BAŞKAN İDARE KURULU BAKANLAR KURULU 8 SENATÖR VE MİLLETVEKİLLERİ ' ' ':- I j -..-, V...-. vı ?? : ;..;:'., -...:-.» I.-..

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "BAŞKAN İDARE KURULU BAKANLAR KURULU 8 SENATÖR VE MİLLETVEKİLLERİ ' ' ':- I j -..-, V...-. vı. -... -?? : ;..;:'., -...:-.» I.-.."

Transkript

1 ;., / -... ; ; :..... >,. ". n -. I BAŞKAN İDARE KURULU 1 6 BAKANLAR KURULU 8 I SENATÖR VE MİLLETVEKİLLERİ... " " ". ".. " , :.. 7 I j! -?? :;..;:., :-.» I.-.. vı v ^ V -. ::.. -v.; - M.. : : ;.. :-. :. > V :.:... ;.. :- -.,tv , V ;. ; >. -,

2 DEVLET * İ1/AĞUST0S/19M * SAYFA: t Kiralık Olan Kim? paftanın yazısı Sovyetlerin Türkiyeyi parçalayıp yutma konusunda iyi bir propaganda vasıtaları vardır, bilirsiniz; BİZİM RADYO! Doğu Almanyadan cır cır öten bu korsan radyosunu Sovyet katillerinin kiralık uşakları idare ederler; Türkiye üzerine olmadık yalanlar uydurur, iftiralar atarlar. Bizim Radyo, millî olan her harekete karsıdır, milliyetçilere düşmandır. Ve bu vasıflarının tabii neticesi olarak; komandoları bu tâbiri de hiç tutmuyorunv kendi namı hesaplarına birer umacı gibi görmektedir. Meselâ 30 Temmuz günü; bu baykuş yuvasından seslenen, satılmn uşak şöyle diyordu : «Komandolar ellerinde bıçak ve sopalarla eşler halinde yakın dövüşüyorlar. Amerikalılar, Fahri Tanman, ağalar bu kiralık katil yamaklarını balla, tereyağ ve süt ile besliyorlar...» Ben hemen notumu aldım, bekledim. Nitekim, ANT dergisinin 5 Ağustos tarihli 136 numaralı sayısında hemen bu mevzua temas edildi. Türkesin komando kamplarını finanse e- derilerin başında Fahri Tanman gelmektedir.» Bu işe en çok güleceklerin başında Fahri Tanman gelir sanırım; çünkü bu zat Demokrat Partili idi, şimdi de Adalet Partisini desteklemekte ve MHPye karşı hiç mi hiç sempati duymamaktadır. Yoksa duysaydı da, gerçekten maddî sıkıntı içinde bulunan kampları destekleseydi, fena olmazdı doğrusu! Çünkü duyduğumuza göre bir hayli varlıklı imiş kendisi. Ama ne yapalım ki refahını, «refah» kelimesini dilinden düşürmeyen fakat iktidarı da ~ne hikmetse! solcuların en azıttığı devreye raslayan Demirelin partisinde sağlama bağlıyormuş Amerika mamarika meselesine gelince, dünya yüzünde hiç t>ir devlet, karşısındakinin güçlenip millîleşmesine dayanamaz. Bu yüzden Ameri- kan dostlarımızın (!) MHPyi desteklemlyecekleri gün gibi aşikârdır. Herneyse, biz yine Bizim Radyoya dönelim; aynı gün, aynı zat diyordu ki; «Onlar komandolar özel kamplarda silâhlı talimler görüyor; toplum polisi, bu faşist örgüt boyuna artırılıyor..» 5 Ağustos tarihli ANTda, «Ve toplum polisinin ordusunun mevcudu her gecen gün biraz daha artırılırken, böyle bir bozkurtlar ordusu kurmaya neden lüzum duyulmuştur.» Görüyorsunuz ya, adamlar bazan kelimeleri bile değiştirmeye üşeniyor, bizim radyonun ağzından çıkanı olduğu gibi aktarıveriyorlar. Ama sade ANT dergisi mi, yok efendim, bütün tanıdık bildik solcu Bilmem sizler hiç dinler misiniz Bizim Radyoyu ve dinledikten sonra, bir kaç gün sonra bizim yerli solcu neşriyata, pek kahraman (!) solcu yazarların ucundan lar aynı şeyi yapıyorlar. kan damlayan kalemlerinden çıkan yazılarına bir göz atar mısınız? Ben yaparım o işi; bazı bazı not da tutarım. Hele zırvaladıkları şeyler, bizim milliyetçi gençlerle ilgili olursa. SAYIN DEVLET Milliyetçi ve mukaddesatçı bir dergi olarak basın hayatına girdiğiniz İlk sayınızdan illetfen itibaren takip etmekteyim. Gerek muhteva gerekse teknik yönden sol neşriyatın karcısına dikilen Oev İttin mevcudiyeti en büyük se- Vlncimizdlr. Türk milliyetçiliğini çeşitli yönden İşleyen İlim adamlarının ve yetişkin gazeteciler Us fikir adamlarımızın yazı kadrosunda bulunması dergimizin değerini kir kat daha artırmaktadır. Bizim temennimiz henüz yazı kadronuza katılmamış üniversite mensupları ile diğer milliyetçi yazarların da yazılarını sayfalarınızda görmektir. Bilhassa üniversitelere yeni İntisap eöen fenç ve idealist asistan kardeş terimizin Devlete yardımcı olmaları çok Önemlidir. Zira, dâvanın yeni yetişecek vs gelecek nssülere faydalı olacak eleman Böylece kimin «Kiralık yamak» olduğunu, kendi elleri ile pek güze! ispatlayıveriyorlar. Sonra bizim ağzı açık ayran budalaları da, «Aman, diyorlar, falanca filânca bugün ne yazmış, ne yazmış.. Doğrusu bir oturtmuş ki, şaştım kaldım!» Malûm gazetelerin, malûm yazarları da Moda koylarından, Çankaya tepelerinden seyredip memleketi, şişinip duruyorlar. Hani bunları Türk saymak yerinde değil amma, yi- i ne de ben bazan Türk yazarları adına bo- \ zııluyorum, «Bari, diyorum fikri alsalar da, kelimeleri kendileri bulsalar I» Mamafih \ öyle yapsalar: viskili, mezeli sofralarda Oturup, Marksizm münakaşası yapmaya vakitleri kalmıyacak, değil mi efendim? İ Ama Bizim Radyo istediği gibi saç- j malasın, Rus uşakları efendilerine yaran- jj mak için -türlü çeşitli» yalanlar uydur- 1 şunlar, bizim papağanlar onları tekrarla- I sınlar, hükümeti BozkurtJara karşı tedbir almaya davet etsinler; ellerinden geleni ardlarına koymasınlar... Milliyetçi gençlik bir çığ gibi büyümekte.. Hem de nasıl, Türk-İslâm medeniyetinden aldıkları kültür, terbiye, olgunluk, cesaret, millet severlik, hak tamrlık ve güçle yeniden Türk-İslâm medeniyetinin meşalesini parlatma yolunda.. Türkün değerini, milli gururunu, üstünlüğünü bütün dünyaya bir kere daha ispat etme yolunda... Ve komünizmin başını, bir daha hiç dirilemiyecek şekilde ezmek üzere... **Bmmmmmmi&m devlete (ara ihtiyacı vardır. Aksi halde gelecek nesiller dâvalarını anlamakta ve kendilerine düşen görevi yapmakta yetersiz kalırlar. Hiçbir millet hayatiyetini devam ettiren gençliğini ihmal etmez. Fakat sebebini bir türlü izah e- demediğimiz bir gerçek vardır, Türkiyede milletin geleceği olan gençlik üzerine eğilinmemekledir. Milliyetçi Hareket Partisinin bu konuda gösterdiği gayreti takdirle karşılıyor, bütün gönlümüzle destekliyoruz. Sizlerin neşriyatı ^a bu gençlik için ö- nemti bir kaynak teşkil etmektedir. Kalkınmış milletler seviyesine ulaşabilmek için nesillerin, maddî ve manevî yönden yetiştirilmesi çok önemlidir. Yalnız. maddi veya sadece manevî yönden tamam olan insanların mey dana getirdiği bir millet yarım sayılır. Kendi karakter ve hasletlerini ortaya koyamaz. Koysa bile. yeterli olmaz. İşte. nesillerin millet ve memleket hizmetine hazırlanmasında bu konu üzerinde önemle durulmalı, Türkün tarih ve geçmişine uygun bir nesil yetiştirmelidir. Şahsen, Milliyetçi Hareket Partisini ve Türk basınında millî konulara önem vererek neşriyat yapanları bu yönde hizmetlerinden ötürü takdirle karşılıyorum. Sizleri rahatsız etmenin flzün tüsünü gönlümde taşıyarak huzurlarınızdan ayrılmak İsterim. Memleket kültürüne ve milliyetçilik dâvasına yaptığınız bu hizmetin devamlı olmasın» temenni eder çalışmalarınızda başarılar diler Oevletimlzin daim olmasını niyaz ederim. Hürmetlerimle. MUSTAFA BOZOKLAR İzmir KARABEKİR PAŞA VE «KOMANDOLAR Ahmet Kdbaklı Lord Kinrossun «Atatürk* kitabını okuyunuz. Orada gerçi bizim don-gömlek devrimcilerimiz gibi, Mustafa Kemalin «Mil iî köklerden kopma» olduğu iddia edilen tarafları fazlaca övülmüştür. Fakat, adam ne de olsa Batılıdır. Yakın tarihimizin ve bizzat Atatürkün, bize unutturulmak istenen gerçeklerini de yazmıştır. Bilhassa Kâzım Karabekir Paşaya hayranlığı görülmektedir. İşte o kitabın ilk cildinde sayfalardan iki paragraf : «Kurtuluşu hazırlayanlardan Kâzım Karabekir, Erzurumda, güçlü bir askerî kuvveti kurtarıp ayakta tutmayı abşarmıştı. Halkın «Büyük Ermenistan» tehdidi altında şahlanan hürriyet duygularını besleyerek, bölgeyi tatlılıkla idare eden Karabekir Doğuda bir baba gibi sevilir ve sayılırdı. Karabekir Paşa, babalık şefkatiyle binden fazla öksüz çocuğu evlât edinmişti.dörtle ondört yaş arasındaki bu çocuklara üniformaya benzer elbiseler giydirmiş, subayları da onlara bir çeşit asker eğitimi vermekle görevlendirmişti. Paşa, açtığı mekteplerde, bunlara gerekli bilgilerle beraber, müzik sanat terbiyesi de verdiriyordu. Küçükler ona «Paşa baba» derler ve kendisini o kadar sever ve sayarlardı ki, Karabekir hemen hiç ceza vermeksizin onlara sözünü dinletir, «hür» birer insan olarak yetişmelerini teşvik ederdi.* Müttefiklerin, Türklerden silâhları teslim almak ve «Büyük Ermenistanın* plânlarını hazırlamak üzere Erzuruma gönderdikleri Albay Ravvlinson, bu eğitim faaliyetinin o derece tesiri altında kaldı ki: Bu iş, bütün memlekette böyle devam edecek olursa, aslen doğuştan cesur ve dayanıklı olan Türkler, yalnız Doğuda değil belki Babds d» büyük kuvvet haline geleceklerdir. Bu, Müttefiklerin Barış Konferanslarında önemle gözönünde bulundurmaları gereken bir husustur* diye rapor cönderdi. Rawlinsonun bu raporu, şüphesiz ki, gözönüne alındı. Lozanda bu yeni «Türk tehlikesi, görüşüldü ten beri Alla hım unutmuş, köklerinden koparılmış, kendi tarih ve toprağına yabancılaştırılmış, Irsde ve disiplini alınmış... Tam «Müttefiklerin» arzuladığı nesiller yetiştirildi. Fakat milletin cevheri kolay kolay bozulamıyor. Ankara, İstanbul ve İzmirin dejenere edilmiş birkaç «mabetsiz semti» dışında TÜRKLER VAR. Ve onlar hâlâ, Karabekir Paşanın kendilerine vaktiyle vermek istediği Allatıl», sanatlı, disiplinli kıvamı almaya hazır, bekliyorlar. Şimdi sayın Türkeş, Türk Ordusunda Kâzım Karabekir ve Fevzi Çakmakların, hiç tükenmeyen (ve inşallah eksilmeyecek) bir benzeri olarak, (siyasî hayata geçtiğinden beri) temiz mayalı yüksek tahsil gençliğimizi Türk-jslâm geleneğinde yetiştirmek rehberliğini omuzuna almış bulunuyor. Millet hizmetine hazır, bilgili ve nefse hâkimiyet sahibi İnsanlar olmaya içleri tutuşarak bekleyen, fakat ekserisi, bir takım kızıl ve hazin şebekelerin tuzağına düşürülüp harcanan Türk gençliğini, yurdun her yanında kurtarıcı teşkilâtlara bağlayan Alpaslan Türkeşin yalnız bu himmeti bile sonsuz teşekküre lâyıktır. Solcu ve anaforcu basının «Komando» adını takarak, umacı gibi gösterdiği bu gençler, üniversite tatilleri dolayısiyte, yurdun birçok yerlerinde kamplara toplandılar. Oralarda «Beş vakit namaz» (s birlikte, eski Türk terbiyesinin icaplarını yerine getiriyorlar. Çatakla kalkıyor, «yatsı» da yataklarına çekiliyorlar. Osman Gazinin Söğütlü yiğitleri gibi... KAFA- RUH - VÜCUT eğitimini birlikte görüyorlar. Kitaplar okunup tartışılıyor... Halaylar, zeybekler, barlar, türküler şarkılar ile «daha Türk» olunuyor. Pazuları düşman beli bükecek erslanlar yetişiyor. Aydın İhanetlerinden bıkan vs kendi evlâtlarım özleyen halkımız, e gençleri bağrına basmalı, kamplarına her türlü yardım yapılmalıdır Komünizmi göğüslemeye hazırlanan bu gençlerin, yarın öğretmen, dm edan», doktor, ziraatçı mühendis, hukukçu vs. olarak yurdun kaderini değiştirecekleri unutulmamalıdır. (Tercümandan)

3 DEVİET * I l/ağustob litt * «AYf A: 3 - OÖİ İMIÜÜ JMMMP «s»eje* KOYMUŞfUB.. $EBB, İBUİNİ TEMNdMUl «Betoe KOYMUfTUB... U&BASMA, ERBMLEB 08 HrOAVET VOtCMtt Mft tioha Kt HU». HACİZ KOYUUSTUS! Arif Nihat Asya Cİevletten millete AP NEDİR? İstanbulda yayınlanan muhafazakâr bir gazeteye «bre; AP. Milliyetçi Mukaddesatçı bir partidir! Adalet Partisinin diğer yayın organları da aynı hükmü paylaşır lar; hiç değilse, özellikle seçimlerden önce. itiraz etmezler. Bazı okuyucularımızın, sayıları pek az olmakla birlik te, bu görüşü yadırgamadıklarını sanıyoruz.. 1 İşin aslı nedir, AP* nasıl bir partidir, belli bir mefkû» reye ballanması mümkün müdür? Siyasi Ur parualo MM" vl y W ^ ü8 yww e^e^sjejb^p epaeeeeb^sj *y*h ^v^ııwaı e^a>e ^a»»*a# t yüçlmt eeesiarma gere yaşatması, t Partiye halcuu ftdrontm milufetçiltk mefkuresine bafilı t. İkinci şart birincisinde* daha önemlidir. ÇOn* M program itapla, yöneticilerin hüviyeti hayatla ilgili* dlr. Hayata uymayan kitabın, hele siyaset sahasında, faz» I» bir deleri yoktur. Adalet Pertlsinu» yönetici kadrosunu NflftyatgM eçısında* tooetediilnm! «aidi nasıl bir so nuçla karşdaşıriz. Basit bir deneme gü> demlidir. Birin*)! sırada. AP Genel Başkam Sayın Süleyman Demire!i bu» tuyoruz. Oemirel. hiç değilse şimdilik. APnin en kuvvet* II adamıdır. Sayın setjataaea en e*4ûu taejhftt elyooot«çimftir. Çek İyimser görüşle «meuüeketçu oldu ww efty temek betlrf de mümkündür. Fakat bugüne kadar. **«! yetci Mr d&nya görüşüne baghtt*mının hiçbir işaretini vermemiştir. Buna karşılık, milliyet aleyhten bir cemiye* «e «iyesi eldugu bilinmektedir. AP yöneticilerinin ikinci sırasında Genel İdare Kurulu verdir. AP Genel idare Ku* rulunun mutluluk çoğunluğu ve ve Başkanlık Divanının tamamı, bilindiği gibi. «Yeminliler» edı verileo bir ıtiaı< renin «İmdedir. Yeminlilerin ortak bir mefkureleri yoktur, herhangi bir fikri temsil etmemektedirler. İhtimallerin en kuvvetlisi müşterek bir menfaat etrafında birleşmiş olduklarıdır. APnin dizginlerini elden kaçırmamak ve birbirlerini daima desteklemek için yemin etmişlerdir. Ancak «yeminliler» zümresinin, parti içinde ve dışında, milliyetçilik mefkuresinin güçlenmesinden gocunduklarını da, kendileri dahil, kimse İnkâr etmiyor! 25 kişilik AP hükümetinde, bilinen ölçülere uyacak vasıfta, sadece üç Bakan milliyetçidir. Dr. Sadettin Bilgiç, Mehmet Tur- «ut ve Bahri Dağdaş. Diğerleri, hiçbirinin vatanperverliğinden elbette şüphe etmek istemeyiz ama, değişik eli* liyette birer siyasetçidirler. Rüzgâr hangi yönden kuvvet* li eserse yelkenlerini o tarafa açarlar. Nihayet dördüncü straya. milletvekilleri ve senatörlere geçebiliri*. AP li senatör ve aitlerinin sayısı 350 yi aşmaktadır. Bu rakamın içince, o iler son derece geniş, tutulsa bile. elli milliyetçi ya çıkar ya çtkmarf Böylece, yaptırımız incelemenin sonucunu tesbit edebiliriz:gcıurf Beeksr» eşkenhk Divemnm temamı. Genel idare Kumrunu» S/6 i. Bakanlar Kurulunun 7/Ssi ve imrlaınantarlerlnin B/7sı mimyetçilik mefkuresinin dışmde kaldığı için, Adalet Partisinin yönetimi milliyetçilerin ehnde delildir. Yine aynı sebeple, APnin milliyetçi ve mukaddesatçı bir parti olduğu hükmü gerçeğe aykırıdır. AP ni belli bir dünya görüşüne dayamak şart say ılıyorsa, aslına eh uygun döşe* cek ifade «UkecaU bir parti Olduğudur. Yanlış bir anla* maya ve gereksiz münakaşalara meydan bırakmamak yönünden. «Milliyetçilik» sözünü milleti sevmekten daha.geniş bir mânâda kullandığımızı, bir kere daha. belirtmek isteriz. Şunu ĞM hatırlatalım; APnin milliyetçi - mukad* desetçı olduğu hükmü ne kadar yanlışsa. ÂP İçinde milliyetçilerin bulunmadığı da yanlıştır. Bakan, senatör ve milletvekili olarak AP eaharmde dafteru «Ufiyetçiler var* dır. Paket çek acıdıktadırlar. Ve partinin yönetimine hekim değildirler. Milliyetçilerin AP sine hâkim olmalarım İsteriz. Ancak böyle bir durum gerçekleşmediği sürece, APetoln miffiretoi«, mtılradasısroı bir oar* ıldajuıaı ftta > etmek yalnız hakflcatı etelemek değ», aynı zamanda, yakında aandrk basma «fdocek ınflliyetşt eaeumdarl de V..,, DEVLET D V*Îİ$:T ; < Fiirl f"! 1! m AZABTESÎ m*** CBCAB * İSİ KUBUS BİR İNCİ YBİ HlfULÛf Sahibi vo Mesul Md... Halil ÖZYIUMZ MlulYCTÇİ Teknik Sorumlusu... Yılmaz YAIÇIMEB SIVASI hân. Abone İşleri... Şevket B. YAHNİCİ GAZETE Almanya Temsilcisi.. tüyeri ÖZDEMİB Adres; P.K. 284 Bakanlıklar. AHKABA Tel: 125i 10 il ANI AB t Arto sayfa renkü. İS».!*** renk. 2*00.- TU»0 sayfalar, sentimi. «&.- 1U AaoNE ı Yittık ıa>- a, AJ» sştavsav- R~ Ot» eamlakatisr IDJOfleretfltf «Hat alınır. Yeri lal Beşnun» ÛAttrtlA. Bu* te Basta s Otnet Matbaan.* T.A.f> AMKABA -,

4 DtVLET * H/AĞUSTOS/1969 * SAYFA i 4 İÇ OLAYLAR DÜŞİCELER-İÇ OLAYLAR DÜŞÜNCELER İÇ OLAYLAR ine Bilindiği gibi normal yapılan bir kongre sonunda, Odalar Bir ligi Başkanlığına Prof. Necmettin Erbakan seçilmişti. Kuruluşundan itibaren Türkiyenin ticarî ve iktisadî hayatında önemli bir yeri olan bu Birliği Masonlar ellerinde tutmuşlardır. Son kongrede Anadolu tüccarlarının ağır basması sonucu senelerdir yemlik olarak kullandıkları önemli bir yeri ellerinden kaçırmış oluyorlardı. Fakat, Birliğin normal çalışması için bu yeterli bir şart değildi. Nitekim Erbakanın seçildiğini öğrenen bütün üstadlar seferber oldular, aklımıza gelebilecek bütün imkânlarını bu işe seferber ettiler. Hattg bunu o kadar ileri götürdüler ki, Hükümet içinde bulunan elemanlarını başta Başvekil olmak üzere bu mesele İle ilgilenmelerini temin ettiler. Bir taraftan teşkilâtın alt kademesinde bulunan ve kendilerine ram ettikleri mcnfaatçı tüccarları Birlik Başkanı aleyhine teşkilâtlandırırken, diğer taraftan Hükümet yetkililerinin elinden gelen ve kanunun verdiği yetkileri kullanmaları için ne lazımsa yaptılar. Devletin bundan önceki sayılarında sıraladığımız olaylara ilâve olarak Seçtiğimiz hafta Ticaret Bakanı Sayın Ahmet Türkelln verdiği bir belgeye dayanarak eski Başkan Sırrı Enver Batur. korsanlık Bu manzaradan ancak düşmanlar zevk duyar. Odalar Birliğine Baskın ıı QM ı«mınmıntı erimizle oynamayınız Türkeş esnaflarla görüştü Komandolar çalışıyorlar. L ERBAKAN AP nin büyük harb gemisi (!) Mücadeleye devam? «ıetoduyia koltuk kapmak sevdasına kapıldı, basını da haberdar ederek Birliğe baskın yape. Aslında Batur; mücadelenin meşru ölân kısmını kaybetmiş elmanın telâşı içinde ne yapacağını şaşırmış bir halde bulunuyordu. Yetkili Bakanlığın tanıdığı bazı imkanların kısılmasına ve kanun yollarının zorlanmasına rağmen. Erbakan, kongrenin seçtiği meşru başken olarak makamını işgal etmektedir. Geçen haftaki korsan baskınını aklıselim ile atlatan Sayın Erbakan, elayı efkârı umumiyeye eçıklapwk için bir basın bülteni dağıtarak olanlar» ev şekilce tıra- I.1 5 Ağustos 1969 Salı günü aaat de Birlikteki görevime dnödüğüm zaman, Bir liıte bulunmadığım sırada eski İdare Heyeti üyelerinden Sim Enver Batur un Birliğe gelerek, Ticaret Bakanlığından aldığı bir yatıya İstinaden çalışmaya başlamak istediğini bildirdiğine muttali oldum. t Ticaret Bakanlığı eaasen benzeri mealdeki bir yazıyı 31 Temmuz tarihi ile Birliğimize de göndermiş olup, Başkanlığımızı:! 8 Ağustos tarihli yazısı İle hukuki durumu belirten gerekti cevap Bakanlığa bildirilmiştir. 3 Bakanlığa bildirilen yazıda açıklandığı gibi: a) Odalar Birliği Genel Kurulu 25 Mayı»ta kanunî hakkım kullanarak, süresi taratılan eski İdare Heyetini iakat ederek, yeni İdare Heyetini seçmiştir. Diğer yandan bilindiği gibi eski İdan Heyetinin görev süresini ur.ttmaya matuf.kararnamenin yürütülmesi de Danıştayca durdurulmuştur. Be sebeplerden detayı görev süresi bitmiş elen eski İdare Heyetinden bir kimsenin bugünkü Birlik İdaresinde görev istemesi hiç bir hukuk anlayışı ile bağdaşamaz. b) Danıştaya Odalar Birliğinin seçimleri hakkında herhangi bir dâva açılmamıştır. Danıştayın kotalar hakkında seçimle hiç bir İlgisi olmayan bir müracaat üzerine almış olduğu kararın hükmi» sadece müracaatın u- eul bakımından reddinden ibarettir. Hâl böyle iken, karardaki gerekçenin bir takım cümlelerine İstinaden Odalar Birliğinin seçimleri hakkında hüküm çıkart maya ve bununla amel etmeye kimsenin yetkisi yoktur. Zira malum olduğu Özere, kararların gerekçeleri ile değil, sadece hükmüyle emel olunur. ç) Esasen carî mevzuatımıza göre. Odalar.Birliği seçimleri hakkında herhangi bir hüküm Ticaret Bakanlığından değil, ancak Umumî Mahkemelerden alınabilir. Bu mahkemelere kanuni süresi içersinde yapılmış bir müracaat olmadığı için, seçim kesinleşmiştir. 4 Danıştayın eski İdare Heyetinin görev süresini uzatmatuf İstemle yürütülmesini durdurması kararından sonra artık bugünkü Birlik İdaresi İle ilişki kurmalarına hukuken hiç bir imkân kalmayan bir eski idare Heyeti üyesine, Bakanlığına bağlı bir servise bir memur tayin etme edasiyle yazı yaşmış olması, Ticaret Bakanının, Odalar Birliğinin içişlerine müdahaleye başladığı tarihten bert Genel Kurulumuzda yaptığı konuşmaları dahil bugüne kadarki hak aız, hukuksuz ve yanlış tutumuna yeni bir hukuksuz rakamın ilâvesinden ibarettir.. 5 Seçimle işbaşına gelmiş olan İdare Heyetimiz görevinin başındadır, idare Heyetimiz bu açıklamalardan sonra memleketimizin yüksek menfaatlerinin gerektirdiği İyi münasebetlerin biran evvel teessüsü için her türlü gayret ve iyi niyeti elden bırakmıyacaktır.n>:. Erbakan konusunda özellikle Af* nin tutumu kendisino oy veren vatandaşları^ bijhassa Anadolu tüccarını ziyadesiyle üzmüş bulunmaktadır. Sayın yetkililerin kanunsuz davranışlarının affedilir tarafı bulunmamaktadır. Pofis Geliyor Nitekim, birinci teşebbüs* akamete uğrayan korsanbaşı Sırrı Enver Batur yetkisiz olarak verilmiş bulunan ve Ticaret Bakanlığının imzasını taşıyan belge ile Ankara Valiliği kanalını ". BATUR Zorba birader.

5 !> DEVLET * 4/AĞUSTOS/1969 * SAYFA: 5 EKTUPIAR Galip ERDEM «... Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Alparslan Türkeş, sırtlarına basarak devleti ele geçirme hayalleri içerisinde, yüzbin kişilik bir komando ordusu kurmuştur! Türkeş komandolarının «Komünizme karşı savaş» adı altında asıl amacı, büyük sermayenin ve toprak ağalarının çıkarlarını korumaktır. Genç insanlar, «Dokur Işık» adı altında bir yutturma programla aldatılmakta, büyük servet sahiplerinin ve emperyalizmin çıkarlarını savunmak üzere «Kaba kuvvet» olarak angaje edilmektedir. Türkeşin komando kamplarını finanse edenlerin başında, Egenin en namlı toprak ağalarından, köylüye zulmü ile tanınan Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Fahri Tanman gelmektedir. Daha birçok toprak ağazından ve kapitalistten de, komando kampları için yardım alınmaktadır. TİP hariç, bütün partiler Türkeşin komandolarını destekliyor. AP iktidarı, CHP, GP, MP, YTP zomandoların yanında yer alıyorlar...» Yukarıda okuduğunuz cümleler Bakırköyden seçme «Kaçıklar» la yapılmış bir konuşmadan alınmışa ne kadar benziyor değil mi? Yazık ki, başka bir yerden, aşırı solcu bir dergiden, hem de en ciddî geçineninden derlenmiştir. «Cevap vermeğe bile değmez, saçmalamanın böylesine ancak gülünür ve geçilir!» diyeceksiniz. Doğru! Eğer görünmek istedikleri gibi akılsız olduklarına inansa idim, ben de sizin ölçülerinizle düşünürdüm. Yaşadıkları memleketin şartlarından tamamen habersiz, dağ başındaki çobandan daha cahil kimselerin düşmanlığından zarar yerine fayda geleceğini hesaplar, bütün endişelerden sıyrılır, rahat bîr uykuya dalardım. Fakat sayısız tecrübleer sol propagandanın aldatıcı bir akılsızlık içinde yürüdüğünü, cahil görünmeyi, yalan ve iftirayı kolaylaştırdığından ötürü seçtiklerini göstermiştir. Türkiyede kimin kimi desteklediğini, hangi kuvvetlerin kimler tarafından beslendiğini öğrenmek asla güç bir iş değildir. Ancak aşırı solun kurnazlığı, hiç bir şeyden haberi yokmuşçasına davranmanın faydalarım keşfetmekte gecikmemiştir. Zaten göründükleri kadar bilgisiz olmalarına da im- İYİ BİLGİLER kân yoktur. Kendilerinin gücü yetmese bile, efendilerinin parası ve ustalığı sayesinde olup bitenlerin aslını öğrenirler. Ve hiç şüphe etmeyiniz, mutlaka bilirler, komandoların kim olduğunu ve nasıl meydana geldiğini gayet iyi bilirler! Aşırı sol, gençlik arasında yıllarca çalışmış, eğitim dâvasının askıda bırakılmasından faydalanmış, emrettiği vakit sokağa süreceği bir kuvveti böylece hazırlamıştır. Türkeşin komandoları, daha doğru bir ifade ile milliyetçi gençlerin teşkiltlanması, sol azgınlığın davet ettiği bir mecburiyettir. Türk milliyetçilerinin, tehlikesi hızla artan sol gelişmeyi seyredeceklerini ummak budalalığın ta kendisi olurdu. Milliyetçi gençlik, saldırgan bir sürü değil, Türklük değerlerini savunmağa yeminli bir güçtür. Sol propagandanın ustabaşıları, komandoların gerçek hüviyetini ve imkânlarını da gayet iyi bilirler. Genç bozkurtların, Adalılarına îmanları ve milletlerine sevgilerinin dışında, hiçbir şeye güvenmediklerini, yabancı hiçbir kuvvet tarafından desteklenmediklerini de bilirler. Genç bozkurtlara, Milliyetçi Hareket Partisinden başka hiçbir partinin sahip çıkmadığını, //alet Partisine mensup birkaç milliyetçinin duydukları sevgiyi ancak yüreklerinde saklayabildiklerini ve gençlerin başarılarını gizlice alkışlamakla yetindiklerini de bilirler. Demirel, Hükümetinin, küçük siyaset hesapları yüzünden, «Komando» faaliyetlerinden gocunduğunu, gençleri desteklemek şöyle dursun, daima kösteklediğini de bilirler. Gençlik Eğitim Kamplarının maddî imkânsızlıklar içinde çırpındığını, büyük kapitalistlerin ve büyük toprak sahiplerinin milliyetçi gençleri para bakımından beslediği iddiasının kuyruğu boyundan daha uzun bir tilki yalanı olduğunu, Fahri Tanman adındaki kimsenin Millî Mefkure etrafında teşkilâtlanan genç yiğitlerden hiç hoşlanmadığını ve Milliyetçi Hareket Partisini tehlikeli bir düşman saydığını diğerlerinden daha iyi bilirler. Evet, sayın solcularımız komandolar konusunda yazdıklarının yüzde yüz yalan olduğunu herkesten daha iyi bilirler! Bilmemezlikten gelmeleri, kandırmak içindir. bilmeyen vatandaşları İÇ OLAYLAR DÜŞÜNCELER İC OLAYLAR DÜŞÜNCELER İC OLAYLAR * > * *?rlamış, her nasılsa Vali Bozkurt, böyle Cemiyetler Kanununun şümulünde bulunan derneklerin ancak mahkeme kanalı İle alınacak kararlarla bağlı olacaklarım eğer, mahkeme kararı yok a Genel Kurul tarafından alınacak kararlara tâbi olacağını çok yi bilmesine rağmen, Ticaret Bakanlığının yazısını mesnet tutarak 8 Ağustos 1989 günü ER- BAKANı polis marifetiyle çıkarmağa karar vermiş ve kapısı, Penceresi devamlı açık bulunan dalar Birliğinde özel Kalem v e Başkandan mâda kimse yok *ken tıpkı İzmir müze soyguncularını kıstırmışlar gibi sivil ve resmî polislerle Birlik binasını ardırmış. ERBAKANa, Ticaret Bakanlığından Birliği tahliyesi Çin aldığı yazıyı tebliğ etmek istemiş, daha sonra da kanunsuz Başkan Baturu Birliğin reis okltuğuna oturtturmuştur. Milliyetçi ve mukaddesatçı Türk milletine, Anayasa ve kanunlar muvacehesinde iradelerini kullanan Türk tüccarlarına "ağmen kanunsuz işlem yapmaya devam eden AP iktidarının bu olayı millete nasıl izah edeceği ve hangi düzmecelerle oy avcılığı yapacağı merak etmeğe ^eğer bir durumdur. Sürmen Konuştu Milliyetçi Hareket Partisi Genel sekreter yardımcı Süleyman Sürmen. Odalar Birliğinde yapılan mücadele il ilgili olarak basına şu demeci vermiştir. «Odalar Birliğinde yapılan mücadele iktidarın başının tabana ihanet ettiğinin yeni bir delilidir Osman Turan ve Osman Yüksel Serdengeçtiyi ihraç etmeleri ile durum ve tutumlarını ortaya koymuştur. Diyanet İşleri ile ilgilenen devlet Bakanının, muhterem Diyanet işleri Başkanı Elmalıya karşı da aynı saygısızlığı göstermiş ve Onu bir kadostra memuruna benzeterek zihniyetlerini bir başka örnekle tescil etmişlerdir. Din adamları ve maneviyatçılara karşı bir cidal açmiş olan iktidar bir kısım meselelerde İnönünün dahi fikrini almayı lüzumlu görmüştür, laikliği C.H.P. gibi anladığını da söyleyen hükümet sözcüsünün fikirleri ile de anlaşılmıştır ki iktidar sağ gösterip sol vurmak- Erbakan olayı da bu zincir» İlâve edilen halkalardan biridir. Bu çarpışma Masonluk düşünce sahipleri ile milliyetçi ve maneviyatçıların çarpışmalıdır. Bu çarpışma ekalliyet Tüccarı ile Anadolu tüccarının çarpışma- "... sidir. Bu çarpışma hukuk ciddiyetine sahip olanlarla hukuk dışı hareketlere dayanarak felekten gün kazanmak İsteyen görüş ve düşünüşe sahip olan zihniyetin çarpışmasıdırl,. Türkeş makamında. Eski idare heyetinin Danıştayca reddedilen isteği işin hukuk yönünü belirtici mahiyettedir. Seçimler hakkında hükmü mahkemenin vereceği iae açık bir hakikat iken. Ticaret Bakan*

6 Türklük urur Veiru, İslâm Ahlâk Ve Fazileti 2. Dokuz Işık İlkesi. Oysa ki Türkeş. tıpkı Gökalpde görüldüğü gibi, «insaniyet» en son aşama olarak ka bul etmektedir. Türkeşde birbirleriyle İç ten bağlı olan bu oluşum : a) milletini sevmek; b) insanlığa hizmet duygularının bir sonucu olarak dış Türkleri de aynı ka tegori içine ithal etmektir: «Türk adı taşı yan herkes bizim sevgi ve ilgimizin çev resi içindedir. Bundan vazgeçemeyiz. Bu, her milletin tabiî hakkı olduğu gibi, Türk milletinin de tabiî hakkıdır. Birleşmiş Mil letler Anayasası yeryüzünde yaşayan her millet «kendi mukadderatına hâkim olma» (şelf-detemination) dedikleri prensibi kutsal bir prensip olarak ilân etmişti. Bu gün Afrikada yaşayan ve bugüne kadar hiçbir bağımsız devlet kuramamış olan zencilere dahi kendi mukadderatına hâkim olma hakkı kutsal bir hak olarak tanınır ve bunların herbirî yabancı boyunduruğun dan, sömürgecilerin elinden kurtulup ba ğımsızlığını alırken, başkalarının boyun duruğu altında tutsak bulunan Türklerin, tutsaklıktan kurtulmasını istemek, dile mek, bunun için iyi niyetler taşımak Türk olan herkes için en tabiî ve kutsal bir haktır» (55). MHPnin temel doktrini dokuz ışık ilkesine dayanır. Bilindiği gibi dokuz rakamı Türklerde kutsaldır. Dokuz kavramı en yeni bilgilere gö re, Dokuz Oğuzlar veya Uy gurların dokuz kabileye bö lünmeleri veya sınıflandırılmalariyle yakından ilgilidir. Hattâ, Çin kaynakları bunun on lâkabtan ibaret olduğunu iddia etmektedir. Pulleyblank Uygur Türklerinde, do kuza bölünme olayını, etnik olmaktan ziyade siyasî nite lik kazandığı kanaatindedir (46). İşte, MHP nin dokuz ışık ilkesi, aslın da geleneksel Türk kültürünün bir deva mını teşkil eder. Böyle belirli rakamlara göre parti görüşlerini sınıflandırma sade ce MHP ye ait değildir. CHP nin altı oku da, bu partinin temel görüşlerini yansıtır. Başlangıçta partinin bu umdelerinin do kuz olduğu, daha sonraları altıya indirildi ği bilinmektedir. Dokuz ışık ilkesi.milliyetçi cephenin yıllardan beri ortaklaşa olgunlaştırdığı ve Türkeş tarafından da partiye işlenerek mal edilmiş olan bir doktrindir. Bu dokt rin önem sırasına göre, Türkeş tarafından su şekilde sıralanmaktadır: ; 1. Ahlâkçılık (47) 2. Milliyetçilik 3. Ülkücülük 4. Toplumculuk 5. İlimcilik 6. Hürriyetçilik ve Şahsiyetçilik 7. Köycülük 8. Gelişmecilik ve halkçılık 9. Endüstricilik ve teknikçllik. Bu sınıflamada CHP nin altı oku ile aynîleşen ilkeleri bulmak mümkündür: 1) Milliyetçilik; 2) Gelişmecilik (belki CHP nin devrimcilik ilkesine uyabilir); 3) Halk çılık; 4) Toplumculuk (dar anlamda CHP devletçiliği).. MHP de eksik olanlar: 1) Lâiklik ve 2) Cumhuriyetçilik ilkeleridir. Türk Anayasasının ilk maddesi (Türkiye devleti bir cumhuriyettir) şeklinde olduğu na ve buna zıt bir devlet şekli de kurulamıyacağına göre, cumhuriyetçilik ilkesi ni tekrar etmek parti için lüzumsuzdur. Ayrıca, hürriyetçilik ilkesi bir bakıma dev let şeklinin belirmesinde ağırlık koyabi lir. Lâikliğe gelince. MHP, Cumhuriyet Halk Partisinin din düşmanlığı şeklindeki lâiklik anlayışı karşısında, Türk toplumu nun % 99.2 sini kapsayan müslüman di ninin önemini Dokuz Işık ilksi içinde de ğerlendirmeliydi. Meselâ, ilk ilkeyi teş kil eden ahlâkçılık kavramı, «Ahlâkçılık Mukaddesatçılık» şeklind ifade edilebilinirdi. Çünkü, iki bin yıllık Türk tarihinin bin yılı İslâmiyetten önceki dönemi teşkil ediyorsa, geriye.kalan bin yılı da müslümanlık dönemini kapsamaktadır. Ayrıca, Türklerin islâmiyeti kabulden sonra, bu yüce dine kazandırdıkları «Cihad-ı Ekber» duygusu tarihimizde yeni bir zihniyetin de başlangıcı sayılır. Gerçi, parti lider kadrosunun, özellikle, Türkeşin islâm di nine vermiş olduğu müstesna değer, bu dini istismar eden hiçbir parti liderinde raslanmayacak şekilde, kalın çizgilerle belirtilmiştir: «... Partinin en yetkili ve sorumlu mevkiine lâyık gördüğünüz bir insan olarak, bir kere daha, açıkça ilân ediyorum : Milliyetçiliği reddeden bir din cilik anlayışı ve islâmiyete düşman bir milliyetçilik anlayışı bize yabancıdır; bi zim dışımızdadır. Türk milleti müslüman olmakla, içtimaî nizamın ve dinî hayatın en yüce değerlerini kazanmış ve müslümanlık, Türk milleti ile, emsalsiz yiğitlik ve îman aşkına sahip bir mücahit bulmuş tur- (48). Bu ifadeler, çoğu defa, tahrik çi cephenin milliyetçilerle mukaddesat çıları karşı karşıya getirmek için giriştik leri çirkin v yıkıcı propagandanın da de ğersizliğini ortaya koymaktadır. Türkeş, kalkınmanın maddî ve mane- AHP MİLLİYETÇİ AREKET PATISININ vî olmak üzere iki temele dayanacağını açıklarken, manevî temelleri; «Milliyet çilik, îman ve ahlâk» ilkelerine istinat et tirmektedir. Ona göre : «Türklük gurur ve şuuru ile İslâm ahlâk ve faziletine, oy top lama endişesi ve siyaset riyakârlığının üs tünde kr/arak, samimiyetle bağlıyız. Türk lük gurur şuuru ile İslâm ahlâk ve afzileti, milletimizi meydana getiren manevî unsurların tam bir ahenk içinde birleşmesidir. Maddî kalkınmamız ancak böyle bir yüce temel üzerinde yükselirse bir mâna taşır, bir değer kazanır. Milliyetsiz bir yükselmenin, ahlâksız bir kalkınmanın hem imkânı yoktur, imkânı olacağı söylen se bile kıymeti yoktur» (49).. Ülkemiz, 1950 ylıından beri sürekli bir kalkınma edebiyatı içindedir. İktidar kadar muhalefet liderleri de bu kalkınma nın sadece bir yüzünü yani «maddî temel lerini» işlemek suretiyle: Şantiye, baraj, köprü, çimento, yol, silindir ve makina gh bi ruhsuz kalıplara önem vermişler; fakat hiçbir zaman bu ülkenin kalkınmasının manevî yönünü ortaya koymamışlardır. Bugün batı toplumlarında, hattâ İsraelde toplum kalkınmasının ilk prensibi veya ideolojisi toplum maneviyatıdır. Tanınmış sosyolog, İ. Saunders, toplum kalkınması nı 1) maddî; 2) manevî kalkınma olarak ikiye ayırmaktadır. Türk plânında manevî kalkınmanın adı bile geçmez. Oysa ki, bu gün toplum kalkınması, bir toplumun maddî ve manevî gücünün seferber edil mesi olarak tanımlanır. Bu anlamda olmak üzere toplum kalkınması bir bütüncül (holistik) yapı arzeder. - CHP nin lâiklik anlayışı, «Batının ol duğu gibi kopyasına» dayanıyordu. Bu bakımdan dinde de bir batılılaşmaya gidil di. Dini seremoniler (fatiha gibi) yerle rini saygı duruşlarına ve çelenklere terketti. Oysa ki, batılılaşmak, özünü kaybet memek demektir. Aynı CHP, aradan kırk altı yıl geçtikten sonra bu defa, İmran Öktem olayından ötürü fatiha yüzünden bir bardak suda fırtına kopardı. Aynı şekilde DP de iktidarı süresince, kurtuluş savaşı veren Cezayirlileri destekleyeceği yerde, Fransız emperyalistlerini şaşırtacak şekil de savunmaları, en az CHP kadar, islâm âlemine saygısızlık olmuştur. Bütün bu iktidar partilerinin yanında, MHP nin re alist temellere dayanan islâm ve Türk birliği fikri, cidden, kuşatıcı ve anlamlı dır. Dokuz Işık ilkesinin önemli bir yeni liği de kalkınmada «Üçüncü Yolu» teşkil etmesindedir. Türkeşe göre : 1) Kapitalist kalkınma yolu, Avrupa medeniyetinin ya pısına ve Ayrupalı muitlerin şartlarına gö re düşünülmüş bir sistemdir. O Avrupa ki, içtima geleceği sınıf düşmanlıklarına dayanır. Türk milletinin tarihinde sınıf düşmanlığı yoktur. Bütün bir milletin tek bir gaye etrafında kenetlenmesi vardır. O Avrupa ki, zenginliğin büyük payını baş kalarını insafsızca sömürmesine borçlu dur. Biz, sömürülmemizi kolaylaştırmak için telkin edilen bir sistemle nasıl k a l ı nabiliriz? İşte bu yüzden sadece fertleri mizi değil, milletimizi de fakirliğe mah kûm etmek isteyen kapitalizmi reddediyo ruz. 2) Komünist kalkınma yolu. Türkeş bu sistemi de.kapitalizm gibi. milletimi- Türkeşi, Turancılık ve ırkçılıkla suçlandıranlar bazı kasıtlı çevreler ile Türk düşmanlarıdır. Vietnama, Biafraya ve Çe koslovakyaya ıstırap duyan her Türk va tandaşının dış Türklere de duygulu olma sı onun insanlığı icabıdır. Hruşçev, 1956 Stalini suçlama kampanyasını açarken, II. dünya savaşında Stalinin Kırım Türkle rini Nazilerle İşbirliğinde bulunduğu yargısiyle suçlaması ve halkını Sibiryaya sürmesi, katletmesi olayına temas eder ken: «Hiçbir aklı başında kimse, kadın, çocuk ve ihtiyar, bir halkın hepsinin nasıl olup da ihanetle suçlanabileceğine akıl erdiremez» demiştir (56). Bu tarz bir sa vunmayı, kendi milletimizin çilesi üzerin de, belirtmek bir Türk olarak hakkımız de ğil midir? Bunun adı Turancılık veya ırk çılık ise hiç çekinmeden söylenebilir ki evet Turancıyız ve ırkçıyız. ANTOMıSı 0 ze yabancı bulmaktadır. Bunu. RusyÎJ elli yıllık uygulanmasından sonra. *J İslâm kitlesine yaptığı fenalıklardan j rabiliriz. Türkeşe göre : «Ülkemiz Wj münizm bir iktisat dâvası olmaktan de bir istiklâl davasıdır. (50). Yan politik şartlarımızla ilgilidir. Türkle^ kalası olan Anadoluyu da Ruslara y mak için komünist olamayız. 3) M». kınma yolu. Türkeş, kapitalizm ve j nizm gibi yabancı sistemler dış<n.jf iî bir kalkınma yolunu öngörmekte^ yol ona göre : Çalınma doktrinler^ ğil, millî yapımızın ve başkalarına D an sosyal yön bu suretle desteklenmiş olmaktadır. Vatandaşı, devlet ve kapitalist baskısından kurtarmak «temini» yürüten u sistemde hem kapitalizmin hem de komünizmin aşırı ve sert noktaları tasfiye e dilerek, âdil, hürriyteçi, mülkiyetçl bir Espriye yönelmiş olunuyor.,, Doc. Dt. Orhan TÜRKD 0 Türk milletini bütün sınıflariyle bir likte içine alacak bir sosyal yardımlaşma ^ e güvenlik teşkilâtı meydana getirmek. ir vakitler lonca ve vakıfların oynadığı r lü, modern devlette sosyal yardımlaş ma ve güvenlik kurumlan yolu ile sağla mak. Böylece, Türkiyede hiç kimse sahipj 2. yardımsız, himayesiz, desteksiz, işsiz Çalmamalı; kalmak korkusuna düşmemedir. Ayrıca, adalet ve sağlığın sosyalize e dilmesi de önemli bir aşamayı teşkil et mektedir. Daha önce de belirttiğimiz gibi, ougün Batı toplumlarında görülen «refah devleti» fikrine bir yöneliş vardır. Sınıf Ca t»şması yerine, bu sistemde, sınıflar a fası uzlaşmayı tesis etmek temel prens Ptir» (54). meyen şartlarımızın incelenmesin^ J muştur. Buna «üçüncü yol», «Doku* yolu diyoruz. Dokuz Işık denilen üçüncü yol y mada önemli bir ilke de t o p l u m ^ Türkeşin toplumculuktan anladığı *j lizmin türkçe karşılığı veya eşdeğer, dir. Aynı şekilde, batıdaki fikir 8*JJJ rak bir vakitler destek bulmuş o?% miyetçilik» de değildir. Gökalp, D,r? te Durkheimin sosyalizm anlayış1*11^ si altında bir solidarizmi ( d a y a d ı hk) (11) savunmuştu. Gökalpin *y culuğu veya solidarizmi: Fert y ^$ı yet var» şeklinde özetlenebilir. #~Lı Türkeşte toplumculuk üç önemli ^ s kapsar: 1) Özel teşebbüs, 2) KÖPjJJ mayelerin birleşmesi; 3) Sosyal J^J ve güvenlik (52). 1) Ülkenin kalk% da özel teşebbüs desteklenecek vc. ^ ye edilecektir. Fakat, bunu yapar ^ verenle işçi ilişkileri milletin zarflr»v mayacak şekilde korunacaktır. D-gil nezaret görevî esastır. Türkeş de P*\ gibi, millî ekonomi formülünün ar*^ ra daima devleti de beraber dflş^jj-jj dir (53). Günkü, devletsiz pir eko, sistemin mîllî niteliğini kabul etmek kün değildir. (2) Küçük sermaye, e y leşmesi ilkesine gelince, bu da J elindeki küçük tasarrufların teşv^ j rek devlet tarafından tanzim ve &ZA yolu ile birleştirilip halkın serfl10 olacağı büyük ekonomik teşebbüs1 rişmek. Bu gelişim şekli, demokrasi çeşit kol>3ktivize edilmesi sürecin11 latır ki bütün klâsik demokrasileri. 3. Sosyal Yardım ve > 1 Güvenlik Türkeşin toplumculuk anlayışında «eylet, milletin tümünün mutluluk ve reta nını hedef almalıdır. Devlet eliyle ve oto "^esiyle milleti soyma, ezme, akraba, OŞ dost kayırma, yârânı zengin kılma anjamını taşıyan tutumlar yakın zamana kaoar tarihimizde olaglmiş ve kabileler aras, nda zıddiyet ve gerginliklerin artmasın a sebep olmuştur. Bu bakımdan, devlet, î11!! bir ekonominin gerçekleşmesini sağimalıdır. Bunun gibi, gayrî millî ekono miler yanında, fakirliğin, sefaletin at oy nattığı yerde servet sahipleri, servetleri n keyif yolunda ve israf yolunda kullana mazlar. Bütün bu aksaklıklar ve anarşiler Savlet kontrolü ile düzenlenecektir. Bu fakımdan, Türkeşin Devlet anlayışında, Jju kavram millî hedefleri gerçekleştirmej e gaye değil bir vasıtadır. Amaç, millî Jodeflere ulaşmaktır. Bu yönden de TürJ*$i Hitlerle kıyaslayanlar hatadadır. Çünkü, Hitlere göre önemli olan : «Her,r kın üstünde Alman ırkı» teorisine inan maktır. Bu yüzden Hitlerin ideolojisi emder Yalist amaçlar taşır, anti hümanisttir. Türkeş, ülkücü arkadaşları içinde, yi ne de en gerçekçi olanıdır. Çünkü, ona göre : «... Girişilecek faaliyetlerde, Türkiyeyi hiçbir zaman tehlikelere, risk lere.maceralara sürüklemeyecek bir yol üzerinde bulunmayı» esas kabul etmekte dir. İşte, Türkeşin ülkücülüğü budur. Bu gün, Doğu-Almanya ile aynı masaya otur mayı, yalnız «tek Almanya» vardır iddiası ile reddeden Batı Almanya, bu tutumu yü zünden maceracı ise, Türkeş, aynı espri içinde, Türkiyeyi maceraya sevketmemek tavsiyesiyle Batı Almanyaya nazaran da ha realist görünmektedir. Türkiye siyasî tarihinde hiçbir parti, MHP si kadar Türk tarihinin derinliğine ve bilincine bu kadar haklı nedenlerle katıl mış değildir. Dokuz Işık ilkesinin bir diğer önemli teorisi de köycülüktür. CHPnin altı okun da bulunmayan bir ilkedir bu.. İlimcilik, endüstricilik ve ülkücülük de bunlar ara sındadır. Bu bakımdan, MHPnin Dokuz Işık ilkesi, CHP nin altı oklu sistemine nazaran daha modern ve daha kapsayıcı dır. Köycülük, MHP nin toprak veya ta rım reformu ile gerçek bir kalkınma mo delini içine alır. Bu kalkınmanın hareket noktası, köylerin somut (müşahhas) ola rak kalkınmasıdır. Bugün ülkemizde, köy ve köycük (hamlet) diye ifade ettiğimiz 63 bin kadar kuruluş vardır. Bunlar, coğ rafî, siyasî, ekonomik, sosyal ve savun ma nedenlerine göre kurulmuşlardır. Türk köylerinin çoğunluğu küçük köy lerdir. Takriben 2/3 ü (% 62.2si) 500 den; % 90 ı da binden az nüfusludur. Bu bakımdan, 6 milyon nüfusun yaşadığı da ğınık köylere sosyal hizmetlerin götürül mesi için belirli köylerin merkez kasaba lar etrafında toplanmaları (Koncolidasyonu) şarttır. İşte, MHP nin köy kalkınma yolu, bu gerçekçi durumdan hareket et mektedir. Bir bakıma, konsolidasyon ül kemizin şartlarının sonucudur. Bugün ay nı gelişme Hindistan, Pakistan ve Lâtin Amerika ülkeleri tarafından yürütülmek tedir. Daha önceleri Birleşik Devletlerde de bu sistem uygulanmıştır (57). Bu ül kede, köylerin nüfus birimine göre konsolidasyonu yanında, ayrıca okul ve kilise lerin de aynı sistem içinde ele alındığını bilmekteyiz (58). Israel, bu tip bîr köy kuruluşunu kalkınmanın en önemli yönü olarak kabul etmiştir. Köylerin konsolidasyonu modelinde, hareket noktası olarak bir kasaba veya uygun bir köy «merkez» olarak seçilir. Bu merkezde, din ve eğitim kurumları, ko operatifler, ticarî kuruluşlar, hastahane, sosyal tesisler, sanayi kolları yoğunlaştırılır. Ayrıca, belirli miktarda köyler bu «cazibe merkezi» terafında geliştirilir. Ni tekim, Yavuzun dağınık köylerin sakınca larını önlemek için teklif ettiği çözüm yolları arasında biri d i : «köylerin birleş tirilmek suretiyle yerleşme ve idarî birim sayısını azaltması» (59) hususudur. Türkiyenin hali hazır şartları içinde, köy kalkınmamız için en gerçekçi çözüm yolu bu tip bir konsolidasyona gidiş ol malıdır. Bunun zıddı bir kalkınma tarzının ülkemiz gerçeklerine ters düşeceği mey dandadır. Bu bakımdan partiler yelpazesi içinde, Türkiyenin biricik dâvası olan köy kalkınması ile ilgili en isabetli yolu MHP görmüştür. Bu açıdan olmak üzere Türkeş belirli sayıda köyleri ünite haline getir meye (tarım kenti) adını veriyordu. Onun örnek tahminine göre : « bin köye 43 bin okul; 43 bin doktor; 43 bin ebe; 43 bin öğretmen temini mümkün değildir. Bunun için - şematik olarak açıklamak üzere söylüyorum - on köyü bir köy ünitesi kabul edip bu ihtiyacı küçültmeyi tasarla dık. O zaman ortalama ev sayısı da 50 ka bul edersek, 500 evli bir ûnlte (tarım kentleri) meydana gelir ve 43 bin raka mını da 10 defa küçültmüş oluruz. Yani (4300 ünite) tarım kenti sağlamış oluruz. Şu halde 4300 köy ünitesine 4300 okul; 4300 doktor, ebe; 4300 tarım uzmanı; 4300 kooperatif ve 4300 makine merkezi temin etmek nisbten çok kolaylaşmış olur» (6). (46) Edvvin G. Pulleyblank, Tokuzöğtiz mese lesi hakkında bazı mülâhazalar,, Atatürk Üniver sitesi 1961 yılığı. Çev. Orhan Türkdoğan. (47) Türkeş. 7 Şubat 1969 Parti Kongresinde ki konuşmaarı, Nifak zamanı değil, bu kitapta milliyetçilik ilkesi ilk sırayı işgal etmektedir. (48) A. Türkeş, Nifak zamanı değil, s. 16, 1969, Ankara. (49) A. Türkeş, a.g.e., s. 16 (50) A. Türkeş, a.g.e., s. 15 (51) Ziyaettin Fahri Fındıkoülu, Sosyalistler, XIII, Ziya Gökalp, «. 14, Türkiye Harsî ve içtimaî Araştırmalar Derneği, Sayı: 74, (52) A. Türkeş, Dokuz Işık, s (53) Z. F. Fındıkoğlu, a.g.e., a. 19. (54) Müreffeh ve kuvvetli Türkiye için CKMP orogramı, s. 13, tarih yok. (55) A. Türkeş, a.g.e., s (56) Victor Zorza, Kırım Türkleri müdafiilen ni kaybettiler, Devlet mecmuası, sayı: 12, (57) Charles P. Loomis and J. Ailen Beefle, Rııral Sacial Systems, pp , (58) Alvin L. Bertrant, Rııral Socioîoyy. pp (59) Fehmi Yavuz. Türk mahallî idarelerinin yeniden düzenlenmesi, s. 50, (60) A. Türekş, Dokuz Işık. s

7 DEVLET * 11/ACUSTOS/1069 * SAYFA: S _ IC OLAYLAR DÜŞÜNCELER İÇ OLAVLAR DÜŞÜNCELER IC OLAYLAR s lığının keyfi hareket etmesi ve kanunları çiğneyerek hukuk dışı bir tutum içine girmesi girilmiş olan batağa biraz daha saplanmaktan başka hiç bir İşe yaramaz! Bu iki kutbun sonunda girişilen mücadele bir fiili hale yol açarsa sorumlusu sadece hükümet olacaktır! Necmettin Erbakana karşı takınılan tavır milliyetçilere ve maneviyatçılara takınılan tavrın son halkası elbettekl olmayacaktır! Fakat iktidarın kimlerden yana olduğunu ve kimlere hizmet ettiğini tesbit bakımından enteresan bir olay olarak halkımızı uyandırmakta müessir olacağı da açık bir hakikattir! İktidarı ciddiyete ve basiretli harekete davet ederiz! Tiirkes Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Alpaslan Türkeş hafta içinde yapılan TES-İŞ Sendikasının kongresine katılarak, sendika, işçi ve İşveren konusunda partisinin görüşünü anlatmıştır. Tes-lş Sendikasına katılan delegeler TÜRKEŞin bu konuşmasını ayakta alkışlamışlar, buna muakbil aynı toplantıya ka tılan Türk-iş Genel Başkanı Halil Tunç delegeler tarafından konuşturulmamıştır Parti Genel Merkezinde çeşitli meslek kuruluşlarının temsilcileri ile görüşen Türlceş, Esnaflar ve esnaf kuruluşları hakkında görüşlerini açıklayarak aşağıdaki konuşmayı yapmıştır. Küçük esnaf ve sanatkâr, kendi el emeği ve küçük sermayesiyle meydana getirdiği İşletmenin hem İşvereni hem de İşçisidir. Ekonomik hayatın bu küçük ünitesinde emek ve sermaye aynı kişiye aittir. Meselâ atölyesinde elbise veya ayakkabı yapan terzi ve kunduracı, dükkânında gıda maddesi satan bakkal, manav, kasap, kendi ara* basıyle nakliye işleri yapan şoför gibi. Bir bütün olarak Türk milletinin ekonomik, sosyal ve ahlâki yapısını milli tarih vs kültüre dayanarak yeniden kurmak fikrinde olan Milliyetçi Ha* reket Partisi, herşeyden önce kuvvetli bir esnaf ve sanatkâr zümresi yaratmak arzusundadır. Kapitalist ve sosyalist edebiyatın orta sınıf diye nitelediği esnaf ve sanatkâr zümresi, Türk kültür ve ahlâk anlayışının halan en sağlam ve kuvvetli mümessili bulunmaktadır. Gerçekten bugün miliî ahlâkımızın, dinimizin en iyi şekilde ifade ve uy gulanmasını bulunduğu millî i umre, küçük esnaf ve sanatkâr "ömresidîr. Kültür emperyalizmi yani kökü dışarda olan zararlı akım ve sistemler, ezcümle kapitalizm, Siyonizm, komünizm gibi, dış ve yabancı kültürlerin mahsulü olan akım ve sistemler, küçük esnaf ve sanatkârda taraftar kazanamamıştır, özellik le bu zümre bugün, bazı cahil, hain ve gafil sözde münevverle rin yataklık ve dalkavukluk yaptıkları kapitalist, komünist devlet fikrine karşı çıkmakta, buna mukabil Türk kültür ve ahlâkına dayanan Milli Devlet fikrine sahip çıkmaktadırlar. İşte biz, bu tutum ve zihniyetlerinden dolayı Türk toplumunun bu sağlam ve yabancılaşmamı? zümresini, bugün içinde bulundukları sefil ve garantisiz durumdan kurtarmak İçin bazı ekonomik ve sosyal tedbirlerin alınmasını şiddet le savunmaktayız. Bu tedbirler alındığı takdirde, milli toplumumuz, kökü yabancı kültürlere dayanan ve sınıflara bölünüp parçalanması, yok olması muhnlst, komünist tehlikeleri yok temel bulunan kapitalist, siyo» edebilecektir. Zira şurası asla unutulmamalıdır ki, her komünist ve kapitalistin bulunduğu yarde, millî topluluk bölünmek, parçalanmak İstenir. Ve yine asla gözden uzak tutulmamalıdır ki, kapitalist ve komünist cereyanlar küçük esnaf ve sanatkârın en büyük düşmanıdır, bunların her ikisi de, yani hem kapitalist hem de komünist sistemler bu zümreyi ortadan kaldırmak isterler. Zira ekonomi felsefesi büyük patron yetiştirmek olan kapitalizm, bu patronun piyasaya hakim olabilmesi için, siyasi rejimi olan liberal devlet nlzamıyla elinden geleni yapar. Meselâ büyük bir nakliye şirketinin kurulmasını, büyük bir ayakkabı vs elbise fabrikasının açılmasını, büyük at vs gıda evlerinin tesisini, liberal devlet bütün İmkânları ve kanunlarıyla teşvik eder. Bu takdirde aynı piyasada bulunan küçük bir şoför, bu büyük nakliye şirketi karşısında rekabet edemez hale gelir sonunda iflâs eder gider. Çünkü, gözü dönmüş, şahsî kârdan başka hiçbir şey düşünmeyen büyük nakliye şirketinin imkânları ile küçük bir kamyon sahibi olan şoför mücadele edemez. Gerçekten, büyük nakliye şirketi seri halde nakliye işleri yaptığından, daha az parayla eşya ve yolcu taşıyabilir. Halbuki bu parayla küçük bir esnaf olan şoför çalışacak Bütün, bu çalışmalar Türk milleti için. olursa aldığı para benzin masrafını bile karşılayamaz. Bakkalın, terzinin, ayakkabıcının ve diğer esnaf ve sanatkârın durumu da aynen böyledir. Onun 1- çindir ki biz, kapitalist liberal devlete, «Patronlar sınıfı devleti» diyoruz, sosyalist, komünist devlet de aynıdır. Bu devlet anlayışında da, en küçük mal mülk dahi hırsızlık mahsulü t-e lâkki edildiği için, sahibinden devletçe alınır. Bu alma bir gasp şeklinde olur. Yani karşılığında hiçbir para ödenmez. Böylece herkesin malı mülkü, iğned neipliğe kadar parası ö- denmeden devlet tarafından alınıp, devletleştirilir. Bunun sonunda, küçük esnaf ve sanatkârda, o küçücük sermayesini de kaybeyliyeceği için, dükkânını kapatıp, devletin gösterdiği İşte ZORLA, YARI AÇ, YARI TOK ESİR GİBİ ÇALIŞTIRILIR. Görülüyor ki, komünist - sosyalist devlette herkes İşçi haline getirilmektedir. Bunun içindir ki komünist - sosyalist devlete de çalışamıyacağından o, aç mı kalmalıdır? Bunu kabule millte sevgisi olan hiç bir Türk yanaşamaz. Esnaf sigortasının finansmanı, esnaf ve devlet tarafından karşılanacaktır. Esnaf sigorta priminin hepsini ödiyemez. işçi sigortalarında olduğu gibi esnafın işvereni de olmadığından, bu primlerin yarısı veya daha büyük bir kısmı devlet bütçesinden karşılanmalıdır. Millî devlet anlayışımızın hizmet esprisi budur. 3. Esnaf kooperatifleri: Esnaf kooperatifleri yeniden düzenlenmeli ve bilhassa ucuz istihsal, istihlâk ve mesken faaliyetlerine girişmelidir. Mesken faaliyet ve kooperatifleri sayesinde, yukarıda açıkladığımız esnaf sigortasiyie aşağıda anlatacağımız esnaf tasarruf ve yatırım sandıklarından da alınacak kredilerle esnaf evleri yaptırılmalıdır. Böylece her esnaf başını sokabileceği ucuz ve sağlam bir eve sahip olmalıdır. «İşçi sınıfı devleti» adı verilmek tedir. Biz, ne Adalet Partisi gibi, liberal kapitalist, ne CHP gibi sosyalist ve ne de T. İşçi Partisi gibi marksist sosyalist *ir devlet anlayışına sahibiz. Biz Türk milletinin kültür, tarih, ahlâk ve dinine saygı duyan, bu manevî ve millî değerlere, millî emek ve sermayeye «seferber ol» emrini verdiren bîr devlet anlayışının, MİLLÎ DEVLET görüşünün müdafileriyiz. Millî devlet anlayışında, kapitalist ve sosyalist devlet anlayışlarında olduğu gibi, sınıf menfaat ve esası yoktur. Millî Devlet anlayışında yalnız ve yalnız miliî menfaat vardır. Bu menfaat manzumesinde, patronun menfaati korunacağı gibi, işçinin ve esnafın da menfaati korunacaktır. Esnafın menfaatinin korunmasında Partimiz bilhassa şu noktalara önem vermektedir: 1. Küçük esnaf ve sanatkâr bankası: Bu banka, en kolay ve ucuz şekilde, formaliteye lüzum kalmaksızın, müracaatta bulunan esnafa, tesis ve tevsi kredisi, sermayesi verecektir. Meselâ, çıraklık devresini bitiren bir terzi yardımcısı, terzi atelya si açmak istediği zaman, gerekli kredi kendisine tesis sermayesi " Belli Olsun adiyle derhal verilecektir. Keza, mevcut atelyesini genişletmek veya modernleştirmek isteyen bir ayakkabıcı, tamirci veya elek trikçi tevsi kredisini alacaktır. Bunların vâdesi uzun, faizi çok az olacaktır. 2. Esnaf sigortası: Bu sigorta bir nevi işçi sigortası veya memur emekli sandığı şeklinde olacaktır. Böylece, küçük esnafın ve sanatkârın bugünü va geleceği sigorta teminatı altına alnımı şolacaktır. Toplum güven ligi (Sosyal güvenliği) olmayan bir esnaf ve küçük sanatkâr, bu gün ve yarınından emin yaşayamaz. Hastalandığı, ihtiyarladığı. iş göremez hale geldiği zaman, küçük esnafı bir kenara itmek, «sen artık işe yaramazsın» der gibi davranmak hem Türk kültürüne, hem de insanlığa sığmaz. Türk hem iyi hem de kara gününde dost olan devlete İhtiyaç duymaktadır. Bunun için de, küçük esnaf ve sanatkârın hastalık, maluliyet, ihtiyarlık ve ölüm sigortaları mutlaka kanunla düzenlenmelidir. Aksi halde, hastalanan esnaf, dükkânını açamtyacak, bunun neticesinde de para kaza namı yacak olur ki, bu onun için çift yıkım olur. Hem hasta, hem de aç. Nihayet unutulmamalıdır ki, bizim esnafımız esasen fakirdir, her gün kazandığını her gün ihtiyaçlarına sarfeder. Şimdi, hastalanan, sakat kalan, ihtiyarlıyan bir esnaf 4. Esnaf tasarruf ve yardım sandıkları: Her esnaf bu sandı* ğa üye olmalı, miktarını kendisi nin bildireceği belirli bir mebli ğı her ay sandığa ödemelidir. Böylece yapılan küçük tasarruflar neticesinde büyük meblağlar elde edilecek ve bu meblağın belirli bir kısmı, kâr vs faydası esnafa ait olmak uzara müstahsil yatırımlara çevrilecek; diğer bir kısmı Isa ihtiyacı ânın d» esnafa faizsiz borç olarak ödenecektir. Müstahsil yatırım* Bazı İstanbul gazetelerinin AP Genel Başkan Vekili İsmail Hakkı Tekinelin bir Marksist vatandaşımızla işbirliği yaparak, AP kasasından Marksist keseleri şişirdiğini yazması üzerine «çağın devleti» nin çağsal kişisi Süleyman Bey (Üzülme, bize yılın 365 günü çatıyorlar, biz aldırmıyoruz. Değmez...» demiş. Bir genel Başkan vekillerinin oğlu Marksist eylemdedir. AP gençlerinin çıkardığı İleri dergisinin sahipliğinden başka idarî işleri yürüten dört kişi süper Marksist - Maocudur. Azınlıkların haklarını Türk devletine karşı koruyan bir Avukat hanımzade İstanbul AP Milletvekilinin karı* sidir. Siz üzülmeyiniz, siz aldırmayınız millet. Süleyman bey aldırmıyor. Biz mi aldıracağız sanki. Araştırsınlar bakalım bunları. Sonra da... Sonra..., Kimin çattığı, kimin işkembe-i kübradan attığı belli olsun... MEHMET NEDİM

8 DEVLET 11/AĞUSTOS/1969 * SAYFA: 9 İÇ OLAYLAR DÜŞÜNCELER İÇ OLAYLAR DÜŞÜNCELER İÇ OLAYLAR kıra çevrilen paralar yalnız ve yalnız esnafın mesleğinde muhtaç olduğu makine ve malzeme* ini Türk malı olarak almış olacak, hem millî kalkınmamız bu kısımda gerçekleşecek, hem de esnaf ucuz mal sahibi olacaktır». İşçilerimiz Uzun zamandan beri sol bezirganları Türk işçisini birtakım haklarım savunma bahanesiyle kanunsuz yollara sürüklemek istediler. Bu çabalarında bazı İşverenlerin anlayışsızlığı yüzün den mevziî de olsa, kendi İstedikleri istikamete sevkedebildikleri işçiler buldular. Bir anlık bazı menfaatlerinin korunması Ve sosyal haklarının elde edilmesini her şeyin üstünde tutan bu iyi niyetli işçilerin biraz da gayretkeşlik yaparak diğer işçi arkadaşlarına tesir etmeleri neticesi olarak Türk milletinin bütününü üzen hadiseler cereyan tti. Türk işçisi genel yapısı İtibariyle, muafazakâr, dinine ve örflerine bağlı, vatan ve millet Sevgisi yüksek olduğundan, insanlık üzerinde zehir saçan komünizmin Türkiye temsilcileri bu vatanperver kitle üzerinde umdukları etkiyi yapamadılar. Münferit hadiselere katılmış bulunan işçilerimiz de, bir kaç anarşistin dışında milli servet ve millet menfaatlerini kendi menfaatleri üstünde tutarak kendilerinden beklenen asil davranışı göstermişlerdir. Bu davranışların kırıcı ve zararlı olmasında işçilerden ziyade işverenlerle gerekli münasebetleri ayarlayamıyan sendikaların rolü büyüktür. Genel olarak Türkiyede sendikacılar tam anlamıyla yetişkin değildirler. Bu noksan taraflarını gidermek için zaman zaman işçiyi sokmakla tamamlamaya ya çalışmaktadırlar. Aslında İşçinin işverenle olan münasebetlerini kanunların ışığında hem işverenin İş yerini kapatılmasına meydan verecek kadar madur etmeden, hem de İşçinin haklarını ehliyetleri ve liyakâtleri ölçüsünde almaları gerekirken bilgisizliğin neticesi olarak, ya işçinin hakkını tam alamamakta yahut işyerinin kapatılmasını hazırlıyacak şartlar ileri sürerek işçi işveren münasebetlerini çıkmaza sokarak, çeşitli hadiselere sebebiyet vermektedirler. İşte son İstanbul hadisesi İşverenin anlayışsızlığı yanında sendikacıların ehliyetsizliğinin neticesi olarak gözükmektedir. Olan hadiseler ne bu olayda taraf olan İşçilerimizi ve ne de bütün olarak Türk milletini memnun etmiştir. Birçok işçinin ve bir o kadar da polis memurunun yaralanmasına sebep olan bu üzücü olayda rolü olan bilgisiz sendikacılar ile sol tahrikçilerin Türk işçisinin yakasından elini çekmeleri, aksi halde bizzat vatanperver İşçiler tarafından gereken dersin verileceğini unutmamaları gereklidir. Bu arada işverenlerimizin de memleketin iktisadî hayatında önemli rolü olan, işçilerimizin değerini «İşçinin hakkını alın teri kurumadan verin» anlayışı içinde düşünmelerini temenni ederiz. Komandolar Günlük gazetelerin sık sık ne maksatla olduğunu bir türlü anlayamadığımız gayretkeşlikle çe şitli şekilde yorumladıkları, milliyetçi gençlerin açmış olduğu kamplar, her şeye rağmen Türk milletinin hayranlığını üzerlerine toplamaya devam etmektedir. Senelerce maskelerle gizlenerek masum ve iyi niyetli milletimizin kanını emen yabancılar yeni yetişen vatanperver gençliğin milletli) olan işbirliğinden gocunması gayet normal bir olaydır. Bu gençlik; artık geçmişine yaraşır bir şekilde yaşamak istemekte... Bu gençlik; milletini ve memleketini kül olarak düşünmekte ve bütün davranışlarını ona göre ayarlamaktadır. Bu gençlik; ister İçerden, ister dışardan olsun gelecek bütün tehlikelere bütün bir milletin karşı koyması için birliği, beraberliği, sevgiyi ön plânda tutmaktadır. Bu gençlik; gün geçtikçe Türk milletine daha yollarını öğretmekte. faydalı olmanın Bu gençlik; disiplinli olmanın, birlikte hareket etmenin her zaman nstice alacağına gönülden İnanmakta. teçhizatlanmakta. Bu gençlik; İnsana saygıyı, hakka hürmeti, büyüğe saygıyı, küçüğe sevgiyi yaşamakta. Bu gençlik; düşmanlarının rüyalarına giren bir BOZKURT oltrak yetişmekte. Bu gençlik; millet ve memlekete zarar verecek her türlü anarşiye karşı, otoriteye ve hukuka saygılı olmayı vazgeçilmez bir ölçü kabul etmekte. Hasılı,bu gençlik bütün düşünce ve yaşayışıyla, örf ve âdetleriyle, dost ve düşmanlıklarıyla, bilgi ve kabiliyetleriyle atalarına lâyık olmaya çalışan yirminci yüzyıl Türk gençliğidir. BOZKURTlardır. Evet her türlü önleme ve iftira kampanyasına rağmen «Boz kurtlar Dirlllyor». Atalarına, geçmişlerine, tarihlerine, yirminci yüzyıl icaplarına lâyık olmalarını temenni ederiz. Bu gençlik; sağlam vücudu Türk milletinden bu öz evlâtkadar, sağlam kafaya sahip ol- larına her bakımdan yardımcı mak için, ilmin rehberliğinde olmalarını bekliyoruz. U A f If O n Son Akıncı " fi (Baştarafı 11. sayfada) «ine gözüne sürer. Herkes durmuştur, şaşkın ve memnun gözlerle Ahmede bakarlar. Ahmet tam *amamnı yakalar ve konuşur: «Ne kadar, ne kadar mübarek sakalın var. Kurban olayın. Ama bu sakala şu başındaki yakışır mı?» Ahmed bunu öy- W İfade etmiştir ki burada ayzılamaz. Ortalık birden karışmış, tebessümler birden uçmuş, zihin- er alt üst olmuştur. Ortada apışmayan - şaşırmayın yalnız Ahmed vardır. Ak sakallı ihtiyar irkilir, uyuyan bir tarihin, bir imparatorluğun, bir arşlahin doğrulması gibi başını ve vücudunu dikteşti- rir. Can evinden vurulmuştur. Asırların ardından Selen nazarlarla gözlerini Ahmede diker, bakar bakar ve yürür gider. Bu esprideki mânâyı anlıyan tek kişidir. (Bu ihtiyar zamanımızın en büyük ilmidir.) Oradakiler ilk şaşkınlıktan sonra çıkışırlar Ahmede «ne yaptın sen, utanmıyor musun?» cevap hazırdır Ahmedde: «Tabii biliyorum, Mahsus yaptım. Hem o anladı. Siz ne bileceksiniz tondaki mânâyı. Bilseniz bu hallere düşer miydik hiç?. şt e bu mükemmel bir mesele geçmedir. Şerbetin arkasından turşu içilir mi? Ahmed Çerdi. Meselâ yol üzerinde, köşe başında bir şerbetçi vardır. Ahmed hemen durur. Bu. der. Sultan Azizin şerbetçibaşısınıh torunudur. Bir Osmanlı erbeti İçelim. «Ver oradan iki demirhindi, Hâhedân-ı Âli Osman erbabına» der ye içer, size - e İçirir, Direnmeniz boşunadır. Biraz Herde bir turşucu.vardır. Bu. der. Sultan Hamid Handarı takdirname almış, iltifat-ı şahaneye mûzhar oj r, jhiştur: «Ver iki turşu kardeşim, Allah, Allah, bismillah, şifa niyetine» der ve içer turşuyu, kifazınız yine beyhudedir. Ahmed size bir nutuk Çeker ve turşuyu İçirir. Bu bir mesele geçme fırsatıdır ve Ahmed bunu kaçırmâz.. Her sene Eylül ayında Şoğütde yapılan Ertoflrul Gazi ihtifaline mutlaka, gelirdi Ahmed, Hangisin peşinde, nerede ve ne şartlarda olursa olsun mutlaka gelirdi. O havaliyi en.ince-4efer.ru- atına kadar bilirdi. Yörük beylerini bir bir tanırdı. v e>ük çadırlarına girer, Osman Gazi- niyetine der Ve r yprük ihtiyarlarının elini öperdi. Kadın olsun erkek olsun, önlerine diz oöker ve sorar da sorar- * Ahmed âdeta Ertuğrul Gazi zamanında yaşıyor-. «*u. 1 T^?? V.7^* Osman Gazi ve Bizanslılar arasında ciharı ti- Hhlntffüfcifcıfti değiştiren müher^b^nirvneredei geç- * **tai;-cereywı terzim en- ince^ teferruatına ^kadar bilir, arkadaşlarına da anlatırdı, Ahmed, Türkiyede çıkan bütün gazete ve mecmualarda Osmanlı ve Osmanlılar hakkında neşredilen bütün tefrika, makale, fıkra vesaireden. yayınlanan kitaplardan haberdardı. Müellifleri ile mutlaka temas kurardı. Eğer yazıda Osmanlı hakkındaki hüküm müsbet ise müellif Ahmedin en aziz dostudur. Şayet menfi hükümler varsa, vay o yazarın haline. Telefon veya mektupla, olmazsa bizzat giderek gerekeni yapar, ikaz eder, izah eder, olmazsa sert konuşurdu. Velhasıl Ahmed, Osmanlı ile uzaktan yakından ilgili hiçbir hususta kayıtsız kalamazdı. Zira. daha evvel de söylediğim gibi Ahmed «Osmanlı» nın şifa kabul etmez bir hastasıydı. Ahmed «Türk» e, «Türk tarihi» ne o kadar bağlıydı ki, evvelce hiç aklından geçirmediği, meş gul olmadığı halde 16 Türk imparatorluk bayrağı ile yürüdüğü ve üç hilalli armayı kabul ettiği için bir siyasî partinin ve başkanının en atılgan, en cerbezeli müdafii olmuştu. Plân, program, şu bu. hepsi Ahmedin gözünde sıfırdı. O bayraklar ve üç hilâldeki mânalara ve o mânayı «şıp geçen hakikate âşıktı. -. Türkiyeye gelen islâm dâvası İle alâkelı her şahıstan mutlaka haberdardı. Nereden duyar, na- «sil duyar bihnmez. Ama mutlaka onları bulur, gezdirir, fikir teati ederdi. \.... Müzeleri, cemileri, bütün tarihî eserleri dolaştırır, izahat verirdi. Osmanlıyı âdeta gelen zatin ruhuna sindirirdi. Bir defa böyle bir zat.gelmişti. Ahmed onu Topkaöı sarayında gezdirirken edam mest olmuş, kendinden geçmişti. Bu- hava ancak Ravza-i Nebîde yar. Nedir bu, nereden.-geliyor. * tılsımı sırrı nedir? Ben Meşhedl. Keıbelâyı da gördüm. Madde ve maddenin cümbüşü harikulade. Fakat bu ruhaniye? yok. Madde ile onu bağlamışlar. Ahmed burada hemen atılır. Bu noktada * -. dlr.... dur der. Sonrakiler ne. yaparsa yapsjn. Biz iki sci-. lâleye ve hanedana ne lâf söyleriz, ne de söyletiriz. ÂM Resul ye ÂM Osman. Onlar bir gefdlter, pîr geldiler. Üif daha gelecekleride"şüpheli-" Ahmed Osmanlı ordusunu anlatırken bir akın: v. et beyi.. Osmanlı *knj inl>anlatırken sanki Istan- bul rnuhasa-asjnda havan topunt. icad eden Fatih,. ölümü bile fevkalâde oldu. Görülmemiş mrkyaste bir kanama ve yine o güne kadar raslanmıyan I Osmanlı ilmini anlatırken Zenbllli. bahriyeyi anlatırken Barborostu. Maddesi-ruhu. eti-kemlği Osmanlıydı Ahmedin. öyle ki gırtlaktan barsak uçlarına kadar kanayan hazım cihazında. 60 şişe kan verilmesine rağmen durdurulamıyan kanama süresince girdiği her komadan kurtuluşunda âdeta sayıklar gibi hep aynı şeyi tekrarlamıştır. «Şeyhülislâm geldi, daha ne duruyorsunuz? Kaldırın şu cenazeyi.» Zaptiye Ahmed, alelade bir İnsan gibi değil, bir akına gibi, bir Osmanlı şehzadesi gibi yaşadı. Her fim hareket, miktarda kan verilmesi: her ânı akın dolu bir hayat. 60 şişe kan. Velhasıl Ahmed bir imparatorluk gibi, daha doğrusu Osmanlı gibi öldü. Ve onunla Osmanlı bir daha öldü İ Bilmem Ahmedi bir nebze anlatabildim miî Dostlarının ve tanıyanlarının İhmal etmeden-ahmedi anlatmaları vazgeçilmez bir vazifedir Allah Ahmedden rahmetini, dâvasından nueretini esirgemez Inşalah... VEFAT -. ÜZÜNTÜYLE HABER ALDIĞIMIZA GÖRE D. T. C. FAKÜLTESİ MİLLİYET Çİ ÖĞRETİM ÜYELERİNDEN Prof. Dr. FARUK SÜMERİN ANNESİ HAKKIN RAHMETİNE KAVUŞMUŞTUR. MERHUMEYE TANRIDAN RAH- MET DİLER, KEDERLİ AİLESİNİN ACI LARIMI PAYLAŞIRIZ. * * " DEVLEÎ

9 K - evlct 11/AĞUSTOS/lts» * SAYf A; * ÎARAFSIZUK VE DAHİLİYE AKANI ai7 tabak hergfirftf gifc gitsek gazeteirelnj elice elan vatandeşiar. blrteal aahtftde W eut*elarl» v» tayier Orperta» cestnierie verilen Mr teberi» terşdaytıiar. Bu beher «izmir «Otesmfa esyulmam v» «ek yaşh aiea gec» bateştsfato de kotuma* «dûrûl- MIM!* Itf»Unttl ISI I& aafcışaı dünyan» toeme» kar yehnd» barsan «iageieu»efe şek lıldlısdiş tarta yatsa. Haili. Türkiyede «Vatman masa elan ve Türtr ttmetfnlf» fdamk msşgshmt arastada şayi» bir giz attıktan v» Meta* M» «tav» vaya eaetaarak. kanal «oflîerlnoe Ur tarata <a* ver** ataflafeaa km, Mr aefi» vakaıaıaan Bmtat id). Auaav «erata» yarla, anarfıjıa enirin» bar canca egrk fedam* derisi» ali Mr yar. «dertkento d» İster MrçOk. Mera» kayak al- m Mr aevlal eaaaaaaal tutan** v» hunim yamada defleıtnlo o» kadar ejamf» kasta alarak hilinmeyen taziney» dahi! tarihî eseıi vü. aakaaajş sulanması TBfk efldn tımumlyttf amada W- ysk etli yeşime, kum» aattceal alarak da konuya gtrtfcu toaraîa verumeetai tataş aunlaur. O analar» tesadüf eda» «azat» manşetimi henüz Mmtfarden afflwn!ş değildir, ta arada günlük ga zetaleria bir taamı Jıafch veya haisıririrfarı mfintkaşa konusu unakta barabar* çak Mert fldarek yöntudltr» «ot ağır Mr şekilde hflcum adtrsk tank* etmişlerdi, ta ylsctanlşt» en «ok madur «laa da, bfş şüphesi* OaMHye Vekffİ Şayi» Faruk Sakan tlmuştu. Faruk ŞOkan»leyfa HgMt fada bir yorum yanmadan asd görevi ata) «uçluları yakalamak isme yöneldi. Çek geçmeden de hedefine ulaşmayı başardı. Su basan elbette emrinde bulunan kuvvetlerle mümkün olmuştur. Nitekim bununla HglH alarak güvenlik kuvvet- İsimin e s4trmrş ttdugu «aba Tur* ajtflettnce takdir edilmiştir. Emniyet kuvvetlerinin ilk avı milletlerarası kaçakçılık şebekesine dahil bir KAATİL YAHUDİ olmuştur. Bu yohudl, bundan önce da Türkiye İle Avrupa arasında kaçakçılık yapan bir hırsızdı. Ancak, izmir müzesini soyarken, suç ortağı olanların kimler olduğunu bir türlü söylememiştir. Bu inadın tabii neticesi olarak HgİlMer bazı konuşturma metotlarını kullanmak zorunda kalmışlardır. Bu mecburiyet inatçı Yahudiyi konuşturmuş, bu soygunun küçük bîr soygun olmadığı. Avrupa çapında bir teşkilât işi olduğunu ortaya koymuştur Dana önce Dahiliye Vekilini, Hükümeti, bütün yetkilileri çeşitli sakilde suçlayan bazı «aretefer. katil Yahudinin dövülmesini bahan» ederek yenide» güvenlik kuvvetiedne çatmak, oniart küçük düşürmek, hattâ daha da Bert giderek bu dövme hadisesinin Türk Oevietmin itibarım sersttğnu. mahut İnsan haklan beyannameşinin (nedense Mr türlü Türklere uygulanmaz} ve Birteşmlş Milletler TeşVHftttma prensiplerine aykırı düştüğünü öne sfirmfiş lerdlr. Bunlara, her olayı fırsat bherak. devlet otoritesini İtibardan düşürmek için elinde» ne gelirse yapan M. Ali AY8Aftın 4» katılması daha d* aniam kazandumıştır. İşin en ilgi çeken yönü Bakanlık makamına feteh kemiz baş gün olan sayın tarafsız (I) Bakan ftagıp Ona/in bu alaya «ak hırtı bir şekilde müdahale etmesidir. Saym Sakanın tarafsıehk anlayışı kadar ileri ki, canilere, katillere kader urenmaktadtr. Devlet nizamine temelden karşı olan bir siyaset bezirganına paralel olarak, haber ajansına beyanat varan, ÜMEfl. «dövülme elayı değru isa. kanunun icabı yarin» getirilecektir» buyurmuştur. Onar bay biraderimizin bu aceleci beyanı emrinde bulunan masat e/kadasiarvu çok müşkül durumda bırakmıştır. Eo fist makamdan bu derece sormuşuz kayamarm çıkması 1SS0 ihtilâlinden bari na yasacağım şaşıran, ancak Faruk SBkanıa devresinde yeni yeni kendin» gaimay» «aksan aali» teşkilâtında, zararl» ihtilâtlara as* bap olacak niteük taşımaktadır. Öteden bari insana İskanca &* meşine karsı olduğunu vs esasen mesleğinin de bayi» icap ettirdifciaî anlatmaya «alışan sayro Bakanm. hunharca oldurulan muz» bskçisinin e feol halı karşısında «caba insancıl davranışlarından birazım kubanmesı garakmaz aû lal? O har yandan bakıma muti* teç-aflest Üt, biraz efsun bu kist Bakanlığı fotaa*» ngltanmlş midir? çek büyük bir «ttüaaoe hayu. Bayla, sorumlu makanrian İşgal adan ve adına devfaz adana dansa kuasaltria emrinde «akşt»rdı ı kunsafaris faaliyetlerine as* ga) atmayacak şafctld» bayansa kektamaları vaya hiç tylm asa* asalan gerekir. Aka) kaide, oa emirlerin yarin» gelmesi aajgabjgj «tur va os 4: eerumfuhlk aîmattaa fearkaa alt kadsjnalar masu- Bvat yflkf aalf Bo sebeple Onarlo daktariukia Dahiliye Bakanlığım ksnşür «aması va kendisi tarafsız (I) Bakan «farak göreve çağrılmış olmasına rağmen, tarafsızlık müassseesim katiller», canilere, hırsızlara, kaçakçılara kasar g^tflrmemeslni aksi halde bu mflassesa- «Jn ortadan kalkacağına niş şfiph» atmemaslal hatırlatırız. Hele d», memleketimizin kritik bir donemde bulunduğu ş«ovada; temkinli harekat atmanla zaruret sidufu açık bir hakikattir. * ;ı 9u gazetelerin hepsinden, davacı ve şikayetçiyiz... Biri var: Ermenilerin mira- 84 üzerine oturmuş.. Soyadı kanunu sırafarında. Atatürke: «Ama baoe 4a Mr eyadı fttf safiriz» deyince, Atatürk kendilerlns ıkipsfc koy ama»yadını» der Midir Mr dalkavuk va bu adamm Atatürke verdiği cevaba bakınız «Atanıra, havla* Ur kapat İİfc»aV, ben koy hey!» lata bu kendin] beğenmiş, bu mağrur bir numaralı, din va mukaddesat düşuuuu gazete İkinci Dünya Harbinde. ırkaı. Mazi Alman erduianna «gel geh» adan, mendil «allayan, şimdi da gazeteemi masonlara genel fcanrgâîu halme gatlran bu adam va gazetesi mütemadiyen Böiükbaat*nı tutarak «Af nhı ta kanadı MP ya gaolyar» misilli basiddar atarak bizi gölgelemeye çalışır.,j kaojiagır aayurdaa dajaev, / K#razor * Kırgtm yemtad»n yemlenaa. bu «afavaniser* fetvacılartn. bir gön asrçek Itıleaff mflslomanlardan allieyt ylyinoe. Manyayı Kenyayı giraoelderi lünlar yskın/ dır. Bir de Aıuftdeleeun aatanuni alsb dastianmızuı oaceteel var., tunu idsr» eder. blakaatları halta yanıltıp, alifllfetvl da biz yarattık!- kibri ve. gururu iğinde 4 dîrler. Crciyea dadını dsid tagulayan Fav*< Akşamcı solcuların gazetesi de, eski ziooitinö, nartlsfni bize tersjb etmektsı D^alaatiarın YTryj tultuflunu reklam J^jİ^^SSİ çilekeş. feaâr miluyat eder.. Maksatları naikı yanıltın. Milliyetçi Hareket Partisine oy akımını durdurmak. Türkiyede, İslimi» û*. t Türkün de en korkunç düşmanı olan. secde Müslüman diğer bir oazete ezici bir kuvvet haline gelen Milliyetçi Hareket Partisi ve onun aençjiöinden hiç bahsetmez., âta eençtar» eflr W, Ankara, İstanbul. Erzurum, Trabzon Üniversitelerindeki solcu esasnm suzmı kesmişler, Mreek kt% bu «vaarştat, kemttmat, bilmem ne «İst» herifleri ezmişler bu uğurda kendileri de ağtr yaralar atmış, oksijen çadırlarına girmişlerdir... Halkı cihada çağıran bu yalancı pehlivanlar, ger çek mücahitleri görmemezlikten bilmedevlet kontrolü ile düzenlenecektir. mezlikten gelirler., «ye leyli» gibi hergün le memleketin, milletin, İslimin kurtulacağını sanırlar... çinin toplandığı Milliyetçi Hareket Psrti sine üvey evlât muamelesi yanmaktadırlar. Hodui. kaba. kendini beğenmiş, etrafını «ten» dağlarıyla çevirmiş «TüHriyayl kan idare ediyorum» havasında olanlar, kendini Anadoludan ds büyük görenler ancak gururlarını tatmin yolundadır. Memleket elden gidiyor, komünizm gemi azıya almıştır... Yangın saçakları sar* mıştır: Bunun karşısında tek kudretli tef kilât. Milliyetçi Hareket Partisidir. Milli* yetçi Hareket, komünizmin, anarşizmin üzerine doludizgin yürümektedir. Sözde milliyetçi, mukaddesatçı geçinen bu gazeteler, bu millî hareketi destekiiyecekleri yerde kösteklemekte, ya 4 hut umursamamakta, bu teşkilâttan bansetmemeyi kendi siyasetlerinin mihveri hs ismi «İttihat» olan aslında nifak tohumları saçan bir Ceride, civanmert îman I ine getirmektedirler. Hepsinde aslolaıı h vatan çocuklarına «Tûrkeşin piçleri* kodu maratoncularının miktarını, dirayetidiyecek, diyetilecek kadar ileri gitmek ni, kabiliyetini, niyetlerini açıklarsak millet cüretini göstermektedir. E er kaıniarm y». «rdlp bu İsi onlar yapacaklardır.. Onun gazeteleri yerle bir olmamışso, lagatbbi Mr şey sanan Müslüman Kar* deşlehrnizin duygularına hürmet ettiğin%ixd»ndir. Yoksa., yoksa... İçlerinden her biti Aknenize düşse Akdenlzi Karadeniz yanacak kadar mâlevves bu adamların cemaziyüievvel ve âhirini anlatmak isterdik, ziyüleyvel ve âhirini anlatmak İsterdik. Fakat İslâm davasını rencide eder düşüncesiyle şimdilik bırakıyoruz. Bir taraftan Masonların aleyhine ateş püskürürken diğer taraftan yucdeyüz ma* san oidugu aemi bir iktidarm yönatıctlori. raf reklâm etmek, nıtasalrkltrı haika Müs laman gjtssl göstermek, Müslümanlıkla - I U I Al için miuiretçi hareketin tutunmasını İste* mezler. Türlü dedikodularla millî hareke* ti yürütenleri çürütmek isterler.. Gazete* [erinde yazamadıklarım fiskoslarla etraf* yayarlar. Bu ceride aslanlarının, bu dedi«kodu maratonlarının miktarını, dlrsryatiflb kabiliyetini, niyetlerini açıklarsak millet şaşkına döner... Bu samandan adamların kimler olduğunu anlar. Yukarda sovledifilmiz gibi dâvamıza zarar verir düşüncesiyle şimdilik bu bahsi kanatıyoruz. Kini ne derse desin kervan yürüyecektir. Amma bu kervan Saadettin Bilgiç doi tumuzun «Mason Kervanı* değildir, Allah yolunda, millet yolunda, vatan yolunda yö* rüyenierfn kervanıdır.. OAÛLAB AŞ AB AK TOSYAYA Bİfl DAĞ CEÜYOI! GÖMiO^OEKİ LAVİABİA YAMAİIOAĞ GCtİYOB. ato «ONA MASB TılK. O HAft«TTt ÜZst OffTAMirA ABTİK YEMİ gh ÇA& i OPİİYOH BoRTLCNBCÇ ECMBI BALIÖIN ÜSTÜNE BİR AĞ G6LİYOB. \ AĞZfNOAKl LÂF ARI A YAMABDAĞ GEÜYOB. BALKON A ÇIKAN BOHÇANIN AKLINA HEMEN, «OLLÜ YÜ GÖRÜNCE Bİfl TULUM YAĞ GEUYOB. HÜSEYİN SABAHATTİN " - fbre^tomca A.r>. *

10 DEVLET W 11/AĞUSTOS/1969 * SAYFA: it _ HAKKA YÜRÜYEN SON AKINCI (Dostlar, Zaptiye Ahmed öldü. Abdullah oğlu Muhammedin terkettiği dünyada Ahmed de baki kalamazdı. Hikmetinden sual olunmaz, ama, bilmem ki, erken değil miydi. Dostlar, ben bildikle» rimi gücümün yettiğince anlattım. DEVLET sayfalarını açsın, siz de yazın. Ahmedl ve dâvasını yaşatalım. Kalanlara ve geleceklere örnek olsun. ÖTÜKEN yayınevi, Allah kısmet ederse, Ahmedin kitaplarını neşretmek arzusunda. Onlarla beraber dostlarının dilinden Ahmedi de anlat mayı arzu eder. Ötüken Yayınevine yardımcı olunuz. Allahdan Ahmede rahmet, dâvası için nueret dileyin dostlar.) Onu Çarştkapıda bir pasajda, avuç içi kadar bir küçük dükkânda tanıdım. İhtilâl sonrasınnı keşmekeşi İçinde, antenleri gece gündüz açık, gözü, kulağı ve aklı ile projektör ve radar gibi etrafını tarıyan hayat fışkıran, enerji kaynayan bir genç idi. Durmadan okuyan, bıkmadan dinleyen, aralıksız mücadele eden bir genç. Aynı yoiun yolcusu büyükleri, akranları ve kütükleriyle aynı gaye için her şeyi göze alarak çarpışan bir genç. Bu güzideler içinde tebarüz eden 8deta güztdeter güzidesi bir şehzade, bir KÖRŞAD. * Hz. Adem. cennette sağında beyaz, solunda siyah karıncalar görür ve bunların sulbünden gelecek mümin ve münkir çocukları olduğunu öğrenir. Beyaz karıncalar içinde hepsinden beyaz biri gözüne iişir. Onun (...) peygamber olduğu ve vücudunun da ruhu gibi beyaz olduğu cevabını alır. İşte Ahmed sağ cephenin içinde bu derece bariz İdi. Ona Zaptiye Ahmed derdik. O ismi tıpkı kendisine benziyen bir arkadaşı vermişti. Onun gibi yerinde duramıyan bir arkadaşı. Zaptiye diyorduk ona, çünkü maddî, manevi nerede bir anarşi, haksızlık, asayişsizlik varsa Ahmed oradaydı. Daima iyinin ve hakimin yanında, kötünün ve haksızın karşısındaydı. İşte İki çocuk kavga ediyor. Ahmed, mutlaka müdahale etmiştir. Önce büyüye nasihat, olmazsa tokat. İşte züppe bir oğlan her tarafından hanımlık akan bir kıza sarkıntılık ediyor. Ahmed hemen müdahale eder ve ne şekilde icap ediyorsa tarzda gereken dersi verir.-eğer lüzum varsa kendi vaziyetine bakmaz ve (yürü bacım) diye kızı evine götürür. Tek şart kızın hoppa olmaması, yarı çıplak gezmemesi. Bir ihtiyar baş örtüsünden, sakalından, beresinden kınanmaya görsün. Ahmed, buna şahit olursa vay o kınayanın haiine. Onu Ahmedin elinden kimse kurtaramazdı. Ahmed Öyle uzunboyfu İkna etme yoluna gitmezdi. Adamına göre ya bir iki söz İle yola getirir veya sert konuşurdu. Ice» bederse küfür bile ederdi. Ve âvâh ki. «Nasıl W, mütekebbire kibir göstermek sadakadır Ha» «Ha bu derece Aftah yolundan sapmışa ela küf retmek lâzımdır.» Ahmedln lügatinde müdafaa yoktur. O taarruz adamıydı. Çünkü Ahmed meselesi olmayan yerde yoktu. Kendi meselesinde de daima haklıydı. Zira o her zaman Hak yolundaydı. Haklının ise müdafaaya ihtiyacı yoktur. Ahmedin mahkemesi tek celselikti. Tehir ve talik yoktu. Meseleyi derhal ve ânında tetkik eder, enini boyunu ölçer ve şimşek süratiyle gereğini düşünüp karar vreir ve hükmü infaz ederdi. Yani Ahmed dâvasının hem polisi, hem savcısı, hem hâkimi ve hem de infaz memuruydu. Onun kararlarının temyizi de yoktu. Ahmed her zaman cephede, her zaman seferi haldeydi. Bu halin icabı da onda daima görülürdü. Cephede hak tanımak, adalet tevzii etmek gibi düşmanının eline koz verecek, ona imkân tanıyacak, enayiliklerden uzaktı. Yani şunu demek istiyorum: Cephede, harp halinde merhametten maraz doğduğunu çok İyi bilirdi. Ama normal zamanda insanlığına erişmek de hayli zor idi. Meselâ bu derece sert bir kimsenin çocuklara karşı alâkasının ana şefkatine yakın olması ender kimselerde bulunan bir vasıftır. Bu vazıf Ahmedde vardı. AHMET NURİ YÜKSEL Bizi kültür değiştirmeye götüren her türlü hareketin ve İdeolojinin karşısında idi. Bu ister inkılâp, ister devrim, ister ilke, ister şu, ister bu. olsun Ahmed İçin hep aynıdır ve mutlaka Ahmedln hücum mevzuu idi. Kimin tarafından ve hangi zaman ve şartlarda yapılmış olursa olsun netice değişmezdi. Ahmedin duymamazlık, görmemezik, bana ne Resim AHMET YÜCEL in göstermektedir. son günlerini 1942 yıtmds Yozgatta doğdu, ilk taksi. Üne Yozgatın Sakarya İlkokulunda başladı. Memur elan pederinin vazifesinin İstanbula nakli ılıcrine ailece İstanbula geldiler. Kartalda ilkokulu bitirdi. Haydarpaşa lisesinde parasız yatıh olarak erle «e liee tahsilini ikmal e- dip «60 y ıhmta mezun oldu. Aynı yıl İstanbul üniversitesi Hum* Fakültesine kaydoldu. raket miiti kültürümüze sahip elma ve öğrenme arzusu. Türk tarihine karat duyduğu büyük hayranlık onun Edebiyat Fakültesine geçmesine vesile oldu. lunim sonra süratle kendi kendini yetiştirdi. Arapça «e Ingüizce «grendi. Der» Mr tarik kötturime sahip oldu. Birçok gazete ve mecmualar do yazılar yazdı, üniversitenin «en sınıfında İken yi dek subay igrttmsn olarak asker İik vazifesine katıldı. İirİnci dere yılmı tamemlemış yaz tatili lebi İstanbula gelmişti. Tatilini getirmekte tk«n «mansız kaatahjma yakalanarak, it Temmuz fftfi* günü Hakkın rahmetine kavuştu. Dâvamızın gerçek mücahidi Zaptiye Ahmedimize DEVLET mensupları olarak Cenabı mağfiret diler, ailesine ve desttarısemennl ederi*. gibi kelimelerle yakından ve uzaktan bir ilgisi yoktu. Burası benim mıntıkam değil diye hâdiseye sırtını dönen polislerden değildi. Ahmed millî îslâmî her dâvada, her kavgada vardı. Ve mutlaka taarruz halindeydi. Ahmed bu fikrinin zaruri bir neticesi olarak İslâm Türk terkibinin şifa kabul etmez bir hastası, bir âşığı İdi. Milliyetçiler arasında bir tâbir vardır: Hıra dağı kadar müslüman, Tanrı dağı kadar Türk. Ahmed bu mânayı çok İyi anlıyordu demlyeceğim.zira onu küçültmüş olurum. Ahmed bu mânayı yaşıyordu. Meskenet halinde değil, taarruz halinde. Bu terkipten gelen her şey, bu terkibin her unsuru onca mukaddesti. «Dünyada iki hanedan, iki sülâle vardır: Âl-i Resul ve Âl-i Osman» bu ikisine ne lâf söyler, ne de söyletirdi. Mevzu buraya intikal etti mi Ahmed yerine ve konuşma 1 tarzına göre ya son derece munis veya yelesi kabarmış aslan kesilirdi. Evlâd-ı Resul ve Osman Oğullarına hürmeti tarif edilemez. Bütün notlarını eski yazı 1le tutardı. Birisi ile tarih, edebiyat, İçtimai meselelerde münakaşa etmek lâzım gelirse tahsilini, yabancı lisan bilip bilmediğini, mevkiin) sormazdı. Zira bunlar Ahmed için eski yazı bilmekten çok sonra gelirdi. Eski yazı bilmemek... Bu affedilmez bir kusurdu ve Ahmed eski yazıyı bilmeyenle hemen hemen sohbetini bile yapmazdı, tarihî mevzuların Ahmed Osmanofılu Bâli Bey kadar. Evronos Bey kadar akıncı, Yıldırım gibi korkusuz, Yavuz gibi şecaatti İdi. En umumladık yerde, en beklenmeyen bir zamanda bitiverfr, fazla da durmaz, şimşek süratiyle işini görür ve giderdi. Mesele geçtiği anlar müstesna, bir sandalyada birkaç dakikadan fazla oturmazdı. Mesele geçmek... Bu, 1960 sonrası milliyetçiler arasında yaygın bir tâbirdir. Anlarız ne olduğunu, ama anlatmak zordur. Tarihin hâlde yaşanması, anlatılması kritiği, mazinin istikbale tatbiki gibi bir şey. Muazzam İSLÂM TÜRK kombinezonu, Osmanlı nizamının bir nevi tenkidi, tahlili, yaşanması. Mesele geçmek... Bunun yeri, zamanı yoktur. Her yerde, her zaman mesele geçerdi Ahmed. Kahvede, otobüste, vapurda her yerde.. Meselâ uzun bir otobüs yolculuğuna çıkmıştır. Hareketten hemen sonra Ahmed hemen öne geçmiştir. Yalnız kendine mahsusu bir eda ile bir besmele çeker ve şoföre döner: «Gözün yolda, kulağın bende, ellerin direksiyonda, ayağın pedalde olsun. Dikkatini dağıtma» der ve arkadaşlarına hitaben mesele geçer. Bu, aktüel bir mevzu ve bunun Osmanlı nizamı ile alâkası, geçilen yerlerin tarihi önemi, o civarda yaşayıp müsbet rol oynamış es ki büyükler, o muhitte büyük tarihi ehemmiyeti haiz sanat eserleri, şu veya bu herşey oîabür. Bu bir mesele geçmedir. Vapurdadır Ahmed, eski yazı ile defterine blrşeyler kaydetmektedir. Yanında tam bir kart devrimbaz tipi vardır. Yerinde duramaz, hazmedemez 25 yaşında bir gencin böyle eski yazı ile not tutmasını. Ahmet ona gereken dersi verir. Evvelâ bunu bilmenin üzumunu, sonra kolaylığını, faydasını anlatır. Adam ikna olursa mesele katmamıştır. Olmazsa vay haline. Artık Ahmed bu tipin ıslah olmayacağına kân! olmuştur. Ve onu hırpalamaya karar vermiştir. Bu kararını da derhal tatbik eder. Ahmed Fatih Camiinde namazım kılmış ve dışarı çıkmıştır. Merdivenlerden nur yüzlü, ek s» kaili kir ihtiyar İnmektedir. Başında kir fötr vardır. Ahmet) bunu görmüştür. Ani bir karar: Mesele geçmek lazım. Hemen yürür, ihtiyarın eakalınf avuçları içme «ro\ yine kendine mahsus bir eda ile «maşalah. eübhanaliah» diye okşat, öper; y*> (Devamı 9, sayfada)

11 / DEVLET * 11/AĞUSTOS/1969 * SAYFA: 12 : _^v - - NİZÂMA DAİR Um^Mt^ Memleketimizde siyasi hürriyetler uygulanmaya başladığından beri, milletimizin en bariz vasfı olan nizam fikri yıprana yıprana tükendi. Bu gün, içine düştüğümüz hal, trafikten fiata, Odalar Birliğinden Hükümet idaresine kadar, kanun, nizam, örf ve âdetlerden sökülmüş ve sıyrılmış bir keşmekeşten ibarettir. Neden bu hale düştük? Türk gibi, dünyaya nizam veren bir millet bu Fetrete, bu anarşiye nasıl yuvarlandı, bunu tahlil etmekten ziyade, bu yolun bizi götüreceği yerin korkusu gözümüzü açmalıdır. Türk Milleti kendini dünyaya nizam vermek İçin yaratılmış bir cavim olarak kabul etmiş, bu inançla da cihan hâkimiyetleri kurmuştur. Fetihlerimiz, istilâlarımız, bütür savaşlarımız bu gaye için yapılmışta. Bu duygu, bt inanç o kadar derin, o kadar köklüdür ki, bu konuda : «Yol yordam bilmez», «Dirlik, düzenlik kalmadı» gibi yüzlerce ata sözlerimiz vardır. «Sened-î ittifak» ta; «Herkes büyüğünü, küçüğünü bilecek» gibi bir. hüküm de mevcuttur Osmanlı Hanedanı. «Nizam-ı Âlem» için öz ev lâtlarının katline rıza göstermiştir. Kardeş katline ce s/az veren fermanın koyucusu iki oğul sahibi bir hükümdardı. Düzenin bozulmaması için birinin feda edilmesine rıza gösterebilmiştir. Bu feragat, sıra adamı mn anlayamıyacağı bir büyüklüktür. Gaziantepin inkılâp Köyündeki «Salah Ağa» : «Türk,gene cihangir olacaktır. Bundan şüphe eden kâfir olur. Çünkü, Allah bu milleti Dünyaya nizam vermek için yarattı» demiştir. Nizam fikri bu derece engin ve sağlam temellere dayanırken bugün içine düştüğümüz hâlin bir izahı olmalıdır. Bize öyle geliyor ki, batılılaşmaya giriştiğimi; günden beri bu noktada bir açmaza düşmüşüzdür. Ve bunda ısrar da etmekteyiz.. Batının üstünlüğünü, on ların kanunlarında, içtimaî kıymet hükümlerinde san mak ve onları olduğu gibi tercüme ve ithâl etmekle aynı seviyeye geleceğimize inanmak hatası işlenmiş tir. Onların hayatına uygun gelen unsurlar bize ters geldi, ithâl ettiğimiz nizam bizim mazimize aykırı ol duğu için kanunlarımız; örf ve âdetlerimizle çatıştı ve bu çatışmadan mevcut yıkıntı doğru. İnandığımız de ğerlerle uyguladığımız değerlerin zıddiyeti, içinde bulunduğumuz AMARSİ (Fetret) nin sebebidir. Demokrasi denemesi bu düzensizliği artırdı Hırslı ve basit politikacılar siyasi usûl tartışmalarını saygısızlık, iftira, hakaret haline getirdiler, birbirle rinin suratına tükürecek kadar aşağılık davranışlar ol du. Suratına tükürülen kişi bir süre sonra Cumhur başkanı seçildi ve sancakla selâmlandı. Milleti idare etmek için ortaya çıkanlar, saygı sizliğin, terbiyesizliğin, düzensizliğin numunesi ola rak millete göründüler. Nizam fikrinin her şeye temel olduğu ordu, devirdiği iktidarın mensupları için ilk günlerde sayınlı, saygılı bir dil kullanmıştı. İktidara siviller katıldıkça ihtilâl de iğfale uğradı. Hâsılı birbirini doğuran ve birbirini etkileyen Nizamsız» tıklar Süleyman Demirelin iktidara gelmesi ile deşilmiş, yara gibi bütün ufunetini ortaya saçtı. Süleyman Demirelin iktidarı tarihî bir muayyeniyettir. Zira nizamın bozukluğu bir asırdan fazla zamandan beri şahsi otorite şebiblerinir) biz2at nizam haline gelmeleri ile örtülmekteydi. tezatlar içinde, birbirini tutmaz. Bir sistemle? karmaşığının Hakiki mahiyetinin açığa çıkması için tarifti ve şahsî otoriteden mahrum. İktidarını bizzat hatırlamadığı için, şahsen nizam haline gelmesi mümkün olmayan, bir çesn «Na&» e ihtiyaç vardı. Süleyman Demire! İktidarı ist» bunu hakiyle temsil etmiştir. Bu iktidar faydalı da olmuştur. Şaheın zaafı sistemin zaafını da ortaya dökmüş. Devlet müesseselerinin herbirlnln kendi kendine ve kendi Içm çalışır olduğunu, birbiri ile İrtibatsız hcrçeşit koordinasyondan mahrum bulunduğunu herkese anlatmıştır. Türk Milleti var sandığı bir çok şeylerin yokluğunu apaçık görmüş, anarşinin mazarratını nefsinde hissetmiştir. Durum açıklığa kavuşmuştur. Hastalık teşhis edjrtmlftir: Türkiyede nlztro çökmöşaûr, veriden korutması gerektir. *mammmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmvmmmmwm 1. Milli Kültür hakkındaki sorulara Millî Eğitim bakanı sayın jlhami Ertem tatminkâr cevaplar vererek Millî Kültür politikamızın da ne olması lazım geldiğini bir dergide kısaca belirtmişlerdir. Ancak, bu Millet, bu politikanın sözde kalmayıp bilriil uygulamasını istemekte ve beklemektedir. Çünkü, Türkiyenin muasır medeniyete ulaşabilmesi demek Millî Kültür dâvamızın biran evvel halledilmesi demektir. Bu dâvanın çözümü Milletimizin bekası bakımından o kadar önemlidir ki. bu yönde atılacak her adım, hiç şüpehesiz, bir kurtuluş savaşı değerinde olacaktır. Bu dâvanın yürütücüleri veya müdafileri, muhakkrk ki tarihimizde, altın harflerle yâdedileceklerdir. Fakat ne hikmetse, Devlet adamlarımız, Millî Kültürün bir Millet için neyi ifade ettiğini bilir göründükleri halde, taşıdığı mânanın derinliğine inememiş olacaklar ki, tatbikatta milli kültürün ihyasına değil, aksine, imhası cihetine gitmişlerdir. Medeniyetlerin teşekküllerinde, veya başka bir deyimle, Milletlerin fikir ve hayat âleminde, hem yapıcı hem de temsilci hüviyetini taşıyan Millî Kültür, Edebiyat, felsefe, Sanat, İlim, v.s., gibi unsurlardan meydana geldiğinden, anadilde eğitimden başka birşey değildir. Bu eğitim ilkokullardan başlıyarak üniversitelere kadar devam ettikten sonra, çeşitli dallarda neşvünemasını bulur ki, işte biz bu gelişmeye Millî Kültür diyoruz. Netice olarak, Millî Kültür, anadilde kademeli eğitim mânasına geldiği halde, bugün memleketimizde, yabancı dilde tedrisat yapan kolejmış, Vatana büyük hizmetlerde bulunmuş liselerilerîn sayıcı günden güne artmakta, şöhret kazanmizden Türkçe kaldırılmakta, Türk dilinde modern öğretimi yapılamaz maskara gerekçesiyle. Yabancı dilde tedrisat yapan Üniversiteler açılmaktadir. Hattâ Millî Eğitim Bakanlığı, milliliğini unutarak, İngilizce öğretim yapan kolejlerin son sınıflarının Fen kolları için, sözüm ona ingilizce ders kitapları basmaktadır. Bu kitaplar arasında, M. E. B. Tâlim ve Terbiye kurulunun tarih ve 427 sayılı kararıyla basılmış ingilizce bir Cebir kitabı bilhassa nazarı dikkatimizi çekmiştir. Öğrendiğimize göre, kitabın yazarı İnğilzce tedrisat yapan bir Türk üniversitesinin Elektirik bölümünden mezundur. Yazarın elektrik bilgisi hak ı ında mütalaa yürütecek değiliz. Fakat Matematik b İyisinin çok zayıf olduğu, kitabında çözmek istediği basit bir problemde affedilmez matematik loji!< hatasından anlaşılmaktadır. İşin garibi, ayni problem Türkçe tedrisat yapan Liselerimize hitaben yazılmış Türkçe kitaplarda doğru olarak çözülmüştür. Üstelik kitap gayet düşük bir İngilizce ile yazılmıştır. Okuyucunun bu kitabın ne İngilizcesinden ne de muhteviyatından faydalanması mümkün değildir. Bu gibi misaller çoğaltılabilir. Memleketimizde devlet eliyle kurulmuş gayrı millî fantezi müesseselerin hernekadar propagandaları yapılıyorsa da bunların Türkiye için hem bir güç hem bir zaman hem de para kaybından başka işe yaramadıklarını, memleketin acıklı durumuna bir göz gezdirmekle anlayabiliriz. Netice bu olduğuna göre, artık Millî Eğitim Bakanlığımız anlamalıdır ki, eğitim müesseselerimirdeki gayrı millî tutumu ile, Türkiyede bir Millî Küftür tesisi mevzuu bahis değildir. Temennimiz bu yanlış yolun birarmevvel terkediimesldir. Millî Kültürün tesisimle Türk dilinin korunması başta geldiği halde. Millî müesseselerimizden TüHtçeyi kaldırmakla tarata düşmüş olmuyormuyatî Şu soo gürde». Kfitfirfln bir kolunu teşkil «dun teknikte* Angiosajcoalar Ur hayli Barda oiduidaruu Ay» inraakü» İspat etmişlerdir. Fakat hlo eklinize geftrrol ki. diğer ruflletler, Amerikalıların bu başa> nlanndan dolayı, ayni bizim yapmak istediğimiz gibi, kendi Dil ve K(dUırleruıdan vezgeçsinler? Alman Üniversitelerinde yine Almanca, Frensin Üniversitelerinde Fransızca, mıa ÜırivereiteJerlnd» Rusça, Japon Ünlvesftelerlnde Japonca, Hollanda OnhrosrtoloHnde Hollandece tedrisat davam ede* çektir, ve blrgün gelecek onlar da kamil Kültürleri sayesinde Aya insan göıuf ereceklerdir. Rasyonel ve Mim Mr eğitime sahip bir Türkiye, tıpkı başka milletler gibi. milli kaynaklarını da İyİ değerlendirdiği takdirde. Aya insan çıkarabilir. Misin çıkaramasm, kir yobaz. Teri dilinde modam teknoloji eğretsama* deel&l Içto nü? - A MİLLİ KULTUR HAKKINDA 2. Aynı insanoğlu tarafından fethini, gazetelerimizin birinci sahifelerinde büyük puntularla efkârıumumiyeye duyurmaları, Devlet adamlarınızın, tebrik telegrafları çekerek hcdiseye büyük önem verir görünmeleri, bütün bu heyecan, Türkiyede ilmin baskı altında tutulmasıyla kabili telif değildir. İşte bu baskı sayesindedir ki, bu Ülke asırlardan beri özlediği bir Millî Kültüre daha menüz kavuşmuş değildir. Asırların sırrı haline gelen şu suali sormaktan yine de kendimizi alamıyoruz. Millî Kültürün asli unsurlarından olan ilim tam manasıyla Türkiyeye ne zaman girecektir? Üniversitelerimiz sınıflarında, eşine az rastlanır çok kabiliyetli talebelerimiz okumaktadır. Bunu sık sık müşahade ediyor ve iftihar duyuyoruz. Sonra işitiyoruz ki bu talebe ler birer Nato bursu temin ederek bir daha dönmemek üz&t% dışarıya gitmişler. Haklıdırlar. Çünkü dışarıda hem rahat geçinebiliyorlar, hem bilgilerini artırabiliyorlar ve bu suretle tatmin oluyorlar, hem de itibar görüyorlar Diyebilirim ki. Fakültelerimizde bu Pıd. Dr. Cengiz ÜLUÇflY şartların hiçbirisi yoktur. Asistan ve öğretim üyelerine ödenen ücretler o kadar cüzidir ki, savrulan paralarla kıyas edilince fark kabili izah değildir. Nitekim, yabancı dilde tedrisat yapan fantezi üniversitelerde hiçbir mâli kontrole tâbi tutulmadan yüksek yüksek ücretler ödenirken mil lî üniversitelerimizde aksine bu kontrol çok sıkı tutulmakta, ücretler ise gayet düşük olmaktadır. Bu hâl hem Türk diline, hem de ilme baskı değildir de nedir. Bu ahval ve şerait altında Millî Kültürden bahisedilebilir mi? Milli Kültür de olmadan, değil büyük Türkiye, Küçük Türkiye dahi olabilir mi? Bizim anladığımız, Millî Eğitim Bakanlığı ciddi bir çalışmaya girmelidir. Fantezi sayılabilecek faaliyetleri durdurmalıdır. Her Millet gibi biz de benliğimizi muhafaza ederek Medeniyet yarışına katılmalıyız, Bu memleket bizimdir, Türkündür, Türklüğündür. Millî mücadele bu uğurda yapılmış ve kazanılmıştır. Onun İçindir tci Türklük hususunda taviz veremeyiz, böyle şey düşünülemez, olamaz, sonra yer yerinden oynar. 3. Yukarda da işaret edildiği gibi, Millî Kültür evvelemirde anadilde eğitime bağlı olduğundan, Dilin korunması ve zamanın İlim ve tekniğine uygun olarak zenginleştirilmesi şarttır. Bu görevin yerine getirilmesi ne Türk Dil kurumuna ne de TRT ye düşmez. Hemen kaydedeyim ki mâna bakımından Türk Dil kurumu ile Türk Dili Kurumu farklıdırlar, fakat bizce doğru ve matlup olan ikincisidir. Her halükârda Türk Dilinin korunması ve işlenmesi Millî Eğitim Bakanlığına ve dolayısıyla da Üniversitelere aittir. Yani damak İsteriz ki bu müessesenin tok basma bağımsız ölerek çalışması Türk diline falda değil sarar «ati* rfr. Nitekim öyle da oluyor. Uydurma kelimelerle DU, ahengini, önselliğin] ve katiliğini kaybediyor. Türk Dili şekilde izlenmelidir ki, bütan Türk alemi için tak dil haline gelmelidir. Türk birliği Dilde biç olmazsa «eklenmelidir. Üsten* yonf Kültürümüz eskisinin devamı ve bütün Tfeklufs ihata adan bir Millî Kültür haline gelmelidir. Başka Milletler böyle yapmıyorlar mi? Uza gelin» rol kaide bozuluyor. Bu kutsal görevde muvaffak olamayışımızın sebebi fincancı katırlarım ürktitma mak İsteğimizden gelmiştir. Bu tutam elbetteks yanlıştır. Neticesi, Türklüğün Rusyada slsvlaştırılmam. Cinde Isa ÇinÜleştirilmesS olmuştur. Dikkat edilirse Türkçemkî besmaka, Yabana Dilde tedrisatı teşvik atmakla düşrnanlantrazm kaba kuvvetle Us» yaptıramadıklarını şimdi biz kendi mire yapıyoruz. Buna İster gaflet İster ihanet Siya Om, fakat hakikat odur ki. Devlet adandarumz s» Hüküraetlarîmiz bu hsvanın tam içerisindedirler. a#

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler Açılış Tarihi Kapanış Tarihi Sona Eriş Nedeni 1 Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası 17.11.1924 05.06.1925

Detaylı

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş ın Elbistan İlçesi nde siyaseti sadece insan için yaptıklarını, iktidara gelmeleri halinde terörü sonlandırıp ülkeye huzuru getireceklerini

Detaylı

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00 ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00 A. ANLATIM SORUSU (10 puan) Temsilde adalet yönetimde istikrar kavramlarını kısaca açıklayınız. Bu konuda

Detaylı

Biz yeni anayasa diyoruz

Biz yeni anayasa diyoruz Biz yeni anayasa diyoruz Ocak 05, 2015-9:32:00 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, "Biz 'anayasa değişikliği' demiyoruz, 'yeni anayasa' diyoruz. Türkiye'nin anayasayla ilgili sorunu ancak

Detaylı

TEMEİ, ESER II II II

TEMEİ, ESER II II II 1000 TEMEİ, ESER II II II v r 6n ıztj BEHÇET K E M A L Ç A Ğ L A R MALAZGİRT ZAFERİNDEN İSTANBUL FETHİNE (Dört destan) BİRİNCİ BASILIŞ DEVLET KİTAPLARI MİLLİ EĞİTİM BASIMEVİ _ İSTANBUL 1971 1000 TEM EL

Detaylı

Harf üzerine ÎÇDEM. Numara

Harf üzerine ÎÇDEM. Numara Harf üzerine ÎÇDEM A Numara Adliyenin manevi şahsiyetini tahkir... 613 G Ağır Tehdit 750 Aleniyet deyim - kavram ve unsuru... 615 Anarşistlik - kavram ve suçu 516 Anayasa Nizamı 558 aa Anayasa Nizamını

Detaylı

Türkiye Milli Eğitim Sisteminin Yasal Dayanakları. 2. Eğitim ve Öğretimi Düzenleyen Yasalar. 3. Milli Eğitim Şuraları. 4.

Türkiye Milli Eğitim Sisteminin Yasal Dayanakları. 2. Eğitim ve Öğretimi Düzenleyen Yasalar. 3. Milli Eğitim Şuraları. 4. Türkiye Milli Eğitim Sisteminin Yasal Dayanakları 1. T.C. Anayasası, 2. Eğitim ve Öğretimi Düzenleyen Yasalar 3. Milli Eğitim Şuraları 4. Kalkınma Planları 5. Hükümet Programları Milli Eğitim Temel Kanunu

Detaylı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından:

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından: Mevduatın Vade ve Türleri ile Katılma Hesaplarının Vadeleri Hakkında Tebliğ (Sıra No: 2002/1) (29 Mart 2002 tarih ve 24710 sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır)

Detaylı

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı Fikret BABAYEV * Sayın Başkan, değerli katılımcılar! Öncelikle belirtmek isterim ki, bugün bu faaliyete iştirak etmek ve sizlerle bir arada bulunmak benim için büyük bir mutluluktur. Bu toplantıya ve şahsıma

Detaylı

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256) 12. Hafta Ders Notları - 03/05/2017 Arş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

TBMM MİLLETVEKİLLERİ Cinsiyete göre dağılım. TBMM MİLLETVEKİLLERİ Partilere göre dağılım YEREL YÖNETİMLER KADIN ORANI (%)

TBMM MİLLETVEKİLLERİ Cinsiyete göre dağılım. TBMM MİLLETVEKİLLERİ Partilere göre dağılım YEREL YÖNETİMLER KADIN ORANI (%) TBMM MİLLETVEKİLLERİ Cinsiyete göre dağılım SEÇİM YILI PARLAMENTODAKİ MİLLETVEKİLİ MİLLETVEKİLİ 1935 395 18 4.6 1943 435 16 3.7 1950 487 3 0.6 1957 610 8 1.3 1965 450 8 1.8 1973 450 6 1.3 1991 450 8 1.8

Detaylı

Gü ven ce He sa b Mü dü rü

Gü ven ce He sa b Mü dü rü Güvence Hesabı nın dünü, bugünü, yarını A. Ka di r KÜ ÇÜK Gü ven ce He sa b Mü dü rü on za man lar da bi lin me ye, ta nın ma ya S baş la yan Gü ven ce He sa bı as lın da ye - ni bir ku ru luş de ğil.

Detaylı

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. 28 Nisan 2014 Basın Toplantısı Metni ; (Konuşmaya esas metin) Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. -- Silahlı Kuvvetlerimizde 3-4 yıldan bu yana Hava Kuvvetleri

Detaylı

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. SİYASAL PARTİLER Siyasi Parti Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. Siyasi partileri öteki toplumsal örgütlerden ayıran

Detaylı

SAĞLIĞIN KORUNMASI, GELİŞTİRİLMESİ VE SAĞLIK POLİTİKASI. Doç.Dr. Gülbiye YENİMAHALLELİ YAŞAR

SAĞLIĞIN KORUNMASI, GELİŞTİRİLMESİ VE SAĞLIK POLİTİKASI. Doç.Dr. Gülbiye YENİMAHALLELİ YAŞAR SAĞLIĞIN KORUNMASI, GELİŞTİRİLMESİ VE SAĞLIK POLİTİKASI Doç.Dr. Gülbiye YENİMAHALLELİ YAŞAR Tarihsel Gelişim: 1. Osmanlı İmparatorluğu nda: A. Meslek Örgütleri İçinde Yardımlaşma ve Hayır Kuruluşları Loncalar:

Detaylı

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu v TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ÖNSÖZ Yirmi birinci yüzyılı bilgi teknolojisi çağı olarak adlandırmak ne kadar yerindeyse insan hakları çağı olarak adlandırmak da o kadar doğru olacaktır. İnsan

Detaylı

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır. TÜRKİYE'DEKİ GÖÇLER VE GÖÇMENLER Göç güçtür.hem güç ve zor bir iştir hem de güç katan bir iştir. Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri

Detaylı

İKİNCİ Savaş Bakanına yaptığı ziyaretten sonra, Komünist milletvekili' ve Partinin Merkez Komitesi üyesi

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü 1 Ekonomik düzen nedir? Ekonomik düzen, toplumların çeşitli gereksinimlerini karşılamak üzere yaptıkları

Detaylı

13. ASKERLİK GÖREVİ Ordu Hayatı Savaş Yönetimi ve Siyaset Ordu Okuldur SEÇİM

13. ASKERLİK GÖREVİ Ordu Hayatı Savaş Yönetimi ve Siyaset Ordu Okuldur SEÇİM İÇİNDEKİLER SUNUŞ...1 GENELGE... 5 GİRİŞ... 9 AÇIKLAMA... 23 VATANDAŞ İÇİN MEDENÎ BİLGİLER NEDEN BAHSEDER?25 L MİLLET... 28 1.1. Türk Milletinin İncelenmesi... 28 2. DEVLET...37 2.1. Devlet Şekilleri...

Detaylı

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME Bu sözleşme, ILO'nun temel haklara ilişkin 8 sözleşmesinden biridir. ILO Kabul Tarihi: 18 Haziran 1949 Kanun Tarih

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX BIRINCI BÖLÜM ANAYASA HUKUKUNUN KISA KONULARI 1. 1961 Anayasası ile 1982 Anayasası nın Hazırlanış ve Kabul Ediliş Süreçlerindeki Farklılıklar...1 2. Üniter, Federal ve Bölgeli

Detaylı

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI II. Mahmut ve Tanzimat dönemlerinde devlet yöneticileri, parçalanmayı önlemek için ortak haklara sahip Osmanlı toplumu oluşturmak için Osmanlıcılık fikrini

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Gezi Parkından dünyaya yansıyan ses daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi sesidir. Tarih : 15.06.2013 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye de görev yapan yabancı

Detaylı

10SORUDA AİLE SİGORTASI

10SORUDA AİLE SİGORTASI 10 SORUDA AİLE SİGORTASI T.C. ANAYASASI MADDE 60: Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar. 1. AİLE SİGORTASI Nedir? Aile Sigortası,

Detaylı

GENEL OLARAK DEVLET TEŞKİLATI SORULARI

GENEL OLARAK DEVLET TEŞKİLATI SORULARI 1.... ilkesi, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmez. Belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret olup bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve işbirliği olduğunu anlatır.

Detaylı

Iğdır Sevdası AVUKAT SEVDA DOĞAN

Iğdır Sevdası AVUKAT SEVDA DOĞAN Iğdır Sevdası AVUKAT SEVDA DOĞAN Cömert, cefakâr, cana yakın bir insandır Musa Doğan (1923-1992). Dostlarını seven; vefa ve yardımını kimseden esirgemeyen örnek bir insandır o. Siyasete il genel meclisi

Detaylı

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI SEÇİM SİSTEMLERİNİN SEÇMEN İRADESİNE ETKİSİ

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI SEÇİM SİSTEMLERİNİN SEÇMEN İRADESİNE ETKİSİ ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI SEÇİM SİSTEMLERİNİN SEÇMEN İRADESİNE ETKİSİ Metin ÖZ Samsun, 2017 S E Ç İ M S İ S T E M L E R İ N İ N S E Ç M E N İ R A

Detaylı

ACR Group. NEDEN? neden?

ACR Group. NEDEN? neden? ACR Group NEDEN? neden? CİNSİYET YÜZDE % Kadın Erkek 46,8 53,2 YAŞ - - - - - - 18-25 26-35 20,1 27,6 36-45 46-60 29,4 15,2 60+ 7,7 I. AMAÇ Bu çalışmanın amacı, aylık periyotlar halinde düzenlediğimiz,

Detaylı

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır Baki olan Rabbimiz ve davamızdır Eylül 26, 2014-2:33:00 Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Yine böyle bir şölenle inşallah, bir gün biz de Sayın Cumhurbaşkanımızın bana tevdi ettiği bu görevi bir başka kardeşimize

Detaylı

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ Hazırlayanlar: Habib Hürmüzlü, ORSAM Danışmanı / Bilgay Duman, ORSAM Ortadoğu Uzmanı / Temmuz - Ağustos 2013 - Sayı: 27 15 Temmuz 2013: Tuzhurmatu olaylarının araştırılması

Detaylı

MESLEK ODALARI-VİZE VE ONAY İŞLEMLERİ İLE İLGİLİ KANUNİ DÜZENLEME

MESLEK ODALARI-VİZE VE ONAY İŞLEMLERİ İLE İLGİLİ KANUNİ DÜZENLEME MESLEK ODALARI-VİZE VE ONAY İŞLEMLERİ İLE İLGİLİ KANUNİ DÜZENLEME Halkla İlişkiler Başkanlığı TA K D İ M Değerli; Ana Kademe, Kadın Kolları, Gençlik Kolları MKYK üyemiz, Bakan Yardımcımız, Milletvekilimiz,

Detaylı

3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler...

3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler... 3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler... Seçime Doğru Giderken Kamuoyu: 3 Kasım 2002 seçimlerine bir haftadan az süre kalmışken, seçimin sonucu açısından bir çok spekülasyon bulunmaktadır.

Detaylı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı Atatürk ün Kişisel Özellikleri Atatürk cesur ve iyi bir liderdir Atatürk iyi bir lider olmak için gerekli bütün özelliklere sahiptir. Dürüstlüğü ve davranışları ile her zaman örnek olmuştur. Gerek devlet

Detaylı

Vatan istilacılarına isyan edenlerin kırık utangaç hali, benim için, ibadetle olanların sert ve dik tavırlarından iyidir.

Vatan istilacılarına isyan edenlerin kırık utangaç hali, benim için, ibadetle olanların sert ve dik tavırlarından iyidir. Şeyh Şamil (k.s) in Sözleri Kahrolsun Sefil Esaret! Yaşasın Şanlı Ve Güzel Ölüm! Vatan istilacılarına isyan edenlerin kırık utangaç hali, benim için, ibadetle olanların sert ve dik tavırlarından iyidir.

Detaylı

7. Sınıf MATEMATİK TAM SAYILARLA ÇARPMA VE BÖLME İŞLEMLERİ 1. I. ( 15) ( 1) 5. ( 125) : ( 25) 5 6. (+ 9) = (+ 14)

7. Sınıf MATEMATİK TAM SAYILARLA ÇARPMA VE BÖLME İŞLEMLERİ 1. I. ( 15) ( 1) 5. ( 125) : ( 25) 5 6. (+ 9) = (+ 14) 7. Sınıf MATEMATİK TAM SAYILARLA ÇARPMA VE BÖLME İŞLEMLERİ TEST 1 1. I. (15) (1) II. (1) (6) III. (+8) (1) IV. (10) (1) Yukarıda verilen işlemlerden kaç tanesinin sonucu pozitiftir? A) 4 B) 3 C) 2 D) 1

Detaylı

İş ve Meslek Bakımından Ayırım Hakkında Sözleşme 44

İş ve Meslek Bakımından Ayırım Hakkında Sözleşme 44 İş ve Meslek Bakımından Ayırım Hakkında Sözleşme 44 Milletlerarası Çalışma Bürosu Yönetim Kurulu tarafından toplantıya çağırılarak 4 Haziran 1958 de Cenevre de kırk ikinci toplantısını yapan, Milletlerarası

Detaylı

-412- (Resmi Gazete ile yayımı: 5.8.1999 Sayı: 23777)

-412- (Resmi Gazete ile yayımı: 5.8.1999 Sayı: 23777) -412- TURKIYE CUMHURİYETİ İLE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ ARASINDAKİ SOSYAL GÜVENLİK ANLAŞMASI İLE İLGİLİ EK ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN (Resmi Gazete ile yayımı: 5.8.1999

Detaylı

2014 YILI MAHALLİ İDARELER SEÇİMİNDE ADAY OLMAK İSTEYEN KAMU GÖREVLİLERİYLE İLGİLİ REHBER

2014 YILI MAHALLİ İDARELER SEÇİMİNDE ADAY OLMAK İSTEYEN KAMU GÖREVLİLERİYLE İLGİLİ REHBER 2014 YILI MAHALLİ İDARELER SEÇİMİNDE ADAY OLMAK İSTEYEN KAMU GÖREVLİLERİYLE İLGİLİ REHBER A- İLGİLİ MEVZUAT Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 76 ncı maddesinin son fıkrasında; hakimler ve savcılar, yüksek

Detaylı

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN BU DERSTE NELER ÖĞRENECEĞİZ? Hukukun Dallara Ayrılması (Kamu Hukuku-Özel Hukuk) Kamu Hukuku Özel Hukuk Ayrımı Hukuk kuralları için yapılan eski ayrımlardan biri, hukukun kamu

Detaylı

Müdafaa-i Hukuk Hareketi bu hakları savunmak ve geliştirmek için kurulmuştur.

Müdafaa-i Hukuk Hareketi bu hakları savunmak ve geliştirmek için kurulmuştur. Parti varlık sebebi, isminden de anlaşılacağı üzere, hakların savunulmasıdır. Müdafaa-i Hukuk düşüncesine göre: 1. İnsanın 2. Toplumun 3. Milletin 4. Devletin 5. Vatanın hakları vardır. Şu anda bu haklar

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 SÖZCÜ / AKP de bir kişi konuşur, diğerleri asker gibi bekler! Tarih : 06.01.2012 CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu hem AKP deki tek adamlığı hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın üslubunu ve liderliğini

Detaylı

Atatürk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Müdürlüğü Öğretim Üyesi

Atatürk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Müdürlüğü Öğretim Üyesi 10 KASIM 2015 ATATÜRK Ü ANMA GÜNÜ Yrd. Doç. Dr. Asaf ÖZKAN * Sayın Valim, Sayın Milletvekillerim, Sayın Kolordu Komutanım, Sayın Büyükşehir Belediye Başkanım, Sayın Cumhuriyet Başsavcım, Sayın Rektörüm,

Detaylı

İŞ MAHKEMELERİ KANUNU

İŞ MAHKEMELERİ KANUNU 2243 İŞ MAHKEMELERİ KANUNU Kanun Numarası : 5521 Kabul Tarihi : 30/1/1950 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 4/2/1950 Sayı : 7424 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 3 Cilt : 31 Sayfa : 753 Madde 1 İş Kanununa

Detaylı

OKUL ÖNCESİ DİN VE AHLÂK EĞİTİMİ

OKUL ÖNCESİ DİN VE AHLÂK EĞİTİMİ OKUL ÖNCESİ DİN VE AHLÂK EĞİTİMİ Değerler Eğitimi Merkezi Eserin her türlü basım hakkı anlaşmalı olarak Değerler Eğitimi Merkezi Yayınları na aittir. Değerler Eğitimi Merkezi Yayınları bir Ensar Neşriyat

Detaylı

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET ARŞİVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın Nu: 88 OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK A N K A R A 2 0 0 7 1 P r o j e Y ö n e t i c

Detaylı

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR ANAYASANıN TEMEL ILKELERI 2 1. madde Türkiye devleti bir cumhuriyettir. 2. Madde Cumhuriyetin nitelikleri Cumhuriyetçilik Başlangıç ilkeleri Atatürk

Detaylı

GÜLER YATIRIM HOLDİNG A.Ş. ESAS SÖZLEŞMESİ

GÜLER YATIRIM HOLDİNG A.Ş. ESAS SÖZLEŞMESİ GÜLER YATIRIM HOLDİNG A.Ş. ESAS SÖZLEŞMESİ ESKİ METİN YÖNETİM KURULU MADDE 8- Şirket Yönetim Kurulu tarafından yönetilir ve temsil edilir. Şirket Yönetim Kurulu altı üyeden oluşur ve bu üyelerin tamamı

Detaylı

2015 YILI 25. DÖNEM MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMİNDE ADAY OLMAK İSTEYEN KAMU GÖREVLİLERİYLE İLGİLİ REHBER

2015 YILI 25. DÖNEM MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMİNDE ADAY OLMAK İSTEYEN KAMU GÖREVLİLERİYLE İLGİLİ REHBER 2015 YILI 25. DÖNEM MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMİNDE ADAY OLMAK İSTEYEN KAMU GÖREVLİLERİYLE İLGİLİ REHBER A- İLGİLİ MEVZUAT Türkiye Cumhuriyeti Anayasası nın 76. maddesinin son fıkrasında; hâkimler ve savcılar,

Detaylı

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP:

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP: SORU : Yediemin deposu açmak için karar aldım. Lakin bu işin içinde olan birilerinden bu hususta fikir almak isterim. Bana bu konuda vereceğiniz değerli bilgiler için şimdiden teşekkür ederim. Öncelikle

Detaylı

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük MİLLİ EKONOMİ VE BAŞKENT ANKARA

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük MİLLİ EKONOMİ VE BAŞKENT ANKARA 1 Bir ülkede üretim, dağıtım, tüketim etkinliklerinin bütününe ekonomi denmektedir. Bir ülkenin kendi kendine yetebilmesi, ekonomik olarak bağımsız olması çok önemlidir. 2 Osmanlı Devleti 1911 yılından

Detaylı

1.Aşama (Cüzdanını doldurmaya başla) Para kazanmanın birçok yolu var. Bu yolların hepsi birer altın kaynağıdır ve işçiler bu kaynaktan

1.Aşama (Cüzdanını doldurmaya başla) Para kazanmanın birçok yolu var. Bu yolların hepsi birer altın kaynağıdır ve işçiler bu kaynaktan Nasıl daha çok para kazanabiliriz? Nasıl para sorunlarımızı çözeriz. Bunun herkes için yöntemi farklıdır. Gelin George S.Clason Babil in en zengin adamı adlı kitabında para kazanmak için önerdiği yedi

Detaylı

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi 2 de Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi AK Parti İstanbul İl Kadın Kolları nda AK Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı. 8 de YIL: 2012 SAYI

Detaylı

2011 KADIN İSTATİSTİKLERİ

2011 KADIN İSTATİSTİKLERİ 2011 İSTATİSTİKLERİ PARLAMENTO SEÇİM YILI PARLAMENTODAKİ MİLLETVEKİLİ MİLLETVEKİLİ İÇİNDEKİ PAY ( ) 1935 395 18 4.6 1943 435 16 3.7 1950 487 3 0.6 1957 610 8 1.3 1965 450 8 1.8 1973 450 6 1.3 1991 450

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI 3.Ders Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER HUKUKUN KAYNAKLARI Yargı organları kararlarını, hukuka dayanan, hukuktan kaynaklanan, hukukun gerektirdiği kararlar olarak sunarlar. Bu açıdan yargı

Detaylı

SİYASET ÜSTÜ DÜŞÜNMEK Pazar, 30 Kasım :00

SİYASET ÜSTÜ DÜŞÜNMEK Pazar, 30 Kasım :00 Türkiye de siyaset yalnızca oy kaygısı ile yapılıyor Siyasete popülizm hakimdir. Bunun adı ucuz politika dır ve toplumun geleceğine maliyet yüklemektedir. Siyaset Demokrasilerde yapılır. Totaliter rejimler

Detaylı

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti: Türk Ocakları Genel Merkezi Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Efendi BARUTCU, Türk Ocakları nın 100 üncü kuruluş yıldönümü kutlamaları çerçevesinde, Sönmeyen Ocak Türk Ocakları ve Türkiye nin Geleceği konulu

Detaylı

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz ANMA PROGRAMI 1. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı 4 2. Çeşitli Yönleriyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk 10 (Yrd. Doç. Dr. Levent KALYON) 1. Resimlerle Atatürk 15 2. Kendi sesiyle Atatürk 18 2 Beni görmek

Detaylı

Maliye Bakanlığı Tebliğin Adı. Kurum

Maliye Bakanlığı Tebliğin Adı. Kurum Resmi Gazete Tarihi: 31.12.2005 Resmi Gazete Sayısı: 26040 Maliye Bakanlığı Tebliğin Adı Harcama Yetkilileri Hakkında Genel Tebliğ Tebliğ No (Seri No: 1) Resmî Gazete Tarihi 31/12/2005 Resmî Gazete Sayısı

Detaylı

(31.12.2005 tarih ve 26040 4. Mükerrer Sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır) Harcama Yetkilileri Hakkında Genel Tebliğ (Seri No: 1)

(31.12.2005 tarih ve 26040 4. Mükerrer Sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır) Harcama Yetkilileri Hakkında Genel Tebliğ (Seri No: 1) (31.12.2005 tarih ve 26040 4. Mükerrer Sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır) Maliye Bakanlığından : Harcama Yetkilileri Hakkında Genel Tebliğ (Seri No: 1) 1. Giriş Bilindiği üzere, 24/12/2003 tarihli

Detaylı

İ Ç İ N D E K İ L E R

İ Ç İ N D E K İ L E R İ Ç İ N D E K İ L E R ÖN SÖZ.V İÇİNDEKİLER....IX I. YURTTAŞLIK A. YURTTAŞLIĞI YENİDEN GÜNDEME GETİREN GELİŞMELER 3 B. ANTİK YUNAN-KENT DEVLETİ YURTTAŞLIK İDEALİ..12 C. MODERN YURTTAŞLIK İDEALİ..15 1. Yurttaşlık

Detaylı

ODTÜ G.V. ÖZEL LĠSESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ZÜMRESĠ. 2011-2012 Eğitim-Öğretim Yılı. Ders Adı : Siyaset ÇalıĢma Yaprağı 13 SĠYASET

ODTÜ G.V. ÖZEL LĠSESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ZÜMRESĠ. 2011-2012 Eğitim-Öğretim Yılı. Ders Adı : Siyaset ÇalıĢma Yaprağı 13 SĠYASET ODTÜ G.V. ÖZEL LĠSESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ZÜMRESĠ 2011-2012 Eğitim-Öğretim Yılı Ders Adı : Siyaset ÇalıĢma Yaprağı 13 Adı Soyadı : No: Sınıf: 11/ SĠYASET Siyaset; ülke yönetimini ilgilendiren olayların bütünüdür.

Detaylı

34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME

34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME 34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME Aynı konudaki 96 sayılı sözleşmenin onaylanması sonucu yürürlükten kalkmıştır ILO Kabul Tarihi: 8 Haziran 1933 Kanun Tarih ve

Detaylı

Y.Selçuk TÜRKOĞLU Bursa Milletvekili Aday Adayı. Biz Bir Ekibiz Ekibimiz Milletimiz

Y.Selçuk TÜRKOĞLU Bursa Milletvekili Aday Adayı. Biz Bir Ekibiz Ekibimiz Milletimiz Y.Selçuk TÜRKOĞLU Bursa Milletvekili Aday Adayı Biz Bir Ekibiz Ekibimiz Milletimiz MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ Bursa Milletvekili Aday Adayı Türk Milleti karar arifesindedir. Ya İkinci Endülüs, ya da yeniden

Detaylı

Altın Ayarlı İslâmi Finans

Altın Ayarlı İslâmi Finans Altın Ayarlı İslâmi Finans 09 Ağustos 2011 Salı Uluslararası platformlarda paranın İslâmileştirilmesi konusu epeydir gündemde. Paranın İslâmileştirilmesinden kasıt para ile ilgili ne varsa, ekonomik faaliyetlerden

Detaylı

Her Okulun Bir Projesi Var

Her Okulun Bir Projesi Var T.C ÇORUM VALİLİĞİ ŞEHİT ALİ KARSLI İMAM HATİP ORTAOKULU Her Okulun Bir Projesi Var Merak Eden Çocuk Saati ÇORUM 2017 Proje Adı: Merak Eden Çocuk Saati Projenin Sahibi: Şehit Ali Karslı İmam Hatip Ortaokulu

Detaylı

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ 215 DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 25 Kasım 1981 tarihli ve 36/55 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti Türkiye Cumhuriyeti nin 9. Cumhurbaşkanı, 40 yılı aşkın siyasi hayatında kendi deyimiyle altı kez gittiği başbakanlığa yedi kez gelen parti lideri, Devlet Su İşleri nin

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI BAŞLANGIÇ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI BAŞLANGIÇ TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI BAŞLANGIÇ Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz

Detaylı

İÇİNDEKİLER TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI. Madde Sayfa BAŞLANGIÇ...17 BİRİNCİ KISIM. Genel Esaslar. I. Devletin şekli... 1...19

İÇİNDEKİLER TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI. Madde Sayfa BAŞLANGIÇ...17 BİRİNCİ KISIM. Genel Esaslar. I. Devletin şekli... 1...19 İÇİNDEKİLER TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI Madde Sayfa BAŞLANGIÇ...17 BİRİNCİ KISIM Genel Esaslar I. Devletin şekli... 1...19 II. Cumhuriyetin nitelikleri... 2...19 III. Devletin bütünlüğü, resmî dili,

Detaylı

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA 2016-2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ün 1928 yılında Ankara

Detaylı

4. - 5. sınıflar için. Öğrenci El Kitabı

4. - 5. sınıflar için. Öğrenci El Kitabı 4. - 5. sınıflar için Öğrenci El Kitabı Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı nın 28.08.2006 tarih ve B.08.0.TTK.0.01.03.03.611/9036 sayılı yazısı ile Denizler Yaşamalı Programı nın*

Detaylı

Ne kadar 2/B arazisi var?

Ne kadar 2/B arazisi var? 2/B BARIŞ PROJESİ 2 2/B NEDİR? Anayasa nın 169 uncu maddesine göre 31.12.1981 tarihinden önce orman niteliğini kaybetmiş olması nedeniyle 6831 sayılı Orman Kanunu nun 2/B maddesi uyarınca orman sınırları

Detaylı

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi Erdoğan, "OHAL uygulaması kesinlikle demokrasiye, hukuka ve özgürlüklere karşı değildir" dedi. 21.07.2016 / 09:56 Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından

Detaylı

KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U

KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U 2 Sayfa 2 1.Ünite Temel Kavramlar ve Anayasal İlkeler KAMU GÖREVLİLERİ Türkiye de Kamu Görevlilerinin Soyağacı Kamu Görevlileri Kamu i Seçilmişler Yükümlüler Gönüllüler

Detaylı

KRONİK 1957 YILI MEVZUATI [*]

KRONİK 1957 YILI MEVZUATI [*] KRONİK! 1957 yılı mevzuatı; II. Mahkeme içtihatları; m. Eser tahlil ve tenkitleri. 1 1957 YILI MEVZUATI [*] (l/vti/1957 31/XII/1957) A) Kanunlar; B) T.B.M.M. kararları; C) Tefsirler; D) Nizamnameler; E)

Detaylı

Halk Erdoğan'a Ey Tayyip, ananı da al ve git demiştir. Uğur Mumcu yine haklı çıkmıştır.

Halk Erdoğan'a Ey Tayyip, ananı da al ve git demiştir. Uğur Mumcu yine haklı çıkmıştır. Halk Erdoğan'a Ey Tayyip, ananı da al ve git demiştir. Uğur Mumcu yine haklı çıkmıştır. 7 Haziran 2015 Genel seçimleri saat 22:30 itibarı ile yaklaşık olarak %99,9 oranında tamamlandı. 2011 deki genel

Detaylı

1: İNSAN VE TOPLUM...

1: İNSAN VE TOPLUM... İÇİNDEKİLER Bölüm 1: İNSAN VE TOPLUM... 1 1.1. BİREYİN TOPLUMSAL HAYATI... 1 1.2. KÜLTÜR... 3 1.2.1. Gerçek Kültür ve İdeal Kültür... 5 1.2.2. Yüksek Kültür ve Yaygın Kültür... 5 1.2.3. Alt Kültür ve Karşıt

Detaylı

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di -gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di ne: Sen gü neş li so kak lar da do laşı yor sun, is

Detaylı

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS 2018 Afrika Ülkelerinin Değerli Büyükelçileri, Sayın Valim, Belediye Başkanım, İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, Değerli

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN 12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın

Detaylı

Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek

Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek 2 ve 4ncü Maddelerinin Değiştirilmesine, Değişik 60 nci ve Bu Kanuna Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde İlâvesine Dair nın C. Senatosunca

Detaylı

Bu metin Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunca 10 Mayıs 1933 tarih ve 101 sayılı karar ile öğrenci andı olarak uygulamaya başlanmıştır.

Bu metin Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunca 10 Mayıs 1933 tarih ve 101 sayılı karar ile öğrenci andı olarak uygulamaya başlanmıştır. Bir vatandaşımız tarafından okullarda Öğrenci Andı nın okutulmaması için Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine Danıştay 8. Dairesi 2009/1614 Esas Sayı ile dava açılmıştır. Dava dosyasına konulmak üzere, Bakanı

Detaylı

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları Cumhuriyetin kuruluşu Anadolu insanının iman, namus, bağımsızlık, özgürlük, vatan ve millete sevgi ile bağlılığının inancı ve iradesi ile kendisine önderlik yapan Mustafa

Detaylı

ANAYASA DERSĐ (41302150) (2010-2011 GÜZ DÖNEMĐ YILSONU SINAVI) CEVAP ANAHTARI

ANAYASA DERSĐ (41302150) (2010-2011 GÜZ DÖNEMĐ YILSONU SINAVI) CEVAP ANAHTARI ANAYASA DERSĐ (41302150) (2010-2011 GÜZ DÖNEMĐ YILSONU SINAVI) CEVAP ANAHTARI ANLATIM SORULARI 1- Bir siyasal düzende anayasanın işlevleri neler olabilir? Kısaca yazınız. (10 p) -------------------------------------------

Detaylı

EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI

EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI Prof. Dr. Nezih Güven (ODTÜ, Rektör Danışmanı) Doç. Dr. Ayşe Gündüz Hoşgör (ODTÜ,Sosyoloji Blm.) Y. Doç. Dr. Mustafa Şen (ODTÜ, Sosyoloji Bölümü) Bağlantı

Detaylı

EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ.

EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ. 1 ALTERNATİF AKIM Excellence and innovation built into every design. EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ. ALTERNATİF AKIM 2 1914-1918 Dünya Savaşı Bu savaş dünyada bazı şeylerin değişmesine sebep

Detaylı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI 26 Kasım 2014 İstanbul, Sabancı Center TÜSİAD İş Dünyası Bakış Açısıyla Türkiye de

Detaylı

29 EKİM TÖRENLERİ. Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY. Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi

29 EKİM TÖRENLERİ. Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY. Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi 29 EKİM TÖRENLERİ Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi 1923 Cumhuriyet ilân edildi. Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı Haziran 17, 2016-1:22:00 Başbakan Yıldırım, "Terör örgütünün telkinlerine gençlerimiz asla ve asla itibar etmesinler. Onlar bizim

Detaylı

Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir.

Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir. AHMAK DOST Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir. İyilik zannıyla topluma,tüm değerlere,insanlığa karşı kötülük işlemektedir. İbrahim Peygamberden yana olduğunu

Detaylı

YENİ VAKIFLAR KANUNUNA VE VAKIFLAR YÖNETMELİĞİNE SİVİL DEĞERLENDİRME

YENİ VAKIFLAR KANUNUNA VE VAKIFLAR YÖNETMELİĞİNE SİVİL DEĞERLENDİRME YENİ VAKIFLAR KANUNUNA VE VAKIFLAR YÖNETMELİĞİNE SİVİL DEĞERLENDİRME Tüzel Kişilik MADDE 4 Vakıflar, özel hukuk tüzel kişiliğine sahiptir. Yeni vakıfların kuruluşu, mal varlığı, şube ve temsilcilikleri

Detaylı

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ Yazar : Erdem Denk Yayınevi : Siyasal Kitabevi Baskı : 1. Baskı Kategori : Uluslararası İlişkiler Kapak Tasarımı : Gamze Uçak Kapak

Detaylı

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu ile 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifim Gerekçesi ile birlikte ekte

Detaylı

İstanbul İmam Hatip Liseliler Derneği

İstanbul İmam Hatip Liseliler Derneği BİRİ MATEMATİK Mİ DEDİ? BİZ KİMİZ? Yüce Rabbimiz dünya hayatını insanoğluna imtihan yeri kılmış, sırat-ı müstakim olarak göndermiş olduğu dinin yaşanabilmesi ve birbirlerine ulaştırılabilmesi için Müslümanları

Detaylı

STAJ ARA DÖNEM DEĞERLENDİRMESİ AYRINTILI SINAV KONULARI

STAJ ARA DÖNEM DEĞERLENDİRMESİ AYRINTILI SINAV KONULARI 22 STAJ ARA DÖNEM DEĞERLENDİRMESİ AYRINTILI SINAV KONULARI 406 A GRUBU STAJ ARA DÖNEM DEĞERLENDİRMESİ AYRINTILI SINAV KONULARI 22 A GRU BU STAJ ARA DÖ NEM DE ER LEN D R ME S AY RIN TI LI SI NAV KO NU LA

Detaylı