albayını bekleyen Asker Ahmet de yoktu yerinde.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "albayını bekleyen Asker Ahmet de yoktu yerinde."

Transkript

1 Albay X Albay X her sabahki gibi uyanınca ilk iş, tavandaki siyah noktayı arayıp buldu gözleriyle. Seni gidi küçük yaramaz şey. Benden kaçabileceğini sanmıştın değil mi? Gözlerini kıstı. Beyaz bir bulut kümesi tavandan ayrılıp siyah noktanın etrafını sardı yavaşça. Bulutun bulanıklaştırdığı tavanda, bu dünyaya ait olmayan büyülü bir nesne gibi çevresinden yalıtılmış, öylece durdu siyah nokta. Ikınır gibi kendini sıkıp nefesini tuttu. Kaşları çatıldı, ama zaten hep çatıktı. Bu yeni bir şey değildi. Rakıyı çok içtiği akşamlar kaşlarının çatık olmadığı söylentisi dolasiyordu etrafta. Milletin ağzı torba değildi. Çok az kaldı diye düşündü içinden. Biraz daha kendimi verirsem olacak. Gözleri sulanıp yanmaya başlamıştı ki siyah nokta hafifçe kıpırdadı. Beyaz pusun içinden sağa sola yalpalayarak yükseldi. Gözlerini oynatarak noktayı yavaşça hareket ettirdi Albay X. Az önce olduğu yerde değildi artık nokta. Albay X'in gözlerinin emrinde, onun olmasını istediği yerdeydi. Siyah noktanın orada olmadığını düşündü bir an. Yoktu işte. Gitmişti. Tekrar orada olmasını ister istemez de geri gelecek, beyaz kireçle boyanmış tavanda, her zamanki yerinde, çevresini saran büyülü pusun ortasında, emrine amade bekleyecekti. Albay X'in çatılan kaşları, gerilmiş dudaklarına yayılan tatlı bir gülümsemeyle gevşedi. İşte gene başarmış, siyah noktayla yaptığı sabah hesaplaşmasında kazanan gene o olmuştu. Gözünden hiçbir şey kaçmıyor, kararlı ve ısrarlı çabası, tavana çiviyle çakılmış gibi sapasağlam duran siyah noktayı bile yerinden oynatıyor, onun varlığına hükmedebiliyordu. Bugün katılacağı önemli toplantıyı hatırladı. Bu tatlı sabah tembelliğini bırakıp hazırlanmaya başlaması gerekti artık. Siyah noktaya göz ucuyla bir hoşçakal diyerek doğruldu. Hafifçe horlayarak tatlı tatlı uyuyan karısını uyandırmaya kıyamadı. Kantinden bir şeyler aldırtırım askerlere diye düşündü. Karısı geceden kıyafetlerini hazırlamamış olsa neredeyse geç kalacaktı. Apoletlerinin duruşunu bir türlü beğenmemiş, bir o yana bir bu yana cekiştirip durmuştu ayna karşısında. Kravatı da kısa bağlanmış gibi gelmiş; karısına söylene söylene cözmüş, kendisi bağlamış; bu sefer daha da kısa olmuştu. Bir kaç kez cözüp tekrar bağlamayı denedi. Olmadı. Karısını uyandırıp ona bağlatmayı düşündü. Vazgeçti. Son bir kez daha çözüp denedi. Bu sefer karısının bağladığından kısa olsa da daha önce denediklerinden uzun olmuş; elimden bundan iyisi gelmez deyip tekrar çözmeye cesaret edememiş, gönülsüzce de olsa böyle takmaya karar vermişti. Şapkasını kaptı, kapıyı çarpıp çabuk çabuk merdivenlerden inmeye başladı. Çocuk çoktan gelmiş bekliyor olmalıydı. Bir asker, her sabah arabayla kapının önünden alır, iki adım ötedeki karargaha bırakırdı Albay'ı. Apartmanın dış kapısına yaklaşırken biraz yavaşlayip ciddi asker yüzünü takındığından emin oldu. Trençkotunun eteklerini savurarak hışımla kapıyı açtı. Dış sahanlığın merdivenlerinden inip arabaya yöneldi. Asker Kesada nın sabahları kapı açık, hazır ol durumda beklemesini o kadar kanıksamış, cup diye arabanın içine atlamaya o kadar alışmıştı ki, araba yerine asfalta firlatacaktı kendini neredeyse. Ama araba da, acaba bu sabah bir yanlış yapıp askerliği uzatır mıyız diye korkuyla

2 albayını bekleyen Asker Ahmet de yoktu yerinde. Şaşkın ördek gibi etrafina bakınan bir albay vardı sadece yolun ortasında. Kesin karargâhtan arkadaşların işiydi bu. Dairede boş boş oturup durmaktan, borsa ve bilumum çeşit şans oyunu oynamaktan sıkılan, hafta sonu eşten dosttan gazetelerin bulmaca sayfasını daha sonra iş yerinde çözmek üzere topladığı halde, haftanın ilk günü hepsini çözüp bitiren arkadaş tayfası, şakalar konusunda beklenmedik ölçüde yaratıcı olabiliyordu. Evet, evet; Albay C'nin işiydi bu. Hizmet kıtalarının başındaki Binbaşı K'yla yediği içtiği ayrı gitmiyordu zaten. Karargâhta öğlene kadar birbirlerine çay kahve ziyaretleri düzenlerler, öğleden sonra da, öğleden önceki ziyaretleri iade için yeni ziyaretler düzenlerlerdi. Albay X bir askerdi. En zor şartlar bile onu yıldıramazdı. Çelik gibi sertti. Yay gibi gerilir, ok gibi firlardi gerektiğinde. Kaşlarını biraz daha çattı, karargaha doğru yöneldi hızlı adımlarla. İki adım yoldu zaten canım. Sağlık için sabah yürüyüşü iyidir diye düşündü içinden. Acaba sabahları hep böyle mi gitseydi artık karargaha? Akşam Asker Ahmet bırakırdı arabayla gene. Yürüyüş yapmıyorsun diye kafasının etini yiyen karısının da sesi kesilirdi hem böylelikle. Bu kriz anını bile firsata çevirmeyi becerdiği için kendini kutladı. Hani neredeyse dudaklarına tatlı bir gülümsemenin yayıldığı, çatık kaşlarının hafifçe gevşediği bile soylenebilirdi. İki askerin sabahları oradan oraya gergin bir telaşla koşuşturduğu, ellerinde bir aynayla, girip çıkan araçları yalancıktan kontrol edip dikkatlerinin önemli bir kısmını, arabaların içindekilere, rütbesine de uygun olmak üzere, en fiyakalı selamları çakmaya harcadıkları cümle kapisina yöneldi. Birlikte yürürken aynı tempoya girmeye alışmış ayakların rap rap seslerini duyup kafasini kaldırmasa, makam arabaları gelmediği icin kendisi gibi yürümek zorunda kalıp kapıya yönelmiş diğerlerini fark etmeyecekti belki de. Hızlı, sinirli adımlarını, bir resmi geçittelermişcesine havaya savurarak kapıya yürüyen rütbeli askerler vardı dört bir yanda. Bir kaçıyla göz göze geldi kafasını kaldırdığında. Selamlar alındı, selamlar verildi. Ayaklar karıştı şaşkınlıktan; düzenli yürüyüş temposu bozuldu. Daha fazlası kaldırdı kafasını. Ortalıkta tek bir araba görünmüyor, cümle kapısı da korkutucu derecede ıssız duruyordu. Boş nöbetçi kulübesinin önüne geldiklerinde durakladılar. Binbaşılar, generaller, albaylar, X'ler, Y'ler Z'ler. Sabah evlerinden çıkarken takındıkları sert asker yüzleri, oyun bahçesinde annelerini kaybetmiş çocuklar gibi şaşkın, ağlamaklıydı şimdi. İçlerinden biri, General V, durumun garipliğini kabullenmek istemeyen korkunç bir sesle boş kulübeye doğru bağırdı. Asker! Bu ne rezillik böyle! Kulübe cevap vermedi. Rütbeliler huzursuzca kıpırdandılar. Burada, bu kulübenin önünde durakladıklarından beri, öyle ya da böyle bir yerlerde toparlanmış her asker grubu gibi, harekete geçmek için bir emir bekliyorlardı artık. En güzeli, dışarıda hızlı adımlarla bir yere koşuşturan sivillerden birinin kendilerini farketmesi, az önce gürleyen generalinkinden daha pes bir sesle dağılın lan diye bağırması olurdu herhalde. Albay X hemen evine koşar, hala yatakta olan karısına sarılır, bu kötü rüyanın bitmesini umarak tekrar uykuya dalardı. Dışarıdaki siviller, içeride olup bitmekte olanların farkındaymışlar gibi görünmüyordu ama. Sanki nöbetçi kulübesinin boş olması, vızır vızır askeri araçların girip çıktığı cümle kapısının koca bir demir çitle kapalı olması, çitin önünde bir sürü rütbeli askerin ne yapacağını bilmez durumda bekliyor olması normalmiş gibi, umursamaz bir şekilde aceleyle yürüyüp geçiyorlardı.

3 Albay X saatine baktı. Geç kalacağım diye düşündü. Rütbelilerin arasında, askeri konutların bu bölümünde oturduğunu bildiği, kendisiyle aynı toplantıya katılacak General N'yi aradı. Kalabalığın içinde kendine yol açarak ilerledi. Komutanım toplantı dedi yanına gelip selamını verdikten sonra. General N önce saatine, sonra kafasını kaldırıp kalabalığa baktı. Albay X'le göz göze geldiler. Çare yok gideceğiz. Albay X, sonunda ne yapacağını söyleyen birinin ortaya çıkmasıyla ferahlamış yaya kapısına yöneldi. Kilitliydi. Sıkışmıştır belki diye tüm gücüyle yüklendi, bana mısın demedi. Kalabalıktan bir uğultu yükseldi. Önde Albay X, arkasında General N kapının önünde öylece kaldılar. Komutanım, komutanım! Gençten bir binbaşı gelip General N'in önünde selam durdu. Söyle! Kulübe açıksa, belki demir çiti harekete geçirecek... Bak bakalım! Emredersiniz! Binbaşı kulübenin kapısını açtı. Buram buram bir asker kokusu çarptı burnuna. Üzerinde giriş-çıkış defteri ve nuh nebiden kalma bir telefondan başka bir şey olmayan küçük masanın altına, dışarıdan görünmeyen yerlere, boy boy kadın resimleri yapıştırılmış, tertip, şafak resimleri çiziktirilmişti. Çiti açacak bir düğme, şalter aradı. Bir kadın resminin tam meme ucuna denk gelen yerinde bozulmuş bir elektrik düğmesi gözüne çarptı. Çarpılmaktan korkarak kırık plastiğin altındaki metale dokundu. Bir elektrik motorunun gürültüsü duyuldu önce. Sonra bir sürü fare birden gırtlaklanıyormuş gibi iç parçalayıcı ciyaklamalar. Kapı bir iki santim hareket edip durdu. Kafasını camdan çıkardı. Komutanım düğme bozuk: Sanıyorum... Cümlesini bitiremeden General N'den daha kıdemli olan General V, askeri hiyerarşinin namusuna leke sürdürmemek için müdahale etti. Mühendis subaylar kulübe önünde toplansın! Kalabalığın arasından geçip tek sıra oldular. Sen necisin! Mühendis Binbaşı G, Kalorifer Dairesi Taburu Personel Subayı, Emret Komutanım! Binbaşı G öyle gürlemişti ki, dışarıdan olup biteni görmezden gelip geçen sivillerden biri, kafasını kaldırıp tekmil veren binbaşıya göz ucuyla baktı gibi geldi Albay X'e. Binbaşı G'ye yüzünü buruşturan general, aynı bağırış çağırış merasimiyle diğer subayların da ne işle uğraştıklarını öğrendi. Aralarından tank paletlerini tamir eden taburun komutanı olduğunu kükremiş bir yarbayı seçti. Çitin yanındaki, ömrünü çoktandır tamamlamış elektrik motoruna doğru atıldı yarbay. Çok geçmeden de makine yağından kararmış eller ve üzgün bir yüzle generale dönüp kekeledi. Komutanım... Motor... Hemen tamiri... Geç yerine! Albay X huzursuzca kıpırdandı. Diğerleri gibi işler sonunda yoluna girecek diye rahatlamış; ama Yarbay K süklüm püklüm koşturup trençkotlarının etekleri rüzgarla dalgalanan digerlerinin yanında sıraya girdiğinde her şey en başa dönmüştü yeniden. General N nin kulağına eğildi Albay X. Bir çare bulamazsak geç kalacağız komutanım. Ne yapalım Albayım, üzerinden mi atlayalım koca çitin. Albay X generalin sesindeki alayı duymazdan gelip iyi bir asker gibi cevap vermenin daha doğru olacağını düşündü. Emrederseniz denerim komutanim. General N, savaş meydanındaki bir kumandan bir sonraki hamlesini düşünüyor gibi diğer rütbelilerin önünde volta atan General V'yi göz ucuyla gösterdi. Bıyık altından gülerek konuştu: Komutanımıza sor o zaman bakalım.... Çitin üzerinde bir binbaşı, iki binbaşı, sonra bir albay, hemen peşinden bir yarbay... General V'nin ileri komutuyla atılan subaylar yılların hantallaştırdığı vücutlarıyla tırmanmaya

4 başlamışlar; tepeye de daha genç, daha zinde olanları daha önce varmıştı. Arkada kalanlar da oflaya puflaya yukarıdakilere yetişmeye çalışıyorlardı. General V, sesli harfin üzerinde uzun kalarak gürledi. Dur! Okuldan kaçarken müdüre yakalanmış lise çocukları gibi bütün kafalar bir anda General V ye döndü. Tepeye ulaşanlar inmesin, beklesin herkes çıkana kadar! General V de tepeye varana kadar, telefon tellerine tüneyen serçeler gibi beklediler çitin üzerinde. Aşağıda dörderli sıra olalım dedi General iniş emrini vermeden önce. Albay X yoklama da mı alacak yoksa diye geçirdi aklından. İner inmez General N'ye acelemiz olduğunu hatırlatayım bir kez daha. Ama General V durumun olağanüstülüğünü sonunda kavramış, böyle bir zamanda disiplinin önemli olduğuna inanmıştı bir kere. Olmaz! Olamaz! Karargâhın kapısından birlikte, askeri düzende girilecek. Astların önünde bir tartışmaya girmek istemeyen General N diğerinin kulağına eğildi. S Paşa toplantıya bekliyor. Paşa lafını duyan General V, kafasını savaşa giden birliklere emir verir gibi gururla kaldırdı. O halde istikamet karargâh; koşar adım, ileri, marş marş! --- Arkasında bağladığı elleriyle sinirli bir tempo tutmuş büyük oval masanın etrafında dolanıyor; toplantıya gelebilmiş bir kaç subay da çıt çıkarmadan oturuyordu. Karargahın ana giriş kapısını gören pencerenin önünde durdu. Bir çay olsa içerdik. Ünlemeyi emir olarak algılayan bir yarbay üzerine alındı. Komutanım toplantıya gelirken çay ocağına baktım. Kilitliydi. Bizim yazıcı askerin bir su ısıtıcısı vardı. Sallama çay olur derseniz... Paşa çakmak çakmak gözleriyle Yarbay Y'ye döndü. Bir çay hepimize iyi gelecek yarbayım. Sabah, komutanlık konutunun huzursuz sessizliğinde uyanmışlar; konutta görevli tüm askerlerin ortadan kaybolduğunu fark etmeleri çok zamanlarını almamıştı. Ordu içerisinde bir generalin isyan bayrağını çekmiş olabileceği gelmişti Paşa'nın aklına. Öyle ya, milletçe çok hassas bir zamandan geçiliyor; ülkenin yılmaz koruyucusu olan ordu içinde de fırtınalar kopuyordu. Eşinin belki de yıllar sonra ilk kez kendi elleriyle hazırladığı kahvaltısını bitirir bitirmez özel telefon hattından şehrin garnizon komutanını aradı. Karşısında şaşkınlıktan kekeleyen bir General A buldu. Benim nöbetçiler de komutanım. Şimdi birliklere ulaşmaya çalışıyorum komutanım. Haber alır almaz komutanım. Toplantıda... Saat onda komutanım. Emredersiniz! Makam arabasının yedek anahtarının yatak odasında, başucundaki çekmecede olduğunu hatırlamış, arabaya atladığı gibi karargaha gemişti durumu sevk ve idare etmek için. Her sabah çakı gibi iki askerin sağlı sollu selam durduğu karargah kapısının boş olduğunu gördüğünde ilk hissettiği hayal kırıklığıydı. Sonraki de öfke ve korku... Sadece konutla sınırlı değil, ana karargâhın askerlerini bile etkileyen toptan bir başkaldırıydı bu. Merdivenleri koşarak çıkarken elini tabancasına götürdü. Kendi makam odasında bir asinin, yanında yardakçılarıyla oturmuş, şeytani planlar yapmakta olduğuna iyice inanmıştı artık. Sonuna kadar savaşacak, onuru için, makamı için ölümü bile göze alacaktı. Elinde tabancası, makam odasının kapısını tekmeleyerek açtı. Hainler diye kükredi boş odaya. Ne yapacağını bilmez halde durdu bir süre. Silahını yere fırlattı. Bu kötü bir kâbus olmalıydı. Sabahları ilk iş, kahve eşliğinde günün gazetelerini karıştırdığı masasına oturdu. Başını ellerinin arasına alıp hüngür hüngür ağlamaya başladı.

5 Bir ölüm sessizliği vardı etrafta. Koridorlarda, odasında, toplantı odalarında kara bir gölge gibi sessizce koşuşturan askerlere, fısıltılara, selamlara, oradan buradan duyulan bağırışlara ne kadar da alışmış olduğunu fark etti. Şimdi hepsi gitmiş, burada bir meczup gibi şaşkın kalakalmıştı. Onca zamandır üzerinde çalıştıkları plan geldi aklına. Uzun uzun tartışmışlar, ülkeyi tekrar aydınlığa çıkarmak için her ayrıntıyı düşünmüşlerdi. Bu çirkin tezgâhın her şeyi mahvetmesine izin vermeyeceğim diye düşündü. Hainleri bulacağım, en sert şekilde cezalandıracağım. Ellerinin arasına gömdüğü kafasını henüz kaldırmıştı ki kapının arkasından titreyen bir ses duydu. Komutanım İçinde kopan fırtınaları gizlemeye çalışarak bağırdı. Gel! Bir binbaşı abartılı bir selamla tekmilini verdi. Karargâh nöbetçi amiri Binbaşı S. Elindeki notlara bakarak devam etti. Gece sayımı otuz yedi nöbetçi, dokuz görevli ve altı raporlu dışında bin yedi yüz yirmi üç askerle tam olarak yapılmış, sabah yoklaması ise nöbetçi subayların, koğuşların boş olduğunu bildirmeleri yüzünden yapılamamıştır. Şu anda tüm görev yerleri, nöbet yerleri de dahil olmak üzere boş durumdadır. Subayları karargaha getirme işine tahsis edilmiş araçlar da görevli askerler olmadığından çalıştırılamamış, bu yüzden de karargahta görevli subaylar henüz görev yerlerine ulaşamamışlardır. Sesindeki resmi tonu bir yana koyup neredeyse şefkatle ekledi. İlk gelen sizsiniz komutanım. Komutanlık katından gürültüler gelince kontrol etmek için gelmiştim, odada olduğunuzu fark ettim.... Önünde durduğu pencereden, General V önde, karargahın kapısından koşarak giren subaylara gözü takıldı. Bu da ne demek oluyordu böyle. Karargahın önündeki geniş merdivenlerde duraklar gibi oldu General V. Hepsi birlikte ileri atıldılar sonra. Koridorlarda marş eşliğinde merdivenleri çıkan ayak sesleri duyuldu. Toplantı odasının kapısı açıldı. Önce General N, ardından Albay X sonra da çayları getiren Yarbay Y girdiler. Selam durdular. Kendileri almadan önce odadaki diğer subaylar gibi S Paşa'nın çayını almasını beklediler. S Paşa çayından koca bir yudum aldı. Bu gece harekete geçeceğiz. Akşam dikkat çekmemek için her zamanki saatte karargahtan ayrılacağız. Planımızı uygulamak üzere gece saat tam on ikide bu odada buluşacağız. Astlarınızdan görev için seçilmiş olanlara emirleri bu şekilde... Komutanım! General N tüm cesaretini toplayıp S Paşa'nın sözünü kesti. Paşa, kızgınlığını gizlemek için bir yudum daha aldı çayından tekrar konuşmadan önce. Bir şey mi söyleyecektin generalim? Komutanım, askerler dedi N. Askerler yok komutanım. Sakin ol diye düşündü Paşa içinden. Haberim var. Garnizon komutanı General A gerekli araştırmayı yapıyor. Birazdan toplantıya katılacak. Bu çirkin tezgahın içinde olanlar en sert şekilde cezalandırılacak. Biz işimize bakalım. Albayım, bölücü faaliyetlerle ilgili raporunuzu dinleyecektik. Albay X, üzerinde hunharca tepinerek bu nazik kara parçasının dengesini bozan, olur olmaz isteklerle zaten cahil olan halkın kafasını karıştıran, kirli emelleri için demokratik yolları kullanmaktan bile çekinmeyen, dış mihraklarla omuz omuza verip ülkenin dibine kibrit suyu dökerken gözünü bile kırpmayan iç mihrakların, sonunda sonu geleceği için, içi kıpır kıpır ayağa fırladı. Bir de şu can sıkıcı olay olmasaydı keşke. Komutanım sunuma başlamadan önce elektronik donanımı ayarlaması için... Karargah binasında hiç asker olmadığını anımsayıp sustu. Sunum yapılacağı zaman bu iş için görevlendirilmiş bir asker elektronik aletleri ayarlardı. Önce masanın ucunda duran bilgisayara, sonra da projeksiyon cihazına baktı göz ucuyla. Kaşları çatıldı.

6 Kapı birden sonuna kadar açılıp General A nefes nefese odaya dalmasa ne yapardı kimbilir. Koştum komutanım. Koğuşlar... Koğuşlar boş. Askerler gitmiş. Kimse kalmamış. Paşanın yüzü allak bullak oldu birden. Olanca gücüyle masaya indirdi yumruğunu. Tepsi üzerindeki bardaklar hep bir ağızdan şangırdadı. Sabrımızın da bir sınırı var. Ne diyorsun sen generalim dedi A'ya sonra titreyen bir sesle. Hepsi birden nereye gider. Koca bir ordu bu. Kimse kalmamış komutanım. Nöbetçi subaylar şaşkın. Bazıları askerler yoksa biz de yokuz diye evlerine gidiyorlardı. Geri çevirdim. İkinci bir emre kadar kışlalar terk edilmeyecek dedim. Yurdun her yerinden, diğer kışlalardan gelen haberler hep aynı. Ağız birliği etmiş gibi. Hepsi gitmiş. Bir kez daha hiddetle yumruğunu masaya indirdi. Büyük bir tezgahla karşı karşıyayız. Kırmızı çizgimiz aşılmıştır. Ülke çıkmazda, devletin bütünlüğü tehlikededir. Ülkeyi kurtarmak bu şanlı orduya... Durdu. Gözleri doldu. Buğulu bir sesle devam etti. Ülkeyi battığı bu bataktan çıkarmak, halkı gaflet uykusundan uyandırmak bize düşmektedir. Odadaki subaylar hep birden ayağa fırlayıp selam durdular. Hep bir ağızdan Savaş Okulu'nda öğrendikleri o coşkulu marşı söylemeye başladılar. Planları getirin oldu S Paşa nın marştan sonraki ilk sözleri. Stratejik Planlama Dairesi nden Albay K fırladı. Neye mal olursa olsun bu hain oyunu boşa çıkaracağız diye devam etti S Paşa. Gerekirse yeraltına ineriz. Çakmak çakmak gözleri ışıldadı. Düşmanları kendi inlerinde boğacağız. Topumuz, tüfeğimiz var. Mangal gibi yüreğimiz var. Bugünler için yetiştirmedi mi bu devlet bizi? Toplantıdakiler huzursuzca kıpırdandı. Bu günler içindi belki de. Bir de şu askerler ortadan kaybolmasaydı. Ne güzel de kurtaracaklardı şu talihsiz devleti.. Hainleri yakaladıklarında ibret olsun diye asmaya karar vermişlerdi ki Albay K süklüm püklüm kapıdan girdi. Planları bulamadım komutanım. Neler söylüyorsun Albayım? Çok gizli evrak değil mi bunlar? Kripto odasından başka nerede olabilirler? Her yere baktım komutanım. Yoklar. Yere bakarak sıkıntıyla devam etti. Dün gece son düzeltmeleri yapması için Yazıcıya, Onbaşı Sancho ya bırakmıştım planları. Sabaha kadar çalışacaktı. Geldiğimde ondan alıp toplantıya gelecektim. Masasına da baktım, odadaki dolaplara da. Yoklar. S. Paşa konuşmaya başlamadan önce yutkundu. Bunun savaş mahkemesi suçu olduğunu biliyorsunuz herhalde Albayım? Kasvetli bir sessizlik yayıldı odaya. S. Paşa Albay K. yı ayakta bırakıp, masa etrafındaki turlarına başladı tekrar. Böylesine olağanüstü bir durumda suçlamalarla zaman kaybetmek yerine bir an önce harekete geçmek gerektiğinin farkındaydı. Albayın suçunu aklının bir köşesinde tutacak, her şey bittikten sonra bununla ilgilenmeye de sıra gelecekti. Albay K nın karşısında durup, tam gözlerinin içine bakarak konuştu. Gidelim hep beraber şu planları arayalım o zaman Albayım; ne dersiniz? Bir merdiven olsa dolapların üzerine de bakardık komutanım. Albay K nın odasındaki dolapları aramakla başlamışlardı işe. İçinde, geçmişteki üstün başarıları için Albay K ya takdim edilmiş birkaç plaket ve madalyanın sergilendiği cam kapaklı dolabın araması çarçabuk bitmiş;...

7 makam masasının çekmecelerinden de bir kaç loto kuponuyla, eski ganyan gazetelerinden başka bir şey çıkmamıştı. Küçük, köhne bir masanın, yüksek demir dolaplarla çevrelendiği yazıcı odasına geldi sonra sıra. Yüzlerine takılan iğrenme ifadesini gizlemeye çalışarak rütbelerine uygun bir sırayla S Paşa yı takip ettiler yazıcı odasına doğru. Bu camsız, basık, havasız odada bizim ne işimiz var der gibi baktılar birbirlerine. Er tayfası girer sadece bu odaya. S Paşa, haydi başlayalım diye bağırmasa boy boy klasörlerle dolu dolaplara, ne de çok plan yapılmış yahu diye düşünerek bakıp duracaklardı boş gözlerle. Neler yoktu ki dolaplarda. Geçmiş darbelerin planları, gerçekleşmemiş darbe planları, halkı galeyana getirip sokaklara dökme planları, gericilikle mücadele eylem planları, ilericilikle mücadele eylem planları, askerle uğraşıp duranlarla mücadele eylem planları ve neyle ya da kiminle mücadele için olduğu tam olarak anlaşılamayan eylem planları tozlu raflarda bekleşip duruyorlardı. Ama işte belki de, bu rafların içinde bir yerlerde, geçmişin kahraman planlarının arasında, kendi planları, ülkeyi battığı bataktan çıkartacak, aydınlığa taşıyacak son plan utangaç utangaç birisinin onu bulmasını bekliyordu. Yarbay Y nin getirdiği çayları içip dinlenmek için mola verdiklerinde dolapların aranması bitmiş ama kendi planlarını hala bulamamışlardı. S Paşa Onbaşı Sancho nun kullandığı masada oturmuş, gözleri tavandaki sabit bir noktaya takılı konuştu. Şurada siyah bir nokta mı var? Ben göremedim komutanım dedi yerde, ararken etrafa yaydığı dosyaların arasında oturan Albay X. Birisi dolapların üzerine mi bakalım demişti Albayım diye devam etti Paşa gözlerini tavandan ayırmadan. Yarbay Z ve Binbaşı H merdiven bulmaya gittiler komutanım. Merdivene gerek var mı? İki kişi ellerini birleştirip bir kişiyi yukarı kaldırsa olmaz mı? S Paşa nın sinirleri iyice bozuldu artık diye düşündü Albay X. Ne de yüksek dolapmış böyle. Ne arasın bizim plan buralarda. Dolabın üstüne tutundu. Kendini yukarıya doğru çekti. Aşağıda kendisini yukarıya kaldırmaya çalışan Binbaşı S ile Albay K dan oflama puflama sesleri geliyordu. İlk gördüğü bir parmak toz oldu. Yılların birikimiyle sünger bir tabaka halini almış toz. Her nefesiyle kırılgan toz tabakası biraz daha örseleniyor, pamuktan bir sis etrafa yayılıyordu. Vazgeçip aşağıya inmeye hazırlanıyordu ki sisin arasında, dolabın duvarla buluştuğu köşede bir dosya gözüne çarptı. Dosya! Diye bağırdı ellerini bırakıp tüm ağırlığını kendisini taşıyanlara bırakırken. Hep birlikte düştüler. Yerden ok gibi fırlayıp üstündeki tozları silkeledi Albay X. Yukarıda, demir dolabın duvarla birleştiği köşede bir dosya gördüm komutanım diye tekmil verdi Paşa sına. S Paşa gözlerini tavandan indirdi sonunda. Çayından bir yudum aldı. Getirin bakalım. Dosyayı görmek kolaydı da nasıl alacaklardı oradan. Merdiven bulmak için gidenler ardiyenin kilitli olduğunu görüp geri dönmüş; anahtarın nerede olabileceğine dair hararetli bir tartışma başlamıştı küçük yazıcı odasında. Boş verin anahtarı dedi General V sonunda. Dosyayı oradan nasıl alacağımızı düşünün. İki kişi birini yukarı kaldırsa gene. Uzun, sopa gibi bir şeye ihtiyaç var. Dolabı devirsek. Devirme değil de biraz öne doğru çeksek düşer belki dosya. İyice köşede demiştiniz değil mi Albayım? Önce bu taraftan çekip köşeden kurtaralım o zaman.

8 Generaller de dâhil hepsi Paşa nın boş bakışları altında işe koyulmuşlardı. Dolabın hareketlenmesiyle her ebatta toz parçaları da havalandı. Eğelim, eğelim! Dedi biri. Dolabı çektikleri tarafı yukarı kaldırdılar dosyanın diğer taraftan düşmesini umarak. Kayıyor. Yan tarafa takıldı. Sallayalım. Generalim dikkat edin eliniz sıkışmasın. Ne oldu? Biraz daha. Dolabın açılan kapakları çarpıyor; dengesini yitiren dosyalar yerlere yuvarlanıyordu. Düşüyor dedi biri. Düşüyor sonunda. Düştü. Dolabın arkasında, köşede, baş aşağı durdu dosya. Toz parçalarından oluşan yağmur bir süre daha devam etti. Küçücük odada, saçları, başları toz içinde ama görevi tamamladıkları için mutlu baktılar birbirlerine. Albay X koşup dosyayı aldı. Üniformasına silip temizlemeye çalıştı S Paşa ya götürürken. Yüzünü buruşturdu S Paşa dosyayı açarken. Kapak sayfası yırtılmış bunun.. Paşa yavaşça sayfaları çevirirken subaylar da S Paşa ya saygısızlık etmeden yaklaşabilecekleri en yakın mesafeden boyunlarını uzatmış, merakla plana bakıyorlardı. Bu bir darbe planı da, bizimki mi acaba? General N heyecanına engel olamayıp atıldı. On üçüncü sayfada, darbe gecesi kundaklanacak gazetelerle ilgili eylem planı olacaktı komutanım. On üçüncü sayfaya bakarsanız Nerede sayfa numaraları? Hah, yedinci sayfadaymışız. Sayfaları yavaşça çevirdi. On üçüncü sayfadaki başlığı yüksek sesle okudu. Suikastlar sonrası yüksek yargı kurumu başındaki bürokratların basına yapacağı açıklamaların metinleri. Tüh! Diye bir ses duyuldu dosyaya doğru uzanan boyunların birinden. Bu iki önceki planımız diye devam etti Albay X. Çok kanlı bulunup rafa kaldırılmıştı. Demir dolabın üstüne doğru kaçamak bir bakış atmaktan kendini alamadı. Utangaç utangac devam etti. Toplumda ses getirecek bir dizi silahlı eylemle başlayacaktı. Bu bizim plan değil. Yani bizim de Kes! Tamam! Albay K nerede? Emredin komutanım diye bir bağırış duyuldu arkalardan. Öndekileri iterek öne çıktı Albay K. Bir kez daha bağırdı. Emredin komutanım! Selam veren eli titriyordu. Ne yapacağız şimdi Albayım? Bu plan da aradığımız değilmiş. Bir plana hâkim olamamışsın. Yok yazıcıdaymış, yok düzeltme yapılacakmış üzerinde. Paşa yerinden kalkıp Albayın arkasına geçti. Ne yapacağız şimdi! Diye bağırdı tekrar ense köküne doğru. Yat! Arkasındaki, gerileyip Paşa ya yer açan diğer subaylara döndü. Siz de yatın! Daracık odanın içine sığamayanlar Albay K nın odasına doğru taştı. Odaya üniformadan yeşilli grili kahverengili bir halı serildi bir anda. Bir! İki! Siz de bağırın! İki! Üç! Üç! Kalk! Postalını kalkmaya davranan Albay K nin sırtına koydu. Sen değil Albayım. Dört! Sırtındaki postalla şınava devam etmeye çalışan Albaydan cılız bir ses çıktı. Bağır! Dört! Bağır! Dört! Bu plandaki suikast Durakladı. Plandaki silahlı eylemler görevi hangi daireye verilmişti? Ortaya konuştuğunu fark edip devam etti. Kim konuştuysa az önce çıksın ortaya! Beş! Beş! Albay X göz ucuyla General V ye baktı ortaya çıktığında. Özel Harb e verilmişti komutanım. General V nin sıkıntısı yüzünden okunuyordu. Nereden çıkmıştı şimdi bu? Rafa kalkmış bir plandı işte. Kaç silahlı eylem planlanmıştı. İzninizle plana baksam daha doğru bir bilgi Bak! Altı! General V dosyayı eline alıp sayfaları karıştırmaya başladı. Altı! Komutanım bu gizlilik dereceli bir plan. Böyle ortalıkta Ortası berisi mi kaldı V. Baksana, bir avuç kaldık zaten! General V sıkıntıyla diğerlerine baktı. Çok değil, birkaç ses getirici eylem. Ülkenin çıkmazda olduğunu insanlara da göstermek için. Yakın zamanlı olmaları ve karşıt çevrelerden insanları hedef almaları düşünülmüştü. Sonrasında kitlesel sokak gösterileri planlandı. Büyük

9 cenaze törenlerinde karşıt grupların çatışmaları sağlanacaktı. Olayları bastırmak için ordu geniş çaplı bir sıkıyönetim ilan edecek, sonrasında da meclisi ve hükümeti lağvedecekti. Yedi lan! Diye bağırdı Paşa. Birkaç silahlı eylem yeterli o zaman. Evet komutanım. Bence bu şartlarda bu planı uygulayabiliriz. Yedi! Silahlı eylemlerden sonra hükümeti basar, başbakanı istediğimiz açıklamayı yapmaya zorlarız. Albay K nın sırtına doğru bastırdı postalıyla. Bu salak da adamları öldürür işte. Albay K acı bir çığlık atıp tespih böceği gibi dertop oldu. Yeni plan hazırlarım komutanım. Bir gecede hazırlarım komutanım. Eskisinden güzel olur komutanım. Bir yandan da gözünden sicim gibi yaşlar dökülüyordu. Acıyın komutanım dedi sonunda S Paşa nın sert bakışlarıyla odaya asılan sessizliği bozmak için. General V bir adım atıp selam durdu paşasına. Albay K ya göz ucuyla bundan bir halt olmaz der gibi baktıktan sonra başladı konuşmaya. Komutanım elimizde asker yok. Subayların da morali bozuk, olup bitene bir anlam veremiyorlar bir türlü. Bu başımıza gelen, askerlerin kaçması yani, çok hızlı oldu, hepimizi gafil avladı. Bu şartlar altında kapsamlı bir plan yerine hızlı uygulanabilecek çevik hareket edebileceğimiz bir plana ihtiyacımız var. Güzel konuşuyorsun. Güzel konuşuyorsun da ne yapabiliriz onu söyle sen. Albay K nin ağlaması bitmiş, yattığı yerde burnunu çekiştirerek derin derin içini çekiyordu artık. Albay H atıldı. Sokaklara çıkıp havaya ateş açsak. Halk korkar, bir sürü gazeteci de toplanır, haber oluruz. Basın toplantısı düzenleyelim sokaklarda ateş açacağımıza dedi Yarbay B. Gazeteci, televizyoncu toplamak için neden yasadışı eylem yapalım dedi biri arkalardan. Sokaklarda ateç açmak yasadışı mı diye fısıldadı Binbaşı Y yanındaki Albay X e. Sus dedi Albay X sertçe. Biri kapatalım kendimizi kışlalara, ölüm orucu yaparız dedi. Gülüşmeler oldu. Maaşlar da yatmaz şimdi diye bir ses geldi gene arkalardan. Gülüşmeler arttı. S Paşa elini kaldırdı sinirle. Birbirlerini dürterek gülüşmeleri susturdu odadakiler. Karargahın önünde toplanılacak. Tanklara atlayıp Başbakanlığa gideceğiz. Küçük odadaki kalabalık arasından tankçı birliğinin komutanı General M yi aradı gözleriyle. Hazırlayabildiğin kadar tankı hazır et. Aşağıda seni bekliyoruz.... Üzerine tünedikleri tank, karargahı sivil dünyadan ayıran dikenli teli yıkıp vızır vızır arabaların geçtiği yola çıktığında her taraftan acı fren sesleri duyuldu. Bir kaç kişi şöför camından kafasını çıkarıp dikkat etsenize kardeşim, böyle yola fırlanır mı sinyal vermeden gibilerden sitem etti. Albay X arkadan gelmekte olan diğer tanka baktı. S Paşa sadece iki tankın çalıştırılabildiğini duyunca küplere binmiş, General M`ye bir tane tokat patlatmış, ceza olarak da öndeki tankın önüne oturtmuştu. Tanklara sığmayan diğer düşük rütbeli subaylar da tankların tepelerine tünemiş, yola düzülmüşlerdi. Arkadaki tank da dikenli teli aşıp yolda yerini alana kadar beklediler. Yolun tıkanmasını protesto eden arabaların kornaları arasında öndeki tank ileri firladı sonra. General M dengesini kaybedip düşer gibi oldu. Sürücü penceresinden bağırdı içeriye doğru. Paşam düşeceğim, ne olur başka yerde oturtun beni. Tankı kullanan Binbaşı H mahçup bir sesle cevap verdi General M`ye. S Paşa düşerse düşsünn diyor komutanım.

10 Kırmızı ışıkta durduklarında yanlarında bir okul servisi durdu. İçeridekiler kızlı erkekli selam durdular tanktakilere. Önde oturan General M selama karşılık verdi ilk. Tören kıtalarını denetler gibi ciddi bir yüz ifadesi takınıp çakı gibi bir selam çaktı servisteki öğrencilere. Tankların üzerindeki diğer subaylar da bir bir selam vermeye başladı sonra. Servisin camından bir liseli çocuk kafasını uzatıp Albay X`e bağırdı. Asker! Kaç yapıyor bu tank? Albay X cevap vermek için ağzını açmıştı ki tank hareket etti. Ani hareketle, selam duran subaylarin dengesi bozuldu. Hep birlikte arkaya devrildiler. Gülüşmeler duyuldu servisten. Sıkı tutunun askerler diye bağırdı bir kız servis yanlarından geçip giderken. Başbakanlığa dönmeden önceki kavşakta arkadaki tank bozuldu. Tankçı subaylar bir süre tamire ugraştılar S Pasa tepelerinde çıldırmış gibi bagırıp çağırırken. Meraklı bir kalabalık da toplanmaya başlamış, tiyatro gösterisi izler gibi olup bitene bakıyordu. General V koşup paşasına tekmil verdi. Komutanım öndeki tank çalışıyor. Daha fazla zaman kaybetmeden ona binip gitsek. Sonra göz bebeklerini döndürerek etrafı gösterdi paşasına. Cok da dikkat çekiyoruz burada. S Paşa gözlerini kalabalığın üzerinde gezdirdi. Dağılın lan diye kükredi sonra üzerlerine doğru koşarak. Kalabalık geriledi. Küçük bir kız çocuğu ağlamaya başladı. Korkma kızım asker onlar bizi koruyorlar dedi annesi kıza. S Paşa tankların etrafında halka olan kalabalık boyunca koştu. Ne var lan, neye bakıyorsunuz. Bir homurtu yükseldi insanlardan. Ne kızıyorsun Paşam dedi biri. Paşam itelim tankı istersen dedi diğeri bıyık altından gülümseyerek. Başım dönüyor dedi S Paşa subaylara dönüp. Binbaşı G ile Yarbay D koluna girip öndeki tankın yanına getirdiler paşayı. Sıcaktan tansiyonu düştü dedi izleyenlerden biri. Yaşlı bir teyzeden cep kolonyası bulundu. Yelpaze yapın, serinlesin biraz diye bağırdı bir diğeri subaylara doğru. Tankın gölgesinde şapkalarıyla yelpaze yapıp serinletmeye çalıstılar paşalarını. Biraz kendine geldiğinde çalışan tanka doluştular yeniden. Toplanan kalabalığa el salladılar kalkarken. Tek kalan tankın üzeri mahşer yeri gibi kalabalıktı artik. Allahtan fazla bir yol kalmadı diye içinden geçirdi Albay X tutunacak yer bulamayıp önündeki General N`nin beline sarılırken.... E Ne yapacağız şimdi. Baksana toplandı geliyor bunlar. Klinik şefi Nusret her zamanki bezginliğiyle ağır hareketlerle oturduğu yerden kalkıp cama, başhekimin yanina doğru yürüdü. Hastabakıcılar iyi idare ediyordu bunları dedi duyulur duyulmaz bir sesle. Başhekim Furkan hastabakıcılar idare ediyorsa sen ne işe yarıyorsun gibilerden bir ifadeyle baktı Nusret`e. Bütün gün uygun adım yürüyüp ona buna sataşıyorlardi müdürüm. Hastabakıcıların cani çıktı asker taklidi yapmaktan. Ben haklı buluyorum grev yapmalarını da. Gani gani hakediyorlar aldıkları parayı. Önde bir klozet kapağını direksiyon gibi sağa sola çeviren hastayı ciddi bir yüz ifadesi ve abartılı bir şekilde havaya doğru attıkları asker adımları ile digerleri izliyordu. Bazısının pijamasının yakası çarpılmış, bazısı düğmelerini hiç iliklememişti. Başhekim Furkan bir iki

11 tanesinin pijamasının üstünü bile giymemiş olduğunu farketti dehşetle. Her şey tamam da şu pijamalar giyilmedi mi çileden çıkıyordu işte. Masasının başına gecip sendikayla görüşmeye giden finans müdürünün numarasını çevirdi. Nasıl gidiyor... İnmiyorlar mi? Son teklif dedin mi sen? Parmaklarıyla sinirli bir ritm tutturmuştu masanın uzerinde. Baksana... Tamam konuşurum ben İl Sağlık Müdürü`yle... Bakanlıktan gelenler ne diyor? Tamam. Bak iyice kontrolden çıktı bunlar. Yarın sabaha iş başı yapsin hastabakıcılar. Yoksa polis filan çağıracağım artık buraya... Tamam. Sabaha tamam diyorsun yani...ona göre konuşacağım ben de bak... Sana da. Sabah erken gel bak...görüşürüz. Bakanlıktan gelmişler. Sabaha çözülür diyor Hayati. Hala camdan dışarı bakan Nusret oralı olmadı. Grev bitiyormuş Nusret diye daha pes bir perdeden bağırdı Başhekim Furkan. İyi iyi. Güzel marş söylüyor seninkiler. İnelim aşağıya da sakinleştirelim şunları dedi Başhekim Furkan sabırsızlıkla. Nusret i de bunların yanına koymak gerek diye geçirdi aklından bir yandan da.... Daha kapıdan bahçeye inen merdivendelerdi ki S. Paşa en asker yüz ifadesiyle kükredi. Taleplerimiz var Başbakanım. İçişleri Bakanına da belli belirsiz bir kafa selamı verdi. Severdi İçişleri Bakanını. Ağzinda kocaman bir gülümsemeyle elini sıktı Başbakan S.Paşa`nin. Hoş geldiniz, şeref verdiniz. Buyurun. Toplantı odasına geçelim. S.Paşa dönüp tanka doğru seslendi. General V, General N benimle gelin! Diğerleri General N`in komutasında emirlerimi beklesin! Dönüp üniformasını çekistirdi sonra. Başbakan ellerini açıp yolu gösterdi. Merdivenleri çıkıyordu ki dönüp tankın önünde bacaklarını sallayan General M`yi gösterdi parmağıyla. Generalim! Sen de gel! Ne çok komutanım diyor bizim müdür diye düşündü başhekimi dinlerken Nusret. Sessizliğinin hastaların gözünde otoritesini arttıracağını düşünerek bu toplantılarda öteden beri pek konuşmazdı zaten. Başhekim Furkan, S. Paşa yaşanan karışıklıktan dolayı derin üzüntülerini sunuyor, ordu ülkenin güvencesi, rejimin teminatı, demokrasinin bekçisi gibi süslü laflarla gerilimi düşürmeye çalışıyordu. Ortaya koyduğu güc gösterisinin işe yaradığını gören S.Paşa kendinden emin devam etti. Size güveniyorum Sayın Başbakan. Bakın genç subaylar rahatsız ancak yarın sabah her şeyin yoluna gireceğini söyleyerek yatıştırabilirim onları. Yoksa çok vahim olaylar vuku bulabilir. Gözlerini dondurerek devam etti. Ülke bir iç savaşa bile sürüklenebilir. General M göz kırptı Nusret`e.. Gülmemek için hastaları gerçek bir general gibi düşünmeye çalıştı Nusret. Yıllardır şu işin içindesin, bir türlü alışamadın şu tiyatroya diye geçirdi aklından. Yok, yok. bir pansiyon açıp buralardan gitme zamanı geldi artık. Sayın İçişleri Bakanım diyen Başhekim Furkan`ın sesiyle kendine geldi. S.Paş sükuneti sağlamak için kendilerine ihtiyaç olup olmadığını soruyor. Şu an için gerek yok. İhtiyaç halinde ivedilikle kendilerini haberdar edeceğiz tabi ki! Gibilerden geçiştirdi Nusret. Peki o zaman diye davrandı S.Paşa. Hep birlikte ayağa kalktılar. Müsade buyurursanız karargaha gidip yarın sabahı bekleyeceğimizi genel bir emirle orduya bildirmem gerekiyor dedi. Önlerini ilikleyip saygıyla elini sıktılar generallerin. Sabaha sorun çözülüyor. Talihsizlik işte, oluyor boyle şeyler diye devam etti generalleri geçirirken Başbakan.

12 S.Paşadan iyi haberi aldıktan sonra tanka atladılar hep birlikte. Önde klozet kapağı, arkada bir pijamalı ordusu marşlar söyleyerek karargahın yolunu tuttular. Erken paydos yapalım bugün dedi S.Paşa. Yarın askerler gelince çalışmaya devam ederiz kaldığımız yerden.... Albay X ertesi sabah uyandığında siyah noktayı göremedi. Gözlerini kıstı, faltaşı gibi açtı, bir gözünü kapatıp tek gözle bakmayı denedi, olmadı. Telaşla pencereye koştu karısını uyandırmamaya özen göstererek. Perdeyi araladı. Oh! Araba gelmiş, bekliyordu. Varsın siyah noktaya hükmedemeyim diye düşündü. Her şey düzene girdi ya. Göz doktoruna giderim artık. Merdivenlerden inerken harika bir darbe fikri geldi aklına. Keyifle gülümsedi. Kaşları gevşedi bir an. Cumhur Bumudur

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir. Çeviri Deniz Hüsrev Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir. 5 6 BİRİNCİ BÖLÜM Hayatınızı elinizden alınıp klozete atılmış, ardından da üzerine

Detaylı

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, elinde boş bir çuval, alanın ortasında öylece dikiliyordu.

Detaylı

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK Geçen gün amcam bize koca bir kutu çikolata getirmişti. Kutudaki çikolataların her biri, değişik renklerde parlak çikolata kâğıtlarına sarılıydı. Mmmh, sarı kâğıtlılar muzluydu,

Detaylı

1. Bölüm. Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu.

1. Bölüm. Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu. 1. Bölüm Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu. Tim ayağa kalktı. İpi çekti. Grk ayağa kalktı, JFK Uluslararası Havaalanı

Detaylı

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları RAPUNZEL Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş. Bir gün pncereden komşu evin bahçesindeki

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış; Yemek Temel, Almanya'dan gelen arkadaşı Dursun'u lokantaya götürür. Garsona: - Baa bi kuru fasulye, pilav, üstüne de et! der. Dursun: - Baa da aynısından... Ama üstüne etme!.. Ölçüm Bir asker herkesin

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler. MASAL CADISI Masal Cadı sının canı sıkılıyordu. Ormandaki kulübesinde tek başına otururdu. Yıllardır insan yüzü görmemişti. Bu gidişle bütün yeteneklerim kaybolacak, diye düşünüyordu. Süpürgemle uçabileceğimi

Detaylı

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN TEŞEKKÜR Kısa Film Senaryosu Yazan Bülent GÖZYUMAN Sahne:1 Akşam üstü/dış Issız bir sokak (4 sokak çocuğu olan Ali, Bülent, Ömer ve Muhammed kaldıkları boş inşaata doğru şakalaşarak gitmektedirler.. Aniden

Detaylı

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir? 1. SINIF OKULA YARDIMCI VE SINAVLARA HAZIRLIK A TEMASI: OKUL HEYECANIM TEST-1 1. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir? A) Okula gitmemiz

Detaylı

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin kökünden kahverengi, pırıl pırıl bir şerit uzanıyordu.

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

C A NAVA R I N Ç AGR ISI C A NAVA R I N Ç AGR ISI Canavar, canavarların hep yaptığı gibi, gece yarısından hemen sonra çıktı ortaya. Geldiğinde Conor uyanıktı. Kısa süre önce bir kâbus görmüştü. Herhangi bir kâbus değil- di bu;

Detaylı

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman: Hafta Sonu Ev Çalışması BALON Küçük çocuk, baloncuyu büyülenmiş gibi takip ederken, şaşkınlığını izleyemiyordu. Onu hayrete düşüren şey, "Bizim eve bile sığmaz" dediği o güzelim balonların adamı nasıl

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu İgi ve ben Benim adım Flo ve benim küçük bir kız kardeşim var. Küçük kız kardeşim daha da küçükken ismini değiştirdi. Bir sabah kalktı ve artık kendi ismini kullanmıyordu. Bu çok kafa karıştırıcıydı. Yatağımda

Detaylı

SATILMAZ EĞİTİM AMAÇLI KULLANILMAK İÇİN ÇOĞALTILMIŞTIR

SATILMAZ EĞİTİM AMAÇLI KULLANILMAK İÇİN ÇOĞALTILMIŞTIR CİN ALİ'NİN. HİKAYE. KİTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI l - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU 1. DIŞ. CADDE - GECE 1 FADE IN: Saat 22:30. 30 yaşında bir gazeteci olan Eren caddede araba sürmektedir. Bir süre sonra kırmızı ışıkta durur. Yan koltukta bulunan fotoğraf

Detaylı

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır 1. Bölüm Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır Savaşı nın hikâyesidir. Diğer adıyla ona Akşam Yemeği Savaşları da diyebiliriz. Aslında Hayalet Avcıları III de diyebiliriz, ama açıkçası

Detaylı

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN 2011 PAZARTESĐ SAAT- 07:42 Sahne - 1 OTOBÜS DURAĞI Otobüs durağında bekleyen birkaç kişi ve elinde defter, kitap olan genç bir üniversite öğrencisi göze çarpar. Otobüs gelir

Detaylı

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR 4-10 Nisan: Polis Haftası 7-13 Nisan: Dünya Sağlık Günü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 23 Nisan'ı içine alan hafta: Dünya Kitap Günü T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler. ENGİN VE İKİZLER ALIŞ VERİŞTE Hastane... Dr. Gamze Hanım'ın odası, biraz önce bir ameliyattan çıkmıştır. Elini lavaboda yıkayarak koltuğuna oturur... bu arada telefon çalar... Gamze Hanım telefon açar.

Detaylı

İnsan Okur. Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR

İnsan Okur. Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR İnsan Okur Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 2 Süleyman Bulut İnsan Okur 4 Süleyman Bulut İnsan Okur Süleyman Bulut Ben küçükken, büyükler hep aynı soruyu sorardı: Büyüyünce ne olmak istiyorsun?

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. ÇAYLAK Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. Alt katta genel tıbbi muayene ve müdahaleleri yapılıyordu. Bekleme salonu ve küçük bir de laboratuar vardı. Orta katta diş kliniği ve ikinci bir muayene

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an Ece Şenses 21001982 ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an oldu mu hiç? Louvre müzesi benim için tam olarak böyle oldu. Sadece benim

Detaylı

OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU)

OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU) OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU) Samuel Beckett (1981) Türkçesi: Semih Fırıncıoğlu Ohio Doğaçlaması (Ohio Impromptu) ilk kez 9 Mart 1981 de, Ohio State Üniversitesi nin işbirliğiyle, Drake Union, Stadium

Detaylı

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen NOGAY Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen NOGAY Çok çok eski zamanlarda, var varken, yok yokken ahmak bir kurt, kapana yakalanmış. Kapana yakalanan

Detaylı

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu.

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu. İÇİNDEKİLER Yine Yeni Komşular 7 Korsanlar Ninjalara Karşı 11 Akari 21 Tükürme Yarışı 31 Mahallede Huzursuzluk 39 Korsanların Yasaları 49 Yemek Çubukları ve Terli Ayaklar 56 Korsan Atlet 68 Titanların

Detaylı

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır.

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır. İÇ - AĞAÇ EV SALONU - GÜNDÜZ Salon kapısının altından içeri bir mektup süzülür. mektubu almak için koşar. zarfı çevirir, üstünde yazmaktadır. Oo, posta gelmiş! Hey,, bu sana! mektubu omzunun üstünden fırlatır.

Detaylı

Samed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar

Samed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar Samed Behrengi Sevgi Masalı Çeviren: Songül Bakar Samed BEHRENGİ Azeri asıllı İranlı yazar Samed Behrengi, 1939 da Tebriz de doğdu. Öğretmen okullarında öğrenim gördükten sonra Tebriz Üniversitesi İngiliz

Detaylı

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. 1. Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. Sence, farklı insanların, farklı tanımlar yapmasına

Detaylı

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda Bir gün sormuşlar Ermişlerden birine: Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? Bakın göstereyim demiş Ermiş. Önce sevgiyi dilden gönle indirememiş olanları çağırarak onlara

Detaylı

Kahraman Kit Misafirlikte

Kahraman Kit Misafirlikte Technical Assistance for Promoting Registered Employment Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir. This project

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: - Deli, deli, diye seslenmiş. Siz içeride kaç kişisiniz? Deli şöyle bir durup düşünmüş: 1 / 10 - Bizim

Detaylı

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz ÜNİTE 4 Şimdiki Zamanın Rivayeti Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz Siz gid-iyor-muş-sunuz

Detaylı

Gece geç saatlere kadar öykü dosyalarımı elden geçirmiş, yorulmuştum. Yattıktan sonra sık sık uyanmıştım.

Gece geç saatlere kadar öykü dosyalarımı elden geçirmiş, yorulmuştum. Yattıktan sonra sık sık uyanmıştım. EKRAN KAÇKINLARI Gece geç saatlere kadar öykü dosyalarımı elden geçirmiş, yorulmuştum. Yattıktan sonra sık sık uyanmıştım. Evde birileri dolaşıyor, sessizce sağı solu karıştırıyorlar sanmış, kalkıp bütün

Detaylı

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını

Detaylı

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) ESAS N0:2009/191 03.08.2012 TUTANAK 27.07.2012 tarihli oturumda saat 19.27 sıralarında Mahkeme Başkanı tarafından duruşmanın

Detaylı

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Kızım, evde köpek. bu köpeği eve? dedi. annesi. Zaten hep beni suçlarsın! dedi Cimcime. Mıyk! diye sızlandı köpek. Hemen gidecek bu köpek!

Kızım, evde köpek. bu köpeği eve? dedi. annesi. Zaten hep beni suçlarsın! dedi Cimcime. Mıyk! diye sızlandı köpek. Hemen gidecek bu köpek! Kızlar, ben geldim, dedi Gönül Hanım. Hav! Cimcime! Bu köpek nereden geldi? Sen zaten hiç köpek sevmiyorsun! dedi Cimcime. Evde köpeğin ne işi var? Miyav! Miyav! Miyav! diye ağladı kedi Köfte dığı odadan.

Detaylı

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI. Nİsan AYI BÜLTENİ. Sevgİ Kİlİmlerİmİz

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI. Nİsan AYI BÜLTENİ. Sevgİ Kİlİmlerİmİz ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI Nİsan AYI BÜLTENİ Sevgİ Kİlİmlerİmİz BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR Dünya Kitap Günü (23 Nisan gününü içine alan hafta) Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı (23 Nisan)

Detaylı

Kahraman Kit Misafirlikte

Kahraman Kit Misafirlikte Technical Assistance for Promoting Registered Employment Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir. This project

Detaylı

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) İmtiyaz Sahibi Adına Ramazan BALCI Okul Müdürü Fatma BAŞA ( Özel Eğitim Öğretmeni ) Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI ( Görsel Sanatlar Öğretmeni

Detaylı

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK? DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER SERBEST ZAMAN YAPTIK? Çocuklara sporun önemi anlatıldı ve her sabah spor yaptırıldı. Çocuklar ilgi köşelerinde öğretmen rehberliğinde serbest oyun

Detaylı

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN 12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın

Detaylı

Aşağıdaki resmin içinde yandaki eşyalar gizlenmiş. Onları bulalım ve boyayalım. -16-

Aşağıdaki resmin içinde yandaki eşyalar gizlenmiş. Onları bulalım ve boyayalım. -16- Aşağıdaki resmin içinde yandaki eşyalar gizlenmiş. Onları bulalım ve boyayalım. -16-24 - 28 NİSAN 2017 Gül, papatya, karanfil, lale - salkım söğüt, kavak, çam, elma ağacı isimlerini doğru görselin altına

Detaylı

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil 1 Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez Senaryo: Sadık Şendil Müzik: Kemani Sebuh Efendi- Kürdilihicazkar Longa Filmin

Detaylı

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi. Marifetli Çocuk Üç kadın ellerinde sepetleriyle pazardan dönüyorlardı. Dinlenmek için yolun kenarındaki kanepeye oturdular. Çocukları hakkında sohbet etmeye başladılar. Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli

Detaylı

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi BÝRÝNCÝ BÖLÜM 1 Dünya döndü Son ders zili çalýnca tüm öðrenciler sevinç çýðlýklarý atarak okulu terk etti. Ýkili öðretim yapýlýyordu. Sabahçýlar okulu boþaltýrken, öðleci grup okula girmeye hazýrlanýrdý.

Detaylı

TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI

TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI Güneşli bir günün sabahında, Geyikçik uyandı ve o gün en yakın arkadaşı Tavşancık ın doğum günü olduğunu hatırladı. Tavşancık arkadaşlarına her zaman yardımcı oluyor, ben

Detaylı

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var) Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var) Yazan: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen Ne varmış, ne çokmuş, gece karanlık, güneş yokmuş. Her kasabada kabadayı insanlar varmış.

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır.

1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır. 1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır. Cümlesinde altı çizili kelimenin zıt anlamlısı hangi cümlede vardır? 1. A. Bugün çok çalıştım. 2. B. Akşamları az yemek yemeliyiz. 3.

Detaylı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı AÇIKLAMALAR 1. Soruların cevaplarını kitapçıkla birlikte verilecek optik forma işaretleyiniz. 2. Cevaplarınızı koyu siyah ve yumuşak bir kurşun kalemle

Detaylı

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012 15 Mart 2012 Perşembe günü işlerinden atılan Asilçelik işçileri Bursa nın Orhangazi ilçesi cumhuriyet meydanında basın açıklamasıyla İşimizi İstiyoruz talebini dile getirdikleri ve işlerine geri dönene

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir? 3 YAŞ AYIN TEMASI Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar? İskelet sistemi nedir? Ne işe yarar? Aile ve aileyi

Detaylı

EYLÜL 2014/2015 ANASINIFI BÜLTENİ. Eylül 2014 Bülten

EYLÜL 2014/2015 ANASINIFI BÜLTENİ. Eylül 2014 Bülten EYLÜL 2014/2015 ANASINIFI BÜLTENİ AYIN TEMASI: OKULUM BEN KİMİM? *Kendi isimlerimizi söyleyerek, arkadaşlarımızla tanışma. *Sınıfımızı ve öğretmenimizi öğrenme. *Arkadaşlarımızın isimlerini öğrenme. *Okula

Detaylı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20 Düğünlerde Takılan Sahte Paralar Yüksek eğitimini tamamlamış, babası ticaretle uğraşan, annesi ise bir bankada görevli bulunan bir ailenin tek kızıydı. Okul arkadaşı ile evlenmeye karar vermişlerdi. Damat

Detaylı

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı - 'Büyük haber gazetecinin ayağına gelmezse o büyük haberin ayağına nasıl gider? - Söz ağzınızdan bir kez kaçınca rica minnet yemin nasıl işe yaramaz? - Samimi bir itiraf nasıl harakiri ye dönüştü? - Evren

Detaylı

saltbodrum Camel Beach Residences

saltbodrum Camel Beach Residences saltbodrum Camel Beach Residences Yeni bir hayata açılan kapı saltbodrum saltbodrum Bodrum yarımadasına girdiğinizde, aracın camını aralayacaksınız. Önce bir Ege havası çarpacak yüzünüze, hafiften sarhoş

Detaylı

Tırmanılan Rotada -Genel zorluk: TD -Yükseklik : m -Hedeflenen ve Harcanan Zaman : 6 saat, 6 saat 50 dk -Kazanılan ve kaybedilen yükseklik : 400 m

Tırmanılan Rotada -Genel zorluk: TD -Yükseklik : m -Hedeflenen ve Harcanan Zaman : 6 saat, 6 saat 50 dk -Kazanılan ve kaybedilen yükseklik : 400 m Etkinliğin; Adı: Mangırcı Kuzey Duvarı Fire Thru The Crux Rotası Bölgesi, Tarihi: ALADAĞLAR - Niğde 16-07-2011 Hedefi, Türü: Mangırcı Kuzey Duvarı Fire Thru The Crux Rotası Etkinliğe katılanların isimleri:

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. FARE NİN DERS VEREN ÖYKÜSÜ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. FARE NİN DERS VEREN ÖYKÜSÜ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. FRE NİN DERS VEREN ÖYKÜSÜ 8 Evin minik faresi, duvardaki çatlaktan bakarken çiftçi ve eşinin mutfakta bir paketi açtıklarını

Detaylı

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ BU AY HANGİ KAVRAMLARI ÖĞRENECEĞİZ? Hızlı-Yavaş Ön-Arka Sağ- Sol BEYİN FIRTINASI YAPALIM Büyüdüğünde hangi mesleği seçeceksin ve nasıl bir yerde yaşayacaksın? Bir gemi olsaydın nerelere giderdin? Neler

Detaylı

Başarıda İç Disiplin. Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür. Ama kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.

Başarıda İç Disiplin. Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür. Ama kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez. Başarıda İç Disiplin Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür. Ama kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez. İÇ DİSİPLİN NEDİR? Her zaman yaptığınız veya yapmak zorunda olduğunuz işleri iki şekilde yaparsınız:

Detaylı

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Sizi tanıyabilirmiyiz? 1953 Söke doğumluyum. Evli, 2

Detaylı

İlk 4 soruyu metne göre cevaplayınız. 1 Metinde geçen aşağıdaki cümlelerden hangisi metnin ana fikridir?

İlk 4 soruyu metne göre cevaplayınız. 1 Metinde geçen aşağıdaki cümlelerden hangisi metnin ana fikridir? İnsanın üstünlüğü, bilime dayanarak olaylara egemen olabilmesinde ve doğa güçlerini denetim altına alabilmesindedir. Bilim; doğada ve toplumda geçerli kuralları, yasalan bulup ortaya çıkartır. Sorunların

Detaylı

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΕΛΙΚΕ ΕΝΙΑΙΕ ΓΡΑΠΣΕ ΕΞΕΣΑΕΙ ΥΟΛΙΚΗ ΥΡΟΝΙΑ: 2012-2013 Μάθημα: Σοσρκικά

Detaylı

Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti

Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti Ekim 23, 2016-8:39:00 Başbakan Binali Yıldırım, "Peşmerge güçleri Başika kasabasını DEAŞ'tan temizlemek için

Detaylı

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın? 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ismin yerini tutan bir sözcük kullanılmıştır? A) Onu bir yerde görmüş gibiyim. B) Bahçede, arkadaşımla birlikte oyun oynadık. C) Güneş gören bitkiler, çabuk büyüyor.

Detaylı

AFYONKARAHİSAR REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ

AFYONKARAHİSAR REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ SINAVA 5 KALA ADAYLARA ÖNERİLER SINAVA HAZIRLIK STRATEJİLERİ SEMİNERLERİ GEREĞİ HAZIRLANMIŞTIR Gideceği limanı bilmeyene hiçbir rüzgârdan hayır gelmez. BİR BALIKÇI OLSAYSINIZ İNANIN O PAZAR SİZİN İÇİN

Detaylı

exlibrary 1. internet yayımı ağustos 2011 ali.riza.esin.net

exlibrary 1. internet yayımı ağustos 2011 ali.riza.esin.net exlibrary 1. internet yayımı ağustos 2011 ali.riza.esin.net sondan birinci şiirler 2010-2011 ali riza esin böylesi 2 ve bitmemiş şeylerin noktaya ihtiyacı dizin sözün özü 8 synopsis 9 bozuk para 10 bir

Detaylı

5 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, fiziksel özelliklerim nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar?

5 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, fiziksel özelliklerim nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar? 5 YAŞ AYIN TEMASI Cinsiyetim, adım, fiziksel özelliklerim nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar? İskelet sistemi nedir? Ne işe yarar? Aile nedir? Aileyi oluşturan bireylerin

Detaylı

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar. Edatlar (ilgeçler) Tek başına bir anlam taşımayan, ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir.edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok kullanılan edatlar

Detaylı

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan 1. Sahne (Koruluk. Uzaktan kuş cıvıltıları duyulmaktadır. Sahnenin solunda birbirine yakın iki ağaç. Ortadaki ağacın hemen yanında, önü sahneye dönük, uzun ayaklık üzerinde bir dürbün. Dürbünün arkasında

Detaylı

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

Çok Mikroskobik Bir Hikâye Çok Mikroskobik Bir Hikâye ÜMMÜŞ PÖRTLEK İlköğretim Okulu nda sıradan bir ders günüydü. Eğer Hademe Kazım, yine bir gölgelikte uyuklamıyorsa, birazdan zil çalmalıydı. Öğretmenimiz, gürültü yapmadan toplanabileceğimiz

Detaylı

AYLIK BÜLTEN MAYIS 2012 OKUL ÖNCESİ EĞİTİM SINIFI

AYLIK BÜLTEN MAYIS 2012 OKUL ÖNCESİ EĞİTİM SINIFI AYLIK BÜLTEN MAYIS 2012 OKUL ÖNCESİ EĞİTİM SINIFI OKUL KURUCUMUZ : ASİYE ÖZTÜRK OKUL MÜDÜRÜMÜZ : F.BİLGE ÖZALP ANAOKULU BİRİMİ HAZIRLIK SINIFI ÖĞRETMENİ : TÜLAY DÖNMEZ 5 YAŞ SINIFI ÖĞRETMENİ : GÜLAY ÇELİKOK

Detaylı

ama yüreğe dokunanlar

ama yüreğe dokunanlar Hiçbir hatıra tekrar yaşanamaz, ama yüreğe dokunanlar O gün tam 8 yıl öncesine gittim. Çekingen ve meraklı tavırlarla otobüsten inen abilere ve ablalara bakıyordum. Bizim için gelmişlerdi sadece bizim

Detaylı

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ OCAK

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ OCAK Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ OCAK 2019 EĞİTİM BÜLTENİ KIŞ BABA Aaa bak geldi kış baba Sırtında kalın abası Elinde koca sopası Aaa bak geldi kış baba Iii kış dondurdu

Detaylı

KASIM BÜLTENİ. 5-6 YAŞ 2. Kur. Chess Kids Academy

KASIM BÜLTENİ. 5-6 YAŞ 2. Kur.   Chess Kids Academy 1 Chess Kids Academy Sevgili velilerimiz, satranç derslerimizin içeriğinde teorikten daha çok uygulamalarla eğitim vardır. Çocuklarımız masallar, şarkılar ve daha çok yaratıcı eğitim araçları ile satrancı

Detaylı

I. BÖLÜM. Sayı, insan nefsinde birliğin tekrarından kaynaklanan manevi hayaldir. İhvan-ı Safa (Saflık Kardeşleri)

I. BÖLÜM. Sayı, insan nefsinde birliğin tekrarından kaynaklanan manevi hayaldir. İhvan-ı Safa (Saflık Kardeşleri) I. BÖLÜM Sayı, insan nefsinde birliğin tekrarından kaynaklanan manevi hayaldir. İhvan-ı Safa (Saflık Kardeşleri) Marifet, bize yâr olmayan sevgiliyi kalbimizin içinde öldürmek! İşte en haklı, en masum,

Detaylı

Administrator tarafından yazıldı. Çarşamba, 27 Temmuz :46 - Son Güncelleme Cuma, 19 Ağustos :53

Administrator tarafından yazıldı. Çarşamba, 27 Temmuz :46 - Son Güncelleme Cuma, 19 Ağustos :53 Selim Çürükkaya / Yeni yazdığım kitaba bir isim arıyordum. Gece uyumadan önce düşünüyordum. Susmak kelimesi üzerinde yoğunlaşıyordum. Dalmışım Kendimi bir bahçede buldum. Hava sıcaktı; çiçekler açmış,

Detaylı

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe BARIŞ BIÇAKÇI 1966 da Adana da doğdu. Hüseyin Kıyar ve Yavuz Sarıalioğlu ile birlikte Ocak 1994 ve Ekim 1997 de iki şiir kitabı yayımladı. İletişim Yayınları nca

Detaylı

Doğum günün kutlu olsun Büyük Usta

Doğum günün kutlu olsun Büyük Usta Doğum günün kutlu olsun Büyük Usta Şubat 27, 2012-12:21:43 Başbakan Erdoğan'ı Esenboğa Havalimanı'nda, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı

Detaylı

Bir adam... Bel Plan Dış/Gün. Bir şehir... Geniş Açı. Ve insanlar... Geniş Açı

Bir adam... Bel Plan Dış/Gün. Bir şehir... Geniş Açı. Ve insanlar... Geniş Açı ...ZEDE Bir adam... Bel Plan (Görüntü adama doğru yaklaşıyor) Bir şehir... Geniş Açı Şehirde hayat akıyor... Ve insanlar... Geniş Açı Düşme görüntüsü Yüksek bir yerden düşme hissi, aşağıya doğru tilt...

Detaylı