ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cemil Kavukçu. Roman HAVHAV KARDEŞLİĞİ BOPATO. Çeviren: Aslı Özer. Resimleyen: Mustafa Delioğlu

Transkript

1 Cemil Kavukçu HAVHAV KARDEŞLİĞİ BOPATO 1 ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Roman Çeviren: Aslı Özer Resimleyen: Mustafa Delioğlu

2

3 Cemil Kavukçu HAVHAV KARDEŞLİĞİ BOPATO 1 Resimleyen: Mustafa Delioğlu

4 Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Düzelti: Nurten Sönmezcan Kapak ve İç Tasarım: Gözde Bitir Tasarım Uygulama: Güldal Yurtoğlu 1. Basım: Basım: 1000 adet, Ekim 2014 ISBN Can Sanat Yayınları Ltd. Şti., 2010 Tüm hakları saklıdır. Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz. Can Sanat Yayınları Yapım, Dağıtım, Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti. Yayıncı Sertifika No: Hayriye Caddesi No. 2, Galatasaray, İstanbul Telefon: (0212) Faks: Kapak Baskı: Azra Matbaası; Sertifika No: Adres: Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi D Blok Kat: 3 No: 3/2 Topkapı, Zeytinburnu, İstanbul İç Baskı ve Cilt: Özal Matbaası; Sertifika No: Adres: Davutpaşa Cad. Emintaş Kazım Dinçol San. Sitesi No: 81/39 Topkapı, İstanbul

5 Bu kitabın sahibi:...

6 Cemil Kavukçu Yazarın yayınevimizden çıkan diğer kitapları: BERK İN GİZLİ GÜCÜ BİR ÖYKÜ YAZALIM MI? ÖZGÜRLÜĞE KAÇIŞ BOPATO 2 KAFESTE BİR TOPİK BOPATO 3 SELO NUN KUŞLARI YEŞİLCİK Çocukken okuduğum kitaplarda, izlediğim filmlerdeki kahramanlardan biriydim ben. Kötülerin korkulu rüyası bir uçan adamdım, kovboydum, tahta kılıcını düşmanlarına sallayan bir denizciydim, baltalı ilah ya da görünmez adamdım. Adaleti sağlıyordum. Evimizin arka bahçesinde mahalle arkadaşlarımızla kurduğumuz oyunlarda hep bunlar vardı. Kötülere en ağır cezayı verirdik o oyunlarda. Okuduğum çizgi romanlara özenerek defterler alıp kendi uydurduğum serüvenleri yazıp çizdim. Büyüdüm, hayal dünyasında yaşayıp hayallerini yazan biri oldum sonunda. Bir yanım hiç büyümeyip çocuk kaldı. İyi ki öyle oldu. Selo nun Kuşları nı, şimdi de Bopato yu çocuk yanım yazdırdı bana.

7 HAVHAV KARDEŞLİĞİ BOPATO 1 İçindekiler 1: Topik in Hikâyesi, 9 2: Topik Yeni Evinde, 18 3: Pamuk un Hikâyesi, 29 4: Bobo nun Öyküsü, 41 5: Topik in Hikâyesi, 65 6: Pamuk un Hikâyesi, 75 7: Topik in Hikâyesi, 82 8: Pamuk la Bobo nun Hikâyesi, 84 9: Barınak ta, 94

8

9 Haydut a ve tüm sokak köpeklerine

10

11 1 Topik in Hikâyesi Bir kafesin içinde, üç minik arkadaşıyla birlikteydi. Onun adı daha Topik olmadığı gibi öbür üçünün de adı yoktu. Nereden geldiklerini, neden bu kafeste olduklarını hiçbiri bilmiyordu. Annelerini de hatırlamıyorlardı. Burası, akvaryumlarda çeşit çeşit balıkların, minicik kaplumbağaların, kafeslerde kuşların, kedi ve köpek yavrularının, üç minik beyaz farenin ve yaygaracı kocaman bir papağanın olduğu kalabalık, gürültülü bir dükkândı. Bütün hayvanlar çok şaşkındı. Nasıl şaşkın olmasınlardı ki, hepsi yakınlarından, sevdiklerinden ayrı düşmüş, bilmedikleri bir ortamda bulmuşlardı kendilerini. Gün boyu birçok insan dükkâna girip çıkıyor, kafeslere bakıyor, genellikle sevgi dolu, yer yer de acıyıp, özgür olmadıklarını ifade eden sözcükler söylüyorlardı. En çok çocuklar ve kadınlar ilgi gös- 9

12 Cemil Kavukçu HAVHAV KARDEŞLİĞİ BOPATO teriyordu onlara. Bakmakla yetinmeyip beğendikleri bir hayvanı alarak gittikleri de oluyordu. Bu konuda en şanslı olanlar süs balıkları ile muhabbetkuşlarıydı. Gidenler, dükkândaki öbür hayvanları hüzünlendiriyordu. Onları nasıl bir hayatın beklediğini bilmiyorlardı, ama buradakinden çok daha iyi koşullarda yaşayacaklarına inanıyorlardı. Bu nedenle de hepsi buradan kurtulmak için can atıyordu. Arada, Topik le kader arkadaşlarına acıyanlar, Vah zavallı yavrucuklar, küçücük kafese dördünü tıkmışlar, dönecek yerleri bile yok, diyenler çıkıyordu. O, annesini hatırlamıyordu, ama sıcaklığını, kokusunu, tüylerini sevgiyle yalayan dilini unutmamıştı. Birkaç kardeşi daha vardı; annelerinin sıcak karnına sokulduklarını, doyana dek süt emdiklerini, sonra oynaşıp birbirleriyle güreştiklerini hatırlıyordu. Anneleri nasıl da sevgiyle izlerdi oyunlarını. Onlara ne olmuştu? Acaba başka dükkânlarda, başka kafeslerde miydiler? Peki, annesi neredeydi? Neden ayrılmıştı yavruların- 10

13 dan? Yine de, sevgi dolu annesinin onları terk ettiğine inanamıyordu. Bütün bunlara yanıt bulamıyor, çok üzülüyordu. Her ne olmuşsa olmuş, o güzel, huzur dolu mutlu günler bitmiş, annesinden ve kardeşlerinden ayrı düşmüştü. Öbür üç yavru köpeğin durumu da farklı değildi. Aynı dili konuşsalar bile birbirlerine benzemiyorlardı. Hele, en küçükleri olan sarı tüylü, uzun kulaklı bir yavru vardı ki, sürekli ağlıyor, annesini istiyor, bir şey yemiyordu. Ne yapsalar, ne söyleseler onu yatıştıramıyorlardı. Yorgun düşüp uyuyunca biraz olsun huzur buluyordu. Ama uykusunda bile iç çekiyor, arada titriyordu. Belki de annesini, kardeşlerini görüyordu rüyasında. Gece olunca önlerine yiyecekleri, suları konuyor, çişlerini kakalarını yaptıkları kâğıtlar toplanıp yenileri seriliyor, dükkânda çalışanlar gidiyor, en son çıkan kişi de ışıkları söndürüp kapıyı dışarıdan kilitliyordu. Hayvanlar karanlıkta kalıyordu. İşte o zaman, bütün gün öten kuşlar, miyavlayan kediler, havlayan köpek yavruları ve kocaman papağan susuyor, dükkân derin bir sessizliğe gömülüyordu. Çünkü korkuyorlardı. 11

14 Cemil Kavukçu HAVHAV KARDEŞLİĞİ BOPATO Çok yalnız olduklarını o zaman anlıyorlardı. Yine de en rahat olanlar minik kaplumbağalarla süs balıklarıydı. Belki onlar konuşamadıkları için korktuklarını da ifade edemiyorlardı. Bir gün, annesiyle birlikte dükkânı gezen küçük bir kız kafeslerinin önünde durmuş, ona hayran hayran bakarak, Aaa, diye bir çığlık atmıştı. Göz göze gelmişlerdi. Ona sevgiyle bakan birçok göz görmüştü; ama bu çok farklıydı. Annesi gibi bakıyordu. Kadının kolunu çekiştirerek; Şuna bak anne! Ne tatlı, ne sevimli şey, demişti. Kadın kızının başını okşamış, gülümseyerek, Evet Burcu, çok şeker, diye onaylamıştı. Küçük kız kafesin başından ayrılamıyor, ona hayran hayran bakıyordu. Sonra, Topik! diye bağırmıştı, Bunun adı Topik olsun. Böylece adı Topik olmuştu. Kafesteki arkadaşları da o günden sonra öyle seslenmeye başlamıştı. Kadınla kız kafesin başından ayrıldıktan sonra siyah tüylü, boncuk gözlü yavru köpek, Çok şanslısın, dedi, seni beğendi ve buradan kurtaracak. Topik de buna çok sevinmişti, ama ne diyeceğini bilemedi. Keşke aynı anda dördü birden kurtulabilselerdi. Öbür üç yavru köpeğin ise hâlâ bir adı yoktu. 12

15 Balıklar ve minik kaplumbağalar dışında dükkândaki bütün hayvanlar birbirlerinin ve insanların konuşmalarını anladıkları halde bir türlü dertlerini anlatamıyorlardı. Birkaç gün sonra Burcu ile annesi yine geldiler. Küçük kız ilk günkü kadar mutlu değildi. Kafesin önünde durup, Topik, seni alıp eve götürmeme izin ver miyorlar. Çok üzgünüm, dedi. Topik arka ayaklarının üzerine oturdu. Başını bir sağa, bir sola büküp kıza baktı. Ben de seninle gelmek istiyorum, dedi üzüntüyle. Ama Burcu onun dilinden anlamıyordu. Arkadaşları da üzülmüştü. Anne! Bakar mısın, nasıl da güzel bir köpek bu. Lütfen, başkası almadan Topik i biz alalım. Akşama babanla konuşalım, onu razı edebilirsek alırız, dedi kadın. Ama ya yarına kadar başka biri alırsa Lütfen onu ayırtalım anne! Kaç gündür hem o, hem kafesteki öbür yavrular duruyor kızım, kim alacak. Babanla bu akşam konuşacağız dedim ya Burcu çok üzgündü. Topik de öyle Dükkândan çıkıncaya kadar küçük kız dönüp dönüp Topik e baktı. Cemil Kavukçu HAVHAV KARDEŞLİĞİ BOPATO 13

16 Kafesteki arkadaşları Topik i teselli ettiler. Küçük kız ve annesi mutlaka babalarını razı edeceklerdi. Onun çok şanslı olduğunu düşünüyorlardı. Buradan kurtulacaktı. Dışarıda istediği kadar yürüyecek, koşup oynayabilecekti. O gece Topik in gözüne uyku girmedi. Yine ortalık karanlık ve sessiz olmuştu. Arada, minik yavrunun inlemeye benzer sesleri duyuluyordu. Kedi yavruları da uykularında miyavlıyordu. Hiçbir arkadaşı olmayan koca papağan hıçkırıyor muydu, ağlıyor muydu anlayamadı Topik. Dükkânın gündüzü başka, gecesi başkaydı demek. Annesini ve kardeşlerini düşündü. Bu kafesten çıkmak, nereye olursa olsun gitmek istiyordu. O küçük kız buradakilere benzemiyordu. Duruşunda, bakışında, seslenişinde bir sıcaklık vardı. Burcu yu çok sevmişti. Ona sığınmak, başını göğsü- 14

17 ne yaslamak, annesinin sıcaklığını yeniden duymak istiyordu. Ertesi gün hava aydınlandığında, çalışanların gelip dükkânı henüz açmadığı sabahın erken saatinde burnunu kafesin dar parmaklıkları arasına sokup küçük kızı beklemeye başladı. Akşama kadar da hiçbir şey yemeden, su bile içmeden bekledi. Ama kız gelmedi. Topik çok üzülmüş, buradan kurtulma umudunu yitirmişti. Arkadaşları onu avutmaya çalıştıysa da bir yararı olmamıştı. Parmaklıkların önünden ayrılıp kafesin öbür ucuna gitti ve her şeye küsmüş uzun kulaklı minik yavrunun yanına kıvrılıp yattı. Uyuyamayacağını biliyordu, ama canı konuşmak istemiyordu. Minik yavru başını kaldırıp ona baktı. Gözleri yaşlıydı. Dayanamadı, Topik de ağlamaya başladı. Sabah, yine hepsinden önce uyanmıştı. Dükkân hâlâ karanlık ve sessizdi. Bir süre sonra muhabbetkuşlarının konuşmaları duyuldu. Onlar uyanınca, daha doğrusu o kadar çok yaygara yapınca öbür hayvanların uyumasına imkân yoktu. Ardından da papağan güçlü ve ürkütücü sesiyle öyle bir haykırdı ki, uzun kulaklı yavru yerinden sıçradı. Öbür günlere benzeyen yeni bir gün başlıyordu. Muhabbetkuşlarını kıskandı Topik, balıklar ve minik kaplumbağalar gibi onların da hiçbir şey umurlarında değildi sanki. Kendi aralarında şakalaşıyor, birbirlerini kızdırıyorlardı. Cemil Kavukçu HAVHAV KARDEŞLİĞİ BOPATO 15

18

19 YAŞ Cemil Kavukçu HAVHAV KARDEŞLİĞİ BOPATO 1 Bobo, Pamuk ve Topik biraraya gelirse ne olur? Evet, doğru bildiniz: BO-PA-TO! Yaşlandığı için terk edilmiş çoban köpeği Bobo nun; korunaklı bir evde sevgi ve özenle büyütülen Topik in ve doğduğu sokaklarda hayatta kalmaya çalışan Pamuk un hikâyesi yer alıyor bu kitapta. Rastlantıların biraraya getirdiği bu üç köpeğin yolları kesişinceye kadar insanlarla ve diğer köpeklerle kurdukları ilişkileri, acımasız koşullara karşı verdikleri mücadeleleri okurken siz de BOPATO nun bir üyesi olmak istemez misiniz? Büyükler de okuyabilir, onlar da gruba katılabilir! ISBN