Özal ın kolu kırılınca hayat tercihi değişti

Transkript

1 Cumhurbaşkanlığına giden bir kader çizgisi Özal ın kolu kırılınca hayat tercihi değişti 22 Nisan 2015 Çarşamba Fiyatı 25 Kr Bahçeli den Sinanoğlu açıklaması MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaşamını yitiren Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nun her zaman hürmetle anılacağını bildirdi. HABERİ 12. SAYFADA Yemen e yeni savaş gemileri ABD donanmasının bir uçak gemisiyle füze güdümlü bir kruvazörü Yemen yakınlarındaki sulara gönderdiği bildirildi. Donanmadan yapılan açıklamada, USS Normandy adlı füze güdümlü kruvazörün eşlik ettiği USS Theodore Roosevelt uçak gemisinin pazar günü Arap Körfezi'ndeki üssünden Hürmüz Boğazı'nı geçerek Arap Denizi'ne girdiği belirtildi. Açıklamada, gemilerin, "Arap Denizi, Aden Körfezi, Bab'ül Mendep Boğazı ve Güney Kızıldeniz'de deniz güvenliği operasyonları yürütmekte olan ABD güçlerine katılacağı" kaydedildi. Ankara ya aşık bir aday: Nevzat Ceylan AK Parti Ankara 2. Bölge Milletvekili adayı Nevzat Ceylan, aşık olduğu şehre bir şeyler değil çok şeyler katmak için ilçe ilçe dolaşıyor. Dursun ERKILIÇ ın yazısı 12. SAYFADA Fehmi Koru Vardır bir bildiği 3. Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 11. Sayfada Hayrettin İvgin Kültürel Boyut 9. Sayfada M.Nuri Parmaksız Hayata ve Aşka dair 9. Sayfada Efsane Güzeldereli bu hafta farklı bir röportaja imza attı. 22. ölüm yıldönümünde rahmet ve minnetle andığımız 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile rüyasında röportaj yapan Güzeldereli, düne dair soruları kadar, Yaşasaydı güncel gelişmelere nasıl bakardı? sorusuna da cevap aradı bu sohbette. Kaynak bütçe Ermenilere, bir dostluk eli daha Başbakan Ahmet Davutoğlu, 1915 yılındaki tehcir sırasında hayatını kaybeden Osmanlı Ermenilerini saygıyla andığını, çocuklarının ve torunlarının acılarını paylaştığını ifade etti. Davutoğlu, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılış döneminde hayatını kaybeden Osmanlı Ermenilerine ilişkin yazılı açıklamada, Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında, asırlardır barış ve kardeşlik içinde bir arada yaşamış farklı etnik ve dini kökenden pek çok Osmanlı vatandaşının hafızalarda derin izler bırakan büyük acılar yaşadığını kaydetti. 12 DE Almanya, yanına bir soykırımcı ARIYOR! www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin "ekonomi" eksenli seçim vaatlerine ilişkin, "Kaynak bütçedir. Mesele, bütçede hangi harcamaya öncelik vereceksiniz. Eğer bunu yaparsanız, devleti iyi yönetirseniz, kaynak var. 12 yılda elde edilen kaynak 1 trilyon 869 milyar dolar, bundan daha büyük kaynak mı olur Türkiye Cumhuriyeti için?" dedi. Kılıçdaroğlu, "Bizim hedefimiz, tek başına iktidar olmaktır. Bu seçim bildirgesi, bir hükümet programıdır. Bunu bütün vatandaşların bilmesini isterim. Eğer size dokunan, hizmet eden bir devlet istiyorsanız, elinde sopa olmayan bir devlet istiyorsanız, bizi iktidar yapın" diye konuştu. HABERİ 12. SAYFADA Almanya Hükümet Sözcüsü Seibert, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına değinerek "yaşananların 20. yüzyıla iz bırakan etnik temizlik, tehcir ve soykırım örneklerinden olduğunu" iddia etti. HABERİ 12. SAYFADA ü dan takip edebilirsiniz Gazetemizi Gazetemizi ŞİMŞEK: BİZ APTAL MIYIZ? CHP'nin seçim vaatlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, gelir kaybı ve harcamalar dikkate alındığında CHP'nin seçim vaatlerinin maliyetin en az 149,5 milyar lira olduğunu belirtti. Şimşek, "Ya sayı saymasını bilmiyorlar ya da hiç ekonomi yönetmediler. Bu vaatlerin maliyetlerini çıkarttık için öngördüğümüz bütçe açığı 16 milyar lira. Gelir kaybı ve harcamalar dikkate alındığında bu vaatlerin en az maliyeti 149,5 milyar liradır" diye konuştu. Şimşek, "Biz de seçim kazanmak isteriz. Hatta Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğu kazanmak isteriz. Biz aptal mıyız, neden bunları uygulamaya koymuyoruz" dedi. /yedigun.gazetesi Örnek: Çocukluğunuzda mühendis olmayı ya da bir gün bu ülkenin başbakanı ve hatta cumhurbaşkanı olmayı hayal eder miydiniz? sorusunun cevabı: Çocukluğumun bir döneminde hep pilot olmayı hayal etmiştim. Ancak bir gün talihsiz bir kaza yaşadım. Silifke'ye taşındıktan sonra, eşeğin üzerinden düşerek kolumu sakatladım ve kollarımdan biri diğerine göre daha kısa kaldı. Bu durumda da pilot olma isteğinden zorunlu olarak vazgeçtim. Ayrıca çok istediğim halde Gerisi ve dahası Efsane Güzeldereli nin röportajında 13. SAYFADA Erkek kardeşimin sünnet töreni. Zarf gider mazruf kalır sözü bu masada söylendi. Merhum Özal Cumhurbaşkanı, Mesut Yılmaz Başbakandı. Törene Berna Yılmaz hanım da katılmıştı. Akdeniz, göçmen MEZARLIĞI oldu! Akdeniz, son yıllarda Avrupa'ya ulaşmak isterken tekne facialarında hayatını kaybeden göçmenlerin sayısında yaşanan hızlı artışla adeta büyük bir mezarlığa dönüştü. HABERİ 12. SAYFADA 30 kaçak son anda kurtarıldı Bodrum'da, Sahil Güvenlik ekipleri, teknesiyle kaybolduğu iddia edilen bir kişiyi aradıkları sırada, Suriye uyruklu 30 kaçağı yakaladı. Kaçaklar, su almaya başlayan ve batmak üzere olan bottan son anda kurtarıldı. Kurtarma işlemi, Alo 158 Sahil Güvenlik Hattı'nı arayan bir kişinin ihbarda bulunmasıyla başladı. Turgutreis Sahil Güvenlik 11 Nolu Bot ekipleri, Turgutreis Mahallesi'nden çıkarak Bodrum açıklarında arama çalışması başlattı ve 30 kaçak karaya çıkarıldı.

2 2 SINEMA TV / MAGAZIN 22 Nisan 2015 Çarşamba İran sinema sektörü dışa açılmak istiyor TAHRAN - Festival Başkanı Alirıza Rızadad, Tahran'daki Sinema Müzesi'nde düzenlenen basın toplantısında, 32 yılın ardından bu yıl ilk defa yerli ve yabancı film bölümleri ayrı düzenlenen festival hakkında bilgi verdi. Festivalin bu yıl "yarışma", "yarışma dışı" ve "Francesco Rosi eserlerine bakış" olarak üç ana bölüme ayrıldığını bildiren Rızadad, yarışma bölümünün ise "Dünya Sineması" ve "Doğu Tasviri" olmak üzere ikiye ayrıldığını, iki bölümde 11 yabancı, 3 İran yapımı sinema filminin yarışacağını söyledi. Rızadad, yedi gün sürecek festivalde 300'e yakın film, belgesel ve kısa film gösterimi yapılacağını belirtti. Başkent Tahran'daki Mellat Sineması, Azadi Sineması, Sanatçı Evi ve Sinema Müzesi'nde gerçekleştirilecek festivalin yarışma dışı bölümünde ise belgesel ve kısa film gösterimleri ile dünya sinemasından yeni filmler sanatseverlerle buluşacak. Festivalin dünya sineması bölümünün jüri üyeleri arasında Türkiye'den yönetmen Semih Kaplanoğlu, Hong Kong'dan Ann Hui, Fransa'dan Pierre-Henry Deleau, Avustralya'dan Rolf de Heer, Rusya'dan Igor Lysenko, İran'dan ise yönetmen Rıza Mirkerimi ile oyuncu Niki Kerimi yer alıyor. Festivalde ayrıca İranlı yönetmen Mecid Mecidi'nin Hazreti Muhammed'in hayatını konu alan "Muhammed (s.a.v)" filminin yabancı konuklara özel gösteriminin olacağı belirtildi. Festivalin yenilikleri arasında ülke sinemalarının tanıtımlarının yapılacağı bir bölüm bulunacağını ifade eden Rızadad, bu yıl Türkiye ve Çin sinemasının ele alınacağını anlattı. Türkiye sinemasını seçmelerindeki ana faktörün, İran sinemasıyla arasındaki derin kültürel bağlar olduğunu dile getiren Rızadad, şunları belirtti: "İlk olarak Türkiye ve Çin'i seçmemizin nedenleri var elbette. Türkiye ve Çin sineması son yirmi yılda hem ekonomik hem kültürel anlamda dikkate değer başarılar elde etti. Bu başarılar İranlı yönetmenler için önemli. Bunca yıl ortak film üretiminden bahsettik durduk. Bu yıl Türkiye ve Çin sinemalarıyla başladığımız bu bölümün ana hedeflerinden biri de tanışıklığı sağlamak ve ortak üretim hedefi doğrultusunda somut adımlar atmak. Türkiye ile ortak yapımlara imza atmak için gerekli kapasitenin bulunduğunu inandıklarını söyleyen Rızadad, Türkiye sinemasına bakış bölümünde 5 ayrı panel düzenleneceğini bildirdi. Bölge ülkeleriyle olan kültürel ortaklıkların müşterek yapımlar meydana getirmesi gerektiğini aktaran Rızadad, "Ortak yapımlara yöneliyoruz. Bunun için Rusya, Suriye, Kazakistan, Tacikistan, Gürcistan, Afganistan, Pakistan, Irak ve Mısır'ın sinema sektörünün önde gelenlerini davet ettik. Görüşmeler yaparak ortak üretimin önündeki bürokrasiyi ortadan kaldırmayı hedefliyoruz" diye konuştu. Festival için İran sineması ve sektörü tanıtan ayrıntılı kitaplar hazırladıklarını ifade eden Rızadad, "Farkında olarak ya da olmadan etrafımızda aslında bugün anlam ifade etmeyen ihtimaller yüzünden ördüğümüz duvarları aşmanın zamanı. Bu duvarların ardında muhataplarımızı bulabiliriz. Ancak o zaman kültürel kimlik, ahlak, aile ve adalet konularını işleyen kendine özgü orijinal bir festivalimiz olur" değerlendirmesinde bulundu. Rızadad, bu hedef doğrultusunda farklı ülkelerden davet edilen 18 yabancı yapımcıya İran'daki film platolarının tanıtılacağını belirtti. Uluslararası Fecr Film Festivali 25 Nisan-5 Mayıs arasında Tahran'da gerçekleştirilecek. Festivalin yerli filmler bölümü 1-11 Şubat'ta düzenlenmişti. (AA) Gözünü oscara dikti İSTANBUL - İki Altın Portakal ödüllü Nesrin Cevadzade, dizi oyuncusu olarak değil sinema oyuncusu olarak anılmayı tercih ettiğini söyledi. Ünlü oyuncu, Televizyonda da yer alıyorum ama en başından beri yapmak istediğim asıl şey sinema diye konuştu. Yurtiçi ve yurtdışında katıldığı film festivallerinden ödüllerle dönen Cevadzade, şakayla karışık gözünü Oscar a diktiğini söyleyerek, Bana Oscar ı versinler artık dedi. Vizyona yeni girecek filmler "Hayvan Düşü" Jonas Alexander Arnby'nin yönettiği ve Lars Mikkelsen, Sonia Suhl, Sonja Richter ile Jakob Oftebro'in oynadığı "Hayvan Düşü", metaforik anlatıma sahip bir korku filmi olarak izleyicilerle buluşacak. Danimarkalı yönetmen Arnby'nin ilk uzun metrajlı filminin konusu şöyle: "Marie, Danimarka'da küçük bir balıkçı kasabasında yatalak annesi ve onlara bakan babasıyla yaşıyor. Büyüdükçe küçük kasabanın cinsiyetçi ve kısıtlayıcı ahlakına daha fazla maruz kalıyor. Çekici, sağlıklı ve özgür ruhlu kızın büyüme sancılarının ürkütücü bir fiziksel şekil almaya başlamasıyla zaman içinde Marie kurt kimliğini kucaklıyor." "Rosewater" Jon Stewart'ın yönettiği filmde Gael Garcia Bernal, Haluk Bilginer, Dimitri Leonidas ile Shohreh Aghdashloo oynuyor. Amerika'da sevilen "The Daily Show" adlı programı sunan John Stewart'ın ilk yönetmenlik denemesi olan film, İran asıllı İngiliz gazeteci Maziar Bahari'nin İran ordusu tarafından casusluk yaptığı gerekçesiyle hapse atılmasının hikayesini konu alıyor. Bahari'nin 2009 yılında BBC muhabiri olarak gittiği İran'da rehin alınıp tutsak edilmesi üzerine yazdığı ve burada 100 gün boyunca yaşadıklarını ele aldığı kitaptan beyazperdeye uyarlanan filmde, Haluk Bilginer, Bahari'nin babası "Baba Akbar" rolünde izleyicinin karşısına çıkıyor. "Piramitin Laneti" Gregory Levasseur'un yönettiği filmin oyuncu kadrosunda, Ashley Hinshaw, James Buckley, Denis O'Hare ve Daniel Amerman yer alıyor. Korku türündeki filmin konusu şöyle: "Bir grup Amerikalı arkeolog, çölde kayıp bir piramit keşfeder ancak bu onlara çok pahalıya patlamak üzeredir. Gömülü sırları açığa çıkardıkça sadece kilitli kalmadıklarını, aynı zamanda av olduklarını fark ederler. Araştırma için kararlı olduklarından piramidin içine doğru yol alırlar. Bulacakları şeyler onları kırılma noktasında tehlikeli bir sınava tabi tutacaktır." 05:23 İstiklal Marşı ve Günün Program Akışı 05:25 Sarayın Doktoru 06:30 1'de Sabah 09:00 1'de Bugün 09:15 Avrupa Avrupa 11:00 İyi Fikir 12:45 Böyle Bitmesin 14:30 Beni Böyle Sev 16:35 1'de Bugün 16:50 Zengin Kız Fakir Oğlan 19:00 Ana Haber Bülteni 19:45 Spor 19:50 Hava Durumu 19:55 Diriliş Ertuğrul 23:00 Yedikule Hayat Yokuşu 01:05 Beni Böyle Sev 03:05 1'de Bugün 03:20 Dizi Klip 03:30 Zengin Kız Fakir Oğlan 07:00 Kahvaltı Haberleri 10:00 Müge Anlı İle Tatlı Sert 13:00 Kızlar ve Anneleri 15:00 Alemin Kıralı 16:00 Zahide ile Yetiş Hayata 18:55 Atv Ana Haber 20:00 Kara Para Aşk 23:40 Kim Milyoner Olmak İster? 00:55 Bitmeyen Şarkı 02:20 Aşk ve Ceza 03:50 Beyaz Gelincik 07:00 HER SABAH 08:45 2.SAYFA 10:40 DİLARA KOÇAK İLE İYİ YAŞAM 12:30 ERKAN AKKUŞ İLE ÖĞLE HABERLERİ 12:50 DERYA'NIN DÜNYASI 15:00 DUDAKTAN KALBE 17:00 İKİNCİ BAHAR 18:15 EKİN OLCAYTO İLE ANA HABER 19:30 SPOR BÜLTENİ 19:50 YABANCI SİNEMA 21:46 YABANCI SİNEMA SUİKAST OYUNLARI 23:10 BUNU KONUŞALIM YAŞAM-CANLI 00:00 YABANCI SİNEMA TEKRAR 01:30 YABANCI SİNEMA TEKRAR 06:00 Dila Hanım 07:00 Aşkın Bedeli 07:45 Deniz Yıldızı 09:00 Beni Affet 10:00 Melek 12:00 En Güzel Bölüm 12:30 Aşkın Bedeli 14:30 Benim Kuaförüm 16:00 En Güzel Bölüm 16:30 Beni Affet 18:30 Star Haber 19:15 Deniz Yıldızı 20:30 Güzel Köylü 23:30 Aşktan Kaçılmaz 07:30 Aile Doktoru (Yeni) 08:45 Magazin 8 09:00 Aramızda Kalmasın 11:45 Sekizde 8 12:30 Ütopya Panorama 13:45 Ver Fırına (Yeni Bölüm) 15:30 Bu Tarz Benim (Yeni) 18:30 Ütopya 20:00 O Ses Türkiye Düelo 23:15 3 Adam 01:15 Bu Tarz Benim 04:45 Ver Fırına 06:00 Geniş Aile 06:45 Günaydın 09:30 Alın 11:00 Aşk-ı Memnu 12:30 Gün Arası 13:00 Ben Bilmem Eşim Bilir 15:45 Evim Şahane 17:15 Arka Sokaklar 18:40 Baba Haber Bülteni 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Hayat Yolunda 23:15 Yerli Dizi 01:30 Abbas Güçlü ile Genç Bakış 19:55 DİRİLİŞ ERTUĞRUL 13. Yüzyıl Dünya yeni kudretini arıyordu. Ve Anadolu, emperyallerin kavgaya tutuştuğu bir diyardı de Türklerin girdiği bu topraklara şimdi, Haçlılar ve Moğollar da ortak olmak istiyordu. Akdeniz, Karadeniz, Balkanlar, Kafkasya ve Mezopotamya yeni sahibini arıyordu. İşte bu yangın yerinde, bizim hikayemizin kahramanı Ertuğrul da, 400 çadırlık obasına bir yurt arıyordu. Yıllardır yersiz ve yurtsuz kalan Kayılar, Ertuğrul dan acılarına, çilelerine ve yolculuklarına son verecek. Orjinal İsmi: Assassination Games Yönetmen:Ernier Barbarash Oyuncular:Jean Claude Van Damme, Scott Adkins, Ivan Kaye Yapım Yılı:2011 Tür:Aksiyon/Macera Vincent Brazil ve Roland Flint, dünyadaki en iyi iki, suikastçıdır. Ancak, birbirlerinden haberleri yoktur. Flint usta bir keskin nişancı iken, Brazil, ise bir bıçak kadar tehlikelidir. Bu iki rakip suikastçı, DEA tarafından desteklenen bir uyuşturucu kartelinin başını aşağı çekmek için ittifak kurmak zorunda kalacaktır. 21:45 SUİKAST OYUNLARI Konu: Gül'ün yaptığı plan sonucunda Kaan, Kamuran'la evlenmekten vazgeçtiğini açıklar. Kaan, Gül ve Cemal'in aralarının açıldığını ve ayrılmak üzere olduklarını düşünmektedir. Amacı Kamuran'la sözü atarak tekrar Gül'le barışmaktır. Bununla ilgili Gül'le tekrar yakınlaşmak için ona küçük süprizler hazırlar. Gül ise bu küçük süprizleri Cemal'in yaptığını düşünür. Ancak sonuçta bunları yapanın Kaan olduğu anlaşılınca Cemal olaya el atar ve Kaan'la kavga eder. Bu kavga neticesinde Kamuran'ın küpe olayının tamamen bir yanlış anlaşılma olduğu öğrenilir ve Kaan yaptığı hatayı düzeltmek için tekrar Kamuran'la sözlenecektir. Ancak Kaan ve Kamuran barışma aşamasında gizli bir anlaşma yaparlar. 20:30 GÜZEL KÖYLÜ

3 bölge haberleri 22 Nisan 2015 Çarşamba 3 KURAN-I KERİM İ en güzel o okudu Hafız Ferruh Muştuer, Kuveyt'te düzenlenen "Uluslararası Kuran-ı Kerim'i Güzel Okuma Yarışması"nın tilavet dalında birinci oldu. İSTANBUL - İEminönü Yeni Cami'nin imam hatipliğini de yapan Muştuer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hafızlığa başladığı 11 yaşından beri Kuran merkezli bir hayat anlayışını benimsediğini söyledi. Kuran okuma konusunda sesin Allah'ın bir lütfü olduğunu belirten Muştuer, şöyle konuştu: "Aldığımız eğitimlerle daha önceki yıllarda almış olduğumuz derecelerin akabinde Kuveyt'te bu yıl yapılan yarışmaya Diyanet İşleri Başkanlığı bizi uygun gördü. İlk anda heyecanlandık ama büyük bir şerefle Rabbimizin de lütfu ve rızasıyla orada yarışmaya girdik. Yaklaşık 70 ülke vardı. Yarışma 3 dalda yapıldı. Biz tilavet dalında yarıştık. Jüri de bizi birinciliğe uygun gördü ve böylelikle birinciliği ülkemize getirmiş olduk." Muştuer, imam hatip yıllarında da Kuran okumada çeşitli dereceler aldığını söyledi. Çalışmalarına, Bilim ve İnsan Vakfı'na bağlı Elmalılı Hamdi Yazır Kuran Akademisi'nde devam ettiğini belirten Muştuer, şunları anlattı: "Güzel selatin cami dediğimiz Yeni Cami'de görev yapıyorum. Turistlerin gezmek için çıkış noktasıdır burası. Dolayısıyla turistler çok yoğun olarak camimize geliyorlar. Çok büyük dikkatle namazı takip ederler. Okunan Kuran'ı takip ederler. Oradaki rehberlerimiz eşliğinde Kuran ayetlerini anlamaya çalışırlar. Turistlerin bu ortamdan etkilenmemeleri mümkün değil. Tabii ki Kuran'dan çok fazlasıyla etkileniyorlar. Kur'an zaten başlı başına bir etki, Cenab-ı Hak kalplere nüfuz etmesi için Kuran'ı en güzel biçimde inzal buyurmuş. Kuran, kendi okunuş usulüyle sitiliyle ses tonlarıyla güzel makamlarla okunabilen tek kitaptır. Bu da Kuran'ın bir mucizesidir. Dolayısıyla okunduğu andan itibaren kalplere Bölgeleri birbirine bağlayan tüneller açılıyor KAHRAMANMARAŞ - Kahramanmaraş'ta yapımına 2 yıl önce başlanan ve Karadeniz ile İç Anadolu'yu Akdeniz'e bağlayacak 9 kilometre uzunluğundaki 3 tünelde çalışmalar tamamlanma aşamasına geldi. Temeli, Eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım tarafından atılan 3 tünel ve otoban standardındaki 19 kilometrelik karayolundaki çalışmalarda son kontroller yapılıyor. Hizmete açıldığında Karadeniz ve İç Anadolu'yu Akdeniz'e bağlayacak 9 kilometre Öğretmenler e-imzaya geçiyor ANKARA - Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Bilal Tırnakçı, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi (TEOG) sınavlarını sanal ortamda yapabilecek alt yapı ve donanıma sahip olduklarını belirterek, "TEOG'la ilgili belirlediğimiz bir takvim yok ama şu anda biz hazırız. Onun mikro uygulamalarını yaptık" dedi. MEB Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğince Sakıp Sabancı Basın Merkezi'nde düzenlenen "Basın Merkezi Toplantıları"na katılan Tırnakçı, bakanlık bünyesinde yürütülen bilgi işlem faaliyetlerine ilişkin sunum yaptı. Tırnakçı, Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığının sahip olduğu varlıkların korunması ve uygun biçimde yönetilmesi için TS-ISO/IEC standardının uygulandığını bildirdi. E-sınav uygulamasına ilişkin bilgileri veren Tırnakçı, Ankara'da pilot olarak 2010'dan beri uygulanan motorlu taşıt sürücü adaylarına yönelik e-sınavların, yakında Eskişehir'de de yapılacağını açıkladı. Bu çalışmanın ileride yapılacak e-sınav uygulamaları ile ilgili bir alt çalışma olduğunu belirten Tırnakçı, "Şu ana kadar yapılan binlerce sınavdan sadece iki tane teknik sorun nedeniyle hata çıktı. E-sınav çok başarılı bir uygulama. Geniş bir soru havuzumuz var. Dışarıdan sızmalara karşı güvenlik üst düzeyde" bilgisini paylaştı. E-sınav uygulamasını ileride TEOG ve diğer sınavlarda da uygulamayı düşündüklerini bildiren Tırnakçı, nüfuz eder, imanı olmayan insanlar dahi etkilenir." Bilim ve İnsan Vakfı bünyesinde hizmet veren Elmalılı Hamdi Yazır Kuran Akademisi yöneticisi Fatih Çollak da Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden emekli olduğunu ve şu an 29 Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi olarak görev yaptığını söyledi. Özel Kuran çalışmalarının yaklaşık 30 yıllık geçmişi bulunduğunu ancak akademide 6 yıldır çalıştıklarını aktaran Çollak, şunları kaydetti: uzunluğundaki 3 tünel yaklaşık 2 yılda tamamlandı. Yaklaşık 260 milyon liraya malolması beklenen projenin tamamlanmasıyla Kahramanmaraş- Göksun arasındaki ulaşım yaklaşık 40 dakikaya inecek. AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kahramanmaraş-Göksun arasındaki 3 tünel ve 19 kilometrelik karayolunun bölgenin önemli projelerinden biri olduğunu söyledi. "TEOG'la ilgili belirlediğimiz bir takvim yok ama şu anda biz hazırız. Onun mikro uygulamalarını yaptık" dedi. Tırnakçı, TEOG sınavlarını sanal ortamda yapabilecek alt yapı ve donanıma sahip olduklarını belirterek, "Bunun için Bakanlık önce karar alacak, Ölçme Değerlendirme Genel Müdürlüğü bizden talepte bulunacak. Biz bu alanda mikro uygulamalar yaptık. Bunun için tabletlerin dağıtılması ve tüm okulların internet alt yapısına sahip olması gerekiyor. Yoksa çocuğun sınav kağıdını işaretlemesiyle bizim ekranlarımızı işaretlemesi anlamında bir fark yok. Ayrıca sınav sonuçlarının hızlı geri dönüşü anlamında artıdayız. Anında sonuç verebiliyoruz. Şimdi bir ay bekleniyorsa o zaman iki günde verebiliriz. MEB, e-sınav konusunda teknik olarak her türlü donanıma sahip ancak TEOG'un elektronik sınav şeklinde yapılması için şartların oluşması gerekiyor" değerlendirmesini yaptı. (AA) "Bizim eğitimimiz üst düzey bir Kuran eğitimidir. Yani Kuran kursu değil. Burada yetişmiş yaklaşık 30 asistan hocamızla binden fazla öğrenciye yıl boyunca Kuran dersi veriyoruz. Derslerimiz bütünüyle internetten de yayınlanmaktadır. Güzel Kuran okuma, Allah'ın insana verdiği bir yetenektir. Ferruh Muştuer burada hem hocalık yapıyor hem de öğreniyor. İyi bir yetenek. Ülkemizi ve akademimizi çok güzel temsil etti. İnşallah bundan böyle de Ferruh gibi değerler yetişecektir." (AA) Eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan'ın destekleriyle eksiklikleri giderilen 3 tüneli 26 Mayıs'ta açmayı planladıklarını dile getiren Ünal, "Bakınız Bolu Tüneli 3 kilometreydi ve önünde de 8 kilometre karayolu vardı. Eski Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki fark açısından bu çok önemli. O dönemde 3 kilometre tünel ve 8 kilometre karayolu 20 yılda bitirilemedi. Bunun için de İtalyanlara 1 katrilyon 200 milyon lira ödendi. Hamdolsun Bolu Tüneli'ni de biz bitirdik" diye konuştu. Ünal, Kahramanmaraş-Göksun arasındaki 3 tünelin 2 yılda tamamlandığını hatırlattı. Tünellerden sadece birinin uzunluğunun Bolu Tüneli kadar olduğunu anımsatan Ünal, "Biz 2 yılda sadece Bolu Tüneli uzunluğunda 3 tünel yaptık. İnşallah 6 kilometre uzunluğundaki Göksun bağlantı yolunu da bitiriyoruz" dedi. Kahramanmaraş'ı Malatya'ya bağlayacak karayolu için seçimden sonra ihale yapılacağını anlatan Ünal, sözlerini şöyle tamamladı: "Böylece şehrimiz hem Kayseri hem de Malatya'ya uluslararası otoban standardında bir yolla bağlanmış olacak. Bu çalışmalar tamamlandığında biz de verdiğimiz sözü yerine getirmiş olacağız. Önümüzdeki süreçteki planlamalarımızda var. Karadeniz'i Akdeniz'e bağlayan direkt bir yol çalışması yapıyoruz. Aynı zamanda Göksun ilçemiz Akdeniz bağlantısının da merkez durumunda olacak." (AA) Fehmi KORU fkoru@gmail.com Vardır bir bildiği fkoru@htgazete.com.tr İSTANBUL da metro ağına yeni eklenen bir hattın açılış töreni sırasında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ın ağzından, siyasi literatürden çoktandır çıkmış o meşum sözcüğün telaffuz edildiğini işitmek çok şaşırtıcıydı: Koalisyon... Koalisyonun Türkiye ye kaybettireceğini söylemiş Cumhurbaşkanı Erdoğan... Koalisyon kâbustur tespiti de onun... AK Parti son genel seçimde (2011) kullanılan oyların yarısını (yüzde 49.83) almış ve Meclis e 327 milletvekili göndermeyi başarmış bir parti. Tayyip Erdoğan da, geçen yıl yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde, halkın yarıdan fazlasının (yüzde 51.79) oyunu almamış mıydı? Böyle bir siyasi tablodan koalisyon ihtimali nasıl akla gelebiliyor? Sandıktan koalisyon çıkabilmesi için AK Parti nin oylarında büyük bir gerileme yaşanması, onun kaybettiği oyların baraja takılmayacak partilerde toplanması gerekiyor. Tabii, bir de HDP nin yüzde 10 barajını aşması... Yüzde 40 ve altına oyu düşen AK Parti ile CHP, MHP ve HDP nin geri kalan yüzde 60 ın büyük bir bölümünü paylaşmasından söz ediyoruz... Mümkün mü bu? Daha doğrusu, partilerin seçmen tabanında bu denli sarsıcı bir kayma yaşandı mı gerçekten, yaşanıyor mu? Güvenilir şirketlerin yürüttükleri kamuoyu araştırmaları, hiç değilse benim gördüklerim, henüz böyle bir sonucu akla düşürmüyor. Cümledeki henüz zaman zarfı önemli; çünkü uzun zamandır ilk kez yeni bir durum söz konusu: Önceki seçimlerde AK Parti oyları, yoklamalarda başladığı noktadan artarak yükselir ve seçime kısa süre kala sandığa yansıyacak oranda sabitlenirdi; şimdi ise tersine bir durum var, oran azalarak iniyor... Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan ın elindeki araştırmalarda koalisyon alarm zillerini çaldıracak bir ihtimal olarak mı görünüyor? Düzenli bir azalma var da, yıllar içinde kazandığı deneyimle, bunun 7 Haziran da koalisyon sonucu doğurabilecek bir orana kadar düşebileceğini mi hesap ediyor Cumhurbaşkanı Erdoğan? Konuşması bu ihtimali akla düşürüyor, ancak başka söylem ve icraatıyla desteklenmiyor bu ihtimal... Hâlâ başkanlık sistemi konusunda ısrarlı sözgelimi; araştırmalar yıllardır kamuoyunun sistem değişikliği konusuna olumlu yaklaşmadığını gösteriyor halbuki... Araştırmalar, Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan kişinin, halkın oyuyla seçilmiş bile olsa, güncel olaylarla çok yakından ilgilenmesinin tasvip edilmediğine de işaret ediyor. Oysa seçime gidilirken içinden çıktığı partinin propagandası olarak algılanabilecek mitingler düzenlemekten vazgeçeceğe benzemiyor Cumhurbaşkanı Erdoğan... Tayyip Erdoğan güçlü başbakan nasıl olur herkese göstermişti, öyle başbakan görmeye alışmış halkın kafasını karıştıran bir görüntü var şimdi; bundan dolayı Başbakan Ahmet Davutoğlu nu suçlayan yok... Adama başbakanlık yaptırmıyorlar kardeşim şimdilerde sıkça işitilen bir itiraz... Ekonomik gerçekler var bir de... Cumhurbaşkanı Erdoğan ın Ekonomide 3 yıldır patinaj görüntüsüne şahit oluyoruz, ama ekonomideki kriz aşılacaktır cümlesinde kriz sözcüğüyle andığı ekonomik gerçekler... Böyle bir ortamda gidilen 1992 seçiminde, herkesin (bu arada Türkiye ve Turgut Özal ın da) yeniden başkan seçilmesini beklediği George baba Bush a karşı, Bill Clinton, It s the economy, stupid (Türkçesi: Aptal olma, her şey ekonomiye bağlı ) sloganıyla dengeyi değiştirmişti. Seçmen gözünde ekonomi hayati önemdedir. Yine de, Cumhurbaşkanı Erdoğan ın, koalisyon sözcüğünü, ihtimali ciddiye aldığı için değil, o meşum sözcüğün seçmen zihninde kötü anılar çağrıştıracağı için telaffuz ettiğini sanıyorum. Nüfusunun yarıdan fazlası o günleri hatırlamayacak kadar genç bir ülkede bu da yanlış değil mi? Ne oluyoruz? 21 Nisan 2015/ HABER TÜRK Biyometrik Kimlik'te mahkeme kararı bekleniyor ANKARA - Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanlığınca, Biyometrik Kimlik Doğrulama Sistemine ilişkin Anayasa Mahkemesinin Anayasa'ya aykırılık bulunmadığı yönündeki kararının ardından Danıştayca verilecek nihai kararın beklendiği, buna göre uygulamaya ilişkin kamuoyuna bilgi verileceği belirtildi. SGK'dan yapılan yazılı açıklamada, biyometrik kimlik doğrulama sisteminin 15 Eylül 2012'de yirmi ilde uygulamaya alındığı ve 1 Aralık 2013'ten itibaren de sözleşme yapılan tüm özel sağlık hizmeti sunucularını kapsayacak şekilde yaygınlaştırıldığı bildirildi. Danıştay Onbeşinci Daire Başkanlığınca alınan "Biyometrik Kimlik Doğrulama Sisteminin Yürütmesinin Durdurulması" kararı nedeniyle, 8 Kasım 2014'de kurumun internet sayfasından bir duyuru yapıldığı ifade edilen açıklamada, Biyometrik Kimlik Doğrulama Sistemi kullanılmaksızın MEDU- LA sisteminden provizyon alınabilmesi için sistemde gerekli düzenlemenin yapıldığının duyurulduğu vurgulandı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Yine Danıştay Onbeşinci Dairesince Biyometrik Kimlik Doğrulama Sisteminin uygulamasına yönelik olarak Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru sonrasında, Anayasa Mahkemesi tarafından ' tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 67'nci maddesinin 3 üncü fıkrasına, tarihli ve 6283 sayılı Kanunun birinci maddesi ile eklenen ' biyometrik yöntemlerle kimlik doğrulamasının yapılması ve/veya ' ibaresinin, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar verilmiştir. Buna bağlı olarak kamuoyunda Biyometrik Kimlik Doğrulama Sistemine ilişkin oluşabilecek tereddütlerin giderilebilmesi amacıyla Kurumumuz web sayfasından 6 Nisan 2015'de yeni bir duyuru yapılarak, uygulamanın önceki duyuruda belirtilen şekilde, Biyometrik Kimlik doğrulama Sisteminin özel sağlık hizmet sunucuları için zorunlu olmaksızın devam etmekte olduğu, uygulamaya ilişkin değişikliklerin en kısa zamanda duyurulacağı bildirilmiştir. Kurumumuzca, Danıştay Onbeşinci Dairesince Biyometrik Kimlik Doğrulama Sisteminin uygulamasına yönelik olarak verilmiş olan yürütmeyi durdurma kararından sonra, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karara istinaden Danıştay Onbeşinci Dairesince verilecek olan uygulamaya ilişkin nihai karar beklenmekte olup, karar Kurumumuzca alındıktan sonra uygulama ile ilgili bilgilendirmeler yapılmaya devam edilecektir." (AA)

4 422 Nisan 2015 Çarşamba Ankara da etkili olan kar yağışı Başkent e su sağlayan barajların seviyelerini artmasına neden oldu. ANKARA Başkent'te " " sergisi açıldı 4. Geleneksel Hüsn-i Hat Yansımaları-17 Hatt-ı Murat Kat ı Sanatı Deri Hat Eserleri Sergisi, Anadolu Geleneksel El Sanatları Derneği Başkanı Murat Ateş tarafından Haymana Kaymakamı Turan Erdoğan, Haymana Belediye Başkanı Özdemir Turgut, Ankara Büyükşehir Basın Yayın, Halkla İlişkiler Daire Başkanı Dr. Ahmet Recep Tekcan ve MHP Altındağ İlçe Başkanı Cengiz Bağcı nın katılımlarıyla açıldı. Ankara'nın barajlarında su seviyesi giderek artıyor ASKİ Genel Müdürü İrfan Kaya, son yağışlarla birlikte barajlardaki doluluk oranının yüzde 45 ler seviyesine ulaştığını söyledi. Ankara ya içme suyu temin edilen barajlarda geçen yıla oranla rekor sayılabilecek su depolandığını ifade eden Kaya, toplanan su miktarının bugün itibariyle 708 milyon metreküp olduğunu kaydetti. Kaya, karların erimesiyle su seviyelerinin daha da artacağını bildirdi. Başkentte su sağlayan barajlarda geçen yılın ilk üç ayında 65 milyon metreküp, bu yıl ise 319 milyon metreküp su toplandığını anlatan Kaya, şunları söyledi: Bu yıl yağışlar açısından oldukça bereketli oluyor. Barajlarımıza; Ocak ayında 56 milyon, Çankaya Belediyesi, Avrupa nın 6 bin 297 belediyesi tarafından imzalanan Başkanlar Sözleşmesi ne (Covenant of Mayors) imza atıyor. Avrupa Komisyonu nun 2008 yılında kabul ettiği Avrupa Birliği İklim ve Enerji Paketi kapsamında sürdürülebilir enerji politikalarının uygulanmasında yerel yönetimlerin çabalarını desteklemek için başlattığı Başkanlar Sözleşmesi nin hedefi; 2020 ye kadar karbondioksit salım oranını yüzde 20 nin altına çekmek. Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen imzayı, anlamlı bir günde, tüm dünyaca kutlanan ve insanlığın Çankaya Belediyesi her gün farklı bir ibadethaneyi baştan aşağı temizliyor. İlçedeki 170 ibadethanenin bakımını periyodik olarak yapan belediye ekipleri hem süpürerek hem de tozları alarak vatandaşlar için temiz ve sağlıklı bir ortam hazırlıyor. Nisan ayının ilk iki haftasında Koru Mahallesi, Balgat ve Kırkkonaklar da bulunan ibadethanelerde temizlik gerçekleştiren Belediye ekipleri, ay sonuna kadar Dikmen ve Yüzüncüyıl bölgelerinde bulunan Naci Çakır, Mürsel Uluç, Aydınlar, Harbiye, Şehit Cengiz Karaca, Öveçler, Sokullu, Kızılırmak ve Magosa Mahallelerinde bulunan ibadethaneleri temizleyecek. Çalışmalar, yeni ayla birlikte farklı bölgelerde ve farklı mahallelerde devam edecek. Şubat ayında 80 milyon, Mart ayında 124 milyon, son 15 günde de 60 milyon metreküp su geldi. Geçen yılın toplamında barajlara gelen su miktarının 272 milyon metreküp olduğunu düşünürsek, bu yılın barajlarımız açısından ne kadar bereketli olduğunu anlamış oluruz. Genel Müdür Kaya, geçen yıl yağış miktarının az olduğunu, buna rağmen barajlardaki su rezervinin toplam da yüzde 35, bu yıl ise şimdilik yüzde 45 dolayında olduğunu ifade ederek, Çamlıdere Barajı nın doluluk oranı yüzde 35, Kurtboğazı nın yüzde 55, Kavşakkaya nın yüzde 79, Eğrekkaya nın yüzde 84, Akyar ın yüzde 100 ve Çubuk 2 yüzde 76 seviyesinde. İçinde bulunduğumuz Nisan ayında etkisini göstermeye devam eden kar ve yağmur ile barajlardaki su Çankaya Belediyesi Başkanlar Sözleşmesi nde yeryüzüne verdiği zararlara dikkat çekilmesini amaçlayan 22 Nisan Yeryüzü Günü nde (Earth Day) atacak. Çankaya Belediyesi bu imza ile 2020 yılına kadar karbondioksit salınımını yüzde 25 düşürmeyi taahhüt ediyor. Bu oran şimdiye kadar Türkiye den bu anlaşmaya imza koyan belediyeler açısından en yüksek olarak dikkat çekiyor. Çankaya Belediyesi katılımla ilgili gerekli prosedürlerin yerine getirilmesinin ardından bir yıl içerisinde yereldeki paydaşlarla birlikte kentteki karbondioksit salınımı azaltma gösterge hedefini de içerecek Sürdürülebilir Enerji Eylem Planı nı hazırlayacak. İbadethaneler temizleniyor Çankaya Belediyesi nin hizmete açtığı Muhtarlık İletişim Merkezi, muhtarların taleplerini yerinde dinlemeye devam ediyor. Çankaya ilçesine bağlı 124 mahalle muhtarından bugüne kadar 111 ni ziyaret eden Muhtarlık İletişim Merkezi sorumluları rapor haline getirdikleri talepleri Başkan Alper Taşdelen e ve ilgili başkan yardımcıları ile müdürlere iletiyorlar. Muhtarların muhtarlık binalarının yenilenmesi, asfalt, kaldırım ve merdivenli yol ile mevcut parkların revize edilmesi ile seviyemizin daha da artmasını bekliyoruz diye konuştu. Havzadaki yağış durumunun memnuniyet verici düzeyde olduğunu ifade eden Kaya, Şu anda barajlarımızda toplam 708 milyon metreküp suyumuz var. Dağlardaki karların erimesiyle birlikte bu rakamın artacağını ümit ediyoruz. Şu anda Ankara ya hiç yağmur yağmasa bile 2 yıl su ihtiyacımızı karşılayacak miktarda rezerv var. Yüzdelerin düşük olması yanıltmasın. Çünkü barajlarımızın toplam hacmi 1 milyar 600 milyon metreküp gibi çok büyük bir miktardır diye konuştu. Genel Müdür Kaya, Başkent in içme suyunun kaliteli ve gönül rahatlığı ile içilebilir nitelikle olduğunu sözlerine ekledi. Muhtarlık İletişim Merkezi sorunları yerinde dinliyor yeni park alanlarının oluşturulması taleplerinin en fazla istenilen talepler olduğunu ifade eden Muhtarlık İletişim Merkezi sorumluları isteklerin yerine getirilmesi için çalışmaların başlayacağı bilgisini verdiler. Belediye bünyesinde böylesine bir merkezin kurulmasının kendilerinin işlerini de kolaylaştırdığını belirten muhtarlar, belediye ile halk arasında köprü vazifesi gören muhtarların taleplerinin dinlenmesinin büyük önem taşıdığını sözlerine eklediler. Muhtarlık İletişim Merkezi olarak hizmet veren birim bundan böyle müdürlük olarak ziyaretlerini sürdürecek. İçişleri Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (Devlet Personel Başkanlığı) nın 2 Nisan 2015 tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına Dair Yönetmelik ile belirlenen Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik gereğince, Çankaya Belediye Meclisi nin 7 Nisan 2015 tarihli oturumunda Muhtarlık İşleri Müdürlüğü kurulmasına oy birliği ile karar verildi. EMİNE ÖZCAN- Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri çerçevesinde Ankara Büyükşehir Belediyesi Sergi Salonu nda düzenlenen sergide, deri sanatındaki ustalığını hat sanatına dönüştüren, ülkemizde ve dünyada bunu ilk kez gerçekleştiren Anadolu Geleneksel El Sanatları Derneği Başkanı ve Haymanalı Sanatçı Murat Ateş'in el emeği, göz nuruyla hazırladığı eserler görücüye çıktı. Açılış konuşmasını yapan Murat Ateş, Hatt-ı Murat Deri Kesme Hat Sanatı Eserleri suni deri üzerine el ile kesme yapıştırma olan üç boyutlu tablolardır. Amacımız, Hüsn-i Hat Sanatını icra eden değerli üstadlarımızın eserlerini farklı bir boyut kazandırarak dünya çapında duyurmaktır.dünyada emsali olmayan deri hat çalışmaları göz nuru dökülerek el ile işlenmektedir. Çalışmaların tamamı el kesmesi ve üç boyutlu çalışmalardır." dedi. Program da bir konuşma yapan Haymana Belediye Başkanı Özdemir Turgut, Haymana Belediyesi sanata ve sanatçısına sahip çıkmayı kendisine ilke edinmiştir. Ünlü Deri ve Hat sanatçımız Murat Ateş, güzel eserlere imza atıyor. Haymana mızın adını duyuruyor. Onun için desteğimiz sürecektir. ifadelerini kullandı. Haymana Kaymakamı Turan Erdoğan ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı Dr. Ahmet Recep Tekcan da birer konuşma yaparak, sanatçıyı kutladılar. Hatt-ı Murat Deri Kesme Hat Sanatı Eserleri Sergisi, Nisan 2015 tarihleri arası açık kalacak. 5 litre atık yağa 1 litre deterjan Çankaya Belediyesi çevre korumaya yönelik yeni projeyle evsel atık yağların doğaya zarar vermesinin önüne geçilmesi hedefliyor. Çok sayıda site yönetimiyle yapılan anlaşmalarla konutlardan çıkan atık yağları toplama çalışmalarını aralıksız sürdüren Çankaya Belediyesi, bu yeni projesini çözüm ortağı Deha Biodizel ile birlikte gerçekleştiriyor. Vatandaşların konuya daha duyarlı davranabilmelerini ve bilinç artırımını da amaçlayan proje kapsamında 5 litre evsel atık yağı getirene 1 litre sıvı deterjan hediye ediliyor. İlçe genelinde 19 TODAM (Toplumsal Dayanışma Merkezi), 8 zabıta noktası ve 3 Çankaya Evi kampanya kapsamında toplama noktası hizmeti veriyor. Bir litre bitkisel atık yağın bir milyon litre suyu kirlettiğini hatırlatan Belediye yetkilileri, Çankayalıların çevreye karşı duyarlı olduklarının altını çizerek kampanyaya yoğun bir katılım bekliyorlar. Kampanyadan yararlanarak deterjanını almak isteyen vatandaşlar, kampanya kapsamındaki toplama noktalarının adreslerini belediyenin web sayfasından ya da ilgili birimin numaralı telefonundan bilgi alabilirler.

5 ANKARA Ankara İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Muhsin Temel, Türk tarım sektörünün üretim sorununun olmadığının altını çizdi. Temel, tarımsal ürünlere katma değer sağlayarak tüketiciye sunan işletmelerin az olduğunu vurgulayarak, Bakanlığımız bu sorunu ortadan kaldırmak için 2006 yılında Ekonomik Yatımların Desteklenmesi Projesi ni ortaya koydu. Ankara da 8 yılda 103 işletme bu proje kapsamında destek aldı. Kimi işletmeler bu destekle sıfırdan kurulurken, kimi işletmeler üretim kapasitelerini artırdı, kimi işletmeler de ihracata başladı. Bu destekler ile kurulan işletme ve kapasite artırımlarıyla kişiye yeni istihdam alanı açıldı. Bu proje kapsamında Ankara nın tarımsal sanayisine 115 milyon TL yatırım yapılırken bunun 53 milyon TL si Bakanlığımızca karşılandı dedi. Geçen yıl 19 işletmenin bu destekten faydalanmaya hak kazandığını belirten İl Müdürü Temel, 16 işletmenin faaliyetlere başladığını, 3 işletmenin ise tüm hazırlıklarını tamamlayarak faaliyete geçmek için ruhsat ve izin işlemlerinin tamamlanmasını beklediklerini kaydederek, geçen yıl 14,5 milyon TL lik yatırım karşılığında 6,5 milyon hibe verdiklerini söyledi. Destek alan 19 işletmenin faaliyet alanları hakkında da bilgiler veren Temel, Destek alan işletmeler arasında Ankara nın tarımsal üretiminde önemli paya sahip olduğu kuru soğan, havuç, vişne ve hububat gibi ürünlerin işlenmesi ve depolanmasına yönelik işletmelerin yanı sıra, yem ve tohumculuk sektöründe de destek alan işletmelerimiz var. Özellikle bir firmamız aldığı destekle ihracat yapacak düzeye gelerek, Ankara nın lezzetli havuçlarını Ruslara tanıtacak. Vişne üretiminin yoğun olduğu Çubuk bölgesinin bir meyve depolama tesisine ihtiyacı Ankara, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı nca ekonomik yatırımların desteklenmesi programı kapsamında verilen destekle tarımsal ürün işleyen yeni tesisler kazandı; bazı işletmeler daha modern tesislere kavuştu, bazı tesisler ise kapasitelerini artırdı. Ankara tarımına hibe desteği vardı. Bu desteklerle Çubuk, ihtiyaç duyduğu meyve işleme ve depolama tesisine de kavuşmuş oldu dedi. Tıbbi aromatik bitkiler, yumurta, et ve bal sektöründe faaliyet gösteren işletmelere kapasitelerinde önemli artışlar meydana getirecek destekler verildiğini ve bu yıl verilen desteklerle 458 kişiye de istihdam sağlandığını kaydeden Temel, önemsedikleri bir desteğin de alternatif güneş enerjisi projesi olduğunu vurgulayarak, Polatlı da bir işletmeye, ihtiyacı olan elektrik enerjisini güneşten üretmesi için destek verdiklerini ifade etti. Türkiye de tarımsal gelişmenin artarak devam etmesi, tarımsal alanda faaliyet gösteren üretici ve işletmelerin büyüyerek güçlenmesi için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı nın çok çeşitli ve önemli destekler sağladığını belirten İl Müdürü Temel, bu destekler ile tarım sektörünün rekabet gücünün artacağını, sektörde faaliyet gösteren çiftçi ve işletmelerin daha fazla gelir elde edeceğini, aynı zamanda da titizlikle yürütülen gıda güvenliğinin sağlanması konusuna katkı sağlayacağını sözlerine ekleyerek, 2015 yılında da 43 yatırımcının sözleşme imzalamaya hak kazandığı müjdesini verdi. Keçiören de bülbül türküleri yankılandı Keçiören Belediyesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Ankara Devlet Türk Halk Müziği Korosu nun Bülbülün Türkü Dili konserine ev sahipliği yaptı. 22 Nisan 2015 Çarşamba5 Mamak ta ikinci kafile de Çanakkale yi gezdi HABER MERKEZİ- Mamak Belediyesi nce düzenlenen Çanakkale gezileri devam ediyor. Milli Mücadele'nin destanlaştığı yerleri vatandaşlara göstermek ve milli duyguları yeniden yaşatmak amacıyla geçtiğimiz hafta Mamaklı öğrencileri ve öğretmenleri Çanakkale'ye gönderen belediye, 180 kişilik 2.kafileyi de Çanakkale ye uğurladı. Geziye katılanlar Ecebat, Gelibolu, Alçı Tepe, Anzak Koyu, Mecidiye Şehitliği, Kilitbahir, Anıt, Şehitlik, Seddülbahir, Conkbayırı, Anafartalar gibi savaşın yoğun yaşandığı yerleri gezdi. Çanakkale gezilerine büyük önem verdiğini dile getiren Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, Çanakkale'yi görmeyen Mamaklı bırakmak istemediklerini söyledi. Çanakkale Zaferi'nin, dünya tarihindeki en büyük ve en stratejik zaferlerden biri olduğunu dile getiren Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, Her yeri ayrı bir kahramanlık destanıyla örülmüş olan Çanakkale Zaferi'ni anlatmaya kelimeler yetmez. Şanlı tarihimizi daha yakından tanıtmak için bu gezileri düzenliyoruz dedi. Nihat Hatipoğlu Mamak ta Mamak Belediyesi Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri çerçevesinde ilahiyatçı akademisyen Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu nu Mamaklılarla buluşturdu. Mamak Belediyesi Spor Salonu nda gerçekleşen program Kutlu Doğum Haftası nda binlerce Peygamber sevdalısını buluşturdu. Programda bir konuşma yapan Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül; Karşımızda peygamber sevgisiyle dolu binlerce insan bulunuyor. Bu manzarayı görünce mutlu olmamak elde değil. Sen olmasaydın alemleri yaratmazdım denilen peygamberin ümmetiyiz. Diyanet her yıl Kutlu Doğum Haftasını farklı bir tema ile işliyor. Bu yıl Hazreti Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı temasıyla işleniyor. Bir takım değerleri yeniden hatırlamak gerekiyor. Biz birbirimizi sevmedikten sonra mümin olmayız, mümin olmadıktan sonra da cennete giremeyiz dedi. Programda bir konuşma yapan Ak Parti Milletvekili Adayı Ahmet Gündoğdu da Peygamberimizin en güzel Kuran-ı Kerim diliyle anlaşılacağını söyledi. Programın başlangıcında yerel sanatçılar ilahi konseri verdi ve semazenler gösteri yaptı. Yaşlısıyla genciyle, kadınıyla erkeğiyle salonu dolduran binlerce Mamaklı Asr-ı Saadet i Hatipoğlu nun özgün sunumuyla dinledi. Hatipoğlu; Peygamber aşkı artık salonlara, meydanlara sığmıyor. Bu güzel günleri gördüğümüz için şükürler olsun. Sanmayın ki Peygamber bu güzelliklerden habersiz. Önümüzdeki yüzyıllar Hazreti Muhammet yüzyılı olacak dedi. Keçiören de Kutlu Doğum buluşması Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle AK Parti Keçiören Kadın Kolları nca program düsenlendi. Programa AK Parti Ankara Milletvekili Adayları Selva Çam ve Neslihan Cenk'in yanı sıra Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak ve eşi Hatice Ak, AK Parti Kadın Kolları Genel Merkez Sekreteri Aysun Liman, AK Parti İlçe Başkanı Zafer Çoktan, AK Parti Keçiören Kadın Kolları Başkanı Canan Baran İzgi, TOGEM Başkanı Dr. Ayten Aydın, Belediye Meclis Üyeleri ve mahalle teşkilatları katıldı. Kur'an tilaveti ile başlayan programda salonu dolduran kadınlar hep birlikte dua ettiler. AK Parti Keçiören Kadın Kolları Başkanı Canan Baran İzgi'nin açılış konuşmasının ardından kürsüye çıkan Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak şunları söyledi; "Bu salonda çok kıymetli bir topluluk var, kutlu bir gün için buradayız. Doğumuyla dünyaya nuru saçan Sevgili Peygamber Efendimiz (S.A.V) için buradayız. En sevgili en büyük önderimiz için buradayız. Onu sadece sözde, dilde değil gönülde ve hayatımızda yaşatmalıyız. Kutlu Doğum Haftası bundan 12 yıl önce böyle coşkuyla kutlanamazdı, buna müsaade edilmezdi, bugün büyük sevgiyle kutlanıyor. Eskiden Kur'an öğrenmek isteyenlere imkanlar verilmezdi, bir suç gibi yansıtılırdı. Kurucu Başkanımız ve şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde bu sıkıntılar artık geride kaldı." dedi. Kadınların siyasete girmeleri gerekliliğinin altını çizen başkan Ak; "Kadınların evini ziyaret ettiğimizde çok mutlu oluyoruz, çünkü biliyoruz ki onlar evlerine bizi kabul ettiklerinde bizlere gönüllerinde de yer açıyorlar. Belediye olarak düzenlediğimiz etkinliklere kadınlarımız katıldığında daha verimli neticeler alıyoruz, çünkü onlar gezip gördükleri yerleri çevrelerine anlatıp, yaşadıkları güzellikleri paylaşıyorlar" dedi. Neşet Ertaş Sanat ve Gösteri Merkezi nde düzenlenen Bülbülün Türkü Dili konseri Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, eşi Hatice Ak, Keçiören TOGEM Başkanı Ayten Aydın ve Güzel Sanatlar Genel Müdür Yardımcısı Ömer Faruk Belviranlı da izledi. Şef Necmi Kıran yönetimindeki koro seslendirdiği bülbül temalı türkülerle Keçiörenlileri, Erzincan dan Denizli ye Giresun dan Konya ya varan çeşitlilikte bir Anadolu turuna çıkardı. Orkestra İzmir yöresinden Ötme Bülbül Ötme türküsünü icra ederken Ali Şar izleyenlere güzel bir zeybek gösterisi sundu. Bülbüller Ötüyor Seher Vaktinde adlı Rumeli türküsüne Ankara Büyükşehir Belediyesi Mehteran Ekibi eşlik ederken, Ömer Faruk Belviranlı da seslendirdiği Bülbül Gazeli ile konsere ayrı bir renk kattı. Şef Necmi Kıran, sahne aldıkları sanat ve gösteri merkezine Türk Halk Müziği nin Büyük Ustası Neşet Ertaş ın adını veren Mustafa Ak a teşekkür ederken, koro da konserine repertuarında olmamasına rağmen Neşet Ertaş tan Gönül Dağı türküsü ile devam etti. Solist Nazlı Öksüz Tubay ın seslendirdiği türkü izleyicilerden büyük alkış aldı. İki bölümden oluşan konserin finali hareketli türkülerle yapılırken, salonu dolduran Keçiörenliler de tempo tutarak türkülere eşlik etti. Konserin ardından Başkan Ak, Genel Müdür Yardımcısı Belviranlı ve Şef Kıran a çiçek takdim etti. Şef Kıran ise Başkan Ak a Ankara Devlet Türk Halk Müziği Korosu nun CD setini hediye etti. Keçiören adına korodaki bütün sanatçılara teşekkür eden Mustafa Ak, Yeni sezonda da sizlerin vermiş olacağı konserlerle programlarımız dolu dolu devam edecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Müdürlüğü ne bize verdikleri destek için teşekkür ediyorum. İnşallah Keçiören i bu tür faaliyetlerle Ankara nın kültür başkenti yapmaya devam edeceğiz diye konuştu. Etkinlik toplu hatıra fotoğrafının çektirilmesi ile sona erdi. Toptancı Hali'nde yeni uygulamalar Ankara Büyükşehir Belediyesi, Toptancı Hal e yeni düzenleme getirerek, işyeri çalışanlarına iş kıyafeti ve kimlik uygulaması başlattı. Toptancı Hal in daha düzenli ve hijyen hale getirilmesi için çalışmalarını sürdüren Büyükşehir Belediyesi, Hal in tuvalet sorunun da önemli ölçüde çözülmesini sağladı. Büyükşehir Belediyesi Toptancı Hal yetkilileri, Ankara nın yaş sebze ve meyve ihtiyacının karşılandığı Toptancı Hal in temiz ve düzenli olması için gereken çalışmaları yaptıklarını, işyeri çalışanlarında da iş kıyafeti ve kimlik uygulamasına geçildiğini söylediler. Yetkililer, tuvalet ihtiyacı için özel işletme tarafından işletilen tuvaletlerin dışında 10 adet ücretsiz mobil tuvaletin daha Hal in değişik noktalarına yerleştirildiğini kaydettiler. Toptancı Hal de 194 adet yaş sebze ve meyve işyeri, 14 adet balık tahsis yeri ve 1 adet balık soğuk hava deposu bulunduğunu anlatan yetkililer, yaklaşık 750 çalışan için iş kıyafeti ve kimlik hazırlandığını belirttiler. Yetkililer Hal de bulunan 3 peronda özel işletmeler tarafından işletilen tuvaletler bulunduğunu, bunların ücretli olması ve yetersiz kalması nedeniyle Hal de bazı sıkıntıların yaşandığını belirterek, Hal in değişik noktalarına 10 adet ücretsiz mobil tuvalet yerleştirildiğini söylediler. Büyükşehir Belediyesi Toptancı Hal yetkilileri, tuvaletlerde temizliklerinin günlük ve düzenli olarak yapıldığını kaydederek, Toptancı Hal in vakumlu süpürgelerle her gün temizlendiğini, ayda bir de yıkanıp ilaçlanarak sağlıklı ve hijyen hale getirilmesi için çalışmaların yapıldığını belirttiler.

6 6 ANKARA 22 Nisan 2015 Çarşamba Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) ile Ankara Ticaret Odası (ATO)'nun ortak çalışmasıyla sürdürülen "İyi Fikir, İyi Fırsat" isimli Girişimcilik Destek Programı bilgilendirme toplantısı ATO Meclis Salonu nda yapıldı. Ankaragücü yönetiminden olağanüstü genel kurul kararı Kahvaltıda bir araya gelen Ankaragücü yönetim kurulu, kulübün geldiği noktayı ve geleceğe dair Kulübün durumunu masaya yatırdı. ATO da bilgilendirme toplantısı yapıldı MURAT HAKKI SÖBÜTAY- ATO-KOSGEB işbirliği ile yürütülen "İyi Fikir, İyi Fırsat" isimli Girişimcilik Destek Programı hakkında bir film gösteriminin gerçekleştirildiği programda bir konuşma yapan ATO Başkanı Bezci, çalışma hayatına öğrencilik yıllarında başladığını belirterek, girişimcilik hikayesini anlattı. Girişimcilerin, sadece fikir sahibi değil cesaret sahibi olması gerektiğini de kaydeden Bezci, İşlerinizi büyütmek istiyorsanız ikinci ve üçüncü nesli adapte etmek ve ortaklık kültürünü de geliştirmek zorundasınız dedi. Türkiye'nin, işsizlikle mücadele edebilmek için ekonomik kapasitesini artırması gerektiğini ifade eden Bezci, bunun için de girişimci sayısının artması gerektiğini kaydetti. Bezci, 78 milyona yaklaşan ülke nüfusunda, sadece 2 milyon girişimci bulunduğuna dikkati çekti. Bezci, 2011 yılından bu yana KOSGEB'le birlikte uygulamalı girişimcilik eğitimleri gerçekleştirdiklerini ve 99 grupta toplam 2 bin 970 kişiye girişimcilik eğitimi verdiklerini anlattı. Girişimci olmak isteyenlere seslenen Bezci, "İşsizlik veya iş bulma Milliyetçi Hareket Partisi Ankara İl Başkanı Fatih Çetinkaya nın başkanlığındaki İl Yönetim Kurulu ve Belediye Meclis üyeleri, Genel Başkan Devlet Bahçeli yi MHP Genel Merkezi nde ziyaret etti. MHP 11. Kurultayında yeniden seçilmesi kapsamında gerçekleştirilen ziyarette Genel Başkan Devlet Bahçeli, Ankara İl Yönetiminin ziyaretinden duyduğu memnuniyeti Pursaklar Belediyesi Ayyıldız Hanım Evi üyeleri, Çini kursuna yoğun ilgi gösteriyor. Pursaklar da belediye bünyesinde ilk defa açılan Çini kursu hanımların ilgi odağı oldu. Ayyıldız Hanım Evi nde açılan kursa katılan hanımlar yeni bir mesleğe daha imza attı. Pursaklar Halk Eğitim Müdürlüğü nün de katkılarıyla Çini işlemeciliği üzerine eğitim gören hanımlar 4 aylık eğitimlerinin ardından mezun olacak. Hanım evi bünyesinde çok sayıda değişik kursa katılan kursiyerler aldıkları sertifika ve edindikleri tecrübe ile kendi işlerini kurup aile ekonomisine katkı sağlıyor. Belediyenin hizmetlerinden ücretsiz olarak faydalanan hanımlar, hemcinslerine bu kurslara katılma çağrısı da yapıyor. konusunda her şeyi devletten bekleme dönemi bitmiştir. Hayaliniz varsa, peşinden koşun, plan yapın, risk alın ve çalışın. Bizi 2023 Türkiyesine taşıyacak olanların bugünün genç ve kadın girişimcileri olacağını biliyoruz" diye konuştu. KOSGEB Başkanı Recep Biçer de konuşmasında, KOBİ'lerin ekonominin can damarı olduğunu söyledi. Türkiye'deki 3,5 milyon işletmenin yüzde 99'unu KOBİ'lerin oluşturduğuna dikkati çeken Biçer, bu işletmelerin toplam istihdamın yüzde 76'sını, katma değerin yüzde 54'ünü ve ihracatın yüzde 62'sini gerçekleştirdiğini bildirdi. Türkiye'de girişimci olmak isteyen sayısında artış yaşandığına işaret eden Biçer, kadın girişimcilerin oranının da azımsanamayacak derecede olduğunu ifade etti. Biçer, 9 bin uygulamalı eğitim programında 300 bin kişiye eğitim verdiklerini kaydederek, "Kadın girişimcilerimizin sayısı 35 bin, erkek girişimcilerimizin sayısı ise 160 bini aşmış durumda. Eğitimini tamamlayarak iş kurmak isteyenlere 30 bin liraya kadar hibe desteği, 70 bin liraya kadar da sıfır faizsiz, ilk 2 yılı ödemesiz, geri ödemeli 4 yıl vadeli destek sağlıyoruz" ifadelerini kullandı. MHP Ankara İl den Bahçeli ye ziyaret Pursaklarlı hanımlardan Çini kursuna yoğun ilgi ifade etti. Devlet Bahçeli, kabulde yaptığı değerlendirmede Türkiye sorunlarına dikkat çekti ve 7 Haziran seçimlerinin önemini vurguladı. MHP Ankara İl Başkanı Fatih Çetinkaya, Genel Başkan Devlet Bahçeli ye Ankara Seymeni kıyafetini ziyaret anısı olarak takdim etti. Bu arada MHP Ankara İl Başkanı Fatih Çetinkaya ve beraberindekiler, Genel Merkez Başkanlık Divanı üyelerini de ayrı ayrı ziyaret ettiler. Destek oranlarının revize edildiğini açıklayan Biçer, "Girişimcinin kadın, engelli, şehit ve gazi yakını olması halinde destek oranı yüzde 80, 3,4,5 ve 6. bölgelerde bu oran yüzde 90 olacak. Bunu pazartesi günü kamuoyuna duyuracağız" dedi. ATO nun KOBİ Araştırma ve Destekleme Komisyonu Üyesi Yusuf Yıldırım da konuşmasında, girişimciliğin Türkiye nin kaderini değiştirebilecek bir oluşum olduğunu belirterek, girişimcilik eğitimlerinin önemine dikkat çekti. Yıldırım, bir yıl içerisinde ATO-KOSGEB işbirliği ile yürütülen programa katılan girişimci adaylarından 824 nun daha kendi işyerini kurmalarını beklediklerini söyledi. Devletlerin ekonomik faaliyetlerden elini çektiği ve girişimcilerin bu boşluğu doldurmalarının beklendiği bu yeni dönemde, yeniliklere imza atacak girişimcilere duyulan ihtiyacın büyük ölçüde arttığını kaydeden Yıldırım, Küresel Girişimcilik Monitörü araştırma sonuçları, ülkemizde girişimciliğin gençler tarafından artık alternatif bir kariyer planı olarak görüldüğünü, her 100 kişiden 32 sinin ise önümüzdeki üç yıl içinde girişimcilik faaliyetinde bulunma hedefi olduğunu ortaya koyuyor diye konuştu. Nezaket Okulu öğrencileri " dersinde Meslekleri tanıyalım dersi kapsamında zabıta ekipleriyle bir araya gelen Pursaklar Belediyesi Altınova Nezaket Okulu öğrencileri uygulamalı eğitim yaptı. Pursaklar Belediyesi Altınova Nezaket Okulu öğrencileri bu haftaki derslerinde zabıta ekipleriyle uygulama yaparak meslekleri tanıma eğitimi aldı. Pursaklar Belediyesi Zabıta Müdürü Ali Aytaşgın ve beraberindeki zabıta personeli, Nezaket Okulu nu ziyaret edip öğrencilerle birlikte derse katıldı. Zabıta mesleği hakkında öğrencilere bilgi veren Ali Aytaşgın, çocukların meraklı sorularıyla ortaya koydukları öğrenme isteklerinden memnun kaldığını belirtti. Zabıta ekipleriyle keyifli bir gün geçiren öğrenciler, günün hatırası için birlikte fotoğraf çektirmeyi de ihmal etmedi. Ankaragücü nün kahvaltılı toplantısında açıklamalarda bulunan Başkan Mehmet Yiğiner, Yaklaşık 2,5 yıllık görev süremiz içerisinde samimi bir gayretle kulübümüzü yaşatmaya çalışarak, sorunlardan kurtarmak için ben ve Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarım olağanüstü çaba sarf ettik dedi. Hiçbir geliri olmayan ve buna karşın yaklaşık olarak yüz trilyona yakın borcu bulunan kulübün yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmesinin zorluğuna dikkat çeken Başkan Mehmet Yiğiner, Göreve geldiği günden bugüne kadar geçmişte biriken FİFA borçlarını, mevcut personel ve tesis giderlerini, futbolcuların maaş, maç başı, transfer taksitlerini ve primlerini, firmalara olan borçları ve alt yapı giderlerini karşıladıklarını söyledi. Sarf edilen bunca çabaya rağmen borçları yaklaşık olarak milyon civarına düşürebildiklerini ve bu süre zarfında da Futbol A Takımımızı zirve yarışının içinde tuttuklarının önemine vurgu yapan Başkan Mehmet Yiğiner, açıklamasında özetle şunları söyledi: Göreve geldiğim günden bugüne kadar benimle birlikte çalışan Tüm Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarıma, içeride ve dışarıda bizi hiç yalnız bırakmayan taraftarlarımıza, çalışmalarımızı yakından takip edip kamuoyunu bilgilendiren güzide basınımıza ve ellerinden gelenin en iyisini yaparak sahada ter döken teknik ekip ve oyuncu kadromuza teşekkür ediyorum. İşimizden, aşımızdan, evimizden ve bütçemizden fedakarlık ederek kulübümüzü ayakta tutmaya çalışarak Başkent e ve Ankaragücü müzün şerefli mazisine yakışan bir yönetim anlayışı sergiledik. Verdiğimiz onur mücadelesinde yalnız bırakılmanın ve gerekli desteği alamamanın da üzüntüsünü yaşıyoruz. Kulübümüzün giderlerini azaltmak ve tasarruf tedbirleri uygulamak amacıyla, Kulübümüzün idari kısmını Tandoğan tesislerine taşıma kararı aldık. Bundan sonra hizmeti binası olarak Tandoğan tesislerimizi kullanacağız. Bunca olumsuzluk ve imkansızlığa rağmen ligin bitmesine üç hafta kala onurumuzla, şerefimizle mücadele vererek ligi üst sıralarda bitireceğiz. Az öncede ifade ettiğim gibi gerekli desteği bulamamamız nedeniyle Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarımla yapmış olduğumuz istişareler sonucunda Olağanüstü Genel Kurula gitme kararı aldık. Bu kararı alırken de Yönetime talip olan arkadaşlar varsa önünü açmak istedik. Kongre ye kadar görevimizin başındayız ve üzerimize düşeni kongre gerçekleşene kadar yerine getireceğiz. Kongrede göreve gelen arkadaşlarımıza imkanlarımız dahilinde dışarıdan destek olup, yapılan çalışmaların da takipçisi olacağız. Yaşar, öğrencilerle buluştu HABER MERKEZİ- Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Yenimahalleli miniklerin, yerel yönetim konusunda merak ettiklerini anlattı. Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, 3 okuldan toplam 72 öğrenciyi makamında ağırladı. İlk olarak Zehra Önder İlkokulu ndan Müdür Yardımcısı Hatice Tekgöçen, öğretmenler Selma Şimşek, Nurten Demirbaş ve beraberindeki 26 öğrenciyle bir araya gelen Yaşar, öğrencilere belediye başkanının görevlerini anlattı. Yenimahalle için yaptıkları hizmetleri anlatan Yaşar, eğitime verdiği desteklerden de söz ederek Sizlerin iyi şartlarda eğitim alması her şeyden önemli. Bundan dolayı devlet okullarına elimden gelen bütün desteği veriyorum. Okulların fiziki şartlarını iyileştiriyoruz, çevre düzenlemelerini ve tadilatlarını yapıyoruz. Bunlarla da yetinmeyip öğrencilere kırtasiye yardımında bulunuyoruz dedi. Ardından Hacı Bektaş-ı Veli İlkokulu ndan 21 öğrenci, Yaşar ı ziyaret etti. Okul Müdürleri Cemalettin Şener ve öğretmenleri Nuran Uçan la birlikte Başkan Amcalarını ziyaret eden minikler, Yaşar la sohbet etme imkanı buldu. Evrensel Değerler Çocuk Müzesi ni bu yıl içerisinde Ankaralı çocukların hizmetine sunacaklarının müjdesini veren Yaşar, Sağduyulu çözümler üretebilen, yaratıcı ve eleştirel düşünme becerisi gelişmiş parlak zihinler bu müzede yetişecekler. Bilim, sanat ve toplumla ilgili eğlenceli oyunlar, ilham verici sergiler ve çocukların bireysel farklılıklarına göre çeşitli keşfetme etkinliklerini içeren programlarla 0-18 yaş arası çocuklarımızın, merak duygularını, hayal güçlerini, yaratıcılıklarını geliştirmeyi amaçlıyoruz dedi. Son olarak Kürşat Bey İlkokulu Müdürü Erdal Altın, öğretmenler Nursel Arslan ve Kevser Başol ile beraberlerindeki 25 öğrenciyle buluşan Yaşar, öğrencilerle tek tek ilgilenerek öğrencilerin merak ettiklerini cevapladı.

7 7 EKONOMİ 22 Nisan 2015 Çarşamba KAYSERİ - Yıldız, Kayseri Organize Sanayi Bölgesi (KOSB) Güneş Enerjisi Santrali'nin açılış töreninde, yıllardan bu yana uğraştıkları konuların meyvesini almaya başladıklarını söyledi. Türkiye'nin enerji ihtiyacının yenilenebilir kaynaklardan karşılanma oranının gittikçe arttığını belirten Yıldız, daha da artırmaya çalıştıklarını vurguladı. Yıldız, ülke ekonomisinde en önemli gider bütçesini enerji ve ulaşım kalemlerinin oluşturduğuna dikkati çekerek, 12 yıl önce 8,6 milyon olan araç sayısının 18,6 milyona ulaştığını ifade etti.bu araçların her birinin benzin, mazot, motorin ve diğer petrol ürünlerini kullandığını dile getiren Yıldız, "Bunları azaltmanın yolu, Türkiye'de doğalgazın ve petrolün ötesinde Allah'ın bu ülkeye verdiği nimetlerden yararlanmak. Bir yıl, 8 bin 640 saat. Güneşten bin 800 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, "12 yıl önce, ilk 100 yılda yapılan 31 bin 800 megavatlık kurulu güce son 12 yılda 38 bin 800 megavat daha ekledik. Şu an Türkiye'de 70 bin 550 megavat kurulu güç oldu. Amacımız 2023 yılına 110 bin megavatlarla girmek" dedi. Türkiye nin kurulu gücü 70 bin 550 megavata ulaştı saat faydalanabiliyoruz. Bu tür tesislerimizi artırmamız lazım. Buraya yapacağımız yatırımın cari açığa katkısını da hesap etmemiz gerekiyor yani yalnızca 'işletme maliyetlerinden kurtulacağız' diye ithal kaynaklar kullanarak çok büyük bir yatırım yapacaksak, orada da oturup düşüneceğiz. Türkiye'de bu tür tesisleri kuran 17 fabrika oldu" bilgisini paylaştı. Her sanayicinin fabrikasının çatısına güneş enerjisi kolektörü koyabildiğini belirten Yıldız, kimisinin 5, kimisinin 7-8 yılda bu yatırımı amorti edebildiğini söyledi. Yıldız, Türkiye'nin yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanma oranının AB üyesi ülkelerden daha fazla olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "AB üyesi ülkelerin su, rüzgar, güneş, jeotermal, biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanma oranları 13,5 civarında. Türkiye'de bu, yüzde 25-26'lar seviyesinde. Almanya, bugün enerjiyi yüzde 51'den fazla kömürden üretme kararı aldı yılında hazırlıklarını buna göre yapıyor ama bizdeki Almanya algısı ne? 'Her taraf yeşillik, rüzgarlardan, güneş kolektörlerinden enerji elde ediliyor' şeklinde. Şimdi parayla yerli kaynaklar arasında çok önemli bir bağ var. Eğer güneş kolektörleriyle alakalı yatırımı daha önce yapsaydık, şu anda buradan elde edeceğimiz elektriğin tam üç katı olacaktı. 12 yıl önce ilk 100 yılda yapılan 31 bin 800 megavatlık kurulu güce son 12 yılda 38 bin 800 megavat daha ekledik. Şu an Türkiye'de 70 bin 550 megavat kurulu güç oldu. (AA) KARA CA İsmail KARA karozan@gmail.com BELLİ DEĞİL Kışı bitirdik, baharı getirdik. Kış deyince aklıma çocukluğumda gördüğüm, yaşadığım kış mevsimleri geliyor. Nasıl da yağardı kar. Bazen diz boyuna çıkar, bazen adam boyunu bile aşardı. Bazen aşırı soğuklarda donardı. Donan karlar üzerinde kızakla yokuş aşağı kaymak ne güzel olurdu. Biz çocuklar karnımız acıkmasa, başka ihtiyaçlar olmasa eve girmek istemezdik. Lapa lapa kar yağarken seyretmek, yağan karın altında dolaşmak da bir başka zevk verirdi insana Şimdi yok öyle kışlar. Yağmıyor öylesine kar. Bunda atomla ilgili bilimsel çalışmaların büyük rolü var. Yoksa, boş yere bozulmadı doğadaki denge Bazı teknolojik çalışma ve buluşlar, bir yandan getirirken yarar, öte yandan verebiliyor zarar. İlaç dünyasında da durum aynı Bir ilaç hastalığı tedavi ediyor ama içindeki kimyasallarla vücutta tahribat da yapabiliyor. Bir şeyi ortaya sürerken, uygularken; ne getirir, ne götürür hesabı iyi yapılmalıdır. Birkaç yıl önce yazdığım bir şiirim ilişti gözüme; Belli Değil Bence okunmaya değer. Havaya bakarım, hava bozuktur, Ne yazı bellidir, ne kışı belli Mahvettik dünyayı bize yazıktır, Ne baharı belli, ne güzü belli Kirlettik ne varsa, ozonu deldik, Kararttık yaşamı, bu çağa geldik, Ne nimet, ne kadir, ne kıymet bildik, Evrenin ne gözü, ne yüzü belli Faydası olur mu etsek duanın, Dayanın insanlar, biraz dayanın! Rengi bile başka oldu doğanın, Düzenin ne sazı, ne sözü belli Belli değil artık yakın gelecek, Kimler geleceğe düzen verecek? Bundan sonra sanmam yüzler gülecek, Dünyanın ne özü, ne tözü belli Otomotiv satışlarında bu yıl yeni bir rekor kırılabilir Halının merkezi G.Antep ihracatta telafi peşinde GAZİANTEP - ZUHAL UZUNDERE KOCALAR - Dünyadaki makine halısı üretiminin önemli merkezlerinden Gaziantep'i de kapsayan Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde halı ihracatı geçen yılın ilk 3 ayına göre gerileme kaydetse de sanayiciler bu açığın kısa sürede kapanacağına inanıyor. AA muhabirinin, Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB) verilerinden derlediği bilgiye göre, geçen yılın ilk 3 ayını 381 bin 342 dolarlık ihracatla kapatan bölge halıcıları, bu yıl geçen yıla göre kan kaybetti. Bölge ihracatçıları, bu yılın aynı döneminde yüzde 18,3'lük azalışla 311 bin 418 bin dolar gelir elde etti. Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB) Başkanı Abdulkadir Çıkmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, halının, bölge ihracatında önemli bir kalem oluşturduğunu, ABD'den Çin'e, İngiltere'den Mozambik ve Avustralya'ya kadar yaklaşık 120 ülkeye satıldığını söyledi. Yılın ilk çeyreğinde hemen her kalemde olduğu gibi halı ihracatında gerileme yaşandığını belirten Çıkmaz, ihracattaki bu gerilemenin dünya genelinde yaşanan ekonomiyle ilgili farklı nedenleri olduğunu vurguladı. İhracatın gelecek aylarda artacağına inandığını dile getiren Çıkmaz, "İhracattaki gerilemede dünyadaki sorunlar etkili oldu ama yıl sonuna kadar açığı kapatmak istiyoruz" dedi. İHRACATTAKİ Düşüş GEçİCİ Gaziantep Ticaret Odası (GTO) Başkanı Eyüp Bartık da dünyanın halısının Gaziantep'te dokunduğunu, geçici kaybın yıl içinde telafi edileceğini söyledi. Gaziantep'in marka halılarıyla dünyanın dört bir yanına ün saldığını ifade eden Bartık, büyük fedakarlıklarla halının başkenti olan Gaziantep'in bu başarısını devam ettireceğine inandığını belirtti. Paritedeki iniş ve çıkışın da ihracatı etkilediğine işaret eden Bartık, "Biz, avro bölgesine halı ihracatı yapıyoruz. İhracat da dolar olarak hesaplanıyor. Birkaç ay sonra sıkıntılı dönemi geride bırakacağımızı düşünüyorum" diye konuştu. Halı sektörünün yeni pazarlara açılarak ihracatını artıracağını vurgulayan Bartık, "Halıcılarımız bunun için büyük fedakarlıklar yapıyor. Amacımız bu sektörün daha ileri noktalara taşınmasıdır" ifadelerini kullandı. (AA) İSTANBUL - ümit çevik - Hyundai Assan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar, herhangi bir ilave düzenleme yapılmaması durumunda bu yıl otomotiv satışlarının tarihsel olarak en yüksek rakama ulaşmasının muhtemel olduğunu söyledi. AA muhabirinin sektöre ilişkin sorularını yanıtlayan Kibar, özellikle hafif ticari araç segmenti ve binek araç satışlarında aşırı bir artış olduğunu ifade etti. Bu yıl için toplam pazarın eğer herhangi ilave düzenleme yapılmazsa tarihsel en yüksek rakama ulaşmasının muhtemel olduğuna dikkati çeken Kibar, iç piyasa satışlarında yeni bir rekorun söz konusu olabileceğini kaydetti. Burada binek otomobillerde ihtiyacın yüzde 80'inin ithalat yoluyla karşılanmasının üzüntü verici olduğunu dile getiren Kibar, dış ticaret açığı üzerinde biraz daha hassasiyetle durulması gerektiğini söyledi Kibar, Avrupa pazarında iyileşmenin görüldüğünü, ancak kurdan kaynaklı gelir erozyonu olabileceğini dile getirerek, İspanya, İtalya ve Fransa'da pazarın hareketlendiğini, Almanya'da toparlanma, İngiltere'de iyileşme olduğunu aktardı. İç pazarda da bir büyümenin söz konusu olduğunu belirten Kibar, şunları kaydetti: "Bir sene önceki avro ile gelen ürünler bugün de aynı avro fiyatlarında. O anlamda tüketicinin avro ile fiyatlanmış ürünlerle ilgili fiyatları benimseme ve endeksleme anlamında alım gücünde tedrici iyileşme var. Kendi üretimimizin (Hyundai) ihracattan gelen talepleri şu anda karşılayamadığını biliyorum. Ürettiğimizden yüzde 50 daha fazla talep geliyor. Siparişi karşılayamıyoruz. Bununla ilgili olarak da kapasitemizi daha iyi, daha verimli kullanmak için çalışıyoruz. Ancak, karlılık ayrı şey, sipariş ayrı şey. Hammadde girdilerinin fiyatı dolar olan, satış fiyatı avro olan yerlerde bu maliyet baskısı devam ediyor. Ama sipariş anlamında Avrupa'da ülkelerde iyileşme sinyallerini görüyoruz." - "Yatırımlarımız daha yüksek katma değerli ve Türkiye'de üretilemeyen ürünleri daha ön plana almak şeklinde" Doların küresel piyasalarda değerlenmesinin sektöre ve yatırımlarına etkilerine ilişkin bir soruyu Kibar, şu şekilde yanıtladı: "Yatırım denilen şey, borsaya para girmesi çıkması gibi bir şey değil. Sanayicinin yaptığı yatırım, önümüzdeki yılı öngörerek yapılan planlama ve projeksiyonlarla alakalı bir şey. Konjonktürün dengeli olduğu süreçlerde olur. Her türlü süreç bu süre zarfında yaşanır. Yaşamak mecburiyetindesiniz. Daha önceki yatırımlarda ekonomik bazı sıkıntıların olduğu dönemler oldu. İyileşen dönemler de oldu. Hesabınızı, fizibilitenizi koşullara göre formatlarsınız. Bizim yapmayı düşündüğümüz yatırım daha yüksek katma değerli ve Türkiye'de üretilemeyen ürünleri daha ön plana almak şeklinde... Dolayısıyla çalışmalarımız bu doğrultuda. Günlük kur hareketleri tabii ki etkiliyor. Ama bunların tedbirinin asgariye indirilmesine yönelik çalışmalarda mümkün. Onu zamanında öngörerek yaparsanız bir adım daha ilerde oluyorsunuz. Bunun yapılabildiği sektörler var, yapılamadığı sektörler var. Burada her sektör için hedge mekanizmaları kullanılabilir demek değil. Bizim ihracatımızın ağırlıklı olan kısmı Avro Bölgesine. Avro Bölgesi'nde kurların dezavantajlı hale gelmesi tabii ki Türkiye'nin gelir gider dengelemesinde dolar olarak hesaplamalar yapıldığında bir zafiyet oluşturuyor. Avrupa'da tüketim pazarlarının iyileşmeye başladığını görüyoruz. Gelecek aylarda bazı mal gruplarında kısmen fiyatların avro bazında artma ihtimali var. O da Avro Bölgesi'nde enflasyonun biraz daha çıkması anlamına gelir." Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) verilerine göre, otomotiv ve hafif ticari araç satışları mart ayında düşük baz etkisine ve avrodaki değer kaybına bağlı olarak geçen yılın aynı ayına göre yüzde 75 artarak rekor seviyeye ulaşmıştı. Mart ayında yıllık bazda otomobil satışları yüzde 63, hafif ticari araç satışları ise yüzde 121 ile güçlü artışlar kaydetmiş, böylece yılın ilk çeyreğinde toplam otomotiv ve hafif ticari araç satışları yüzde 50 artarak 173,2 bin adede ulaşmıştı. (AA)

8 822 Nisan 2015 Çarşamba EKONOMİ Aspir in yağı şifa, posası hayvan yemi oluyor ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞINDAN Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin gün ve 492 sayılı kararı ile onaylanan, Yenimahalle İlçesi Batıkent Kent Merkezi ada 2 sayılı parseldeki Dini Tesis Alanına ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği Başkanlığımız ilan panosunda bir ay (30 gün) süreyle askıya çıkarılmıştır. İlanen ilgililere duyurulur. Resmi İlanlar Basın ( Bursa'da faaliyet gösteren bir aktar dükkanında, çörek ve aspir otları soğuk pres makinesiyle müşterilerin gözü önünde el değmeden yağ haline getiriliyor, posası ise hayvan yemi olarak değer- GÜVENLİKLİ LABORATUVAR ÖNLÜĞÜ İÇİŞLERİ BAKANLIĞI İKMAL BAKIM DAİRE BAŞKANLIĞI Güvenlikli Laboratuvar Önlüğü alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası :2015/ İdarenin a) Adresi :İkmal ve Bakım Dairesi Başkanlığı Ayrancı Mah. Dikmen Cad. No: A.Ayrancı ÇANKAYA/ANKARA b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa) tr/ekap/ 2- İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : adet Tip-1 ve adet Tip-2 Ayrıntılı bilgiye EKAP'ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yeri :Emniyet Genel Müdürlüğü İkmal ve Bakım Dairesi Başkanlığı Lojistik Şube Müdürlüğü Depolarına/ANKARA c) Teslim tarihi :Alınacak olan malzemeler 100 (Yüz) takvim günü içerisinde tek parti halinde teslim edilecektir. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer :Emniyet Genel Müdürlüğü İkmal ve Bakım Dairesi Başkanlığı İhale Toplantı Salonu (19 Nolu Oda) (Dikmen Cad. No:11 O Blok Kat:2 Çankaya/ ANKARA) b) Tarihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz. Resmi İlanlar 2 KALEM MEBS MALZEMESİ 11 NCİ İKMAL MERKEZİ K.LIĞI MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI GENEL KURMAY BAŞKANLIĞI BAĞLILARI VE MÜSTEŞARLIK 2 KALEM MEBS MALZEMESİ alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2015/ İdarenin a) Adresi : ŞEHİT ÜSTEĞMEN HASAN SAHAN KIŞLASI 11'İNCİ ANA İKMAL MERKEZİ KOMUTANLIĞI YENİKENT SİNCAN/ANKARA b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : 11.ikmal.merkezi@windowslive.com ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa) : tr/ekap/ 2-İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : 1-Telefon, Cep: 100 Adet 2 (Stok Numarası: ), Telefon Setti, Sayısal: 50 Adet Ayrıntılı bilgiye EKAP ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yeri : 11'İNCİ ANA İKM.MRK.K.LIĞI TŞN. (DAY.)-558 MAL SAYMANLIĞI (GENERAL SELAHATTİN GÖKKARTAL KIŞLASI) ETİMESGUT/ANKARA c) Teslim tarihi : Taahhüt konusu mal, sözleşmenin imzalanmasını müteakip (bir tire altmış) takvim günü içinde defaten teslim edilecektir 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : 11'İNCİ ANA İKM.MRK.K.LIĞI 1 NU.LI İHL.KOMS.BŞK.LIĞI YENİKENT / SİNCAN / ANKARA b) Tarihi ve saati : :30 4.İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1.İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Resmi İlanlar Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriteç Yetkili satıcılığı veya imalatçılığı gösteren belgeler: a) İmalatçı ise imalatçı olduğunu gösteren belge veya belgeler, b) Yetkili satıcı veya yetkili temsilci ise yetkili satıcı ya da yetkili temsilci olduğunu gösteren belge veya belgeler, c) Türkiye'de serbest bölgelerde faaliyet gösteriyor ise yukarıdaki belgelerden biriyle birlikte sunduğu serbest bölge faaliyet belgesi. İsteklilerin yukarıda sayılan belgelerden, kendi durumuna uygun belge veya belgeleri sunması yeterli kabul edilir. İsteklinin imalatçı olduğu aşağıdaki belgeler ile tevsik edilir. a) İstekli adına düzenlenen Sanayi Sicil Belgesi, b) İsteklinin üyesi olduğu meslek odası tarafından istekli adına düzenlenen Kapasite Raporu, c) İsteklinin kayıtlı olduğu meslek odası tarafından istekli adına düzenlenen İmalat Yeterlik Belgesi, ç) İsteklinin kayıtlı olduğu meslek odası tarafından istekli adına düzenlenmiş ve teklif ettiği mala ilişkin Yerli Malı Belgesi d) Adayın veya isteklinin alım konusu malı ürettiğine ilişkin olarak ilgili mevzuat uyarınca yetkili kurum veya kuruluşlarca düzenlenen ve aday veya isteklinin üretici veya imalatçı olduğunu gösteren belgeler. 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 30 TRY (Türk Lirası) karşılığı Emniyet Genel Müdürlüğü İkmal ve Bakım Dairesi Başkanlığı 3 Nolu Satın Alma Şube Müdürlüğü (6 Nolu Oda) (Dikmen Cad. No:11 O Blok Kat:2 Çankaya/ANKARA) adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar Emniyet Genel Müdürlüğü İkmal ve Bakım Dairesi Başkanlığı 3 Nolu Satın Alma Şube Müdürlüğü (6 Nolu Oda) (Dikmen Cad. No:11 O Blok Kat:2 Çankaya/ANKARA) adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3'ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 90 (doksan) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Basın ( Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 4.3.Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından mesleki ve teknik yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 5.Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6.İhale yerli ve yabancı tüm isteklilere açık olup yerli malı teklif eden istekliye ihalenin tamamında % 15 (on beş) oranında fiyat avantajı uygulanacaktır. 7.İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1.İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 20 TRY (Türk Lirası) karşılığı 11'İNCİ ANA İKM.MRK.K.LIĞI 1 NU.LI İHL.KOMS.BŞK.LIĞI YENİKENT/SİNCAN/ANKARA adresinden satın alınabilir. 7.2.İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8.Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar 11'İNCİ ANA İKM.MRK.K.LIĞI 1 NU.LI İHL.KOMS.BŞK.LIĞI YENİKENT/SİNCAN/ANKARA adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9.İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, kısmı teklif verilebilir. 10.İstekliler teklif ettikleri bedelin %3 ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11.Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 120 (YÜZYİRMİ) takvim günüdür. 12.Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Basın ( BURSA - SELAHATTİN KAÇU- RU - MUSTAFA YILMAZ - Tuz Pazarı'nda aktar dükkanı işleten Yakup Uyar (33), AA muhabirine yaptığı açıklamada, soğuk pres makinesiyle bazı bitkilerin yağlarını katkısız şekilde ürettiklerini söyledi. Müşterilerinin talebi kadar yağ çıkardıklarını belirten Uyar, piyasada satılan bazı ürünlerin katkı içermesinden dolayı böyle bir yola başvurduklarını dile getirdi. Ürünü satın alacaklara, "tezgah altı"nda değil, gözlerinin önünde hazırlanan ürünü sattıklarını vurgulayan Uyar, şöyle konuştu: "Özellikle çörek ve aspir otlarının yağını çıkarıyoruz. Bu yağlar bazı yerlerde şişelenmiş halde satılıyor. Dolayısıyla içinde ne olduğu bilinmiyor hatta bazılarında katkı maddesi bulunuyor. Yüzde 100 saf halde hazırlayıp müşterilerimize veriyoruz. Asırlar öncesi denenmiş şifalı bir bitki olan çörek otu ve yağı, bin bir derde devadır, şeker, tansiyon ve kolesterole birebir derman olan doğal ilaç deposudur. Bağışıklık sistemini dengeleyerek birçok hastalığa derman olur. Sabahları aç karnına bir tatlı kaşığıyla içilir. Aspir yağında da omega 6 ve omega 9 vardır. Şekeri dengeleyerek tok tutar ve yüzde 100 yağ erimesini sağlayan çok faydalı bir üründür." Uyar, çörek ve aspir otlarının posaları yaklaşık 20 ton basınç altında oluştuğu için hayvan yemi olarak değerlendirdiklerini ifade etti. Uludağ Üniversitesi (UÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Beslenme ve Diyet Birimi Başkanı Sevinç Yetişen ise çörek otunun yüzde 21 protein, yüzde 38 karbonhidrat ve yüzde 35 bitkisel yağlardan oluştuğunu anlattı. Bu otun ayrıca nigellon, thymoquinon, linoleik, oleik ve palmitik asitler, kalsiyum, sodyum, potasyum, demir, çinko, bakır, magnezyum, selenyum, fosfor, A, B ve C vitaminlerini içerdiğini aktaran Yetişen, "Çörek otunun antioksidan özelliği, iltihap oluşumunu engelleyici etkisi vardır, astıma iyi gelmektedir. Araştırmalarda, bazı kanser türlerini yavaşlattığı saptanmıştır. Farelerde yapılan çalışmalarda kan şekerini düşürdüğü belirlenmiştir. Sindirim sistemi, kalp damar, üriner sistem ve solunum sistemi hastalıklarındaki etkisi, insanlar üzerinde araştırılmaktadır" diye konuştu. Yetişen, çörek otunun mu yoksa yağının mı daha yararlı olduğunun henüz bilimsel olarak kanıtlanmadığı bilgisini verdi. Çörek otu yağı içilecekse soğuk pres yoluyla elde edilmiş, açık parlak sarı renkli, kolay akıcı, dibinde tortu bulunmayan, tadı ve kokusu hoş olanların tercih edilmesi gerektiğini bildiren Yetişen, şunları kaydetti: "Çörek otu tohumu satın alırken küçük ve elek altı tohumlarını tercih etmemeli, tohumların büyük olmasına, simsiyah ve temiz olmasına özen gösterilmelidir. Tüm gıdalarda olduğu gibi çörek otu da ısıdan etkilenmekte, kavrulduğunda çörek otunun faydası azalmaktadır. Günde 1 gram çörek otunun iyice çiğneyerek tüketilmesi vücuda faydalıdır. Çekilmiş çörek otu tüketilecekse az miktarlarda çektirilerek satın alınması, acılaşmasını önleyecektir. Çörek otu, küçük ve hava almayan cam bir kavanozda, güneş ışığı almayan bir yerde saklanmalıdır. İçine nemli ya da ıslak hiçbir madde (kaşık, çatal dahil) değdirilmemelidir. Saklanılan yer çok sıcak olmamalı, buzdolabında da saklanmamalıdır. Çörek otunun saklama koşulları ne kadar doğru olursa olsun çok uzun süre bekletmeden tüketilmelidir." (AA)

9 KÜLTÜR-SANAT KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN 9 22 Nisan 2015 Çarşamba Pulitzer Ödülleri hayrettinivgin@gmail.com TÜRKİYE'DE HALK TİYATROSU ÇALIŞMALARI-1 Oyun sözcüğü ile pek çok olgunun karşılandığını hepimiz biliyoruz. Ama bu kavramı daraltmak zorunda kalıyoruz. Anadolu oyunları üç büyük kümede ele alınır; (a) Anadolu köylüsü dansları «halk oyunları», (b) Dramatik oyunlar, (c) Bu iki oyunun dışında kalan spor, çocuk, baht, dernek, oyalanma oyunları. Konumuz dramatik oyunlardır. Bu oyunlara, «Köy temsilleri», «Köylü temsilleri», «Köy tiyatrosu», «Temsilî köylü oyunları», «Temsilî halk oyunları», «Temsilî oyunlar», «Seyirlik köylü oyunları», «Halk temsilleri», «Anadolu köylü oyunları» ve «Köy ortaoyunları» gibi adlar verilmiştir. Bir kavram kargaşası bugüne değin süregelmiştir. Hele «Köy ortaoyunları» kavramı tümüyle yanlış bir söyleyiş. İstanbul'da, profesyonel oyuncuların sunduğu bir halk tiyatrosu ürününe «Ortaoyunu» denir. Bu sözcüğü, salt ortada oynanan oyun olarak benimsememek gerekir. Çünkü pek çok oyun hem ortada, açık havada, hem de kapalı yerlerde oynanır. «Köy tiyatrosu» ile «Halk tiyatrosu» kavramını da birbirine karıştırmamak gerekir. Halk tiyatrosu kavramı içinde köy tiyatrosu, meddah, Karagöz, ortaoyunu ve kukla kavramları bulunur. Köy tiyatrosu ise, Anodolu dramatik oyunlar, yani seyirlik köylü oyunlarının içinde bir kavramdır. Bu da Anadolu oyun geleneğinin içindedir Ẏukarda Anadolu oyunlarını üç ana kümeye ayırmıştık. Şunu belirtelim ki bu oyunlar içinde bir takım geçişmeler, tür değişmeleri görülmektedir. Meselâ, kimi halk dansları dramatik özellik taşıyor. Ancak dans, dramatik de olsa gene danstır. Aşık oyunu, hem dramatik, hem seyirlik hem de eğlence niteliği taşır. Sinsin, Zamah, Simsim oyunları spor ve cenklik gösterisidir. Bunları seyredenlerin oyuna tepkileri de dramatik ve bir ritüel nitelik taşıdığı da anlaşılır. Köy tiyatrosu oyunlarının oynanış vesileleri türlü türlüdür. Bunlardan en önemlisi, eski çağlarda tapınış, törenleri ve büyüsel verilerle oynananlardır. Ancak şunu unutmamak gerekir. Oyunlar, ritüel bir dinsel eski inançtan kaynaklansa bile yine bulunduğu sosyal hayatı temsil eder. Bu bizi şu sonuca götürür, oyunların kaynağı eski de olsa yeni de olsa kaynak tek değildir. Oyunların yanyana gelip yeni oyunlar çıkardığını hepimiz biliyoruz. Şunu özellikle belirtmekte yarar var. Anadolu oyunlarını oluşturan etkenler, (a) Orta Asya kültürü, (b) Anadolu kültürü ve (c) İslâm kültürüdür. Oyun tekniği açısından oyunları incelersek şunları görürüz: (a) Oyunların oynanma zamanları ritüel olanlarda bellidir. Diğerlerinde ise genellikle kış aylarına rastlar. Bunun yanında düğün, ulusal bayramlar gibi nedenler de zamanı belirler. (b) Herkes oyunları oynayabilir. Oyunu en iyi oynayan başa geçer. (rejisör) Roller hemen dağıtılır. Rol, tecrübesi olana verilir. Hazırlık çok kısa sürer. (c) Oyunun oynanacağı, «oyunbaşı» ve oyuncular tarafından herkese duyurulur. Duyurma biçimi çok değişiktir. Kimi yörelerde oyun haberini ulaştıranlara hediye bile verilir. (d) Oyunlar genellikle geniş meydanlarda (sahne) ya da geniş kapalı odalarda oynanır. Oyun yerini oyuncular ya da düğün sahibi (ev sahibi) hazırlar. (e) Dekor ve aksesuar oyunun niteliğine göre ortaya çıkar. Kimi oyunların aksesuarı insandır. Meselâ; kalaycı oyununda körük, insandır. (f) Makyaj ve kostüm, oyunun tip ve niteliğine göre belirlenir. Yüz; un ya da siyah boya, hamur, takma sakal ve bıyık ile değiştirilir. Kıyafet ise ters çevrilmiş bir ceket ya da şalvar üstüne giyilmiş bir entaridir. Yırtık günlük elbiseler ya da çullar kostüm olabilmektedir. (g) Seyirciler oyunu oturarak, kilim, çul, taş, semer sererek ya da ağaca, duvar ve saman yığınlarına çıkarak seyrederler. Erkekler önde, kadınlar arkadadır. Prof. Dr. Şükrü Elçin oyunları şu bölümlere ayırarak incelemiştir: A) Ritüel Oyunlar 1. Yılın değişmesi ile ilgili oyunlar (Köse, Gelin v.b.) 2. Soyut düşüncelerle ilgili oyunlar (Arap v.b.) 3. Hayvan kültürüne bağlı oyunlar (Saya gezme v.b.) 4. Bitki kültürüne bağlı oyunlar (Cemalcik oyunu v.b.) 5. Mezhep merasimleri (Alevî ve Bektaşîler arasındaki tarikat karakteri taşıyan temsiller) B. Profan Oyunlar 1. Günlük hayattan alınan oyunlar (Tüccar, Tarla Sınırı, Kalaycı v.b.) 2. Masallara bağlı oyunlar (Keloğlan v.b.) 3. Destanlara ya da saz şairlerinin hayatlarına bağlı oyunlar (Göçebe v.b.) 4. Tarihsel olaylara bağlı oyunlar (İstiklâl Savaşı v.b.) 5. Hayvanları taklit edici oyunlar (Kartal, Tilki v.b.) 6. Samit ya da lâl oyunları (Yaş, Yılbaşı. Berber, Kovandan Arı Alma, Ali ile Fatoş v.b.) 7. Bebek (kukla) oyunları (Karacör oyunu v.b.) İzmir Kitap Fuarı açıldı İZMİR - TÜYAP tarafından Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği ile Nisan tarihleri arasında düzenlenen İzmir Kitap Fuarı, kapılarını kitapseverlere 20'nci kez açtı. İzmir Kitap Fuarı'nın 20. kez açılışı için Kültürpark Uluslararası İzmir Fuar Alanı'nda tören düzenlendi. Törende konuşan yazar Doğan Hızlan, kitap fuarlarının okuyucunun vizyonunu geliştirdiğini, yeni kitaplar görme imkanının yanında yeni yazarları da tanıma fırsatı verdiğini ifade etti. Bu yıl 400 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenecek fuarda söyleşi, şiir dinletisi, panel ve çocuk etkinliklerinin yanı sıra 150 kültür etkinliği düzenlenecek. Kültürpark'taki fuarda, yazar, şair, bilim insanları 9 gün boyunca okurlarla bir araya gelecek. Fuar, saatleri arasında, kapanış günü ise 19.00'a kadar ücretsiz ziyaret edilebilecek. TÜYAP tarafından düzenlenecek sergide fuarın ilk yıllarından bugüne fuar afişleri, fotoğrafları ve fuar anılarının da yer aldığı bir köşe oluşturuldu. Fuarda ayrıca yazar Aziz Nesin'in portre karikatürlerinden oluşan bir sergiye de ev sahipliği yapacak. Törene, TÜYAP Danışma Kurulu Başkanı Doğan Hızlan, Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celal, TÜYAP Genel Koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu, CHP İzmir Milletvekillerinden Musa Çam ve Alaattin Yüksel, fuarın onur konuğu şair Süreyya Berfe, yayınevi yetkilileri ve vatandaşlar katıldı. (AA) sahiplerini buldu ABD'nin New York kentinde Columbia Üniversitesi tarafından gazetecilik, edebiyat ve müzik gibi alanlarda verilen Pulitzer Ödülleri sahiplerini buldu. Anadolu Ajansı'nın düzenlediği "Istanbul Photo Awards"ta "Yılın Fotoğrafı" ödülünü kazanan Daniel Berehulak Pulitzer ödülü alırken, New York Times 3 Pulitzer birden kazandı. KÜTAHYA - Kütahya'da, Osmanlı padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman'ın sadrazamı ve damadı Rüstem Paşa tarafından 1550 yılında inşa ettirilen medresede, tezhip, ebru, çini, yöresel giysi, el nakışı ve gergefi gibi geleneksel Türk el sanatları yaşatılarak gelecek nesillere aktarılmaya çalışılıyor. Balıklı Mahallesi'ndeki Rüstem Paşa El Sanatları Merkezi'nin Dernek Başkan Yardımcısı Sevil Lüleci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu yapının Kanuni döneminden kaldığını söyledi. Binanın, yıllar geçtikçe tahrip olduğu için sadece temel duvarlarının kaldığını ancak 2006 yılında aslına uygun restorasyon çalışmalarıyla yeniden gün yüzüne çıkarıldığını belirten Lüleci, şöyle konuştu: "Medrese, restorasyondan sonra el sanatları icra edilmesi kaydıyla Kütahyalı bayanlara tahsis edildi yılından bugüne medresede faaliyet göstermekteyiz. Özellikle geleneksel el sanatları üzerine çalışıyoruz. Buradaki sanatçıların birçoğu bayan ancak aramızda beyler de bulunmaktadır. Geleneksel sanatlardan tezhip, ebru, çini, Kütahya'nın yöresel kıyafetleri, el nakışı, el gergefi ve keçe üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Bunları halen günümüzde yaşatmaya gayret ediyoruz. Ayrıca yine geleneklerimizden olan doğum ve sünnet yatakları gibi çalışmaları da burada yapmaktayız. Merkezimizde 10 hücre atölyesi bulunuyor. Her atölyede sanatçılar bireysel olarak çalışıyor. Sanatçılarımız, sipariş üzerine iş alarak da çalışıyor. Buradaki arkadaşlarımız, ekonomiye katkı adına, ev hanımlarına da işler yaptırmaktalar. Burada yaptığımız işlerin dantellerini, oyalarını, pul ve boncuk işlemelerin hemen hepsini ev hanımlarına yaptırıyoruz. Bu vesileyle de her atölye için en az 6-7 ev hanımı, evinde çalışmakta." Lüleci, evlerde parça başı çalışan kadınlara iş verilmesi bakımından istihdama da katkı bulunduklarını vurguladı. Geleneksel giysi tasarımıyla uğraşan Dumlupınar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğrencisi Gülsüm Palas da işini çok sevdiğini anlattı. Kendinden iki yıl önce ablası Rukiye Çağlar'ın bu tasarım işine başladığını dile getiren Palas, "4 yıldır buradayım. Geleneksel sanatlarımızdan olan gergef üzerine el nakışı NEW YORK - ABD'nin New York kentinde Columbia Üniversitesi tarafından gazetecilik, edebiyat ve müzik gibi alanlarda verilen Pulitzer Ödülleri sahiplerini buldu. Anadolu Ajansı'nın düzenlediği "Istanbul Photo Awards"ta "Yılın Fotoğrafı" ödülünü kazanan Daniel Berehulak Pulitzer ödülü alırken, New York Times 3 Pulitzer birden kazandı. Columbia Üniversitesi Gazetecilik Yüksek Lisans Ensitütüsü'nde düzenlenen törenle 99'uncu Pulitzer Ödülleri açıklandı. AA'nın gerçekleştirdiği uluslararası haber fotoğrafı yarışması Istanbul Photo Awards'ta "Yılın Fotoğrafı" ödülünü kazanan Daniel Berehulak, Pulitzer'de de fotoğrafçılık dalındaki ödülün sahibi olurken, ödülünü Ebola salgınında Liberya'da çektiği fotoğrafla kazandı. Güney Carolina eyaletinin Charleston kentindeki "The Post and Courier", kamu hizmeti dalında, eyalette kadınlara yönelik şiddet konusunda yayımladığı haber üzerine altın madalyanın sahibi oldu. New York Times 3 Pulitzer ödülünün sahibi olurken, 2 bin 400 gazetecinin çalıştığı Bloomberg News, 25 yıllık tarihinde ilk Pulitzer ödülüne, Zachary R. Mider'in kurumlar vergisinden kaçınma konusunda yaptığı haberle ulaştı. St. Louis Post fotoğraf servisi haber fotoğrafçılığı dalında "Ferguson'daki şiddet ve öfkeyi yansıtan güçlü fotoğraflar geçerek çarpıcı foto muhabirliğiyle ülkeyi bilgildendirdiği için" Pulitzer kazanırken, The Seattle Times gazetesi heyelanla ilgili haberi dolayısıyla "Son Dakika Haberciliği" dalındaki ödülün sahibi oldu. Kazananlara birer sertifikayla birlikte 10 bin dolar para verilen ödüller, 18 üyeli bir kurul tarafından, 21 dalda belirleniyor. 19. yüzyılda Macar asıllı Joseph Pulitzer adlı bir gazeteci tarafından verilmesine başlanan ödüller, ilk olarak 4 Haziran 1917'de dağıtıldı. Kamu Hizmeti: Charleston, SC Posta ve Kurye Son Dakika Haberciliği: The Seattle Times Araştırmacı Gazetecilik: Eric Lipton, The New York Times ve Wall Street Journal personeli Açıklayıcı Gazetecilik: Bloomberg News, Zachary R. Mider Yerel Gazetecilik: Rob Kuznia, Rebecca Kimitch ve Daily Breeze Frank Suraci, Torrance, California. Ulusal Habercilik: Washington Post, Carol D. Leonnig Uluslararası Habercilik: New York Times Yazı: Los Angeles Times, Diana Marcum Yorum: Houston Chronicle, Lisa Falkenberg Eleştiri: Los Angeles Times, Mary McNamara Editoryal Yazarlık: Boston Globe, Kathleen Kingsbury Editoryal Karikatür: Buffalo News, Adam Zyglis Son Dakika Haber Fotoğrafçılığı: St. Louis Post, Fotoğraf Dağıtım Personeli Fotoğrafçılık: Daniel Berehulak, The New York Times - Kitap, Drama ve Müzik ödülleri - Kurgu: Anthony Doerr, "All the Light We Cannot See" (Göremediğimiz Tüm Işık) yazısıyla Düz Yazı - Elizabeth Kolbert, "Altıncı Tükeniş: Bir Doğal Olmayan Tarih" yazısıyla. Drama: Stephen Adly Guirgis, "Riverside ve Çılgın Arasında" yazısıyla. Tarih: Elizabeth A. Fenn "Dünyanın Kalbinde Karşılaştırmalar: Mandan Halkının Tarihi" yazısıyla Biyografi ve Otobiyografi: David I. Kertzer, "Halk ve Mussolini: XI. Pius'un Gizli Tarihi ve Avrupa'da Faşizmin Yükselişi" yazısıyla. Şiir: Gregory Pardlo, "Digest" Müzik: Julia Wolfe, "Taşkömürü Alanları" Fotoğrafçılık dalında Pulitzer ödülü kazanan Berehulak, Mart 2015'te AA'nın uluslararası fotoğraf yarışması Istanbul Photo Awards'te "Yılın Fotoğrafı" ödülünü kazanırken, binlerce fotoğraf arasından birinci seçilmişti. Istanbul Photo Awards yarışmasında haber ve spor fotoğrafı dallarında 100'ü aşkın ülkeden yaklaşık 12 bin fotoğraf değerlendirmeye alınmıştı. (AA) Rüstem Paşa'nın medresesinde geleneksel el sanatları yaşatılıyor yapıyorum. Onun yanı sıra ebru dersi veriyorum. Süslemeyi, işlemeyi ve parıltıyı sevdiğim için böyle bir sanata merak sardım. Benim yaşımdaki kişilerin de bu tür sanatlara ve kültürümüze sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum" ifadesini kullandı. Kütahya Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Bayram Yıldız ise kentte faaliyet gösteren bazı ressamların eserlerinin bu merkezde sergilendiği bilgisini verdi. "Başoda" olarak bilinen bölümde faaliyet gösterdiklerini kaydeden Yıldız, "Burada eğitim faaliyetlerimizi devam ettiriyoruz, kurslar veriyoruz. 565 yıl önce yapılan bir binada çalışmak çok farklı. Amacımız, sanatsal bakış açısını yaygınlaştırmak ve sanatsal kalkınmayı sağlamaktır" diye konuştu. (AA) MEHMET NURİ PARMAKSIZ mehmetnuriparmaksiz@gmail.com BENCİLEYİN SÖZLER SES ve AHENGİN ÖNEMİ ÜZERİNE BAZI TESPİTLER ve TEKLİFLER Onlar ki kelâma can verirler Şeyh Galip Her şair az veya çok şiirin oluşumu ve teorisi üzerine bir şeyler söylemiş; ya da kendine göre bir şiir tanımı yapmıştır. Nedir şiir? Şiiri güzel kılan ve onun hafızalarımızdan silinmemesini sağlayan büyü, şiirin hangi öğesindedir? Mana da mı, ahenk de mi, ses de mi?... Kleber Haedens, şiir tarif edilseydi, yüz türlü değil; bir türlü tarifi olurdu. diyor. Hakikaten şiir hakkında yapılmış sayısız tanım, onu bu sözünde haklı çıkartıyor. Farabi, şiirde iki temel öğeden bahseder: Sözcükler ve onların bir araya getirilişindeki esas. Valery, şiir, sesle anlamın birleşmesidir. der. Platon, şiirin büyülü bir söz olduğunu düşünür. Batı kaynaklı olan tanımlar içersinde benim en çok beğendiğim tarif, Mallarme ye aittir: Şiir fikirlerle değil, kelimelerle yazılır. Jean Cateau nun, şiir öyle bir dildir ki, başka bir dile çevrilemez düşüncesi, bir anlamda Mallarme yi destekler; çünkü her dilin kendi içinde bir musikisi ve sesi vardır, tercüme edilen şiirlerin aynı sesi ve ahengi, kelime ve ton olarak yakalaması söz konusu değildir. Edebiyatımızda ise, A. Haşim şiiri musiki ile söz arasında, sözden ziyâde musikiye yakın, ortaklaşa bir dil olarak düşünür. Y. Kemal, şiirin veznin sustuğu yerde başladığını söyler. O. Veli ise, şiiri, şiir yapan edâdır der. Bu edâ dan neyi kastettiğini poetikasında açıklamaya çalışmışsa da, edânın,ahenk mi, ritim mi, şairin hissedişiyle ruhundan şiire kattığı ses mi olduğu belli değildir. C. Sıtkı için şiir bir an için olsun aklımızdan geçirdiğimiz hayâllerin nağmesidir. Edebiyatımız içersinde, şiirin ne olduğundan teorisine,tanımından konusu ve biçimine kadar en geniş açıklamayı, poetikasında N. Fazıl, yapmıştır. Onca teşbih ve derinlemesine tahlilden sonra, N. Fazıl ın söylediği şu söz dikkate şayandır: Arı, bal yapar ama balını izah edemez. Birbirinden farklı gibi görünen bütün şiir tanımlarının birçoğunda gördüğüm ortak nokta, şiirin bir nağme ve ses güzelliği olması yanında, açıklanamayan bir yönünün olmasıdır. Gerçi, N. Fazıl, bu balın izah edilemeyeceğini söylese de, dilim döndüğünce, bilgi ve birikimim el verdiğince bu sırrı açıklamaya çalışacağım. 1- Şiirdeki cazibenin, ses ve anlam arasındaki bütünlüğe bağlı olduğu inkar edilmez bir gerçektir. Ses ve mana, beden ile ruh gibidir; yalnız şiirde aslolan ne konu, ne de manadır. İlk önce şiiri, C. Sıtkı nın dediği gibi, bir nağme halinde duymasını ve dilimizin imkanlarını zorlayarak kelimeler arasında bir musiki oluşturmasını öğrenmeliyiz. Kelimeleri sırf manadan ibaret, cansız gibi düşünürsek bunu başaramayız; çünkü, şiiri kalıcı yapan fikirler değil, bu duygu, düşünce ve hayallerin söylenişi esnasında şairin seçtiği kelimeler arasında oluşturduğu musikidir. Burada, şiirin nesirden farklı olduğunu ve şiirde sesle beraber ahengin ve ritmin ön plana çıktığını söyleyebilirim. Bu konuda bakınız C. Sıtkı, Ziya Osman Saba ya yazdığı bir mektupta ne diyor: Şairin mesuliyeti ve şerefi sesle başlar, sesle biter. Yoksa kelimenin tek başına manasından beklenen güzellik, nesir hudutları içine girer. Var mı yok mu ses! Şiir madeni, güzellik hazinesi, şairin Pantheon u ses tir. 2- Şeklin önemsiz olduğunu düşünmek, şairlerin büyük şiirden uzaklaşmasına yol açar. Biçimden kastım, sadece vezin değildir;kafiye, durak, nakarat, redif ve ses oyunlarını bir bütün olarak düşünülmeli ve ses ile musiki ye ulaşmada bunları bir araç olarak görmeliyiz. Bilmem hiç düşündünüz mü? Neden bazı şairler tek bir vezne esir olurlar ve şiirlerini hep o vezinde yazarlar? Acaba şiir onlara hep aynı nağme de geldiğinden mi? Sanmıyorum, bu olsa olsa biraz tembellikten birazda bilgisizlik ve araştırmamaktan kaynaklanıyor. Bir ses düşünelim, bu ses en çok sevdiğimiz ses olsun; bu sesi devamlı duymak ve aynı ritimle tekrar etmek neden bizleri sıkmaz, bilemiyorum. Şiirin sesle bağlantısını çözebilsek, şair olmanın zorluğunu da anlarız. Bu şiir yolumuzun aydınlanmasını sağlar ve büyük şiir yolunda şansımız artar. Şairlerimiz, şunu net bir şekilde bilmeliler ki, şiirde bir vezne saplanıp kalma taassubu, şair için en büyük handikaptır. Oysaki Türkçemiz, hem kelime hem de ses olarak her üç vezinde de, mükemmeliyeti yakalayacağımız mısraları yazmamız açısından yeterlidir.şiirde vezin meselesi bir tercih olsa da, keşke Y. Kemal, A. Haşim ve M. Akif te, hece ve serbest tarzda şiirler yazsaydı diyorum. Aruzda mükemmel bir ses yakalamış bu şairlerimizi bir anlamda bu yönleriyle eksik buluyorum. (DEVAM EDECEK) GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ İpek böceğiyim ben kozam dünyadır benim, İçten içe işlerim gönlüm deryadır benim. Tüm hasretim dinecek kıyametle beraber, Sonsuz vuslat yolunda mahşer rüyamdır benim.

10 1022 Nisan 2015 Çarşamba SAĞLIK Boyu 3 mikron, Türkiye'deki hasta sayısı 7,5 milyon Milimetrenin binde 3 ya da 5'i büyüklüğündeki ev tozu akarı allerjisine her 10 kişiden 1'inde rastlandığı, Türkiye'deki tahmini hasta sayısının ise yaklaşık 7 milyon 500 bin olduğu bildirildi. İZMİR - Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Başhekim Yardımcısı Allerji ve İmmünoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Gülbahar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "mite" olarak da bilinen örümcekgillerden ev tozu akarının 3-5 mikron boyunda, 8 bacaklı, kör canlılar olduğunu, kepek ve deri gibi atıklarla beslendiğini belirtti. Rutubetin olduğu yerde ev tozu akarının da bulunduğunu kaydeden Prof. Gülbahar, evde beslenen hayvanların ev tozu akarını da artırdığını söyledi. En sık rastlanan allerji türüne "ev tozu akarının" neden olduğunu anlatan Gülbahar, derece arasındaki sıcaklık ve yüzde 55 nem oranına sahip ortamların bu canlılar için "ideal" sayıldığına dikkati çekti. Evlerde akarların sıfırlanmasının mümkün olmadığını vurgulayan Okan Gülbahar, alınacak tedbirlerle sayısının azaltılabileceğini, böylelikle allerjisi bulunanların yaşam standardının yükseltilebileceğini ifade etti. Ev tozu akarı allerjisinden korunmanın en basit yolunun basit ev ve sade eşyalar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Gülbahar, şu önerilerde bulundu: "Evde kalın perdeler olmasın, halılardan da kaçınmalı. Çarşaflar en az haftada 1 kez değiştirilmeli. Ev tozu akarından korunmak için çamaşırlar 65 derecede yıkanabilir ya da derin dondurucuda bekletilebilir. Özellikle de çocukların peluş oyuncakları. Dondurduğunuz zaman akarlar yaşamıyor. Çocuklar açısından alınacak tedbirler önemli çünkü çocuklarda bu allerji türüne çok sık rastlanıyor." Aynı üniversitenin bir başka allerji ve immünoloji Uzmanı Prof. Dr. Nihal Mete Gökmen de yaptıkları araştırmalar sonucu her 10 kişiden en az 1'inde bu allerji türüne rastlandığını belirlediklerini, Türkiye'deki hasta sayısının 7 milyon 500'e ulaştığını tahmin ettiklerini açıkladı. Gökmen, hastaların çoğunlukla doktora gitmediği için tanı almadığını, ev tozu akarına allerjisi olduğunu da bilmediğini söyledi. Allerjinin en önemli belirtilerinin burun akıntısı, hapşırık, kulak kaşıntısı olduğunu, hastaların özellikle sabahları bu belirtileri yaşayabileceğini anlatan Gökmen, şu bilgileri verdi: "Yıkamakla akarlar geçmiyor çünkü nemi seviyorlar. Hatta çamaşırlar ılık suyla yıkandığında artıyorlar. Nemli alanlar daha riskli. Hastaların evin en güneşli yerlerinde bulunmasını istiyoruz. Bazı deterjan tarzındaki ilaçlar ev tozu akarını öldürebiliyor. Uzun süre çuvallarda kalan un, bulgur, kuru fasulye tüketiminde de gıda allerjisi şeklinde kendini gösterebiliyor. Yenmesi durumunda daha tehlikeli olabiliyor. Nefes darlığı ya da allerjik şok yaşatabiliyor." Gökmen, ev tozu akarlarının astıma neden olabilecek kadar tehlike arz ettiğini, bu canlılara allerjisi bulunanların uzman bir doktor tavsiyesiyle immünoterapi olarak bilinen aşı tedavisinden faydalanabileceğini de sözlerine ekledi. (AA) Prof. Dr. Geyik: Baharda baş ağrısı anevrizma habercisi olabilir ZONGULDAK - Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Erkan Berksun, mevsimsel geçişlerde biyolojik saatin bozulmasıyla yaşanabilen depresyonu, sabah güneşini bir süre hissetmenin önlediğini bildirdi. Prof. Dr. Berksun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hava açık ve güneşliyken neşeli, kapalı ve bulutluyken cansız ve melankolik olan kişilerde çoğu zaman altta yatan sorunun biyolojik saatteki aksamalar olduğunu söyledi. Mevsimsel geçişlerde görülen depresyonun bazen çeşitli kas ve baş ağrıları, kabızlık, bulantı gibi bedensel yakınmalara da yol açabildiğine işaret eden Berksun, "Belirtilerin süresi birkaç haftaya buluyorsa 'mevsimdendir geçer' demek yerine tedaviye başvurmak gereklidir. Yetersiz güneş ışığı beyinde kimyasal maddelerin düzeylerini ve dağılımlarını bozabildiğinden bazı bireyler depresyona daha açık hale gelir. Bunun için güneş ışığında sabahları yarım saat kadar oturmak mevsimsel geçişlerdeki depresyonu ve halsizliği önler" diye konuştu İSTANBUL - Memorial Şişli Hastanesi Girişimsel Radyoloji Bölümü Nöroradyoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Geyik, anevrizmanın geçiş mevsimlerinde daha sık görüldüğünü belirterek, bu mevsimlerde yaşanan ani ve şiddetli baş ağrılarının önemsenmesi gerektiğini belirtti. Geyik, yaptığı yazılı açıklamada, baş ağrılarının genellikle uykusuzluk, stres gibi faktörlere bağlı olarak görüldüğünü, bazen de ciddi hastalıkların habercisi olabileceğini belirtti. Geyik, halk arasında baloncuk olarak bilinen anevrizmanın, damar duvarından köken alarak oluşan üzüm tanesi şeklinde bir çıkıntı olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Kan basıncına dayanıklı olan damar duvarı çeşitli nedenlerle zayıflayarak üzüm tanesi şeklinde bir çıkıntı yapabilir. Anevrizma ilkbahar ve sonbahar gibi geçiş mevsimlerinde daha sık görülmektedir. Bu mevsimlerde yaşanan ani ve şiddetli baş ağrılarının önemsenmesi gerekmektedir." Serdar Geyik, genellikle yaş arasında görülen anevrizmanın, gelişen tanı yöntemleri sayesinde patlamadan belirlenebildiğini belirtti. Prof. Dr. Geyik, anevrizmanın en sık görülen belirtisinin ani ve şiddetli gelişen baş ağrısı olduğunu kaydederek, özellikle yoğun spor, ağır yük kaldırma ve cinsel aktivite sonrasında baş ağrısı gelişmesi durumunda anevrizma varlığından şüphe duyulması gerektiğini vurguladı. Geyik, anevrizmanın belirtileri arasında ani ve şiddetli baş ağrısının yanı sıra, göz kapağında düşme, geçici uyuşmalar ile yutma ve görme bozuklukları olduğunu aktardı. Anjiyografi ile belirlenebilen anevrizmanın ne zaman patlayacağının tespit edilemeyeceğini kaydeden Geyik, baloncuğu büyütecek ve patlamasına neden olabilecek yüksek tansiyon gibi farklı etkenler varsa bunların da kontrol edilmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Serdar Geyik, anevrizmanın patladığı ve beyin kanamasının gerçekleştiği durumların ölümcül olabildiğini ifade ederek, şunları aktardı: "Yapılan çalışmalarda beyin kanaması Berksun, kadınlarda depresyona yakalanma riskinin erkeklere oranla iki kat daha fazla olduğuna dikkati çekerek mevsimsel geçişlerde de depresyona kadınların daha sık yakalandığını anlattı. Depresyonun toplumun yüzde 10-15'inde izlenen bir tıbbi hastalık olduğunu dile getiren Berksun, şunları kaydetti: "Mevsimsel depresyon durumlarında kişinin dikkatini toplayamaması ve unutkanlığı sebebiyle iş performansı düşer. İsteksizliği ve yapacak gücü bulamaması nedeniyle de sorumlulukları aksamaya başlar. Gün ışığından yeterince faydalanmanın yanı sıra düzenli uyumaya dikkat etmek, vitaminlerden zengin bir beslenme düzeni ve hafif egzersizler yapmak kişileri depresyondan korur. Uykuya dalmayı kolaylaştırmak ya da canlılık kazanmak için alkol almak en sık yapılan yanlışlardandır. Alkol hücresel bir zehirdir ve kronik biçimde tüketildiğinde başta depresyon ve kaygı bozuklukları olmak üzere birçok ruhsal hastalığı tetikler. Uzun vadede kendi başına uyku sorunlarına sebep olur. Unutulmamalı ki depresyon duyguları, düşünceleri, davranışları ve bedeni etkileyen bir hastalıktır." (AA) geçirenlerin yüzde 12'sinin hastaneye gelemeden hayatını kaybettiği belirlenmiştir. Tedavi edilmediği durumlarda ikinci beyin kanaması riskinin yanı sıra felç ve koma halleri de görülmektedir." Anevrizması patlamadan müdahale edilen hastaların sigara ve alkolden uzak durması gerektiğine işaret eden Geyik, bu hastaların tansiyonlarının da kontrol altında tutulması gerektiğini kaydetti. (AA) Sabah güneşini hisset, depresyondan korun Sivrisinekler de kışı apartmanlarda geçiriyor KAYSERİ - Kış uykusu için apartmanların sığınakları, bodrumları ve kalorifer dairelerini tercih eden sivrisineklerle mücadele için bu mekanların kış aylarında ilaçlanmasının önem taşıdığı bildirildi. Erciyes Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdullah İnci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tehlikeli bir vektör (hastalık taşıyıcı) olan sivrisineklerin, çevre ısısının 18 dereceye ulaştığı dönemlerde kış uykusundan uyandıklarını dile getirdi. Bu yıl mart ayı ortalarında hava sıcaklığının yükselmesiyle kış uykusundan uyanan sivrisineklerin, daha sonra etkili olan soğuk hava dolayısıyla telef olduğunu ifade eden İnci, bu dönemde uyanmayanların ise son günlerde hava sıcaklıklarının artması üzerine çevrede görülmeye başladığını söyledi. İnci, son yıllarda sivrisineklere karşı birçok biyolojik mücadele yöntemi geliştirilmesine rağmen hala birçok belediyenin çeşitli araçlarla açık alanda ilaçlama yaptığına dikkati çekerek, bu mücadele yönteminde çok fazla başarı sağlanamadığını anlattı. Sivrisinekle etkin bir larva mücadelesiyle baş edilebileceğini vurgulayan İnci, "Sivrisinekler kış uykusu için apartmanların sığınakları, bodrumları ve kalorifer dairelerini tercih ediyor. Buraların özellikle kış aylarında ilaçlanmasıyla sivrisinek mücadelesinde yüzde 100 başarı sağlanabilir. Bunun yanında sokaklardaki rögarların temiz tutulması ve ilaçlanması gerekir. Rögarlarda su kalmazsa bunlar üreyemez" diye konuştu. (AA) Çocuk obezitesi Türkiye de risk haline geldi ANKARA- Diyetisyen Hatice Karslıoğlu, çocuklarda beslenme alışkanlığına ilişkin Türkiye nin çocuk obezitesi riskinin giderek arttığı ülkeler arasında bulunduğunu söyledi. Karslıoğlu, Artık sadece yetişkinler değil çocuklar da obeziteyle mücadele etmektedir. Önlem alınmaması halinde ülkemizi gelecekte, obezite hastası bir nesil beklemektedir dedi. Özellikle ailelere beslenme konusunda çocuklarına nasıl yaklaşmaları gerektiği yönünde uyarılarda bulunan Diyetisyen Karslıoğlu, şöyle devam etti: Örnek olmak, çocuğunuza, yapmasını istediğiniz şeyi söylemenizden çok daha etkilidir. Sizin yaptığınızı görmeli ki uygulayabilsin. Böylece çocuğunuz, bilinçli olarak örnek olmadığınızda bile sizi örnek alarak öğrenir. O nedenle çocuğunuza yaptığınız bu yararlı, bu zararlı, az ye gibi uyarılar pek de etkili olmaz. Çocuğunuz yine bildiğini okumaya devam edecektir. Çünkü çocuklar, acil ihtiyaçları ve istekleri doğrultusunda seçimler yaparlar. Tat, ailenin etkisi, okul, arkadaş çevresi, reklamlar, vs. çocuğun iyi ya da kötü beslenmesini etkileyen faktörlerdir. Evde huzurlu bir ortam yaratın. Baskıcı bir tutum sergilemeyin. Tavırlarınız, bakışlarınız ve sözlerinizle, kilosundan ötürü çocuğunuzu küçük düşürecek ifadelerden şiddetle kaçının. (CHA) Bilinçsizce toplanan mantarı tüketmeyin ESKİŞEHİR - Mantar zehirlenmeleri ve buna bağlı ölümlerin önlenmesinde uyulması gereken kuralların başında doğadan bilinçsizce toplanan mantarların tüketilmemesinin geldiği bildirildi. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Ekemen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mevsim itibarıyla havanın giderek ısındığını ve yağmurlu havanın yaklaştığını belirterek, sıcak ve nemin beraberinde getirdiği en önemli sorunların başında mantar zehirlenmelerinin geldiğini bildirdi. Gerek sosyo-ekonomik nedenlerin, gerekse bilgisizliğin doğadan toplanan mantarların yenilmesiyle ölümle sonuçlanabilen ciddi zehirlenmelere neden olduğunu ifade eden Doç. Dr. Ekemen, şöyle konuştu: "Her yıl gazete ve televizyonlarda mantar yenilmesine bağlı zehirlenme ve ölüm vakalarına şahit olmaktayız. Özellikle 2014 yılında ilk ve sonbahar mevsimlerinde kendi yoğun bakım ünitemizde takip ve tedavisini gerçekleştirdiğimiz toplam 40'a yakın mantar zehirlenmesine şahit olduk. Bugüne kadar şahit olduğumuz en ağır vakalardı. Başta karaciğer ve böbrek olmak üzere kalp ve akciğer yetmezliğinin de yer aldığı ciddi tekli ve çoklu organ yetmezliklerinin gözlendiği bu vakalara uygulanan bir dizi ilaç ve kan temizleme işlemleri ile başarılı sonuçlar aldık. Ülkemiz coğrafyasında yaygın olarak 3 bine yakın mantar türünün bulunduğunu söyleyebiliriz. Bu sayının yaklaşık 150 türünün ise ölümcül olduğunu bilmekteyiz." Doç. Dr. Ekemen, geleneksel yöntem ve bilgilerle kendinden emin bir şekilde yıllardır mantar toplayıcılığı yapan, bunları satıp, tüketen kişilerin unutmaması gereken bazı noktaların söz konusu olduğunu vurguladı. Toplanan mantarların ağır metaller ve bakteriler içerebileceğini anlatan Doç. Dr. Ekemen, "Bu durum da ölümcül sonuçlara neden olabilir. Aynı zamanda gerek toplama ve gerekse tüketim esnasında yanlış bilgi ve inanışlar da söz konusu olabilmektedir. Mantar zehirlenmeleri ve buna bağlı ölümlerin önlenmesinde uyulması gereken kural doğadan bilinçsizce toplanan mantarların tüketilmemesidir" diye konuştu. (AA)

11 YAŞAM-ÇEVRE BULMACA KPSS mağduru öğretmen seyyar satıcılık yapıyor Nisan 2015 Çarşamba TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin Batman'da, tarih bölümü mezunu olan ve öğretmen olma hayaliyle girdiği 2010 yılı Kamu Personel Seçme Sınavı'nın (KPSS) ardından atanamayan 29 yaşındaki Mustafa Kardaş, seyyar satıcılık yaparak geçimini sağlıyor. BATMAN - Kardaş, AA muhabirine, Kars Kafkas Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nden mezun olduktan sonra 2010 yılında girdiği devlete personel alımına ilişkin yapılan KPSS'de 74 puan almasına rağmen usulsüzlükler nedeniyle mağdur olduğunu savundu. "Bu sınav ile geleceğim ve hayallerim çalındı" diyen Kardaş, aldığı formasyona rağmen atanamadığı için ailesinin geçimini sağlamak amacıyla seyyar satıcılık yapmak zorunda kaldığını belirtti. Kardaş, eğitim hayatına öğretmen olmak hayaliyle başladığını dile getirerek, "Üniversitede okurken kendi imkanlarımla yaptığım el arabasında meyve satarak ailemin geçimini sağladım. Tüm hayallerimi bu sınava bağlamıştım. Yeniden sınava girecek imkanım olmadığı için büyük hayal kırıklığı yaşadım" diye konuştu. Öğretmen olmayı beklerken yeniden seyyar satıcılıkla geçimini sağlamak zorunda kaldığına işaret eden Kardaş, şunları kaydetti: "Yıllarca çalıştım. Bu sınav için gecemi gündüzüme kattım. Hem aileme baktım hem derslerime çalıştım. Birileri usulsüzlükle bir iş sahibi olurken biz açıkta kaldık. Rızkı veren Allah'tır ama ADANA - Adana'nın Dilekkaya köyü yakınlarında Roma dönemine ait Anavarza Antik Kenti'nde, Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Çakan danışmanlığında biyolog Yasemin Özonur, botanik ve bitki çeşitliliği çalışması yürütüyor. Özonur, AA muhabirine, yörede iklim şartları, coğrafi özellikler ve toprak yapısı nedeniyle bitki çeşitliliğinin zengin olduğunu söyledi. "Anavarza Antik Kenti ve yakın çevresinin florası üzerinde bir yıl önce başlayan çalışmalarda, 56 familya ile 181 cinse ait 225 tür ve alt tür tespit edildi" diyen Özonur, şu bilgileri verdi: "Tespit edilen tür ve alt türlerden 8'i endemik bitki olarak tanımlanmıştır sınavlarda usulsüzlük yapıp, şaibe karıştırıp, çalışmadığı halde bir yerlere yerleşenler hayallerimi, geleceğimi ve çocuğumun rızkını da çaldılar. Hakkımı helal etmiyorum." Evli ve bir çocuk babası olduğunu anlatan Kardaş, anne ve babasının geçimini de sağladığını ifade etti. "Eğer atansaydım ailem çok daha rahat bir şekilde yaşayacaktı. O gün hakkımızı çalanlar bugün ortaya çıkıyor. Anavarza'da bitki çeşitliliği araştırılıyor Ayrıca, kırkapinası olarak bilinen solanum elaeagnifolium türü, Türkiye'de bu yöre ve yakın çevresinde yetişen son yıllarda varlığı saptanan bir türdür. Yine yabani hünnap olarak adlandırdığımız ziziphus lotus adlı tür, Türkiye Florası kitabında tanımlaması bulunmadığı halde yakın zamanda yapılan çalışmalarda Anavarza çevresinde varlığı saptanarak, kayıtlara geçmiştir. Türkiye kayıtlarında bulunmadığı düşünülen bir themeda yani kırmızı yulaf cinsine ait bitki üzerinde çalışmalar devam edilmektedir. Aynı zamanda ajuga yani mayasıl otu cinsine ait Türkiye kayıtlarında bulunmadığı düşünülen yeni tür olabilecek bir bitki üzerinde de çalışılmaktadır." Özonur, Anavarza çevresi florasının etnobotanik açıdan da zengin olduğunu, BUL- MACA Soldan sağa: 1. Gölge. Sarp geçit. 2. Piston. Nazım Hikmet in soyadı. 3. Sadrazamların ya da çeşitli devlet adamlarının padişaha verdikleri armağan. 4. Kalıcılık, ölmezlik. Bir renk. 5. Rus savaş uçağı. Rutenyumun simgesi. Bir çalgı. 6. Kasaplarda satılan kesilmiş hayvan. Acımasız davranan, kıyıcı, zulmeden. 7. Saplı tencere. 8. Japon çiçek düzenleme sanatı. Favori. 9. Kuranda bir sure. Ticaret eşyası. 10. Rütbesiz asker. Bir yolu veya geçidi kapamak için her türlü araçtan yararlanarak yapılan engel. 11. Saçmalama, sayıklama. 12. Derebeylik Japonya sında paryalar kastı. Sidik asidi tuzu ya da esteri. 13. Gemileri farklı iki su düzeyinin birinden öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz. İnsanın yaradılış özelliği. 14. Yalan, uydurma söz. Kavga, dalaş. 15. Haber, muştu, müjde. Etrafı suyla çevrili kara parçası kısım kauçuğun 32 kısım kükürtle işlenmesinden elde edilen plastik madde. 17. Gözde ağ tabaka. Terbiyesiz, değersiz kimse. 18. Aktinyumun simgesi. Karşılıklı yer değiştirme. 19. Evcil bir hayvan. Bir ilimiz. 20. Rafadan. Güneş doğmadan önceki alaca karanlık. Yukarıdan aşağıya: 1. Mezar. Akdeniz bölgesi bitki örtüsü. Topluluk, cemaat. Alay, istihza. 2. Binek hayvanı. Bizmutun simgesi. Öküz yemliği. Kalça kemiği. Ölüm zamanı, hayatın sonu. 3. Havuç. Çabuk anlama ve kavrama, zekâ. Rusçada evet. 4. Kedi, köpek yavrusu. Hekimlik, tıp bilgisi. Voltamperin simgesi. Horoz, hindi gibi hayvanların tepelerinde bulunan kırmızı deri uzantısı. 5. Borsada kesin vadeli değerlerin kuru ile prim değer kuru arasındaki fark. Kutsal Hint destanı. Arapçada birinci tekil şahıs, ben. 6. Eski bir devlet. İki ucu arasında fazla uzaklık olan. Arjantin in plaka işareti. Ayağı sekili at. 7. Baryumun simgesi. Çarçabuk, anında, şipşak, hemen. Bir nota, isim. 8. Çıplak, özgür, hür. Muğla ilinin bir ilçesi. İlave. Somut alemin, madde aleminin dışındaki alemler. 9. Türk müziğinde bir makam. Artvin yöresinde oynanan bir halk oyunu. Özen. 10. Yanağın alt kısmı. Bıçak bileme aleti. Bir tür falcılık yöntemi. Ün, san, şöhret. Hazırlayan: Ercan BostaNcıoĞlu Sadece 2010'daki KPSS değil, tüm KPSS ve diğer sınavlar araştırılmalı" ifadelerini kullanan Kardaş, başka insanların da mağdur olmaması için soruşturmanın bir an önce sonuçlanmasını ve adaletin tecelli etmesini beklediklerini vurguladı. Kardaş, "Hakkımı çalanlar başkasının da hakkını çalmasınlar diye suç duyurusunda bulunacağım" diye konuştu. (AA) bu alandaki çalışmalarda elde edilen sonuçlar ışığında yöre florasında kayıtlara geçirilmiş çok sayıda bitki bulunduğunu kaydetti. Yöre halkı arasında "adam otu" olarak bilinen mandragora autumnalis bertol bitkisinin ağrı kesici, uyuşturucu, yatıştırıcı etkilerinden dolayı eski çağlardan beri kullanıldığına dikkati çeken Özonur, şöyle konuştu: "Ayrıca, Anavarza çevresinde yetişen, romatizma ve şeker hastalıklarının tedavisinde kullanılan ısırgan otu (urtica pilulifera), sindirim ve bağırsak sorunları için kullanılan barut ağacı (rhamnus oleoides) meyvesi, mide bulantısı için kullanılan deve dikeni (kengel, silybum marianum), öksürük ve balgam söktürücü olarak kullanılan dağ lalesi (anemone coronaria ) ve yara tedavisinde merhem olarak kullanılan yer çamı (ajuga chamaepitys) gibi etnobotanik bitkiler, halk ilacı olarak bilinmektedir. Etnobotanik çeşitliliği nedeniyle yöre, farmasotik botanik alanda çalışan eczacıların ilgisini çekmektedir." Anadolu tıbbi bitkileri hakkında kapsamlı bilgiler veren ilk hekim olarak kabul edilen Dioscorides'in (20-79) Roma İmparatorluğu'nun Kilikya eyaleti Anavarza kentinde doğduğunu savunan Özonur, yörenin tarih boyunca bitki bilimciler, eczacılar ve araştırmacılar için ilgi odağı olduğunu kaydetti. (AA) ÇÖZÜMÜ BUGÜN 12. SAYFADA BİR EMPERYALİST TAKTİK: ULUSLARARASI MÜDAHALE Son günlerde hem Suriye hem de Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu bölgesi ile ilgili olarak yetkili ve yetkisiz siyasi çevrelerden çok tehlikeli sözler sadır olmaya başladı. Türkiye-Suriye sınırında BM gözetiminde güvenli bölge oluşturulması için uluslararası müdahale talebi, sorumluluk sahibi bir Türk siyasetçisinin sarf edeceği sözler değildir. Bu, sınırlarımızın ve ülkemizin bizim kontrolümüz dışında Amerika ve Avrupa merkezli Haçlı ordularının hâkimiyetine geçmesi ve bu kanalla istedikleri her türlü emperyalist projeyi uygulama imkânı bulmaları demektir. Amerika, Büyük İsrail'in güvenliğini ve genişlemesini sağlamak ve bu bölgeyi yağmalamak üzere Büyük Orta Doğu projesi kapsamı içerisinde diğer İslam ülkelerinden sonra Suriye'ye geldi. Suriye içinde isyankâr bir muhalif kesim oluşturdu, destekledi, kargaşa çıkardı, desteklemeye ve karıştırmaya devam ediyor. Amacı, Suriye'yi parçalamak ve etkisiz hale getirmek. Çünkü Suriye, İsrail'in rahatsız olduğu İran, Lübnan Hizbullahı ve Filistin'le birlikte hareket ediyor. Bir İsrail planı olarak Amerika, Suriye'yi Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye'ye kırdırmak istiyor. Suriye'nin kargaşa içerisinde tasfiye edilmesinden memnun olacak bir tek taraf var; o da İsrail. Yani savaş naraları ve savaş sonunda yakılacak ağıtlar Arapça ve Türkçe olacak, zafer şarkıları da İngilizce ve İbranice. Türkiye'yi sadece Suriye'ye karşı değil; aynı zamanda İran'a karşı da kışkırtıyorlar. Bu plan açıktır. İsrail Müslümanı müslümana kırdırarak aradan bu bölgenin hâkimi süper güç olarak sıyrılmak istiyor. İsrail kaynaklı ve yandaşı bir takım uluslararası fitne fesat odakları, İslam ülkelerini hem mezhep bağlamında Sünni-Şii diye birbirine kırdırma, hem de etnik planda Türk, Arap, Kürt çatışmaları çıkararak birbirine düşürme planları yapmış ve bu planlar büyük oranda da uygulamaya konmuştur. Buna göre Sünni siyasetçileri Şiilere karşı, Kürtleri de Arap ve Türklere karşı kullanmak istemektedirler. Dikkat edilsin, tahrik etmek, kışkırtmak, kendi emelleri doğrultusunda kullanmak istedikleri taraflar, mezhep bağlamında bir takım Sünni siyasetçiler, etnik planda da bir takım Kürtlerdir. Bu durumda İslam kardeşliğini esas alan aklı başında siyasetçilerin, partilerin ve kanaat önderlerinin bu mezhep ve etnik çatışma oyunlarına karşı tedbir almaları lazım. Birlik, beraberlik, kardeşlik kavramlarına önem veriyorlarsa hem Orta Doğunun tamamındaki Kürtlerin, hem Sünni siyasetçilerin emperyalizmin tahriklerine kapılmamak, oyunlarına gelmemek konusunda dikkatli ve uyanık olmaları gerekir. Tabii Türklerin, Arapların ve Şiilerin de aynı hassasiyeti taşıyarak Amerika ve Avrupa öncülüğündeki Haçlı emperyalizmine karşı hem İslam kardeşliği hem de aynı bölgenin sahibi olma duygusuyla birlik olmaları gereğini tahkim etmeleri gerekiyor. Uluslararası müdahale meselesi, emperyalizmin çok eski bir taktiğidir. Haçlı-Siyon cephesi, İslam ülkelerinde ya da başka ülkelerde önce etnik kavgalar ve mezhep çatışmaları çıkarır, millî hükûmetlere karşı meşrutiyet, demokrasi, insan hakları gibi kavramlar etrafında muhalif gruplar oluşturur, sonra "burada kargaşa var, gidelim müdahale edelim" derler. Ya da içerden ayarladıkları bazı işbirlikçiler vasıtasıyla bu müdahaleyi istetirler. BM ve NATO gibi kurumlar kanalıyla uluslararası müdahale adı altında gelirler, çullanırlar, "Biz, barış ve demokrasi getirmek için buradayız" derler. Bir süre sonra o bölgede barış ve demokrasi değil; bölünme, parçalanma, sömürgeleştirme, yer altı yerüstü zenginliklerin yağmalanması ve misyonerlik faaliyetleriyle Hristiyanlaştırma görülür. Netice budur. Bugün de Batının önce Suriye'de, sonra bizde yapmak istediği şey budur. Suriye'ye BM gözetiminde uluslararası müdahale istemek, bu bakımdan çok tehlikelidir. Zira bu işin tarihte örnekleri görülmüştür. Osmanlı devleti, Tanzimat'tan bu yana uluslararası müdahale ile çok toprak kaybetti. Bu meseleyle ilgili olarak 2. Abdülhamit hatıralarında uzun uzun anlatır. II. Abdülhamid'in anlatımına göre o zaman Avrupa devletleri, Ermenileri tahrik etmiş, devlet aleyhine kışkırtmış, bir kısım Ermenilerin terörist faaliyetler yapmasına zemin hazırlamış, Ermenileri Müslümanlara karşı tahrik etmişti. II. Abdülhamid de Zeki Paşa ile Ermeni ayaklanmalarını bastırmıştı. Avrupa devletleri elçileri saraya gelerek Ermenilerin kılıçtan geçirildiğini yani devletin zulüm yaptığını söylerler. II. Abdülhamid şöyle devam ediyor: "Hele İngiltere elçisi, hemen bir araştırma komisyonunun kurulmasını istiyor ve buna öncülük etmek için de bir İngiliz Askerî Ataşesinin hemen olay yerine gönderileceğini söylüyordu. Bütün elçilere ve bu arada daha sert bir dille İngiliz elçisine, bunun bir asayiş meselesi olduğunu, ordunun buralardaki eşkiyaları temizlediğini söyledim ve ilave ettim: Ataşe göndermenize müsaade etmem. Çünkü bugünlerde buralarda bir İngiliz ataşesinin görünmesi yatışmış toplumları yeniden birbirine düşürür." Aynı durum, bugün de tekrarlanıyor. Batılı emperyalist odaklar, o zaman Ermenilere yaptıkları gibi bugün de Türkiye vatandaşı olan bir kısım Kürt vatandaşlarımızı uzun zamandır ayaklanmaya, isyana tahrik etmektedirler. Türk devleti de PKK eşkiyalığını orduyla bastırmaya kalkınca, o zaman İngiliz elçisinin araştırma komisyonu kurulması talebi gibi bugün de batı kaynaklı odaklar ve içerdeki sözcüleri, "Hakikatları Araştırma Komisyonu kurulsun" diye bağırmaya başlıyorlar. Yani Abdülhamid'in dediği gibi devletimizin iç işi ve asayiş meselesi olan bir konuyu hemen uluslararası mesele haline getirerek, Türk devletini boğmak istiyorlar. O zaman Abdülhamid yüksek bir kararlılıkla, basiret ve feraset sahibi bir devlet adamı kimliğiyle İngilizlerin yani Haçlı Batının araştırma komisyonu kurmasına da, ataşe göndermesine de yani uluslararası müdahalede bulunmasına izin vermemişti. Ama bugün maalesef sorumluluk sahibi bazı yetkili kişi ve kurumlar, emperyalist Batının şeytanî tezgâhlarına gelerek devletimizin iç işi olan PKK eşkiyası ile mücadeleyi Hakikatları Araştırma Komisyonu kurmak, uluslararası konferanslara taşımak gibi gaflet, hatta söylemek istemediğim bir tavır içine giriyorlar. (DEVAM EDECEK) TEMA dan çevre uyarısı TOKAT - Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, "Tabii ki ülkemizin ihtiyacı olabilir ama Türkiye'nin geleceği, doğanın korunması açısından enerji tercihlerinin çok daha dikkatli yapılması gerektiğini düşünüyoruz" dedi. Ataç, 26 Haziran Atatürk Kültür Merkezi Konferans Salonu'ndaki TEMA Tokat Bölgesel Gönüllü Toplantısı'nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Türkiye'de kurulması planlanan nükleer enerji santrallerine ilişkin soru üzerine Ataç, nükleer enerjinin yanında olamayacaklarını söyledi. Yenilenebilir enerjiden yana olduklarını belirten Ataç, "Türkiye'nin iki konuda çalışması gerektiğini düşünüyoruz. Bir, yenilenebilir enerji, iki, enerji tasarrufu. Yeteri kadar enerji tasarrufu yapmadan hemen en kolay çözümle, bu sorunun çözülmesinin ülkenin geleceği açısından doğru olmadığını düşünüyoruz. Dolayısıyla nükleer enerji santralleri, gittikçe riski artan ve bütün dünya tarafından artık terk edilmeye başlanan teknolojiler. Atıkları da ayrı problem" dedi. Deniz Ataç, yüksek enerji kullanan, çevreyi kirleten sektörler bulunduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: "Bu sektörlerin gerçekten Türkiye için ne kadar önemli olduğunu ve bu sektörleri Türkiye'de yaşatmak için büyük riskler almamızın doğru olup olmadığının devlet ve hükümet tarafından incelenmesinin çok doğru, faydalı olduğunu düşünüyoruz. Bunlar ne diye sorarsanız, demir çelik, seramik ve çimento. Üç sektörün enerji kullanımı çok yüksek. Tabii ki ülkemizin ihtiyacı olabilir ama Türkiye'nin geleceği, doğanın korunması açısından enerji tercihlerinin çok daha dikkatli yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Mesela, şu anda Türkiye'nin enerji fazlası var. Biz bir taraftan geleceğe doğru yatırım yaparken Türkiye şu anda enerji fazlasıyla karşılaşmış durumda, rakamlar onu gösteriyor. Biz nükleer kararının bir daha düşünülmesi gerektiğini samimiyetle öneriyoruz." Ataç, hidroelektrik santrallerine (HES) ilişkin de prensipte, doğru fizibilite yapılması ve şartların doğru kullanılması şartıyla bunlara karşı olmadıklarını belirtti. Türkiye'de son 3-4 yıldır HES kurulumuna, yeteri kadar incelenmeden hızlı bir şekilde girildiğini vurgulayan Ataç, "Bu haliyle HES'leri kesinlikle onaylamıyoruz. Bu tip projelerin, çevre etki değerlendirme raporlarının, yapılmış olmak için değil gerçekten, HES'lerin yapıldığı yerdeki halkın da onayını alarak devam etmesi lazım. Ben inatlaşarak, birbirimizi kırıp dökerek hiç bir yere varabileceğimizi düşünmüyorum. Bu ülke hepimizin. Kalkınmayı yaparken doğamızı yok ederek yapmamak zorundayız" diye konuştu. (AA)

12 12 haber 22 Nisan 2015 Çarşamba Ankara aşığı bir milletvekili adayı NEVZAT CEYLAN Dursun ERKILIÇ Büyükşehirlerin bir şanssızlığı vardır; şehir öylesine büyümüş, nüfus öylesine artmıştır ki; diğer tüm Büyükşehirlerde olduğu gibi; ben İstanbulluyum, İzmirliyim, Bursalıyım, Eskişehirliyim, Adanalıyım, Konyalıyım demenin kimi zaman bir önemi kimi zaman bir etkisi kalmamıştır! Çünkü, Anadolu nun başka şerhlerinden akan büyük göç seli o şehirliyi azınlığa düşürmüştür. Buna rağmen, doğduğu, büyüdüğü yere aşık olanlar o şehre hizmetten vazgeçmez, geçemez. Hele siyasetçi ise BİR ANKARA AŞIĞI AK Parti Ankara 2. Bölge Milletvekili adayı Nevzat Ceylan işte öyle bir Ankaralı. Başkente aşık Taa DYP Ankara İl Başkanlığı döneminden beri tanıdığım ve takip ettiğim için rahatlıkla söylüyorum, Ankara dendiğinde yüreği titreyenlerden. ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİ Tanımayanlar ya da özelliklerini bilmeyenler için hatırlatmak gerekirse; 1953 Ankara- Nallıhan doğumlu. Yani, has Ankaralı! Hacettepe üniversitesi İşletme Bölümünü bitirdi. Dün Milli Parklar Genel Müdürlüğü yaptı, bugün Doğa Koruma ve Başkent Ankara Meclisi Genel Başkanı. Yani, Bahçeli den Oktay Sinanoğlu açıklaması ANKARA - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaşamını yitiren Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nun her zaman hürmetle anılacağını bildirdi. Bahçeli, Sinanoğlu'nun vefatı dolayısıyla yayımladığı mesajında, Türk milletinin yetiştirdiği Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nun, dünya çapında şöhret ve saygınlık kazanmış değerli bilim ve düşünce insanı olduğunu belirterek, vefatından büyük üzüntü duyduğunu ifade etti. Sinanoğlu'nun bilimsel çalışmalarla yeni ufuklar açtığını, insanlığa önemli eserler kazandırdığını belirten Bahçeli, mesajında şunları kaydetti: "Sinanoğlu, yeri çok zor dolacak hizmetleri geçmiştir. Bir Türkçe aşığı, bir millet sevdalısı ve bilim insanlığının yanında bir kültür kaynağı olmayı layıkıyla başaran merhum Sinanoğlu, her daim hürmetle anılacaktır. Bir yıldız gibi aramızdan kayıp giden merhum Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'na Cenab-ı Allah'tan rahmet niyaz ediyor; muhterem ailesine, bilim dünyasına ve aziz milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum." Ankara dan ve doğadan hiç kopmadı. DYP Ankara İl Başkanlığı ve DP Genel Başkan Yardımcılığı ve Teşkilat başkanlığı görevinde bulunmasının kazandırdığı siyasi tecrübe ile AK Parti Genel Merkez AR-GE Başkan Yardımcılığı yaptı. Ayrıca Merkez Disiplin Kurucu Üyeliği ile Teşkilat Başkan Yardımcılığı görevlerini sürdürüyor. Yani, hep siyasetin içindeydi. TAM BİR ANKARALI Beyefendiliği, dürüstlüğü, nezaketi ile çok para kazanamadı ama öylesine dost zengini biri ki, bulunduğu her ortamda ilgi, sevgi, saygı görür. Ankara ile ilgili nerede ne olsa ya oradadır ya da aranır, bulunur, çağrılır. Siyaset dürüst insanların omuzları üzerinde yükselecekse, Nevzat Ceylan bunların başında gelir. DUA BEKLİYOR 7 Haziran için çalışmalarını yoğun biçimde sürdüren Nevzat Ceylan, mümkün olan her ilçeye, her yere ulaşmak için çok yoğun bir ziyaret trafiği içinde. Bir bakıyorsunuz hafriyat yüklemekte olan bir kepçenin üzerinde, bir bakıyorsunuz kasapta, bakkalda, sokakta, parkta İsteğin nedir diye sorulduğunda yine o mütevazı yanıt geliyor: Dua Biz de dua nın yanına bir oy ekleyip, başarı dileyelim. Yolu açık olsun. Almanya, yanına bir soykırımcı arıyor! Ermenilere, bir dostluk eli daha ANKARA - Başbakan Ahmet Davutoğlu, 1915 yılındaki tehcir sırasında hayatını kaybeden Osmanlı Ermenilerini saygıyla andığını, çocuklarının ve torunlarının acılarını paylaştığını ifade etti. Davutoğlu, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılış döneminde hayatını kaybeden Osmanlı Ermenilerine ilişkin yazılı açıklama yaptı. Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında, asırlardır barış ve kardeşlik içinde bir arada yaşamış farklı etnik ve dini kökenden pek çok Osmanlı vatandaşının hafızalarda derin izler bırakan büyük acılar yaşadığını belirten Davutoğlu, şunları kaydetti: "Birinci Dünya Savaşı koşullarında bu acıları yaşayan, farklı etnik ve dini kökene mensup milletlerin torunları olarak yaşananları anlıyor, hayatını kaybeden masum Osmanlı Ermenilerini saygıyla anıyor, torunlarına taziyelerimizi sunuyoruz. Osmanlı Ermenilerinin hatırasına ve Ermeni kültürel mirasına sahip çıkmak Türkiye için tarihi ve insani bir görevdir. Bu anlayışla, bu yıl 24 Nisan günü Ermeni Patrikhanesince düzenlenecek dini bir törenle, Osmanlı Ermenileri tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de anılacaktır." Kılıçdaroğlu: Kaynak bütçedir ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin "ekonomi" eksenli seçim vaatlerine ilişkin, "Kaynak bütçedir. Mesele, bütçede hangi harcamaya öncelik vereceksiniz. Eğer bunu yaparsanız, devleti iyi yönetirseniz, kaynak var. 12 yılda elde edilen kaynak 1 trilyon 869 milyar dolar, bundan daha büyük kaynak mı olur Türkiye Cumhuriyeti için?" dedi. Kılıçdaroğlu, NTV'de katıldığı canlı yayında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. "Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in, CHP'nin vaatlerine ilişkin 'Kaynağını açıklasınlar, CHP'ye oy vereceğim' sözünün" hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Sayın Bakanı bekliyoruz, gelip üye olursa mutlu oluruz" karşılığını verdi. Eski bir hesap uzmanı olduğunu, devlet bütçesinden sonra en büyük bütçeyi topladığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Eğer bu ülkede 10 kişi 'ben vergi toplamasını, bütçe yapmasını, harcamasını' biliyorum diyorsa, o 10 kişiden birisi benim. Sayın Bakanın hiç maliye deneyimi yok, benim maliye deneyimim var. O verginin nasıl toplandığını bilmez, ben bilirim. O, nasıl harcandığını bilmez, ben bilirim. Ama CHP'ye üye olmak istiyorsa, önce kısaca bizim eğitimimizden geçmesi lazım" diye konuştu. BERLİN- Almanya Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, Alman hükümetinin, Federal Meclis'e 1915 olaylarıyla ilgili sunulan karar tasarısını desteklediğini bildirdi. Seibert, Berlin'de Federal Basın Merkezi'nde gazetecilerin sorularını yanıtladı olaylarıyla ilgili hazırlanan ve cuma günü Federal Meclis'te görüşülecek karar taslağına atıfta bulunan Seibert, "1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarıyla ilgili, "Birinci Dünya Savaşı'nda Ermenilerin yaşadıkları, 20. yüzyıla korkunç bir şekilde iz bırakan katliam, etnik temizlik, tehcir ve soykırım örneklerindendir" ifadesini kullandı. Seibert, karar tasarısının hükümetle görüşülerek hazırlandığını, tasarıda Almanya'nın Holokost'taki sorumluluğunu kabul ettiğinin de yinelendiğini söyledi. Sözcü Seibert, çekilen acıların ve işlenen suçların adının konması isteğinin anlaşılır ve önemli olduğunu ifade ederek Türkiye ile Ermenistan arasında uzlaşma sağlanmasının da en az bunun kadar önemli olduğunu belirtti. Almanya'nın, 2010 yılında iki ülke arasında başlayan yakınlaşmayı memnuniyetle karşıladığını ve gelecekte de buna destek olacağını ifade eden Seibert, tarihçilerden oluşan ortak bir komisyonun kurulması konusunun da yeniden gündeme gelebileceğinin ve bunun somut sonuçları olabileceğini kaydetti. Akdeniz, göçmen mezarlığı oldu! CENEVRE - Savaş, yoksulluk, siyasi baskılar gibi nedenlerle ülkelerini terk edip Avrupa'ya kaçak yollardan girmek isterken binlerce göçmen Akdeniz'de boğularak can veriyor Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) verilerine göre, İtalya ile Libya arasında kalan, Sicilya Kanalı olarak adlandırılan ve insan kaçakçılarının Avrupa'ya kaçışta yoğun olarak kullandığı bölgede yıl başından bu yana bin 500'den fazla göçmen hayatını kaybetti. Libya ve Suriye başta olmak üzere, iç savaşların ve siyasi istikrarsızlığın yaşandığı ülkelerden göç tüm hızıyla devam ederken, havaların ısınmasıyla Avrupa'ya geçmek isteyen göçmen sayısının artmasından endişe ediliyor. Akdeniz, Avrupa'ya ulaşmak isterken tekne facialarında hayatını kaybeden göçmenlerin sayısında yaşanan hızlı artışla adeta büyük bir mezarlığa dönüştü. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres, iki gün önce, içinde 950 kişinin bulunduğu düşünülen teknenin batmasının ardından bunun Akdeniz tarihinin en büyük faciası olabileceğini söylemişti. Akdeniz'de yıl başından bu yana göç yolunda boğularak hayatını kaybedenlerin göçmen sayısı bin 500'ü geçti. Ancak yaşanan son "trajedi" ile bu sayının artmasından endişe ediliyor. Geçen yılın aynı döneminde ise 90 civarında göçmen hayatını kaybetmişti. Sadece bir haftada Akdeniz'de kurtarılan göçmen sayısı ise 13 bin 500'e ulaştı. IOM'in verilerine göre, bu yıl, göçmenlerin yüzde 95'i Libya'dan İtalya'ya teknelerle ulaşmaya çalışırken hayatını kaybederken, 28 kişi, Türkiye'den Yunanistan'a, yaklaşık 15 kişi de Fas'tan İspanya'ya geçmek isterken boğularak öldü. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (BMMYK) ise yıl başından bu yana Kuzey Afrika'dan Avrupa'ya ulaşan göçmen sayısının 35 bini geçtiğini bildirdi. Geçen yıl 219 bin göçmen Akdeniz'i geçerek Avrupa'ya ulaşmış, yaklaşık 3 bin 500'ü yaşamını yitirmişti. Akdeniz'de boğularak hayatını kaybeden göçmenlerin sayısı giderek artarken, Avrupa Birliği'ne (AB) yönelik eleştiriler de artıyor ve AB "Akdeniz'de insanların boğulmasını görmezden gelmekle" suçlanıyor. AB, geçen yıl Akdeniz'deki arama kurtarma çalışmalarını birlik üyelerinin ortaklaşa değil, ülkelerin tek tek yürütmesine karar vermişti. (AA) BULMACANIN ÇÖZÜMÜ

13 22 Nisan 2015 Çarşamba13 EFSANE RÖPORTAJLAR 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile röportaj (1) Kol kırıldı, Efsane GÜZELDERELİ yen içinde kalmadı! -1- Efsane Güzeldereli bu hafta farklı bir röportaja imza attı. 22. ölüm yıldönümünde rahmet ve minnetle andığımız 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile rüyasında röportaj yapan Güzeldereli, düne dair soruları kadar, Yaşasaydı güncel gelişmelere nasıl bakardı? sorusuna da cevap aradı bu sohbette. Şöyle E.G: Sayın Özal, gözlerime inanamıyorum. Sizi rüyada bile olsa görmek ne hoş. Hazır sizinle rüyada buluşmuşken bana bir röportaj verebilir misiniz? Türkiye'nin size, fikirlerinize, dehanıza ve çelebi devlet adamlığınıza çok ihtiyacımız olduğu bir dönemden geçiyoruz. T.Ö: (gülüyor) Peki Efsane. SADECE KAYMAKAMDA VE BİZİM EVDE RADYO VARDI... E.G: Efendim öncelikle bize kendinizden ve çocukluğunuzdan bahseder misiniz? T.Ö: Babam Malatya/Çırmıktılı Ünlüoğulları'ndan, banka memuru TURGUT ÖZAL KİMDİR? Halil Turgut Özal (13 Ekim 1927 Malatya 17 Nisan 1993( Ankara), Türkiye'nin 45. ve 46. dönem hükûmetlerinde başbakanlık yapmış ve ardından 8. cumhurbaşkanı seçilerek, görevi başında hayatını kaybetmiş olan Türk siyasetçisi ve devlet adamıdır. Babası Malatya / Çırmıktılı Ünlüoğulları'ndan banka memuru Mehmet Sıddık Özal, annesi ise Tunceli Çemişgezekli, ilkokul öğretmeni Hafize Hanımdır. Özal, İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği'ni burslu olarak okur yılında mezun olur. Mühendislik yapar ve sonra siyasete girer. Turgut Özal, ailesinin isteğiyle evlendiği Ayhan İnal'la 1952 yılında kısa süreli bir birliktelik yaşadı. Bu evlilikten sonra çalıştığı kurum Elektrik İşleri Etüd İdaresi'nde görev yapan Semra Yeyinmen ile evlendi. Bu evlilikten üç çocuk sahibi oldu. Evlendikten sonra, Amerika'da Texas Tech Üniversitesine ihtisas yapmaya giden Özal ekonomi branşında eğitim aldı. BÜROKRASİ DÖNEMİ Geri döndüğünde EİEİ Genel Müdür Yardımcısı (ya da Genel Direktör Teknik Müşaviri; kayıtlar arasında ikilem mevcut) oldu ve Türkiye'de elektrifikasyon üzerine projelerde çalıştı yılında Planlama Komisyonu'nda sekreterya görevini yaptıktan sonra 1959 yılında Ankara Ordonat Okulu'nda yedek subay oldu. Dönemin Devlet Su İşleri Genel Müdürü (ve 33 sene sonra 9. Cumhurbaşkanı seçilecek olan) Süleyman Demirel de, 27 Mayıs Darbesinden hemen sonra askere alındı. Askerliği sonrasında Devlet Planlama Teşkilatı'nın kuruluşunda çalışan Özal, 1965 seçimlerinden sonra Süleyman Demirel'in danışmanı olarak görev yaptı yılında DPT Müsteşarı oldu. 1971'den 1973'e kadar Dünya Bankası Sanayi Dairesi'nde danışman olarak çalışan Özal yurda döndükten sonra başta Sabancı Holding olmak üzere birçok sektörde yönetici olarak çalıştı. Sabancı Holding'deki görevinin Genel Koordinatörlük olduğu belirtilmektedir. SİYASİ YAŞAMI 1977 genel seçimleri'nde Millî Selamet Partisi'nden İzmir milletvekili adayı oldu; ancak seçilemedi. 43. Hükümet döneminde Başbakanlık Müsteşarlığı ile DPT Müsteşar vekilliği görevlerine getirildi. 24 Ocak Kararları'nın mimarı olarak görev yaptı. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra, bu politikaları devam ettirmek amacıyla Bülend Ulusu Hükümeti'nde ekonomiden sorumlu Başbakan yardımcılığı görevine getirildi. Bu göreve getirildikten 22 ay sonra, 14 Temmuz 1982 yılında istifa etti. Turgut Özal Türkiye Cumhuriyeti tarihinin hem DPT Müsteşarlığı hem de Başbakanlık Müsteşarlığı yapmış tek başbakanı ve cumhurbaşkanıdır. ABD de düzenlenen bir Türk Haftası gezisi etkinliklerinden resim sergisinde ailemle Semra hanım bir arada. Mehmet Sıddık Özal. Annem ise Tunceli Çemişgezekli, ilkokul öğretmeni Hafize Hanım. Annem Kürt kökenlidir. 4 yaşındayken Bilecik'in BAŞBAKANLIĞI 20 Mayıs 1983'de Anavatan Partisi'ni kuran Özal 6 Kasım 1983'deki seçimlerde 400 kişiden oluşan parlamentoda 211 milletvekili çıkararak tek başına iktidar ve 45. Hükümet'in Başbakanı oldu yerel seçimlerinden de başarıyla çıkan Özal, 13 Nisan 1985'de yapılan ilk kongrede tekrar genel başkanlığa seçildi yılında yapılan genel seçimlerde de 292 milletvekili çıkartarak tekrar çoğunluğu sağladı ve 46. Hükümet'in başbakanı oldu. İktidarda bulunduğu döneminde Türkiye ekonomisi ortalama yıllık yüzde 5,2 oranında büyümüştür. Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu'nu değiştirerek Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı'nı kurdu. 18 Haziran 1988 Cumartesi günü Ankara Atatürk Spor Salonu'nda Anavatan Partisi'nin 2. Olağan Kongresi'nin düzenlendiği sırada Kartal Demirağ isimli saldırgan tarafından düzenlenen suikasttan yaralı olarak kurtuldu. Foto muhabirleri ve televizyon kameraları için hazırlanmış olan platformun önünden ve Özal'a 12 metre öteden saat 12.15'te iki el ateş eden Demirağ, Turgut Özal'ı sağ elinden yaralamıştır. Saldırı sonrası etrafa rastgele ateş açan korumalar ise 18 kişinin yaralanmasına sebep olmuştur. Yaralananlar arasında Bakan İmren Aykut da vardır. Önce ölüm cezasına çarptırılan, ardından cezası 20 yıla indirilen Kartal Demirağ'ı cumhurbaşkanlığı döneminde affetmiştir. Barzani'ye uluslararası alanda rahat seyahat edebilsin diye Türk Pasaportu (kırmızı pasaport) vermiştir. Yıllar sonra Barzani bu pasaportu 2003 yılında Türkiye'ye iade etmiştir. KÖŞK SEÇİMİ Özal 1989'daki cumhurbaşkanlığı seçiminde aday oldu. Sosyaldemokrat Halkçı Parti ve Doğru Yol Partisi meclise girmeyerek seçimi boykot etti. İlk turda Turgut Özal 247, ANAP Burdur Milletvekili Fethi Çelikbaş 18 oy aldı. 17 oy boş çıkarken 3 oy geçersiz sayıldı. İkinci turda 284 milletvekilinin katıldığı oylamada adaylardan Başbakan Turgut Özal 256 oy alırken, Çelikbaş 17 oy aldı. 2 oy geçersiz sayılırken 9 oy boş çıktı. 31 Ekim 1989 tarihinde gene muhalefetin katılmadığı 3. tur oylamasında Turgut Özal 263 oy alarak Türkiye Cumhuriyeti'nin 8'inci Cumhurbaşkanı oldu. 9 Kasım 1989 tarihinde resmi olarak görevine başladı. Bu seçimden akılda kalan ise alışamadık diyenlere, alışırsınız, alışırsınız demesidir. Söğüt ilçesine taşındık. İlköğrenim hayatıma burada başladım. Babamın görevi nedeniyle sık sık il değiştirdim. Ortaokulu Mardin'de KÖRFEZ SAVAŞI VE ÖZAL Cumhurbaşkanlığı döneminin en önemli olayı 1. Körfez Savaşı'dır. Bu olayda çok aktif rol almıştır. Petrol kaynaklarının kontrolünü elinde tutan Saddam Hüseyin'in Türkiye için büyük bir tehlike teşkil ettiğini ve Saddam ın bölgeyi hakimiyeti altında tutmasına izin verilemeyeceğini savundu. Saddam ın uzaklaştırılması için mümkün olan her şeyin yapılması konusunda fikren ve siyasi açıdan son derece istekliydi. Bu nedenle ABD'ye bu konuda açık destek verdi. Harekata Türk Ordusunun da katılıp, Misak-ı Milli sınırları içinde olan Musul ve Kerkük'e girilmesini isteyince, zamanın Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay görev süresi sona ermeden 3 Aralık 1990 tarihinde kendi isteği ile Genelkurmay Başkanlığı görevinden emekliye ayrıldı; görevden ayrılmasına sebep olarak da 1. Körfez Savaşı'nda hükümetin tutumuna tepki olduğu öne sürüldü. CUMHURBAŞKANI Özal, her zaman sivil yönetimi savunmuş ve halk tipi sivil kıyafetlerden hoşlanmıştır. Kamu kurum ve kuruluşlarını resmi kıyafetiyle ziyaret eden diğer Cumhurbaşkanlarından farklı olarak çoğu defa kravatsız, keten pantolon, keten ayakkabı ve tişörtle resmi programlara katılmıştır. Üst rütbeli askerlerin devir teslim törenine katılmazken, küçük bir ilçede kaymakamın göreve başlama törenine katılmıştır. Askeri birlikleri şortla denetlemesi medya tarafından şiddetle eleştirilmiştir. Özal diğer cumhurbaşkanları gibi konuklarını köşkte ağırlamak yerine, Marmaris Okluk koyundaki resmi yazlıkta ağırlamıştır. Ölümünde sivil cumhurbaşkanı, demokrat cumhurbaşkanı, dindar cumhurbaşkanı pankartlarıyla da bu tutumu desteklenmiştir. ÖLÜMÜ Turgut Özal, 17 Nisan 1993'te 5 ülkeyi kapsayan 12 günlük Türkistan gezisinden sonra ölmüştür. Özal'ın cenazesine Türkiye'nin dört bir yanından yüz binlerce kişi akın etmiş, televizyonlardan canlı yayımlanmış; ülkede bayraklar yarıya indirilmiştir. Dönemin Amerika Birleşik Devletleri Başkanı, Turgut Özal ile de yakın dost olan George H. W. Bush beklentilerin aksine cenaze törenine katılmamıştır. "Öldükten sonra beni İstanbul a defnedin, kıyamete kadar Fatih Sultan Mehmet in manevi ruhaniyeti altında bulunmak istiyorum" şeklindeki vasiyetine uyularak kendisi tarafından yaptırılan eski başbakan Adnan Menderes'in anıtmezarının bulunduğu Topkapı'da, Vatan Caddesi üzerinde kendisi adına hazırlanan anıtmezara defnedildi. Bir suikasta kurban gitmiş olabileceği de yıllardır tartışılmaktadır. Turgut Özal'ın limonatasına katılan arsenikle zehirlendiği iddiasını ortaya atan eşi Semra Özal, delil olarak da saç örneğini ABD'de tahlil ettirdiğini belirtmektedir. 2 Ekim 2012 tarihinde Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 19 yıl aradan sonra kabri açılmış olup ölümünün bir suikast olup olmadığının belirlenmesi için yapılan otopsi sonucunda Adli Tıp Kurumu araştırmalar ve bulgular sonucu zehir bulunduğunu ancak Özal'ın zehirden mi yoksa başka sebepten mi öldüğünü tespit edemediklerini açıklamıştır. bitirdim. Mardin'de lise olmaması nedeniyle, Konya Lisesi'nde eğitimime devam ettim. Bana bu dönemde kardeşim Korkut Özal da eşlik etti. Kayseri Lisesi'nde lise eğitimini bitirdim. Çocukluğumda yazları annem ile birlikte Malatya'da olurdum. Bazen arkadaşlarımla oyun oynardım. Bazen de dayıma dükkanında yardım ederdim. Eski Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, yazları mahallemden oyun arkadaşımdı. Rahat bir çocukluk geçirdim. Eve iki maaş giriyordu. Sadece bizim evimizde ve kaymakamın evinde radyo vardı. PİLOT OLMAK İSTEMİŞTİM... E.G: Çocukluğunuzda mühendis olmayı ya da bir gün bu ülkenin başbakanı ve hatta cumhurbaşkanı olmayı hayal eder miydiniz? T.Ö: Çocukluğumun bir döneminde hep pilot olmayı hayal etmiştim. Ancak bir gün talihsiz bir kaza yaşadım. Silifke'ye taşındıktan sonra, eşeğin üzerinden düşerek kolumu sakatladım ve kollarımdan biri diğerine göre daha kısa kaldı. Bu durumda da pilot olma isteğinden zorunlu olarak vazgeçtim. Ayrıca çok istediğim halde askeri okula da gidemedim. İTÜ MÜHENDİSLİKTE BURS- LU... E.G: Bu kaza Türk havacılığı için bir kayıp olsa da T.C için gerçekten de büyük kazanç oldu. Siyasal Bilgiler Fakültesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Yüksek Öğretmen Okulu sınavlarına girdiniz. Üçünü de kazandınız. Bunlar arasında İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Fakültesi'ni tercih ettiniz. Gözünüz mühendislikteydi ve mühendislik o yıllarda gözde mesleklerden biriydi. Nasıl yıllardı o yıllar? T.Ö: Evet. Üniversiteye kaydımı yaptırdım ve burs almak için başvurdum. Üniversite yurdunda kalmakta ve bütün günleri ders çalışmakla, üniversite ile yurt arasında gidip gelmekteydim. Arkadaşlarım gezmeye, eğlenmeye, sinemaya giderlerdi. Ben, yurttaki odama kapanıp saatler boyu ders çalışırdım. Başarılı ve çalışkan bir öğrenciydim. Aynı zamanda da talebeyken çok aktiftim. Memleket meseleleriyle ilgilenirdim. İLK EVLİLİK KISA SÜRDÜ... E.G: Anneniz Hafize Hanım, eliniz ekmek tutmaya başlayınca sizi evlendirmeye karar verdi. Oğlunun mürüvvetini görmek elbette hakkıydı. Malatya'da belediye muhasebecisi olan Hacı Hasan Bey'in ufak tefek esmer kızı Ayhan İnal'ı gözüne kestirdi. Annenizin hiçbir isteğini kırmayan siz, buna da "peki" dediniz yılında evlendiniz ve Ankara'nın Maltepe semtinde bir ev tutup yerleştiniz. Fakat bu evlilik umduğunuz gibi gitmedi. T.Ö: Evet. Ben ve Ayhan Hanım çok ayrı, çok farklı dünyaların insanlarıydık. Ben ne kadar hareketli, şakacı ve konuşkansam, Ayhan Hanım da o kadar sessiz, durgun ve asık yüzlüydü. Bu iki ayrı mizacın uyuşmasına imkân yoktu. Ayhan Hanım birkaç kez babasının evine döndü. Araya girenlerin tüm çabalarına rağmen evliliğimiz yürümedi ve birkaç ay sonra boşandık. SEMRA YEYİNMEN İLE TANIŞ- MA, EVLİLİK... E.G: İkinci evliliğinizi Semra Yeyinmen ile yaptınız. Aşkınız, sevginiz, bağlılığınız bir ömür sürdü. Nasıl oldu tanışmanız ve evlenmeniz? T.Ö: Semra nım o günlerde elektrik konusunda istatistik tutan 2 kişiden biriydi. Cetvel makinelerde istatistik tutarlardı. Kendisi Nişantaşı Kız Lisesi mezunudur. Annesi Dame de Sion. Ben Amerika dan yeni gelmiştim. Semra nım da işe yeni başlamıştı. Daktilo makinesinin şeridini alırdım. Yemekten dönerdi. Makinesi çalışmıyor. Ben bakayım diye yanına giderdim. Sonra el çabukluğuyla takıverirdim. Bak yaptım, hadi bana bir kakao ısmarlayacaksın derdim. Semra nım da anladı bir dalavere yaptığımı ama tam çözemiyor. O gelince güneş gözlüğünü takardım. Altından Semra nıma bakardım. Ya gözlüğü çıkarın, ya odadan çıkın dedi bana bir seferinde. Evlenme teklifim de ilginç oldu. İşyerinden bir arkadaşın düğünü vardı. Orada dansa kaldırıp evlenme teklif ettim. Hiçbir şey söylemedi. Çünkü heyecanını yatıştırmak için olsa gerek, o gece alkollüydüm. Sükût ikrardan gelir. Ben bu susuşu evet kabul ediyorum dedim. Sabah saat sekizde daireye geldiğinde, herkesi toplamış, muz likörü eşliğinde çikolata yiyorduk. Nişanımızı açıklamıştım, kutluyorduk. Daha anasının, babasının haberi yoktu. AHMET, ZEYNEP, EFE... E.G: Bu evlilikten 3 çocuğunuz oldu. Ahmet, Zeynep ve Efe. Elbette hepsini çok severdiniz. Ama zaafınız hangisineydi? T.Ö: Hepsini çok severim. Ama Zeynep'i bir ayrı severdim. Çok temiz bir kalbi vardır. İnsan sevgisiyle dolu ve çok sıcak kanlıdır. Ahmet de Semra nım için ayrı bir yer tutardı. AİLE FOTOĞRAFI... E.G: Anneniz Hafize Hanımın başı kapalıydı. Siz 5 vakit namaz kılardınız. Semra Hanım modern görünüşlü, viski ve puro içerdi. Şimdi de öyle. Ama 5 vakit de namaz kılıyor. T.Ö: Bizim aile fotoğrafımız aslında Türkiye'nin fotoğrafıydı. Başörtüsü takan da takmayan da birbirine hürmet edecek ve anlayış gösterecek. Yaşam tarzına müdahale kabul edilemez. YARIN: 7 Haziran tahmini ve Başkanlık sistemi Bülent Ersoy un sahne yasağı kaldırıldığında milletvekili bakan eşleri ve papatyalarla Semra hanım birlikte.

14 14 22 Nisan 2015 Çarşamba TURİZM Tarihi "Bedesten" ilgi bekliyor Trabzon'da el sanatlarından bakırcılığa, yöresel yemeklerden otantik kafelere kadar 14 iş yerinin bir arada bulunduğu yaklaşık 400 yıllık tarihi "Bedesten", bugün de tüm renkliliğiyle ticaretteki önemini korumak için ilgi bekliyor. ISSN Tunceli'de mavi tur sevinci TUNCELİ - Tunceli'de, Çözüm Süreci'nin getirdiği olumlu havayla başlayan doğa gezileri kapsamında düzenlenen etkinlikte, Keban Baraj Gölü'nde Pertek ilçesinden Çemişgezek ilçesine kadar feribotla tur düzenlendi. Kendilerine "Dersim Gezginler Grubu" adını veren yaklaşık 120 kişi, Pertek ilçesinden feribotla Keban Baraj Gölü'nde bir ada üzerinde bulunan Pertek Kalesi'ne giderek baharla birlikte yeşile bürünen koyların ve doğanın tadını çıkardı. Bol bol hatıra fotoğrafı çektiren katılımcılar, davul zurnayla halaylar çekerek eğlendi. Geziyi organize eden fotoğraf sanatçısı Malik Kaya, yaptığı açıklamada, gezilerle Tunceli'yi tanıtmayı hedeflediklerini söyledi. Altı yıldır geziler düzenlediklerini belirten Kaya, "Daha gidemediğimiz, keşfetmediğimiz birçok yer olduğunu biliyoruz. Zamanı geldiğinde, yani barış süreci tamamlandığı zaman, oralara da gitmeyi düşünüyoruz" dedi. Kaya, gezilere ilginin her yıl arttığını vurgulayarak, "Amacımız Dersim'i tanıtmak. Gerçekten müthiş güzelliklerimiz, bilinmeyen, görülmeyen güzelliklerimiz var. Bunu insanlar bilmiyor. Biz de bunu bu tür gezilerle ve diğer çalışmalarla dünyaya tanıtmak, insanların buraya gelmesini sağlamak istiyoruz" diye konuştu. Tunceli'nin tarihi ve doğal güzelliklerine dikkati çeken Kaya, şöyle devam etti: "Güzellik olarak, tarih olarak, endemik bitkiler olarak, yaylalar, dağlar, vadiler, sularımız, sporun her dalı yapılabilir, Ovacık ilçemizde kayak merkezimiz var. Tabii ki daha görmediğimiz, ulaşamadığımız yerler vardır. Her seferinde yeni bir yeri keşfediyor ve tanıtıyoruz. Mutlaka buraların görülmesini ve tanınmasını istiyoruz. Bugüne kadar çalışmalarımız devam ediyor ve bu konuda da başarılı olduğumuza inanıyorum. Bugünkü 'mavi tur' gezisini açılış olarak kabul ediyoruz. Farklı bir gezi. Yörede böyle bir gezi organizasyonu olmuyor zaten. Mavi tur denizlerin olduğu yerde oluyor genelde. Onlardan esinlenerek neden biz de bir mavi tur düzenlemeyelim dedik." Geziye Elazığ'dan katılan Necla Yeter, ilk defa Tunceli'de bir geziye katıldığını bildirdi. Yıllardır Tunceli'de düzenlenen gezileri takip ettiğini ve hep katılmak istediğini ifade eden Yeter, şunları kaydetti: "Mavi tur, insanların burada kaynaşması çok güzeldi. Hiç tanımadığımız insanlarla çok güzel bir gün geçirdik. Bir köy ziyaretinde bulunduk. Köydeki insanların sıcakkanlılığı, doğası çok güzeldi. Herkesin bu tür gezilere katılması ve bu tür gezileri organize etmesi gerektiğini düşünüyorum. Doğadan koptuğumuz zaman aslında hayatımızdan çok şey kaçırıyoruz gibi geliyor bana." Sadet Erdinç de 11 yıldır Tunceli'de öğretmenlik yaptığını ve son zamanlarda düzenlenen doğa gezileri sayesinde Tunceli'yi tanımaya başladığını belirtti. Son iki yıldır yapılan doğa gezileri sayesinde Tunceli'nin güzelliklerini keşfetme fırsatı bulduklarını dile getiren Erdinç, "Bunları barış sürecine borçluyuz. Barış sürecinin bittiğini düşünmek bile kabus gibi. Bittiği an yine hepimiz şehir merkezindeki kafelere, birkaç restorana mahkum kalacağız. O yüzden bu tür doğa gezilerini destekliyoruz ve elimizden geldiğince de katılmaya çalışıyoruz" dedi. GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Yayın Sahibi: Grup Birikim Matbaacılık Yayıncılık Bil. Med. Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına Ahmet Serkan Küçük Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Yazı İşleri Müdürü Şebnem ÜNAL Sayfa Editörü Abdülmecit KOYUNSAĞAN Muhabir - İnternet Editörü Kenan ERGEN Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ İstihbarat Şefi Ayşegül BALDEMİR Haber Merkezi Şenol Günüç, Emine Özcan, Hakkı Murat Söbütay, Burcu Kerim, Ayşenur Gürer, Mihriban Demirel, Tülay Canpolat, Zeynep Efsane Güzeldereli İdari Merkez Yeni Batı Mah Sok. No: 12 Batıkent - Yenimahalle / ANKARA Tel: Fax: Yıl: 45 Sayı: Nisan 2015 Çarşamba Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT TRABZON - Kentteki tarihi yapıların en önemlilerinden birisi olan Bedesten, el sanatları, takı tasarımı, bakırcılık, otantik kafe, giysi ve yöresel yemeklere kadar 14 farklı iş yerini bünyesinde barındırıyor. Yaklaşık 15 yıldır faal olan çarşının, geçen zamana rağmen Trabzon ticaretindeki önemini kaybetmemesi ve yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekebilmesi için turizm tanıtımlarıyla ön plana çıkarılması isteniyor. Tarihi Bedesten Çarşısı Yönetim Kurulu Başkanı Vural Canlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Trabzon'un Çarşı Mahallesi'ndeki tarihi Bedesten'in yaklaşık 400 yıllık bir geçmişi olduğunu söyledi. Çarşının 15 yıl önce yeniden restore edilerek yeniden kullanılmaya başlandığını dile getiren Canlı, "Bugün çarşının içerisinde Osmanlı tarihinde olduğu gibi kıymetli eşyalar satan tüccarlar bulunmaktadır. Çeşitli restoranların da bulunduğu alanda, gelen müşterilere yöresel lezzetleri tatma imkanı da sunuluyor. Üst katlardaki tüccarların ofis olarak kullandıkları yerler, Osmanlı kahvehane kültürüne uygun kafelere dönüştürülmüştür. Bu kapsamda çarşı gelen müşterilerimizin oldukça dikkatini çekiyor" ifadelerini kullandı. Çarşının kendine has tarihi ve otantik yapısı olduğuna işaret eden Canlı, Muğla'da deniz ve güneş keyfi MUĞLA- Hava sıcaklığının 24 derece ölçüldüğü Ula ilçesine bağlı sakin kent Akyaka Mahallesi'nde vatandaşlar sahile akın etti. Yerli ve yabancı turistler hava sıcaklığının 24, deniz suyu sıcaklığının ise 17 derece ölçüldüğü Muğla'nın Ula ilçesindeki Akyaka, Akçapınar, Çınar ve Turnalı sahillerinde denize girdi. Sıcak havayı fırsat bilenler plajlarda güneşlendi bazıları ise ormanlık alanlarda piknik yapmayı tercih etti. Antalya ve Pamukkale'den turlarla gelerek Gökova Körfezi'ne dökülen Kadın "Çarşımız her kesime hitap ediyor. Dolayısıyla da oldukça geniş bir müşteri kitlesine sahibiz. Buraya gelen müşterilerimiz, buradan ayrılırken oldukça memnun ayrılıyor. Bu durum da hem esnafımızı hem de müşterilerimizi memnun ediyor" diye konuştu. Canlı, Bedesten'in şehrin en eski ticari yapılarından birisi olduğunu da ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bedesten çarşısı, tarihine rağmen gerekli ilgiyi görmüyor. Yaz aylarında bir yoğunluk yaşıyoruz ama bu durum bizleri memnun etmiyor. Yaklaşık 400 yıllık tarihi bedesten çarşımızın turizm tanıtımlarında biraz daha ön plana çıkarılmasını ve canlılığının korunmasını istiyoruz. Bedesten çarşısı, bölge ticaretimizde de önemli bir yere sahiptir. Bu kadar önemli ve otantik bina, yerli ve yabancı turistlerden daha fazla ilgi görebilir. O nedenle ilgililerden Bedesten çarşımızın turizmde biraz daha ön plana çıkartılmasını istiyoruz. Bu kapsamda belki turizm ve rehber acenteleri buraya tur düzenleyebilir, turizmde tanıtıma dönük dergi ve kitaplarda çarşıyı daha fazla tanıtabilir." Yerli ve yabancı turistlerin, genellikle Bedesten'i gezerken keşfettiklerini söyleyen Canlı, "İyi tanıtım yapılırsa yerli ve yabancı turist sayısının artacağını düşünüyoruz. Yeterli tanıtım yapılmadığı için Trabzon'da oturup da hala Bedesten Azmağı Deresi'ne düzenlenen turlara katılan turistler ise teknelerle dereyi gezdi. Akçapınar sahilinde ise çok sayıda sporcu rüzgar sörfü yaparak denize girdi. Fethiye'nin Ölüdeniz sahilinde deniz suyu sıcaklığı 20 derece ölçüldü. Turistler, Ölüdeniz'deki Belceğiz ve Kumburnu plajlarında denize girdi. Macera sevenler ise Babadağ'ın bin 200 metre pistinden uçarak Ölüdeniz'in manzarasını izleme fırsatı buldu. Plajlarda güneşlenen vatandaşlar, yamaç paraşütçülerinin gökyüzündeki gösterisini izledi. Çarşısı'nı bilmeyenler var. Bu nedenle tanıtıma öncelik verilmesini istiyoruz" dedi. Bedesten esnaflarından Derya Günçınar ise Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) ile Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünün ortak yürüttüğü proje kapsamında 4 kadın bir araya gelerek, tarihi Bedesten'de el sanatlarına yönelik ürünler ürettiklerini söyledi. Günçınar, el emeğiyle ürettikleri ürünlerin satışını da yaptıklarını anlatarak, "Amacımız bilindik kazaziye ve hasırdan farklı ürünler üretmekti. Bu kapsamda da 4 kadın olarak bir araya geldik ve 3 yıldır el sanatlarına yönelik ürünler üretiyor ve satışını yapıyoruz" diye konuştu. Bölgede el sanatlarına ilginin oldukça fazla olduğuna da dikkati çeken Günçınar, sözlerini şöyle tamamladı: "Bedesten çarşısının tanıtımı bizim için çok önemli. Trabzon denilince akla ilk el sanatları geliyor. Biz de Trabzon'un en eski tarihi binasında bu işi yapıyoruz ama yerli ve yabancı turistlerden beklenilen ilgiyi göremiyoruz. Bölgeye gelen turistler, tarihi çarşımızın yerini bilmiyor. Bu nedenle de esnaf olarak biz tanıtıma öncelik verilmesini istiyoruz. İnanıyorum ki yapılacak tanıtımlarla çarşı, daha da canlanacak. Bedesten çarşısının Türkiye'nin ve dünyanın her yerinde tanınmasını istiyoruz." Basıldığı Yer: Büyük Anadolu Medya Grup Özel Eğitim Gıda ve İnşaat Ltd. Şti. İstanbul Cad. Elif Sokak No:7/244 İskitler - Ankara TEL: Pbx Dağıtım: AK Dağıtım Abdulgani AKDAĞ Çağlayan Mah. Tıp Fakültesi Caddesi No: 258/11 Mamak/ANKARA Tel: Yayın Türü: Yerel - Süreli (Pazar hariç) Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. web: gazeteyedigun@gmail.com Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir

15 22 Nisan 2015 Çarşamba Mehmetçik "kick boks" öğreniyor BOLU - Dünya Kick Boks Organizasyonları Birliği (WAKO) Başkanvekili ve Türkiye Kick Boks Federasyonu Başkanı Salim Kayıcı, "Genelkurmay Başkanlığıyla yaptığımız çalışma doğrultusunda er ve erbaşlara kick boks öğretilecek. Bu kapsamda subay ve astsubaylara yardımcı antrenör olarak eğitimler verilmeye başlandı" dedi. Kayıcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Genelkurmay Başkanlığının talimatıyla bütün askeri liselerde ve harp okullarında 3 ay önce resmi olarak kick boks sporu öğrenilmeye başlandığını söyledi. Kayıcı, "Genelkurmay Başkanlığıyla yaptığımız çalışma doğrultusunda er ve erbaşlara kick boks öğretilecek. Bu kapsamda subay ve astsubaylara yardımcı antrenör olarak eğitimler verilmeye başlandı. Türk Silahlı Kuvvetlerinden 150 kişi yardımcı antrenör olarak eğitim aldı. Onların gözetiminde askeri okullarda kick boks başlamıştır. Er ve erbaşlar da kick boks eğitimini yakın dövüş eğitimi kapsamında görecek" diye konuştu. (AA) Karatede altın çağı Özel sporcular altın çağını yaşıyor KONYA - Karate Federasyonu Başkanı Esat Delihasan, Türkiye'nin karatede güçlü bir ülke haline geldiğini belirterek, başarılarla adeta "Altın çağı" yaşadıklarını söyledi. 5. Uluslararası Konya Rumi Çocuk Spor Oyunları'nın açılışı için geldiği Konya'da, AA muhabirine konuşan Delihasan, Bakü'de düzenlenecek 2015 Avrupa Oyunları'na hazırlandıklarını anımsattı. Avrupa Oyunları'nda 12 kategoriden 11'inde mücadele etme hakkı kazandıklarını dile getiren Delihasan, oradan da başarılarla döneceklerine inandıklarını ifade etti. Delihasan, milli takımın son şampiyonalarda iyi sonuçlar aldığını vurgulayarak, şöyle konuştu: "Takımımız 8-9 yaş gençleşti. Yaş ortalamasının düşmesiyle bu başarıları elde etmemiz gayet sevindirici. Bakü'deki Avrupa Oyunları'na iyi sayıda gitmek bizim için ayrı bir başarı. Genç yaştaki sporcularımız için iyi bir tecrübe olacak. Tecrübenin yanında tabii ki başarı da bekliyoruz. Gerçekten kaliteli sporcularımız var. Dünya ve Avrupa klasmanlarında üst üste aldığımız iyi sonuçlar kaliteli olduklarını gösteriyor." Delihasan, karatede dünyanın gözünün Türkiye'nin üzerinde olduğuna dikkati çekti. "Herkes bizi takip ediyor" diyen Delihasan, şunları söyledi: "Dünyanın her yerinden Türkiye'ye çalışmaya geliyorlar. Japonya, Fransa, İspanya ve İngiltere'den Türkiye'ye gelip, sporcularımızla antrenman yapmak istiyorlar. Bu gerçekten gurur verici. Türk sporunun bu anlamda öncülerindeniz. Dünya bizi ilgi ve takdirle takip ediyor. Karatede en güçlü ülkeler hangileri? diye sorulduğunda ilk sayacakları ülkelerden biri Türkiye. Bu anlamda karatede altın çağı yaşıyoruz. İnşallah uzun sürer. Amacımız sürdürülebilen bir başarı. Saman alevi gibi olsun istemiyoruz. Bunu da şu ana kadar başardık." Karate Federasyonu Başkanı Esat Delihasan, karatede potansiyel açısından hiçbir sıkıntıları olmadığını ve iyi bir neslin geldiğini ifade etti. Delihasan, "Türk milleti karateyi seviyor. Türk halkının çocuklarını bu spora yönlendirmesi zaten bu sevgiyi gösteriyor. Bizim de belli hedeflerimiz var. Daha çok başarılı olmak ve bu başarıyı devam ettirmek istiyoruz. Başarılı olmak zor ancak başarıyı korumak ondan daha zor" diye konuştu. İSTANBUL - Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu Başkanı Birol Aydın, özel sporcuların devletin verdiği destekle son yıllarda önemli başarılara imza attığını söyledi. Aydın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsveç'te katıldıkları Dünya Zihinsel Engelliler Spor Federasyonu (INAS) Dünya Kayak Şampiyonası'nda iki gümüş ve bir bronz madalya kazandıklarını ve 10 ülkenin yer aldığı organizasyonda üçüncü olmayı başardıklarını ifade etti. Şampiyonada Tuba Çelik'in Alp Disiplini slalom yarışında ikinci, Süper G yarışında ise üçüncü olduğunu anlatan Aydın, "Ayrıca Kuzey Disiplini karma bayrak yarışında sporcumuz Tacdin Ören dünya ikinciliği elde etti. İki sporcuyla katıldığımız böylesine önemli bir şampiyonayı üçüncü bitirmek büyük bir başarı. Devletimizin verdiği destekle özel sporcularımız son yıllarda önemli başarılara imza atıyorlar" diye konuştu. Sağlanan desteğin karşılığını madalyalarla verdiklerini dile getiren Aydın, şunları kaydetti: "Verilen desteklerle özel sporcularımız artık kapalı kapılar arkasından çıkıp dünyanın en önemli organizasyonlarında bayrağımızı dalgalandırıyorlar. Özel sporcularımız altın çağını yaşıyor. Özel sporcularımız Türkiye ve dünyada parlayan yıldızlarımız oldular. Desteklerinden dolayı başta Sayın Cumhurbaşkanımız ve diğer yetkililerimize çok teşekkür ediyoruz. Bize destek olunduğunda neler yapabileceğimizi gösteriyoruz." (AA) Beşparmak Dağları tırmanışçılarının gözdesi MUĞLA - Kısa kaya tırmanışı sporu için en önemli alanlardan biri olarak gösterilen Muğla'nın Milas ilçesindeki Beşparmak Dağları tırmanışçıların ilgisini çekiyor. Türkiye Dağcılık Federasyonu Spor Tırmanış Antrenörü ve milli sporcu Uğur Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bafa'daki Beşparmak Dağları'nın jeomorfolojik yapısıyla yerli ve yabancı sporcuların kamp alanı haline geldiğini söyledi. Kendisi gibi milli sporcu olan eşi Evren Karadağ Yılmaz ile yılın belirli günlerini antrenman amacıyla burada geçirdiklerini dile getiren Yılmaz, Türkiye'de tırmanış sporuna ilginin her geçen gün artığını anlattı. Yılmaz, tırmanışın kayaların yüksekliğinin fazla olmaması nedeniyle güvenilir kabul edildiğini ifade ederek, "Bu spor fazla ekipman gerektirmiyor. Özel tırmanış kıyafeti, ayakkabısı ve minder ile bu sporu yapabiliyorsunuz. Rotalarımız yüksek olmadığı için yaralanma riski çok düşük" diye konuştu. Fransa, Güney Afrika, İsviçre, Kanada gibi ülkelerde bu sporla ilgili turnuvalara katıldığını belirten Yılmaz, "Beşparmak Dağları'nda şimdiye kadar tespit edilebilen 600 rota bulunuyor. Bu özeliği ve jeomorfolojik yapısı ile Beşparmak Dağları, bu sporun dünyada en iyi yapılabileceği alanların üst sıralarında yer alıyor" ifadelerini kullandı. Yılmaz, Türkiye'de yarışmalara katılan yaklaşık 100 sporcu bulunduğunu, pasifler de dahil edildiğinde bu sayının 500'ü bulduğunu ifade etti. Evren Karadağ Yılmaz ise 2006 yılında milli takıma seçilen ilk kadın sporcu olduğunu söyledi. Her tırmanışın sporcuya deneyim kattığına dikkati çeken Yılmaz, şöyle konuştu: "Bu spor, zorlu bir disiplin. Parmaklarınızla kayalara tutunup yer çekimine meydan okuyorsunuz ve bunu ipsiz, özgür bir şekilde yapıyorsunuz. Bir kadın olarak bu sporu yapmak ayrı bir keyif veriyor. Bafa'da başladığımız kampımız oldukça verimli geçiyor. Deneyimimize deneyim katan tırmanışlar yapıyoruz. Umarım bu kamp, gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz uluslararası projelere yansır." Türkiye Dağcılık Federasyonu Spor Tırmanış Kurulu Başkanı Faik Can Özen de Beşparmak Dağları'nın tırmanış sporcularının önemli antrenman sahalarından biri olduğunu anlattı. Kısa kaya tırmanışında dünyada istenilen durumda olmadıklarının altını çizen Özen, "Nasıl bizim ata sporumuz güreşse tırmanış da Alpler bölgesinde ata sporu sayılıyor" dedi. Serdar Gümüş Avrupa'da iddialı İZMİR - Almanya'da düzenlenecek Avrupa Artistik Bilardo Şampiyonası'nda Barış Cin'le Türkiye'yi temsil edecek Serdar Gümüş, son yılların en zorlu şampiyonasında mücadele edeceklerini belirterek, birincilikle döneceklerine inandığını söyledi. Artistik bilardoda Türkiye'yi başarıyla temsil eden ve 2007'de Avrupa, 2012'de ise dünya şampiyonu olan Serdar Gümüş'ün iki şampiyonada 12 uluslararası derecesi bulunuyor. Serdar Gümüş, Almanya'da 1-3 Mayıs'ta düzenlenecek Avrupa Artistik Bilardo Şampiyonası'nda doğrudan final grubunda yer alacak. Diğer Türk sporcu Barış Cin ise 16 kişi arasında oynanacak eleme maçlarında final grubuna kalmak için mücadele edecek. Şampiyona hazırlıklarını hakem ve bilardo antrenörü Munise Bellisan'la İzmir'de sürdüren Serdar Gümüş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, birinci olduğu Türkiye Şampiyonası'nın ardından hazırlıklarına yoğun şekilde devam ettiğini belirtti.

16 22 Nisan 2015 Çarşamba Ölümle burun buruna yaşıyorlar Otomobille defalarca takla atmak, yüksek bir yerden düşmek, alevlerin içine dalmak, hareket halindeki motosikletten başka bir araca geçmek... Bunlar filmlerin, dizilerin en tehlikeli, en heyecanlı sahnelerinde oyuncuların yerine geçen dublörlerin işinin bir parçası. Onlar görevlerinin her anını ölüm riskiyle geçiriyor. İzMİR - HALİL şahin - İzleyenlere heyecanlı dakikalar yaşatan ve sadece saniyeler süren aksiyon sahneleri uzun hazırlıklar, zorlu şartlar altında çekiliyor. Seyirciyi filme ya da diziye bağlamak açısından büyük önem taşıyan bu sahnelerde, işin riski nedeniyle oyuncular yerine dublörler kullanılıyor. Rol aldıkları sahnelerin üstesinden başarıyla gelen dublörler aslında ne özel güçlere sahip bir süper kahraman, ne de canını umursamayacak kadar gözü kara. Dünyaca ünlü filmlerin en tehlikeli sahnelerinde görev alan dublörler zorlu eğitimlerden geçiyor. Ancak her şey dublörün kendisinde bitmiyor, onun hayatını koruyacak tedbirleri alan ekibin de işini en iyi şekilde yapması gerekiyor. Terminatör, Zor Ölüm, Taşıyıcı, Taksi gibi Hollywood'un aksiyon dolu birçok filminde, Arnold Schwarzenegger, Bruce Willis, Jean Claude Van Damme gibi ünlü oyuncularla çalışmış Türk dublör Ayhan Yıkgeç, dublörlerin "aksiyon dolu" hayatını AA'ya anlattı. EğITIM şart İzmirli ailenin Almanya'da doğup büyüyen oğlu Yıkgeç, iyi araç kullanmayı çocukluğunda Almanya'da otomobil çöplüğünde kazalı, ancak hala hareket edebilen otomobillerle çalışarak öğrendiğini aktardı. Yıkgeç, arkadaşlarının uyarısıyla otomobil ve motosikletteki yeteneğini fark edince dublör olmaya karar verdiğini, bunun için de ABD'deki dublörlük okulunda eğitim aldığını ifade etti. Oyuncuların tehlikeli sahnelerde riske girmediğini, bir oyuncudan yüksekten atlamasının, gerçek bir dövüş sahnesinde rol almasının ya da yanmasının istenemeyeceğini kaydeden Yıkgeç, "Böyle sahnelerde görev, bu işin eğitimini almış biz dublörlere düşüyor" dedi. "ÇOK SAYIdA YARALANAN, ÖLEN dublör OLdU" Yıkgeç, 26 yıllık meslek hayatındaki her sahnenin tehlikelerle dolu olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: "Riski azaltmak için önlemlerimi alıyorum. Çok sayıda yaralanan, ölen dublör oldu takla attığım, helikopterden 25 metreden aşağıya atladığım sahneler var. Bir araç 80 kilometre hızla size çarpıyor. Sonuçta etten kemikteniz biz de. Aracı kullanan bir hata yapsa ya da dublör zamanlama hatası yapsa ölme riski yüzde yüz. Bu bir ekip işi. Mesela otomobille takla atacağım; arabanın içine bariyerler döşeyen, kaynak yapan insan benim hayatımı alt üst edebilir. Bariyerlerin bir santimetre yanlış kaynatılması halinde tavanın altında sıkışarak can verebilirim. Yanma sahnelerinde tenimizi alevden koruyan jeller kullanıyoruz ama en fazla 48 saniye korur, sahne uzarsa yanarsınız. Biz 'montaj mı' dedikleri şeyi gerçekten yapıyoruz, araçla takla atılacaksa o aracın içinde biz oluyoruz. Filmler oyuncuların isimleriyle anılıyor ama can alıcı sahnelerinde siz görev yapmışsınız." "SİzE KAzASIz belasiz derler, biz KAzA YApMAYA GİdERİz" Yıkgeç, dublörlerin ailesinin yaşadığı sıkıntıları da paylaştı. Annesinin televizyonda sahneyi izlerken hangi risklerin olduğunu anlamadığını ancak film setine gelip çekimleri izlerken çok sıkıntı çektiğini söyledi. Yıkgeç, "Canlı olarak çekimi izlemeye kalp dayanmaz. Annemin neler çektiğini biliyorum. Çok uğraştı, bırakmamı istedi. Anne yüreği. Siz evden çıkarken size 'kazasız, belasız' diyorlar, bize diyemezler, biz kaza yapmaya gidiyoruz çünkü belanın içine gidiyoruz. Ne kadar güzel kaza yaparsak o kadar ödüllendiriliyoruz" diye konuştu. (AA) Venüs ün pilotlara UFO oyunu Türk Hava Yolları'nın (THY) kaptan pilotu ve uçuş kontrol öğretmeni Menderes Çakıcı'nın kaleme aldığı "Havada Kalan Sorular" kitabında, uçuş sırasında yolcuların merak ettiği soruların cevaplarına yer verildi. İSTANBUL - Çakıcı, yaptığı açıklamada, havacılık sektörünün Türkiye'de çok fazla geliştiğini ve uçakla seyahatin yaygınlaştığını söyledi. Seyahatlerin artması nedeniyle yolcuların, kabin ekibinin ve çevresindeki arkadaşlarının yolcu uçağı ve uçuş ile ilgili sorularını kitaplaştırma ihtiyacı hissettiğini belirten Çakıcı, böylelikle genç meslektaşlarına da ışık tuttuğunu vurguladı. Çakıcı, 13 bölüm ve 169 sorudan oluşan kitabın, yolcunun beklemesinden, uçağın kalkması ve inişine kadar bütün süreci kapsadığını ifade ederek, "Bize zaman zaman, 'Pilot kokpitteki yüzlerce düğmeyi biliyor mu, acil durumlarda arkadaki yolcuyu düşünüyor mu, hava şartında yolu nasıl buluyor, tehlikeli buluttan nasıl kaçıyor, motor durursa ne olur' şeklinde sorular yöneltiliyor" diye konuştu. Çakıcı, pilotların her türlü acil durumda uçuşun altın kurallarını uyguladığını ve refleks olarak ne yapması gerekiyorsa onu yaptığını dile getirdi. "Engele çarpmadan arabayı durdurmaya çalışırsınız daha sonra arkadaki insanları düşünürsünüz. Uçuşun altın kuralları vardır ve pilotlar da onu uygular. Uçuşun belli bir aşamasında arkadaki yolcuyu sorgularız" diyen Çakıcı, en çok merak edilen sorulardan hava boşluğuyla ilgili de bilgi verdi. Hava boşluğu diye bir şey olmadığını belirten Çakıcı, şunları anlattı: "Hava boşluğu diye bir olay yok. Hava akışkan nesne, sanki su gibi atmosferde hava hareket halinde. 400 kilometreyi bulan rüzgarlar var. Bu rüzgarların dönüş yaptığı ya da sıcaklık farkının olduğu yerde, dalgalı denizde hareket eden gemi gibi uçağın da bu rüzgardan etkilendiği oluyor. Uçak saatte ortalama 900 kilometre ile giderken kısa zaman aralığında ani hareketten dolayı iç kulaktaki denge sistemi nedeniyle bu hareket çok abartılı olarak algılıyor. 50 metreyi geçmeyen bir alçalış ya da yukarı hareketi binlerce metre düştük gibi algılanıyor." Çakıcı, uçak kanatlarının kırılıp kırılmayacağına yönelik de çokça soru aldıklarını ifade ederek, uçak kanatlarının esnek yapıldığını, Boeing 777 uçağının kanat ucunun ortalama 5 metre yukarı aşağı esnek hareketi bulunduğunu, yeni çıkan uçaklarda da bu esnemenin 7 metreyi bulduğunu dile getirdi. (AA) Dünyanın en büyük sirki Cirque du Soleil satıldı MONTREAL- Modern dans ve akrobasiyi birleştirdiği farklı stili ile dünyanın en büyük sirki olarak ünlenen Cirque du Soleil el değiştirdi. Kanadalı sirk yönetiminden yapılan açıklamada, sirkin Amerikan-Çin özel yatırım şirketi TPG Capital isimli kuruluşa satışında sona gelindiği bildirildi. Guy Laliberte tarafından 1984 yılında Montreal'de kurulan sirk merkezinin, satıştan sonra da bu şehirde kalacağı açıklandı. Cirque du Soleil'in kaça satıldığına ilişkin herhangi bilgi verilmezken, fiyatın milyar dolar olduğu iddia edildi. Sirkin kurucusu Guy Laliberte'nin, küçük bir hisse ile sirkte kalmaya ve gösteri stratejileri ile ilgili yeni yönetime yardıma devam edeceği kaydedildi. Sahne tasarımı, müzikleri, dansları, kostümleri ve makyajlarıyla gösteri sanatlarında çığır açan Cirque du Soleil, İstanbul'da da gösterilerde bulunmuştu. Yüzlerce kişinin çalıştığı sirk, her yıl 10 ila 15 milyon bilet satışı ile biliniyor. UzAYA TURİST OLARAK GİTMİşTİ Cirque du Soleil'in sahibi Guy Laliberte, 30 Eylül 2009'da Rus Soyuz uzay aracıyla Uluslararası Uzay İstasyonu'na gitmişti. Uzaya turist olarak çıkan ilk Kanadalı olan Laliberte, UUİ'de palyaço olarak astronot ve kozmonotlara hokkabazlık etmişti. Uzay yolculuğu için 35 milyon dolar ödeyen Guy Laliberte; Dennis Tito, Mark Shuttleworth, Gregory Olsen, Anuşeh Ensari, Charles Simonyi ve Richard Garriott'tan sonra UUİ'yi ziyaret eden tarihin 7. uzay turisti olmuştu. (AA) ROMA, 2 bin 768 yaşında Dünyanın en eski şehirlerinden İtalya nın başkenti Roma nın, 2 bin 768'inci "doğum günü", Roma İmparatorluğu dönemine özgü kıyafetler giyen 2 bin figüranın katıldığı yürüyüş ve çeşitli etkinliklerle kutlandı. Merkezi Kanada'nın Montreal kentinde bulunan ve dünyanın en büyük sirki olarak bilinen Cirque du Soleil, ABD-Çin ortaklığının oldu ROMA- Roma kentinin tarihi ve kültürel güzelliklerinin değerinin bilinmesi ve yüceltilmesi amacıyla faaliyetlerini yürüten Gruppo Romano Storico'nun yaklaşık 2 bin göstericiyle düzenlediği etkinliklerle efsaneye göre M.Ö 21 Nisan 753 yılında kurulan başkentin 2 bin 768 inci "doğum günü", Romalıların ilgisini çekmek için pazar günü kutlandı.roma kent merkezindeki antik şehir Forum Roma daki Circo Massimo isimli hipodrom alanında kentin kuruluşunun canlandırılmasının ardından başlayan yürüyüş, kentin simgesi Kolezyum un önündeki Imperiali Caddesi'nde son buldu. Yoğun ilgi gören yürüyüş boyunca bazı figüranlar, gladyatör kıyafetini tercih ederken, kimisinin ise antik dönemdeki Romalı senatörler gibi giyindikleri görüldü. Efsaneye göre, Romalı asker, tarihçi ve yazar Varrone, arkadaşı Lucio Taruzio'nun astrolojik hesaplamalarına dayanarak, Roma'nın kurucusu Romulus'un M.Ö 21 Nisan 753'te kenti kurduğunu belirtiyor. (AA)