MALZEME BİLGİSİ. Doç. Dr. Ali GÜNDOĞDU Gıda Müh. Böl.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "MALZEME BİLGİSİ. Doç. Dr. Ali GÜNDOĞDU Gıda Müh. Böl."

Transkript

1 MALZEME BİLGİSİ Doç. Dr. Ali GÜNDOĞDU Gıda Müh. Böl.

2

3

4 GİRİŞ Genel anlamda,ihtiyaç duyulan maddelere malzeme denir. Teknik anlamda ise, mühendislik uygulamalarında kullanılan katı maddelere malzeme adı verilir. Günümüzde kullanılan malzemeler dört ana grupta incelenir: 1. Metalik Malzemeler: Al, Cu, Zn, Fe ve Ni gibi saf metaller ile bir metalin diğer elementlerle oluşturduğu çelik (Fe C), pirinç (Cu Zn) ve bronz (Cu Sn) gibi alaşımlardır.

5 2. Seramik Malzemeler: Genelde metallerle metal olmayan elementlerin oluşturduğu Al 2 O 3, MgO, SiO 2, Al 2 Si 2 O 5 (OH) 4 ve SiC gibi inorganik kimyasal bileşikler veya böyle bileşiklerin cam, tuğla, beton ve porselen olarak adlandırılan karışımlarıdır. Cam; ana madde SiO 2 nin yanında alkali ve toprak alkali metal oksitleriyle bazı diğer metal oksitlerini içerir. Tuğla; kilden yapılır. Killer genelde Al 2 O 3, Fe 2 O 3, SiO 2, CaO, MgO, NaO vb. içerirler. Beton; çimento ve su karışımıdır. Çimento ise; CaO, MgO gibi alkalin öğeler ve SiO 2, Al 2 O 3 ve Fe 2 O 3 gibi hidrolik öğelerden oluşur. Betonun sertleşmesi için su gerekir. Porselen; seramikten farkı, pişirme sıcaklığı daha yüksektir. Seramik su emer ve daha dayanıksızdır. Ayrıca seramik ışığı geçirmezken porselen geçirir.

6 3. Organik Malzemeler: Karbonun başta hidrojen olmak üzere oksijen, azot, flor ve klor gibi metal olmayan elementlerle oluşturduğu büyük moleküllü organik bileşiklerdir. Bunlar doğal ya da yapay olabilirler. Ağaç, deri ve kauçuk olanlar doğal, poliester, polietilen, politetrafloroetilen (teflon) ve polivinilklorür (PVC) gibi plastikler de yapay olanlara örnektir. 4. Karma veya Kompozit Malzemeler: Yukarıdaki grupların farklı özelliklerini belirli ölçüde bir malzemede toplamak amacıyla değişik gruplardaki malzemelerin makro düzeyde birleştirilmesiyle oluşturulan malzemelerdir.

7 Örneğin; betonarme (beton+çelik), cam lifleriyle kuvvetlendirilmiş plastik (plastik+cam lifleri), metal matriksli kompozitler (metal+seramik). Malzemelerin özellikleri iç yapılarına bağlıdır. Örneğin bir malzeme çok yüksek sıcaklığa çıkartılıp soğutulduğunda mukavemeti azalır. Bu işlemle kimyasal yapı değişmez, ancak iç yapıdaki değişim mukavemeti etkiler. Malzeme seçiminde yalnızca mekanik özellikler yetmez. Bu nedenle üretilen bir parçanın özelliklerini anlamak için iç yapısına bakmak gerekir. Ayrıca kullanım sırasında da parçanın iç yapısında yapısal değişimler olabilir ve böylece parçanın davranışı etkilenebilir.

8 MALZEMELERİN ATOM YAPISI Malzemelerin özellikleri yapılarına bağlıdır. Bu yapılar da atomlarının cinsine, dizilişine ve birbirine bağlanış şekillerine göre değişir. Atomların malzeme içerisine dizilişleri birim hücreler yardımıyla gösterilebilir. Milyarlarca birim hücrenin belirli bir düzen içerisinde bir araya gelmesiyle malzemelerin taneleri oluşur. Bu taneler de bir araya gelerek malzemenin iç yapısı oluşur. En küçük yapı taşı atom olduğundan malzemelerin yapılarının anlaşılması atomik özelliklerinin incelenmesiyle yapılır.

9 ATOM YAPİSİ VE ELEKTRON DÜZENİ Bütün yapılar kimyasal elementlerden oluşur. Elementler de atomlardan meydana gelir. Bir elementin kimyasal özelliklerini taşıyan en küçük parçasına o elementin atomu denir. Bir atom 3 parçacıktan oluşur: elektronlar (negatif elektrik yüklü), protonlar (pozitif elektrikle yüklü) ve nötronlardır (yüksüz ya da nötr). Atomun neredeyse tüm kütlesi çekirdekte toplanmıştır. Çekirdek proton ve nötronlardan oluşur. Protonun kütlesi yaklaşık 1,673 x g ve nötronun kütlesi de yaklaşık 1,675 x g dır.

10 Elektronun kütlesi ise 9,11 x g olup bu değer protonun kütlesinin yaklaşık olarak 1/1800 üne eşittir. Proton ve nötronları içeren pozitif yüklü çekirdek negatif yüklü elektronlarla sarılmıştır. Atom elektrik yükü bakımından nötrdür. Yani atomun toplam elektrik yükü sıfırdır. Elektronlarla protonların elektrik yükleri eşit, ancak zıt işaretli olduklarından nötr bir atomun elektron sayısı proton sayısına eşittir. Proton sayısı Z, nötron sayısı N ise o elementin atom numarası Z olur ve kütle numarası veya atom ağırlığı A ise Z + N ile verilir.

11 Bir elementin atom numarası aynı, kütle numarası farklı olan türlerine o elementin izotopları denir. Doğada bulunan elementler genelde farklı izotoplardan oluşur. Bu nedenle bir elementin atom ağırlığı izotopların ortalama ağırlığı olup, bu değer tam sayı olmayabilir. Elementlerin atom numaraları ile atom ağırlıkları veya kütle numaraları periyodik tablolarda belli bir düzene göre gösterilir.

12 Alkali Metals THE PERİODİC TABLE Alkaline Earths Main Group Halogens Noble Gases Transition Metals Main Group Lanthanides and Actinides Şekil 1. Periyodik Tablo

13 Elektron sayısı proton sayısından farklı olan atoma iyon denir. Atom dışarıdan elektron alırsa negatif yüklü iyon veya anyon, elektron kaybederse pozitif yüklü iyon veya katyon durumuna geçer. Bohr Atom Modeline göre elektronlar çekirdek etrafında yarıçapı r n olan belirli dairesel yörüngelerde dönerler. Her yörüngedeki elektronun belirli bir enerjisi vardır. Söz konusu enerji çekirdekten çekirdekten uzaklaştıkça artar ve n= olduğunda, yani serbest elektron için enerji sıfır kabul edilir.

14 Şekil 2. Elektron kabukları

15 Şekil 3. Bohr Atom Modeli

16 Şekil 4. Enerji Seviyeleri

17 Buna göre bir atomun elektronlarının enerji değerleri negatif işaret taşır ve bu enerji değeri; E = 13,6 Z 2 /n 2 ev formülü ile belirlenir. Z: atom numarası veya proton sayısı, n=yörünge sayısı ya da baş kuantum sayısıdır. Ancak Bohr Atom Teorisi nde bazı hatalar ve eksiklikler vardır. Daha sonra bilim adamları elektronların hem parçacık hem de dalga karakterine sahip olduklarını kanıtladılar. Modern Atom Teorisi matematiksel bağıntılarla tanımlanmaktadır.

18 Heisenberg ve Schroedinger in 1920 li yıllardaki çalışmaları ve dalga mekaniğindeki gelişmeler sonucu, Modern Atom Kavramı bir takım matematiksel bağıntılarla ifade edilir hale gelmiştir. Bir elektronun yörüngesini tam olarak belirlemek mümkün değildir. Elektronun konumu ancak belirli bir olasılıkla belirlenebilir. Yani elektronun ait olduğu atomun verilen bölgesinde bulunup bulunmayacağı ancak belirlenebilir.

19 Söz konusu olasılık, matematiksel olarak belirli bir denklem ile gösterilebilir. Bu dalga denkleminin çözümü ile n, l, m l ve m s harfleriyle gösterilen dört kuantum sayısı elde edilir. Bu sayılar elektronun konumunu, enerji seviyesini ve dönme (spin) yönünü belirler. Baş kuantum sayısı (n): Elektronun bulunduğu enerji kabuğunu gösterir. Numaralama iç kabuktan dışa doğru yapılır. Ve n = 1, 2, 3, 4.. gibi tam sayılarla gösterilir. Bir ana kabukta bulunabilecek maksimum elektron sayısı 2n 2 ile sınırlıdır.

20 Tablo 1. Baş kuantum sayısının gösterdiği enerji kabukları ve elektron sayıları Baş kuantum sayısı Kabuk Kabukta bununabilecek maks. Elektron sayısı (2n 2 ) 1 K 2 2 L 8 3 M 18 4 N

21 Açısal kuantum sayısı (l): Bir elektron kabuğu içindeki alt kabukları veya alt enerji düzeylerini belirler. Bu sayı, orbital türünü belirler. Alabildiği değerler; l = 0, 1, 2, 3,.(n 1). Bu alt kabuklar rakamla gösterilebileceği gibi s(0), p(1), d(2), f(3), g(4), gibi harflerle gösterilebilir. Açısal kuantum sayıları elektron kabukları içinde bulunan elektron bulutlarını ifade eder. n = 1 için l = 0 haline karşılık gelen orbital s n = 2 için l = 1 haline karşılık gelen orbital p n = 3 için l = 2 haline karşılık gelen orbital d n = 4 için l = 3 haline karşılık gelen orbital f

22 Tablo 2. İlk beş elektron kabuğu için alt kabuklar n l 0 0,1 0,1,2 0,1,2,3 0,1,2,3,4 s s,p s,p,d s,p,d,f s,p,d,f, g

23 Magnetik kuantum sayısı (m l ): Atom etrafında dolanan elektrolar, bir telden geçen elektrik akımı gibi düşünüldüğünde manyetik alan oluştururlar. Atom dış bir manyetik alana yerleştirildiğinde dış manyetik alanın etkisiyle her bir alt kabuktaki orbitaller enerji yönünden farklılaşır. Dış manyetik alan olmadığında her alt kabuktaki orbiatallerin enerjileri birbirine eşittir. Bu kuantum sayısı manyetik alanda orbitallerin yönelişi ile ilgilidir. Magnetik kuantum sayısı, orbitallerin sayısı ve uzaydaki yönelişlerini belirler. m l = l,., 0,., +l Örneğin: l = 1 ise m l = 1, 0, +1 kadar değer alır.

24 Bu kuantum sayısı açısal kuantum sayısı ile belirlenen her bir alt kabukta kaç tane orbitalin olduğunu gösterir. m l harfi ile gösterilir. l den başlayarak +l ye kadar 0 dahil tam sayılı değerler alabilir. ( m l = l,.0,.+l). Her bir l değeri için 2l+1 kadar m l değeri yani orbital vardır. s alt kabuğunda 1 orbital p alt kabuğunda 3 orbital, d alt kabuğunda 5 orbital, vb. bulunur.

25 Tablo 3. İlk üç elektron kabuğu için açısal ve magnetik kuantum sayıları n l m Orbital Sayısı 1 s s p s p d 0-1, 0, , 0, +1-2,-1, 0, +1,

26 Baş kuantum sayısı n ye kabuk, açısal kuantum sayısı l ye ise alt kabuk da denir. Her bir kabukta (yani enerji düzeyinde) n 2 tane orbital vardır. Her bir alt kabuk (2l + 1) tane orbital içerir.

27 Spin kuantum sayısı (m s ): Elektronların kendi ekseni etrafında dönmesi ile ilgili kuantum sayısıdır ve m s ile gösterilir. Spin kuantum sayısı, bir yöndeki dönme için +½ ve diğer yöndeki dönme için ½ değerini alır. Bu da orbitalde en fazla 2 elektronun bulunabileceği anlamına gelir. Elektronların biri saat yelkovanı yönünde dönerken diğeri ters yönde döner. Böylece her bir elektronun oluşturacağı manyetik alanlar birbirini yok edeceğinden elektronlar orbitalde kararlı bir halde dururlar.

28 ATOMLARARASİ VE MOLEKÜLLERARASİ BAĞLAR Malzemelerde atomları bir arada tutan bağlar, birincil bağlar ve ikincil bağlar olmak üzere iki grupta incelenebilir. Birincil bağlar oldukça kuvvetli olan metalik, iyonik ve kovalent bağlardır. Bunlar atomlararası bağlardır. İkincil bağlar ise daha zayıf olan Van der Waals ve hidrojen bağları dır. Bunlar da moleküllerarası bağlardır.

29 METALİK BAĞLAR Genel olarak metallerin dış kabuklarında en fazla 3 elektron bulunur. Valens elektronları olarak bilinen bu elektronlar çekirdeğe oldukça zayıf bağlarla bağlıdırlar. Elektronların çekirdeğe kuvvetli bağlarla bağlanabilmesi için 8 tanesinin bir araya gelerek kapalı bir kabuk oluşturması gerekir. Buna oktet kuralı denir. Bu nedenle metal atomları çekirdeğe gevşek olarak bağlanan valens elektronlarını kolayca serbest bırakarak metal içerisinde bir elektron bulutu oluştururlar.

30 Elektron bulutu ile pozitif iyon haline geçen atomlar arasında kuvvetli bir elektrostatik çekim kuvveti sayesinde atomlar birbirine sıkıca bağlanırlar. Bu şekilde oluşan bağa metalik bağ denir (Şekil 5). Magnezyum atomları metalik bağa örnek verilebilir (Şekil 6).

31 Şekil 5. Metalik bağın oluşumu

32 Mg 2+ iyonları Elektron bulutu Şekil 6. Magnezyum iyonları arasında metalik bağın oluşumu

33 Atomları metalik bağ ile bağlanan malzemeler, serbest elektronlara sahip olduklarından elektriği ve ısıyı iyi iletirler. Çünkü, bir metal parçasının uçlarına bir potansiyel farkı (gerilim) uygulandığında metal içerisindeki serbest elektronlar harekete geçerek bir elektrik akımı oluştururlar. Ayrıca, yeterince kuvvet ya da gerilme uygulandığında, birbirine göre kayan atom grupları arasında elektron bulutu sayesinde yeniden bağlantı sağlandığından, metalik malzemeler plastik gibi şekil değiştirmeye müsaittirler.

34 Atomları arasında metalik bağ bulunan malzemelerin belli başlı özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir: 1. Elektrik ve ısıyı iyi iletirler, 2. Şekil değiştirmeye elverişlidirler, 3. Katı halde kristal yapıya sahiptirler, 4. Işığı yansıtırlar.

35 IYONİK BAĞ Bu bağ, metal atomları ile metal olmayan elementlerin (ametaller) atomları arasında oluşur. Metal olmayan element atomlarının dış kabuklarında bulunan elektron sayısı, metal atomlarının dış kabuklarında bulunan elektron sayısından daha yüksektir. Yani ametal atomları metal atomlarından daha fazla valens elektronuna sahiptir. Örneğin dış kabuğunda 7 elektron bulunan klor (Cl) atomu, bu kabuğunu doldurmak veya kararlı bir yapıya sahip olmak için bir elektronu rahatlıkla kabul eder. Klor bir elektron alınca elektron sayısı proton sayısından bir fazla olacağından 1 yüklü Cl haline geçer.

36 Klor atomları, bir metal olan sodyum (Na) atomlarıyla yan yana geldiğinde, dış kabuğunda bir valens elektronu bulunan Na atomlarından Cl atomuna elektron transferi olur. Bu durum, pozitif Na + iyonları ile negatif Cl iyonları arasında kuvvetli bir elektrostatik çekim oluşturur. Sonuçta, yemek tuzu olarak bilinen sodyum klorür (NaCl) bileşiği meydana gelir. İyonik bağın oluşumu şematik olarak Şekil 7 de gösterilmiştir.

37 Şekil 7. İyonik bağın oluşumu ve NaCl bileşiği

38 NaCl bileşiği hem Na dan hem de Cl den farklı özelliklere sahiptir. Şöyle ki, yiyecek maddesi olarak kullanılan tuz (NaCl) zararsız olmasına karşın, Cl zehirlidir. Na ise çok reaktif bir maddedir. İyonlaşma ile oluşan iyonik bağ oldukça kuvvetlidir. Atomları iyonik bağlarla bağlanan malzemelerde elektronlar sıkıca tutulduklarından bu maddelerin elektriksel iletkenlikleri, serbest elektron bulutuna sahip metalik malzemelerin iletkenliklerinden çok daha düşüktür. Atomları iyonik bağlarla bağlanan malzemeler oldukça kırılgandır. Çünkü iyon düzlemlerinin birbiri üzerinden kayması durumunda, farklı iyonların elektrik alanları birbiriyle zıtlaşır ve oluşan itme kuvvetleri malzemenin kırılmasına neden olur.

39 KOVALENT BAĞ Elektron çifti bağı olarak da adlandırılan bu bağın en önemli özelliği, elektronların sıkıca tutulması ve komşu atomlar tarafından eşit olarak (ortaklaşa) paylaşılmasıdır. Bazı element atomları bir veya iki elektronunu komşu atomlarla paylaşarak daha kararlı bir yapı oluştururlar. Örneğin atom numarası 7 olan azotun (N) dış kabuğunda 5 elektron bulunur ve bu kabuğun doldurulabilmesi için 3 tane daha elektrona ihtiyacı vardır. Öte yandan, hidrojen (H) atomunun dış kabuğunda ise yalnızca 1 elektron vardır. Kararlı bir yapının oluşumu için N ve H, Na ve Cl den daha farklı davranır. Yani, 1 N atomu, 3 H atomunun elektronlarını paylaşır, buna karşılık kendi 3 elektronunu H atomlarıyla paylaşarak amonyak (NH 3 ) bileşiğini oluşturur. Bu durumda iyon oluşmaz, paylaşılan elektronlarla pozitif yüklü çekirdek arasında oluşan çekim kuvvetinden dolay kuvvetli bağ oluşur (Şekil 8).

40 Şekil 8. Kovalent bağın oluşumu

41 Kovalent bağ daha çok gaz moleküllerinin atomları arasında meydana gelir. Ancak seramik malzemelerinin çoğu da kovalent bağlarla bağlıdır. Atomları arasında kovalent bağ bulunan malzemelere tipik bir örnek de elmas kristalidir. Elmas kristalinde dört yüzeyli bir prizmanın merkezinde bulunan her bir karbon atomu dört elektronundan her birini komşu atomlarla paylaşır. Elmas kristalinin karbon atomları arasındaki kovalent bağlar Şekil 9 da gösterilmektedir.

42 (a) (b) Şekil 9. (a) Grafit, (b) Elmas ın yapısı

43 Kovalent bağ 4 valens elektronlu yarı iletkenlerde de görülür. Örnek olarak silisyum verilebilir. Silisyum atomları arasındaki kovalent bağın oluşumu aşağıdaki gibidir: (a) (b) Şekil 10. (a) Silisyum atomu ve (b) silisyum atomları arasında kovalent bağ oluşumu

44 VAN DER WAALS BAĞİ Bir moleküldeki elektronlar sürekli hareket ettiğinden çarpışmalar veya elektriksel çekim kuvveti etkisiyle herhangi bir anda elektronların molekülün bir bölgesinde yığılma olasılığı vardır. Böyle bir durumda, apolar olan bir molekül kısa süreliğine polarlaşır ve bir anlık dipol oluşur. Bir molekülde oluşan anlık dipol yakında bulunan başka bir moleküldeki elektronu da etkiler ve bu molekülde de dipol oluşur. Bu dipol, indüklenmiş dipol olarak adlandırılır. Anlık dipol ve indülenmiş dipoller arasındaki etkileşim moleküllerarası çekim kuvvetlerinin oluşmasına neden olur. Bir tür Van Der Waals etkileşimi olan bu çekim kuvvetleri London kuvvetleri olarak adlandırılır.

45 London kuvvetleri, geçici zayıf bağlara sebep olduğundan sadece bu tür bağları içeren apolar maddeler genelde oda sıcaklığında gaz halinde bulunur. Ancak çok düşük sıcaklıklarda ve yüksek basınç altında London kuvvetleri CO 2 gibi apolar maddelerin katı ya da sıvı halde kalmasını sağlayabilir. London kuvvetleri, apolar maddelerin birbiri içinde çözünmesinde de etkilidir. Apolar moleküllerden oluşan iyodun, yine apolar moleküllerden oluşan brom sıvısı içerisinde çözünmesi London kuvvetleriyle açıklanabilir. Aslında London kuvvetleri polar moleküller arasında da söz konusudur (NaCl ve H 2 O gibi). Ancak bu kuvvetler diğer Van Der Waals bağları yanında çoğu zaman ihmal edilebilecek kadar küçüktür.

46 Van Der Waals bağı özellikle plastik malzemelerin özelliklerini büyük ölçüde etkiler. Bir plastik malzeme olan zincir yapılı polivinil klorür (PVC) çok sayıda molekül içerir (Şekil 11)

47 Şekil 11. PVC de polimer zincirine bağlanan klor atomları negatif, hidrojen atomları ise pozitif olarak yüklenmiştir. Zincirler birbirlerine zayıf Van der Waals bağı ile bağlanmıştır.

48 HİDROJEN BAĞİ Hidrojen bağı, bir molekülde oksijen, azot veya flor gibi elektronegatif bir atoma bağlı hidrojenin kısmi artı yükle yüklenmesi sonucu, başka veya aynı moleküldeki elektonegatif atom ile yaptığı kuvvetli bağdır. Van der Waals kuvvetinden güçlü olmasına karşın, tipik hidrojen bağı iyonik bağ ve kovalent bağdan daha güçsüzdür. Proteinler ve nükleik asitler gibi makromoleküller içinde, aynı molekülün iki parçası arasında var olabilir. Hidrojen bağı ismi, bağın bir hidrojen atomunu kapsamasından gelir. Genelde bağ, hidrojenin flor, oksijen ve azot gibi elektronegatifliği yüksek atomlarla yapmış olduğu kuvvetli bir etkileşim türüdür.(sadece F, O, N ile H atomu arasında oluşabilir)

49 Eğer hidrojen bağı iki atom arasında ortak kullanılıyor ise meydana gelen iki molekül arasındaki bağ zayıf bir bağdır. Hidrojen bağları genellikle oksijen ve azot gibi negatif elektrik yüklü atomlarla diğer bir negatif yüklü atomlara kovalent olarak bağlanmış hidrojen atomları arasında oluşan bağlardır. Dipol dipol etkileşmesinin kimyadaki en bariz örneğini teşkil eder. Hidrojen Bağı Van der Waals bağından güçlüdür, molekülleri arasında daha güçlü etkileşim olan maddenin kaynama noktası daha yüksektir. Bu yüzden hidrojen bağı içeren maddelerin erime - kaynama noktaları Van der Waals bağı içeren maddelere göre daha yüksektir. İki farklı molekül birbirleriyle hidrojen bağı oluşturabilir.

50 Şekil 12. (a) Sudaki Hidrojen bağları (b) Karboksilli asitlerde Hidrojen bağları

51 KRİSTAL YAPILAR Malzemeler yapılarına göre kristal yapılı malzemeler ve kristal yapılı olmayan malzemeler olarak iki gruba ayrılabilir. Kristal yapılı olmayan malzemelere amorf veya camsı malzemeler de denir. Kristal yapılı malzemelerde atomlar üç boyutlu olarak belirli bir düzene göre dizilerek bir hacim kafesi oluştururlar. Kristal yapılı olmayan malzemelerde ise genelde bir düzen söz konusu değildir. Kristal yapılı malzemelerin hacim kafeslerini oluşturan basit geometrik şekillere birim hücre, atom veya atom gruplarının bulunduğu yerlere de kafes noktası denir. Bir kristal yapıda bütün kafes noktaları özdeştir. Birim hücrenin kenar uzunlukları kafes parametresi olarak adlandırılır.

52 Doğada bulunan yedi değişik kristal sistemi ile bunların geometrik özellikleri ve kafes türleri Tablo 4 de, birim hücreleri de Şekil 13 de gösterilmiştir. Kristal sistemi Eksenel uzunluklar ve açılar Kafes türü Kübik a = b = c, α = β = γ = 90 o Hacim merkezli Basit Yüzey merkezli Tetragonal Ortorombik a = b c, α = β = γ = 90 o Basit Hacim merkezli a b c, α = β = γ = 90 o Hacim merkezli Basit Yüzey merkezli Taban merkezli Rombohedral a = b = c, α = β = γ 90 o Basit Hegzagonal a = b c, α = β = 120 o, γ = 90 o Basit Monoklinik a b c, α = β = 90 o γ Triklinik Basit Taban merkezli Basit

53 Şekil 13. Kristal kafes yapılarının birim hücreleri

54 Metal malzemeler çok özel durumlar dışında daima kristal yapıya sahiptirler. Metaller genelde hacim merkezli kübik (HMK), yüzey merkezli kübik (YMK) ve sıkı düzenli hegzagonal (SDH) yapılara sahiptir. Diğer kristal yapı türlerine metal ve seramiklerde çok seyrek rastlanır.

55 BİRİM HÜCREDEKİ ATOM SAYİSİNİN BELİRLENMESİ a) Hacim Merkezli Kübik (HMK) Kafes Yapısı: HMK yapının birim hücresi ile atomların bu birim hücre içerisinde kalan bölümleri Şekil 14 de gösterilmiştir. Şekillerde görüldüğü gibi, köşelerde 8*1/8 = 1 atom ve merkezde 1 atom olmak üzere HMK kafes yapısının birim hücresinde toplam 2 atom bulunur. (a) (b) Şekil 14. (a) Hacim merkezli kübik yapının birim hücresi ve (b) atomların birim hücre içerisinde kalan bölümleri

56 b) Yüzey Merkezli Kübik (YMK) Kafes Yapısı: YMK yapının birim hücresi ile atomların bu birim hücre içerisinde kalan bölümleri Şekil 15 de gösterilmiştir. Bu şekillerde görüldüğü gibi, yüzeylerde 6*1/2 = 3 atom ve köşelerde 8*1/8 = 1 atom olmak üzere YMK kafes yapısının birim hücresinde toplam 4 atom bulunur. (a) (b) Şekil 15. (a) Yüzey merkezli kübik yapının birim hücresi ve (b) atomların birim hücre içerisinde kalan bölümleri

57 c) Sıkı Düzenli Hegzagonal (SDH) Yapı: SDH yapının birim hücresi ve birim hücredeki atomların düzeni Şekil 16 da gösterilmiştir. 12*1/6 = 2 atom, içerde 3 atom ve taban merkezlerinde 2*1/2 = 1 atom olmak üzere SDH yapının birim hücresinde toplam 6 atom bulunur. (a) (b) Şekil 16. (a) Sıkı düzenli hegzagonal yapının birim hücresi ve (b) bu birim hücredeki atomların düzeni

58 KOORDİNASYON SAYİSİ Koordinasyon sayısı, belirli bir atoma temas eden veya en yakın konumda bulunan komşu atomların sayısını ifade eder. Bu sayı, atomların ne kadar sıkı paketlendiklerini veya hangi yoğunlukta dizildiklerini gösterir. Kristal yapılı malzemelerde koordinasyon sayısı kafes yapısına bağlıdır. Şekil 17 de verilen birim hücreler incelendiğinde, basit kübik (BK) yapının koordinasyon sayısının altı, hacim merkezli kübik (HMK) yapının koordinasyon sayısının sekiz, yüzey merkezli kübik (YMK) yapının koordinasyon sayısının ise sözü edilen sayının en yüksek değeri olan on iki olduğu görülür. Bu da kübik sistemde en yoğun atom dizilişinin YMK yapıda meydana geldiğini gösterir.

59 Basit kübik yapı Hacim merkezli kübik yapı Yüzey merkezli kübik yapı Şekil 17. Basit, hacim merkezli ve yüzey merkezli kübik yapılarda atomların paketlenme düzenleri

60 ATOMSAL DOLGU FAKTÖRÜ Atomsal dolgu faktörü (ADF), kristal kafes yapısındaki doluluk oranını gösterir ve birim hücredeki atomların toplam hacminin birim hücrenin hacmine bölünmesiyle bulunur. Bu faktör, kristal yapılı malzemelerin hacim kafesindeki atomların ne kadar sık dizildiklerini göstermek için kullanılır. a) Hacim Merkezli Kübik (HMK) Yapıdaki Atomsal Dolgu Faktörünün Belirlenmesi Bunun için önce söz konusu yapıda kafes parametresi ile atom yarıçapı arasındaki ilişkinin belirlenmesi gerekir. Bu ilişki Şekil 18 de görüldüğü gibi HMK yapının birim hücresinden yararlanarak belirlenebilir.

61 Şekil 18. HMK yapıda kafes parametresi ile atom yarıçapı arasındaki ilişkinin gösterimi Bu şekilde a kafes parametresini, r ise atom yarıçapını gösterir. Birim hücreden çıkarılan DAG dik üçgenine göre, (4r) 2 = a 2 + (a 2) 2 bağıntısı yazılarak gerekli işlem a 3 yapılırsa r = olarak bulunur. 4 Bu bağıntı, HMK yapıda atom yarıçapı ile kafes parametresi arasındaki ilişkiyi gösterir. Bir atomun hacmi, V atom = 4 3 πr3 formülü ile belirlenir.

62 Birim hücredeki atomların toplam hacmini V t ile gösterelim. Birim hücredeki toplam atom sayısı 2 olduğuna göre, V t = πr3 olur. Atom yarıçapının değeri bu formülde yerine konulup gerekli işlemler yapılırsa; V t = π(a 4 3)3 = 2 4 π 3a olarak bulunur. = 2 3πa3 4 2 = π 3a3 Birim hücrenin hacmi = a 3 olarak alınıp ilgili büyüklükler aşağıdaki formülde yerine konulduğunda; 8

63 Atomsal dolgu faktörü (ADF) = ADF = π 3a 3 8 a 3 = π 3 8 3,14 3 = 8 Birim hücredeki atomların toplam hacmi Birim hücrenin hacmi = 0, 68 olarak bulunur. Bulunan bu sonuç, HMK yapının veya bu yapıya ait birim hücrenin %68 inin atomlarla dolu, %32 sinin ise boş olduğunu gösterir. b) Yüzey Merkezli Kübik (YMK) Yapıdaki Atomsal Dolgu Faktörünün Belirlenmesi: Önce YMK yapıda atom yarıçapı ile kafes parametresi arasındaki ilişkinin belirlenmesi gerekir. Bu ilişki Şekil 19 daki birim hücreden yararlanılarak çıkarılabilir.

64 Şekil 19. YMK yapıda kafes parametresi ile atom yarıçapı arasındaki ilişkinin gösterimi Bu şekilde a kafes parametresi ve r atom yarıçapıdır. Birim hücreden çıkarılan DAB dik üçgenine göre (4r) 2 = a 2 + a 2 = 2a 2 yazılarak, r = a 2 olarak 4 bulunur. Bu bağıntı YMK yapıdaki kafes parametresi ile atom yarıçapı arasındaki ilişkiyi gösterir. Atomun hacmi V atom = 4 3 πr3 formülü ile belirlenir.

65 Birim hücredeki atom sayısı 4 olduğuna göre atomların toplam hacmi; V t = π(a 4 2)3 = π 2 2a3 4 3 = π 2a3 6 bulunur. Bu yapıya ait birim hücrenin hacmi a 3 olarak alınır. Söz konusu büyüklükler atomsal dolgu faktörünün hesaplanmasında kullanılan formülde yerine konulursa, ADF = bulunur. π 2a3 6a 3 = π 2 6 = 0, 74 olarak Elde edilen bu sonuç, YMK yapının %74 ünün atomlarla dolu, %26 sının ise boş olduğunu gösterir.

66 KRİSTALLEŞME MEKANİZMASI Kristalleşme, sıvı durumdan katı hale geçiş olarak tanımlanır ve çekirdekleşme ve tanecik büyümesi olarak bilinen iki mekanizmayla gerçekleşir. Sıvı içerisindeki atomlar belli bir düzende bulunmazlar. Ancak bazı atomlar belli zamanlarda katı durumdaki uzay kafesine karşı gelen konumlarda bulunabilirler. Bu tür gruplaşma ya da bir araya gelme durumu sürekli olmayıp, devamlı bozulup tekrar başka konumlarda ortaya çıkabilir. Bu grupların ömürleri sıcaklığa ve grubun büyüklüğüne bağlıdır. Yüksek sıcaklıklarda atomun kinetik enerjisi de yüksek olduğundan atom grubunun ömrü kısa olur.

67 Birkaç atomdan oluşan atom grupları çok kararsız olurlar. Çünkü, böyle bir grubu oluşturan atomlardan herhangi birinin ayrılması durumunda o grup dağılabilir. Sıvı metalin sıcaklığı düştükçe atomların hareketi yavaşlar ve bunun sonucunda hem grup sayısı artar hem de bu grupların ömrü uzar. Malzeme içindeki atomlar hem kinetik hem de potansiyel enerjiye sahiptir. Kinetik enerji atomların hareket hızı ile ilgili olup tamamen sıcaklığa bağlıdır. Sıcaklık arttıkça atomlar aktif, yani hareketli duruma geçtiklerinden kinetik enerjileri de artar.

68 Atomların potansiyel enerjileri ise aralarındaki uzaklığa bağlıdır. Atomlar arasındaki ortalama uzaklık arttıkça atomların potansiyel enerjileri de artar. (Detayları gör) Katılaşma noktasında bulunan bir saf metali ele alalım. Katılaşma noktasında sıvı ve katı fazların her ikisi aynı sıcaklıkta bir arada bulunur. Bu noktada sıvı ve katı fazların içerisinde bulunan atomların kinetik enerjileri aynı olur, ancak potansiyel enerjileri farklıdır. Katı faz içerisindeki atomlar sıvı içerisindeki atomlara göre birbirlerine çok daha yakındırlar. Bu nedenle, katılaşma sırasında enerji açığa çıkar.

69 Sıvı durum ile katı durum arasındaki bu enerji farkına gizli ısı ya da ergime ısısı denir. Ancak, katı ve sıvı arasında bir yüzey oluşturmak için enerji gerekir. Katılaşma noktasında veya sıcaklığında bulunan saf metallerde gizli ısı ile kararlı bir sınır oluşturmaya yetecek ölçüde enerji açığa çıkmaz. Bu nedenle, kararlı bir çekirdek oluşturmak için her zaman bir miktar aşırı soğuma gerekir. Aşırı soğumanın ardından dışarı verilen gizli ısı, sıcaklığı tekrar katılaşma noktasına çıkartır. Bu durum, Şekil 20 deki soğuma eğrisinde görülmektedir.

70 A B D Ergime ya da katılaşma sıcaklığı Aşırı soğuma C E Şekil 20. Saf metalin soğuma eğrisi. ABDE ideal soğuma eğrisini, ABCDE de gerçek soğuma eğrisini göstermektedir.

71 Aşırı soğuma miktarı, gerekli yüzey enerjisini azaltan katı katkı maddeleri veya safsızlık elementleri ile azaltılabilir. Sıvı metalin sıcaklığı katılaşma noktasının altına düşünce, sıvı içerisindeki değişik nokta veya konumlarda kararlı çekirdekler oluşur. Bu çekirdekler kristalleşmeye merkezlik yapar, yani kristalleşme bu çekirdeklerin etrafında meydana gelir. Soğuma devam ettikçe daha çok sayıda atom ya mevcut çekirdeklere bağlanır ya da kendileri yeni çekirdekler oluşturur. Her çekirdek sıvı fazdan atom çekerek kendi uzay kafesi içerisinde büyür.

72 Kristal büyümesi üç boyutlu uzayda devam eder ve atomlar belirli doğrultularda, genellikle büyüme ekseni boyunca birbirlerine bağlanırlar. Bu büyüme olayı dentrit olarak adlandırılan ve ağaç dalına benzeyen karakteristik bir yapının oluşmasına neden olur. Her çekirdek tesadüfen oluştuğundan kristal eksenleri gelişi güzel sıralanır ve dolayısıyla dentritler farklı doğrultularda büyürler. Sıvı miktarı azaldıkça dentrit kolları arasındaki boşluklar dolar ve dentritlerin büyümesi komşu dentritler tarafından engellenir. Bu durum, dentritlerin veya kristallerin düzensiz biçimde görünmelerine neden olur.

73 Kristallerin birbirine temas etmeleri sonucunda oluşan çizgilere tane sınırları adı verilir ve bu sınırlar taneleri birbirinden ayıran ara yüzeyleri gösterirler. Tane sınırlarındaki atomların belirli bir yerleşim düzenine sahip olmamaları nedeniyle bu bölgelerde kristal olmayan (amorf) yapılar oluşur. Geri kalan sıvının en son tane sınırlarına karşı gelen yüzey bölgelerinde katılaşması nedeniyle de tane sınırlarındaki safsızlık elementi oranı nispeten yüksek olur. Çekirdekleşmeden başlayıp tane yapısının oluşumuna kadar geçen kristalleşme aşamaları şematik olarak Şekil 21 de gösterilmiştir.

74 Şekil 21a. Çekirdekleşme ve dentrit büyümesi şeklinde meydana gelen kristalleşmenin şematik gösterimi

75 Şekil 21b. Çekirdekleşme ve dentrit büyümesi şeklinde meydana gelen kristalleşmenin şematik gösterimi

76 MALZEMELERİN DEFORMASYONU Malzemeler, uygulanan kuvvetin büyüklüğüne göre elastik ve plastik olmak üzere iki çeşit deformasyona maruz kalır. Elastik Deformasyon Elastik şekil değiştirme, genel olarak kuvvet uygulanan malzemeye ait atomların komşularından ayrılmadan aralarındaki uzaklığın değişmesi anlamına gelir. Uygulanan kuvvetin ortadan kalkması durumunda cisim eski boyutlarına geri dönüyorsa bu cisimde meydana gelen şekil değişimine elastik deformasyon denir.

77 Elastik deformasyonun iyi anlaşılabilmesi için atomlar arasındaki bağların bir yay gibi davrandıkları ve şekil değişimi sırasında kopmadıkları düşünülebilir. Yay gibi davranan atomlar arası bağ Şekil 22 de, kristal yapılı malzemelerde elastik deformasyonun meydana gelişini gösteren şematik diyagram da Şekil 23 de verilmiştir. Şekil 22. Atomlar arası bağın şematik gösterimi

78 Gerilmesiz durum Çekme gerilmesi uygulandığında meydana gelen durum Basma gerilmesi uygulandığında meydana gelen durum Gerilme kaldırıldıktan sonraki durum Şekil 23. Çekme ve basma gerilmeleri uygulanan kristal yapılı bir malzemenin birim hücresinde elastik deformasyonun meydana gelişini gösteren şematik diyagram

79 Plastik Deformasyon Uygulanan gerilmenin malzemenin elastiklik sınırını aşması durumunda meydana gelen kalıcı şekil değişimine plastik deformasyon denir. Plastik şekil değiştirme yeteneği, malzemeleri birbiriyle karşılaştırmak için kullanılan karakteristik özelliklerin başında gelir. Haddeleme, presleme, markalama, dövme, derin çekme, tel çekme ve ekstrüzyon gibi şekil verme işlemleri malzemenin plastik şekil değişimi ile ilgilidir. Detayları gör Şekillendirme işlemlerinin doğru yapılabilmesi için plastik deformasyon mekanizmaları ile malzemelerin davranışlarının iyi bilinmesi gerekir.

80 ALAŞIMLAR En az biri metal olmak üzere iki veya daha fazla kimyasal elementten oluşan ve metal özelliği gösteren maddelere Alaşım denir. İki elementten oluşan sisteme iki bileşenli veya ikili alaşım sistemi, üç elementten oluşan sisteme ise üçlü alaşım sistemi adı verilir. Doğada en yaygın olarak bulunan 45 adet metal 990 adet ikili ve adet de üçlü sistem oluşturur. Kimyasal bileşim %1 oranında değiştirildiğinde her bir ikili sistemden 100 adet farklı alaşım elde edilir. Ticari alaşımların çoğu çok sayıda element içerir. Bu hususlar dikkate alındığında mevcut elementlerle sonsuza yakın sayıda alaşım yapılabileceği sonucuna varılabilir.

81 ALAŞIMLAR Metallerin birçoğu yeterince dayanıklı olmadıklarından veya büyük bir sertlik arz ettiklerinden, bir kısmı da kolay aşındıklarından doğrudan doğruya kullanılamazlar. Bir metale belirli oranlarda başka elementler ilave edilerek özellikleri değiştirilebilir. Bu suretle yine bir metalden farklı görülmeyen fakat tamamen ayrı özelliklere sahip yeni bir çeşit metal üretilir. Elde edilen bu metale alaşım denir. Alaşımların üretimi için iki veya daha fazla metal uygun şartlarda fırında eritilir. Bazı alaşımlar ve bileşimleri (Tablo 1 de) verilmiştir.

82 Tablo 5. Bazı alaşımlar ve bileşimleri Adı Tunç Pirinç Lehim Paslanmaz çelik Krom çeliği Mond metal Wood metal Yüzde oranları %65 Cu, %35 Zn %75 Cu, %25 Zn %60 %40 Sn, %40 %60 Pb %73 Fe, %18 Cr %8 Ni, %1 C %98 Fe, %1 Cr, %1 C %60 Ni %34 Cu, %6 Fe %50 Bi, %25 Pb %12.5 Sn, %12.5 Cd Özelliği Sert Parlak, paslanmaz Kolay erir Kullanım yerleri Çan, ev eşyası, heykel Yapı gereçleri, Süs eşyası Lehim Paslanmaz Ameliyat aletleri, Gıda sanayi aletleri, Mutfak eşyası Sert, sağlam, Yaylar, esnek Doğrama takımları Sert, aside Asit tankları, basınçlı dayanaklı buhar boruları 70 0 C de erir. Elektrik sigortalarında kullanılır.

83 METAL VE ALAŞIMLARIN MEKANİK ÖZELLİKLERİ Çekmeye mukavemet: Uzunluğu L ve kesit alanı S olan silindir şeklindeki homojen bir metal çubuğa gittikçe artan bir F kuvveti uygulayalım. = A uzamalarını ve ordinata (y ekseni) kuvvetin, çubuğun kesitine oranı olan P yükünü (P=F/S) gösterirsek aşağıdaki şekilde gösterilen bir eğri elde edilir. Apsise (x ekseni) L Deneyden sonra çubuk eski uzunluğuna döndüğü müddetçe yani, şekil değişiklikleri elastik kaldıkça uzama kuvvetle orantılıdır. Buna karşılık gelen eğri parçası OM doğrusudur. Bu seviyede kuvvet kaldırılırsa, çubuk OM doğrusu boyunca tekrar eski haline döner.

84 Max.yük R Kuvvet P kopma Elastik limit I M A II O Elastik uzama ( P )Plastik uzama S Şekil 24. Metal Çubuğun Çekmeye Mukavemeti Grafiği

85 Yük, A ya karşılık gelen değeri aşarsa AP eğrisi elde edilir. Uzama kuvvetle orantılı olmaz. Daha çabuk meydana gelir. Bu esnada metal elastikiyetini kaybeder. Yük maksimuma ulaşınca çubuğun belli bir yerinde bir daralma görülür ve ikiye kırılır. P noktası metalin kopma yükünü, A noktası elastik limitini gösterir. Bu incelemelere dayanarak pratikte önemli olan bazı tanımlar yapılmıştır.

86 1-Elastik limit: Silindirik çubuğun elastikiyetini kaybetmeden 10 s de 1 mm 2 sinin kg olarak çekebileceği en fazla yüktür. (kg/mm 2 ) 2-Kopma yükü: Metalin kopmadan çekebileceği en fazla yüktür. Genellikle kg/mm 2 olarak verilir. 3-Kopmaya kadar uzama: Teorik olarak maksimum yüke karşılık gelen nispi uzamadır. Pratik olarak deneme çubuğunun koptuktan sonraki uzunluğunun ilk uzunluğuna oranıdır. 4-Daralma sayısı: Çubuğun başlangıç kesiti (S 1 ) ve koptuktan sonraki en küçük kesiti (S 2 ) ise ε=100.(s 1 S 2 ) / S 1. Daralma sayısı, metalin uzama yeteneğini ifade ettiğinden önemlidir.

87 Metaller kopma şekillerine göre 2 ye ayrılırlar: 1-Kırılganlık Kopmasına Uğrayan Metaller (Gevrek malzemeler): Bunlar da elastik bölge çok geniş olup plastik bölgeye geçmeden kopma meydana gelir. Bu metaller cam gibi sert ve kırılgan olup aynı tipte kopma diyagramı verirler. Sulanmış çelikler bu gruba girer. 2-Plastik Kopmasına Uğrayan Metaller (Sünek Malzemeler): Bu grupta plastik şekil değişimleri büyük değerlere ulaşabilir yani, metal çok küçük bir kuvvetle bile uzamaya başlar ve kolayca kopar. Bu nedenle böyle metaller, mekanik uygulamada kullanılamaz. Bakır, bakır alaşımları ve alüminyum bu guruba örnek olarak verilebilir. Alaşımlarla elde edilen diyagramların çoğu, bu iki sınırın arasında bulunmaktadır.

88 Uygulanan gerilmeler (yüklenme) altında; katılarda önce elastik (geri dönüşümlü) deformasyon daha sonra da ani gevrek kırılma, ya da bir plastik (kalıcı) deformasyonu takip eden sünek kırılma oluşur. Seramikler ve camlar gevrek kırılma, metaller ve polimelerler sünek kırılma davranışı gösterirler.

89 Su verme (sulama): Metallerin belli bir sıcaklığa kadar ısıtıldıktan sonra birden bire soğutulmasına dayanan işleme su verme denir. Tavlama: Metallerin belli bir sıcaklığa kadar ısıtıldıktan sonra yavaş bir şekilde soğutulmasına denir. Sulanmış bir metal ile tavlanmış bir metal arasında genellikle büyük farklar vardır. Metale su verilmiş çelik çok sert olup çabuk kırılır. Buna karşılık tavlanmış çelik kolayca işlenebilir. Ancak bazı hallerde bu iki işlem istenmeyen sonuçlar verebilir. Bu durumda metal daha düşük bir sıcaklığa kadar yavaş yavaş ısıtılır ve aniden soğutularak istenilen özellik elde edilebilir. Bu işleme menevişleme denir.

90 METALLERİN KOROZYONU Metallerin hemen hepsi doğada bileşik halinde bulunurlar. Bu bileşiklerden ilave malzeme, enerji, emek ve bilgi ile metaller veya alaşımlar üretilir. Üretilen metal ve alaşımlar ise tekrar karalı halleri olan bileşik haline dönme eğilimi gösterirler. Bu nedenle metaller, içinde bulundukları ortamın bileşenleri ile reaksiyona girerek önce iyonik duruma, sonra da bileşik haline dönmeye çalışırlar. Bu reaksiyon sonucunda da metalik malzemeler kimyasal değişime veya bozunmaya uğrarlar. Bir başka deyişle, metallerin fiziksel, kimyasal, mekaniksel ve elektriksel özelliklerinde istenmeyen bazı değişiklikler bir takım zararlara yol açar.

91 Hem metal malzemelerin bozunma reaksiyonuna hem de bu reaksiyonun neden olduğu zarara korozyon denir. Genel anlamda ise, ortamın kimyasal ve elektrokimyasal etkilerinden dolayı metal malzemelerde meydana gelen hasara korozyon denir. Korozyon, esasında metal malzemelerin içinde bulundukları ortamla reaksiyona girmeleri sonucunda dışarıdan enerji vermeye gerek olmadan kendiliğinden meydana gelir. İçinde su bulunan ortamlarda meydana gelen korozyona sulu ortam korozyonu denir. Atmosferde, toprak altında, suda ve her türlü sulu kimyasal madde içerisinde meydana gelen korozyon buna örnek olarak verilebilir.

92 Yüksek sıcaklıklarda gaz ortamlarında metalik malzemelerde meydana gelen korozyona ise kuru korozyon veya yüksek sıcaklık korozyonu denir. Kazanların alevle veya sıcak gazlarla temas eden bölgelerinde meydana gelen korozyon da bu tip korozyona örnek olarak verilebilir. Korozyon büyük zararlara yol açarak önemli israf kaynaklarından birini oluşturur. Korozyon nedeniyle meydana gelen malzeme, enerji ve emek kaybının yıllık değeri ülkelerin gayri safi milli gelirinin (GSMG) yaklaşık %5 i düzeyindedir. Bu değer ciddi bir ekonomik kayıp demektir.

93 Korozyon, maddi kaybının yanında çevre kirliliğine de yol açar. Bu nedenle, korozyon ve korozyonu önleme ilkelerinin metal malzeme kullanan her kesim ve özellikle teknik elemanlar tarafından bilinmesinde büyük faydalar vardır. Korozyonu önleme yöntemlerini doğru uygulamak suretiyle korozyon kayıpları %40 lara kadar azaltılabilir.

94 KOROZYON HÜCRESİ Yalnız sulu ortamdaki metallerin yüzeylerinde değil, atmosfere maruz kalan veya toprak altında bulunan metallerin yüzeylerinde de her zaman su veya değişik kalınlıklarda su filmi bulunur. Hava ve onun bir bileşeni olan oksijen gazı, atmosferle temas eden her çeşit su içerisinde belirli oranlarda çözünür. Suda çözünen oksijen gazı metal yüzeyinde indirgenerek, yani elektron alarak iyonik hale dönmeye meyleder. Eğer indirgenme için gerekli elektronlar metal tarafından sağlanırsa, elektronlarını oksijene vererek oksitlenen metalin atomları sulu iyon haline geçer ve sonuçta metal kimyasal değişime uğrar.

95 Sulu ortamda elektron verme (yükseltgenme, oksidasyon) ve elektron alma (indirgenme, redüksiyon) şeklinde meydana gelen reaksiyonlara Elektrokimyasal Reaksiyonlar denir. Su içinde, atmosferde ve toprak altında meydana gelen bütün korozyon reaksiyonları elektrokimyasal reaksiyonlardır. Korozyon olayı Şekil 26 da görülen korozyon hücresi yardımıyla daha iyi açıklanabilir.

96 Anot Katot Elektronların hareket yönü Elektronik iletken İyonlar Elektrolit Şekil 26. Korozyon hücresi

97 Korozyonun oluşabilmesi için korozyon hücresi çevriminin kesintisiz çalışması gerekir. Bu çalışma durumu, anottaki kimyasal değişim sonucunda meydana gelen metal iyonlarının çözeltiye geçmesi sırasında açığa çıkan elektronların, elektronik bir iletken vasıtasıyla katoda taşınmalarıyla gerçekleşir. Metallerde elektronlar, elektrik akışına ters yönde hareket ederler. Akım, birim zamanda hareket eden elektronların bir ölçüsü olduğu için aynı zamanda anotta meydana gelen kimyasal değişimin de miktarını gösterir.

98 Katot yüzeyinde harcanan elektronlar, oksijenin (O 2 ) hidroksit (OH ) iyonu haline dönüşmesine neden olur. İyonların sulu çözelti içerisindeki hareketi sayesinde anot ile katot arasında elektrik akımı meydana gelir. Pozitif yüklü iyonlar katoda, negatif yüklü iyonlar da anoda giderler. Böylece hücre çevrimi tamamlanmış olur.

99 Korozyon hücresinden geçen akıma korozyon akımı denir. Korozyon hücresinde anot reaksiyon hızı (korozyon hızı) ile katot reaksiyon hızı birbirine eşittir. Sulu çözeltide indirgenecek, yani elektron harcayacak madde yoksa korozyon da meydana gelmez. Çünkü anotta açığa çıkan elektronlar harcanamaz. Bir başka deyişle, katodik olay yoksa anodik reaksiyon yani korozyon da olmaz. Ayrıca anot ile katot bölgeleri arasında elektronik bağın olmaması, yani elektronların taşınamaması, anot ile çözelti veya katot ile çözelti arasındaki temasın engellenmesi ve sistemde sulu iletkenin bulunmaması durumlarında da korozyon oluşmaz

100 Korozyon hızı veya metalin çözünmesi, karşıt reaksiyonun yani indirgenme reaksiyonunun hızı ile orantılıdır. Çözelti içinde indirgenecek madde miktarı düşükse korozyon hızının artma tehlikesi yoktur. Örneğin, deniz suyunda metallerde meydana gelen korozyon, çözünmüş oksijen miktarı ile orantılıdır. Dolayısıyla deniz suyundaki korozyon hızı metalin cinsi ile değil, daha çok çözünmüş oksijen miktarı ile ilişkilidir.

101 Korozyonun başlıca sorumlusu sudur. Elektrokimyasal seride indirgenme potansiyeli 0,83 V dan daha düşük olan herhangi bir metal std şartlar altında; 2H 2 O (s) + 2e H 2(g) + 2OH (suda) E o = 0,83 V Yarı-reaksiyonunun sonucu olarak su ile yükseltgenebilir. Bu std potansiyel ph=14 e, yani kuvvetli bazik çözeltiye karşılık gelir (1 mol L 1 derişimindeki OH ). Ancak Nernst eşitliği gereği ph=7 de bu çiftin E= 0,42 V olur. Demirin potansiyeli yaklaşık aynı olduğu için demirin saf su ile yalnızca çok hafif yükseltgenme eğilimi vardır. Fe 2+ (suda) + 2e Fe (k) için E o = 0,44 V

102 Bu nedenle demir, su depolama sistemlerindeki boruların yapımında kullanılabilmekte ve paslanmaksızın oksijen içermeyen su içinde saklanabilmektedir. Ancak demir, oksijen ve su içeren nemli havada bırakıldığında; O 2(g) + H + (suda) + 4e 2H 2 O (s) E o = +1,23 V yarı-reaksiyonu dikkate alınmalıdır. Bu çiftin potansiyeli ph=7 de +0,81 V olup demire ait değerin üstünde bulunmaktadır. Bundan dolayı, oksijen ve su ortaklaşa demiri Fe 2+ ye yükseltger, bu iyon da daha sonra Fe 3+ haline yükseltgenecektir.

103 Demirin yüzeyindeki bir damla su küçük bir elektrokimyasal hücredeki elektrolit olarak davranır. Damlanın kenarındaki çözünmüş oksijen demiri yükseltger. Fe + ½ O 2 + H 2 O Fe OH Fe(OH) 2 Fe 2+ iyonları, çözünmüş oksijen ile Fe 3+ iyonlarına yükseltgenir. Fe(OH) 2 + ½ O 2 + H 2 O Fe(OH) 3 Bu iyonlar daha sonra bizim pas diye adlandırdığımız kahverengi, çözünmeyen bir madde olan hidratlaşmış demir(iii) oksit (Fe 2 O 3.xH 2 O) olarak çöker.

104 Suda iyonlar çözündükçe iletkenlik artar ve pas oluşumu hızlanır. Sahil şehirlerinin tuzlu havasının ve anayolların buzlanmaması için kullanılan tuzun temasta olduğu metale çok zararlı olmasının nedeni budur. Korozyonu önlemenin en basit yolu, boyayarak metal yüzeyini hava ve su ile temastan korumaktır. Metali galvanize etmek daha iyi koruma sağlamak için bir yöntemdir. Bu teknikte, demirin yüzeyi düzgün ve çatlaksız bir çinko filmiyle kaplanır. Çinko elektrokimyasal seride demirin altında yer alır, dolayısıyla eğer bir çizik metali açığa çıkarırsa, daha kuvvetli indirgen olan çinko, elektronları demire verir Böylece demir değil, çinko yükseltgenir. Çinko çiziksiz yüzeyde reaksiyonlara karşı dirençlidir.

105 KOROZYONUN MEYDANA GELİŞİ Korozyon, birbiri ile elektriksel ve elektrolitik teması olan ve aralarında potansiyel farkı oluşan iki metalik bölge veya nokta arasında meydana gelir. Bu bölge veya noktalardan potansiyel bakımdan daha asil olanın yüzeyinde katodik reaksiyon meydana gelir, diğer bölge veya nokta ise çözünür. Potansiyel farkının oluşum nedenleri şu şekilde sıralanabilir: Metal veya alaşımın yapısal, kimyasal, mekanik ve ısıl farklılıklar gösteren bölgeleri arasında potansiyel farkı oluşabilir. Farklı iki metal veya alaşımın birbirine temas etmesi nedeniyle potansiyel farkı oluşabilir. Ortamın katodik olarak indirgenebilen bileşiklerinin metalin değişik bölgelerinde farklı oranlarda bulunması potansiyel farkı oluşturabilir.

106 Demirde meydana gelen korozyonu açıklayalım: Sıradan bir demir parçası HCl çözeltisine daldırıldığında hidrojen kabarcıklarının oluştuğu görülür. Enklüzyon (homojenliği bozan safsızlıklar), yüzey pürüzlüğü, bölgesel gerilme ve tane yönlenmesi gibi etkenler ile ortamda meydana gelen değişimlerden dolayı demir parçasının yüzeyinde çok sayıda anot ve katot bölgeleri oluşur (Şekil 27). Anot bölgesindeki demir atomları pozitif iyonlar halinde parçanın yüzeyinden ayrılarak sıvı çözeltiye geçerken, negatif yüklü elektronlar metal (demir) içinde kalırlar. Bu elektronlar, çözeltiden metal yüzeyine ulaşan pozitif hidrojen iyonlarını karşılayarak onları nötrleştirir. Nötr atomların bazıları da bir araya gelerek hidrojen gazı oluşur.

107 Bu işlem devam ettikçe demir anot bölgesinde oksitlenir ve korozyona uğrar. Parçanın katot olan bölgeleri ise hidrojenle kaplanır. Çözünen metal miktarı, uygulanan gerilim ile metalin direncine bağlı olan hareketli elektron sayısı veya akım şiddeti ile doğru orantılıdır. H + H + Fe ++ H + Fe ++ Fe ++ Fe e Anot H + H + H + H + H 2 e e e Katot Şekil 27. Bölgesel hücre çevriminde anotta iyon, katotta hidrojen oluşumunu gösteren şematik resim

108 Korozyonun devam edebilmesi için anot ve katottaki korozyon ürünlerinin giderilmesi gerekir. Bazı durumlarda, hidrojen gazı katotta çok yavaş birikir ve metal yüzeyinde oluşan hidrojen tabakası korozyon reaksiyonunu yavaşlatır. Katodik polarizasyon olarak bilinen bu olay Şekil 28 de gösterilmiştir. Bununla birlikte elektrolitte çözünen oksijen, metal yüzeyinde biriken hidrojenle tepkimeye girerek su oluşturur ve böylece korozyonun devam etmesi sağlanır. Demir ve su için film giderme hızı, katoda temas eden suda çözünmüş oksijenin etkin konsantrasyonuna göre değişir. Sözü edilen etkin konsantrasyon değeri havalandırma derecesi, hareket miktarı, sıcaklık ve çözünmüş tuzların bulunmaması gibi etkenlere bağlıdır.

109 Anot H 2 H 2 Katot H 2 Şekil 28. Hidrojen filmi tarafından oluşturulan bölgesel katot polarizasyonu

110 Anot ve katotta meydana gelen reaksiyon ürünlerinin zaman zaman karşılaşıp yeni reaksiyonlara girmeleri sonucunda gözle görülebilir pek çok korozyon ürünü oluşabilir. Örneğin su içerisindeki demirde katodik reaksiyon sonucunda oluşan hidroksit iyonları elektrolit içerisinde anoda doğru hareket ederken, ters yönde hareket eden demir iyonlarıyla karşılaşır. Bu iyonlar birleşerek demir(ii) hidroksit, Fe(OH) 2 oluştururlar. Şekil 29, oluşan demir(ii) hidroksit, hemen çözelti içerisindeki oksijenle birleşerek demir pası olarak adlandırılan demir(iii) hidroksit, Fe(OH) 3 oluşturur. Bu pas çözeltinin alkalitesine, oksijen oranına ve karıştırılma durumuna göre ya demir yüzeyinden uzakta ya da korozyonun daha da ilerlemesini önleyecek uzaklıktaki bir konumda oluşur.

111 OH OH OH Fe ++ Fe ++ OH Fe(OH) 2 Fe(OH) 2 Şekil 29. Demirin paslanmasında demir hidroksitin oluşumu

112 Demirin korozyonunda hücre reaksiyonunu oluşturan anodik ve katodik reaksiyonlar şu şekildedir: Anodik reaksiyon: 2Fe 2Fe e Katodik reaksiyon: O 2 + 2H 2 O + 4e 4OH Hücre reaksiyonu: O 2 + 2Fe + 2H 2 O 2Fe OH Fe(OH) 2 İkinci aşamada aşağıdaki reaksiyon meydana gelir ve pas olarak bilinen Fe(OH) 3 bileşiği oluşur. 2Fe(OH) 2 + ½O 2 + H 2 O 2Fe(OH) 3 Hücre reaksiyonunun sol tarafında yer alan bileşenlerin enerjilerinin veya serbest enerjilerinin toplamı (ΔG sol ), sağ tarafındaki bileşenlerin enerjileri toplamından (ΔG sağ ) fazla ise reaksiyon soldan sağa kendiliğinden gelişir. Bunun sonucunda da demir çözünür ve oksijen indirgenir. Bu olay, suyun yüksekten alçağa veya ısının sıcaktan soğuğa doğru doğal akışına benzer biçimde meydana gelir.

113 Hücre reaksiyonunun iki tarafı arasındaki enerji farkı (ΔG kor = ΔG sağ ΔG sol ) belirlendikten sonra aşağıdaki formülle korozyon hücresinin enerjisi (ΔE hücre ) bulunur ve bu enerji negatif değere sahiptir. E hücre = G kor nf Bu bağıntıdaki n, korozyon hücresinde alınıp verilen elektron sayısını, F isefaraday sabitini gösterir. Korozyon hücresine ait enerjinin veya hücre potansiyelinin bir kısmı anodik ve katodik reaksiyonların belirli bir hızla gelişmesi için, bir kısmı da sistemin direncinin yenilmesi için harcanır. Sistemin direnci ne kadar yüksekse harcanacak enerji de o kadar fazla olur ve toplam enerjiden anodik ve katodik reaksiyonlara harcanan pay da azalır, yani korozyon yavaşlar. Korozyon hızının bu şekilde azaltılması, uygulamada yaygın olarak baş vurulan bir yöntemdir.

114 Anodik ve katodik reaksiyonların enerji ve gerilim farkları da benzer şekilde hesaplanabilir. İndirgenme olarak adlandırılan reaksiyonların hesap yöntemiyle bulunan potansiyel farkları en düşük değerden en yüksek pozitif değere doğru sıralanarak metallerin elektromotor kuvvet serisi elde edilir. Dolayısıyla bu seri, metallerin en aktiften en pasife veya asile doğru sıralanışını gösterir.

115 Söz konusu seride artı (+) yönde yer alan, yani asil olan bir metalin eksi ( ) yönde yer alan başka bir metal ile temas etmesi durumunda, (+) yöndeki metalin yüzeyinde indirgenme reaksiyonu meydana gelir ve ( ) yöndeki metal korozyona uğrar. Ancak, teorik olarak mümkün olan bu olay pratikte meydana gelmeyebilir. Bu nedenle, metallerin hesapla bulunan teorik potansiyelleri yerine kullanıldıkları ortamda, örneğin deniz suyunda veya toprak altında ölçülerek bulunan potansiyelleri sıralamaya tabi tutulur. Bu şekilde elde edilen seriye «galvanik seri» denir. Bu seri uygulamadaki korozyon tahminlerinde daha gerçekçi sonuçlar verir. Tablo 6 da deniz suyu ve toprak altında yapılan ölçümlerle elde edilen iki galvanik seri verilmiştir.

116 A Deniz Suyunda B Toprak Altında ( ) Aktif : Magnezyum : Çinko : Alüminyum : Kadmiyum : Duralümin* : Dökme demir : Yüksek nikelli dökme demir : 18/8 paslanmaz çelik (aktif) : Kurşun-kalay lehimleri : Kurşun (+) Asil : Kalay : Nikel (aktif) : Pirinçler : Bakır : Bronzlar : Gümüş lehimi : Nikel (pasif) : 18/8 paslanmaz çelik : Gümüş : Titanyum : Grafit : Altın : Platin ( ) Aktif : Magnezyum : Çinko : Alüminyum : Temiz yumuşak çelik : Paslı yumuşak çelik (+) Asil : Dökme demir : Kurşun : Yumuşak çelik (betonda) : Bakır, pirinç ve bronzlar : Yüksek silisli dökme demir : Karbon, kok, grafit * Genellikle AA2024 tipinde kullanılan %4.4 Cu %1.5 Mg, %0.6 Mn içeren bir alaşımdır.

117 KOROZYON TÜRLERİ Metal ve alaşımlarda değişik korozyon türlerine rastlanır. Bu malzemelerde görülen belli başlı korozyon türleri homojen korozyon, galvanik korozyon, çukurcuk korozyonu, aralık korozyonu, tanelerarası korozyon ve gerilmeli korozyon şeklinde sıralanabilir. Bu korozyon türleri aşağıda kısaca açıklanmaktadır:

118 HOMOJEN DAĞİLİMLİ KOROZYON En yaygın görülen türü olup metal malzemelerin yüzeylerinde birbirine yakın konumda bulunan mikroanot ve mikrokatot bölgeleri arasındaki elektrokimyasal etki ile meydana gelir. Katot ve anot bölgelerinin sürekli yer değiştirmeleri nedeniyle metal yüzeyi homojen olarak korozyona uğrar ve korozyon hızının hemen hemen her yerde sabit olduğu kabul edilir. Bu tür korozyon genelde atmosfere açık yerlerde veya homojen ortamlarda bulunan alaşımsız çelikler, az alaşımlı çelikler, çinko, galvanizli çelikler ve belirli ölçüde de bakır ve bakır alaşımlarında görülür.

119 GALVANİK KOROZYON Bu tip korozyon, korozyon ortamında birbirine temas eden farklı türden metal veya alaşımların temas yüzeylerinde meydana gelir. Bu korozyonda aktif olan metalde korozyon hızlanırken, daha soy olan metallerin korozyonu yavaşlar veya tamamen önlenir. Örneğin deniz suyu ortamında pirinç malzemelerle temas eden çelik vidalarda veya bir su ısıtıcısındaki bakır ve çelik boruların bağlantı yerlerinde bu tür korozyon meydana gelir. Bir çelik parça ile temasta olan magnezyum metalinde meydana gelene galvanik korozyon Şekil 30 da görülmektedir.

120 Farklı türden metaller birbirlerine temas ediyorsa, elektrokimyasal reaksiyon oluşur ve bu da da aktif olan metalin galvanik korozyona uğramasını sağlar. Bunun örneğini yelkenli teknemizin alüminyum direğine, köprü ya da makarayı tutturmak için kullandığımız krom vida, perçin ya da aksesuarların temas ettiği yerde alüminyum ile kromun birleştiği yerde görebilirsiniz. İki farklı metalin birleştiği yerde korozyona uğrayacak olan metal daha aktif olandır. Metallerden daha aktif olan anot diğeri katot olacaktır. Bu korozyon bir süre sonra yavaşlayabilir ama birleşim yerine çoktan zarar vermiş olacaktır (Şekil 30).

121 Şekil 30 Galvanik korozyon Bunun önlemi öncelikle sağlam olacak diye krom perçin kullanmayın. Krom perçin kadar mukavemetli yerli üretim alüminyum perçinler var. Eğer kullanabiliyorsanız iki farklı metal arasına iletken olmayan (teflon, polietilen, plastik) conta kullanın.

122 ÇUKURCUK KOROZYONU Metal malzeme yüzeyinin çok dar bölgelerinde çukurcuk (pit) oluşumuna neden olan bir korozyon türüdür. Korozyon ile oluşan çukurcukların büyüklüğü ve sıklığı malzeme ve ortama göre değişir. Çukurcuk korozyonu sonucunda meydana gelen toplam malzeme kaybı, homojen dağılımlı korozyon sonucunda meydana gelen malzeme kaybından çok daha azdır. Ancak çukurcuk korozyona uğrayan parçalar kısa zamanda delinerek kullanılamaz hale gelebilirler. Ayrıca, çukurcukların diplerinde meydana gelen gerilme yığılması da malzemenin çatlamasına yol açabilir. Metalik malzemelerde bozunuma yol açması, yaygın olması kontrolünün zor olması gibi nedenlerden dolayı çukurcuk korozyonu en tehlikeli korozyon türlerinden biri olarak kabul edilir.

123 Çukurcuk korozyonu genellikle klorür ve bromür iyonları içeren nötr ortamlarda görülür. NaCl ve oksijen bakımından zengin olan deniz suyu çukurcuk korozyonu için en yaygın ortamı oluşturur. Örneğin deniz suyuna bırakılan paslanmaz çelikler kısa sürede çukurcuk korozyonuna maruz kalarak bozunuma uğrarlar.

124 ARALİK KOROZYONU Bir metalik malzemede oksijeni az olan bölge mi korozyona uğrar, yoksa çok olan bölge mi??? Malzeme veya malzemelerden üretilen çeşitli sistemlerde bulunan dar aralıklarda meydana gelen bir korozyon türüdür. Aralığı oluşturan eleman veya parçaların her ikisinin de metal olması gerekmez. Parçalardan biri lastik veya cam olabilir. Bu korozyon, malzemelerde bulunan çatlaklarda kir ve tufal* tabakalarının altında veya makine parçalarının montajında giderilmeyen dar bölge ve aralıkların içinde başlar. Göz önünde bulunmayan bölgelerde meydana geldiği için kolayca fark edilmeyebilir. Söz konusu korozyon, aralık içerisindeki elektrolitte bulunan oksijenin az olması nedeniyle oluşur. Elektrolit kılcallığın etkisiyle aralığın içine girer. * Yeni üretilmiş metal üzerinde oluşan metal özelliğini kaybetmiş tabakalar (oksitlenmiş) ve pullar.

125 Korozyon aralığın içinde ve dışında oksijen reaksiyonu ile başlar ve aralığın içindeki oksijeni tamamen tüketir. Aralığın dışı hava ile temasta olduğundan burada bulunan elektrolit oksijen bakımından daha zengindir. Ancak, elektrolit aralığın hava almasını yani oksijenin aralığa girmesini engeller. Bu durumda elektrolit içerisindeki oksijen oranında farklılıklar meydana gelir. Aralık dışında kalan bölge bol miktarda oksijene sahip olması nedeniyle katot, aralık içinde kalan bölge ise oksijeni az olduğundan anot görevi yapar. Bu nedenle, söz konusu aralık korozyona uğrar.

126 TANELERARASİ KOROZYON Korozyon olayının malzemenin tane sınırlarına yakın bölgelerinde yoğunlaşması sonucunda ortaya çıkan bir bozunma türüdür. Bu korozyon, metal veya alaşımların tane sınırlarıyla diğer bölgeleri arasında bir gerilim farkının meydana gelmesi durumunda ortaya çıkar. Bu tip korozyon, bir katı çözelti içerisinde bir fazın çökelmesi sonucunda meydana gelir. Tane sınırlarındaki çökelmenin hızlı olması nedeniyle tane sınırlarına yakın bölgeler çökeltiyi oluşturan element bakımından fakirleşir. Bu durum, tane sınırlarıyla diğer bölgeler arasında bir gerilim farkı oluşturur ve sonuçta tane sınırları tercihli olarak korozyona uğrar. Bu şekilde oluşan korozyon sonucunda taneler bütünlük ve şekillerini korurken, taneler arasındaki bağ bozunuma uğrar. Bu tür korozyona daha çok ostenitik paslanmaz çeliklerde (Cr, Ni ve Mn karışımı) ve alüminyum-bakır alaşımlarında rastlanır. Örneğin, taneler arası korozyona uğrayan ostenitik paslanmaz çeliği elle ezerek toz haline getirmek mümkündür.

127 Şekil 31. Kaynar durumdaki sülfat-sülfürik asit çözeltisinde tutulan bir paslanmaz çelikte meydana gelen taneler arası korozyonun etkisi

128 GERİLMELİ KOROZYON Gerilmeli korozyon, gerilme ve korozyon etkisiyle metal malzemelerde meydana gelen bozunma olarak tanımlanabilir. Bu korozyon, tane sınırlarında çatlak oluşturarak malzemelerin dayanımını azaltır. Bozunma, parça yüzeyinde bulunan çatlaklarda veya gerilme yığılmasına yol açan diğer geometrik düzgünsüzlüklerde yol başlar. Gerilmeli korozyon, korozif ortamda bulunan metal malzemelerde çekme gerilmesinin etkisiyle çatlak oluşması ve ilerlemesi şeklinde meydana gelen bir olaydır. Pirinç malzemede meydana gelen gerilmeli korozyon çatlağı Şekil 32 de görülmektedir.

129 Oluşan çatlaklar hem gerilmenin hem de korozyonun etkisiyle belirli hızlarda malzemenin içine doğru ilerlerler. Parçanın kesiti uygulanan yükü taşıyamayacak duruma geldiğinde parça aniden kopar veya kırılır. Şekil 32. Pirinç malzemelrde meydana gelen gerilmeli korozyon çatlağının oluşumu

Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu

Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu 4.Kimyasal Bağlar Kimyasal Bağlar Aynı ya da farklı cins atomları bir arada tutan kuvvetlere kimyasal bağlar denir. Pek çok madde farklı element atomlarının birleşmesiyle meydana gelmiştir. İyonik bağ

Detaylı

ATOMİK YAPI. Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0

ATOMİK YAPI. Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0 ATOMİK YAPI Atom, birkaç türü birleştiğinde çeşitli molekülleri, bir tek türü ise bir kimyasal öğeyi oluşturan parçacıktır. Atom, elementlerin özelliklerini taşıyan en küçük yapı birimi olup çekirdekteki

Detaylı

ATOMİK YAPI. Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0

ATOMİK YAPI. Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0 ATOMİK YAPI Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0 Elektron Kütlesi 9,11x10-31 kg Proton Kütlesi Nötron Kütlesi 1,67x10-27 kg Bir kimyasal elementin atom numarası (Z) çekirdeğindeki

Detaylı

FZM 220. Malzeme Bilimine Giriş

FZM 220. Malzeme Bilimine Giriş FZM 220 Yapı Karakterizasyon Özellikler İşleme Performans Prof. Dr. İlker DİNÇER Fakültesi, Fizik Mühendisliği Bölümü 1 Atomsal Yapı ve Atomlararası Bağ1 Ders Hakkında FZM 220 Dersinin Amacı Bu dersin

Detaylı

BÖLÜM 2 ATOMİK YAPI İÇERİK. Atom yapısı. Bağ tipleri. Chapter 2-1

BÖLÜM 2 ATOMİK YAPI İÇERİK. Atom yapısı. Bağ tipleri. Chapter 2-1 BÖLÜM 2 ATOMİK YAPI İÇERİK Atom yapısı Bağ tipleri 1 Atomların Yapıları Atomlar başlıca üç temel atom altı parçacıktan oluşur; Protonlar (+ yüklü) Nötronlar (yüksüz) Elektronlar (-yüklü) Basit bir atom

Detaylı

ATOMLAR ARASI BAĞLAR Doç. Dr. Ramazan YILMAZ

ATOMLAR ARASI BAĞLAR Doç. Dr. Ramazan YILMAZ ATOMLAR ARASI BAĞLAR Doç. Dr. Ramazan YILMAZ Sakarya Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Esentepe Kampüsü, 54187, SAKARYA Atomlar Arası Bağlar 1 İyonik Bağ 2 Kovalent

Detaylı

METALİK MALZEMELERİN GENEL KARAKTERİSTİKLERİ BAHAR 2010

METALİK MALZEMELERİN GENEL KARAKTERİSTİKLERİ BAHAR 2010 METALİK MALZEMELERİN GENEL KARAKTERİSTİKLERİ BAHAR 2010 WEBSİTE www2.aku.edu.tr/~hitit Dersler İÇERİK Metalik Malzemelerin Genel Karakteristiklerİ Denge diyagramları Ergitme ve döküm Dökme demir ve çelikler

Detaylı

BÖLÜM 2 ATOMİK YAPI İÇERİK. Atom yapısı. Bağ tipleri. Chapter 2-1

BÖLÜM 2 ATOMİK YAPI İÇERİK. Atom yapısı. Bağ tipleri. Chapter 2-1 BÖLÜM 2 ATOMİK YAPI İÇERİK Atom yapısı Bağ tipleri 1 Atomların Yapıları Atomlar başlıca üç temel atom altı parçacıktan oluşur; Protonlar (+ yüklü) Nötronlar (yüksüz) Elektronlar (-yüklü) Basit bir atom

Detaylı

Atomlar ve Moleküller

Atomlar ve Moleküller Atomlar ve Moleküller Madde, uzayda yer işgal eden ve kütlesi olan herşeydir. Element, kimyasal tepkimelerle başka bileşiklere parçalanamayan maddedir. -Doğada 92 tane element bulunmaktadır. Bileşik, belli

Detaylı

ATOMLAR ARASI BAĞLAR

ATOMLAR ARASI BAĞLAR MALZEME 2. HAFTA 1 ATOMSAL BAĞ ATOMLAR ARASI BAĞLAR Atomlar, atomlar arası bağ kuvvetleri ile bir araya gelirler. Malzemenin en küçük yapı taşı olan atomları bağ kuvvetleri bir arada tutar. Atomsal bağların

Detaylı

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM ATOMUN YAPISI Elementlerin tüm özelliğini gösteren en küçük parçasına atom denir. Atomu oluşturan parçacıklar farklı yüklere sa-hiptir. Atomda bulunan yükler; negatif

Detaylı

Soygazların bileşik oluşturamamasının sebebi bütün orbitallerinin dolu olmasındandır.

Soygazların bileşik oluşturamamasının sebebi bütün orbitallerinin dolu olmasındandır. KİMYASAL BAĞLAR Kimyasal bağ, moleküllerde atomları birarada tutan kuvvettir. Bir bağın oluşabilmesi için atomlar tek başına bulundukları zamankinden daha kararlı (az enerjiye sahip) olmalıdırlar. Genelleme

Detaylı

Nötr (yüksüz) bir için, çekirdekte kaç proton varsa çekirdeğin etrafındaki yörüngelerde de o kadar elektron dolaşır.

Nötr (yüksüz) bir için, çekirdekte kaç proton varsa çekirdeğin etrafındaki yörüngelerde de o kadar elektron dolaşır. ATOM ve YAPISI Elementin özelliğini taşıyan en küçük parçasına denir. Atom Numarası Bir elementin unda bulunan proton sayısıdır. Protonlar (+) yüklü olduklarından pozitif yük sayısı ya da çekirdek yükü

Detaylı

GENEL KİMYA. 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar

GENEL KİMYA. 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar GENEL KİMYA 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar Kimyasal Türler Doğada bulunan bütün maddeler tanecikli yapıdadır. Maddenin özelliğini gösteren küçük yapı

Detaylı

ATOM BİLGİSİ Atom Modelleri

ATOM BİLGİSİ Atom Modelleri 1. Atom Modelleri BÖLÜM2 Maddenin atom adı verilen bir takım taneciklerden oluştuğu fikri çok eskiye dayanmaktadır. Ancak, bilimsel bir (deneye dayalı) atom modeli ilk defa Dalton tarafından ileri sürülmüştür.

Detaylı

GENEL KİMYA. 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar

GENEL KİMYA. 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar GENEL KİMYA 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar Kimyasal Türler Doğada bulunan bütün maddeler tanecikli yapıdadır. Maddenin özelliğini gösteren küçük yapı

Detaylı

BİYOLOJİK MOLEKÜLLERDEKİ

BİYOLOJİK MOLEKÜLLERDEKİ BİYOLOJİK MOLEKÜLLERDEKİ KİMYASALBAĞLAR BAĞLAR KİMYASAL VE HÜCRESEL REAKSİYONLAR Yrd. Doç.Dr. Funda BULMUŞ Atomun Yapısı Maddenin en küçük yapı taşı olan atom elektron, proton ve nötrondan oluşmuştur.

Detaylı

PERİYODİK SİSTEM VE ELEKTRON DİZİLİMLERİ#6

PERİYODİK SİSTEM VE ELEKTRON DİZİLİMLERİ#6 PERİYODİK SİSTEM VE ELEKTRON DİZİLİMLERİ#6 Periyodik sistemde yatay sıralara Düşey sütunlara.. adı verilir. 1.periyotta element, 2 ve 3. periyotlarda..element, 4 ve 5.periyotlarda.element 6 ve 7. periyotlarda

Detaylı

PERİYODİK CETVEL-ÖSS DE ÇIKMIŞ SORULAR

PERİYODİK CETVEL-ÖSS DE ÇIKMIŞ SORULAR PERİODİK CETVEL-ÖSS DE ÇIKMIŞ SORULAR 1. Bir elementin periyodik cetveldeki yeri aşağıdakilerden hangisi ile belirlenir? A) Atom ağırlığı B) Değerliği C) Atom numarası D) Kimyasal özellikleri E) Fiziksel

Detaylı

BİLEŞİKLER VE FORMÜLLERİ

BİLEŞİKLER VE FORMÜLLERİ BİLEŞİKLER VE FORMÜLLERİ Bileşikler : Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur). Bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı kimyasal özelliklere

Detaylı

Serüveni 3. ÜNİTE KİMYASAL TÜRLER ARASI ETKİLEŞİM GÜÇLÜ ETKİLEŞİM. o İYONİK BAĞ o KOVALENT BAĞ o METALİK BAĞ

Serüveni 3. ÜNİTE KİMYASAL TÜRLER ARASI ETKİLEŞİM GÜÇLÜ ETKİLEŞİM. o İYONİK BAĞ o KOVALENT BAĞ o METALİK BAĞ Serüveni 3. ÜNİTE KİMYASAL TÜRLER ARASI ETKİLEŞİM GÜÇLÜ ETKİLEŞİM o İYONİK BAĞ o KOVALENT BAĞ o METALİK BAĞ KİMYASAL TÜR 1. İYONİK BAĞ - - Ametal.- Kök Kök Kök (+) ve (-) yüklü iyonların çekim kuvvetidir..halde

Detaylı

MALZEMENİN İÇ YAPISI: Katılarda Atomsal Bağ

MALZEMENİN İÇ YAPISI: Katılarda Atomsal Bağ MALZEMENİN İÇ YAPISI: Katılarda Atomsal Bağ Bölüm İçeriği Bağ Enerjisi ve Kuvveti Atomlar arası mesafe, Kuvvet ve Enerji İlişkisi Atomlar arası Mesafeyi Etkileyen Faktörler. Sıcaklık, Iyonsallik derecesi,

Detaylı

Örnek : 3- Bileşiklerin Özellikleri :

Örnek : 3- Bileşiklerin Özellikleri : Bileşikler : Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur) bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı kimyasal özelliklere sahip milyonlarca yani

Detaylı

İNSTAGRAM:kimyaci_glcn_hoca

İNSTAGRAM:kimyaci_glcn_hoca MODERN ATOM TEORİSİ ATOMUN KUANTUM MODELİ Bohr atom modeli 1 H, 2 He +, 3Li 2+ vb. gibi tek elektronlu atom ve iyonların çizgi spektrumlarını başarıyla açıklamıştır.ancak çok elektronlu atomların çizgi

Detaylı

Katılar. MÜHENDİSLİK KİMYASI DERS NOTLARI Yrd. Doç. Dr. Atilla EVCİN. Yrd. Doç. Dr. Atilla EVCİN Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi 2006

Katılar. MÜHENDİSLİK KİMYASI DERS NOTLARI Yrd. Doç. Dr. Atilla EVCİN. Yrd. Doç. Dr. Atilla EVCİN Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi 2006 Katılar Tüm maddeler, yeteri kadar soğutulduğunda katıları oluştururlar. MÜHENDİSLİK KİMYASI DERS NOTLARI Yrd. Doç. Dr. Atilla EVCİN Oluşan katıların doğası atom, iyon veya molekülleri birarada tutan kuvvetlere

Detaylı

PERİYODİK CETVEL

PERİYODİK CETVEL BÖLÜM4 W Periyodik cetvel, elementlerin atom numaraları esas alınarak düzenlenmiştir. Bu düzenlemede, kimyasal özellikleri benzer olan (değerlik elektron sayıları aynı) elementler aynı düşey sütunda yer

Detaylı

MMT407 Plastik Şekillendirme Yöntemleri

MMT407 Plastik Şekillendirme Yöntemleri K O C A E L İ ÜNİVERSİTESİ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü MMT407 Plastik Şekillendirme Yöntemleri 3 Şekillendirmenin Metalurjik Esasları Yrd. Doç. Dr. Ersoy Erişir 2012-2013 Güz Yarıyılı 3. Şekillendirmenin

Detaylı

Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur) bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı

Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur) bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur) bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı kimyasal özelliklere sahip milyonlarca yani madde yani bileşik

Detaylı

BMM 205 Malzeme Biliminin Temelleri

BMM 205 Malzeme Biliminin Temelleri BMM 205 Malzeme Biliminin Temelleri Atom Yapısı ve Atomlar Arası Bağlar Dr. Ersin Emre Ören Biyomedikal Mühendisliği Bölümü Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü TOBB Ekonomi ve Teknoloji

Detaylı

ATOMİK YAPI VE ATOMLAR ARASI BAĞLAR. Aytekin Hitit

ATOMİK YAPI VE ATOMLAR ARASI BAĞLAR. Aytekin Hitit ATOMİK YAPI VE ATOMLAR ARASI BAĞLAR Aytekin Hitit Malzemeler neden farklı özellikler gösterirler? Özellikler Fiziksel Kimyasal Bahsi geçen yapısal etkenlerden elektron düzeni değiştirilemez. Ancak diğer

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. H. Hasan YOLCU. hasanyolcu.wordpress.com

Yrd. Doç. Dr. H. Hasan YOLCU. hasanyolcu.wordpress.com Yrd. Doç. Dr. H. Hasan YOLCU hasanyolcu.wordpress.com En az iki atomun belli bir düzenlemeyle kimyasal bağ oluşturmak suretiyle bir araya gelmesidir. Aynı atomda olabilir farklı atomlarda olabilir. H 2,

Detaylı

MALZEME BİLGİSİ DERS 4 DR. FATİH AY.

MALZEME BİLGİSİ DERS 4 DR. FATİH AY. MALZEME BİLGİSİ DERS 4 DR. FATİH AY www.fatihay.net fatihay@fatihay.net GEÇEN HAFTA TEMEL KAVRAMLAR ATOMLARDA ELEKTRONLAR PERİYODİK TABLO BÖLÜM II ATOM YAPISI VE ATOMLARARASı BAĞLAR BAĞ KUVVETLERİ VE ENERJİLERİ

Detaylı

MADDE NEDİR? Çevremize baktığımızda gördüğümüz her şey örneğin, dağlar, denizler, ağaçlar, bitkiler, hayvanlar ve hava birer maddedir.

MADDE NEDİR? Çevremize baktığımızda gördüğümüz her şey örneğin, dağlar, denizler, ağaçlar, bitkiler, hayvanlar ve hava birer maddedir. MADDE NEDİR? Çevremize baktığımızda gördüğümüz her şey örneğin, dağlar, denizler, ağaçlar, bitkiler, hayvanlar ve hava birer maddedir. Her maddenin bir kütlesi vardır ve bu tartılarak bulunur. Ayrıca her

Detaylı

ATOM ve YAPISI Maddelerin gözle görülmeyen (bölünmeyen) en parçasına atom denir. Atom kendinden başka hiçbir fiziksel ya da kimyasal metotlarla

ATOM ve YAPISI Maddelerin gözle görülmeyen (bölünmeyen) en parçasına atom denir. Atom kendinden başka hiçbir fiziksel ya da kimyasal metotlarla ATOM ve YAPISI Maddelerin gözle görülmeyen (bölünmeyen) en parçasına atom denir. Atom kendinden başka hiçbir fiziksel ya da kimyasal metotlarla kendinden farklı atomlara dönüşemezler. Atomda (+) yüklü

Detaylı

İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA

İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İNCELENİR Her tarafında aynı özelliği gösteren, tek bir madde

Detaylı

İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İNCELENİR

İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İNCELENİR KARIŞIMLAR İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İNCELENİR Her tarafında aynı özelliği gösteren, tek

Detaylı

Atomlar birleştiği zaman elektron dağılımındaki değişmelerin bir sonucu olarak kimyasal bağlar meydana gelir. Üç çeşit temel bağ vardır:

Atomlar birleştiği zaman elektron dağılımındaki değişmelerin bir sonucu olarak kimyasal bağlar meydana gelir. Üç çeşit temel bağ vardır: Atomlar birleştiği zaman elektron dağılımındaki değişmelerin bir sonucu olarak kimyasal bağlar meydana gelir. Üç çeşit temel bağ vardır: İyonik bağlar, elektronlar bir atomdan diğerine aktarıldığı zaman

Detaylı

1. Amaç Kristallerin üç boyutlu yapısı incelenecektir. Ön bilgi için İnorganik Kimya, Miessler ve Tarr, Bölüm 7 okunmalıdır.

1. Amaç Kristallerin üç boyutlu yapısı incelenecektir. Ön bilgi için İnorganik Kimya, Miessler ve Tarr, Bölüm 7 okunmalıdır. 14 DENEY KATI HAL 1. Amaç Kristallerin üç boyutlu yapısı incelenecektir. Ön bilgi için İnorganik Kimya, Miessler ve Tarr, Bölüm 7 okunmalıdır. 2. Giriş Atomlar arası (veya moleküller arası) çekim kuvvetleri

Detaylı

ATOMUN YAPISI. Özhan ÇALIŞ. Bilgi İletişim ve Teknolojileri

ATOMUN YAPISI. Özhan ÇALIŞ. Bilgi İletişim ve Teknolojileri ATOMUN YAPISI ATOMLAR Atom, elementlerin en küçük kimyasal yapıtaşıdır. Atom çekirdeği: genel olarak nükleon olarak adlandırılan proton ve nötronlardan meydana gelmiştir. Elektronlar: çekirdeğin etrafında

Detaylı

Malzeme Bilimi ve Malzemelerin Sınıflandırılması

Malzeme Bilimi ve Malzemelerin Sınıflandırılması Malzeme Bilimi ve Malzemelerin Sınıflandırılması Malzeme Nedir? Genel anlamda ihtiyaçlarımızı karşılamak ve belli bir amacı gerçekleştirmek için kullanılan her türlü maddeye malzeme denir. Teknik anlamda

Detaylı

Malzemelerin Deformasyonu

Malzemelerin Deformasyonu Malzemelerin Deformasyonu Malzemelerin deformasyonu Kristal, etkiyen kuvvete deformasyon ile cevap verir. Bir malzemeye yük uygulandığında malzeme üzerinde çeşitli yönlerde ve çeşitli şekillerde yükler

Detaylı

Element atomlarının atom ve kütle numaraları element sembolleri üzerinde gösterilebilir. Element atom numarası sembolün sol alt köşesine yazılır.

Element atomlarının atom ve kütle numaraları element sembolleri üzerinde gösterilebilir. Element atom numarası sembolün sol alt köşesine yazılır. Atom üç temel tanecikten oluşur. Bunlar proton, nötron ve elektrondur. Proton atomun çekirdeğinde bulunan pozitif yüklü taneciktir. Nötron atomun çekirdeğin bulunan yüksüz taneciktir. ise çekirdek etrafında

Detaylı

Elementlerin büyük bir kısmı tabiatta saf hâlde bulunmaz. Çoğunlukla başka elementlerle bileşikler oluşturmuş şekilde bulunurlar.

Elementlerin büyük bir kısmı tabiatta saf hâlde bulunmaz. Çoğunlukla başka elementlerle bileşikler oluşturmuş şekilde bulunurlar. Elementlerin büyük bir kısmı tabiatta saf hâlde bulunmaz. Çoğunlukla başka elementlerle bileşikler oluşturmuş şekilde bulunurlar. Elementlerin bileşik oluşturma istekleri onların kararlı yapıya ulaşma

Detaylı

a. Yükseltgenme potansiyeli büyük olanlar daha aktifdir.

a. Yükseltgenme potansiyeli büyük olanlar daha aktifdir. ELEKTROKİMYA A. AKTİFLİK B. PİLLER C. ELEKTROLİZ A. AKTİFLİK Metallerin elektron verme, ametallerin elektron alma yatkınlıklarına aktiflik denir. Yani bir metal ne kadar kolay elektron veriyorsa bir ametal

Detaylı

Bölüm 3 - Kristal Yapılar

Bölüm 3 - Kristal Yapılar Bölüm 3 - Kristal Yapılar Katı malzemeler, atomların veya iyonların oluşturdukları düzene göre sınıflandırılır. Kristal malzemede uzun-aralıkta atomsal ölçekte tekrarlayan bir düzen mevcuttur. Katılaşma

Detaylı

Aşağıda verilen özet bilginin ayrıntısını, ders kitabı. olarak önerilen, Erdik ve Sarıkaya nın Temel. Üniversitesi Kimyası" Kitabı ndan okuyunuz.

Aşağıda verilen özet bilginin ayrıntısını, ders kitabı. olarak önerilen, Erdik ve Sarıkaya nın Temel. Üniversitesi Kimyası Kitabı ndan okuyunuz. KİMYASAL BAĞLAR Aşağıda verilen özet bilginin ayrıntısını, ders kitabı olarak önerilen, Erdik ve Sarıkaya nın Temel Üniversitesi Kimyası" Kitabı ndan okuyunuz. KİMYASAL BAĞLAR İki atom veya atom grubu

Detaylı

şeklinde, katı ( ) fazın ağırlık oranı ise; şeklinde hesaplanır.

şeklinde, katı ( ) fazın ağırlık oranı ise; şeklinde hesaplanır. FAZ DİYAGRAMLARI Malzeme özellikleri görmüş oldukları termomekanik işlemlerin sonucunda oluşan içyapılarına bağlıdır. Faz diyagramları mühendislerin içyapı değişikliği için uygulayacakları ısıl işlemin

Detaylı

PERİYODİK CETVEL Mendeleev Henry Moseley Glenn Seaborg

PERİYODİK CETVEL Mendeleev Henry Moseley Glenn Seaborg PERİYODİK CETVEL Periyodik cetvel elementleri sınıflandırmak için hazırlanmıştır. İlkperiyodik cetvel Mendeleev tarafından yapılmıştır. Mendeleev elementleri artan kütle numaralarına göre sıralamış ve

Detaylı

1. Giriş 2. Yayınma Mekanizmaları 3. Kararlı Karasız Yayınma 4. Yayınmayı etkileyen faktörler 5. Yarı iletkenlerde yayınma 6. Diğer yayınma yolları

1. Giriş 2. Yayınma Mekanizmaları 3. Kararlı Karasız Yayınma 4. Yayınmayı etkileyen faktörler 5. Yarı iletkenlerde yayınma 6. Diğer yayınma yolları 1. Giriş 2. Yayınma Mekanizmaları 3. Kararlı Karasız Yayınma 4. Yayınmayı etkileyen faktörler 5. Yarı iletkenlerde yayınma 6. Diğer yayınma yolları Sol üstte yüzey seftleştirme işlemi uygulanmış bir çelik

Detaylı

KİMYASAL BAĞLAR İYONİK BAĞ KOVALANT BAĞ POLAR KOVALENT BAĞ APOLAR KOVALENT BAĞ

KİMYASAL BAĞLAR İYONİK BAĞ KOVALANT BAĞ POLAR KOVALENT BAĞ APOLAR KOVALENT BAĞ KİMYASAL BAĞLAR İYONİK BAĞ KOVALANT BAĞ POLAR KOVALENT BAĞ APOLAR KOVALENT BAĞ Atomlar bağ yaparken, elektron dizilişlerini soy gazlara benzetmeye çalışırlar. Bir atomun yapabileceği bağ sayısı, sahip

Detaylı

BARTIN ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ METALURJİ VE MALZEME MÜHENDİSLİĞİ MALZEME LABORATUARI II DERSİ AKIMLI VE AKIMSIZ KAPLAMALAR DENEY FÖYÜ

BARTIN ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ METALURJİ VE MALZEME MÜHENDİSLİĞİ MALZEME LABORATUARI II DERSİ AKIMLI VE AKIMSIZ KAPLAMALAR DENEY FÖYÜ BARTIN ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ METALURJİ VE MALZEME MÜHENDİSLİĞİ MALZEME LABORATUARI II DERSİ AKIMLI VE AKIMSIZ KAPLAMALAR DENEY FÖYÜ Gelişen teknoloji ile beraber birçok endüstri alanında kullanılabilecek

Detaylı

KATILARIN ATOMİK DÜZENİ KRİSTAL YAPILAR

KATILARIN ATOMİK DÜZENİ KRİSTAL YAPILAR KATILARIN ATOMİK DÜZENİ KRİSTAL YAPILAR KRİSTAL YAPILAR Mühendislik açısından önemli olan katı malzemelerin fiziksel özelikleri; katı malzemeleri meydana getiren atom, iyon veya moleküllerin dizilişine

Detaylı

MALZEME BİLGİSİ. Katı Eriyikler

MALZEME BİLGİSİ. Katı Eriyikler MALZEME BİLGİSİ Dr.- Ing. Rahmi ÜNAL Konu: Katı Eriyikler 1 Giriş Endüstriyel metaller çoğunlukla birden fazla tür eleman içerirler, çok azı arı halde kullanılır. Arı metallerin yüksek iletkenlik, korozyona

Detaylı

INSA 283 MALZEME BİLİMİ. Giriş

INSA 283 MALZEME BİLİMİ. Giriş INSA 283 MALZEME BİLİMİ Giriş Malzeme Gereksinimi Bütün mühendislik bilim dallari malzeme ile yakindan iliskilidir. Mühendisler kullanacaklari malzemeyi çok iyi tanıyarak ve genis malzeme tayfi içinde

Detaylı

FZM 220. Malzeme Bilimine Giriş

FZM 220. Malzeme Bilimine Giriş FZM 220 Yapı Karakterizasyon Özellikler İşleme Performans Prof. Dr. İlker DİNÇER Fakültesi, Fizik Mühendisliği Bölümü 1 Ders Hakkında FZM 220 Dersinin Amacı Bu dersin amacı, fizik mühendisliği öğrencilerine,

Detaylı

Elektrot Potansiyeli. (k) (k) (k) Tepkime vermez

Elektrot Potansiyeli. (k) (k) (k) Tepkime vermez Elektrot Potansiyeli Uzun metal parçası, M, elektrokimyasal çalışmalarda kullanıldığında elektrot adını alır. M n+ metal iyonları içeren bir çözeltiye daldırılan bir elektrot bir yarı-hücre oluşturur.

Detaylı

KOROZYON DERS NOTU. Doç. Dr. A. Fatih YETİM 2015

KOROZYON DERS NOTU. Doç. Dr. A. Fatih YETİM 2015 KOROZYON DERS NOTU Doç. Dr. A. Fatih YETİM 2015 v Korozyon nedir? v Korozyon nasıl oluşur? v Korozyon çeşitleri nelerdir? v Korozyona sebep olan etkenler nelerdir? v Korozyon nasıl önlenebilir? Korozyon

Detaylı

ELEMENTLERİN SEMBOLLERİ VE ATOM

ELEMENTLERİN SEMBOLLERİ VE ATOM ELEMENT VE SEMBOLLERİ SAF MADDE: Kendisinden başka madde bulundurmayan maddelere denir. ELEMENT: İçerisinde tek cins atom bulunduran maddelere denir. Yani elementlerin yapı yaşı atomlardır. BİLEŞİK: En

Detaylı

Dielektrik malzeme DİELEKTRİK ÖZELLİKLER. Elektriksel Kutuplaşma. Dielektrik malzemeler. Kutuplaşma Türleri 15.4.2015. Elektronik kutuplaşma

Dielektrik malzeme DİELEKTRİK ÖZELLİKLER. Elektriksel Kutuplaşma. Dielektrik malzemeler. Kutuplaşma Türleri 15.4.2015. Elektronik kutuplaşma Dielektrik malzeme DİELEKTRİK ÖZELLİKLER Dielektrik malzemeler; serbest elektron yoktur, yalıtkan malzemelerdir, uygulanan elektriksel alandan etkilenebilirler. 1 2 Dielektrik malzemeler Elektriksel alan

Detaylı

BASMA DENEYİ MALZEME MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ. 1. Basma Deneyinin Amacı

BASMA DENEYİ MALZEME MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ. 1. Basma Deneyinin Amacı 1. Basma Deneyinin Amacı Mühendislik malzemelerinin çoğu, uygulanan gerilmeler altında biçimlerini kalıcı olarak değiştirirler, yani plastik şekil değişimine uğrarlar. Bu malzemelerin hangi koşullar altında

Detaylı

Bir atomdan diğer bir atoma elektron aktarılmasıyla

Bir atomdan diğer bir atoma elektron aktarılmasıyla kimyasal bağlar Kimyasal bağ, moleküllerde atomları bir arada tutan kuvvettir. Atomlar daha düşük enerjili duruma erişmek için bir araya gelirler. Bir bağın oluşabilmesi için atomlar tek başına bulundukları

Detaylı

Faz ( denge) diyagramları

Faz ( denge) diyagramları Faz ( denge) diyagramları İki elementin birbirleriyle karıştırılması sonucunda, toplam iç enerji mimimum olacak şekilde yeni atom düzenleri meydana gelir. Fazlar, İç enerjinin minimum olmasını sağlayacak

Detaylı

Katılar & Kristal Yapı

Katılar & Kristal Yapı Katılar & Kristal Yapı Katılar Kristal katılar Amorf katılar Belli bir geometrik şekle sahip olan katılardır, tanecikleri belli bir düzene göre istiflenir. Belli bir geometrik şekli olmayan katılardır,

Detaylı

Malzemeler yapılarının içerisinde, belli oranlarda farklı atomları çözebilirler. Bu durum katı çözeltiler olarak adlandırılır.

Malzemeler yapılarının içerisinde, belli oranlarda farklı atomları çözebilirler. Bu durum katı çözeltiler olarak adlandırılır. KATI ÇÖZELTİ Malzemeler yapılarının içerisinde, belli oranlarda farklı atomları çözebilirler. Bu durum katı çözeltiler olarak adlandırılır. Katı çözeltilerin diğer bir ismi katı eriyiktir. Bir çözelti

Detaylı

FZM 220. Malzeme Bilimine Giriş

FZM 220. Malzeme Bilimine Giriş FZM 220 Yapı Karakterizasyon Özellikler İşleme Performans Prof. Dr. İlker DİNÇER Fakültesi, Fizik Mühendisliği Bölümü 1 Ders Hakkında FZM 220 Dersinin Amacı Bu dersin amacı, fizik mühendisliği öğrencilerine,

Detaylı

Hidroklorik asit ve sodyum hidroksitin reaksiyonundan yemek tuzu ve su meydana gelir. Bu kimyasal olayın denklemi

Hidroklorik asit ve sodyum hidroksitin reaksiyonundan yemek tuzu ve su meydana gelir. Bu kimyasal olayın denklemi KİMYASAL DENKLEMLER İki ya da daha fazla maddenin birbirleri ile etkileşerek kendi özelliklerini kaybedip yeni özelliklerde bir takım ürünler meydana getirmesine kimyasal olay, bunların formüllerle gösterilmesine

Detaylı

TOKLUK VE KIRILMA. Doç.Dr.Salim ŞAHĠN

TOKLUK VE KIRILMA. Doç.Dr.Salim ŞAHĠN TOKLUK VE KIRILMA Doç.Dr.Salim ŞAHĠN TOKLUK Tokluk bir malzemenin kırılmadan önce sönümlediği enerjinin bir ölçüsüdür. Bir malzemenin kırılmadan bir darbeye dayanması yeteneği söz konusu olduğunda önem

Detaylı

ÖĞRENME ALANI : MADDE VE DEĞİŞİM ÜNİTE 4 : MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ

ÖĞRENME ALANI : MADDE VE DEĞİŞİM ÜNİTE 4 : MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ÖĞRENME ALANI : MADDE VE DEĞİŞİM ÜNİTE 4 : MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ E BİLEŞİKLER VE FRMÜLLERİ (4 SAAT) 1 Bileşikler 2 Bileşiklerin luşması 3 Bileşiklerin Özellikleri 4 Bileşik Çeşitleri 5 Bileşik

Detaylı

GENEL KİMYA. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM

GENEL KİMYA. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM GENEL KİMYA MOLEKÜLLER ARASI KUVVETLER Moleküller Arası Kuvvetler Yüksek basınç ve düşük sıcaklıklarda moleküller arası kuvvetler gazları ideallikten saptırır. Moleküller arası kuvvetler molekülde kalıcı

Detaylı

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ 1. Atomun Yapısı KONULAR 2.Element ve Sembolleri 3. Elektronların Dizilimi ve Kimyasal Özellikler 4. Kimyasal Bağ 5. Bileşikler ve Formülleri 6. Karışımlar 1.Atomun Yapısı

Detaylı

BÖLÜM 3 DİFÜZYON (YAYINIM)

BÖLÜM 3 DİFÜZYON (YAYINIM) BÖLÜM 3 DİFÜZYON (YAYINIM) 1 Mürekkebin suda yayılması veya kolonyanın havada yayılması difüzyona örnektir. En hızlı difüzyon gazlarda görülür. Katılarda atom hareketleri daha yavaş olduğu için katılarda

Detaylı

Bölüm 2: Atomik Yapı & Atomarası Bağlar

Bölüm 2: Atomik Yapı & Atomarası Bağlar Bölüm 2: Atomik Yapı & Atomarası Bağlar Bağlanmayı ne sağlar? Ne tip bağlar vardır? Bağların sebep olduğu özellikler nelerdir? Chapter 2-1 Atomun yapısı (Birinci sınıf kimyası) atom electronlar 9.11 x

Detaylı

ATOM NEDİR? -Atom elementin özelliğini taşıyan en küçük parçasına denir. Her canlı-cansız madde atomdan oluşmuştur.

ATOM NEDİR? -Atom elementin özelliğini taşıyan en küçük parçasına denir. Her canlı-cansız madde atomdan oluşmuştur. DERS: KİMYA KONU : ATOM YAPISI ATOM NEDİR? -Atom elementin özelliğini taşıyan en küçük parçasına denir. Her canlı-cansız madde atomdan oluşmuştur. Atom Modelleri Dalton Bütün maddeler atomlardan yapılmıştır.

Detaylı

KATILARDA KRİSTAL YAPI. Hekzagonal a b c 90 o, 120. Tetragonal a b c 90 o. Rombohedral (Trigonal) Ortorombik a b c 90 o. Monoklinik a b c 90 o

KATILARDA KRİSTAL YAPI. Hekzagonal a b c 90 o, 120. Tetragonal a b c 90 o. Rombohedral (Trigonal) Ortorombik a b c 90 o. Monoklinik a b c 90 o KATILARDA KRİSTAL YAPI Kristal yapı atomun bir üst seviyesinde incelenen ve atomların katı halde oluşturduğu düzeni ifade eden birim hücre (kafes) geometrik parametreleri ve atom dizilimi ile tarif edilen

Detaylı

ELEKTRİK MÜHENDİSLİĞİNDE MALZEME

ELEKTRİK MÜHENDİSLİĞİNDE MALZEME Karadeniz Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü ELEKTRİK MÜHENDİSLİĞİNDE MALZEME Yrd. Doç. Dr. H. İbrahim OKUMU E-mail : okumus@ktu.edu.tr WEB : http://www.hiokumus.com 1 İçerik Giriş

Detaylı

Malzeme Bilgisi Prof. Dr. Akgün ALSARAN. Atom ve moleküller arası Atomsal bağlar

Malzeme Bilgisi Prof. Dr. Akgün ALSARAN. Atom ve moleküller arası Atomsal bağlar Malzeme Bilgisi Prof. Dr. Akgün ALSARAN Atom ve moleküller arası Atomsal bağlar İçerik Atomlararası denge mesafesi Elastisite modülü Atomlar niçin bağ yapmak ister? İyonik bağ Kovalent bağ Metalik bağ

Detaylı

Moleküllerarası Etkileşimler, Sıvılar ve Katılar - 11

Moleküllerarası Etkileşimler, Sıvılar ve Katılar - 11 Moleküllerarası Etkileşimler, Chemistry, The Central Science, 10th edition Theodore L. Brown; H. Eugene LeMay, Jr.; and Bruce E. Bursten Sıvılar ve Katılar - 11 Maddenin Halleri Maddenin halleri arasındaki

Detaylı

Gaz. Gaz. Yoğuşma. Gizli Buharlaşma Isısı. Potansiyel Enerji. Sıvı. Sıvı. Kristalleşme. Gizli Ergime Isısı. Katı. Katı. Sıcaklık. Atomlar Arası Mesafe

Gaz. Gaz. Yoğuşma. Gizli Buharlaşma Isısı. Potansiyel Enerji. Sıvı. Sıvı. Kristalleşme. Gizli Ergime Isısı. Katı. Katı. Sıcaklık. Atomlar Arası Mesafe İmal Usulleri DÖKÜM Katılaşma Döküm yoluyla üretimde metal malzemelerin kullanım özellikleri, katılaşma aşamasında oluşan iç yap ile belirlenir. Dolaysıyla malzeme özelliklerinin kontrol edilebilmesi

Detaylı

Element ve Bileşikler

Element ve Bileşikler Element ve Bileşikler Aynı cins atomlardan oluşan, fiziksel ya da kimyasal yollarla kendinden daha basit ve farklı maddelere ayrılamayan saf maddelere element denir. Bir elementi oluşturan bütün atomların

Detaylı

3) Oksijenin pek çok bileşiğindeki yükseltgenme sayısı -2 dir. Ancak, H 2. gibi peroksit bileşiklerinde oksijenin yükseltgenme sayısı -1 dir.

3) Oksijenin pek çok bileşiğindeki yükseltgenme sayısı -2 dir. Ancak, H 2. gibi peroksit bileşiklerinde oksijenin yükseltgenme sayısı -1 dir. 5.111 Ders Özeti #25 Yükseltgenme/İndirgenme Ders 2 Konular: Elektrokimyasal Piller, Faraday Yasaları, Gibbs Serbest Enerjisi ile Pil-Potansiyelleri Arasındaki İlişkiler Bölüm 12 YÜKSELTGENME/İNDİRGENME

Detaylı

Atomların bir arada tutulmalarını sağlayan kuvvetlerdir Atomlar daha düşük enerjili duruma erişmek (daha kararlı olmak) için bir araya gelirler

Atomların bir arada tutulmalarını sağlayan kuvvetlerdir Atomlar daha düşük enerjili duruma erişmek (daha kararlı olmak) için bir araya gelirler Kimyasal Bağlar; Atomların bir arada tutulmalarını sağlayan kuvvetlerdir Atomlar daha düşük enerjili duruma erişmek (daha kararlı olmak) için bir araya gelirler İki ana gruba ayrılır Kuvvetli (birincil,

Detaylı

KRİSTAL KAFES SİSTEMLERİ

KRİSTAL KAFES SİSTEMLERİ KRİSTAL KAFES SİSTEMLERİ Doç. Dr. Ramazan YILMAZ Sakarya Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Esentepe Kampüsü, 54187, SAKARYA 1 Giriş 2 Kristal Yapısı ve Birim Hücreler

Detaylı

MEMM4043 metallerin yeniden kazanımı

MEMM4043 metallerin yeniden kazanımı metallerin yeniden kazanımı 2016-2017 güz yy. Prof. Dr. Gökhan Orhan MF212 katot - + Cu + H 2+ SO 2-4 OH- Anot Reaksiyonu Cu - 2e - Cu 2+ E 0 = + 0,334 Anot Reaksiyonu 2H 2 O O 2 + 4H + + 4e - E 0 = 1,229-0,0591pH

Detaylı

MALZEME BİLGİSİ DERS 5 DR. FATİH AY. www.fatihay.net fatihay@fatihay.net

MALZEME BİLGİSİ DERS 5 DR. FATİH AY. www.fatihay.net fatihay@fatihay.net MALZEME BİLGİSİ DERS 5 DR. FATİH AY www.fatihay.net fatihay@fatihay.net GEÇEN HAFTA BAĞ KUVVETLERİ VE ENERJİLERİ ATOMLARARASI BİRİNCİL BAĞLAR İKİNCİL VEYA VAN DER WAALS BAĞLARI MOLEKÜLLER BÖLÜM III KATILARDA

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. Emre YALAMAÇ. Yrd.Doç.Dr. Emre YALAMAÇ İÇERİK

Yrd.Doç.Dr. Emre YALAMAÇ. Yrd.Doç.Dr. Emre YALAMAÇ İÇERİK İÇERİK Elementlere, Bileşiklere ve Karışımlara atomik boyutta bakış Dalton Atom Modeli Atom Fiziğinde Buluşlar - Elektronların Keşfi - Atom Çekirdeği Keşfi Günümüz Atom Modeli Kimyasal Elementler Periyodik

Detaylı

MALZEME BĠLGĠSĠ. Doç. Dr. Ali GÜNDOĞDU Gıda Müh. Böl.

MALZEME BĠLGĠSĠ. Doç. Dr. Ali GÜNDOĞDU Gıda Müh. Böl. MALZEME BĠLGĠSĠ Doç. Dr. Ali GÜNDOĞDU Gıda Müh. Böl. GĠRĠġ Genel anlamda,ihtiyaç duyulan maddelere malzeme denir. Teknik anlamda ise, mühendislik uygulamalarında kullanılan katı maddelere malzeme adı

Detaylı

KİMYASAL BAĞLAR Kimyasal bağlar, Moleküllerde atomları birarada tutan

KİMYASAL BAĞLAR Kimyasal bağlar, Moleküllerde atomları birarada tutan KİMYASAL BAĞLAR Kimyasal bağlar, Moleküllerde atomları birarada tutan kuvvettir. Atomlar birleştiği zaman elektron dağılımındaki değişmelerin bir sonucu olarak kimyasal bağlar meydana gelir. Atomun sembolünün

Detaylı

1. Düzensiz yapı : Atom veya moleküllerin rastgele dizilmesi. Argon gibi asal gazlarda görülür.

1. Düzensiz yapı : Atom veya moleküllerin rastgele dizilmesi. Argon gibi asal gazlarda görülür. Malzemeler atomların bir araya gelmesi ile oluşur. Bu yapı içerisinde atomları bir arada tutan kuvvete atomlar arası bağ denir. Yapı içerisinde bir arada bulunan atomlar farklı düzenlerde bulunabilir.

Detaylı

MMM291 MALZEME BİLİMİ

MMM291 MALZEME BİLİMİ MMM291 MALZEME BİLİMİ Yrd. Doç. Dr. Ayşe KALEMTAŞ Ofis Saatleri: Perşembe 14:00 16:00 ayse.kalemtas@btu.edu.tr, akalemtas@gmail.com Bursa Teknik Üniversitesi, Doğa Bilimleri, Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi,

Detaylı

KOROZYONUN ÖNEMİ. Korozyon, özellikle metallerde büyük ekonomik kayıplara sebep olur.

KOROZYONUN ÖNEMİ. Korozyon, özellikle metallerde büyük ekonomik kayıplara sebep olur. KOROZYON KOROZYON VE KORUNMA KOROZYON NEDİR? Metallerin bulundukları ortam ile yaptıkları kimyasal veya elektrokimyasal reaksiyonları sonucu meydana gelen malzeme bozunumuna veya hasarına korozyon adı

Detaylı

MALZEME BİLGİSİ. Kristal Yapılar ve Kristal Geometrisi

MALZEME BİLGİSİ. Kristal Yapılar ve Kristal Geometrisi MALZEME BİLGİSİ Dr.- Ing. Rahmi ÜNAL Konu: Kristal Yapılar ve Kristal Geometrisi 1 KRİSTAL YAPILAR Malzemelerin iç yapısı atomların diziliş biçimine bağlıdır. Kristal yapı Kristal yapılarda atomlar düzenli

Detaylı

izotop MALZEME BILGISI B2

izotop MALZEME BILGISI B2 1. Giriş 2. Temel Kavramlar 3. Atomlarda Elektronlar 4. Periyodik Tablo 5. Bağ Kuvvetleri ve Enerjileri 6. Atomlararası Birincil Bağlar 7. İkincil bağlar veya Van Der Waals Bağları 8. Moleküller Bu özelliklerinden

Detaylı

Hareket halindeki elektrik yüklerinin oluşturduğu bir sistem düşünelim. Belirli bir bölgede net bir yük akışı olduğunda, akımın mevcut olduğu

Hareket halindeki elektrik yüklerinin oluşturduğu bir sistem düşünelim. Belirli bir bölgede net bir yük akışı olduğunda, akımın mevcut olduğu Akım ve Direnç Elektriksel olaylarla ilgili buraya kadar yaptığımız tartışmalar durgun yüklerle veya elektrostatikle sınırlı kalmıştır. Şimdi, elektrik yüklerinin hareket halinde olduğu durumları inceleyeceğiz.

Detaylı

kitabı olarak önerilen, Erdik ve Sarıkaya nın

kitabı olarak önerilen, Erdik ve Sarıkaya nın PERİYODİK CETVEL Aşağıda verilen özet bilginin ayrıntısını, ders kitabı olarak önerilen, Erdik ve Sarıkaya nın Temel Üniversitesi Kimyası" Kitabı ndan okuyunuz. Modern periyotlu dizge, elementleri artan

Detaylı

5) Çözünürlük(Xg/100gsu)

5) Çözünürlük(Xg/100gsu) 1) I. Havanın sıvılaştırılması II. abrika bacasından çıkan SO 3 gazının H 2 O ile birleşmesi III. Na metalinin suda çözünmesi Yukardaki olaylardan hangilerinde kimyasal değişme gerçekleşir? 4) Kütle 1

Detaylı

maddelere saf maddeler denir

maddelere saf maddeler denir Madde :Kütlesi olan her şeye madde denir. Saf madde: Aynı cins atom veya moleküllerden oluşan maddeye denir. Fiziksel yollarla kendisinden başka maddelere ayrışmayan maddelere saf maddeler denir Element:

Detaylı

Kimya EğitimiE. Ders Sorumlusu Prof. Dr. Đnci MORGĐL

Kimya EğitimiE. Ders Sorumlusu Prof. Dr. Đnci MORGĐL Kimya EğitimiE Ders Sorumlusu Prof. Dr. Đnci MORGĐL Konu:Metallerin Reaksiyonları Süre: 4 ders saati Metallerin Su Đle Reaksiyonları Hedef : Metallerin su ile verdikleri reaksiyonları kavratabilmek. Davranışlar:

Detaylı

5.111 Ders Özeti #12. Konular: I. Oktet kuralından sapmalar

5.111 Ders Özeti #12. Konular: I. Oktet kuralından sapmalar 5.111 Ders Özeti #12 Bugün için okuma: Bölüm 2.9 (3. Baskıda 2.10), Bölüm 2.10 (3. Baskıda 2.11), Bölüm 2.11 (3. Baskıda 2.12), Bölüm 2.3 (3. Baskıda 2.1), Bölüm 2.12 (3. Baskıda 2.13). Ders #13 için okuma:

Detaylı

ATOM HAREKETLERİ ve ATOMSAL YAYINIM

ATOM HAREKETLERİ ve ATOMSAL YAYINIM ATOM HAREKETLERİ ve ATOMSAL YAYINIM 1. Giriş Malzemelerde üretim ve uygulama sırasında görülen katılaşma, çökelme, yeniden kristalleşme, tane büyümesi gibi olaylar ile kaynak, lehim, sementasyon gibi işlemler

Detaylı

Kırılma nedir? Bir malzemenin yük altında iki veya daha fazla parçaya ayrılması demektir. Her malzemede kırılma karakteri aynı mıdır? Hayır.

Kırılma nedir? Bir malzemenin yük altında iki veya daha fazla parçaya ayrılması demektir. Her malzemede kırılma karakteri aynı mıdır? Hayır. KIRILMA İLE SON BULAN HASARLAR 1 Kırılma nedir? Bir malzemenin yük altında iki veya daha fazla parçaya ayrılması demektir. Her malzemede kırılma karakteri aynı mıdır? Hayır. Uygulanan gerilmeye, sıcaklığa

Detaylı