35 Türkiye nin En Büyük Organik Çiftliği Elta Ada

Transkript

1 İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Gülfidan Demir Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Tufan Bozkurt Editör Ahmet Doğan Haber Merkezi Aygül Gökmen Nimet Aslan Zeki Demir 34 Avrupa nın Meyve Sanayicisi Olabiliriz Kısa Kısa Haber Tarım Makale Etkinlik Özel Haber Sağlık Beslenme Araştırma Röportaj Reklam Direktörü Turan Şimşek Reklam ve Halkla İlişkiler Murat Bağatur Eylem Ekinci Grafik-Tasarım Polat Sarıgül Yönetim Yeri: Osmanağa Mah. Pavlonya Sk. Nuhoğlu İş Merkezi No:10/58 Kat 5 Kadıköy - İstanbul Tel: Basıldığı Yer CROSS MATBAA Sertifika No: Reşit Efendi Caddesi Dumanlar iş Merkezi 68/A Kadıkoy/İstanbul İki Aylık süreli yayındır. Yayınımız Basın-Yayın ilkelerini esas almaktadır. 35 Türkiye nin En Büyük Organik Çiftliği Elta Ada 38 Havuz Suyu Denetimi Bilim Laboratuvarlarına Emanet BİLİMSEL KURUL Prof. Dr. Harun Raşit UYSAL (Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü ) Prof. Dr. Bülent NAZLI (İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı) Yrd. Doç. Dr. Dilara Nilüfer ERDİL (İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya- Metalurji Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü) Ufuk UYSAL (İzmir Gıda-Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Enformasyon Birimi Yüksek Ziraat Mühendisi) Metin Yurdagül MÜMSAD Başkanı Bu sayımızda yazıları bulunan akademisyenlerimiz Prof. Dr. Harun Raşit Uysal Prof. Dr. Ali Batu Yard. Doç. Dilara Nilüfer Erdil info@oykubasinyayin.com adanzyeegitim@oykubasinyayin.com Dergimiz KOSGEB destekli projedir. 50 Tatlıses Sağlıklı Çiğköfte İçin Tebliğ Hazırlıyor

2 2 Editorden Gülfidan Demir Genel Yayın Yönetmeni Yeni sayımızla merhaba, merhaba, Günümüzde insanların doğayı örnek alması ve aç gözlülüğü körükleyen üretim biçimini sorgulaması gerekiyor. 18. yüzyılda kimyacı Antonine-laurentde Lavosier, Üretim maddenin sadece var edilmesi değil dönüştürülebilmesidir diyor. Bu, şu anlama gelir üretimde doğru kural değişenden daha yaralı çıktı elde etmektir. Eğer yararlı çıktı elde edebiliyorsak bu iyi ve doğru üretim yaptığımız anlamına gelir. Ekonomistler ise bunu farklı bir formülle ifade ederler. Fayda-maliyet oranı maksimumlaştırılarsa en az girdiyle en fazla çıktıyı elde etmek üzerine kurulan sistem maalesef ki bu sistem yararın tüketicinin algısına elde edilme çabası arzu sahip olma isteği ki bu her zaman ihtiyaca göre yapılan üretim olarak kabul edilemez. Bu nedenlerden dolayı insana yararı olmayan birçok zararlı ürün pazarlarının doğması gibi 18. yy bu kadar duyarlı davranılarak günün koşullarına göre yapılan üretim vahşi kapitalizm koşullarında tüketimi özendirme olarak kendini hissettirmiştir. Bu da şu demektir: Günümüzde üretim insan ihtiyacını karşılamak fayda yaratma hedefinden uzaklaştığından doğa bize karşı ne kadar cömert olursa olsun biz değerini bilmediğimiz taktirde bizden nimetlerini esirgeyebileceği günlerin gelebileceğini düşünmemiz gerekir. Kısaca özetlersek ekmek aç insan için fayda yaratırken bir araba üreticisi için faydalı olurken genel insanlık ve doğa açısından zararlı olabilir. Çünkü kullanımı sırasında oluşturduğu atıklarla havayı suyu ve toprağı kirleterek zarar yaratır. Bizler toplum olarak bu gerçeklerle birlikte yaşamayı kabul etmek yerine bunu değiştirmenin yolunu bulmalıyız. Bunun yolu ise gelecekte üretimi sadece ihtiyacı kadar ve tüketebileceği kadar gerisini ise doğada bırakabilecek kadar alçak gönüllü olsun çünkü bu alçak gönüllülük geçmişte insanlığın doğayı koruyup nimet saydığı bir duyarlılık dönemidir. Günümüzde bize ütopya gibi gelen bu dönemde yaşayan insan toplulukları bir zamanlar kültürel çeşitliliğiyle doğanını üretim döngülerinin bir parçasıydı. Ve doğayla olan hukuklarında doğaya geri verme koşuluyla yararlanırken bu toplulukların bir kısmı o dönemde fosil yakıtlarını keşfederek endüstriyel tarımsal devrimi gerçekleştirdi. Bu sözüm ona devrimler vahşi kapitalizmin doğuşunu ve aç gözlülüğü beraberinde getirdi. Buna uyum içinde olmayan insan topluluklarını ve kültürlerini yok ederek kendine mahkum kıldı. A dan Z ye Gıda Dergisi dostları emeği geçenler 2014-yılının ilk sayısında dilimiz döndüğünce hoş görünüze sığınarak doğaya doğadaki dostlarımızın yaşam hakkına saygı duymayı adil üretim tüketime gönderme yaprak kendimizi ifade ederken yine insan olmanın temel haklarından olan beslenme insanca yaşam hakkından Ortadoğu da mahrum edilen kadın ve çocukların yaşam hakkı için savaşları açlığın yoksulluğun olmadığı bir dünya dileğiyle merhaba diyoruz. Bu yıl gıda fuarlarında yerimizi alırken üreticilerin doğayı korunması gıda terörü gıda hijyeni saklama koşularını mercek altına alarak sonraki sayılarımızda gıdayla ilgili hocalarımızın doğa aktivistlerinin yazı ve makalelerine yer vermeyi düşünüyoruz. Ve destekleriniz için kendim ve emeği geçen arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum

3 Kısa...Kısa 3 Bakanlıktan kıymaya sıkı denetim Yılın en tatlı fuarı YILIN en "tatlı" fuarı İstanbul Bal Üreticileri Birliği'nce "bal ve arı ürünleriyle ilgili farkındalık yaratma, kaliteli arı ürünleri üretimi ve pazarlanması" konularında farkındalık oluşturmak amacıyla, 14 Şubat'ta "3. İstanbul Arıcılık ve Arı Ürünleri Fuarı" gerçekleştirildi. İstanbul Bal Üreticileri Birliği'nce "bal ve arı ürünleriyle ilgili farkındalık yaratma, kaliteli arı ürünleri üretimi ve pazarlanması" konularında farkındalık oluşturmak amacıyla, "3. İstanbul Arıcılık ve Arı Ürünleri Fuarı" 14 Şubat'ta başladı. Konuyla ilgili açıklama yapan İstanbul Bal Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Sezer, Feshane Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen ve 3 gün sürecek fuara, yurt içinden ve yurt dışından çok sayıda katılımcı ve ziyaretçi olduğunu söyledi. Fuarın 8 yıldır düzenlendiğini dile getiren Sezer, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin izni, İstanbul Ticaret Odası'nın desteğiyle gerçekleştirdiklerini ifade etti. Sezer, fuarın, sektör temsilcilerinin bir buluşma noktası haline geldiğini kaydederek, dünyada yıllardır arıcılık fuarlarının düzenlendiğini, 14 Şubat'taki fuarın, Türkiye'de devlet tarafından desteklenen ve karşılıksız hibe verilen ilk arıcılık fuarı olduğunu vurguladı. GIDA Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, gıdalarda mekanik kıyma kullanımını önlemek amacıyla son 9 ayda 108 bin denetim gerçekleştirdi. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, mekanik kıyma kullanımını önlemek için son 9 ayda 108 bin denetim yapıldığı, denetim sonuçlarından 14'ü için savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu, 2 bin 595 işletmeye ise idari para cezası verildiği belirtildi. Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği ile mekanik kıyma kullanımının Bakanlık tarafından yasaklandığının hatırlatıldığı açıklamada, şunlar kaydedildi: "Et ürünü ya da hazırlanmış et karışımına mekanik olarak ayrılmış etler (MAE) katılmasını yasaklayan ve 5 Mart 2013'te yürürlüğe giren tebliğde, MAE'nin sadece ihraç amaçlı ürünlerde veya hayvan yemi üretiminde kullanılmasına izin verilmişti. Bakanlık, bu kapsamda, söz konusu tebliğe aykırı davrananların tespiti için başta et ve et ürünleri üreten işletmeler olmak üzere, et ve et ürünlerinin piyasaya arz edildiği kasap, şarküteri, hazır yemek üreten işletmeler sıkı denetim altına aldı. 81 il müdürlüğüne bağlı ekiplerce denetlenen işletmelerin yanı sıra BİMER ve Alo Gıda 174 hattına gelen şikayetler de titizlikle incelendi. Bakanlık tarafından denetlenen işletmelerin yaklaşık yüzde 2,5'inin tebliğe aykırı davrandığı tespit edildi. Cezaların yüzde 30'una hijyen esaslarına aykırılıktan, yüzde 26,7'sine Türk Gıda Kodeksi'ne aykırı üretim yapmaktan ve uygunsuz ürün etiket bilgileri ile reklam ve tanıtımlar yoluyla tüketiciyi yanıltmaktan, yüzde 20'sine kayıtsız ve onaysız işletme faaliyetlerinden, yüzde 5'ine izlenebilirliğin sağlanmamasından, yüzde 2,7'sine istihdamı zorunlu personel çalıştırmamaktan dolayı idari para cezası verildi." "Yapay balların daha pahalıya satılması, üreticiyi mağdur ediyor" İstanbul'da arıcılığın çok eskilere dayandığını, eski Karaköy, yağ kapanı ve Salı Pazarı muhitlerinin yanında "Bal Kapanı" denen mevkinin bulunduğunu hatırlatan Sezer, şöyle devam etti: "İnsanlar, 4 mevsimin yaşandığı, coğrafik ve topoğrafik özelliklerinin kaliteli balların üretilmesine son derece uygun olan ülkemizde, bazen sahte balları tercih edebiliyor. Kaliteli balların donma ve kristalleşme özelliğinden dolayı, glikozdan elde edilen yapay ballar zaman zaman daha yüksek fiyata satılabiliyor. Bu durum bal üreticilerini mağdur etmektedir. Fuar, sorunlarımızın ortadan kaldırılmasına yönelik sektör paydaşlarından üreticilerin, tüketicilerin, imalatçıların bir araya gelmesi ve bu problemleri konuşması açısından önemli. Etkinlikte imalatçılar pazar bulacak, üreticilerin uygun fiyattan kaliteli ekipmanlara doğrudan ulaşabilecek, her bölgeden gelen hakiki ballar tüketiciyle buluşacak." Türkiye'nin her köşesinden hakiki ballar Sezer, fuarda Türkiye'nin her köşesinden, farklı lezzetlerde hakiki balların satışa sunulduğunu ve sergilendiğini kaydederek, bu balların her birinin ayrı bir özelliğe sahip olduğunu bildirdi. Organizasyonda, Türkiye'de fazlasıyla üretilen ve dünya genelinden çokça talep edilen "çam balı"nın yanı sıra kestane, meşe, püren, ıhlamur, orman gülü gibi özel ballara ulaşılabildiğini kaydeden Sezer, sektöre organik bağ ile bağlı olan diğer yan sanayi kuruluşlarının ekipman ve diğer aksamlarının da bulunabildiğini aktardı. Sezer, fuara sadece Türkiye'nin 81 ilinden değil, komşu devletlerin birçoğundan yüksek katılım olduğunu belirterek, fuarın uluslararası olma yolunda hızla ilerlediğini söyledi. Yalçın Sezer, "Fuarda, bu yıl bir ilk kez work shop denen bir etkinliğe de yer verildi. Bu etkinlikte üreticiler ve imalatçılar yeni ürünlerini tanıtma fırsatı yakaladı. Fuarda ayrıca bal yarışması yapıldı, arıcılık ödülleri verildi, resim sergisi düzenlendi, arıcılığın sorunları ve çözüm yollarıyla ilgili söyleşi yapıldı, arıcılar için pazarlama konulu ücretsiz bir eğitim verildi" diye konuştu.

4 4 Kısa...Kısa Denizde bereket azaldı, esnaf 'kültür'e yöneldi HAMSİ av sezonunun devamında beklenen barbunya, çinekop, lüfer, mezgit, istavrit gibi deniz balıklarının az olması balıkçıyı levrek, çupra, somon gibi kültür balıklarına yöneltti Denizde bereket azaldı, esnaf 'kültür'e yöneldi. Samsun Balık Hali Komisyoncuları Derneği Başkanı Davut Kıyak, av sezonu başlarken büyük beklenti içinde olduklarını ancak hamsinin dışında umduklarını bulamadıklarını belirtti. Sezona bereketli bir başlangıç yaptıklarını ifade eden Kıyak, Bu sene hamsiden beklediğimizi bulduk. Hamsi çok bol oldu ve 1.5 liraya kadar fiyatı düştü dedi. Hamsinin arkasından denizden barbunya, çinekop, iri mezgit ve istavrit gibi balıkların çıkmasını beklediklerini dile getiren Kıyak, şunları söyledi: Deniz balıklarından beklediğimizi bulamadık. Deniz balıklarının yerini kültür balıkları aldı. Levrek, çupra, somon gibi balıkları satıyoruz. Hamsi bol oldu, diğerleri fazla çıkmadı. Sezon bitmeye yaklaştıkça artık tatlı su balıkları sazan, levrek, yayın gibi balıklarla tezgahları süsleyeceğiz. Patates fiyatlarındaki artış kumpire de yansıdı PATATESİN Patatesin kilogramının artması nedeniyle kumpir fiyatlarında yüzde 25 e varan artışlar oldu. Patates fiyatlarındaki artış kumpire de yansıdı. Patatesin kilogramının 2,5 ile 3,5 lira arasında satılması nedeniyle kumpir fiyatlarında yüzde 25 e varan artışlar oldu. Ocak ayında fiyatı en çok artan ürün olan patatesin kilogramı, pazarlarda 2,5 liradan satılsa da manav ve bazı marketlerde halen 3,5 liraya varan ücretlerden alıcı buluyor. Üretimindeki azalma ve depolarda stok yapılması nedeniyle patatesteki fiyat artışı, yaz-kış demeden sevilerek tüketilen kumpire olumsuz yansıdı. Sahil kenarlarında, turistik bölgelerde ve alışveriş merkezlerinde daha fazla ilgi gören kumpirin fiyatında yüzde 25 e varan artışlar oldu. Ayvalık tan Altınoluk a kadar uzanan, Kuzey Ege nin turizm merkezlerinden Edremit Körfezi nin sahil kesimlerinde ortalama 6 liradan satılan kumpir, 7,5 liraya çıktı. Edremit in turistik beldesi Akçay da kumpir satan Mehmet İrfan Arslan, fırında pişirilmiş iri patatesin içine kaşar peyniri, tereyağı ve talebe göre turşu, zeytin, mayonez, Rus salatası gibi mezelerin eklenmesiyle yapılan kumpirin fiyatını yüzde 25 artırdıklarını söyledi. Kumpirin ham maddesindeki fiyat artışının kendilerini zamma yönlendirdiğini ifade eden Arslan, kumpir zamlanınca satışlarının azaldığını anlattı. Önceden 1-2 liraya aldıkları iri patatesi, şimdilerde 4 liraya ancak bulabildiklerini dile getiren Arslan, şunları kaydetti: Böyle olunca biz de kumpir fiyatlarını yükseltmek zorunda kaldık. Kış mevsiminde normalde günde kumpir satıyorduk, zamlarla bu rakam 20 ye kadar düştü. Satışlarımız oldukça etkilendi. Günde satışa ulaştığımız yaz aylarını bekliyoruz. İnşallah patates fiyatları düşer de biz de ucuzlatırız ve kış aylarını telafi ederiz. ''Fındıkta fiyat istikrarını iç tüketim artışı sağlar'' FINDIK fiyatlarının serbest piyasa koşullarında oluştuğunu belirten Durak Fındık AŞ Yönetim Kurulu üyesi Kadir Durak, fiyat istikrarının iç tüketim ve ihracat artışıyla sağlanacağını söyledi. Fındık fiyatlarının serbest piyasa koşullarında oluştuğunu bildiren Durak Fındık AŞ Yönetim Kurulu üyesi Kadir Durak, fiyat istikrarının iç tüketim ve ihracat artışıyla sağlanacağını söyledi. Fındıkta son 4 sezondur rekolte düşüşünün yaşandığını kaydeden Durak, 1 milyon tonluk 2023 ihracat hedefine ulaşmak için ise fındık ağaçlarının gençleştirilmesine bağlı olduğunu kaydetti. 2009'da açıklanan fındık kararnamesinin 1930'dan beri atılan en ciddi adım olduğunu vurgulayan Durak sözlerine şöyle devam etti: "Bu yeni fındık stratejisi ile artık dünya gerçeklerini gözeten, istikrarlı tabloların ortaya çıkmasını sağlayacak bir yola, ülke olarak girmiş bulunmaktayız ihracat hedefi 1 miyon ton kabukluya tekabül eden 500 bin ton iç fındık. Bunun için gerekli iyileştirme çalışmalarının acilen uygulanması şart." Hedef ciro 500 milyon lira Firma olarak yatırımlarına aralıksız devam ettiklerini kaydeden Durak, 2014 yılı için firmalarının 500 milyon lira ciro hedeflediklerini söyledi. 2014'te de yatırımlarına devam edeceklerini söyleyen Durak, "Fiskobirlik'in Ünye tesislerini aldık. Fındık kırma tesisimizi 4'e çıkararak kapasitesini de artırdık. Toplamda 500 kişiye istihdam sağlıyoruz" dedi. Sosyal projeler önceliğimiz Fındıkta Önceliğimiz Kalite Projesi'ni 2013'te hayata geçirdiklerini belirten Durak, ayrıca Ünye'de sosyal projeyi üstlenerek Çiftçi Kayıt Sistemi'ne (ÇKS) kayıtlı 25 bin adet fındık üreticisine fındık da kaliteyi artırmak adına 25 bin adet jüt çuval dağıttıklarını, 2014'te de sosyal projelerine devam edeceklerini söyledi.

5 Makale 5 Türkiye nin tarımdaki şansı Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Prof. Dr. Harun Uysal Geçenlerde Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi nin (TASAM) İstanbul da düzenlediği bir günlük çalıştaya katıldım. Türkiye nin 2023 projeksiyonunda... stratejik lokomotif sektörler olarak tanımlanan tarım, gıda ve hayvancılık ile ilgili toplantıydı bu. Ben tarım, gıda ve hayvancılık sektör derinliği, AB ortak tarım politikası ve Türkiye alt konulu toplantıda süt sektörünün 2023 vizyonu ile ilgili bir sunum yaptım. Artan dünya nüfusuna paralel olarak gıda ihtiyacının karşılanması en önemli sorun. Bu sorun da tarımı, içerisinde yaşadığımız yüzyılın en stratejik sektörü haline getiriyor. İstihdam, tüketim harcamaları, diğer sektörlere hammadde temini, milli gelir ve ihracattaki payı sektörünün sosyoekonomik açıdan sahip olduğu önemi daha da arttırıyor. Tarım sektörünün temel hedefi; üretim, arz ve gıda güvenliği. Fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik özellikleri itibariyle tüketime uygun, yeterli, sağlıklı, güvenilir ve besleyici gıdaya erişim büyük önem taşıyor. Biyoçeşitliliğin korunması ve GDO lu ürünler karşısında geliştirilecek yaklaşımlar sektörün geleceğinde belirleyici olacak. Çevre ve doğal kaynakların sürdürülebilirliği ilkesine bağlı kalınarak, tarımsal üretim ve arz güvenliğini destekleyen politikalarla, değişen tüketim alışkanlıkları ile ihtiyaçları doğrultusunda üretim yönlendirilmeli. Bunların yanında küresel ısınma da dikkate alınması gereken önemli bir risk faktörü olarak dikkate alınmalı. Son yıllarda tarımsal ilaç ve gübrelerin bilinçsizce kullanımı bitkisel üretimde artışın yanında, kalitesiz ve insan sağlığını tehdit eden ürünlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu da bitki sağlığını ve ekolojik dengeyi bozuyor. Sürdürülebilir tarım yaklaşımının temeli Kırsal alanda üretim yapan çiftçilerin bulundukları yerlerde faaliyetlerini sürdürebilmeleri. Bunun için de hak ettikleri refah düzeyine ulaşmaları, onlara altyapı, eğitim ve sağlık hizmetlerinin götürülmesi, ekonomik faaliyetlerinin geliştirilmesi, yerel potansiyelin değerlendirilmesi, doğal ve kültürel varlıkların korunmasını hedefleyen kırsal kalkınma süreçleri en kısa sürede öne çıkarılmalıdır. Tarımdaki yapısal, teknolojik problemleri kısa sürede halledersek Gelişmekte olan ülkelerdeki yüksek ekonomik büyümeden kaynaklanan gıda talebi, biyoyakıt üretimi için tarla ürünleri talebi ve dünya stok/kullanım oranlarındaki azalma nedeniyle lider ülke oluruz. Benden söylemesi.

6 6 Sektör Haber Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Tunç,"Üretici bazında 50 kuruş ile 1 lira arasında değişen bir zam yapıldı ancak basında çıktığı gibi 4 liralık bir zam söz konusu değil" dedi. ''Kırmızı ete 4 lira değil 1 lira zam yapıldı'' Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Bülent Tunç, kırmızı et fiyatlarına 4 lira civarında zam yapıldığı iddialarına ilişkin, Üretici bazında 50 kuruş ile 1 lira arasında değişen bir zam yapıldı ancak basında çıktığı gibi 4 liralık bir zam söz konusu değil dedi. Bülent Tunç, yaptığı açıklamada, bazı basın organlarında kırmızı ete 4 liralık zam yapıldığına ilişkin haberlerin servis edildiğini ancak bunun gerçeği yansıtmadığını belirtti. Kırmızı ette sadece üretici bazında fiyat artışı yapıldığını vurgulayan Tunç, Enflasyon oranını geçmeyecek şekilde bir fiyat artışı yapıldı. Şu anda yem girdilerinde de bir fiyat artışı var zaten. Bu nedenle üretici bazında 50 kuruş ile 1 lira arasında değişen bir zam yapıldı ancak basında çıktığı gibi 4 liralık bir zam söz konusu değil ifadesini kullandı. Tunç, enflasyon rakamları ve yem girdilerinin bu zamda etkili olduğunu belirterek, Kırmızı etin üreticiden çıkış fiyatında bir zam yapıldı sadece. Üretim yapan insanın kar yapabilmesi için gereken bir durum. Zam oranını yüksek göstermek piyasayı speküle etmektir. Halkımız, bu konuda dikkatli olmalı. 50 kuruş ila 1 lira arasında bir zam var ve bunun üstünde bir durum yok. Market fiyatlarında değil, üretici fiyatlarında bir zam yapıldı diye konuştu. Üretici fiyatlarına yapılan zammın, market fiyatlarına nasıl yansıyacağını bilemediklerini anlatan Tunç, Marketteki fiyatlar zaten tavan noktasında. Marketteki ürünlere yapılacak zam da 50 kuruş ile 1 lirayı geçmemeli. Fazla bir fiyat artışı olmamalı. Üretici fiyatındaki zam, düşük miktarda. Market fiyatlarına yüksek yansıyabilir. Bu konuda herkes dikkatli olmalı. 4 liralık bir fiyat artışı kesinlikle yok dedi. Tarsus Ziraat Odası Başkanı Ergezer, "Tarsus'ta 150 bin dekarda ekili buğday, yağmur yağmaması nedeniyle olumsuz etkilendi" dedi. Tarsus Ziraat Odası Başkanı Ali Ergezer, ilçede 150 bin dekar alanda ekili buğdayın yağmur yağmaması nedeniyle olumsuz etkilendiğini söyledi. Ergezer, gazetecilere yaptığı açıklamada, uzun süredir yağış olmamasının buğday üreticilerini tedirgin ettiğini belirterek, bundan sonra yağacak yağmurun ekili alanlara fazla katkıda bulunmayacağını ifade etti. İlçede 150 bin dekara buğday ekildiğini anlatan Ergezer, çiftçilerin hasatta ürün kaybıyla karşılaşacağını kaydetti. Ergezer, buğday üretimindeki olumsuzluğun ekmek fiyatlarına da yansımasını beklediklerine dikkati çekerek, kuraklığın buğdaydan sonra ekilecek ürünleri de etkileyeceğini vurguladı. Buğdaydan zarar gören çiftçilerin mısır, susam, soya ve ayçiçeği gibi alternatif ürün ekerek zararını telafi edebileceğini belirten Ergezer, İlçede 150 bin dekarda ekili buğday, yağmur yağmaması nedeniyle olumsuz etkilendi. Narenciye ürünleri de su istiyor. Barajlarda sadece içecek su var. Toprakla suyun bir önce buluşmasını bekliyoruz dedi. Ergezer, kuraklıktan etkilenen üreticilere borçlarına ödemede kolaylık sağlanmasını da istedi.

7 Sektör Haber 7 Kuru fasulye Kuru fasulye etle etle yarışıyor TZD Genel Başkanı Yetkin, zamlarla kilogramı lira olan kuru fasulyenin, ortalama kilogram fiyatı 16 lira olan karkas ete yaklaştığını belirtti. Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkanı İbrahim Yetkin, Son 3 ayda Arjantin de yaşanan kuraklık, Çin deki aşırı yağışlar ve Türkiye de üretim seviyesinin düşmesi nedeniyle kuru fasulye fiyatları yüzde 59 arttı. Zamlarla kilogramı lira olan kuru fasulye, ortalama kilogram fiyatı 16 lira olan karkas ete yaklaştı dedi. Yetkin, Türkiye de yılda yaklaşık 90 bin ton kuru fasulye üretilirken, ortalama 130 bin ton tüketim gerçekleştiğini söyledi. İhtiyaç tam olarak karşılanamadığı için kuru fasulye ithalatı gerçekleştirildiğini belirten Yetkin, son 3 ayda Arjantin de yaşanan kuraklık, Çin deki aşırı yağışlar ve Türkiye de üretim seviyesinin düşmesi nedeniyle fiyatların yüzde 59 oranında arttığını bildirdi. Kilogramı ortalama 3,5-4 liraya satılan kuru fasulyenin, son aylarda toptan satış fiyatında kilosunun 8-9 liraya yükseldiğine dikkati çeken Yetkin, en önemli kuru fasulye üreticilerinden Arjantin ve Çin deki olumsuzluk nedeniyle diğer bir üretici olan Kırgızistan a başvurulduğunu anlattı. 17 liraya çıkabilir Kuru fasulye fiyatlarındaki yüzde 59 luk artışta, düşük üretimin rolü olduğuna işaret eden Yetkin, Yaşanan gelişmeler üzerine çiftçiler; destek primi aldıkları için mısır, buğday ve ayçiçeği üretmeyi tercih etti. Kuru fasulye üretim rakamları hızla düştü. Çiftçiler, kuru fasulye üretimi konusunda teşvik edilmeli diye konuştu. Toptan satışta kilogramı 8-9 lira olan kuru fasulyenin, perakende fiyatının lira arasında değiştiğine değinen Yetkin, şu değerlendirmelerde bulundu: Ülkenin kuru fasulye ihtiyacı karşılanmadığı için ithal ediliyor ve üretim alanı giderek daralıyor. Üretim alanı daraldığı için de arz talep noktasında fiyatlar dalgalanıyor. Böyle giderse kuru fasulyenin fiyatı daha da artabilir hatta 17 liraya kadar çıkabilir. Bu durum tamamen arz talep dengesi ile ilgili olduğu için fiyat artışları kaçınılmaz görülüyor. Kuru fasulye fiyatı karkas ete yaklaştı Protein yönünden zengin ve ete yakın besin değerine sahip olduğu için fakir eti olarak da bilinen kuru fasulyenin, özellikle vejetaryenler için çok kıymetli bir besin maddesi olduğunun altını çizen Yetkin, şunları söyledi: Et, bulunmadığı zaman besin değerleri ete eş değer olan kuru baklagillerden kuru fasulye ile protein ihtiyacı karşılanabilir. Ancak artan zamlarla kilogram fiyatı lira olan kuru fasulye, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ticaret Borsaları Bilgi Sistemi verilerine göre ortalama kilogram fiyatı 16 lira olan karkas ete yaklaştı. Et alım gücü olmayan, bakliyat yiyordu. Şimdi bakliyat grubunda en çok tüketilen kuru fasulye de, et fiyatına satılırsa yoksul insanlar ne yiyecek? Kuru fasulyedeki bu gidişata dur demeli ve acilen sorunun büyümemesi için çözüm üretilmeli, tekrarlanmaması için önlem alınmalı. TMO piyasayı dengeleyebilir Oluşan tabloda üretici kazanıyor gibi görünse de, aslında aracıların kazandığını ve tüketicinin kaybettiğini belirten Yetkin, aracıların üretmeden stoklayarak el koyduğunu ve ürünleri pahalı sattığını söyledi. Bakliyat sektöründe stokçuluğun hakim olduğunu savunan Yetkin, şöyle konuştu: Ürün yetişmez diye tüccar elindeki malı çıkarmıyor. Bu durumda kuru fasulye gibi bir çok ürünün fiyatı, piyasada yeterli oranda bulunmadığı için artıyor. Geçmişte pirinçte de üretim tüketimi karşılamıyordu. Pirinç fiyatları yükselirken, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) devreye girmiş, ithalat kararı alarak arz talep dengesini korumuş ve böylece fiyatlar düşmüştü. TMO kuru fasulye de alıcı olsa, piyasayı dengeleyebilir. Ama bu ürünler başı boş olduğu ve tüccarların elinde olduğu için stokları piyasaya azar azar sürüyorlar, bu da fiyatları yükseltiyor.

8 8 Etkinlik 50. yaşını kutlayan Metro türkiye deki yeni mağazalarıyla büyüyor Bu yıl dünyada 50. yılını kutlayan Metro Toptancı Market, 24 yıldır faaliyet gösterdiği Türkiye de yeni mağaza açılışları ve projelerle büyümeye devam ediyor. Dünyanın lider toptancı marketlerinden Metro Toptancı Market, tüm dünyada 50 nci, Türkiye de ise 24 üncü yılını kutluyor. Metro Toptancı Market Genel Müdürü Kubilay Özerkan, 21 Ocak Salı günü Çırağan Sarayı nda düzenlediği basın toplantısında, Metro nun Türkiye ye duyduğu güvenin altını çizerken, gelecek dönemdeki yol haritası ve projeleri hakkında da bilgiler verdi. Türkiye nin Metro nun güvendiği, potansiyeline önem verdiği ve büyümek istediği bir pazar olduğunu belirten Özerkan, Metro nun faaliyet gösterdiği 29 ülke arasında, odak olarak belirlediği ilk 8 ülke içinde yer alıyoruz. Türkiye ye yatırımlarımız 24 yıl boyunca hiç ara vermeden devam etti. Bundan sonra da sürecek. Bizim Türkiye ye inancımız tam dedi. Metro Türkiye nin 18 ilde, 29 Metro Toptancı Market satış noktasıyla kişiye istihdam sağladığını, toplam 1 milyondan fazla müşteriye hizmet sunduğunu, tedarikçiyle işbirliği gerçekleştirdiğini belirten Özerkan, dünyanın lider toptancı marketi kimliğiyle profesyonellerin güvenilir iş ortağı olmayı hedeflediklerini vurguladı. 24 yıl boyunca Türkiye ye inandıklarını ifade eden Özerkan, Türkiye de bize inandı. Bu süreçte hep uzun soluklu ilişkiler kurduk, yerelliği odak noktamıza aldık. Daima global düşünüp yerel hareket ettik. 16 yıllık şeker tedarikçimiz, 24 yıllık çalışanlarımız, ilk açılış günümüzden bu yana ürünlerini bizden alan müşterilerimiz, buna en güzel örnek. Bana sıkça Metro nun başarı hikâyesinin sırrı soruluyor. Bu sorunun çok önemli bir cevabı var: Bu ülkede Müşteri Kraldır diyenler değil, Müşteri Velinimetimizdir diyenler kazanır. Dünyanın en eski ticaret merkezlerinden olan Türkiye nin ticaret DNA sında bu düstur var dedi. Metro, mutfaktan çıkmak istemeyen müşterisinin ayağına gidiyor Profesyonel müşterilerin beklentilerinin yıllar içinde değişim gösterdiğini belirten Metro Toptancı Market Türkiye Genel Müdürü Kubilay Özerkan, açıklamalarına şöyle devam etti: Bugün müşterilerimiz için vakit her şeyden kıymetli, mağazaya gelmek zaman gerektiren bir iş ama aynı zamanda satın aldıkları ürünlere de dokunmak istiyorlar. Biz de müşterimizin ürünü görmesini, dokunmasını sağlıyoruz. Saha satış ekibimizle ayağına giderek, işinde o ürünü nasıl farklı şekillerde kullanabileceğini anlatıyoruz; mutfağından çıkartmadan da sevkiyat hizmetimizle ürünü tam istediği gün ve saatte ayağına teslim ediyoruz. Bu tüketici trendi, mağaza konseptlerimize de yansıdı. Edremit ve Marmaris te metrekare büyüklüğünde sevkiyat mağazaları açtık. Öncelikle turistik bölgelerde açtığımız ve HUB dediğimiz bu küçük mağazalara önümüzdeki dönemde yenilerini ekleyeceğiz te 3 yeni Metro mağazası hizmete girecek Metro Toptancı Market in 2014 yılında büyümeye, sektörde fark yaratan öncü projeleri hayata geçirmeye devam edeceğini ifade eden Genel Müdür Özerkan, 2014, bizim için yeni açılışlar yapacağımız, ailemizi daha da genişleteceğimiz bir yıl olacak te 3 yeni mağaza açacağız ve yeni illere gideceğiz. Bu illerin ilki, Denizli olacak. Bu mağazamızı diğerleri izleyecek. Farklı projelere imza atacağız Finike portakalı, Karacadağ pirinci, Antakya nın halhalı zeytini, Ortaca limonu gibi Coğrafi İşaretli Ürünler i raflarımıza taşımaya ve üreticiye destek olmaya devam edeceğiz. Hayvanların fiziksel ve psikolojik açıdan sağlıklı ve huzurlu bir hayat sürmelerini sağlamayı amaçlayan Hayvan Refahı Projesi ni sürdüreceğiz. Türkiye nin, dünyada aşçılık yarışmalarının Oscar ı olarak tanımlanan, Bocuse d Or Yarışması nda temsil edilmesi için desteklerimizi sürdürüyoruz. Genç şeflerin Türkiye mutfak kültürüne olan katkılarının artması için dünya sahnesine çıkmalarına yardımcı oluyoruz şeklinde konuştu. Kubilay Özerkan, kendi sektörlerinde çevresel, sosyal, finansal ya da operasyonel alanlarda fark yaratmış ve fayda sağlamış girişimcileri, işletmecileri ödüllendirmeyi hedefleyen bir proje tasarladıklarını ve bu yıl Metro Toplumun Yıldızları adıyla ilkini gerçekleştireceklerini açıkladı.

9 Araştırma Haber 9 Yemek yeme stresinin kurbanı olmayın, doğruları öğrenin Sağlık ve beslenme özellikle son yıllarda popüler konular arasında yer almaya başladı. Yemek trendleri, bunlar hakkında yazılan yazılar, medyada uzman olan/olmayan kişilerin paylaştığı görüşlerle nasıl beslenmeliyiz sorusunun cevabını arar olduk. Organik ve doğal beslenme, protein bazlı beslenme, Transparan beslenme, Slow food, Çiğ beslenme, Alkali beslenme ve Akıllı telefonlar (beslenme aplikasyonları) bu trendlerden bazıları.. Doğru cevabı ararken birbiriyle çelişen bilgiler bulmak işten bile değil artık. Kiminin iyi dediğine bir diğeri kötü diyor Bunların neticesinde ise tüketicide yemek yeme stresi oluşuyor. Geçtiğimiz günlerde tesadüfen bir TV kanalında profesör bir hocanın röportajını izledim. Röportajda şu örneği paylaşmıştı Science dergisinin editörlerinden biri tamamen uydurma bir makale yayınlıyor. Makalede bahsi geçen böyle bir kişi, böyle bir enstitü yok ve böyle bir çalışma da yapılmamış. Gelin görün ki; 157 adet bilimsel dergi bu makaleyi yayına kabul ediyor ve yayınlıyor. İnsanlar ise yayınlanan bir bilgi doğrudur algısı ile okuduklarına inanıyor maalesef. Oysa ki bütün bu yayınlar bir araya geldikten sonra kurumsal bir görüş oluşursa bu yayınlar değerli olur ve bu yayınlara itibar edilebilir. Sadece bir yayına göre hareket edilirse tam olarak kaos ortamı oluşur. Sonuç olarak bir konu hakkında farklı makaleler yazılabiliyor fakat önemli olan bu yayınlar üzerinde konsensüs oluşması, genel kanıya varılmasıdır MÜMSAD olarak bilgi kirliliğini önlemek adına 2008 yılından beri, beslenme uzmanları ve profesörlerin katkılarıyla bilimsel gerçekleri konuşmak ve tartışmak

10 10 Araştırma Haber üzere birçok çalışma yürütüyoruz. Bilgilendirme kampanyaları, algı araştırmaları, seminerler, kaynak taramaları bunlardan bazıları. Örneğin margarin konusunu ele alacak olursak, okuduğunuz haberlerde margarinin trans yağ ve doymuş yağ içerdiği, katı olduğu için vücudumuzda donduğu, böylece damarları tıkadığına dair bilgilerle karşılaşabilirsiniz. Genel önerilere baktığınızda sıvı yağla beslenmenin ön plana çıktığınızı görüyoruz. Bu önerilerde bulunurken işin ekonomik boyutunu hesaba katmadıklarını düşünüyorum. Çok basit bir hesap yapacak olursak; Sızma zeytinyağının Türkiye deki tüketimi bin ton kadardır. Zeytinyağının Türkiye de tüketilen yaklaşık bin tonluk bölümü diğer likit yağlar gibi kimyasal prosesten geçmiş riviera tipi yağdır. İnsanların tamamen sızma zeytinyağını yemeklik amaçlı kullandığını kabul etsek yaklaşık 750 bin kişiye yeterli bir üretimimiz olduğu görülür. Türkiye de 78 milyon insanın yıllık bitkisel yağ tüketimi bir buçuk milyon ton civarındadır. Ekonomik boyutuna gelince; ayçiçeği, mısır, margarin v.b. yağların kilogram satış fiyatı 4-5 TL iken sızma zeytinyağının TL dir. 145 yıllık bir geçmişi olan margarin ise hem bitkisel kökenli, hem de sadece doymuş yağdan oluşmayan üründür. Doymuş yağ kase margarinlerde %15-17 arasındadır. Öte yandan bilinenlerin aksine tüm likit yağlar %7-17 arasında doymuş yağ içermektedir. Örneğin doymuş yağ içeriği olarak karşılaştırdığımızda zeytinyağında da kase margarinler gibi % arasında doymuş yağ bulunur. Halbuki margarinde gelinen noktada değişen teknolojilerle %1 in altında trans yağ bulunmaktadır ki, bu oran AB de standart olmayıp ülkelere göre %2-4 arasında değişmektedir. Hatta ABD de de bile bu konu yeni gündeme gelmiştir. Ayrıca trans yağ, geviş getiren hayvanların süt yağlarında da bulunur. Yani hayvansal içerikli yağlarda doğadan gelen bir trans yağ içeriği vardır. Türkiye de üretilen margarinler % 100 bitkisel bazlı olduğundan ne trans yağ, ne de kolesterol içerir. Ayrıca kase margarinlerin yağ içeriği %60, paketlerin ise %70 dir. Bu nedenle aynı miktar margarin, sıvı yağlara göre %30-40 daha az enerji verir. Bilgi kirliliğine maruz kalan ve dernek kapsamında bulunan hazır çorbalardan da bahsetmek isterim. Hazır çorbalar, en çok koruyucu madde ve MSG içerdiğine dair iddialarla gündeme gelmektedir. Öncelikle hazır çorbaların nasıl üretildiğinden bahsedecek olursak, mevsiminde toplanan ve özenle seçilen sebze ve baharatlar yüzyıllardır uygulanan, tamamıyla doğal bir koruma yöntemi olan kurutma işlemine tabi tutulur. Çorba için malzemeler seçildikten ve yıkandıktan sonra, ısı yardımıyla suyu alınır ve kurutma işlemi, yüksek kalite standartlarına uygun olarak yapılır. Suyu alınan malzemeler daha sonra küçük parçalar halinde doğranır ya da öğütülerek toz haline getirilir, en iyi tariflere uygun olarak karıştırılarak farklı çorbalar hazırlanır ve el değmeden paketlenir. Hazır çorbalar, içerdiği doğal besinler kurutulduğu için, koruyucu madde kullanılmadan, hava, nem ve ışığa karşı koruyan üç katlı paketlerde uzun süre dayanıklılığını korur. Şimdi de Monosodyum Glutamatın ne olduğuna bir bakalım. Monosodyumglutamat (MSG), bir çok gıda maddesinde olduğu gibi bazı hazır çorbaların lezzetini artırmak için kullanılan, tamamen güvenli bir gıda katkı maddesidir. Glutamik asit, insan dahil her canlı organizmada bolca bulunan maddedir. Monosodyumglutamat (MSG) da glutamik asidin sodyum tuzudur. Glutamat, anne sütü de dahil olmak üzere pek çok besinde; özellikle peynir, süt, mantar, et, balık, domates ve çoğu sebzede doğal olarak bulunur. Örneğin 100 gram anne sütünde, 229 miligram proteine bağlı glutamat ve 22 miligram da serbest glutamat vardır. Ayrıca 100 gram gıda başına; parmesan peyniri 1200 mg, balık 140 mg, mantar 130 mg, et 33 mg, ve domates 140 mg MSG içerir. Vücuda alındıktan sonra gerek domatesin içinde doğal olarak bulunan glutamat, gerek MSG ile alınan glutamat arasında hiçbir fark yoktur. Konunun özü şu ki; MSG tüketmenin domates yemekten bir farkı yoktur. (bknz: MÜMSAD olarak, sektörün gelişmesi için tüm gayretlerin organize olmasını, üreticilerin ve tüketicilerin bilinçlendirilmesine yardımcı olmayı amaçlıyoruz. Bu amaç doğrultusunda da akademik verileri güncel olarak takip ediyoruz. Ulaştığımız bilimsel bilgileri akademisyenler eşliğinde inceliyor, ardından kamuoyu ile paylaşıyoruz. Güvenilir ve sağlıklı ürünlerin tüketicilerin tercihine sunmak, spekülasyonları önlemek için kendimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğiz. Tüketicilerimize tavsiyemiz, sadece bildiğiniz ve güvendiğiniz firmaların ürünlerini ambalaj bilgilerini okuyarak satın alın ve kullanın. Bu konuda her konuşana inanmayın.

11 Röportaj 11 Tatlıses Çiğköfte Halk Sağlığı nı Düşünmeye Devam Ediyor! Tatlıses Çiğköfte Genel Müdürü Elif AŞLAMACI AT- TEPE, kaliteden ve hijyenden vazgeçemeyeceklerini ifade ederek halk sağlığı bizim için her şeyden daha önemli yorumunda bulunuyor. Tatlıses Gıda gerek çiğköfte gerekse de lahmacun ile sektörde bir marka konumunda. Firma, halk sağlığını tüm değerlerin üzerinde görüyor. Yemediğimiz ürünü halka yedirtmeyiz felsefesi ile hareket eden firma, tüketicilerden tam not alıyor. } Tatlıses Gıda Genel Koordinatörü Özlem Yetiş

12 12 Röportaj Tatlıses Çiğköfte olarak 2013 yılını değerlendirir misiniz, üretim ve franchise ayağınızda ne gibi gelişmeler yaşadınız? Franchise sayımız yaklaşık yüzde 25 oranında arttı. Daha önce yurt dışı çalışmalarımız yoktu. Artık yurt dışı çalışmalarımıza başladık. Özellikle Almanya, Avusturya, Hollanda ve Belçika gibi Avrupa ülkelerinde 2014 yılı içerisinde Tatlıses Çiğköfte şubelerimizi açacağız. Franchise da olduğu gibi üretimimizde yüzde 25 oranında arttı. Şu anda günlük üretimimiz 5 tonu aşmış durumda Bayim Olur musun fuarında ve Helal Gıda fuarında Tatlıses Çiğköfte nin çok yoğun ilgi gördüğü şeklindeydi. Sizin gözleminizi veya araştırmalarınızı alabilir miyiz? Yönetim kurulu başkanımız İbrahim Tatlıses ten dolayı ilgi görmemiz normal. İbrahim Bey, hem çok sevilen biri hem de gıda konusunda bir otorite. Çünkü bizim reçetelerimizi kendisi oluşturmuş durumda. Kendi yemediğim hiçbir şeyi başkasına yedirmem, kaliteden asla ödün vermem, bana maliyetlerle gelmeyin, benim ürünüm piyasanın en iyi ürünü olsun, halk sağlığına en ufak şekilde zarar gelmesin diyor. Çiğköfte alanında TSE ve GİMDES ten sertifika alan tek kurumuz Helal sertifikayla yani katkısız doğru üretimle ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz? Helal sertifikasını yaklaşık iki yıl önce aldık. Ayrıca üç ayrı kuruluştan sertifikamız var. Bunlar; GİMDES, TSE ve HEDEM dir. Bu üç kuruluşta çok güvenil kuruluşlardır. Para karşılığı helal sertifikası veren kuruluşlar da var. Ama biz bu yolu seçmedik. Üstelik bu kuruluşlar güvenilir değiller. Helal sistem bizim için çok önemlidir. Ülkemizin nüfus olarak yüzde 95 i Müslüman olduğundan helal gıda önemlidir. Bir gıda mühendisi olarak helal gıda konusunda şunları söyleyebilirim; helal gıda kelime anlamalıyla İslami kurallara uygunluk gibi görülse de tamamen bilimle aynı yolda ilerler. Örneğin; etil alkol kullanmak yasak iken izopropil alkol kullanılabilir. Bunun sebebi ise etil alkol vücuda zarar verirken izopropil alkol zarar vermez. Helal sistemler çok dar kalıplı sistemler değildir. Çiğköfte alanında TSE ve GİMDES ten sertifika alan tek kurumuz. Bu kuruluşlardan sertifika almak oldukça zordur. Denetimler oldukça sık yapılır. Bu konuda kendimizle gurur duyuyoruz. Sıra Geceli Tanıtım Sizin Tatlıses Çiğköfte yi doğru bir strateji, tanıtım sistemiyle ileriye taşıdığınızı düşünüyoruz. Bu anlamda Bayim Olur

13 Editorden Röportaj 13 Musun Fuarı nda sıra gecesi yapmanız hem sıra dışı hem de ilgi çeken bir tanıtım biçimi olduğu kadar, sıra gecelerin tamamlayıcısı olan çiğ köfteyle bütünleştirmek final niteliğindeydi. Böyle bir tanıtımın şeklini nerden esinlendiniz ya da kimin fikriydi? İbrahim Tatlıses in fikriydi. Urfa nın geleneklerinden olan sıra gecesinin tamamlayıcı çiğköfte olduğu için bu şekilde bir aktivite yaptık. Az olsun, öz olsun; binlerce şube açmak bizim için zarar olur 2014 hedeflerinizi düşünürsek, 2014 yurt içi ve yurt dışı franchise hedefleriniz nelerdir? Tatlıses Çiğköfte olarak çok fazla genişlemeyi düşünmüyoruz. Bizim çıkış amaçlarımızdan biri de buydu. Binlerce bayimiz olsun bunlara sürekli ürün satalım diye bir amacımız yok. Az olsun öz olsun. Fazla şube açmamız bizim için zarar olur. Çünkü şubelerimiz rakiplerle değil birbirleriyle rekabet içine girerler. Şu anda Türkiye genelinde 216 şubemiz var. En fazla 250 şubemiz olacak üretim ayağında neler olacak, Tatlıses Çiğköfte nin üretim-tüketim ayağı ve istihdam hedefleri neler olacak? Üç yıl önce tek fabrikayla başladık. Şu anda ise dördüncü fabrikamızı açıyoruz. Tatlıses Lahmacun olarak ta franchise vermeye başlayacağız. Şoklu ürünlerinizle marketler grubundaki yerinizi aldınız mı? Şoklu ürünlerimizle marketler grubunda yer almaya başladık. Şoklu Lahmacun; içli köfte ve künefe ile Fakat bizim ürünlerimiz geleneksel ve kaliteli hammadde ile üretildikleri için maliyeti yüksek ürünlerdir. Diğer ürünlere oranla daha fazla maliyetli olan ürünlerimize talep olsa da bizi tatmin edecek derecede değildi bu yüzden ürünlerimizi marketler grubundan çektik. Şu anda marketlerde satılmıyor. Sadece bize ait şubelerde satılıyor. Çiğköfteden katkı maddesinin çıkarılması için biz ön ayak olduk Çiğköftede yeni oluşumlar hızla artıyor. Peki, siz Tatlıses Çiğköfte olarak pasta payınızı korumak geliştirmek için nasıl bir yöntem izlemeyi düşünüyorsunuz? Pasta payı olarak bakmıyoruz. Amacımız pastadan daha fazla pay almak değil. Bizim için halk sağlığı önemli. Çiğköfteden katkı maddesinin çıkarılması için biz ön ayak olduk. Bu çalışma sayesinde çiğköfte Türk Gıda Kodeksi ne girdi. Misyonumuz sayesinde pazardaki yerimizi her zaman koruyoruz.

14 14 Sektör Haber UNO 5 yeni fabrika kuruyor Bu yılı, yüzde 55 büyüyerek 310 milyon lira ciro ile kapatacak olan UNO, 2018 de 1 milyar liralık ciro ile gıda alanında en büyük şirketler arasına girmeyi hedefliyor. Ülker markasını bünyesinde barındıran Yıldız Holding, 2008 yılında yüzde ortaklığa gittiği UNO da atağa kalkıyor. Ortaklık 2015 yılına kadar 5 yeni tesisin açılışını gerçekleştirecek. 90 milyon dolara mal olacak tesisler; İstanbul-Dudullu, İzmir, Antalya, Doğu Karadeniz ve Akdeniz bölgesinde yapılacak. Şirketin halen İstanbul da iki, Ankara da ise bir fabrikası bulunuyor. Milyarderler kulübüne girecek UNO, yeni dönem projelerine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan UNO nun yönetici ortağı Federico Caruncho, ortaklık sonrası UNO nun büyüme performansının arttığına dikkat çekti yılında 201 milyon liralık bir şirket olduklarını ve bu yılı yüzde 55 büyüme ile 310 milyon lira ciro ile kapatacaklarını belirten Caruncho, 2018 de 1 milyar liralık ciro ile gıda alanında en büyük şirketler arasına girmek olduğunu belirtti. Yıldız ın payı yüzde 60 oldu Yıldız Holding bir süre önce UNO daki payını da yüzde 60 a çıkardı. Caruncho nun yüzde 10 hissesini daha bünyelerine kattıklarını söyleyen Yıldız Holding Mali İşler Başkanı Cem Karakaş, bu suretle şirketi daha hızlı büyütme hedefinde olduklarını kaydetti. Dosu Maya satılacak Yıldız Holding Mali İşler Başkanı Karataş, holdingin gıda sektöründeki iştiraki Dosu Maya nın satışı için görüştüklerini söyledi. Karakaş, yaptığı açıklamada Dosu için bir satış süreci var. Şirketin tamamını satmayı planlıyoruz. Stratejik yatırımcılarla görüşme halindeyiz dedi. Hasip Gençer, yola Komşufırın ile devam edecek Türkiye de ambalajlı ekmek üretimini başlatan UNO kurucusu Hasip Gençer, yoluna komşu fırındaki hisseleriyle devam edecek. Gençer, UNO daki hisselerini Yıldız Holding e devretmesi ile Yıldız Holding yüzde 60 ile UNO nun büyük ortağı oldu. Vedanta Equity nin sahibi Federico Caruncho ise şirketin yüzde 40 hisselerini elinde bulunduruyor. Gençer, UNO daki hisselerini devretmesiyle ilgili Yıldız Holding adına cevap vermek istemediğini açıkladı.

15 Araştırma Haber 15 Yumurta için için gün gün zorunluluğu Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, yumurtaların, yumurtlama tarihinden itibaren en fazla 21 gün içinde tüketiciye ulaştırılması zorunluluğunu getirdi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, hayvansal gıda üreten gıda işletmecisinin Gıda Hijyeni Yönetmeliğinde belirtilen kurallara ek olarak uyması gereken özel hijyen gerekliliklerini yeniden belirledi. Buna göre, yumurtalar, yumurtlama tarihinden itibaren en fazla 21 gün içinde tüketiciye ulaştırılacak. onuya ilişkin Hayvansal Gıdalar İçin Özel Hijyen Kuralları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, 31 Aralık 2013 tarihinden geçerli olmak üzere Resmi Gazete nin bugünkü sayısında yayımlandı. Buna göre, gıda işletmecisi, hayvansal dondurulmuş gıdalarda belirlenen gerekliliklere uyacak. Gıdanın üretim tarihi olarak; karkas, yarım karkas veya çeyrek karkaslar için kesim tarihi, yaban av hayvanının gövdesi için avlanma tarihi, balıkçılık ürünleri için hasat veya avlanma tarihi, diğer hayvansal gıdalar için işleme, parçalama, kıyma veya hazırlama tarihi esas alınacak. Gıda işletmecisi; insan tüketimi için amaçlanan dondurulmuş hayvansal gıdanın Türk Gıda Kodeksi Etiketleme Yönetmeliğine uyumlu olarak etiketlenmesi veya daha ileri bir işlemede kullanılması aşamasına kadar, gıdayı arz ettiği gıda işletmecisinin ve talebi halinde yetkili otoritenin; üretim tarihi ve üretim tarihinden farklı ise dondurma tarihi bilgilerine erişimini sağlayacak. Hasta Hayvanların Kesimi Gıda, farklı üretim ve dondurma tarihli ham maddeleri içeren bir partiden üretildiğinde en eski ham maddenin üretim tarihi veya dondurma tarihi esas alınacak. Kesimhaneler, hasta ve şüpheli hayvanların kesimi için ayrılmış, kilitlenebilir imkanlara sahip olacak. Hasta ve şüpheli hayvanların kesimi Bakanlık tarafından bu amaç için izin verilmiş diğer işletmelerde veya normal kesim sürecinin sonunda gerçekleştiriliyorsa bu gereklilik aranmayacak. kesimhanenin hasta ve şüpheli hayvanların kesimi için ayrılmış kilitlenebilir imkanlara sahip olmaması halinde hasta ve şüpheli hayvanların kesimi için kullanılan imkanlar, kesimin tamamlanmasından hemen sonra resmi gözetim altında temizlenecek, yıkanacak ve dezenfekte edilecek. Açık etler ve paketlenmiş etlerin depolanması için ayrı ayrı imkanlar bulunacak. Ancak depolamanın, farklı zamanlarda veya paketleme materyali ve depolama şeklinin, et için bulaşma kaynağı olmayacak şekilde yapılması durumunda bu gereklilik aranmayacak. Av hayvanı işleme tesisine getirilen büyük yaban av hayvanları, muayene için resmi veya yetkilendirilmiş veteriner hekime sunulacak. Yumurtalar, üreticinin tesislerinde ve son tüketiciye arzına kadar, temiz, kuru, dışarıdan gelen kokulardan ari, darbelerden etkin bir biçimde korunacak ve direk güneş ışığına maruz kalmayacak şekilde muhafaza edilecek. Yumurtalar, yumurtlama tarihinden itibaren en fazla 21 gün içinde tüketiciye ulaştırılacak.

16 16 Sektör Haber Süt Ürünleri ve Tahıllı Ürünler Sağlıklı Beslenmede Birebir 2013 Uluslararası Beslenme Kongresi nde (ICN) sunulan araştırmalara göre; sağlıklı beslenmenin sırrı süt ürünleri ve tam tahıllı ürünlerden geçiyor Geçtiğimiz aylarda İspanya da düzenlenen dünyanın en saygın beslenme kongrelerinden olan ICN2013 (Uluslararası Beslenme Kongresi) nde sunulan araştırma sonuçları ve bildiriler sağlıklı beslenme konusunda iki önemli noktayı bir kez daha vurguladı. Bunların ilki; süt ürünleri, kilo kontrolünde ve kronik hastalıklara yakalanma riskinin azalmasında çok önemli rol oynuyor. İkincisi ise, tam tahıllı ürünler sağlıklı beslenmede kilit bir unsur olma özelliğinin yanı sıra önemli kronik hastalıkların, şişmanlığın ve obezitenin önlenmesinde çok ciddi bir işlev üstleniyor. Süt ve süt ürünlerinin iştah kontrolündeki rolü Çeşitli klinik araştırmalar tarafından da desteklenen süt ürünleri-kilo dengesi bulgularına göre örneğin içinde lif ve protein bulunan yoğurtlu ürünler iştah kontrolüne çok yardımcı oluyor. Bütün çalışmalar yeterli miktarda süt ve süt ürünü tüketmenin sağlıklı bir kemik yapısına, kilonun korunmasına ve sağlıklı bir metabolizmaya büyük katkısı olduğunu gösteriyor. Öğünlere eklenen yağsız süt ya da yoğurt günü daha az kalori alarak geçirmenizi sağlıyor. Tam tahıllı ürünler yağlanmayı önlüyor ICN 2013 te öne çıkan bir diğer konu da tam tahıllı ürünlerin sağlıklı beslenmedeki rolü oldu. Araştırmalar, günlük beslenme planlarına tam tahıllı ürünleri dahil edenlerin önemli kronik hastalıklardan, şişmanlıktan ve obeziteden korunduklarını ortaya koyuyor. Farklı ülkelerden çeşitli araştırmacıların gerçekleştirdikleri çalışmaların tümü tam tahıllı ürünlerin kilonun korunması ve yağlanmanın önlenmesi konusunda yarar sağladığını gösteriyor. Tam tahıllı ürünleri fazla tüketenler ile az tüketenler ya da tam tahıl yerine işlenmiş ürün tüketenler arasındaki karşılaştırmalı araştırmaların tümünün tam tahıllı ürünler lehine sonuç verdiği ve vücut yağlarının daha düşük oranlarda olduğu görülüyor. Yapılan son klinik çalışmalar tam tahılların viseral adipozite yani organlar çevresindeki yağlanmanın önüne geçmeye de yardımcı olduğunu gösteriyor. Vücudun ihtiyacı olan besin öğelerini almasına ve dengeli beslenmeye yardımcı olan tam tahıllı kahvaltılık gevrekler kalsiyum ve vitamin içeriğinin yanı sıra tam bir lif kaynağı.

17 Sektör Haber 17 Keskinoğlu, kümesten canlı yayına başladı Keskinoğlu, tavuk üretimiyle ilgili kafalardaki soru işaretlerinin giderilmesi için tesislerinde internet üzerinden canlı yayına başladı. AB ne yaparsa yapsın Türk piliç etini alacak Avrupa Birliği ne tavuk ihracatının yapılmaması ile ilgili soruyu yanıtlayan Keskinoğlu, AB ye 2009 yılında işlenmiş ürünlerin ihracatına başlamıştık. 3 ayda Türkiye AB de işlenmiş ürün pazarında marka haline gelmeye başlayınca çeşitli politik nedenler bahane edilip Türkiye nin AB ye piliç eti satışı durduruldu. Şu anda Türkiye deki tesisler AB den üstün, artımız var eksimiz yok. Bir tek Keskinoğlu değil diğer tesisler de hijyene oldukça önem veriyor. AB ne yaparsa yapsın en sonunda Türk piliç etini alacak. 3 gün önce yine bir heyet geldi, yine daha önce de gelmişti. Bu demek oluyor ki yakın bir zamanda AB Türk piliç etini alacak. Nasıl süt ve süt ürünleri ihracatı yapılmaya başladıysa aynı şekilde AB ye tavuk ihracatı yapılacak. Türk piliç etinin AB ye girememesinin sebebi Türkiye nin AB ye girememesi gibi politiktir dedi. Hormon ve antibiyotik iddialarıyla tavuk tüketiminin azalması, sektörün önemli oyuncularından biri olan Keskinoğlu nu harekete geçirdi. Keskinoğlu, akıllardaki soru işaretlerini gidermek için tesislerinden internet üzerinden canlı yayına başladı. 100 bin dolar yatırımla açtığı Internet TV nin tanıtım toplantısında konuşan Keskinoğlu Yönetim Kurulu Üyesi Keskin Keskinoğlu, ortaya atılan iddiaların ardı arkası kesilmeyince kümesteki tavukların 7 gün 24 saat izlenebileceği Keskinoğlu İnternet TV yi kurduklarını söyledi. Kurulan İnternet TV ile etlik piliç kümeslerinin her zaman izlenebileceğini söyleyen Keskinoğlu, bu projeyle; kamuoyunun kafasındaki soru işaretlerini gidermeyi amaçladıklarını belirtti. Etlik piliçlerin Broiler isimli kümeslerde serbest dolaştırılarak yetiştirildiğini söyleyen Keskinoğlu, Bu hayvanların hepsi çok rahat bir şekilde eşinme, tüneme ve dolaşma alanlarına sahipler. AB standartlarına uygun olarak 1 metrekare alana 14 adet Broiler tavuk düşüyor. Türkiye de bütün etnik tavuk yetiştiriciliği yerde yapılmaktadır. Hayvanlar üst üste sıkış-tepiş değildir. Bu, dünya standartlarında ne ise Türkiye de de bire bir aynıdır. Kafeste kesinlikle üretim yapılmamaktadır diye konuştu. İddialarla ilgili hukuki işlemler başlatıldı Son bir yıldan beri bilgi kirliliğinden ötürü piliç etinden uzaklaşma başladığını söyleyen Keskinoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü; Herkesin kafasında piliç eti çok hızlı büyüyor, antibiyotik ve hormon kullanılıyor, GDO lu hammadde kullanılıyor gibi soru işaretleri olduğu için aileler piliç etinden uzaklaşmaya başladı. Bu da sektörü oldukça etkiledi. İnsanlar piliç eti tüketmediği için büyük entegreler maliyetini altında piliç eti satıyor. Tüketimin azalmasından kaynaklı maalesef üretimde de daralma olmuştur. Söylentilerle ilgili çeşitli hukuki işlemler başlatıldığını da paylaşan Keskinoğlu, Doğru bilgi vermeyerek halkın kafasını karıştırıp, halkı yanlış yönlendirmeyle ilgili bütün davalar sırayla açılmaya başlandı. Şu anda sonuç alınan bir dava yok. İnşallah en kısa zamanda bir sonuç alınır. Sektör bu konunun üzerine gidiyor. Bundan sonra biz Keskinoğlu grubu olarak canlı yayınlara katılarak insanları daha fazla bilgilendireceğiz. İnsanların en ucuz proteinden mahrum kalmasını istemiyoruz dedi. Türkiye de üretilen tohum yüzde 100 GDO suzdur Keskinoğlu, Türkiye de üretilen mısırın yem sektörünün ihtiyacını karşılayacak kapasiteye ulaştığını söyleyerek, Son dönemlerde Tarım Bakanlığı nın yaptığı çalışmalar sayesinde şu anda sektörün ihtiyacı olan mısır üretimi karşılanmakta. Türkiye nin bu seneki mısır üretimi 5,5 milyon ton, sektörlerin ihtiyacı olan mısır ise 4,5 milyon ton. Bu demek oluyor ki Türkiye artık mısır ithal eden bir ülke olmaktan çıkmış, mısır ihraç eden bir ülke haline gelmiştir. Türkiye de üretilen mısır yüzde 100 GDO suzdur. Türkiye de GDO lu mısır ve soya üretmek tamamen yasaklanmıştır. Ancak Türkiye ye bundan önceki yıllarda ihtiyaç olduğu için giren mısırda Tarım Bakanlığı nın AB normlarında kabul ettiği bazı genler vardı. Onlar serbest değil. Şu anda ise Türkiye nin yurt dışından mısır ithal etme gibi bir durumu yoktur dedi

18 18 Sektör Haber İstanbullu meyve ve sebzesiz kalmayacak Türkiye Sebzeciler, Meyveciler ve Seyyar Pazarcılar Federasyonu Başkanı Çakman, Bazı nakliyecilerin aldığı karar nedeniyle İstanbul a mal gelmeme durumu olmaz açıklaması yaptı. Türkiye Sebzeciler, Meyveciler ve Seyyar Pazarcılar Federasyonu Başkanı Mehmet Çakman, bazı Antalyalı nakliyecilerin Ocak ta İstanbul a meyve ve sebze taşımama kararı aldığını belirterek, Bazı nakliyecilerin aldığı karar nedeniyle İstanbul a mal gelmeme durumu olmaz. Kimse mal getirmese bile pazarcı kendi sırtında taşır ama kimseyi mağdur etmez. Bu mallar mutlaka İstanbul a girecek. Kabzımal getirir, pazarcı getirir ama tüketici mağdur olmaz dedi. Çakman, yaptığı açıklamada, İstanbul daki vatandaşların nakliyecilerin eylemi nedeniyle meyve ve sebze konusunda mağduriyet yaşamayacağını söyledi. İstanbul daki pazarcıların kendi nakliye araçlarını kullandığına işaret eden Çakman, Bazı nakliyecilerin aldığı karar nedeniyle İstanbul a mal gelmeme durumu olmaz. Sadece Antalya daki nakliyeci arkadaşlarımızın düşüncesi bu. Bu bölgedeki nakliyeci arkadaşlarımız, zarara uğramamak için İstanbul a 4 gün boyunca gelmeyeceklerini bildirdi ama İstanbul da meyve ve sebze işi yapanların kendi nakliye araçları var zaten diye konuştu. Çakman, şöyle konuştu: Şu anda İstanbul da meyve ve sebze işi yapanların hemen hemen hepsinin aracı var ve istedikleri zaman mal getirebilir. Bu nedenle İstanbul a meyve ve sebze gelmemesi mümkün değil. 20 milyon insanın yaşadığı bir şehirde böyle bir durum söz konusu değil. Sadece tepki amaçlı bir durum ama sıkıntı yaratmayacaktır. İstanbul daki arkadaşlarımız, kendi araçlarıyla mal sevkıyatı yapıyor zaten. İstanbul gibi büyük bir kente meyve ve sebze girmemesi kesinlikle hayal olur. Fiyatlara yönelik bir durum da olmaz zaten. Pazarcı esnafı, gerçekten Türkiye de amme hizmeti yapıyor. Kimse mal getirmese bile pazarcı kendi sırtında taşır ama kimseyi mağdur etmez. Bazı nakliyecilerin aldığı karar nedeniyle İstanbul a mal gelmeme durumu olmaz. Bu mallar mutlaka İstanbul a girecek. Kabzımal getirir, pazarcı getirir ama tüketici mağdur olmaz.

19 Balparmak Katla Balla Çay Keyfini İkiye Katla Beslenme-Sağlık 19 Balparmak Katla Balla; ev, iş, okul gibi farklı ortamlarda balın kolaylıkla taşınmasına ve çay, kahve, bitki çaylarının yanı sıra yiyecekleri de sağlıkla tatlandırmaya olanak sağlıyor. 7 gramlık ambalajlarda tüketicilerin beğenisine sunulan Balparmak Katla Balla, 18 ve 24 adet ürünün yer aldığı paketler halinde, çiçek ve çam balı çeşitleriyle satışa sunuluyor. Tüketicilerine sağlıklı, doğal, katkısız ürünler sunan Altıparmak Gıda nın lider markası Balparmak, balın yiyecek ve içeceklerde kullanımını daha pratik hale getirdiği yeni ürünü Balparmak Katla Balla yı tüketicilerinin beğenisine sunuyor. Balparmak Katla Balla, tek kullanımlık ambalajıyla yiyecek ve içecekleri balla tatlandırmaya kolaylık sağlıyor. Easy snap ambalaj teknolojisiyle üretilen tek kullanımlık bal ambalajıyla piyasaya çıkan ve bu anlamda Türkiye den bir ilk ve tek olan Balparmak Katla Balla; ev, iş, okul gibi farklı ortamlarda balın kolaylıkla taşınmasına ve çay, kahve, bitki çaylarının yanı sıra yiyecekleri de sağlıkla tatlandırmaya olanak sağlıyor. 7 gramlık ambalajlarda tüketicilerin beğenisine sunulan Balparmak Katla Balla, 18 ve 24 adet ürünün yer aldığı paketler halinde, çiçek ve çam balı çeşitleriyle satışa sunuluyor. Bal ve Çay Karışımı Güçlü Bir Antioksidan! İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu nun yönettiği bir araştırma; tüm sıcaklık derecelerinde balın çaya ilave edildiğinde çay ve balın toplam antioksidan kapasitesinin arttığını ortaya koydu. Bu artış C aralığında ortalama yüzde 50 oranlarında gerçekleşti. Antioksidan maddeler birçok hastalığın oluşum ve gelişiminde risk azaltıcı etkisi olması nedeniyle önem taşıyor. Kurulduğu 1980 yılından bu yana bal sektörünün gelişimine öncülük eden ve uzun yıllardır sektörün lider firması olan Altıparmak Gıda, 300 ün üzerinde çalışanı ve bugün bünyesinde bulundurduğu Balparmak, Binbirçiçek ve Balkovan markalarıyla sağlığı, doğallığı, lezzeti her gün sofralara taşıyor. Tüketicisine sunduğu kalite standardı ile farklılaşan Altıparmak, bu anlamda sektörün öncülüğünü üstleniyor. Gıda güvenliği konusunda uluslararası standartlara göre çalışan firma, gıda güvenliği sistemi ISO 22000:2005 ile global gıda standardı BRC (British Retail Consortium) gibi sertifikalara da sahip. Altıparmak ayrıca, Türkiye nin tek, Avrupa nın en kapsamlı dört eşdeğer bal ihtisas laboratuvarı arasında yer alan APİLAB Altıparmak Gıda Analiz Laboratuvarı sayesinde, tüketicisine sunduğu bütün ürünleri toplam 65 parametre doğrultusunda analiz ediyor.

20 20 Beslenme-Sağlık ''BEYAZ ETİ daha fazla tüketmemiz gerekiyor'' TZD Başkanı Yetkin, Türkiye'de yıllık kişi başı 19,3 kilogram tavuk eti tüketildiğini belirterek, "Beyaz eti daha fazla tüketmemiz gerekiyor" dedi. Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkanı İbrahim Yetkin, Türkiye de yıllık kişi başı 19,3 kilogram tavuk eti tüketildiğini belirterek, beyaz et tüketimini artması gerektiğini bildirdi. Yetkin yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye de 2012 yılında 1 milyon 830 bin ton kanatlı eti üretildiğini hatırlatarak, bunun 1 milyon 707 bin tonu tavuk eti olduğunu ifade etti. Tavuk eti tüketiminin son on yılda iki kat arttığını kaydeden Yetkin, Türkiye nin geçen yıl 326 bin ton tavuk eti ihraç ederek 893 milyon dolar döviz elde ettiğini belirtti. Yetkin, Türkiye de yıllık kişi başı 32,6 kilogramlık et tüketiminin 10,7 kilogramının sığır, 19,3 kilogramının piliç, 1,5 kilogramının koyun eti, geri kalan kısmın ise avlanan hayvanların etlerinden oluştuğuna dikkati çekerek, Beyaz eti daha fazla tüketmemiz gerekiyor değerlendirmesinde bulundu.