimdir. Star'ın en büyük özelliği, yayını tüketiciye bedava vermesidir. Star'da China Int. Trade & Investment Co. yoluyla Çin devletinin ve İngilizlerin Telco Cable & Wireless şirketinin hisseleri vardır. Star grubu eczanelere, süpermarketlere, mobil telefon şirketine sahiptir, elektrik, petrol, otel (Hilton ve Sheraton), ve Hong Kong International Terminal de önemli hisseleri vardır. Li ailesi Kanada, İngiltere ve ABD'de de yatırımlara sahiptir. Şirketler kardeşler tarafından yürütülür. Murdoch'un News Corporasyonu İngiltere'de, ABD'da ve Hong Kong'da gazetelere, Fox Broadcasting televizyon şirketine Avrupa'da SKY TV'ye, 20 Century Fox film stüdyosuna, ve Harper Collins yayınevi yoluyla çeşitli ülkelerde yayınevlerine sahiptir. Şirkette Murdoch'un yüzde 45 hissesi vardır. Türkiye de medya içi, medya arası ve medyayı da içeren medya ötesine geçerek tekelleşme yapılarını oluşturma 1990 ların sonlarında hızlanmaya başlamıştır. Bu tekelleşme ve pazar kontrolu işine uluslararası firmalar da ortaklıklarla katılmaya başlamışlardır. Örgütsel İlişkiler: Transferin İşleyişi Dünya'daki iletişim araçlarının örgütlenme biçimi, ABD, İngiltere, Fransa ve

8 Almanya, kısaca gelişmiş kapitalist dünya tarafından, kendi dünyalarının gereksinmelerine yanıt verecek biçimde geliştirilmiştir. Öteki ülkelerin iletişim sistemleri bu geliştirilenin taklidi veya kopyasıdır. Bu ülkeler iletişim sisteminde de gelişmenin gerisinde bırakılan ülkelerdir. Kendilerine özgü gelişme ve geliştirme girişimleri yerine, ya tercihan ya da baskıyla bu var olan biçimleri kendileri için benimsemişlerdir. "Kopyalama" veya "uyma-benzeme/uydurma-benzetme" süreci, böylece, güçlü gelişmiş ülkelerin ihracatı ve diğerlerinin ise ithalatı üzerine kurulmuştur. Türkiye deki gelişmeler bunun en çarpıcı örneklerinden birini oluşturur. TRT kurulduğundan bu yana örnek alınan, benzemeye çalışılan kurum hep BBC olmuştur. Kendi iletişim deneyiminden haberdar olmayan, olmak istemeyen beyinler, hep hazır model arayışında olmuşlardır. Son yıllarda TRT kurumunu yeniden yapılandırmakla görevlendirilen kuruluş da yine bir İngiliz şirketidir. Örgütsel transferde, eski sömürgeciler (özellikle Fransa ve Ingiltere) ve ABD kendi örgütlenme biçimini diğer ülkelere yerleştirdiler. İngilizlerin sömürgeleri BBC modelini benimsediler. Meslek adı, bürokratik ünvanlardan program biçimlerine kadar herşey Ingiliz sisteminden kopyalandı. Örgütsel amaçlar, biçimler, varsayımlar ve içeriklerin hepsi İngilizdi. Fransız sömürgeleri de Fransa yı taklit ettiler. İletişim teknolojisinin fiziki biçiminin ardında (televizyonun ve radyonun fiziksel şekli, sadece alıcı olarak kullanılabilmesi gibi), aynı şekilde ihraç edilen ve yayılan, örgütlenme şekli ve finansmanı yatar. Teknolojinin biçiminin getirdiği örgütlenme modelleri de kopya edildi. Örneğin, ilk egemen uluslararası haber ajanslarının örgütlenme ve çalışma biçimi sonrakiler ve şimdikiler için egemen bir model oldu. Endüstriyel medya örgütü modelinin ihracı ve yayılmasında ve örgütsel yapının denetiminde mutlaka ihraç edenin sahipliği gerekmez. Ortaklık olmadan da finansman ve "yardım" yapılır. Sömürgelerdeki medya sistemlerinin donatılması buna en açık bir örneğidir. BBC (İngiltere) ve ORTF (Fransa) eski sömürgelerdeki medya sistemlerini kurmada büyük ölçüde yardımcı oldular. Reuters Ortadoğu da, Afrika'da, Güney Amerika'da ve Karayip adalarında birçok ulusal haber ajanslarının kuruluşu finansmanında yardım etti; örgütsel ve personel konularında destek verdi. Bu donatmayla sağlanan hizmet ve yardım, danışmana/yardım edene birkaç yolla hizmet eder: Bu yeni sistem kendini sürdürmek için yardımcının (a) teknolojisine ve (b) bilgi ürünlerine müşteri olur ve (c) (haber, kağıt, kağıt hamuru gibi) medya teknolojisinin ihtiyacı olan ham madde için ucuz ham madde kaynağı haline gelir (veya öyle olmaya devam eder.) Televizyon ve Reklam Endüstrisi İlişkisi Reklamcılığın gelişmesi iletişimdeki gelişmeyle birlikte gitmiştir. İletişim şebekeleri kurulduğunda, reklam şebekeleri de kurulmuştur. İletişim ve kitle tüketim şirketleri dünyaya hücum edince, reklam şirketleri de bu hücumun amacını gerçekleştirmek için dünyaya açıldı. ABD reklam şirketleri İkinci Dünya Savaşından sonraki ABD emperyalizminin okyanus ötesine yayılmasıyla (gidişiyle) yayılmaya başladılar. Her gittikleri yerde genellikle yerel şirketleri ortadan kaldırdılar veya kendilerinin uydusu yaptılar. 1970'lerdeki ABD emperyalizmine karşı direnişlerin artması, ve ardından ABD ekonomisinin durumunun değişmesi ve Avrupa ve Japonya kapitalistlerinin kendi ve yakın çevrelerindeki pazarlarda başarılı olmaya başlaması, reklamcılıkta da Avrupa'da güçlü şirketlerin çıkmasıyla sonuçlandı.

9 Reklam örgütleri, uluslararası sermaye ile kitle iletişim örgütleri arasındaki pazarlama ilişkisini düzenler ve yürütür. Bu ilişkide televizyon özel bir yer kaplar: Reklam şirketlerinin en yaygın kullandığı kanal televizyondur. Televizyon ile reklam şirketleri ve reklam şiretleri yoluyla endüstriyel sermaye arasında ekonomik güç kazanma bakımından birbirini destekleyici bir ilişki vardır. Televizyon Penceresi için Büyük Sermaye Gerekliliği Teknolojik üretim ve teknolojik araçları kullanarak yaratılan iletişim ürünleri için bilgi ve parasal sermaye gerekmektedir. Teknoloji transferinin rasyonel nedeni o ürünü (örneğin stüdyo donanımının) üreten teknolojiye sahip olmaktır. Bu da gerçekleşmediği için, araç transferiyle kaçınılmaz olarak dışa bağımlılık gelecektir. M. T. Öngören in belirttiği gibi 1970 lerde herşeyden önce ekonomik nedenler kitle iletişimindeki devrimin gelişmesini önledi. (Öngören, 1971: 9). Uluslararası pazarın artan egemenliği sonucu, televizyon dahil kitle iletişim sermayesi ulusal niteliğini birçok ülkede kaybetmiş durumdadır. Sadece medya örgütünün kendisinde değil, üretim ve dağıtımında da uluslararası sermaye ile iç-sermaye rakip veya ortak olarak birlikte girişimde bulunmaktadırlar. Avrupa'da televizyon kanallarının sermayeleri ve sahipliği gittikçe 'yerellik" niteliğini yitirmekte ve uluslararası hale gelmektedir. Bu durum kamu kanallarını da diğer ülkelerdeki kamu kanalları ile ortak girişimlere sürüklemektedir. Uluslararası haber toplama ve yayma örgütlenmesinde, birkaç kapitalist haber örgütünün sadece örgütsel yapı olarak değil, aynı zamanda fiilen dünya pazarlarındaki egemenliği, ve diğer ülkelerin onların yapısını taklit etmesi ve köşeye sıkışmış bir durumda bağımlı olarak bırakılması, uluslarası iletişim düzeninin ve ilişkilerinin en belirgin karakterlerinden biridir. Haber toplama ve iletmede, dünyada birkaç dev örgütün dışında hiçbir medya sistemi dış muhabirler tutmaya finansman bakımından yeterli değildir. ABD nin etki bölgelerindeki haberlerin yüzde 70'i ABD haber ajansları, İngiliz eski sömürgelerindeki haberlerin yüzde 50'si İngiliz ajanslarından ve Fransızların eski sömürgelerindeki haberlerin yüzde 45'i Fransız ajansının hizmetinden sağlanmaktadır. Doğrudan sömürgecilikteki yapı yeni-sömürgecilikte/emperyalizmde büyük ölçüde yansımaktadır. Bu yapının aşılması bölgesel düzeyde bile olanaksız görülmektedir. Bunun uluslararası kuruluşların politikalarının sonucu olabileceği düşünülse bile bölgesel çapta etkili olacak kuruluşların iş bilmezliği, beceriksizliği, isteksizliği bu konuda hatırlanması gereken konulardır. İran-Irak Savaşı ve Körfez Savaşı sırasında Türkiye nin coğrafi (ve tarihi) yakınlığına rağmen haber toplanması ve satılmasında Türk medya kuruluşları değil, batılı kuruluşlar büyük karlar elde etmişlerdir. Penceredekilerin Biçimlenişi: Profesyonel Pratikler ve İdeoloji Bu bağlamda, M. T. Öngören in sorusu ve bu soruya verdiği yanıtla ilgili olarak önem kazanır ve biçimlenir:..bizim amacımız Batı anlamındaki toplum koşullarını mı benimsemektir? Yoksa, ülkümüz, kendi karakterimize ait özellikleri birbirinin üstüne koyarak çağdaş bir uygarlık düzeyine tırmanmak mı? Atatürk devrimlerinin özü işte bu ikinci sorunun cevabındadır (1971: 7).

10 Kitle iletişimiyle ilgili ideoloji özellikle kitle iletişimi teknolojilerinin rolü hakkında öne sürülen iddiaları içerir. Kitle iletişimi özgürlüklerle, demokrasiyle, demokratikleşmeyle, haberle, bilgiyle ve eğlenceyle ilişkilendirilir. Örgütsel transfer sadece örgütün taklidi veya kopya edilmesi girişimlerini içermez. Örgütsel pratik biçimleri ve bu pratiklerin varsayımlarını da beraberinde getirir. Böylece sadece belli bir teknolojik biçim benimsenmekle kalmaz, o teknolojik biçimin dünya görüşü de benimsenerek, alternatiflerin şansı ortadan kaldırılır. Televizyon profesyonelliği teknolojik araç ve ürün transferine paralel olarak ithal edilmiş bir ideolojidir. Kültürel bağımlılığın bir parçasıdır. Uluslararası iletişim ilişkilerinde, teknolojinin yapısı ve örgütlenme biçimi yanında, bu teknolojiyi kullanan örgütün günlük pratiğindeki değerler sisteminin özellikleri emperyalizmin başarısı ve sürekliliğinde önemli rol oynar. İletişim örgütlerinde "uygun" profesyonel iş görme kuralları ve meslek ahlakı, ve neyin "uygun" ve neyin "uygunsuz" olduğu hakkındaki tutumlar ve ideolojik varsayımlar, örgütün çalışma biçimini ve ideolojik profesyonel kültürünü belirler. Burada, genel olarak ABD nin ideolojisinin ve medyayı içeren özel ideolojik değer yargılarının egemenliğinin dünyaya yayıldığını görürüz. Bu profesyonel ideoloji (meslek ahlakı dahil) televizyon haberciliğinde ve ajans haberciliğinde oldukça yaygındır. Haberlerde ve haber toplamada ve yazmada idealleştirilmiş "nesnellik" biçimi, belli görevler için belli teknik kuralların iş görme biçiminin uygulanması, "iyi," "doğru," "dengeli," "tarafsız," "özgür," "çoğulculuk," "kaynağın güvenirliliği," "gazetecilikte dürüstlük," "özgürlüklerin savunuculuğu," "gerçekleri olduğu gibi yansıtma," gibi ideolojik ilkeler yoluyla global bir sistemin egemen varlığının sürdürülmesine yardımcı olunur. Profesyonellik kitleleri pazar ideolojisine ve alışkanlıklarına hazırlamak ve biçimlendirmek ve bu biçimde tutup tüketime sevketmek için geliştirilmiş paketleme, sunma, kısaca satıcılıkta deney kazanmadır. Geri bırakılmış ülkelerde, fikir basınının dışında, bu satıcılık profesyonelizminin düzeyi hemen hemen tezgahtarlıktır. Bu da, televizyonda egemen bir biçimdir: Programlar zaten ABD'den, Meksika'dan, Brezilya'dan ve Avrupa'dan hazırlanmış paketlenmiş olarak gelir. Tezgahtarın yapacağı tek şey bunları raflara sıralayıp satmaktır. Eğlence ve oyun program biçimleri kalıplaşmıştır, üretimi standartlaşmıştır. Tezgahtar-profesyonelin yapacağı bunları seyredip aynı kalıplar içinde taklit ve kopya çıkarmaktır. Bu taklit ve kopyacılığın çerçevelediği pratik ve ideolojik alan içinde yaratıcılık standartlarla paketlenip şekillenir. Profesyonelleşme sadece bir teknolojiyi kullanmada (örneğin kamerayı çalıştırmada, haberi hazırlamada, makyajda, dizgide, mizanpajda) becerinin geliştirilmesi değildir. Profesyonellik beceri ve deneyin uygulamasında, belli değerlerin benimsenmesi ve günlük pratiği bu değerlerin çerçevesi içine uyacak bir şekilde yapmaktır. Bu çerçeve kendini ideolojik pratik olarak değil, meslek ahlakı (etik) olarak sunar. Profesyonelleşme egemen global medya amaç ve pratikleri kültürüne eklemlenme sürecidir. Bu eklemlenme birbirine bağlı yapısal mekanizmaların çalışmasıyla oluşur ve süreklilik sağlar. Bu mekanizmaları da şu şekilde özetlenebilir: (a) Teknolojinin yapısının dayattığı zorunlu kullanım biçimleri içinde çalışma, (b) Örgütsel yapıların getirdiği örgüt politikası ve iletişim biçimi, (c) programların kendi yapıları, eğitim ve meslek ideolojilerinin yayılması. Etkili bir yol elbette egemeni taklit etme ve bunun pazarda teşvik edilmesidir. Bunun yanında en etken yol, medya profesyonelinin okuldan başlayarak örgütte çalışması

11 sırasındaki profesyonel yetişmesi ve eğitimidir. Medya emperyalistleri gerektiğinde seve seve kendi profesyonel ideolojilerini öteki ülkelere satmışlardır. Profesyonel ideoloji örgütün yapısını ve amacını yansıtır. Örgütsel yapı ile meslek ideolojisi arasında birbirini destekleyici bir uyum vardır. Bireysel uyumsuzluk halinde çözüm, bireyin örgütsel yapı ve amacı yansıtan bir meslek anlayışı ve pratiği içinde kendi kendisini ayarlama yolunu tutmasıdır. Bu değişimi kendisi kendinde yapmazsa, o zaman örgütsel çıkarın yönetici kadrosu onun için bu değişimi yapar: İşinden olur. Profesyonellerin meslek eğitimi en azından üç biçim alır: (1) Kapitalist uzmanların "kalkınma çabasındaki" ülkelere giderek, onlara profesyonelliği öğretmesi. (2) Kalkınma çabasındaki ülkelerin profesyonellerinin veya öğrencilerinin "ileri" ülkelere giderek "teknolojinin kalbinde" eğitim alması. (3) Kalkınma çabasında olan ülkelerde olan genel ve örgüt içi eğitim. Personel eğitimi için Amerikalılar, Almanlar, Fransızlar, İngilizler Asya ve Afrika'ya insanlık aşkıyla yardım elini uzatmışlardır. Ingilizler Ankara televizyonu kurulduğunda personel eğitimi için yardım etmişlerdir. Anadolu Üniversitesi nde televizyon stüdyosu kurulmasına Almanlar yardım etmiştir. Televizyon yayıncılığında Fransız sistemi (Secam) yerine Alman sisteminin (Pal) kabul edilmesinde bu yardımların kuşkusuz rolü olmuştur. Basın Yayın Yüksek Okulu gibi okullar dünyanın birçok yerinde medya konusunda profesyonel yetiştirnek için, özellikle o zamanlar Birleşmiş Milletlerin (Unecso nun) politikasında egemen olan ABD'nin planlı kalkınma politikası ihracatının bir parçası olarak, kurulmuştur. Ders veren kişiler ya ABD li öğretim üyeleri ya da orada eğitim görmüş insanlardı. 1970'lerde, ABD üçüncü dünya gazetecilerini yetiştirmek için eğitim merkezleri kurulmasını(gerektiğini) öne sürdüler. Herbert Schiller o zaman bu fikri ekonomik neo-emperyalizm olarak nitelemişti. ABD 80 li yıllarda iyi İngilizce bildiğini kanıtlayan (sınava giren) gazetecilere ülkesinin seçkin yayın organlarında staj yapma (onlar gibi düşünmeyi ve davranmayı öğrenme) olanaklarını geliştirdi. Bu programların tek koşulu, program bitiminde gazetecinin ülkesine dönmesiydi. Pek çok Türk gazeteci bu eğitimden geçti. Türkiye de bugün farklı siyasal görüşleri savunan gazete ya ya radyo, televizyon kuruluşlarının ortak bir yanı, ABD de sözü edilen stajı tamamlamış gazeteciler tarafından yönetilmeleri ya da yönlendirilmeleridir. Profesyonel meslek ideolojileri teknoloji, örgüt ve eğitim girişimleri gibi gözle görülür ve kolayca anlaşılabilir bir niteliğe sahip değildir. Gerçekte, profesyonel değerler iletişim sürecinde ve üretiminde iletişimin genel felsefesini ve "doğru" profesyonel pratiğin ne olduğunu saptarlar, açıklarlar, anlatırlar ve alternatifleri geçersiz kılarlar. Örneğin, BBC'nin "kamu/halk hizmetindeki medya" diye profesyonel ideal bir model olarak sunulduğu gibi. Bu modele göre, yayın politikasızdır, izleyicilere incitici olmayan, zararsız bir şekilde verilen yararlı bir hizmettir. ABD nin ticari modeli ise eğlenceye dayanan ve izleyici çokluğu/çoklaştırma ideolojisiyle hareket eden bir biçimdir. Meslek öğrenimi ve işlevinde en yaygın egemenlik, iletinin (programların, filmin öyküsünün, haberlerin) üretimindedir. ABD, İngiltere ve Fransa'nın birikmiş deneyleri ve kaynakları üretilen iletilere yüksek derecede görünüm, teknik ve sunum inceliği ve çekiciliği verir. İzleyici kitleler bu tür iletilere alıştırılır ve dolayısıyla bu türleri ararlar. Bu da hem kendilerinin hem de kendileri gibi yetişen iç üreticilerin dış pazarın sunduğuyla benzeşmesi girişimine yardım eder. Profesyonellik taklitçilik olur. Bu taklitçilik öyle ileri gider ki (a) bazı durumlarda (örneğin basında ve habercilikte) alternatifleri yanlış olarak algılanan evrensel bir gerçek gibi kabul edilir ve benimsenir.

12 (b) Bazı iletişim biçimlerinde (örneğin televizyonda ve filmde) taklitçilik iletişimcilerin giyimlerine, saç şekilleri ve ses tonlarına, oturuşuna ve kalkışına, ve hatta yabancı bir yıldıza kendini benzetişine kadar ileri gider. Türkiye'deki televizyon sunucuları ve sohbet programlarını yürütenler bu fiziksel, görünümsel ve davranışal taklitçiliğe en güzel bir örnektir. Egemen iletişim düzeninde işi en iyi yapan en meşhur profesyonel kişi taklitçiliği ve kopyacılığı en iyi şekilde becerendir. Bugün egemen dünya iletişim düzeninde stil, içerik ve biçimde global bir birbirine benzerlik görürüz. Egemen profesyonalizm kendi standartlarını dünyanın her köşesine yayarak kendi imajında kendi standartlarını evrenselleştirmiştir. Standartlaşmış kapitalist profesyonel ideoloji ve pratiklerinin sonucu olarak tüketiciler (izleyiciler) bu ideolojinin ve standartların sunduğu biçimlere alıştırılmışlardır. Bu da uluslararası eperyalizme pazarı desteklenmekte, teşvik etmekte ve güvenliğini sağlamakta ana rolü oynamaktadır. Profesyonel pratikler ve ideolojiler 2000 yılında, Türkiye deki televizyonlarda ABD tipinin (aslında en kötü tipinin) aynen kopyası biçiminde olmaktadır. Bu kopyacılık ABD televizyonlarındaki aktör ve aktristlerin giyiniş ve saç şekline kadar taklitlerine uzanmaktadır. Çarkıfelek gibi programların aynen transferiyle ABDnin ticari kültürü aynen aktarılmaktadır. Yerli olarak yapılmış diziler ve sitcom gibi programların taklidiyle gene ABD televizyonun profesyonel ideoloji ve pratikleri maymunca kopyalanarak Türkçeleştirilerek, Aşkın Dağlarda Gezer gibi ticari modalaştırmalarla yerel kültür yanlış yorumlanacak bir şekilde sunulmaktadır. Belki Aşkın Dağlarda Gezer gibi programların kurgusunda kadınların ve erkeklerin yüzlerindeki dövmeler ve giysiler abartma olmayabilir; sorun o kültürle ilgili tutarlı bilgi sunulmadığı için, izleyicilerin büyük çoğunluğu için dövme ve giysiler fetişleştirilir ve ticari satış teşviki için oldukça etkili bir şekle dönüşür. Giysiler ve vücutla ilgili kabak kafa traş, sakal, bıyık gibi şekillendirmeler ile şekile ve bu şekli vermek için kapitalist endüstrilerin ürünlerini kullanma üzerinde vurgu olmaktadır. Öz, şekille yer değiştirmekte, ve daha kötüsü özü belirleyen şekil ve kullanım biçimi olmaktadır. Böylece kişilik ve benlik ve kimlik tanımı, fiziksel imaj ve davranış için ürün kullanma ve özelliklerinden geçerek yapılmaktadır. Neden dağlarda gezen aşk ve erkekliğin kitabını yazma ve seks ilişkileri ön plana çıkarılmaktadır? Neden Anadolu insanının ekonomik sorunları yerine ekonomik sorunlarını halletmiş ve sorunu yüksek rekabet ve seks ilişkileri işlenmektedir? Neden itilmiş ve kakılmış dönüp dolaşıp aynı çember içinde aynı başlangıca geri döndürülmektedir? Neden burjuva feminizminin kullan ve at düşünce biçimi işlenmektedir? Neden eşcinseller ve transseksüller televizyonda el üstünde tutulmaktadır? Neden çocuk programlarında kapitalizmin şiddet ve ve vahşeti ve burjuva oyuncak, giyim ve yiyim endüstrilerinin reklamları çocuk programlarını doldurmaktadır? Neden televizyon programlarında yaşlılar sorunlu gelenekselliği ve zamanından geride kalmayı ifade etmektedir? Neden çoğunlukla eğlence ve spor programları televizyon program zamanını doldurmaktadır ve hatta haberlerde eğlenceli olma önemli bir yer tutmaktadır? Neden haberler dahil bütün programlarda seks satışı ve seks kullanarak yapılan satış egemen bir biçim olmaktadır? Halk istedigi için mi? Profesyonel ideoloji ve pratiklerde egemen anlayış biçimleri iletişim politikalarında yansır. Bu politikaların yürütücüsü, koruyucusu, sürdürücüsü, destekleyicisi sadece

13 iletişim örgütleri değil aynı zamanda devlettir. Kitle iletişim ideolojisinin varsayımları iletişimin evrensel ilkeleri olur. Bu varsayımların, ilkelerin önde gelenleri şunlardır: Televizyonun Haber ve Bilgi Kaynağı Olması: Televizyonun haber ve bilgi vermesi üzerine kurulan iddialara göre televizyon fikirlerin ve bilginin aktığı dünyaya açılan bir pencere olarak ortaya çıkmaktadır. Elbette televizyonun verdiği bilginin değerinin incelenmesi ve karakterinin açığa çıkarılması gerekmektedir. Çünkü sermayenin egemenliğindeki bir toplumsal ortamda bilgi çok kıymetli bir maldır ve mülkiyet ilişkilerinin önemli bir parçasıdır. Bu nedenle, kitle iletişim araçlarının programlarıyla verdiği bilginin bilgi niteliği kuşkuludur. Fakat kitle iletişim araçlarının reklam endüstrileriyle olan ilişkilerinde rating ve rating e göre düzenlenen reklam fiyatlarıyla olan bilgi oldukça farklı bir karakter taşır. Reuters ın verdiği bilginin değeri onu amaçlı olarak izleyenler için, televizyon akşam haberini izleyenlerin bilginmesi arasında önemli bir fark vardır. Televizyonun Eğlence Aracı Olması: Televizyonun eğlencesi de masum ve zararsız bir boş ve hoş vakit geçirme ve geçirtme değildir. Televizyon eğlence programlarının iş dışı zamanın sömürgeleştirilmesi olarak ele alınıp incelenmesi gerekmektedir. Özel televizyonlarda profesyonel pratiklere gelindiğinde beyin/bilinç denetimi ile ilgili psikolojik teknikler kullanılmaktadır. Bu kullanımda reklamı yapılan ürünle ilgili ve ürünün doğal niteliğini ve özelliklerini anlatan sunumlardan çok (banka ve telefon reklamları), gençlik, başarı, zevk, eğlence, hayatın tadını çıkartma, üstünlük, kendine dönüklük, bencillik, kullan at ve özellikle seks sömürüsü yapan (özellikle yiyecek, içecek, oyuncak gibi ürünlerin reklamlar) psikolojik kandırmacalar önemlidir. Tarafsızlık, Nesnellik ve Etik: Tutucu entellektüeller teknolojinin iyiyi ve kötüyü de beraberinde getirdiğini, bu nedenle önemli olanın uygulama olduğunu belirtirler: Yani örneğin silah iyi insanların elinde savunma aracıdır. Birçok savaş teknolojisinde geliştirilen ve kullanılan tahrip edici araçların sivil alanda "faydalı" uygulamalar bulur. Örneğin nükleer fizik ve savaş endüstrisinin ürünleri yok etmek, saldırmak içindir. Televizyon yararlı işler için kullanılabilir. Fakat "kullanılabilir" ile "kullanılmaktadır" sözü arasındaki fark, "gerçek" ile "olasılık" arasındaki fark gibidir: Burada olasılık ideolojik masallarla avundurma görevi görür. Newton'cu bilimde değer yargısızlık ve teknolojinin tarafsızlığı, Adam Smith'in atomlaşmış-bireyciliğinde, Auguste Compte'un sosyolojik pozitivizminde, B.F. Skinner'in davranış psikolojisinde, Herbert Spencer'in toplumsal Darwinizminde, klasik ve yeni kolonicilikte, ırkçılıkta ve kitle tüketimi ideolojisinde kendisini yansıtır. Bu yansızlık ideolojisinin getirdiği bütün ve parça ilişkisi dünyasında, gerçekler bu süreçleri parçalarına ayırıp inceleyerek anlaşılabilir. Bu yaklaşım parçaları birleştirerek bir bütüne ulaşır. Yani parçalar eşittir bütün (parçalar = bütün). Böylece bütünün parçaların toplamından daha fazla olduğu, lafla söylense bile, reddeder. Bu yaklaşımda "doğayı başetme, yenme, doğanın üstesinden gelme, doğayı denetleme" amaçlandığı söylenir, fakat uygulamalar öncelikle insanları denetleme yönünde kullanılır. Burjuva egemen iletişim kültüründe ve profesyonel ideolojisinde, tarafsızlık demek iletişim örgütlerinin (örneğin TRT'nin) hükümetten/devletten ayırmak demektir. Devlet medya işine karışmayacak, engeller koymayacak, aksine işini kolaylaştıracak. Bu yolla tarafsızlığın elde edileceği savunulur. Dikkat edersek konuya bu tür yaklaşımda,

14 taraflılığın, öznelliğin ve kötünün kaynağı iletişim örgütü ve pratikleri değil, devlet/hükümet oluyor. Bu saptırmacanın biçimlendirdiği bilinç, iletişimin örgütlenmesini devlet sektörü içinde görünce, hemen "kötü" olarak nitelemeye yönelir. Bu bilinç ticari ideolojinin kendi çıkarının bilincidir. Bu bilinci savunanlar da, kendiyle ticari bilinç arasından hayali bir ilişki kurmuş olan bir bilinç değilse, kendi çıkarları doğrultusunda bu savunuya girişir. Bu tür tarafsızlık iddiası tabi belli bir ölçüye kadar geçerlidir. Fakat bu tür ayırım tarafsızlığın güvencesi olamaz. Çünkü tarafsızlık-taraflılık olayı devletten gelen ve örgüte dayatılan edilen "tehlike" değildir. Olay örgütün biçimlendiği ideolojik ortamda yaşanandır. Devlet ile iletişim örgütleri arasındaki çelişkili-ayrılık konusu, üçüncü dünya ülkelerinde ateşli tartışmalara neden olan bir konudur, çünkü bu ülkelerin çoğunda özellikle radyo ve televizyon örgütleri devletin bir parçasıdır. Devlet bürokrasinin bir parçası olarak, tarafsızlık veya nesnellik sağlamak olanağı ancak "özerklik" gibi yasal mekanizmalarla kurulmaya çalışılır. Bu mekanik çare büyük ölçüde çalışmaz, çünkü, konu sadece hükümetin doğrudan denetimi ve iletişim örgütünün bu denetimden kaçışı mücadelesi içinde sınırlı değildir. Televizyon, büyük ölçüde eğlence ve pazarlama aracı durumuna getirilmiştir. Bu durumda da, tarafsızlık ve nesnellik ikinci planda kalan bir konu olur, çünkü televizyonun egemen ideolojisi kendini hergün tarafsız ve nesnel olarak ilan eder, ve karşıt görüşleri de geçersiz, önemsiz, sapık, gerici veya komünist olarak niteler. Hatta, profesyonellikte daha da geliştiklerinde, en iyi politikaları karşıt görüşleri hiçe saymak, yok gibi görmemezlikten gelmek, bazen de onların saçmalığıyla alay etmek gibi yöntemler kullanılır. Egemen profesyonellik iletişimde belli şekilde paketlenmiş pratikler ve anlayış setidir. Bu pratiklerin ve anlayış setlerinin ABD nin ve Avrupa kapitalizminin dışındaki ülkelerdeki koşullara uygunluğu tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Türkiye de bunun çok açık örnekleri yaşanmaktadır. Etik tartışmaları ile gündeme gelen bir örnekten söz edilebilir. Ticari televizyon yayıncılığındaki kuralsızlık, düzeysizlik ve rating kaygılarının getirdiği yarış televizyon profesyonellerini bile rahatsız edici boyutlara gelmesine ve ortak bazı ilkelerde anlaşma zorunluluğunu kamuoyuna duyurmalarına rağmen, hiç bir noktada uzlaşma sağlayamamışlardır. Kamuoyunun yakından tanıdığı televizyon sunucularının konuşmaları, sözleri sonuçsuz kalmış, her şey sınır tanımayan bir yarış içinde unutulup gitmiştir. Yayıncılık dünyasında pek çok uygulama Batı dan kopyalandığı halde profesyonellerin davranış kuralları, ya da etik anlayışları konusunda Batı da geliştirilen ilkeler geçerli olamamaktadır. İletişim Özgürlüğü: Kapitalist toplumda ticari iletişim kendine "ticari" denmesini istemez. Gizemi ortadan kalkar. Üzerindeki demokrasi ve özgürlüğün temsilciliğini yaptığı büyülü örtü düşer. Çıplak kalır. Onun yerine "özgür, özel, ve bağımsız" gibi çekici kavramlar kullanır. İletişim özgürlüğü yaygarası yapılır. Devleşmiş iletişim şirketleri, kendilerinin devlet içinde devlet ve tekel/oligopol olduklarını gizleyip, bu göz boyamaya kendilerini devlet ve tekel denetimiyle karşılaştırarak yüceltirler. Tekelciler, tekelci olduklarının söylenmesinden hoşlanmazlar. Kapitalist düzende enformasyon ticari maldır. Ticari mal olarak görünmediği zaman da ticari düzen için alt-yapıyı hazırlayan veya destekleyen öğedir. Basın bu oluşum şekliyle iletişim sermayesi için "özgürlüğün demokratik aracı" rolünü oynar. Avrupa'da

15 1970'lerin ikinci yarısından sonra, Avrupa daki bütün kamu iletişim organlarının ve düzeninin tek tek boğazlanması "demokratik çoğulculuk ve iletişim özgürlüğü" sloganı altında yapıldı. Fransa, Almanya, Ingiltere ve İtalya'daki iletişim düzenleri daha önce demokratik değil miydi? Tekelciydi! ABD'de tekelci değil mi? Konu gerçekte tekelcilik ve demokrasi aldatmacasından öte, uluslararası ticaret düzenine kolaylık sağlayan yapıları oluşturmaktır. Bu yapılardan en önemlisi de ulusal/kamu iletişim düzenleridir. Bu düzenlerin ulusal ve uluslararası ticari çıkarların geliştirilmesinde kullanılması kaçınılmaz olmuştur. Bu hizmeti kamu iletişim örgütleri de yapar. Büyük bir sorun değil. O halde neden kamu iletişim sistemleri boğazlandı ve Türkiye'de boğazlanmakta? Basın özgürlüğü, kapitalist ideoloji için, devlet denetiminde değildir. Bu ideolojinin savunucuları bürokratik sınırlamaların ortadan kalkmasını isterler (sanki devlet bürokrasisi kapitalist düzen dışında kapitalist düzeni engelleyiciymiş gibi). İfade Özgürlüğü: Genel anlamda ifade özgürlüğü, düşüncelerin ifadesinin sınırlanmamasıdır. Kimin düşüncelerinin ve kime karşı? Bu özgürlüğün sınırlanması ABD nin tarihinde sosyalistlere ve sendikacılara karşı bol bol kullanılmıştır: Bu insanlar fikir suçları nedeniyle hapse atılmışlardır. Buna gerekçe olarak da "hazır ve var olan tehlike" ölçeğini getirmişlerdir. Yani, eğer fikrin ifadesi "o an bir tehlike taşıyorsa," bu ifade suç olarak ilan edildi. Fikirleri grevlerle ve düzene karşı konuşmalarla ifade etme de "o an tehlikeli olduğu" için, suç olarak nitelendi ve bu ifadeler hapsedildi. Yasal olarak tanınan ifade özgürlüğü modern iletişim düzenlerinde özel bir anlama sahiptir: Bugünün dünyasında, bu özgürlük bir kişinin kendi başına üstesinden geleceği ve kullanabileceği bir özelliğe sahip değildir. Bu özgürlüğü ancak belli finans, teknik ve insan kaynaklarına sahip olanlar kullanabilir. İfade özgürlüğü "varlıkla (zenginlikle)" orantılıdır. Diğer bir deyimle, ifade özgürlüğü değerli bir mülkiyettir ve ancak gücü yetenler buna sahip olabilir ve kullanabilir. İfade özgürlüğünün herkes için olduğunu savunanlar, boş lafı ve varlıksızların varlıklıların yaşamı ve politikası üzerinde konuşarak ve tartışarak birbirlerini yemesini, ifade özgürlüğüyle karıştırmaktadırlar. Yani gevezelik, dedikodu, kahvede ve misafirlikte siyaset tartışması sadece II. Abdülhamid devrinin ifade özgürlüğünün göstergesi olabilir. Bir fabrikatörün, sanayinin çevreyi kirletmediği, aksine çevreyi korumak içın ellerinden gelen herşeyi yaptıkları hakkındaki ifadesi ile herhangibir izleyicinin bu konudaki şikayeti arasında dağlar kadar fark vardır: İzleyicinin özgür ifadesi çevreyi talan edenlerin pratiklerini değiştirmeleri yönünde etki etme olasılığı ortadan kaldırılmıştır. Çünkü izleyicinin özgür ifadesi kapitalist endüstrilerin politikasına hiçbir etkisi yoktur. Fikirlerin ifadesi güçlü örgütler tarafından kiralanmış/çalıştırılan yüksek ücretli profesyonellerin egemenliği altındadır. Bunların başında da kitle iletişimi profesyonelleri ve bu profesyonellerin fikirlerine başvurdukları, sahneye çıkardıkları, görüşlerini aldıkları, bilgi ve enformasyon için başvurdukları diğer profesyonellerdir. Egemen ifade özgürlüğü pratiklerinde bu profesyoneller önce devletin meşruluğunu desteklerler, ardından özel mülkiyeti ve özel/tüzel kişileri koruma gelir. ifade özgürlüğü bu devlete ve özel mülkiyet sistemine karşı kullanılamaz, kullanılmaz. Kollektif gruplara, özellikle ekonomik güçten yoksun olan gruplara karşı bol bol kullanılır. ifade özgürlüğü özel teşebbüsün gücünün ve güç uygulamasının bir diğer biçimidir. Kollektif gücün ifadesi özel çıkarların egemenliği altında eritilir, bastırılır. Tutucu ve liberal entellektüellerin ileri sürdükleri "rekabetçi fikirler pazarı" olduğu savı dayanaksızdır, çünkü böyle bir özgür fikir pazarının

16 olabilmesi ve işleyebilmesi için ifade özgürlüğünü gerçekleştiren araçların tekelci/oligopol ekonomik yapısının ortadan kalkması zorunludur. Başka bir deyişle, rekabetçi fikirler pazarı masalını savunanlar bu pazarın kapitalist dev şirketler tarafından denetlenen ekonomik yapısını görmemezlikten gelmektedirler. Toplumsal Sorumluluk: Burjuva iletişim tartışmasında "sorumluluk" kavramı pek sık duyulmaz. Duyulduğu zamanlar çoğunlukla medyanın "sorumsuzlukla" eleştirildiği zamanlardır. Bu eleştiriler de eğer sağdan geliyorsa kitle iletişimi araçlarının sorumsuzca liberal ideolojik çıkarlara hizmet ettiği ve iletişim örgütlerini solcuların doldurduğu iddia edilir. Daha ilginç olanı, medya eleştirisinde sağcılar Gramscy nin söylemini kullmaya başlamışlardır. Liberaller kitle iletişimi sorumluluğu üzerinde dururken büyük çoğunlukla iletişimin içeriğinin cinayet, vahşet ve şiddetle dolu olduğu ve buna çare olarak iletişimde vahşete yer verilmemesi ve iletişimin toplumsal konuları ele alırken daha duygulu olması ve tedbirler alınması istenir. Egemen iletişim profesyonelleri ve onların entellektüel destekleyicileri de halkın isteklerine karşı gelemeyeceklerini ve sansür koymayacaklarını savunurlar ve çare olarak da, filmlerin kimin seyretmesine uygun olmadığı hakkında değerlendirilmesi, programların başına aileleri "bu programda/filmde şiddet var, çocuklar için zararlıdır" gibi uyarıcı çözümlerle gelirler. Sorumluluk dahil, bütün iletişim tartışmalarında özne iletişim aracıdır. ABD'de kitle iletişiminde eleştiri yapıldığında, hiçbir zaman kitle iletişim politikasını yapanlar ve yürütenlerden bahsedilmez, onun yerine herşey medyaya (araca) yüklenilir. Sorumlu da sorumsuz da araçtır. İletişimde binlerce kitap yazılmış ve araştırma yapılmıştır. Bunların hemen hepsi araç üzerinde durur. Bu nedenle, sırası gelmişken belirtmekte yarar var: Herhangi bir nedenle herhangibir şey için sorumlu televizyon aracı değildir. Araç sadece amaçlara ulaşmak için kullanılan bir alettir. Sonuçtan araç değil, sonucu amaçlayanlar sorumludur. Özgürlük sorumluluk kavramıyla birlikte gelir: Özgürlük sorumluluk olmadan var olamaz. Burada akla gelen soru: Kime veya neye (karşı) sorumluluk? Televizyon örgütleri kendi ideolojileri çerçevesinde belli profesyonel sorumluluk anlayışını desteklerler. Televizyonda sorumluluk kendini profesyonelin amacı olarak belirler. Eğer profesyonelin paketlediği enformasyon, (program, ürün) ticari bir nitelik taşıyorsa, bu durumda, ticari mantık medya profesyonelliğinin amacının yerini alır. Amaç kime ve neye sorumlu olunduğunu gösterir. Kaynak Seçme Özgürlüğü: İfade özgürlüğünün kullanımı ve etkenliği gücün ifadesidir. Bu ifade özgürlüğü ilişkisinde, enformasyon kaynaklarına ve enformasyona sahiplik egemenliğin kimde olduğunu saptar. Burada, ifade özgürlüğüyle ilgili bir diğer soru ortaya çıkar: Enformasyonu elde etme özgürlüğüne kim sahiptir? Yasal olarak birçok ülkede herkes bu hakka sahiptir. Egemen dünya iletişim düzeni dünyada enformasyon bolluğu, fazlalığından övünerek yakınmaktadır. Bu yakınmaya göre, durum biraz kötü, çünkü enformasyon bolluğu yüzünden kişiler bombardıman altında aldıkları enformasyonu ne yapacaklarını bilmeme durumuna düşmektedirler. Evet, enformasyon alma özgürlüğüne herkes sahiptir, ama kimin enformasyonunu ve hangi enformasyonu? Kapitalist çıkarların biçimlendirdiği kitle iletişiminin egemen olduğu bir dünyada, izleyicilerin seçme hakkı yoktur; onlar seçmek için seçilirler. İleri teknolojinin incelikle üretip sunduğu kabalıkları tüketen bir tüketiciden başkası olamazlar. Bu endüstri

17 izleyiciye sürekli ne olduğunu ve ne olması gerektiğini söyler ve olması gerektiğini olabilmek için ona sürekli tüketmeyi tembihler. İzleyici de tüketerek, kendini kendinden başka birisi sanır ve öyle sanmak için de tüketim endüstrisinin kölesi olmayı yaşamı boyunca sürdürür. Kapitalist ideolojiye göre, örneğin, izleyici bir çok medya arasında seçim yapma olanağına sahiptir. Bir çok medya profesyoneli de birçok kaynakları kullanarak bir çok iletişimi bize bir çok biçimde iletir. Birbirini destekleyen bir biçimde profesyonelleşmiş iş gören binlerce kaynağa sahip olunabilir. Bu, dengeli, tarafsız ve nesnel bir temel üzerinde olunduğu anlamına gelmez. Profesyonellerin kişisel ve örgütsel "çoğulcu farklılığa" sahip olduğunu ele alalım: Bu farklılık ne kadar fark eder? Her medya kuruluşunun kendine özgü editoryal/ideolojik politikası vardır. Profesyoneller kendi sahiplerinin veya yönetici kadrolarının saptadığı genel bir politikaya uyarlar. Medya oyunu bu politikanın izin verdiği sınırlar içinde oynanır. Profesyonel de bu politikaya kendini uydurmak zorundadır. Uymazsa, kibarca veya kabaca uydurulur. Profesyonelin önünde üç temel seçenek vardır: Politikaya uymak, uyumsuzluk nedeniyle terketmek, ve politikayı değiştirmek. Sonuncu seçenek düzen değişikliği, dolayısıyla güç gerektirdiği için, profesyonel için var olmayan bir seçenektir. Kısaca profesyonel tartışma düzen tartışması değil, politika tartışmasıdır. Demokratikleştirme: Televizyon izleyicilere yaşamlarında belki hiç bir zaman göremeyecekleri yerleri gösterir, gidemeyecekleri yerlere götürür, dinleyemeyeceklerini dinletir. Kaç izleyici tiyatroya ve baleye gidebiliyor, klasik müzik dinleyebiliyordu? Televizyon iletişimi bize konserleri, klasik müziği, popüler müziği, her tür satın alma sanatını, eşcinselleri, dönmeleri, çember sakallıları, belden aşağı sözlü ve imalı eğlenceyi ve Reha Muhtarları, ABD deki 20/20 yi çok kötü taklit edenleri getirdi. Eskiden sadece aristokratlara ve zenginlere açık olan kapıları herkese, evinde oturtarak ve para harcamaksızın açtı. Sadece seçkinlerin aldığı haberleri ve eğlenceyi şimdi herkes alıyor. Siyasal partilerin kampanyalarını binlerce kilometre uzaktaki insanların televizyon evine getirdi. Böylece, siyasal katılmanın ve karar verme sürecinin dar çerçevesini ortadan kaldırdı. Kısaca, televizyon aristokrat ve burjuva olan herşeyi geniş kitlelere sunarak sadece iletişimde değil, ayni zamanda kültür ve siyasette de demokratikleşmeyi getirdi. Modern iletişim böylece demokrasinin geniş kitlelere yayılmasını sağlayan en modern demokratik araç oldu. Aydınlar dahil insanların bu düşüncelere nasıl inandıkları araştırılması gereken bir konudur. Bazı seçkin-burjuva ve hatta gerici entellektüeller televizyonun üstün kültürü, globalleşmeyi, demokratikleşmeyi, özgürlüğü, çoğulcu seçeneği halkın ayağına getirerek kültürü demokratlaştırmadığını, aksine bayağılaştırdığını, ticaret maddesi yaparak düzeysizleştirdiğini söyleyip yakınmaktalar. Benzer şeyi ayrı bir açıdan Frankfurt Okulunun kültür eleştiricileri de söylemektedir. Herkesin bu kültür ürünlerini elde etme olanağına sahip olması, herkesin siyasetçilerin çatal dillerini televizyonda dinleme şansını elde etmesi, herkesin finans ve ekonomi enformasyonunu dinlemek için sadece bir kanal çevirmesi gerekmesi, ne iletişimin, ne politikanın ve ne de kültürün demokratikleştirilmesi anlamına gelir. Demokratikleşme karar vermeye katılma olmadıktan sonra sadece ideolojik bir aldatmaca içinde anlam kazanan bir varsayımdır, yani, ideolojik beyin yönetimi söylemidir. Egemen güçlerin izleyicilere sundukları ve kendi çıkarlarını temsil eden siyasi, ekonomik veya kültürel temsilciler arasından seçim

18 yapmanın herkese sağlanmasının demokratikleşmeyle yakından uzaktan hiçbir ilişkisi yoktur. Kölelere efendilerini seçme hakkının verilmesi kölelik düzenini ortadan kaldırmaz. Bu ancak köleler arasında köleliklerini perçinleyen bir demokratikleşme anlamına gelebilir. Bugün ücretli/maaşlı kölelerin efendi temsilcilerini seçtiği gibi... İzleyicilerin birçok televizyon kanalından ve kanaldaki programlardan birini seçtiği gibi... Bu sadece paketlenmiş ürünlerin kitle tüketiminin demokratikleştirilmesi olabilir; bu istediğin herşeyin var olduğunu söyleyip, bunu demokratikleşme olarak sunmadır. Bu çerçevede Türkiye de ticari televizyon kanallarının saatler süren tartışma programlarını demokratik gelişmenin göstergesi olarak algılanması ve anlatılmasının ne kadar yanlış olduğunu hatırlatmak gerekir. Saatler sürmesi konuların tartışılması anlamına gelmediği gibi, tartışılıyor olması da demokratikliği yaratmaz. Bu örnekler bir başka açıdan değişen bir şey olmadığı halde, sanki hiç yoktan iyi anlamına gelecek durumlar yaratır ki, bunun temel işlevi de sistemin meşrulaştırılması yönünde yaptığı katkıdır. Bu tür yayınlar tüketimin demokratikleştirilmesi bile değildir, çünkü tüketimin demokratikleştirilmesi için, pazarda herşeyin olması yeterli değildir. Tüketicilerin bu herşeyi elde edebilecek olanaklara sahip olması gerekir. Tüketiciler tüketeceklerinin üretiminde karar verici bir pozisyonda değillerse, bu üretim ilişkileri demokratikleşme olarak nitelenemez. Hele teknolojinin yayılması ve yaygınlaşması, herkesin evinde televizyonu olması ve uydulardan programlar izlemesini teknolojik devrimle gelen demokratikleşme olarak sunmak, ki böyle iddialarla dolu kitaplar ve araştırmalar pek çoktur, eğer kasıtlı yapılmıyorsa, entellektüel körlüktür. Ürün Biçimleri ve Pazar İlişkileri 5 Televizyon program transferi alt yapı transferiyle kaçınılmaz olarak gelen ve pazar ilişkilerinin niteliği sonucu çıkar hesaplarına uygun olarak getirilen teknolojik egemenliğin ve işbirliğinin bir sonucudur. M. T. Öngören in belirttiği gibi kalkınma sorunları çözümlenmemiş memleketlerde televizyon bu gibi toplumları ilgilendirmeyen onlara çok yabancı düşen konulu filmlerin ve yabancı haber ajanslarından gelen haber filmlerinin bir boru hattı olmaktan kurtulamaz (1971:20). Televizyonumuzu dışarıdan akacak yabancı film ve programlardan kurtarabilmek hiç olmazsa bu akışı hafifletmek için yurt içındeki olanakların güçlendirilmesi gerekir. ((1971:21). M. T. Öngören in yerli malı üretim kapasitesinin olması ve geliştirilmesi ile ilgili sorun, Türkiye deki yönetici sınıfların global ve post-modern dünya politikalarıyla artık sorun olma özelliğini yitirmiştir. M. T. Öngören in televizyonda dışa bağımlılığı olumsuz olarak değerlendirmesi, günümüzde egemen olan post-modern karşılıklı bağımlılık ideolojisi içinde anlamını yitirmiştir yılının yeni-sömürgeci koşullarında, ulusallık yerini globalleşme (sömürenin ve sömürünün globalleşmesi) ve yerelleşme (sömürülenin yerel kimlikler içinde global sömürünün gerçekleşmesini sağlaması) politikaları almıştır. Sömürgelerdeki büyük sermaye ve siyasal yönetimin bilinci, yeni sömürgeci politikalarla örtüşmektedir. 5 Ayrıntılı tartışma içın bknz: Varis (1984, 1986); Boyt-Barret (1982); Becker (1992); Larsen (1990); Bruno (1981); Clark 1993a ve 1993b); Danow (1992); Fejes (1986); Wert (1988);Yeung (1990); Thomas (1989); Glenn (1989); McBride (1992); Dyson (1990); Tetzlaff (1986).

19 Batı tipi modernleşme çabalarıyla birlikte son teknolojik ürünleri (televizyon yayını için gerekli teknolojik araçları) transfer etmek kesinlikle yeterli değildir. Teknolojinin ürününü (aletleri, makineleri, edevatları) transferle gelen önemli sorunlardan biri de profesyonel pratiklerin ve bu pratiklerle gelen ideolojilerin transferidir. Teknolojik aletlerin transferi ve çalıştırılması öğrenilebilir. Fakat daha önemli olan profesyonel pratikler, ürünü biçimlendiren ve kullanan kültürel yapıyla ilişkili olanlardır. Bu pratiklerin biçimlenmesi ve geliştirilmesi bilinçli ciddi bir girişim gerektirir. Bu bağlamda Mahmut Tali Öngören 1972 de 1970 in başındaki durumu şöyle özetliyordu: Yıl 1971 Türk radyoculuğu henüz olgunlaşmamış durumda. Televizyon programcılığı bir türlü gelişemiyor. Arada sırada radyo ve televizyon programcılığı ile ilgili başarılı adımlar atılmıyor değil. Fakat ortada esas yok. Bu televizyon programcılığında da böyle. Radyo ve televizyon yöneticiliğinde de Kimsenin bu gerçekleri kabul etmemesi ve esasa dayananan çabalara geçmemesi, radyo ve televizyon sorunumuzu gün geçtikçe derinleştiriyor. (1972:3). Yıl 2000 ve özel televizyonların 10 yıllık kültürel ve ideolojik taarruzları sonucu, teknoloji transferiyle ilgili profesyonel ideolojilerin transferinde oldukça önemli adımlar atıldı. Aşağıda sıralanacak bu adımlarla ilgili varsayımların kapsamının araştırmalarla karşılaştırmalı ve güvenilir bir açıklığa kavuşturtulması gerekir: Profesyonel ideolojiler Türkiye de siyasal yapıya uygun bir şekil almaktadır. Devletin denetim organlarının harekete geçeceği endişesiyle siyasal iktidarların eleştirilmesinden kaçınılmakta, savunulmasında sakınca olmadığına inanılan düşünceler tekrarlanılmaktadır. Öteyandan, televizyon sahiplerinin ideolojik ve çıkar eksenleri doğrultusunda hükümet ve siyasal partilere karşı özel ve taraflı (lehinde veya aleyhinde) yayınlar yapılmaktadır. TRT devletin resmi ideolojisinin borazanlığını yapıyor iddialarına, özel televizyonları da katabiliriz. TRT ve özel televizyonlardaki profesyonel pratikleri inceleyerek, kamu kurumunun yapış şekliyle özel televizyonların yapış şekillerini karşılaştırmak gerekir. Profesyonel pratiklerin kendine özgü olarak gelişmesi ve geliştirilmesi olanağı ve olasılığının bilinç yönetiminin hayati olduğu bir ortamda oldukça sınırlıdır. Çünkü profesyonel pratikler ve ideolojiler Batı tipi kalkınma, gelişme, modernleşme ve günümüzde yaygın propagandası yapılan globalleşme ile gelen ekonomik, siyasal ve kültürel biçimlendirme ve yeniden biçimlendirme ve denetimin önemli bir parçasıdır. Dilin transferiyle, kapitalist Batı kendi tarihi sürecinde üretim ilişkilerinin biçimine göre, her ilişkinin özelliğini açıklayan ideolojik terimler ve onların tanımlamasını getirmiştir. Bizim gibi teknolojiyi transfer eden ülkeler de, kendilerinin düzenlerinde böyle bir üretim ilişkisinin olmadığı veya oluşma döneminde olduğu için, kapitalistin kavramlarının çoğu kendi dilinde yoktur, bu nedenle tek çare, teknoloji transferinde, sadece teknolojik aracı değil, aynı zamanda teknolojik dili de almak zorunda kalır. Birçok iletişim ve taşım araçlarının dilsel sembolik ifadeleri ya aynen transfer edilmiş ya da Türkçenin okunuşuna uydurulup alınmıştır: Televizyon, radyo, gazete, otomobil, taksi, kamyon, otobüs, posta, telefon, telgraf, sendika, kapital, demokrasi ve sonu "si" "ik" ve "ji" ile biten hemen her siyasal, toplumsal ve diğer bilimlerin kavramlarının çoğu. Televizyonu geliştiren ve yayan ülkelerde aynı zamanda profesyonel pratiklerde oluşur ve gelişir. Bir ülkede üretilen bir teknolojik ürün bir diğerine transfer edildiğinde kaçınılmaz olarak uzman personele gereksinim olacaktır. Televizyon programcılığı alanında bu gereksinimin programcı eğitimini gerektirir. M. T. Öngören in

20 belirttiği gibi (1972:81) Ankara televizyonu yayına başlarken teknik ve program elemanlarının büyük çoğunluğu ilk yayın tarihinden çok kısa bir süre önce sona eren iki aylık bir televizyon kursundan çıkmışlardı ve elbette yeterli bir televizyon anlayışına ve eğitimine sahip değillerdi, olamazlardı. Televizyon programcılarının eğitimi büyük çoğunlukla iş yerindeki pratiklerden geçerek olmuştur. Günümüzde yabancı televizyonları seyretme olanaklarının artması sonucu, öğrenme deneme-yanılmadan öte giderek, yaratıcılığı kopyalayan taklit biçiminin egemenliğine dönüştü. İletişim teknolojisinin ortaya koyduğu en önemli ürün iletişimin iletileni, gözle görüleni, kulakla duyulanıdır. Bu ürünler medya teknolojisinin özelliğine göre çeşitli araçlarla taşınarak, çeşitli araçlardan geçerek, çeşitli biçimlerde gelir: Film ile perdeye yansıyarak sinema-ses-görüntü şeklinde; televizyon ve görüntü-teyple (VCR) odamızı istila eden ses ve görüntü biçiminde; plak, CD ve ses teypleriyle müzik, dua ve beddua, ağıt ve nutuk şeklinde; gazete, kitap, dergi ile yazılı biçimlerde; radyo ile dinlenerek anlamlandırılacak şekilde gelir. Bu software biçimlerinin üretimi ve dağıtımı da, uluslararası pazarda egemen ilişkilerin getirdiği tek yönlü bir akım karakterini taşır. Pazar paylaşımı ve pazar egemenliğinde sadece birkaç sayılı ülke vardır ve bunların başında da ABD gelir. Ürün/program akımının iki ana yanı vardır: Birincisi ideolojik ve kültürel ve ikincisi ticari. Ideolojik yan ticari yanı desteklemek, tüketicileri pazara alıştırmak ve entegre etmek için görev görür. Birinci yan bakımından, ABD nin kitle ideolojisi, kültür ve yaşam biçimi dünyada rakipsiz egemenliğe sahiptir. Dünya bu bakımdan 24 saat sürekli bombardıman edilmektedir. Bu da ne kendiliğinden ne de bu tarzın gerçek üstünlüğünden esinlenir. Tarzın sürekli olarak tekrarlanmasından, yüceltilmesinden ve yeknesaklıktan öte çoğulcu renkli ve umut verici bir görünüm içinde sunumundan, alternatifleri ortadan kaldıran pazar gücünden, ve insanlara fiziksel ve duygusal heyecan ve fantaziye kaçışladoyumu getiren eğlence özelliğinden dolayıdır. İkinci, yani ticari yanda da dünya pazarlarında ABD nin egemenliği gerileyen bir şekilde sürmektedir. Bu egemenlik altında kendi etki alanlarını genişletmeye çalışan Japonya ve Avrupa kapitalistlerini, ve bu egemenlik tarzını kopya ederek kendi yakın çevresinde iş yapan diğer ülkelerin kapitalistlerini görürüz. Film satışları geleneksel olarak üç merkezden olurdu (Santo Monica, Cannes ve Milan). Şimdi bu merkezler dışı yapılan satışlar tüm satışların yarısından fazladır. ABD nin yarım ve bir saatlik serüvenleri dünya pazarında hala kapışılmaktadır. Cheers ve Cosby Show gibi komedi dizileri hala popülerdir ve dünyanın hemen her ülkesinde gösterilmektedir. Roseanne ın şişman göbeğini hoplatması dünyanın dört köşesinde izlenmektedir. Aile ve komşu ilişkilerini ABD nin emekçi halkının yaşam biçimiyle hiç bir ilgisi olmadan savunan Bundy ailesi dünyanın birçok evini kirletmektedir. A_Team, eski polisiye dizilerinden Hawai Five O ve Chips dünya ekranlarını tekrar tekrar doldurmaktadır. Bewitched hurafeyi desteklerken, benzerlerinden esinlenen Ruhsar gibi kopyalar üretilmektedir. Oyun programları, ABD'da tutulanlar ya da artık bıkkınlık yaratanlar dış pazarlarda kapışılmaktadır: Mark Goodson Production şirketinin The Price is Right, Family Feud, Match game, To Tell the Truth, Barry & Enright şirketinin Tic Tac Dough, Chain Letters, Stewart Tv şirketinin $ 25,000 Pyramid, Al Howard Production şirketinin Supermarket Sweep, Merv Griffin Enterprise şirketinin Wheel of Fortune, Jeopardy ve Dating Game gibi oyunlar. Bu oyun showlarının ömrü genellikle beş yıldır. Bu süreden sonra ya

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları PA 101 Kamu Yönetimine Giriş (3,0,0,3,5) Kamu yönetimine ilişkin kavramsal altyapı, yönetim alanında geliştirilmiş teori ve uygulamaların analiz edilmesi, yönetim biliminin

Detaylı

İŞLETMENİN KURULUŞ ÇALIŞMALARI. Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT

İŞLETMENİN KURULUŞ ÇALIŞMALARI. Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT İŞLETMENİN KURULUŞ ÇALIŞMALARI Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT İŞLETMENİN KURULUŞ ÇALIŞMALARI Bu Dersimizde; Kuruluşla İlgili Bazı Temel Kavramlar Genel Olarak İşletmenin Kuruluş Aşamaları Fizibilite Çalışmalarının

Detaylı

İşyeri Temsilcileri Rehberi

İşyeri Temsilcileri Rehberi İşyeri Temsilcileri Rehberi Bir sendika için en önemli kadrolardan birisi işyeri temsilcisidir. İşyeri düzeyinde ise işyeri temsilcisi sendika örgütlenmenin olmazsa olmazıdır. Bir işyerinde işyeri temsilcisinin

Detaylı

I. Bölüm REKLAM(CILIK) Advertising. Doç. Dr. Olgun Kitapcı

I. Bölüm REKLAM(CILIK) Advertising. Doç. Dr. Olgun Kitapcı I. Bölüm REKLAM(CILIK) Advertising Doç. Dr. Olgun Kitapcı Akdeniz Üniversitesi, Pazarlama Bölümü 1 Reklama maruz kaldığınız mecralar (TV, Radyo, Gazete, Dergi, Sosyal Medya v.s.) En son ne zaman bir reklamdan

Detaylı

CHP CUMHURİYET HALK PARTİSİ PARTİ İÇİ EĞİTİM YÖNETMELİĞİ

CHP CUMHURİYET HALK PARTİSİ PARTİ İÇİ EĞİTİM YÖNETMELİĞİ CHP CUMHURİYET HALK PARTİSİ PARTİ İÇİ EĞİTİM YÖNETMELİĞİ 2012 1 PARTİ İÇİ EĞİTİM YÖNETMELİĞİ KAPSAM MADDE 1- Parti içi eğitim çalışmaları, Parti Tüzük ve Programında belirtilen amaç ve hedeflerini, partinin

Detaylı

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Yrd. Doç. Dr. FATİH ÇINAR TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim teknolojisi

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Yrd. Doç. Dr. FATİH ÇINAR TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim teknolojisi TEMEL KAVRAMLAR Eğitim Öğrenme Öğretme Ortam Teknoloji Araç - gereç Öğretim materyali Eğitim teknolojisi Öğretim teknolojisi İletişim EĞİTİM: Davranışçı yaklaşıma göre eğitim, bireyin davranışında kendi

Detaylı

1.Bireyden Kitleye. 2.Habere İlk Adım: Gazete. 3.Her Yerdeki Ses: Radyo. 4.Düş mü, Gerçek mi?: Sinema. 5.Evdeki Dünya Televizyon

1.Bireyden Kitleye. 2.Habere İlk Adım: Gazete. 3.Her Yerdeki Ses: Radyo. 4.Düş mü, Gerçek mi?: Sinema. 5.Evdeki Dünya Televizyon 1.Bireyden Kitleye 2.Habere İlk Adım: Gazete 3.Her Yerdeki Ses: Radyo 4.Düş mü, Gerçek mi?: Sinema 5.Evdeki Dünya Televizyon 1 6.Becerikli F@reyle Uzaklara: İnternet 7.Markalar ve İmajlar: Reklam ve Halkla

Detaylı

Yazılım Ekonomisi ve Özgür Yazılım. Bora Güngören 26 Ağustos 2006

Yazılım Ekonomisi ve Özgür Yazılım. Bora Güngören 26 Ağustos 2006 Yazılım Ekonomisi ve Özgür Yazılım Bora Güngören 26 Ağustos 2006 Seminer Programı Yazılım Nedir? Yenir mi? Yazılımın Ekonomideki Yeri Nedir? Özgür Olmayan Yazılım Ekonomisi Nasıl İşler? Özgür Yazılım Nasıl

Detaylı

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri İLTB 601 İletişim Çalışmalarında Anahtar Kavramlar Derste iletişim çalışmalarına

Detaylı

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI Sayın Katılımcılar, değerli basın mensupları Avrupa Konseyi

Detaylı

Ders seçimi; öğrencilerin ilgi, yetenek ve yaşamdan beklentilerinin değerlendirilmesini gerektiren zor bir süreçtir.

Ders seçimi; öğrencilerin ilgi, yetenek ve yaşamdan beklentilerinin değerlendirilmesini gerektiren zor bir süreçtir. Değerli Anne ve Babalar, Anne-baba olarak ders seçimi aşamasında etkimiz ne kadar olmalı?, Çocuğumun ilgi ve yeteneklerini nasıl belirlerim?, Çocuğuma uygun meslek grupları nelerdir?, ve Ders seçimi sürecinde

Detaylı

İnovasyon, farklı, değişik, yeni fikirler geliştirmek ve bunları uygulamaktır.

İnovasyon, farklı, değişik, yeni fikirler geliştirmek ve bunları uygulamaktır. İNOVASYON İNOVASYON NEDİR İnovasyon, farklı, değişik, yeni fikirler geliştirmek ve bunları uygulamaktır. Daha önce çözülmemiş sorunları çözmeyi, Daha önce karşılanmayan ihtiyaçlara cevap vermeyi, Var olan

Detaylı

Sütlüce YERLEŞKESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ. Halkla İlİşkİler Bölümü Görsel İletİşİm Tasarımı Bölümü Medya ve İletİşİm Sİstemlerİ Bölümü Reklamcılık Bölümü

Sütlüce YERLEŞKESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ. Halkla İlİşkİler Bölümü Görsel İletİşİm Tasarımı Bölümü Medya ve İletİşİm Sİstemlerİ Bölümü Reklamcılık Bölümü Sütlüce YERLEŞKESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ Halkla İlİşkİler Bölümü Görsel İletİşİm Tasarımı Bölümü Medya ve İletİşİm Sİstemlerİ Bölümü Reklamcılık Bölümü Bilginin sürekli bir gelişme içinde bulunduğu ve bilgi

Detaylı

Planlama Nedir? Planlama Ne Değildir? Başarılı Bir Plan. www.eminkaya.net 1. Pazarlama Planlaması

Planlama Nedir? Planlama Ne Değildir? Başarılı Bir Plan. www.eminkaya.net 1. Pazarlama Planlaması 2 Pazarlama Planlaması Planlama Nedir? Plan, bir amaca ulaşmada izlenecek yol ve davranış biçimini gösterir. Planlama ise, bir yöneticinin ileriye bakmasına ve kendine açık olan seçenekleri bulmasına yardım

Detaylı

ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ REKLAM TASARIMI VE İLETİŞİMİ BÖLÜMÜ

ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ REKLAM TASARIMI VE İLETİŞİMİ BÖLÜMÜ ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ REKLAM TASARIMI VE İLETİŞİMİ BÖLÜMÜ DERS İÇERİKLERİ İLET101 İletişime Giriş İletişim bilimlerinin gelişimi, iletişimin temel kavramları, insan ve toplum yaşamında

Detaylı

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ Doç. Dr. O. Can ÜNVER 15 Nisan 2017 BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ KAMU DİPLOMASİSİ SERTİFİKA PROGRAMI İletişim Nedir? İletişim, bireyler, insan grupları,

Detaylı

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ DOÇ.DR. ZEHRA ALTINAY SINIF YONETIMI Bu derste, Sınıf ortamı ve grup etkileşimi Grup türleri Grup ve lider Liderlik türleri Grup içi etkileşimin hedefleri

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

Bu resmi ne yönden yada nasıl gördüğünüz,nasıl yorumladığınız çok önemli! Çünkü medya artık hayatımızın her alanında ve her an yanı başımızda!

Bu resmi ne yönden yada nasıl gördüğünüz,nasıl yorumladığınız çok önemli! Çünkü medya artık hayatımızın her alanında ve her an yanı başımızda! SUNUMUMUZA HOŞGELDİNİZ Bu resmi ne yönden yada nasıl gördüğünüz,nasıl yorumladığınız çok önemli! Çünkü medya artık hayatımızın her alanında ve her an yanı başımızda! Haber ve bilgi verme amacı başta olmak

Detaylı

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU STRATEJİK VİZYON BELGESİ ( TASLAK ) 6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU İslam Ülkelerinde Çok Boyutlu Güvenlik İnşası ( 06-08 Mart 2015, Serena Hotel - İslamabad ) Güvenlik kavramı durağan değildir.

Detaylı

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık İÇİNDEKİLER FİNANS, BANKACILIK VE KALKINMA 2023 ANA TEMA SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA: FİNANS VE BANKACILIK ALT TEMALAR Türkiye Ekonomisinde Kalkınma ve Finans Sektörü İlişkisi AB Uyum Sürecinde Finans ve Bankacılık

Detaylı

İşletmelerin Büyüme Şekilleri

İşletmelerin Büyüme Şekilleri Yrd.Doç.Dr. Gaye Açıkdilli Yrd.Doç.Dr. Erdem Kırkbeşoğlu İŞLETMELERİN BÜYÜMESİ İşletmelerin Büyüme Nedenleri Optimum büyüklüğe ulaşma Piyasalarda etkinliği arttırarak kar elde etme olanaklarını arttırma

Detaylı

22. Baskı İçin... TEŞEKKÜR ve BİRKAÇ SÖZ

22. Baskı İçin... TEŞEKKÜR ve BİRKAÇ SÖZ 22. Baskı İçin... TEŞEKKÜR ve BİRKAÇ SÖZ Eğitimde Rehberlik Hizmetleri kitabına gösterilen ilgi, akademik yaşamımda bana psikolojik doyumların en büyüğünü yaşattı. 2000 yılının Eylül ayında umut ve heyecanla

Detaylı

Farklı Kütüphane Türlerine Yönelik Pazarlama Stratejileri

Farklı Kütüphane Türlerine Yönelik Pazarlama Stratejileri Farklı Kütüphane Türlerine Yönelik Pazarlama Stratejileri Kütüphaneler kullanıcılarının gereksinimlerini anlamak ve bu gereksinimleri karşılamada etkin bir rol üstlenebilmek amacıyla pazarlama stratejilerinden

Detaylı

KURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI. Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL

KURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI. Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL I KURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL II Yay n No : 1668 flletme Ekonomi : 186 1. Bask - A ustos 2006 - STANBUL ISBN 975-295 - 561-4 Copyright Bu kitab n bu bas

Detaylı

Tablo 4- Türkiye`de Yıllara Göre Turunçgil Üretimi (Bin ton)

Tablo 4- Türkiye`de Yıllara Göre Turunçgil Üretimi (Bin ton) NARENCİYE DOSYASI Kökeni Güneydoğu Asya olan turunçgillerin, çağdaş anlamda üretimi 19. yüzyılda ABD`de başlamış ve hızla yayılmıştır. Turunçgil yetiştiriciliği dünyada 40 derece kuzey enlemi ile 40 derece

Detaylı

HALKLA İLİŞKİLER: TEORİK ÇERÇEVE...

HALKLA İLİŞKİLER: TEORİK ÇERÇEVE... İÇİNDEKİLER 1. Bölüm: HALKLA İLİŞKİLER: TEORİK ÇERÇEVE... 1 1.1. HALKLA İLİŞKİLERİN TANIMI... 1 1.1.1. Halkla İlişkilerin Farklı Tanımları... 2 1.1.2. Farklı Tanımlarda Halkla İlişkilerin Ortak Özellikleri

Detaylı

İŞYERİNDE SAĞLIĞI GELİŞTİRME ve PROGRAM PLANLAMA. Prof.Dr.Ayşe Beşer Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi ayse.beser@deu.edu.

İŞYERİNDE SAĞLIĞI GELİŞTİRME ve PROGRAM PLANLAMA. Prof.Dr.Ayşe Beşer Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi ayse.beser@deu.edu. İŞYERİNDE SAĞLIĞI GELİŞTİRME ve PROGRAM PLANLAMA Prof.Dr.Ayşe Beşer Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi ayse.beser@deu.edu.tr 1 HEDEFLER.Sağlığı, koruma ve geliştirme kavramlarını bilme İşyerlerinde

Detaylı

3. Yazma Becerileri Sempozyumu

3. Yazma Becerileri Sempozyumu Prof. Dr. Nurçay Türkoğlu Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi MEDYA OKURYAZARLIĞINI EĞİTİMDE UYGULAMAK Terakki Vakfı Okulları 19.12.2015 MEDYALANMIŞ DÜNYA MEDYA ÇALIŞANLARI YURTTAŞ: kişi/ meslek/

Detaylı

ÖĞRENME FAALİYETİ 31

ÖĞRENME FAALİYETİ 31 ÖĞRENME FAALİYETİ 31 GÖRSEL İŞİTSEL TEKNİKLER VE MEDYA ALANI (RADYO, TELEVİZYON VE SİNEMA) AMAÇ Bu faaliyet sonucunda görsel - işitsel teknikler ve medya yapımcılığı alanındaki meslekleri tanıyabileceksiniz.

Detaylı

Sayın Yetkili, Organizasyon Komitesi. Prof. Dr. Melih ERSOY. Doç. Dr. Ela BABALIK-SUTCLIFFE. Prof. Dr. Murat BALAMİR

Sayın Yetkili, Organizasyon Komitesi. Prof. Dr. Melih ERSOY. Doç. Dr. Ela BABALIK-SUTCLIFFE. Prof. Dr. Murat BALAMİR Sayın Yetkili, Şehir planlama alanında en büyük uluslararası kuruluş olan Avrupa Planlama Okulları Birliği nin (AESOP) 26. Kongresi 11 15 Temmuz 2012 tarihlerinde ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü ev

Detaylı

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK? KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK? Dünyada mal ve hizmet hareketlerinin uluslararası dolaşımına ve üretimin uluslararasılaşmasına imkan veren düzenlemeler (Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası

Detaylı

BÜRO YÖNETİMİ ve YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI PROGRAMI - TÜRKİYE YÜKSEKÖĞRETİM YETERLİLİKLER ÇERÇEVESİ İLE PROGRAM YETERLİLİKLERİ İLİŞKİSİ

BÜRO YÖNETİMİ ve YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI PROGRAMI - TÜRKİYE YÜKSEKÖĞRETİM YETERLİLİKLER ÇERÇEVESİ İLE PROGRAM YETERLİLİKLERİ İLİŞKİSİ Alana Özgü Yetkinlik YETKİNLİKLER İletişim ve Sosyal Yetkinlik Öğrenme Bağımsız Çalışabilme ve Sorumluluk Alabilme BÜRO YÖNETİMİ ve YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI PROGRAMI - TÜRKİYE YÜKSEKÖĞRETİM YETERLİLİKLER ÇERÇEVESİ

Detaylı

UNICEF Kaynaklarından Çocuk Hakları Sözleşmesi nin Kısaltılarak Alınan ve Çocukların Diliyle İfade Edilen Özeti sizlerle paylaşıyoruz.

UNICEF Kaynaklarından Çocuk Hakları Sözleşmesi nin Kısaltılarak Alınan ve Çocukların Diliyle İfade Edilen Özeti sizlerle paylaşıyoruz. UNICEF Kaynaklarından Çocuk Hakları Sözleşmesi nin Kısaltılarak Alınan ve Çocukların Diliyle İfade Edilen Özeti sizlerle paylaşıyoruz. Madde 1: Ben çocuğum. On sekiz yaşına kadar bir çocuk olarak vazgeçilmez

Detaylı

KIRGIZİSTAN TÜRKİYE MANAS ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ RADYO-TELEVİZYON VE SİNEMA BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI BİRİNCİ YIL

KIRGIZİSTAN TÜRKİYE MANAS ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ RADYO-TELEVİZYON VE SİNEMA BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI BİRİNCİ YIL BİRİNCİ YIL BİRİNCİ YARIYIL BES - 105 Beden Eğitimi ve Spor 0 2 0 GZT - 105 Yazılı ve Sözlü Anlatım 2 2 3 HİL - 111 Sosyal Bilimlere Giriş 3 0 3 İNG-101 / RUS-101 İngilizce I/Rusça I 2 4 4 RTS - 103 Temel

Detaylı

DÜNYA ÜRETİM RAPORU, 2014 YILI 1. ÇEYREK

DÜNYA ÜRETİM RAPORU, 2014 YILI 1. ÇEYREK 11/7/2014 DÜNYA ÜRETİM RAPORU, 2014 YILI 1. ÇEYREK (Çeviren:Şeyda YILDIZ, Aybüke Tuğçe KARABÖRK) MAKİNE ŞUBESİ Kaynak: Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) www.unido.org DÜNYA ÜRETİMİ 2014

Detaylı

Yaşam Boyu Sosyalleşme

Yaşam Boyu Sosyalleşme Yaşam Boyu Sosyalleşme Lütfi Sunar Sosyolojiye Giriş / 5. Ders Kültür, Toplum ve Çocuk Sosyalleşmesi Sosyalleşme Nedir? Çocuklar başkalarıyla temasla giderek kendilerinin farkına varırlar ve insanlar hakkında

Detaylı

T.C. PLATO MESLEK YÜKSEKOKULU. MEDYA VE İLETİŞİM PROGRAMI YENİ MEDYA IV. HAFTA Öğr. Gör. TİMUR OSMAN GEZER timurosmangezer@plato.edu.

T.C. PLATO MESLEK YÜKSEKOKULU. MEDYA VE İLETİŞİM PROGRAMI YENİ MEDYA IV. HAFTA Öğr. Gör. TİMUR OSMAN GEZER timurosmangezer@plato.edu. T.C. PLATO MESLEK YÜKSEKOKULU MEDYA VE İLETİŞİM PROGRAMI YENİ MEDYA IV. HAFTA Öğr. Gör. TİMUR OSMAN GEZER timurosmangezer@plato.edu.tr İÇERİK Yeni Medyanın Özellikleri YENİ MEDYANIN ÖZELLİKLERİ Etkileşim

Detaylı

Medya Okuryazarlığı Programı NİLÜFER PEMBECİOĞLU

Medya Okuryazarlığı Programı NİLÜFER PEMBECİOĞLU Medya Okuryazarlığı Programı NİLÜFER PEMBECİOĞLU İletişim Nedir? Değişen İletişim Kavramı Yalnızlaşma ve Yabancılaşma Yüzeysel Etkileşim İlgi Eksik Etkileşim Otomatik Etkileşim İletişim Herşeydir! Değişen

Detaylı

İletişimin Bileşenleri

İletişimin Bileşenleri Düşünce, bilgi ve duyguların; sözcük, yazı ve resim gibi semboller kullanarak anlaşılır hale getirilmesi, paylaşılması ve etkileşim sağlanmasıdır. İletişim Sürecinde; Dönüt (feedback) sağlanamıyorsa iletişim

Detaylı

BİLGİ TEKNOLOJİLERİ SEKTÖRÜNDE BECERİ AÇIĞI VE İYİ ÖRNEKLER

BİLGİ TEKNOLOJİLERİ SEKTÖRÜNDE BECERİ AÇIĞI VE İYİ ÖRNEKLER BİLGİ TEKNOLOJİLERİ SEKTÖRÜNDE BECERİ AÇIĞI VE İYİ ÖRNEKLER Editör DR. CEYHUN GÖCENOĞLU Türkiye Bilişim Vakfı na verdiği destekten ötürü teşekkür ederiz. ÖNSÖZ Haziran 2016 Ekonomik kalkınma kapsamında;

Detaylı

BASIN, YAYIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ

BASIN, YAYIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ Revizyon Tarihi 016 Görev ve Yetki Tanımları BASIN, YAYIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü, Çeşme Belediyesi nin kurum içi ve kurum dışı tüm iletişim faaliyetlerini

Detaylı

Bölüm I Bilişim Teknolojilerine (BT) Giriş

Bölüm I Bilişim Teknolojilerine (BT) Giriş Bölüm I Bilişim Teknolojilerine (BT) Giriş Son elli yılda bilim, teknoloji, ulaşım, haberleşme, iletişim, lojistik ve özellikle de Bilişim Teknolojilerindeki (BT) gelişmeler; 1. Yaşanan evde, 2. Çocukların

Detaylı

Basın ve Yayın Bölümü

Basın ve Yayın Bölümü Dünyada, ülkenizde ve yaşadığınız yerde olup bitenlerden haberdar olmak için bastıramadığınız bir merak ve ilginiz varsa, bir de öğrendiklerinizi paylaşmaktan keyif alıyorsanız ve bunu önemli görüyorsanız,

Detaylı

ÜNİTE - 1 İŞLETMENİN TEMEL KAVRAMLARI

ÜNİTE - 1 İŞLETMENİN TEMEL KAVRAMLARI ÜNİTE - 1 İŞLETMENİN TEMEL KAVRAMLARI 1-İşletmenin Temel Kavramları 2-İşletmenin Amaçları 3-Teşebbüs (girişim) 4-Yönetici Kavramı ve Yöneticinin Nitelikleri 5-Toplam Kalite Yönetimi Bu üniteye neden çalışmalıyız.!

Detaylı

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ Ders Tanıtım Formu Dersin Adı Öğretim Dili Radyo program uygulamaları Türkçe Dersin Verildiği Düzey Ön Lisans ( ) Lisans ( ) Yüksek Lisans( ) Doktora( ) Eğitim Öğretim Sistemi Örgün Öğretim (x ) Uzaktan

Detaylı

GRAFİK VE FOTOĞRAF A. ALANIN MEVCUT DURUMU VE GELECEĞİ

GRAFİK VE FOTOĞRAF A. ALANIN MEVCUT DURUMU VE GELECEĞİ GRAFİK VE FOTOĞRAF A. ALANIN MEVCUT DURUMU VE GELECEĞİ Günümüzde her alanda yaşanan bilimsel, teknolojik, kültürel ve ekonomik gelişmeler bütün sektörleri etkilemekte ve bu durum doğal olarak mesleki eğitimi

Detaylı

Danışman Olarak Hemşire

Danışman Olarak Hemşire ÜNİTE 6 Danışman Olarak Hemşire Bu üniteyi çalıştıktan sonra, Amaçlar Danışmanın ne olduğunu, Danışmanın yararlarını, Danışmanın kimlere yapılabileceğini? Danışmanın tekniklerini, öğrenmiş olacaksınız.

Detaylı

MARMARA ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ 2012-2013 FAALİYET RAPORU

MARMARA ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ 2012-2013 FAALİYET RAPORU MARMARA ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ 2012-2013 FAALİYET RAPORU Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesinin Yeni Eğitim Konsepti ve Yapılan Faaliyetler Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Türkiye

Detaylı

Mekânsal Vatandaşlık (Spatial Citizenship-SPACIT) Yeterlilik Modeli

Mekânsal Vatandaşlık (Spatial Citizenship-SPACIT) Yeterlilik Modeli (Spatial Citizenship-SPACIT) Yeterlilik Modeli eğitimi ile öğrencilerin sahip olmaları beklenen temel bilgi, beceri ve tutumları göstermek üzere bir model geliştirilmiştir. Yeterlilik Modeli olarak adlandırılan

Detaylı

8.0 PLANLAMA UYGULAMA ARAÇLARI

8.0 PLANLAMA UYGULAMA ARAÇLARI 8.0 PLANLAMA UYGULAMA ARAÇLARI 8.1 EKONOMİK VE MALİ YÖNLER 364 8.1 EKONOMİK VE MALİ YÖNLER 8.1 EKONOMİK VE MALİ YÖNLER 365 8.1 EKONOMİK VE MALİ YÖNLER 8.1.1 Giriş Kent gelişiminin planlaması farklı ülkelerde

Detaylı

Androgojik ve Pedagojik Yaklaşım

Androgojik ve Pedagojik Yaklaşım Androgojik ve Pedagojik Yaklaşım Pedagoji, Yunanca; paid (çocuk) ve agogos (rehberlik) köklerinden türetilmiştir ve özellikle "çocuklara öğretmenin bilim ve sanatı" anlamına gelir. Androgoji (ya da adragoloji)

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü 1 Ekonomik düzen nedir? Ekonomik düzen, toplumların çeşitli gereksinimlerini karşılamak üzere yaptıkları

Detaylı

YURTTAŞLIK EĞİTİMİ GİRİŞ

YURTTAŞLIK EĞİTİMİ GİRİŞ YURTTAŞLIK EĞİTİMİ GİRİŞ Üçüncü sınıflara ait yurttaşlık eğitimi, haftada bir ders olmak üzere 18 hafta uygulanır.yurttaşlık eğitimi öğrencilere onların şahsi kimlikleri ile güvenlikleri konusunda bilinçleşmelerinde

Detaylı

KÜRESEL PAZARLARA GİRİŞ STRATEJİLERİ LİSANSLAMA, YATIRIM VE STRATEJİK İŞ BİRLİĞİ

KÜRESEL PAZARLARA GİRİŞ STRATEJİLERİ LİSANSLAMA, YATIRIM VE STRATEJİK İŞ BİRLİĞİ VIII. Bölüm KÜRESEL PAZARLARA GİRİŞ STRATEJİLERİ LİSANSLAMA, YATIRIM VE STRATEJİK İŞ BİRLİĞİ Doç. Dr. Olgun Kitapcı Akdeniz Üniversitesi, Pazarlama Bölümü LİSANSLAMA 24.04.2016 2 1 Lisanslama (Licencing)

Detaylı

Pazarlamanın Önemi. Toplumsal açıdan önemi. İşletmeler açısından önemi. Para Uzmanlık Pazar - 1. BBY 465, 6 Ekim 2015

Pazarlamanın Önemi. Toplumsal açıdan önemi. İşletmeler açısından önemi. Para Uzmanlık Pazar - 1. BBY 465, 6 Ekim 2015 Pazarlamanın Önemi Toplumsal açıdan önemi Para Uzmanlık Pazar İşletmeler açısından önemi - 1 Pazarlamanın Topluma Sağladığı Katkılar Toplumun gereksinim ve isteklerini karşılama hizmeti görür Ekonomik

Detaylı

MEGEP (MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ)

MEGEP (MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ) T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI MEGEP (MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ) FOTOĞRAF VE GRAFİK ALANI ANKARA 2007 AMAÇ ÖĞRENME FAALİYETİ -17 FOTOĞRAF VE GRAFİK Bu faaliyet sonucunda

Detaylı

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Öğretim Teknolojisinin Kavramsal Çerçevesi Dr. Erinç Erçağ Kaynak: Editör: Prof. Dr. Hüseyin Uzunboylu - Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı Eğitim Doğumdan

Detaylı

Yavuz Bayülken Tarafından Hazırlanıp Sunulan Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri Başlıklı Rapor Üzerine Görüşler

Yavuz Bayülken Tarafından Hazırlanıp Sunulan Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri Başlıklı Rapor Üzerine Görüşler Yavuz Bayülken Tarafından Hazırlanıp Sunulan Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri Başlıklı Rapor Üzerine Görüşler Aykut Göker TMMOB-MMO SANAYİ KONGRESİ 16-17 Aralık 2005 II. Oturum KOBİ lerin Sanayideki

Detaylı

BANKA DIŞI FİNANS KESİMİNİN GELİŞİMİ VE GELECEĞİ DR. GÜRMAN TEVFİK KURUMSAL YATIRIMCI YÖNETİCİLERİ DERNEĞİ

BANKA DIŞI FİNANS KESİMİNİN GELİŞİMİ VE GELECEĞİ DR. GÜRMAN TEVFİK KURUMSAL YATIRIMCI YÖNETİCİLERİ DERNEĞİ BANKA DIŞI FİNANS KESİMİNİN GELİŞİMİ VE GELECEĞİ DR. GÜRMAN TEVFİK KURUMSAL YATIRIMCI YÖNETİCİLERİ DERNEĞİ SERMAYE PİYASASI KURUMU KONFERANSI 8 MAYIS 2003 1 FİNANSAL SİSTEMİN İŞLEVLERİ I Malların, hizmetlerin

Detaylı

OYUN VE ÇOCUK. -Çocuğun iç dünyasını anlayabilmek. -Çocuğun olayları anlamasına yardım etmek. -Çocuğa olaylarla baş etme becerileri kazandırmak

OYUN VE ÇOCUK. -Çocuğun iç dünyasını anlayabilmek. -Çocuğun olayları anlamasına yardım etmek. -Çocuğa olaylarla baş etme becerileri kazandırmak OYUN VE ÇOCUK Oyun oynamak çocukluk çağına özgü psikolojik, fizyolojik ve sosyal içerikli bir olgudur. Oyun hem zihinsel gelişimin aynası olan hem sosyal becerilerin öğrenildiği hem de duygusal boşalımın

Detaylı

Doğruların buluştuğu adres...

Doğruların buluştuğu adres... M E D I A Doğruların buluştuğu adres... İletişim Sanattır Firmaların kıyasıya rekabet ettikleri Etnik Pazar sürekli yeniliklere açıktır. Reklam stratejileri yapılırken hedef kitlenin doğru bir şekilde

Detaylı

3. SINIF 3. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Öğretim Yılı

3. SINIF 3. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Öğretim Yılı 3. SINIF 3. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ 2017-2018 Öğretim Yılı DİSİPLİNLERÜSTÜ TEMA Düşünceleri, duyguları, doğayı, kültürü, inançları, değerleri keşfetme ve ifade etme yollarını sorgulama;

Detaylı

Demografive Öykü Anlatma Tarzının, Video Reklam Etkinliğini Etkileme Biçimi

Demografive Öykü Anlatma Tarzının, Video Reklam Etkinliğini Etkileme Biçimi Demografive Öykü Anlatma Tarzının, Video Reklam Etkinliğini Etkileme Biçimi Demografive Öykü Anlatma Tarzının, Video Reklam Etkinliğini Etkileme Biçimi Yazan: Ben Jones Yayınlanma Tarihi: Ocak 2016 Konular

Detaylı

Panelden amaç bir konuda karara varmaktan ziyade sorunu çeşitli yönleriyle aydınlatmak, farklı görüşleri, farklı anlayışları ortaya koymaktır.

Panelden amaç bir konuda karara varmaktan ziyade sorunu çeşitli yönleriyle aydınlatmak, farklı görüşleri, farklı anlayışları ortaya koymaktır. Panel Nedir? Özellikleri Nelerdir? Nasıl Yapılır? Toplumu ilgilendiren bir konunun dinleyiciler önünde, sohbet havası içinde, uzmanları tarafında n tartışıldığı konuşmalara panel denir. Açık oturum ile

Detaylı

SWOT analiz nedir? On5yirmi5.com

SWOT analiz nedir? On5yirmi5.com On5yirmi5.com SWOT analiz nedir? SWOT Analizi, bir projede; kurumun, tekniğin, sürecin, durumun veya kişinin güçlü (Strengths) ve zayıf (Weaknesses) yönlerini belirlemekte, iç ve dış çevreden kaynaklanan

Detaylı

EKONOMİK KRİZİN EMEK PİYASALARINA ETKİLERİ

EKONOMİK KRİZİN EMEK PİYASALARINA ETKİLERİ EKONOMİK KRİZİN EMEK PİYASALARINA ETKİLERİ 1990 sonrasında peş peşe gelen finansal krizler; bir yandan teorik alanda farklı açılımlara hız kazandırırken bir yandan da, küreselleşme süreci ile birlikte,

Detaylı

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ 13 1.1.Türkiye Ekonomisine Tarihsel Bakış Açısı ve Nedenleri 14 1.2.Tarım Devriminden Sanayi Devrimine

Detaylı

İngilizce İletişim Becerileri II (ENG 102) Ders Detayları

İngilizce İletişim Becerileri II (ENG 102) Ders Detayları İngilizce İletişim Becerileri II (ENG 102) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS İngilizce İletişim Becerileri II ENG 102 Bahar 2 2 0 3 4 Ön Koşul

Detaylı

ÜNİTE:1. Reklam Nedir? ÜNİTE:2. Bütünleşik Pazarlama İletişimi ve Reklam ÜNİTE:3. Reklamın İletişim Etkileri ÜNİTE:4. Reklamcılık Sektörü ve Kurumlar

ÜNİTE:1. Reklam Nedir? ÜNİTE:2. Bütünleşik Pazarlama İletişimi ve Reklam ÜNİTE:3. Reklamın İletişim Etkileri ÜNİTE:4. Reklamcılık Sektörü ve Kurumlar ÜNİTE:1 Reklam Nedir? ÜNİTE:2 Bütünleşik Pazarlama İletişimi ve Reklam ÜNİTE:3 Reklamın İletişim Etkileri ÜNİTE:4 1 Reklamcılık Sektörü ve Kurumlar ÜNİTE:5 Reklam ve Tüketiciler ÜNİTE:6 Reklam Planlama

Detaylı

GİRİŞİM SERMAYESİ YATIRIM ORTAKLIĞI SİSTEMİ

GİRİŞİM SERMAYESİ YATIRIM ORTAKLIĞI SİSTEMİ GİRİŞİM SERMAYESİ YATIRIM ORTAKLIĞI SİSTEMİ Genellikle profesyoneller tarafından oluşturulan Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı sistemi genç, dinamik, hızlı büyüme ve yüksek karlılık potansiyeli olan

Detaylı

PROJE YAPIM VE YÖNETİMİ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ 09071067 ŞEYMA GÜLDOĞAN

PROJE YAPIM VE YÖNETİMİ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ 09071067 ŞEYMA GÜLDOĞAN PROJE YAPIM VE YÖNETİMİ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ 09071067 ŞEYMA GÜLDOĞAN İnsan kaynakları bir organizasyondaki tüm çalışanları ifade eder. Diğer bir deyişle organizasyondaki yöneticiler, danışmanlar,

Detaylı

Dünya ekonomisinde kartlar yeniden karılıyor!

Dünya ekonomisinde kartlar yeniden karılıyor! Dünya ekonomisinde kartlar yeniden karılıyor! Çin ABD savaşı kızışıyor. AB ile TTIP görüşmelerini sürdüren ABD`nin, TPP`yi olumlu sonuçlandırarak, Çin`in bölgede artan etkinliğini dengelemek açısından

Detaylı

Yönetici adayı: Olayları, hayatı etkin mi?, verimli mi?, daha iyisi nasıl olur? diye değerlendiren kişi

Yönetici adayı: Olayları, hayatı etkin mi?, verimli mi?, daha iyisi nasıl olur? diye değerlendiren kişi İletişim-Grup Barış Baraz, 2012 Anadolu Üniversitesi Yönetici adayı: Olayları, hayatı etkin mi?, verimli mi?, daha iyisi nasıl olur? diye değerlendiren kişi İletişim-Yönetici Yöneticiler zamanlarının yüzde

Detaylı

Teori (saat/hafta) SHO473 2 - - 2 4. Anlatım, Tartışma, Beyin Fırtınası, Rapor Hazırlama ve Sunma, Kuruluş İnceleme ve Rapor Hazırlama

Teori (saat/hafta) SHO473 2 - - 2 4. Anlatım, Tartışma, Beyin Fırtınası, Rapor Hazırlama ve Sunma, Kuruluş İnceleme ve Rapor Hazırlama DERS BİLGİLERİ Dersin Adı Kodu Yarıyılı (a) Engellilerle Sosyal Hizmet Önkoşul(lar)- var ise Dersin dili Dersin Türü Dersin verilme şekli Dersin öğrenme ve öğretme teknikleri Dersin sorumlusu(ları) Dersin

Detaylı

KÜÇÜK İŞLETMELERDE FİNANSMAN İŞLEVİ VE YENİ FİNANSAMAN YÖNTEMLERİ. Öğr. Gör. Aynur Arslan BURŞUK

KÜÇÜK İŞLETMELERDE FİNANSMAN İŞLEVİ VE YENİ FİNANSAMAN YÖNTEMLERİ. Öğr. Gör. Aynur Arslan BURŞUK KÜÇÜK İŞLETMELERDE FİNANSMAN İŞLEVİ VE YENİ FİNANSAMAN YÖNTEMLERİ Öğr. Gör. Aynur Arslan BURŞUK KÜÇÜK İŞLETMELERDE FİNANSMAN İŞLEVİ Finansman, işletmelerin temel işlevlerini yerine getirirken yararlanacakları

Detaylı

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ Kodu: KİT201 Adı: Kişilerarası İletişim Teorik + Uygulama: 2+0 AKTS:

Detaylı

İnsanlar, tarihin her döneminde olduğu gibi bundan sonra da varlıklarını sürdürmek, haberleşmek, paylaşmak, etkilemek, yönlendirmek, mutlu olmak gibi

İnsanlar, tarihin her döneminde olduğu gibi bundan sonra da varlıklarını sürdürmek, haberleşmek, paylaşmak, etkilemek, yönlendirmek, mutlu olmak gibi İLETİŞİMLETİŞİİŞİM İnsanlar, tarihin her döneminde olduğu gibi bundan sonra da varlıklarını sürdürmek, haberleşmek, paylaşmak, etkilemek, yönlendirmek, mutlu olmak gibi amaçlarla iletişim kurmaya devam

Detaylı

Rehberlik bir süreçtir. Bir anda olup biten bir iş değildir. Etkili sonuçlar alabilmek için belli bir süre gereklidir.

Rehberlik bir süreçtir. Bir anda olup biten bir iş değildir. Etkili sonuçlar alabilmek için belli bir süre gereklidir. Rehberlik Servisinin Ve Rehberliğin Tanıtılması Rehberlik Nedir? Rehberlik; eğitimde bir hizmet alanı olarak demokratik ortam içinde öğrencinin bedensel, zihinsel ve sosyal bütün kapasitelerini en ileri

Detaylı

İktisat Tarihi II. XI. Hafta

İktisat Tarihi II. XI. Hafta İktisat Tarihi II XI. Hafta 19. yy da Ekonomik Gelişmeler 19. yy Avrupa da, sanayinin bir hayat tarzı olarak kesin zaferine şahit oldu. 19. yyda uluslararası ekonomik ilişkilerde ve devletlerin ekonomik

Detaylı

A- YENİLEŞİM YÖNETİMİ

A- YENİLEŞİM YÖNETİMİ Yenileşim süreci içinde olan bir firmada aşağıda yer alan temel ölçütler aranır. A- YENİLEŞİM YÖNETİMİ 1-LİDERLİK Liderler, yenilikçi bir kurum için gerekli olan ihtiyaçlar doğrultusunda; Yenileşim doğrultusunda

Detaylı

Girişimcinin İş Kurma Sürecindeki Temel Adımları. Yrd.Doç.Dr. Levent VURGUN Turgut Özal Üniversitesi

Girişimcinin İş Kurma Sürecindeki Temel Adımları. Yrd.Doç.Dr. Levent VURGUN Turgut Özal Üniversitesi Girişimcinin İş Kurma Sürecindeki Temel Adımları Yrd.Doç.Dr. Levent VURGUN Turgut Özal Üniversitesi Girişimcinin İş Kurma Sürecindeki Temel Adımları MOTİVASYON İŞ FİKRİ ÇALIŞMA PROGRAMI ÖN DEĞERLENDİRME

Detaylı

MARTI KOLEJİ --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

MARTI KOLEJİ -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Sayın Velimiz, Öğrencilerimizin başarılı, sağlıklı ve güvenli bir eğitim ortamında olmaları için okulumuzun Öğrenci Veli Okul Sözleşmesi size gönderilmiştir. Bu sözleşmeleri öğrencimizle birlikte okuyup

Detaylı

MADDELER T.C. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENÇLİK MECLİSİ YÖNETMELİĞİ

MADDELER T.C. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENÇLİK MECLİSİ YÖNETMELİĞİ MADDELER T.C. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENÇLİK MECLİSİ YÖNETMELİĞİ AMAÇ Madde 1 İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gençlik Meclisi Yönetmeliği nin amacı; gençlerimizin demokratik katılımını sağlayarak

Detaylı

GİYİM ÜRETİM TEKNOLOJİSİ KADIN ÜST GİYSİLERİ DİKİMİ-1 (DÜZ DAR ETEK-TEMEL ETEKLER-MODEL UYGULAMALI ETEK-SPOR ETEK) MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

GİYİM ÜRETİM TEKNOLOJİSİ KADIN ÜST GİYSİLERİ DİKİMİ-1 (DÜZ DAR ETEK-TEMEL ETEKLER-MODEL UYGULAMALI ETEK-SPOR ETEK) MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI) T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü GİYİM ÜRETİM TEKNOLOJİSİ KADIN ÜST GİYSİLERİ DİKİMİ- (DÜZ DAR ETEK-TEMEL ETEKLER-MODEL UYGULAMALI ETEK-SPOR ETEK) MODÜLER PROGRAMI

Detaylı

EKONOMİ BAKANLIĞI Türkiye Ekonomisi ve Tekstil ve Konfeksiyon Sektörü

EKONOMİ BAKANLIĞI Türkiye Ekonomisi ve Tekstil ve Konfeksiyon Sektörü EKONOMİ BAKANLIĞI Türkiye Ekonomisi ve Tekstil ve Konfeksiyon Sektörü Sunum: Murat YAZICI (Daire Başkanı) Pamuğun Geleceği Şekilleniyor Konferansı Bodrum 12-14 Haziran 2014 TEKSTİL VE KONFEKSİYON ÜRÜNLERİ

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ÇOCUK HAKLARI

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ÇOCUK HAKLARI rt O ku ao l ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ÇOCUK HAKLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ - ARALIK 2015 ÇOCUK HAKLARI 10 Aralık 1948 de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi nin kabulüyle birlikte 10

Detaylı

MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ

MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ Medya Ekonomisi Kavram ve Gelişimi Ünite 1 Medya ve İletişim Önlisans Programı MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ Yrd. Doç. Dr. Nurhayat YOLOĞLU 1 Ünite 1 MEDYA EKONOMİSİ KAVRAM VE GELİŞİMİ Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

ARTIK VERİMLİLİK DE GÜVENLİK KADAR ÖNEMLİ!

ARTIK VERİMLİLİK DE GÜVENLİK KADAR ÖNEMLİ! ARTIK VERİMLİLİK DE GÜVENLİK KADAR ÖNEMLİ! Necmettin TOKUR / Proje Yöneticisi (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı - UNDP) Yasemin DEMİRCİOĞLU / Mühendis (Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Genel

Detaylı

KORKMADAN ÖĞRENMEK OKUL ve OKUL ÇEVRESİ GÜVENLİĞİ

KORKMADAN ÖĞRENMEK OKUL ve OKUL ÇEVRESİ GÜVENLİĞİ 06 KORKMADAN ÖĞRENMEK OKUL ve OKUL ÇEVRESİ GÜVENLİĞİ ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU Sosyal Araştırmalar Merkezi USAK RAPOR NO: 11-06 Dilek Karal Eylül 2011 Korkmadan Öğrenmek: Okul ve Okul

Detaylı

İSMAİL VATANSEVER ETİK VE BİYOETİK KAVRAMLARININ KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ İLE İLİŞKİSİ

İSMAİL VATANSEVER ETİK VE BİYOETİK KAVRAMLARININ KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ İLE İLİŞKİSİ İSMAİL VATANSEVER ETİK VE BİYOETİK KAVRAMLARININ KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ İLE İLİŞKİSİ 1 ETİK NEDİR? ETİK NEDİR? Etik terimi Yunanca ethos yani "töre" sözcüğünden türemiştir. Değerler felsefesinin

Detaylı

ORMANCILIK POLİTİKASI AMAÇ VE ARAÇLARI

ORMANCILIK POLİTİKASI AMAÇ VE ARAÇLARI ORMANCILIK POLİTİKASI AMAÇ VE ARAÇLARI ORMANCILIK POLİTİKASI AMAÇLARI Politikalar, hükümet, birey ya da kurumların herhangi bir alanda izlediği ve belli bir amaç taşıyan bir amaç taşıyan yol ve yöntemler

Detaylı

Doç. Dr. Osman ÜRPER (Bahar) Doç. Dr. Osman ÜRPER (Güz)

Doç. Dr. Osman ÜRPER (Bahar) Doç. Dr. Osman ÜRPER (Güz) MALTEPE ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ GÖRSEL İLETİŞİM TASARIMI LİSANS PROGRAMI 2011-2012 Öğretim Yılı Dersin adı: Bitirme Projesi I Dersin Kodu: GİT 405 AKTS Kredisi: 10 4.yıl - 7.yarıyıl Lisans Zorunlu

Detaylı

Sizin Fikriniz Sizin Projeniz

Sizin Fikriniz Sizin Projeniz Sizin Fikriniz Sizin Projeniz 2 Öğretmenlere yönelik öneriler Yol güvenliği ve ulaşım konusunda harekete geçme yetkinliği Yol güvenliği ve ulaşım konusunda harekete geçme yetkinliği Sizin Fikriniz Sizin

Detaylı

Yaz l Bas n n Gelece i

Yaz l Bas n n Gelece i Emre Aköz Yeni Okur-Yazarlar ve Gazetelerin Geleceği ABD li serbest gazeteci Christopher Allbritton õn yaşadõklarõ bize yazõlõ medyanõn (ki bu tabirle esas olarak gazeteleri kastediyorum) geleceği hakkõnda

Detaylı

Sıra No : 173 : 2014-1-TR01-KA102-005433. Meslek Lisesi Proje Adı

Sıra No : 173 : 2014-1-TR01-KA102-005433. Meslek Lisesi Proje Adı Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı Tarafından, 2014 Erasmus+ Leonardo da Vinci Proje Başvuruları Kapsamında Bir Öğrenci Projemiz Kabul Edilmiştir. Bu projemiz; 18.01.2015 ile

Detaylı

DOĞRUDAN FAALİYET DESTEĞİ

DOĞRUDAN FAALİYET DESTEĞİ DOĞRUDAN FAALİYET DESTEĞİ Konusu İstanbul da Yazılım, Bilgisayar ve Video Oyunları Sektörü Durum Analizi ve Sektörün Geleceği Gerekçesi 2014-2023 İstanbul Bölge Planı nın ekonomik gelişme ekseni küresel

Detaylı

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMENLERİNİN LABORATUVAR KULLANIMI VE TEKNOLOJİK YENİLİKLERİ İZLEME EĞİLİMLERİ (YEREL BİR DEĞERLENDİRME)

FEN BİLGİSİ ÖĞRETMENLERİNİN LABORATUVAR KULLANIMI VE TEKNOLOJİK YENİLİKLERİ İZLEME EĞİLİMLERİ (YEREL BİR DEĞERLENDİRME) FEN BİLGİSİ ÖĞRETMENLERİNİN LABORATUVAR KULLANIMI VE TEKNOLOJİK YENİLİKLERİ İZLEME EĞİLİMLERİ (YEREL BİR DEĞERLENDİRME) Hatice GÜZEL Selçuk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Fizik Eğitimi A.B.D.,

Detaylı

PricewaterhouseCoopers CEO Araştõrmasõ

PricewaterhouseCoopers CEO Araştõrmasõ PricewaterhouseCoopers CEO Araştõrmasõ Yönetici Özeti Giriş PricewaterhouseCoopers õn 7. Yõllõk Global CEO Araştõrmasõ Riski Yönetmek: CEO larõn Hazõrlõk Düzeyinin Değerlendirilmesi, mevcut iş ortamõ ve

Detaylı