OCAK - ΙΑΟΥΝΑΡΙΟΣ Sayı: 43 Fiyatı: 3. Avrupalılık. Azınlık

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "OCAK - ΙΑΟΥΝΑΡΙΟΣ 2009. Sayı: 43 Fiyatı: 3. Avrupalılık. Azınlık"

Transkript

1 OCAK - ΙΑΟΥΝΑΡΙΟΣ 2009 Sayı: 43 Fiyatı: 3 Avrupalılık ve Azınlık -Eğitim mi tartışılıyor? Fatih Nazifoğlu tarihli göç raporu Elçin Macar -Müftülerin şer î yetkileri rafa mı kaldırılıyor? Aydın Bostancı -İstanbul Rumlarını anlamak ve daha ötesi İbram Onsunoğlu -Yahudileri ne kadar sevmezsiniz? Herkül Millas -Περί Τούρκων και Πομάκων στη Θράκη... Κωνσταντίνος Τσιτσελίκης 40 Azınlıkça

2 BU AY AZINLIKÇA AZINLIKÇA BATI TRAKYA AYLIK HABER YORUM DERGİSİ ARALIK 2009 YIL: 5 SAYI: ΑΖΙΝΛΙΚΤΣΑ ΜΗΝΙΑΙΟ ΤΟΥΡΚΟΕΛΛΗΝΟΦΩΝΟ ΠΟΛΙΤΙΚΟ ΠΕΡΙΟΔΙΚΟ ΤΗΣ Δ. ΘΡΑΚΗΣ ΙΑΝΟΥΑΡΙΟΣ 2009 ΕΤΟΣ:Ε NO:43 SAHİBİ-SORUMLUSU ΙΔΙΟΚΤΗΤΗΣ-ΕΚΔΟΤΗΣ- ΔΙΕΥΘΥΝΤΗΣ EVREN DEDE GENEL KOORDİNATÖR ΓΕΝΙΚΟΣ ΣΥΝΤΟΝΙΣΤΗΣ AYDIN BOSTANCI YAYIN YÖNETMENİ ΣΥΜΒΟΥΛΟΣ ΕΚΔΟΣΗΣ İBRAM ONSUNOĞLU ADRES Marathonos Neoktista 3/A Komotini azinlikca@yahoo.com Tel: Fax: ΕΤΗΣΙΕΣ ΣΥΝΔΡΟΜΕΣ Ιδιώτες. : 36 Τραπεζες, Οργανισμοί: 98 Ν.Π.Δ.Δ, Α.Ε: 98 Δήμοι: 98 Euro Κοινότητες: 72 BU SAYIDA YAZARLAR Aydın Bostancı Ceren Zeynep Ak Γιώργος Δούδος Dimostenis Yağcıoğlu Evren Dede Elçin Macar Fatih Nazifoğlu Hakan Mümin Hatice Sali Herkül Millas İbram Onsunoğlu Κωνσταντίνος Τσιτσελίκης Samim Akgönül Elçin Macar 1934 tarihli göç raporu Atina daki elçinin emriyle, 3. Katip (raporda yazgan ) Recep Bey 12 Aralık 1934 te Atina dan yola çıkarak Batı Trakya ya geldi. Gümülcine Konsolosu Selim Rauf Bey ile köyleri ziyaret ederek azınlığı göç etmemeye ikna etmeye çalıştılar. İsim isim eksikleri tespit ettiler. Son üç ay için buldukları sayı, yani Türkiye ye kaçanlar 700 ü bulmuştu, bozuk yollar nedeniyle ulaşılamayan yerler de hesaplandığında bu rakamın i bulabileceğini düşünüyorlardı. İçindekiler Samim Akgönül Avrupalılık ve Azınlık Batı Trakya Türk Azınlığı söz konusu olunca daha da ilginçleşiyor. Azınlıktaki gruplar kendi var oluşlarının devamını sağlamak için çoğunluk kimliğine karşı keskin bir söylem geliştirirler, bu doğrudur. Aynı gruplar, azınlık var oluşunun doğasından dolayı, çoğunlukla farklarının altını çizer, benzer yanları sümen altı ederler, bu da normaldir. Ancak Azınlık söyleminde aynı Türkiye de varolan Avupa karşıtlığı karakterini anlamak da, o kadar kolay değildir. Azınlıkça43 Evren Dede Örnek alsak fena mı olur! Ne yalan söyleyeyim, gurur duyuyorum Hrant Dink le ve diğer Türkçe makale yazan Ermenilerle. Çünkü onlar bizim yapamadığımız şeyi yapıyorlar: Çoğunluk dilinde seslerini duyuruyorlar. Bizden de Hrantlar, Etyenler, Sevanlar çıkar mı acaba? Bizden de birisi Atina basınında hiç değilse haftada bir defa olsun yazı karalayabilir mi veya Yunanca azınlık gazetesi çıkarabilir mi acaba? Sakın Türkçe nin Batı Trakya daki öneminden falan bahsetmeyin lütfen! Örnek alsak fena mı olur! Evren Dede Müftülerin şer î yetkileri rafa mı kaldırılıyor? Aydın Bostancı İstanbul Rumlarını anlamak ve daha ötesi İbram Onsunoğlu Eğitim mi tartışılıyor? Fatih Nazifoğlu Avrupalılık ve Azınlık Samim Akgönül 1934 tarihli göç raporu Elçin Macar Yahudileri ne kadar sevmezsiniz? Herkül Millas Kutsallaştırılmış geçmişin daha iyi bir geleceğe engel olması Dimostenis Yağcıoğlu Yeni yıla girerken Hakan Mümin Bindik bir alâmete gidiyoruz kıyamete Hatice Sali Antakyalı Ortodoks azınlığın günümüzdeki durumu Ceren Zeynep Ak Ο ΕΠΙΛΟΓΟΣ ΤΗΣ ΙΣΛΑΜΟΦΟΒΙΑΣ ΤΗΣ ΔΙΑΚΥΒΕΡΝΗΣΗΣ ΤΟΥ κ. GEORGE W. BUSH jr. ΓΙΩΡΓΟΣ ΔΟΥΔΟΣ Η ΓΑΖΑ ΜΑΤΩΝΕΙ ΤΗΝ ΚΑΡΔΙΑ ΜΑΣ! ΓΙΩΡΓΟΣ ΔΟΥΔΟΣ Περί Τούρκων και Πομάκων στη Θράκη Κωνσταντίνος Τσιτσελίκης Ölene kadar patrik veya müftü olmak Evren Dede Ayın içinden AZINLIKÇA - BATI TRAKYA AYLIK HABER YORUM DERGİSİ ΑΖΙΝΛΙΚΤΣΑ - ΜΗΝΙΑΙΟ ΤΟΥΡΚΟΕΛΛΗΝΟΦΩΝΟ ΠΟΛΙΤΙΚΟ ΠΕΡΙΟΔΙΚΟ Azınlıkça ΤΗΣ Δ. ΘΡΑΚΗΣ 39

3 Azınlıklar köprü görevi görebilir mi? Türk-Yunan gerginliğini tırmandıran olaylar hâlâ devam ediyor. Bütün bu gerginliklerin yanında güzel şeyler de oluyor tabiî. İki toplum yavaş yavaş da olsa yakınlaşma sürecine devam ediyor. Bu yakınlaşma sürecine belki de en az katkı sağlayanlar maalesef hep azınlıklar oluyor. Elbette her iki azınlığın Türkiye ve Yunanistan ın yakınlaşmasındaki isteksizliğinin!.. nedeni önemli ve irdelenmeye değer. Çünkü bu isteksizlik esasında azınlıkların arzu ettiği bir şey değil. Tam tersine Türk-Yunan ilişkilerindeki yumuşamadan, olumlu gelişmelerden en çok memnun olan kesim azınlıklar. Ama Türk-Yunan ilişkilerindeki en dikenli sorunlardan birini de azınlıklar oluşturuyor. İşte bu paradoks yüzünden azınlıklar dostâne ilişkilerin kurulması amacıyla bir köprü görevini değil, tam aksine Türk-Yunan ilişkilerinin iflah olmaz bir açmazını oluşturuyorlar; bunu hiç arzu etmeseler bile Azınlıkların çoğunluk toplumuna katkısı, kısacası Türk-Yunan ilişkilerinde bir köprü olabilmesinin yolu, azınlık sorunlarından bahsedilmediği ve sadece kültürel faaliyetlerin düzenlendiği etkinliklerle başarılabiliyor. Çünkü çoğunluk toplumunun hassasiyeti bir yana, devlet politikalarının etken rol aldığı azınlık sorunlarından bahsedildiğinde Türk-Yunan ilişkilerindeki açmazların konuşulduğu gergin bir ortam oluşuyor ve köprü görevi görüp yakınlaştırmak yerine iki toplum arasındaki uçurum büyüyor. Çoğunluk toplumunun öteki anlayışının bir gün değişeceğini ve devlet politikası olan azınlıklara karşı yürütülen katı tutumun hep böyle devam etmeyeceğini umuyoruz elbette. Fakat bu noktada azınlıkların kültürel faaliyetler dışında Türk-Yunan ilişkilerine bir katkısının olabileceğini de şimdilik pek sanmıyoruz. İşte bu açıdan baktığımızda Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği nin Rodop Valiliği Kültür Komisyonu nun desteğiyle Gümülcine de düzenlediği Türk filmleri festivali başarılı bir etkinlik olarak karşımıza çıkıyor. İki toplumun yakınlaşmasına katkı sağlayan kültürel bir etkinlikte azınlık derneğinin öncülük etmesi Türk-Yunan ilişkilerinde köprü vazifesini ifa edebileceğini göstermesi açısından önemli bir adım. Hele hele Türk filmlerinin bütün Gümülcineliler tarafından anlaşılabilmesi için Yunanca alt yazıyla gösterime sunulması bu yapıcı adımın en güzel ayağını teşkil ediyor. Belki ilk defa böyle bir organizasyonun gerçekleşmesinden dolayı çoğunluk toplumundan gerekli ilgiyi görmemiş olsa bile, bu etkinlik gelecek adına bize ümit veriyor. Dolayısıyla Ocak tarihlerinde düzenlenen film festivalini organize eden ve destekleyen herkesi tebrik ediyoruz. editör Azınlıkça 1

4 Vitrin Evren Dede Örnek alsak fena mı olur! Eskiden İstanbul Ermeni azınlığı da içine kapanık bir toplumdu. Sadece Ermenice yayınlanan gazeteleri ve içe dönük yapıları nedeniyle Türklerle ilişkileri kişisel olmaktan öte geçemiyordu. Gerçi çoğunluk itibarıyla evlerinde anadil olarak Türkçe kullanıyorlar, Ermeni azınlık okulları yerine özel okulları tercih ediyorlar ve Türk toplumunun içerisinde kolay kolay ayırt edilemiyorlardı. Fakat basın alanında Ermeni azınlığını sadece Ermenice yayımlanan gazetelerle götürüyorlardı, ta ki Hrant Dink Agos u kurana kadar Hrant Dink in Agos u Türkçe olarak yayın hayatına başladığında Ermeni cemaatinin tepkisiyle karşılaştı. Zaten Ermenice, Türkçe nin baskın gücü karşısında günden güne eriyordu ve Hrant Türkçe nin giremediği azınlık basınına şimdi Türkçe yi sokuyordu; hem de bir iki makale şeklinde değil, gazetenin tamamını Türkçe çıkarıyor, Ermenice ye ise sadece bir iki sayfalık ek olarak yer veriyordu. Tepkiler kolay kolay dinmedi, Ermenice nin yok olmaya yüz tuttuğu bir süreçte Türkiye Ermenileri Hrant ın yaptığını kolay hazmedemedi. Her ne kadar evlerde Türkçe konuşulsa bile azınlık gazeteleri Ermenice, Rumca olmalıydı * Hiç düşünmez mi insanlar acaba Hrant Dink i bunca Türk neden seviyor diye! Üstelik sevilsin düşüncesiyle, o ne Ermeniliğinden ödün vermişti, ne de düşüncelerinden. Peki neden seviliyordu Hrant? Türkler neden cenazesinde bile onu yalnız bırakmamıştı? Bütün bu soruların cevabı çok basitti aslında; çünkü Hrant Türklere karşı insanın en güzel özelliğini kullanmıştı: DİLİNİ! Hrant Dink Türkçe yi kullandığı için sevilmişti. Düşüncelerini, duygularını Türkçe dile döktükçe Türkler Hrant ı tanımış, kendisinde ortak paydalar bulmuşlardı. Uzun lafın kısası, Ermenice konuşmuş, Ermenice gazete çıkarmış olsaydı eğer, Hrant Dink bu kadar sevilmez ve en önemlisi Ermeni toplumuna bu kadar faydalı olamazdı. Hiç unutmuyorum, sevmeyeni de çoktu Hrant ın. Ama sevmeyenleri bile Hrant ın Türkçe konuşmasından, Türkçe yazmasından dolayı onu sevmedi. Ya söylediklerini beğenmediler, ya da yazdıklarını. Çünkü bir Ermeni Türkçe yazıyor, Türkçe ifade ediyordu düşüncelerini. Ne enteresandır, bugün İstanbul Ermenileri dendiğinde ilk akla gelen Ermeni Patrikliği değildir, ne de Ermeni Patriği veya Ermenice gazeteler... İlk akla gelen Agos tur, Hrant Dink tir, Etyen Mahcupyan dır, Sevan Nişanyan dır ve diğer Türkçe makale yazan, kitap çıkaran insanlardır. Onlar doğru olanı yapmışlar, çoğunluk toplumuna dertlerini, sıkıntılarını, duygularını çoğunluk diliyle aktarmışlar. Onları okuyan insanlar Ermenilerin de Türkiye ekonomisi, politikası hakkında yazı yazabileceğini, hatta Türkçe hakkında sözlük çıkarabileceğini görmüş ve imrenerek bakmışlardır. Benim bile evimdeki lügatler arasında Sevan Nişanyan ın hazırladığı Çağdaş Türkçe nin Etimolojik Sözlüğü var. Sevan Nişanyan bir Ermeni, Türkçe nin etimolojik sözlüğünü hazırlayabilecek kadar Türkçe yi bilen, yani çoğunluk diline vakıf bir Ermeni. Türk üm diyen ama Türkçe yi 2 Azınlıkça

5 düzgün konuşamayan, imla hatası yapmadan üç beş satır karalayamayan nice Türk bilirim ben. Ve Türkçe yi bu kadar iyi kullanan, yazan Ermeni dostlarımı gördükçe şaşarım hâlimize. Ne yalan söyleyeyim, gurur duyuyorum Hrant Dink le ve diğer Türkçe makale yazan Ermenilerle. Çünkü onlar bizim yapamadığımız şeyi yapıyorlar: Çoğunluk dilinde seslerini duyuruyorlar. * Bizden de Hrantlar, Etyenler, Sevanlar çıkar mı acaba? Bizden de birisi Atina basınında hiç değilse haftada bir defa olsun yazı karalayabilir mi veya Yunanca azınlık gazetesi çıkarabilir mi acaba? Sakın kimse bana Türkçe nin Batı Trakya daki öneminden falan bahsetmesin lütfen! Rıza Kırlıdökme gibi Türkçe bilmeyip Türkçe yi savunanlardan, düzgün iki satır Türkçe yazı yazamayan önde gelenlerden anlayın bunu! Türkçe diye diye batıyoruz!.. Türkçe yi bilmeyen Türklerle yürüdük Batı Trakya da bunca yıldır. Ermenice nin yok olmaya yüz tuttuğu bir süreçte Türkiye Ermenilerinin Hrant ın yaptığını kolay hazmedemediğini, Agos u da kolay kabullenemediklerini hatırlayın. Fakat sonuçta ne olduğunu unutmayın: Türkiye Ermenilerinin sorunlarına yer veren Agos, bugün Türkiye de en çok okunan, benim bile yazı yazdığım çok ünlü bir azınlık gazetesi. Türkler, Ermeni azınlığını Türkçe yayımlanan Agos sayesinde, Türkçe makale yazan Ermeni yazarlar sayesinde tanıyor. Biz de bunu örnek alsak fena mı olur! Yunanca sesimizi duyuracak bir köşe yazarına o kadar muhtacız ki Balkanlarda Türkçe yer adları kılavuzu M. Türker Acaroğlu nun Ağustos 2006 da yayımlanan Balkanlarda Türkçe yer adları kılavuzu nun Yunanistan la ilgili bölümü çok fazla hata içeriyor. Kitap yeni olmasına rağmen özellikle Batı Trakya köyleri ile ilgili aktarılan bilgiler hem eski hem de yanlış. Mesela kitapta şu ifadelere yer veriliyor: Rodop iline bağlı Ircan köyü için, Açık hava hapishanesi durumuna getirilip adı haritadan silindi... s İskeçe deki Şahin köyü için, Şimdilerde askerî yasak bölge sınırları içerisinde olup üç Türk bir araya gelince karakola götürülür... s. 534 Rodop iline bağlı Menetler için, Açık cezaevi durumuna getirilip adı haritadan silindi... s. 455 Rodop iline bağlı Kozlukebir için, Açık cezaevi durumuna getirildi, adı haritadan silindi... s. 422 Yassıören için, Üç Türkün bir arada bulunması, köyler, bucaklar, kentler arasında seyahat etmesi yasaktır. Hemen karakola götürülüp sorguya çekilir, para cezası alınır!.. s. 558 Üçgaziler için, Açık cezaevi durumuna getirilip adı haritadan silindi... s. 549 Sınırdere için, Açık cezaevi durumuna getirilip adı haritadan silindi... s. 524 Sendelli için, Son yıllarda Türklere ait topraklar mera yapılacağı bahanesiyle ellerinden alınıp kamulaştırılmış, amaç Türkleri yok etmektir... s. 521 Kitapta bunlara benzer yüzlerce örnek var. Tabiî bir noktada yazar haklı, Batı Trakya da açık hava hapishanesi yapılmak istendi ve daha pek çok başka sebepler de öne sürerek azınlığa ait arsalar istimlak edildi. Fakat bütün bunlara rağmen açık hava hapishanesi yapılmadı, bahsi geçen köyler de haritadan silinmedi. Keşke Acaroğlu araştırmasını daha yeni kaynaklarla zenginleştirse, haritadan silinmeyen köylerimizi silindi diye göstermeseymiş. Maalesef bir Balkanlarda Türkçe yer adları kılavuzu daha düzgün çalışma yapılmadan yayımlanmış. Anlaşılan Balkanların kaderinde bu var, bir türlü düzgün bir kılavuz çıkarılamıyor. Azınlıkça 3

6 Genç bakış Aydın Bostancı Müftülerin şer î yetkileri rafa mı kaldırılıyor? Son dönemlerde ilginçtir, gerek yerel ve gerekse ulusal yunan basınında müftülerin şer î yetkilerinin kaldırılacağı yönünde haberler yayınlanıyor. Gerçi son yıllarda bu konu üzerine yapılan bazı etkinlikler ve toplantıların yanısıra öteden beri müftülerin hakimlik yetkileri ve kaldırılması konusu tartışılıyor. Hatta diyebilirim ki, azınlık basını içerisinde bu konuyu en çok işleyen dergimizin yazarları olmuştur. Onun için esasında yapılan bu haberler ve yayınlar azınlık basını için yeni degil. Fakat son dönemlerde konunun üzerine yoğunlaşılması akla bazı soru işaretleri getiriyor tarihli Eleftherotipia gazetesinde Seçilmiş Müftü başlığı altında yayınlanan haberde, Yunanistan Dişişleri Bakanlığı nın Türk hükümetine, müftülerden şer î yetkilerin alınması ön koşuluyla, müftülerin seçilmesi talebinin yerine getirebileceğini, Türk tarafının ise bu teklife henüz herhangi bir yanıt vermediğini belirtmiş. Eş zamanlı olarak Hronos gazetesi de buna benzer yorum ve haberler yayınladı. Bütün bunlar ne kadar doğrudur bilinmez, fakat bir gerçek var ki şer î yetkilerin işleyişi sorun kabul ediliyor ve kaldırılmaları üzerine pazarlıklar yapılıyor. Peki bu konuda azınlığın görüşü ne? Bunu öğrenmek için müftülüklerde yapılan evlilik ve boşanma oranlarına bakmak gerekiyor. Acaba azınlığın kaçta kaçı çağdaşlığa ters olduğu için veya tayinli müftüye gitmek istemediğinden evliliğini belediyede gerçekleştiriyor? Sanırım çok düşük bir oran. Devletin şer î yetkiler nedeniyle müftüyü tayin ettiğini dile getirmesi bence ucuz bir iddia. Bunun teamüller gereği yapıldığını söylemek daha gerçekçi olur. Müftü seçimiyle şer î yetkiler pazarlık konusu yapılmamalı. Şer î hukuk ve bu bağlamda müftülere verilen yetkiler azınlığa özgü ve azınlığa tanınmış bir hakkı oluşturmaktadır. Dolayısıyla kaldırılmaları azınlık hakları açısından pazarlık konusu edilemez. Azınlık müftülere verilen şer î yetkilerin kaldırılmasını talep etmiş olsaydı zaten nikah ve boşanma işlemlerini belediyelerde yaparak kendi kendine bu hakkından feragat etmiş olurdu. Dolayısıyla üçüncü kişilerin azınlık adına şer î yetkiler nedeniyle insan hakları savunuculuğu yapmalarına lüzum yok. Ayrıca şer î yetkilerin bazı politik oyunlara kurban edilmesi de düşünülemez. Malesef bu konuda sağlıklı ve iyi niyetli bir yaklaşımın olmaması çok üzücü. Herkes peşin olarak şer î yetkilerin kaldırılması ön koşuluyla müftülük seçiminden bahsediyor. Peki millete bunu sordunuz mu? Şer î yetkiler kaldırıldıktan sonra nihayet müftümüzü seçtik, gidin siz artık belediyede mi evlenin diyeceksiniz? Bazıları kadılık sisteminin getirilmesini ve evlilik boşanma işlemlerini yapacak bir kadılılık makamının oluşturulmasından bahsediyorlar. İyi çok güzel, ilk önce bu kadı bulunsun, devlet tarafından tanınsın ondan sonra şer î yetkiler müftülerden alınıp bu kadının uhdesine verilsin! Konuyla ilgilenen hukukçu ve siyasiler kendilerine göre görüşlerini ortaya koyabilirler. Fakat verilmiş bir hakkın kaldırılması gündeme getiriliyorsa, bu konu siyasileri de hukukçuları da aşar. Azınlığın bizzat kendisi bu hakkın muhatabıdır ve azınlığın seçilmişleri de bu konuda kendilerini tam yetkili görmemeliler. Bu durumlarda devletler bile referanduma başvurmaktadır. Azınlığa sorulsun, Belediyelerde mi evlenmek istiyorsunuz, müftülüklerde mi? diye. Çıkacak sonuç ne olur bütün kamuoyu bunu görür ve buna göre kararlar alınabilir. Eğer miras hukuku konularında medeni hukuk tercih ediliyorsa buna göre düzenlemeler getirilir. Müftülere verilen şer î yetkilerin insan hakları 4 Azınlıkça

7 tarihli Eleftherotipia gazetesinde Seçilmiş Müftü başlığı altında yayınlanan haberde, Yunanistan Dişişleri Bakanlığı nın Türk hükümetine, müftülerden şer î yetkilerin alınması ön koşuluyla, müftülerin seçilmesi talebinin yerine getirebileceğini, Türk tarafının ise bu teklife henüz herhangi bir yanıt vermediğini belirtmiş. boyutunda ele alınması ve bunun tartışmaya açılması doğaldır. Fakat şimdiye kadar konuya bu zaviyeden yaklaşanlarda her nedense bir önyargı var ve tarafsız olarak konuya yaklaşamıyorlar. Örnek verecek olursak Trakya Dimokrityos Üniversitesi nde insan hakları dersi veren hukukçu sn. Ktistakis, müftülük arşivlerindeki kararları tek tek inceleyerek yargısız infaz edercesine karardan ünün anayasaya aykırı olduğu hükmüne vararak şer î yetkilerin kaldırılması gerektiğini, bunun başta insan hakları olmak üzere Avrupa demokrasisine ve çağdaşlığa aykırı olduğunu kitaplarında ve neredeyse katıldığı her platrformda dile getiriyor. Sn. Ktistakis in görüşlerine saygı duyuyoruz, fakat bir hukukçu olarak konuya tarafsız yaklaşmadığını kendisine hatırlatmamız gerekiyor; kaldı ki şer î yetkilerin kaldırılıp kaldırılmaması konusunda son kararı vermesi gereken de azınlığın kendisidir. Öte yandan bu derginin satırlarından hep söyledik ve söylemeye devam edeceğiz. Şer î yetkiler konusunda müftülüklere de önemli görevler düşmektedir. Bu konuda bazı düzenlemelerin yapılması şarttır. Öncelikle müftülüklerde uygulanan işlemler maddeler halinde yazılarak bir hukuk kitabı halinde toplanmalı, erken evliliklere izin verilmemeli, çocukların velayeti ve miras hukuku konularında dikkatli kararlar alınmalıdır. Yoksa şahısların yaptığı bazı hukuki yanlışların bedelini kendileri değil, azınlık hakkı olan şer î hukuk ödeyecektir. Azınlıkça 5

8 Denge İbram Onsunoğlu İstanbul Rumlarını anlamak ve daha ötesi İstanbul Rumlarını öğrenmeye ve anlamaya çalışıyorum, fırsat düştükçe. Gerçi benim için biraz geç, hatta iyice geç, bunu çoktan yapmış ve tamamlamış olmalıydım. Toplum olarak, Türk Azınlığı olarak İstanbul Rum Azınlığı ile tanışmalı ve ona yaklaşmalı idik. Tabiî karşılıklı olarak birbirimize yakınlaşmalıydık ve birbirmizi tanımalıydık. İlişkilerimiz olmalıydı. Aramızda bir empati (eşduyum) kurulabilirdi. Sonra, kimi konularda ortak hareket etme olanaklarını araştırmalıydık ve birlikte etkinlikler düzenlemeliydik. İki azınlık, diğerleri yanında, birbirlerine destek olabilirdi, bir dayanışma içine girebilirdi. Karşılaştığımız ayrım ve baskılar ve çiğnenen haklar gibi sorunların aşılmasında birbirimize yardımcı olabilirdik. Batı Trakya Türk Azınlığının maruz kaldığı bir haksız uygulama karşısında İstanbul Rum Azınlığının aydın ve kuruluşlarından gelecek bir destekleme kararının ses getirmemesi mümkün değildi. Tabiî bunun öbür yanı da aynen geçerli, yani bizim de İstanbul Rumlarına destek olacağımız durumlar. İşbirliğini daha da genişletebilmiş olsaydık, karınca kararınca, iki halkın ve iki ülke arasındaki dostluğun gelişmesine de katkıda bulunabilirdik. Azınlık sorunlarının iki ülke arasında bir pürüz ve sürtüşme konusu olmaktan kutaramasak bile, onları yumuşatabilirdik. *** Bu yukarıdaki düşünceler daha 1972 lerden. Öğrencilik yıllarımda o zaman Selanik Trakya Ocağı başkanı olan Georgios Mamelis le tanış- -Georgios Mamelis le bir röportajın anısı mıştım. Onunla bir yıl boyunca yakın ilişkimiz oldu, bir çok kez bir araya gelip sohbet ettik. Mamelis, emekli lise öğretmeni, Selanik e yerleşmiş bir Gümülcineli idi. Kökeni Doğu Trakya dan. Gümülcine Kız Lisesinde uzun yıllar müdürlük yapmış, pek çok öğrenci yetiştirmiş ve yerel eğitimde iz bırakmış bir eğitimciydi. Bugün bile hep minnetle anılır. Ölümünden sonra Gümülcine de bir sokağa adı verildi. Bir kez Merkez Birliği partisinden Sağ ın daimî Gümülcine belediye başkanı Bleças a karşı başkan adayı olmuş, ama seçilememişti. Azınlık, her zaman olduğu gibi Bleças a yüklenmişti. Mamelis, o karanlık cunta yıllarında tanıdığım Gümülcineli Yunanlı ilk demokrat aydınlardan biriydi. Çok kültürlü, hoşsohbet bir kişi. Beni önyargısız karşıladı. Azınlık üyesi olarak önyargıyla karşılanmaya öylesine alışmıştım ki ve bu konuda duyarlılığım öylesine sivrilmişti ki, muhatabımda benzeri bir tavrın işaretlerini görür görmez her şeyden önce bu halin üzerine gider ve sık sık sürtüşmelere girerdim. Mamelis bana bu fırsatı vermemişti. İstanbul Rum Azınlığı ile ilişkileri vardı. Son Rum azınlık milletvekilini (adını şimdi anımsayamadım) tanıyordu, onun uzaktan akrabası olduğunu söylemişti gibime geliyor. Bizim azınlığı oldukça iyi biliyordu, özellikle 1960 lı yıllara kadar olan halini. Cuntanın son uygulamalarından pek haberi yoktu, kendisine onları anlattım. Bazı Türk akademisyenlerle tanışıyor, onlarla yazışıyordu. Bir defasında Sabahattin Ali yi bilir misin diye sordu. Kütüphanesinden onun bir roma- 6 Azınlıkça

9 nını çıkarıp gösterdi, Gümülcine doğumludur dedi. Bilmez olur muyum? 1967 de İstanbul da öğrenciyken Varlık Yayınları ndan Sabahattin Ali nin tüm eserlerini almış ve okumuştum. Daha sonra onları G.T.G.Birliği kütüphanesine hediye ettim. Cunta Yönetimi, merkez Gümülcine olmak üzere Trakya ya millî nedenlerle üniversite kuracağını ilan etmişti. Yunanistan da ilk taşra üniversitesi. Millî nedenlerin başında Azınlık geliyordu. Biz, faşizm koşullarında kurulacak bu üniversitenin azınlık aleyhtarı boyutundan enikonu rahatsızdık. Mamelis e Trakya Üniversitesinin Azınlık dışlanmadan eğitimde ve diğer kesimlerde tüm yerel nüfus yararına nasıl çalışabilececeği konusunu da açmış ve görüşlerini sormuştum. Onunla yaptığım röportajda bu konuya da yer verdik. Mamelis in Yunan-Türk ilişkilerine ve azınlık sorunlarına olumlu bakışı ve demokratik yaklaşımı beni etkiledi. Onun bu görüşlerini duyurmak ihtiyacını hissettim. Azınlığın her yerden dışlanıp tecrit edildiği ve karamsarlık ve umutsuzluğun hüküm sürdüğü o karanlık dönemde bir çoğunluk aydınından gelen bu değişik söylemi Azınlığa iletmeliydim. Onunla bir röportaj yapmak aklıma geldi. Önerimi sundum, kabul etti. O cunta koşullarında böyle bir röportajın nasıl bir yürek işi olduğunu ben o zaman tam olarak farkedecek durumda değildim, ama yaşlı Mamelis bunun bilincinde olmalıydı lerde azınlık basını henüz röportajı keşfetmiş değil. Tek yaprak halinde haftalık üç gazete çıkıyordu, Akın, Sebat ve Azınlık Postası. Üçü de Selanik teki biz öğrencilere geliyordu. Böyle bir röportaj için en uygunu Azınlık Postası idi. Gidip Salahaddin Galip i buldum, düşüncemi ona açıkladım. Pek memnun oldu ve beni yüreklendirdi. Meğerse Mamelis i yakından tanıyormuş. Onda iki kitabım kaldı. Gümülcine den ayrılıp Selanik e yerleşirken iade etmeyi unuttu. diye sitem etti. Bu röportaj, gazetecilikte ilk adımım olacaktı. Soruları özene bezene hazırladım. Bir de önsöz yazdım, iki sayfalık, bir deneme. Orada, diğerleri yanında, Batı Trakya Türk Azınlığı ile İstanbul Rum Azınlığının aralarında ilişki kurmaları, dayanışma içine girmeleri, ortaklaşa hareket etmeleri, Atina ve Ankara yı azınlıklar lehine etkilemeye çalışmaları gereğinden dem vuruyordum. Mamelis, sorularımı yanıtlamakta çok gecikti. Kendisini defalarca rahatsız ettikten sonra ancak iki ay sonra yanıtları alabildim. Yunanca yapılmış röportajı Türkçeye çevirip Azınlık Postası na götürdüm ve Salahaddin Galip e teslim ettim. Ve benim o ilk gazetecilik çalışmam, tamamlanıncaya kadar üç ay peşinden koştuğum o röportaj, Azınlık Postası nda yayımlanmadı. Salahaddin Galip bunun nedenini bana hiçbir zaman açıklamadı, ben de kendisine hiç sormadım. Alındığımı bile göstermedim. İlişkilerimiz, aramızda bu açık konu yokmuş gibi aynen devam etti. Konulan sansürü yorumlamakta çok geciktim. İki azınlığın ilişki kurmaları konusunda dile getirdiğim çarpıcı görüşler yayımlanamaz olarak nitelendirilmişti besbelli. Salahaddin Galip, demokrat ve ufku geniş bir aydındı, ama. Onu anlıyordum. Benim yüzümden çatışmaya giremezdi. Çok sonraları, 1995 lerde, ŞAFAKçıların girdikleri gibi. Onlar daha sarp çıktı. Özetle, bizim bağımlı azınlık basınında yazı yazmamak konusunda verdiğim kararın altında yatan nedenlerden biri de bu anlattığım deneyimimdir. Onun için Halil Haki 1975 te İleri yi çıkarmaya başladığında gazetenin daimî yazanlarından biri oldum. Daha sonra Abdulhalim Dede nin çıkardığı Trakya nın Sesi nde büyük yüklerin altına girdim. Bu iki gazetede yazı yazdığım için bazılarından hep eleştirilere uğradım. Bazı dostlar beni caydırmak için çok uğraştılar. Öbür gazetelerde yazmak için aldığım doğrudan veya dolaylı önerileri duymamazlıktan geldim. Azınlık basınında fikir özgürlüğünün ve sansürsüzlüğün yerleşmesi için uğraştığıma inanıyorum. *** İki anavatanın sorunlu ilişkilerinden kendini kurtarıp başına buyruk bir kişilik geliştiremeyen ve milliyetçilik çıkmazında sıkışıp kalan iki azınlık, kader birliği etmekte olduklarını yeterince kavrayamadı, birbirleriyle bir türlü iletişim ve ilişki kuramadı, bir araya gelemedi. Bazı konularda birlikte hareket etmenin sağlayacağı avantajlardan da yararlanamadı. Bundan birkaç yıl önce Yunanistan dan KEMO (Azınlık Gruplarını İnceleme Merkezi) ile Türkiye den Lozan Mübadilleri Vakfı nın AB den Azınlıkça 7

10 destekli olarak düzenledikleri (ikisi Gümülcine de, biri İstanbul da gerçekleştirilen) üç etkinlik, iki azınlığın bazı aydınlarını ilk kez bir araya getirdi. İlişki ve tanışma köprüleri kuruldu, ama arkası gelmedi. İlişkilerin devamını sağlayacak koşullar hâlâ oluşmuş değil. Görünürdeki dostluğa rağmen iki ulusal merkezin siyasî iradesi bu ilişkilerin devamını ve gelişmesini cesaretlendirici olmadı. İki azınlık ta azınlık çıkarları gerektirdiğinde ulusal merkezlerin arzusu hilafına hareket edecek siyasî olgunluğa erişmiş değil. İstanbul Rumlarını öğrenmeye ve anlamaya çalışıyorum, fırsat düştükçe. Bu yakınlarda böyle bir fırsat düştü. Selanik Psikiyatri Hastanesinden on kişilik bir grup, Aralık tarihlerinde Balıklı Rum Hastanesine meslekî-bilimsel bir ziyaret yapmak üzere İstanbul daydık. Yunanlılardaki geleneğe uyarak, Patrik Bartholemeos a saygı sunmak üzere onunla da görüştük. Yağışlı hava, başka Rum kurumlarını ziyaret etmemizi engelledi. 160 küsur dönümlük bir arsa üzerinde kurulu Balıklı Rum Hastanesi vakfının psikiyatriyle ilgili bölümleri dışında genel hastane olarak çalışan öbür birimlerini de ziyaret ettik ve çalışmaları hakkında bilgi aldık. Yukarıda sözünü ettiğim İstanbul daki azınlıklararası etkinlikte bir Rum sunumcunun şu gözlemini anımsadım: İstanbul Rum cemaati olarak kurum ve vakıf yapımız, 200 bin kişilik bir nüfusa hitap edecek bir hacme sahip. Biz ise birkaç bin kaldık. Bu durum büyük sıkıntı yaratıyor. Bu sıkıntıyı sanırım Balıklı Hastanesi en iyi yansıtıyor. Selanik heyeti, Balıklı vakfının yönetim kurulu başkanı Dimitrios Karayanis tarafından kabul edildi. Karayanis, bize, hastane vakfının tarihi, birimleri ve çalışması hakkında bilgi verdi. Ayrıca Rum Azınlığını, sorunlarını, sıkıntılarını ve şikayetlerini anlattı. Heyetten benim Türk Azınlığı mensubu oluşum sohbeti ona göre yönlendirdi ve oldukça uzun sürmesine yol açtı. Ayrılırken, heyet üyelerine, vakfın kuruluşunun 250. yılı münasebetiyle bastırılmış lüks albümden birer nüsha hediye etti. Bana iki tane, hem Yunancası hem Türkçesi. Karayanis, Fenerli Rumlardan değil, Giresun kökenli imiş, yani aslen Karadenizli, ama Fener Rum kültürünün tipik bir temsilcisi. Şimdi nedir bu kültürün özellikleri? Bir, Rum azınlık milliyetçiliği diyebileceğimiz olay. Yunan milliyetçiliğinden mesafeli. Gerçi Yunan milliyetçiliğine geçiş çok kolay olabilmekte. Bunu Türkiye den ayrılan-kaçan Rumlarda görüyoruz. Tümünde değil belki, ama büyük çoğunluğunda. Ancak otantik Rum kültüründe Yunan milliyetçiliğine karşı mesafe belirgin. Bu çerçevede, Karayanis, örneğin, Yunan heyeti önünde Yunanistan ın ve Makarios un Kıbrıs politikasını eleştirmekten çekinmedi. Bağımsız ve ortak Kıbrıs a inanmadıkları ve anlaşmaları ihlal ettikleri için. İstanbul Rumlarında kötü talihlerinin kaynağının Kıbrıs sorunu ve Yunan tarafının hataları olduğu konusunda anlayış genel. Bunu biliyordum. Karayanis bir kez daha doğruladı. Yunanlılar! Unutmayınız, Yunanistan ın başkenti Konstantinupolis tir! diye bir slogan var ya, Stokhos gazetesinin. Hani şu kimsenin artık benimsemediği, herkesin marjinal ve saçma diye gülüp geçtiği, ama yine kimsenin kınamaya kıyamadığı, herkesin kulağını okşayan o slogan. Bunun, rövanşist, kurtarılmamışçı ve yayılmacı boyutuyla Megali İdea nın yeniden hortlaması şeklinde İstanbul Rumlarına yansıması artık söz konusu değil elbette. Ama bundan 80 yıl öncesine dek İstanbul un ve İstanbul Rumlarının Hellenizmin merkezi olarak addedilmiş olmasından bazı kalıntılar var. Bu halin başlıca tezahürü, ulusal merkez karşısında gururlu duruş ve ondan saygı beklentisi. Bundan birkaç yıl önce müteveffa başpiskopos Hristodulos ile kavgasında Patrik Bartholomeos böyle bir gururla hareket ediyordu. Karayanis, sohbetimiz sırasında bir ara hiç münasebet hasıl olmadan Yunan Başbakanı Karamanlis i eleştirmeye başlayınca hepimizi şaşırttı. Eleştiri değil, ver yansın etti. Heyetteki hükümet tarafından tayinli iki siyasî sağlık yöneticisinin rahatsız olmaması mümkün değil. Karayanis in kızgınlığının nedeni anlaşılmakta gecikmedi. Biliyor musunuz, dedi, Karamanlis kaç kez İstanbul a geldi, bir kez olsun burasını ziyaret etmedi. Balıklı Rum Hastanesi Rum cemaatinin medarıiftiharı ve Karayanis orasına yeniden çeki düzen veren ve bugünkü çağdaş yapısını kazandıran kişi. Başbakan Karamanlis saygıda kusur etmiş. Buna karşılık Simitis burasını üç kez ziyaret etti. Bayan Simitis altı kez. Georgios Papandreu beş kez. Karayanis, Rum cemaati olarak kişi kaldık diye yakındı. Ben itiraz ettim. O kadar da değil. Zira göçün durduğunu biliyorum. Az sayı- 8 Azınlıkça

11 da da olsa Rumlarda İstanbul a dönüş gözleniyor. Son yıllarda iş ve ticaret için İstanbul a yerleşmiş ve Rum cematine karışmış Yunanlıların sayısı 200 ü aşkın. Ülke dışında yaşayan ve Türk vatandaşlığını devam ettiren on binlerce Rum var ve bunlardan bir bölümü dönüyor ve dönecek. Rum cemaati Hıristiyan Süryanilerle zenginleşiyor. Geçenlerde Bartholomeos, Anadolu yakasında bir kilisenin yeniden ibadete açılışında zehir zemberek bir nutuk attı: Yok olmayacağız! Ama ben inadına hassas bir noktadan vuruyorum: Karma evlilik yapmış daha birkaç bin Rum var. Ama siz onları dışlayıp cemaattan saymıyormuşsunuz. Yok öyle şey! diye gürledi Karayanis. Bunu ben söylemiyorum. Bir toplantıda bir Rumun ağzından işittim. Karma evlilik yapanlar böyle bir ırkçı muameleye maruz kalıyorlarmış. Yok öyle bir şey! İki yıl önce ölen benim karım da Türktü. Beni hiç kimse dışlamadı. Dahası ben Türk olan karımı bile cemaat üyesi yaptım. Dilimin ucuna geldi ama tadsızlık çıkacak diye söylemedim: Hanım da Ortodoks olmuşsa. Söz arasında Biz azınlık mensupları devlet memuru olamıyoruz. diye bir vurgulama yaptı. Ben de Şimdiye dek belki olamıyordunuz, şimdiden sonra olabileceksiniz. dedim. Hayır, olamıyoruz. Bu konuda yasa var. Üniversitelerde öğretim üyeliği hariç. Üniversitelerde azınlık mensubu hocalar var. Uygulama demek istiyorsunuz besbelli. Ama böyle bir yasa olamaz. Gizli bir direktif veya gizli bir genelge olabilir. Onun da kaldırılması gerek, kaldırılmamışsa. Avrupa ya uyum içine giren bir olay. Hayır, kanun var diyorum. Ne Rum, ne Ermeni, ne de Yahudi Türkiye de devlet memuru olabiliyor. Onu anlıyorum, çünkü yakına dek benim de başımdaydı. Ama bu yasağın resmî kanunla konulmuş olabileceğini benim hafsalam almıyor. Herhalükarda bu ugulamanın kaldırılmış olması gerek. Karayanis, keyfî olarak devlet tarafından el konulmuş Rum vakıflarını geri almak için mücadele yürüttüklerini anlattı. Ama bütün dosyalar Ankara dan geri geldi. İşte orada masanın üstünde duruyor. diye şikayet etti. Recep Tayyip Erdoğan a beslediği sevgi ve saygıyı dile getirdi, onun Rum azınlığının sorunları karşısında iyi niyetli davrandığına inandığını söyledi. Erdoğan ı Kasımpaşa dan gençliğinden beri tanırım. Başbakanla doğrudan irtibatı varmış. Ve AK Partinin kurucu üyelerindenmiş Karayanis. Bu son söylediği beni bile şaşırttı. Yeri geldikçe Türkiye devletine olan sadakatini hissettirmekten geri durmadı. Bir ara bana dönüp, Türkçe olarak Sizin Trakya ya buradan birini gönderdik. dedi Karayanis. Önce anlayamadım. Kimi göndermişler ki? Aleko yu. diye tamamladı. Yunanistan ın İstanbul Başkonsolosluğundan bu yakınlarda Trakya nın Siyasî İşler amiri olarak atanan büyükelçi Alekos Aleksandris i kastediyordu. Aleksandris, İstanbul Rum kökenli bir hariciyeci. Burada benim ilgimi çeken, gönderdik diye onu sahiplenmesiydi. Sanki Aleksandris i İstanbul Rum Azınlığının da bir elçisi gibi görüyordu. Bu hal, ona yeni görevler yüklüyor demektir. Aleksandris, İstanbul Rumlarının elçisi olarak ta sınanacak. Selanik heyetinin anlamakta güçlük çektiği durum, Karayanis in Balıklı Hastanesi vakfı yönetimine Rum cemaat arasında yapılan genel oylamayla geldiğini söylemesi oldu. Böyle bir demokratik sürecin olabileceğini tahayyül edemediklerinden. Rum vakıflarında yönetim seçimleri yapılıyor, bu konuda dile getirilen şikayetlere rağmen. Bizim Azınlıkta 40 yıldır yapılmıyor, yasada öngörülmesine rağmen, ve vakıfları boğmak ve etkisiz hale getirmek için Yönetim elinden geleni ardına koymuyor. İnsanın aklından şu düşünceler geçiyor: Hukuka aykırılığı artık genelde kabul edildiği halde, mütekabiliyet (misilleme) ilkesi devlet mantığından silinip atılmıyor. Şimdi, Rum Azınlığın vakıf mülkleri, Türk Azılığınkilerle karşılaştırılmaz ölçüde kat kat çok ve değerli. Bu hal, vakıflar konusunda Yunanistan ın elindeki misilleme silahını neredeyse etkisiz kılıyor. Rum Azınlığın ve Yunanistan ın çıkarları hiç olmazsa bu konuda misillemeye başvurmayı menediyor. Tersine, bu çıkarlar, Türk Azınlığın vakıflarına mümkün en büyük özgürlükleri tanımayı gerekli kılıyor. Yüzümüzde gözümüz var umuduyla, Türkiye de tamamen değilse bile kısmen Rum vakıfları için aynı özgürlükleri tanımak zorunda kalacaktır veya vakıfları sıkıştırmayı gevşetecektir diye. Bunu düşünmek için zeki olmaya gerek yok. O halde Yunanistan ın 40 yıldır izlemekte olduğu boğucu vakıf politikasını nasıl izah etmeli? Besbelli aptallığın dibi yok. Veya Yunanistan, Rum Azınlığının çıkarlarını ayakkabılarının altına yazıyor. Ve Türk Azınlığını etkisiz hale getirmek, politikasının öncelikli hedefini oluşturuyor. Onun için diyorum, iki azınlık arasında iletişim ve dayanışma şart. Azınlıkça 9

12 Perspektif Fatih Nazifoğlu Eğitim mi tartışılıyor? Film: Eğitim Söyleşisi Oyuncular: 3 siyasetçi, 1 öğretmen, 1 dernek başkanı Yapımcı: G.A.T Seyirci: ARANIYOR! ****** Eğitim mi tartışılıyor? Genç Akademisyenler Topluluğu nun (G.A.T) 3 Ocak 2009 tarihinde Eğitim Söyleşisi gerçekleştireceğini öğrendiğimde epey heyecanlandım doğrusu. Azınlığın kanayan yarası diye atfedilen eğitim üzerine gençler söyleşi düzenleyecek, o zamana kadar G.A.T. taki arkadaşlardan edindiğim bilgilere göre eski ve hali hazırdaki milletvekillerimiz ve eğitimciler konuşmacı olarak yer alacak, anaokulu ve ilkokul eğitimi ile ilgili sorunlar tartışılacak ve yeni fikirler ortaya atılacaktı. En azından ben böyle olacağı yönünde umutluydum. 3 Ocak Cuma akşamı söyleşiye geç kaldığımı sanarak hızlı adımlarla Gençler Birliği ne doğru ilerlerken toplantı keşke bir otel salonunda veya daha büyük bir salonda gerçekleşseydi diye düşünüyordum. Lokale girdiğimde gençlerin özene bezene hazırladıkları ortama rağmen düşüncelerim de, o heyecanım da, yavaş yavaş azalmaya başladı. Dopdolu bulacağımı sandığım lokalde taş çatlasın kişi ya vardı ya yoktu. İşin trajikomik yanı gençlerin değer verip davet ettikleri konuşmacıların bile, geç kaldığını sanan benden sonra, söyleşiye iştirak etmesiydi. Bir yarım saat kadar da davet edilen bazı ağalar teşrif edip de bizi onurlandırırlar diye bekledikten sonra nihayet söyleşiye başlanabildi. İlk söz alan Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği Başkanı Ahmet Kara, derneğin faaliyetlerini anlatırken, Yunanistan ın yanlışı olarak nitelendirdiği ve ne zaman yürürlüğe girdiğini bile bilmediği (!) %0,05 lik kontenjanı belki de düzeltmek için dernek olarak bir şeyler yapmaya çalıştıklarını belirtti. Problemin çözümü için neden temelinden değil de, çatısından başlandığını eleştirdi. Kendisine o söyleşiyi düzenleyen öğrencilerden Yunanistan da okuyanlarının %99 unun şu anda bahsedilen o kontenjan sayesinde öğrenim gördüklerini, yine Türkiye de öğrenim görenlerin de Türkiye de uygulanan kontenjandan istifade ettiklerini hatırlatmakta fayda var elbette. Acaba Türkiye de uygulanan kontenjan da Türkiye nin yanlışı mı? Başkan bu konuda bir şey demedi. A. Kara problemlere çözüm olarak ise tüm kurum, kuruluş ve aydınların bir araya gelip tartışmasını önerdi. Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği Başkanı İbrahim Toraman ise sözlerine bu topraklara nasıl geldiğimizi (!) anlatarak başladı. Konumuz eğitim mi demiştik? Neyse, tarih dersi niteliğinde devam eden konuşmasında sayın Toraman, azınlık eğitiminin tarihçesini uzun uzun anlatarak en azından daha önce hiçbir konuşmasını dinlememiş olma ihtimali yüksek olan salondaki bazı gençlere azınlık eğitimi tarihi dersi verdi. Daha önce Toraman ı dinlemiş olanlar ise benzer şeyleri bir kez daha din- 10 Azınlıkça

13 lemekle yetindiler. Azınlık eğitimi tarihçesini, uluslararası ve ikili anlaşmaları v.s. gençlere anlatmakta ve bunları gençlerin bilmesinde tabi ki de fayda var, ama bu başka bir etkinlikte gerçekleştirilebilirdi. Böylece katılımcılar da yorulmaz, mevcut sıkıntılara çözüm teşkil edecek fikirlere ağırlık verilirdi. Zaten eğitimdeki sıkıntılarla ilgili bir etkinlik gerçekleştiren bu gençlerin söyleşi öncesinde eğitimdeki sıkıntılar hakkında kendilerinin araştırma yapması gerekmez mi? Nitekim söz sırası siyasetçilere geldi ve ilk olarak Rodop milletvekili Ahmet Hacıosman a söz hakkı verildi. A. Hacıosman konuşmasına özeleştiride bulunarak başladı. Eğitimin hiç anılmadığını, başka konuların gündeme taşındığını ama maalesef eğitim konusuna gerekildiği kadar değinilmediğini belirtti öz eleştirisini yaparken ve biz de Ne iyi etmişiniz efendim, aferin size dercesine alkışladık kendisini konuşmasından sonra. Onun dışında, eğitimin açık alanda, köyün ortasında tartışılması gerektiğini ifade etti. Eğitim tartışılmalı, konuşulmalı deyip ortaya çözüm sunulmadığı ve fikirler tartışılmadığı müddetçe, ister Gençler Birliği lokalinde tartışılmış ister Sirkeli meydanında ne fark eder ki? Zenginis in kitapları konusunda verilen mücadeleyi örnek vererek Hacıosman mücadelenin şart olduğunu, mücadelesiz ve fedakârlıkta bulunmadan bir yere varılamayacağını dile getirdi. A. Hacıosman tarihinde Chris&Eve otelinde anaokulları ile ilgi gerçekleştirdiği toplantıda da yollara dökülelim demişti, ama ne yola döküleni gördük biz, ne de bu konuyla ilgili başka bir toplantı gerçekleştiğini. A. Hacıosman dan sonra söz sırası Batı Trakya Azınlığı Kültür ve Eğitim Şirketi (B.A.K.E.Ş.) Başkanı Galip Galip teydi. Gençler bizlerden de bir şeyler duymak istiyorlardır diye koştuk buralara diyen G. Galip, duyarsızlıktan yakındı, halkın ve velilerin daha bilinçli bir hale getirilmesi gerektiğini söyledi. Azınlık eğitiminin özelliklerini bilmemiz gerektiğini hatırlattı ve Bir toplum anadilini, tarihini, örf ve adetlerini, geleneklerini, dinini, kültürünü bilmezse yok olmaya mahkûmdur diye slogan attı. Konuşmasının geri kalan kısmı ise B.A.K.E.Ş. in faaliyet ve sıkıntılarını anlatmakla Genç Akademisyenler Topluluğu nun (GAT) 3 Ocak 2009 tarihinde Eğitim Söyleşisi gerçekleştireceğini öğrendiğimde epey heyecanlandım doğrusu. Azınlığın kanayan yarası diye atfedilen eğitim üzerine gençler söyleşi düzenleyecek, o zamana kadar Gatçı arkadaşlardan edindiğim bilgilere göre eski ve hali hazırdaki milletvekillerimiz ve eğitimciler konuşmacı olarak yer alacak, anaokulu ve ilkokul eğitimi ile ilgili sorunlar tartışılacak ve yeni fikirler ortaya atılacaktı. En azından ben böyle olacağı yönünde umutluydum. geçti. Zaten bir gün önce ( ) yayımlanan Gündem gazetesinde de aynı şeylerden bahsettiği bir röportajı vardı G. Galip in. Gecenin son konuşmacısı Rodop ili eski milletvekili Mustafa Mustafa ydı. Yeterince içiniz karardı mı? Azınlık demek ağlanmak demek, bunu güzelce öğrenmeniz lazım M. Mustafa da bu sözlerle başlayınca konuşmasına, aman bir ağlayan daha mı diye düşündüm. Neyse ki sözlerinin devamı hiç de ağlamakla geçmedi. Eğitim konuşulurken bizi asimile edecekler noktasından başlanmaması gerektiğini belirtti, kendi kimlikleriyle barışık kişilerin kolay kolay asimile edilemeyeceğine vurgu yaptı. İlkokullardaki Yunanca eğitimiyle ilgili de şöyle bir öneride bulundu: İlkokulun 1,2 ve 3 üncü sınıflarında Yunanca nın dil öğretmeye yönelik basit çağdaş bir Yunanca öğretme sistemiyle belirli Azınlıkça 11

14 bir noktaya kadar getirilmesi ve ondan sonra diğer alanlara yayılması gerekiyor. Çift dilli anakokulu/ okullar konusunda da Almanya da yaşayan Türk ve Yunanlıların deneyimlerinden yararlanmamızı önererek, bu konuda uluslararası deneyimleri olan insanları bulup faydalanarak çağdaş bir eğitim sistemini talep etmemiz gerektiğini belirtti. M. Mustafa %0.05 lik kontenjanı olumlu bir girişim olarak değerlendirirken, bunun hükümetin mecbur kaldığından dolayı sağladığı pozitif ayrıcalık (positive discrimination)1 olduğunu söyledi. Lozan, artı 1954, artı Eğer bizim işimiz bu 3 anlaşmada bittiyse politikacıya ihtiyacımız var, bilim adamına ihtiyacımız yok diye sözlerine son verirken, bu söyleşide de üç siyasetçinin ve sadece bir eğitimcinin olması acaba şans eseri mi diye düşünmeden edemedim! Sözlerinin devamında zaman zaman o da geçmişe gitse de, geleceğe de en çok değinen yine o oldu. Ne umduk ne bulduk? Galip Galip in dediği gibi gençler bir şeyler duymaya gelmişti. Söyleşinin amacı neydi? Eğer söyleşinin amacı mevcut problemleri bir kez daha dile getirmek ise, o zaman çok başarılı bir söyleşi oldu. Ama zaten bunlar gerek gazetelerde gerek başka toplantılarda defalarca dile getirilmiyor mu? Yukarıda da belirttiğim gibi, madem eğitimle ilgili bir söyleşi gerçekleştirilecekti, gençlerin kendilerinin merak edip araştırma yapıp hazırlıklı gelmeleri gerekirdi zaten. Ama katılımdan pay biçecek olursak, galiba genç öğrenciler G.A.T. ın sadece gezileri ile ilgileniyorlar. 500 ü aşkın üyesi olan G.A.T. tan etkinliğe, etkinliği organize edenler dışında sadece 8-10 G.A.T. üyesi (!) katılıyorsa, geri kalanlara havanın soğuk olması da mazeret olur, toplantıyı G.A.T. ın düzenlemesi de. Kaldığım yerden devam ediyorum. Eğer söyleşinin amacı mevcut eğitim problemlerine çözüm sunmak ise konuşmacıların ne söylediklerini diğer gazeteler de yazdı, ben de yansımayanları aktarıp yorumlamaya çalıştım. Anlatılanlar ortada. Mustafa Mustafa nın sunduğu bir iki değişik öneri dışında ki ona da o yüzden kendime göre bir ayrıcalık uyguladım ve iki paragraf ayırdım 90 lı yılların moda şarkılarından birinin dediği gibi gerisi bayat, hep aynı nakarat tı. Eğitim ile ilgili bir söyleşi düzenlendi ve göze en çok çarpan iki eksik vardı. O da öğrenci ve öğretmenlerin eksiği. G.A.T. çı arkadaşlar gerek kamerasıyla, gerekse de projektörüyle organizasyon açısından tam not aldılar. Keşke lafını hiç sevmem ama keşke konuşmacılar arasında G.A.T. ın eğitim hakkında görüşlerini dile getirecek bir öğrenciyi de görebilseydik ve bu konuda da tam not alsalardı. Ama bu söyleşide en son eleştirilecek birileri varsa, söyleşiyi düzenleyen ve orada bulunan öğrencilerdi. O yüzden onlara fazla yüklenmek, haksızlık olur. Peki ya öğretmeler neredeydi? Galiba onlara göre eğitimde havalar hoş, fakat söyleşi gecesi hava soğuk olduğundan, gel(e)mediler. Efendim, Azınlık Eğitimi Çalışma Grubu nun bizlere sunduğu bilimsel araştırma sonucunda, ilkokul müfredatının... Yok, size katılmıyorum bence bu programda... Azınlık önde gelenlerinin eğitim konusunda yukarıdaki diyaloga benzer diyaloglarla geçen bir söyleşisini hayal eden bir genç olarak, çok mu hayalperestim acaba? Etkinliğin sonlarına doğru söz alan, halk şairimiz Doktor Hasan Ahmet, gecenin belki de en anlamlı eleştirisini dile getirerek tüm olan biteni şu sözlerle özetledi: Eğitim bir türlü tartışılmaz. Esasında bir şey de tartışılmıyor. Böylesine duyarsızlık, böylesine vurdum duymazlık var bu toplumda. 1. Pozitif ayrımcılık daha doğru ve olumlu dilbilgisi ifadesiyle; pozitif ayrıcalıklar yalnızca dezavantajlı gruplara mensup bireylere verilen ekstra haklardır. 12 Azınlıkça

15 Analiz Samim Akgönül Avrupalılık ve Azınlık İlginç bir durumu dikkatinize sunmak istiyorum. Türk kamuoyunda Avrupa ile ilgili herşeye karşı son derece keskin bir tepki olduğu bir gerçek. Gerek ulusal basında gerekse azınlık basınında Avrupa konusu açıldığında son derece sert yorumlar yapılmakta, Avrupalıların bizden farklı oldukları, bizim kötülüğümüzü istedikleri, bizi dışladıkları, Sevr planlarını gündeme getirdikleri, zaten Türkleri hiç sevmedikleri tekrar tekrar dile getirilmekte. Ancak Türklük kimliğinin tanıtımı yapıldığında, hiçbir Türk ün Avrupalı olduğuna dair bir şüphe kalmıyor, AB ye giriş sürecinde kullanılan söylemlerde Türkler in Avrupalı oldukları ve bu üyeliği hak ettikleri ısrarla yineleniyor. Elbette burada bir çelişki görmek mümkün, içe doğru kullanılan söylemlerde ötekilik ağır basarken, dışa yönelik söylemlerde aynılıktan dem vurulmakta. Ancak son tahlilde Avrupalılığın bir elli yıl önceki pozitif imajının zayıfladığını söyleyebiliriz. Konunun incelenmesi Batı Trakya Türk Azınlığı söz konusu olunca daha da ilginçleşiyor. Azınlıktaki gruplar kendi var oluşlarının devamını sağlamak için çoğunluk kimliğine karşı keskin bir söylem geliştirirler, bu doğrudur. Aynı gruplar, azınlık var oluşunun doğasından dolayı, çoğunlukla farklarının altını çizer, benzer yanları sümen altı ederler, bu da normaldir. Ancak Azınlık söyleminde aynı Türkiye de varolan Avupa karşıtlığı karakterini anlamak da, o kadar kolay değildir. Sonuçta Batı Trakya Türk Azınlığı na mensup bireyler hem coğrafî, hem hukukî hem de kimliksel olarak en az diğer Avrupalılar kadar Avrupalıdırlar. Dolayısıyla Avrupa değerlerinin inşâsına katkıda bulundukları için gururlanabilirler ve Avrupa da kötü giden şeylerin sorumluluğunu diğer Avrupalılar la paylaşmaktadırlar. Belçika daki Alman azınlıkla İspanya daki Basklar nasıl aynı derecede Avrupalıysa, Yunanistan daki Türk azınlıkla Fransa daki Korsikalı azınlık aynı derece Avrupalıdır. Ortak olarak gurur duyacak sey çoktur. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Şözleşmesi, Avrupa nın ortak gururudur. O kadar eskiye gitmeye gerek yok, Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi Avrupa nın ortak gururudur. Yunanistan 1997 de imzalayıp hâlâ onaylamamış olsa da, Türkiye ne imzalamış ne de onaylamış olsa da, ortak gururdur. Azınlığın bu sözleşmeye hem kurumsal olarak hem de bireysel olarak sarılması gerekir. Azınlık ve Bölgesel Diller Şartı, Avrupa nın ortak gururudur. Evet doğrudur bu Şartı ne Türkiye ne de Yunanistan imzalamamıştır. Ancak Avrupalılık, birey olmakla eşdeğerdir, yani devlet politiklalarından bağımsız olarak bir düşünceye sahip olmak, değerleri savunmak, hür olmakla. Ama hepimiz, azınlık ya da çoğunluk, Avrupa nın utançlarına da ortağız. Avrupa nın birçok ülkesinde Romlara uygulanan insanlık ve Avrupalılık dışı politikalar ortak utancımızdır. Fransa da yasadışı göçmenlerin her sene otuz binerlik gruplar halinde sınırdışı edilmeleri ortak utancımızdır; eski ve yeni azınlıklara yapılan ayrımcılıklar, aşağılamalar ortak utancımızdır. Ortadoğu da yaşanan insanlık dramı karşısında eli kolu bağlı kalmak ortak utancımızdır. Ama bu dramı bahane edip Avrupalı Yahudi bireylere karşı geliştirilen ırkçı söylem ve fiziksel saldırılar da ortak utancımızdır. Avrupalılık iki durumda da sorumluluğu kabul edip, daha iyiye, daha aydınlığa gitmek olarak görülmelidir. Azınlıkça 13

16 Yolcu Elçin Macar 1930 Ankara Anlaşması ile Türkiye ve Yunanistan, 20 li yıllara damgasını vuran nüfus mübadelesinden arta kalan sorunları tasfiye ettiler. Anlaşmaya göre Batı Trakya da yerleştirilen muhacir Rumlar yerlerinden çıkartılmayacak, azınlık işgale uğramış ya da elinden çıkmış mallarını geri alamayacak ancak bir tazmin söz konusu olacaktı. Ancak bu anlaşma azınlığı memnun etmedi. Azınlık, Lozan daki haklarının zedelendiğini düşünüyordu. Ayrıca Bulgaristan ın yayılmacı eğilimlerinden çekinen, Yunanistan ve Türkiye nin de içinde bulunduğu Balkan ülkelerinin 1934 Balkan Antantı nı imzalama süreci, yani Bulgar tehdidi de azınlığı rahatsız etti. Çünkü Bulgaristan ın tarihsel yayılma alanı ve Ege ye çıkış yolu bu bölgeydi. Bu hoşnutsuz atmosfer ve kaçmaların başlaması üzerine, Atina Elçiliği ve Gümülcine Konsolosluğu Ankara yı yeni bir göç dalgasına karşı uyardı. Türkiye nin temel politikası azınlığın yerinde kalmasını sağlamak ve Türkiye ye göçü engellemekti. Atina daki Elçi nin emriyle, 3. Katip (raporda yazgan ) Recep Bey 12 Aralık 1934 te Atina dan yola çıkarak Batı Trakya ya geldi. Gümülcine Konsolosu Selim Rauf Bey ile köyleri ziyaret ederek, azınlığı göç etmemeye ikna etmeye çalıştılar. İsim isim eksikleri tespit ettiler. Son üç ay için buldukları sayı yani Türkiye ye kaçanlar 700 ü bulmuştu, bozuk yollar nedeniyle ulaşılamayan yerler de hesaplandığında bu rakamın i bulabileceğini düşünüyorlardı. Recep Bey, yirmi gün süren bu 1934 tarihli göç raporu geziyi 17 sayfalık bir rapor haline getirerek Elçi ye sundu. En çok göçün Şapçı dan olduğu anlaşılıyordu. Önce oraya gidildi. Bunu, Dedeağaç yöresi takip etti. Yenikaraağaç (Nea Orestia), Dimetoka, Sofulu vb. ziyaret edildi. Amaç göçün nedenlerini anlamak değil, göçü önlemek ve nasihat etmekti. Bu nedenle bu gezide görevliler Türklere göç nedenlerini sormadılar. Ancak yanlarındaki Yunan refakatçiler sorduklarından, not aldılar. Buna dayanarak göçün nedenleri şöyle sıraladılar: Arazi darlığı ön sıralarda gelmektedir. Bu en çok İskeçe de Soğanyakası ve Yaka taraflarında dile getiriliyor. Buralarda aile başına ortalama birbuçuk dönüm tarla düşüyor, bu da geçime yetmiyor, köylüyü tütün ameleliğine mecbur bırakıyor. Arazi darlığının başlıca sebebi olarak, bu bölgeye çok fazla muhacir yerleştirilmiş olması ve Türklerin icarla işledikleri büyük çiftliklerin hükümetçe satın alınarak muhacirlere dağıtılmış olması gösteriliyor. İskeçe nin ova kısmındaki köylünün durumunun nispeten yerinde olduğu anlaşılıyor. Evros ve Rodop un Şapçı bölgesinde, memurlar sahipsiz arazileri tespit etmekte, bunları Türkler dahil topraksız köylülere dağıtmaktadır. Dolayısıyla bu bölgeler görece iyi durumdadır. Bir diğer sorun, Rum muhacirler ile yerli Türklerin geçinememesidir. Rapor bunun nedeni olarak, mal ve mülklerini bırakarak Yunanistan a gelen Rumların buradaki Türklere dostane hisler besle- 14 Azınlıkça

17 memelerini, Türklerin ise çok yüksek izzetinefsi ve fazla hassasiyeti ile açıklıyor. Ekinleri ateşe verme, bıçaklama, arazi işgali, tehdit vb. görülen durumlar. İçinde muhacir olmayan köylerin bu sıkıntıları yaşamadığı ancak onların da korucularını Rumlardan seçmek mecburiyetini hissettikleri belirtiliyor. Ayrıca köylü şikayetlerini iletebileceği bir makam bulamıyor. (Bu ulus-devletlerin tipik davranışıdır. Azınlık bir milli mesele olduğu için tek bir muhatabı yoktur, kurumlarüstü bir konudur. Ayrıca bir memur azınlık mensubunun bir derdini çözerse, milli politika ya aykırı davranmış olma ihtimal dahilindedir, başına iş açılabilir.) Başka bir konu okulsuzluk ve öğretmensizliktir. Bu bazıları için sarıklı hoca bulamamayı ifade ederken bazıları için de çocukları için ders okutacak öğretmen yokluğu anlamına gelmektedir. Yunan hükümeti konuyla hiç ilgili değildir. Öğretmenlerin maaşını köylüler verdiği için, haneden oluşan köylerin öğretmen tutma olanakları da pek yoktur. Buna zaman zaman eski-yeni alfabe çatışması da eklenmektedir. Ancak okulların çoğunda yeni harflerle eğitim verilmektedir. Hükümetçe atanan ve azınlığın haklarını istediği şekilde kullanan müftüler ise ayrı bir sorun oluşturmaktadır. Dimetoka Müftüsü Veliyüddin Hoca gibi Türkiye den kovulmuş olanları da vardır. Rapora göre, yaptıkları en büyük kötülük, azınlık arasında nefreti körüklemektir. Ayrıca Türkiye den firar etmiş olanların Yunan Hükümeti nce himayesi teessür uyandırıyor. Örneğin Konyalı Nuri nin Dimetoka Türk okuluna öğretmen yapılmadığı takdirde cemaat heyetini azledeceğini söyleyen Genel Vali nin yazısı cemaati rencide etmiştir. Göçün psikolojik boyutuna gelince; teşvik ve himaye kavramları öne çıkıyor. Azınlığı Türkiye den gelerek göçe teşvik edenler ile yerli halktan teşvikçiler olarak iki gruptan söz ediliyor. Türkiye ye gidenlere ev, tarla ve hayvan verildiğini anlatan Türkiye den gelen teşvikçilerin en büyük amacı, ucuz amele bulmak ya da sınırdan kaçıracakları şahıslardan para kazanmak. Yerlilerin amacı ise arazi spekülasyonu yapmak, gidenlerin malını mülkünü yok pahasına kapatmak. Şimdiye kadar gidenlerin Türkiye de himaye görmüş olmaları da buradaki Türkleri cesaretlendirmekte. Her sene harman sonunda kaçanların miktarı 300 ü buluyormuş. Gümülcineli olan Nüfus Genel Müdürü Ali Galip Bey in hemşehrilerinin iskanı ile yakından alakadar olduğu söylentisi çok konuşulur olmuş. Tam tersine Ali Galip Bey, hemşehrilerinin yerlerinde kalmaları nasihatında bulunuyormuş ama bu böyle yayılmış bir kere Türkiye deki akrabaları tarafından yapılan davetler de önemli bir etken haline gelmiş. Sofulu civarındaki birkaç köyde yaşında iki gençten başka erkek kalmadığı, köylerin yalnız kadınlardan oluştuğu bilinmekte hanelik köylerden gerçekleşen göçler, orada geri kalanların yaşamını zorlaştırmakta, onları da göçe mecbur bırakmakta. Diğerleri kadar baskın olmasa da, askerlik yapmama arzusu ya da banka borcu da bir göç nedeni oluşturuyor. Türkiye ye göç iki yolla oluyor. Pasaportlu ve pasaportsuz. Pasaportlular da iki grup. İlki, ki bu küçük bir grubu oluşturuyor; pasaportu olup da, bir süre ile sınırlı olarak konsolosluktan vize alıp gidenler; geri dönmüyorlar. İkinci grup, pasaportu olduğu halde vize alamayanlar. Bunlar genellikle Dedeağaç tan kayıklarla ayrılıp Enez sahillerine çıkıyorlar. Pasaportsuzlara gelince, bunlar Meriç in muhtelif noktalarından özellikle Gavur adası tarafından sınırı aşıyorlar. Rapora göre alınacak tedbir, sınırı geçenlerin ne olursa olsun iadesidir. Geride kalanlara, işin ciddiyetini gösterecek yegane çare de budur. Ancak bu noktada, malını mülkünü satıp gelmiş olanların, iade durumunda perişan olacakları, Yunan Hükümeti nden bir yardım görmeyecekleri de açıktır. Bu nedenle, geri çevrilecek olanların nüfusu az olan ailelerden ya da bekarlardan seçilmesi, birçok kişinin perişan olmasını önleyebilir. Raporun sonuç kısmına göre, azınlığın koşullarının ıslahı gerekli olmakla beraber, İskeçe nin Soğanyaka sı hariç olmak üzere, durum bir göçü gerektiren mahiyette değildir. * Azınlıkça 15

18 Algı(lamak) Herkül Millas 16 Azınlıkça Yahudileri ne kadar sevmezsiniz? Bahane nin sözlük anlamı, bir şeyin gerçek nedeni gizlenerek ileri sürülen sözde neden dir. Gazze deki saldırı, bu günlerde Yahudilere karşı duyulan öfkenin bahanesi mi, sonucu mu? Aslında bu sorunun yanıtını bilemeyeceğiz ve iki şıktan birini iddia edenler de savundukları tezi kesin bir biçimde kanıtlayamayacaktır. Bahane çok çetrefil bir durumdur. Kötü davranan birine saldırdığınızda örneğin, bunu terbiyesizliğine mi karşı yaptınız, yoksa çocukluğunuzdan beri ona karşı beslediğiniz bir husumetten mi? Belki kıskançlıktan, belki ön yargınızdan? Nasıl bilebilirsiniz, nasıl kanıtlarsınız görüşünüzü? Türkiye de bir kültür dernekleri federasyonu başkanı Bu kapıdan Yahudiler ve Ermeniler giremez, köpeklere giriş serbest tabelası ile gösteri yapmış (Gazeteler 11/1). Başkan ırkçılık bunun neresinde? diye hayretler içindeymiş. O, haksızlıkları protesto ediyormuş. Başkan bey Türkiye ye kızan birinin Türkler ve köpekler girebilir dese alınır mı acaba? İşte önyargı böyle bir şeydir: sahibi bunu ne görür, ne sezer, hatta varlığından şüphe bile etmez. Yunanistan da ise son günlerde Yahudi azınlığının bazı sinagoglarının duvarlarına sloganlar yazıldı ve taraf olmaları istendi, gazetelerde Yahudiler Nazilere eşit resmedildi, Yahudi tarihiyle ilgili bir seminer ve ilgili üniversite dersleri baskı sonucu iptal edildi. En kötüsü bu ırkçılığa karşı kamu oyu ve aydınlar genelde sessiz kaldı. Karşı çıkanlar birkaç kişiydi ancak, ve yurt dışından yabancılar. International Helsinki Federation for Human Rights gibi bu yabancılar da olmasa uçurumlara yuvarlandığımızı fark edemeyeceğiz! Ama Fransa da da Gazze olayları başlayalı elli beş ırkçı saldırı olmuş (Kathimerini 14/1). Yahudi karşıtı söylem hız kazanmış, sinagoglara saldırılmış. Sarkozi soğukkanlılık önermiş, suçluların cezalandırılacağını söylemiş. Dünyanın bir çok ülkesinde görülen bu Yahudi karşıtı eylemler ırkçılık mı sayılmalı, yoksa Filistinlilerden yana eylemler mi? Yanıt, doğal olarak ırkçılık sözcüğüne vereceğiniz tanıma bağlı. Irkçılığı insanları fırınlarda yakmak olarak tanımlarsanız, bu Yahudi karşıtlığı siyasi protesto sayılır. Yok, bir olay ve durumla ilgisiz kimseleri soyları, dinleri, dilleri yüzünden bir bütün olarak görmeyi ırkçılık sayıyorsanız bu sıraladığım olaylar da siyasetin çok dışında olaylardır. Karar okurundur. Doğal olarak kişisel sorumluluk da. Bir test: önyargı var mı? Tarih içinde Yahudilere yapılanları ve haklarında söylenenleri bir hatırlatayım isterseniz. Sonra da bu geçmişin mirasçısı olan bizler önyargılı olur muyuz, olmaz mıyız, siz kendiniz karar verin. İ.S. 135 yılından sonra Romalılar Yahudileri diyasporada yaşamaya mahkum etti. Afganistan dan İspanyaya her yana sürüldüler yüzyıllarca. Her yanda dışlandılar. Özellikle Orta Çağda Avrupa da sürekli kovuldular. Fransa dan (1306), İngiltere den (1209), İspanya dan (1492), Portekiz den (1496). Reform dönemi hiç yaramadı, Almanya da da dışlandılar. Sonra her sıkıntı (bulaşıcı hastalık, kuraklık gibi) onlara

19 mal edildi, pogromlar yapıldı. Hitler işi bitirmeye girişti. Shakespear in Venedik Tüccarı nındaki tefeci Shylock gibi tiplerin Yahudi stereotiplerine dönüşmesi böyle bir geçmişin sonucudur. Yunan edebiyatını incelerseniz Yahudiler arada Türklerden de kötü kimseler olarak resmedildiğini görürsünüz. Türk okurunun tepkisi öngörülebilir: ama Müslüman dünya ve hele Türkler hiç öyle davranmadı, diyeceklerdir. İki temel farkı kabul etmek gerek. Herhalde bir nicelik farkı var, bir de zaman içinde gecikme. Ama önyargılar yerli yerinde. Özel araştırmadım ama ne zaman bir metne el attımsa aynı sakatlığı gördüm. On dördüncü yüzyılda Anadolu yu gezmiş olan İbni Batuta yı okuyordum, alimin Müslümanlarla oturma cüretini göstermiş olan bir Yahudi doktora nasıl öfkelendiğini ve nasıl mel una haddini bildirdiğini gördüm. Türkiye Diyanet Vakfı yayınlarından Dr. M. F. Kesler in Kur an-ı Kerim de Yahudiler ve Hıristiyanlar (1995) adlı çalışmasını okuyordum, benzer havayı gördüm: Yahudiler insan olma özelliklerini kaybetmişler ve hayvanlardan bile aşağı seviyeye düşmüşlerdir (s. 200) gibi cümleler çoktur kitapta. Türkiye deki ırkçı edebiyattan, basından, Sabetaycı söylemden de söz edilebilir tabi. Irkçı pratiğe gelince, 1930 lu yıllardaki (tarihçilerin bile bilmediği ) Yahudi karşıtı uygulamaları, Varlık Vergisini, 6/7 Eylül olaylarını hatırlatabilirim. Hitler in Kavgam kitabının Türkiye de on yıllarca en çok satan kitaplardan olduğunu bilir misiniz? Hileci ve düzenbaz anlamına gelen Çıfit lafı Türkçe de var maalesef. Halk diline nasıl yerleşmiş dersiniz? Geçenlerde gördüğümüz Yahudiler/köpekler söylemi de ancak böyle açıklanabilir, sinagoglara, mezarlıklara saldırılar da öyle. Dünyamız maalesef böyle bir dünya. Irkçılığı içinde barındıran bunu göremez, dedik. Ama önyargının varlığından şüphelenmesinde yarar vardır. Kuşku, insanın kendisini anlaması için yararlıdır, demek istiyorum. Şimdi bu yazıdan eğer İsrail politikasını desteklediğimi anladınızsa, bu testte başarısızdınız demektir. Siyaset yapmak için ırkçılık gerekmiyor ki? İsrail in politikasını eleştirmenin bir yordamı olarak her bir Yahudi yi sorumlu saymayı hala ırkçılık saymıyorsanız, rahat uyuyorsunuz demektir. Ne mutlu size. * Azınlıkça 17

20 Paradoks Dimostenis Yağcıoğlu Kutsallaştırılmış veya İdealize Edilmiş Geçmişin Daha İyi Bir Geleceğe Engel Olması Bu yazımda felsefi, ama çok önemli pratik sonuçları olan, bir konuyu tartışmaya açmak istiyorum. Eğer mümkün olan en başarılı dönemin, ulaşılabilecek en mükemmel düzenin, geçmişte yaşandığına inanıyorsak, ilerleyip gelişebilir miyiz? Nâzım Hikmet, en sevdiğim şiirlerinden birinde şöyle der: En güzel deniz: henüz gidilmemiş olandır. En güzel çocuk: henüz büyümedi. En güzel günlerimiz: henüz yaşamadıklarımız. Ve sana söylemek istediğim en güzel söz: henüz söylememiş olduğum sözdür... 1 Hapiste ve kötü şartlar altında yazılmış bu mısralar sadece şairin iyimserliğini ifade etmez, onun kendi potansiyeline ne kadar inandığını da gösterir. Eğer Nâzım en güzel günlerinin geçmişte kaldığına, artık bundan sonra öyle günler yaşayamayacağına, veya bundan sonra söyleyeceği hiçbir sözün geçmişte söylediklerinden daha güzel olamayacağına inansaydı, böyle bir inançla hareket etseydi, hayatının geri kalan bölümünde aynı büyüklükte ve önemde bir şair olabilir miydi? Bence olamazdı. Oysa toplumların çoğunda ve hayatın birçok alanında altın çağımızı, en parlak, en mükemmel dönemimizi geçmişte yaşadık inancı hem çok yaygın, hem de toplumu birarada tutan temel inanç ve fikirler sisteminin (mesela çeşitli milliyetçiliklerin) temel unsurlarından birini teşkil ediyor. Milletler ve dinî cemaatler, geçmişlerinden başarılarla dolu belli bir dönemi altın çağ olarak belirliyor. O dönem idealize ediliyor, kutsallaştırılıyor. Milletin veya dinî cemaatlerin günümüzde yaşayan bireylerine o altın dönemdeki gibi davranmaları, o dönemin değerlerine göre yaşamaları gerektiği aşılanıyor. Buna pekçok örnek vermek mümkün: Meselâ Türkiye de, hem Atatürkçü hem de İslamî kesimde böyle yüceleştirilmiş birer altın çağ gözlemliyorum. Aynı durum Yunanistan da Yunan milliyetçiliği için de geçerli. Ben de aşağıda Yunan milliyetçiliğine ve genel olarak Yunanlılık bilincine işlenmiş bu kutsallaştırılmış geçmiş düşüncesini ve bunun ilerlemenin önüne çıkardığı engelleri incelemeye çalışacağım. Yunan milliyetçiliği için altın çağ, hiç kuşkusuz Antik Yunan dönemidir. Başta Atina olmak üzere, eski Yunan şehir-devletlerinde ve daha sonra Makedonya ve Helenistik dönemin krallıklarında, edebiyatta, tiyatroda, mimaride, genel olarak sanatın her çeşidinde, mühendislikte, askerlikte, denizcilikte, ticarette, bilimlerde, sporda, devlet yönetiminde ve felsefede çok önemli ve çok değerli başarılar elde edilmiş, muhteşem eserler yaratılmıştır. Yunanlıların uygarlığı o dönemdeki diğer büyük uygarlıklardan (Çin, Pers, Hint, Mısır, vs.) birçok alanda daha ileri bir düzeye ulaşmıştı. 18 Azınlıkça

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

AHMET YILDIZ: İYİ NİYET VE AKLISELİM İLE BUNLARIN ÜZERİNE GİDERSEK, ÇÖZÜMLENMEYECEK SO Pazartesi, 29 Mayıs :30

AHMET YILDIZ: İYİ NİYET VE AKLISELİM İLE BUNLARIN ÜZERİNE GİDERSEK, ÇÖZÜMLENMEYECEK SO Pazartesi, 29 Mayıs :30 T.C.Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Ahmet Yıldız, Türkiye ve Yunanistan arasındaki farklılıkların çözümlenemeyecek meseleler olmadığını belirterek, "İyi niyet ve aklıselim ile bunların üzerine gidersek,

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

21.05.2014 Çarşamba İzmir Gündemi

21.05.2014 Çarşamba İzmir Gündemi 21.05.2014 Çarşamba İzmir Gündemi Doğu Akdeniz de Son Gelişmeler ve Kıbrıs, İKÇÜ de Ele Alındı İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çelebi Avrupa Birliği Merkezi nin

Detaylı

ÇEVRENİN GENÇ SÖZCÜLERİ

ÇEVRENİN GENÇ SÖZCÜLERİ ÇEVRENİN GENÇ SÖZCÜLERİ KENTSEL DÖNÜŞÜM Öğrencinin adı- soyadı: ERDEM EGE MARAŞLI Proje Danışmanı: MÜGE SİREK Bahçeşehir - İSTANBUL Kentsel Dönüşüm Son günlerde haberlerde gazetelerde çok fazla rastladığımız

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

HAKAN ÇAVUŞOĞLU: YUNANİSTAN İÇİN ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HER ZAMAN HAZIRIZ" Cumartesi, 04 Kasım :31

HAKAN ÇAVUŞOĞLU: YUNANİSTAN İÇİN ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HER ZAMAN HAZIRIZ Cumartesi, 04 Kasım :31 Video izle: http://www.dailymotion.com/video/x67kzj3 Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Türkiye Cumhuriyeti olarak üzerimize düşen bir şey varsa bu noktada burası için, Yunanistan için elimizi taşın

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Avrupa Birliği ne değil, hemen

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Avrupa Birliği ne değil, hemen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Avrupa Birliği ne değil, hemen hemen tüm Avrupa Devletlerinin üyesi olduğu Avrupa Konseyi ne bağlı olarak 1959 yılında kurulmuş uluslararası bir mahkemedir. Avrupa

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47 Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneğinin girişimleriyle Yunanistan'dan gelen Batı Trakyalı öğrencilerle

Detaylı

frekans araştırma www.frekans.com.tr

frekans araştırma www.frekans.com.tr frekans araştırma www.frekans.com.tr FARKLI KİMLİKLERE VE YAHUDİLİĞE BAKIŞ ARAŞTIRMASI 2009 Çalışmanın Amacı Çalışma Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Türk Yahudi Cemaati ve Yahudi Kültürünü Tanıtma

Detaylı

3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI

3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI Yrd. Doç. Dr. Turgay CİN* 3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI Ortodoks Hıristiyanlık hukukunda vakıf var mı, yok mu, bir sorgulayın. Birinci sorum bu Hıristiyan

Detaylı

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi tarafından tam algılanmadığı, diğer bir deyişle aynı duyarlılıkla değerlendirilmediği zaman mücadele etmek güçleşecek ve mücadeleye toplum desteği sağlanamayacaktır.

Detaylı

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok Antalya daki 4 üniversitenin sektör için gerekli eğitimleri verdiği, Akdeniz Üniversitesi

Detaylı

Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin

Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin Çalışan Gazeteciler Günü nde Bodrum da görev yapan gazeteciler Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon un Trafo Bodrum da düzenlediği

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Gezi Parkından dünyaya yansıyan ses daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi sesidir. Tarih : 15.06.2013 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye de görev yapan yabancı

Detaylı

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ 16 Prof. Dr. Atilla ERALP KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ Prof. Dr. Atilla ERALP ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Kopenhag Zirvesiyle ilgili bir düşüncemi sizinle paylaşarak başlamak

Detaylı

Türkiye de azınlık olmak Anket Çalışması

Türkiye de azınlık olmak Anket Çalışması Türkiye de azınlık olmak Anket Çalışması Kişilik Bilgileri: D.1 Hangi yaş aralığında bulunduğunuzu işaretleyiniz. K.1 20 nin altında 1 20-29 2 30-39 3 40-49 4 50-59 5 59 un üstü 6 D.2 Cinsiyetiniz? K.2

Detaylı

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi Murat Çokgezen Prof. Dr. Marmara Üniversitesi 183 SORULAR 1. Ne zaman, nasıl, hangi olayların, okumaların, faktörlerin veya kişilerin tesiriyle ve nasıl bir süreçle liberal oldunuz? 2. Liberalleşmeniz

Detaylı

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Leyla Tavflano lu Çok sıklıkla Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan a gittiğim için olsa gerek beni bu oturuma konuşmacı koydular. Oraların koşullarını

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu Şubat 03, 2017-5:56:00 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi'nin ve yapımı tamamlanan

Detaylı

Yaz l Bas n n Gelece i

Yaz l Bas n n Gelece i Emre Aköz Yeni Okur-Yazarlar ve Gazetelerin Geleceği ABD li serbest gazeteci Christopher Allbritton õn yaşadõklarõ bize yazõlõ medyanõn (ki bu tabirle esas olarak gazeteleri kastediyorum) geleceği hakkõnda

Detaylı

Samsun daki Pontusçu Faaliyetler

Samsun daki Pontusçu Faaliyetler Samsun daki Pontusçu Faaliyetler Yunan İstihbaratına çalışan ve kendisini Pontusçu olarak niteleyen Theodoros Pavlidis in Samsun bağlantıları akıllarda şüphe uyandırırken Samsun da Pontusçu faaliyetleri

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΕΘΝΙΚΗΣ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM

Detaylı

Dershane Algısı Araştırması Mayıs 2012

Dershane Algısı Araştırması Mayıs 2012 Dershane Algısı Araştırması Mayıs 2012 KÜNYE Proje Adı Araştırma Sahibi Araştırma Evreni Adayların Dershane Algısı Araştırması İKSara A.Ş. Toplumsal Gündem Araştırmaları Nisan 2012 Türkiye de üniversiteye

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015 Türkiye Cezasızlık Araştırması Mart 2015 İçerik Araştırma Planı Amaç Yöntem Görüşmecilerin Dağılımı Araştırma Sonuçları Basın ve ifade özgürlüğünü koruyan yasalar Türkiye medyasında sansür / oto-sansür

Detaylı

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Hayallere inanmam, insan çok çalışırsa başarır Pelin Tüzün, Bebek te üç ay önce hizmete giren Şef makbul Ev Yemekleri nin

Detaylı

Siyaset ile medya savaşa hazırlanıyor

Siyaset ile medya savaşa hazırlanıyor Siyaset ile medya savaşa hazırlanıyor Medya neden savaşları veya çatışmaları sever? 01 Eylül 2013 Yrd. Doç. Dr. Metin Ersoy Havadis Gazetesi-Poli Takvim yaprakları sonbaharın gelişini müjdelerken tarih

Detaylı

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DEKİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ VE STK LARIN DURUMUNU TARTIŞTI!

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DEKİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ VE STK LARIN DURUMUNU TARTIŞTI! İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DEKİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ VE STK LARIN DURUMUNU TARTIŞTI! Türkiye nin gündemine damgasına vuran önemli toplumsal ve politik konularının tartışıldığı

Detaylı

Yüz Nakli Doktorları Birbirine Düşürdü

Yüz Nakli Doktorları Birbirine Düşürdü On5yirmi5.com Yüz Nakli Doktorları Birbirine Düşürdü İki kol ve iki bacak nakli yaptığı Sevket Çavdır hayatını kaybedince suçlanan Doç. Dr. Nasır, o günü anlattı. Yayın Tarihi : 29 Mart 2012 Perşembe (oluşturma

Detaylı

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, bakım ve rehabilitasyon çalışmaları tamamlanarak dünya standartlarında bir tesis haline getirilen Bodrum Belediyesi

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz. Aşağıda Emek vererek Yazmış olduğumuz yazı ve bilgileri 5 dakika ayırıp okur inceler ve bizden ücretsiz bir örnek kayıt dosyası talep ederseniz. Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim

Detaylı

ALTIN KALPLİ ÖĞRETMENİM

ALTIN KALPLİ ÖĞRETMENİM ALTIN KALPLİ ÖĞRETMENİM Bu zamana kadarki okul hayatım boyunca birçok öğretmenim oldu. Şu an düşündüğüm zaman, aslında her birinden bir şeyler öğrendiğimi ve her birinin hayatımın şekillenmesinde azımsanmayacak

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti

Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti Nisan 14, 2017-7:12:00 AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, Ankara Sincan ilçesi Lale Meydanı'nda mitinge katılarak vatandaşlara hitap

Detaylı

ERASMUS BAHAR DÖNEMİ Accademia della Moda İtalya DİDEM ALTUNKILIÇ

ERASMUS BAHAR DÖNEMİ Accademia della Moda İtalya DİDEM ALTUNKILIÇ Ben Didem Altunkılıç. 22 yaşındayım. Yaşar Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümünde 4. Sınıf öğrencisiyim ve 3. yılımı Erasmus programı dolayısıyla gittiğim İtalya nın Napoli şehrinde Accademia

Detaylı

ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI

ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI 1. DÜŞÜNME DERSİ Sevgili Lale, sevgili Murat ve sevgili okuyucumuz, önce malzeme kutusundan çıkardığımız şu karikatüre bir göz atmanda yarar var: Örnek: 1 ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI Tan Oral, Cumhuriyet

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Kılıçdaroğlu: İş adamı konuşuyor tehdit, gazeteci konuşuyor tehdit, belediye başkanı konuşuyor tehdit, ne olacak tehditlerin sonu? Tarih : 04.06.2011 -BATMAN MİTİNGİ- Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu,

Detaylı

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber Beykoz Yerel Basını: "Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ" Tüm Ülkede kutlanan Öğretmenler Günü Beykoz'da da coşkuyla kutlanırken, bu özel günde öğretmenlerimiz için çeşitli etkinlikler ve ziyaretler

Detaylı

Kasım/Aralık fındığın başkenti. kirazın anavatanı

Kasım/Aralık fındığın başkenti. kirazın anavatanı Kasım/Aralık 2015 28 fındığın başkenti kirazın anavatanı BAŞARI ÖYKÜSÜ 54 www.doka.org.tr Dünyanın en büyük uzay araştırma merkezi olan NASA'da astrofizikçi olarak çalışan Ordulu Umut Yıldız, geleceğin

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

Orhan benim için şarkı yazardı

Orhan benim için şarkı yazardı 70'li yılların ünlü ses sanatçısı ve sinema oyuncusu Yıldız Tezcan, 21 yaşındayken Orhan Gencebay ile büyük aşk yaşadığını, ancak o dönem çöpçatanlıklarını yapan Sevim Emre'nin sonradan Gencebay'ı elinden

Detaylı

Batmış Yunanistan, İstanbul Rumları na Maaş Vermeyi Aksatmıyor

Batmış Yunanistan, İstanbul Rumları na Maaş Vermeyi Aksatmıyor Teostrateji Batmış Yunanistan, İstanbul Rumları na Maaş Vermeyi Aksatmıyor 26.10.2011 - Diplomatik araçlarla çek olarak İstanbul a getirilen maaşlar, bir Yunan şirketinin satın aldığı Finasbank ta nakde

Detaylı

FİRMALARIN PLAKA TAHDİTİ GÖRÜŞLERİ

FİRMALARIN PLAKA TAHDİTİ GÖRÜŞLERİ FİRMALARIN PLAKA TAHDİTİ GÖRÜŞLERİ 31 Ağustos 2015 Pazartesi 10:13 İSTAB yönetim kurulu üyesi 11 firmanın sahipleri de hem plaka tahdidi hem okul ücret zamlarına yönelik düşüncelerini açıkladılar. RÖPORTAJ:

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20 Düğünlerde Takılan Sahte Paralar Yüksek eğitimini tamamlamış, babası ticaretle uğraşan, annesi ise bir bankada görevli bulunan bir ailenin tek kızıydı. Okul arkadaşı ile evlenmeye karar vermişlerdi. Damat

Detaylı

18-24 Mart Yaşlılar Haftası münasebetiyle Üniversitemiz Tıp Fakültesi ve Karabük Alzheimer Derneği organizasyonluğunda üniversitemiz ev sahipliğinde Yaşlılık-Bunama ve Alzheimer Hastalığı Tanıtım ve Bilinçlendirme

Detaylı

Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında

Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında 23 Nisan 2014 Çarşamba 17:23 Devremülk Turizm inden Sağlık Turizm ine, madencilik ve mermerden gayrimenkule kadar farklı alanlarda faaliyet gösteren

Detaylı

ÇOCUĞUM BAŞARACAK MI?

ÇOCUĞUM BAŞARACAK MI? ÇOCUĞUM BAŞARACAK MI? Öncelikle başarıp, başaramadıklarına karar vermek için hedefimiz belli olmalı. Yabancı dil öğreniminde çocuğunuz için nasıl bir hedef düşünüyorsunuz, o, kendisi için ne düşünüyor?

Detaylı

iyi günler sevgili ilk yar'larımızın değerli dostları, Bugün geçmişlere gideceğiz, çünkü yakınlarda kulaklarını çok çınlatmıştık... Ne kadar güzel bir örnek çalışmaydı öğretmenlerimizin sevgili Ahmet Hocamızın

Detaylı

Tarihçi Kitabevi Yayınları 101 Kişisel Gelişim Serisi 1 Genel Yayın Yönetmeni: Necip Azakoğlu

Tarihçi Kitabevi Yayınları 101 Kişisel Gelişim Serisi 1 Genel Yayın Yönetmeni: Necip Azakoğlu İstanbul, 2018 Tarihçi Kitabevi Yayınları 101 Kişisel Gelişim Serisi 1 Genel Yayın Yönetmeni: Necip Azakoğlu Sayfa ve Kapak tasarım: Ahmet Çevik Kapak Fotoğrafları: Şefika Pekşen Birinci baskı: İstanbul,

Detaylı

O KOLTUĞA GALİP HOCA YAKIŞIR!

O KOLTUĞA GALİP HOCA YAKIŞIR! 11.11.2014 Salı İzmir Basın Gündemi O KOLTUĞA GALİP HOCA YAKIŞIR! Kazım Erkmen Daha dün gibi hatırlıyorum, İzmirlilerin Yeşilyurt Devlet Hastanesi diye bildikleri o Hatay daki hastanenin Başhekimliği ne

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı Cumhuriyet Halk Partisi Bodrum İlçe Örgütü Yalıkavak Mahalle Temsilciliği tarafından geniş katılımlı birlik ve dayanışma

Detaylı

Yetersiz Şifre Politikasının Sonuçları

Yetersiz Şifre Politikasının Sonuçları Yetersiz Şifre Politikasının Sonuçları Bünyamin Demir, Aralık 2009, WGT E-Dergi 3. Sayı Yazıya başlamadan önce değerli okura amacımı -iyi anlatmak- maksadıyla şu notları düşmek istiyorum; Aşağıda göreceğiniz

Detaylı

E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? Www.EkitapKazanclari.coM. By Alia RİOR. Alia RİOR www.ekitapkazanclari.com

E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? Www.EkitapKazanclari.coM. By Alia RİOR. Alia RİOR www.ekitapkazanclari.com E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? E-KİTAP KAZANÇLARI Www.EkitapKazanclari.coM By Alia RİOR Alia RİOR www.ekitapkazanclari.com Sorumluluk Sınırları ve Garanti Feragatnamesi ÖNEMLİ:

Detaylı

Fransa da ki saldırıya Bodrumdan tepki

Fransa da ki saldırıya Bodrumdan tepki Fransa da ki saldırıya Bodrumdan tepki Gazeteciler Günü Trafo da Kutlandı Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle Bodrum da görev yapan gazetecilerle Trafo Bodrum

Detaylı

Bakanımız, Çocuk Bakım Kuruluşları Öz Değerlendirme Toplantısında

Bakanımız, Çocuk Bakım Kuruluşları Öz Değerlendirme Toplantısında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Yayın Organı Mart 2014 Yıl: 1 Sayı: 10 Bakanımız, Çocuk Bakım Kuruluşları Öz Değerlendirme Toplantısında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Çocuk Hizmetleri

Detaylı

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN Muğla Gazeteciler Cemiyeti 12. Seçimli Genel Kurulu Konakaltı İskender Alper Kültür Merkezinde gerçekleşti. 23 yıldır cemiyet başkanlığını yürüten duayen gazeteci

Detaylı

DEVLET BAKANI VE BAŞMÜZAKERECİ BABACAN: TÜRKİYE, İŞ YAPMAK, HİZMET ÜRETMEK, ÜRÜN ÜRETMEK, PARA KAZ

DEVLET BAKANI VE BAŞMÜZAKERECİ BABACAN: TÜRKİYE, İŞ YAPMAK, HİZMET ÜRETMEK, ÜRÜN ÜRETMEK, PARA KAZ DEVLET BAKANI VE BAŞMÜZAKERECİ BABACAN: TÜRKİYE, İŞ YAPMAK, HİZMET ÜRETMEK, ÜRÜN ÜRETMEK, PARA KAZ Şubat 17, 2007-12:00:00 DEVLET BAKANI VE BAŞMÜZAKERECİ BABACAN: ''TÜRKİYE, İŞ YAPMAK, HİZMET ÜRETMEK,

Detaylı

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI Sayın Katılımcılar, değerli basın mensupları Avrupa Konseyi

Detaylı

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart! On5yirmi5.com Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart! Üniversitelerin açılmasıyla birlikte geçen hafta İstanbul Polisi, Beyazıt ve Beşiktaş'ta bir dizi korsan fotokopi baskını gerçekleştirildi.

Detaylı

BURSA KENT KONSEYİ BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ NİN KATKILARIYLA

BURSA KENT KONSEYİ BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ NİN KATKILARIYLA BURSA KENT KONSEYİ BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ NİN KATKILARIYLA KENT KONSEYİ MEVZUATI YASA 5393 SAYILI BELEDİYE KANUNU (TC Resmi Gazete Tarih: 13 Temmuz 2005, Sayı 25874) Kent Konseyi MADDE 76 Kent Konseyi

Detaylı

Evliliğin Yazısız Kuralları!..

Evliliğin Yazısız Kuralları!.. On5yirmi5.com Evliliğin Yazısız Kuralları!.. Evlilik insan hayatının en önemli dönüm noktası. Peki iyi günde kötü günde evlilik nasıl olmalı? Aklınızdaki bütün sorulara bu röportaj cevap verecek!.. Yayın

Detaylı

ÜNİVERSİTEMİZ ÖĞRENCİLERİNE ÜST DÜZEY OLANAKLAR SAĞLIYOR

ÜNİVERSİTEMİZ ÖĞRENCİLERİNE ÜST DÜZEY OLANAKLAR SAĞLIYOR Çankaya Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü nden 2006 da lisans derecesini alarak aynı bölümde 2009 yılında yüksek lisansını tamamlayan H. Emre Akkuş ile Çankaya Üniversitesi ve sektör hakkında

Detaylı

Size karşı bir şey yapılmaya çalışılıyor, bir şey dayatılıyor ve siz de bunu kabul etmiyor ve direniyorsunuz.

Size karşı bir şey yapılmaya çalışılıyor, bir şey dayatılıyor ve siz de bunu kabul etmiyor ve direniyorsunuz. Direniş bizde sadece iyi anlamda yorumlanır. Size karşı bir şey yapılmaya çalışılıyor, bir şey dayatılıyor ve siz de bunu kabul etmiyor ve direniyorsunuz. Direnişin negatif yanı da vardır. Direniş, adı

Detaylı

S. 115 ARTI YÖN. Kemal Koçak: Üniversite yaşamı beklediğimden daha güzel. Sıdıka Pınar Temiz: Burada kendimi güvende hissediyorum

S. 115 ARTI YÖN. Kemal Koçak: Üniversite yaşamı beklediğimden daha güzel. Sıdıka Pınar Temiz: Burada kendimi güvende hissediyorum ARTI YÖN ARTI YÖN Kemal Koçak: Üniversite yaşamı beklediğimden daha güzel Sıdıka Pınar Temiz: Burada kendimi güvende hissediyorum Hadan Türkal: Hayat adına kimse vazgeçmemeli S. 115 BAŞARI ENGEL TANIMAZ!

Detaylı

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum.

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum. Türkiye deki en büyük emek israflarından birisi İngilizce öğreniminde gerçekleşiyor. Çevremde çok insan biliyorum, yıllarca İngilizce öğrenmek için vakit harcamış, ama hep yanlış yerlerde harcamış. Bu

Detaylı

Otistik Çocuklar. Berkay AKYÜREK 7-B 2464

Otistik Çocuklar. Berkay AKYÜREK 7-B 2464 Otistik Çocuklar Otistik olmak normal insan olmaktan çok farklı değildir aslında, sadece günlük ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar. Yani bizim kendi başımıza yapabildiğimiz (yemek yeme, kıyafet giyme, oyun

Detaylı

6. Sınıf. Kazanım Değerlendirme Sınavı - 1. Birinci Ünite konularını kapsar.

6. Sınıf. Kazanım Değerlendirme Sınavı - 1. Birinci Ünite konularını kapsar. 4-)Aşağıdakilerden hangisi Bilimsel Araştırma Basamaklarından biri değildir? 1-) Aşağıdakilerden hangisi Sosyal Bilgiler dersinin bize kazandırdıklarından biri olamaz? A) Haklarımızı sorumluluklarımızı,

Detaylı

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ NO.12, ARALIK 2016 ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI 30 Kasım 2016 Çarşamba günü Ortadoğu Stratejik

Detaylı

13 Mart 2009 Cuma, 12:20 GÜNCEL. A.A Nursel Gürdilek. İşitme engelli çocuklar için Türk-İsrail işbirliği

13 Mart 2009 Cuma, 12:20 GÜNCEL. A.A Nursel Gürdilek. İşitme engelli çocuklar için Türk-İsrail işbirliği 13 Mart 2009 Cuma, 12:20 GÜNCEL A.A Nursel Gürdilek İşitme engelli çocuklar için Türk-İsrail işbirliği Türkiye ile İsrail arasında bir yılı aşkın süredir devam eden "işitme engelli çocuklara daha iyi bir

Detaylı

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. İşçi Cephesi: Direnişiniz nasıl başladı? Kazova dan bir işçi: Bizim direnişimiz ilk önce 4 aylık maaşımızı, kıdem ve tazminat

Detaylı

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNDE KÜRT VE ERMENİ MESELELERİNİ TARTIŞTI!

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNDE KÜRT VE ERMENİ MESELELERİNİ TARTIŞTI! İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNDE KÜRT VE ERMENİ MESELELERİNİ TARTIŞTI! Türkiye nin önemli toplumsal ve politik konularının tartışıldığı İstanbul Aydın Üniversitesi

Detaylı

ALİ ÇAVUŞ: KİMİN IRKÇI OLDUĞUNU HEPBİRLİKTE GÖRDÜK Salı, 13 Aralık :23

ALİ ÇAVUŞ: KİMİN IRKÇI OLDUĞUNU HEPBİRLİKTE GÖRDÜK Salı, 13 Aralık :23 DEB Partisi Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş, Bizler ırkçı bir parti değiliz. Yapılan bu saldırıyla birlikte bizlere Irkçı Parti diyenlerin ve hangi partinin ırkçı bir parti olduğunu hepimiz birlikte görmüş

Detaylı

Fall 2010. SAYFA 1 S1: Gittiğiniz üniversite: Katholieke Universiteit Leuven. S2: Gittiğim üniversite beklentilerimi karşıladı.

Fall 2010. SAYFA 1 S1: Gittiğiniz üniversite: Katholieke Universiteit Leuven. S2: Gittiğim üniversite beklentilerimi karşıladı. Fall 2010 Toplayıcı: New Link (Web Bağlantısı) Başlangıç: 23 Mart 2011 Çarşamba 16:12:18 Son Değiştirme: 23 Mart 2011 Çarşamba 16:13:29 Geçen Süre: 00:01:10 Katholieke Universiteit Leuven S3: Gittiğim

Detaylı

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı - 'Büyük haber gazetecinin ayağına gelmezse o büyük haberin ayağına nasıl gider? - Söz ağzınızdan bir kez kaçınca rica minnet yemin nasıl işe yaramaz? - Samimi bir itiraf nasıl harakiri ye dönüştü? - Evren

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Cumhuriyet Halk Partisi AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy Türkiye de temaslarına CHP Lideri Kılıçdaroğlu ile görüşerek başladı. Görüşmeye katılan Loğoğlu açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Detaylı

AK PARTİ YURT DIŞINDAKİ

AK PARTİ YURT DIŞINDAKİ AK PARTİ YURT DIŞINDAKİ... GENÇLERIMIZIN YANINDA 1 Kasım 2015 Genel Seçimleri Yurt Dışı Gençler Seçim Beyannamesi ... IÇINDEKILER MUSTAFA YENEROĞLU SUNUS 04 --------------------------------- YURT DIŞINDAKİ

Detaylı

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ TÜRK-İŞ Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ 25-27 Mayıs 2012 Nova, İbis Hotel - İstanbul Oturumlar Panel

Detaylı

ISLAM YASASI Kısım Yasal Durum Kamu hukukunun bir kurumu

ISLAM YASASI Kısım Yasal Durum Kamu hukukunun bir kurumu ISLAM YASASI 25.2.2015 1.Kısım Yasal Durum Kamu hukukunun bir kurumu 1. Avusturya İslam dini cemaatleri, anayasanın (Staatsgrundsgesetz) -vatandaşların genel haklarıyla ilgili- 15.maddesine göre kabul

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı Haziran 17, 2016-1:22:00 Başbakan Yıldırım, "Terör örgütünün telkinlerine gençlerimiz asla ve asla itibar etmesinler. Onlar bizim

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 SÖZCÜ / AKP de bir kişi konuşur, diğerleri asker gibi bekler! Tarih : 06.01.2012 CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu hem AKP deki tek adamlığı hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın üslubunu ve liderliğini

Detaylı

EXPLORERS ANAOKULU MAYIS AYI BÜLTENİ

EXPLORERS ANAOKULU MAYIS AYI BÜLTENİ EXPLORERS ANAOKULU MAYIS AYI BÜLTENİ GİRİŞ Sayın Velimiz, Sizlere öğrenci ve öğretmenlerimiz tarafından yapılan ve yapılacak olan çalışmalar / etkinlikler hakkında bilgi vermek üzere hazırlanan bu bülteni

Detaylı

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış; Yemek Temel, Almanya'dan gelen arkadaşı Dursun'u lokantaya götürür. Garsona: - Baa bi kuru fasulye, pilav, üstüne de et! der. Dursun: - Baa da aynısından... Ama üstüne etme!.. Ölçüm Bir asker herkesin

Detaylı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz PROF. DR. 133 Prof. Dr. Alaattin AKÖZ SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Hiç unutmadım ki! Akademik olarak hem yüksek lisans, hem de doktora

Detaylı

10.12.2014 Çarşamba İzmir Basın Gündemi

10.12.2014 Çarşamba İzmir Basın Gündemi 10.12.2014 Çarşamba İzmir Basın Gündemi Katip Çelebi'nin Rektörü Prof. Galip Akhan İzmir'in en genç devlet üniversitesi Katip Çelebi Üniversitesi'nde rektörlük seçimi sonuçlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip

Detaylı

Testversion Ej för ifyllnad

Testversion Ej för ifyllnad 65 yaşın altındaki kişiler için evde bakım hizmetleri turkiska 1. Evde bakım hizmeti hakkında genel değerlendirme Hiç memnun değilim Pek memnun değilim Ne memnunum ne de değilim Oldukça memnunum Çok memnunum

Detaylı

Siyasette kutuplaşma. Ahval 13/8/2018

Siyasette kutuplaşma. Ahval 13/8/2018 Ahval 13/8/2018 Türkiye deki durumdan söz edeceğim, ama konu her ülke için de geçerli. Siyasi kutuplaşma, çok farklı görüşlerin ortaya çıkması olmasa gerek, bu farklı görüşlerin taraflarca tartışılamaz

Detaylı

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular hazır olun düşüyoruz diyor. Düşüyoruz ama ben dâhil

Detaylı

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken Engin Deniz İpek 21301292 Üniversite Üzerine Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken formüllerden ya da analitik zekayı çalıştırma bahanesiyle öğrencilerin önüne

Detaylı

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri Eflref Ar kan Bildiğiniz gibi Almanya aile birleşiminin gerçekleşmesi konusunda göç yasasında bazı değişiklikler yapmıştır. Bu değişiklikleri eleştirenler ve olumlu görenler bulunmaktadır. Ben göç yasasının

Detaylı

Bir Kadın 3 Sanat Sergisi açıldı

Bir Kadın 3 Sanat Sergisi açıldı Bir Kadın 3 Sanat Sergisi açıldı Muğla Valisi Amir Çiçek in katılımı ile Menteşe Belediyesi nin katkıları ile Konakaltı Kültür Merkezi nde gerçekleştirilen törenle sanatçı Eda Özdemir in Bir Kadın Üç Sanat

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı