BERNARDİN de SAİNT PİERRE
|
|
- Ilker Peker
- 8 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1
2 BERNARDİN de SAİNT PİERRE HİNTLİ KULÜBESİ (Chaumiere İndienne) Çeviren : ŞERİF HULÛSİ İstanbul
3 YAYLACIK MATBAASI İSTANBUL 1972
4 HİLMİ KİTABEVİ KLASİKLERİ No. 5 Bernardin de Saint - Pierre
5 BERNARDİN de SAİNT PİERRE'in (Krolonojik Hayatı) ( ) 19/Ocak/1737 Jacques Henri Bernardin de Saint Pierre Fransa'da Havre şehrinde doğmuştur. Henri'nin Dutailly ve Dominique isminde iki kardeşi, Catherine namında bir hemşiresi vardı : Ailesi arasında büyümüştür. Sonra bir rahip idaresinde Caen pansiyonunda azizlerin hayatını, dokuz yaşına basınca ROBİNSON CRU- SOE hikâyesini okumuştur Amcası kendisini Martinique adasına göndermiştir : Caen şehrinde Cizvitlerin kollejine devam etmiş, Cizvit yapılmak istenmiştir. O, sonra Rouen Kollejine devam etmiş matematikte birinci mükâfatı almıştır Teknik okula devam etmiştir.
6 6 HINTLI KULÜBESI Mart/1761 Bernardin de Saint Pierre Hesse memleketindeki muharebeye bir istihkâm subayı sıfatiyle iştirak etmiştir Senesi son ayı Paris'e dönmüştür. İstihkâmların vaziyetini tetkik etmek üzere Kral mühendisi olarak Malta Adası'na gitmiştir. Dönüşte şiddetli bir fırtınaya tutulmuştur : Hollanda, Almanya, Rusya ve Lehistan'a seyahat etmiştir. Mart/1768 Fransa Adasına gitmek üzere ayrılmıştır. Temmuz/1768 Fransa Adası'na gitmiştir. 9/Ekim/1770 Fransa Adası'ndan ayrılmıştır. Mayıs 1771 de Fransa'ya gelmiştir FRANSA ADASINA SEYA HAT eserini neşretmiştir. J.J.Russeau ile dost olmuştur TABİAT TETKİKİ eserini bastırmıştır Bütün dünyaca meşhur POL ve VİRJİNİ eseri neşrolunmuştur HİNTLİ KULÜBESİ kitabı kısılmıştır.
7 HINTLI KULÜBESI Bernardin de Saint Pierre nebatat bahçesi müdürlüğüne memur edilmiştir Matmazel Felicite Didot ile evlendi. İki çocuğu oldu. Adlarını Pol ve Virjini koydu Yüksek Öğretmen Okulu öğretmenliğine tayin edildi Enstitüye âza intihap edildi Karısı Felicite Didot öldü. Bernardin de Saint Pierre Paris'e gitti Yirmi yaşında bulunan Matmazel Desiree de Peleporc ile evlendi Pol ve Virjini eseri Büyük Kıt'ada resimli olarak basıldı. 21/Ocak/1814 Bernardin de Saint Pierre hayata gözlerini yumdu Aime Martin tarafından TA- BİATTE AHENK eseri nefis bir surette bastırıldı. Abdullah Tanrınınkulu
8
9 HİNTLİ KULÜBESİ Bundan otuz yıl kadar önce, Londrada bir İngiliz âlimleri derneği kuruldu. Bu derneği kurmaktan maksat, dünyanın bir çok yerlerine gidip, insanları aydınlatmak ve daha mutlu kılmak için, bütün ilimleri aydınlatacak bilgiler toplamaktı. Yine ayni milletten, tüccar, lord, piskopos, üniversitelilerden ve İngiltere Kral ailesinden kurulmuş bir dernek üyelerinden para toplayıp bu ilim derneğinin masraflarını üstüne alacak. Bu yardım derneğine Avrupa'nın kuzeyindeki birkaç hükümdar da katıldı. Alimler yirmi kişi kadardı. Londra krallık derneği bunların her birine halledecekleri soruları gösteren birer kitap verdi. Bu soruların sayısı üç bin beş yüzü buluyordu. Bu âlimlerin her birine verilen sorular birbirinden farklı ve gidecekleri memleketlere uygun ise de, hepsi birbirine bağlıydı. Öyle ki, biri aydınlanınca, ötekiler de aydınlanmış olacaktı. Meslekdaşlarının yardımı ile bu soruları kaleme almış olan Krallık Der-
10 10 HINTLI KULÜBESI neği başkanı bir güçlüğü halletmenin çoğu zaman başka bir güçlüğün, bunun da kendinden önceki bir güçlüğün aydınlanmasına bağlı olduğunu anlamıştı. Buysa işi hakikaten araştırılmasında, işi düşünüldüğünden çok daha ilerilere götürür. Nihayet, başkanın verilen talimatta kullandığı ifadeleri tekrarlayarak söyleyeyim, insanoğlunun bilgilerinin ilerlemesi adına bugüne kadar hiçbir milletin dikemediği yüce bir ansiklopedi anıtı olacaktı bu. Bu da ispat eder ki, diyordu başkan, yeryüzüne dağılmış olan hakikatleri bir araya getirebilmek için akademik kurullara ihtiyaç vardır. Bu gezginci âlimler, ellerindeki aydınlatacakları sorular kitabından başka, yolda rastladıkları en eski İncil nüshalarını ve her cinsten az bulunur elyazmalarını satın almak ya da bunların iyi kopyalarını elde etmek için hiç bir şeyi esirgememekle görevli idiler. Bunun için, yardım derneği üyeleri bunları yolları üstünde bulunan Büyük Britanya konsolosları, orta elçileri ve büyük elçilerine verilmek üzere salık verme mek-
11 HINTLI KULÜBESI 11 tupları elde etmişti. İşin en güzel tarafı her birinin eline Londranm en ünlü bankerleri tarafından imzalanmış birer poliçe vermişti. Bu âlimlerden, İbranice, Arapça ve Hindçe bilen en bilgini bütün sanatların ve ilimlerin beşiği olan doğu Hindistana karadan gönderilmişti. Bu ilim adamı önce Hollanda'ya uğradı; hem Amsterdam havrasını, hem de Dordreckt ruhanî meclisini ziyaret etti. Fransa'da Sorbonne'u ve Paris İlimler Akademisini gezdi. İtalyada birçok akademileri, müzeleri, genel kitaplıkları gördü, bu arada Floransa müzesini, Saint-Marc kitaplığını, Venedik ve Vatikan kitaplığını görmeden geçmedi. Romadayken, Pajoya yollanmadan, İspanya'ya uğrayıp ünlü Salamanka üniversitesini ziyaret edeyim mi, etmiyeyim mi, diye düşündü; ama, Engizisyondan korkup bir gemiye binerek Türkiye'nin yolunu tutmayı daha doğru buldu. İstanbul'a uğradı, rüşvet verdiği bir efendi Ayasofya camimin bütün kitaplarına birer birer bakmasına müsaade etti. Oradan, Mısıra geçti, Kiptiler ara-
12 12 HINTLI KULÜBESI sında yaşadı. Sonra, Lübnan dağındaki Marunilerin, Karmel dağının Keşişleri arasında bulundu. Oradan, Arabistan' daki Sana ya geçti. Sonra, İsfahan'a Kandekar'a, Delhi'ye, Agra'ya uğradı. Üç yıl süren bir yolculuktan sonra, nihayet Hindistan'ın Atina'sı sayılan, Ganj nehri kıyılarındaki Benares'e vardı; burada Brahmanlarla görüştü. Eski baskılar, orjinal kitaplar, nüshası az bulunur el yazmaları, kopyalar, eserlerden alınmış parçalar ve çıkarılmış notlar kolleksiyonu hiç kimsede bulunmıyacak kadar önemli hale gelmiş, sayıca çoğalmıştı. Bu kolleksiyonun dokuz bin beş yüz kırk libre ağırlığında doksan denk tuttuğunu söylemek yeter. Krallık derneğinin umduğundan fazlasını sağlamasının sevinci içinde, bu ilim adamı bu öylesine zengin bilgi yükü ile tam Londra'ya dönmek üzere gemiye bineceği sırada, aklına gelen bir düşünce ile büyük bir tasaya düştü. Yahudi Hahamları, Protestan rahipleri, Luther kilisesi vekilharçları, Katolik dini âlimleri, Paris Crusca, Arcades Akademileri ile İtalya'nın ünlü öbür yir-
13 HINTLI KULÜBESI 13 mi dört Akademisinin üyeleri, Yunan papazları, Türk mollaları, Ermeni bilginleri, Acem kadıları, Arap şeyhleri, eski Zerdüş mezhebinden olanlar, Hind hukukçuları ile görüştüğü halde Krallık Derneğinin üç bin beş yüz sorusundan hiçbirini aydınlatmadığını düşündü. Aksine, şüpheleri arttırmaktan başka bir yardımı olmamıştı. Bu sorular birbirine bağlı olduğundan, ünlü başkanının düşündüğünün aksine, birinin kalbindeki müphemlik ötekine müphemleştiriliyor, en aydın hakikatler büsbütün muamma haline geliyordu, hatta bu birbirinin zıddı engin karşılıklar ve yetkili kimselerin fikirleri labirenti içinde bu soruların hiç birini halletmek mümkün bile değildi. Soru kitabına bir göz gezcirince, değerli âlim bunu anlamıştı. Bu sorular arasında, İbranilerin din bilgisi üstüne halledilmesi gereken iki yüz soru vardı. Dört yüzseksen tanesi Yunan ve Roma kiliselerinin inançlarile, üç yüz on tanesi Brahmanlarm eski dinile, beş yüz sekizi Sanskrit dilile ya da kutsal dille, üçü Hind halkının bugünkü durumu ile, iki yüz onu İngilizlerin Doğu ticaretiyle, ye-
14 14 HINTLI KULÜBESI di yüz yirmi dokuzu Bombay adası yakınlarındaki Elefanta ve Salset adalarında bulunan eski anıtlarla, beşi dünyanın eskiliği ile, altı yüz doksanı ak amberin kaynağı ve hayvanların midelerinde görülen türlü bezoar taşlarının nitelikleri ile, biri suları altı ay doğuya altı ay batıya akan Hind Okyanusunun henüz incelenmemiş olan akışı ile, üç yüz doksan sekizi Ganj nehrinin kaynakları ve periodik taşmalarile ilgiliydi. Bu vesile ile, değerli âlime yolu üstünde bulunan Nil'in yüzyıllanberi Avrupa âlimlerini uğraştıran kaynakları ve taşmaları üstüne ne bilgi toplıyabilirse toplaması hatırlatılmıştı. Oysa, üstünde yeteri kadar görüşülmüş olan bu konuyu görevi dışında sayıyordu. Krallık Derneği tarafından sorulan soruların her birine, o beş ayrı kol şekli, yani üç bin beş yüz soruya on yedi bin beş yüz karşılık bulmuştu. On dokuz meslekdaşı da ayni şeyi yaparsa, Krallık Derneği, sağlam temellere dayanan hiçbir hakikata varmaksızın, üç yüz elli bin güçlüğe sahip olacaktır. Demek ki, bütün topladıkları, talimattaki deyimle, her meseleyi ortak bir
15 HINTLI KULÜBESI 15 merkezde toplamak şöyle dursun, aksine, birbirinden yaklaşmalarına imkân olmıyacak şekilde uzaklaştıracaktı. Bir başka düşünce âlimin tasasını daha da arttırdı; o da şu: Bu hararetli araştırmalarında o memleketinin bütün soğukkanlılığını ve kendine vergi nezaketi esirgemediyse de, tartıştığı derin bilgi âlimlerin çoğunu kendine kanlı bıçaklı düşman etmişti: «Şu doksan balyada hakikat yerine, yeni şüphe ve anlaşmazlık konuları getirdiğimi gören vatandaşlarımın rahatı kaçmıyacak mı?» diyordu. Şaşkınlık, kararsızlık ve can sıkıntısı içinde tam İngiltereye dönmek üzere gemiye bineceği sırada, Benares Brahmanları ona, Ganj'ın denize döküldüğü yere yakın olan Oniksa kıyılarındaki Yagrenaya da Jagerna tapınağının ünlü yüce Brahmanının Londra Krallık Derneği tarafından sorulan bütün soruları halledecek güçte tek insan olduğunu söylediler. Adını duymıyan kalmamış ünlü bir din âlimiydi bu: Hindistan'ın her yerinden ve Asya'nın bir çok Krallıklarından ona akıl danışmağa gelirlerdi.
16 16 HINTLI KULÜBESI Değerli İngiliz hemen Kalküta'ya doğru yola çıktı ve İngiliz Hindistan Kumpanyası müdürüne başvurdu. Müdür milletinin şerefini ve ilmin şanını düşünüp, ona Yagernaya götürmek üzere al ipekten sırma püsküllü tentesi olan ve iri yarı gürbüz iki taşıyıcı iki de taşıyıcı yedeği ile taşman bir tahtıravan verdi. Yanına kattığı iki hammaldan biri su, öteki de karlık taşıyacaktı. Biri çabuk götürecek, gündüz güneşte başına şemsiye tutan, gece meşale taşıyan da ayrı. Alimin ardından gelen yardımcılar arasında: bir odun yarıcı, iki aşçı, zahiri ve eşyaları taşıyan iki deve ile sürücüleri, bir yaya haberci, iki yanında giden Acem atlarına binmiş dört süvari, bir de İngiltere armalariyle sancağını taşıyan bir bayraktar vardı. Her gören âlimi Hindistan Kumpanyasının bir memuru sanırdı. Yalnız arada şu fark vardı: âlim hediye istemeğe gidecek yerde, kendisi hediye götürüyordu. Hindistan'da seçkin kimselerin karşısına eli boş çıkmak âdet olmadığından, kumpanya müdürü parası milletten çıkmak üzere, ona Brahmanların başına verilmek üzere bîr
17 HINTLI KULÜBESI 17 teleskopla bir Acem yer halısı, karısı için pahalı dibalar, çömezleri için boyun atkılığı, kırmızı, beyaz, sarı Çin atlasları vermişti. Hediyeler develere yüklenince, elinde Krallık Derneğinin kitabile, tahtırevana binip yola çıktı. Yolda giderken, Yagrena Brahmanları başına önce hangi soruyu soracağını düşünüyordu. Ganj nehrinin kaynakları ve taşımaları ile ilgili üç yüz yetmiş sorudan birini mi önce sorayım? Yoksa, Osean'ın periodik hareketlerini ve kaynaklarını keşfetmeğe yarıyacak Hind denizindeki altı ay doğuya, altı ay batıya doğru giden akıntılarla ilgili sorudan mı işe başlıyayım? Oysa, bu soru, Nil nehrinin kaynakları ve kabarmaları üstüne yüzyıllardanberi sorulan sorulardan çok daha fazla fiziği ilgilendirdiği halde, Avrupa âlimlerinin henüz dikkatini çekmemişti. Onun için değerli âlim Brahmana ya bunca tartışmalara sebep olan tufanın evrenselliği, ya da daha ileri giderek Herodotes'un söylediği gibi, Mısırlı rahiplerin geleneğine göre, güneşin batıdan doğuya, batacak şekilde hareket yönünü değiştirip değiştirmediği, ya da
18 18 HINTLI KULÜBESI Hindlilere göre milyonlarca yıl önce yaratılan dünyanın yaradılışı zamanı üstüne soru sormayı daha doğru buldu. Bazan, bir millet hangi hükümet şeklile en iyi idare edilir? Hattâ hiçbir yerde kanun haline getirilmemiş olan insan hakları üstüne ona akıl danışmayı daha iyi bulduğu oluyordu. Ama, bu sonuncu sorular kitabında yoktu. «Bununla beraber, diyordu âlim, bence, Hindli âlime, herşeyden önce, hakikat nasıl bulunuyor diye sormak yerinde olur. Bugüne kadar benim yaptığım gibi akılla bulunacaksa da, akıl bütün insanlara göre değişir. Eğer kitaplarda aranacaksa, onların da söyledikleri birbirini tutmuyor. Nihayet, hakikati insanlara söylesen, hakikati öğrendiler mi seninle bozuşuyorlar. İşte bizim yüce başkanın hiç aklına gelmiyen en birinci üç soru bu. Yagrena'lı Brahman bunları bana hallederse, bütün ilimlerin anahtarını elime geçirmiş olacağım. İşin güzel tarafı, herkesle tatlı tatlı geçineceğim.» Alim kendi kendine işte böyle düşünmüştü. On gün süren bir yolculuktan sonra, Bengale körfezinin kıyılarına var-
19 HINTLI KULÜBESI 19 dı. Yolda, akıl danıştıkları Hind bilginlerinin bazılarından edindikleri bilgi ile büyülenmiş birçok kimselere rastladı. On birinci gün, güneş doğarken deniz kıyısındaki ünlü Yagrena tapınağını gördü. Bu tapınak kızıl renkli yüksek duvarları ve galerilerde, kümbetleri ve beyaz mermerden küçük kulelerile denize hâkim gibiydi. Her biri bir Krallığa açılan her dem yeşil ağaçlı dokuz yolun ortasında yükseliyordu. Bu yolların her birindeki ağaç cinsleri başka başkaydı. Hind palmiyeleri, iri gövdeli meşeler, Hindistan cevizi, Hind kirezi, Hind hurması, Kâfuru ağaçları, Bambular Sandal ağaçları vardı ve bu yollardan Seylan'a Golkond'a, Arabistan'a, İran'a, Çin'e, Ava Krallığına, Siyam Kralığına ve Hind denizi adalarına gidiliyordu. Değerli ilim adamı tapmağı Ganj nehri ve denize döküldüğü yerdeki sihirli adalar boyundan giden iki yanı sıra bambu ağaçları yükselen yoldan geldi. Bu tapınak düz ovada yapıldığı halde, öyle yüksekti ki, âlim bunu sabah görmüşken ancak akşam yanma varabildi. Büyüklüğünü ve ihtişamını yakından görünce, sahilden hayran
20 20 HINTLI KULÜBESI kaldı. Tunçtan kapıları güneş ışınları ile parlıyor, bulutlar arasında kaybolan tepesine kartallar uçuşuyordu. Etrafı çepeçevre havuzdu, berrak sularında kümbetlerinin, galerilerinin ve kapılarının yankıları görülüyordu. Etrafında geniş avlular, büyük binalarla çevrili bahçeler vardı. Bu binalarda dinî törenleri idare eden Brahmanlar oturuyordu. Değerli âlimin adamları geldiğini haber vermek için koşuştular. Biraz sonra, bahçelerin birinden bir çok genç kız çıktı, davul çalıp şarkı söyliyerek, dans ederek onu karşılamağa geldi. Boyunlarında gerdanlık yerine çiçekten halkalar, bellerinde de kemer yerine yine çiçekten çelenkler vardı. Âlim bu kızların kokuları, şarkıları ve dansları ortasında tapınağın kapısına kadar ilerledi ve altın gümüş lâmbaların ışığında, dip tarafta Jagrena'nın heykelini gördü. Ehram şeklinde olan bu heykelin elleri ve ayakları yoktu; Jagrena, dünyayı kurtarayım diye götürürken elden ayaktan olmuştu. Bir takım günahkârlar önünde secdeye varmıştı. Bunlardan kimi bayramında kendini omuzlarından arabası-
21 HINTLI KULÜBESI 21 na astıracağına yüksek sesle and içiyordu. Korkunç adaklarını adayaraktan inliyen bu müteassıpları görünce, dehşete kapılmasına rağmen, değerli âlim tapınağa girmeğe hazırlandığı sırada, kapıda bekçilik eden ihtiyar bir Brahman onu durdurdu, ve ne sebeple buraya geldiğini sordu. Sebebi öğrenince, değerli âlime dedi ki: «Siz temiz olmadığınız için, tapınağın kurnalarında üç kere yıkanmadıkça. üstünüzdeki hayvan, özellikle Brahmaların taptıkları inek tüyünü nefret ettikleri domuz kılını çıkarmadıkça, ne Jagrena'nın, ne de büyük rahibin yanına çıkabilirsiniz.» Değerli âlim: «Öyleyse ne yapayım şimdi?» diye karşılık verdi. Brahmanların başına hediye olarak Ankara'nın tiftiğinin yününden dokunmuş bir halı ile, ipekten Çin kumaşları getirdim. Jagrena tapınağına, ya. da büyük rahibine sunulan her şey hediye olunca temiz demektir, dedi Brahman. Ama, elbiseleriniz için iş başkalaşır.» Onun için, değerli âlimin özellikle İngiliz yününden dokunmuş paltosunu, keçi derisinden yapılmış pabuçlarını ve kastordan şapka-
22 22 HINTLI KULÜBESI sını çıkarması gerekti. Sonra ihtiyar Brahman onu üç kere yıkayıp, sandal renginde pamukludan bir entari giydirdi, Brahmanlar başının dairesi önüne götürdü. Değerli âlim koltuğundaki krallık derneğinin kitabiyle içeriye girmek için davrandığı sırada, Brahman kitabın neyle kaplandığını sordu. «Sığır derisile» deyince âlim, Brahman buna kızdı: «Nasıl olur? dedi. Brahmanların ineğe taptıklarını size söylemedim mi? Brahmanlarm başının karşısına sığır derisi kaplı bir kitapla çıkmağa nasıl cesaret ediyorsunuz?» Alim güçlüğü yenmek için Brahmanın eline birkaç Hind parası, ya da altın sıkıştırmasaydı, temizlenmek için kendini Ganj nehrine atmak zorunda kalacaktı. Bunun üzerine, sorgular kitabını tahtıravana bıraktı, ama kendini avutmak için şunları içinden geçirdi: «Zaten Hindli din âlimine topu topu üç soru soracağım: Hakikatin nasıl araştırıldığını, nerede bulunacağını, hakikati insanlara söylemeli mi söylememeli mi? Bunları bana öğretirse, çok memnun olurum.»
23 HINTLI KULÜBESI 23 İhtiyar Brahman pamuklu entariler giymiş olan İngiliz âlimini sandal ağacından direklerle tutturulmuş geniş bir salondaki Jagrena baş rahibinin yanına yalınayak, başı açık soktu. Bu salonun inek tersi karışık alçı ile sıvalı yeşil duvarları öyle cilâlı, öyle parlaktı ki, insan bakınca kendini aynadaymış gibi görürdü. Tabana altı ayak uzunluğunda ve genişliğinde çok ince hasır döşenmişti. Salonun dip tarafında abanoz ağacından bir trabzanla çevrilmiş kerevet vardı, bu kerevetin üstünde Kızıl Hind kumaşlarından örülü bir kafes arkasında oturmuş ak sakallı, Brahmanların âdetince boynundan çarpraz olarak üç pamuk ipliği dolamış saygı değer Hint din bilginlerinin en büyüğü görünüyordu. Sarı bir halının üstüne bağdaş kurup oturmuştu, öyle tam bir hareketsizlik hali içindeydi ki, gözleri bile oynamıyordu. Çömezlerinden yanında duran bir kaçı ellerindeki tavus tüyünden yelpazelerle etrafında uçuşan sinekleri kovalıyorlardı. Öbür çömezleriyse, gümüş buhurdanlarda öd ağacı yakıyor, bir kısmı da hafif ve tatlı tatlı santur çalıyorlardı. Aralarında fa-
24 24 HINTLI KULÜBESI kirler, keşişler bulunan büyük bir çoğunluğu ise, salonun iki tarafına sıra sıra dizilmiş, kollarını göğsünde kavuşturup gözlerini yere dikmişti, derin bir sessizlik içindeydi. Değerli âlim önce din bilginleri başına doğru ilerleyip saygılarını bildirmek istedi. Ama, onu buraya getirmiş olan Brahman, büyük adamdan dokuz hasır mesafede durdurdu. Büyük Hind beyzadelerinin bundan öteye gidemediklerini, Racaların ya da Hind Hükümdarlarının ancak altı hasır mesafeye kadar ilerlediklerini, Moğolun oğlu prenslerin üç hasır mesafeye kadar yaklaştıklarını, saygı değer baş rahibin yanına kadar yaklaşıp, ayaklarını öpmek şerefinin yalnız Büyük Moğola bağışlandığını bildirdi. Bu sırada, bir çok Brahmanlar, âlimin adamları tarafından kapı önüne bırakılan teleskobu, Hind kumaşlarını, ipekli kumaşları, halıyı kerevetin yanına kadar getirdiler. İhtiyar Brahman bu eşyayı beğendiğini anlatmıyan bakışlarla bakınca, bunları alıp içerki dairelere götürdüler. Değerli İngiliz âlimi Hindçe güzel
25 HINTLI KULÜBESI 25 bir söyleve başlıyacağı sırada, klavuzu, büyük rahibin kendisine soru sormasını beklemesini tembih etti. Memleketin âdetine göre terzi gibi topukları üstüne çöküp oturmasını söyledi. Teşrifatın bu kadarına âlim kendi içinden mırıldanıyordu, ama hakikati aramak için kalkıp Hindistan'a kadar gelen insan, bulayım diye nelere katlanmaz? Âlim oturunca, müzik sesi kesildi; birkaç dakika kadar süren derin bir sessizlikten sonra, din bilginlerinin başı Jagrena'ya niçin geldiğini âlime sordurttu. Jagrena'nın büyük rahibi Hindçeyi oradakilerin bir kısmı tarafından iyice işitilecek gibi konuştuğu halde fakirin biri bu sözleri bir başkasına, bu da bir üçüncüsüne o üçüncü de âlime tekrarladı. İngiliz âlimi aynı dille karşılık verdi: «Brahmanlar başının büyük ününü duyup, hakikatin nasıl öğrenilebileceğini anlamak için Jagrena'ya ona akıl danışmağa gelmiştir.» Brahmanların ihtiyar baş rahibi, biraz toparlandıktan sonra: «hakikat ancak Brahmanlar vasıtasiyle öğrenilebilir»
26 26 HINTLI KULÜBESI diye karşılık verdi. O zaman, orada bulunanların hepsi baş rahibin verdiği karşılığa hayran kalarak, saygı ile eğildi. İngiliz âlimi hemen ikinci sorusunu sordu : «Hakikati nerde arayıp bulmalı?» Hindli din bilgininin karşılığı şu oldu: «Hakikat, bundan yüz yirmi bin yıl önce Sansikritçe yazılmış olup, ancak Brahmanlarca anlaşılan dört kitaptadır.» Bu sözler üzerine, salon alkışla çınladı. İngiliz âlimi, soğukkanlılığını toplıyarak, Jagrena'nın baş rahibine: «Madem ki Tanrı hakikati yalnız Brahmanlarca anlaşılabilen kitaplarda saklamış, öyleyse Tanrı hakikatin öğrenilmesini, Brahmanların var olduğundan haberi bile olmayan insanların çoğuna yasak etmiş, demektir. Eğer böyleyse, Tanrı âdil değildir.» Büyük rahip: «Brahman böyle olmasını istedi, diye aldırdı. Brahma'nın idaresine hiç karşı gelinemez..» Salondaki alkışlar büsbütün arttı.
27 HINTLI KULÜBESI 27 Alkış kesilince, İngiliz üçüncü sorusunu sordu : «Hakikati insanlara söylemeli mi?» «Hakikati herkesten gizlemek, çoğu zaman, ihtiyatlı bir hareket olur,» dedi ihtiyar baş rahip, ama Brahmanlara söylemek bir ödevdir.» Öfkelenen İngiliz âlimi: «Nasıl olur? dedi. Hakikat Brahmanlara söylenecek, onlarsa bunu hiç kimseye söylemiyecek! Brahmanlar pek âdil insanlar değilmiş, doğrusu». Bu sözler üzerine, salonda dehşetli bir karışıklık ve gürültü oldu. Tanrıya âdil değil denmesini herkes mırıldanmadan dinlemişti, ama bu sözler oradakilere söylenince iş değişti. Din bilginleri, fakirler, keşişler, Brahmanlar ve çömezleri hep bir ağızdan İngilize itiraza kalkışmışlardı. Ama, Jegrena'nın büyük rahibi ellerini çarparak gürültüyü kesti ve her söylediği gayet iyi işitilen bir sesle: «Brahmanlar, Avrupalı âlimlerle hiç tartışmaya girişmezler.» dedi. Bunun üzerine kalktı, salondakilerin alkışları arasında çekilip gitti. Hindli din adam-
28 28 HINTLI KULÜBESI larının âlime karşı mırıldanmaları o kadar artmıştı ki, Ganj nehri kıyılarında pek büyük itibarı olan İngilizlerden korkmasalar, belki ona kötülük edebilirlerdi. Salondan çıkarken, Klavuz İngiliz âlimine : «Mübarek babamız, âdet olduğu üzere, size şerbet kakula ve güzel kokular sunacaktı, ama onu kızdırdınız.» Boşuna bunca zahmete katlandığım için, asıl kızacak benim, dedi İngiliz. Baş rahibinizin sızlanmağa ne hakkı var? «Nasıl? Onunla tartışmağa mı kalkışıyorsunuz?» diye klavuzu aldırdı. Bilmezmisiniz ki, o Hindlilerin hâkimidir, söylediği sözlerin her birinden zekâ ışını fışkırır?» İngiliz âlimi pardesüsünü, pabuçlarını ve şapkasını alarak: «Bundan hiç şüphem yok.» dedi. Hava fırtınalıydı. Ortalık kararmıştı. Geceyi tapınağın odalarından birinde geçirmek istedi, ama Frenk olduğu için isteği kabul edilmedi. Tören kendisini çok susattığından içmek için su istedi. Testi ile su getirdiler. Ama, suyu içtik-
29 HINTLI KULÜBESI 29 ten sonra, testiyi kırdılar. İngiliz âlimi Frenk olduğundan, su içtiği testiyi mundar etmişti. Buna pek sinirlenen İngiliz, tapınağın merdivenlerinde secdeye varıp tapman adamlarını çağırdı ve tahtıravanına binip, gece karanlığında bulutlarla kaplı bir gök altında, deniz kıyısı boyunca, iki tarafında sıra sıra bambu ağaçları dizili yola daldı. Yolda giderken, kendi kendine şöyle diyordu : «Bir Hind atasözü, Hindistan'a her gelen Avrupalı sabırlı bir insan değilse, sabırlı, sabırlıysa, sabırsız olur çıkar, der. Ne kadar doğru. Ben de sabırsız bir adam oldum. Demek ki hakikatin nasıl bulunabileceğini, nerde aranması gerektiğini, insanlara söylenip söylenemiyeceğini öğrenemiyeceğim. İnsanoğu dünyanın her yerinde hatalara ve çekişmelere mahkûmsa, ben ne diye zahmet edip Hindistana kadar Brahmanlara akıl danışmağa gelmişim! Değerli âlim tahtıravanında bu düşüncelere daldığı sırada, Hindistan'da tayfun denilen bir kasırga koptu. Rüzgâr denizden esiyor, Ganj'ın sularını ka-
30 30 HINTLI KULÜBESI bartıp, denize döküldüğü yerdeki adalara çarpıp köpürüyordu. Kıyılardan kum sütunları, ormanlardan yaprak bulutları kaldırıyor, bunları birbirine karıştırıp nehir suları üstünde ve ovada sürükledikten sonra, havaya savuruyordu. Bazan da iki yanı Bambu ağaçları dizili yola dalıyor ve bu Hint kamışları ulu ağaçlar olduğu halde, bunları birer ot sapı gibi sallıyordu. Bu toz ve yaprak kasırgası içinde dalgalanıp uzayarak giden bu ağaçlıklı yolun bir tarafı bir sağa bir sola yerlere kadar eğilirken, öbür yanı da inildiyerek doğruluyordu. Bu ağaçların altında ezilmekten, ya da Ganj nehrinin kıyılara taşmış olan sularına gömülmekten korkan âlimin adamları tarlaların içine dalıp en yakın tepelere doğru seyirtmeğe başladılar. Bu sırada, gece karanlığı iyice bastırmıştı. Üç saattanberi zifirî karanlıkta nereye gittiklerini bilmeden yürüyorlardı. Ara sıra çakıp, bulutları yaran ve ufku aydınlatan bir şimşek sağ tarafta uzakta kalan Jagrena tapınağına, Ganj adalarını, kaynaşan denizi ve önlerinde yakındaki küçük bir vadi ile iki tepe arasındaki ormanı gös-
31 HINTLI KULÜBESI 31 teriyordu. Bu ormana sığınmak için koştular, o küçük vadinin başına geldikleri zaman gök kasvetli kasvetli gürlemeğe başlamıştı. Vadinin iki tarafı kayalıktı, her yerini çok iri gövdeli ihtiyar ağaçlar kaplamıştı. Fırtına korkunç kükremeleri ile bu ağaçların tepelerini eğdiriyorsa da, dev cüsseli gövdeleri vadiyi çeviren kayalar gibi hiç yerinden kımıldamıyordu. Bu eski zamandan kalma ormanın burası tam sığınılacak kuytu bir yerdi, ama içine girmek güçtü. Sınırını yılan gibi saran sazlar bu ağaçların diplerini kaplamış bir gövdeden bir gövdeye uzanan sarmaşıklar her yeri yapraktan kale duvarları gibi sarmıştı; aralarından tek tük yeşillik boşlukları görünüyordu, ama içine dalmak imkânsızdı. Bununla beraber, öncüler ellerindeki kılıçlarla küçük bir geçit açınca, bütün adamlar tahtıravanla birlikte ormana daldılar. Burada fırtınadan kurtulduklarını sanmışlardı, ama bardaktan boşanırcasma yağan bir yağmur her yeri sele verdi. Ne yapacaklarını şaşırdıkları bir sırada vadinin en dar yerinde, ağaçların altında bir ışık ve bir
32 32 HINTLI KULÜBESI kulübe gözlerine ilişti. Meşaleci meşalelerini tutuşturmak için kulübeye koştu. Ama, biraz sonra «Aman, buraya yaklaşmayın, biri var!» diye bağırdıktan sonra nefes nefese dönüp geldi. Âlimin yanındaki adamlar korkup, hemen onlar da: «Bir parya ha! bir parya ha!» diye bağırdılar. Paryayı vahşî bir hayvan sanan İngiliz hemen tabancasına davrandı. Meşalecisine: «Parya nedir?» diye sordu. «Parya, dini imam olmayan insandır,» dedi meşaleci. Öncülerin başı ise: «En aşağı tabakadan Hindli demektir, bir yerinize dokunursa, hemen öldürün, korkmayın, kimse bir şey demez, diye ekledi. Onun oturduğu yere girersek, dokuz ay tapınağa adımımızı atamayız. Temizlenmek için Ganj nehrinde dokuz kere yıkanmamız ve bütün vücudumuzu bir Brahmana bir o kadar defa inek sidiği ile yıkattırmamız gerekir.» Bütün Hintliler bağırıştılar : «Paryanın kulübesine dünyada giremeyiz.» İngiliz âlimi meşalecisine :
33 HINTLI KULÜBESI 33 «Vatandaşınızın parya, yani dinsiz imansız bir adam olduğunu nasıl anladınız?» diye sordu. Kulübesinin kapısını açınca, dedi meşaleci, onu karısı ve köpeği ile aynı hasırda yattığını gördüm, inek boynuzu ile karısına bir şey içiriyordu. Alimin yanındaki bütün adamlar: «Parya'nın kulübesine dünyada adımımızı atmayız!» diye tekrarladılar. İngiliz onlara: «Siz isterseniz kalın, dedi. Bu yağmurda sığınacak hazır bir yer bulmuşum. Hindistan'ın kastlarından bana ne!» Bu sözleri söyleyip, tahtıravanından atladı. Sorgu kitabı ile çantası koltuğunda, tabancalariyle piposu da bir elinde, tek başına kulübenin kapısı önüne gitti. Tam çalacağı sırada, pek tatlı yüzlü bir adam kendisine kapıyı açtı ve hemen çekilerek : «Efendim, ben sizi ağırlamağa lâyık olmıyan bir Paryayım, dedi. Ama, kulübemde barınmayı münasip görürseniz, bana pek şeref vermiş olursunuz.» «Kardeşim, dedi İngiliz, konuğu-
34 34 HINTLI KULÜBESI nuz olmayı seve seve kabul ediyorum.» Bu sırada, Parya bir elinde meşale, bir elinde içi Hindistan cevizi ve muz: dolu bir sepet, sırtında da bir yük kuru odun olduğu halde dışarıya çıktı ve biraz ilerde bir ağacın altında duran Hintlilere yaklaştı, dedi ki: «Madem ki kulübeme buyurmak şerefini bana bağışlamak istemiyorsunuz, öyle ise alın bu kabuklu meyvaları, kendinizi kirletmeden yiyebilirsiniz. Bu odunlarla da üstünüzü başınızı kurutur, vahşî hayvanlardan sakınmış olursunuz. Tanrı sizi korusun.» Hemen kulübesine döndü ve âlime: «Efendim, yine tekrar ediyorum, dedi. Ben bahtsız bir Parya'dan başka bir şey değilim. Ama, cildinizin renginden, elbiselerinizden Hintli olmadığınızı anlıyorum. Kulunuzun size sunacağı yiyeceklerden iğrenmiyeceğinizi umarım.» Bu sözleri söylerken, bir yandan da, yere serdiği bir hasırın üstüne Hint kirazları, Hint armutları, külde pişmiş patates, muz ızgarası, şekerli ve Hindistan cevizi sütü ile yapılmış bir kâse sütlâç
35 HINTLI KULÜBESI 35 koydu. Sonra, kendi hasırının üstüne, karısı ile, beşikte uyuyan çocuğunun yanına çekildi. «Ey Erdemli adam, dedi İngiliz, siz benden çok daha değerli bir insansınız. Çünkü, sizi alçak görenlere iyilik ediyorsunuz. Oturduğum hasıra gelmekle beni şereflendirmezseniz, beni kötü bir insan saydığınıza inanacağım ve dışarıda yağmurdan boğulacağımı ya da kaplanlar tarafından parçalanacağımı bile bile, kulübenizden çıkıp gideceğim.» Parya konuğunun hasırına gelip oturdu, ikisi de yemeğe başladılar. Bu sırada, âlim bu şiddetli fırtına ve yağmurda bir çatı altına sığınmanın sefasını sürüyordu. Kulübe sarsılacak gibi değildi. Vadinin en dar yerinde bulunduktan başka, bir çeşit incir ağacının altına dikilmişti; bu ağaç dallarının uçları yere dalıp köklendiğinden, asıl gövdeye destek hizmetini gören kemerler vücuda gelmişti. Bu ağacın yaprakları aralarından bir damla yağmur geçirmiyecek kadar sıktı. Dışarıda fırtına, gök gürültülerine karışarak kükrediği halde, çatının orta-
36 36 HINTLI KULÜBESI sından çıkan bacadan tüten duman dalgalanmıyor, lâmba ışığı hiç titremiyordu bile. Alim, Hintli ile karısının etrafındaki eşyanın sakinliğinden daha fazla olan sakinliğine hayrandı. Abanoz gibi kara ve parlak olan çocukları beşiğinde uyuyor; annesi bir yandan beşiği ayağı ile sallarken, bir yandan da çocuğuna bir cins kırmızı ve kara nohuttan gerdanlık yaparak oyalanıyordu. Baba kâh çocuğuna, kâh karısına sevgi dolu bakışlarla bakıyordu. Hasılı, köpek bile bu ortak mutluluğa katılmıştı. Bir kedi ile birlikte ocağın yanma uzanmış, arasıra gözlerini aralayıp, efendisine bakarak içini çekiyordu. İngiliz yemeğini bitirince, Parya piposunu yakması için ona kömür ateşi uzattı. Kendi piposunu da yakınca, karısına işaret etti. Kadın, onlar yerken su, içki, limon suyu ve çeker kamışı ile yaptığı punç'u büyük bir kırba içinde getirdi, iki fincan Hindistan cevizi südü ile hasırın üstüne koydu. Bir taraftan pipolarını tüttürüp, bir taraftan punçlarını içerlerken, âlim, Hintliye
edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları
RAPUNZEL Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş. Bir gün pncereden komşu evin bahçesindeki
DetaylıTürkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de
Detaylı"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."
Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir
DetaylıÇocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Cennet, Tanrı nın Harika Evi Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible
DetaylıCennet, Tanrı nın Harika Evi
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Cennet, Tanrı nın Harika Evi Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible
DetaylıKRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası
www.scriptural-truth.com KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı Azarya ve şarkının üç Yahudi duası Azarya dua {1:1} ve yangının ortasında yürüdüler öven Tanrı ve Tanrı nimet. {1:2}
DetaylıHafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK
Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını
Detaylıİnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for
DetaylıÇocuklar için Kutsal Kitap sunar. İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for
DetaylıO günlerde, bir kıyı kenti olan Hull'a gitmiştim. Orada bir. arkadaşıma rastladım. Babasının gemisi vardı. Gemi o gün
2. İLK YOLCULUĞUM 1 2. İLK YOLCULUĞUM O günlerde, bir kıyı kenti olan Hull'a gitmiştim. Orada bir arkadaşıma rastladım. Babasının gemisi vardı. Gemi o gün Londra'ya gitmek üzereydi. Arkadaşım kendisiyle
DetaylıÇocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İsa nın Doğuşu
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İsa nın Doğuşu Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot Uyarlayan: E. Frischbutter ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010
DetaylıO sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç
O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek
DetaylıÇocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: Bob Davies ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children
DetaylıTuğrul Tanyol. Beyaz at. Sönmüş kentleri dolaştım sessizlikte Boş meydanları, kirli sokakları Herkes kendi yankısının peşinde
Tuğrul Tanyol Beyaz at Sönmüş kentleri dolaştım sessizlikte Boş meydanları, kirli sokakları Herkes kendi yankısının peşinde Karanlık avlularda oturdum İçimde vahşi tamtamları inlerken ölümün Tüm putların
DetaylıÇocuklar için Kutsal Kitap sunar. İsa nın Doğuşu
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İsa nın Doğuşu Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot Uyarlayan: E. Frischbutter ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010
DetaylıTanrı Herşeyi Yarattığı Zaman
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: Bob Davies ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children
DetaylıİÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ KİTAP
İÇİNDEKİLER GİRİŞ Afrika ve Afrikalılar 13 BİRİNCİ KİTAP Bir Yuruba Efsanesi: Dünyanın Yaratılışı 23 Küçük Tanrı Obatala, Beş Parmaklı Beyaz Horoz ve Kara Kaplan 23 Kara Kaplan'la Beş Parmaklı Beyaz Horoz
DetaylıAnneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?
Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil
DetaylıSamed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar
Samed Behrengi Sevgi Masalı Çeviren: Songül Bakar Samed BEHRENGİ Azeri asıllı İranlı yazar Samed Behrengi, 1939 da Tebriz de doğdu. Öğretmen okullarında öğrenim gördükten sonra Tebriz Üniversitesi İngiliz
DetaylıAteş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular
Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular hazır olun düşüyoruz diyor. Düşüyoruz ama ben dâhil
DetaylıBirinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.
Marifetli Çocuk Üç kadın ellerinde sepetleriyle pazardan dönüyorlardı. Dinlenmek için yolun kenarındaki kanepeye oturdular. Çocukları hakkında sohbet etmeye başladılar. Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli
DetaylıZengin Adam, Fakir Adam
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Zengin Adam, Fakir Adam Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children
DetaylıBÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ
BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya
DetaylıALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?
ALTIN BALIK Bir zamanlar iki balıkçı varmış. Biri yaşlı, diğeriyse gençmiş. İki balıkçı avladıkları balıkları satarak geçinirlermiş. Bir gün yine denize açılmışlar. Ağı denize atıp beklemeye başlamışlar.
DetaylıTİLKİ İLE AYI Bir varmış bir yokmuş, Allah ın günü çokmuş. Zamanın birinde bir tilki ile bir ayı yaşarmış. Bir gün bunlar ormanda karşılaşmışlar ve ar
Bir varmış bir yokmuş, Allah ın günü çokmuş. Zamanın birinde bir tilki ile bir ayı yaşarmış. Bir gün bunlar ormanda karşılaşmışlar ve arkadaş olmuşlar. Birlikte gezip birlikte dolaşmaya başlamışlar. Yine
DetaylıÇocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Kral Davut (Bölüm 2)
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Kral Davut (Bölüm 2) Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2007 Bible for
DetaylıBİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR
ÖTÜKEN Ârif Nihat Asya BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR Şiirler: 1 BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR Servet Asya ya Armağanımdır. DESTAN O zaferler getiren atların Nalları altındanmış; Gidişleri akına, Gelişleri akındanmış.
Detaylıyeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde
otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktin soğuk geciktim kış geciktiniz kış mevsiminde uç, sınır, son, limit bulunuyor/bulunur
DetaylıBilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.
Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz
DetaylıKÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU
KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,
DetaylıÇocuklar için Kutsal Kitap sunar. Yunus ve Büyük Balık
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Yunus ve Büyük Balık Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Jonathan Hay Uyarlayan: Mary-Anne S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2011 Bible
DetaylıÇocuklar için Kutsal Kitap sunar. Şimşon, Tanrı nın Güçlü Adamı
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Şimşon, Tanrı nın Güçlü Adamı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org
DetaylıMÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.
Hiçbir müzisyen, bülbülün ötüşünden daha güzel bir şarkı söyleyemez. Bütün bu güzel şeyleri Allah yapar ve yaratır. Allah ın güzel isimlerinden biri de HAMÎD dir. HAMÎD, övülmeye, hamd edilmeye, şükür
DetaylıEşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)
Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var) Yazan: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen Ne varmış, ne çokmuş, gece karanlık, güneş yokmuş. Her kasabada kabadayı insanlar varmış.
Detaylı20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;
Mercanlar Sınıfından Merhaba; 20 Mart Vızıltı Bu hafta konumuz ormanlar idi. Orman nedir? Ormanların önemi ve faydaları nelerdir? Ormanları koruma konusunda üzerimize düşen görevler nelerdir? gibi sorular
DetaylıDENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?
DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER SERBEST ZAMAN YAPTIK? Çocuklara sporun önemi anlatıldı ve her sabah spor yaptırıldı. Çocuklar ilgi köşelerinde öğretmen rehberliğinde serbest oyun
DetaylıAsker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;
Yemek Temel, Almanya'dan gelen arkadaşı Dursun'u lokantaya götürür. Garsona: - Baa bi kuru fasulye, pilav, üstüne de et! der. Dursun: - Baa da aynısından... Ama üstüne etme!.. Ölçüm Bir asker herkesin
DetaylıΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:
ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΓΙΔΤΘΤΝΗ ΜΔΗ ΔΚΠΑΙΓΔΤΗ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ ΜΑΘΗΜΑ: ΣΟΤΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: A ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011
DetaylıÇocuklar için Kutsal Kitap sunar. İlk Kilisenin Doğuşu
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İlk Kilisenin Doğuşu Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2011 Bible
Detaylıİlyas çok kuvvetli şekilde meshedilmişti ve o gerçek anlamda ulusunu salladı. Fakat bir ruh Tanrı adamına karşı çıkabilir.
Ders 10 İlyas, Elişa ve Meshediliş İlyas bu sesi duyunca, cüppesiyle yüzünü örttü, çıkıp mağaranın girişinde durdu. O sırada bir ses, "Burada ne yapıyorsun, İlyas?" dedi. İlyas, "RAB'be, Her Şeye Egemen
DetaylıŞimşon, Tanrı nın Güçlü Adamı
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Şimşon, Tanrı nın Güçlü Adamı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org
DetaylıMALTEPE SİHİRLİ GEMİLER ANAOKULU MAYIS AYI BÜLTENİ 3 YAŞ
MALTEPE SİHİRLİ GEMİLER ANAOKULU MAYIS AYI BÜLTENİ 3 YAŞ MAYIS AYI PSİKOLOJİ BÜLTENİ ÇOCUKLARDA YARDIMSEVERLİK Çocuklar küçük yaşlarda özellikle 3 yaşına kadar oldukça benmerkezci ve kendilerine yönelik
DetaylıRoma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı
Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Antik Yerleşimler......................... 4 0.2 Roma - Bizans Dönemi Kalıntıları...............
Detaylı5. SINIF TÜRKÇE KELİME TÜRLERİ TESTİ. A) Ben ise yağmur yağmasını bekliyordum. Cümlesindeki isimlerin hepsi tekildir.
1- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bilgi yanlışlığı vardır? A) Ben ise yağmur yağmasını bekliyordum. Cümlesindeki isimlerin hepsi tekildir. B) İyi bir aşçıydı. Cümlesinde özel isim kullanılmıştır. C) Tavuklar
DetaylıGünler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin
Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin kökünden kahverengi, pırıl pırıl bir şerit uzanıyordu.
DetaylıAPOCRYPHA KRAL JAMES İNCİLİ 1611 SUSANNA. Susanna
www.scriptural-truth.com APOCRYPHA KRAL JAMES İNCİLİ 1611 SUSANNA Susanna Susanna tarihçesi [Daniel] Çünkü buna değil Daniel, başlangıcından dışında ayarlanması Bel anlatım ve ejderha olarak İbranice.
DetaylıAdım-Soyadım:... Oku ve renklendir.
Adım-Soyadım:... Oku ve renklendir. Gemiyle bir yolculuğa çıkmaya hazır mısın? O zaman geminin üzerindeki çiçeklerden 2 tanesini yeşile, bir tanesini pembe renge boyamalısın. Geminin pencereleri açık mavi
DetaylıGÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU
GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU 1. DIŞ. CADDE - GECE 1 FADE IN: Saat 22:30. 30 yaşında bir gazeteci olan Eren caddede araba sürmektedir. Bir süre sonra kırmızı ışıkta durur. Yan koltukta bulunan fotoğraf
DetaylıÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ
ADALET ve CESARET ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 24 3 Sertifika no: 14452 Uğurböceği
DetaylıÇiKOLATAYI KiM YiYECEK
ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK Geçen gün amcam bize koca bir kutu çikolata getirmişti. Kutudaki çikolataların her biri, değişik renklerde parlak çikolata kâğıtlarına sarılıydı. Mmmh, sarı kâğıtlılar muzluydu,
DetaylıÖZEL EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUEN GRUBU EKİM AYI BÜLTENİ
ÖZEL EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUEN GRUBU EKİM AYI BÜLTENİ 1 SONBAHAR VE YAPRAKLAR Sonbahar Mevsimin de gözlemlediğimiz hava olaylarını isimlendirdik. Sonbahar mevsimine ait giysileri ayırt ettik. Rüzgâr
Detaylıtellidetay.wordpress.com
Acele karar vermeyin Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama kral bile onu kıskanıyormuş. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, kral bu at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını
Detaylı1) O, bu işin. Yukarıdaki cümle aşağıdakilerden hangisi ile tamamlanırsa zor bir işi başarmak anlamına gelir?
1) O, bu işin Yukarıdaki cümle aşağıdakilerden hangisi ile tamamlanırsa zor bir işi başarmak anlamına gelir? 1. A. üstüne gider. 2. B. sonunu bilmiyor. 3. C. altından kalkar. 4. D. zor olduğunu anladı.
Detaylı2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni
2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI Hazırlayan İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni 1 Saçları hangisi tarar? o A) Bıçak o B) Tarak o C) Eldiven o D) Makas 2 Hangisi okul eşyası değil?
Detaylıİtalya nın Üç Büyüğü: Roma, Floransa, Venedik.
Şebnem GÜZELOĞLU 21302293 TURK 102-25 İtalya nın Üç Büyüğü: Roma, Floransa, Venedik. Dünya üzerindeki insanların hepsine Yapmayı en çok istediğin şey nedir? diye sorsak, muhtemelen çoğundan alacağımız
Detaylıdinkulturuahlakbilgisi.com BUDİZM Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com
BUDİZM Memduh ÇELMELİ BUDİZM Budizm, MÖ 6. yüzyılda Buda nın (asıl adı: Siddharta Gautama) görüşleri çerçevesinde oluşmuş bir dindir. Buda, ilhama kavuşmuş, aydınlanmış demektir. Hindistan da ortaya çıkmıştır.
DetaylıOKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Aşağıdaki şiiri okuyunuz. Soruları cevaplayınız. OKULUMUZ Her yerden daha güzel, Bizim için burası. Okul, sevgili okul, Neşe, bilgi yuvası. Güzel kitaplar burda, Birçok arkadaş burda, İnsan nasıl sevinmez,
DetaylıUzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer
Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü Henry Winker İllüstrasyonlar: Scott Garrett Çeviri: Bengü Ayfer 4 GİRİŞ Bu sendeki kitaplar Dyslexie adındaki yazı fontu kullanılarak tasarlandı. Kendi de bir disleksik
DetaylıDünyayı Değiştiren İnsanlar
Dünyayı Değiştiren İnsanlar MARIA MONTESSORI Hayatın en önemli dönemi üniversite çalışmaları değil, doğumdan altı yaşa kadar olan süredir. Çünkü bu, bir çocuğun gelecekte olacağı yetişkini inşa ettiği
DetaylıESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an
Ece Şenses 21001982 ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an oldu mu hiç? Louvre müzesi benim için tam olarak böyle oldu. Sadece benim
DetaylıT.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI
BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR 4-10 Nisan: Polis Haftası 7-13 Nisan: Dünya Sağlık Günü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 23 Nisan'ı içine alan hafta: Dünya Kitap Günü T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM
Detaylı1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır?
1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır? 1. A. Şehirde yaşıyanlar bazı kurallara uymak zorunda. 2. B. Suriye, Türkiye nin güney komşusudur. 3. C. Kırlarda benbeyaz papatyalar vardı.
DetaylıYIL DEDE'NİN DÖRT KIZI
Hafta Sonu Ev Çalışması YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Zaman adlı ölümsüz bir dev vardı. Bir gün Zaman, Yıl Dede'yi dört kızıyla birlikte yeryüzüne indirdi. Kızlar, yeryüzünü çok sevdiler. Hepsi bir yana dağılıp
DetaylıAĢağıdaki sözcüklerle tümceler kurunuz! 6
AĢağıdaki sözcüklerle tümceler kurunuz! 6 geldi bayramım Benim geldi Bütün çocukların bayramı Bu gün, Günü`dür Dünya Çocuklar Atatürk etti bize armağan Bu günü, Bayramı geldi Ulusal Egemenlik ve Çocuk
DetaylıŞiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan 2010 16:15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4075. 1 / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,
Çemberlitaş taki dedesinin konağında büyüyen şair, Amerikan ve Fransız kolejlerinde başladığı ilk ve lise öğrenimini Deniz Lisesi nde tamamladı. İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü nü 1924 te bitirince
DetaylıÇocuklar için Kutsal Kitap sunar. Ateş adamı
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Ateş adamı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: E. Frischbutter Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible for Children,
DetaylıBudist Leyko dan Müslüman Leyla ya
Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki
DetaylıSöylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.
Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece
DetaylıDENEYLERLE BÜYÜYORUZ
BU AY HANGİ KAVRAMLARI ÖĞRENECEĞİZ? Hızlı-Yavaş Ön-Arka Sağ- Sol BEYİN FIRTINASI YAPALIM Büyüdüğünde hangi mesleği seçeceksin ve nasıl bir yerde yaşayacaksın? Bir gemi olsaydın nerelere giderdin? Neler
DetaylıÇocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org
DetaylıBir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,
Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, elinde boş bir çuval, alanın ortasında öylece dikiliyordu.
DetaylıElişa, Mucizeler Adamı
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Elişa, Mucizeler Adamı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2007 Bible
DetaylıHazırlayan: Saide Nur Dikmen
Yayın no: 163 FEDAKÂRLIK VE DUYARLILIK ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 5523 09 1 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın
DetaylıProf.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı
Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı ABD nin Kansas Üniversitesinden matematikçi Prof.Dr. Jeffrey H. Lang, İslam a giriş hikâyesini yazmış olduğu Melekler Soruncaya Kadar [Even Angels Ask: A Journey
DetaylıHAGAY 1:1 1 HAGAY 1:6 HAGAY
HAGAY 1:1 1 HAGAY 1:6 HAGAY GİRİŞ Hagay Kitabı Rab'bin Peygamber Hagay aracılığıyla İ.Ö. 520 yılında ilettiği bildirileri içerir. İsrail halkı sürgünden dönüp Yeruşalim'e yerleşerek kendi evlerini kurmuşlardı.
DetaylıLesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5
Magozwe Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5 Kalabalık bir şehir olan Nairobi de, sıcak bir yuvası olmayan bir grup evsiz çocuk yaşıyormuş. Her gün onlar için yeni ve bilinmeyen bir
DetaylıParagraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir?
1) İnsanlar, dağlar gibi yerlerinden kımıldamayan cansızlar değildir. Arkadaşlar, tanışlar birbirlerinden ne kadar uzakta olursa olsun ve buluşmaları ne kadar güç olursa olsun, günün birinde bir araya
DetaylıÇocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Akıllı Kral Süleyman
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Akıllı Kral Süleyman Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2007 Bible for
DetaylıDört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda
Bir gün sormuşlar Ermişlerden birine: Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? Bakın göstereyim demiş Ermiş. Önce sevgiyi dilden gönle indirememiş olanları çağırarak onlara
Detaylı&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ
.... CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor
DetaylıCÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir.
CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE Fiil Cümlesi *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir. İnsan aklın sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye erişemez. Seçilmiş birkaç kitaptan güzel ne olabilir. İsim
DetaylıABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)
ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak) Enerji Tasarrufu Haftası (Ocak ayının ikinci haftası) GÜNE BAŞLAMA ETKİNLİKLERİ Oyun
DetaylıAHIRIN İÇİNDEKİ SARAY 300 Ispartalı filmini hatırladınız mı?
AHIRIN İÇİNDEKİ SARAY 300 Ispartalı filmini hatırladınız mı? Ve orada kötü kalpli olarak gösterilen Pers İmparatoru Darius u Diğer ismiyle Dara yı Tarih 300 lü yılları gösteriyor. Ama İsa henüz doğmamış.
DetaylıSeyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.
Yalan Söylemeyen Çocuk Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Annesi: Ey benim gözümün nûru ve gönlümün tâcı evladım, Abdülkâdir
DetaylıABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.
SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç
DetaylıÇocuklar için Kutsal Kitap sunar. Aldatıcı Yakup
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Aldatıcı Yakup Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot ve Lazarus Uyarlayan: M. Kerr ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org
DetaylıUmutla, harabelerde günlük turuna çıkmış olan bekçi Hilmi Efendi yi aramaya koyuldu. Turist kalabalığı Efes sokaklarına çoktan akmaya başlamıştı.
Düş Kırıklığı Karnı iyice acıkmıştı. Harabeler içinde bulunan bekçi kulübesinin ardındaki, begonvil, yasemin ve incir ağaçlarıyla çevrili alana doğru koştu. Leziz yemeğinin tadını uzaktan bile duyumsuyordu.
Detaylıkural tanımayan cafer Adı-Soyadı:...
ilkok Adı-Soyadı:... kural tanımayan cafer Cafer evden çıkmayı pek sevmeyen, gürültücü ve hareketli bir çocuktu. Annesini ve babasını sürekli üzüyordu. Kardeşi Elif ile durmadan kavga ediyorlardı. Elif'in
DetaylıGüzel Bir Bahar ve İstanbul
Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.
DetaylıPetrus ve Duanın Gücü
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Petrus ve Duanın Gücü Yazari: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Tercüme eden: Nurcan Duran Uyarlayan: Ruth Klassen Türkçe Havari Petrus, ba kalarına sa hakkında anlatmak
DetaylıCadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.
MASAL CADISI Masal Cadı sının canı sıkılıyordu. Ormandaki kulübesinde tek başına otururdu. Yıllardır insan yüzü görmemişti. Bu gidişle bütün yeteneklerim kaybolacak, diye düşünüyordu. Süpürgemle uçabileceğimi
Detaylızaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,
DetaylıSamuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org
DetaylıOkuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri
Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim Sohbetler *Tatilde neler yaptık? *Hava nedir? Hangi duyu organımızla hissederiz? *Tatildeyken hava nasıl değişimler oldu? *Müzik dendiğinde
DetaylıM. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller
yayın no: 117 PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN HİKMETLİ ÖYKÜLER Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi
Detaylı25. Aşağıdaki deyimlerle anlamca üçlü bir grup oluşturulduğunda hangisi dışta kalır? A) eli bol B) eli açık C) eli geniş D) eli kulağında
21. Hangi cümlede "mi" farklı anlamda kullanılmıştır? A) O bu resmi gördü mü? B) O buraya geldi mi bayram olur. C) Zil çaldı mı içeri girer. D) Yemeği pişirdi mi ocağı kapat. 22. "Boş boş oturmayı hiç
DetaylıGidyon un Küçük Ordusu
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Gidyon un Küçük Ordusu Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2007 Bible
DetaylıÇocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Güzel Kraliçe Ester
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Güzel Kraliçe Ester Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible
DetaylıÇocuklar için Kutsal Kitap sunar. Güzel Kraliçe Ester
Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Güzel Kraliçe Ester Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible
Detaylı(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı
2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı AÇIKLAMALAR 1. Soruların cevaplarını kitapçıkla birlikte verilecek optik forma işaretleyiniz. 2. Cevaplarınızı koyu siyah ve yumuşak bir kurşun kalemle
Detaylı